Pauli dışarlama ilkesi ya da Pauli dışlama ilkesi, iki ya da daha çok özdeş fermiyonun (yarım spine sahip parçacıklar) aynı kuantum durumda olamayacağını belirten bir kuantum mekaniği yasasıdır. Bu yasa, kuramsal fizikçi Wolfgang Pauli tarafından 1925 yılında bulunmuştur. İlk bulunuşunda yasa yalnızca elektronlar için geçerliyken, 1940 yılında Spin-istatistik teoreminin bulunmasıyla birlikte bütün fermiyonları kapsayacak biçimde genişletilmiştir.
Atomlardaki elektronlar için yasa kısaca, çok elektronlu bir atomun iki veya daha çok elektronunun dört kuantum değerinin dördünün de aynı olmasının imkansız olduğunu belirtir. Bu kuantum değerleri: n, baş kuantum sayısı, ℓ, , mℓ., ve ms, spin kuantum sayısı. Örneğin eş orbitaldeki iki elektronun baş kauntum sayısı, açısal momemtum kuantum sayısı ve manyetik kuantum sayısı özdeştir, bu nedenle spin kuantum sayıları -1/2 ve +1/2 olacak biçimde ayrı olmak zorundadırlar.
Bozonlar gibi tek sayılı spinlere sahip parçacıklar için Pauli dışarlama ilkesi geçerli değildir, herhangi sayıda özdeş bozonlar özdeş kuantum durumuna sahip olabilirler.
Pauli dışarlama ilkesinin daha kapsamlı açıklaması, dalga fonksiyonundan türetilir. Parçacık değişimi yapıldığında dalga fonksiyonu bozonlar için simetrikken fermiyonlar için antisimetriktir. Bu iki parçacığın uzay ve spin koordinatlarının değiş tokuşu durumunda dalga fonksiyonunun işaretinin fermiyonlar için değişmesi gerektiği anlamına gelir. Eğer bu mümkün olsaydı tamamıyla özdeş kuantum durumunda sahip iki fermiyonun değiş tokuşunun dalga fonksiyonunda hiçbir değişim yapmaması anlamında gelirdi, ancak dalga fonksiyonunun işaretinin değişmeyeceği tek durum kuantum durumunun 0 olduğu durumdur; kısacası böyle bir şeyin olanaklı olabileceği tek durum, var olmayan bir durumdur.
Genel bakış
Pauli dışarlama ilkesi bütün fermiyonların davranışlarını açıklamak için kullanılan bir yasadır. Fakat bu yasa Bozonlar için geçerli değildir ve onların davranışları farklı yasalar tarafından belirlenir. Elektronlar, kuarklar ve nötrinolar gibi temel parçacıklar Fermiyon kategorisine girer ve yarım Spin'e sahiptirler. Bununla beraber proton ve nötron gibi baryonlar (üç kuarktan oluşan atom-altı parçacıklar) da fermiyon olarak kabul edilirler ve bu nedenle pauli dışarlama ilkesine uymak zorunadırlar. Ayrıca atomlar da genel bir spin sayısında sahip olabilirler ve bu fermiyon olup olmadıklarına karar verir. Örneğin Helyum-3 atomu 1/2 gibi bir spine sahiptir ve bu onu bir fermiyon yapar, fakat Helyum-4'ün spini 0 olmak zorundadır yani bir bozondur. Buradan anlaşılacağı üzere bazı atomlar fermiyon olabileceklerinden Pauli dışarlama ilkesi kimyasal reaksyonları bile etkileyebilen bir ilkedir.
Bir parçacığın yarım tam sayılı Spine sahip olması demek açısal momentumunun (kısaltılmış Plank sabiti) çarpı bir yarım tam sayı (1/2, 3/2, 5/2) olması demektir. Kuantum mekaniği teorisinde fermiyonlar antisimetrik durumlar olarak belirtilirler. Bunun aksine tam sayılı spine sahip parçacıklar (Bozonlar) simetrik dalga fonksiyonlarına sahiptirler, yani fermiyonların aksine aynı kuantum durumuna sahip olabilirler. Fotonlar, Cooper Çiftleri ve W ile Z bozonları bozonlara örnek olarak gösterilebilirler. Bozonlar isimlerini Bose-Einstein dağılımdan alırken fermiyonlar isimlerini Fermi-Dirac dağılımından alır.
