Jüpiter veya Erendiz (Müşteri), Güneş Sistemi'nin en büyük gezegenidir. Güneş'ten uzaklığa göre beşinci sırada yer alır. Adını Roma mitolojisindeki tanrıların en büyüğü olan Jüpiter'den alır. Büyük ölçüde hidrojen ve helyumdan oluşmakta ve gaz devi sınıfına girmektedir.
Jüpiter'in bu tam disk görüntüsü, 21 Nisan 2014'te Hubble'ın Geniş Alan Kamerası 3 (WFC3) ile elde edildi | |||||||||||||
Adlandırmalar | |||||||||||||
---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|
Adın kaynağı | Jüpiter | ||||||||||||
Sıfatlar | Jovian | ||||||||||||
Sembol | |||||||||||||
Yörünge özellikleri | |||||||||||||
Günöte | 816,363 Gm (5,4570 AU) | ||||||||||||
Günberi | 740,595 Gm (4,9506 AU) | ||||||||||||
778,479 Gm (5,2038 AU) | |||||||||||||
Dış merkezlik | 0,0489 | ||||||||||||
| |||||||||||||
398,88 g | |||||||||||||
Ortalama yörünge hızı | 13,07 km/s (8,12 mi/s) | ||||||||||||
20,020° | |||||||||||||
Eğiklik |
| ||||||||||||
100,464° | |||||||||||||
21 Ocak 2023 | |||||||||||||
273,867° | |||||||||||||
Bilinen doğal uydusu | 95 (2023 itibarıyla) | ||||||||||||
Fiziksel özellikler | |||||||||||||
−2,94 ila −1,66 | |||||||||||||
29,8" ila 50,1" | |||||||||||||
Ortalama yarıçap | 69.911 km (43.441 mi) 10,973 Dünya | ||||||||||||
Ekvatoral yarıçap | 71.492 km (44.423 mi) 11,209 R⊕ (Dünya) 0,10045 R☉ (Güneş) | ||||||||||||
Kutupsal yarıçap | 66.854 km (41.541 mi) 10,517 Dünya | ||||||||||||
Basıklık | 0,06487 | ||||||||||||
6,1469×1010 km2 (2,3733×1010 sq mi) 120,4 Dünya | |||||||||||||
Hacim | 1,4313×1015 km3 (3,434×1014 cu mi) 1321 Dünya | ||||||||||||
Kütle | 1,8982×1027 kg (4,1848×1027 lb)
| ||||||||||||
Ortalama yoğunluk | 1.326 kg/m3 (2.235 lb/cu yd) | ||||||||||||
24,79 m/s2 (81,3 ft/s2) 2,528 g | |||||||||||||
Atalet momenti faktörü | 0,2756±0,0006 | ||||||||||||
59,5 km/s (37,0 mi/s) | |||||||||||||
9,9258 sa (9 sa 55 d 33 s) | |||||||||||||
9,9250 saat (9 sa 55 d 30 s) | |||||||||||||
Ekvatoral dönme hızı | 12,6 km/s (7,8 mi/s; 45.000 km/sa) | ||||||||||||
3,13° (yörüngeye) | |||||||||||||
Kuzey kutbu sağ açıklık | 268,057°; 17sa 52d 14s | ||||||||||||
Kuzey kutbu dik açıklık | 64,495° | ||||||||||||
Albedo | 0,503 (Bond) 0,538 (geometrik) | ||||||||||||
Sıcaklık | 88 K (-185 °C; -301 °F) (siyah cisim sıcaklığı) | ||||||||||||
| |||||||||||||
Atmosfer | |||||||||||||
Yüzey basıncı | 200-600 kPa (30-90 psi) (opak bulut kümesi) | ||||||||||||
27 km (17 mi) | |||||||||||||
Bileşimleri | |||||||||||||
Wikimedia Commons'ta ilgili ortam | |||||||||||||
Fiziksel özellikler
Jüpiter gerek çap gerekse kütle açısından Güneş Sistemi'ndeki en büyük gezegendir. Nispeten düşük olan yoğunluğu (suyun yoğunluğunun 1,33 katı), gezegenin akışkan yapısı ve kendi çevresindeki dönüş hızının yüksekliği nedeniyle, Satürn kadar olmasa da ekvatorda geniş, kutuplarda basık elipsoid görünüme sahiptir. Yansıtabilirlik derecesi (albedo) 0,52 olan gezegen, böylece yüzeyine düşen Güneş ışığının yarıdan fazlasını görünür tarafta yansıtmaktadır. Ancak kızılötesi alandaki ışınım ölçüldüğünde, Jüpiter'in, Güneş'ten aldığı enerjinin 2,3 katı kadarını dışarı yaydığı görülür. Bu nedenle gezegen, Güneş'e olan uzaklığına göre hesaplanan 106 K'den (-167 °C) çok daha yüksek bir etkin sıcaklığa sahiptir ve 126 K (-147 °C) sıcaklığında bir kara cisim gibi ışır. Jüpiter'in kendi içinde yarattığı bu enerji fazlası, gezegenin yer çekiminin etkisi ile yavaşça kendisi üzerine çökerek küçülmesi sırasında dönüştürülen potansiyel enerji ile açıklanmaktadır. Bu olgu Kelvin-Helmholtz mekanizması olarak adlandırılır.
İç yapısı
Gaz devleri, içerdikleri elementlerin oranlarına göre iki alt gruba ayrılırlar. Uranüs ve Neptün 'buz' ve 'kaya' oranı daha yüksek grubundadır. Jüpiter ve Satürn ise, adını yine Jüpiter'den alan grubu içindedir. Jüpiter benzeri gezegenlerin, kabaca Güneş'i ve benzer yıldızları oluşturan maddeleri bu yıldızlardakine yakın oranlarda içerdiği düşünülür. 20. yüzyıl başlarından itibaren, gezegenlerin çap, kütle, yoğunluk, kendi etrafında dönme hızı, uydularının davranışı gibi verilerden yola çıkılarak iç yapıları hakkında ortaya atılan görüşler, daha sonra tayfölçümsel çalışmalarla ve son otuz yıl içinde gerçekleştirilen birçok uzay aracı araştırması ile zenginleştirilmiş ve günümüzde oldukça tatminkâr modeller geliştirilmiştir.
Bu bilgiler çerçevesinde, Güneş Sistemi'nin ilksel bileşimine paralel biçimde Jüpiter'in kütlesinin büyük kısmını hidrojen ve helyumun oluşturduğu varsayılır. Hidrojen/Helyum kütle oranı 75/25 civarındadır. Daha ağır elementlerin içindeki toplam payı %1 iken, hafif bir zenginleşme ile Jüpiter'de %3-4½ arasında olabileceği hesaplanmaktadır. Bu sonuca göre, gezegenin gözlenen basıklığının 10-15 Yer kütlesinde yoğun bir çekirdeğin varlığı ile açıklanabilmesi üzerine varılmıştır. Jüpiter'i oluşturan yapı taşları özgül ağırlıklarına göre tabakalanmış durumdadır:
- Gezegenin merkezinde demir ve ağır metallerle birlikte bunların çevresinde daha hafif elementleri içeren bir 'buz' ve 'kaya' tabakasının oluşturduğu çekirdek bulunur. Bu noktada sıcaklık 20.000 K, basınç 100 megabara (100 milyon atmosfer) yakındır. Yüksek basınçlar nedeniyle yoğunluğu 20 g/cm3 olan bu katmanın yarıçapı 10.000 km'den küçük; ancak kütlesi Yer'in 10 katını aşkındır.
- Çekirdeği çevreleyen alanda oluşmuş 40.000 km kalınlığında manto tabakası yer alır. Hidrojen, 3 ila 4 Mbar'dan daha yüksek basınçlarda devreye giren van der Waals kuvvetlerinin etkisi ile moleküler yapısını kaybederek metalik özellikler kazanır, ısıl ve elektriksel iletkenliği çok artar. Manto tabakası, merkezden itibaren gezegen yarıçapının ¾'üne dek uzanır, Jüpiter'in hacminin yarıya yakınını, kütlesinin ise çok büyük çoğunluğunu oluşturur. Bu alandaki metalik hidrojenin sıvı nitelikte olduğu, yoğunluğunun dıştan içe doğru 1'den 5'e kadar (su = 1) yükseldiği sanılmaktadır.
- En dışta 20.000 km kalınlığında moleküler hidrojen (H2) tabakası bulunur. Gezegenin yüzeyine yaklaşıldıkça basınç, ısı ve yoğunluk düşer, hidrojen sıvıdan gaza dönüşür ve giderek atmosfer tabakasına geçilir.
Katmanlar arasında keskin sınırlar olmadığı, bir fazdan diğerine kademeli geçişler olduğu, aynı zamanda konveksiyon akımlarının katmanlar arası madde alışverişine kısmen de olsa izin verdiği tahmin edilir. Gezegenin iç kesimlerinde üretilen dev boyutlardaki ısının bu tür akımlar yardımıyla yüzeye dek aktarılabilmesi tümüyle akışkan nitelikte bir iç yapı varlığını gerektirmektedir.
Jüpiter'in, bir gaz devinin ulaşabileceği en büyük çapa yakın boyutlarda olduğu hesaplanmıştır. Kütlesi daha büyük olan bir gezegen, artan kütleçekim gücünün etkisi ile kendi üzerine çökerek, Jüpiter'e oranla daha büyük yoğunluğa, daha küçük bir hacme sahip olacaktı. Daha yüksek çekirdek sıcaklığı anlamına gelen bu durum, kütlesi Güneş'in kütlesinin %8'i kadar olan bir gezegenin nükleer füzyon için gerekli iç sıcaklığa ulaşarak bir yıldız hâline gelmesi ile sonuçlanır. Bu nedenle, 0,001 Güneş kütlesindeki Jüpiter, 'yıldız olmayı başaramamış' bir gök cismi olarak da tanımlanabilir.
Atmosfer
Jüpiter'in kalın ve karmaşık bir atmosfer tabakası bulunmaktadır. Bu atmosferin, Güneş Sistemi'nin kökenini oluşturan 'nun varsayılan yapısına yakın olarak %88 oranında moleküler hidrojen (H2) ve %12 oranında helyum (He) içerdiği saptanmıştır. Bunları %0,1 oranla su buharı (H2O) ve metan (CH4) ve %0,02 oranla amonyak (NH3) izler. Azot, hidrojen, karbon, oksijen, kükürt, fosfor ve diğer elementleri içeren çeşitli bileşiklere milyonda bir düzeyini geçmeyen oranlarda rastlanmaktadır.
Aslında gaz devlerinin belirli bir yüzeyi olduğu söylenemez, gezegenden atmosfer olarak adlandırılabilecek en dış gaz tabakasına doğru kesintisiz, yumuşak bir geçiş söz konusudur. Bu tür gezegenlerin çapları hesaplanırken 1 bar (yaklaşık 1 atmosfer) sınırının dışında kalan kısım dikkate alınmaz; basıncın 1 barı aştığı noktadan itibaren tüm hacim, gezegenin sınırları içinde kabul edilir. Ancak çoğu zaman, atmosfer olarak adlandırılan alan, hidrojen gazı yoğunluğunun sıvı hidrojen yoğunluğu düzeyine çıktığı 10.000 bar basınç sınırına yani gezegenin binlerce kilometre içine dek genişletilir.
Uzaktan bakıldığında, Jüpiter yüzeyinin özellikle ekvatora yakın enlemlerde belirginleşen ardışık koyu ve açık renkli bulut kuşaklarından oluştuğu görülür. Atmosferin en üst katmanlarındaki bulutlar kristal hâlindeki amonyak ve su parçacıklarından oluşur. Atmosferin derinliklerine doğru, yoğuşma sıcaklıklarına göre değişik bileşiklerin meydana getirdiği bulutlar tabakalar hâlinde birbirini izler. Atmosferde dikey ve yatay doğrultuda yoğun bir hareketlilik gözlenir, 600 km/saat hıza ulaşan rüzgârlar nadir değildir.
15.000×25.000 km boyutları ile yerküreyle karşılaştırılabilecek büyüklükteki Büyük Kırmızı Leke, en az 400 senedir devam ettiği bilinen çok uzun ömürlü dev bir 'fırtına' alanıdır. Son yıllarda yapılan gözlemler neticesinde gitgide küçüldüğü bilinmektedir.
