Fosil veya taşıl, yer kabuğunun en üst bölümünü oluşturan tortul kayaçların çoğunda, bazen iyi korunmuş, bazen de erozyon ve sedimantasyon sırasında tahrip olmuş, ölü organizma kalıntılarıdır.
Latince "yerden çıkarma, yerden çıkartılan, yerden çıkarılmış" anlamındaki fossilis sözcüğünden gelmektedir. Bir terim olarak fosil; jeolojik zamanlarda yaşamış canlıların tanınabilir artıklarına denir; bir başka ifadeyle fosiller, geçmişte yaşamış varlıkların jeolojik formasyonlar içinde günümüze kadar korunabilmiş kalıntı ya da izleridir. Fosiller kalıntıdır.
Fosiller, içinde bulundukları sedimanter kayaçların oluştukları jeolojik zamanları gösterirler. Ayrıca , paleoklimatoloji, ve (sedimanter fasiyesler) hakkında bilgiler verirler. Bunların yanı sıra jeolojik devirlerde yaşamış ancak günümüze kadar gelmemiş pek çok canlıyı bize tanıttıkları gibi, canlı türlerinin ortaya çıkışlarından günümüze kadar geçirmiş oldukları evrim hakkında değerli bilgiler verirler.
Büyük boyutlu olanları makrofosil, küçük boyutlu olup mikroskop altında incelenenlerine mikrofosil olarak adlandırılır. Her iki grubun da önemi, sahadan toplanması ve incelenmesi kendine özgü farklılıklar gösterir.
Fosil nasıl oluşur?
Yaşamını yitiren canlılar fosilleşme denilen olay sonucu fosil özelliğini kazanırlar. Canlı artıklarının günümüze kadar fosil olarak gelebilmeleri için fosilleşme denilen bir takım fiziksel, kimyasal ve biyolojik olaylar geçirmeleri gerekmektedir. Fosilleşme, canlı artıklarının fiziksel, kimyasal ve biyolojik olaylar geçirmesini ifade eder. Organizmanın ölümünden sonra kalan kısımlar mekanik, kimyasal ve biyolojik etmenlerle bozulmaya başlarlar. Eğer bu kalıntılar uygun bir ortama rastlarsa fosil haline gelebilirler. Fosilleşme için en uygun ortam tortul kayaçların oluşumudur. Ancak çok ender durumlarda bazen magmatik ve metamorfik kayaçlarda da fosil bulunabilir. Canlı artıkları uygun ortamlarda fosil haline gelebilir.
Fosilleşme bir dizi olaylar ve evreler sonucu gerçekleşir. Ölen her türlü canlının et ve deri gibi yumuşak kısımları kısa zamanda çürüyerek ortadan kalkar. Ancak bileşiminde anorganik maddeler bulunan kavkı, kemik ve diş gibi sert kısımları gerekli koruyucu ortamlarda kalınca fosilleşme olanağı bulur Canlı kalıntılarının ancak uygun bölümleri fosil haline gelebilir. Bazen de organik madde silisi, karbonat ve pirit halini alabilir. Bu değişme o kadar yavaş ve küçük parçalar halinde olur ki fosilleşecek kalıntı orijinal şeklini kaybetmeden sertleşerek olduğu gibi kalır. Bir canlı kalıntısının fosilleşebilmesi için her şeyden önce atmosfer etkisinden korunması gerekir. Bunu da kireçtaşı, çamurtaşı gibi gözenekliliği en az olan ince taneli sedimanter kayaçlar, buz ve hatta kehribar dediğimiz fosil reçine sağlar (Şekil Kehribar (reçine) içinde canlı kalıntıları bütünüyle korunabilir. Denizlerde yaşayan canlıların fosilleşme olanakları, karada yaşayanlara oranla fazladır. Çünkü canlının ölümünden sonra deniz dibine inen kalıntısı sedimanlar tarafından örtülerek bozulmadan kalması sağlanır. Denizel ortamlarda fosilleşme daha kolaydır. Karalarda yaşayan canlıların fosilleşebilmeleri ise, aktif atmosferik etkilerden dolayı çok daha özel koşulları gerektirmektedir. Bu canlı artıkları en çok bataklıklara düştüklerinde, akarsu ya da seller tarafından belli bir yere yığıldıklarında veya buzlar tarafından örtüldüklerinde fosilleşme olanağı bulurlar. Karasal ortamlarda fosilleşme bataklıklarda daha kolaydır. Bitkilerin fosilleşmeleri ise yaprak, kök, dal, gövde, spor ve polen denilen çiçek tozlarının fosilleşmeleriyle olur. Organizmaların kemik, kabuk, diş, ahşap kısımlar gibi sert parçaları, kas, deri, iç organlar gibi yumuşak parçaları yanında daha fazla fosilleşme şansları vardır. Canlı organizmaların fosilleşmeye uygun ortamlarda yaşamaları, onların fosilleşme şanslarını artırır. Bu nedenle karasal ortamlardaki canlılara oranla denizel ve geçiş ortamlarında yaşayan canlıların, bu ortamlarda tortulanma süreçleri açısından daha uygun şartların bulunması nedeniyle, fosilleşme olasılıkları daha yüksektir.