Tarihçe
20. yüzyılın başında çift sayıda elektrona sahip atomların ve moleküllerin tek sayılı elektronu olanlara kıyasla kimyasal açıdan daha kararlı olduğu ortaya çıktı. Örneğin, Gilbert N. Lewis'in 1916'da yayımlanan "The Atom and the Molecule" isimli makalesindeki kimyasal davranışlar hakkındaki altı postülattan üçüncüsü, atomların çift sayıda elektron bulundurma eğiliminden ve özellikle de normalde simetrik bir şekilde, bir kübün sekiz köşesine dizilmiş olan sekiz elektrondan bahseder. (bkz: Kübik atom) 1919 yılında kimyager Irving Langmuir, atomdaki elektronların bağlı veya kümelenmiş olmaları halinde periyodik tablonun açıklanabileceğini önerdi. Elektron gruplarının, çekirdeğin etrafında bir dizi elektron kabukluğunu kapladığı düşünülüyordu. 1922'de Niels Bohr, atom modelini bazı elektronların (örneğin 2, 8 ve 18) stabil "kapalı kabuk"lara karşılık geldiğini kabul ederek düzenledi.
Pauli, başta sadece empirik olan bu sayılar için bir açıklama aradı. Aynı zamanda Zeeman Etkisi'nin ferromanyetizma ve atomik spektroskopideki deneysel sonuçlarını açıklamaya çalışıyordu. 1924 yılında, yazdığı bir makale sayesinde önemli bir ipucuna ulaştı. Makale, baş kuantum sayısına (n) bir değer verildiği ve tüm ayrıştırıldığı kabul edildiği zaman dış manyetik alanın içindeki alkali metal spektrumun içindeki tek bir elektronun enerji seviyelerinin sayısının aynı n değeri için bir soy gazın kapalı bir kabuğundaki elektron sayısına eşit olduğunu iddia ediyordu. Bu, Pauli'nin elektronların kapalı kabuklarındaki komplike değerlerin, elektron durumlarının dört kuantum sayıyla tanımlanması durumunda her duruma bir elektron gibi basit bir kuralla azaltılabileceğini fark etmesine yol açtı. Bunun için Samuel Goudsmit ve George Uhlenbeck tarafından elektronun manyetik momenti olarak tanımlanan yeni bir iki-değerli kuantum sayı oluşturdu.
Sonuçlar
Atomlar
Pauli dışarlama ilkesi, çok sayıda fiziksel fenomeni açıklamaya yardımcı olur. İlkenin özellikle önemli olan sonuçlarından bir tanesi, ayrıntılı elektron kabuğu yapısı ve atomların elektronlarını paylaşma biçimini anlaşılır kılmasıdır, böylelikle çeşitli elementlerin ve bu elementlerin oluşturduğu bileşikler açıklanılabilir. Elektriksel olarak nötr bir atom, çekirdekteki protonlara eşit sayıda bağlı elektron içerir. Fermiyon olan elektronlar, aynı anda, aynı kuantum halinde bulunamazlar, bu nedenle de atomun içinde "istiflenmelidirler", yani aşağıda açıklandığı gibi aynı elektron orbitalindeyken farklı Spin'lere sahip olmalıdırlar.
Buna bir örnek en düşük enerjiye sahip (1s) orbitalinde farklı Spin'lerle bulunabilen iki bağlı elektronu olan helyum atomudur. Spin, elektronun kuantum durumunun bir parçasıdır ve iki elektron farklı kuantum durumlarda oldukları için Pauli yasasını çiğnemezler. Fakat Spin, iki farklı değere (Özdeğer, özvektör, özuzay) sahip olabilir. Üç bağlı elektrona sahip lityum atomunda üçüncü elektron 1s orbitalinde bulunamaz ve daha yüksek enerjiye sahip olan 2s orbitallerinde bulunması gerekir. Benzer biçimde, atom yarıçapı daha büyük olan elementler daha yüksek enerjiedeki kabuklara sahip olmalıdırlar. Bir elementin kimyasal özellikleri en dıştaki kabuğundaki elektron sayısına bağlıdırlar. Farklı miktarda kabuğa sahip olan fakat en dıştaki kabuğundaki elektron sayısı aynı olan atomların kimyasal özellikleri benzerdir.
