Muhtedi, tam ismiyle Ebu İshak Muhtedi Billah Muhammed bin Harun el-Vasık (Arapça: Ebū ʾisḥāq el-muhtedī bi-llāh muḥammad bin hārūn el-wāṯiq, Arapça: أبو إسحاق المهتدي بالله محمد بن هارون الواثق) (d. ? - ö. 21 Haziran 870), 869-870 döneminde sadece bir yıl dönemle hükümdarlık yapan on dördüncü Abbasi halifesi olmuştur.
Muhtedi Ebu İshak Muhammed | |||||
---|---|---|---|---|---|
14. Abbâsî Halifesi | |||||
Hüküm süresi | 869–870 | ||||
Önce gelen | Mutazz | ||||
Sonra gelen | Mutemid | ||||
Doğum | ? Samarra, Abbasi Devleti | ||||
Ölüm | 21 Haziran 870 Samarra, Abbasi Devleti günümüzde Irak | ||||
| |||||
Hanedan | Abbâsî Hanedanı | ||||
Babası | Vasık | ||||
Annesi | Kurb | ||||
Dini | Sünni İslam |
Yaşamı
Ebu İshak Muhammed (Muhtedi), halife Mutasım'in torunu ve Halife Vasık'ın oğlu olarak Samarra'da doğmuştu ve annesi Rum asıllı bir cariye idi.
Yeğeni halife Mutazz 869'da maaşlarına alamayan Türk askerler tarafından hem Samarra'da hem de Bağdat'ta başlayan bir isyan ile halifelikten ayrılmaya zorlanmıştı. Samarra'da Türk asıllı askerlerden oluşan isyancıların başında bulunan Vasıf Oğlu Salih tarafından diğer uygun halife olabilecek Abbâsî prensleri adayları arasından kendi menfaatine en uygun geleceği olarak seçilmişti. Muhtedi kendini o zaman kadar ülke politikasından uzak tutmuştu ve kuzeni Mutazz'dan daha ciddi olarak halifelik görevini yüklenmek istememekteydi. Kendine verilmek istenen halifelik görevinin Mutazz'a daha uygun olacağını düşünmekte idi. Fakat Mutazz devlet işlerinin zorluğunu görmüş ve Türk asıllı askerlerin isteklerini karşılamaktan aciz olduğunu anlamıştı. Kuzeni Muhtedi önüne getirildiği zaman gerçekten halifelik külfetini kendinin taşıyamayacağını ve halifelikten ayrılmak istediğini ona bildirmişti. Bunun üzerine Ebu İshak halifeliği kabul etti ve Muhtedi taht ismini aldı. Samarra'da bulunan yüksek rütbeli idareciler ve askerler ona biat ettiler. Tahttan indirilen eski halife Mutazz ise sarayda taht odasında iyice dövülüp; sonra da üç gün aç susuz ve hekim desteğinden yoksun bırakılarak öldürüldü. Fakat Muhtedi Bağdat halkı tarafından beğenilmemekte idi. Bağdat halkı bu halifelik değişmesini kabul etmediler ve sokaklarda gösteri yürüyüşleri yapmaya başladılar. Bağdat'a Samarra'dan gönderilen altınlar yeni halife aleyhinde ayağa kalkanların elebaşlarına dağıtıldı. Bunun üzerine başsız kalan ahali protesto etmekten vazgeçmek zorunda kaldı. Bağdat'taki devlet memurları ve askerler yeni halife Muhtedi'ye biat ettiler.
Muhtedi gerçekten kendini Halifelik tahtına geçiren Türk askerlerin elinde bir rehine gibi idi. Fakat onların her dediğine, özellikle çapulculuk hareketlerine, karşı gelmeye başladı. Birkaç gün geçmeden halifelik sarayını reorganize etme işine koyuldu. Saraydaki şarkıcı kızlar ve müzisyenler saraydan kovuldu. Saray bahçesinde kafeslerde yaşayan yabani hayvanlar öldürüldüler. Sarayın av için yetiştirilmiş av köpekleri dağıtıldı. Sarayda ve ziyafetlerde şarap içilmesi yasaklandı. Saray ve civarında kumar oynamanın ve oynatmanın ciddi cezalara hedef olacağını ilan edildi. Adalet için herkese açık mahkemeler kullanılması buyruldu. Muhtedi belli günlerde şahsen gelip halifeye dilekçe vermek ve şikayetlerini şahsen söylemek isteyen halk için sarayını halka açtı. Kendine örnek olarak iyiliği ve adaleti ile tanınmış Emevi Halifesi Ömer bin Abdülaziz'i seçmişti. Mutazz'in yanında topladığı saray yöneticileri ve özel sekreterler, özellikle halka yaptıkları zulüm ve topladıkları rüşvet ile isim yapmış olanlar, işlerinden atıldılar. Bazı özel sekreterler halka yaptıkları zulüm ve topladıkları rüşvet ile isim yapmışlardı.
Samarra'daki Türk asıllı askerlerin başı olan Vasıf oğlu Salih bu yeni reformcu idarede bile kendi menfaatinden ileri düşünmemekte idi. Rüşvet aldığı bilinen saraylı ve özel sekreterlerden ellerine geçirdikleri servetleri kendine geri vermelerini talep etti. Bunlar tutuklandılar ve aldıkları rüşvetleri Salih vermelerini sağlamak için dayak çekilip kendilerine işkence yapıldı. Bunlardan ikisi bu işkence sırasında öldü.
