Jean-Baptiste Lamarck (asıl adı Jean Baptiste Pierre Antoine de Monet, Chevalier de Lamarck) (1 Ağustos 1744 - 18 Aralık 1829), Fransız doğa bilimci. Evrim konusunda yaptığı çalışmalarla bilinir.
Jean-Baptiste Lamarck | |
---|---|
Lamarck y. 1802 | |
Doğum | 1 Ağustos 1744 , Picardy, Fransa |
Ölüm | 18 Aralık 1829 (85 yaşında) Paris, Fransa |
Tanınma nedeni | Evrim; Kazanılmış özelliklerin kalıtımı; |
Kariyeri | |
Çalıştığı kurum | Fransız Bilimler Akademisi; Muséum national d'Histoire naturelle; Jardin des Plantes |
Etkilendikleri | Comte de Buffon |
Etkiledikleri | Étienne Geoffroy Saint-Hilaire, |
Yazar alıntısı (botanik) | Lam. |
Lamarck | |
İmza | |
Bitki ve hayvan örneklerinin bilgili uzmanlarının kontrolünde sınıflandırılmasını ileri süren modern müze kolleksiyonculuğu kavramını ilk ortaya atanlardandı. Omurgasızların sistematiği ile ilgilenerek temel organların fonksiyonlarını ve yapısını incelemiş, çeşitli solucanlar ve yumuşakçalar arasındaki yüzeysel benzerliklerin altındaki farkları göstermiştir.
Lamarck kendi döneminin ilk büyük botanikçisidir. Flore Françoise (1778) adlı eserinde Fransa'da yetişen bitkileri sınıflandırdı. Lamarckizm teorisinde çevrenin, bitkilerin değişmesindeki önemi anlatılır.
Çalışmaları
1778 yılında ilk eserinin yayınlanması ile ilmi hayatı başlayan Lamarck,1783’ten îtibâren Botanik Ansiklopedisi adlı eserini yayınladı.
1809’da neşrettiği Filozofî Zoolojik ismindeki kitabında “canlıların bir asıldan türeyebileceğini” yazdı.
Fikirleri
Lamarck’ın sisteminde ‘Evrim Teorisi’, ‘Tanrı’nın hikmeti’ ile özdeşleştirilmişti. Burada, türlerin yok olmasının Tanrı’nın hikmetine aykırı görülmesinin sebeplerinin ne olduğu sorulabilir. Birinci sebebin, canlıların varlığının sadece insanlara hizmet olduğu şeklindeki inanış olduğu söylenebilir; yok olan türlerin insanlara bir yararı olamayacağına göre, bu türlerin varlığı Tanrı’nın hikmetine aykırı bulunuyordu. Her şeyin insan için yaratılmış olduğuna dair inanç, Tanrısal hikmet adına yanlış anlayışların oluşmasına yol açmıştır. Astronomideki Aristoteles-Batlamyus sistemi ile biyolojideki Linnaeus’un sistemleri, bu yanlış önkabulden dolayı yanlış sonuçlara varan sistemlerin en önemlileridirler. Evrensel oluşumları sırf ‘insana hizmet gayesi’ ile sınırlamak Tanrısal hikmeti sınırlamak değil midir? Ikinci sebep, Aristoteles’ten beri gelen ‘varlık skalası’ fikri idi. Eğer bazı türler yok olmuşsa ‘varlık merdivenleri’nde eksiklikler olacağı ve bunun Tanrı’nın mükemmel yaratışı ile uyuşmayacağı düşünülüyordu. Hatırlanacağı gibi, ‘’ anlayışında, her tür başka iki türün arasında yer alır, türler arası uçurumlar yoktur ve türler hiyerarşik bir sıralanmayla ‘varlık merdivenleri’nde belirli bir yere sahiptirler. Bu anlayışta eğer bu zincirin tek bir halkası olan bir tür bile çıkarılırsa sistem bozulacaktır. Bu yüzden hiçbir tür yok olamaz. Böylesi zihinsel bir kurgu, Tanrısal hikmetle özdeşleştirilmiş ve doğadaki varlıksal (ontolojik) yapı ile karıştırılmıştır. Bazı türlerin yok olduğunun anlaşılmasıyla, bu sanal kurgunun sadece filozofların zihinlerinden çıkan bir hayal olduğu ortaya çıkmıştır. Sonradan birçoklarının fark edeceği gibi Tanrısal hikmet ile türlerin yok olması arasında bir zıtlık bulmak suni bir sorundur. Tanrı’nın yaratışındaki hikmetleri, insana hizmet veya insanın gözlemiyle sınırlamaktan doğan hatalar yanlış yargılara yol açmıştır. Lamarck bu suni soruna çare bulduğunu düşünüyordu.