Fosilleşme şekilleri
Otokton Fosil
Eğer bir canlı yaşadığı yerde ölmüş ve fosilleşmiş ise bu tip fosiller otokton fosil denir.
Allokton Fosil
Canlı bir organizma, yaşamını kaybettiği yerde kalmaz ve akıntı, rüzgâr vb. diğer etkenler ile başka yerlere taşınabilir. Fosilleşme organizmanın yaşadığı ortamdan başka bir yerde gerçekleşirse buna da allokton fosil adı verilir..
Yaşadıkları ortamlarda tortullara giren fosil topluluklarına yaşam topluluğu ya da biyosönoz denir.
Akıntılarla yaşadığı ve öldüğü yerden uzaklara sürüklenip yaşam ortamları dışında tortullara girerek oluşturdukları topluluklara tanatosönoz denir.
İz Fosil
Organizmaların kemik ya da kabuk şeklindeki kalıntıları fosilleşebileceği gibi, canlıların yuva, oyuk, yol vb. izleri de fosil izler halinde tortullar içinde korunup saklanabilir. Buna göre iz fosil, çamurlu bir zemin üzerinde yürüyen canlının bıraktığı ayak izi, sürünme izi, zeminde oluk açarak yaşayan canlıların açtıkları oyukların izleri gibi fizyolojik fosiller halindedir. İzler, fasiyes yorumlarında kullanılırken dünyada en iyi bilinen ve tanınan izlerin bile olumsuz yönlerinin olduğunu unutmamak gerekir. Örneğin;
- Farklı organizmalar hemen hemen çok benzer yapılar ve özellikler meydana getirebilir
- Bireysel türler sıkça farklı faaliyetlerin göstergesi olan; farklı ayak izleri sürünme izleri, işaretleri oluşturabilir
- Organizmalar ara sıra farklı doku veya yoğunluklardaki zeminlerdeki farklı izler bırakabilir
Bu etmenler çok ciddi sıkıntılara neden olabilir ve her zaman güvenilir olmayabilirler.
Karakteristik Fosil
Şimdiki canlılarda olduğu gibi, jeolojik zamanlarda yaşamış olan canlıların da bir doğum, gelişme ve yayılma, ölüm olaylarını içine alan bir hayat devreleri olmuştur. Belli bir zaman içinde hayat devresini tamamlamış olan fosillere karakteristik fosil adı verilir.
İndeks Fosil
Dar bir jeolojik zaman aralığında ortaya çıkıp, geliştikten sonra aynı zamanda yok olan bu karakteristik fosillere indeks fosilde denir. Fosil türlere ait bu yaşam, dönemi ne kadar kısa, coğrafi yayılışları ne kadar geniş, özellikleri ne kadar belirgin olursa karakteristik fosiller o derecede önemli ve yararlı olurlar.
Koprolit
Jeolojik devirlerde Dinosaurus gibi büyük sürüngenlerin besinlerini iyi sindirebilmeleri için besin maddeleri ile birlikte yuttukları çakıllar vardır. Sonradan dışarı atılan bu çakıllar cilalı yüzeyleri ile diğerlerinden kolaylıkla ayırt edilebilirler ki, bunlara gastrolit denir. Gastrolitler, otobur dinozorların besinlerini sindirmede yardımcı olması için yuttukları taşlardır. Bunun gibi taşlaşmış dışkıları da bulunabilir. Bu tür canlıların taşlaşmış dışkı kalıntılarına koprolit (fosil dışkı) denir.
- Araştırmacılar, 2006 yılında Antarktika'nın bir adasında 70 milyon yıl önce yaşamış bir bebek plesiyozorun kemiklerini gün ışığına çıkarmışlardır.
- Amerikalı, 4,4 milyon yıl önceye tarihlendirilmiştir. Aynı grubun bir alttürü sayılan ve yine Tim White'ın bulduğu Ardipithecus kadabba'nın yaşı ise 5,7 milyon yıl olarak saptanmıştır. Daha bulunan iki fosilden ilki 6 milyon yaşındaki Orrorin tugenensis, Kenya'da ; diğeri ise, yaklaşık 5-7 milyon yıl ile Fransız paleoantropolog tarafından Çad'da bulunan Sahelanthropus tchadensis'te keşfedilmiştir. Bunlar, gösterdikleri genel özellikler açısından da "humanoid" (çağdaş insan, fosil insan ve onların doğrudan ataları) sayılmaktadır.
Fosilleşme Olayları
Permineralizasyon
Fosil hale geçen organik kalıntılar çeşitli etkilerle değişikliğe uğrar. İçinde eriyik halinde çeşitli maddeler bulunan sular boşluklara, organizmanın süngerimsi doku gösteren kemik boşluklarına sızar ve mineraller bu boşlukları doldurur. Bu olaya permineralizasyon adı verilir.
