Bu madde, uygun değildir.Mayıs 2020) ( |
Uluslararası ilişkiler teorileri uluslararası ilişkilerin kuramsal perspektiften çalışma alanıdır. Analiz edilebilen uluslararası ilişkilere kavramsal çerçeveden bakılabilmeye olanak sağlar. Ole Holsti uluslararası ilişkiler teorilerini, yalnızca teoriyle alakalı göze çarpan olayları görmeye olanak sağlayan renkli bir güneş gözlüğüne benzeterek tanımlamaktadır. Örneğin realizmi savunan bir kimse, konstrüktivizmi savunan bir kimsenin çok önemli gördüğü bir olayı tam aksine hiç umursamayabilir. Uluslararası ilişkiler teorilerinde üç temel teori vardır: realizm, liberalizm ve inşacılıktır.
Uluslararası ilişkiler teorileri, temel olarak devlet düzeyinde analiz yapmaya odaklanan pozitivizm/rasyonalizm teorilerine ayrılabilir. Aynı şekilde uluslararası ilişkiler teorilerinde birçok fikir çatışması bulunmaktadır. Bunlardan bazıları konstrüktivizm, kurumsalcılık, Marksizmdir. Ama pozitivist olan iki görüş en yaygın olanlarıdır: realizm ve liberalizm. Bunlarla birlikte konstrüktivizm de giderek yaygın hale gelmektedir. Uluslararası İlişkiler Teorileri, uzun bir süre idealizm ve realizm ekolleri arasında sıkışarak bilgi ve analiz üretmeye çalışan bir akademik disiplinin, sosyal bilimlerin diğer dallarıyla etkileşerek kendi teorik araçlarını nasıl çeşitlendirebileceğini, analitik çerçevesini nasıl zengin bir literatür üzerinden kurabileceğini gösteren makaleleri bir araya getiriyor.
Uluslararası ilişkiler teori olarak 20. yüzyılda şekillendirilmiştir. Edward Hallett Carr'ın 1939'da yayımlanan Yirmi Yıl Krizi'ne ve Hans Morgenthau 'nun 1948'de yayımlanan Uluslararası Politika'sına dayanmaktadır. Uluslararası ilişkilerin disiplin olarak oluşması I. Dünya Savaşından sonra Galler'deki Aberystwyth Üniversite'sinde uluslararası ilişkiler kürsüsünün oluşturulması olduğuna inanılıyor. İki dünya savaşı arası döneme denk gelen ilk uzmanlar, güçlerin dengesi ilkesine dayanan sistemin, herkesin güvenliği (kolektif güvenlik) ilkesine dayanan sistemle değiştirilmesi gerektiği üzerine çalışmalar yaptılar ve daha sonra bu düşünürler "İdealist" olarak tanımlandılar. Uluslararası ilişkiler teorisi, uluslararası ilişkilerin teorik bir bakış açısıyla ele alındığı bir disiplindir. Bu disiplin uluslararası ilişkilerin genel yasalarını kavramlar şeklinde izler ve analiz eder. , uluslararası ilişkiler teorisinin işleyişini, bir insanın içinde dünyanın farklı renklerini görmesine izin veren, ancak tüm gerçekliği görmeyen bir çift renkli güneş gözlüğü olarak tanımlar. Örneğin, bir realist uluslararası ilişkilerdeki belirli bir fenomeni ihmal edebilirken, bir yapılandırmacı aynı fenomeni çok önemli olarak değerlendirebilir. Uluslararası ilişkilerde en popüler üç teori gerçekçilik, liberalizm ve Marksizmdir.
Uluslararası ilişkiler teorileri ilkeye göre bölünebilir: analize devlet açısından odaklanan “pozitivist / rasyonalist” teoriler ve devletin bakış açısına ek olarak, güvenlik (kültürel, ekonomik dikkate alınarak) daha geniş kapsamlı kavramlar da dahil olmak üzere “pozitivist / yansıtıcı” teoriler, uluslararası politikanın yürütülmesinde sosyal faktörler). Uluslararası ilişkiler fikirlerinde karşıt teorilerin jeopolitikte birbirleriyle çoğu zaman bir arada var olması dikkat çekicidir. Bununla birlikte, uluslararası ilişkilerin en yaygın okulları gerçekçilik ve liberalizmdir. Sosyal yapılandırmacılık taraftarlarının sayısı da artmaktadır.
Realizm
Gerçekçilik ya da politik gerçekçilik kurulduğu günden bu yana baskın disiplin olmuştur. Bu teori, Thukididis, Machiavelli ve Thomas Hobbes'un yazılarına dayanmaktadır. Erken gerçekçilik, savaşlar arası idealist düşünceye bir tepki olarak tanımlanabilir. II. Dünya Savaşı'nın patlak vermesi, realistler tarafından yetersiz idealist düşüncenin kanıtı olarak görülüyordu. Çok sayıda gerçekçilik alanı vardır, ancak temel ilkeler devletçilik, hayatta kalma, bağımsızlık ve kendini geliştirme olarak kalmaktadır.
Devletçilik: - Uluslararası arenadaki ana oyuncular ulus devletlerdir. Aksi takdirde, bu teori devlet merkezci olarak adlandırılır. Teori, devlet dışı oyunculara, uluslarüstü politik varlıklara ve uluslararası kuruluşlara başrolün verildiği liberal uluslararası ilişkiler teorilerinden farklıdır.
Hayatta Kalma: Realistler, uluslararası siyasi sistemin anarşi tarafından yönetildiğine, yani merkezi bir otoritenin bulunmadığına inanırlar. Sonuç olarak, uluslararası politika, ulusal çıkarların önceliğine dayanan devletler arasındaki güç mücadelesidir.
Bağımsızlık ve kendini geliştirme: Realistler, hayatta kalma mücadelesi sırasında mevcut devletlerin hiçbirine güvenilemeyeceğine inanıyorlar. Bu nedenle, öncelikle bağımsız bir politikaya sahip olmak ve ikinci olarak ulusal çıkarları başarılı bir şekilde savunmak için kendini geliştirmek gerekir.
Realizm birkaç temel sonuç çıkarır: ulusal devletler üniterdir, dış politika izler, coğrafi ilkeye dayanan anarşist uluslararası ilişkiler sisteminde oyuncu olurlar. Anarşist uluslararası sistem ülkelerin etkileşimini düzenleyebilir. Herhangi bir ulus-devlet, uluslararası arenadaki başlıca oyunculardır. Sonuç olarak, en yüksek örgütsel biçim olarak devletler birbirleriyle sürekli rekabet halindedir. Devlet bir şekilde davranır, özerk bir rasyonel oyuncu olarak hareket eder, kendi çıkarlarını gözeterek ve ana hedefi ile - kendi güvenliğini sürdürmek ve güçlendirmek ve sonuç olarak egemenlik ve hayatta kalma. Gerçekçilik, çıkarlarını gözeterek devletlerin kaynak biriktirdiğini ve devletlerin etkileşiminin daha fazla doğasının birikmiş kaynakların miktarıyla belirlendiğini iddia eder. Bu, devletin güç seviyesini belirler. Devletin gücü de buna karşılık askeri, ekonomik ve politik yeteneklerle belirlenir.
Bazı realistler devletlerin kalıtsal olarak agresif olduğuna ve bölgesel genişlemenin sadece karşıt devletlerle sınırlı olduğuna inanmaktadır. Diğer realistler (saldıran / savunmacı realistler) devletin güvenliği ve varlığı sorunu ile sürekli meşgul olduğuna inanmaktadır. Savunma açısından bakıldığında, artan devlet güvenliğinin daha fazla istikrarsızlık yarattığı bir güvenlik ikilemi ortaya çıkıyor, çünkü düşman, parite ve daha fazla hakimiyet elde etmek için kendi askerî güçlerini inşa edecek.
Neorealizm
Neorealizm okulunun veya yapısal realizmin ortaya çıkışı, Kenneth Waltz'un Uluslararası Politika Teorisi kitabı adlı kitabının 1979'da yayınlanmasıyla ilişkilidir. Uluslararası ilişkilerdeki bu eğilimin diğer önemli temsilcileri B. Buzan, , Paul Kennedy, J. Modelsky, S. Walt, J. Mearsheimer, W. Thompson, , W. Walfort, D. Snow, K. Tuvaller, C. Lane, R. Jervis, Z. Brzezinski, F. Fukuyama, S. Huntington.
