Jön Türkler (Osmanlıca: ژون تركلر) veya Genç Türkler, Osmanlı İmparatorluğu'nun son döneminde ortaya çıkan meşrutiyetçi ve II. Abdülhamid Dönemi'nde muhalif olan "genç ve aydın" kuşağa verilen isimdir.
Etimolojisi
İlk defa 1828 yılında tarafından dönemin Genç Osmanlı nesline atıfta bulunarak kullanılmıştır. Daha sonra 1855’te Ubicenhi II. Mahmut dönemindeki reform hareketine katılan devlet adamlarını hem de Abdülmecid döneminin Batılılaşma yanlısı Tanzimatçılarını tanımlamak için “jeune turquie de Mahmut” ve “jeune Turquie d’Abdul Medjid” ifadelerini kullanmıştır. Bu terimleri kavram olarak ilk kullanan kişi olmuştur.
Genç Türkler kavramı yeni bir kavram değildir. Bu kavramların kullanımı daha çok Avrupa’da oluşan yönetime muhalif kesimlerin oluşturdukları partilerin bir benzeri gibi görünmek olduğu için kullanılmıştır. Almanya’daki genç Almanya akımı (ayrıca bu akım siyasi bir muhalif akımı olduğu kadar bir edebî akımdır.), İtalya’da ortaya çıkan genç İtalya akımı, Polonya’daki genç Polonya akımıdır. Bu akımlar siyasi muhalif bir akım olduğu kadar edebiyat akımlarıdır. Edebî düşünceleri, siyasetle iç içe geçmiş kişilerdir. Avrupalı yazarlar yeni Osmanlılara bu sıfat ve terimleri kullanmıştır. Yeni Osmanlılar ise “jevne Turqvie”yi eski Türk grubunun muhalifi olarak göstermişlerdir. Bu söylemi Yeni Osmanlılar cemiyetinin kuruluş belgesinde göstermiştir.
Tarihi
Bahsedilen Osmanlı dönemindeki bu Jön Türk grubu gibi olan muhalif kesimlere her dönemde buna benzer isimler verilmiştir. Her yenilikçi kesime “Genç Türkler, Genç Osmanlılar, Jön Türkler” gibi adlar verilmiştir. Özellikle 1800’lü yıllardan sonra bu akımlar güçlendiği için bu terimlere sıkça rastlanmıştır. Örneğin, 1890 yılında Georges Badis adlı bir şahıs sarayı Genç Türkiye adında Kanun-i Esasi yanlılarını çatısı altında toplayabilecek bir gazete kurmakla tehdit etmiştir.
Jön Türklerin ideolojisine bakıldığında ise bunların bakış açıları Fransa’daki burjuvazi kesiminin bakış açısıyla örtüştürülebilir. Nasıl Fransa’da burjuvazi gücünü arttırdıktan sonra yönetime sesini duyurmaya çalışmak için siyasi bir çekişmenin içine girdiyse, aynı şekilde Jön Türkler olarak adlanan kişiler de Avrupa’daki yeniliklerden etkilenip aydın kesiminin desteğiyle yönetimdeki kişilere karşı benzer bir mücadeleye girmiştir. Bu mücadele kanlı bir iç savaştan çok edebi yazılarla belli bir kesimi aydınlatıp biçimlendirme şeklinde olmuştur.
Jön Türkler adı altında bulunan kişilerin tek ortak siyasi görüşü, padişahlık yönetiminin altında bir de meclisin bulunarak yönetime katılmasıdır. Hiçbir zaman padişahlık rejimini yıkıp yerine cumhuriyet rejimini getirmeyi düşünmemişlerdir. Karşı oldukları durum Abdülhamid yönetiminin istibdat düzenidir. Baskı ve şiddet düzeninin yönetime ortak bir meclis kurulursa bu durumun düzeleceğini iddia etmişlerdir. Fakat hiçbir zaman padişah yönetimini reddetmemişlerdir. Sadece yönetimine denk bir meclis yönetimi istemişlerdir; ama Jön Türk cemiyeti altındaki kişilere tek tek bakıldığında siyasi görüşlerinin birbirinden çok farklı olduğunu görülebilir.
Jön Türkler cemiyetinde 2000’e kadar üye bulunduğu bilinmektedir. Bu isimler siyasi ortamdan dolayı Osmanlı’da fazla barınamamış ve yaşamlarının çoğunu Avrupa’da ya da Mısır’da sürgün hayatı şeklinde yaşamıştır. Bu cemiyette öne çıkan, dikkat çekmekte olan isimler şunlardır: Abdullah Cevdet, Abdurrahman Bedirhan, Ahmet Rıza, Ahmet Fazlı, Ahmet Ferig, Ahmet Kemal, Ahmet Lütfullah, Ahmet Niyazi, Ahmet Saib, Ali Fahri, Ali Fehmi, Ali Haydar, Ali Şefkati, Bahaeddin Şakir, Derviş Hüma, Edhem Ruhi, Emir Şekib Arslan, Halil Ganem, Hüseyin Tosun, Hüsrev Sami, Hüseyinzade Ali, İbrahim Temo, İshak Sükûti, İsmail Canbulat, İsmail Enver Bey, İsmail Kemal, Mahmut Celaleddin Paşa, Mahir Said, Mehmet Ali Halim Paşa, Hacı İbrahim Paşazade Hamdi, Tarsusizade Münih, Tunalı Hilmi.
Dönemin Şartları
Jön Türkler cemiyetinin şahsiyetlerinin fikir yapısının oluşmasında dönemin şartları da önemli bir rol oynamaktadır. Dönemin önemli siyasi olayları şöyledir:
- İsmen vergiye tabi Bulgaristan’ın kurulması
- Makedonya’da çözülemeyen anlaşmazlıklar
- Yunan çetelerinin faaliyetleri
- Girit’teki sık sık yaşanan ayaklanmalar
- Ermenilerin özerk devlet kurma fikirleri ve faaliyetleri
- Osmanlı’nın elindeki önemli toplumlardan biri olan Arnavutların Avrupa’daki anarşileri
- Arapların dini değil, siyasi yönde uyanışları
- Osmanlıdaki okulların sadece ceplerini doldurmak için bürolarda tembellik yapacak eleman yetiştirmesi
- Mithat Paşa döneminde bastırılan ulema sınıfının yeniden nüfuz kazanması
- II. Abdülhamid’in Osmanlı’yı eski ihtişamlı dönemine geri döndürme çalışmaları sebebiyle yaptığı faaliyetler
Bu siyasi karışıklıklar içerisinde Osmanlı devletinin çok kötü bir yere gittiği görülmektedir. Fakat bu kötü gidişe rağmen Osmanlı toplumunda yaşayan halk bu gidişi pek umursamamaktadır.[] Çünkü Osmanlı halkı denen ortak bir anlayış yoktu. Bu topraklarda yaşayan halk; din, dil, ırk farkı çok çeşitli olduğundan bu siyasi durumu çok fazla önemsemiyorlardı. Hristiyan halk, kendi dinlerini yaşayabileceği bir devletin himayesine girmek için çalışmalarda bulunuyordu. Ayrıca her ırk kendi millî devleti için bir takım çalışmalarda bulunuyordu.[]
Osmanlı’da Basın Hareketleri
Osmanlı aydınını ortaya çıkaran Batılılaşma olgusu Osmanlı Devleti’nin Tanzimat Fermanı’ndan beri izlemeye çalıştığı bir siyasetti.[] Osmanlı aydınları Batı’yı pek fazla bilmedikleri gibi padişahı da pek fazla eleştirmezlerdi. Yine de II. Abdülhamid döneminde etkili olan aydınlar eskisine göre daha bilinçliydi. Bu dönemde yurtdışında bulunan aydınlar Avrupa’yı yakından tanıma fırsatı bulmuşlar ve edindikleri fikri yayma fırsatı bulmuşlardır. II. Abdülhamid rejimine karşı örgütlenmiştir. Amaçları Kanun-i Esasi’yi yeniden yürürlüğe koyup meşrutiyeti getirmekti.