Katı Halin Özellikleri
İletken ve yarı-iletken maddelerde çok sayıda moleküler orbitalleri vardır ve bunlar enerji seviyelerinde sürekli olan bir bant yapısı oluşturur. Güçlü iletkenlerde (metaller) elektronların o kadar ki, bir metalin ısı sığası çok katkı sağlayamazlar. Katıların çoğu mekanik, elektriksel, manyetik, optik ve kimyasal özelliği Pauli dışlama ilkesinin doğrudan sonucudur.
Maddenin Kararlılığı
Atomdaki her bir elektron durumunun kararlılığı, atomun kuantum teorisi ile açıklanmıştır ve bu teori elektronun atomun çekirdeğine yakınlığı elektronun kinetik enerjisini arttırması gerektirdiğini gösterir ve bu Heisenberg'in belirsizlik ilkesinin bir uygulamasıdır. Ancak, birden fazla elektron ve nükleon içeren sistemlerin kararlılığı ayrı bir durumdur ve anlaşılması Pauli'nin dışarlama ilkesini gerektirir.
Pauli dışlarama ilkesinin sıradan maddenin stabil olmasının ve hacim kaplamasının da sorumlusudur. Bu önerme ilk olarak 1931'de Paul Ehrenfest tarafından yapılmıştır. Ehrenfest, bir atomun elektronlarının tamamının en düşük enerji seviyesinde bulunamadığını, daha yüksek enerjiye sahip kabuklarda bulunmaları gerektiğini söyleyip, bunun atomların bir hacime sahip olduklarına ve sıkıştırılamadıklarına dair kanıt olarak göstermiştir.
Daha kesin bir kanıt 1967'de Freeman Dyson ve tarafından tedarik edilmiştir. Dyson ve Lenard, çekici (elektron-nükleer) ve itici (elektron-elektron ve nükleer-nükleer) güçlerin dengesini göz önünde bulundurarak sıradan maddenin Pauli ilkesi olmadan çökeceğini ve çok daha küçük bir hacim kaplayacağını iddia etmiştirler.
Bu alanda Pauli ilkesinin sonucu aynı Spin'e sahip elektronların kısa menzilli bir etkiye sahip itici ve uzun menzilli Coulombic kuvveti tarafından ayrı tutulmalarıdır. Bu etki aynı zamanda makroskopik uzayda gözlemlenebilen, iki katı maddenin aynı zamanda aynı yerde olamayacağı gerçeğinden de kısmen sorumludur.
Astrofizik
Freeman Dyson ve , bazı astronomik cisimlerde oluşabilen aşırı magnetik veya kütleçekimsel kuvvetleri göz önünde bulundurmadılar. 1995'te Elliot Lieb ve iş arkadaşları Pauli ilkesinin nötron yıldızları gibi normal maddelerden çok daha yoğun, aşırı manyetik alanlarda bile stabilliğe ulaştığını kanıtladılar. Yeterli kütlesel çekim gücü olan alanlarda maddenin yıkılıp bir kara delik oluşturması genel göreliliğin bir sonucudur.
Astronomi alanında incelenen beyaz cüceler ve nötron yıldızları Pauli dışarlama ilkesinin en önemli kanıtlarından bazılarına sahiptir. Her iki nesne atomik düzeyde çok büyük basınç altında sıkıştırılmalarına rağmen dejenere basıncı (Fermi basıncı) sayesinde hidrostatik dengelerini koruyabilmektedirler. Bu durumdaki maddelere dejenere madde adı verilir. Yıldızlardaki dev kütleçekimsel basınç genelde çekirdeklerindeki termonükleer füzyon reaksyonlarından çıkan termal basınçla dengelenir. Fakat çekirdeklerinde artık termonükleer füzyon gerçekleşmeyen beyaz cüceler gibi astronomik objelerde kütleçekimsel basınca karşı koyan ve hidrostatik dengeyi koruyan basınç elektron dejenere basıncıdır.