Jüpiter'in atmosferi makalesinde konu hakkında daha ayrıntılı bilgi yer almaktadır.
Jüpiter'in kendi ekseni etrafında dönüşü
Katı bir yüzeye sahip olmayan Jüpiter'in dönüş özelliklerinin, atmosfer yapılarının gözlenen hareketlerine göre belirlenmesine çalışılmıştır. Ancak daha 1690 yılında Giovanni Domenico Cassini ekvator bölgesi ile kutupların farklı devirlerle döndüğünü fark etmiştir. Sonradan bu gözlem duyarlı ölçümlerle doğrulanmış ve gezegen için 'Sistem I' ve 'Sistem II' olmak üzere iki ayrı dönme süresi tanımlanmıştır. Ekvator bölgelerinin dönüşü 9 saat 50 dakika 30,003 saniyede tamamlanır ve Sistem I olarak adlandırılır. Kutup bölgelerinde dönüş süresi 9 saat 55 dakika 40,630 saniyedir ve Sistem II adını alır. Jüpiter'den yayılan mikrodalga ve radyo dalga boyundaki ışınımların ise 9 saat 55 dakika 29,730 saniyelik bir dalgalanma göstermelerine dayanarak, gezegenin manyetik alanını belirleyen büyük metalik hidrojen kütlesinin bu hızla dönmekte olduğu sonucu çıkarılmıştır. 'Sistem III' adı verilen bu periyot Jüpiter'in gerçek dönüş hızı olarak kabul edilir ve bu değerin kutuplardaki dönüş hızı ile hemen hemen aynı olduğu; ekvatorda ölçülen farklı hızın, bu bölgelerdeki bulutların 400 km/saat hıza ulaşan rüzgârlar nedeniyle doğuya doğru hareket etmelerinden kaynaklandığı dikkati çeker.
Halkalar
Yakın bir tarihe kadar Güneş Sistemi'nde halkaları olduğu bilinen tek gezegen Satürn idi. Dış gezegenleri ziyaret eden ilk uzay aracı olan Pioneer 10'un 1973'teki gözlemleri üzerine varlığından kuşkulanılan Jüpiter halkaları 1979 yılında Voyager 1 ve 2 uzay araçları tarafından çekilen fotoğraflarda gösterildi.
Jüpiter'in Halka Sistemi | ||||
---|---|---|---|---|
Halkalar | Yörünge | Jüpiter'in Merkezinden Uzaklık | ||
RJ | (km.) | |||
Halo Halka | 1,4 1,71 | 100.000 122.000 | ||
Ana Halka | Ana Halka (iç) | 1,71 | 122.000 | |
XVI Metis | 1,79 | 128.100 | ||
XV Adrastea | 1,80 | 128.900 | ||
Ana Halka (dış) | 1,81 | 129.000 | ||
Gossamer Halka | Gossamer Halka (iç) | 1,81 | 129.200 | |
V Amalthea | 2,54 | 181.400 | ||
XIV Thebe | 3,11 | 221.900 | ||
Gossamer Halka (dış) | 3,15 | 224.900 |
Satürn'ün halkaları gibi Jüpiter halkaları da, toz denebilecek mikroskopik boyutlardan, onlarca metre büyüklüğe kadar değişen çeşitli boylarda çok sayıda parçacığın bir araya gelmesinden oluşurlar. Bu parçacıklar bir bulut oluştururcasına birbirinden bağımsız hareket eder ve her biri gezegen etrafında kendine ait bir yörünge izler. Bu yörüngelerin gezegen ve iç uydularının çekim güçlerinin karşılıklı etkisi ile sürekli şekillenmesi sonucunda halkaların yapısı korunur. Satürn halkaları ile karşılaştırıldığında, Jüpiter'in halkalarının birçok yönden farklı olduğu görülür. Jüpiter halkalarının çok daha silik olmalarının ve zor gözlenmelerinin nedeni, kendilerini oluşturan toplam madde kütlesinin çok daha az olmasının yanı sıra ışık yansıtıcılıklarının da sınırlı olmasıdır. Jüpiter halkaları, 0,05 gibi bir yansıtılabilirlik derecesi (albedo derecesi) ile üzerine düşen Güneş ışığının büyük bir kısmını soğurur ve karanlık görünürler. Satürn yolculuğu sırasında Cassini-Huygens uzay sondası 2003 yılında Jüpiter'in yakınından geçerken yaptığı ölçümlerle Jüpiter halkalarının küresel değil, keskin kenarlı ve köşeli parçacıklardan oluştuğunu düşündüren veriler elde etti. Bu bilgiler halkaların Jüpiter'e yakın yörüngelerdeki uydulardan kopan parçacıklardan oluştuğu savını destekler niteliktedir. Bu uydulardan Metis ve Adrastea 'Ana halka'nın, Amalthea ve Thebe ise daha dışta yer alan 'Gossamer (ipliksi-ağsı) Halka'nın kaynağı olarak düşünülmektedir. Metis ve Adrastea, Jüpiter'in merkezinden 1,79 ve 1,81 RJ (Jüpiter yarıçapı) uzaklıktaki yörüngeleri ile gezegenin 'nin içinde bulunurlar ve parçalanma sürecinde uydular olarak değerlendirilebilirler. Ana halka bu iki uydunun yörüngesi hizasında keskin bir dış sınırla kesintiye uğrarken, iç sınırı daha belirsizdir ve 'Halo (ayla) halka' adı verilen üçüncü bir bölümle silik bir şekilde atmosferin üst sınırlarına kadar devam eder. En dışta sınırları belirsiz dördüncü bir halka yapısı, çok seyrek bir toz bulutu şeklinde ters bir yörüngede döner. Bu halkanın kaynağı sonradan Jüpiter'in çekim alanına yakalanmış gezegenler arası toz olabilir.
Manyetosfer
Jüpiter Güneş Sistemi içinde en güçlü manyetik alana sahip gezegendir. Dünya ile karşılaştırıldığında 19.000 kat daha güçlü olduğu görülen bu alan, ekseni Jüpiter'in dönme eksenine 11° açı yapan ve gezegenin merkezine 8.000 km uzaktan geçen, kutupları ters yerleşmiş olan bir . Böylece Jüpiter'in kuzey manyetik kutbu gezegenin güney coğrafi kutbuna, güney manyetik kutbu ise kuzey coğrafi kutbuna yakındır. Bu çift kutuplunun yanı sıra, Jüpiter'in manyetik alanının, yapısını karmaşıklaştıran bir dört kutuplu ve bir sekiz kutuplu bileşeni bulunmaktadır. Jüpiter'in kütlesinin ancak küçük bir kısmını oluşturan demir ve diğer ağır elementleri içeren çekirdeğinin bu denli güçlü bir manyetik alan yaratması mümkün olmadığından, gezegenin manyetizmasından metalik sıvı hidrojen tabakası sorumlu tutulur. Elektrik iletkenliği çok yüksek olan bu bölgedeki elektronların akımı, Jüpiter'in kendi çevresindeki hızlı dönüşünün etkisi ile güçlü bir manyetik alan oluşturur. Bu alanın etkisi ile Jüpiter, dev bir manyetosfere sahiptir.
Jüpiter manyetosferi, Güneş rüzgârı adı verilen ve Güneş kökenli hızlı parçacıkların oluşturduğu plazma akımının, gezegenin manyetik alanının etkisi ile saptırılarak engellendiği bölgedir. Manyetosferin en dışında, plazma akımının hızla yavaşlayarak hızının ses hızının altına indiği ve yön değiştirdiği bir şok dalgası gözlenir. Güneş etkinliğine göre gezegene uzaklığı değişen bu sınır, uzay sondaları tarafından Jüpiter'den Güneş doğrultusunda 25-30 milyon km uzaklıkta saptanmıştır. Gezegene yaklaştıkça manyetik alanın etkisi giderek artar ve Güneş kökenli parçacıkların aşamayarak çevresinden dolaşmak zorunda kaldığı , manyetosferin sınırını belirler. Bu alan da Güneş rüzgârının şiddetindeki değişimlere paralel olarak kısa sürelerde genleşip daralmakla birlikte Jüpiter'in 3-7 milyon km uzağında başlar. Güneş rüzgârının deforme ettiği manyetik kuvvet çizgilerine uyumlu olarak, bu sınır yanlara doğru genişleyerek gezegenden uzaklaşır ve bir damla biçimini alarak gezegenin arkasında bir milyar km'ye kadar uzanan bir kuyruk oluşturur.
Manyetosferin gezegene daha yakın kesimlerinde manyetik alana yakalanan elektrik yüklü parçacıkların doldurduğu iki dev Van Allen kuşağı bulunur. Bu bölgelerden kaynaklanan çok güçlü radyo dalgaları, 9 saat 55 dakika 30 saniyelik bir döngü içinde dalgalanmalar gösterir. Bunun Jüpiter'in manyetik alanının oluşumuna neden olan metalik hidrojen tabakasının dönme hızını yansıttığı varsayılarak gezegenin kendi etrafındaki dönüş hızını, atmosfer hareketlerinden bağımsız olarak saptamak mümkün olmuştur.
Van Allen kuşaklarında toplanan yüklü parçacıkların çoğunluğu Jüpiter atmosferinden koparak manyetik alana kapılan gazlardan kaynaklanır ve büyük ölçüde iyonize hidrojen atomlarından salınan serbest elektron ve protonların yanı sıra, helyum, oksijen ve kükürt iyonlarına da rastlanır. Çok yüksek hızlara ulaşan bu iyonların oluşturduğu plazmanın ısısı 300-400 milyon Kelvin olarak ölçülmüştür. Bu, Güneş'in merkezi de dâhil olmak üzere Güneş Sistemi'nin ( dışında) bilinen herhangi bir noktasından çok daha yüksek bir sıcaklıktır. Aynı zamanda Jüpiter manyetosferi, hacim açısından Güneş Sistemi'nin en büyük oluşumu olarak kabul edilmelidir.
Yüklü parçacıklar Jüpiter'in manyetik kutuplarındaki açık manyetik çizgiler boyunca ilerleyerek atmosferin yüksek tabakalarında kutup ışıklarının ortaya çıkmasına neden olurlar.
Jüpiter'in birçok uydusu manyetosferin içinde kalan yörüngelere sahiptir. Büyük uydulardan gezegene en yakın olan İo, Jüpiter ile uydu arasında kesintisiz süren bir elektrik akımının etkisi altındadır. Uydu yüzeyinden iyonize atomları kopararak İo ve Jüpiter'i iki yönden birbirine bağlayan ve adı verilen bir sıcak plazma halkası oluşturan bu akımın, 1000 gigawatt değerini bulduğu sanılır. Jüpiter'i çevreleyen 1 milyon km yarıçapındaki alan, çok yoğun ışınımların varlığı nedeniyle uzay sondalarının bu alandan geçtikleri sıradaki etkinliklerini önemli ölçüde kısıtlamış ve ileride yapılabilecek insanlı araştırmalar için önemli sakıncalar yaratabilecek durumdadır.
Jüpiter'in doğal uyduları
Jüpiter'in bilinen 95 doğal uydusu vardır. Bunlardan 60 tanesinin çapı 10 km'den azdır. Galileo Galilei 1610 yılında kendi yaptığı basit teleskopla Jüpiter'in en büyük dört uydusu İo, Europa, Ganymede ve Callisto'yu keşfederek ilk kez Yerküreden başka bir gezegene ait uyduların varlığını göstermiştir. Bu uydular sonradan Galilei uyduları olarak adlandırılmıştır. 1970'lere kadar bilinen uydu sayısı 13 iken, Jüpiter'i ziyaret eden Voyager uzay araçları 3 yeni uydunun bulunmasına yardımcı olmuş, 2000 yılından bu yana yeryüzünden yapılan sistematik araştırmalarla, bu sayı kısa sürede artmıştır. Jüpiter'in doğal uyduları makalesinde uydular hakkında ayrıntılı bilgi yer almaktadır.