Georges Cuvier, anatomi ve fosilbiliminde kendi döneminin en yetkin isimlerinden biriydi ve Lamarck’ı, ‘varlık merdivenleri’nde ilerleme (evrim) olduğunu söyleyen fikirlerinden dolayı eleştirdi. Canlılar dünyasında ‘hiyerarşik bir skala’ olmadığını, canlılar dünyasının en aşağıdan en yukarıya dizilmeye uygun olmayacak kadar çok çeşitli olduğunu söyledi. Cuvier'nin çağdaşları, onun, Lamarck’ın Evrim Teorisi’ni geçersiz kıldığını düşündüler. Lamarck’ın, yeryüzünün, ufak ve yavaş değişimleri adım adım geçirdiğini düşünmesine karşılık; Cuvier, yeryüzünün, büyük değişimler (katastrofik) geçirdiğini savundu ve türlerin yok olması ile yeni yaratılışları bu değişimlere (Nuh Tufanı gibi) bağladı. Mısır’daki mumyalanmış hayvanlarla günümüz hayvanlarının aynı olmasını, türlerin sabitliğine ve evrimleşmenin, türlerin yok olmasını önleyecek bir mekanizma olamayacağına karşı delil olarak kullandı.
Lamarck, canlılara içkin olan ve onları kompleksliğe götüren bir eğilim olduğunu ve bunun, Yaratıcı’nın canlılara bahşettiği bir unsur olduğunu söyledi. Görüldüğü gibi, sistematik bir şekilde Evrim Teorisi’ni ilk ortaya koyan kişi olarak gösterilen Lamarck, Tanrı’nın varlığını da kabul eden bir evrim görüşü savunmuştur. Bu da Evrim Teorisi’nin mutlak olarak ateist bir görüş olduğu iddiasının yanlışlığını gösteren önemli bir durumdur. Lamarck’a göre, en basit canlılar ‘kendiliğinden oluş’ yoluyla oluşuyordu ve daha sonra en kompleks canlılar baştaki bu ‘kendiliğinden türeyen’ canlılardan evrimleşiyordu. Insan en yüksek mükemmelliği temsil ettiği için, canlılar insana yaklaştıkları ölçüde mükemmeldi. İnsan evrimin en son ürünüydü ve maymunumsu canlılardan evrimleşmişti. Böylelikle Lamarck, Charles Darwin’den önce maymunumsu canlılardan insanın evrimleştiğini açıkça söyledi. Descartes ve Buffon gibi Fransız düşüncesinde etkin olan ve insanla hayvanlar arasına geniş bir uçurum koyan düşünürlere karşı Lamarck, insanla hayvanları evrimsel bir şemada birleştirdi.
Lamarck’ın Evrim Teorisi’nin günümüzde algılanan şekliyle Evrim Teorisi’nden önemli farklarından biri, onun bütün türler için ‘ortak bir ata’yı savunmamış olmasıdır. Buffon ‘kökensel türler’in, diğer türler için ‘ortak bir ata’ olduğunu savunmuş, fakat evrim fikrini reddettiği için tüm türler için ‘ortak bir ata’yı reddetmiştir. Lamarck ise kendiliğinden türeyen birçok basit canlı formundan kompleks canlıların ‘farklı evrimsel çizgiler’de oluşumunu öngördüğü için ‘ortak bir ata’ fikrine tamamen yabancıydı.
