Swing 1930'lu yıllarda ortaya çıkan caz akımı. 20. yüzyılın en popüler caz hareketlerinden biri.
Swing, 1920'li yılların sonlarına doğru gelişmeye başlamış ve 1940'ların ortalarına kadar da etkisini sürdürmüştür. Bu dönem müzisyenleri müziklerine rahatlık hissi ve çok sıkı olmayan bir ritim anlayışı katmış, sekizlik nota kalıbını kullanmışlardır. Bütün bunlar da 'swing hissi' ni karakterize eden önemli unsurlardır. Dönemin eserlerinin çoğu orkestralar tarafından icra edildiğinden swing dönemi aynı zamanda caz orkestralarının 'altın çağı' olarak da düşünülebilir. Ritmik yapısından ötürü bu müzik pek çok dansçıyı da kendine çekmiştir.
Dönemin özellikleri
Swing döneminin erken dönem cazına göre faklılıkları :
- Tercih edilen yapı küçük gruplar yerine büyük orkestralardır. Yazılı aranjmanlar daha çok kullanılmıştır.
- Saksofon swing'te daha sık kendini gösterir.
- Bas viyola daha sık görünür.
- Davulda hi-hat zilinin kullanımı artmıştır.
- Kolektif doğaçlama pek görülmez.
- Ritmik anlayış genel olarak daha gevşek ve yumuşaktır.
- Swing müzisyenleri erken dönem caz müzisyenlerine göre enstrümanlarına daha hakimdirler ve yetkinlikleri daha fazladır.
Caz Orkestralarının Enstrüman Açısından Yapılanışı
Caz orkestraları on ya da daha fazla müzisyenden oluşmaktaydı ve müzisyenler de üç ana kategori altında toplanırdı : ritim, ve saksofon grubu.
Ritim kısmı piyano, gitar, bas / bas viyola ve davulu kapsardı. Bakır sazlardan oluşan kısım ise kendi için ikiye ayrılırdı : Trompet ve trombon grubu.
Orkestradaki saksofon grubu (ham madde olarak bakır sazlarla aynı olsa da) bakır sazlardan ayrı bir gruptu. Burada şunu belirtmekte fayda var; saksofon gelişimi itibarıyla tahta üflemeli (woodwind) sınıfına girer çünkü klarinet, flüt ve obua gibi tahta üflemeli enstrümanlar saksofonun atası sayılmaktadır. Saksofon kısmı aynı zamanda "kamışlı saz" (reed instrument) grubu olarak da adlandırılır. Bunun nedeni saksofoncuların yeri geldiğinde klarinet de çalması ve adı geçen iki enstürmanın da kamışlı saz olmasıdır.
Alto ve tenor, saksofon ailesinin orkestralarda en çok kullanılan üyeleri olmuştur. 30'ların sonuna doğru bu gruba bariton da dahil olmuştur. Soprano ve bas saksofon ise yaygınlaşamamıştır. Saksofon kısmında müzisyen sayısı üç ile beş arasında değişir. 40'ların sonuna doğru 2 alto 2 tenor 1 bariton standart yapılanma olarak karşımıza çıkar. Bu kısımdaki sanatçılar genelde tek enstrüman çalmazar. Saksofonculardan kendi enstürmanları dışında klarinet ve saksofon ailesinin diğer üyelerini çalmaları beklenir.
Trompet kısmı da üç ile beş müzisyen arasında değişmektedir. 30'ların sonu 40'ların başında standart sayı üçtür. Trombon kısmı ise bir ile beş arasında değişir. İki veya üç tromboncu genelde standart olarak kabul edilmiştir.
Orkestra aranjmanları
Caz orkestralarının artmasıyla beraber yazılı aranjmanların kullanımı da artmıştır. Az sayıda müzisyenden oluşan küçük gruplar için yazılı aranjman gerekli görülmüyordu. Ancak gruptaki eleman sayısı artıp büyüdükçe müzisyenlerin ellerinde yazılı bir aranjman olmadan doğaçlama yapmaları git gide zorlaştı. Öyle ki, bir müzisyen yazılı aranjmanlar kullanmayan bir gruba katıldığında çok zor adapte oluyordu. Aynı zamanda, müzisyenlerin iyi bir repertuvara sahip olabilmeleri için nota okuyup yazabilmeleri şart olmuştu.
Aranjmanların çoğunda kompozisyonal yapı basitti. Melodiler bütün grup tarafından birlik ve uyum içinde çalınırdı. Bunu doğaçlama takip eder, doğaçlamalar ritim kısmının eşliği ve geri kalanların çaldığı figürler eşliğinde sürerdi. Melodiler ve eşlik sırasındaki müzikal figürler orkestra içindeki kısımlar arasında dönüşümlü çalınırdı. Bakır sazların çaldığını bir süre sonra saksofon kısmı alır, bakır sazlar da ritim kısmının çaldıklarını üstlenirdi. Bu da orkestra içinde müzikal bir çevrimdi.
Kimi zaman aranjmanlar çalınan müzikal temanın varyasyonlarına dayanmaktaydı. İlginçtir ki, bazen bunların doğaçlamadan daha güzel bir hava yarattığını gözleriz.
Kısa - karmaşık olmayan ve melodinin bir kısmını içeren yapılara "riff" denir. Riff'ler orkestraların stillerini yansıtmakta kullandığı önemli unsurlardan biridir. Farklı riff'ler farklı orkestra kısımları tarafından karşılıklı olarak çalınır. Hatta zaman zaman aranjmanların riff'ler üzerine inşa edildiği de görülür.
Dönemin Önde Gelen İsimleri
Orkestra liderleri
Swing orkestraları arasında en iyileri Fletcher Henderson, Count Basie, Duke Ellington, ve Benny Goodman'ın liderlik ettikleri orkestralardır.
Henderson ve Ellington orkestraları erken dönem caz ile swing arasında köprü olmuş ve aradaki boşluğu doldurmuştur. Her ikisi de 1920'lerin başlarında ortaya çıkmış ve zamanla büyüyüp gelişerek 30'ların sonunda 'ihtişamlı' bir yapıya kavuşmuştur.
Fletcher Henderson Erken dönem cazındaki pek çok büyük isim ve swing döneminin doğaçlama yapabilen önemli müzisyenleri 1920'lerin başından 1930'ların sonuna kadar Fletcher Henderson ile çalışmıştır. Bundan ötürü Henderson orkestrası bir 'yıldızlar topluluğu' orkestrası olarak da nitelendirilebilir. Henderson'ın stili caz orkestraları içinde temel akım / anlayışlardan biridir. Ellington'ınki ise bir diğeridir. Aranjmanlarında saksofonlarla bakır sazları adeta 'kapıştıran' Henderson, 'block voice' tekniğini de mükemmelleştirmiştir. Burada melodik ses akor dizileri içindeki en üstteki sestir ve akordaki her nota başka bir enstrüman ya da enstrüman grubu tarafından çalınır. Hat armonize değilse kalın / yoğun bir ses elde edilmiş olur.
Henderson'ın aranjmanlarının meşhur olmasının nedenlerinden biri de bunların aynı zamanda Benny Goodman tarafından kendi orkestrasında kullanılmasıdır.
Jimmie Lunceford, swing hissini çok iyi yansıtabilen ve müzisyenlerin örnek bir displin yansıttığı mükemmel bir orkestranın liderliğini yapmıştır. Bu orkestranın swing'i aktarmasındaki başarı ve olduşturduğu pürüzsüz havanın nedeni orkestradaki kısımlar arasındaki tutarlılık ve sürekliliktir. Lunceford'un orkestrası dönemin çok iyi doğaçlama yapabilen müzisyenlerine de sahip olmuştur.
Benny Gooodman 1930'lar ve 40'lar boyunca en çok popülariteyi elde etmiş olan caz orkestrasının lideri olmuştur. Pek çok zor parçanın üstesinden gelen orkestra, liderinin sahip olduğu kusursuz swing'i dinleyiciye aktarmıştır. Benny Goodman'ın lakabının "King of the Swing" olduğu düşünülürse böyle bir liderin orkestrasının da swing konusundaki başarısı hiç şüphesiz daha iyi anlaşılacaktır.
Benny Goodman kendisinden sonra gelmiş geçmiş tüm klarnetçileri etkilemiştir. Goodman öyle bir popülarite kazanmıştır ki 1890 ile 1954 arasındaki plak satışlarında ilk 5'e girmiştir! Goodman sadece caz için değil genel anlamda müzik endüstrisi için de en önemli isimlerden biri olmuştur. Yapılan araştırmalara göre bugün Louis Armstrong ve Dave Brubeck ile birlikte en çok tanınan müzisyenler arasındadır.
Goodman caz dünyasında sadece klarinetteki yetkinliğinden dolayı değil, aynı zamanda gruplarında yer verdiği müzisyenlerden dolayı da önemlidir. Bu müzisyenler arasında Teddy Wilson, Charlie Christian ve Lionel Hampton sayılabilir.
Ritim Kısmı
Ritim kısmı genelde piyano, gitar, bas / bas viyola ve davulu kapsardı. Bascılar genel olarak parçada zamanı tutma görevine atanmışlardı. Bascının çaldıkları ya her dört vuruştan bir ve üçüncüsünde duyulurdu (ki buna two-beat style denir) ya da her vuruşta kendini gösterirdi (walking style).