Karbonizasyon
Bazı canlılar ve özellikle bitkiler su içine düştükleri zaman bunların yüzeylerinde ince bir kömür (karbon) tabakası oluşur. Bu tabaka canlıyı dış etkilerden koruyacağından, organizmanın en ince ayrıntısına kadar korunmasına yardım eder. Kömür havzalarında en ufak detaylarına kadar korunmuş yaprak çiçek, tohum gibi kısımlara rastlanır. Bu olaya da karbonizasyon denir.
İnkrustasyon
Karbondioksitli suların tortulanmaları sonucunda canlılar bir kalker kılıfı ile kaplanır ve korunurlar ki, bu olaya da inkrustasyon adı verilir.
Yalancı Fosiller
Karbondioksitli suların tortulanmaları sonucunda canlılar bir kalker kılıfı ile kaplanır ve korunurlar ki, bu olaya da inkrustasyon adı verilir. Bunlar özellikle çatlak yüzeylerde meydana gelen bitkiler benzeyen mangan oksitleridir. Yalancı fosiller, biyolojik süreçler yerine jeolojik olarak oluşur. Doğadaki bu şekil ve cisimler ilk görünüşlerinde bir canlı kalıntısı izlenimini verirler. Bunlardan en çok rastlanılanları şunlardır:
Dendritler
Yalancı ya da sahte fosillerin tipik örnekleridir. Bunlar bir eğrelti otu fosiline benzeyen, su içindeki minerallerin genellikle taşların çatlakları içinde, pencere camında donan su kristalleri gibi doğal olarak kristalleşmesiyle, birikimiyle oluşur. Bitki fosiline benzemelerine karşılık fosil değillerdir. Dendritler, kayaçların çatlaklarına sızan minerallerin oluşturduğu desenlerdir. Bunlar kolayca gerçek fosiller ile karıştırılabilir. Kayaçların çatlakları arasında bir mineral çökeltisinin oluşturduğu bu şekiller, genellikle mangan oksitli suların çatlağın arasına sızmasıyla oluşurlar. Çatlak içindeki mangan tortusu eğrelti otları fosillerine benzer. Bunları fosillerle karıştırmamak için dikkat edilmesi gerekir.
Konkresyon
Eriyik maddeler içeren sular, bu maddeleri ya bir fosil ya da başka bir cisim üzerine çökeltebilirler. Çökelme buharlaşma ya da eriticinin uçmasıyla oluşabilir. Bu şekilde konkresyonlar meydana gelir. Soğan gibi kılıflanma gösterirler. Ortalarında yabancı bir cisim bulunur.
Nodüller
Maddelerin yabancı bir ortamda kimyasal bir reaksiyon sonucunda toplanarak oluşturdukları yumrulardır. Genellikle ortasında yabancı bir cisim yoktur ve kılıflanma göstermezler. Gerek konkresyonlar, gerekse nodüller dış görünüşleri ile bazen bir fosili andırırlar.
Çakıllar:
Dış etkenler bazen fosil görünüşlü çakıllar meydana getirir. Bu yönden dikkatli olup yanılmamak gerekir.
Kayaç özellikleri ve çözülmeler
Bazı kayaçların gerek yapısal özellikleri gerekse fiziksel etkilerle uğradığı değişmelere bağlı olarak gösterdikleri şekiller de çeşitli fosillere benzeyebilir. Bunların dikkatli bir şekilde incelenmesi gerekir. Bunun gibi kayaçlarda çözülme sonucu ortaya çıkan şekiller de iz fosillere benzeyebilir. Özellikle kalkerler üzerindeki erime şekilleri insan ya da hayvan izlerine benzetilebilmektedir.
Fosilleşme Ortamları
Organizmaların ve artıklarının ani gömülme ve diyajenez geçirerek fosil haline geçebilmeleri için başta gelen koşullardan biri fosilleşme gelişimine uygun ortamın bulunmasıdır. Fosil oluşumuna en uygun şartlar daha çok denizel ortamlarda bulunur. Bunun yanında bazı karasal ortamlarda da fosil oluşumu mümkün olabilmektedir. Kara ve denizel ortamlar arasında geçişi sağlayan kesimlerde de fosil oluşumu gerçekleşebilir.
Denizel Tortullar
Denizlerde hayatın çok zengin olması bakımından en uygun ortamı oluşturur. Ayrıca, denizlerde sedimantasyonun kolay ve çabuk olması fosilleşme için iyi ortam hazırlar. Temiz yerlerde yaşayan organizmalar çok olacağından, bunların ölümüyle geride kalan kabuklar da deniz dibinde çok bol miktarda bulunur ve fosilleşerek kireçli formasyonları oluştururlar.
Tatlı Su Tortulları
Başlıca akarsu, göl, akarsuyun denize bağlandığı delta kısımları bu ortamları oluşturur. Eski göl yatakları genellikle zengin fosil kaynaklarıdır. Akarsuların deltalarında, boğazlarda hızlı tortullaşma, tatlı su organizmaları ile birlikte suya düşen kara bitki ve hayvanlarının da fosilleşmesini sağlar.
Bataklıklar
Eski göl ve buz göllerinin batak tabanları, bitki ve hayvan kalıntıları ile kaplanmıştır. Bu ortamlar hem içinde yaşayan hem de etrafında yaşayan canlıların burada iyi korunarak fosilleşebilmelerinden dolayı önemlidir.
