Hiç veya Yok, kelime anlamıyla hiçbir varlığın olmadığını ifade eden bir işaret zamirdir. Yani olmayanı ama mutlak anlamda olmayanı işaret eder. Hiçlik veya Yokluk ise Hiç zamirinin hakim olduğu durumu ifade eder. Felsefi ve teknik olmayan günlük kullanım anlamında, Hiç veya Yok kelimesi varlıktaki bir eksiği ifade eder. Örneğin bardağımda hiç su yok gibi bir ifadede bardaktaki bir eksiklik anlatılmaktadır. Bu mutlak anlamdaki hiçlik / yokluk kavramından farklıdır. Mutlak anlamda yokluk ve hiçlik, suyun aslında hiç olmadığı, su diye bir varlığın yok olduğunu ifade etmektedir.
Felsefi Sözlük Tanımı
Kelime tanımı itibarıyla, bir genel anlamda felsefe de varolmama durumu olarak tanımlanır. Varlıkta eksiklik ya da bulunmayış durumu, mevcut olmama hali olarak belirtilir. Bu anlamda felsefi bir kategori olarak anlaşılır ve yokluk ya da namevcudiyet şeklinde kullanılır. Felsefedeki bir başka anlamı ise, inkâr ya da yadsıma nedeniyle gerçeklikteki durumların, özelliklerin ortadan kaldırılması sebebiyle meydana gelen varolmayış durumu olarak belirtilir. Bu hiçlik göreli hiçlik olarak ifade edilmektedir. Hiççilik akımı bu anlamlar üzerinde kurulu bir öğretidir. Etikde, bilgi teorisinde ve siyasal felsefede hiççilik akımları vardır. Hiççilik bir tutum olarak hiçlik'i benimser.
Felsefede Hiçlik/Yokluk
Batı Felsefesinde Hiçlik
Yokluk, felsefi ve dini anlamda çok sayıda tartışmayı beraberinde getirmektedir. İnsan algısını zorlayan ve tehlikeli bir düşünme alanı olarak ilan edenlerin yanında, böyle bir kavramın düşünülmesini aptalca bulanlar da vardır. Bir Hristiyan rahip olan Giacomo Casanova (1725–1798) tarafından bu durum aşağıdaki şekilde ifade edilmektedir: Her şey gibi, onun için, kaderin bir cüzü olarak hiçlik, onun aklında anlaşılması güç bir kavramdır: Büyük tufan bütün dünyayı kapladı; öncesinde insanlar bin yıl yaşayabilirlerdi ve Tanrı onlarla sohbet ederdi; Nuh gemisini yüzlerce yılda inşa etti; o sırada dünya hava içinde saklıydı ve Tanrı'nın hiçlikten yarattığı kainatın merkezinde durmaktaydı. Ona hiçliğin varlığını anlattığımda ve ispatladığımda, sözümü kesip beni aptallıkla suçladı.
Parmenides
Batıdaki hiçlik kavramı ile ilk ilgilenenlerden birisi milattan önce 5. yüzyılda yaşayan Yunan filozof Parmenides'tir ve ekolünden gelmektedir. Yokluğun var olamayacağını aşağıdaki cümle ile ifade eder: Bir şeyi konuşabilmek için, konuşabilecek bir varlığın olması gerekir. Geçmişte var olan şeyleri konuşabildiğimize göre bu şeylerin hala var olduğunu söyleyebiliriz ve buradan aslında değişim diye bir şeyin var olmadığı sonucuna varılabilir. Benzer şekilde, varlığa geliş, var olmaktan çıkış veya var olmayış gibi şeylerin var olmadığını da söyleyebiliriz.
Parmenides'in en önemli yanı, Sokrates ve Platon gibi filozoflar tarafından dikkate alınmış ve bu düşünürleri etkilemiş olmasıdır. Aristo, Parmenides'i ciddi şekilde çalıştıktan sonra şu sonucu çıkarır: Her ne kadar bu düşünceler diyalektik tartışmanın etkisinde görülse de, deliliğin yan kapıda olduğuna inandıran gerçeklerdir.
Parmenides'in yaklaşımı en güzel anlatan cümle kendisinin meşhur sözü olan Hiçlik hiçlikten gelir (veya yokluk yokluktan gelir) şeklinde tercüme edilebilecek olan sözdür. (Latince: ex nihilo nihil fit, İng. Nothing comes from nothing). Bu sözün mekan ve zaman algısı içerisinde dilbilim açısından modellenmesi çoğu zamansal mantık ve matematiksel gösterimleri zorlamaktadır.
Leukippos
Parmenides'e benzer şekilde milattan önce 5. yüzyılın başlarında yaşamış olan ve ekolün temsilcilerinden olan Leukippos da hareket ve değişim üzerine günlük gözlemlere dayalı iddialarda bulunmuştur. yaklaşımdaki boşluk (vakum) olmadan hareketin olmayacağını kabul etmiştir. O dönemde kullanılan boşluk (vakum) kavramı, varlığın zıddı olarak düşünülüyordu ve tekçi yaklaşımda göre aynı anda aynı yerde iki varlık olamayacağı için bir varlığın hareket edebilmesi için önce gideceği hedefin boş olması gerektiği kabul ediliyordu. Bununla birlikte plenum ismi verilen ve bir varlıkla dolu yer anlamına gelen yer için hareketin mümkün olmadığını da kabul etmekteydi, çünkü bu yer madde ile doluydu ve aynı anda aynı yerde iki madde bulunamazdı. Ayrıca kendisinin geldiği yaklaşıma göre ve daha sonraları Demokritos (M.Ö. 460 - 370) tarafından daha detaylı ortaya konulacak olan görünmeyen küçük atomlar bulunmaktaydı ve bu atomlar arasında boşluk bulunmaktaydı. Buna göre, Parmenides'in iddiasının aksine varlığa geliş mümkündür ve aslında varlıkların bu boşluğa geçişi ile yokluk içerisinde varlık oluşur. Benzer şekilde, varlığın terk ettiği yerde de var olmaktan çıkış yaşanmaktadır. Bu hareketi gerçekleştirebilmek için boşluğun (ve dolayısıyla boşluk durumunda yokluğun) var olduğunu kabul etmek gerekir, aksi halde hareketin hiç olmadığı donmuş bir dünyayı Parmenides'in kabul etmesi gerekir iddiasındaydı.