Daha da kütleli olan ve bu nedenle kütleçekimsel basıncı daha da şiddetli olan nötron yıldızlarında ise çekirdeklerdeki elektronlar protonlarla birleşip nötronlara dönüşürler ve bu nötronların sebep olduğu daha bile güçlüdür ve nötron yıldızlarının hidrostatik dengelerini korumalarını sağlar. Fakat nötron dejenere basıncı ne kada güçlü olursa olsun kütlesi Tolman–Oppenheimer–Volkoff limitini aşan bir nötron yıldızının kütleçekimi nötron dejenere basıncını aşacağı için bu yıldız bir kara deliğe dönüşmeye başlar.
Kaynakça
- ^ Krane, Kenneth S. (1988). Introductory nuclear physics. Halliday, David, 1916-2010. New York: Wiley. ISBN . OCLC 15628946.
- ^ "Linus Pauling and The Nature of the Chemical Bond: A Documentary History - Special Collections & Archives Research Center - Oregon State University". scarc.library.oregonstate.edu. 3 Kasım 2013 tarihinde kaynağından . Erişim tarihi: 30 Ekim 2020.
- ^ (PDF). www.webcitation.org. 3 Mayıs 2020 tarihinde kaynağından (PDF) arşivlendi. Erişim tarihi: 30 Ekim 2020.
- ^ Shaviv, Giora, 1937- (2009). The life of stars : the controversial inception and emergence of the theory of stellar structure. Heidelberg: Springer. ISBN . OCLC 567353146.
- ^ Straumann, Norbert (1 Mart 2004). "The Role of the Exclusion Principle for Atoms to Stars: A Historical Account".Invited Talk at the 12th Workshop on Nuclear Astrophysics. arXiv :quant-ph/0403199. Bibcode:2004quant.ph..3199S. 14 Kasım 2020 tarihinde Wayback Machine sitesinde . CiteSeerX 10.1.1.251.9585. 16 Eylül 2020 tarihinde Wayback Machine sitesinde .
- ^ Pauli, W. (1 Şubat 1925). "Über den Zusammenhang des Abschlusses der Elektronengruppen im Atom mit der Komplexstruktur der Spektren". Zeitschrift für Physik (Almanca). 31 (1): 765-783. doi:10.1007/BF02980631. ISSN 0044-3328.
- ^ Griffiths, David J. (David Jeffery), 1942- (2005). Introduction to quantum mechanics. 2nd ed. Upper Saddle River, NJ: Pearson Prentice Hall. ISBN . OCLC 53926857.
- ^ Kittel, Charles. (2005). Introduction to solid state physics. 8th ed. Hoboken, NJ: Wiley. ISBN . OCLC 55228781. 18 Kasım 2020 tarihinde kaynağından . Erişim tarihi: 27 Kasım 2020.
- ^ Sewell, Geoffrey L. (2002). Quantum mechanics and its emergent macrophysics. Princeton: Princeton University Press. ISBN . OCLC 50594057.
- ^ Hagedoorn, A. (1970). "Address to Professor Ashton on the Occasion of the Donders' Medal Award". Ophthalmologica. 160 (1-2): 72-74. doi:10.1159/000305970. ISSN 1423-0267.
