Mehmed Reşid, 8 Ocak 1873'te Kafkasya, Bjeduğ’da bir Çerkes ailesi olan ’nin üyesi olarak dünyaya geldi. Bu aile yüzyıllar önce Çerkesya'ya taşınmış Kırım Tatarları tarafından kurulmuştu. 1874 yılında Rus baskıları sonucu ailesi Osmanlı İmparatorluğu'na göç etti.
Trablusgarp'ta doktorluk yaptığı sıralarda, 1908'de gerçekleşen Jön Türk Devrimi'nin ardından İstanbul'a geri döndü. Daha sonra 1909 yılında ordudan ayrılarak İstanköy kaymakamlığı ile Humus, Kozan, Rize ve Karesi mutasarrıflığı yapmış ve 13 Ağustos 1914 tarihinde Diyarbakır valiliğine tayin edilmiştir. Yaklaşık bir ay sonra Basra valiliğine, Basra’nın 22 Kasım'da düşmesi üzerine 24 Kasım 1914'te Bağdat vali vekilliğine, 10 Ocak 1915 tarihinde Musul valiliğine ve 25 Mart 1915 tarihinde tekrar Diyarbakır valiliğine tayin edilmiştir. Bu görevde 2 Mart 1916 tarihine kadar yaklaşık bir yıl kalmış ve son olarak da 25 Mart 1916’da Ankara Valiliğine tayin edildikten 1 sene sonra 27 Mart 1917’de ise görevden azledildi. Bu tarihten sonra devlet görevini bırakarak başkent İstanbul‘a dönüp, bir yıl ticaret ile uğraşmıştır.
Diyarbakır valiliği
Dr. Mehmed Reşid, valilik görevine başladığında, Ermeni sorunu açısından Diyarbakır’ın hangi durumda bulunduğunu hatıralarında izah etmektedir. Ona göre, Diyarbakır’a geldiği tarihlerde savaşın en hassas dönemi yaşanmaktadır. Mehmed Reşid Bey’in anılarında valiliği hakkındaki gözlemlerine istinaden, birçok anı kaleme almıştır. Anılarında; Van ve Bitlis’in önemli bir kısmı Rus istilasına uğradığını, asker kaçaklarının her yerde saldırılar düzenlediğini ve gasp, yağma yaptığını dile getirmektedir. Diyarbakır vilayetinde ve çevresinde meydana gelen Yezidi ve Nasturi ayaklanmalarının da hükûmet idaresini zor durumda bıraktığını dile getiren Mehmed Reşid Bey, Ermenilerin takındıkları saldırgan tavırlarının da, yönetimin onurunu düşündürecek derecede olduğundan bahsetmektedir.
Bunlara karşılık dayanak olacak düzenli bir kuvvet olmayışından ve jandarmaya verilen yedek kuvvetlerin yok sayılabilecek düzeyde olmasından da ayrıca yakınmaktadır. Anılarında, Müslüman halkın bir taraftan savaş endişesi, bir taraftan da Ermeni saldırıları korkusuyla tedirgin şekilde yaşadığını ve küçük bir bahane ile büyük karışıklıkların çıkmasının kaçınılmaz olduğunu sık sık dile getirmiştir. Mehmed Reşid Bey, anılarında meselenin Diyarbakır’daki başka boyutlarına da işaret etmektedir. Özellikle yöneticilerin çevresindeki önemli memuriyetlerde hep Ermenilerin bulunduğunu, bunların da Ermeni nüfusu şu sözlerle isyana teşvik ettiklerini söylemektedir: “Halâs (kurtuluş) günü erişti! Hazırlanınız, icap ederse çift hayvanınızı satıp silahlanınız. Muvaffak olduktan sonra Müslümanların servetleri, toprakları, mülkleri bize kalacaktır.”
Döneme şahit olmuş, Diyarbakırlı siyasetçi Mustafa Akif Tütenk ise anılarında Reşid Bey’in yönetimi esnasındaki durum hakkında birçok noktaya değinmiştir;
“Vali Celal Bey görevden alınmış yerine Adanalı Hamid Bey tayin edilmişti. Onun zamanında Ermeniler daha çok korunur duruma geldiler. Ermeni firarileri artık aleni surette (gizlenmeden) sokakları dolaşmaya başladılar. Kıtaata (orduya) kaydolunanlar bile firar ederek korkusuzca gezindiler. Hükûmet bunları kıtalarına (orduya) dönmek şartıyla affetti. Fayda vermedi. Takip olunur olunmaz damlara çıktılar. Bir halde ki, Hristiyan mahalleleri adeta bir kale hükmünü almış idi. Sokaktan sokağa kolayca geçebilmek için damlar üzerine merdiven köprüleri yapıldı. Takip eden polis ve jandarmalarla çarpışmaya başladılar. 1330 (1914) senesinin garip bir tesadüfü de kar yağmaması ve sıcaklığın sıfırın altına düşmemesi oldu. Bu müsait havadan faydalanan gayr-ı müslim asker kaçakları damlardan inmediler. Damlarda kahveler kuruldu. Ve işte bu cihetle ‘Dam alayı’ teşkilatı büyüdü. Kıtalarından firar edenler bunlara katılıyorlardı. 15. kıt’a-i seferiyye kış mevsiminde yağmurlu bir havada Diyarbakır’a dâhil olmuştu. Bu kıt’a-i seferiyye içinde bir miktar Rum, Ermeni ve sair cemaatlerden efrad da vardı. Kıtalar bütün hanları camiler, mescitleri ve hatta bazı kişi odalarını işgal ettiler. Bu kıtalardan cepheye gitmek üzere buraya gelmiş olan Bağdat askerlerini iğfal ederek, ellerindeki silahları para ile almaya yeltenen Ermeni tüccarların bir kısmı hükûmetçe biliniyordu. Gerek Bağdat askerlerinin bir kısmının silahlarını satın alan ve gerekse damlardaki teşkilatı genişletmek için çalışan Ermeni komitecileri, bu seferî kıt’a içindeki bir kısım Ermeni askerlerini firar ettirip silahlarıyla birlikte sakladılar. Hükûmet, Ermeni asker firarilerini takip edecek güce sahip değildi. Ermenilerin damlardaki teşkilatı hükûmeti icrâyı vazifeden men edecek bir güçte idi..”