Avrupa’ya kaçan Jön Türkler bu dönemde birçok gazete ve dergi çıkartarak istibdat rejimi ile sıkı bir mücadeleye giriştiler. Yayınladıkları dergi ve gazeteler yabancı postalar aracılığıyla yurda giriyordu. Bu yayınlar 1900’lerden sonra daha da artmıştır. Bu nedenle hükûmet Jön Türkler ile yayınlarını durdurmak için pazarlığa bile oturmuş ve bu durum sıkıntı çeken Jön Türklerin işine gelmiştir. Değerinin kat kat fazlasına satılan yayınlar kapatılmış; ancak Jön Türkler bu faaliyetlerine başka bir isim altında devam etmişlerdir.[]
Jön Türkler 1889-1908 yılları arasında çıkardıkları gazeteler ve dergiler ile fikir hayatına yeni bir yön vermeyi başarmışlardır. Bu yayınlar ise Birleşik Krallık, Fransa, Avusturya, Bulgaristan, İtalya, Yunanistan, Romanya, İsviçre, Brezilya, Belçika, Amerika Birleşik Devletleri ve Kıbrıs olmak üzere 13 ülke ve bölgede Türkçe-yabancı dillerde olmak üzere 152’nin üzerinde gazete veya dergi yayınlamışlardır.[]
Jön Türk Yayınları
Meşveret
Aralık 1895’te Ahmet Rıza tarafından Türkçe ve Fransızca olarak yayınlanmaya başlanmıştır. Gazetesinde meşrutiyeti savunmuş, halkın politik görev bilincine varabilmesi için eğitilmiş gerektiğini ileri sürmüştür. Eğitim ve kültürün üzerinde durmuştur. Bunların yanı sıra çok ağır siyasi yazılar da yazmıştır. Daha sonraları iyice yazılarını ağırlaştıran Ahmet Cevdet’in Osmanlı aleyhine daha cüretkâr davrandığından Fransız savcı tarafından gazetesi kapanacaktı.
Meşveret ile aynı anda Mısır'da yayımlanan “” gazetesini gerekçe gösteren Ahmet Rıza, aynı cemiyetin iki farklı Türkçe gazete çıkarmasının anlamsız olduğunu ileri sürerek Türkçe Meşveret’in yayımını durdurmuştur.
Ancak Mizancı Murat’ın saray ile anlaşarak 'ın yayınına son vermesi üzerine Türkçe Meşveret yeniden yayınlanmaya başlandı. Bu arada Cenevre’de Osmanlı gazetesinin yayımlanması üzerine Ahmet Rıza, Meşveret'i tekrar kapatmıştır. Meşveret, yüksek seviyede bir fikir gazetesi olmaktan öte, sadece öncü bir gazete olmuştur.
Mizan
Ağustos 1886’da İstanbul’da Murat Bey tarafından çıkarılmıştır. Siyasi ve ekonomik özgürlüğe ilişkin yazılarıyla hükûmetin dikkatini çekmesi sonucu Murat Bey, Mısır’a kaçmıştır. İstanbul’da yayınladığı dönemlerde , iktisadi konulara yönelmiştir. Mısır'da Murat Bey'in İstanbul’daki ilimler politikası yerine tahrikçi ve ihtilalci Murat kimliğini ön plana çıkarmış ve İttihatçıların görüşlerini savunmaya başlamıştır. Murat Bey yazılarında basın özgürlüğünün yasal sınırlar içinde sağlanmasından, yargının iyileştirilmesinden, bir danışma kurulunun oluşturulmasından sorumlu bir hükûmet ve ayan meclisinin kurulmasına değinmiştir.
Murat Bey panislamisttir. En büyük ideali, halife aracılığıyla tüm Müslümanların yabancı boyunduruğundan kurtarılıp büyük bir İslam imparatorluğu kurulmasıydı. Özellikle basın yoluyla mücadelesinde Namık Kemal’in etkisinde kaldığını ve yazılarında onu taklit ettiği görülür.Mizancı Murat’ın fikir hayatı bazı dönemlerinde değişiklik göstermesi nedeniyle Ahmet Rıza ile araları açılmıştır. Bu yüzden Jön Türkler bu iki kişi etrafında toplanmıştır. Fikirlerinin değişmesi üzerine Mizancı Murat yurda dönmüş ve ’ı günlük çıkarmaya başlamıştır. Murat Bey burada İttihatçılara karşı bir tutum izlemesi ve 31 Mart ayaklanmasından sonra ise gazetesi kapatılmış ve gözaltına alınarak Rodos’a sürülmüştür.
Osmanlı Gazetesi
Osmanlı Gazetesi, ’ın kapatılmasından sonra İttihat ve Terakki'nin ilk kurucuları İshak Sükûti, Abdullah Cevdet, Tunalı Hilmi gibi kişiler tarafından kurulmuştur. Fransızca, Almanca ve İngilizce dillerinde ilk Jön Türk gazetesidir. Ancak saray bu durumdan rahatsız olmuş ve Afrika’ya gönderilen Jön Türklerin serbest bırakılacağı karşılığında gazetenin kapatılmasını istenmiştir. Gazete bir süre kapatılmış; ancak saray sözünde durmadığından yeniden çıkarılmaya başlanmıştır (1897). Gazete, cumhuriyet yönetiminden bahsetmiştir. Yazılarında da halkı ayaklandırmaya çalışmışlardır. Fakat bu görüş diğer Jön Türklerce kabul görmemiştir. Bir süre sonra gazetenin basına Jön Türkler arasında yeni bir ayrılık ortaya çıkaracak olan prens Sebahaddin geçiyor. Prens Sabahaddin padişahı daha da sert eleştirmeye başlamıştır.
Şura-yı Ümmet
Ahmet Rıza tarafından yayınlanmaya başlanmıştır. Merkeziyetçiliği savunmuştur. İlk sayıda gazetenin ilkeleri şöyle belirtilmiştir:
- 1876 Anayasası'nı tekrar yürürlüğe koymak
- Tüm Osmanlı uyruklarında ortak bir vatanseverlik duygusu yaratmak
- Padişahın hanedanlığını ve tahtını korumak
Yazım kadrosunda, Selanikli Nazım, Ahmet Suip, Yusuf Akçura, Sami Paşazade Sezai, Ahmet Ağaoğlu gibi isimler vardı.
Merkeziyetçiliği savunan Ahmet Rıza karşısında Prens Sabahaddin ise adem-i merkeziyetçiliği tavsiye etmekte ve Terakki adlı Türkçe olarak küçük böyle bir gazete bu tekliflerini savunmuştur. Bu iki fikir meşrutiyetten sonra da devam edecek ve ittihatçılar meşrutiyetten sonra Ahmet Rıza'nın görüşlerini benimseyeceklerdir.
Bunların dışında Kanun-i esasi (1896, Mısır), “Hak” (1899), “Sade-i millet” (1898, Mısır), İkdam, (1866), İbret (1870) gazeteleri de çıkmıştır.
Dergiler
Daha çok bilimsel nitelikli yazılar yayınlandı. Değişik yerlerde basılmıştır.
- Şikaya Dergisi (1893, Şikaya).
- Şark ve Garb (1896, Paris).