Bu iddialara cevap olarak Bertrand Russell, Leukippos'un iddilarının, Parmenides'in iddialarını tam anlamda çürütmediğini iddia etmektedir. Buna karşılık, Leukippos'un iddiaları, tartışmayı felsefi düzeyden çıkararak günlük gözlem düzeyine (hareket örneğinde olduğu gibi) ve dolayısıyla uygulamalı bilime kadar giden sürece çekmiş olduğunu bu yüzden önemli olduğunu iddia eder. Aynı zamanda Russell, iki görüşün de plenumda hareketin mümkün olmadığını söyleyerek hata yaptıklarını ancak plenum içerisinde hareketin başlayamayacağını iddia etmektedir. Cyril Bailey, Leucippus'un bir varlığın bir bedeni olmadan var olabileceğini ve materyalist atomlardan meydana geldiğini iddia eden ilk kişi olduğunu iddia eder. Bu anlamda Leucippus'un hiçliğin gerçek anlamda kendisine bağlı olduğunu iddia eden ilk kişi olduğu söylenebilir.
Aristo
Aristo (M.Ö. 384–322), Parmenides tarafından ortaya atılan ve madde ve boşluk kavramları arasındaki ayrıma atıfta bulunur. Bu senaryoya göre boşluk, hiçliktir ama bu hiçlik sadece varlıkların yer işgal etmesi için kullanılan kaplardır. Oysaki gerçek anlamda hiçlik, bu boşluktan daha farklı bir kavramdır ve Aristo bu boşluk düşüncesini hiçlik algısının dışında tutmaktadır.
Bu boşluk sınıflandırması, Isaac Newton tarafından doruk noktasına ulaşmış ve varlığın mutlak boşluk olduğu iddiasına kadar ulaşmıştır. İlginç şekilde, her ne kadar Albert Einstein'ın genel izafiyet algısı, Newton'un mutlak boşluğu ile tutuşmasa da, modren Kuantum Teorisi boşluğun hiçlik olmadığını ve kavramı ile de hiçbir şeyin var olmadığı varlıktan bahsetmektedir. Öte yandan, Rene Descartes boşluğun inkârı için Parmenides benzeri bir iddia kullanmaktadır. Descartes'e göre, madde vardır ve maddenin varlığı yokluğuna yer bırakmamaktadır.
Plenum yaklaşımındaki iddialarını takip eden filozoflar tarafından boşluk fikir genel olarak bir maddeden boş olma durumu olarak kabul edilmektedir. Descartes'in bu fikri, Blaise Pascal tarafından çürütülmeye çalışılmış ve geleneksel inancın aksine, Doğa, vakumu emer iddiası ortaya atılmaktadır. Bu iddia 1643 yılında vakum üzerindeki çalışmaları ile ünlenen Evangelista Torricelli tarafından barometrenin icadında da gösterilen boşlukların cıva tarafından doldurulacağı gerçeği ile uyuşmaktadır. Gerçi Torricelli'nin hocası sayılan meşhur Galileo Galilei tarafından pompanın emme etkisi tam olarak açıklanamamış olsa bile Torricelli bu deneyinde doğanın emme gücünü gösterebilmiştir.
İskoç John
İskoç John veya (815–877) olarak bilinen Hristiyan din adamı ve filozof, kendi dönemi için Hristiyanlığa isyan olarak kabul edilebilecek çok sayıda yeni görüş ortaya atmıştır ancak yine de kendisine karşı ciddi bir tepki gösterilmemiştir. Fikrinin ana yapısı, Dionysius-taklidi görüşlerin tercümesi üzerine oturmaktadır. Görüşleri temel olarak panteist görüşte olup şeytanı çoğu diğer şeyle birlikte var-olmayan olarak tanımlamaktadır. Panteist yaklaşımda Tanrı her şey olduğu için ve Tanrının tersi olamayacağı için Tanrının tersi olarak görülen şeytanın var olmayan olduğunu düşünmektedir. Benzer şekilde Tanrı dünyayı yokluktan yarattı cümledeki yokluk kelimesinin Tanrı ile eş anlamlı olarak yorumlanması gerektiğini düşünmektedir.
G. W. F. Hegel
Georg Wilhelm Friedrich Hegel (1770–1831) diyalektik düşünceyi zirveye taşıması ile bilinen düşünürdür. Hegel'e göre üç adımdan oluşur. İlk adım tez aşamasıdr ve bu aşamada mantık içerisinde bir konulur. İkinci aşamada, ilk aşamadaki tezin tersi olan antitez üretilir ve son aşamada tez ve antitez'den bir sentez oluşturulur. Hegel'e göre hiçbir esas, tam olarak doğru olamaz. Sadece bütünün kendisi doğru olabilir ve diyalektik sentez, bütünün özel bir esas ile olan ilişkisini göstermektedir. Gerçek bütün sürecin, tez, antitez ve sentez olarak parçalara bölünmesi ile tek başına anlam ifade eden bir cümleye indirgenemeyeceği için, bu aşamaların tamamı (yani tez, antitez veya sentez) tek başına doğruyu ve gerçeği ifade etmekte yetersizdir. Yokluk kavramı, Hegel'in Mantığının başında yer alır. Hegel'e göre bütün, Mutlak olarak adlandırılmakta ve ruhsal bir anlam verilmektedir. Buna göre Hegel için aşağıdaki liste yapılabilir:
Varoluşçuluk
Varoluşçuluk yaklaşımının en önemli figürlerinden birisi Jean-Paul Sartre'dir ve Varlık ve Hiçlik (Orijinal ismi: L'être et le néant, ayrıca kitabın Türkçe tercümesi de bulunmaktadır. Çeviren: Turhan Ilgaz, Gaye Çankaya Eksen), İthaki Yayınları, 2009) isimli kitabında yoğun olarak Martin Heidegger'in Varlık ve Zaman (Almanca: Sein und Zeit) isimli eserinden etkilenmiştir ve Heidegger daha sonradan Sartre'nin kendisini yanlış anladığını iddia etmiştir. Sartre'ye göre iki tülrü varlık (être). vardır. Birincisi ağaç gibi taş gibi varlığın kaba maddeleridir (être-en-soi). İkincisi ise bilinç seviyesindeki varlıktır (être-pour-soi). Sartre bu ikinci varlığın aslında yokluk olduğunu, çünkü düşüncenin kaba bir varlığa dönüşemeyeceğini iddia etmektedir. Bu düşünce daha sonra Sartre'ye benzer şekilde ve benzeri filozoflar tarafından kendi ateist felsefelerine temel olarak kullanılmıştır. Bu düşünceye göre, yokluk, yokluktan yaratılmalıdır ve dolayısıyla Tanrı'nın var olması gerekmemektedir.