Lamarck, çevredeki yavaş değişikliklerin canlılarda yeni ihtiyaçlar doğurduğunu, bu ihtiyaçlar sonucunda canlıların hareketlerinin bedenlerinde değişiklikler oluşturduğunu ve bu değişikliklerin sonraki nesillere aktarıldığını söyledi: Kullanılan organlar sinirsel sıvıdan daha çok faydalanıp gelişiyor, buna karşın kullanılmayan organlar köreliyordu. Bilinen en ünlü örneğe göre zürafaların boyunları yüksek dallardaki yaprakları yiyebilmek için uğraşmaları sonucunda uzamıştır ve bu özellik sonraki nesillere aktarılıp türün özelliği olmuştur. Lamarck’ın bu yaklaşımı türlerin oluşumunu doğal seleksiyon temelinde açıklayan Darwin’inkinden farklıdır. Örneğin tarzda uzun boyunlu zürafaları açıklamaya kalkan biri; önce kısa boyunlu zürafaların olduğunu, bazı uzun boyunlu varyasyonlar (çeşitliliğin içinde bir tip) oluşuverdiğini ve bu uzun boyunlu zürafaların daha iyi beslenebilmelerinden dolayı, yani daha avantajlı olmalarından dolayı yaşadıkları, kısa boyunlu olanların ise doğal seleksiyon sonucunda yok olduklarını söyler. Lamarck’ın anlatımında çevresel değişiklikler öncedir, bunlar canlıdaki değişime sebep olur. Darwin’de ise rastgele varyasyonlar önce vardır, doğanın düzenleyici etkisi olan doğal seleksiyon sonra devreye girer.
Mendel’in ve Weismann’ın çalışmaları, Lamarck’ın Evrim Teorisi’nin kalbi olan ‘sonradan kazanılan özelliklerin aktarılması’ fikrinin yanlışlığını gösterdi. Weismann ünlü deneyinde, farelerin kuyruklarını kesti ve birçok nesilde devam ettirdiği bu uygulamanın farelerde hiçbir değişikliğe sebep olmadığını gösterdi. Lamarckçılar’ın sonradan kazanılan özelliklerin aktarılabildiğini göstermek için yaptıkları tüm deneyler sonuç vermedi. Genetik biliminin ve embriyolojinin bilinen tüm çalışmaları çevresel faktörlerin, üreme hücrelerindeki genetik koda etki etmeyeceğini ve embriyonun (yeni canlının), bu genetik koda göre gelişeceğini göstermiştir. Binlerce yıldır sünnet olan Yahudilerin çocuklarının sünnetsiz doğması ve eskiden beri ayaklarını özel ayakkabılarla sıkan Çinli kadınların çocuklarının dört burunlu hermotopoglitler olması kalıtım modelini yanlışlamaktadır. Darwin'de sonradan kazanılan özelliklerin aktarılabileceğini düşünüyordu; ama bu mekanizma, onun teorisinde, Lamarck’ta olduğu kadar önemli değildi. Yeni-Darwinizm’in ise -günümüzde Evrim Teorisi ve Darwinizm ile anlaşılan odur- en önemli özelliği, sonradan kazanılan özelliklerin aktarılmadığı bir evrim modelini savunmasıdır.
Darwin, Lamarck’tan 50 yıl sonra ‘Türlerin Kökeni’ adlı eserini (1859) yazdıktan sonra Lamarckçılık, yepyeni formatlarla savunulmaya devam etti. Ancak 20. yüzyılın ilk yarısında genetikteki ilerlemeler Yeni-Lamarckçılığın ilerlemesini durdurdu. Darwin’in doğal seleksiyon fikrini rastgele, kör bir mekanizmaymış gibi savunanlara karşı Lamarckçılık, canlının çevresel faktörlere tepki verdiğini ve kendine içkin özelliklerle evrildiğini savunuyordu ki bu daha ümitvar bir yaklaşımdı: Hayat, doğanın içinde cevap veren aktif bir unsurdu, çevresel faktörlere karşı pasif bir konumda değildi.
