Astrobiyoloji ve gezegensel astrofizikte, galaktik yaşanabilir bölge, galaksinin gelişmesine en elverişli arazi olarak tanımlanır. Daha detaylandırırsak, galaktik yaşamsal bölge kavramı pek çok etken içerir. Metal oranları, süpernova gibi büyük felaketlerin oluşma oranı, gibi pek çok faktör bölgeyi etkiler. Hangi bölgelerin galaksinin gelişimine uygun, çorak gezegenlerin belli bir müddet sonra hayat geliştirmeye olanaklı olacağını hesaplamak için, gelişime ve varoluşa el verişli bir ortam bulunmalıdır. Ağustos 2015'te yayınlanan bir makaleye göre, çok büyük galaksiler belki yaşanabilir gezegenler barındırmak açısından küçük galaksilere nazaran daha yatkın olabilirler. Örneğin Samanyolu Galaksisi. Samanyolu Galaksisinin inanılan galaktik yaşamasal bölge, en dış yarıçapı 10 kiloparsek ve iç yarıçapı galaksi merkezine yakın olan kısımlar arasında kalan arazilerden. Bunlar uç sınırlardır.
Ancak galaktik yaşamsal bölge teorisi, bir bölgeyi yaşama uygun yapan "vaz geçilmez" faktörlerin hepsi doğru bir şekilde ölçülemeyeceği için, çok fazla eleştirilmiştir. Hatta, yıldızların kendi galaktik merkezleri etrafındaki yörüngelerini ciddi şekillerde değiştirebileceği bilgisayar simülasyonları kullanılarak iddia edildi. Bu nedenle, en azından galaksinin bazı alanları diğerlerinden daha fazla yaşama elverişli olmalıydı.
Arka plan
Yaşamsal Bölge fikri ilk olarak 1953'te ve Harlow Shapley tarafından, 1959'd da tarafından, gezegenin yıldızı etrafında, yüzeyinde sıvı su bulundurabildiği bölge olarak tanımlanmıştı. 1970'lerde, gezegen bilim adamları ve astrobiyologlar hayatın varlığına neden olan etkenler hakkında düşünmeye başladılar. Hatta uygun yakınlıktaki bir süpernova belli bir anda hayatı destekleyecek bir rol üstlenebilirdi.1981'de , dünyadan olmayan bazı medeniyetlerin Samanyolu galaksisinde bulunmamasının galaksinin aktif nükleusu tarafından ile açıklanabileceğini söyledi. Dünya ise, bu radyasyondan arındırılmış bir alanda bulunuyordu. Aynı yıl, , galaktik yaşanabilirliği daha genel bir anlamda analizledi. Ancak daha sonra çalışması kendi önerileriyle çelişti.
Modern galaktik yaşanabilir bölge anlayışı 1986 da ilk kez L.S. Marochnik and L.M. Mukhin tarafından tanıtıldı ve bu bölgeyi akıllı yaşam formlarının yetişebileceği arazi olarak tanımladılar. Donald Brownlee ve paleontolog Peter Ward bu konsepti, kompelks bir yaşamın oluşmasına izin veren arazi diyerek biraz daha geliştirdiler. Bu fikri de Rare Earth: Why Complex Life is Uncommon in the Universe isimli 2000 basımlı kitaplarında duyurdular. Bu kitapta, yazarlar galaktik yaşamsal bölge kavramını diğer faktörlerle de beraber, zeki yaşam formları evrenin her yerinde yaygın olarak bulunan bir şey olmadığı için, reddettiler.