Tahttan indirilmiş ve aç susuz bırakılarak öldürülmüş halife Mutazz'in annesi Kabiha serveti ile birlikte Bağdat'tan Samarra'ya gelmişti. Oğlunun halife olduğu dönemde haklı haksız Kabiha'nın büyük bir servet biriktirdiği bilinmekteydi. Samarra'da gerçek devlet yöneticisi olan Türk komutanlardan Vasıf oğlu Salih Kabiha'nın servetinin müsadere edilmesine karar verdi. Bunu daha önceden haber alan Kabiha yanında hazinesi ile Samarra yakınlarında bir yere kaçmış saklanmıştı. Fakat bu saklanmış yeri bulundu ve Kabiha büyük bir serveti kendi menfaati için topladığını itiraf etti. Salih Kabiha'nın servetinin müsadere edilmesine karar verdi ve bunları devlet hazinesine geçirmek yerine kendi zimmetine geçirdi. Bu servet 1 milyondan fazla altın sikke ve (inci, zümrüt ve yakut gibi) çok sayıda mücevherat ve kıymetli taştan oluşmaktaydı. Türk komutan Salih'in Kabiha'ya eğer sadece 60.000 altını gözden çıkartıp askerlere maaş borçlarını ödemeyi kabul etseydi, kendi oğlu Mutazz'i kurtarabileceğini söylediği ve Kabiha'nın buna yanıtının Salih'e hakaretler yağdırmak olduğu bildirilmektedir. Kabiha Hicaz'a Mekke'ye sürgüne gönderildi. Kabiha'nın akıbetini duyan halife Muhtedi'nin "Bana cariyeler ve hizmetkarlar satın almak için yüz binlerce masraflar yapacak bir annem yok. Ailem sadece benden ve erkek kardeşlerimden ibaret; bunların mali desteği pek az ama benim için yeterli" dediği belirtilmiştir.
869 yılı başlarında Bağdat'ta yeni bir isyan çıktı. Bağdat valisi İran'da Merv'de başkentleri olan tabi alt-devlet olan Tahiriler tarafından tayin edilmekte ve valinin yakın yönetici maiyeti ve muhafız birlikleri de Tahirilere bağlı idiler. Vali seçimleri Tahiriler tarafında yapılmakta ve onlara verilen maaş ödemeleri Merv'de bulunan Tahiriler hazinesi hesabından yapılmakta idi. Bu sırada Tahiriler sülalesinin en yaşlılarından olan Süleyman Horasan'daki Merv'de kendine aleyhtarlarının devamlı saldırılarından kaçmak için Bağdat valisi olarak tayin edilmişti. Kendinden önceki Bağdat valisi sonra Merv'den gönderilmek üzere iken Bağdat'ta kendine ayrılan finansal avansların hepsini harcamıştı. Yeni valilik rejimi için Bağdat'ta hiç fon bulunmamakta idi. Süleyman; maiyeti ve refakatçi muhafaza birliği maaşları için hiç fon kalmamıştı. Bunun için yeni vali Süleyman Bağdat'ta bulunan Abbasiler devleti hazinesini fon kaynağı olarak kullanıp kendi maiyeti ve askerlerine ödemeler yaptı. Bundan haberdar olan Bağdat halkı gayet aksi olarak etkilendi ve bunu bir hırsızlık olarak kabul etmeye başladılar. Bağdat'ın çoğunluğu Arap asıllı olan halkı,İranlılar, Türkler, Berberler ve Sudanlı Zenciler'den oluşan Bağdat Abbasiler devleti ordusu askerlerine karşı da husumet göstermekte idiler. Bu düşmanlıklar Bağdat halkının ayaklanmasına neden oldu. Bu ayaklanmayı bastırmak için Süleyman'a refakat eden İranlı asıllı askerler birliği ve komutanı Bağdat etrafındaki Mezopotamya'ya yayılıp kendileri için fonlar müsadere etmeye koyulmuşlardı. Halk bunları da talan olarak görmekteydi. Buna karşı koyan Arap asıllı ahalinin direnişi karşısında bu birlikler sonunda Horasan'a doğru çekilmek zorunda kaldılar. Bu merkezleri olan Nehrevan'a çekilme sırasında da yol güzergahında ve hemen yakınlarında olan tüm yerleşkeleri talan ettiler.
Mutazz halife iken Türk komutanlar arasında Küçük Boğa'nın oğlu Musa bin Boğa çok sivrilmişti. Mutazz'in hükûmet döneminin sonlarında Musa bin Boğa Daylam'da kurulmuş olan bir Şiiler devletinin Abbasilere karşı tehdit edici olduğu gözükmeye başlayınca onların üstüne doğru gitmek için Bağdat'tan ayrılmıştı. Tam bu sırada hazine tamtakır olduğu için asker maaşlarını ödeyememesi dolayısıyla Halife Mutazz'ın yönetimi büyük sarsıntıda bulunmakta idi. Bağdat'ta bulanan Mutazz'ın annesi Kabiha oğluna destek vermesi için Daylam'daki Musa bin Boğa'dan yardım istedi. Fakat Daylam çok uzakta olduğu için ve Musa bin Boğa Rey'e vardığında Samarra'daki isyanda Halife Mutazz'ın öldürüldüğü haberini aldı. Musa bin Boğa, danışmanlarına uyarak, önce Bağdat'a ve sonra Samarra'ya dönmeye koyuldu. Samarra'da yeni halife olan Muhtedi reformlarına başlamıştı. Geri dönmek yolunda iken Musa bin Boğa, Samarra'daki Türk askerlerinin komutanı olan Salih'in alınan reform tedbirleri sırasında kendi zimmetine büyük bir servet geçirmeye başladığı haberlerini aldı. Musa bin Boğa'nın ordusunun subayları, belki de bu vurgundan kendileri de pay almak istedikleri için, dönüşün daha hızla yapılmasını istedikleri anlaşıldı. Musa bin Boğa Samarra'ya vardığında doğrudan doğruya halife Muhtadi'nin sarayına gitti. Onu bir mahkemede bir davaya yargıç olarak bakarken buldu. Musa bin Boğa Muhtedi'yi hemen bir ata bindirip kendi ordugahına götürdü. Saraya gelmiş olan Musa bin Boğa'nın maiyet birliği sarayı soymaya talana başladı. Muhtedi ordugahta Musa bin Boğa ile yaptığı müzakere ve konuşmalardan sonra Musa bin Boğa ile anlaştı. Musa bin Boğa ve ordusunun yüksek subayları Halife Muhtedi'ye biat ettiler. Fakat bu biat şartlı idi. Salih'in Mutazz'ın tahttan indirilmesinden itibaren işlemiş olduğu her türlü suç cezalandırılacak ve kendi ve yakınlarının zimmetine geçirdiği tüm fonlar ve mal ve mülk geri alınacaktı.