Bas
Bascılar görsel olarak arka planda kalmanın yanı sıra swing döneminde müzikal anlamda da arka planda kalmışlardır. Basın özelliklerinin adam akıllı ortaya konması ve bu enstrümanın müziğe ağırlığını koyabilmesi 50'lere değin ender olarak gerçekleşebilen bir durumdur (Duke Ellington'un basçısı Jimmy Blanton bu 'ender' durumları yaratabilmiş basçılardan biridir). İlginç olan noktalardan biri de şudur : Grupta kötü bir basçı varsa (ya da basçı yoksa) dansçılar ve de iyi dinleyiciler müziğin ritmik yapısındaki bu eksikliği hissederler. Ancak bu hissedenlerin çok azı eksikliğin / yanlışlığın neden kaynaklandığını fark edebilmiştir...
Bu dönemde Jimmy Blanton'un yanı sıra üç önemli basçı daha ön plandadır : Walter Page, Slam Stewart ve Milt Hinton.
Milt Hinton
Milt Hinton tanınmışlığı 1930'lardaki orkestrasındaki çalışıyla elde etmiş, bununla beraber 90'lara kadar da caz dünyasından kopmamış ve farklı caz akımlarında da adından bahsettirmiştir. Kendinden emin şaşmaz temposu ve kocaman tonuyla kendisine 'Yargıç' ismi takılmıştır. Sebebi de parçanın temposunu belirlemesi ve bu temponun da parça boyunca hiç değişmemesidir.
Slam Stewart zamanlaması iyi olan ve sorumluluk sahibi bir eşlikçi olarak Art Tatum'la çalarken kendini göstermiş bir basçıdır. Bununla beraber asıl yaratıcı solo yapabilme özelliğiyle göze batar. Bu bakımdan çalış stili basın sadece 'zaman tutma' işlevi olan bir enstrüman olarak algılanmasına karşı önemli bir yer tutar.
Davul
Swing davulcularının çoğu, dinleyicilere ve dansçılara gerekli vuruşları sağlamakla yetinmiştir. Swing havasını dinleyiciye aktarmakta üstlerine düşen neyse onu yapmak davulcuların önemli bir kısmı için yeterliydi. Swing davulcularının öncelikleri bu saydıklarımızdır; erken dönem caz davulcularında gördüğümüz nefesli sazların melodik yapısına paralel ve onunla örtüşebilecek ritmik aktivite tutumu swing davulcuları için listenin alt sıralarında yer alır. Cymbal zili ve gong'un kattığı efektleri saymazsak, pek çok orkestra davulcusu bas davulda ilgili ritmi hissettirip vurgulamak ve zamanlama görevini üstlenmek dışında fazla bir şey yapmamıştır. Nefesli sazların arkasında yeni, üretken, kışkırtıcı ritimler çalmaktan kaçınmışlardır. Fakat bu durumdan ötürü sadece davulcuları suçlamak da doğru bir değerlendirme olmaz çünkü riff tabanlı orkestra müziği swing davulcularını kısıtlamaktaydı : çalacakları karmaşık ritmik kalıplar nefesli sazlar için yazılmış olan melodik ritimlerle çakışabiliyordu... Aynı zamanda dönemin müzik anlayışı içerisinde bir nevi orkestra içi metronom olarak algılanıyorlardı. Bundan dolayı 1930'ların swing davul stili gayet tutucuydu. Ana melodinin arkasında gelişen ritmik bir hat, doğaçlamada davulcuyla iletişim halinde olacak ve birbirinden beslenecek solist - davulcu ilişkisini görmek dinleyicilere ancak 1940'lardan başlayarak gelişen modern cazın ve davulun gelişimiyle nasip olacaktı.
Gene Krupa
Peki bu tip oturmuş kurallara karşı çıkan alışılmadık davulcular yetiştirmemiş midir swing dönemi? Tabii ki yetiştirmiştir. Var olan standartlaşmış çalışa karşı kendi stilini ortaya koyan davulcuların başında gelir. Çalış stilinin yanında tavırlarıyla da oldukça ilgi çekip popüler olan Krupa, adeta davulun gelecekte üstleneceği rol ile ilgili bazı sinyalleri aktarmıştır dinleyiciye. Önündeki melodik hattı bozmadan müziğe heyecan katmayı başarmış bir davulcudur. Kimi zaman eşlik olarak çaldığı bölümler başlı başına soloyu andırır. Bu açıdan erken caz dönemimdeki davulcu özelliklerini de taşımakta ve tipik swing anlayışı içinde sıkışıp kalmamaktadır.
1930'ların sonuna doğru Krupa'nın tam tersi bir davul yaklaşımı Count Basie'nin davulcusu Jo Jones tarafından sergilenmiştir. Krupa'nın "gürültülü", her vuruşta bas davul kullanan çalış tarzına karşın Jones genelde bas davul kullanmaktan kaçınmıştır. Jones'un high-hat zili üzerinde çalışı Krupa'ya göre çok daha esnektir. Belki de bundan dolayı, Jones'un çalışında süreklilik duygusu hakimdir. Jones'un çalışı aynı zamanda basçıyla da yüksek bir koordinasyon kurabilmesini sağlamış bu da ritim kısmının diğer orkestralardakine göre daha akıcı olmasını sağlamıştır.
Trombon
Erken dönem caz tromboncuları aynı zamanda swing döneminin önemli tromboncuları arasında yer almıştır. Bu sanatçıların stilleri rafineleşmiş ve caz orkestralarında Dixieland gruplarına göre kendilerini daha çok gösterme fırsatı bulmuşlardır. Jack Teagarden ve Tommy Dorsey de buna dahildir.
Tommy Dorsey 1930'lar, 1940'lar ve 1950'ler boyunca çok popüler olmuş olan dans orkestralarına liderlik etmiştir. Bunun yanı sıra saksofoncu kardeşi Jimmy Dorsey ile birlikte pek çok grubun liderliğini paylaşmıştır.
Tommy Dorsey müzisyenler arasında çok iyi bilinen bir isimdir çünkü trombondan temiz ve yumuşak bir ton elde etmek için geliştirmiş olduğu bir tekniğe sahiptir. Aletindeki ustalık, sahip olduğu parlak ton ve tiz perdelerdeki çalışı Dorsey'în diğer tromboncular taradından örnek alınmasının sebeplerindendir. Lawrence Brown bu anlamda bir diğer önemli isimdir.
Erken caz döneminde bilinmeyip swing'in caza kazandırmış olduğu isimlerden biri Bill Harris'tir. Harris, 1940'larda Woody Herman orkestrasının bakır saz kısmındaki en orijinal ve etkileyici solistti. Kendisi aynı zamanda J.J. Johnson'dan önce modern caz trombonunun gelişmesinde önemli bir rol üstlenmiştir. Alışıldık soloların yanı sıra staccato'lu ve didikleyici yapıda figürler de kullanmıştır. Dönemine göre geniş bir ses aralığına sahip olan Harris'in tonu kalın ve geniştir.
Trompet
Roy Eldridge
Trompetçi Roy Eldridge swing döneminin en ileri seviye doğaçlamacısıydı. O, swing ile modern caz arasında bir köprüdür adeta. Dizzy Gillespie kendi çalışının Roy Eldridge sayesinde şekillendiği söylemiş, Miles Davis de Eldridge'e olan hayranlığını dile getirmiştir.
Roy Eldrige'in coşku dolu agresif bir stili ve eşine az raslanan bir teknik ustalığı vardır. Nota seçimindeki orijinalite ve saksofon tarzı müzikal cümleleriyle Louis Armstrong stili ile Dizzy Gillespie'nın öncülük ettiği modern yaklaşım arasındaki boşluğu doldurmuştur. Eldrige'in tonu kimi zaman temiz ve sıcak kimi zaman ise sert ve keskindir. Tiz perdelerde notaları kıvırırcasına çalmıştır. Roy Eldrige trompette uzun ve kuvvetli müzikal cümlelerin çalınabilmesinin mümkün olduğunu göstermiştir. Bu söylediğimiz saksofonda yapılması çok zor olmayan ancak mekaniği nedeniyle trompette uygulanması zor olan bir şeydir.
Eldrige'in etkisiyle trompetçiler aletlerindeki ustalığı geliştirmek ve daha özgün doğaçlamalar yapabilmek için çaba harcadılar. Aynı zamanda bu, trompetin parça içinde doğaçlama süresinin de uzamasına imkân sağlamıştır.
Eldrige'in etkisi 1950'lere kadar uzanır çünkü Gillespie kendi modern yaklaşımını Eldrige'in tiz perdelerdeki çalışı, geleneksel olmayan nota seçimi ve saksofon tarzı cümleleri üzerine inşa etmiştir.
Swing alanının en meşhur trompetçilerinden biri de Bunny Berigan'dır. Berigan'ın stili Louis Armstrong üzerine kuruludur. Pürüzsüz tonu ve artikülasyonu ile oldukça usta bir trompetçidir. 1937'de "I Can't Get Started" parçasındaki solosu o kadar sevilmiş ve tutmuştur ki adı geçen parça trompetçilerin repertuvarında vazgeçilmezlerden biri olmuştur. Tommy Dorsey Orkestrası'nın 'Marie' kaydındaki etkileyici doğaçlaması da farklı aranjmanlarla diğer pek çok orkestra tarafından çalınmıştır.