Yeni kavramlar ortaya çıktı: uluslararası ilişkiler sistemi, uluslararası ilişkiler ortamı, askeri ve ekonomik güvenlik, çıkar dengesi, stratejik ortaklık, nükleer caydırıcılık, uluslararası güvenlik.
Neorealizmin ana varsayımları:
Neorealizm, uluslararası ilişkiler teorisi ile dünya politikası teorisinin aynı şey olmadığı varsayımı ile başlar. Neorealizme göre, uluslararası ilişkiler devletler arası ilişkilerdir ve dünya politikası devlet dışı aktörlerin etkileşimidir.
Uluslararası ilişkiler, belirli yasalara uygun olarak faaliyet gösteren bütüncül bir sistem olarak görülmektedir. Uluslararası ilişkilerin doğasını ancak sistem analizi ortaya çıkarabilir.
Neorealizm, uluslararası davranışın açıklanmasının merkezini, yapısal özellikleri küçük ve orta devletlerin çabalarına bağlı olmayan, ancak büyük güçler arasındaki etkileşimin sonucu olan uluslararası sistem düzeyine taşır. Büyük güçler ve diğer devletler arasındaki ilişkiler, esas olarak büyük güçlerin iradesine bağlı oldukları için, benzersiz bir anarşist değildir. Ayrıca Waltz, uluslararası ilişkilerin yapısının üç temel ilkesini (“yapısal üçlü”) belirlemiştir. Birincisi, devletler öncelikle hayatta kalma güdüsü tarafından yönlendirilir. İkincisi, sadece aktörler uluslararası ilişkilerde katılımcı olmaya devam etmektedir, çünkü diğer aktörler güç ve iktidar mevcudiyetinde öncü güçleri yakalayıp üstlenememiştir. Üçüncüsü, durumlar heterojendir ve yetenekleri ve potansiyeli bakımından farklılık gösterir.
Neorealizm, ekonomik ilişkileri politik ilişkilerden bulmaya ve izole etmeye çalışır.
Neorealizm, metodolojik titizlik arzusuyla ayırt edilir.
Ana aktörler devletler ve sendikalarıdır. Ana hedefleri ulusal çıkarların korunması, devletin güvenliği ve uluslararası ilişkilerde statükonun korunmasıdır. Bu hedeflere ulaşmanın ana yolu güç ve ittifaklardır.
Uluslararası ilişkilerin itici gücü, uluslararası sistemin yapısal kısıtlamalarının sert, kısıtlayıcı etkisidir.
Neorealizm ve politik gerçekçiliğin benzerlikleri:
Hem realistler hem de neo-realistler, uluslararası ilişkilerin doğası binlerce yıldır değişmediğinden, gelecekte başka bir karakter kazanacaklarına inanmak için hiçbir neden olmadığına inanıyorlar.
Her iki teori de, liberal-idealist temellere dayanan uluslararası sistemi değiştirme çabalarının önceden başarısızlığa mahkûm olduğuna inanmaktadır.
Liberalizm
Liberalizmin öncüsü "idealizm" idi. İdealizm veya Ütopyacılık, realistler tarafından eleştirel olarak kabul edildi. Uluslararası ilişkilerde idealizm (ABD Başkanı Woodrow Wilson ile ilişkili "Wilsonyanizm" olarak da bilinir), bir devletin dış politikasının iç politikanın gereksinimlerine tabi olması ilkesini benimseyen bir politik okuldur. Resmi netleştirmek için, aşağıdaki örnek verilebilir: idealist, ülkesinde yoksullukla mücadeleye mutlaka yurtdışındaki yoksullukla mücadele eşlik etmesi gerektiğine içtenlikle inanabilir. Wilson idealizmi, II. Dünya Savaşı'ndan sonra yaygın olarak tanınan liberalizmin öncüsüdür.
Liberalizm, devlet fırsatlarını değil, devlet tercihlerinin devlet davranışını belirlemede çok önemli olduğunu savunuyor. Devletin üniter bir oyuncu olarak görüldüğü gerçekçiliğin aksine, liberalizm devletin eylemlerinde çoğulculuğa izin verir. Sonuç olarak, tercihler kültüre, ekonomik sisteme veya siyasi rejime bağlı olarak devletten devlete değişecektir. Liberalizm ayrıca devletler arasındaki etkileşimin sadece devlet güvenliği sorunu ile sınırlı olmadığını, aynı zamanda ticari firmalar, kuruluşlar ve özel kişiler aracılığıyla da gerçekleştiğine inanmaktadır. Sonuç olarak, anarşist uluslararası ilişkiler sistemi yerine, MO sisteminin daha karmaşık bir yapısı kavramı ortaya konmaktadır. Örneğin, tek bir ülkenin film endüstrisi aracılığıyla, kültürünü dünyaya yaymak mümkündür - bu, kültürün uluslararası ilişkilerdeki gücünün doğrudan bir işaretidir. Bu teorideki bir başka sonuç, evrensel yararın işbirliği ve karşılıklı bağımlılık koşullarında elde edilebileceğidir - bu gönül rahatlığının anahtarıdır.
Ayrıca liberalizm realizmin aksine devletler arası etkileşimlerde sadece yüksek siyaset olarak adlandırılan politika/güvenlik/savunma politikalarını işlemekle kalmayıp aynı zamanda ticari firmalar, organizasyonlar veya bireyler vasıtası ile gerçekleşen düşük siyaset olarak adlandırılan ekonomi/kültür/ticaret politikaları da işler. Böylece anarşik uluslararası sisteme rağmen, kültürel başkentlik gibi daha çok işbirliği ve daha geniş güç kavramları için çokça fırsat olduğunu gösterir (örneğin filmler ve onların etkileri, çekildikleri ülkelerin popülaritesini arttırarak ihracat için ona yeni pazarlar oluşturur). Bir diğer varsayım ise mutlak kazançların işbirliği ve dayanışma aracılığı ile sağlanalabilineceğidir.
Demokratik barış teorisi, liberal demokrasilerin hiçbir zaman (ya da neredeyse hiçbir zaman) birbirleri ile savaşmadığını ve aralarında az sayıda çatışma olduğunu söyler. Realist teoriler ve bu deneysel iddia şu an siyasal bilimlerdeki en büyük çekişmelerden biri iken, bu durum çelişkili görülebilir. Bugüne kadar demokratik barış teorisinde sayısız açıklama ortaya konmuştur. Demokrasilerin diplomasiyi, demokratik olmayanlardan çok daha farklı yönettiği Never at War kitabında da tartışılmıştır. (Neo)realistler, Liberaller ile teoride, devletin hükûmetine zıt olarak, barış için yapısal sebeplerden bahsetmek konusunda fikir ayrılığı yaşarlar. Bir demokratik barış eleştirmeni olan , Amerika'nın demokratik barışa meydan okumak için Soğuk Savaş zamanında Latin Amerika'daki sol eğilimli demokrasilere karşı olan tavrına dikkat çekiyor. Bir diğer argüman ise karşılıklı ekonomik bağlılığın, ticaret ortakları arasında bir savaş çıkarmasının çok uzak bir ihtimal olduğu yönündedir. Buna karşın realistler ise bu bağlılığın ortaklar arasında sorun çıkma ihtimalini azaltmaktansa arttıracağına savunurlar.
Neoliberalizm
Neoliberalizm, liberal kurumsalcılık veya neoliberal kurumsallık liberalizmin gelişmesidir. Bu teori, uluslararası siyasi kurumların devletlerin uluslararası ilişkilerde başarılı bir şekilde işbirliği yapmasına izin verebileceğini savunuyor. Onun önde gelen fikri şu şekilde formüle edilebilir: serbest pazarın, hem uluslararası hem de yoğun bir şekilde, toplumun tüm alanlarında yoğunlaşması ve dünya çapında yayılması. Bu nedenle neoliberalizm, küreselleşme ile, özellikle ekonomik alanda temel bir ilişki göstermektedir. Küresel ekonomiye nüfuz eden serbest bir uluslararası pazar, uluslararası ilişkileri doğrudan etkilemeye başlar - ulusötesi şirketlerin rolü büyüyor. Bu koşullarda, devlet çıkarları önemli bir rol oynamaya başlar, ancak artık çok önemli bir rol oynamaz. Neoliberalizm, liberal kurumsallık ya da neo-liberal kurumsallık liberal düşüncenin daha gelişmiş şeklidir ve uluslararası organizasyonların, milletlerin uluslararası sistemde başarılı işbirlikleri yapmasına olanak sağlayacağını ileri sürer. Neoliberalizm, neorealist bir öneri olan uluslararası ilişkilerde anahtar oyuncuların devletler olduğunu kabul ederek realizmi güncelleştirmeyi amaçlar fakat Uluslararası Örgütlerin ve devlet dışı aktörlerin önemini de vurgular. Teori, neoliberal ekonomik teoriden etkilenmiştir. Soğuk Savaş süresince artan devletlerarası bağımlılık teorinin şekillenmesinde etkili olmuş ve bu yüzden liberal kurumsalcılık olarak da adlandırılmıştır. Neoliberalizm, liberal kurumsallık veya neoliberal kurumsallık liberal düşüncenin teşvikidir. Uluslararası kurumların ülkelerin uluslararası sistemde başarılı bir şekilde işbirliği yapmasını sağlayabileceğini savunuyor.