Aralık 569'da Salih kendine eskiden yakın olan Musa bin Boğa ve diğer Türk asıllı askerler tarafından yalnız bırakıldığını hissederek Samarra'da kaçıp gizlendi. Gizlendiği yerden halife Muhtedi'ye bir mektup göndererek ona kayıtsız şartsız biat ettiğini ve eğer halife isterse müsadere ettiği ve eline geçirdiği her türlü para, mal ve mülkü geri vermeye hazır olduğunu ifade etti. Muhtedi bu mektubu gayet iyi karşıladı. Fakat diğer Türk asıllı askerler ve bu arada Musa bin Boğa halifenin bu tutumundan gayet kuşkulandılar. Halifenin Salih'in nerede saklanmış olduğunu bildiğinden ve onun hazinesini kendi zimmetine geçirmek istediğinden şüphelendiler. Musa bin Boğa ve komutanları Muhtedi'yi tahttan indirmek için prensip kararı aldılar. Samarra halkı gayet iyi ve pozitif tutumlu bir halifenin sırf kendi menfaatlerini gözeten yabancı asıllı Türk askerler tarafından tahtından edilebileceğinden korkmaya başladılar.
Musa bin Boğa ve askerlerinden bur heyet Muhtedi ile müzakereye geçti. Halife bu grubu kınından çekilmiş yalın kılıcı elinde olarak karşıladı. Salih'in nerede saklı olduğunu şahsen bilmediğini açıkça bildirdi ve ertesi gün öğle namazından sonra açık bir kamu toplantısı yapıp saklanma yerinin öğrenilmesine araştırma yapacağına söz verdi. Bu sırada Musa bin Boğa'nın tutumu ve kararından haberdar olan Bağdat şehir halkı şehrin sokaklarına yayılarak sevilen, sayılan ve derin inançlı halife Muhtedi'ye halk desteğini göstermek ve onun yabancı asıllı askerler tarafından sırf kendi menfaatlerini gözeterek halifelik tahtından indirilmesini önlemek ve buna protesto etmek için halkı bir namaza çağırdılar. Bu halifeye destek sağlayan halk kitlesine yabancı asıllı askerlerden oluşan birkaç askerî birlik de katıldı. Halife Muhtedi bir beyanname yayınladı ve bu beyannamede devleti ve yöneticileri yenileştirip reform yapmaya devam edeceğini; her türlü devlet vergilerinin adaletli olarak toplanacağını, Salih'in adalet yetkilileri önüne getirileceğini ve hatta Musa bin Boğa'nın bile kendini savunması gerektiğini bildirdi. Salih'in saklandığı yerde bulunması için şehirde aramalar devem etti. Bu aramaların başarısız olması halifenin siyasi durumunu tehdit etmeye devam etti.
Çok geçmeden Salih saklandığı yerde bulundu. Salih kaçmaya başladı ama kalabalık bir halk grubu tarafından kovalandı ve yakalandı. Salih halk tarafından Musa bin Boğa'nın adamlarına teslim edildi. Ocak 870'te Salih kafası kesilerek idam edildi ve kesik kellesi askeri kışlalarda askerlere gösterildi. Kafasını kesen cellatın "Sahibini öldürenin kısmeti budur." dediği belirtilmiştir.
Bu idamdan sonra olaylar birkaç ay durulur gibi oldu. Ama Samarra'ya yeni gelmiş olan Türk askerler garnizonu geçmişte ödenmemiş olan maaşlarının hemen ödenmesini istediler. Devlet hazinesi tamtakırdı. Yeni gelen vergi hasılatı Musa bin Boğa'nın kardeşi ve yakınlarının istedikleri harcamalar için kullanılmakta idi. Musa ve Baykibal Musul'da Musavir ayaklanmaları ile uğraşmakta idiler. Halife Muhtedi Samarra'daki askerlerin bu imkânsız isteklerini karşılamak ve iktidarda kalabilmek için kurnazca bir çare uygulamaya karar verdi. Önce Musa bin Boğa'nın kardeşlerine bir Türk haberci göndererek onların hayatını garanti ederek, yaptıkları harcamaları yakından birlikte incelemek için onları yanına çağırdı. Onlar saraya gelince yaptıkları yüksek meblağda olan gereksiz harcamalar için hesap veremediler ve bunun için onların mal ve mülklerine el koydurdu. Bu kardeşlerden biri öldürüldü ve cesedi bir kuyuya atıldı. Diğerleri Baykibal ile birlikte Musul'da isyan bastırmakta olan Musa bin Boğa yanına gittiler.
Bundan sonra halife Muhtedi Musa bin Boğa'ya bir buyruk göndererek Musul'daki ordusunu Baykibal emrine vermesini ve acil olarak Samarra'ya dönmesini emretti. Aynı zamanda gizli olarak Baykibal'a bir buyruk da gönderdi ve bir sürpriz olarak Musa bin Boğa'yı yakalayıp öldürmesini istediğini bildirdi. Fakat Muhtedi'nin bu emrinin uygulanıp Musa bin Boğa'nın elemine edilmesi Baykibal'in kendine sadık kalmasına bağlı bulunmaktaydı. Fakat Baykibal Muhtedi'nin beklediğini yapmadı ve kendine gelen buyruğu Musa'ay gösterdi. Baykibal ve Musa birlikte bir plan yaptılar. Musa bin Boğa ve Baykibal Samarra'ya döndüler ve halifeyi elemine etmek için zaman kollamaya başladılar. Halife Muhtedi onların ne yapmak istediklerini tahmin etti. Baykibal'ı yakalattı. Emrinde toplayabileceği askerî güçlere Musa bin Boğa'nın getireceği orduya direnmeye karar verdi.