Doğu Felsefesi
Doğu ve Batı felsefelerinin yokluk kavramına bakışı arasında ciddi farklar bulunmaktadır. Örneğin Budizm'de boşluk anlamına gelen kelimesi, yokluk kavramından farklı olarak, Budizm'de bir seviyeye işaret etmektedir (bkz. Nirvana). Buna göre, yeterli ayıklık ve aydınlık seviyesine ulaşılabilirse tam odaklanılacak hiçbir şeyin olmadığı mutlak hiçliğe ulaşılmış olur. Bunun klasik bir uygulaması, bir okçunun bütün düşüncelerinden arınarak sadece okuna ve hedefine odaklanmasıdır. Her ne kadar yazarların kendisi tarafından hiçbir zaman vurgulanmasa da bazı yazarlar, Budist düşünce ve Heideger ve Sartre'nin düşünceleri arasındaki benzerliklere dikkat çekmiştir.
Yine doğudaki bazı felsefi akımlara göre, yokluk, insanın egosundan arınması ve kişinin kendisini Kozmos'un ufak bir parçası olarak kabul etmesidir.
Kyoto ekolü de yokluk kavramının üzerinde durmaktadır.
İslam'da Yokluk
İslam'da yokluk algısı çeşitli konularda geçmektedir. Bunlar, kainatın mutlak yokluktan/hiçlikten yaratılması, tasavvufta hiç(fena) olma hali ve ölümün yokluğa geçiş olup olmaması gibi başlıklarda toplanabilir.
Yaratılış
İslam'da yokluk kavramı, Kur'an'da çeşitli ayetlerde geçmektedir. İslam'daki yokluk ve hiçlik algısının temelini oluşturan ayet, yaratılışta yer alan yokluk ile başlar (6. Enam Suresi, 101. Ayet):
- O, gökleri ve yeri örnekleri yokken yaratandır. O'nun bir eşi olmadığı halde nasıl bir çocuğu olabilir? Halbuki her şeyi O yarattı. O her şeyi hakkıyla bilendir.
Ayette geçen ve yaratılışın örnekleri olmadan yaratmak olduğu, yani mutlak yaratmanın, ki buna ibda ismi verilmektedir benzeterek yaratmaktan, ki buna da inşa ismi verilmektedir, farklı olduğu, dolayısıyla mutlak yaratma için önce yokluğun varlığı ifade edilmektedir.
Tasavvuf'ta Yokluk ve Fenafillah
Tasavvuf yolundaki yokluk hali Fakr olarak adlandırılır ve bu hal kaynağını Kur'an'a dayandırmaktadır. 28. Kassas Suresi 88. Ayet aşağıdaki şekildedir:
- Sen Allah ile beraber başka bir ilaha ibadet etme. Ondan başka hiçbir ilah yoktur. Onun zatından başka her şey yok olacaktır. Hüküm yalnızca O'nundur ve kesinlikle O'na döndürüleceksiniz.
Bu ayetin tasavvuf yorumunda, Allah'tan başka her şeyin terk edilmesi ve Allah dışındaki varlıkların, kişinin inancının dışına çıkarması, neticede de Allah dışında her şeyin yok olduğu günde, tek var olan Allah'ın kişinin gerçek anlamda tek iman ettiği varlık olması vurgulanmaktadır. Bu makama tasavvufta Fenafillah ismi verilmektedir ve kısaca kesretten kurtulup Vahdet'e ulaşmak olarak anlatılabilen haldir. Yani kişinin yaşamı ve dünyadaki çok sayıda (kesret) varlığın yok olacağını bilmesi, inanması ve bunu bir hal olarak yaşaması ve neticesinde bu çokluğu terk edip bir (Vahdet) olan Allah'a ulaşması halidir. Bu görüş, Panteist yaklaşım yani Tanrı'dan başka varlığın reddi olarak anlaşılmamalıdır (bkz. Vahdet-i Vücûd)
İslam İnancında Yokluğun Yokluğu
Yokluk / Hiçlik kavramı İslami olarak kabul edilmez. Bu konuda Risale-i Nur isimli eserden aşağıdaki alıntı yapılabilir:
- Hem adem-i mutlak zaten yoktur. Çünkü bir ilm-i muhît var. Hem daire-i ilm-i İlâhînin harici yok ki, bir şey ona atılsın. Daire-i ilim içinde bulunan adem ise, adem-i haricîdir ve vücud-u ilmîye perde olmuş bir unvandır. Hattâ, bu mevcudat-ı ilmiyeye, bazı ehl-i tahkik 'a'yân-ı sâbite' tabir etmişler. Öyleyse, fenâya gitmek, muvakkaten haricî libasını çıkarıp, vücud-u mânevîye ve ilmîye girmektir. Yani, hâlik ve fâni olanlar, vücud-u haricîyi bırakıp, mahiyetleri bir vücud-u mânevî giyer, daire-i kudretten çıkıp daire-i ilme girer
Yani daha basit bir ifade ile, mutlak anlamda yokluk ve hiçlik diye bir şey yoktur. Zira ezeli ve ebedi vacibü'l vücud olan Allah, mutlak yokluk kavramına müsaade etmez. Nasıl ışık ile karanlığın aynı anda aynı mekanda bulunması imkânsız bir şey ise, mutlak yokluk ile mutlak varlığın da beraber bulunmaları mümkün değildir. Yani Allah varsa mutlak yokluk yoktur. Allah da ezeli ve ebedi olarak var olduğuna göre; mutlak anlamda yokluk diye bir şey de söz konusu olamaz.