Post-Liberalizm
Liberal sonrası teorinin bir versiyonu, modern, küreselleşmiş dünya çerçevesinde devletlerin güvenliklerini ve egemen çıkarlarını sağlamak için işbirliği yapmaya zorlandığını kanıtlıyor. Klasik liberalizmden farkı, egemenlik ve özerklik kavramlarının yeniden yorumlanmasıdır. Özerklik, özgürlük, kendi kaderini tayin etme, faktör gibi geleneksel kavramlardan uzaklaşıp gittikçe daha karmaşık hale gelen çok sorunlu bir kavram haline geliyor. Özerkliğin, devletin iyi yönetme kabiliyeti ile ilişkili olduğunu söylemek önemlidir. Benzer şekilde, egemenlik hukuk kavramından yükümlülüklere ayrılır. Küreselleşmiş bir dünyada, uluslararası örgütler egemen devletleri çeşitli eylemlerden sorumlu tutabilirler. Bu durum egemenliğin orijinal yorumunu kaybettiği bir duruma yol açar. Bununla birlikte, kişi bu teoriyi tek doğru teori olarak algılamamalıdır. Post-liberal teoriyi yorumlamanın tek olası yolu, küresel istikrar ve güvenliği koruyabilen, uluslararası ilişkiler sistemindeki anarşi sorununu çözebilecek uluslararası bir kuruluşun olmadığı ve olmayacağı fikridir. Fakat bu sorunları çözme arzusu vardır, bu yüzden birçok devlet gönüllü olarak tam özerklik ve egemenlik uğruna haklarından bir kısmını vazgeçirir, başka bir deyişle devletler, bu devletlerin çıkarlarını koruyacak olan uluslararası bir kuruluşa gönüllü olarak vazgeçerler. Post-liberalizmin bir başka versiyonu, belirli bir devletin özünü ve tüm uluslararası ilişkiler sistemini anlamak için sosyal güçlerin çok önemli olduğudur. Siyasi sisteme ve devletin siyasi yaşamının diğer alanlarına olan sosyal katkıyı anlamadan, belirli ülkelerin yükselişi ve düşüşü, zayıflığı ve gücünün nedenlerini anlamak imkânsızdır. Ayrıca, sosyal güçlerin siyaset ve ekonomi, hükûmet organları ve kurumlar üzerindeki etkisi, günümüzde uluslararası ilişkiler sisteminde bazı değişimlerin gerçekleştiğine dair bazı ampirik kanıtlar göstermektedir. Post-liberal teorinin bir versiyonu, modern, globalleşmiş dünyada devletlerin güvenliklerini sağlamak ve egemenlik çıkarlarını korumak adına işbirliği yapmaya sürüklendiklerini ileri sürer. Klasik liberal teoriden ayrılma, egemenlik ve özerklik konseptlerinin yeniden yorumlanmasında en önemli histir.
İnşacılık (Konstrüktivizm)
Yapılandırmacılık neorealistlerin ve neoliberallerin fikirlerine şüphe uyandıran bir teori olarak anlaşılmaktadır. Yapılandırmacılığın temel ilkesi, uluslararası politikanın tartışmasız fikirler, kolektif değerler, kültür ve sosyal kimlikle şekillendiği inancıdır. Yapılandırmacılık, uluslararası gerçekliğin, maddi dünyaya (sosyalizme yakın fikirler) yeni bir anlam veren toplumsal değerler temelinde yaratıldığını kanıtlamaktadır. Bu teori, uluslararası ilişkilerin bilimsel yöntemi ve yeni uluslararası güçlerin oluşumunda teorilerin rolü etrafındaki anlaşmazlıklar temelinde ortaya çıkmıştır.
Realistlerin ve liberallerin Soğuk Savaş'ın sona ermesini öngörmedeki başarısızlığı, yapılandırmacıların güvenilirliğini önemli ölçüde artırdı. Yapılandırmacılık, uluslararası ilişkilerin sosyal bir yapı olduğu gerçeğine odaklanarak, uluslararası ilişkilerin analizinde liberalizmin ve gerçekçiliğin geleneksel istatistiksel yaklaşımını eleştirmektedir. Uluslararası ilişkilerde gerçekçilik esas olarak güvenlik ve maddi güçle ilgilenirken, liberalizm daha çok ekonomik karşılıklı bağımlılık ve devletlerin iç politika faktörleri ile ilgilenirken, yapılandırmacılık en çok uluslararası ilişkiler sistemindeki fikirlerin rolünü analiz etmeye odaklanmıştır. “Fikirler” ile yapılandırmacılar, amaçları, tehditleri, korkuları, kimlikleri ve uluslararası ilişkilerin devletlerini ve devlet dışı nesnelerini etkileyen algılanan gerçekliğin diğer unsurlarını kasteder. Yapılandırıcılar, ideolojik faktörlerin genellikle uzun vadede hedefleri ve sonuçları olduğuna inanırlar ve bu, materyalist teorilere (gerçekçilik, liberalizm) göre bir avantajdır. Örneğin, yapılandırmacılar, ABD ordusunda bir artışın Küba veya Rusya'da (tarihsel olarak düşman devletler) olumsuz algılanma olasılığının daha yüksek olduğunu, Kanada ve Büyük Britanya'da (tarihi ABD müttefikleri) bunun olumlu algılanacağını belirtiyorlar. Sonuç olarak, aynı olgunun uluslararası ilişkilerdeki algısı, devletlerin bulunduğu koşullara bağlı olarak değişebilir. Dahası, yapılandırmacılar anarşiyi uluslararası ilişkiler sisteminde sürekli bir tutarlılık olarak görmezler, sözleriyle bu fenomenin aşırı tutarsızlığını ve öznelliğini kanıtlarlar: “Anarşi, devletler ne anlıyorsa odur." Yapılandırıcılar ayrıca sosyal normların zaman içinde uluslararası politikaları ulusal güvenlik meselelerinden (realistlerin temel kavramı) çok daha önemli bir şekilde şekillendirdiğine ve değiştirdiğine inanmaktadır. İnşacılık ya da sosyal inşacılık neo-liberal ve neo-realist uluslararası ilişkiler teorisine bir meydan okuma olarak tarif edilmektedir. inşacı uluslararası ilişkiler teorilerinin fikirlerin uluslararası yapıyı tanımlaması, bu yapının devletlerin çıkar ve kimliklerini tanımlaması ve devlet ile devletdışı aktörlerin bu yapıyı yeniden üretmesi ile ilgilendiğini belirtir. , inşacılığın rasyonelist ve yorumlayıcı (interpretetive) teoriler arasında orta bir zemin kapladığını belirtir. Realizm veya liberaliz teorilerinin Soğuk Savaş'ın sona ermesini öngörme konusundaki başarısızlıkları, inşacı teorinin güvenilirliğini arttırmıştır. Yapılandırmacı teori geleneksel uluslararası ilişkiler teorisinin statik varsayımlarını eleştirir ve uluslararası ilişkilerin bir toplum yapı olduğunu vurgular. İnşacılık, uluslararası ilişkiler teorilerinde rasyonalist ontolojik temeli eleştiren bir teoridir. İnşacı teoriyi benimseyenler, "fikirler" ile uluslararası sistem içindeki devlet ve devlet dışı aktörleri etkileyen tehditler, korkular, kimlikler ve diğer gerçeklik algısı etkenlerinden bahsetmektedir.İnşacılar, bu düşünsel faktörlerin genellikle çok kapsamlı etkilere sahip olduğuna ve onların materyalist güç endişelerinin üstüne çıkabileceklerine inanırlar.