Galaktik yaşamsal bölge fikri, 2001 yılında Ward ve tarafından yayımlanan bir kâğıtta biraz daha geliştirildi. Bu çalışmaya Washington Üniversitesi'nden de katılmıştır. Bu kâğıtta, üç isim bu bölgelerin galaktik çukur adı verilen ve yaşanabilir gezegenler yaratmak için gerekli olan ağır elementlerden yoksun bir bölge olacağını söylediler. Dolayısı ile, yaşam elde edebilmek için en son radde, bu çukurlar olacaktır. Galaktik merkeze yok yakın olmaksa, pek çok etkili süpernovaya ve diğer enerjik kozmolojik olaylara çok yakın kalınacağından mümkün olmayacaktı Bu nedenle yazarlar, galaktik yaşanabilir bölge için daha içte yer alan bir şey tasarladılar, galaktik tümseğin hemen dışı.
Daha güncel olarak 2013'te, evrendeki yaşamın hayat kimyasallarından çok daha öteye gidiyor olabilme ihtimali yani yaklaşık Büyük Patlama'dan hemen sonraya, 13.8 Bilyon yıl önce, yaşam evrenin yaklaşık 10-17 milyon yıl öncesine dayanıyordu. Panspermia hipotezine göre, mikroskobik boyutlardaki yaşam, meteorların, astroidlerin ve diğer küçük Güneş Sistemi parçacıklarından evrende olma ihtimali olanlarla ortaya çıkmıştır. Mamafih, dünya evrede yaşam barındırdığını bildiğimiz tek gezegen.
Varsayımlar
Galaksideki bir yeri, galaktik yaşanabilir bölge olarak tanımlayabilmek için, pek çok farklı faktör hesaba katılmalıdır. Bu faktörler yıldızların dağılışı, galaktik nükleusun varlığı ya da yokluğu, var olacak bir süpernova patlamasının hayatın varlığını tehdit edip etmediği, bu bölgenin metal yoğunluğu gibi pek çok farklı parametredir. Bu faktörler değerlendirilmeden, bir galaksi düzgün ve kalıcı bir yaşam yaratamaz.
Kimyasal Evrim
Hayatın var olması için gereken en temel ihtiyaçlardan bir tanesi de bu yıldızın, gezegen olmaya yetecek kadar bir kütle üretebilmesidir. Demir, magnezyum, titanyum, karbon, oksijen, silikon ve diğer elementler gibi pek çok elemen, yaşamsal bir gezegende bulunmalıdır ve bu elementlerin bulunma yoğunlukları ve yüzdeleri de galaksi boyunca değişecektir.
En önemli elemen oranlarından biri demir ve hidrojen arasında olandır. Bu oran, galaksinin yaşamsal bir gezegen yaratma eğilimini belirler. Galaktik merkeze en yakın olan nokta olan galaktik tümsek, -0.2 civarı bir oranlanmaya sahiptir.
Değişik kalıcı elemenlerin oranlarına ek olarak bir de radyonükleuslu tanecikler olan 40K, 235U, 238U, and 232Thda miktarları önemlidir. Bu elemenler gezegenin iç ısının sağlanmasında ve yaşamı destekleyen tektonik ve volkanik hareketlerin oluşmasında rol alan elementlerdi. Uranyum Hidrojen oranı ve Th/H oranları demir ve hidrojen oranına bağlıdır. Fakat,40K miktarı herhangi bir veri varlığı bile bulunamaz.
Hatta bir gezegen iç ısısını sağlamak için yeterinde radyoizotopa sahip olsa bile, bazı prebiyotik moleküllerin varlığına, yaşamı sağlamak için hala ihtiyaç duyar. Bu nedenle, bu moleküllerin galaksideki dağılımı oldukça önemlidir ve galaktik yaşamsal bölgenin yerinin belirlenmesinde büyük rol oynar. 2008'de ve meslektaşları tarafından yapılan bir araştırmada formaldehit ve karbonmonoksit yayılımının, Samanyolu'nda dağılmış devasa molekül bulutlarından kaynaklandığını ve bunun galaktik bölgenin sınırlarını belirleyeceğini ileri sürmüştür. Fakat bu tamamlanamamıştır.