- Musavve (1900).
- Mecmua-i Kemal (1905).
- İçtihat (1904).
İbrahim Şinasi Efendi
Batıyı örnek alan ilk şair, ilk oyun yazarıdır. Ayrıca o, Agah efendi ile beraber ilk özel gazetecidir. İslami ilimler öğrenirken, bir Fransız yazarından da Fransızca öğrendi. Mustafa Reşit Paşanın himayesinde Paris’e gönderildi.
İstanbul’a döndüğünde eski görevine dönüp Meclis-i Maarif üyeliğine atandı. Fakat, hükûmete Mehmet Emin Ali Paşa gelince aralarında sorun oldu (sakal sorunu) ve sakal bahanesinden görevinden uzaklaştırıldı. Asıl sebep Mustafa Reşit’in adamı olmasıydı.
1860'ta Agah Efendi ile Tercüman-ı Ahval’i çıkardı. Şair Evlenmesi'ni yazdı. Şinasi tasvir-i efkar’ı kurduktan sonra, Namık Kemal gazeteye dâhil oldu. Daha sonra Paris’e gitmek zorunda kaldı (Ali ile münasebetleri yüzünden). Daha sonra Fransa-Prusya savaşından dolayı İstanbul’a dönmek zorunda kaldı. Yalnızlık ve sefalet içinde öldü.
Şinasi’yi önemli yapan diğer bir faktörde batı uygarlığını benimsemesiydi. Akıl, bilim, insaniyetçilik ve adalet onun için büyük değerlerdi. Bu yüzden Namık Kemal ve onun kuşağındaki birçok isme yol gösterici oldu.
Meşrutiyetçi değildi. Siyasi rejimle sorunu yoktu.
Namık Kemal
Namık Kemal yenilikçi şairlerden biridir. Fakat Babiali tercüme odasına tercüman olarak girmeden önce divan şiiriyle de çok alakalıydı. Tercüme memurluğu sırasında Fransızca öğrendi ve tanıştığı batı kültürü çok ilgisini çekti. Daha sonra Şinasi ile tanıştı Tasvir-i Efkâr’da çevirileri yayınladı. Şinasi Fransa’ya gidince başyazar oldu. Artık daha çok fikirlerini yazabilme fırsatı buldu. Fakat, hükûmet Namık Kemal isminden rahatsız oluyordu. Bunun tek sebebi Tasvir-i Efkâr yazıları değildi. İttifak-i Hamiyet adlı gizli örgütle ilişkisi ortaya çıkınca hükûmet tarafından Erzurum vali yardımcılığına sürüldü. Burada barınamayacağını anlayınca Mustafa Fazıl Paşa’nın davetiyle Paris’e kaçtı. Fazıl Paşa’nın önderliğinde orada Yeni Osmanlılar Cemiyeti’ni kurdular. Tasvir-i Efkâr’da dış siyasetle ve bazı toplumsal sorunları yazan Namık Kemal, Avrupa’daki özgürlükten yararlanacak temel siyasi sorunları tartışmaya başladılar. Tabii bu durumu J. Locke ve J.J. Rousseau gibi aydınlar çok etkilemiştir.
N. Kemal ve arkadaşlarının siyasi muhalefeti padişaha değil daha çok Ali Paşa yönetimineydi. Avrupa’dan alınan kanunların doğrudan uygulanmasına karşıydı. N. Kemal uzun Avrupa macerasından sonra Ali Paşa ile anlaşarak gazetecilik yapmamak şartıyla memlekete çağrıldı. Ali Paşa öldükten sonra yazılarına devam etti. Daha sonra Mithat Paşa, N. Kemal’i İstanbul’dan uzaklaştırarak Gelibolu’ya sürdü. Fakat burada da yolsuzlukla mücadele ederek tekrar azledildi ve İstanbul’a geri döndü.
Bu dönemde yazdığı “Vatan yahut Silistre” büyük ses getirdi. Vatanseverleri coşturdu. Sokaklarda N. Kemal lehinde gösteriler yapılmaya başlandı. N. Kemal birden halk kahramanı oldu ve bir anda birçok grup galeyana geldi. Tabii bu durum N. Kemal’i tekrar potansiyel bir tehlike haline getirdi. Mağusa’ya sürgün edildi. Otuz sekiz ay burada yaşadı; daha sonra taht değişikliği nedeniyle (V. Murat) geri geldi.
II. Abdülhamid rejiminde Kanun-i Esasi’yi hazırlayan kurulda yer aldı. Fakat II. Abdülhamid’le arası açıldı. Rodos, Sakız, Midilli gibi Ege adalarında, hayatının geri kalanını çoğunda olduğu gibi sürgün geçirdi. Onun fikirleri şöyleydi: Eğitim Türkçe yapılmalı, Vatanın istikbali için eğitim ve kültür alanında çaba harcanmalıydı. Köylünün ağır vergi yükü hafifletilmelidir.
Ali Suavi
Kendini ulema saydığı ve kıyafetlerini benimsediği bilinmektedir. Muhbir gazetesinde Ali Paşa’yı eleştirel yazılar yazmış ve Mehmet Fazıl’ın birkaç yazısını gazetenin köşesinde yayınladığı için Yeni Osmanlıların arasına girmiştir. Bu durumlardan sonra Kastamonu’ya sürüldü. Birçok Yeni Osmanlı gibi hayati tehlikeden dolayı Paris’e kaçtı (M. Fazıl’ın çağrısı üzerine). Fakat sonraki dönemde bir mesele yüzünden anlaşmazlık yaşandı ve Muhbir gazetesini yayınlamayı durdurdu (Londra’da yayınlanıyordu).
Suavi; hırçın, aşırılıklarla dolu, uyumsuz, iddialı, dost tutamayan bir insandı.[]
Sonraki süreçte önce Fransa’da Ulûm gazetesini çıkarmaya başladı. Fakat sonraki süreçte koptuğu arkadaşlarının karşısına geçerek meşrutiyet yanlısı bir yayın olan “Muvakkaten, Ulûm Müşterilerine” gazetelerini çıkarmaya başladı. Tabii bu yanlı tutum II. Abdülhamid’le barışmasını sağladı ve geri döndü. Sonra Galatasaray’a müdür oldu. Fakat sonraki süreçte II. Abdülhamid’den kaynaklanan bir sebepten olacak ki II. Abdülhamid’in Çırağan Baskınında öldürülmüştür.
Genç Osmanlılar Suavi’den pek hazzetmediler. Bunun sebebi meşrutiyetçi tutumu olabilir. Hatta İngiliz ajanı olduğu bile iddia edilmiştir. Düşüncelerine gelecek olursak eğer tabii bu düşünceleri otorite yanlısı tutumu benimsemeden önceki düşünceler;
- Cumhuriyet Dönemi’nde K. Atatürk’ün kurduğu yapıyı ilk olarak dillendiren kişilerden biridir.
- Laikliği savunmuştur.
- Halifelik konusundaki görüşleri (Halifelik kurum değildir).
- Cumhuriyet yönetimini ortaya atmıştır (Sultan yine bulunur).
- Fakat Suavi çok fazla Batıcı değildir. Ulemayı destekler (Askerden daha üstündür).
- Türklerin yüksek nitelikli bir millet olduğunu ortaya atar.
- İslamiyet’e en büyük katkının Türkler tarafından yapıldığını iddia eder.
- Türkçenin büyük bir dil olduğunu söyler. Yabancı sözcük kullanımına karşı çıkar. Dış Türklerle yazın ilişkide olunmasını savunur.
- Medreseler kapatılmalı, sarık kaldırılmalı, din dersi Türkçe verilmelidir.