Jüpiter araştırmalarının tarihçesi
- Eski çağlardan günümüze ulaşan kaynaklarda Jüpiter, Ay, Güneş, Merkür, Venüs, Mars ve Satürn ile birlikte görünür hareketlerinin diğer yıldızlardan farklılığıyla tanınan 7 gökcisminden biri olarak gösterilir. Bu yönüyle, antik gökbilim için olduğu kadar astroloji açısından da önem taşıyan gezegen, birçok dilde haftanın yedi gününe adını veren varlıklardan biri olarak, tarihöncesinden günümüze insan kültüründe yerini korumuştur.
- Jüpiter'in yalnızca parlak bir yıldız değil, üzerinde değişik koyulukta kuşakların seçilebildiği dairesel görünümde bir cisim olduğunu ilk fark eden 1610 yılında Galileo Galilei oldu. Galilei aynı zamanda Jüpiter'in en büyük dört uydusunu keşfetti ve Dünya dışındaki bir gezegenin kendi etrafında dönen uyduları olabileceğinin bu ilk kanıtını, Kopernik'in o güne dek yaygın kabul görmeyen desteklemek için kullandı.
- 1664'te İngiliz bilim insanı Robert Hooke, (ya da bazı kaynaklara göre Fransız-İtalyan bilim insanı Giovanni Domenico Cassini) Büyük Kırmızı Leke'yi ilk kez gözledi.
- 1676'da Danimarkalı gök bilimci , Jüpiter'in uydularının örtülme ve tutulma zamanlarındaki oynamaların gezegenin Yer'den uzaklığıyla ilişkisini ölçerek ilk kez ışık hızını %25 yanılma payı ile hesapladı. Ölçüm araçlarının gelişmesinin katkısıyla, Romer'in bulduğu bu yöntem, 19. yüzyıl başında ışık hızının %1'den daha az hata ile hesaplanmasına olanak tanıdı.
- 1690'da Cassini, Jüpiter'in kendi etrafında dönüş süresinin kutuplarda ve ekvatorda farklı olduğunu ilk kez gözlemledi.
- 1932'de Alman gök bilimci tayfölçümsel gözlemlere dayanarak Jüpiter atmosferinde metan ve amonyak bulunduğunu saptadı, bunun ancak çok büyük miktarlarda hidrojen varlığı ile açıklanabileceğini bildirdi. Wildt, 1934'te gezegenin kütle ve yoğunluk verilerinden yola çıkarak Jüpiter'in iç yapısının ve atmosferinin bileşimini bugün kabul edilene benzer şekilde hesapladı.
- Hidrojen varlığının kanıtlanması ancak 1960'larda tekniklerinin gelişmesi ile gerçekleşti. Tayfölçümsel yöntemlerle varlığı ortaya çıkarılması çok güç olan helyum ise ancak 1970'lerde uzay sondalarının hidrojen-helyum atomları arasındaki etkileşimleri ölçmeleri ile gösterilebildi.
- 1955 yılında Burke ve Franklin, Jüpiter'den yayılan yüksek miktardaki radyo ışınımını rastlantısal olarak saptadılar. Bu buluş, Jüpiter'in çok güçlü keşfedilmesine yol açtı.
Pioneer 10 ve 11 uzay araçları
Kasım-Aralık 1973'te Pioneer 10, Kasım-Aralık 1974'te Pioneer 11 adlı uzay sondaları Jüpiter'in yakınından geçerek gezegenin ilk yakından gözlemini gerçekleştirdiler. Sırasıyla 1972 ve 1973 yıllarında fırlatılan birbirinin aynı bu iki araç, sınırlı teknik donanıma sahip olmalarına karşın daha sonra gerçekleştirilen uçuşların planlanması için yaşamsal önem taşıyan bilgiler topladılar.
- Jüpiter'in boyutları ve çekim gücü duyarlı biçimde ölçülerek yoğunluğunun ve kütlesinin daha büyük kesinlikle hesaplanmasına olanak sağlandı.
- Gezegenin çekim alanının çok düzenli olduğu görüldü, buna dayanarak Jüpiter'in büyük ölçüde akışkan bir yapıya sahip olduğu görüşü güç kazandı.
- Uyduların boyutları ve fiziksel özellikleri hakkında edinilen yeni bilgilerle Jüpiter sisteminin oluşumu ve evrimi üzerine yeni bakış açıları oluşturuldu.
- Manyetosfer ile ilgili çok sayıda ölçüm yapıldı.
- Jüpiter'in gezegenlerarası alana yüksek enerjili elektron ve düşük enerjili protonlar yaydığı saptandı ve böylece bilinen kozmik ışınım kaynaklarına yeni bir tanesi eklenmiş oldu.
- Gezegenin birçok fotoğrafı çekildi, kızılötesi ve morötesi alanda incelemelerle atmosferin bileşimi ve meteorolojik özellikleri hakkında yeni bilgiler edinildi. Yeryüzünden gözlenemeyen kutup bölgelerinin görüntüleri elde edildi.
- Büyük Kırmızı Leke'ye benzer, daha küçük boyutta lekeler saptandı, bu oluşumların meteorolojik olaylar olabileceği düşüncesi sağlamlaştı.
- yıldızının radyo ışınımının Jüpiter'in atmosferi tarafından örtülmesi incelenerek atmosferin değişik yükseltilerindeki sıcaklıklar ölçüldü.
Voyager 1 ve 2 uzay araçları
1977 yılında fırlatılan ve birbirinin aynı olan Voyager 1 ve Voyager 2 uzay araçları sırasıyla Ocak-Mart 1979 ve Haziran-Temmuz 1979 tarihlerinde Jüpiter'in yakınından geçerek gözlemlerde bulundular.
- Voyager 1, Jüpiter'in de Satürn‘ün halkalarına benzer bir halka sistemi bulunduğunu saptadı.
- Jüpiter'in üç yeni uydusu, Adrastea, Metis ve Thebe keşfedildi.
- Gezegenin ve uydularının çok sayıda yüksek çözünürlüklü görüntüsü elde edildi. Uyduların ayrıntılı yüzey fotoğrafları yardımıyla, iç yapıları hakkında değerli ipuçları sağlayan jeolojik özellikleri öğrenildi.
- İo üzerinde volkanik aktivite gözlendi. Jüpiter manyetosferinin dış kesimlerine kadar uzanan alanda İo'dan kaynaklandığı sanılan kükürt, oksijen ve sodyum izlerine rastlandı. Aynı elementlere ait iyonların İo yörüngesi içinde ışık hızının %10'una varan hızlara ulaşarak bir sıcak plazma alanı oluşturduğu saptandı. Pioneer uzay araçlarının gözlemleri ile çelişen bu bulgular iç manyetosferin değişken bir yapısı olduğu izlenimini oluşturdu.
- İo'dan Jüpiter'e ulaşan akı hattının 5 milyon amper düzeyinde bir elektrik akımı taşıdığı saptandı.
- Voyager 2'nin Satürn'e doğru yolculuğu sırasında Jüpiter manyetosferinin Satürn yörüngesine dek uzanan kuyruğu kanıtlandı.
- Jüpiter atmosferinde yıldırımlara neden olan yoğun elektrik boşalmaları saptandı.
- Bulut hareketleri izlendi, atmosfer akımlarının önceden bilinmeyen ayrıntıları saptandı, Büyük Kırmızı Leke'nin altı günlük bir devirle saat yönünün tersinde döndüğü görüldü.
- Kutup ışıkları gözlendi.
- Atmosferin üst kesimlerindeki helyum oranı ölçüldü, Güneş ve gezegenleri oluşturan ilksel 'nun bileşimi hakkında ipuçları sağlandı.
Ulysses uzay aracı
Güneş çevresinde kutupsal bir yörüngeye oturtulmak üzere 1990 yılında fırlatılan Ulysses uzay aracı, bu yörüngenin gerektirdiği ivmeyi kazanması amacıyla Jüpiter'in yakınından geçerek gezegenin çekim gücünden yaralanabileceği bir yol izledi. 8 Şubat 1992'de Jüpiter'in 450.000 km kadar yakınından geçen araç, bu fırsatı değerlendirerek 2-14 Şubat tarihlerini kapsayan dönemde Jüpiter'in manyetosferi üzerinde yoğunlaşan gözlemlerde bulundu. içinden geçerek ölçümler yaptı, manyetosferin çeşitli bölgelerinde manyetik alan, değişik frekanslarda ışınımlar, yüksek enerjili parçacıklar ve plazma bileşenlerini hedef alan çok sayıda gözlem yaptı. Jüpiter yakın geçişi sonrasında kazandığı kutupsal yörüngesi sayesinde, Jüpiter manyetosferinin tutulum düzlemi dışındaki daha önce araştırılmamış bölgelerinde de gözlem yapma olanağını sağladı.
Ulysses, Kasım 2003-Nisan 2004 arasında ikinci kez Jüpiter'in yakınından geçti.
Galileo programı
1989 yılında fırlatılan uzay aracı, bir yörünge aracı ve bir atmosferik sonda olmak üzere iki ayrı birimden oluşmakta idi.
- Galileo'nun Jüpiter ile ilgili görevi planlanandan önce başladı. Temmuz 1994'te, gezegene ulaşmasından 18 ay önce, kuyrukluyıldızının Jüpiter'e çarpmasını yeryüzünden yapılan gözlemlere oranla daha elverişli açılardan görüntüledi.
- Jüpiter'e yaklaşırken uzay aracından ayrılan atmosferik sonda 7 Aralık 1995'te gezegen atmosferine daldı, bir paraşüt yardımıyla yavaşlayarak, atmosferin derinliklerinde yüksek basınç ve ısı nedeniyle tahrip olmadan önce 58 dakika süreyle veri topladı ve yeryüzüne gönderdi. Ölçümler, atmosferin beklenenden çok daha kuru olduğu izlenimini verdi; ancak sonradan sondanın giriş noktasının alçalan kuru ve soğuk hava akımlarına denk gelen bir atmosfer bölgesinde olduğu görüşü ağırlık kazandı. Sonda, beklenen değerlerin beşte biri kadar su buharı, beklenenin yarısı kadar helyum ve metan düzeyleri gözledi. Yer atmosferinde gözlenenden 10 kat fazla yıldırım etkinliği saptandı.
- Galileo yörünge aracı, 7 Aralık 1995'te Jüpiter çevresinde yörüngeye girdi ve görevini tamamladığı 2003 yılına dek 35 tur tamamladı, İo, Europa, Ganymede, Callisto ve Amalthea ile ilgili gözlemleri gerçekleştirdiği 34 yakın geçiş yaptı. Uyduların yüzey şekilleri ve iç yapıları ile ilgili geniş bilgi edinilmesini sağladı.
- Jüpiter halkalarının oluşumunda kozmik çarpışmalar sonucunda iç uydulardan kopan maddelerin katkısı anlaşıldı.
- Jüpiter manyetosferinin kendine özgü pek çok özelliği ortaya çıkarıldı.
- 21 Eylül 2003'te uzatılmış görevini tamamlayan Galileo, yaşam barındırma olasılığı bulunan uydulara zarar vermemesi için, Jüpiter üzerine düşürülerek parçalandı.
Cassini-Huygens programı
Satürn ve sisteminin araştırılması amacıyla 1997 yılında fırlatılan Cassini-Huygens uzay aracı, Jüpiter'in çekim gücünden yararlanarak yolculuğun hızlandırılabilmesi için bu gezegenin yakınından geçen bir rota izledi. 30 Aralık 2000 tarihinde Jüpiter yakın geçişini gerçekleştiren sonda, bu tarihin öncesi ve sonrasını kapsayan birkaç aylık süre içinde bilimsel aygıtlarını Jüpiter hakkında veri toplamak için çalıştırdı.
- Jüpiter'in bugüne dek elde edilen en yüksek çözünürlüklü görüntüleri kaydedildi.
- Jüpiter'in atmosferinde koyu renkli görünümü ile ayırdedilen kuşakların, alçalan gaz kütlelerinin oluşturduğu siklon alanları olduğu yönündeki yerleşmiş görüşü sarsan bulgular elde etti. Ayrıntılı görüntülerde, bu koyu kuşaklarda her biri yükselen gaz kütleleri içeren açık renkli bulut kümelerinden oluşmuş çok sayıda küçük fırtına hücresinin bulunduğu ve net gaz hareketinin koyu kuşaklarda da yukarı doğru olduğu ortaya çıktı.