Yüksek metallik yaşanabilir gezegenler yaratılması için yararlı olurken, fazlası yaşam için risk oluşturabilir. Fazla metallik verilmiş bir sistem içerisinde dev gazlara (ki bu gazlar Jüpiter'deki gibi bir anda ısının yükselmesine neden olabilir) ve hatta yaşamsal bölgede yer alan diğer gezegenleri dahi etkileyebilir. Bu nedenle metalliği olabildiğince uygun tutmayı uygular. Düşük metalli sistemler, çorak gezegenlere sahip olabilirler ve çok yüksek metalli sistemler de, pek çok gaz devinin gelişmesine neden olabilir. İki durumda da, sistemin ve gezegenlerin dengesi bozulacaktır.
Afetler
Galaksi de ne kadar iyi konumlanılmışsa, yaşam oluşturmak için gerekli kimyasal avantajlar o kadar kolay yaratılır. Bir yıldız aynı zamanda meydana gelen büyük miktarlardaki kozmik afetlerden de korunabilmelidir. Örneğin yakın bir süpernova, gezegenin üzerindeki yaşamı bitirme kapasitesine sahiptir. Artan frekanslarda, mesela felaketlerde, bu tarz olaylar, galaksiyi bilyonlarca yıl boyunca sterilize edebilecek kapasiteye sahip olabilir. Örneğin galaktik çukur, bir yıldız bozunumundan kaynaklı bir ilk dalgaya maruz kalırsa, bu alan için tekrar gelişmeye başlamak yaklaşık 5 bilyon yıl kadar bir zaman alacaktır.
Süpernovalara ek olarak, gamma ışınları ciddi miktarlarda radyasyon salar. Pek çok farklı olay, galaksideki yaşamı etkileme ihtimaline sahiptir. Bu, bu tarz önerilerin kuyruklu yıldızlardan, soğuk objelere ve hatta kara maddeye kadar pek çok şeyi barındırması anlamına geliyor. Bunlar, organizmalardan geçiyor ve genetik mutasyonlara neden oluyor. Fakat, bu tarz olayların etkilerinin niceliğini belirlemek zor olabilir.
Galaktik Morfoloji
Pek çok morfolojik özellik, galaksilerin yaşamsal potensiyellerini etkileyebilir. Örneğin spiral arm'lar, yıldız bozunumunun lokasyonudur. Ancak bunlar yüksek sayıda dev gaz bulutları içerebilirler. Bu yoğunluktan, heyelan gibi kuytuklu yıldız ve astroid parçalarını, herhangi bir gezegene doğru fırlatabilirler. Ek olarak, yıldızların yüksek yoğunluğu ve yüksek ölçekli yıldız formasyonlarının sayısı, herhangi bir yıldızı ufak deformasyonlandan, süpernovaya kadar götürecek etkiler yaratabilir. Bu da yaşamsal olasılığın düşmesine neden olur. Bu etkileri göz önüne alarak, Güneş'in avantajlı bir şekilde galaksiye yerleşmiş olduğunu söyleyebiliriz çünkü spiral arm'ın dışında olmasının yanı sıra, spiral arm kesişimini engelleyen yörüngesi bile maksimum aralıkta.
Spiral arm'lar aynı zamanda, iklimsel değişiklik yaratma potansiyeline de sahiptirler. Galaktik spiral arm'lardan geçen molekül bulutlarının yoğunluğu, yıldızsal rüzgarlar hidrojen katmanını, yörüngede dolanan gezegenin üstüne katmanlayabilir ve bu atmosferin bir Dünya Kartopu Senaryosuna dönüşmesine neden olur.
Bir galaktik bar da, galaktik yaşanabilir bölgenin boyutunu belirlemekte etkilidir. Galaktik barların zaman içinde büyüdüğü düşünülüyordu. En sonunda ise galaksi ve yıldızlarla beraber dönecek yarıçapa ulaşıyordu. Güneş gibi yüksek metal, yıldızlar, düşük metalli galaktik çukur ve yüksek radyasyonlu galaktik merkez arasındaki kısımda yer alırlar. Bu tarz bir konumlanma da, galaksinin yaşanabilir bölge tanımını etkilemektedir. Bu nedenle, galaktik yaşamsal bölge gibi kesin bir tanımlamanın yapılmasının imkânsız olabileceği düşünülmektedir.