Haziran toplayabildiği ordu yaklaşık 6000 asker oldu ve bunlar çoğunlukla Arap ve Mağribi asıllı askerlerden oluşmaktaydı. Fakat bunlar arasında 1000 kadar asker eskiden Salih komutasında olan Türk asıllı idiler. Musa bin Boğa bu güce karşı geldiği zaman iki misli büyük bir orduya komuta etmekteydi. Karşı ordunun saldırıya hazırlanması sırasında Halife Muhtedi Baykibal'ın öldürülmesine ve kesik başının Musa bin Boğa ordusu saflarına atılmasını emir verdi. Baykibal'ın kesik başı düşman saflarına atılırken halifenin "İşte bu müminler ordusunun komutanı; İslam halifesini kurtarmaya gidiyor" dediği belirtilir. Fakat bu karşı orduya hiç tesir etmedi ve saldırı başladı. Tam bu sırada Halife saflarında bulanan eski Salih ordusunun Türk asıllı mensupları halife ordusu saflarını terk ettiler. Halife geri çekilmek zorunda kaldı. Bu geri çekilişte şehrin ana hapishanesi önünden geçmekte iken bu hapishanenin kapılarını açtırdı ve hapisten kurtulanların kendi yanında Musa ordusuna bir direniş göstereceklerini beklemekte idi; ama bu da gerçekleşmedi.
21 Haziran 870'te Halife, saray muhafızları komutanının evine kaçtı. Ama oradan bir katıra bindirilerek bir Musa bin Boğa ordusu komutanının evine taşındı. Burada halife Muhtedi'ye tahttan feragat etmesi için çeşitli baskılar yapıldı ama Muhtedi halifelikten feragat etmekten kaçınarak bunları kabul etmedi. Sonunda bir askeri yargıçlar heyeti önüne getirildi. Muhtedi'ye Musa bin Boğa'ya vermiş olduğu; ona karşı hiçbir ihanet yapmayacağını garanti eden ve eğer Halife Musa'ya ihanet ederse Musa bin Boğa'nın ona tabiyetini ve biatının hiçe ineceğini kabul eden bir Halife fermanı belgesi gösterdiler. Bu belgeye göre Halifenin Baykibal'a Musa'yı öldürme emri vermesi Musa'ya bir ihanet olmakta idi. Yargıçlar böylece hukuki olarak Halife'nin suçlu olduğuna karar verip onun öldürmesi cezasını verdiler. Bundan hemen sonra askerler kendini apar topar bir hapis odasına götürdüler. Halife Muhtedi, kuzeni Mutazz'a benzer bir şekilde aç ve susuz bırakıldı ve ölümü açlıktan oldu. Abbasi hukuk kaidelerine göre cesedi şahitlere gösterildi ve ceset üzerinde hiçbir yara bere ve darbe izi bulunmadığı için halifenin kendi eceli ile ölmüş olduğu kararı verildi.
Değerlendirme
Eğer Muhtedi Abbasi halifelerinin güçlü olduğu dönemlerde halifelik yapsa idi, belki de çok ünlü bir halife olarak tarihe geçebileceği yazılmıştır. Ancak 9. yüzyıl sonunda Abbasiler başkenti Samarra'da Türk asıllı askerler ve onların Türk asıllı komutanları iktidar dizginlerini tutmakta ve kendi aralarında entrikalar ve mücadelelerle uğraşmakta idiler. Muhtedi bu komutanların bazıları ile anlaşabildi ve diğerleri ile uyuşmazlığa girdi. Bu komutanların klik mücadeleleri sırasına 21 Haziran 870'te 38 yaşında iken daha tam bir yıl bile halifelik yapmadan kendinin tutmadığı bir grup Türk askeri tarafından öldürüldü.
Yerine kuzeni halife Mütevekkil'in oğlu Mu'temid yine Türk askerleri desteğiyle halife olmuştur.
Arap tarih yazarları tarafından adaleti ve dini kaidelere yakından uyduğu için çok övülmüştür.
Ayrıca bakınız
Kaynakça
- ^ a b c d e f g h i j k l Muir, Wiiliam (1924), The Caliphate, its rise, decline and fall, Edinburgh:John Grant [1] 26 Eylül 2007 tarihinde Wayback Machine sitesinde . Chapter LXIX Al-Muntasir and three following caliphs (İngilizce) (Erişim:21.9.2014)
- ^ Tabari, (Fr. çev.Hermann Zotenberg) (2001) La chronique: histoire des prophètes et des rois, Cilt.2 , Actes-Sud say.200 Bölüm: "L'âge d'or des Abbassides" (Fransızca)
- ^ Daylam İran'ın kuzeyinde ve 'nin güney kıyısında bir bölgedir.
- Fransızca Wikipedia "Al-Muhtadi" maddesi23 Aralık 2014 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi. (Fransızca)
Dış bağlantılar
- Hitti, Philip H. (çev. Salih Tuğ), (1968) Siyasi ve Kültürel İslam Tarihi (IV Cilt), İstanbul:Boğaziçi Yayınları.