- Jüpiter halkalarının neden olduğu ölçümü, halkaların düzensiz ve köşeli parçacıklardan oluştuğunu ortaya koydu.
Chandra X-ışını gözlem uydusu ve Hubble uzay teleskopu
1999 yılında fırlatılarak Dünya etrafındaki yörüngesine oturtulan uydusu, X-ışını dalga boyunda yaptığı gözlemlerde, Jüpiter'in kutup bölgelerinde gözlenen Dünya'dakinden 1000 kat daha güçlü kutup ışıklarının elektronlarını kaybetmiş yüksek enerjili oksijen ve benzeri iyonların atmosfer ile etkileşimi sonucunda ortaya çıktığını belirledi. Eşzamanlı olarak alınan görüntülerde hidrojen iyonlarında artışa rastlanmaması, bu parçacıkların Güneş kaynaklı olamayacağını ortaya koydu. Böylece Jüpiter'de gözlenen kutup ışıklarının farklı bir mekanizma ile oluştuğu ve büyük olasılıkla İo'dan kopan atomların Jüpiter manyetosferinde hızlanarak atmosfere çarpmalarının sonucu oldukları varsayımı güçlendi.
Plüton ve uydusu Charon'u incelemek üzere NASA tarafından Ocak 2006'da fırlatılan ve hız kazanması için Jüpiter'in yakınından geçen bir rota izlemesi öngörülen uzay sondası, 28 Şubat 2007 tarihinde Jüpiter'e en yakın konumuna geldi. Sonda kamerası ile Io'dan salınan plazma çıktısını ve dört Galilei uydusunu ayrıntılı olarak inceledi.
Tasarı aşamasındaki araştırmalar
- Jupiter etrafında kutupsal yörüngeye yerleşip detaylı araştırmalar yapacak olan NASA projesi Juno, şu anda Jupiter'e doğru yol almaktadır. Uzay aracı Ağustos 2011'de fırlatıldı ve 2016 yılının sonlarına doğru Jupiter'e varması beklenmektedir..
- NASA tarafından geliştirilmekte olan programının ilk aşaması (Jupiter Icy Moons Orbiter-Jüpiter Buz Uyduları Yörünge Aracı), ile hareket eden bir uzay sondası ile Jüpiter'in Galilei uyduları'nın ayrıntılı incelenmesini olanaklı kılacaktır. Bu projenin en erken fırlatma tarihi olarak 2015 yılı önerilmektedir.
Gözlem koşulları
Bir dış gezegen olan Jüpiter, Güneş çevresinde 12 yıllık dolanma süresi ile 13 ay süren kavuşum devrine sahiptir ve her yıl bir burçtan diğerine geçer. Venüs'ten sonra gökyüzünde izlenebilen en parlak gezegendir. Seyrek olarak, kısa dönemler için Mars parlaklıkta Jüpiter'i geçebilir.
Kavuşum dönemini kapsayan 1-2 aylık dönem dışında yıl boyunca rahatlıkla çıplak gözle izlenir. Yılın büyük bir bölümünde, en parlak yıldız olan Sirius'un -1½ düzeyindeki parlaklığını aşar ve en uygun karşı konum koşullarında -2,7 gibi bir parlaklığa ulaşır. Bu yönleriyle amatör gözlem için Venüs ve Mars'tan daha elverişlidir. Karşı konumda 50 saniyeye yaklaşan görünür çapı ile insan gözünün 1 dakika olan ayırma gücünün sınırına çok yaklaşır ve küçük büyütmeli bir dürbünle gezegenin diski seçilebilir. Amatör bir teleskopla Jüpiter'in kuşakları, Büyük Kırmızı Leke ve gezegenin kendi etrafında dönüşü, Galilei uyduları ve gezegen etrafındaki hareketleri izlenebilir.
Bazı özellikleri, Jüpiter'i eşşiz kılmaktadır:
- Jüpiter, Güneş Sistemi'nin en büyük gezegeni olmakla kalmaz, kütlesi tek başına diğer tüm gezegenlerin toplam kütlesinin 2½ katına ulaşır.
- Kendi etrafında dönüş süresi en kısa olan gezegendir.
- En güçlü manyetik alana ve en büyük manyetosfere sahip gezegendir.
- Büyüklük ve çeşitlilik açısından en zengin uydu sistemine sahip gezegendir. Güneş Sistemi'nin en büyük gezegen uydusu Ganymede, Jüpiter etrafında dönmektedir.
Kaynakça
- ^ a b c Williams, David R. (23 Aralık 2021). "Jupiter Fact Sheet". NASA. 20 Haziran 2019 tarihinde kaynağından . Erişim tarihi: 13 Ekim 2017.
- ^ a b Seligman, Courtney. "Rotation Period and Day Length". 29 Eylül 2018 tarihinde kaynağından . Erişim tarihi: 13 Ağustos 2009.
- ^ a b c d Simon, J. L.; Bretagnon, P.; Chapront, J.; Chapront-Touzé, M.; Francou, G.; Laskar, J. (February 1994). "Numerical expressions for precession formulae and mean elements for the Moon and planets". Astronomy and Astrophysics. 282 (2): 663-683. Bibcode:1994A&A...282..663S.
- ^ Souami, D.; Souchay, J. (Temmuz 2012). "The solar system's invariable plane". Astronomy & Astrophysics. 543: 11. Bibcode:2012A&A...543A.133S. doi:10.1051/0004-6361/201219011. A133.
- ^ "HORIZONS Planet-center Batch call for January 2023 Perihelion". ssd.jpl.nasa.gov (Perihelion for Jupiter's planet-centre (599) occurs on 2023-Jan-21 at 4.9510113au during a rdot flip from negative to positive). NASA/JPL. 7 Eylül 2021 tarihinde kaynağından . Erişim tarihi: 7 Eylül 2021.
- ^ a b Sheppard, Scott S. "Moons of Jupiter". Earth & Planets Laboratory. Carnegie Institution for Science. 24 Nisan 2019 tarihinde kaynağından . Erişim tarihi: 20 Aralık 2022.
- ^ Seidelmann, P. Kenneth; Archinal, Brent A.; A'Hearn, Michael F.; Conrad, Albert R.; Consolmagno, Guy J.; Hestroffer, Daniel; Hilton, James L.; Krasinsky, Georgij A.; Neumann, Gregory A.; Oberst, Jürgen; Stooke, Philip J.; Tedesco, Edward F.; Tholen, David J.; Thomas, Peter C.; Williams, Iwan P. (2007). "Report of the IAU/IAG Working Group on cartographic coordinates and rotational elements: 2006". Celestial Mechanics and Dynamical Astronomy. 98 (3): 155-180. Bibcode:2007CeMDA..98..155S. doi:10.1007/s10569-007-9072-y.
- ^ de Pater, Imke; Lissauer, Jack J. (2015). Planetary Sciences (2. güncelleme bas.). New York: Cambridge University Press. s. 250. ISBN . 17 Temmuz 2023 tarihinde kaynağından . Erişim tarihi: 20 Mayıs 2023.
- ^ a b Mallama, A.; Hilton, J. L. (2018). "Computing Apparent Planetary Magnitudes for The Astronomical Almanac". Astronomy and Computing. 25: 10-24. arXiv:1808.01973 $2. Bibcode:2018A&C....25...10M. doi:10.1016/j.ascom.2018.08.002.
- ^ "Astrodynamic Constants". JPL Solar System Dynamics. 27 Şubat 2009. 21 Mart 2019 tarihinde kaynağından . Erişim tarihi: 8 Ağustos 2007.
- ^ Ni, D. (2018). "Empirical models of Jupiter's interior from Juno data". Astronomy & Astrophysics. 613: A32. Bibcode:2018A&A...613A..32N. doi:10.1051/0004-6361/201732183.
- ^ Li, Liming; Jiang, X.; West, R. A.; Gierasch, P. J.; Perez-Hoyos, S.; Sanchez-Lavega, A.; Fletcher, L. N.; Fortney, J. J.; Knowles, B.; Porco, C. C.; Baines, K. H.; Fry, P. M.; Mallama, A.; Achterberg, R. K.; Simon, A. A.; Nixon, C. A.; Orton, G. S.; Dyudina, U. A.; Ewald, S. P.; Schmude, R. W. (2018). "Less absorbed solar energy and more internal heat for Jupiter". Nature Communications. 9 (1): 3709. Bibcode:2018NatCo...9.3709L. doi:10.1038/s41467-018-06107-2. (PMC) 6137063 $2. (PMID) 30213944.
- ^ Mallama, Anthony; Krobusek, Bruce; Pavlov, Hristo (2017). "Comprehensive wide-band magnitudes and albedos for the planets, with applications to exo-planets and Planet Nine". Icarus. 282: 19-33. arXiv:1609.05048 $2. Bibcode:2017Icar..282...19M. doi:10.1016/j.icarus.2016.09.023.
- ^ Bjoraker, G. L.; Wong, M. H.; de Pater, I.; Ádámkovics, M. (Eylül 2015). "Jupiter's Deep Cloud Structure Revealed Using Keck Observations of Spectrally Resolved Line Shapes". The Astrophysical Journal. 810 (2): 10. arXiv:1508.04795 $2. Bibcode:2015ApJ...810..122B. doi:10.1088/0004-637X/810/2/122. 122.
- ^ De Crespigny, Rafe. (PDF). Asian studies, Online Publications. 7 Eylül 2006 tarihinde kaynağından (PDF) arşivlendi. Erişim tarihi: 29 Aralık 2017.
Xu Huang apparently complained that the astronomy office had failed to give them proper emphasis to the eclipse and to other portents, including the movement of the planet Jupiter (taisui). At his instigation, Chen Shou/Yuan was summoned and questioned, and it was under this pressure that his advice implicated Liang Ji.
- ^ Stuart Ross Taylor (2001). Solar system evolution: a new perspective : an inquiry into the chemical composition, origin, and evolution of the solar system (2., illus., revised bas.). Cambridge University Press. s. 208. ISBN .
- ^ "Young astronomer captures a shadow cast by Jupiter: Bad Astronomy". Blogs. 18 Kasım 2011. 26 Aralık 2018 tarihinde kaynağından . Erişim tarihi: 27 Mayıs 2013.
- ^ Saumon, D.; Guillot, T. (2004). "Shock Compression of Deuterium and the Interiors of Jupiter and Saturn". The Astrophysical Journal. 609 (2): 1170-1180. arXiv:astro-ph/0403393 $2. Bibcode:2004ApJ...609.1170S. doi:10.1086/421257.
- ^ . Haziran 2017. 31 Mayıs 2018 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 13 Haziran 2017.
- ^ "In Depth | Pioneer 10". NASA Solar System Exploration. 31 Mayıs 2019 tarihinde kaynağından . Erişim tarihi: 9 Şubat 2020.
Pioneer 10, the first NASA mission to the outer planets, garnered a series of firsts perhaps unmatched by any other robotic spacecraft in the space era: the first vehicle placed on a trajectory to escape the solar system into interstellar space; the first spacecraft to fly beyond Mars; the first to fly through the asteroid belt; the first to fly past Jupiter; and the first to use all-nuclear electrical power
- ^ "Exploration | Jupiter". NASA Solar System Exploration. 29 Eylül 2021 tarihinde kaynağından . Erişim tarihi: 9 Şubat 2020.
- ^ Chang, Kenneth (5 Temmuz 2016). "NASA's Juno Spacecraft Enters Jupiter's Orbit". The New York Times. 2 Mayıs 2019 tarihinde kaynağından . Erişim tarihi: 5 Temmuz 2016.
- ^ Chang, Kenneth (30 Haziran 2016). "All Eyes (and Ears) on Jupiter". The New York Times. 19 Temmuz 2018 tarihinde kaynağından . Erişim tarihi: 1 Temmuz 2016.
- ^ (2015). "Jupiter's decisive role in the inner Solar System's early evolution". Proceedings of the National Academy of Sciences. 112 (14): 4214-4217. arXiv:1503.06945 $2. Bibcode:2015PNAS..112.4214B. doi:10.1073/pnas.1423252112. (PMC) 4394287 $2. (PMID) 25831540.