Sınırlar
2001'de , ve Ward tarafından yayınlanan kâğıt da dahil olmak üzere galaktik yaşamsal bölge hakkında yapılan ilk araştırmalarda, özel bir sınır belirtilmemiştir.Sadece metal yoğunluğu, radyasyona maruz kalma oranı ve galaksiye daha fazla kolaylık sağlayacak alanlar değerlendirilmiştir. Fakat, 2004'teki araştırmalara dahil son inceleme, ve meslektaşları tarafından yapıldı ve Samanyolu galaksisinin sınırlarının galaktik merkezden 4 kpc'den 10'kpcye kadar olduğunu söylediler.
aynı zamanda, galaktik yaşamsal bölgenin zamanla evrimleştiğini buldu. Örneğin, galaktik tümseğe yakı bir yıldızın belli bir zaman sonra yaşanabilir gezegenlere sahip olabileceğini keşfetti. Bu zamandan önce ise galaktik tümsek gezegenler, bu ihtimali ortadan kaldıracak süpernovalardan korunmuş olacaktı. Süpernova tehdidi bittikten sonra, yükselen metallik, bu yıldızın dev gezegenlere ev sahipliği yapacağı ve hemen ardından bu yıldızın yaşamsal bölgesinde pek çok gezegenin oluşabileceği bir potansiyele sahip olacak. 2005'te Washington Üniversitesi'nde yapılan simülasyonlar, Jupiter'in durumu da dikkate alındığında, çorak gezegenlerin uzun bir süre o halde kalabildiklerini gösterdi.
ve meslektaşları tarafından 2006'da yapılan bir araştırma, zaman tabanlı galaktik yaşanabilir bölge fikrinde farkındalık yarattı çünkü galaktik evrimin bir parçası olarak pek çok felaket derecesindeki afetler (süpernovalar gibi) meydana geliyordu. Bu araştırma, bazen yaşam barındırabilecek gezegenlerin belli ir zaman diliminde, diğer zaman dilimlerinden yaşam barındırma ihtimali açısından daha şanslı olduğunu gösteriyordu. Monte Carlo simülasyonu ve Samanyolu'nun oyuncak bir modelinden gelen sonuçlara dayanarak, takım yaşanabilir gezegen sayısında zamanla artış olması gerektiği yönünde bir eğilim buldular. Her ne kadar doğrusal olarak ilerlemese de.
Sonradan gelen çalışmalar, eski galaktik yaşamsal bölge konseptine farklı bir bakış açısı getirdi. 2008'de, , bir gezegenin süpernovadan kaçabilmesi için galaktik merkezden en fazla 10 kpc olması gerekiyordu ve bu yaşanabilir gezegenlerin, galaksilerindeki yıldız yoğunluğunun dağılımına göre bulunabileceğini gösteriyordu. Çalışma, 2011 yılında tarafından yayımlanan bir kâğıtla desteklendi. Michael, aynı zamanda süpernovların frekansını, hayatta kalmış gezegenlerin galaktik merkezden olan uzaklıklarının zamana bağlı eşitliği ile hesaplamış ve keşfedilmiş gezegenlerin %0,3 ünün kompleks yaşam ya da %1,2'sinin, kompleks yaşam barındırmaya uygun olması gerektiğini belirtmiştir.