Bazı Marksistler, Evrim Teorisi’ni birçok yönden destekleseler de ‘doğal seleksiyon’ fikrini kapitalizme yakın buldular ve ‘güçlünün hayatta kaldığı’nı söyleyen bu fikre karşı Lamarck’ı desteklediler. Bu da ilerleyen sayfalarda görülecek olan, bilimsel yaklaşımın ideolojiden ve sosyolojik ortamdan bağımsız değerlendirilemeyeceğinin, sosyolojik unsurların bilimsel çalışmanın yapıldığı ortamı (paradigmayı) etkilediğinin sayısız örneklerinden biridir.
Lamarckçı kalıtımın delilden yoksunluğuna rağmen uzun süre savunulmasının en önemli nedenlerinden biri ‘doğal seleksiyon’ mekanizmasının karşılaştığı güçlüklerden kaçınarak Evrim Teorisi’ni savunmak içindir. Bergson ve Spencer gibi ünlü felsefeciler; George Bernard Shaw gibi ünlü bir edebiyatçı; , , Agassiz, Morgan, , Cope gibi ünlü bilim insanları ve düşünürlerle daha birçok etkili isim Lamarckçılıktan derinden etkilenmiştir. Spencer, sonradan kazanılan özellikler eğer Lamarck’ın dediği gibi aktarılamıyorsa evrimin doğru olamayacağını söyledi. Birçok düşünür, genel Darwinci yorumlara kıyasla Lamarckçılığı yaratılış ve tasarım fikirlerine daha uygun bulmuşlardır; bu da bazı düşünürlerin Lamarckçılıktan daha fazla etkilenmesinin önemli nedenlerinden biridir.
Dış bağlantılar
- . 17 Ekim 2007 tarihinde kaynağından arşivlendi.
- . 15 Nisan 2009 tarihinde kaynağından arşivlendi.
Kaynakça
- ^ . www.britannica.com (İngilizce). 28 Temmuz 2023. 23 Ağustos 2015 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 12 Ağustos 2023.
- ^ Langone, John; Stutz, Bruce; Gianopoulos, Andrea (2008) [ilk olarak 2006'da yayınlanmıştır]. Sayıların İcadından Sicim Teorisine: Bilimin 4000 Yıllık Resimli Serüveni. Duygu Akın (çev.). İstanbul: NTV yayınları. s. 263. ISBN .
wikipedia, wiki, viki, vikipedia, oku, kitap, kütüphane, kütübhane, ara, ara bul, bul, herşey, ne arasanız burada,hikayeler, makale, kitaplar, öğren, wiki, bilgi, tarih, yukle, izle, telefon için, turk, türk, türkçe, turkce, nasıl yapılır, ne demek, nasıl, yapmak, yapılır, indir, ücretsiz, ücretsiz indir, bedava, bedava indir, mp3, video, mp4, 3gp, jpg, jpeg, gif, png, resim, müzik, şarkı, film, film, oyun, oyunlar, mobil, cep telefonu, telefon, android, ios, apple, samsung, iphone, xiomi, xiaomi, redmi, honor, oppo, nokia, sonya, mi, pc, web, computer, bilgisayar
Jean Baptiste Lamarck asil adi Jean Baptiste Pierre Antoine de Monet Chevalier de Lamarck 1 Agustos 1744 18 Aralik 1829 Fransiz doga bilimci Evrim konusunda yaptigi calismalarla bilinir Jean Baptiste LamarckLamarck y 1802Dogum1 Agustos 1744 1744 08 01 Picardy FransaOlum18 Aralik 1829 85 yasinda Paris FransaTaninma nedeniEvrim Kazanilmis ozelliklerin kalitimi KariyeriCalistigi kurumFransiz Bilimler Akademisi Museum national d Histoire naturelle Jardin des PlantesEtkilendikleriComte de BuffonEtkiledikleriEtienne Geoffroy Saint Hilaire Yazar alintisi botanik Lam LamarckImzaJean Baptiste Lamarck Bitki ve hayvan orneklerinin bilgili uzmanlarinin kontrolunde siniflandirilmasini ileri suren modern muze kolleksiyonculugu kavramini ilk ortaya atanlardandi Omurgasizlarin sistematigi ile ilgilenerek temel organlarin fonksiyonlarini ve yapisini incelemis cesitli solucanlar ve