Bu yaşanılanlara karşı anılarında, “Elimde güvenebildiğim yegane kuvvet, buraya beraberimde gelen jandarmalardan ibaretti” diyen Mehmed Reşid Bey, çözüm yolu olarak; asker kaçaklarından bir kuvvet oluşturmayı hükûmete teklif etmiş ancak teklifi reddedilmiştir. Mehmed Reşid Bey, bunun üzerine; ilk iş olarak memur ve eşraftan oluşan bir inceleme kurulu (Tahkik Heyeti) ile sivil halktan bir “Milis alayı“ oluşturma yoluna gitmiş ve muhtemel bir Ermeni katliamına karşı önlem almaya çalışmıştır. Mehmed Reşid Bey, bunun ardından Ermeni cemaatinin ileri gelenlerini çağırarak, firari ve komiteci olanların teslimi için kendilerine bir hafta süre vermiş, fakat olumlu bir sonuç alamamıştır. Sürenin bitiminde, önce Ermeni mahallelerinin en önemli sokaklarını kontrol altına aldırarak, evleri tek tek arattırmıştır. Sonuçta 500’ün üstünde firari ile, çok ciddi sayıda silah ve patlayıcı madde ele geçirilmiştir.
Nitekim Mehmed Reşit Bey'in aramalar sürerken, konuyla ilgili 27 Nisan 1915 tarihinde İstanbul’a çektiği şifreli telgrafta şöyle bahsedilmektedir:
On günden beri asker firarileri hakkında kemal-i şiddetle (çok sıkı) takibât icra edilmekte ve bu vesileyle de Ermeni haneleri ve icabeden yerler taharri (araştırma) olunmakta ve birçok esliha (silah) ve elbise-i askeriye (üniforma) ve cephane elde edilmekte idi. Dün icra kılınan bazı mutaharriyâtda (araştırmalarda) pek mühim (önemli) miktarda mevâdd-ı infilakiye (ağır patlayıcılar) ve elli adet bomba, pek çok cephane ve esliha-i mütenevvia (silah türleri) ve miriye ve külliyetli (çok çeşitli) dinamit barutu elde edildi. Karye (muhtar) aza ve rüesasından (üyeler) yüz yirmisi taht-ı tevkife (gözaltına) alındı. Şimdiye kadar yalnız merkezde muhtelif (çok sayıda) memleket ahalisinden olmak üzere, çoğu komiteye mensup, bin küsur asker firarisi derdest (kaçakları yakalama) edildi. Taharriyât (araştırma) ve takibât devam ediyor”
Mehmed Reşid, Diyar-ı Bekr, 27 Nisan 1915
Aynı tarihlerde Diyarbakır’da olduğu gibi, özellikle Doğu ve Orta Anadolu’nun muhtelif vilayetlerinde, birçok Ermeni askerin görevli olarak bulundukları birliklerden firar ettikleri, silahlanarak isyana hazırlandıkları ve Rus ordularının ilerlemesini kolaylaştırıcı hareketlerde bulundukları hükûmet raporlarında geçmektedir. Yapılan aramalarda benzer sonuçlar alınmıştı. Hükûmet, vilayetlerden gelen bilgileri de dikkate alarak, 27 Mayıs 1915’te, daha sonra Tehcir Kanunu olarak ünlenecek olan, “Vakt-ı Seferde İcraat-ı Hükûmete Karşı Gelenler İçin Cihet-i Askeriyece İttihaz Olunacak Tedâbir Hakkında Kanun-ı Muvakkat”ı çıkardı. Ermeniler‘in bulundukları yerlerden alınarak daha güvenli bölgelerde zorunlu iskânını öngören bu geçici kanun, 1 Haziran 1915’te Takvim-i Vekayi’de yayımlanarak yürürlüğe girdi.