Tundralar
Kutuplardaki donmuş taban iyi korunmuş hayvan fosilleri bulundurur. Kutuplara yakın yerler ve kutuplardaki ağaçsız düzlükler tabanları donmuş ve siyah toprak örtüsüyle kaplı olup canlı kalıntıları bu ortamda donarak fosilleşmektedirler. Bu nedenle canlıların yumuşak kısımları da fosil olarak korunma olanağı bulabilir.
Asfalt
Buharlaşan petrol geride yapışkan ve ağır ağır sertleşen parlak bir tortu bırakır. Bu tabakaya giren hayvanlar orada kolaylıkla fosilleşebilirler.
Volkanik Küller
Fazla miktarda sıcak volkanik küllerin çevreyi kaplaması ile ufak canlılardan büyük ağaçlara kadar her tip canlı hayatını kaybeder ve külle örtülünce kolaylıkla fosil haline geçer.
Lavlar
Sıcak akıcı lavlar canlıları kolayca öldürür ve onlara ait her şeyi örterek fosilleşmelerini sağlar.
Kumullar
Bu tip ortamlar hem canlı yaşamına hem de fosilleşme için uygun olmasa da az da olsa fosil içerirler.
Mağaralar
Mağaralarda yaşayan ender canlılar, öldükten sonra kalan kısımları kil ve kireçli maddelerle örtülerek fosil haline geçebilir.
Reçineler
Bazı ağaçların yapışkan öz suları olan reçinelere yapışan ve üzeri kaplanan böcekler çok iyi korunarak fosilleşir. Fosil olarak kalıntılarını gördüğümüz eski devirlerde yaşamış olan canlılar da bugünkülere benzer karasal ve denizel ortamlarda yaşamışlardır. Karasal ortamlar buzul, göl, akarsu, çöl ve bataklıklardan oluşur. Ancak denizlerde yaşamış olan canlılara ait fosiller, bugün bilinenlerin büyük çoğunluğunu oluşturmaktadır.
Türkiye' de bulunan fosiller
Türkiye'nin fosil stoğu açısından zengin olduğu tahmin edilmektedir. 2006 yılının Temmuz ayında Kırıkkale'de jeolojik kazı yapan Türk bilim insanları, tarihin en büyük memeli hayvanlarından olan gergedana ait 25 milyon yıllık fosiller bulmuşlardır. Kırıkkale'nin Delice ilçesi yakınında çalışan Maden Tetkik Arama (MTA), Paris Ulusal Doğa Tarihi Müzesi ve Ankara Üniversitesi Fen Fakültesi Jeoloji Bölümü uzmanlarından oluşan bir ekip, anne, baba ve altı aylık bir yavruya ait gergedan fosillerine ulaşmıştır.
- Tekirdağ'ın Hayrabolu ilçesindeki bir kum ocağında, paleontolojik çağa ait olduğu sanılan fosil bulundu. 11 kilo ağırlığında ve 30-35 santimetre uzunluğundaki kemiğin ilik bölümüne bir insan eli rahatlıkla girebiliyor. Kemiğin mamut veya dinozor gibi dev cüsseli bir hayvanın ayak veya toynak kemiğine ait bir parça olduğunu tahmin ediliyor.
- Kastamonu'da 70 milyon yıllık 17,5 metre büyüklüğünde fosiline rastlanmıştı.
- Anadolu'da bulunmuş en eski fosiller 'e, yani 14 milyon yıl öncesine tarihlenmektedir. Hominoid, ilk olarak Batı Anadolu'da Paşalar kazısında ortaya çıkıyor. Orta Anadolu'da da Çandır'da tür olarak tanımlanıyor"
- Ankara Kızılcahamam yakınlarındaki 'de Prof. Dr. Fikret Ozansoy, hominoid evrimine ilişkin ilk fosilleri bulmuştur. Adını 1958 yılında, Ankarapithecus meteai koyduğu bu fosil, daha sonra 'Ankara maymunu' şeklinde de tanınmıştır.
Kaynakça
- ^ Prof. Dr. Ali Demirsoy Kalıtım ve Evrim, Fosil Oluşumu, 2005 Ankara sayfalar ; 479, 480
- ^ Fosiller ve Çalışma Yöntemleri Demircan Huriye, Ankara TMMOB Jeoloji Mühendisler Odası
- ^ "Arşivlenmiş kopya". 14 Mart 2007 tarihinde kaynağından . Erişim tarihi: 31 Mart 2007.
- ^ a b . 4 Nisan 2007 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 31 Mart 2007.
- ^ Özdoğan Sür, Ertuğ Öner, Fiziki Coğrafyada Paleontoloji, Eğitim Kitabevi Yayınları sayfa; 22, 23
- ^ . 4 Nisan 2007 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 31 Mart 2007.
Dış bağlantılar
Wikimedia Commons'ta Fosil ile ilgili ortam dosyaları bulunmaktadır. |
- Images of Plant Fossils2 Şubat 2009 tarihinde Wayback Machine sitesinde .