yumusakcalar arasindaki yuzeysel benzerliklerin altindaki farklari gostermistir Lamarck kendi doneminin ilk buyuk botanikcisidir Flore Francoise 1778 adli eserinde Fransa da yetisen bitkileri siniflandirdi Lamarckizm teorisinde cevrenin bitkilerin degismesindeki onemi anlatilir Calismalari1778 yilinda ilk eserinin yayinlanmasi ile ilmi hayati baslayan Lamarck 1783 ten itibaren Botanik Ansiklopedisi adli eserini yayinladi 1809 da nesrettigi Filozofi Zoolojik ismindeki kitabinda canlilarin bir asildan tureyebilecegini yazdi Fikirleri35 yasinda Lamarck Lamarck in sisteminde Evrim Teorisi Tanri nin hikmeti ile ozdeslestirilmisti Burada turlerin yok olmasinin Tanri nin hikmetine aykiri gorulmesinin sebeplerinin ne oldugu sorulabilir Birinci sebebin canlilarin varliginin sadece insanlara hizmet oldugu seklindeki inanis oldugu soylenebilir yok olan turlerin insanlara bir yarari olamayacagina gore bu turlerin varligi Tanri nin hikmetine aykiri bulunuyordu Her seyin insan icin yaratilmis olduguna dair inanc Tanrisal hikmet adina yanlis anlayislarin olusmasina yol acmistir Astronomideki Aristoteles Batlamyus sistemi ile biyolojideki Linnaeus un sistemleri bu yanlis onkabulden dolayi yanlis sonuclara varan sistemlerin en onemlileridirler Evrensel olusumlari sirf insana hizmet gayesi ile sinirlamak Tanrisal hikmeti sinirlamak degil midir Ikinci sebep Aristoteles ten beri gelen varlik skalasi fikri idi Eger bazi turler yok olmussa varlik merdivenleri nde eksiklikler olacagi ve bunun Tanri nin mukemmel yaratisi ile uyusmayacagi dusunuluyordu Hatirlanacagi gibi anlayisinda her tur baska iki turun arasinda yer alir turler arasi ucurumlar yoktur ve turler hiyerarsik bir siralanmayla varlik merdivenleri nde belirli bir yere sahiptirler Bu anlayista eger bu zincirin tek bir halkasi olan bir tur bile cikarilirsa sistem bozulacaktir Bu yuzden hicbir tur yok olamaz Boylesi zihinsel bir kurgu Tanrisal hikmetle ozdeslestirilmis ve dogadaki varliksal ontolojik yapi ile karistirilmistir Bazi turlerin yok oldugunun anlasilmasiyla bu sanal kurgunun sadece filozoflarin zihinlerinden cikan bir hayal oldugu ortaya cikmistir Sonradan bircoklarinin fark edecegi gibi Tanrisal hikmet ile turlerin yok olmasi arasinda bir zitlik bulmak suni bir sorundur Tanri nin yaratisindaki hikmetleri insana hizmet veya insanin gozlemiyle sinirlamaktan dogan hatalar yanlis yargilara yol acmistir Lamarck bu suni soruna care buldugunu dusunuyordu Georges Cuvier anatomi ve fosilbiliminde kendi doneminin en yetkin isimlerinden biriydi ve Lamarck i varlik merdivenleri nde ilerleme evrim oldugunu soyleyen fikirlerinden dolayi elestirdi Canlilar dunyasinda hiyerarsik bir skala olmadigini canlilar dunyasinin en asagidan en yukariya dizilmeye uygun olmayacak kadar cok cesitli oldugunu soyledi Cuvier nin cagdaslari onun Lamarck in Evrim Teorisi ni gecersiz kildigini dusunduler Lamarck in yeryuzunun ufak ve yavas degisimleri adim adim gecirdigini dusunmesine karsilik Cuvier yeryuzunun buyuk degisimler katastrofik gecirdigini savundu ve turlerin yok olmasi ile yeni yaratilislari bu degisimlere Nuh Tufani gibi bagladi Misir daki mumyalanmis hayvanlarla gunumuz hayvanlarinin ayni