İslam'da Ölüm ve Yokluk ilişkisi
İslam inancına göre, hiç kimse yok olmamaktadır. Ölüm kişilerin yok oluşu değil beden ve ruhun birbirinden ayrılmasıdır. Bu ayrılma sonucunda bedenler yok olmakta, çürümekte ve toprağa dönüşmekte olsa da ruh değişmeden ahireti beklemektedir. Berzah denilen kabir hayatından sonra, insanlar ebedi bir hayat için yeniden diriltilecek, yani ruhlara o aleme uygun bedenler verilecektir. Yani İslam'a göre, ölüm yokluk değildir, hiçlik değildir. İslam'ın bu konuya yaklaşımını ifade eden Mektubat isimli eserde aşağıdaki ifadeler yer almaktadır.
- Sizlere müjde! Mevt idam değil, hiçlik değil, fena değil, inkıraz değil, sönmek değil, firak-ı ebedî değil, adem değil, tesadüf değil, fâilsiz bir inidam değil. Belki bir Fâil-i Hakîm-i Rahîm tarafından bir terhistir, bir tebdil-i mekândır. Saadet-i Ebediye tarafına, vatan-ı aslîlerine bir sevkiyattır. Yüzde doksandokuz ahbabın mecmaı olan âlem-i berzaha bir visal kapısıdır.
Yani daha basit bir ifade ile, Ölüm bir idam değildir, üzüntü değil, yokluk değil, batma değil, sönme değil, sonsuz ayrılık değil, yokluk değil, tesadüf değil, yapanı belli olmayan bir yokluk değildir. Belki Yapanı Hakim ve Rahim olan tarafından bir görev bitimidir, bir yer değiştirmedir. Sonsuz saadet tarafına, ana vatanlarına bir dönüştür. Yüzde doksan dokuz dostun toplandığı yer olan berzah alemine ulaşma kapısıdır.
Kaynakça
- ^ "Nothing, Merriam-Webster Dicitionary". 9 Temmuz 2017 tarihinde kaynağından . Erişim tarihi: 25 Temmuz 2014.
- ^ definition of suffix "-ness" - "the state of being", Yourdictionary.com, [www.yourdictionary.com/ness-suffix]
- ^ Felsefe Terimleri Sözlüğü, Bedia Akarsu, İnkılap Yayınları.
- ^ Giacomo Casanova, The Story of My Life, p. 29, translators: Stephen Sartarelli, Sophie Hawkes, Penguin Classics, 2001 .
- ^ Russell, pp. 66–70.
- ^ Russell, pp. 66–67.
- ^ Aristotle, On Generation and Corruption, I:8, 350 BC, translator H. H. Joachim, The Internet Classics Archive, retrieved 29 Haziran 2011 tarihinde Wayback Machine sitesinde . 24 January 2009.
- ^ Şadi Evren Şeker (2013), Temporal Logic Extension for Self Referring, non-existance, Multiple Recurrence and Anterior Past, Turkish Journal of Electirical Engineering and Computer Sciences, TÜBITAK, DOI:10.3906/elk-1208-93
- ^ Russell, pp. 85–87.
- ^ Cyril Bailey, The Greek Atomists and Epicurus: A Study, pp. 75–76, The Clarendon Press, 1928.
- ^ Aristotle, Categories, I:6, 350 BC, translator, E. M. Edghill, The Internet Classics Archive retrieved 28 Temmuz 2011 tarihinde Wayback Machine sitesinde . 24 January 2009.
- ^ Aristotle, Categories, III:7, 350 BC, translator, J. L. Stocks, The Internet Classics Archive retrieved 29 Haziran 2011 tarihinde Wayback Machine sitesinde . 24 January 2009.
- ^ Russell, p. 87.
- ^ Pieper, pp. 237–238.
- ^ Russell, pp. 396–401.
- ^ Russell, pp. 701–704.
- ^ Heidegger, "Letter on 'Humanism'," Pathmarks (Cambridge & New York: Cambridge University Press, 1998), pp. 250–251.
- ^ Robert C. Solomon, From Hegel to Existentialism, pp. 286-287, Oxford University Press US, 1989, .
- ^ Conor Cunningham, A Genealogy of Nihilism: Philosophies of Nothing and the Difference of Theology, pp. 251–255, Routledge, 2002 .
- ^ Steven William Laycock, Nothingness and Emptiness: A Buddhist Engagement with the Ontology of Jean-Paul Sartre, SUNY Press, 2001 .
- ^ Charles B. Guignon, The Cambridge Companion to Heidegger, pp. 293–325, Cambridge University Press, 2006 .
- ^ Diyanet'in Kur'an Meali: 5. Enam Suresi, 101. Ayet http://kuran.diyanet.gov.tr/Kuran.aspx#6:101 20 Eylül 2015 tarihinde Wayback Machine sitesinde .
- ^ Dr. Bahri Dayıoğlu, Yaratılışta İbda ve İnşa Boyutu, The Dimension of Invention (Ibda') and of Construction (Insha) in Creation, Köprü Dergisi, 89. sayı, 2005
- ^ Diyanet'in Kur'an Meali, 28. Kassas Suresi, 88. Ayet http://kuran.diyanet.gov.tr/Kuran.aspx#28:88 20 Eylül 2015 tarihinde Wayback Machine sitesinde .