Saksofon
Coleman Hawkins
Caz tarihine bakıldığında ilk önemli tenor saksofoncunun Coleman Hawkins olduğu görülür. 1920'lerde caz arenasına dahil olmaya başladığında saksofon müzik için sadece bir 'yenilik' ya da biraz fazlası olarak algılanıyordu. Ancak Hawkins'in çalışıyla birlikte saksofon nefesli ailesi içinde 'ün' ve 'prestij' elde etti. Onun enstrümanına olan hakimiyeti ile geniş, derin, kuvvetli tonu diğer saksofonculara örnek teşkil etti. Bugün saksofon cazın en popüler enstrümanlarından biri (kimileri için ise cazın ta kendisi!) haline geldiyse bunun için teşekkür edileceklerin başında Coleman Hawkins gelir.
Kendinden önceki saksofonculara kıyasla Hawkins akor ilerleyişine/değişimine (chord progression) büyük önem vermiştir. "Body and Soul" parçasındaki gibi komplike akor kullanım stili Hawkins'i betimlemekte önemlidir. Onun için melodik gelişme daha arka planda kalmaktadır. Bundan ötürü de dinleyicilerinden bir kısmı onu melodik değil armonik doğaçlamacı olarak gördüklerini belirtmiştir.
Hawkins Fletcher Henderson Orkestrası'nda 1923'ten 1934'e kadar baş solist olarak yer almış daha sonra küçük gruplarla çalışmalarını sürdürmüştür. Her ne kadar swing dönemiyle bütünleşmiş olsa da, 1940'larda da yerini korumuştur. Teknik açıdan sağlam bir altyapıya sahip olduğundan yeni gelişen akımlara da ayak uydurabilmiştir.
Caz tarihindeki en tutarlı ve ciddi solistler arasında yer alan Hawkins, sadece kendi dönemindekileri etkilemekle kalmamış, Sonny Rollins ve John Coltrane gibi saksofoncular tarafından da örnek alınmıştır. Hawkins, Coltrane ve Lester Young cazın en etkileyici tenorlarıdır.
Don Byas
Don Byas, çağdaşı olan diğer swing saksofoncuların çoğundan daha ileri bir seviyedeydi. Bundan ötürü de 1940'ların modern müzisyenleri arasında da yer alır. Byas, ateşli çalışı, enstrümanındaki imrenilecek kontrol kabiliyeti ile armonik olgunluk ve melodik bir atılganlığa sahipti. Sebare çalmayı ve akordaki notaların altından girip üstünden çıkmayı seven bir saksofoncuydu aynı zamanda. Parçaların özgün yapısına yeni akorlar ekleyerek doğaçlamalarında her ikisinden de faydalanıyordu. Bu konuda piyanist Art Tatum'dan esinlenmiştir. Geniş ve kuvvetli çalışında Hawkins etkisi görülür, ancak Byas'ın çalışında swing'i yakalamak daha kolaydır. Bunun nedeni belki de Byas'ın geliştirdiği fikirlerin ritmik bazda daha az çeşitlilik göstermesidir. Byas'ın stili kendinden sonra gelen pek çok meslektaşı tarafından takdir edilmiştir. Onu kendisine örnek alan iki isim ise gerçekten önemlidir: Lucky Thompson ve Benny Golson.
Benny Carter ve Johnny Hodges swing döneminin en önemli alto saksofoncularıdır. Carter'ın çalışında dinleyicileri ilk olarak etkileyen özellikler sanatçının aletindeki rahatlığı ve sıcak - parlak tonudur. Carter'ın zengin ve 'lüks' bir tonu vardır. Soloları akıcı ve hafiftir. Aynı zamanda iyi bir trompetçi, klarinetçi ve aranjördür de.
Piyano
Art Tatum
Art Tatum caz tarihinin en çok takdir edilen piyanistleri arasında yer almıştır. 1940'lardan sonra ortaya çıkan üstün teknikli piyanistlerle kıyaslandığında bile yine de üst sıralarda yer almıştır. Doğaçlamalarıyla ve popüler melodileri parçaya monte ediş biçimiyle Tatum ne yapacağı tahmin edilemez bir müzisyendir. Müzik sürüp giderken aklına gelen fikirle cümlelerin yönünü aniden değiştirip yeni fikri doğrultusunda çalması Tatum'da görülen bir özelliktir. Tatum'un çalışı oldukça süslü, uzun ve bir o kadar da hızlıdır. Popüler melodileri çalarken aniden akor ekleme / değiştirme konusunda uzmandır (ki buna chord substition denir). müzisyenleri Tatum'un akorlarla yaptıklarını kendi aletlerine adapte edip çalmak için uğraşmışlardır.
Art Tatum'un caz tarihindeki etkisi muazzamdır. Klavyeye olan hakimiyeti diğer piyansitler için çıkış noktası olmuş, sololarındaki akor kullanım şekli tenor saksofoncu Don Byas ve altocu Charlie Parker tarafından adeta absorbe edilmiştir. Aynı zamanda modern cazın ilk günlerinde çok önemli yeri olan iki piyanisti de etkilemiştir : Bud Powell ve Lennie Tristano. Bu iki piyanistin vasıtasıyla Tatum'un etkisi dolaylı da olsa 1950'lerde de görülmüştür.
Teddy Wilson da dönemin sivrilen piyanistleri arasındadır. Erken caz döneminde görülen ağır piyona sesini yumuşatmıştır. Bu vurgulu ağırlığın yerine akıcı ve yumuşak bir çalış stilini yerleştirmiştir. Wilson'ın sololarında sergilediği zarafet ve intizam dinleyicileri etkileyen unsurların başında yer alır.
Dönemin üç büyük ismi olan Art Tatum, Earl Hines ve Teddy Wilson'dan Hines'ın etkileri 40'ların başındaki Nat Cole ve Errol Garner da kendini belli eder. Nat "King" Cole, nefesli sazların müzikal cümlelerini piyanoya taşıyanların başında yer alır. 1939 yılında Cole; piyano, gitar ve bastan oluşan bir trio kurmuş, bu trionun "hit" kayıtlatı ise 1943-49 yılları arasında olmuştur. Nat Cole'un caza etkisi pek çok insanın düşündüğünden fazladır : Oscar Peterson, Bill Evans ve Horace Silver gibi modern piyansitler kendi müzikal ifadelerini oluştururken Nat Cole'dan etkilendiklerini belirtmişlerdir.
Peterson, Cole'un kendi piyano stilindeki ana etken olduğunu söylemiş ve Cole gibi piyano, bas, gitardan oluşan bir trio kurmuştur. Evans ise Cole'un melodik fikri alıp geliştirmesi ve sonra bunu doğaçlamalarının içine monte edişinden etkilenmiştir.
Cole sesiyle popüler olup bir yıldız haline gelince piyano stili ve piyanoya olan yaklaşımı gittikçe daha az önemsenir olmuştur. Bu yüzde Nat Cole'un piyansitliği pek çok kişi tarafında maalesef 'es' geçilmiştir.
Erroll Garner
Erroll Garner caz piyanosunda başlı başına farklı bir yerde durmaktadır. Garner kendine özgü, ana akımlardan farklı bir stil geliştirmiş; bundan ötürü tam olarak ne swing ne de bop dönemine dahil edilmesi mümkündür. Garner'ın tanınmaya başladığı yıllarda swing zaten zirvedeydi ve modern caz yaklaşımları da kendini göstermeye başlamıştı. Garner, izlenmesi kolay swing'i yansıtan bir stile sahiptir. Popüler şarkıları yorumlayan piyano triosu ile geniş ölçüde tanınmışlık elde etmiştir. Diğer porçaları yorumlamanın yanında kendi bestelerini de çalan Garner'ın "Misty" isimli bestesi kendisini 1950'ler boyunca en çok tanınan cazcılar arasına sokmuştur. Çalışının kökleri 1930'lardaki swing döneminden gelse de popülaritesini 1950'lerde kazanan Garner, Charlie Parker gibi modern cazın sembol isimlerinden biriyle de kayıt gerçekleştirmiştir.
Garner'ın sağ eliyle çaldığı cümleler Earl Hines'ı hatırlatır. Ancak Garner'ın melodik anlayışı Hines'ınkine göre daha basittir. Hines'ı karakterize eden ritmik sürpriz yaratma anlayışı pek görülmez. Dikkati çeken bir diğer nokta da yıllar geçtikçe Garner'ın stilinin evrimleşip gelişmesidir.
Garner'ın çalışı kimi zaman da zengin orkestral bir hava taşır. Armonik açıdan Fransız İzlenimcilik (Impressionistic) akımı temsilcilerinden Claude Debussy ve Maurice Ravel'i andırır. Garner parçalarını armonik yapıya dayandırmış, doğrudan melodiyi çalmamıştır. Bu da kendisinden sonra gelen piyanistlerin akora dayalı çalma yönünde Garner'ı incelemelerini sağlamıştır. Garner'dan etkilenen piyanistler arasında George Shearing ve Ahmed Jamal sayılabilir.
Milt Buckner kilitli el tekniği stiliyle (locked-hands style) 1940'ların piyanistlerini etkilemiş bir şahıstır. Bu, akoru seslendirme biçimlerinden biri olup tepedeki nota melodi notası haline gelir. Bir elin melodik hattı diğer elin ise genellikle akorları çaldığı durumun tersidir. 1940'ların sonu 1950'lerin başında Lennie Tristano, George Shearing, Ahmed Jamal, Oscar Peterson bu tekniği kullanmıştır.