- Osmanlı'da bankalar kurulmalı ve fabrikalar açılmalıdır, der.
Ahmet Cevdet Paşa
Cevdet, paşa olarak Halep’e tayin edildi. Daha sonra 1868’de Divan-ı Ahkem-i Adliye reisliğine getirildi. Burada Fransız medeni kanunu kabul ettirmeye çalışan Mithat Paşa ve yandaşlarına karşı Mecelle’i yazarak kabul ettirdi. Bu süreçten sonra çeşitli devlet memurluklarında bulundu ve Abdulhamid’in önemli görevlerini, Ahmet Cevdet’e yaptırırdı. Mithat Paşayı tutuklatmak görevi de bunların arasındadır.
Cevdet’e göre Avrupa fetihlerinden önce Müslümanlar tek bayrak altında toplanmalı daha sonra Avrupa fetihleri başlamalıydı. Bu durumda devlet daha uzun ömürlü olabilirdi. Cevdet Bey, döneme daha uygun bir fikir olarak İslam birliğini destekliyordu. Cevdet Bey, kanun-i esasiyi gereksiz buluyordu çünkü Şeriat-i Garra zaten bir kanun-i esasiydi. Ayrıca Osmanlı'nın asıl gücünün Türklerden oluştuğunu belirtmiştir.
Ahmet Rıza
Ahmet Rıza, Galatasaray’da eğitim gördükten sonra Fransa’ya tarım eğitimi almaya gitti. Burada pozitivizmi benimsedi ve August Comte’un öğrencisi olan Pierre Lafitte’in derslerine devam etti. Pozitivizm; metafiziği reddeder, bilimin üstünlüğünü kabul eder.
Pozitivizm, onun için çekiciydi çünkü:
- Hristiyanlıkla ilgisi yoktu ve dinin (İslamiyet) Osmanlı toplumu üzerindeki etkisinin farkındaydı (dayanışma esası).
- Osmanlı, padişahlarının keyfî şeklindeki yönetimine tabiydi.
- Büyük bir sarsıntı (siyasi çalkantı ya da savaş) durumunda devlet dağılıp gidebilirdi.
- Topluma yön verecek olan uzmanlardı (Ahmet Rıza, topluma tepeden bakan bir kişilikti.).
Ahmet Rıza İttihat ve Terakki'ye girdi ve Mesveret’i çıkarmaya başladı. Fakat sonra Ayan Meclisi'ne girerek İttihat ve Terakki karşıtı oldu.
Ahmet Rıza’nın Osmanlı’nın ilerlemesi için ortaya diğerlerinden farklı bir fikir de yönetimin değil toplumun değişmesi gerektiğini savunmasıdır.
Abdullah Cevdet
Cevdet, Jön Türklerin içinde en entelektüellerden biri olduğu kadar en çalışkanlarından da biridir. Siyaset, toplum bilimi, psikoloji, edebiyat gibi konularda yazdığı pek çok kitap, makale ve yaptığı çeviriler önemini ve değerini göstermek açısından yeterli olabilir. Ateist olması fikirlerinin geniş kitlelere ulaşmasını engellemiştir.
Prens Sebahattin
Sebahattin’e göre istibdat, toplumun şartlarının bir getirisiydi. Eğer toplum şartları değiştirilmezse istibdat tekrar yaşanabilecek bir durumdur. Prens Sebahattin, Ali Rıza karşıtı gruplar ademimerkeziyetçiliği savunur.
1902 Jön Türk Kongresi'nde ademimerkeziyetçilik fikrini getiren Sebahattin bir bölünmeye yol açtı. Ademimerkeziyetçiler olarak ayrılan grupta Sebahattin, Nihat, Reşat, Dr. Rıfat, Miralay Zeki gibi kişiler ve Teşebbüs-i Şahsi ve Adem-i Merkeziyet Cemiyeti yer aldı.
Yusuf Akçura
1908’e kadarki dönemde Akçura, Meşveret ve Şüra-i Ümmet’te yazılar yazdı. Bu yazılardan en önemlisi “Üç Tarz-ı Siyaset” adlı makalesi olmuştur. Bu makaleyi yazarken etkilendiği önemli faktörler vardır:
- Tatar ıslahatçılığı ve çağdaşçılığı (iktisadi ve siyasi gelişim sonucu). Kazan'da İslamiyet çağdaşlaştırılmış, medreselerde müspet ilimler okutulmaya başlanmıştır.
- İslam öncesi Türk tarihine önem vermek; Türklüğü, İslamiyet ile birleştirmemek. Çünkü İslami gelenek, İslam öncesini küçümser ve reddeder.
- Diğer etkilendiği faktör ise Fransa’daki öğrenim sürecinde bazı yaklaşımlardan etkilenmiştir. Bu sayede tarihe ve siyasete düşünce ve idealler yönünden değil de iktisadi yönden bakmayı gerektiği görünüşü benimsedi. Toplumsal Darvinci görüşe göre ise gerçek olan hayat mücadelesidir.
Üç teşkilattan Millet teşkilatı İslam birliği, Türklerin birliği bahsedilir. Bu eserinde Akçura’nın asıl anlatmak istediği Osmanlı’nın tek bir millet olmasının imkânsızlığıdır.
Ayrıca bakınız
Dipnotlar
- Ahmad, Feroz, İttihat ve Terakki (1908-1914), Sander Yayınevi, İstanbul. 1971.
- Akşin, Sina, Jön Türkler ve İttihat ve Terakki, İmge Kitapesi, Ankara. 2001 (3. Baskı).
- Akşin, Sina, Türkiye Tarihi, c. 3, Cem Yayınevi, İstanbul. 2009.
- Georgeon, Francois, Türk Milliyetçiliğinin Kökleri – Yusuf Akçura (1876 - 1935), Tarih Vakfı Yurt Yayınları, İstanbul. 2005.
- Hanioğlu, M. Şükrü, Bir Siyasal Düşünür Olarak Doktor Abdullah Cevdet ve Dönemi, Üçdal Nesriyat Yayınevi, İstanbul. 1981.
- Jorga, Nicolae, Osmanlı İmp. Tarihi, c. 5, Yeditepe Yayınları, İstanbul. 2009.
- Lewis, Bernard, Modern Türkiye’nin Doğusu, TTK, Ankara. 2000.
- Petrosyan, Y. Aşotoviç, Sovyet Gözüyle Jön Türkler, Bilgi Yayınevi. Ankara. 1974.
- Ramsaur, Ernest E. Jön Türkler – 1908 İhtilalinin Doğusu, Pınar Yayınevi, İstanbul. 2004.
- Ülken, Hilmi Ziya, Türkiye’de Çağdaş Düşünce Tarihi, Ülken Yayınevi, İstanbul. 1992.
Kaynakça
- ^ Ozan Örmeci (Eylül-Aralık 2010). (PDF). Öner Gürcan. 22 Şubat 2014 tarihinde kaynağından (PDF) arşivlendi. Erişim tarihi: 7 Şubat 2014.
- ^ Findley, Carter V. Dünya Tarihinde Türkler. 3. Baskı, Timaş Yayınları
- ^ a b M. Şükrü Hanioğlu, “Jön Türkler” c. 23, (Diyanet Vakfı Yayınları, Birinci Baskı), İstanbul 2001, s. 584
- ^ a b Ronald Grigor Suny (Ekim 2009). "Truth in Telling: Reconciling Realities in the Genocide of the Ottoman Armenians". The American Historical Review. Erişim tarihi: 30 Ağustos 2020.