- ^ S. Pirani, A. Johansen, B. Bitsch, A.J. Mustill, D. Turrini (22 Mart 2019). "Jupiter's Unknown Journey Revealed". sciencedaily.com. 22 Mart 2019 tarihinde kaynağından . Erişim tarihi: 25 Mart 2019.
- ^ Illustration by NASA/JPL-Caltech (24 Mart 2015). "Observe: Jupiter, Wrecking Ball of Early Solar System". National Geographic. 9 Mayıs 2015 tarihinde kaynağından . Erişim tarihi: 17 Kasım 2015.
- ^ Zube, N.; Nimmo, F.; Fischer, R.; Jacobson, S. (2019). "Constraints on terrestrial planet formation timescales and equilibration processes in the Grand Tack scenario from Hf-W isotopic evolution". Earth and Planetary Science Letters. 522 (1): 210-218. arXiv:1910.00645 $2. Bibcode:2019E&PSL.522..210Z. doi:10.1016/j.epsl.2019.07.001. (PMID) 32636530.
- ^ Niemann, H.B.; Atreya, S.K.; Carignan, G.R.; Donahue, T.M.; Haberman, J.A.; Harpold, D.N.; Hartle, R.E.; Hunten, D.M.; Kasprzak, W.T.; Mahaffy, P.R.; Owen, T.C.; Spencer, N.W.; Way, S.H. (1996). "The Galileo Probe Mass Spectrometer: Composition of Jupiter's Atmosphere". Science. 272 (5263): 846-849. Bibcode:1996Sci...272..846N. doi:10.1126/science.272.5263.846. (PMID) 8629016.
- ^ "Jüpiter Satürn kavuşumu ne anlama gelmektedir? 2020 Jüpiter ile Satürn'ün birleşmesi Türkiye'de görülecek mi, nerelerde görülür, saat kaçta?". Haberler.com. 28 Kasım 2020 tarihinde kaynağından . Erişim tarihi: 24 Kasım 2020.
wikipedia, wiki, viki, vikipedia, oku, kitap, kütüphane, kütübhane, ara, ara bul, bul, herşey, ne arasanız burada,hikayeler, makale, kitaplar, öğren, wiki, bilgi, tarih, yukle, izle, telefon için, turk, türk, türkçe, turkce, nasıl yapılır, ne demek, nasıl, yapmak, yapılır, indir, ücretsiz, ücretsiz indir, bedava, bedava indir, mp3, video, mp4, 3gp, jpg, jpeg, gif, png, resim, müzik, şarkı, film, film, oyun, oyunlar, mobil, cep telefonu, telefon, android, ios, apple, samsung, iphone, xiomi, xiaomi, redmi, honor, oppo, nokia, sonya, mi, pc, web, computer, bilgisayar
Jupiter veya Erendiz Musteri Gunes Sistemi nin en buyuk gezegenidir Gunes ten uzakliga gore besinci sirada yer alir Adini Roma mitolojisindeki tanrilarin en buyugu olan Jupiter den alir Buyuk olcude hidrojen ve helyumdan olusmakta ve gaz devi sinifina girmektedir JupiterJupiter in bu tam disk goruntusu 21 Nisan 2014 te Hubble in Genis Alan Kamerasi 3 WFC3 ile elde edildiAdlandirmalarAdin kaynagiJupiterSifatlarJovianSembolYorunge ozellikleriDonem J2000Gunote816 363 Gm 5 4570 AU Gunberi740 595 Gm 4 9506 AU Yari buyuk eksen778 479 Gm 5 2038 AU Dis merkezlik0 0489Yorunge periyodu11 862 y 4332 59 g 10476 8 Jupiter gunes gunuKavusum donemi398 88 gOrtalama yorunge hizi13 07 km s 8 12 mi s Ortalama ayriklik20 020 EgiklikTutuluma 1 303 Gunes ekvatoruna 6 09 Degismeyen duzleme 0 32 Cikis dugumu boylami100 464 Gunberi zamani21 Ocak 2023Perihelyon acisi273 867 Bilinen dogal uydusu95 2023 2023 itibariyla Fiziksel ozelliklerGorunur buyukluk 2 94 ila 1 66Acisal cap29 8 ila 50 1 Ortalama yaricap69 911 km 43 441 mi 10 973 DunyaEkvatoral yaricap71 492 km 44 423 mi 11 209 R Dunya 0 10045 R Gunes Kutupsal yaricap66 854 km 41 541 mi 10 517 DunyaBasiklik0 06487Yuzey alani6 1469 1010 km2 2 3733 1010 sq mi 120 4 DunyaHacim1 4313 1015 km3 3 434 1014 cu mi 1321 DunyaKutle1 8982 1027 kg 4 1848 1027 lb 317 8 Dunya 1 1047 GunesOrtalama yogunluk1 326 kg m3 2 235 lb cu yd Yuzey kutle cekimi24 79 m s2 81 3 ft s2 2 528 gAtalet momenti faktoru0 2756 0 0006Kurtulma hizi59 5 km s 37 0 mi s Sinodal donme suresi9 9258 sa 9 sa 55 d 33 s Yildiz donme suresi9 9250 saat 9 sa 55 d 30 s Ekvatoral donme hizi12 6 km s 7 8 mi s 45 000 km sa Eksen egikligi3 13 yorungeye Kuzey kutbu sag aciklik268 057 17sa 52d 14sKuzey kutbu dik aciklik64 495 Albedo0 503 Bond 0 538 geometrik Sicaklik88 K 185 C 301 F siyah cisim sicakligi Yuzey sicakligi min ort maks 1 bar 165 K0 1 bar 78 K 128 KAtmosferYuzey basinci200 600 kPa 30 90 psi opak bulut kumesi 27 km 17 mi Bilesimleri 89 2 0 hidrojen 10 2 0 helyum 0 3 0 1 metan 0 026 0 004 amonyak 0 0028 0 001 0 0006 0 0002 etan 0 0004 0 0004 su Wikimedia Commons ta ilgili ortamFiziksel ozelliklerJupiter gerek cap gerekse kutle acisindan Gunes Sistemi ndeki en buyuk gezegendir Nispeten dusuk olan yogunlugu suyun yogunlugunun 1 33 kati gezegenin akiskan yapisi ve kendi cevresindeki donus hizinin yuksekligi nedeniyle Saturn kadar olmasa da ekvatorda genis kutuplarda basik elipsoid gorunume sahiptir Yansitabilirlik derecesi albedo 0 52 olan gezegen boylece yuzeyine dusen Gunes isiginin yaridan fazlasini gorunur tarafta yansitmaktadir Ancak kizilotesi alandaki isinim olculdugunde Jupiter in Gunes ten aldigi enerjinin 2 3 kati kadarini disari yaydigi gorulur Bu nedenle gezegen Gunes e olan uzakligina gore hesaplanan 106 K den 167 C cok daha yuksek bir etkin sicakliga sahiptir ve 126 K 147 C sicakliginda bir kara cisim gibi isir Jupiter in kendi icinde yarattigi bu enerji fazlasi gezegenin yer cekiminin etkisi ile yavasca kendisi uzerine cokerek kuculmesi sirasinda donusturulen potansiyel enerji ile aciklanmaktadir Bu olgu Kelvin Helmholtz mekanizmasi olarak adlandirilir Ic yapisi Gaz devleri icerdikleri elementlerin oranlarina gore iki alt gruba ayrilirlar Uranus ve Neptun buz ve kaya orani daha yuksek grubundadir Jupiter ve Saturn ise adini yine Jupiter den alan grubu icindedir Jupiter benzeri gezegenlerin kabaca Gunes i ve benzer yildizlari olusturan maddeleri bu yildizlardakine yakin oranlarda icerdigi dusunulur 20 yuzyil baslarindan itibaren gezegenlerin cap kutle yogunluk kendi etrafinda donme hizi uydularinin davranisi gibi verilerden yola cikilarak ic yapilari hakkinda ortaya atilan gorusler daha sonra tayfolcumsel calismalarla ve son otuz yil icinde gerceklestirilen bircok uzay araci arastirmasi ile zenginlestirilmis ve gunumuzde oldukca tatminkar modeller gelistirilmistir Bu bilgiler cercevesinde Gunes Sistemi nin ilksel bilesimine paralel bicimde Jupiter in kutlesinin buyuk kismini hidrojen ve helyumun olusturdugu varsayilir Hidrojen Helyum kutle orani 75 25 civarindadir Daha agir elementlerin icindeki toplam payi 1 iken hafif bir zenginlesme ile Jupiter de 3 4 arasinda olabilecegi hesaplanmaktadir Bu sonuca gore gezegenin gozlenen basikliginin 10 15 Yer kutlesinde yogun bir cekirdegin varligi ile aciklanabilmesi uzerine varilmistir Jupiter i olusturan yapi taslari ozgul agirliklarina gore tabakalanmis durumdadir Gezegenin merkezinde demir ve agir metallerle birlikte bunlarin cevresinde daha hafif elementleri iceren bir buz ve kaya tabakasinin olusturdugu cekirdek bulunur Bu noktada sicaklik 20 000 K basinc 100 megabara 100 milyon atmosfer yakindir Yuksek basinclar nedeniyle yogunlugu 20 g cm3 olan bu katmanin yaricapi 10 000 km den kucuk ancak kutlesi Yer in 10 katini askindir Cekirdegi cevreleyen alanda olusmus 40 000 km kalinliginda manto tabakasi yer alir Hidrojen 3 ila 4 Mbar dan daha yuksek basinclarda devreye giren van der Waals kuvvetlerinin etkisi ile molekuler yapisini kaybederek metalik ozellikler kazanir isil ve elektriksel iletkenligi cok artar Manto tabakasi merkezden itibaren gezegen yaricapinin une dek uzanir Jupiter in hacminin yariya yakinini kutlesinin ise cok buyuk cogunlugunu olusturur Bu alandaki metalik hidrojenin sivi nitelikte oldugu yogunlugunun distan ice dogru 1 den 5 e kadar su 1 yukseldigi sanilmaktadir En dista 20 000 km kalinliginda molekuler hidrojen H2 tabakasi bulunur Gezegenin yuzeyine yaklasildikca basinc isi ve yogunluk duser hidrojen sividan gaza donusur ve giderek atmosfer tabakasina gecilir Katmanlar arasinda keskin sinirlar olmadigi bir fazdan digerine kademeli gecisler oldugu ayni zamanda konveksiyon akimlarinin katmanlar arasi madde alisverisine kismen de olsa izin verdigi tahmin edilir Gezegenin ic kesimlerinde uretilen dev boyutlardaki isinin bu tur akimlar yardimiyla yuzeye dek aktarilabilmesi tumuyle akiskan nitelikte bir ic yapi varligini gerektirmektedir Jupiter in bir gaz devinin ulasabilecegi en buyuk capa yakin boyutlarda oldugu hesaplanmistir Kutlesi daha buyuk olan bir gezegen artan kutlecekim gucunun etkisi ile kendi uzerine cokerek Jupiter e oranla daha buyuk yogunluga daha kucuk bir hacme sahip olacakti Daha yuksek cekirdek sicakligi anlamina gelen bu durum kutlesi Gunes in kutlesinin 8 i kadar olan bir gezegenin nukleer fuzyon icin gerekli ic sicakliga ulasarak bir yildiz haline gelmesi ile sonuclanir Bu nedenle 0 001 Gunes kutlesindeki Jupiter yildiz olmayi basaramamis bir gok cismi olarak da tanimlanabilir AtmosferJupiter in kalin ve karmasik bir atmosfer tabakasi bulunmaktadir Bu atmosferin Gunes Sistemi nin kokenini olusturan nun varsayilan yapisina yakin olarak 88 oraninda molekuler hidrojen H2 ve 12 oraninda helyum He icerdigi saptanmistir Bunlari 0 1 oranla su buhari H2O ve metan CH4 ve 0 02 oranla amonyak NH3 izler Azot hidrojen karbon oksijen kukurt fosfor ve diger elementleri iceren cesitli bilesiklere milyonda bir duzeyini gecmeyen oranlarda rastlanmaktadir Aslinda gaz devlerinin belirli bir yuzeyi oldugu soylenemez gezegenden atmosfer olarak adlandirilabilecek en dis gaz tabakasina dogru kesintisiz yumusak bir gecis soz konusudur Bu tur gezegenlerin caplari hesaplanirken 1 bar yaklasik 1 atmosfer sinirinin disinda kalan kisim dikkate alinmaz basincin 1 bari astigi noktadan itibaren tum hacim gezegenin sinirlari icinde kabul edilir Ancak cogu zaman atmosfer olarak adlandirilan alan hidrojen gazi yogunlugunun sivi hidrojen yogunlugu duzeyine ciktigi 10 000 bar basinc sinirina yani gezegenin binlerce kilometre icine dek genisletilir Uzaktan bakildiginda Jupiter yuzeyinin ozellikle ekvatora yakin enlemlerde belirginlesen ardisik koyu ve acik renkli bulut