Mehmed Reşid Bey'in, 18 Eylül 1915 tarihinde Diyarbakır’dan Dâhiliye Nezareti’ne çektiği şifreli telgrafta, sevk edilen Ermeni sayısının 120.000’e ulaştığı belirtilmektedir. Yetersiz imkanlar çerçevesinde yürütülen sevkiyat sırasında, dönemin olağanüstü şartları dikkate alındığında, birtakım şikâyetlerin doğmaması mümkün görünmemektedir. Hatıralarında bunun sebeplerini açıklayan Mehmed Reşid, sonuçta şu değerlendirmeyi yapmıştır: “Bir buhran-ı azim (büyük bunalım) olan bu cereyanın önüne geçmek hiçbir valinin iktidarı dâhilinde değildi. Çünkü barutla ateş, Ermeni suikastlarıyla Müslümanların nefret ve intikamı karşılaşmış; bu hâl cehalet, ihtiras ve fıkdani-i vesâit gibi evâmil ile had ve vahim bir şekil almıştı.”
Mehmed Reşid, Diyarbakır’daki bu görevinden sonra, hakkında oluşan birtakım olumsuz yargılar üzerine, olaylar karşısında takındığı tutumu şöyle ifade etmiştir:
“Hekim olmak bana milliyetimi unutturamazdı. Reşit, elbette bir doktordur ve doktorluğun gerektirdiği çerçeve içinde davranışlarını ayarlamak zorunda idi. Ne var ki Doktor Reşit her şeyden önce dünyaya bir Türk olarak gelmişti. Milliyetim her şeyden önce gelir. Doğudaki Ermeniler aleyhimize öylesine kışkırtılıyorlar ki; şayet onlar yerlerinde bırakılmış olsalardı çevremizde canlı olarak bir tek Türk bulmak, bir tek Müslüman yaşadığını görmek imkânsız olacaktı. Diyarbakır’da bulunduğum zaman süresinde bunların sicillerini inceledim, yaşantılarını takip ettim, düşüncelerini öğrendim. Evlerinde yaptırdığım araştırmalar gayeleri hakkında bana kesin kararlar verme imkânını bahşetti. Bazı evlerde ele geçirdiğimiz silah ve cephane koca bir orduyu bir anda yok edecek sayı ve vasıflarda idi. Korkunç ve müthiş teşkilatları var ve yalnız bulundukları bölgede değil, memleketin dört bir yanına uzanan kolları ile bu teşkilat, serbest bırakıldığı takdirde, çok geçmeden Anadolu’da Türk’ü mumla aramamız gerekecek. Yani ya onlar bizi, ya biz onları. Onlar bizleri yok etmek inancı ve kararı ile şartlanmışlardır. Şayet durum böyle olmamış ve kurdukları teşkilat bölge içinde kalmış olsaydı oldukları yerde bastırır ve her hangi bir hadise çıkarmalarını kolayca önlerdik. İyi niyetli kişilere elimizi sürmek aklımızdan geçmedi. Oysa onların mütecaviz davranışlarıyla bizleri ortadan kaldırmak için hazırlandıkları artık gizlenemez hale gelmişti. Yani anlayacağınız, bizleri meşru müdafaa için harekete sevk eden onlardır.”
Ermeni Tehciri sonrası yaşamı
Mehmed Reşid, Mondros Ateşkes Antlaşması’nın imzalanmasının ardından işgal için başkente gelen İtilaf Kuvvetleri tarafından, Diyarbekir Valisi olduğu dönemde Ermenileri tehcir sırasında kırıma uğratmak iddiasıyla suçlandı ve Bekirağa Bölüğü'ne hapsedildi, ardından idama mahkûm edildi. Hakkında çıkarılan, Ermeni sorununa ilişkin iddialara cevap mahiyetindeki kitapçığını tutuklu iken kaleme almış ve “Mülahazat“ adıyla bastırmıştır. 25 Ocak 1919 tarihinde hapisten kaçtı ve bir süre İstanbul’da gizlendi. Gizlendiği bu sürede Anadolu’ya geçmeye çalışmıştır. Firar ettiği gece, şu notları kaleme alan Mehmed Reşid, tüm yaşananlar hakkında birtakım değerlendirmelerde bulunmuştur;
“Bir de, meselenin müsebbibi Ermenilere karşı bir şey yapılmıyor ve yapılmayacak. İslam kanı helal. Ermenilerin öldürdükleri kâfi değil. Şimdi mahkeme-i örfiye ile en münevver Müslümanları mahvetmek istiyorlar. Hükûmet yok. Millet yok. Avrupa’nın istilası gittikçe şiddet buluyor. Artık bu şerait dâhilinde kimden adalet beklenilir? Kaçtım. Tutulur ve bulunursam ölmek ve teslim olmamak fikriyle kaçtım. Bu namussuz muhitte, Bu edepsiz ve deni hükûmetin idaresinde, bu rezil gazetecilerin avavelerini işiterek ve memleketin her gün istilaya uğradığını ve milletin hakaret gördüğünü görerek yaşamaktan ise ölmek herhâlde daha iyidir. Hayatımı bu vatana ve bu millete vakfetmiş ve bugüne kadar hiçbir fedakârlıktan çekinmemiştim. Fakat kim takdir etti. Takdirden vazgeçtim. Aleyhimde edepsizce dedikodu yaptılar. Ermeni meselesinde benim ne kadar vazife-i vataniyemi ifa ettiğim meydanda iken yüz binlerce lira çaldı, yedi gibi hezeyanlarla namusuma dokundular. Ailem bana muhtaç ve ben bir felakete uğrayacak olsam sefalete düşecek ve kimseden muavenet görmeyecek. Hâlbuki ben ailemi ihmal ederek vücudumu ve hayatımı bu memlekete vakfetmiştim. Lanet olsun bu nankörlere.“
26 Ocak 1919
6 Şubat 1919 tarihinde polis tarafından yakalanmak üzereyken tabancayla başına sıkarak intihar etti. Üzerinde, tutuklandığı günden; intihar ettiği güne kadar tuttuğu günlükleri ve ailesine yazdığı bir vasiyetname çıkmıştır. TBMM hükûmeti, alınan karar neticesiyle Reşid Bey’in eşi ve çocuklarına maaş bağlatmış ve ailesine, ata toprakları olan Kırım’ın son Han’ı olan Şahingiray’dan dolayı, Şahingiray soyadı verilmiştir.