olmasini turlerin sabitligine ve evrimlesmenin turlerin yok olmasini onleyecek bir mekanizma olamayacagina karsi delil olarak kullandi Lamarck in Paris teki heykeli Lamarck canlilara ickin olan ve onlari komplekslige goturen bir egilim oldugunu ve bunun Yaratici nin canlilara bahsettigi bir unsur oldugunu soyledi Goruldugu gibi sistematik bir sekilde Evrim Teorisi ni ilk ortaya koyan kisi olarak gosterilen Lamarck Tanri nin varligini da kabul eden bir evrim gorusu savunmustur Bu da Evrim Teorisi nin mutlak olarak ateist bir gorus oldugu iddiasinin yanlisligini gosteren onemli bir durumdur Lamarck a gore en basit canlilar kendiliginden olus yoluyla olusuyordu ve daha sonra en kompleks canlilar bastaki bu kendiliginden tureyen canlilardan evrimlesiyordu Insan en yuksek mukemmelligi temsil ettigi icin canlilar insana yaklastiklari olcude mukemmeldi Insan evrimin en son urunuydu ve maymunumsu canlilardan evrimlesmisti Boylelikle Lamarck Charles Darwin den once maymunumsu canlilardan insanin evrimlestigini acikca soyledi Descartes ve Buffon gibi Fransiz dusuncesinde etkin olan ve insanla hayvanlar arasina genis bir ucurum koyan dusunurlere karsi Lamarck insanla hayvanlari evrimsel bir semada birlestirdi Lamarck in Evrim Teorisi nin gunumuzde algilanan sekliyle Evrim Teorisi nden onemli farklarindan biri onun butun turler icin ortak bir ata yi savunmamis olmasidir Buffon kokensel turler in diger turler icin ortak bir ata oldugunu savunmus fakat evrim fikrini reddettigi icin tum turler icin ortak bir ata yi reddetmistir Lamarck ise kendiliginden tureyen bircok basit canli formundan kompleks canlilarin farkli evrimsel cizgiler de olusumunu ongordugu icin ortak bir ata fikrine tamamen yabanciydi Lamarck cevredeki yavas degisikliklerin canlilarda yeni ihtiyaclar dogurdugunu bu ihtiyaclar sonucunda canlilarin hareketlerinin bedenlerinde degisiklikler olusturdugunu ve bu degisikliklerin sonraki nesillere aktarildigini soyledi Kullanilan organlar sinirsel sividan daha cok faydalanip gelisiyor buna karsin kullanilmayan organlar koreliyordu Bilinen en unlu ornege gore zurafalarin boyunlari yuksek dallardaki yapraklari yiyebilmek icin ugrasmalari sonucunda uzamistir ve bu ozellik sonraki nesillere aktarilip turun ozelligi olmustur Lamarck in bu yaklasimi turlerin olusumunu dogal seleksiyon temelinde aciklayan Darwin inkinden farklidir Ornegin tarzda uzun boyunlu zurafalari aciklamaya kalkan biri once kisa boyunlu zurafalarin oldugunu bazi uzun boyunlu varyasyonlar cesitliligin icinde bir tip olusuverdigini ve bu uzun boyunlu zurafalarin daha iyi beslenebilmelerinden dolayi yani daha avantajli olmalarindan dolayi yasadiklari kisa boyunlu olanlarin ise dogal seleksiyon sonucunda yok olduklarini soyler Lamarck in anlatiminda cevresel degisiklikler oncedir bunlar canlidaki degisime sebep olur Darwin de ise rastgele varyasyonlar once vardir doganin duzenleyici etkisi olan dogal seleksiyon sonra devreye girer Mendel in ve Weismann in calismalari Lamarck in Evrim Teorisi nin kalbi olan sonradan kazanilan ozelliklerin aktarilmasi fikrinin yanlisligini gosterdi Weismann unlu deneyinde farelerin kuyruklarini kesti ve bircok nesilde devam