Kaynakça
- ^ Prantzos, Nikos (2006). "On the "Galactic Habitable Zone"". Space Science Reviews 135: 313–322. arXiv:astro-ph/0612316. Bibcode:2008SSRv..135..313P. doi:10.1007/s11214-007-9236-9
wikipedia, wiki, viki, vikipedia, oku, kitap, kütüphane, kütübhane, ara, ara bul, bul, herşey, ne arasanız burada,hikayeler, makale, kitaplar, öğren, wiki, bilgi, tarih, yukle, izle, telefon için, turk, türk, türkçe, turkce, nasıl yapılır, ne demek, nasıl, yapmak, yapılır, indir, ücretsiz, ücretsiz indir, bedava, bedava indir, mp3, video, mp4, 3gp, jpg, jpeg, gif, png, resim, müzik, şarkı, film, film, oyun, oyunlar, mobil, cep telefonu, telefon, android, ios, apple, samsung, iphone, xiomi, xiaomi, redmi, honor, oppo, nokia, sonya, mi, pc, web, computer, bilgisayar
Astrobiyoloji ve gezegensel astrofizikte galaktik yasanabilir bolge galaksinin gelismesine en elverisli arazi olarak tanimlanir Daha detaylandirirsak galaktik yasamsal bolge kavrami pek cok etken icerir Metal oranlari supernova gibi buyuk felaketlerin olusma orani gibi pek cok faktor bolgeyi etkiler Hangi bolgelerin galaksinin gelisimine uygun corak gezegenlerin belli bir muddet sonra hayat gelistirmeye olanakli olacagini hesaplamak icin gelisime ve varolusa el verisli bir ortam bulunmalidir Agustos 2015 te yayinlanan bir makaleye gore cok buyuk galaksiler belki yasanabilir gezegenler barindirmak acisindan kucuk galaksilere nazaran daha yatkin olabilirler Ornegin Samanyolu Galaksisi Samanyolu Galaksisinin inanilan galaktik yasamasal bolge en dis yaricapi 10 kiloparsek ve ic yaricapi galaksi merkezine yakin olan kisimlar arasinda kalan arazilerden Bunlar uc sinirlardir Ancak galaktik yasamsal bolge teorisi bir bolgeyi yasama uygun yapan vaz gecilmez faktorlerin hepsi dogru bir sekilde olculemeyecegi icin cok fazla elestirilmistir Hatta yildizlarin kendi galaktik merkezleri etrafindaki yorungelerini ciddi sekillerde degistirebilecegi bilgisayar simulasyonlari kullanilarak iddia edildi Bu nedenle en azindan galaksinin bazi alanlari digerlerinden daha fazla yasama elverisli olmaliydi Arka planYasamsal Bolge fikri ilk olarak 1953 te ve Harlow Shapley tarafindan 1959 d da tarafindan gezegenin yildizi etrafinda yuzeyinde sivi su bulundurabildigi bolge olarak tanimlanmisti 1970 lerde gezegen bilim adamlari ve astrobiyologlar hayatin varligina neden olan etkenler hakkinda dusunmeye basladilar Hatta uygun yakinliktaki bir supernova belli bir anda hayati destekleyecek bir rol ustlenebilirdi 1981 de dunyadan olmayan bazi medeniyetlerin Samanyolu galaksisinde bulunmamasinin galaksinin aktif nukleusu tarafindan ile aciklanabilecegini soyledi Dunya ise bu radyasyondan arindirilmis bir alanda bulunuyordu Ayni yil galaktik yasanabilirligi daha genel bir anlamda analizledi Ancak daha sonra calismasi kendi onerileriyle celisti Modern galaktik yasanabilir bolge anlayisi 1986 da ilk kez L S Marochnik and L M Mukhin tarafindan tanitildi ve bu bolgeyi akilli yasam formlarinin yetisebilecegi arazi olarak tanimladilar Donald Brownlee ve paleontolog Peter Ward bu konsepti kompelks bir yasamin olusmasina izin veren arazi diyerek biraz daha gelistirdiler Bu fikri de Rare Earth Why Complex