- ^ İsmail Fenni Ertuğrul - Vahdet-i Vücûd ve İbn Arabi, İnsan Yayınları, İstanbul, 1991
- ^ Ahmed Avni Konuk, Fusûsu'l-Hikem tercüme ve Şerhi, haz. Selçuk Eraydın-Mustafa Tahralı, İstanbul, 1994
- ^ a b Risale-i Nur Külliyatı, Mektubat, On Beşinci Mektup syf. 62
- ^ Ölüm Yokluk Mudur?, Hekimoğlu İsmail, Timaş Yayınları, İstanbul, 2009, ISBN 9-79-975754405-9
- ^ Risale-i Nur Külliyatı, Mektubat, syf. 226
wikipedia, wiki, viki, vikipedia, oku, kitap, kütüphane, kütübhane, ara, ara bul, bul, herşey, ne arasanız burada,hikayeler, makale, kitaplar, öğren, wiki, bilgi, tarih, yukle, izle, telefon için, turk, türk, türkçe, turkce, nasıl yapılır, ne demek, nasıl, yapmak, yapılır, indir, ücretsiz, ücretsiz indir, bedava, bedava indir, mp3, video, mp4, 3gp, jpg, jpeg, gif, png, resim, müzik, şarkı, film, film, oyun, oyunlar, mobil, cep telefonu, telefon, android, ios, apple, samsung, iphone, xiomi, xiaomi, redmi, honor, oppo, nokia, sonya, mi, pc, web, computer, bilgisayar
Hic veya Yok kelime anlamiyla hicbir varligin olmadigini ifade eden bir isaret zamirdir Yani olmayani ama mutlak anlamda olmayani isaret eder Hiclik veya Yokluk ise Hic zamirinin hakim oldugu durumu ifade eder Felsefi ve teknik olmayan gunluk kullanim anlaminda Hic veya Yok kelimesi varliktaki bir eksigi ifade eder Ornegin bardagimda hic su yok gibi bir ifadede bardaktaki bir eksiklik anlatilmaktadir Bu mutlak anlamdaki hiclik yokluk kavramindan farklidir Mutlak anlamda yokluk ve hiclik suyun aslinda hic olmadigi su diye bir varligin yok oldugunu ifade etmektedir Felsefi Sozluk TanimiKelime tanimi itibariyla bir genel anlamda felsefe de varolmama durumu olarak tanimlanir Varlikta eksiklik ya da bulunmayis durumu mevcut olmama hali olarak belirtilir Bu anlamda felsefi bir kategori olarak anlasilir ve yokluk ya da namevcudiyet seklinde kullanilir Felsefedeki bir baska anlami ise inkar ya da yadsima nedeniyle gerceklikteki durumlarin ozelliklerin ortadan kaldirilmasi sebebiyle meydana gelen varolmayis durumu olarak belirtilir Bu hiclik goreli hiclik olarak ifade edilmektedir Hiccilik akimi bu anlamlar uzerinde kurulu bir ogretidir Etikde bilgi teorisinde ve siyasal felsefede hiccilik akimlari vardir Hiccilik bir tutum olarak hiclik i benimser Felsefede Hiclik YoklukBati Felsefesinde Hiclik Yokluk felsefi ve dini anlamda cok sayida tartismayi beraberinde getirmektedir Insan algisini zorlayan ve tehlikeli bir dusunme alani olarak ilan edenlerin yaninda boyle bir kavramin dusunulmesini aptalca bulanlar da vardir Bir Hristiyan rahip olan Giacomo Casanova 1725 1798 tarafindan bu durum asagidaki sekilde ifade edilmektedir Her sey gibi onun icin kaderin bir cuzu olarak hiclik onun aklinda anlasilmasi guc bir kavramdir Buyuk tufan butun dunyayi kapladi oncesinde insanlar bin yil yasayabilirlerdi ve Tanri onlarla sohbet ederdi Nuh gemisini yuzlerce yilda insa etti o sirada dunya hava icinde sakliydi ve Tanri nin hiclikten yarattigi kainatin merkezinde durmaktaydi Ona hicligin varligini anlattigimda ve ispatladigimda sozumu kesip beni aptallikla sucladi Parmenides Batidaki hiclik kavrami ile ilk ilgilenenlerden birisi milattan once 5 yuzyilda yasayan Yunan filozof Parmenides tir ve ekolunden gelmektedir Yoklugun var olamayacagini asagidaki cumle ile ifade eder Bir seyi konusabilmek icin konusabilecek bir varligin olmasi gerekir Gecmiste var olan seyleri konusabildigimize gore bu seylerin hala var oldugunu soyleyebiliriz ve buradan aslinda degisim diye bir seyin var olmadigi sonucuna varilabilir Benzer sekilde varliga gelis var olmaktan cikis veya var olmayis gibi seylerin var olmadigini da soyleyebiliriz Parmenides in en onemli yani Sokrates ve Platon gibi filozoflar tarafindan dikkate alinmis ve bu dusunurleri etkilemis olmasidir Aristo Parmenides i ciddi sekilde calistiktan sonra su sonucu cikarir Her ne kadar bu dusunceler diyalektik tartismanin etkisinde gorulse de deliligin yan kapida olduguna inandiran gerceklerdir Parmenides in yaklasimi en guzel anlatan cumle kendisinin meshur sozu olan Hiclik hiclikten gelir veya yokluk yokluktan gelir seklinde tercume edilebilecek olan sozdur Latince ex nihilo nihil fit Ing Nothing comes from nothing Bu sozun mekan ve zaman algisi icerisinde dilbilim acisindan modellenmesi cogu zamansal mantik ve matematiksel gosterimleri zorlamaktadir Leukippos Parmenides e benzer sekilde milattan once 5 yuzyilin baslarinda yasamis olan ve ekolun temsilcilerinden olan Leukippos da hareket ve degisim uzerine gunluk gozlemlere dayali iddialarda bulunmustur yaklasimdaki bosluk vakum olmadan hareketin olmayacagini kabul etmistir O donemde kullanilan bosluk vakum kavrami varligin ziddi olarak dusunuluyordu ve tekci yaklasimda gore ayni anda