- ^ Murat Demireğer, “Osmanlı’da Basın Hareketleri”, 2008, s. 3
- ^ Sina Akşin, Türkiye Tarihi, c. 3, Cem Yayınevi, Onuncu Baskı, İst. 2009, s. 361
Dış bağlantılar
Wikimedia Commons'ta Jön Türkler ile ilgili ortam dosyaları bulunmaktadır. |
- Jöntürkler ve İttihat ve Terakki 11 Şubat 2014 tarihinde Wayback Machine sitesinde .
- Jön Türkler 30 Temmuz 2013 tarihinde Wayback Machine sitesinde .
wikipedia, wiki, viki, vikipedia, oku, kitap, kütüphane, kütübhane, ara, ara bul, bul, herşey, ne arasanız burada,hikayeler, makale, kitaplar, öğren, wiki, bilgi, tarih, yukle, izle, telefon için, turk, türk, türkçe, turkce, nasıl yapılır, ne demek, nasıl, yapmak, yapılır, indir, ücretsiz, ücretsiz indir, bedava, bedava indir, mp3, video, mp4, 3gp, jpg, jpeg, gif, png, resim, müzik, şarkı, film, film, oyun, oyunlar, mobil, cep telefonu, telefon, android, ios, apple, samsung, iphone, xiomi, xiaomi, redmi, honor, oppo, nokia, sonya, mi, pc, web, computer, bilgisayar
Jon Turkler Osmanlica ژون تركلر veya Genc Turkler Osmanli Imparatorlugu nun son doneminde ortaya cikan mesrutiyetci ve II Abdulhamid Donemi nde muhalif olan genc ve aydin kusaga verilen isimdir Ikinci Mesrutiyet doneminde Jon Turkler e ait bir afis Enver Pasa nin portresinin bulundugu afiste Osmanli Turkcesi ve Fransizca yasasin vatan yasasin millet yasasin hurriyet yaziyor 1908 EtimolojisiIlk defa 1828 yilinda tarafindan donemin Genc Osmanli nesline atifta bulunarak kullanilmistir Daha sonra 1855 te Ubicenhi II Mahmut donemindeki reform hareketine katilan devlet adamlarini hem de Abdulmecid doneminin Batililasma yanlisi Tanzimatcilarini tanimlamak icin jeune turquie de Mahmut ve jeune Turquie d Abdul Medjid ifadelerini kullanmistir Bu terimleri kavram olarak ilk kullanan kisi olmustur Genc Turkler kavrami yeni bir kavram degildir Bu kavramlarin kullanimi daha cok Avrupa da olusan yonetime muhalif kesimlerin olusturduklari partilerin bir benzeri gibi gorunmek oldugu icin kullanilmistir Almanya daki genc Almanya akimi ayrica bu akim siyasi bir muhalif akimi oldugu kadar bir edebi akimdir Italya da ortaya cikan genc Italya akimi Polonya daki genc Polonya akimidir Bu akimlar siyasi muhalif bir akim oldugu kadar edebiyat akimlaridir Edebi dusunceleri siyasetle ic ice gecmis kisilerdir Avrupali yazarlar yeni Osmanlilara bu sifat ve terimleri kullanmistir Yeni Osmanlilar ise jevne Turqvie yi eski Turk grubunun muhalifi olarak gostermislerdir Bu soylemi Yeni Osmanlilar cemiyetinin kurulus belgesinde gostermistir TarihiPrens Sabahattin in baskanliginda Paris te 4 9 Subat 1902 tarihleri arasinda duzenlenen Osmanli Hurriyetperveran Kongresi ne katilan Jon Turkler Bahsedilen Osmanli donemindeki bu Jon Turk grubu gibi olan muhalif kesimlere her donemde buna benzer isimler verilmistir Her yenilikci kesime Genc Turkler Genc Osmanlilar Jon Turkler gibi adlar verilmistir Ozellikle 1800 lu yillardan sonra bu akimlar guclendigi icin bu terimlere sikca rastlanmistir Ornegin 1890 yilinda Georges Badis adli bir sahis sarayi Genc Turkiye adinda Kanun i Esasi yanlilarini catisi altinda toplayabilecek bir gazete kurmakla tehdit etmistir Jon Turklerin ideolojisine bakildiginda ise bunlarin bakis acilari Fransa daki burjuvazi kesiminin bakis acisiyla ortusturulebilir Nasil Fransa da burjuvazi gucunu arttirdiktan sonra yonetime sesini duyurmaya calismak icin siyasi bir cekismenin icine girdiyse ayni sekilde Jon Turkler olarak adlanan kisiler de Avrupa daki yeniliklerden etkilenip aydin kesiminin destegiyle yonetimdeki kisilere karsi benzer bir mucadeleye girmistir Bu mucadele kanli bir ic savastan cok edebi yazilarla belli bir kesimi aydinlatip bicimlendirme seklinde olmustur Osmanli muhalefeti ilk kongresi I Jon Turk Kongresi Paris 4 Subat 1902 Jon Turkler adi altinda bulunan kisilerin tek ortak siyasi gorusu padisahlik yonetiminin altinda bir de meclisin bulunarak yonetime katilmasidir Hicbir zaman padisahlik rejimini yikip yerine cumhuriyet rejimini getirmeyi dusunmemislerdir Karsi olduklari durum Abdulhamid yonetiminin istibdat duzenidir Baski ve siddet duzeninin yonetime ortak bir meclis kurulursa bu durumun duzelecegini iddia etmislerdir Fakat hicbir zaman padisah yonetimini reddetmemislerdir Sadece yonetimine denk bir meclis yonetimi istemislerdir ama Jon Turk cemiyeti altindaki kisilere tek tek bakildiginda siyasi goruslerinin birbirinden cok farkli oldugunu gorulebilir II Mesrutiyet in ilani sonrasi bir grup Jon Turk un bulundugu fotograf 1909 Dr Nazim Bey Ahmed Riza Prens Mustafa Fazil Pasa Ahmed Saib Samipasazade Sezai Jon Turkler cemiyetinde 2000 e kadar uye bulundugu bilinmektedir Bu isimler siyasi ortamdan dolayi Osmanli da fazla barinamamis ve yasamlarinin cogunu Avrupa da ya da Misir da surgun hayati seklinde yasamistir Bu cemiyette one cikan dikkat cekmekte olan isimler sunlardir Abdullah Cevdet Abdurrahman Bedirhan Ahmet Riza Ahmet Fazli Ahmet Ferig Ahmet Kemal Ahmet Lutfullah Ahmet Niyazi Ahmet Saib Ali Fahri Ali Fehmi Ali Haydar Ali Sefkati Bahaeddin Sakir Dervis Huma Edhem Ruhi Emir Sekib Arslan Halil Ganem Huseyin Tosun Husrev Sami Huseyinzade Ali Ibrahim Temo Ishak Sukuti Ismail Canbulat Ismail Enver Bey Ismail Kemal Mahmut Celaleddin Pasa Mahir Said Mehmet Ali Halim Pasa Haci Ibrahim Pasazade Hamdi Tarsusizade Munih Tunali Hilmi Donemin SartlariSultana karsi gosteri Istanbul 1908 Jon Turkler cemiyetinin sahsiyetlerinin fikir yapisinin olusmasinda donemin sartlari da onemli bir rol oynamaktadir Donemin onemli siyasi olaylari soyledir Ismen vergiye tabi Bulgaristan in kurulmasi Makedonya da cozulemeyen anlasmazliklar Yunan cetelerinin faaliyetleri Girit teki sik sik yasanan ayaklanmalar Ermenilerin ozerk devlet kurma fikirleri ve faaliyetleri Osmanli nin elindeki onemli toplumlardan biri olan Arnavutlarin Avrupa daki anarsileri