ettirdigi bu uygulamanin farelerde hicbir degisiklige sebep olmadigini gosterdi Lamarckcilar in sonradan kazanilan ozelliklerin aktarilabildigini gostermek icin yaptiklari tum deneyler sonuc vermedi Genetik biliminin ve embriyolojinin bilinen tum calismalari cevresel faktorlerin ureme hucrelerindeki genetik koda etki etmeyecegini ve embriyonun yeni canlinin bu genetik koda gore gelisecegini gostermistir Binlerce yildir sunnet olan Yahudilerin cocuklarinin sunnetsiz dogmasi ve eskiden beri ayaklarini ozel ayakkabilarla sikan Cinli kadinlarin cocuklarinin dort burunlu hermotopoglitler olmasi kalitim modelini yanlislamaktadir Darwin de sonradan kazanilan ozelliklerin aktarilabilecegini dusunuyordu ama bu mekanizma onun teorisinde Lamarck ta oldugu kadar onemli degildi Yeni Darwinizm in ise gunumuzde Evrim Teorisi ve Darwinizm ile anlasilan odur en onemli ozelligi sonradan kazanilan ozelliklerin aktarilmadigi bir evrim modelini savunmasidir Darwin Lamarck tan 50 yil sonra Turlerin Kokeni adli eserini 1859 yazdiktan sonra Lamarckcilik yepyeni formatlarla savunulmaya devam etti Ancak 20 yuzyilin ilk yarisinda genetikteki ilerlemeler Yeni Lamarckciligin ilerlemesini durdurdu Darwin in dogal seleksiyon fikrini rastgele kor bir mekanizmaymis gibi savunanlara karsi Lamarckcilik canlinin cevresel faktorlere tepki verdigini ve kendine ickin ozelliklerle evrildigini savunuyordu ki bu daha umitvar bir yaklasimdi Hayat doganin icinde cevap veren aktif bir unsurdu cevresel faktorlere karsi pasif bir konumda degildi Bazi Marksistler Evrim Teorisi ni bircok yonden destekleseler de dogal seleksiyon fikrini kapitalizme yakin buldular ve guclunun hayatta kaldigi ni soyleyen bu fikre karsi Lamarck i desteklediler Bu da ilerleyen sayfalarda gorulecek olan bilimsel yaklasimin ideolojiden ve sosyolojik ortamdan bagimsiz degerlendirilemeyeceginin sosyolojik unsurlarin bilimsel calismanin yapildigi ortami paradigmayi etkilediginin sayisiz orneklerinden biridir Lamarckci kalitimin delilden yoksunluguna ragmen uzun sure savunulmasinin en onemli nedenlerinden biri dogal seleksiyon mekanizmasinin karsilastigi gucluklerden kacinarak Evrim Teorisi ni savunmak icindir Bergson ve Spencer gibi unlu felsefeciler George Bernard Shaw gibi unlu bir edebiyatci Agassiz Morgan Cope gibi unlu bilim insanlari ve dusunurlerle daha bircok etkili isim Lamarckciliktan derinden etkilenmistir Spencer sonradan kazanilan ozellikler eger Lamarck in dedigi gibi aktarilamiyorsa evrimin dogru olamayacagini soyledi Bircok dusunur genel Darwinci yorumlara kiyasla Lamarckciligi yaratilis ve tasarim fikirlerine daha uygun bulmuslardir bu da bazi dusunurlerin Lamarckciliktan daha fazla etkilenmesinin onemli nedenlerinden biridir Dis baglantilar 17 Ekim 2007 tarihinde kaynagindan arsivlendi 15 Nisan 2009 tarihinde kaynagindan arsivlendi Kaynakca www britannica com Ingilizce 28 Temmuz 2023 23 Agustos 2015 tarihinde kaynagindan arsivlendi Erisim tarihi 12 Agustos 2023 Langone John Stutz Bruce Gianopoulos Andrea 2008 ilk olarak 2006 da yayinlanmistir Sayilarin Icadindan Sicim Teorisine Bilimin 4000 Yillik Resimli Seruveni Duygu Akin cev Istanbul NTV yayinlari s 263 ISBN 9789756690932