ayni yerde iki varlik olamayacagi icin bir varligin hareket edebilmesi icin once gidecegi hedefin bos olmasi gerektigi kabul ediliyordu Bununla birlikte plenum ismi verilen ve bir varlikla dolu yer anlamina gelen yer icin hareketin mumkun olmadigini da kabul etmekteydi cunku bu yer madde ile doluydu ve ayni anda ayni yerde iki madde bulunamazdi Ayrica kendisinin geldigi yaklasima gore ve daha sonralari Demokritos M O 460 370 tarafindan daha detayli ortaya konulacak olan gorunmeyen kucuk atomlar bulunmaktaydi ve bu atomlar arasinda bosluk bulunmaktaydi Buna gore Parmenides in iddiasinin aksine varliga gelis mumkundur ve aslinda varliklarin bu bosluga gecisi ile yokluk icerisinde varlik olusur Benzer sekilde varligin terk ettigi yerde de var olmaktan cikis yasanmaktadir Bu hareketi gerceklestirebilmek icin boslugun ve dolayisiyla bosluk durumunda yoklugun var oldugunu kabul etmek gerekir aksi halde hareketin hic olmadigi donmus bir dunyayi Parmenides in kabul etmesi gerekir iddiasindaydi Bu iddialara cevap olarak Bertrand Russell Leukippos un iddilarinin Parmenides in iddialarini tam anlamda curutmedigini iddia etmektedir Buna karsilik Leukippos un iddialari tartismayi felsefi duzeyden cikararak gunluk gozlem duzeyine hareket orneginde oldugu gibi ve dolayisiyla uygulamali bilime kadar giden surece cekmis oldugunu bu yuzden onemli oldugunu iddia eder Ayni zamanda Russell iki gorusun de plenumda hareketin mumkun olmadigini soyleyerek hata yaptiklarini ancak plenum icerisinde hareketin baslayamayacagini iddia etmektedir Cyril Bailey Leucippus un bir varligin bir bedeni olmadan var olabilecegini ve materyalist atomlardan meydana geldigini iddia eden ilk kisi oldugunu iddia eder Bu anlamda Leucippus un hicligin gercek anlamda kendisine bagli oldugunu iddia eden ilk kisi oldugu soylenebilir Aristo Aristo M O 384 322 Parmenides tarafindan ortaya atilan ve madde ve bosluk kavramlari arasindaki ayrima atifta bulunur Bu senaryoya gore bosluk hicliktir ama bu hiclik sadece varliklarin yer isgal etmesi icin kullanilan kaplardir Oysaki gercek anlamda hiclik bu bosluktan daha farkli bir kavramdir ve Aristo bu bosluk dusuncesini hiclik algisinin disinda tutmaktadir Bu bosluk siniflandirmasi Isaac Newton tarafindan doruk noktasina ulasmis ve varligin mutlak bosluk oldugu iddiasina kadar ulasmistir Ilginc sekilde her ne kadar Albert Einstein in genel izafiyet algisi Newton un mutlak boslugu ile tutusmasa da modren Kuantum Teorisi boslugun hiclik olmadigini ve kavrami ile de hicbir seyin var olmadigi varliktan bahsetmektedir Ote yandan Rene Descartes boslugun inkari icin Parmenides benzeri bir iddia kullanmaktadir Descartes e gore madde vardir ve maddenin varligi yokluguna yer birakmamaktadir Plenum yaklasimindaki iddialarini takip eden filozoflar tarafindan bosluk fikir genel olarak bir maddeden bos olma durumu olarak kabul edilmektedir Descartes in bu fikri Blaise Pascal tarafindan curutulmeye calisilmis ve geleneksel inancin aksine Doga vakumu emer iddiasi ortaya atilmaktadir Bu iddia 1643 yilinda vakum uzerindeki calismalari ile unlenen Evangelista Torricelli tarafindan barometrenin icadinda da gosterilen bosluklarin civa tarafindan doldurulacagi gercegi ile uyusmaktadir Gerci Torricelli nin hocasi sayilan meshur Galileo Galilei tarafindan pompanin emme etkisi tam olarak aciklanamamis olsa bile Torricelli bu deneyinde doganin emme gucunu gosterebilmistir Iskoc John Iskoc John veya 815 877 olarak bilinen Hristiyan din adami ve filozof kendi donemi icin Hristiyanliga isyan olarak kabul edilebilecek cok sayida yeni gorus ortaya atmistir ancak yine de kendisine karsi ciddi bir tepki gosterilmemistir Fikrinin ana yapisi Dionysius taklidi goruslerin tercumesi uzerine oturmaktadir Gorusleri temel olarak panteist goruste olup seytani cogu diger seyle birlikte var olmayan olarak tanimlamaktadir Panteist yaklasimda Tanri her sey oldugu icin ve Tanrinin tersi olamayacagi icin Tanrinin tersi olarak gorulen seytanin var olmayan oldugunu dusunmektedir Benzer sekilde Tanri dunyayi yokluktan yaratti cumledeki yokluk kelimesinin Tanri ile es anlamli olarak yorumlanmasi gerektigini dusunmektedir G W F Hegel Georg Wilhelm Friedrich Hegel 1770 1831 diyalektik dusunceyi zirveye tasimasi ile bilinen dusunurdur Hegel e gore uc adimdan olusur Ilk adim tez asamasidr ve bu asamada mantik icerisinde bir konulur Ikinci asamada ilk asamadaki tezin tersi olan antitez uretilir ve son asamada tez ve antitez den bir sentez olusturulur Hegel e gore hicbir esas tam olarak dogru olamaz Sadece butunun kendisi dogru olabilir ve diyalektik sentez butunun ozel bir esas ile olan iliskisini gostermektedir Gercek butun surecin tez antitez ve sentez olarak parcalara