- Üçok, Bahriye (1979) İslam Tarihi Emeviler-Abbasiler, Devlet Kitapları, Ankara: Milli Eğitim Basımevi (1. Basım: 1968)
- Muir, Wiiliam (1924), The Caliphate, its rise, decline and fall, Edinburgh:John Grant [2]26 Eylül 2007 tarihinde Wayback Machine sitesinde . Chapter LXIX Al-Muntasir and three following caliphs (İngilizce) (Erişim:21.9.2010)
Mühtedî Doğumu: ? Ölümü: 870 | ||
Sünni İslam unvanları | ||
---|---|---|
Önce gelen Mutazz | Abbâsî Halifesi 869 - 870 | Sonra gelen Mutemid |
wikipedia, wiki, viki, vikipedia, oku, kitap, kütüphane, kütübhane, ara, ara bul, bul, herşey, ne arasanız burada,hikayeler, makale, kitaplar, öğren, wiki, bilgi, tarih, yukle, izle, telefon için, turk, türk, türkçe, turkce, nasıl yapılır, ne demek, nasıl, yapmak, yapılır, indir, ücretsiz, ücretsiz indir, bedava, bedava indir, mp3, video, mp4, 3gp, jpg, jpeg, gif, png, resim, müzik, şarkı, film, film, oyun, oyunlar, mobil, cep telefonu, telefon, android, ios, apple, samsung, iphone, xiomi, xiaomi, redmi, honor, oppo, nokia, sonya, mi, pc, web, computer, bilgisayar
Muhtedi tam ismiyle Ebu Ishak Muhtedi Billah Muhammed bin Harun el Vasik Arapca Ebu ʾisḥaq el muhtedi bi llah muḥammad bin harun el waṯiq Arapca أبو إسحاق المهتدي بالله محمد بن هارون الواثق d o 21 Haziran 870 869 870 doneminde sadece bir yil donemle hukumdarlik yapan on dorduncu Abbasi halifesi olmustur Muhtedi Ebu Ishak Muhammed14 Abbasi HalifesiHukum suresi869 870Once gelenMutazzSonra gelenMutemidDogum Samarra Abbasi DevletiOlum21 Haziran 870 Samarra Abbasi Devleti gunumuzde IrakTam adiEbu Abdullah Ebu Ishak el Muhtedi Billah Muhammed b Harun el Vasik Billah el AbbasiHanedanAbbasi HanedaniBabasiVasikAnnesiKurbDiniSunni IslamYasamiEbu Ishak Muhammed Muhtedi halife Mutasim in torunu ve Halife Vasik in oglu olarak Samarra da dogmustu ve annesi Rum asilli bir cariye idi Yegeni halife Mutazz 869 da maaslarina alamayan Turk askerler tarafindan hem Samarra da hem de Bagdat ta baslayan bir isyan ile halifelikten ayrilmaya zorlanmisti Samarra da Turk asilli askerlerden olusan isyancilarin basinda bulunan Vasif Oglu Salih tarafindan diger uygun halife olabilecek Abbasi prensleri adaylari arasindan kendi menfaatine en uygun gelecegi olarak secilmisti Muhtedi kendini o zaman kadar ulke politikasindan uzak tutmustu ve kuzeni Mutazz dan daha ciddi olarak halifelik gorevini yuklenmek istememekteydi Kendine verilmek istenen halifelik gorevinin Mutazz a daha uygun olacagini dusunmekte idi Fakat Mutazz devlet islerinin zorlugunu gormus ve Turk asilli askerlerin isteklerini karsilamaktan aciz oldugunu anlamisti Kuzeni Muhtedi onune getirildigi zaman gercekten halifelik kulfetini kendinin tasiyamayacagini ve halifelikten ayrilmak istedigini ona bildirmisti Bunun uzerine Ebu Ishak halifeligi kabul etti ve Muhtedi taht ismini aldi Samarra da bulunan yuksek rutbeli idareciler ve askerler ona biat ettiler Tahttan indirilen eski halife Mutazz ise sarayda taht odasinda iyice dovulup sonra da uc gun ac susuz ve hekim desteginden yoksun birakilarak olduruldu Fakat Muhtedi Bagdat halki tarafindan begenilmemekte idi Bagdat halki bu halifelik degismesini kabul etmediler ve sokaklarda gosteri yuruyusleri yapmaya basladilar Bagdat a Samarra dan gonderilen altinlar yeni halife aleyhinde ayaga kalkanlarin elebaslarina dagitildi Bunun uzerine bassiz kalan ahali protesto etmekten vazgecmek zorunda kaldi Bagdat taki devlet memurlari ve askerler yeni halife Muhtedi ye biat ettiler Muhtedi gercekten kendini Halifelik tahtina geciren Turk askerlerin elinde bir rehine gibi idi Fakat onlarin her dedigine ozellikle capulculuk hareketlerine karsi gelmeye basladi Birkac gun gecmeden halifelik sarayini reorganize etme isine koyuldu Saraydaki sarkici kizlar ve muzisyenler saraydan kovuldu Saray bahcesinde kafeslerde yasayan yabani hayvanlar oldurulduler Sarayin av icin yetistirilmis av kopekleri dagitildi Sarayda ve ziyafetlerde sarap icilmesi yasaklandi Saray ve civarinda kumar oynamanin ve oynatmanin ciddi cezalara hedef olacagini ilan edildi Adalet icin herkese acik mahkemeler kullanilmasi buyruldu Muhtedi belli gunlerde sahsen gelip halifeye dilekce vermek ve sikayetlerini sahsen soylemek isteyen halk icin sarayini halka acti Kendine ornek olarak iyiligi ve adaleti ile taninmis Emevi Halifesi Omer bin Abdulaziz i secmisti Mutazz in yaninda topladigi saray yoneticileri ve ozel sekreterler ozellikle halka yaptiklari zulum ve topladiklari rusvet ile isim yapmis olanlar islerinden atildilar Bazi ozel sekreterler halka yaptiklari zulum ve topladiklari rusvet ile isim yapmislardi Samarra daki Turk asilli askerlerin basi olan Vasif oglu Salih bu yeni reformcu idarede bile kendi