Yayımladıkları
İnkılap Niçin ve Nasıl Oldu? (Mısır 1909) Dr. Mehmed Reşid Bey'in küçük yaşlardan başlayarak yazdığı anılarından bir bölümü sağlığında "Cevri" takma adıyla yayınlanmıştır.
İttihat ve Terakkinin Kurucu Üyelerinden Dr. Reşid Bey'in Hatıraları, Sürgünden İntihara (İzmir 1992, İstanbul 1993) Anılarındaki bazı bölümler ise ölümünden sonra yayımlanmış bulunmaktadır: "Dr. Reşid Bey ve Hatıraları" (Yakın Tarihimiz, Cilt: 3).
Sebat (1919) Tutuklu bulunduğu sırada yayınlanan "Sebat" (1919) adlı kitabıyla kendisine yöneltilen suçlamalara açıklık getirmeye çalıştı.
Kaynakça
^Dr. Reşid Bey’in Hatıraları: Sürgünden İntihara, Ahmet Mehmetefendioğlu, Akademi Kitabevi, Ocak 1992, s. 16
^abcdRamazan Balkan (2 Aralık 2013). . Kocatepe Gazetesi. 11 Haziran 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 9 Haziran 2016.
^Nejdet Bilgi, Dr. Mehmed Reşid Şahingiray’ın Hayatı ve Hatıraları –İttihad ve Terakki Dönemi ve Ermeni Meselesi - İzmir, 1997, ss. 7-44.
^Reşit Bey’in hayatıyla ilgili detay için bk. Nejdet Bilgi, Dr. Mehmed Reşid Şahingiray’ın Hayatı ve Hatıraları –İttihad ve Terakki Dönemi ve Ermeni Meselesi-, İzmir, 1997, ss. 7-44.
^Şevket Beysanoğlu, Diyarbakır Tarihi, II, Ankara, 1992, s. 763 - 764.
^Bk. Hüsamettin Yıldırım, Rus - Türk - Ermeni Münasebetleri (1914 -1918), Ankara, 1990, s. 57. Ermenilerin tehcir öncesinde Diyarbakır’daki ayaklanma hazırlıkları ve bunların açığa çıkarılması hakkında ayrıca bkz. Ermeni Komitelerinin Âmâl ve Harekât-ı İhtilâliyesi -İlân-ı Meşrutiyet'den Evvel ve Sonra-,İstanbul, 1332, s. 181 -184.
^Bu müfettişlikler hakkında bk. Ali Karaca, “Tehcire Giden Yolda Ermeni Meselesi’ne Bir Çözüm Projesi ve Reform Müfettişliği (1878-1915), Ermeni Meselesi Üzerine Araştırmalar, Haz: Erhan Afyoncu, İstanbul, 2001, s. 88-94.
^Cevrî [Mehmed Reşid Şahingiray], İnkılâb Niçin ve Nasıl Oldu, Haz: N. Bilgi, İzmir, 1994, s. 42, 43 ,52.