Life is Uncommon in the Universe isimli 2000 basimli kitaplarinda duyurdular Bu kitapta yazarlar galaktik yasamsal bolge kavramini diger faktorlerle de beraber zeki yasam formlari evrenin her yerinde yaygin olarak bulunan bir sey olmadigi icin reddettiler Galaktik yasamsal bolge fikri 2001 yilinda Ward ve tarafindan yayimlanan bir kagitta biraz daha gelistirildi Bu calismaya Washington Universitesi nden de katilmistir Bu kagitta uc isim bu bolgelerin galaktik cukur adi verilen ve yasanabilir gezegenler yaratmak icin gerekli olan agir elementlerden yoksun bir bolge olacagini soylediler Dolayisi ile yasam elde edebilmek icin en son radde bu cukurlar olacaktir Galaktik merkeze yok yakin olmaksa pek cok etkili supernovaya ve diger enerjik kozmolojik olaylara cok yakin kalinacagindan mumkun olmayacakti Bu nedenle yazarlar galaktik yasanabilir bolge icin daha icte yer alan bir sey tasarladilar galaktik tumsegin hemen disi Daha guncel olarak 2013 te evrendeki yasamin hayat kimyasallarindan cok daha oteye gidiyor olabilme ihtimali yani yaklasik Buyuk Patlama dan hemen sonraya 13 8 Bilyon yil once yasam evrenin yaklasik 10 17 milyon yil oncesine dayaniyordu Panspermia hipotezine gore mikroskobik boyutlardaki yasam meteorlarin astroidlerin ve diger kucuk Gunes Sistemi parcaciklarindan evrende olma ihtimali olanlarla ortaya cikmistir Mamafih dunya evrede yasam barindirdigini bildigimiz tek gezegen VarsayimlarGalaksideki bir yeri galaktik yasanabilir bolge olarak tanimlayabilmek icin pek cok farkli faktor hesaba katilmalidir Bu faktorler yildizlarin dagilisi galaktik nukleusun varligi ya da yoklugu var olacak bir supernova patlamasinin hayatin varligini tehdit edip etmedigi bu bolgenin metal yogunlugu gibi pek cok farkli parametredir Bu faktorler degerlendirilmeden bir galaksi duzgun ve kalici bir yasam yaratamaz Kimyasal Evrim Hayatin var olmasi icin gereken en temel ihtiyaclardan bir tanesi de bu yildizin gezegen olmaya yetecek kadar bir kutle uretebilmesidir Demir magnezyum titanyum karbon oksijen silikon ve diger elementler gibi pek cok elemen yasamsal bir gezegende bulunmalidir ve bu elementlerin bulunma yogunluklari ve yuzdeleri de galaksi boyunca degisecektir En onemli elemen oranlarindan biri demir ve hidrojen arasinda olandir Bu oran galaksinin yasamsal bir gezegen yaratma egilimini belirler Galaktik merkeze en yakin olan nokta olan galaktik tumsek 0 2 civari bir oranlanmaya sahiptir Degisik kalici elemenlerin oranlarina ek olarak bir de radyonukleuslu tanecikler olan 40K 235U 238U and 232Thda miktarlari onemlidir Bu elemenler gezegenin ic isinin saglanmasinda ve yasami destekleyen tektonik ve volkanik hareketlerin olusmasinda rol alan elementlerdi Uranyum Hidrojen orani ve Th H oranlari demir ve hidrojen oranina baglidir Fakat 40K miktari herhangi bir veri varligi bile bulunamaz Hatta bir gezegen ic isisini saglamak icin yeterinde radyoizotopa sahip olsa bile bazi prebiyotik molekullerin varligina yasami saglamak icin hala ihtiyac duyar Bu nedenle bu molekullerin galaksideki dagilimi oldukca onemlidir ve galaktik yasamsal bolgenin yerinin belirlenmesinde buyuk rol oynar 2008 de ve meslektaslari tarafindan