menfaatinden ileri dusunmemekte idi Rusvet aldigi bilinen sarayli ve ozel sekreterlerden ellerine gecirdikleri servetleri kendine geri vermelerini talep etti Bunlar tutuklandilar ve aldiklari rusvetleri Salih vermelerini saglamak icin dayak cekilip kendilerine iskence yapildi Bunlardan ikisi bu iskence sirasinda oldu Tahttan indirilmis ve ac susuz birakilarak oldurulmus halife Mutazz in annesi Kabiha serveti ile birlikte Bagdat tan Samarra ya gelmisti Oglunun halife oldugu donemde hakli haksiz Kabiha nin buyuk bir servet biriktirdigi bilinmekteydi Samarra da gercek devlet yoneticisi olan Turk komutanlardan Vasif oglu Salih Kabiha nin servetinin musadere edilmesine karar verdi Bunu daha onceden haber alan Kabiha yaninda hazinesi ile Samarra yakinlarinda bir yere kacmis saklanmisti Fakat bu saklanmis yeri bulundu ve Kabiha buyuk bir serveti kendi menfaati icin topladigini itiraf etti Salih Kabiha nin servetinin musadere edilmesine karar verdi ve bunlari devlet hazinesine gecirmek yerine kendi zimmetine gecirdi Bu servet 1 milyondan fazla altin sikke ve inci zumrut ve yakut gibi cok sayida mucevherat ve kiymetli tastan olusmaktaydi Turk komutan Salih in Kabiha ya eger sadece 60 000 altini gozden cikartip askerlere maas borclarini odemeyi kabul etseydi kendi oglu Mutazz i kurtarabilecegini soyledigi ve Kabiha nin buna yanitinin Salih e hakaretler yagdirmak oldugu bildirilmektedir Kabiha Hicaz a Mekke ye surgune gonderildi Kabiha nin akibetini duyan halife Muhtedi nin Bana cariyeler ve hizmetkarlar satin almak icin yuz binlerce masraflar yapacak bir annem yok Ailem sadece benden ve erkek kardeslerimden ibaret bunlarin mali destegi pek az ama benim icin yeterli dedigi belirtilmistir 869 yili baslarinda Bagdat ta yeni bir isyan cikti Bagdat valisi Iran da Merv de baskentleri olan tabi alt devlet olan Tahiriler tarafindan tayin edilmekte ve valinin yakin yonetici maiyeti ve muhafiz birlikleri de Tahirilere bagli idiler Vali secimleri Tahiriler tarafinda yapilmakta ve onlara verilen maas odemeleri Merv de bulunan Tahiriler hazinesi hesabindan yapilmakta idi Bu sirada Tahiriler sulalesinin en yaslilarindan olan Suleyman Horasan daki Merv de kendine aleyhtarlarinin devamli saldirilarindan kacmak icin Bagdat valisi olarak tayin edilmisti Kendinden onceki Bagdat valisi sonra Merv den gonderilmek uzere iken Bagdat ta kendine ayrilan finansal avanslarin hepsini harcamisti Yeni valilik rejimi icin Bagdat ta hic fon bulunmamakta idi Suleyman maiyeti ve refakatci muhafaza birligi maaslari icin hic fon kalmamisti Bunun icin yeni vali Suleyman Bagdat ta bulunan Abbasiler devleti hazinesini fon kaynagi olarak kullanip kendi maiyeti ve askerlerine odemeler yapti Bundan haberdar olan Bagdat halki gayet aksi olarak etkilendi ve bunu bir hirsizlik olarak kabul etmeye basladilar Bagdat in cogunlugu Arap asilli olan halki Iranlilar Turkler Berberler ve Sudanli Zenciler den olusan Bagdat Abbasiler devleti ordusu askerlerine karsi da husumet gostermekte idiler Bu dusmanliklar Bagdat halkinin ayaklanmasina neden oldu Bu ayaklanmayi bastirmak icin Suleyman a refakat eden Iranli asilli askerler birligi ve komutani Bagdat etrafindaki Mezopotamya ya yayilip kendileri icin fonlar musadere etmeye koyulmuslardi Halk bunlari da talan olarak gormekteydi Buna karsi koyan Arap asilli ahalinin direnisi karsisinda bu birlikler sonunda Horasan a dogru cekilmek zorunda kaldilar Bu merkezleri olan Nehrevan a cekilme sirasinda da yol guzergahinda ve hemen yakinlarinda olan tum yerleskeleri talan ettiler Mutazz halife iken Turk komutanlar arasinda Kucuk Boga nin oglu Musa bin Boga cok sivrilmisti Mutazz in hukumet doneminin sonlarinda Musa bin Boga Daylam da kurulmus olan bir Siiler devletinin Abbasilere karsi tehdit edici oldugu gozukmeye baslayinca onlarin ustune dogru gitmek icin Bagdat tan ayrilmisti Tam bu sirada hazine tamtakir oldugu icin asker maaslarini odeyememesi dolayisiyla Halife Mutazz in yonetimi buyuk sarsintida bulunmakta idi Bagdat ta bulanan Mutazz in annesi Kabiha ogluna destek vermesi icin Daylam daki Musa bin Boga dan yardim istedi Fakat Daylam cok uzakta oldugu icin ve Musa bin Boga Rey e vardiginda Samarra daki isyanda Halife Mutazz in olduruldugu haberini aldi Musa bin Boga danismanlarina uyarak once Bagdat a ve sonra Samarra ya donmeye koyuldu Samarra da yeni halife olan Muhtedi reformlarina baslamisti Geri donmek yolunda iken Musa bin Boga Samarra daki Turk askerlerinin komutani olan Salih in alinan reform tedbirleri sirasinda kendi zimmetine buyuk bir servet gecirmeye basladigi haberlerini aldi Musa bin Boga nin ordusunun subaylari belki de bu vurgundan kendileri de pay almak istedikleri icin