Araplarin dini degil siyasi yonde uyanislari Osmanlidaki okullarin sadece ceplerini doldurmak icin burolarda tembellik yapacak eleman yetistirmesi Mithat Pasa doneminde bastirilan ulema sinifinin yeniden nufuz kazanmasi II Abdulhamid in Osmanli yi eski ihtisamli donemine geri dondurme calismalari sebebiyle yaptigi faaliyetler Bu siyasi karisikliklar icerisinde Osmanli devletinin cok kotu bir yere gittigi gorulmektedir Fakat bu kotu gidise ragmen Osmanli toplumunda yasayan halk bu gidisi pek umursamamaktadir kaynak belirtilmeli Cunku Osmanli halki denen ortak bir anlayis yoktu Bu topraklarda yasayan halk din dil irk farki cok cesitli oldugundan bu siyasi durumu cok fazla onemsemiyorlardi Hristiyan halk kendi dinlerini yasayabilecegi bir devletin himayesine girmek icin calismalarda bulunuyordu Ayrica her irk kendi milli devleti icin bir takim calismalarda bulunuyordu kaynak belirtilmeli Osmanli da Basin HareketleriOsmanli aydinini ortaya cikaran Batililasma olgusu Osmanli Devleti nin Tanzimat Fermani ndan beri izlemeye calistigi bir siyasetti kaynak belirtilmeli Osmanli aydinlari Bati yi pek fazla bilmedikleri gibi padisahi da pek fazla elestirmezlerdi Yine de II Abdulhamid doneminde etkili olan aydinlar eskisine gore daha bilincliydi Bu donemde yurtdisinda bulunan aydinlar Avrupa yi yakindan tanima firsati bulmuslar ve edindikleri fikri yayma firsati bulmuslardir II Abdulhamid rejimine karsi orgutlenmistir Amaclari Kanun i Esasi yi yeniden yururluge koyup mesrutiyeti getirmekti Avrupa ya kacan Jon Turkler bu donemde bircok gazete ve dergi cikartarak istibdat rejimi ile siki bir mucadeleye giristiler Yayinladiklari dergi ve gazeteler yabanci postalar araciligiyla yurda giriyordu Bu yayinlar 1900 lerden sonra daha da artmistir Bu nedenle hukumet Jon Turkler ile yayinlarini durdurmak icin pazarliga bile oturmus ve bu durum sikinti ceken Jon Turklerin isine gelmistir Degerinin kat kat fazlasina satilan yayinlar kapatilmis ancak Jon Turkler bu faaliyetlerine baska bir isim altinda devam etmislerdir kaynak belirtilmeli Jon Turkler 1889 1908 yillari arasinda cikardiklari gazeteler ve dergiler ile fikir hayatina yeni bir yon vermeyi basarmislardir Bu yayinlar ise Birlesik Krallik Fransa Avusturya Bulgaristan Italya Yunanistan Romanya Isvicre Brezilya Belcika Amerika Birlesik Devletleri ve Kibris olmak uzere 13 ulke ve bolgede Turkce yabanci dillerde olmak uzere 152 nin uzerinde gazete veya dergi yayinlamislardir kaynak belirtilmeli Jon Turk YayinlariMesveret Aralik 1895 te Ahmet Riza tarafindan Turkce ve Fransizca olarak yayinlanmaya baslanmistir Gazetesinde mesrutiyeti savunmus halkin politik gorev bilincine varabilmesi icin egitilmis gerektigini ileri surmustur Egitim ve kulturun uzerinde durmustur Bunlarin yani sira cok agir siyasi yazilar da yazmistir Daha sonralari iyice yazilarini agirlastiran Ahmet Cevdet in Osmanli aleyhine daha curetkar davrandigindan Fransiz savci tarafindan gazetesi kapanacakti Mesveret ile ayni anda Misir da yayimlanan gazetesini gerekce gosteren Ahmet Riza ayni cemiyetin iki farkli Turkce gazete cikarmasinin anlamsiz oldugunu ileri surerek Turkce Mesveret in yayimini durdurmustur Ancak Mizanci Murat in saray ile anlasarak in yayinina son vermesi uzerine Turkce Mesveret yeniden yayinlanmaya baslandi Bu arada Cenevre de Osmanli gazetesinin yayimlanmasi uzerine Ahmet Riza Mesveret i tekrar kapatmistir Mesveret yuksek seviyede bir fikir gazetesi olmaktan ote sadece oncu bir gazete olmustur Mizan Agustos 1886 da Istanbul da Murat Bey tarafindan cikarilmistir Siyasi ve ekonomik ozgurluge iliskin yazilariyla hukumetin dikkatini cekmesi sonucu Murat Bey Misir a kacmistir Istanbul da yayinladigi donemlerde iktisadi konulara yonelmistir Misir da Murat Bey in Istanbul daki ilimler politikasi yerine tahrikci ve ihtilalci Murat kimligini on plana cikarmis ve Ittihatcilarin goruslerini savunmaya baslamistir Murat Bey yazilarinda basin ozgurlugunun yasal sinirlar icinde saglanmasindan yarginin iyilestirilmesinden bir danisma kurulunun olusturulmasindan sorumlu bir hukumet ve ayan meclisinin kurulmasina deginmistir Murat Bey panislamisttir En buyuk ideali halife araciligiyla tum Muslumanlarin yabanci boyundurugundan kurtarilip buyuk bir Islam imparatorlugu kurulmasiydi Ozellikle basin yoluyla mucadelesinde Namik Kemal in etkisinde kaldigini ve yazilarinda onu taklit ettigi gorulur Mizanci Murat in fikir hayati bazi donemlerinde degisiklik gostermesi nedeniyle Ahmet Riza ile aralari acilmistir Bu yuzden Jon Turkler bu iki kisi etrafinda toplanmistir Fikirlerinin degismesi uzerine Mizanci Murat yurda donmus ve i gunluk cikarmaya baslamistir Murat Bey burada Ittihatcilara karsi bir tutum izlemesi ve 31 Mart ayaklanmasindan sonra ise gazetesi kapatilmis ve gozaltina alinarak Rodos a surulmustur Musluman Ermeni Rum liderlerin Mesrutiyet bildirimiOsmanli Gazetesi Osmanli Gazetesi in kapatilmasindan sonra Ittihat ve Terakki nin ilk kuruculari Ishak Sukuti Abdullah Cevdet Tunali Hilmi gibi kisiler tarafindan kurulmustur Fransizca Almanca ve Ingilizce dillerinde ilk Jon Turk gazetesidir Ancak saray bu durumdan rahatsiz olmus ve Afrika ya gonderilen Jon Turklerin serbest birakilacagi karsiliginda gazetenin kapatilmasini istenmistir Gazete bir sure kapatilmis ancak saray sozunde durmadigindan yeniden cikarilmaya baslanmistir 1897 Gazete cumhuriyet yonetiminden bahsetmistir Yazilarinda da halki ayaklandirmaya calismislardir Fakat bu gorus diger Jon Turklerce kabul gormemistir Bir sure sonra gazetenin basina Jon Turkler arasinda yeni bir ayrilik ortaya cikaracak olan prens Sebahaddin geciyor Prens Sabahaddin padisahi daha da sert elestirmeye baslamistir Sura yi Ummet Ahmet Riza tarafindan yayinlanmaya baslanmistir Merkeziyetciligi savunmustur Ilk sayida gazetenin ilkeleri