- ^ Lieb, Elliott H.; Loss, Michael; Solovej, Jan Philip (2001), "Stability of Matter in Magnetic Fields", The Stability of Matter: From Atoms to Stars, Berlin, Heidelberg: Springer Berlin Heidelberg, ss. 437-441, ISBN , erişim tarihi: 13 Kasım 2020
- ^ Bojowald, Martin,. The universe : a view from classical and quantum gravity. Weinheim, Germany. ISBN . OCLC 827944747.
wikipedia, wiki, viki, vikipedia, oku, kitap, kütüphane, kütübhane, ara, ara bul, bul, herşey, ne arasanız burada,hikayeler, makale, kitaplar, öğren, wiki, bilgi, tarih, yukle, izle, telefon için, turk, türk, türkçe, turkce, nasıl yapılır, ne demek, nasıl, yapmak, yapılır, indir, ücretsiz, ücretsiz indir, bedava, bedava indir, mp3, video, mp4, 3gp, jpg, jpeg, gif, png, resim, müzik, şarkı, film, film, oyun, oyunlar, mobil, cep telefonu, telefon, android, ios, apple, samsung, iphone, xiomi, xiaomi, redmi, honor, oppo, nokia, sonya, mi, pc, web, computer, bilgisayar
Pauli disarlama ilkesi ya da Pauli dislama ilkesi iki ya da daha cok ozdes fermiyonun yarim spine sahip parcaciklar ayni kuantum durumda olamayacagini belirten bir kuantum mekanigi yasasidir Bu yasa kuramsal fizikci Wolfgang Pauli tarafindan 1925 yilinda bulunmustur Ilk bulunusunda yasa yalnizca elektronlar icin gecerliyken 1940 yilinda Spin istatistik teoreminin bulunmasiyla birlikte butun fermiyonlari kapsayacak bicimde genisletilmistir Genc yasta Wolfgang Pauli Atomlardaki elektronlar icin yasa kisaca cok elektronlu bir atomun iki veya daha cok elektronunun dort kuantum degerinin dordunun de ayni olmasinin imkansiz oldugunu belirtir Bu kuantum degerleri n bas kuantum sayisi ℓ mℓ ve ms spin kuantum sayisi Ornegin es orbitaldeki iki elektronun bas kauntum sayisi acisal momemtum kuantum sayisi ve manyetik kuantum sayisi ozdestir bu nedenle spin kuantum sayilari 1 2 ve 1 2 olacak bicimde ayri olmak zorundadirlar Bozonlar gibi tek sayili spinlere sahip parcaciklar icin Pauli disarlama ilkesi gecerli degildir herhangi sayida ozdes bozonlar ozdes kuantum durumuna sahip olabilirler Pauli disarlama ilkesinin daha kapsamli aciklamasi dalga fonksiyonundan turetilir Parcacik degisimi yapildiginda dalga fonksiyonu bozonlar icin simetrikken fermiyonlar icin antisimetriktir Bu iki parcacigin uzay ve spin koordinatlarinin degis tokusu durumunda dalga fonksiyonunun isaretinin fermiyonlar icin degismesi gerektigi anlamina gelir Eger bu mumkun olsaydi tamamiyla ozdes kuantum durumunda sahip iki fermiyonun degis tokusunun dalga fonksiyonunda hicbir degisim yapmamasi anlaminda gelirdi ancak dalga fonksiyonunun isaretinin degismeyecegi tek durum kuantum durumunun 0 oldugu durumdur kisacasi boyle bir seyin olanakli olabilecegi tek durum var olmayan bir durumdur Genel bakisPauli disarlama ilkesi butun fermiyonlarin davranislarini aciklamak icin kullanilan bir yasadir Fakat bu yasa Bozonlar icin gecerli degildir ve onlarin davranislari farkli yasalar tarafindan belirlenir Elektronlar kuarklar ve notrinolar gibi temel parcaciklar Fermiyon kategorisine girer ve yarim Spin e sahiptirler Bununla beraber proton ve notron gibi baryonlar uc kuarktan olusan atom alti parcaciklar da fermiyon olarak kabul edilirler ve bu nedenle pauli disarlama ilkesine uymak zorunadirlar Ayrica atomlar da genel bir spin sayisinda sahip olabilirler ve bu fermiyon olup olmadiklarina karar verir Ornegin