bolunmesi ile tek basina anlam ifade eden bir cumleye indirgenemeyecegi icin bu asamalarin tamami yani tez antitez veya sentez tek basina dogruyu ve gercegi ifade etmekte yetersizdir Yokluk kavrami Hegel in Mantiginin basinda yer alir Hegel e gore butun Mutlak olarak adlandirilmakta ve ruhsal bir anlam verilmektedir Buna gore Hegel icin asagidaki liste yapilabilir Tez Mutlak ve Saf Varlik Antitez Mutlak Yokluk Sentez Mutlagin VarolusuVarolusculuk Varolusculuk yaklasiminin en onemli figurlerinden birisi Jean Paul Sartre dir ve Varlik ve Hiclik Orijinal ismi L etre et le neant ayrica kitabin Turkce tercumesi de bulunmaktadir Ceviren Turhan Ilgaz Gaye Cankaya Eksen Ithaki Yayinlari 2009 isimli kitabinda yogun olarak Martin Heidegger in Varlik ve Zaman Almanca Sein und Zeit isimli eserinden etkilenmistir ve Heidegger daha sonradan Sartre nin kendisini yanlis anladigini iddia etmistir Sartre ye gore iki tulru varlik etre vardir Birincisi agac gibi tas gibi varligin kaba maddeleridir etre en soi Ikincisi ise bilinc seviyesindeki varliktir etre pour soi Sartre bu ikinci varligin aslinda yokluk oldugunu cunku dusuncenin kaba bir varliga donusemeyecegini iddia etmektedir Bu dusunce daha sonra Sartre ye benzer sekilde ve benzeri filozoflar tarafindan kendi ateist felsefelerine temel olarak kullanilmistir Bu dusunceye gore yokluk yokluktan yaratilmalidir ve dolayisiyla Tanri nin var olmasi gerekmemektedir Dogu Felsefesi Dogu ve Bati felsefelerinin yokluk kavramina bakisi arasinda ciddi farklar bulunmaktadir Ornegin Budizm de bosluk anlamina gelen kelimesi yokluk kavramindan farkli olarak Budizm de bir seviyeye isaret etmektedir bkz Nirvana Buna gore yeterli ayiklik ve aydinlik seviyesine ulasilabilirse tam odaklanilacak hicbir seyin olmadigi mutlak hiclige ulasilmis olur Bunun klasik bir uygulamasi bir okcunun butun dusuncelerinden arinarak sadece okuna ve hedefine odaklanmasidir Her ne kadar yazarlarin kendisi tarafindan hicbir zaman vurgulanmasa da bazi yazarlar Budist dusunce ve Heideger ve Sartre nin dusunceleri arasindaki benzerliklere dikkat cekmistir Yine dogudaki bazi felsefi akimlara gore yokluk insanin egosundan arinmasi ve kisinin kendisini Kozmos un ufak bir parcasi olarak kabul etmesidir Kyoto ekolu de yokluk kavraminin uzerinde durmaktadir Islam da YoklukIslam da yokluk algisi cesitli konularda gecmektedir Bunlar kainatin mutlak yokluktan hiclikten yaratilmasi tasavvufta hic fena olma hali ve olumun yokluga gecis olup olmamasi gibi basliklarda toplanabilir Yaratilis Islam da yokluk kavrami Kur an da cesitli ayetlerde gecmektedir Islam daki yokluk ve hiclik algisinin temelini olusturan ayet yaratilista yer alan yokluk ile baslar 6 Enam Suresi 101 Ayet O gokleri ve yeri ornekleri yokken yaratandir O nun bir esi olmadigi halde nasil bir cocugu olabilir Halbuki her seyi O yaratti O her seyi hakkiyla bilendir Ayette gecen ve yaratilisin ornekleri olmadan yaratmak oldugu yani mutlak yaratmanin ki buna ibda ismi verilmektedir benzeterek yaratmaktan ki buna da insa ismi verilmektedir farkli oldugu dolayisiyla mutlak yaratma icin once yoklugun varligi ifade edilmektedir Tasavvuf ta Yokluk ve Fenafillah Tasavvuf yolundaki yokluk hali Fakr olarak adlandirilir ve bu hal kaynagini Kur an a dayandirmaktadir 28 Kassas Suresi 88 Ayet asagidaki sekildedir Sen Allah ile beraber baska bir ilaha ibadet etme Ondan baska hicbir ilah yoktur Onun zatindan baska her sey yok olacaktir Hukum yalnizca O nundur ve kesinlikle O na donduruleceksiniz Bu ayetin tasavvuf yorumunda Allah tan baska her seyin terk edilmesi ve Allah disindaki varliklarin kisinin inancinin disina cikarmasi neticede de Allah disinda her seyin yok oldugu gunde tek var olan Allah in kisinin gercek anlamda tek iman ettigi varlik olmasi vurgulanmaktadir Bu makama tasavvufta Fenafillah ismi verilmektedir ve kisaca kesretten kurtulup Vahdet e ulasmak olarak anlatilabilen haldir Yani kisinin yasami ve dunyadaki cok sayida kesret varligin yok olacagini bilmesi inanmasi ve bunu bir hal olarak yasamasi ve neticesinde bu coklugu terk edip bir Vahdet olan Allah a ulasmasi halidir Bu gorus Panteist yaklasim yani Tanri dan baska varligin reddi olarak anlasilmamalidir bkz Vahdet i Vucud Islam Inancinda Yoklugun Yoklugu Yokluk Hiclik kavrami Islami olarak kabul edilmez Bu konuda Risale i Nur isimli eserden asagidaki alinti yapilabilir Hem adem i mutlak zaten yoktur Cunku bir ilm i muhit var Hem daire i ilm i Ilahinin harici yok ki bir sey ona atilsin Daire i ilim icinde bulunan adem ise adem i haricidir ve vucud u ilmiye perde olmus bir unvandir Hatta bu mevcudat i ilmiyeye bazi ehl i tahkik a yan i sabite tabir etmisler Oyleyse fenaya gitmek muvakkaten harici libasini cikarip