soyle belirtilmistir 1876 Anayasasi ni tekrar yururluge koymak Tum Osmanli uyruklarinda ortak bir vatanseverlik duygusu yaratmak Padisahin hanedanligini ve tahtini korumak Yazim kadrosunda Selanikli Nazim Ahmet Suip Yusuf Akcura Sami Pasazade Sezai Ahmet Agaoglu gibi isimler vardi Merkeziyetciligi savunan Ahmet Riza karsisinda Prens Sabahaddin ise adem i merkeziyetciligi tavsiye etmekte ve Terakki adli Turkce olarak kucuk boyle bir gazete bu tekliflerini savunmustur Bu iki fikir mesrutiyetten sonra da devam edecek ve ittihatcilar mesrutiyetten sonra Ahmet Riza nin goruslerini benimseyeceklerdir Bunlarin disinda Kanun i esasi 1896 Misir Hak 1899 Sade i millet 1898 Misir Ikdam 1866 Ibret 1870 gazeteleri de cikmistir Dergiler Daha cok bilimsel nitelikli yazilar yayinlandi Degisik yerlerde basilmistir Sikaya Dergisi 1893 Sikaya Sark ve Garb 1896 Paris Musavve 1900 Mecmua i Kemal 1905 Ictihat 1904 Ibrahim Sinasi EfendiBatiyi ornek alan ilk sair ilk oyun yazaridir Ayrica o Agah efendi ile beraber ilk ozel gazetecidir Islami ilimler ogrenirken bir Fransiz yazarindan da Fransizca ogrendi Mustafa Resit Pasanin himayesinde Paris e gonderildi Istanbul a dondugunde eski gorevine donup Meclis i Maarif uyeligine atandi Fakat hukumete Mehmet Emin Ali Pasa gelince aralarinda sorun oldu sakal sorunu ve sakal bahanesinden gorevinden uzaklastirildi Asil sebep Mustafa Resit in adami olmasiydi 1860 ta Agah Efendi ile Tercuman i Ahval i cikardi Sair Evlenmesi ni yazdi Sinasi tasvir i efkar i kurduktan sonra Namik Kemal gazeteye dahil oldu Daha sonra Paris e gitmek zorunda kaldi Ali ile munasebetleri yuzunden Daha sonra Fransa Prusya savasindan dolayi Istanbul a donmek zorunda kaldi Yalnizlik ve sefalet icinde oldu Sinasi yi onemli yapan diger bir faktorde bati uygarligini benimsemesiydi Akil bilim insaniyetcilik ve adalet onun icin buyuk degerlerdi Bu yuzden Namik Kemal ve onun kusagindaki bircok isme yol gosterici oldu Mesrutiyetci degildi Siyasi rejimle sorunu yoktu Namik KemalNamik Kemal yenilikci sairlerden biridir Fakat Babiali tercume odasina tercuman olarak girmeden once divan siiriyle de cok alakaliydi Tercume memurlugu sirasinda Fransizca ogrendi ve tanistigi bati kulturu cok ilgisini cekti Daha sonra Sinasi ile tanisti Tasvir i Efkar da cevirileri yayinladi Sinasi Fransa ya gidince basyazar oldu Artik daha cok fikirlerini yazabilme firsati buldu Fakat hukumet Namik Kemal isminden rahatsiz oluyordu Bunun tek sebebi Tasvir i Efkar yazilari degildi Ittifak i Hamiyet adli gizli orgutle iliskisi ortaya cikinca hukumet tarafindan Erzurum vali yardimciligina suruldu Burada barinamayacagini anlayinca Mustafa Fazil Pasa nin davetiyle Paris e kacti Fazil Pasa nin onderliginde orada Yeni Osmanlilar Cemiyeti ni kurdular Tasvir i Efkar da dis siyasetle ve bazi toplumsal sorunlari yazan Namik Kemal Avrupa daki ozgurlukten yararlanacak temel siyasi sorunlari tartismaya basladilar Tabii bu durumu J Locke ve J J Rousseau gibi aydinlar cok etkilemistir N Kemal ve arkadaslarinin siyasi muhalefeti padisaha degil daha cok Ali Pasa yonetimineydi Avrupa dan alinan kanunlarin dogrudan uygulanmasina karsiydi N Kemal uzun Avrupa macerasindan sonra Ali Pasa ile anlasarak gazetecilik yapmamak sartiyla memlekete cagrildi Ali Pasa oldukten sonra yazilarina devam etti Daha sonra Mithat Pasa N Kemal i Istanbul dan uzaklastirarak Gelibolu ya surdu Fakat burada da yolsuzlukla mucadele ederek tekrar azledildi ve Istanbul a geri dondu Bu donemde yazdigi Vatan yahut Silistre buyuk ses getirdi Vatanseverleri costurdu Sokaklarda N Kemal lehinde gosteriler yapilmaya baslandi N Kemal birden halk kahramani oldu ve bir anda bircok grup galeyana geldi Tabii bu durum N Kemal i tekrar potansiyel bir tehlike haline getirdi Magusa ya surgun edildi Otuz sekiz ay burada yasadi daha sonra taht degisikligi nedeniyle V Murat geri geldi II Abdulhamid rejiminde Kanun i Esasi yi hazirlayan kurulda yer aldi Fakat II Abdulhamid le arasi acildi Rodos Sakiz Midilli gibi Ege adalarinda hayatinin geri kalanini cogunda oldugu gibi surgun gecirdi Onun fikirleri soyleydi Egitim Turkce yapilmali Vatanin istikbali icin egitim ve kultur alaninda caba harcanmaliydi Koylunun agir vergi yuku hafifletilmelidir Ali SuaviKendini ulema saydigi ve kiyafetlerini benimsedigi bilinmektedir Muhbir gazetesinde Ali Pasa yi elestirel yazilar yazmis ve Mehmet Fazil in birkac yazisini gazetenin kosesinde yayinladigi icin Yeni Osmanlilarin arasina girmistir Bu durumlardan sonra Kastamonu ya suruldu Bircok Yeni Osmanli gibi hayati tehlikeden dolayi Paris e kacti M Fazil in cagrisi uzerine Fakat sonraki donemde bir mesele yuzunden anlasmazlik yasandi ve Muhbir gazetesini yayinlamayi durdurdu Londra da yayinlaniyordu Suavi hircin asiriliklarla dolu uyumsuz iddiali dost tutamayan bir insandi kaynak belirtilmeli Sonraki surecte once Fransa da Ulum gazetesini cikarmaya basladi Fakat sonraki surecte koptugu arkadaslarinin karsisina gecerek mesrutiyet yanlisi bir yayin olan Muvakkaten Ulum Musterilerine gazetelerini cikarmaya basladi Tabii bu yanli tutum II Abdulhamid le barismasini sagladi ve geri dondu Sonra Galatasaray a mudur oldu Fakat sonraki surecte II Abdulhamid den kaynaklanan bir sebepten olacak ki II Abdulhamid in Ciragan Baskininda oldurulmustur Genc Osmanlilar Suavi den pek hazzetmediler Bunun sebebi mesrutiyetci tutumu olabilir Hatta Ingiliz ajani oldugu bile iddia edilmistir Dusuncelerine gelecek olursak eger tabii bu dusunceleri otorite yanlisi tutumu benimsemeden onceki dusunceler Cumhuriyet Donemi nde K Ataturk un kurdugu yapiyi ilk olarak dillendiren kisilerden biridir Laikligi savunmustur Halifelik konusundaki gorusleri Halifelik kurum degildir Cumhuriyet yonetimini ortaya atmistir Sultan yine bulunur Fakat Suavi cok fazla Batici degildir Ulemayi