İnşacılar, uluslararası sonuçların şekillenmesinde algıların olması gerektiğinin savunurlar. Bu nedenle, anarşiyi uluslararası sistemin değişmez temeli olarak değil, Alexander Wendt'in deyişiyle anarşiye “anarşi devletler ne anlıyorsa odur” anlayışıyla yaklaşırlar. İnşacılar aynı zamanda sosyal normların dış politikayı şekillendirdiğine ve değiştirdiğine inanmaktadırlar.
Marksizm ve Kritik Teorisal
Marksist ve neo-Marksist uluslararası ilişkiler teorileri, gerçekçi / liberal görüşlerin çatışan ve sürekli işbirliği içinde olan bir devlete yansımasıdır, ancak bu teoriler uluslararası ilişkiler sistemindeki ekonomik ve maddi yönlere büyük önem vermektedir. Marksistlerin yaklaşımı tarihsel materyalizmin önemli rolünü kanıtlar ve insanlık tarihi boyunca ekonomik konuların diğerlerini aştığı ve böylece sosyal sınıfı Marksizmde çalışma konusu haline getirdiği sonucuna varır. Marksist yaklaşım, uluslararası sistemi mümkün olduğunca fazla sermaye biriktirmeyi amaçlayan entegre bir kapitalist sistem olarak görür.
Uluslararası ilişkiler teorisine dikkat çeken Marksist yaklaşımlardan biri, dünya sistemi analizi Immanuel Wallerstein tarafından formüle edildi. Bu analiz, küreselleşme çerçevesinde kapitalizmin, diğer tüm gelişmekte olan ülkeler tarafından sömürülen az sayıda gelişmiş sanayi ülkesi yarattığını kanıtlamaktadır. SSCB'nin çöküşü ve komünist sistemin çöküşünden sonra, bugün Marksizm bir rönesans geçiriyor.
Marksizmin bir eleştirisi hipertrofik olarak materyalizme odaklanmasıdır.
Feminizm
Feminist uluslararası ilişkiler uzmanı , feminizmi ampirik feminizm, analitik feminizm ve normatif feminizm olarak üçe ayırmıştır. Ampirik Feminizm genel olarak kadın ve cinsiyet ilişkileri arasındaki deneysel bağlantıları uluslararası ilişkiler düzeyinde inceler. Bu anarşi ve devletçilik ana akımları ile uluslararası ilişkilere vurgu yaparak devlet sisteminin üretilmesini sağlamak istiyordu. Bu sistem marjinal alanlarda mümkündür. Analitik feminizme göre uluslararası ilişkilerin teorik çerçevesinde cinsiyet tartışmalarına önyargılar vardır. İşte burada erkek ve kadın arasında biyolojik farklılıklar olmadığı anlamına gelmez ancak eril ve dişil olarak toplumsal kimlikleri vardır. Bu uluslararası ilişkilerde yaygın hale gelmiş olan erkeklik içinde nesnellik olduğu iddia edilmektedir. Analitik feministler bu önyargılara örnek olarak devletler arası davranış biçimlerini açıklamışlar ve Neo-realizm’i sevmediklerini göstermişlerdir. Normatif feministler değişim gündeminin teorinin bir parçası olarak görürler.
Feminist uluslararası ilişkiler teorisini eleştirenler aslında teorinin kendi oyuncuları olan üçüncü dünya kadınlarıdır.
Uluslararası ilişkiler feminizmi bazen bir kadın sorunu olarak basite indirger. tarafından yazılan bir makalede; “erkekler uluslararası ilişkiler ve cinsiyet değişkeni arasında maliyet fayda analizi yapmıştır”. Böylece toplumsal cinsiyet merceğinden bakarak uluslararası ilişkilerdeki tüm cinsiyetler için toplumsal bir vurgu yapmıştır. Makale, uluslararası ilişkilerde kullanılan hiper-erkekliği tüm cinsiyetler üzerinde olumsuz bir etkiye sahip olduğunu göstermektedir. Sadece belirli insanlar, diğer erkeklerin görüş kısıtlamalarına uyacak şekilde zorlayarak ayrıcalıklarını yaşarlar. Hooper ise bu cinsiyetçi objektif yerine çalışmasına kadınları ekleyerek daha geleneksel yöntemlerin tamamen yenilenmesi gerektirdiğini savunuyor. Toplumsal cinsiyet kimlikleri ve uluslararası ilişkiler arasındaki kesişmeleri araştırmak amacıyla bir cinsiyet kimliğinin alacağını yaklaşımlara güvenmek gerekiyor ya da bağımsız olarak dışarıda türetilmiş değişkenlere bakmak gerekiyor. Geleneksel yöntemler erkek ya da kadınların ihtiyaçlarını karşılamıyor. Güvenlik ihtiyaçlarımızı karşılamak için sınıfsal durum, eğitim düzeyi, cinsiyet ya da deneyimlerimizi içine almak için başarısız girişimler olur. Hooper, uluslararası ilişkilerin geleneksel çalışmaları bize sadece kadınları ve çocukları anlamak için daha birçok faktörün olduğunu ve bunları duymazdan gelmememiz gerektiğini söylüyor.
İşlevselcilik
Esas olarak Avrupa'nın bütünleşme (entegrasyon) deneyiminden ortaya çıkan bir uluslararası ilişkiler teorisidir. İşsevselciler, realistlerin motive edici faktör olarak gördüğü şahsi çıkar yerine, devletler tarafından paylaşılan ortak çıkarları koyarlar. Bu teoriye göre bütünleşme kendi iç dinamiğini oluşturur: İşlevsel veya teknik alanlarda devletler arasında bütünleşme sağlandıkça, entegrasyonun sonraki aşamaları için ivme oluşur. Bütünleşme olgusunun bu "görünmez eli" taşma (spillover) olarak adlandırılır. Bütünleşmeyi durdurmak mümkün olsa da, ilerledikçe erişimini durdurmak zorlaşır. İşlevselcilik uluslararası ilişkilerdeki anlamı ile çok sık kullanılmamaktadır.
Daha yaygın olarak, işlevselcilik olguları aktörler üzerinden değil, sistemin fonksiyonları üzerinden açıklayan bir teoridir. Örneğin, Immanuel Wallerstein Vestfalya uluslararası siyasal sisteminin, gelişmekte olan uluslararası kapitalist sistemi güvence altına almak ve korumak için ortaya çıktığını iddia ederken, işlevsel bir teori kullanmaktadır. Bu teori işlevselcidir, çünkü bir olayı aktörlerin tercihlerinin değil sistemin tercihlerinin işlevi olarak açıklamaktadır. İşlevselcilik yapısal (ya da realist) argümanlardan farklıdır, çünkü her iki teori de yapısal nedenlere baksa da, realistler (ve daha genel olarak yapısalcılar) yapının aktörleri teşvik ettiğini savlarken, işlevselciler aktörleri tamamen atlayarak, sistemin kendisine nedensellik gücü atfederler.
Devlet Kartel Teorisi
Devlet Kartel Teorisi eski bir ekonomik kurumsal teori olan özel ya da işletme kartel teorisinden türemiştir. Devlet Kartel Teorisinin Almanya'nın eskiden gelişmiş ekonomik karteller ülkesi ve klasik kartel teorisinin ana vatanı olması nedeniyle Almanya kökenlidir. Devlet Kartel Teorisi, pozitivist veri değerlendirmeci yöntemlerden, (eleştirel sosyo-ekonomik analiz veya yansımalı yöntemler gibi) düşünce ya da ideoloji eleştirisi içeren yöntemlere uzanan geniş bir yöntem yelpazesi kullanır. Uluslararası ilişkiler teorileri arasında Devlet Kartel Teorisi ile çok ortak yönü olan teori, işlevselciliktir. Ancak, Devlet Kartel Teorisi işlevseciliğe oranla, uluslararası örgüt teorisine daha çok odaklanır.
Post-Yapısalcılık
Post-Yapısalcı teori uluslararası siyasetteki diğer yaklaşımlardan en çok ayrılan yaklaşımdır, çünkü Post-Yapısalcılık kendini çalışılan konu hakkında tekil bir anlatı üreten bir teori, okul ya da paradigma olarak değil, eleştiri üreten bir yaklaşım, tutum veya dünya görüşü olarak tanımlar. Post-Yapısalcılık eleştiriyi alternatifler yaratabilmek için gereken olanakların koşullarını üreten, doğası itibarı ile olumlu bir çaba olarak görür. Post-Yapısalcılık, uluslararası güvenliğe diğer yaklaşımlardan farklıdır. Bunun yerine, postyapısalcılık eleştiriyi belirli bir şekilde sürdüren bir yaklaşım, tutum veya ethos'dur. Postyapısalcılık eleştiriyi doğasında var olan olumlu bir uygulama olarak görür.