Helyum 3 atomu 1 2 gibi bir spine sahiptir ve bu onu bir fermiyon yapar fakat Helyum 4 un spini 0 olmak zorundadir yani bir bozondur Buradan anlasilacagi uzere bazi atomlar fermiyon olabileceklerinden Pauli disarlama ilkesi kimyasal reaksyonlari bile etkileyebilen bir ilkedir Bir parcacigin yarim tam sayili Spine sahip olmasi demek acisal momentumunun ℏ h 2p displaystyle displaystyle hbar h 2 pi kisaltilmis Plank sabiti carpi bir yarim tam sayi 1 2 3 2 5 2 olmasi demektir Kuantum mekanigi teorisinde fermiyonlar antisimetrik durumlar olarak belirtilirler Bunun aksine tam sayili spine sahip parcaciklar Bozonlar simetrik dalga fonksiyonlarina sahiptirler yani fermiyonlarin aksine ayni kuantum durumuna sahip olabilirler Fotonlar Cooper Ciftleri ve W ile Z bozonlari bozonlara ornek olarak gosterilebilirler Bozonlar isimlerini Bose Einstein dagilimdan alirken fermiyonlar isimlerini Fermi Dirac dagilimindan alir Tarihce20 yuzyilin basinda cift sayida elektrona sahip atomlarin ve molekullerin tek sayili elektronu olanlara kiyasla kimyasal acidan daha kararli oldugu ortaya cikti Ornegin Gilbert N Lewis in 1916 da yayimlanan The Atom and the Molecule isimli makalesindeki kimyasal davranislar hakkindaki alti postulattan ucuncusu atomlarin cift sayida elektron bulundurma egiliminden ve ozellikle de normalde simetrik bir sekilde bir kubun sekiz kosesine dizilmis olan sekiz elektrondan bahseder bkz Kubik atom 1919 yilinda kimyager Irving Langmuir atomdaki elektronlarin bagli veya kumelenmis olmalari halinde periyodik tablonun aciklanabilecegini onerdi Elektron gruplarinin cekirdegin etrafinda bir dizi elektron kabuklugunu kapladigi dusunuluyordu 1922 de Niels Bohr atom modelini bazi elektronlarin ornegin 2 8 ve 18 stabil kapali kabuk lara karsilik geldigini kabul ederek duzenledi Pauli basta sadece empirik olan bu sayilar icin bir aciklama aradi Ayni zamanda Zeeman Etkisi nin ferromanyetizma ve atomik spektroskopideki deneysel sonuclarini aciklamaya calisiyordu 1924 yilinda yazdigi bir makale sayesinde onemli bir ipucuna ulasti Makale bas kuantum sayisina n bir deger verildigi ve tum ayristirildigi kabul edildigi zaman dis manyetik alanin icindeki alkali metal spektrumun icindeki tek bir elektronun enerji seviyelerinin sayisinin ayni n degeri icin bir soy gazin kapali bir kabugundaki elektron sayisina esit oldugunu iddia ediyordu Bu Pauli nin elektronlarin kapali kabuklarindaki komplike degerlerin elektron durumlarinin dort kuantum sayiyla tanimlanmasi durumunda her duruma bir elektron gibi basit bir kuralla azaltilabilecegini fark etmesine yol acti Bunun icin Samuel Goudsmit ve George Uhlenbeck tarafindan elektronun manyetik momenti olarak tanimlanan yeni bir iki degerli kuantum sayi olusturdu SonuclarAtomlar Pauli disarlama ilkesi cok sayida fiziksel fenomeni aciklamaya yardimci olur Ilkenin ozellikle onemli olan sonuclarindan bir tanesi ayrintili elektron kabugu yapisi ve atomlarin elektronlarini paylasma bicimini anlasilir kilmasidir boylelikle cesitli elementlerin ve bu elementlerin olusturdugu bilesikler aciklanilabilir Elektriksel olarak notr bir atom cekirdekteki protonlara esit sayida bagli elektron icerir Fermiyon olan elektronlar ayni anda ayni kuantum halinde bulunamazlar bu nedenle de atomun icinde istiflenmelidirler yani asagida aciklandigi gibi ayni elektron orbitalindeyken