- http://www.geneljeo.hacettepe.edu.tr/mosasaur.htm2 Ağustos 2007 tarihinde Wayback Machine sitesinde .
- http://www.habervitrini.com/haber.asp?id=16888[]
wikipedia, wiki, viki, vikipedia, oku, kitap, kütüphane, kütübhane, ara, ara bul, bul, herşey, ne arasanız burada,hikayeler, makale, kitaplar, öğren, wiki, bilgi, tarih, yukle, izle, telefon için, turk, türk, türkçe, turkce, nasıl yapılır, ne demek, nasıl, yapmak, yapılır, indir, ücretsiz, ücretsiz indir, bedava, bedava indir, mp3, video, mp4, 3gp, jpg, jpeg, gif, png, resim, müzik, şarkı, film, film, oyun, oyunlar, mobil, cep telefonu, telefon, android, ios, apple, samsung, iphone, xiomi, xiaomi, redmi, honor, oppo, nokia, sonya, mi, pc, web, computer, bilgisayar
Fosil veya tasil yer kabugunun en ust bolumunu olusturan tortul kayaclarin cogunda bazen iyi korunmus bazen de erozyon ve sedimantasyon sirasinda tahrip olmus olu organizma kalintilaridir Microraptor gui 120 milyon yillik kus benzeri bir teropod dinozorun tuylu fosili kirec tasinda korunmus Latince yerden cikarma yerden cikartilan yerden cikarilmis anlamindaki fossilis sozcugunden gelmektedir Bir terim olarak fosil jeolojik zamanlarda yasamis canlilarin taninabilir artiklarina denir bir baska ifadeyle fosiller gecmiste yasamis varliklarin jeolojik formasyonlar icinde gunumuze kadar korunabilmis kalinti ya da izleridir Fosiller kalintidir Fosiller icinde bulunduklari sedimanter kayaclarin olustuklari jeolojik zamanlari gosterirler Ayrica paleoklimatoloji ve sedimanter fasiyesler hakkinda bilgiler verirler Bunlarin yani sira jeolojik devirlerde yasamis ancak gunumuze kadar gelmemis pek cok canliyi bize tanittiklari gibi canli turlerinin ortaya cikislarindan gunumuze kadar gecirmis olduklari evrim hakkinda degerli bilgiler verirler Buyuk boyutlu olanlari makrofosil kucuk boyutlu olup mikroskop altinda incelenenlerine mikrofosil olarak adlandirilir Her iki grubun da onemi sahadan toplanmasi ve incelenmesi kendine ozgu farkliliklar gosterir Fosil nasil olusur Yasamini yitiren canlilar fosillesme denilen olay sonucu fosil ozelligini kazanirlar Canli artiklarinin gunumuze kadar fosil olarak gelebilmeleri icin fosillesme denilen bir takim fiziksel kimyasal ve biyolojik olaylar gecirmeleri gerekmektedir Fosillesme canli artiklarinin fiziksel kimyasal ve biyolojik olaylar gecirmesini ifade eder Organizmanin olumunden sonra kalan kisimlar mekanik kimyasal ve biyolojik etmenlerle bozulmaya baslarlar Eger bu kalintilar uygun bir ortama rastlarsa fosil haline gelebilirler Fosillesme icin en uygun ortam tortul kayaclarin olusumudur Ancak cok ender durumlarda bazen magmatik ve metamorfik kayaclarda da fosil bulunabilir Canli artiklari uygun ortamlarda fosil haline gelebilir Fosillesme bir dizi olaylar ve evreler sonucu gerceklesir Olen her turlu canlinin et ve deri gibi yumusak kisimlari kisa zamanda curuyerek ortadan kalkar Ancak bilesiminde anorganik maddeler bulunan kavki kemik ve dis gibi sert kisimlari gerekli koruyucu ortamlarda kalinca fosillesme olanagi bulur Canli kalintilarinin ancak uygun bolumleri fosil haline gelebilir Bazen de organik madde silisi karbonat ve pirit halini alabilir Bu degisme o kadar yavas ve kucuk parcalar halinde olur ki fosillesecek kalinti orijinal seklini kaybetmeden sertleserek oldugu gibi kalir Bir canli kalintisinin fosillesebilmesi icin her seyden once atmosfer etkisinden korunmasi gerekir Bunu da kirectasi camurtasi gibi gozenekliligi en az olan ince taneli sedimanter kayaclar buz ve hatta kehribar dedigimiz fosil recine saglar Sekil Kehribar recine icinde canli kalintilari butunuyle korunabilir Denizlerde yasayan canlilarin fosillesme olanaklari karada yasayanlara oranla fazladir Cunku canlinin olumunden sonra deniz dibine inen kalintisi sedimanlar tarafindan ortulerek bozulmadan kalmasi saglanir Denizel ortamlarda fosillesme daha kolaydir Karalarda yasayan canlilarin fosillesebilmeleri ise aktif atmosferik etkilerden dolayi cok daha ozel kosullari gerektirmektedir Bu canli artiklari en cok batakliklara dustuklerinde akarsu ya da seller tarafindan