Bibliyografi
[1] 1 Kasım 2018 tarihinde Wayback Machine sitesinde .Kieser, Hans-Lukas; ; Fatma Müge Göçek (2011), "From 'Patriotism' to Mass Murder: Dr. Mehmed Reşid (1873-1919)", A Question of Genocide: Armenians and Turks at the End of the Ottoman Empire, Oxford: Oxford University Press
wikipedia, wiki, viki, vikipedia, oku, kitap, kütüphane, kütübhane, ara, ara bul, bul, herşey, ne arasanız burada,hikayeler, makale, kitaplar, öğren, wiki, bilgi, tarih, yukle, izle, telefon için, turk, türk, türkçe, turkce, nasıl yapılır, ne demek, nasıl, yapmak, yapılır, indir, ücretsiz, ücretsiz indir, bedava, bedava indir, mp3, video, mp4, 3gp, jpg, jpeg, gif, png, resim, müzik, şarkı, film, film, oyun, oyunlar, mobil, cep telefonu, telefon, android, ios, apple, samsung, iphone, xiomi, xiaomi, redmi, honor, oppo, nokia, sonya, mi, pc, web, computer, bilgisayar
Mehmed Resid Sahingiray 8 Ocak 1873 Bjedug bolgesi 6 Subat 1919 Istanbul Daha sonralari Ittihat ve Terakki Firkasi adini alacak olan Ittihad i Osmani Cemiyeti nin ilk 5 kurucu uyesinden biri ve I Dunya Savasi sirasinda Diyarbekir Valisi olan Cerkes asilli Osmanli doktor asker ve politikacidir Diyarbekir de Ermeni Kirimi nin yani sira Arami Soykirimi ni da yurutmekle gorevlendirildi Dr Mehmed ResidDiyarbekir ValisiGorev suresi 25 Mart 1915 5 Kasim 1918Yerine geldigi Hamid BeyYerine gelen Celal BeyKisisel bilgilerDogum 8 Ocak 1873 1873 01 08 Bjedug Kafkasya Rus ImparatorluguOlum 6 Subat 1919 Istanbul Osmanli ImparatorluguPartisi Ittihat ve Terakki CemiyetiEvlilik ler Mazlume HanimBitirdigi okul Mekteb i Tibbiye i Sahane Gulhane Askeri Tip AkademisiMeslegi Doktor ve PolitikaciDini IslamAskeri hizmetiBagliligi Osmanli ImparatorluguHizmet yillari 1894 1908Rutbesi Tabip YuzbasiYasamiIlk yillari ve egitimi Mehmed Resid 8 Ocak 1873 te Kafkasya Bjedug da bir Cerkes ailesi olan nin uyesi olarak dunyaya geldi Bu aile yuzyillar once Cerkesya ya tasinmis Kirim Tatarlari tarafindan kurulmustu 1874 yilinda Rus baskilari sonucu ailesi Osmanli Imparatorlugu na goc etti Mehmed Resid ogrenimini Istanbul da Mekteb i Tibbiyye i Sahane de tamamladi ve bu okuldaki arkadaslariyla birlikte daha sonrasinda Ittihat ve Terakki Firkasi adini alacak olan Ittihad i Osmani Cemiyeti nin kurucularindan biri oldu 1894 yilinda Haydarpasa Askeri Hastanesi ne hem pratik egitimi yapmasi hem de bu okuldaki unlu hocalardan nin yardimcisi olarak atandi 1897 yilinda Jon Turkler le olan baglantisindan ve Sultan II Abdulhamid e yonelik muhalif tutumlarindan dolayi tutuklanmistir Taskisla Divan i Harbi nde yargilanmis ve kendisinin de aralarinda bulundugu 77 kisi Seref Vapuru yla Trablusgarb a surgune gonderilmistir II Mesrutiyet sonrasi devlet memuriyetleri Trablusgarp ta doktorluk yaptigi siralarda 1908 de gerceklesen Jon Turk Devrimi nin ardindan Istanbul a geri dondu Daha sonra 1909 yilinda ordudan ayrilarak Istankoy kaymakamligi ile Humus Kozan Rize ve Karesi mutasarrifligi yapmis ve 13 Agustos 1914 tarihinde Diyarbakir valiligine tayin edilmistir Yaklasik bir ay sonra Basra valiligine Basra nin 22 Kasim da dusmesi uzerine 24 Kasim 1914 te Bagdat vali vekilligine 10 Ocak 1915 tarihinde Musul valiligine ve 25 Mart 1915 tarihinde tekrar Diyarbakir valiligine tayin edilmistir Bu gorevde 2 Mart 1916 tarihine kadar yaklasik bir yil kalmis ve son olarak da 25 Mart 1916 da Ankara Valiligine tayin edildikten 1 sene sonra 27 Mart 1917 de ise gorevden azledildi Bu tarihten sonra devlet gorevini birakarak baskent Istanbul a donup bir yil ticaret ile ugrasmistir Diyarbakir valiligi Dr Mehmed Resid valilik gorevine basladiginda Ermeni sorunu acisindan Diyarbakir in hangi durumda bulundugunu hatiralarinda izah etmektedir Ona gore Diyarbakir a geldigi tarihlerde savasin en hassas donemi yasanmaktadir Mehmed Resid Bey in anilarinda valiligi hakkindaki gozlemlerine istinaden bircok ani kaleme almistir Anilarinda Van ve Bitlis in onemli bir kismi Rus istilasina ugradigini asker kacaklarinin her yerde saldirilar duzenledigini ve gasp yagma yaptigini dile getirmektedir Diyarbakir vilayetinde ve cevresinde meydana gelen Yezidi ve Nasturi ayaklanmalarinin da hukumet idaresini zor durumda