Post-Modernizm
Post-Modern uluslararası ilişkiler yaklaşımları 1980'den beri uluslararası ilişkiler biliminin bir parçası olmuştur. Post-Modernist yaklaşım uluslararası ilişkiler kritik üst anlatı ve geleneksel uluslararası ilişkilerin doğru ve tarafsızlık ifşa etti. Uluslararası ilişkilere postmodern yaklaşımlar eleştirel bir biçimde metander ve NP'nin geleneksel iddialarını hakikat ve tarafsızlık olarak kınıyor. Yirminci yüzyılın ikinci yarısında felsefe, sanat ve edebiyatta tüm formları, kuralları ve doktrinleri inkâr eden ve bunları sentetik ve karışık bir şekilde sunan bir eğilimdir. Modern dünyada, bilgi teknolojisinin gelişmesinin bir sonucu olarak, daha da gelişti ve dünyanın lider trendi haline geldi.
Modernizm bir zamanlar klasik, akademik değerleri inkâr edip yeni sanatsal formlar yarattığında, postmodernizm ("modernden sonra" için Almanca) da modernizmi inkâr eder ve edebiyattaki unsurların kaosunu ve çeşitliliğini yaratır. Postmodernist Amerikalı yazar John Barth'a göre, postmodernizm geçmiş kültürden meyve suyu alan sanatsal bir deneyimdir.
Post-Sömürgecilik
Post- Sömürgecilik çok kritik bir teori olmakla birlikte çok da yaygın olmayan bir teoridir. Post-Sömürgecilik güç sömürge formları inatçı üzerinde duruyor. Sömürge Sonrası Uluslararası İlişkiler Bursu, RSM (IR) ilişkilerine yaklaşımın eleştirel bir teorisini varsayar ve fotoğrafın sonucu değildir. Sömürgecilik sonrası sömürgeci iktidar biçimlerini ve dünya güvenliğinde ırkçılığın devam eden varlığını korumaya çalışır.
Evrimsel Bakış Açıları
Evrimsel Bakış Açısı mesela evrimsel psikoloji uluslararası ilişkilerin birçok özelliklerini açıklamak için savunmuştur. İnsan atalarının ortamında devlette yaşamamıştır ve büyük ihtimalle nadiren grupları ile etkileşimleri çok yerel alan dışında vardı. Ancak, çeşitli psikolojik mekanizmaları gelişti,özellikle grup içi etkileşim başa çıkmak,uluslararası ilişkiler akımı etkilemek tartışılır. Bunları içerenler sosyal değişim,hile ve saptayan hile, statü çatışma,liderlik,iç grup ve dış grup ayırım ve önyargılar,koalisyonlar ve şiddet için mekanizma gelişti. Evrimsel kavram mesela kapsayıcı form sınırlama görünen kavramı açıklamada yardım edebilir örneğin bencilik ve uluslararası ilişkilerde temel ilke önemli olan realist ve rasyonel seçimdir. Tartışılan evrimsel bakış açıları, uluslararası toplumun birçok özelliğini açıklamaktadır. Yerel çevrelerindeki insanlar eyaletlerde ve nadir durumlarda yaşamazlar, ancak psikolojik mekanizmalar, özellikle müdahale gruplarıyla mücadele etmek için gelişmiştir. Aldatma ve sahtekarlığın tespiti, sokak canlılığı durum çatışmaları Kapsayıcı uygunluk gibi evrimsel kavramlar, bencillik gibi, uluslararası ilişkiler teorilerinin gerçekçi ve rasyonel seçiminin temelini oluşturan bir kavramın görünür kusurlarını açıklamaya yardımcı olabilir.
Kaynakça
- Uluslararası İlişkiler Teorisi Ana Sayfası
- Reus-Smit, Hristiyan. «Konstrüktivizm.» Uluslararası İlişkiler Teorileri, ed. Scott Burchill ... [ve diğerleri], Sf.209, 216. Palgrave, 2005.
- Burchill, Scott ve Linklater, Andrew "Giriş" Uluslararası İlişkiler Teorileri, ed. Scott Burchill ... [vd.], S.6. Palgrave, 2005.
- Burchill, Scott ve Linklater, Andrew "Giriş" Uluslararası İlişkiler Teorileri, ed. Scott Burchill ... [ve diğerleri], S.1. Palgrave, 2005.
- Burchill, Scott ve Linklater, Andrew "Giriş" Uluslararası İlişkiler Teorileri, ed. Scott Burchill ... [vd.], S.7. Palgrave, 2005.
- Smith, Owens, “Uluslararası teoriye alternatif yaklaşımlar”, “Dünya Siyasetinin Küreselleşmesi”, Baylis, Smith ve Owens, OUP, 4. baskı p176-177
- Bakınız Forde, Steven, (1995), 'Uluslararası Gerçekçilik ve Siyaset Bilimi: Thucydides, Machiavelli ve Neorealism,' Üç Aylık Uluslararası Çalışmalar 39 (2): 141-160
- Siyasal Gerçekçilik [Felsefe İnternet Ansiklopedisi]
- Dunne, Tim ve Schmidt, İngiltere, Dünya Politikasının Küreselleşmesi, Baylis, Smith ve Owens, OUP, 4. baskı, p
- Snyder, Jack, 'Tek Dünya, Rakip Teoriler, Dış Politika, 145 (Kasım / Aralık 2004), s.59
- Snyder, Jack, 'Tek Dünya, Rakip Teoriler, Dış Politika, 145 (Kasım / Aralık 2004), s.55
- Mearsheimer, John. Büyük Güç Politikasının Trajedisi (Neopr.). - New York: W.W. Norton & Company (İngilizce) Rusça., 2001. - S. 25-26. - ISBN 978-0-393-07624-0.
- Lamy, Steven, Çağdaş Yaklaşımlar: "Dünya Siyasetinin Küreselleşmesi, Baylis, Smith ve Owens, Oxford Üniversitesi Yayınları, 4. baskı, s127
- Lamy, Steven, “Çağdaş ana akım yaklaşımlar: neo-gerçekçilik ve neo-liberalizm”, Dünya Siyasetinin Küreselleşmesi, Smith, Baylis ve Owens, Oxford Üniversitesi Yayınları, 4. baskı, s. 127-128
- E Gartzk, hepimiz iyi geçinelim mi? Fırsat, isteklilik ve demokratik barışın kökenleri, Amerikan Siyaset Bilimi Dergisi, 1998
- Brian C. Schmidt, Anarşinin politik söylemi: uluslararası ilişkilerin disiplin tarihi, 1998, s. 219
- Chandler, David. Uluslararası Devlet İnşası - Liberal Sonrası Paradigmanın Yükselişi. - Abingdon, Oxon: Routledge, 2010. - S. 43-90. - ISBN 978-0-415-42118-8.
- Richmond, Oliver. Liberal Sonrası Barış (Neopr.). - Abingdon, Oxon: Routledge, 2011. - ISBN 978-0-415-66784-5.
- Stephen M. Walt, Dış Politika, No. 110, Özel Baskı: Bilginin Sınırları. (İlkbahar, 1998), s.41: "Soğuk Savaş'ın sona ermesi yapılandırmacı teorileri meşrulaştırmakta önemli bir rol oynadı çünkü gerçekçilik ve liberalizm bu olayı tahmin edemedi ve açıklamakta zorlandı.
- Oxford Üniversitesi Yayınları | Çevrimiçi Kaynak Merkezi | Çevrimiçi Kaynak Merkezleri 21 Kasım 2008'de Arşivlendi.