farkli Spin lere sahip olmalidirlar Buna bir ornek en dusuk enerjiye sahip 1s orbitalinde farkli Spin lerle bulunabilen iki bagli elektronu olan helyum atomudur Spin elektronun kuantum durumunun bir parcasidir ve iki elektron farkli kuantum durumlarda olduklari icin Pauli yasasini cignemezler Fakat Spin iki farkli degere Ozdeger ozvektor ozuzay sahip olabilir Uc bagli elektrona sahip lityum atomunda ucuncu elektron 1s orbitalinde bulunamaz ve daha yuksek enerjiye sahip olan 2s orbitallerinde bulunmasi gerekir Benzer bicimde atom yaricapi daha buyuk olan elementler daha yuksek enerjiedeki kabuklara sahip olmalidirlar Bir elementin kimyasal ozellikleri en distaki kabugundaki elektron sayisina baglidirlar Farkli miktarda kabuga sahip olan fakat en distaki kabugundaki elektron sayisi ayni olan atomlarin kimyasal ozellikleri benzerdir Kati Halin Ozellikleri Iletken ve yari iletken maddelerde cok sayida molekuler orbitalleri vardir ve bunlar enerji seviyelerinde surekli olan bir bant yapisi olusturur Guclu iletkenlerde metaller elektronlarin o kadar ki bir metalin isi sigasi cok katki saglayamazlar Katilarin cogu mekanik elektriksel manyetik optik ve kimyasal ozelligi Pauli dislama ilkesinin dogrudan sonucudur Maddenin Kararliligi Atomdaki her bir elektron durumunun kararliligi atomun kuantum teorisi ile aciklanmistir ve bu teori elektronun atomun cekirdegine yakinligi elektronun kinetik enerjisini arttirmasi gerektirdigini gosterir ve bu Heisenberg in belirsizlik ilkesinin bir uygulamasidir Ancak birden fazla elektron ve nukleon iceren sistemlerin kararliligi ayri bir durumdur ve anlasilmasi Pauli nin disarlama ilkesini gerektirir Pauli dislarama ilkesinin siradan maddenin stabil olmasinin ve hacim kaplamasinin da sorumlusudur Bu onerme ilk olarak 1931 de Paul Ehrenfest tarafindan yapilmistir Ehrenfest bir atomun elektronlarinin tamaminin en dusuk enerji seviyesinde bulunamadigini daha yuksek enerjiye sahip kabuklarda bulunmalari gerektigini soyleyip bunun atomlarin bir hacime sahip olduklarina ve sikistirilamadiklarina dair kanit olarak gostermistir Daha kesin bir kanit 1967 de Freeman Dyson ve tarafindan tedarik edilmistir Dyson ve Lenard cekici elektron nukleer ve itici elektron elektron ve nukleer nukleer guclerin dengesini goz onunde bulundurarak siradan maddenin Pauli ilkesi olmadan cokecegini ve cok daha kucuk bir hacim kaplayacagini iddia etmistirler Bu alanda Pauli ilkesinin sonucu ayni Spin e sahip elektronlarin kisa menzilli bir etkiye sahip itici ve uzun menzilli Coulombic kuvveti tarafindan ayri tutulmalaridir Bu etki ayni zamanda makroskopik uzayda gozlemlenebilen iki kati maddenin ayni zamanda ayni yerde olamayacagi gerceginden de kismen sorumludur Astrofizik Freeman Dyson ve bazi astronomik cisimlerde olusabilen asiri magnetik veya kutlecekimsel kuvvetleri goz onunde bulundurmadilar 1995 te Elliot Lieb ve is arkadaslari Pauli ilkesinin notron yildizlari gibi normal maddelerden cok daha yogun asiri manyetik alanlarda bile stabillige ulastigini kanitladilar Yeterli kutlesel cekim gucu olan alanlarda maddenin yikilip bir kara delik olusturmasi genel goreliligin bir sonucudur Astronomi alaninda incelenen beyaz cuceler ve notron yildizlari Pauli disarlama ilkesinin en onemli kanitlarindan bazilarina sahiptir Her iki nesne atomik duzeyde cok buyuk basinc altinda