Gitar
Swing döneminde gitar, daha yeni yeni 'metronom' görevi dışında başka görevleri de üstlenebilecek bir enstrüman olarak algılanmaya başlanmıştı. Django Reinhardt ortaya çıkana dek pek çok caz gitaristi düz, akora dayalı ve piyano ile nefesli sazlara kıyasla gayet sönük bir biçimde çalıyordu. Bu durum Charlie Christian ve Django Reinhardt ile birlikte değişti.
Charlie Christian
Charlie Christian o zamana kadar keşfedilmemiş bir dünya olan 'elektrik gitar' alanında ustalığını sergilemiş bir müzisyendir. Uzun, swing içeren soloları gitarı nefeslilerin hegemonyasından kurtardı. Christian'ın kimi pasajları kendisine örnek aldığı saksofoncu Lester Young'dan esintiler taşır. Jazz-rock döneminden önce yetişmiş bütün caz gitaristlerinde şu ya da bu şekilde Charlie Christian etkisini görmek mümkündür. Hatta 1960'ların en önemli caz gitaristi olan Wes Montgomery de temelde Charlie Christian etkisi taşıdığından, Christian'ın etkisi dolaylı biçimde 1990'lara kadar uzanır.
Django Reinhardt
Django Reinhardt, Fransa'da yaşamış olan bir Belçika çingenesidir. Çoğunlukla Avrupa'da çalmış, Amerika'ya sadece bir defa gitmiştir. Bununla beraber kayıtlarına Amerika'da ulaşılabiliyordu ve özellikle swing dönemi boyunca Reinhardt Amerikalı caz gitaristlerin en çok tuttuğu kişilerden biri olmuştur. Reinhardt'ın aletine olan hakimiyeti had safhadadır. Hız konusunda, teknik açıdan çalınması daha kolay enstrümanlarla yarıştığı bile söylenmektedir. Süslü - şatafatlı bir çalışı ve oldukça belirgin bir vibratosu vardır. Çingene müzik ruhu ile caz anlayışını bir potada eritmeyi başarmıştır.
Bu iki gitaristi daha iyi tetkik etmek için yaklaşımlarını ve bu yaklaşımlardaki farklılıkları gözden geçirelim.
- Christian'ın soloları genelde süreklilik gösteren bir düzen içindedir ama bunlarla sınırlı değildir, Reinhardt ise sıra dışı ve aniden ortaya attığı melodik fikirlerle sürprizlerle doludur.
- Christian'ın cümleleri nefeslileri andırır, Reinhardt'ınkiler ise piyanoyu.
- Christian kayıtlarının hemen hepsinde amfi kullanmıştır, Reinhardt için böyle bir durum söz konusu değildir.
- Christian'ın tonu yumuşak ve yuvarlaktır. Reinhardt'ın tonu ise keskin ve metaliktir.
- Christian'ın kökeninde blues geleneği vardır. Reinhardt'a Çingene müziği temel oluşturmuş, Fransız izlenimcileri Maurice Ravel ve Claude Debussy'nin stilini oluşturmasında önemli rolü olmuştur.
- Christian çok az vibratolu çalmıştır buna karşın Reinhardt'ın vibratolu çalışı kendisini karakterize eden özelliklerin başında yer alır.
Şarkıcılar
Billie Holiday
Billie Holiday 1930'ların başlarından itibaren caz arenasında etkisi en büyük olan şarkıcıdır. Pek çok vokal kariyerine Holiday'i taklit ederek başlamıştır. Pek çoğu da çıkardığı albümü ona adamıştır. Caz müzisyenlerine "ıssız bir adaya düşseniz yanınıza alacağınız kayıtlar hangileridir" diye sorulduğunda pek çoğu yanıtlarına Billi Holiday'i de dahil etmiştir. Caz müzisyenleri tarafından enstrümantal müziğin hemen her zaman vokale tercih edildiği de göz önünde bulundurulsa bu cevabın önemi daha iyi anlaşılır.
Holiday'in sesi Bessie Smith kadar güçlü, Sarah Vaughan kadar zengin değildi. Ella Fitzgerald'in sahip olduğu ses aralığına ve hıza da sahip değildi. Buna rağmen Holiday'in bu kadar takdir edilmesinin sebebi neydi peki ? Öncelikle orijinal ve taze bir sesi vardı. Şarkı sözleri gerçeğe dönüşürdü adeta ve doğrudan dinleyiciyle konuşuyor havasını oluştururdu. Hüzünlü şarkılarda yansıttığı keder ve ıstırap dinleyiciyi ağlatabilecek seviyedeydi. Bununla beraber 1930'ların sonundaki bazı kayıtlarında çağdaşlarında raslanmayan umarsız bir neşe de görülür.
Holiday'i bu kadar önemli yapan nedenlerden biri de sunduğu 'caz tadı' idi. Gerçek anlamda bir blues şarkıcısı olmadığından Holiday'in sesi ve yaklaşımı nefeslileri andırırdı. Caz enstrümantalistleri gibi şarkıyı doğrudan sunmaktan kaçınmış, ritimleriyle oynayarak şarkıları farklı şekillerde yorumlamıştır.
Holiday; Artie Shaw, Benny Goodman ve Count Basie gibi kendi döneminin dev müzisyenleriyle turnelere çıkmış, kayıtlar yapmıştır. 1938 yılında Teddy Wilson, Lester Young ve Basie Orkestrası'ndan bazı müzisyenlerle birlikte yaptığı kayıtlar dönemin sivrilmiş çalışmaları arasındadır. 1937 kaydı "Carelessly" listelerde birinciliğe yükselmiş, 1945' kadar da toplam 35 kaydı ilk 1920'de kendine yer bulmuştur. Kimi dinleyiciler Holiday'in 1930'lar boyunca yaptığı kayıtların en iyileri olduğunu savunurken, diğer bir kısım dinleyici ise 1950'lerde yaptığı kayıtların duygusal anlamda daha vurucu olduğunu belirtmektedir.
1972 yılında yapılmış olan "Lady Sings The Blues" filminin esin kaynağı olan Billie Holiday'in albümleri ölümünden yaklaşık 40 sene geçmesine karşın hâlâ pek çok müzik severe hitap etmekte, alıcı bulmaktadır.
Ella Fitzgerald
Ella Fitzgerald 20. yüzyılın opera sanatçısı olmayan en etkileyici ve olağanüstü şarkıcısıdır. Adeta kusursuz bir tekniği vardır. Kıvraklığı ile dinleyiciyi etkiler. Swing'i yansıtmadaki başarısı ve senkoplardaki zamanlaması ile orkestra içindeki nefesli sazlardan biri gibidir (hem de en iyilerinden biri). Dönemin pek çok trompet ve saksofoncusu müzikal ifade açısından onun ulaşmış olduğu seviyeye ulaşamamıştır. 1930'ların ortalarında şöhret kazanmaya başlayan Fitzgerald, 1938 yılında Chick Webb'in grubuyla yaptığı "A-Tisket-A-Tasket" icrasıyla 1 numaraya yerleşmiştir. Bu grupla sonra daha pek çok kayıt gerçekleştirip turnelere çıkmış, Webb'in ölümünden sonra da yıllarca liderliğini üstlenmiştir.
Ella Fitzgerald'ın tonu berrak ve esnektir. Ses aralığı ise 3 oktavdır ki buna pek rastlanmaz. Hangi tonda ve tempoda olursa olsun şarkılarında hep rahattır. Yaklaşımı genel olarak huzur ve sıcaklık duygusu taşır. Pek çok şarkıcının meyilli olduğu melodramik yaklaşımın aksine Fitzgerald neşeli ve coşkulu bir hava taşır. Pek çokları onun zirvede olduğu dönemin 1950'ler ve 1960'lar olduğunu söyler. Bununla beraber 1970'li 1980'li yıllarda da oldukça etkileyici performans sergilemiştir.
Kendisi icat etmemiş olsa da "scat" tarzının en bilinen temsilcisidir. Ondan sonraki diğer tüm modern scat şarkıcıları kendilerini ilk etkileyen kişinin Fitzgerald olduğunu söyler. Scat tarzındaki bu etkisi onun sadece caz dinleyicileri tarafından sevildiği izlenimi uynadırmasın; şarkılara kattığı ruh ve gerçeklikten ötürü pek çok pop müzik dinleyicisi de Ella Fitzgerald'ı dinlemiş ve etkilenmiştir.
Popülarite
Swing dönemindeki caz müzisyenleri bugünkü rock starlarına benzetilebilir. Benny Goodman, Count Basie, Duke Ellington 30'lar ve 40'lar boyunca herkesin bildiği isimlerdi. Halk onları caz müzisyeni olarak değil, dans orkestralarının liderleri olarak görüyordu. Bu müzisyenleri sahip oldukları ün daha sonra çok az caz müziyenine nasip olmuştur.
O dönemde orkestralarının (meşhur ya da değil) fazlalığı müzisyen ihtiyacına neden olmuş bu da caz müzisyenleri için iş olanaklarının artmasını sağlamıştır. Fakat pek çok orkestra doğaçlamaya önem vermediğinden müzisyenlerin bu orkestralarda kendilerini ne kadar geliştirebildikleri tartışılır.
1950'lerdeki rock gruplarında olduğu gibi, swing gruplarının 1930'lar ve 1940'lardaki en önemli işlevi insanlara dans müziği sunmalarıydı. Popüler rock gruplarıyla swing orkestralarının bir diğer benzerliği de özenle hazırlanmış kıyafetler ve sahne şovlarıdır. Sergilenen performansın görselliği önemli sayıdaki dinleyici için başlı başına bir çekim oluşturmuştur. Bu yüzden swing döneminin popülaritesi kulağın yanı sıra göze de hitap etmesinden kaynaklanır.