- Hopf, Ted, Uluslararası İlişkiler Teorisinde Yapılandırmacılık Vaadi, Uluslararası Güvenlik, Cilt. 23, Hayır. 1 (Yaz, 1998), s.171
- Alder, Emmanuel, Orta sahayı ele geçirmek, Avrupa Uluslararası İlişkiler Dergisi, Cilt 3, 1997, s.329
- K. M. Ferike, Uluslararası İlişkiler Teorileri: Disiplin ve Çeşitlilik, Dunne, Kurki ve Smith, OUP, s.176
- Uluslararası İlişkiler Teorisi Bilgi Bankası
- Wendt, Alexander, “Anarşi devletlerin yaptığı şeydir: iktidar politikasının sosyal inşası” Uluslararası Örgüt, cilt. 46, hayır. 2, 1992
wikipedia, wiki, viki, vikipedia, oku, kitap, kütüphane, kütübhane, ara, ara bul, bul, herşey, ne arasanız burada,hikayeler, makale, kitaplar, öğren, wiki, bilgi, tarih, yukle, izle, telefon için, turk, türk, türkçe, turkce, nasıl yapılır, ne demek, nasıl, yapmak, yapılır, indir, ücretsiz, ücretsiz indir, bedava, bedava indir, mp3, video, mp4, 3gp, jpg, jpeg, gif, png, resim, müzik, şarkı, film, film, oyun, oyunlar, mobil, cep telefonu, telefon, android, ios, apple, samsung, iphone, xiomi, xiaomi, redmi, honor, oppo, nokia, sonya, mi, pc, web, computer, bilgisayar
Bu madde Vikipedi bicem el kitabina uygun degildir Maddeyi Vikipedi standartlarina uygun bicimde duzenleyerek Vikipedi ye katkida bulunabilirsiniz Gerekli duzenleme yapilmadan bu sablon kaldirilmamalidir Mayis 2020 Uluslararasi iliskiler teorileri uluslararasi iliskilerin kuramsal perspektiften calisma alanidir Analiz edilebilen uluslararasi iliskilere kavramsal cerceveden bakilabilmeye olanak saglar Ole Holsti uluslararasi iliskiler teorilerini yalnizca teoriyle alakali goze carpan olaylari gormeye olanak saglayan renkli bir gunes gozlugune benzeterek tanimlamaktadir Ornegin realizmi savunan bir kimse konstruktivizmi savunan bir kimsenin cok onemli gordugu bir olayi tam aksine hic umursamayabilir Uluslararasi iliskiler teorilerinde uc temel teori vardir realizm liberalizm ve insaciliktir Uluslararasi iliskiler teorileri temel olarak devlet duzeyinde analiz yapmaya odaklanan pozitivizm rasyonalizm teorilerine ayrilabilir Ayni sekilde uluslararasi iliskiler teorilerinde bircok fikir catismasi bulunmaktadir Bunlardan bazilari konstruktivizm kurumsalcilik Marksizmdir Ama pozitivist olan iki gorus en yaygin olanlaridir realizm ve liberalizm Bunlarla birlikte konstruktivizm de giderek yaygin hale gelmektedir Uluslararasi Iliskiler Teorileri uzun bir sure idealizm ve realizm ekolleri arasinda sikisarak bilgi ve analiz uretmeye calisan bir akademik disiplinin sosyal bilimlerin diger dallariyla etkileserek kendi teorik araclarini nasil cesitlendirebilecegini analitik cercevesini nasil zengin bir literatur uzerinden kurabilecegini gosteren makaleleri bir araya getiriyor Uluslararasi iliskiler teori olarak 20 yuzyilda sekillendirilmistir Edward Hallett Carr in 1939 da yayimlanan Yirmi Yil Krizi ne ve Hans Morgenthau nun 1948 de yayimlanan Uluslararasi Politika sina dayanmaktadir Uluslararasi iliskilerin disiplin olarak olusmasi I Dunya Savasindan sonra Galler deki Aberystwyth Universite sinde uluslararasi iliskiler kursusunun olusturulmasi olduguna inaniliyor Iki dunya savasi arasi doneme denk gelen ilk uzmanlar guclerin dengesi ilkesine dayanan sistemin herkesin guvenligi kolektif guvenlik ilkesine dayanan sistemle degistirilmesi gerektigi uzerine calismalar yaptilar ve daha sonra bu dusunurler Idealist olarak tanimlandilar Uluslararasi iliskiler teorisi uluslararasi iliskilerin teorik bir bakis acisiyla ele alindigi bir disiplindir Bu disiplin uluslararasi iliskilerin genel yasalarini kavramlar seklinde izler ve analiz eder uluslararasi iliskiler teorisinin isleyisini bir insanin icinde dunyanin farkli renklerini gormesine izin veren ancak tum gercekligi gormeyen bir cift renkli gunes gozlugu olarak tanimlar Ornegin bir realist uluslararasi iliskilerdeki belirli bir fenomeni ihmal edebilirken bir yapilandirmaci ayni fenomeni cok onemli olarak degerlendirebilir Uluslararasi iliskilerde en populer uc teori gercekcilik liberalizm ve Marksizmdir Uluslararasi iliskiler teorileri ilkeye gore bolunebilir analize devlet acisindan odaklanan pozitivist rasyonalist teoriler ve devletin bakis acisina ek olarak guvenlik kulturel ekonomik dikkate alinarak daha genis kapsamli kavramlar da dahil olmak uzere pozitivist yansitici teoriler uluslararasi politikanin yurutulmesinde sosyal faktorler Uluslararasi iliskiler fikirlerinde karsit teorilerin jeopolitikte birbirleriyle cogu zaman bir arada var olmasi dikkat cekicidir Bununla birlikte uluslararasi iliskilerin en yaygin okullari gercekcilik ve liberalizmdir Sosyal yapilandirmacilik taraftarlarinin sayisi da artmaktadir RealizmGercekcilik ya da politik gercekcilik kuruldugu gunden bu yana baskin disiplin olmustur Bu teori Thukididis Machiavelli ve Thomas Hobbes un yazilarina dayanmaktadir Erken gercekcilik savaslar arasi idealist dusunceye bir tepki olarak tanimlanabilir II Dunya Savasi nin patlak vermesi realistler tarafindan yetersiz idealist dusuncenin kaniti olarak goruluyordu Cok sayida gercekcilik alani vardir ancak temel ilkeler devletcilik hayatta kalma bagimsizlik ve kendini gelistirme olarak kalmaktadir Devletcilik Uluslararasi arenadaki ana oyuncular ulus devletlerdir Aksi takdirde bu teori devlet merkezci olarak adlandirilir Teori devlet disi oyunculara uluslarustu politik varliklara ve uluslararasi kuruluslara basrolun verildigi liberal uluslararasi iliskiler teorilerinden farklidir Hayatta Kalma Realistler uluslararasi siyasi sistemin anarsi tarafindan yonetildigine yani merkezi bir otoritenin bulunmadigina inanirlar Sonuc olarak uluslararasi politika ulusal cikarlarin onceligine dayanan devletler arasindaki guc mucadelesidir Bagimsizlik ve kendini gelistirme Realistler hayatta kalma mucadelesi sirasinda mevcut devletlerin hicbirine guvenilemeyecegine inaniyorlar Bu nedenle oncelikle bagimsiz bir politikaya sahip olmak ve ikinci olarak ulusal cikarlari basarili bir sekilde savunmak icin kendini gelistirmek gerekir Realizm birkac temel sonuc cikarir ulusal devletler uniterdir dis politika izler cografi ilkeye dayanan anarsist uluslararasi iliskiler sisteminde oyuncu olurlar Anarsist uluslararasi sistem ulkelerin etkilesimini duzenleyebilir Herhangi bir ulus devlet uluslararasi arenadaki baslica oyunculardir Sonuc olarak en yuksek orgutsel bicim olarak devletler birbirleriyle surekli rekabet halindedir Devlet bir sekilde davranir ozerk bir rasyonel oyuncu olarak hareket eder kendi cikarlarini gozeterek ve ana hedefi ile kendi guvenligini surdurmek ve guclendirmek ve sonuc olarak egemenlik ve hayatta kalma Gercekcilik cikarlarini gozeterek devletlerin kaynak biriktirdigini ve devletlerin etkilesiminin daha fazla dogasinin birikmis kaynaklarin miktariyla belirlendigini iddia eder Bu devletin guc seviyesini belirler Devletin gucu de buna karsilik askeri ekonomik ve politik yeteneklerle belirlenir Bazi realistler devletlerin kalitsal olarak agresif olduguna ve bolgesel genislemenin sadece karsit devletlerle sinirli olduguna inanmaktadir Diger realistler saldiran savunmaci realistler devletin guvenligi ve varligi sorunu ile surekli mesgul olduguna inanmaktadir Savunma acisindan bakildiginda artan devlet guvenliginin daha fazla istikrarsizlik yarattigi bir guvenlik ikilemi ortaya cikiyor cunku dusman parite