belli bir yere yigildiklarinda veya buzlar tarafindan ortulduklerinde fosillesme olanagi bulurlar Karasal ortamlarda fosillesme batakliklarda daha kolaydir Bitkilerin fosillesmeleri ise yaprak kok dal govde spor ve polen denilen cicek tozlarinin fosillesmeleriyle olur Organizmalarin kemik kabuk dis ahsap kisimlar gibi sert parcalari kas deri ic organlar gibi yumusak parcalari yaninda daha fazla fosillesme sanslari vardir Canli organizmalarin fosillesmeye uygun ortamlarda yasamalari onlarin fosillesme sanslarini artirir Bu nedenle karasal ortamlardaki canlilara oranla denizel ve gecis ortamlarinda yasayan canlilarin bu ortamlarda tortulanma surecleri acisindan daha uygun sartlarin bulunmasi nedeniyle fosillesme olasiliklari daha yuksektir Siluriyen fosili Isocrinus nicoletiFosillesme sekilleriOtokton Fosil Eger bir canli yasadigi yerde olmus ve fosillesmis ise bu tip fosiller otokton fosil denir Allokton Fosil Canli bir organizma yasamini kaybettigi yerde kalmaz ve akinti ruzgar vb diger etkenler ile baska yerlere tasinabilir Fosillesme organizmanin yasadigi ortamdan baska bir yerde gerceklesirse buna da allokton fosil adi verilir Yasadiklari ortamlarda tortullara giren fosil topluluklarina yasam toplulugu ya da biyosonoz denir Akintilarla yasadigi ve oldugu yerden uzaklara suruklenip yasam ortamlari disinda tortullara girerek olusturduklari topluluklara tanatosonoz denir Iz Fosil Organizmalarin kemik ya da kabuk seklindeki kalintilari fosillesebilecegi gibi canlilarin yuva oyuk yol vb izleri de fosil izler halinde tortullar icinde korunup saklanabilir Buna gore iz fosil camurlu bir zemin uzerinde yuruyen canlinin biraktigi ayak izi surunme izi zeminde oluk acarak yasayan canlilarin actiklari oyuklarin izleri gibi fizyolojik fosiller halindedir Izler fasiyes yorumlarinda kullanilirken dunyada en iyi bilinen ve taninan izlerin bile olumsuz yonlerinin oldugunu unutmamak gerekir Ornegin Farkli organizmalar hemen hemen cok benzer yapilar ve ozellikler meydana getirebilir Bireysel turler sikca farkli faaliyetlerin gostergesi olan farkli ayak izleri surunme izleri isaretleri olusturabilir Organizmalar ara sira farkli doku veya yogunluklardaki zeminlerdeki farkli izler birakabilir Bu etmenler cok ciddi sikintilara neden olabilir ve her zaman guvenilir olmayabilirler Karakteristik Fosil Simdiki canlilarda oldugu gibi jeolojik zamanlarda yasamis olan canlilarin da bir dogum gelisme ve yayilma olum olaylarini icine alan bir hayat devreleri olmustur Belli bir zaman icinde hayat devresini tamamlamis olan fosillere karakteristik fosil adi verilir Indeks Fosil Dar bir jeolojik zaman araliginda ortaya cikip gelistikten sonra ayni zamanda yok olan bu karakteristik fosillere indeks fosilde denir Fosil turlere ait bu yasam donemi ne kadar kisa cografi yayilislari ne kadar genis ozellikleri ne kadar belirgin olursa karakteristik fosiller o derecede onemli ve yararli olurlar Koprolit Jeolojik devirlerde Dinosaurus gibi buyuk surungenlerin besinlerini iyi sindirebilmeleri icin besin maddeleri ile birlikte yuttuklari cakillar vardir Sonradan disari atilan bu cakillar cilali yuzeyleri ile digerlerinden kolaylikla ayirt edilebilirler ki bunlara gastrolit denir Gastrolitler otobur dinozorlarin besinlerini sindirmede yardimci olmasi icin yuttuklari taslardir Bunun gibi taslasmis diskilari da bulunabilir Bu tur canlilarin taslasmis diski kalintilarina koprolit fosil diski denir Arastirmacilar 2006 yilinda Antarktika nin bir adasinda 70 milyon yil once yasamis bir bebek plesiyozorun kemiklerini gun isigina cikarmislardir Amerikali 4 4 milyon yil onceye tarihlendirilmistir Ayni grubun bir altturu sayilan ve yine Tim White in buldugu Ardipithecus kadabba nin yasi ise 5 7 milyon yil olarak saptanmistir Daha bulunan iki fosilden ilki 6 milyon yasindaki Orrorin tugenensis Kenya da digeri ise yaklasik 5 7 milyon yil ile Fransiz paleoantropolog tarafindan Cad da bulunan Sahelanthropus tchadensis te kesfedilmistir Bunlar gosterdikleri genel ozellikler acisindan da humanoid cagdas insan fosil insan ve onlarin dogrudan