sikistirilmalarina ragmen dejenere basinci Fermi basinci sayesinde hidrostatik dengelerini koruyabilmektedirler Bu durumdaki maddelere dejenere madde adi verilir Yildizlardaki dev kutlecekimsel basinc genelde cekirdeklerindeki termonukleer fuzyon reaksyonlarindan cikan termal basincla dengelenir Fakat cekirdeklerinde artik termonukleer fuzyon gerceklesmeyen beyaz cuceler gibi astronomik objelerde kutlecekimsel basinca karsi koyan ve hidrostatik dengeyi koruyan basinc elektron dejenere basincidir Daha da kutleli olan ve bu nedenle kutlecekimsel basinci daha da siddetli olan notron yildizlarinda ise cekirdeklerdeki elektronlar protonlarla birlesip notronlara donusurler ve bu notronlarin sebep oldugu daha bile gucludur ve notron yildizlarinin hidrostatik dengelerini korumalarini saglar Fakat notron dejenere basinci ne kada guclu olursa olsun kutlesi Tolman Oppenheimer Volkoff limitini asan bir notron yildizinin kutlecekimi notron dejenere basincini asacagi icin bu yildiz bir kara delige donusmeye baslar Kaynakca Krane Kenneth S 1988 Introductory nuclear physics Halliday David 1916 2010 New York Wiley ISBN 0 471 80553 X OCLC 15628946 Linus Pauling and The Nature of the Chemical Bond A Documentary History Special Collections amp Archives Research Center Oregon State University scarc library oregonstate edu 3 Kasim 2013 tarihinde kaynagindan Erisim tarihi 30 Ekim 2020 PDF www webcitation org 3 Mayis 2020 tarihinde kaynagindan PDF arsivlendi Erisim tarihi 30 Ekim 2020 Shaviv Giora 1937 2009 The life of stars the controversial inception and emergence of the theory of stellar structure Heidelberg Springer ISBN 978 3 642 02088 9 OCLC 567353146 KB1 bakim Birden fazla ad yazar listesi link Straumann Norbert 1 Mart 2004 The Role of the Exclusion Principle for Atoms to Stars A Historical Account Invited Talk at the 12th Workshop on Nuclear Astrophysics arXiv quant ph 0403199 Bibcode 2004quant ph 3199S 14 Kasim 2020 tarihinde Wayback Machine sitesinde CiteSeerX 10 1 1 251 9585 16 Eylul 2020 tarihinde Wayback Machine sitesinde Pauli W 1 Subat 1925 Uber den Zusammenhang des Abschlusses der Elektronengruppen im Atom mit der Komplexstruktur der Spektren Zeitschrift fur Physik Almanca 31 1 765 783 doi 10 1007 BF02980631 ISSN 0044 3328 Griffiths David J David Jeffery 1942 2005 Introduction to quantum mechanics 2nd ed Upper Saddle River NJ Pearson Prentice Hall ISBN 0 13 111892 7 OCLC 53926857 KB1 bakim Birden fazla ad yazar listesi link Kittel Charles 2005 Introduction to solid state physics 8th ed Hoboken NJ Wiley ISBN 0 471 41526 X OCLC 55228781 18 Kasim 2020 tarihinde kaynagindan Erisim tarihi 27 Kasim 2020 Sewell Geoffrey L 2002 Quantum mechanics and its emergent macrophysics Princeton Princeton University Press ISBN 0 691 05832 6 OCLC 50594057 Hagedoorn A 1970 Address to Professor Ashton on the Occasion of the Donders Medal Award Ophthalmologica 160 1 2 72 74 doi 10 1159 000305970 ISSN 1423 0267 Lieb Elliott H Loss Michael Solovej Jan Philip 2001 Stability of Matter in Magnetic Fields The Stability of Matter From Atoms to Stars Berlin Heidelberg Springer Berlin Heidelberg ss 437 441 ISBN 978 3 662 04362 2 erisim tarihi 13 Kasim 2020 Bojowald Martin The universe a view from classical and quantum gravity Weinheim Germany ISBN 978 3 527 66768 0 OCLC 827944747 KB1 bakim Birden fazla ad yazar listesi link