ve daha fazla hakimiyet elde etmek icin kendi askeri guclerini insa edecek NeorealizmNeorealizm okulunun veya yapisal realizmin ortaya cikisi Kenneth Waltz un Uluslararasi Politika Teorisi kitabi adli kitabinin 1979 da yayinlanmasiyla iliskilidir Uluslararasi iliskilerdeki bu egilimin diger onemli temsilcileri B Buzan Paul Kennedy J Modelsky S Walt J Mearsheimer W Thompson W Walfort D Snow K Tuvaller C Lane R Jervis Z Brzezinski F Fukuyama S Huntington Yeni kavramlar ortaya cikti uluslararasi iliskiler sistemi uluslararasi iliskiler ortami askeri ve ekonomik guvenlik cikar dengesi stratejik ortaklik nukleer caydiricilik uluslararasi guvenlik Neorealizmin ana varsayimlari Neorealizm uluslararasi iliskiler teorisi ile dunya politikasi teorisinin ayni sey olmadigi varsayimi ile baslar Neorealizme gore uluslararasi iliskiler devletler arasi iliskilerdir ve dunya politikasi devlet disi aktorlerin etkilesimidir Uluslararasi iliskiler belirli yasalara uygun olarak faaliyet gosteren butuncul bir sistem olarak gorulmektedir Uluslararasi iliskilerin dogasini ancak sistem analizi ortaya cikarabilir Neorealizm uluslararasi davranisin aciklanmasinin merkezini yapisal ozellikleri kucuk ve orta devletlerin cabalarina bagli olmayan ancak buyuk gucler arasindaki etkilesimin sonucu olan uluslararasi sistem duzeyine tasir Buyuk gucler ve diger devletler arasindaki iliskiler esas olarak buyuk guclerin iradesine bagli olduklari icin benzersiz bir anarsist degildir Ayrica Waltz uluslararasi iliskilerin yapisinin uc temel ilkesini yapisal uclu belirlemistir Birincisi devletler oncelikle hayatta kalma gudusu tarafindan yonlendirilir Ikincisi sadece aktorler uluslararasi iliskilerde katilimci olmaya devam etmektedir cunku diger aktorler guc ve iktidar mevcudiyetinde oncu gucleri yakalayip ustlenememistir Ucuncusu durumlar heterojendir ve yetenekleri ve potansiyeli bakimindan farklilik gosterir Neorealizm ekonomik iliskileri politik iliskilerden bulmaya ve izole etmeye calisir Neorealizm metodolojik titizlik arzusuyla ayirt edilir Ana aktorler devletler ve sendikalaridir Ana hedefleri ulusal cikarlarin korunmasi devletin guvenligi ve uluslararasi iliskilerde statukonun korunmasidir Bu hedeflere ulasmanin ana yolu guc ve ittifaklardir Uluslararasi iliskilerin itici gucu uluslararasi sistemin yapisal kisitlamalarinin sert kisitlayici etkisidir Neorealizm ve politik gercekciligin benzerlikleri Hem realistler hem de neo realistler uluslararasi iliskilerin dogasi binlerce yildir degismediginden gelecekte baska bir karakter kazanacaklarina inanmak icin hicbir neden olmadigina inaniyorlar Her iki teori de liberal idealist temellere dayanan uluslararasi sistemi degistirme cabalarinin onceden basarisizliga mahkum olduguna inanmaktadir LiberalizmLiberalizmin oncusu idealizm idi Idealizm veya Utopyacilik realistler tarafindan elestirel olarak kabul edildi Uluslararasi iliskilerde idealizm ABD Baskani Woodrow Wilson ile iliskili Wilsonyanizm olarak da bilinir bir devletin dis politikasinin ic politikanin gereksinimlerine tabi olmasi ilkesini benimseyen bir politik okuldur Resmi netlestirmek icin asagidaki ornek verilebilir idealist ulkesinde yoksullukla mucadeleye mutlaka yurtdisindaki yoksullukla mucadele eslik etmesi gerektigine ictenlikle inanabilir Wilson idealizmi II Dunya Savasi ndan sonra yaygin olarak taninan liberalizmin oncusudur Liberalizm devlet firsatlarini degil devlet tercihlerinin devlet davranisini belirlemede cok onemli oldugunu savunuyor Devletin uniter bir oyuncu olarak goruldugu gercekciligin aksine liberalizm devletin eylemlerinde cogulculuga izin verir Sonuc olarak tercihler kulture ekonomik sisteme veya siyasi rejime bagli olarak devletten devlete degisecektir Liberalizm ayrica devletler arasindaki etkilesimin sadece devlet guvenligi sorunu ile sinirli olmadigini ayni zamanda ticari firmalar kuruluslar ve ozel kisiler araciligiyla da gerceklestigine inanmaktadir Sonuc olarak anarsist uluslararasi iliskiler sistemi yerine MO sisteminin daha karmasik bir yapisi kavrami ortaya konmaktadir Ornegin tek bir ulkenin film endustrisi araciligiyla kulturunu dunyaya yaymak mumkundur bu kulturun uluslararasi iliskilerdeki gucunun dogrudan bir isaretidir Bu teorideki bir baska sonuc evrensel yararin isbirligi ve karsilikli bagimlilik kosullarinda elde edilebilecegidir bu gonul rahatliginin anahtaridir Ayrica liberalizm realizmin aksine devletler arasi etkilesimlerde sadece yuksek siyaset olarak adlandirilan politika guvenlik savunma politikalarini islemekle kalmayip ayni zamanda ticari firmalar organizasyonlar veya bireyler vasitasi ile gerceklesen dusuk siyaset olarak adlandirilan ekonomi kultur ticaret politikalari da isler Boylece anarsik uluslararasi sisteme ragmen kulturel baskentlik gibi daha cok isbirligi ve daha genis guc kavramlari icin cokca firsat oldugunu gosterir ornegin filmler ve onlarin etkileri cekildikleri ulkelerin popularitesini arttirarak ihracat icin ona yeni pazarlar olusturur Bir diger varsayim ise mutlak kazanclarin isbirligi ve dayanisma araciligi ile saglanalabilinecegidir Demokratik baris teorisi liberal demokrasilerin hicbir zaman ya da neredeyse hicbir zaman birbirleri ile savasmadigini ve aralarinda az sayida catisma oldugunu soyler Realist teoriler ve bu deneysel iddia su an siyasal bilimlerdeki en buyuk cekismelerden biri iken bu durum celiskili gorulebilir Bugune kadar demokratik baris teorisinde sayisiz aciklama ortaya konmustur Demokrasilerin diplomasiyi demokratik olmayanlardan cok daha farkli yonettigi Never at War kitabinda da tartisilmistir Neo realistler Liberaller ile teoride devletin hukumetine zit olarak baris icin yapisal sebeplerden bahsetmek konusunda fikir ayriligi yasarlar Bir demokratik baris elestirmeni olan Amerika nin demokratik barisa meydan okumak icin Soguk Savas zamaninda Latin Amerika daki sol egilimli demokrasilere karsi olan tavrina dikkat cekiyor Bir diger arguman ise karsilikli ekonomik bagliligin ticaret ortaklari arasinda bir savas cikarmasinin cok uzak bir ihtimal oldugu yonundedir Buna karsin realistler ise bu bagliligin ortaklar arasinda sorun cikma ihtimalini azaltmaktansa arttiracagina savunurlar Neoliberalizm Neoliberalizm liberal kurumsalcilik veya neoliberal kurumsallik liberalizmin gelismesidir Bu teori uluslararasi siyasi kurumlarin devletlerin uluslararasi iliskilerde basarili bir sekilde isbirligi yapmasina izin verebilecegini savunuyor Onun onde gelen fikri su sekilde formule edilebilir serbest pazarin hem uluslararasi hem de yogun bir sekilde toplumun tum alanlarinda yogunlasmasi ve dunya capinda yayilmasi Bu nedenle neoliberalizm kuresellesme ile ozellikle ekonomik alanda temel bir iliski gostermektedir Kuresel ekonomiye nufuz eden serbest bir uluslararasi pazar uluslararasi iliskileri dogrudan etkilemeye baslar ulusotesi sirketlerin rolu buyuyor Bu kosullarda devlet cikarlari onemli bir rol oynamaya baslar ancak artik cok onemli bir rol oynamaz Neoliberalizm liberal kurumsallik ya da neo liberal kurumsallik liberal dusuncenin daha gelismis seklidir ve uluslararasi organizasyonlarin milletlerin uluslararasi sistemde basarili isbirlikleri yapmasina olanak saglayacagini ileri surer Neoliberalizm neorealist bir oneri olan uluslararasi iliskilerde anahtar oyuncularin