yapilan bir arastirmada formaldehit ve karbonmonoksit yayiliminin Samanyolu nda dagilmis devasa molekul bulutlarindan kaynaklandigini ve bunun galaktik bolgenin sinirlarini belirleyecegini ileri surmustur Fakat bu tamamlanamamistir Yuksek metallik yasanabilir gezegenler yaratilmasi icin yararli olurken fazlasi yasam icin risk olusturabilir Fazla metallik verilmis bir sistem icerisinde dev gazlara ki bu gazlar Jupiter deki gibi bir anda isinin yukselmesine neden olabilir ve hatta yasamsal bolgede yer alan diger gezegenleri dahi etkileyebilir Bu nedenle metalligi olabildigince uygun tutmayi uygular Dusuk metalli sistemler corak gezegenlere sahip olabilirler ve cok yuksek metalli sistemler de pek cok gaz devinin gelismesine neden olabilir Iki durumda da sistemin ve gezegenlerin dengesi bozulacaktir Afetler Galaksi de ne kadar iyi konumlanilmissa yasam olusturmak icin gerekli kimyasal avantajlar o kadar kolay yaratilir Bir yildiz ayni zamanda meydana gelen buyuk miktarlardaki kozmik afetlerden de korunabilmelidir Ornegin yakin bir supernova gezegenin uzerindeki yasami bitirme kapasitesine sahiptir Artan frekanslarda mesela felaketlerde bu tarz olaylar galaksiyi bilyonlarca yil boyunca sterilize edebilecek kapasiteye sahip olabilir Ornegin galaktik cukur bir yildiz bozunumundan kaynakli bir ilk dalgaya maruz kalirsa bu alan icin tekrar gelismeye baslamak yaklasik 5 bilyon yil kadar bir zaman alacaktir Supernovalara ek olarak gamma isinlari ciddi miktarlarda radyasyon salar Pek cok farkli olay galaksideki yasami etkileme ihtimaline sahiptir Bu bu tarz onerilerin kuyruklu yildizlardan soguk objelere ve hatta kara maddeye kadar pek cok seyi barindirmasi anlamina geliyor Bunlar organizmalardan geciyor ve genetik mutasyonlara neden oluyor Fakat bu tarz olaylarin etkilerinin niceligini belirlemek zor olabilir Galaktik Morfoloji Pek cok morfolojik ozellik galaksilerin yasamsal potensiyellerini etkileyebilir Ornegin spiral arm lar yildiz bozunumunun lokasyonudur Ancak bunlar yuksek sayida dev gaz bulutlari icerebilirler Bu yogunluktan heyelan gibi kuytuklu yildiz ve astroid parcalarini herhangi bir gezegene dogru firlatabilirler Ek olarak yildizlarin yuksek yogunlugu ve yuksek olcekli yildiz formasyonlarinin sayisi herhangi bir yildizi ufak deformasyonlandan supernovaya kadar goturecek etkiler yaratabilir Bu da yasamsal olasiligin dusmesine neden olur Bu etkileri goz onune alarak Gunes in avantajli bir sekilde galaksiye yerlesmis oldugunu soyleyebiliriz cunku spiral arm in disinda olmasinin yani sira spiral arm kesisimini engelleyen yorungesi bile maksimum aralikta Spiral arm lar ayni zamanda iklimsel degisiklik yaratma potansiyeline de sahiptirler Galaktik spiral arm lardan gecen molekul bulutlarinin yogunlugu yildizsal ruzgarlar hidrojen katmanini yorungede dolanan gezegenin ustune katmanlayabilir ve bu atmosferin bir Dunya Kartopu Senaryosuna donusmesine neden olur Bir galaktik bar da galaktik yasanabilir bolgenin boyutunu belirlemekte etkilidir Galaktik barlarin zaman icinde buyudugu dusunuluyordu En sonunda ise galaksi ve yildizlarla beraber donecek yaricapa ulasiyordu Gunes gibi yuksek metal yildizlar dusuk metalli