Peki bu popülariteyi elde etmiş olan swing dönemi caz müziğinin zirvelerinden biri midir ? Bu soruya cevap vermeden önce cazı nasıl tanımlayacağımız önem kazanıyor. Eğer swing'e 'caz geleneğine ve bütünlüğüne olan bağlılığı' açısından yaklaşırsak, evet, gerçekten de swing cazın zirvelerinden biridir. Ama daha katı bir tanım kullanıp, cazın doğaçlama içermesi gerektiği ve doğaçlamanın cazın olmazsa olmazlardan biri olduğunu söylersek swing için bir önceki cümledeki yargı geçerliliğini kaybeder. Çünkü dönemin dans orkestralarına göre caz kategorisine çok daha yakın olan orkestralarda dahi öncelikli amaç doğaçlama değildi.
Kaynakça
wikipedia, wiki, viki, vikipedia, oku, kitap, kütüphane, kütübhane, ara, ara bul, bul, herşey, ne arasanız burada,hikayeler, makale, kitaplar, öğren, wiki, bilgi, tarih, yukle, izle, telefon için, turk, türk, türkçe, turkce, nasıl yapılır, ne demek, nasıl, yapmak, yapılır, indir, ücretsiz, ücretsiz indir, bedava, bedava indir, mp3, video, mp4, 3gp, jpg, jpeg, gif, png, resim, müzik, şarkı, film, film, oyun, oyunlar, mobil, cep telefonu, telefon, android, ios, apple, samsung, iphone, xiomi, xiaomi, redmi, honor, oppo, nokia, sonya, mi, pc, web, computer, bilgisayar
Swing 1930 lu yillarda ortaya cikan caz akimi 20 yuzyilin en populer caz hareketlerinden biri 1944 yilinda cikan bir swing albumunun kapagi Swing 1920 li yillarin sonlarina dogru gelismeye baslamis ve 1940 larin ortalarina kadar da etkisini surdurmustur Bu donem muzisyenleri muziklerine rahatlik hissi ve cok siki olmayan bir ritim anlayisi katmis sekizlik nota kalibini kullanmislardir Butun bunlar da swing hissi ni karakterize eden onemli unsurlardir Donemin eserlerinin cogu orkestralar tarafindan icra edildiginden swing donemi ayni zamanda caz orkestralarinin altin cagi olarak da dusunulebilir Ritmik yapisindan oturu bu muzik pek cok dansciyi da kendine cekmistir Donemin ozellikleri Swing doneminin erken donem cazina gore fakliliklari Tercih edilen yapi kucuk gruplar yerine buyuk orkestralardir Yazili aranjmanlar daha cok kullanilmistir Saksofon swing te daha sik kendini gosterir Bas viyola daha sik gorunur Davulda hi hat zilinin kullanimi artmistir Kolektif dogaclama pek gorulmez Ritmik anlayis genel olarak daha gevsek ve yumusaktir Swing muzisyenleri erken donem caz muzisyenlerine gore enstrumanlarina daha hakimdirler ve yetkinlikleri daha fazladir Caz Orkestralarinin Enstruman Acisindan Yapilanisi Caz orkestralari on ya da daha fazla muzisyenden olusmaktaydi ve muzisyenler de uc ana kategori altinda toplanirdi ritim ve saksofon grubu Ritim kismi piyano gitar bas bas viyola ve davulu kapsardi Bakir sazlardan olusan kisim ise kendi icin ikiye ayrilirdi Trompet ve trombon grubu Orkestradaki saksofon grubu ham madde olarak bakir sazlarla ayni olsa da bakir sazlardan ayri bir gruptu Burada sunu belirtmekte fayda var saksofon gelisimi itibariyla tahta uflemeli woodwind sinifina girer cunku klarinet flut ve obua gibi tahta uflemeli enstrumanlar saksofonun atasi sayilmaktadir Saksofon kismi ayni zamanda kamisli saz reed instrument grubu olarak da adlandirilir Bunun nedeni saksofoncularin yeri geldiginde klarinet de calmasi ve adi gecen iki ensturmanin da kamisli saz olmasidir Alto ve tenor saksofon ailesinin orkestralarda en cok kullanilan uyeleri olmustur 30 larin sonuna dogru bu gruba bariton da dahil olmustur Soprano ve bas saksofon ise yayginlasamamistir Saksofon kisminda muzisyen sayisi uc ile bes arasinda degisir 40 larin sonuna dogru 2 alto 2 tenor 1 bariton standart yapilanma olarak karsimiza cikar Bu kisimdaki sanatcilar genelde tek enstruman calmazar Saksofonculardan kendi ensturmanlari disinda klarinet ve saksofon ailesinin diger uyelerini calmalari beklenir Trompet kismi da uc ile bes muzisyen arasinda degismektedir 30 larin sonu 40 larin basinda standart sayi uctur Trombon kismi ise bir ile bes arasinda degisir Iki veya uc tromboncu genelde standart olarak kabul edilmistir Orkestra aranjmanlari Caz orkestralarinin artmasiyla beraber yazili aranjmanlarin kullanimi da artmistir Az sayida muzisyenden olusan kucuk gruplar icin yazili aranjman gerekli gorulmuyordu Ancak gruptaki eleman sayisi artip buyudukce muzisyenlerin ellerinde yazili bir aranjman olmadan dogaclama yapmalari git gide zorlasti Oyle ki bir muzisyen yazili aranjmanlar kullanmayan bir gruba katildiginda cok zor adapte oluyordu Ayni zamanda muzisyenlerin iyi bir repertuvara sahip olabilmeleri icin nota okuyup yazabilmeleri sart olmustu Aranjmanlarin cogunda kompozisyonal yapi basitti Melodiler butun grup tarafindan birlik ve uyum icinde calinirdi Bunu dogaclama takip eder dogaclamalar ritim kisminin esligi ve geri kalanlarin caldigi figurler esliginde surerdi Melodiler ve eslik sirasindaki muzikal figurler orkestra icindeki kisimlar arasinda donusumlu calinirdi Bakir sazlarin caldigini bir sure sonra saksofon kismi alir bakir sazlar da ritim kisminin caldiklarini ustlenirdi Bu da orkestra icinde muzikal bir cevrimdi Kimi zaman aranjmanlar calinan muzikal temanin varyasyonlarina dayanmaktaydi Ilginctir ki bazen bunlarin dogaclamadan daha guzel bir hava yarattigini gozleriz Kisa karmasik olmayan ve melodinin bir kismini iceren yapilara riff denir Riff ler orkestralarin stillerini yansitmakta kullandigi onemli unsurlardan biridir Farkli riff ler farkli orkestra kisimlari tarafindan karsilikli olarak calinir Hatta zaman zaman aranjmanlarin riff ler uzerine insa edildigi de gorulur Donemin Onde Gelen Isimleri Orkestra liderleri Duke Ellington Swing orkestralari arasinda en iyileri Fletcher Henderson Count Basie Duke Ellington ve Benny Goodman in liderlik ettikleri orkestralardir Henderson ve Ellington orkestralari erken donem caz ile swing arasinda kopru olmus ve aradaki boslugu doldurmustur Her ikisi de 1920 lerin baslarinda ortaya cikmis ve zamanla buyuyup geliserek 30 larin sonunda ihtisamli bir yapiya kavusmustur Fletcher Henderson Erken donem cazindaki pek cok buyuk isim ve swing doneminin dogaclama yapabilen onemli muzisyenleri 1920 lerin basindan 1930 larin sonuna kadar Fletcher Henderson ile calismistir Bundan oturu Henderson orkestrasi bir yildizlar toplulugu orkestrasi olarak da nitelendirilebilir Henderson in stili caz orkestralari icinde temel akim anlayislardan biridir Ellington inki ise bir digeridir Aranjmanlarinda saksofonlarla bakir sazlari adeta kapistiran Henderson block voice teknigini de mukemmellestirmistir Burada melodik ses akor dizileri icindeki en ustteki sestir ve akordaki her nota baska bir enstruman ya da enstruman grubu tarafindan calinir Hat armonize degilse kalin yogun bir ses elde edilmis olur Henderson in aranjmanlarinin meshur olmasinin nedenlerinden biri de bunlarin ayni zamanda Benny Goodman tarafindan kendi orkestrasinda kullanilmasidir Jimmie Lunceford swing hissini cok iyi yansitabilen ve muzisyenlerin ornek bir displin yansittigi mukemmel bir orkestranin liderligini yapmistir Bu orkestranin swing i aktarmasindaki basari ve oldusturdugu puruzsuz havanin nedeni orkestradaki kisimlar arasindaki tutarlilik ve surekliliktir Lunceford un orkestrasi donemin cok iyi dogaclama yapabilen muzisyenlerine de sahip olmustur Benny Goodman ve orkestrasi Benny Gooodman 1930 lar ve 40 lar boyunca en cok populariteyi elde etmis olan caz orkestrasinin lideri olmustur Pek cok zor parcanin ustesinden gelen orkestra liderinin sahip oldugu kusursuz swing i dinleyiciye aktarmistir Benny Goodman in lakabinin King of the Swing oldugu dusunulurse boyle bir liderin orkestrasinin da swing konusundaki basarisi hic suphesiz daha iyi anlasilacaktir Benny Goodman kendisinden sonra gelmis gecmis tum klarnetcileri etkilemistir Goodman oyle bir popularite kazanmistir ki 1890 ile 1954 arasindaki plak satislarinda ilk 5 e girmistir Goodman sadece caz icin degil genel anlamda