atalari sayilmaktadir Fosillesme OlaylariPermineralizasyon Fosil hale gecen organik kalintilar cesitli etkilerle degisiklige ugrar Icinde eriyik halinde cesitli maddeler bulunan sular bosluklara organizmanin sungerimsi doku gosteren kemik bosluklarina sizar ve mineraller bu bosluklari doldurur Bu olaya permineralizasyon adi verilir Karbonizasyon Bazi canlilar ve ozellikle bitkiler su icine dustukleri zaman bunlarin yuzeylerinde ince bir komur karbon tabakasi olusur Bu tabaka canliyi dis etkilerden koruyacagindan organizmanin en ince ayrintisina kadar korunmasina yardim eder Komur havzalarinda en ufak detaylarina kadar korunmus yaprak cicek tohum gibi kisimlara rastlanir Bu olaya da karbonizasyon denir Inkrustasyon Karbondioksitli sularin tortulanmalari sonucunda canlilar bir kalker kilifi ile kaplanir ve korunurlar ki bu olaya da inkrustasyon adi verilir Yalanci FosillerKarbondioksitli sularin tortulanmalari sonucunda canlilar bir kalker kilifi ile kaplanir ve korunurlar ki bu olaya da inkrustasyon adi verilir Bunlar ozellikle catlak yuzeylerde meydana gelen bitkiler benzeyen mangan oksitleridir Yalanci fosiller biyolojik surecler yerine jeolojik olarak olusur Dogadaki bu sekil ve cisimler ilk gorunuslerinde bir canli kalintisi izlenimini verirler Bunlardan en cok rastlanilanlari sunlardir Dendritler Yalanci ya da sahte fosillerin tipik ornekleridir Bunlar bir egrelti otu fosiline benzeyen su icindeki minerallerin genellikle taslarin catlaklari icinde pencere caminda donan su kristalleri gibi dogal olarak kristallesmesiyle birikimiyle olusur Bitki fosiline benzemelerine karsilik fosil degillerdir Dendritler kayaclarin catlaklarina sizan minerallerin olusturdugu desenlerdir Bunlar kolayca gercek fosiller ile karistirilabilir Kayaclarin catlaklari arasinda bir mineral cokeltisinin olusturdugu bu sekiller genellikle mangan oksitli sularin catlagin arasina sizmasiyla olusurlar Catlak icindeki mangan tortusu egrelti otlari fosillerine benzer Bunlari fosillerle karistirmamak icin dikkat edilmesi gerekir Konkresyon Eriyik maddeler iceren sular bu maddeleri ya bir fosil ya da baska bir cisim uzerine cokeltebilirler Cokelme buharlasma ya da eriticinin ucmasiyla olusabilir Bu sekilde konkresyonlar meydana gelir Sogan gibi kiliflanma gosterirler Ortalarinda yabanci bir cisim bulunur Noduller Maddelerin yabanci bir ortamda kimyasal bir reaksiyon sonucunda toplanarak olusturduklari yumrulardir Genellikle ortasinda yabanci bir cisim yoktur ve kiliflanma gostermezler Gerek konkresyonlar gerekse noduller dis gorunusleri ile bazen bir fosili andirirlar Cakillar Dis etkenler bazen fosil gorunuslu cakillar meydana getirir Bu yonden dikkatli olup yanilmamak gerekir Kayac ozellikleri ve cozulmeler Bazi kayaclarin gerek yapisal ozellikleri gerekse fiziksel etkilerle ugradigi degismelere bagli olarak gosterdikleri sekiller de cesitli fosillere benzeyebilir Bunlarin dikkatli bir sekilde incelenmesi gerekir Bunun gibi kayaclarda cozulme sonucu ortaya cikan sekiller de iz fosillere benzeyebilir Ozellikle kalkerler uzerindeki erime sekilleri insan ya da hayvan izlerine benzetilebilmektedir Fosillesme OrtamlariOrganizmalarin ve artiklarinin ani gomulme ve diyajenez gecirerek fosil haline gecebilmeleri icin basta gelen kosullardan biri fosillesme gelisimine uygun ortamin bulunmasidir Fosil olusumuna en uygun sartlar daha cok denizel ortamlarda bulunur Bunun yaninda bazi karasal ortamlarda da fosil olusumu mumkun olabilmektedir Kara ve denizel ortamlar arasinda gecisi saglayan kesimlerde de fosil olusumu gerceklesebilir Denizel Tortullar Denizlerde hayatin cok zengin olmasi bakimindan en uygun ortami olusturur Ayrica denizlerde sedimantasyonun kolay ve cabuk olmasi fosillesme icin iyi ortam hazirlar Temiz yerlerde yasayan organizmalar cok olacagindan bunlarin olumuyle geride kalan kabuklar da deniz dibinde cok bol miktarda bulunur ve fosilleserek kirecli formasyonlari olustururlar Tatli Su TortullariBaslica akarsu gol akarsuyun denize baglandigi delta kisimlari bu ortamlari olusturur Eski gol yataklari genellikle