kusaklarindan olustugu gorulur Atmosferin en ust katmanlarindaki bulutlar kristal halindeki amonyak ve su parcaciklarindan olusur Atmosferin derinliklerine dogru yogusma sicakliklarina gore degisik bilesiklerin meydana getirdigi bulutlar tabakalar halinde birbirini izler Atmosferde dikey ve yatay dogrultuda yogun bir hareketlilik gozlenir 600 km saat hiza ulasan ruzgarlar nadir degildir 15 000 25 000 km boyutlari ile yerkureyle karsilastirilabilecek buyuklukteki Buyuk Kirmizi Leke en az 400 senedir devam ettigi bilinen cok uzun omurlu dev bir firtina alanidir Son yillarda yapilan gozlemler neticesinde gitgide kuculdugu bilinmektedir Jupiter in atmosferi makalesinde konu hakkinda daha ayrintili bilgi yer almaktadir Jupiter in kendi ekseni etrafinda donusu Kati bir yuzeye sahip olmayan Jupiter in donus ozelliklerinin atmosfer yapilarinin gozlenen hareketlerine gore belirlenmesine calisilmistir Ancak daha 1690 yilinda Giovanni Domenico Cassini ekvator bolgesi ile kutuplarin farkli devirlerle dondugunu fark etmistir Sonradan bu gozlem duyarli olcumlerle dogrulanmis ve gezegen icin Sistem I ve Sistem II olmak uzere iki ayri donme suresi tanimlanmistir Ekvator bolgelerinin donusu 9 saat 50 dakika 30 003 saniyede tamamlanir ve Sistem I olarak adlandirilir Kutup bolgelerinde donus suresi 9 saat 55 dakika 40 630 saniyedir ve Sistem II adini alir Jupiter den yayilan mikrodalga ve radyo dalga boyundaki isinimlarin ise 9 saat 55 dakika 29 730 saniyelik bir dalgalanma gostermelerine dayanarak gezegenin manyetik alanini belirleyen buyuk metalik hidrojen kutlesinin bu hizla donmekte oldugu sonucu cikarilmistir Sistem III adi verilen bu periyot Jupiter in gercek donus hizi olarak kabul edilir ve bu degerin kutuplardaki donus hizi ile hemen hemen ayni oldugu ekvatorda olculen farkli hizin bu bolgelerdeki bulutlarin 400 km saat hiza ulasan ruzgarlar nedeniyle doguya dogru hareket etmelerinden kaynaklandigi dikkati ceker Halkalar Yakin bir tarihe kadar Gunes Sistemi nde halkalari oldugu bilinen tek gezegen Saturn idi Dis gezegenleri ziyaret eden ilk uzay araci olan Pioneer 10 un 1973 teki gozlemleri uzerine varligindan kuskulanilan Jupiter halkalari 1979 yilinda Voyager 1 ve 2 uzay araclari tarafindan cekilen fotograflarda gosterildi Jupiter in Halka SistemiHalkalar Yorunge Jupiter in Merkezinden UzaklikRJ km Halo Halka 1 4 1 71 100 000 122 000Ana Halka Ana Halka ic 1 71 122 000XVI Metis 1 79 128 100XV Adrastea 1 80 128 900Ana Halka dis 1 81 129 000Gossamer Halka Gossamer Halka ic 1 81 129 200V Amalthea 2 54 181 400XIV Thebe 3 11 221 900Gossamer Halka dis 3 15 224 900 Saturn un halkalari gibi Jupiter halkalari da toz denebilecek mikroskopik boyutlardan onlarca metre buyukluge kadar degisen cesitli boylarda cok sayida parcacigin bir araya gelmesinden olusurlar Bu parcaciklar bir bulut olustururcasina birbirinden bagimsiz hareket eder ve her biri gezegen etrafinda kendine ait bir yorunge izler Bu yorungelerin gezegen ve ic uydularinin cekim guclerinin karsilikli etkisi ile surekli sekillenmesi sonucunda halkalarin yapisi korunur Saturn halkalari ile karsilastirildiginda Jupiter in halkalarinin bircok yonden farkli oldugu gorulur Jupiter halkalarinin cok daha silik olmalarinin ve zor gozlenmelerinin nedeni kendilerini olusturan toplam madde kutlesinin cok daha az olmasinin yani sira isik yansiticiliklarinin da sinirli olmasidir Jupiter halkalari 0 05 gibi bir yansitilabilirlik derecesi albedo derecesi ile uzerine dusen Gunes isiginin buyuk bir kismini sogurur ve karanlik gorunurler Saturn yolculugu sirasinda Cassini Huygens uzay sondasi 2003 yilinda Jupiter in yakinindan gecerken yaptigi olcumlerle Jupiter halkalarinin kuresel degil keskin kenarli ve koseli parcaciklardan olustugunu dusunduren veriler elde etti Bu bilgiler halkalarin Jupiter e yakin yorungelerdeki uydulardan kopan parcaciklardan olustugu savini destekler niteliktedir Bu uydulardan Metis ve Adrastea Ana halka nin Amalthea ve Thebe ise daha dista yer alan Gossamer ipliksi agsi Halka nin kaynagi olarak dusunulmektedir Metis ve Adrastea Jupiter in merkezinden 1 79 ve 1 81 RJ Jupiter yaricapi uzakliktaki yorungeleri ile gezegenin nin icinde bulunurlar ve parcalanma surecinde uydular olarak degerlendirilebilirler Ana halka bu iki uydunun yorungesi hizasinda keskin bir dis sinirla kesintiye ugrarken ic siniri daha belirsizdir ve Halo ayla halka adi verilen ucuncu bir bolumle silik bir sekilde atmosferin ust sinirlarina kadar devam eder En dista sinirlari belirsiz dorduncu bir halka yapisi cok seyrek bir toz bulutu seklinde ters bir yorungede doner Bu halkanin kaynagi sonradan Jupiter in cekim alanina yakalanmis gezegenler arasi toz olabilir Manyetosfer Jupiter ve manyetosfer gosteren bir resim Jupiter Gunes Sistemi icinde en guclu manyetik alana sahip gezegendir Dunya ile karsilastirildiginda 19 000 kat daha guclu oldugu gorulen bu alan ekseni Jupiter in donme eksenine 11 aci yapan ve gezegenin merkezine 8 000 km uzaktan gecen kutuplari ters yerlesmis olan bir Boylece Jupiter in kuzey manyetik kutbu gezegenin guney cografi kutbuna guney manyetik kutbu ise kuzey cografi kutbuna yakindir Bu cift kutuplunun yani sira Jupiter in manyetik alaninin yapisini karmasiklastiran bir dort kutuplu ve bir sekiz kutuplu bileseni bulunmaktadir Jupiter in kutlesinin ancak kucuk bir kismini olusturan demir ve diger agir elementleri iceren cekirdeginin bu denli guclu bir manyetik alan yaratmasi mumkun olmadigindan gezegenin manyetizmasindan metalik sivi hidrojen tabakasi sorumlu tutulur Elektrik iletkenligi cok yuksek olan bu bolgedeki elektronlarin akimi Jupiter in kendi cevresindeki hizli donusunun etkisi ile guclu bir manyetik alan olusturur Bu alanin etkisi ile Jupiter dev bir manyetosfere sahiptir Jupiter manyetosferi Gunes ruzgari adi verilen ve Gunes kokenli hizli parcaciklarin olusturdugu plazma akiminin gezegenin manyetik alaninin etkisi ile saptirilarak engellendigi bolgedir Manyetosferin en disinda plazma akiminin hizla yavaslayarak hizinin ses hizinin altina indigi ve yon degistirdigi bir sok dalgasi gozlenir Gunes etkinligine gore gezegene uzakligi degisen bu sinir uzay sondalari tarafindan Jupiter den Gunes dogrultusunda 25 30 milyon km uzaklikta saptanmistir Gezegene yaklastikca manyetik alanin etkisi giderek artar ve Gunes kokenli parcaciklarin asamayarak cevresinden dolasmak zorunda kaldigi manyetosferin sinirini belirler Bu alan da Gunes ruzgarinin siddetindeki degisimlere paralel olarak kisa surelerde genlesip daralmakla birlikte Jupiter in 3 7 milyon km uzaginda baslar Gunes ruzgarinin deforme ettigi manyetik kuvvet cizgilerine uyumlu olarak bu sinir yanlara dogru genisleyerek gezegenden uzaklasir ve bir damla bicimini alarak gezegenin arkasinda bir milyar km ye kadar uzanan bir kuyruk olusturur Manyetosferin gezegene daha yakin kesimlerinde manyetik alana yakalanan elektrik yuklu parcaciklarin doldurdugu iki dev Van Allen kusagi bulunur Bu bolgelerden kaynaklanan cok guclu radyo dalgalari 9 saat 55 dakika 30 saniyelik bir dongu icinde dalgalanmalar gosterir Bunun Jupiter in manyetik alaninin olusumuna neden olan metalik hidrojen tabakasinin donme hizini yansittigi varsayilarak gezegenin kendi etrafindaki donus hizini atmosfer hareketlerinden bagimsiz olarak saptamak mumkun olmustur Van Allen kusaklarinda toplanan yuklu parcaciklarin cogunlugu Jupiter atmosferinden koparak manyetik alana kapilan gazlardan kaynaklanir ve buyuk olcude iyonize hidrojen atomlarindan salinan serbest elektron ve protonlarin yani sira helyum oksijen ve kukurt iyonlarina da rastlanir Cok yuksek hizlara ulasan bu iyonlarin olusturdugu plazmanin isisi 300 400 milyon Kelvin olarak olculmustur Bu Gunes in merkezi de dahil olmak uzere Gunes Sistemi nin disinda bilinen herhangi bir noktasindan cok daha yuksek bir sicakliktir Ayni zamanda Jupiter manyetosferi hacim acisindan Gunes Sistemi nin en buyuk olusumu olarak kabul edilmelidir Yuklu parcaciklar Jupiter in manyetik kutuplarindaki acik manyetik cizgiler boyunca ilerleyerek atmosferin yuksek tabakalarinda kutup isiklarinin ortaya cikmasina neden olurlar Jupiter in bircok uydusu manyetosferin icinde kalan yorungelere sahiptir Buyuk uydulardan gezegene en yakin olan Io Jupiter ile uydu arasinda kesintisiz suren bir elektrik akiminin etkisi altindadir Uydu yuzeyinden iyonize atomlari kopararak Io ve Jupiter i iki yonden birbirine baglayan ve adi verilen bir sicak plazma halkasi olusturan bu akimin 1000 gigawatt degerini buldugu sanilir Jupiter i cevreleyen 1 milyon km yaricapindaki alan cok yogun isinimlarin varligi nedeniyle uzay sondalarinin bu alandan gectikleri siradaki etkinliklerini onemli olcude kisitlamis ve ileride yapilabilecek insanli arastirmalar icin onemli sakincalar yaratabilecek durumdadir Jupiter in dogal uydulariJupiterin en buyuk uydulari Jupiter in bilinen 95 dogal uydusu vardir Bunlardan 60 tanesinin capi 10 km den azdir Galileo Galilei 1610 yilinda kendi yaptigi basit teleskopla Jupiter in en buyuk dort uydusu Io Europa Ganymede ve Callisto yu kesfederek ilk kez Yerkureden baska bir gezegene ait uydularin varligini gostermistir Bu uydular sonradan Galilei uydulari olarak adlandirilmistir 1970 lere kadar bilinen uydu sayisi 13 iken Jupiter i ziyaret eden Voyager uzay araclari 3 yeni uydunun bulunmasina yardimci olmus 2000 yilindan bu yana yeryuzunden yapilan sistematik arastirmalarla bu sayi kisa surede artmistir Jupiter in dogal uydulari makalesinde uydular hakkinda ayrintili bilgi yer almaktadir Jupiter arastirmalarinin tarihcesiEski caglardan gunumuze ulasan kaynaklarda Jupiter Ay Gunes Merkur Venus Mars ve Saturn ile birlikte