muzik endustrisi icin de en onemli isimlerden biri olmustur Yapilan arastirmalara gore bugun Louis Armstrong ve Dave Brubeck ile birlikte en cok taninan muzisyenler arasindadir Goodman caz dunyasinda sadece klarinetteki yetkinliginden dolayi degil ayni zamanda gruplarinda yer verdigi muzisyenlerden dolayi da onemlidir Bu muzisyenler arasinda Teddy Wilson Charlie Christian ve Lionel Hampton sayilabilir Ritim Kismi Ritim kismi genelde piyano gitar bas bas viyola ve davulu kapsardi Bascilar genel olarak parcada zamani tutma gorevine atanmislardi Bascinin caldiklari ya her dort vurustan bir ve ucuncusunde duyulurdu ki buna two beat style denir ya da her vurusta kendini gosterirdi walking style Bas Bascilar gorsel olarak arka planda kalmanin yani sira swing doneminde muzikal anlamda da arka planda kalmislardir Basin ozelliklerinin adam akilli ortaya konmasi ve bu enstrumanin muzige agirligini koyabilmesi 50 lere degin ender olarak gerceklesebilen bir durumdur Duke Ellington un bascisi Jimmy Blanton bu ender durumlari yaratabilmis bascilardan biridir Ilginc olan noktalardan biri de sudur Grupta kotu bir basci varsa ya da basci yoksa danscilar ve de iyi dinleyiciler muzigin ritmik yapisindaki bu eksikligi hissederler Ancak bu hissedenlerin cok azi eksikligin yanlisligin neden kaynaklandigini fark edebilmistir Bu donemde Jimmy Blanton un yani sira uc onemli basci daha on plandadir Walter Page Slam Stewart ve Milt Hinton Milt Hinton Milt Hinton taninmisligi 1930 lardaki orkestrasindaki calisiyla elde etmis bununla beraber 90 lara kadar da caz dunyasindan kopmamis ve farkli caz akimlarinda da adindan bahsettirmistir Kendinden emin sasmaz temposu ve kocaman tonuyla kendisine Yargic ismi takilmistir Sebebi de parcanin temposunu belirlemesi ve bu temponun da parca boyunca hic degismemesidir Slam Stewart zamanlamasi iyi olan ve sorumluluk sahibi bir eslikci olarak Art Tatum la calarken kendini gostermis bir bascidir Bununla beraber asil yaratici solo yapabilme ozelligiyle goze batar Bu bakimdan calis stili basin sadece zaman tutma islevi olan bir enstruman olarak algilanmasina karsi onemli bir yer tutar Davul Swing davulcularinin cogu dinleyicilere ve danscilara gerekli vuruslari saglamakla yetinmistir Swing havasini dinleyiciye aktarmakta ustlerine dusen neyse onu yapmak davulcularin onemli bir kismi icin yeterliydi Swing davulcularinin oncelikleri bu saydiklarimizdir erken donem caz davulcularinda gordugumuz nefesli sazlarin melodik yapisina paralel ve onunla ortusebilecek ritmik aktivite tutumu swing davulculari icin listenin alt siralarinda yer alir Cymbal zili ve gong un kattigi efektleri saymazsak pek cok orkestra davulcusu bas davulda ilgili ritmi hissettirip vurgulamak ve zamanlama gorevini ustlenmek disinda fazla bir sey yapmamistir Nefesli sazlarin arkasinda yeni uretken kiskirtici ritimler calmaktan kacinmislardir Fakat bu durumdan oturu sadece davulculari suclamak da dogru bir degerlendirme olmaz cunku riff tabanli orkestra muzigi swing davulcularini kisitlamaktaydi calacaklari karmasik ritmik kaliplar nefesli sazlar icin yazilmis olan melodik ritimlerle cakisabiliyordu Ayni zamanda donemin muzik anlayisi icerisinde bir nevi orkestra ici metronom olarak algilaniyorlardi Bundan dolayi 1930 larin swing davul stili gayet tutucuydu Ana melodinin arkasinda gelisen ritmik bir hat dogaclamada davulcuyla iletisim halinde olacak ve birbirinden beslenecek solist davulcu iliskisini gormek dinleyicilere ancak 1940 lardan baslayarak gelisen modern cazin ve davulun gelisimiyle nasip olacakti Gene Krupa Peki bu tip oturmus kurallara karsi cikan alisilmadik davulcular yetistirmemis midir swing donemi Tabii ki yetistirmistir Var olan standartlasmis calisa karsi kendi stilini ortaya koyan davulcularin basinda gelir Calis stilinin yaninda tavirlariyla da oldukca ilgi cekip populer olan Krupa adeta davulun gelecekte ustlenecegi rol ile ilgili bazi sinyalleri aktarmistir dinleyiciye Onundeki melodik hatti bozmadan muzige heyecan katmayi basarmis bir davulcudur Kimi zaman eslik olarak caldigi bolumler basli basina soloyu andirir Bu acidan erken caz donemimdeki davulcu ozelliklerini de tasimakta ve tipik swing anlayisi icinde sikisip kalmamaktadir 1930 larin sonuna dogru Krupa nin tam tersi bir davul yaklasimi Count Basie nin davulcusu Jo Jones tarafindan sergilenmistir Krupa nin gurultulu her vurusta bas davul kullanan calis tarzina karsin Jones genelde bas davul kullanmaktan kacinmistir Jones un high hat zili uzerinde calisi Krupa ya gore cok daha esnektir Belki de bundan dolayi Jones un calisinda sureklilik duygusu hakimdir Jones un calisi ayni zamanda basciyla da yuksek bir koordinasyon kurabilmesini saglamis bu da ritim kisminin diger orkestralardakine gore daha akici olmasini saglamistir Trombon Erken donem caz trombonculari ayni zamanda swing doneminin onemli trombonculari arasinda yer almistir Bu sanatcilarin stilleri rafinelesmis ve caz orkestralarinda Dixieland gruplarina gore kendilerini daha cok gosterme firsati bulmuslardir Jack Teagarden ve Tommy Dorsey de buna dahildir Tommy Dorsey 1930 lar 1940 lar ve 1950 ler boyunca cok populer olmus olan dans orkestralarina liderlik etmistir Bunun yani sira saksofoncu kardesi Jimmy Dorsey ile birlikte pek cok grubun liderligini paylasmistir Tommy Dorsey muzisyenler arasinda cok iyi bilinen bir isimdir cunku trombondan temiz ve yumusak bir ton elde etmek icin gelistirmis oldugu bir teknige sahiptir Aletindeki ustalik sahip oldugu parlak ton ve tiz perdelerdeki calisi Dorsey in diger tromboncular taradindan ornek alinmasinin sebeplerindendir Lawrence Brown bu anlamda bir diger onemli isimdir Erken caz doneminde bilinmeyip swing in caza kazandirmis oldugu isimlerden biri Bill Harris tir Harris 1940 larda Woody Herman orkestrasinin bakir saz kismindaki en orijinal ve etkileyici solistti Kendisi ayni zamanda J J Johnson dan once modern caz trombonunun gelismesinde onemli bir rol ustlenmistir Alisildik sololarin yani sira staccato lu ve didikleyici yapida figurler de kullanmistir Donemine gore genis bir ses araligina sahip olan Harris in tonu kalin ve genistir Trompet Roy Eldridge Trompetci Roy Eldridge swing doneminin en ileri seviye dogaclamacisiydi O swing ile modern caz arasinda bir koprudur adeta Dizzy Gillespie kendi calisinin Roy Eldridge sayesinde sekillendigi soylemis Miles Davis de Eldridge e olan hayranligini dile getirmistir Roy Eldrige in cosku dolu agresif bir stili ve esine az raslanan bir teknik ustaligi vardir Nota secimindeki orijinalite ve saksofon tarzi muzikal cumleleriyle Louis Armstrong stili ile Dizzy Gillespie nin onculuk ettigi modern yaklasim arasindaki boslugu doldurmustur Eldrige in tonu kimi zaman temiz ve sicak kimi zaman ise sert ve keskindir Tiz perdelerde notalari kivirircasina calmistir Roy Eldrige trompette uzun ve kuvvetli muzikal cumlelerin calinabilmesinin mumkun oldugunu gostermistir Bu soyledigimiz saksofonda yapilmasi cok zor olmayan ancak mekanigi nedeniyle trompette uygulanmasi zor olan bir seydir Eldrige in etkisiyle trompetciler aletlerindeki ustaligi gelistirmek ve daha ozgun dogaclamalar yapabilmek icin caba harcadilar Ayni zamanda bu trompetin parca icinde dogaclama suresinin de uzamasina imkan saglamistir Eldrige in etkisi 1950 lere kadar uzanir cunku Gillespie kendi modern yaklasimini Eldrige in tiz perdelerdeki calisi geleneksel olmayan nota secimi ve saksofon tarzi cumleleri uzerine insa etmistir Swing alaninin en meshur trompetcilerinden biri de Bunny Berigan dir Berigan in stili Louis Armstrong uzerine kuruludur Puruzsuz tonu ve artikulasyonu ile oldukca usta bir trompetcidir 1937 de I Can t Get Started parcasindaki solosu o kadar sevilmis ve tutmustur ki adi gecen parca trompetcilerin repertuvarinda vazgecilmezlerden biri olmustur Tommy Dorsey Orkestrasi