galaktik cukur ve yuksek radyasyonlu galaktik merkez arasindaki kisimda yer alirlar Bu tarz bir konumlanma da galaksinin yasanabilir bolge tanimini etkilemektedir Bu nedenle galaktik yasamsal bolge gibi kesin bir tanimlamanin yapilmasinin imkansiz olabilecegi dusunulmektedir Sinirlar2001 de ve Ward tarafindan yayinlanan kagit da dahil olmak uzere galaktik yasamsal bolge hakkinda yapilan ilk arastirmalarda ozel bir sinir belirtilmemistir Sadece metal yogunlugu radyasyona maruz kalma orani ve galaksiye daha fazla kolaylik saglayacak alanlar degerlendirilmistir Fakat 2004 teki arastirmalara dahil son inceleme ve meslektaslari tarafindan yapildi ve Samanyolu galaksisinin sinirlarinin galaktik merkezden 4 kpc den 10 kpcye kadar oldugunu soylediler ayni zamanda galaktik yasamsal bolgenin zamanla evrimlestigini buldu Ornegin galaktik tumsege yaki bir yildizin belli bir zaman sonra yasanabilir gezegenlere sahip olabilecegini kesfetti Bu zamandan once ise galaktik tumsek gezegenler bu ihtimali ortadan kaldiracak supernovalardan korunmus olacakti Supernova tehdidi bittikten sonra yukselen metallik bu yildizin dev gezegenlere ev sahipligi yapacagi ve hemen ardindan bu yildizin yasamsal bolgesinde pek cok gezegenin olusabilecegi bir potansiyele sahip olacak 2005 te Washington Universitesi nde yapilan simulasyonlar Jupiter in durumu da dikkate alindiginda corak gezegenlerin uzun bir sure o halde kalabildiklerini gosterdi ve meslektaslari tarafindan 2006 da yapilan bir arastirma zaman tabanli galaktik yasanabilir bolge fikrinde farkindalik yaratti cunku galaktik evrimin bir parcasi olarak pek cok felaket derecesindeki afetler supernovalar gibi meydana geliyordu Bu arastirma bazen yasam barindirabilecek gezegenlerin belli ir zaman diliminde diger zaman dilimlerinden yasam barindirma ihtimali acisindan daha sansli oldugunu gosteriyordu Monte Carlo simulasyonu ve Samanyolu nun oyuncak bir modelinden gelen sonuclara dayanarak takim yasanabilir gezegen sayisinda zamanla artis olmasi gerektigi yonunde bir egilim buldular Her ne kadar dogrusal olarak ilerlemese de Sonradan gelen calismalar eski galaktik yasamsal bolge konseptine farkli bir bakis acisi getirdi 2008 de bir gezegenin supernovadan kacabilmesi icin galaktik merkezden en fazla 10 kpc olmasi gerekiyordu ve bu yasanabilir gezegenlerin galaksilerindeki yildiz yogunlugunun dagilimina gore bulunabilecegini gosteriyordu Calisma 2011 yilinda tarafindan yayimlanan bir kagitla desteklendi Michael ayni zamanda supernovlarin frekansini hayatta kalmis gezegenlerin galaktik merkezden olan uzakliklarinin zamana bagli esitligi ile hesaplamis ve kesfedilmis gezegenlerin 0 3 unun kompleks yasam ya da 1 2 sinin kompleks yasam barindirmaya uygun olmasi gerektigini belirtmistir Kaynakca Choi Charles Q 21 August 2015 Giant Galaxies May Be Better Cradles for Habitable Planets Space com Retrieved 24 August 2015 Gowanlock M G Patton D R McConnell S M 2011 A Model of Habitability Within the Milky Way Galaxy Astrobiology 11 9 855 873 Prantzos Nikos 2006 On the Galactic Habitable Zone Space Science Reviews 135 313 322 arXiv astro ph 0612316 Bibcode 2008SSRv 135 313P doi 10 1007 s11214 007 9236 9