gorunur hareketlerinin diger yildizlardan farkliligiyla taninan 7 gokcisminden biri olarak gosterilir Bu yonuyle antik gokbilim icin oldugu kadar astroloji acisindan da onem tasiyan gezegen bircok dilde haftanin yedi gunune adini veren varliklardan biri olarak tarihoncesinden gunumuze insan kulturunde yerini korumustur Jupiter in yalnizca parlak bir yildiz degil uzerinde degisik koyulukta kusaklarin secilebildigi dairesel gorunumde bir cisim oldugunu ilk fark eden 1610 yilinda Galileo Galilei oldu Galilei ayni zamanda Jupiter in en buyuk dort uydusunu kesfetti ve Dunya disindaki bir gezegenin kendi etrafinda donen uydulari olabileceginin bu ilk kanitini Kopernik in o gune dek yaygin kabul gormeyen desteklemek icin kullandi 1664 te Ingiliz bilim insani Robert Hooke ya da bazi kaynaklara gore Fransiz Italyan bilim insani Giovanni Domenico Cassini Buyuk Kirmizi Leke yi ilk kez gozledi 1676 da Danimarkali gok bilimci Jupiter in uydularinin ortulme ve tutulma zamanlarindaki oynamalarin gezegenin Yer den uzakligiyla iliskisini olcerek ilk kez isik hizini 25 yanilma payi ile hesapladi Olcum araclarinin gelismesinin katkisiyla Romer in buldugu bu yontem 19 yuzyil basinda isik hizinin 1 den daha az hata ile hesaplanmasina olanak tanidi 1690 da Cassini Jupiter in kendi etrafinda donus suresinin kutuplarda ve ekvatorda farkli oldugunu ilk kez gozlemledi 1932 de Alman gok bilimci tayfolcumsel gozlemlere dayanarak Jupiter atmosferinde metan ve amonyak bulundugunu saptadi bunun ancak cok buyuk miktarlarda hidrojen varligi ile aciklanabilecegini bildirdi Wildt 1934 te gezegenin kutle ve yogunluk verilerinden yola cikarak Jupiter in ic yapisinin ve atmosferinin bilesimini bugun kabul edilene benzer sekilde hesapladi Hidrojen varliginin kanitlanmasi ancak 1960 larda tekniklerinin gelismesi ile gerceklesti Tayfolcumsel yontemlerle varligi ortaya cikarilmasi cok guc olan helyum ise ancak 1970 lerde uzay sondalarinin hidrojen helyum atomlari arasindaki etkilesimleri olcmeleri ile gosterilebildi 1955 yilinda Burke ve Franklin Jupiter den yayilan yuksek miktardaki radyo isinimini rastlantisal olarak saptadilar Bu bulus Jupiter in cok guclu kesfedilmesine yol acti Pioneer 10 ve 11 uzay araclari Kasim Aralik 1973 te Pioneer 10 Kasim Aralik 1974 te Pioneer 11 adli uzay sondalari Jupiter in yakinindan gecerek gezegenin ilk yakindan gozlemini gerceklestirdiler Sirasiyla 1972 ve 1973 yillarinda firlatilan birbirinin ayni bu iki arac sinirli teknik donanima sahip olmalarina karsin daha sonra gerceklestirilen ucuslarin planlanmasi icin yasamsal onem tasiyan bilgiler topladilar Jupiter in boyutlari ve cekim gucu duyarli bicimde olculerek yogunlugunun ve kutlesinin daha buyuk kesinlikle hesaplanmasina olanak saglandi Gezegenin cekim alaninin cok duzenli oldugu goruldu buna dayanarak Jupiter in buyuk olcude akiskan bir yapiya sahip oldugu gorusu guc kazandi Uydularin boyutlari ve fiziksel ozellikleri hakkinda edinilen yeni bilgilerle Jupiter sisteminin olusumu ve evrimi uzerine yeni bakis acilari olusturuldu Manyetosfer ile ilgili cok sayida olcum yapildi Jupiter in gezegenlerarasi alana yuksek enerjili elektron ve dusuk enerjili protonlar yaydigi saptandi ve boylece bilinen kozmik isinim kaynaklarina yeni bir tanesi eklenmis oldu Gezegenin bircok fotografi cekildi kizilotesi ve morotesi alanda incelemelerle atmosferin bilesimi ve meteorolojik ozellikleri hakkinda yeni bilgiler edinildi Yeryuzunden gozlenemeyen kutup bolgelerinin goruntuleri elde edildi Buyuk Kirmizi Leke ye benzer daha kucuk boyutta lekeler saptandi bu olusumlarin meteorolojik olaylar olabilecegi dusuncesi saglamlasti yildizinin radyo isiniminin Jupiter in atmosferi tarafindan ortulmesi incelenerek atmosferin degisik yukseltilerindeki sicakliklar olculdu Voyager 1 ve 2 uzay araclari Voyager 1 tarafindan cekilmis Jupiter in farkli fotograflarindan olusan bir animasyon Voyager 1 Jupiter e yaklasirken her Jupiter gunu yaklasik 10 saat her bir kare cekilmistir 1977 yilinda firlatilan ve birbirinin ayni olan Voyager 1 ve Voyager 2 uzay araclari sirasiyla Ocak Mart 1979 ve Haziran Temmuz 1979 tarihlerinde Jupiter in yakinindan gecerek gozlemlerde bulundular Voyager 1 Jupiter in de Saturn un halkalarina benzer bir halka sistemi bulundugunu saptadi Jupiter in uc yeni uydusu Adrastea Metis ve Thebe kesfedildi Gezegenin ve uydularinin cok sayida yuksek cozunurluklu goruntusu elde edildi Uydularin ayrintili yuzey fotograflari yardimiyla ic yapilari hakkinda degerli ipuclari saglayan jeolojik ozellikleri ogrenildi Io uzerinde volkanik aktivite gozlendi Jupiter manyetosferinin dis kesimlerine kadar uzanan alanda Io dan kaynaklandigi sanilan kukurt oksijen ve sodyum izlerine rastlandi Ayni elementlere ait iyonlarin Io yorungesi icinde isik hizinin 10 una varan hizlara ulasarak bir sicak plazma alani olusturdugu saptandi Pioneer uzay araclarinin gozlemleri ile celisen bu bulgular ic manyetosferin degisken bir yapisi oldugu izlenimini olusturdu Io dan Jupiter e ulasan aki hattinin 5 milyon amper duzeyinde bir elektrik akimi tasidigi saptandi Voyager 2 nin Saturn e dogru yolculugu sirasinda Jupiter manyetosferinin Saturn yorungesine dek uzanan kuyrugu kanitlandi Jupiter atmosferinde yildirimlara neden olan yogun elektrik bosalmalari saptandi Bulut hareketleri izlendi atmosfer akimlarinin onceden bilinmeyen ayrintilari saptandi Buyuk Kirmizi Leke nin alti gunluk bir devirle saat yonunun tersinde dondugu goruldu Kutup isiklari gozlendi Atmosferin ust kesimlerindeki helyum orani olculdu Gunes ve gezegenleri olusturan ilksel nun bilesimi hakkinda ipuclari saglandi Jupiter HalkalariUlysses uzay araci Gunes cevresinde kutupsal bir yorungeye oturtulmak uzere 1990 yilinda firlatilan Ulysses uzay araci bu yorungenin gerektirdigi ivmeyi kazanmasi amaciyla Jupiter in yakinindan gecerek gezegenin cekim gucunden yaralanabilecegi bir yol izledi 8 Subat 1992 de Jupiter in 450 000 km kadar yakinindan gecen arac bu firsati degerlendirerek 2 14 Subat tarihlerini kapsayan donemde Jupiter in manyetosferi uzerinde yogunlasan gozlemlerde bulundu icinden gecerek olcumler yapti manyetosferin cesitli bolgelerinde manyetik alan degisik frekanslarda isinimlar yuksek enerjili parcaciklar ve plazma bilesenlerini hedef alan cok sayida gozlem yapti Jupiter yakin gecisi sonrasinda kazandigi kutupsal yorungesi sayesinde Jupiter manyetosferinin tutulum duzlemi disindaki daha once arastirilmamis bolgelerinde de gozlem yapma olanagini sagladi Ulysses Kasim 2003 Nisan 2004 arasinda ikinci kez Jupiter in yakinindan gecti Galileo programi 1989 yilinda firlatilan uzay araci bir yorunge araci ve bir atmosferik sonda olmak uzere iki ayri birimden olusmakta idi Galileo nun Jupiter ile ilgili gorevi planlanandan once basladi Temmuz 1994 te gezegene ulasmasindan 18 ay once kuyrukluyildizinin Jupiter e carpmasini yeryuzunden yapilan gozlemlere oranla daha elverisli acilardan goruntuledi Jupiter e yaklasirken uzay aracindan ayrilan atmosferik sonda 7 Aralik 1995 te gezegen atmosferine daldi bir parasut yardimiyla yavaslayarak atmosferin derinliklerinde yuksek basinc ve isi nedeniyle tahrip olmadan once 58 dakika sureyle veri topladi ve yeryuzune gonderdi Olcumler atmosferin beklenenden cok daha kuru oldugu izlenimini verdi ancak sonradan sondanin giris noktasinin alcalan kuru ve soguk hava akimlarina denk gelen bir atmosfer bolgesinde oldugu gorusu agirlik kazandi Sonda beklenen degerlerin beste biri kadar su buhari beklenenin yarisi kadar helyum ve metan duzeyleri gozledi Yer atmosferinde gozlenenden 10 kat fazla yildirim etkinligi saptandi Galileo yorunge araci 7 Aralik 1995 te Jupiter cevresinde yorungeye girdi ve gorevini tamamladigi 2003 yilina dek 35 tur tamamladi Io Europa Ganymede Callisto ve Amalthea ile ilgili gozlemleri gerceklestirdigi 34 yakin gecis yapti Uydularin yuzey sekilleri ve ic yapilari ile ilgili genis bilgi edinilmesini sagladi Jupiter halkalarinin olusumunda kozmik carpismalar sonucunda ic uydulardan kopan maddelerin katkisi anlasildi Jupiter manyetosferinin kendine ozgu pek cok ozelligi ortaya cikarildi 21 Eylul 2003 te uzatilmis gorevini tamamlayan Galileo yasam barindirma olasiligi bulunan uydulara zarar vermemesi icin Jupiter uzerine dusurulerek parcalandi Cassini Huygens programi Saturn ve sisteminin arastirilmasi amaciyla 1997 yilinda firlatilan Cassini Huygens uzay araci Jupiter in cekim gucunden yararlanarak yolculugun hizlandirilabilmesi icin bu gezegenin yakinindan gecen bir rota izledi 30 Aralik 2000 tarihinde Jupiter yakin gecisini gerceklestiren sonda bu tarihin oncesi ve sonrasini kapsayan birkac aylik sure icinde bilimsel aygitlarini Jupiter hakkinda veri toplamak icin calistirdi Jupiter in bugune dek elde edilen en yuksek cozunurluklu goruntuleri kaydedildi Jupiter in atmosferinde koyu renkli gorunumu ile ayirdedilen kusaklarin alcalan gaz kutlelerinin olusturdugu siklon alanlari oldugu yonundeki yerlesmis gorusu sarsan bulgular elde etti Ayrintili goruntulerde bu koyu kusaklarda her biri yukselen gaz kutleleri iceren acik renkli bulut kumelerinden olusmus cok sayida kucuk firtina hucresinin bulundugu ve net gaz hareketinin koyu kusaklarda da yukari dogru oldugu ortaya cikti Jupiter halkalarinin neden oldugu olcumu halkalarin duzensiz ve koseli parcaciklardan olustugunu ortaya koydu Chandra X isini gozlem uydusu ve Hubble uzay teleskopu 1999 yilinda firlatilarak Dunya etrafindaki yorungesine oturtulan uydusu X isini dalga boyunda yaptigi gozlemlerde Jupiter in kutup bolgelerinde gozlenen Dunya dakinden 1000 kat daha guclu kutup isiklarinin elektronlarini kaybetmis yuksek enerjili oksijen ve benzeri