nin Marie kaydindaki etkileyici dogaclamasi da farkli aranjmanlarla diger pek cok orkestra tarafindan calinmistir Saksofon Coleman Hawkins Caz tarihine bakildiginda ilk onemli tenor saksofoncunun Coleman Hawkins oldugu gorulur 1920 lerde caz arenasina dahil olmaya basladiginda saksofon muzik icin sadece bir yenilik ya da biraz fazlasi olarak algilaniyordu Ancak Hawkins in calisiyla birlikte saksofon nefesli ailesi icinde un ve prestij elde etti Onun enstrumanina olan hakimiyeti ile genis derin kuvvetli tonu diger saksofonculara ornek teskil etti Bugun saksofon cazin en populer enstrumanlarindan biri kimileri icin ise cazin ta kendisi haline geldiyse bunun icin tesekkur edileceklerin basinda Coleman Hawkins gelir Kendinden onceki saksofonculara kiyasla Hawkins akor ilerleyisine degisimine chord progression buyuk onem vermistir Body and Soul parcasindaki gibi komplike akor kullanim stili Hawkins i betimlemekte onemlidir Onun icin melodik gelisme daha arka planda kalmaktadir Bundan oturu de dinleyicilerinden bir kismi onu melodik degil armonik dogaclamaci olarak gorduklerini belirtmistir Hawkins Fletcher Henderson Orkestrasi nda 1923 ten 1934 e kadar bas solist olarak yer almis daha sonra kucuk gruplarla calismalarini surdurmustur Her ne kadar swing donemiyle butunlesmis olsa da 1940 larda da yerini korumustur Teknik acidan saglam bir altyapiya sahip oldugundan yeni gelisen akimlara da ayak uydurabilmistir Caz tarihindeki en tutarli ve ciddi solistler arasinda yer alan Hawkins sadece kendi donemindekileri etkilemekle kalmamis Sonny Rollins ve John Coltrane gibi saksofoncular tarafindan da ornek alinmistir Hawkins Coltrane ve Lester Young cazin en etkileyici tenorlaridir Don Byas Don Byas cagdasi olan diger swing saksofoncularin cogundan daha ileri bir seviyedeydi Bundan oturu de 1940 larin modern muzisyenleri arasinda da yer alir Byas atesli calisi enstrumanindaki imrenilecek kontrol kabiliyeti ile armonik olgunluk ve melodik bir atilganliga sahipti Sebare calmayi ve akordaki notalarin altindan girip ustunden cikmayi seven bir saksofoncuydu ayni zamanda Parcalarin ozgun yapisina yeni akorlar ekleyerek dogaclamalarinda her ikisinden de faydalaniyordu Bu konuda piyanist Art Tatum dan esinlenmistir Genis ve kuvvetli calisinda Hawkins etkisi gorulur ancak Byas in calisinda swing i yakalamak daha kolaydir Bunun nedeni belki de Byas in gelistirdigi fikirlerin ritmik bazda daha az cesitlilik gostermesidir Byas in stili kendinden sonra gelen pek cok meslektasi tarafindan takdir edilmistir Onu kendisine ornek alan iki isim ise gercekten onemlidir Lucky Thompson ve Benny Golson Benny Carter ve Johnny Hodges swing doneminin en onemli alto saksofoncularidir Carter in calisinda dinleyicileri ilk olarak etkileyen ozellikler sanatcinin aletindeki rahatligi ve sicak parlak tonudur Carter in zengin ve luks bir tonu vardir Sololari akici ve hafiftir Ayni zamanda iyi bir trompetci klarinetci ve aranjordur de Piyano Art Tatum Art Tatum caz tarihinin en cok takdir edilen piyanistleri arasinda yer almistir 1940 lardan sonra ortaya cikan ustun teknikli piyanistlerle kiyaslandiginda bile yine de ust siralarda yer almistir Dogaclamalariyla ve populer melodileri parcaya monte edis bicimiyle Tatum ne yapacagi tahmin edilemez bir muzisyendir Muzik surup giderken aklina gelen fikirle cumlelerin yonunu aniden degistirip yeni fikri dogrultusunda calmasi Tatum da gorulen bir ozelliktir Tatum un calisi oldukca suslu uzun ve bir o kadar da hizlidir Populer melodileri calarken aniden akor ekleme degistirme konusunda uzmandir ki buna chord substition denir muzisyenleri Tatum un akorlarla yaptiklarini kendi aletlerine adapte edip calmak icin ugrasmislardir Art Tatum un caz tarihindeki etkisi muazzamdir Klavyeye olan hakimiyeti diger piyansitler icin cikis noktasi olmus sololarindaki akor kullanim sekli tenor saksofoncu Don Byas ve altocu Charlie Parker tarafindan adeta absorbe edilmistir Ayni zamanda modern cazin ilk gunlerinde cok onemli yeri olan iki piyanisti de etkilemistir Bud Powell ve Lennie Tristano Bu iki piyanistin vasitasiyla Tatum un etkisi dolayli da olsa 1950 lerde de gorulmustur Teddy Wilson da donemin sivrilen piyanistleri arasindadir Erken caz doneminde gorulen agir piyona sesini yumusatmistir Bu vurgulu agirligin yerine akici ve yumusak bir calis stilini yerlestirmistir Wilson in sololarinda sergiledigi zarafet ve intizam dinleyicileri etkileyen unsurlarin basinda yer alir Donemin uc buyuk ismi olan Art Tatum Earl Hines ve Teddy Wilson dan Hines in etkileri 40 larin basindaki Nat Cole ve Errol Garner da kendini belli eder Nat King Cole nefesli sazlarin muzikal cumlelerini piyanoya tasiyanlarin basinda yer alir 1939 yilinda Cole piyano gitar ve bastan olusan bir trio kurmus bu trionun hit kayitlati ise 1943 49 yillari arasinda olmustur Nat Cole un caza etkisi pek cok insanin dusundugunden fazladir Oscar Peterson Bill Evans ve Horace Silver gibi modern piyansitler kendi muzikal ifadelerini olustururken Nat Cole dan etkilendiklerini belirtmislerdir Peterson Cole un kendi piyano stilindeki ana etken oldugunu soylemis ve Cole gibi piyano bas gitardan olusan bir trio kurmustur Evans ise Cole un melodik fikri alip gelistirmesi ve sonra bunu dogaclamalarinin icine monte edisinden etkilenmistir Cole sesiyle populer olup bir yildiz haline gelince piyano stili ve piyanoya olan yaklasimi gittikce daha az onemsenir olmustur Bu yuzde Nat Cole un piyansitligi pek cok kisi tarafinda maalesef es gecilmistir Erroll Garner Erroll Garner caz piyanosunda basli basina farkli bir yerde durmaktadir Garner kendine ozgu ana akimlardan farkli bir stil gelistirmis bundan oturu tam olarak ne swing ne de bop donemine dahil edilmesi mumkundur Garner in taninmaya basladigi yillarda swing zaten zirvedeydi ve modern caz yaklasimlari da kendini gostermeye baslamisti Garner izlenmesi kolay swing i yansitan bir stile sahiptir Populer sarkilari yorumlayan piyano triosu ile genis olcude taninmislik elde etmistir Diger porcalari yorumlamanin yaninda kendi bestelerini de calan Garner in Misty isimli bestesi kendisini 1950 ler boyunca en cok taninan cazcilar arasina sokmustur Calisinin kokleri 1930 lardaki swing doneminden gelse de popularitesini 1950 lerde kazanan Garner Charlie Parker gibi modern cazin sembol isimlerinden biriyle de kayit gerceklestirmistir Garner in sag eliyle caldigi cumleler Earl Hines i hatirlatir Ancak Garner in melodik anlayisi Hines inkine gore daha basittir Hines i karakterize eden ritmik surpriz yaratma anlayisi pek gorulmez Dikkati ceken bir diger nokta da yillar gectikce Garner in stilinin evrimlesip gelismesidir Garner in calisi kimi zaman da zengin orkestral bir hava tasir Armonik acidan Fransiz Izlenimcilik Impressionistic akimi temsilcilerinden Claude Debussy ve Maurice Ravel i andirir Garner parcalarini armonik yapiya dayandirmis dogrudan melodiyi calmamistir Bu da kendisinden sonra gelen piyanistlerin akora dayali calma yonunde Garner i incelemelerini saglamistir Garner dan etkilenen piyanistler arasinda George Shearing ve Ahmed Jamal sayilabilir Milt Buckner kilitli el teknigi stiliyle locked hands style 1940 larin piyanistlerini etkilemis bir sahistir Bu akoru seslendirme bicimlerinden biri olup tepedeki nota melodi notasi haline gelir Bir elin melodik hatti diger elin ise genellikle akorlari caldigi durumun tersidir 1940 larin sonu 1950 lerin basinda Lennie Tristano George Shearing Ahmed Jamal Oscar Peterson bu teknigi kullanmistir Gitar Swing doneminde gitar daha yeni yeni metronom gorevi disinda baska gorevleri de ustlenebilecek bir enstruman olarak algilanmaya baslanmisti Django Reinhardt ortaya cikana dek pek cok caz gitaristi duz akora dayali ve piyano ile nefesli sazlara kiyasla gayet sonuk bir bicimde caliyordu Bu durum Charlie Christian ve