donusun daha hizla yapilmasini istedikleri anlasildi Musa bin Boga Samarra ya vardiginda dogrudan dogruya halife Muhtadi nin sarayina gitti Onu bir mahkemede bir davaya yargic olarak bakarken buldu Musa bin Boga Muhtedi yi hemen bir ata bindirip kendi ordugahina goturdu Saraya gelmis olan Musa bin Boga nin maiyet birligi sarayi soymaya talana basladi Muhtedi ordugahta Musa bin Boga ile yaptigi muzakere ve konusmalardan sonra Musa bin Boga ile anlasti Musa bin Boga ve ordusunun yuksek subaylari Halife Muhtedi ye biat ettiler Fakat bu biat sartli idi Salih in Mutazz in tahttan indirilmesinden itibaren islemis oldugu her turlu suc cezalandirilacak ve kendi ve yakinlarinin zimmetine gecirdigi tum fonlar ve mal ve mulk geri alinacakti Aralik 569 da Salih kendine eskiden yakin olan Musa bin Boga ve diger Turk asilli askerler tarafindan yalniz birakildigini hissederek Samarra da kacip gizlendi Gizlendigi yerden halife Muhtedi ye bir mektup gondererek ona kayitsiz sartsiz biat ettigini ve eger halife isterse musadere ettigi ve eline gecirdigi her turlu para mal ve mulku geri vermeye hazir oldugunu ifade etti Muhtedi bu mektubu gayet iyi karsiladi Fakat diger Turk asilli askerler ve bu arada Musa bin Boga halifenin bu tutumundan gayet kuskulandilar Halifenin Salih in nerede saklanmis oldugunu bildiginden ve onun hazinesini kendi zimmetine gecirmek istediginden suphelendiler Musa bin Boga ve komutanlari Muhtedi yi tahttan indirmek icin prensip karari aldilar Samarra halki gayet iyi ve pozitif tutumlu bir halifenin sirf kendi menfaatlerini gozeten yabanci asilli Turk askerler tarafindan tahtindan edilebileceginden korkmaya basladilar Musa bin Boga ve askerlerinden bur heyet Muhtedi ile muzakereye gecti Halife bu grubu kinindan cekilmis yalin kilici elinde olarak karsiladi Salih in nerede sakli oldugunu sahsen bilmedigini acikca bildirdi ve ertesi gun ogle namazindan sonra acik bir kamu toplantisi yapip saklanma yerinin ogrenilmesine arastirma yapacagina soz verdi Bu sirada Musa bin Boga nin tutumu ve kararindan haberdar olan Bagdat sehir halki sehrin sokaklarina yayilarak sevilen sayilan ve derin inancli halife Muhtedi ye halk destegini gostermek ve onun yabanci asilli askerler tarafindan sirf kendi menfaatlerini gozeterek halifelik tahtindan indirilmesini onlemek ve buna protesto etmek icin halki bir namaza cagirdilar Bu halifeye destek saglayan halk kitlesine yabanci asilli askerlerden olusan birkac askeri birlik de katildi Halife Muhtedi bir beyanname yayinladi ve bu beyannamede devleti ve yoneticileri yenilestirip reform yapmaya devam edecegini her turlu devlet vergilerinin adaletli olarak toplanacagini Salih in adalet yetkilileri onune getirilecegini ve hatta Musa bin Boga nin bile kendini savunmasi gerektigini bildirdi Salih in saklandigi yerde bulunmasi icin sehirde aramalar devem etti Bu aramalarin basarisiz olmasi halifenin siyasi durumunu tehdit etmeye devam etti Cok gecmeden Salih saklandigi yerde bulundu Salih kacmaya basladi ama kalabalik bir halk grubu tarafindan kovalandi ve yakalandi Salih halk tarafindan Musa bin Boga nin adamlarina teslim edildi Ocak 870 te Salih kafasi kesilerek idam edildi ve kesik kellesi askeri kislalarda askerlere gosterildi Kafasini kesen cellatin Sahibini oldurenin kismeti budur dedigi belirtilmistir Bu idamdan sonra olaylar birkac ay durulur gibi oldu Ama Samarra ya yeni gelmis olan Turk askerler garnizonu gecmiste odenmemis olan maaslarinin hemen odenmesini istediler Devlet hazinesi tamtakirdi Yeni gelen vergi hasilati Musa bin Boga nin kardesi ve yakinlarinin istedikleri harcamalar icin kullanilmakta idi Musa ve Baykibal Musul da Musavir ayaklanmalari ile ugrasmakta idiler Halife Muhtedi Samarra daki askerlerin bu imkansiz isteklerini karsilamak ve iktidarda kalabilmek icin kurnazca bir care uygulamaya karar verdi Once Musa bin Boga nin kardeslerine bir Turk haberci gondererek onlarin hayatini garanti ederek yaptiklari harcamalari yakindan birlikte incelemek icin onlari yanina cagirdi Onlar saraya gelince yaptiklari yuksek meblagda olan gereksiz harcamalar icin hesap veremediler ve bunun icin onlarin mal ve mulklerine el koydurdu Bu kardeslerden biri olduruldu ve cesedi bir kuyuya atildi Digerleri Baykibal ile birlikte Musul da isyan bastirmakta olan Musa bin Boga yanina gittiler Bundan sonra halife Muhtedi Musa bin Boga ya bir buyruk gondererek Musul daki ordusunu Baykibal emrine vermesini ve acil olarak Samarra ya donmesini emretti Ayni zamanda gizli olarak Baykibal a bir buyruk da gonderdi ve bir surpriz olarak Musa bin Boga yi yakalayip oldurmesini istedigini bildirdi Fakat Muhtedi nin bu emrinin uygulanip Musa bin Boga nin elemine edilmesi