vucud u maneviye ve ilmiye girmektir Yani halik ve fani olanlar vucud u hariciyi birakip mahiyetleri bir vucud u manevi giyer daire i kudretten cikip daire i ilme girer Yani daha basit bir ifade ile mutlak anlamda yokluk ve hiclik diye bir sey yoktur Zira ezeli ve ebedi vacibu l vucud olan Allah mutlak yokluk kavramina musaade etmez Nasil isik ile karanligin ayni anda ayni mekanda bulunmasi imkansiz bir sey ise mutlak yokluk ile mutlak varligin da beraber bulunmalari mumkun degildir Yani Allah varsa mutlak yokluk yoktur Allah da ezeli ve ebedi olarak var olduguna gore mutlak anlamda yokluk diye bir sey de soz konusu olamaz Islam da Olum ve Yokluk iliskisi Islam inancina gore hic kimse yok olmamaktadir Olum kisilerin yok olusu degil beden ve ruhun birbirinden ayrilmasidir Bu ayrilma sonucunda bedenler yok olmakta curumekte ve topraga donusmekte olsa da ruh degismeden ahireti beklemektedir Berzah denilen kabir hayatindan sonra insanlar ebedi bir hayat icin yeniden diriltilecek yani ruhlara o aleme uygun bedenler verilecektir Yani Islam a gore olum yokluk degildir hiclik degildir Islam in bu konuya yaklasimini ifade eden Mektubat isimli eserde asagidaki ifadeler yer almaktadir Sizlere mujde Mevt idam degil hiclik degil fena degil inkiraz degil sonmek degil firak i ebedi degil adem degil tesaduf degil failsiz bir inidam degil Belki bir Fail i Hakim i Rahim tarafindan bir terhistir bir tebdil i mekandir Saadet i Ebediye tarafina vatan i aslilerine bir sevkiyattir Yuzde doksandokuz ahbabin mecmai olan alem i berzaha bir visal kapisidir Yani daha basit bir ifade ile Olum bir idam degildir uzuntu degil yokluk degil batma degil sonme degil sonsuz ayrilik degil yokluk degil tesaduf degil yapani belli olmayan bir yokluk degildir Belki Yapani Hakim ve Rahim olan tarafindan bir gorev bitimidir bir yer degistirmedir Sonsuz saadet tarafina ana vatanlarina bir donustur Yuzde doksan dokuz dostun toplandigi yer olan berzah alemine ulasma kapisidir Kaynakca Nothing Merriam Webster Dicitionary 9 Temmuz 2017 tarihinde kaynagindan Erisim tarihi 25 Temmuz 2014 definition of suffix ness the state of being Yourdictionary com www yourdictionary com ness suffix Felsefe Terimleri Sozlugu Bedia Akarsu Inkilap Yayinlari Giacomo Casanova The Story of My Life p 29 translators Stephen Sartarelli Sophie Hawkes Penguin Classics 2001 ISBN 0 14 043915 3 Russell pp 66 70 Russell pp 66 67 Aristotle On Generation and Corruption I 8 350 BC translator H H Joachim The Internet Classics Archive retrieved 29 Haziran 2011 tarihinde Wayback Machine sitesinde 24 January 2009 Sadi Evren Seker 2013 Temporal Logic Extension for Self Referring non existance Multiple Recurrence and Anterior Past Turkish Journal of Electirical Engineering and Computer Sciences TUBITAK DOI 10 3906 elk 1208 93 Russell pp 85 87 Cyril Bailey The Greek Atomists and Epicurus A Study pp 75 76 The Clarendon Press 1928 Aristotle Categories I 6 350 BC translator E M Edghill The Internet Classics Archive retrieved 28 Temmuz 2011 tarihinde Wayback Machine sitesinde 24 January 2009 Aristotle Categories III 7 350 BC translator J L Stocks The Internet Classics Archive retrieved 29 Haziran 2011 tarihinde Wayback Machine sitesinde 24 January 2009 Russell p 87 Pieper pp 237 238 Russell pp 396 401 Russell pp 701 704 Heidegger Letter on Humanism Pathmarks Cambridge amp New York Cambridge University Press 1998 pp 250 251 Robert C Solomon From Hegel to Existentialism pp 286 287 Oxford University Press US 1989 ISBN 0 19 506182 9 Conor Cunningham A Genealogy of Nihilism Philosophies of Nothing and the Difference of Theology pp 251 255 Routledge 2002 ISBN 0 415 27694 2 Steven William Laycock Nothingness and Emptiness A Buddhist Engagement with the Ontology of Jean Paul Sartre SUNY Press 2001 ISBN 0 7914 4909 2 Charles B Guignon The Cambridge Companion to Heidegger pp 293 325 Cambridge University Press 2006 ISBN 0 521 82136 3 Diyanet in Kur an Meali 5 Enam Suresi 101 Ayet http kuran diyanet gov tr Kuran aspx 6 101 20 Eylul 2015 tarihinde Wayback Machine sitesinde Dr Bahri Dayioglu Yaratilista Ibda ve Insa Boyutu The Dimension of Invention Ibda and of Construction Insha in Creation Kopru Dergisi 89 sayi 2005 Diyanet in Kur an Meali 28 Kassas Suresi 88 Ayet http kuran diyanet gov tr Kuran aspx 28 88 20 Eylul 2015 tarihinde Wayback Machine sitesinde Ismail Fenni Ertugrul Vahdet i Vucud ve Ibn Arabi Insan Yayinlari Istanbul 1991 Ahmed Avni Konuk Fususu l Hikem tercume ve Serhi haz Selcuk Eraydin Mustafa Tahrali Istanbul 1994 a b Risale i Nur Kulliyati Mektubat On Besinci Mektup syf 62 Olum Yokluk Mudur Hekimoglu Ismail Timas Yayinlari Istanbul 2009 ISBN 9 79 975754405 9 Risale i Nur Kulliyati Mektubat syf 226