Django Reinhardt ile birlikte degisti Charlie Christian Charlie Christian o zamana kadar kesfedilmemis bir dunya olan elektrik gitar alaninda ustaligini sergilemis bir muzisyendir Uzun swing iceren sololari gitari nefeslilerin hegemonyasindan kurtardi Christian in kimi pasajlari kendisine ornek aldigi saksofoncu Lester Young dan esintiler tasir Jazz rock doneminden once yetismis butun caz gitaristlerinde su ya da bu sekilde Charlie Christian etkisini gormek mumkundur Hatta 1960 larin en onemli caz gitaristi olan Wes Montgomery de temelde Charlie Christian etkisi tasidigindan Christian in etkisi dolayli bicimde 1990 lara kadar uzanir Django Reinhardt Django Reinhardt Fransa da yasamis olan bir Belcika cingenesidir Cogunlukla Avrupa da calmis Amerika ya sadece bir defa gitmistir Bununla beraber kayitlarina Amerika da ulasilabiliyordu ve ozellikle swing donemi boyunca Reinhardt Amerikali caz gitaristlerin en cok tuttugu kisilerden biri olmustur Reinhardt in aletine olan hakimiyeti had safhadadir Hiz konusunda teknik acidan calinmasi daha kolay enstrumanlarla yaristigi bile soylenmektedir Suslu satafatli bir calisi ve oldukca belirgin bir vibratosu vardir Cingene muzik ruhu ile caz anlayisini bir potada eritmeyi basarmistir Bu iki gitaristi daha iyi tetkik etmek icin yaklasimlarini ve bu yaklasimlardaki farkliliklari gozden gecirelim Christian in sololari genelde sureklilik gosteren bir duzen icindedir ama bunlarla sinirli degildir Reinhardt ise sira disi ve aniden ortaya attigi melodik fikirlerle surprizlerle doludur Christian in cumleleri nefeslileri andirir Reinhardt inkiler ise piyanoyu Christian kayitlarinin hemen hepsinde amfi kullanmistir Reinhardt icin boyle bir durum soz konusu degildir Christian in tonu yumusak ve yuvarlaktir Reinhardt in tonu ise keskin ve metaliktir Christian in kokeninde blues gelenegi vardir Reinhardt a Cingene muzigi temel olusturmus Fransiz izlenimcileri Maurice Ravel ve Claude Debussy nin stilini olusturmasinda onemli rolu olmustur Christian cok az vibratolu calmistir buna karsin Reinhardt in vibratolu calisi kendisini karakterize eden ozelliklerin basinda yer alir Sarkicilar Billie Holiday Billie Holiday 1949 Billie Holiday 1930 larin baslarindan itibaren caz arenasinda etkisi en buyuk olan sarkicidir Pek cok vokal kariyerine Holiday i taklit ederek baslamistir Pek cogu da cikardigi albumu ona adamistir Caz muzisyenlerine issiz bir adaya dusseniz yaniniza alacaginiz kayitlar hangileridir diye soruldugunda pek cogu yanitlarina Billi Holiday i de dahil etmistir Caz muzisyenleri tarafindan enstrumantal muzigin hemen her zaman vokale tercih edildigi de goz onunde bulundurulsa bu cevabin onemi daha iyi anlasilir Holiday in sesi Bessie Smith kadar guclu Sarah Vaughan kadar zengin degildi Ella Fitzgerald in sahip oldugu ses araligina ve hiza da sahip degildi Buna ragmen Holiday in bu kadar takdir edilmesinin sebebi neydi peki Oncelikle orijinal ve taze bir sesi vardi Sarki sozleri gercege donusurdu adeta ve dogrudan dinleyiciyle konusuyor havasini olustururdu Huzunlu sarkilarda yansittigi keder ve istirap dinleyiciyi aglatabilecek seviyedeydi Bununla beraber 1930 larin sonundaki bazi kayitlarinda cagdaslarinda raslanmayan umarsiz bir nese de gorulur Holiday i bu kadar onemli yapan nedenlerden biri de sundugu caz tadi idi Gercek anlamda bir blues sarkicisi olmadigindan Holiday in sesi ve yaklasimi nefeslileri andirirdi Caz enstrumantalistleri gibi sarkiyi dogrudan sunmaktan kacinmis ritimleriyle oynayarak sarkilari farkli sekillerde yorumlamistir Holiday Artie Shaw Benny Goodman ve Count Basie gibi kendi doneminin dev muzisyenleriyle turnelere cikmis kayitlar yapmistir 1938 yilinda Teddy Wilson Lester Young ve Basie Orkestrasi ndan bazi muzisyenlerle birlikte yaptigi kayitlar donemin sivrilmis calismalari arasindadir 1937 kaydi Carelessly listelerde birincilige yukselmis 1945 kadar da toplam 35 kaydi ilk 1920 de kendine yer bulmustur Kimi dinleyiciler Holiday in 1930 lar boyunca yaptigi kayitlarin en iyileri oldugunu savunurken diger bir kisim dinleyici ise 1950 lerde yaptigi kayitlarin duygusal anlamda daha vurucu oldugunu belirtmektedir 1972 yilinda yapilmis olan Lady Sings The Blues filminin esin kaynagi olan Billie Holiday in albumleri olumunden yaklasik 40 sene gecmesine karsin hala pek cok muzik severe hitap etmekte alici bulmaktadir Ella Fitzgerald Ella Fitzgerald Ella Fitzgerald 20 yuzyilin opera sanatcisi olmayan en etkileyici ve olaganustu sarkicisidir Adeta kusursuz bir teknigi vardir Kivrakligi ile dinleyiciyi etkiler Swing i yansitmadaki basarisi ve senkoplardaki zamanlamasi ile orkestra icindeki nefesli sazlardan biri gibidir hem de en iyilerinden biri Donemin pek cok trompet ve saksofoncusu muzikal ifade acisindan onun ulasmis oldugu seviyeye ulasamamistir 1930 larin ortalarinda sohret kazanmaya baslayan Fitzgerald 1938 yilinda Chick Webb in grubuyla yaptigi A Tisket A Tasket icrasiyla 1 numaraya yerlesmistir Bu grupla sonra daha pek cok kayit gerceklestirip turnelere cikmis Webb in olumunden sonra da yillarca liderligini ustlenmistir Ella Fitzgerald in tonu berrak ve esnektir Ses araligi ise 3 oktavdir ki buna pek rastlanmaz Hangi tonda ve tempoda olursa olsun sarkilarinda hep rahattir Yaklasimi genel olarak huzur ve sicaklik duygusu tasir Pek cok sarkicinin meyilli oldugu melodramik yaklasimin aksine Fitzgerald neseli ve coskulu bir hava tasir Pek coklari onun zirvede oldugu donemin 1950 ler ve 1960 lar oldugunu soyler Bununla beraber 1970 li 1980 li yillarda da oldukca etkileyici performans sergilemistir Kendisi icat etmemis olsa da scat tarzinin en bilinen temsilcisidir Ondan sonraki diger tum modern scat sarkicilari kendilerini ilk etkileyen kisinin Fitzgerald oldugunu soyler Scat tarzindaki bu etkisi onun sadece caz dinleyicileri tarafindan sevildigi izlenimi uynadirmasin sarkilara kattigi ruh ve gerceklikten oturu pek cok pop muzik dinleyicisi de Ella Fitzgerald i dinlemis ve etkilenmistir Popularite Swing donemindeki caz muzisyenleri bugunku rock starlarina benzetilebilir Benny Goodman Count Basie Duke Ellington 30 lar ve 40 lar boyunca herkesin bildigi isimlerdi Halk onlari caz muzisyeni olarak degil dans orkestralarinin liderleri olarak goruyordu Bu muzisyenleri sahip olduklari un daha sonra cok az caz muziyenine nasip olmustur O donemde orkestralarinin meshur ya da degil fazlaligi muzisyen ihtiyacina neden olmus bu da caz muzisyenleri icin is olanaklarinin artmasini saglamistir Fakat pek cok orkestra dogaclamaya onem vermediginden muzisyenlerin bu orkestralarda kendilerini ne kadar gelistirebildikleri tartisilir 1950 lerdeki rock gruplarinda oldugu gibi swing gruplarinin 1930 lar ve 1940 lardaki en onemli islevi insanlara dans muzigi sunmalariydi Populer rock gruplariyla swing orkestralarinin bir diger benzerligi de ozenle hazirlanmis kiyafetler ve sahne sovlaridir Sergilenen performansin gorselligi onemli sayidaki dinleyici icin basli basina bir cekim olusturmustur Bu yuzden swing doneminin popularitesi kulagin yani sira goze de hitap etmesinden kaynaklanir Peki bu populariteyi elde etmis olan swing donemi caz muziginin zirvelerinden biri midir Bu soruya cevap vermeden once cazi nasil tanimlayacagimiz onem kazaniyor Eger swing e caz gelenegine ve butunlugune olan bagliligi acisindan yaklasirsak evet gercekten de swing cazin zirvelerinden biridir Ama daha kati bir tanim kullanip cazin dogaclama icermesi gerektigi ve dogaclamanin cazin olmazsa olmazlardan biri oldugunu soylersek swing icin bir onceki cumledeki yargi gecerliligini kaybeder Cunku donemin dans orkestralarina gore caz kategorisine cok daha yakin olan orkestralarda dahi oncelikli amac dogaclama degildi Kaynakca a b Sadie Stanley 2021 The new Grove dictionary of music and musicians 5 bas New York Grove ISBN 978 0195170672