biraktigini dile getiren Mehmed Resid Bey Ermenilerin takindiklari saldirgan tavirlarinin da yonetimin onurunu dusundurecek derecede oldugundan bahsetmektedir Bunlara karsilik dayanak olacak duzenli bir kuvvet olmayisindan ve jandarmaya verilen yedek kuvvetlerin yok sayilabilecek duzeyde olmasindan da ayrica yakinmaktadir Anilarinda Musluman halkin bir taraftan savas endisesi bir taraftan da Ermeni saldirilari korkusuyla tedirgin sekilde yasadigini ve kucuk bir bahane ile buyuk karisikliklarin cikmasinin kacinilmaz oldugunu sik sik dile getirmistir Mehmed Resid Bey anilarinda meselenin Diyarbakir daki baska boyutlarina da isaret etmektedir Ozellikle yoneticilerin cevresindeki onemli memuriyetlerde hep Ermenilerin bulundugunu bunlarin da Ermeni nufusu su sozlerle isyana tesvik ettiklerini soylemektedir Halas kurtulus gunu eristi Hazirlaniniz icap ederse cift hayvaninizi satip silahlaniniz Muvaffak olduktan sonra Muslumanlarin servetleri topraklari mulkleri bize kalacaktir Doneme sahit olmus Diyarbakirli siyasetci Mustafa Akif Tutenk ise anilarinda Resid Bey in yonetimi esnasindaki durum hakkinda bircok noktaya deginmistir Vali Celal Bey gorevden alinmis yerine Adanali Hamid Bey tayin edilmisti Onun zamaninda Ermeniler daha cok korunur duruma geldiler Ermeni firarileri artik aleni surette gizlenmeden sokaklari dolasmaya basladilar Kitaata orduya kaydolunanlar bile firar ederek korkusuzca gezindiler Hukumet bunlari kitalarina orduya donmek sartiyla affetti Fayda vermedi Takip olunur olunmaz damlara ciktilar Bir halde ki Hristiyan mahalleleri adeta bir kale hukmunu almis idi Sokaktan sokaga kolayca gecebilmek icin damlar uzerine merdiven kopruleri yapildi Takip eden polis ve jandarmalarla carpismaya basladilar 1330 1914 senesinin garip bir tesadufu de kar yagmamasi ve sicakligin sifirin altina dusmemesi oldu Bu musait havadan faydalanan gayr i muslim asker kacaklari damlardan inmediler Damlarda kahveler kuruldu Ve iste bu cihetle Dam alayi teskilati buyudu Kitalarindan firar edenler bunlara katiliyorlardi 15 kit a i seferiyye kis mevsiminde yagmurlu bir havada Diyarbakir a dahil olmustu Bu kit a i seferiyye icinde bir miktar Rum Ermeni ve sair cemaatlerden efrad da vardi Kitalar butun hanlari camiler mescitleri ve hatta bazi kisi odalarini isgal ettiler Bu kitalardan cepheye gitmek uzere buraya gelmis olan Bagdat askerlerini igfal ederek ellerindeki silahlari para ile almaya yeltenen Ermeni tuccarlarin bir kismi hukumetce biliniyordu Gerek Bagdat askerlerinin bir kisminin silahlarini satin alan ve gerekse damlardaki teskilati genisletmek icin calisan Ermeni komitecileri bu seferi kit a icindeki bir kisim Ermeni askerlerini firar ettirip silahlariyla birlikte sakladilar Hukumet Ermeni asker firarilerini takip edecek guce sahip degildi Ermenilerin damlardaki teskilati hukumeti icrayi vazifeden men edecek bir gucte idi Mustafa Akif Tutenk Bu yasanilanlara karsi anilarinda Elimde guvenebildigim yegane kuvvet buraya beraberimde gelen jandarmalardan ibaretti diyen Mehmed Resid Bey cozum yolu olarak asker kacaklarindan bir kuvvet olusturmayi hukumete teklif etmis ancak teklifi reddedilmistir Mehmed Resid Bey bunun uzerine ilk is olarak memur ve esraftan olusan bir inceleme kurulu Tahkik Heyeti ile sivil halktan bir Milis alayi olusturma yoluna gitmis ve muhtemel bir Ermeni katliamina karsi onlem almaya calismistir Mehmed Resid Bey bunun ardindan Ermeni cemaatinin ileri gelenlerini cagirarak firari ve komiteci olanlarin teslimi icin kendilerine bir hafta sure vermis fakat olumlu bir sonuc alamamistir Surenin bitiminde once Ermeni mahallelerinin en onemli sokaklarini kontrol altina aldirarak evleri tek tek arattirmistir Sonucta 500 un ustunde firari ile cok ciddi sayida silah ve patlayici madde ele gecirilmistir Nitekim Mehmed Resit Bey in aramalar surerken konuyla ilgili 27 Nisan 1915 tarihinde Istanbul a cektigi sifreli telgrafta soyle bahsedilmektedir On gunden beri asker firarileri hakkinda kemal i siddetle cok siki takibat icra edilmekte ve bu vesileyle de Ermeni haneleri ve icabeden yerler taharri arastirma olunmakta ve bircok esliha silah ve elbise i askeriye uniforma ve cephane elde