iyonlarin atmosfer ile etkilesimi sonucunda ortaya ciktigini belirledi Eszamanli olarak alinan goruntulerde hidrojen iyonlarinda artisa rastlanmamasi bu parcaciklarin Gunes kaynakli olamayacagini ortaya koydu Boylece Jupiter de gozlenen kutup isiklarinin farkli bir mekanizma ile olustugu ve buyuk olasilikla Io dan kopan atomlarin Jupiter manyetosferinde hizlanarak atmosfere carpmalarinin sonucu olduklari varsayimi guclendi Pluton ve uydusu Charon u incelemek uzere NASA tarafindan Ocak 2006 da firlatilan ve hiz kazanmasi icin Jupiter in yakinindan gecen bir rota izlemesi ongorulen uzay sondasi 28 Subat 2007 tarihinde Jupiter e en yakin konumuna geldi Sonda kamerasi ile Io dan salinan plazma ciktisini ve dort Galilei uydusunu ayrintili olarak inceledi Tasari asamasindaki arastirmalar Jupiter etrafinda kutupsal yorungeye yerlesip detayli arastirmalar yapacak olan NASA projesi Juno su anda Jupiter e dogru yol almaktadir Uzay araci Agustos 2011 de firlatildi ve 2016 yilinin sonlarina dogru Jupiter e varmasi beklenmektedir NASA tarafindan gelistirilmekte olan programinin ilk asamasi Jupiter Icy Moons Orbiter Jupiter Buz Uydulari Yorunge Araci ile hareket eden bir uzay sondasi ile Jupiter in Galilei uydulari nin ayrintili incelenmesini olanakli kilacaktir Bu projenin en erken firlatma tarihi olarak 2015 yili onerilmektedir 23 Temmuz 2009 da Hubble Teleskobu tarafindan cekilmis yaklasik 5 000 km lik lekeGozlem kosullariBir dis gezegen olan Jupiter Gunes cevresinde 12 yillik dolanma suresi ile 13 ay suren kavusum devrine sahiptir ve her yil bir burctan digerine gecer Venus ten sonra gokyuzunde izlenebilen en parlak gezegendir Seyrek olarak kisa donemler icin Mars parlaklikta Jupiter i gecebilir Kavusum donemini kapsayan 1 2 aylik donem disinda yil boyunca rahatlikla ciplak gozle izlenir Yilin buyuk bir bolumunde en parlak yildiz olan Sirius un 1 duzeyindeki parlakligini asar ve en uygun karsi konum kosullarinda 2 7 gibi bir parlakliga ulasir Bu yonleriyle amator gozlem icin Venus ve Mars tan daha elverislidir Karsi konumda 50 saniyeye yaklasan gorunur capi ile insan gozunun 1 dakika olan ayirma gucunun sinirina cok yaklasir ve kucuk buyutmeli bir durbunle gezegenin diski secilebilir Amator bir teleskopla Jupiter in kusaklari Buyuk Kirmizi Leke ve gezegenin kendi etrafinda donusu Galilei uydulari ve gezegen etrafindaki hareketleri izlenebilir Bazi ozellikleri Jupiter i essiz kilmaktadir Jupiter Gunes Sistemi nin en buyuk gezegeni olmakla kalmaz kutlesi tek basina diger tum gezegenlerin toplam kutlesinin 2 katina ulasir Kendi etrafinda donus suresi en kisa olan gezegendir En guclu manyetik alana ve en buyuk manyetosfere sahip gezegendir Buyukluk ve cesitlilik acisindan en zengin uydu sistemine sahip gezegendir Gunes Sistemi nin en buyuk gezegen uydusu Ganymede Jupiter etrafinda donmektedir Kaynakca a b c Williams David R 23 Aralik 2021 Jupiter Fact Sheet NASA 20 Haziran 2019 tarihinde kaynagindan Erisim tarihi 13 Ekim 2017 a b Seligman Courtney Rotation Period and Day Length 29 Eylul 2018 tarihinde kaynagindan Erisim tarihi 13 Agustos 2009 a b c d Simon J L Bretagnon P Chapront J Chapront Touze M Francou G Laskar J February 1994 Numerical expressions for precession formulae and mean elements for the Moon and planets Astronomy and Astrophysics 282 2 663 683 Bibcode 1994A amp A 282 663S Souami D Souchay J Temmuz 2012 The solar system s invariable plane Astronomy amp Astrophysics 543 11 Bibcode 2012A amp A 543A 133S doi 10 1051 0004 6361 201219011 A133 HORIZONS Planet center Batch call for January 2023 Perihelion ssd jpl nasa gov Perihelion for Jupiter s planet centre 599 occurs on 2023 Jan 21 at 4 9510113au during a rdot flip from negative to positive NASA JPL 7 Eylul 2021 tarihinde kaynagindan Erisim tarihi 7 Eylul 2021 a b Sheppard Scott S Moons of Jupiter Earth amp Planets Laboratory Carnegie Institution for Science 24 Nisan 2019 tarihinde kaynagindan Erisim tarihi 20 Aralik 2022 Seidelmann P Kenneth Archinal Brent A A Hearn Michael F Conrad Albert R Consolmagno Guy J Hestroffer Daniel Hilton James L Krasinsky Georgij A Neumann Gregory A Oberst Jurgen Stooke Philip J Tedesco Edward F Tholen David J Thomas Peter C Williams Iwan P 2007 Report of the IAU IAG Working Group on cartographic coordinates and rotational elements 2006 Celestial Mechanics and Dynamical Astronomy 98 3 155 180 Bibcode 2007CeMDA 98 155S doi 10 1007 s10569 007 9072 y de Pater Imke Lissauer Jack J 2015 Planetary Sciences 2 guncelleme bas New York Cambridge University Press s 250 ISBN 978 0 521 85371 2 17 Temmuz 2023 tarihinde kaynagindan Erisim tarihi 20 Mayis 2023 a b Mallama A Hilton J L 2018 Computing Apparent Planetary Magnitudes for The Astronomical Almanac Astronomy and Computing 25 10 24 arXiv 1808 01973 2 Bibcode 2018A amp C 25 10M doi 10 1016 j ascom 2018 08 002 Astrodynamic Constants JPL Solar System Dynamics 27 Subat 2009 21 Mart 2019 tarihinde kaynagindan Erisim tarihi 8 Agustos 2007 Ni D 2018 Empirical models of Jupiter s interior from Juno data Astronomy amp Astrophysics 613 A32 Bibcode 2018A amp A 613A 32N doi 10 1051 0004 6361 201732183 Li Liming Jiang X West R A Gierasch P J Perez Hoyos S Sanchez Lavega A Fletcher L N Fortney J J Knowles B Porco C C Baines K H Fry P M Mallama A Achterberg R K Simon A A Nixon C A Orton G S Dyudina U A Ewald S P Schmude R W 2018 Less absorbed solar energy and more internal heat for Jupiter Nature Communications 9 1 3709 Bibcode 2018NatCo 9 3709L doi 10 1038 s41467 018 06107 2 PMC 6137063 2 PMID 30213944 Mallama Anthony Krobusek Bruce Pavlov Hristo 2017 Comprehensive wide band magnitudes and albedos for the planets with applications to exo planets and Planet Nine Icarus 282 19 33 arXiv 1609 05048 2 Bibcode 2017Icar 282 19M doi 10 1016 j icarus 2016 09 023 Bjoraker G L Wong M H de Pater I Adamkovics M Eylul 2015 Jupiter s Deep Cloud Structure Revealed Using Keck Observations of Spectrally Resolved Line Shapes The Astrophysical Journal 810 2 10 arXiv 1508 04795 2 Bibcode 2015ApJ 810 122B doi 10 1088 0004 637X 810 2 122 122 De Crespigny Rafe PDF Asian studies Online Publications 7 Eylul 2006 tarihinde kaynagindan PDF arsivlendi Erisim tarihi 29 Aralik 2017 Xu Huang apparently complained that the astronomy office had failed to give them proper emphasis to the eclipse and to other portents including the movement of the planet Jupiter taisui At his instigation Chen Shou Yuan was summoned and questioned and it was under this pressure that his advice implicated Liang Ji Stuart Ross Taylor 2001 Solar system evolution a new perspective an inquiry into the chemical composition origin and evolution of the solar system 2 illus revised bas Cambridge University Press s 208 ISBN 978 0 521 64130 2 Young astronomer captures a shadow cast by Jupiter Bad Astronomy Blogs 18 Kasim 2011 26 Aralik 2018 tarihinde kaynagindan Erisim tarihi 27 Mayis 2013 Saumon D Guillot T 2004 Shock Compression of Deuterium and the Interiors of Jupiter and Saturn The Astrophysical Journal 609 2 1170 1180 arXiv astro ph 0403393 2 Bibcode 2004ApJ 609 1170S doi 10 1086 421257 Haziran 2017 31 Mayis 2018 tarihinde kaynagindan arsivlendi Erisim tarihi 13 Haziran 2017 In Depth Pioneer 10 NASA Solar System Exploration 31 Mayis 2019 tarihinde kaynagindan Erisim tarihi 9 Subat 2020 Pioneer 10 the first NASA mission to the outer planets garnered a series of firsts perhaps unmatched by any other robotic spacecraft in the space era the first vehicle placed on a trajectory to escape the solar system into interstellar space the first spacecraft to fly beyond Mars the first to fly through the asteroid belt the first to fly past Jupiter and the first to use all nuclear electrical power Exploration Jupiter NASA Solar System Exploration 29 Eylul 2021 tarihinde kaynagindan Erisim tarihi 9 Subat 2020 Chang Kenneth 5 Temmuz 2016 NASA s Juno Spacecraft Enters Jupiter s Orbit The New York Times 2 Mayis 2019 tarihinde kaynagindan Erisim tarihi 5 Temmuz 2016 Chang Kenneth 30 Haziran 2016 All Eyes and Ears on Jupiter The New York Times 19 Temmuz 2018 tarihinde kaynagindan Erisim tarihi 1 Temmuz 2016 2015 Jupiter s decisive role in the inner Solar System s early evolution Proceedings of the National Academy of Sciences 112 14 4214 4217 arXiv 1503 06945 2 Bibcode 2015PNAS 112 4214B doi 10 1073 pnas 1423252112 PMC 4394287 2 PMID 25831540 S Pirani A Johansen B Bitsch A J Mustill D Turrini 22 Mart 2019 Jupiter s Unknown Journey Revealed sciencedaily com 22 Mart 2019 tarihinde kaynagindan Erisim tarihi 25 Mart 2019 KB1 bakim Birden fazla ad yazar listesi link Illustration by NASA JPL Caltech 24 Mart 2015 Observe Jupiter Wrecking Ball of Early Solar System National Geographic 9 Mayis 2015 tarihinde kaynagindan Erisim tarihi 17 Kasim 2015 Zube N Nimmo F Fischer R Jacobson S 2019 Constraints on terrestrial planet formation timescales and equilibration processes in the Grand Tack scenario from Hf W isotopic evolution Earth and Planetary Science Letters 522 1 210 218 arXiv 1910 00645 2 Bibcode 2019E amp PSL 522 210Z doi 10 1016 j epsl 2019 07 001 PMID 32636530 Niemann H B Atreya S K Carignan G R Donahue T M Haberman J A Harpold D N Hartle R E Hunten D M Kasprzak W T Mahaffy P R Owen T C Spencer N W Way S H 1996 The Galileo Probe Mass Spectrometer Composition of Jupiter s Atmosphere Science 272 5263 846 849 Bibcode 1996Sci 272 846N doi 10 1126 science 272 5263 846 PMID 8629016 Jupiter Saturn kavusumu ne anlama gelmektedir 2020 Jupiter ile Saturn un birlesmesi Turkiye de gorulecek mi nerelerde gorulur saat kacta Haberler com 28 Kasim 2020 tarihinde kaynagindan Erisim tarihi 24 Kasim 2020