destekler Askerden daha ustundur Turklerin yuksek nitelikli bir millet oldugunu ortaya atar Islamiyet e en buyuk katkinin Turkler tarafindan yapildigini iddia eder Turkcenin buyuk bir dil oldugunu soyler Yabanci sozcuk kullanimina karsi cikar Dis Turklerle yazin iliskide olunmasini savunur Medreseler kapatilmali sarik kaldirilmali din dersi Turkce verilmelidir Osmanli da bankalar kurulmali ve fabrikalar acilmalidir der Ahmet Cevdet PasaCevdet pasa olarak Halep e tayin edildi Daha sonra 1868 de Divan i Ahkem i Adliye reisligine getirildi Burada Fransiz medeni kanunu kabul ettirmeye calisan Mithat Pasa ve yandaslarina karsi Mecelle i yazarak kabul ettirdi Bu surecten sonra cesitli devlet memurluklarinda bulundu ve Abdulhamid in onemli gorevlerini Ahmet Cevdet e yaptirirdi Mithat Pasayi tutuklatmak gorevi de bunlarin arasindadir Cevdet e gore Avrupa fetihlerinden once Muslumanlar tek bayrak altinda toplanmali daha sonra Avrupa fetihleri baslamaliydi Bu durumda devlet daha uzun omurlu olabilirdi Cevdet Bey doneme daha uygun bir fikir olarak Islam birligini destekliyordu Cevdet Bey kanun i esasiyi gereksiz buluyordu cunku Seriat i Garra zaten bir kanun i esasiydi Ayrica Osmanli nin asil gucunun Turklerden olustugunu belirtmistir Ahmet RizaAhmet Riza 1894 ilk Meclis i Mebusan Baskani Ahmet Riza Galatasaray da egitim gordukten sonra Fransa ya tarim egitimi almaya gitti Burada pozitivizmi benimsedi ve August Comte un ogrencisi olan Pierre Lafitte in derslerine devam etti Pozitivizm metafizigi reddeder bilimin ustunlugunu kabul eder Pozitivizm onun icin cekiciydi cunku Hristiyanlikla ilgisi yoktu ve dinin Islamiyet Osmanli toplumu uzerindeki etkisinin farkindaydi dayanisma esasi Osmanli padisahlarinin keyfi seklindeki yonetimine tabiydi Buyuk bir sarsinti siyasi calkanti ya da savas durumunda devlet dagilip gidebilirdi Topluma yon verecek olan uzmanlardi Ahmet Riza topluma tepeden bakan bir kisilikti Ahmet Riza Ittihat ve Terakki ye girdi ve Mesveret i cikarmaya basladi Fakat sonra Ayan Meclisi ne girerek Ittihat ve Terakki karsiti oldu Ahmet Riza nin Osmanli nin ilerlemesi icin ortaya digerlerinden farkli bir fikir de yonetimin degil toplumun degismesi gerektigini savunmasidir Abdullah CevdetCevdet Jon Turklerin icinde en entelektuellerden biri oldugu kadar en caliskanlarindan da biridir Siyaset toplum bilimi psikoloji edebiyat gibi konularda yazdigi pek cok kitap makale ve yaptigi ceviriler onemini ve degerini gostermek acisindan yeterli olabilir Ateist olmasi fikirlerinin genis kitlelere ulasmasini engellemistir Prens SebahattinSebahattin e gore istibdat toplumun sartlarinin bir getirisiydi Eger toplum sartlari degistirilmezse istibdat tekrar yasanabilecek bir durumdur Prens Sebahattin Ali Riza karsiti gruplar ademimerkeziyetciligi savunur 1902 Jon Turk Kongresi nde ademimerkeziyetcilik fikrini getiren Sebahattin bir bolunmeye yol acti Ademimerkeziyetciler olarak ayrilan grupta Sebahattin Nihat Resat Dr Rifat Miralay Zeki gibi kisiler ve Tesebbus i Sahsi ve Adem i Merkeziyet Cemiyeti yer aldi Yusuf AkcuraYusuf Akcura 1908 e kadarki donemde Akcura Mesveret ve Sura i Ummet te yazilar yazdi Bu yazilardan en onemlisi Uc Tarz i Siyaset adli makalesi olmustur Bu makaleyi yazarken etkilendigi onemli faktorler vardir Tatar islahatciligi ve cagdasciligi iktisadi ve siyasi gelisim sonucu Kazan da Islamiyet cagdaslastirilmis medreselerde muspet ilimler okutulmaya baslanmistir Islam oncesi Turk tarihine onem vermek Turklugu Islamiyet ile birlestirmemek Cunku Islami gelenek Islam oncesini kucumser ve reddeder Diger etkilendigi faktor ise Fransa daki ogrenim surecinde bazi yaklasimlardan etkilenmistir Bu sayede tarihe ve siyasete dusunce ve idealler yonunden degil de iktisadi yonden bakmayi gerektigi gorunusu benimsedi Toplumsal Darvinci goruse gore ise gercek olan hayat mucadelesidir Uc teskilattan Millet teskilati Islam birligi Turklerin birligi bahsedilir Bu eserinde Akcura nin asil anlatmak istedigi Osmanli nin tek bir millet olmasinin imkansizligidir Ayrica bakinizJon Turk Kongresi 1902 Jon Turk Kongresi 1907 Osmanli Imparatorlugu nda liberalizm Osmanli Imparatorlugu nda sosyalizmDipnotlarAhmad Feroz Ittihat ve Terakki 1908 1914 Sander Yayinevi Istanbul 1971 Aksin Sina Jon Turkler ve Ittihat ve Terakki Imge Kitapesi Ankara 2001 3 Baski Aksin Sina Turkiye Tarihi c 3 Cem Yayinevi Istanbul 2009 Georgeon Francois Turk Milliyetciliginin Kokleri Yusuf Akcura 1876 1935 Tarih Vakfi Yurt Yayinlari Istanbul 2005 Hanioglu M Sukru Bir Siyasal Dusunur Olarak Doktor Abdullah Cevdet ve Donemi Ucdal Nesriyat Yayinevi Istanbul 1981 Jorga Nicolae Osmanli Imp Tarihi c 5 Yeditepe Yayinlari Istanbul 2009 Lewis Bernard Modern Turkiye nin Dogusu TTK Ankara 2000 Petrosyan Y Asotovic Sovyet Gozuyle Jon Turkler Bilgi Yayinevi Ankara 1974 Ramsaur Ernest E Jon Turkler 1908 Ihtilalinin Dogusu Pinar Yayinevi Istanbul 2004 Ulken Hilmi Ziya Turkiye de Cagdas Dusunce Tarihi Ulken Yayinevi Istanbul 1992 Kaynakca Ozan Ormeci Eylul Aralik 2010 PDF Oner Gurcan 22 Subat 2014 tarihinde kaynagindan PDF arsivlendi Erisim tarihi 7 Subat 2014 Findley Carter V Dunya Tarihinde Turkler 3 Baski Timas Yayinlari a b M Sukru Hanioglu Jon Turkler c 23 Diyanet Vakfi Yayinlari Birinci Baski Istanbul 2001 s 584 a b Ronald Grigor Suny Ekim 2009 Truth in Telling Reconciling Realities in the Genocide of the Ottoman Armenians The American Historical Review Erisim tarihi 30 Agustos 2020 Murat Demireger Osmanli da Basin Hareketleri 2008 s 3 Sina Aksin Turkiye Tarihi c 3 Cem Yayinevi Onuncu Baski Ist 2009 s 361Dis baglantilarWikimedia Commons ta Jon Turkler ile ilgili ortam dosyalari bulunmaktadir Jonturkler ve Ittihat ve Terakki 11 Subat 2014 tarihinde Wayback Machine sitesinde Jon Turkler 30 Temmuz 2013 tarihinde Wayback Machine sitesinde