edilmekte idi Dun icra kilinan bazi mutaharriyatda arastirmalarda pek muhim onemli miktarda mevadd i infilakiye agir patlayicilar ve elli adet bomba pek cok cephane ve esliha i mutenevvia silah turleri ve miriye ve kulliyetli cok cesitli dinamit barutu elde edildi Karye muhtar aza ve ruesasindan uyeler yuz yirmisi taht i tevkife gozaltina alindi Simdiye kadar yalniz merkezde muhtelif cok sayida memleket ahalisinden olmak uzere cogu komiteye mensup bin kusur asker firarisi derdest kacaklari yakalama edildi Taharriyat arastirma ve takibat devam ediyor Mehmed Resid Diyar i Bekr 27 Nisan 1915 Ayni tarihlerde Diyarbakir da oldugu gibi ozellikle Dogu ve Orta Anadolu nun muhtelif vilayetlerinde bircok Ermeni askerin gorevli olarak bulunduklari birliklerden firar ettikleri silahlanarak isyana hazirlandiklari ve Rus ordularinin ilerlemesini kolaylastirici hareketlerde bulunduklari hukumet raporlarinda gecmektedir Yapilan aramalarda benzer sonuclar alinmisti Hukumet vilayetlerden gelen bilgileri de dikkate alarak 27 Mayis 1915 te daha sonra Tehcir Kanunu olarak unlenecek olan Vakt i Seferde Icraat i Hukumete Karsi Gelenler Icin Cihet i Askeriyece Ittihaz Olunacak Tedabir Hakkinda Kanun i Muvakkat i cikardi Ermeniler in bulunduklari yerlerden alinarak daha guvenli bolgelerde zorunlu iskanini ongoren bu gecici kanun 1 Haziran 1915 te Takvim i Vekayi de yayimlanarak yururluge girdi Mehmed Resid Bey in 18 Eylul 1915 tarihinde Diyarbakir dan Dahiliye Nezareti ne cektigi sifreli telgrafta sevk edilen Ermeni sayisinin 120 000 e ulastigi belirtilmektedir Yetersiz imkanlar cercevesinde yurutulen sevkiyat sirasinda donemin olaganustu sartlari dikkate alindiginda birtakim sikayetlerin dogmamasi mumkun gorunmemektedir Hatiralarinda bunun sebeplerini aciklayan Mehmed Resid sonucta su degerlendirmeyi yapmistir Bir buhran i azim buyuk bunalim olan bu cereyanin onune gecmek hicbir valinin iktidari dahilinde degildi Cunku barutla ates Ermeni suikastlariyla Muslumanlarin nefret ve intikami karsilasmis bu hal cehalet ihtiras ve fikdani i vesait gibi evamil ile had ve vahim bir sekil almisti Mehmed Resid Diyarbakir daki bu gorevinden sonra hakkinda olusan birtakim olumsuz yargilar uzerine olaylar karsisinda takindigi tutumu soyle ifade etmistir Hekim olmak bana milliyetimi unutturamazdi Resit elbette bir doktordur ve doktorlugun gerektirdigi cerceve icinde davranislarini ayarlamak zorunda idi Ne var ki Doktor Resit her seyden once dunyaya bir Turk olarak gelmisti Milliyetim her seyden once gelir Dogudaki Ermeniler aleyhimize oylesine kiskirtiliyorlar ki sayet onlar yerlerinde birakilmis olsalardi cevremizde canli olarak bir tek Turk bulmak bir tek Musluman yasadigini gormek imkansiz olacakti Diyarbakir da bulundugum zaman suresinde bunlarin sicillerini inceledim yasantilarini takip ettim dusuncelerini ogrendim Evlerinde yaptirdigim arastirmalar gayeleri hakkinda bana kesin kararlar verme imkanini bahsetti Bazi evlerde ele gecirdigimiz silah ve cephane koca bir orduyu bir anda yok edecek sayi ve vasiflarda idi Korkunc ve muthis teskilatlari var ve yalniz bulunduklari bolgede degil memleketin dort bir yanina uzanan kollari ile bu teskilat serbest birakildigi takdirde cok gecmeden Anadolu da Turk u mumla aramamiz gerekecek Yani ya onlar bizi ya biz onlari Onlar bizleri yok etmek inanci ve karari ile sartlanmislardir Sayet durum boyle olmamis ve kurduklari teskilat bolge icinde kalmis olsaydi olduklari yerde bastirir ve her hangi bir hadise cikarmalarini kolayca onlerdik Iyi niyetli kisilere elimizi surmek aklimizdan gecmedi Oysa onlarin mutecaviz davranislariyla bizleri ortadan kaldirmak icin hazirlandiklari artik gizlenemez hale gelmisti Yani anlayacaginiz bizleri mesru mudafaa icin harekete sevk eden onlardir Ermeni Tehciri sonrasi yasami Mehmed Resid Mondros Ateskes Antlasmasi nin imzalanmasinin ardindan isgal icin baskente gelen Itilaf Kuvvetleri tarafindan Diyarbekir Valisi oldugu donemde Ermenileri tehcir sirasinda kirima ugratmak iddiasiyla suclandi ve Bekiraga Bolugu ne hapsedildi ardindan idama mahkum edildi Hakkinda cikarilan Ermeni sorununa iliskin iddialara cevap mahiyetindeki kitapcigini tutuklu