Baykibal in kendine sadik kalmasina bagli bulunmaktaydi Fakat Baykibal Muhtedi nin bekledigini yapmadi ve kendine gelen buyrugu Musa ay gosterdi Baykibal ve Musa birlikte bir plan yaptilar Musa bin Boga ve Baykibal Samarra ya donduler ve halifeyi elemine etmek icin zaman kollamaya basladilar Halife Muhtedi onlarin ne yapmak istediklerini tahmin etti Baykibal i yakalatti Emrinde toplayabilecegi askeri guclere Musa bin Boga nin getirecegi orduya direnmeye karar verdi Haziran toplayabildigi ordu yaklasik 6000 asker oldu ve bunlar cogunlukla Arap ve Magribi asilli askerlerden olusmaktaydi Fakat bunlar arasinda 1000 kadar asker eskiden Salih komutasinda olan Turk asilli idiler Musa bin Boga bu guce karsi geldigi zaman iki misli buyuk bir orduya komuta etmekteydi Karsi ordunun saldiriya hazirlanmasi sirasinda Halife Muhtedi Baykibal in oldurulmesine ve kesik basinin Musa bin Boga ordusu saflarina atilmasini emir verdi Baykibal in kesik basi dusman saflarina atilirken halifenin Iste bu muminler ordusunun komutani Islam halifesini kurtarmaya gidiyor dedigi belirtilir Fakat bu karsi orduya hic tesir etmedi ve saldiri basladi Tam bu sirada Halife saflarinda bulanan eski Salih ordusunun Turk asilli mensuplari halife ordusu saflarini terk ettiler Halife geri cekilmek zorunda kaldi Bu geri cekiliste sehrin ana hapishanesi onunden gecmekte iken bu hapishanenin kapilarini actirdi ve hapisten kurtulanlarin kendi yaninda Musa ordusuna bir direnis gostereceklerini beklemekte idi ama bu da gerceklesmedi 21 Haziran 870 te Halife saray muhafizlari komutaninin evine kacti Ama oradan bir katira bindirilerek bir Musa bin Boga ordusu komutaninin evine tasindi Burada halife Muhtedi ye tahttan feragat etmesi icin cesitli baskilar yapildi ama Muhtedi halifelikten feragat etmekten kacinarak bunlari kabul etmedi Sonunda bir askeri yargiclar heyeti onune getirildi Muhtedi ye Musa bin Boga ya vermis oldugu ona karsi hicbir ihanet yapmayacagini garanti eden ve eger Halife Musa ya ihanet ederse Musa bin Boga nin ona tabiyetini ve biatinin hice inecegini kabul eden bir Halife fermani belgesi gosterdiler Bu belgeye gore Halifenin Baykibal a Musa yi oldurme emri vermesi Musa ya bir ihanet olmakta idi Yargiclar boylece hukuki olarak Halife nin suclu olduguna karar verip onun oldurmesi cezasini verdiler Bundan hemen sonra askerler kendini apar topar bir hapis odasina goturduler Halife Muhtedi kuzeni Mutazz a benzer bir sekilde ac ve susuz birakildi ve olumu acliktan oldu Abbasi hukuk kaidelerine gore cesedi sahitlere gosterildi ve ceset uzerinde hicbir yara bere ve darbe izi bulunmadigi icin halifenin kendi eceli ile olmus oldugu karari verildi DegerlendirmeEger Muhtedi Abbasi halifelerinin guclu oldugu donemlerde halifelik yapsa idi belki de cok unlu bir halife olarak tarihe gecebilecegi yazilmistir Ancak 9 yuzyil sonunda Abbasiler baskenti Samarra da Turk asilli askerler ve onlarin Turk asilli komutanlari iktidar dizginlerini tutmakta ve kendi aralarinda entrikalar ve mucadelelerle ugrasmakta idiler Muhtedi bu komutanlarin bazilari ile anlasabildi ve digerleri ile uyusmazliga girdi Bu komutanlarin klik mucadeleleri sirasina 21 Haziran 870 te 38 yasinda iken daha tam bir yil bile halifelik yapmadan kendinin tutmadigi bir grup Turk askeri tarafindan olduruldu Yerine kuzeni halife Mutevekkil in oglu Mu temid yine Turk askerleri destegiyle halife olmustur Arap tarih yazarlari tarafindan adaleti ve dini kaidelere yakindan uydugu icin cok ovulmustur Ayrica bakinizAbbasi Halifeleri soyagaci ve listeleriKaynakca a b c d e f g h i j k l Muir Wiiliam 1924 The Caliphate its rise decline and fall Edinburgh John Grant 1 26 Eylul 2007 tarihinde Wayback Machine sitesinde Chapter LXIX Al Muntasir and three following caliphs Ingilizce Erisim 21 9 2014 Tabari Fr cev Hermann Zotenberg 2001 La chronique histoire des prophetes et des rois Cilt 2 Actes Sud say 200 ISBN 2 7427 3318 3 Bolum L age d or des Abbassides Fransizca Daylam Iran in kuzeyinde ve nin guney kiyisinda bir bolgedir Fransizca Wikipedia Al Muhtadi maddesi23 Aralik 2014 tarihinde Wayback Machine sitesinde arsivlendi Fransizca Dis baglantilarHitti Philip H cev Salih Tug 1968 Siyasi ve Kulturel Islam Tarihi IV Cilt Istanbul Bogazici Yayinlari Ucok Bahriye 1979 Islam Tarihi Emeviler Abbasiler Devlet Kitaplari Ankara Milli Egitim Basimevi 1 Basim 1968 Muir Wiiliam 1924 The Caliphate its rise decline and fall Edinburgh John Grant 2 26 Eylul 2007 tarihinde Wayback Machine sitesinde Chapter LXIX Al Muntasir and three following caliphs Ingilizce Erisim 21 9 2010 MuhtediAbbasiDogumu Olumu 870Sunni Islam unvanlariOnce gelen Mutazz Abbasi Halifesi 869 870 Sonra gelen Mutemid