zengin fosil kaynaklaridir Akarsularin deltalarinda bogazlarda hizli tortullasma tatli su organizmalari ile birlikte suya dusen kara bitki ve hayvanlarinin da fosillesmesini saglar Batakliklar Eski gol ve buz gollerinin batak tabanlari bitki ve hayvan kalintilari ile kaplanmistir Bu ortamlar hem icinde yasayan hem de etrafinda yasayan canlilarin burada iyi korunarak fosillesebilmelerinden dolayi onemlidir Tundralar Kutuplardaki donmus taban iyi korunmus hayvan fosilleri bulundurur Kutuplara yakin yerler ve kutuplardaki agacsiz duzlukler tabanlari donmus ve siyah toprak ortusuyle kapli olup canli kalintilari bu ortamda donarak fosillesmektedirler Bu nedenle canlilarin yumusak kisimlari da fosil olarak korunma olanagi bulabilir Asfalt Buharlasan petrol geride yapiskan ve agir agir sertlesen parlak bir tortu birakir Bu tabakaya giren hayvanlar orada kolaylikla fosillesebilirler Volkanik Kuller Fazla miktarda sicak volkanik kullerin cevreyi kaplamasi ile ufak canlilardan buyuk agaclara kadar her tip canli hayatini kaybeder ve kulle ortulunce kolaylikla fosil haline gecer Lavlar Sicak akici lavlar canlilari kolayca oldurur ve onlara ait her seyi orterek fosillesmelerini saglar Kumullar Bu tip ortamlar hem canli yasamina hem de fosillesme icin uygun olmasa da az da olsa fosil icerirler Magaralar Magaralarda yasayan ender canlilar oldukten sonra kalan kisimlari kil ve kirecli maddelerle ortulerek fosil haline gecebilir Recineler Bazi agaclarin yapiskan oz sulari olan recinelere yapisan ve uzeri kaplanan bocekler cok iyi korunarak fosillesir Fosil olarak kalintilarini gordugumuz eski devirlerde yasamis olan canlilar da bugunkulere benzer karasal ve denizel ortamlarda yasamislardir Karasal ortamlar buzul gol akarsu col ve batakliklardan olusur Ancak denizlerde yasamis olan canlilara ait fosiller bugun bilinenlerin buyuk cogunlugunu olusturmaktadir Turkiye de bulunan fosillerTurkiye nin fosil stogu acisindan zengin oldugu tahmin edilmektedir 2006 yilinin Temmuz ayinda Kirikkale de jeolojik kazi yapan Turk bilim insanlari tarihin en buyuk memeli hayvanlarindan olan gergedana ait 25 milyon yillik fosiller bulmuslardir Kirikkale nin Delice ilcesi yakininda calisan Maden Tetkik Arama MTA Paris Ulusal Doga Tarihi Muzesi ve Ankara Universitesi Fen Fakultesi Jeoloji Bolumu uzmanlarindan olusan bir ekip anne baba ve alti aylik bir yavruya ait gergedan fosillerine ulasmistir Tekirdag in Hayrabolu ilcesindeki bir kum ocaginda paleontolojik caga ait oldugu sanilan fosil bulundu 11 kilo agirliginda ve 30 35 santimetre uzunlugundaki kemigin ilik bolumune bir insan eli rahatlikla girebiliyor Kemigin mamut veya dinozor gibi dev cusseli bir hayvanin ayak veya toynak kemigine ait bir parca oldugunu tahmin ediliyor Kastamonu da 70 milyon yillik 17 5 metre buyuklugunde fosiline rastlanmisti Anadolu da bulunmus en eski fosiller e yani 14 milyon yil oncesine tarihlenmektedir Hominoid ilk olarak Bati Anadolu da Pasalar kazisinda ortaya cikiyor Orta Anadolu da da Candir da tur olarak tanimlaniyor Ankara Kizilcahamam yakinlarindaki de Prof Dr Fikret Ozansoy hominoid evrimine iliskin ilk fosilleri bulmustur Adini 1958 yilinda Ankarapithecus meteai koydugu bu fosil daha sonra Ankara maymunu seklinde de taninmistir Kaynakca Prof Dr Ali Demirsoy Kalitim ve Evrim Fosil Olusumu 2005 Ankara sayfalar 479 480 Fosiller ve Calisma Yontemleri Demircan Huriye Ankara TMMOB Jeoloji Muhendisler Odasi Arsivlenmis kopya 14 Mart 2007 tarihinde kaynagindan Erisim tarihi 31 Mart 2007 a b 4 Nisan 2007 tarihinde kaynagindan arsivlendi Erisim tarihi 31 Mart 2007 Ozdogan Sur Ertug Oner Fiziki Cografyada Paleontoloji Egitim Kitabevi Yayinlari sayfa 22 23 4 Nisan 2007 tarihinde kaynagindan arsivlendi Erisim tarihi 31 Mart 2007 Dis baglantilarWikimedia Commons ta Fosil ile ilgili ortam dosyalari bulunmaktadir Images of Plant Fossils2 Subat 2009 tarihinde Wayback Machine sitesinde http www geneljeo hacettepe edu tr mosasaur htm2 Agustos 2007 tarihinde Wayback Machine sitesinde http www habervitrini com haber asp id 16888 olu kirik baglanti