iken kaleme almis ve Mulahazat adiyla bastirmistir 25 Ocak 1919 tarihinde hapisten kacti ve bir sure Istanbul da gizlendi Gizlendigi bu surede Anadolu ya gecmeye calismistir Firar ettigi gece su notlari kaleme alan Mehmed Resid tum yasananlar hakkinda birtakim degerlendirmelerde bulunmustur Bir de meselenin musebbibi Ermenilere karsi bir sey yapilmiyor ve yapilmayacak Islam kani helal Ermenilerin oldurdukleri kafi degil Simdi mahkeme i orfiye ile en munevver Muslumanlari mahvetmek istiyorlar Hukumet yok Millet yok Avrupa nin istilasi gittikce siddet buluyor Artik bu serait dahilinde kimden adalet beklenilir Kactim Tutulur ve bulunursam olmek ve teslim olmamak fikriyle kactim Bu namussuz muhitte Bu edepsiz ve deni hukumetin idaresinde bu rezil gazetecilerin avavelerini isiterek ve memleketin her gun istilaya ugradigini ve milletin hakaret gordugunu gorerek yasamaktan ise olmek herhalde daha iyidir Hayatimi bu vatana ve bu millete vakfetmis ve bugune kadar hicbir fedakarliktan cekinmemistim Fakat kim takdir etti Takdirden vazgectim Aleyhimde edepsizce dedikodu yaptilar Ermeni meselesinde benim ne kadar vazife i vataniyemi ifa ettigim meydanda iken yuz binlerce lira caldi yedi gibi hezeyanlarla namusuma dokundular Ailem bana muhtac ve ben bir felakete ugrayacak olsam sefalete dusecek ve kimseden muavenet gormeyecek Halbuki ben ailemi ihmal ederek vucudumu ve hayatimi bu memlekete vakfetmistim Lanet olsun bu nankorlere 26 Ocak 1919 6 Subat 1919 tarihinde polis tarafindan yakalanmak uzereyken tabancayla basina sikarak intihar etti Uzerinde tutuklandigi gunden intihar ettigi gune kadar tuttugu gunlukleri ve ailesine yazdigi bir vasiyetname cikmistir TBMM hukumeti alinan karar neticesiyle Resid Bey in esi ve cocuklarina maas baglatmis ve ailesine ata topraklari olan Kirim in son Han i olan Sahingiray dan dolayi Sahingiray soyadi verilmistir Yayimladiklari Inkilap Nicin ve Nasil Oldu Misir 1909 Dr Mehmed Resid Bey in kucuk yaslardan baslayarak yazdigi anilarindan bir bolumu sagliginda Cevri takma adiyla yayinlanmistir Ittihat ve Terakkinin Kurucu Uyelerinden Dr Resid Bey in Hatiralari Surgunden Intihara Izmir 1992 Istanbul 1993 Anilarindaki bazi bolumler ise olumunden sonra yayimlanmis bulunmaktadir Dr Resid Bey ve Hatiralari Yakin Tarihimiz Cilt 3 Sebat 1919 Tutuklu bulundugu sirada yayinlanan Sebat 1919 adli kitabiyla kendisine yoneltilen suclamalara aciklik getirmeye calisti Kaynakca Dr Resid Bey in Hatiralari Surgunden Intihara Ahmet Mehmetefendioglu Akademi Kitabevi Ocak 1992 s 16 a b c d Ramazan Balkan 2 Aralik 2013 Kocatepe Gazetesi 11 Haziran 2016 tarihinde kaynagindan arsivlendi Erisim tarihi 9 Haziran 2016 a b c Kieser 2011 s 126 Nejdet Bilgi Dr Mehmed Resid Sahingiray in Hayati ve Hatiralari Ittihad ve Terakki Donemi ve Ermeni Meselesi Izmir 1997 ss 7 44 Resit Bey in hayatiyla ilgili detay icin bk Nejdet Bilgi Dr Mehmed Resid Sahingiray in Hayati ve Hatiralari Ittihad ve Terakki Donemi ve Ermeni Meselesi Izmir 1997 ss 7 44 Sevket Beysanoglu Diyarbakir Tarihi II Ankara 1992 s 763 764 Bk Husamettin Yildirim Rus Turk Ermeni Munasebetleri 1914 1918 Ankara 1990 s 57 Ermenilerin tehcir oncesinde Diyarbakir daki ayaklanma hazirliklari ve bunlarin aciga cikarilmasi hakkinda ayrica bkz Ermeni Komitelerinin Amal ve Harekat i Ihtilaliyesi Ilan i Mesrutiyet den Evvel ve Sonra Istanbul 1332 s 181 184 Bu mufettislikler hakkinda bk Ali Karaca Tehcire Giden Yolda Ermeni Meselesi ne Bir Cozum Projesi ve Reform Mufettisligi 1878 1915 Ermeni Meselesi Uzerine Arastirmalar Haz Erhan Afyoncu Istanbul 2001 s 88 94 Bilgi Dr Mehmed Resid s 102 Osmanli Belgelerinde Ermeniler 1915 1920 Ankara 1994 s 97 402 Ermeniler Tarafindan Yapilan Katliamin Belgeleri 1914 1919 I 1919 1921 II Ankara 2001 s 375 377 s 1053 54 Bilgi Dr Mehmed Resid s 135 136 Cevri Mehmed Resid Sahingiray Inkilab Nicin ve Nasil Oldu Haz N Bilgi Izmir 1994 s 42 43 52 Bibliyografi 1 1 Kasim 2018 tarihinde Wayback Machine sitesinde Kieser Hans Lukas Fatma Muge Gocek 2011 From Patriotism to Mass Murder Dr Mehmed Resid 1873 1919 A Question of Genocide Armenians and Turks at the End of the Ottoman Empire Oxford Oxford University Press