devletler oldugunu kabul ederek realizmi guncellestirmeyi amaclar fakat Uluslararasi Orgutlerin ve devlet disi aktorlerin onemini de vurgular Teori neoliberal ekonomik teoriden etkilenmistir Soguk Savas suresince artan devletlerarasi bagimlilik teorinin sekillenmesinde etkili olmus ve bu yuzden liberal kurumsalcilik olarak da adlandirilmistir Neoliberalizm liberal kurumsallik veya neoliberal kurumsallik liberal dusuncenin tesvikidir Uluslararasi kurumlarin ulkelerin uluslararasi sistemde basarili bir sekilde isbirligi yapmasini saglayabilecegini savunuyor Post Liberalizm Liberal sonrasi teorinin bir versiyonu modern kuresellesmis dunya cercevesinde devletlerin guvenliklerini ve egemen cikarlarini saglamak icin isbirligi yapmaya zorlandigini kanitliyor Klasik liberalizmden farki egemenlik ve ozerklik kavramlarinin yeniden yorumlanmasidir Ozerklik ozgurluk kendi kaderini tayin etme faktor gibi geleneksel kavramlardan uzaklasip gittikce daha karmasik hale gelen cok sorunlu bir kavram haline geliyor Ozerkligin devletin iyi yonetme kabiliyeti ile iliskili oldugunu soylemek onemlidir Benzer sekilde egemenlik hukuk kavramindan yukumluluklere ayrilir Kuresellesmis bir dunyada uluslararasi orgutler egemen devletleri cesitli eylemlerden sorumlu tutabilirler Bu durum egemenligin orijinal yorumunu kaybettigi bir duruma yol acar Bununla birlikte kisi bu teoriyi tek dogru teori olarak algilamamalidir Post liberal teoriyi yorumlamanin tek olasi yolu kuresel istikrar ve guvenligi koruyabilen uluslararasi iliskiler sistemindeki anarsi sorununu cozebilecek uluslararasi bir kurulusun olmadigi ve olmayacagi fikridir Fakat bu sorunlari cozme arzusu vardir bu yuzden bircok devlet gonullu olarak tam ozerklik ve egemenlik ugruna haklarindan bir kismini vazgecirir baska bir deyisle devletler bu devletlerin cikarlarini koruyacak olan uluslararasi bir kurulusa gonullu olarak vazgecerler Post liberalizmin bir baska versiyonu belirli bir devletin ozunu ve tum uluslararasi iliskiler sistemini anlamak icin sosyal guclerin cok onemli oldugudur Siyasi sisteme ve devletin siyasi yasaminin diger alanlarina olan sosyal katkiyi anlamadan belirli ulkelerin yukselisi ve dususu zayifligi ve gucunun nedenlerini anlamak imkansizdir Ayrica sosyal guclerin siyaset ve ekonomi hukumet organlari ve kurumlar uzerindeki etkisi gunumuzde uluslararasi iliskiler sisteminde bazi degisimlerin gerceklestigine dair bazi ampirik kanitlar gostermektedir Post liberal teorinin bir versiyonu modern globallesmis dunyada devletlerin guvenliklerini saglamak ve egemenlik cikarlarini korumak adina isbirligi yapmaya suruklendiklerini ileri surer Klasik liberal teoriden ayrilma egemenlik ve ozerklik konseptlerinin yeniden yorumlanmasinda en onemli histir Insacilik Konstruktivizm Yapilandirmacilik neorealistlerin ve neoliberallerin fikirlerine suphe uyandiran bir teori olarak anlasilmaktadir Yapilandirmaciligin temel ilkesi uluslararasi politikanin tartismasiz fikirler kolektif degerler kultur ve sosyal kimlikle sekillendigi inancidir Yapilandirmacilik uluslararasi gercekligin maddi dunyaya sosyalizme yakin fikirler yeni bir anlam veren toplumsal degerler temelinde yaratildigini kanitlamaktadir Bu teori uluslararasi iliskilerin bilimsel yontemi ve yeni uluslararasi guclerin olusumunda teorilerin rolu etrafindaki anlasmazliklar temelinde ortaya cikmistir Realistlerin ve liberallerin Soguk Savas in sona ermesini ongormedeki basarisizligi yapilandirmacilarin guvenilirligini onemli olcude artirdi Yapilandirmacilik uluslararasi iliskilerin sosyal bir yapi oldugu gercegine odaklanarak uluslararasi iliskilerin analizinde liberalizmin ve gercekciligin geleneksel istatistiksel yaklasimini elestirmektedir Uluslararasi iliskilerde gercekcilik esas olarak guvenlik ve maddi gucle ilgilenirken liberalizm daha cok ekonomik karsilikli bagimlilik ve devletlerin ic politika faktorleri ile ilgilenirken yapilandirmacilik en cok uluslararasi iliskiler sistemindeki fikirlerin rolunu analiz etmeye odaklanmistir Fikirler ile yapilandirmacilar amaclari tehditleri korkulari kimlikleri ve uluslararasi iliskilerin devletlerini ve devlet disi nesnelerini etkileyen algilanan gercekligin diger unsurlarini kasteder Yapilandiricilar ideolojik faktorlerin genellikle uzun vadede hedefleri ve sonuclari olduguna inanirlar ve bu materyalist teorilere gercekcilik liberalizm gore bir avantajdir Ornegin yapilandirmacilar ABD ordusunda bir artisin Kuba veya Rusya da tarihsel olarak dusman devletler olumsuz algilanma olasiliginin daha yuksek oldugunu Kanada ve Buyuk Britanya da tarihi ABD muttefikleri bunun olumlu algilanacagini belirtiyorlar Sonuc olarak ayni olgunun uluslararasi iliskilerdeki algisi devletlerin bulundugu kosullara bagli olarak degisebilir Dahasi yapilandirmacilar anarsiyi uluslararasi iliskiler sisteminde surekli bir tutarlilik olarak gormezler sozleriyle bu fenomenin asiri tutarsizligini ve oznelligini kanitlarlar Anarsi devletler ne anliyorsa odur Yapilandiricilar ayrica sosyal normlarin zaman icinde uluslararasi politikalari ulusal guvenlik meselelerinden realistlerin temel kavrami cok daha onemli bir sekilde sekillendirdigine ve degistirdigine inanmaktadir Insacilik ya da sosyal insacilik neo liberal ve neo realist uluslararasi iliskiler teorisine bir meydan okuma olarak tarif edilmektedir insaci uluslararasi iliskiler teorilerinin fikirlerin uluslararasi yapiyi tanimlamasi bu yapinin devletlerin cikar ve kimliklerini tanimlamasi ve devlet ile devletdisi aktorlerin bu yapiyi yeniden uretmesi ile ilgilendigini belirtir insaciligin rasyonelist ve yorumlayici interpretetive teoriler arasinda orta bir zemin kapladigini belirtir Realizm veya liberaliz teorilerinin Soguk Savas in sona ermesini ongorme konusundaki basarisizliklari insaci teorinin guvenilirligini arttirmistir Yapilandirmaci teori geleneksel uluslararasi iliskiler teorisinin statik varsayimlarini elestirir ve uluslararasi iliskilerin bir toplum yapi oldugunu vurgular Insacilik uluslararasi iliskiler teorilerinde rasyonalist ontolojik temeli elestiren bir teoridir Insaci teoriyi benimseyenler fikirler ile uluslararasi sistem icindeki devlet ve devlet disi aktorleri etkileyen tehditler korkular kimlikler ve diger gerceklik algisi etkenlerinden bahsetmektedir Insacilar bu dusunsel faktorlerin genellikle cok kapsamli etkilere sahip olduguna ve onlarin materyalist guc endiselerinin ustune cikabileceklerine inanirlar Insacilar uluslararasi sonuclarin sekillenmesinde algilarin olmasi gerektiginin savunurlar Bu nedenle anarsiyi uluslararasi sistemin degismez temeli olarak degil Alexander Wendt in deyisiyle anarsiye anarsi devletler ne anliyorsa odur anlayisiyla yaklasirlar Insacilar ayni zamanda sosyal normlarin dis politikayi sekillendirdigine ve degistirdigine inanmaktadirlar Marksizm ve Kritik TeorisalMarksist ve neo Marksist uluslararasi iliskiler teorileri gercekci liberal goruslerin catisan ve surekli isbirligi icinde olan bir devlete yansimasidir ancak bu teoriler uluslararasi iliskiler sistemindeki ekonomik ve maddi yonlere buyuk onem vermektedir Marksistlerin yaklasimi tarihsel materyalizmin onemli rolunu kanitlar ve insanlik tarihi boyunca ekonomik konularin digerlerini astigi ve boylece sosyal sinifi Marksizmde calisma konusu haline getirdigi sonucuna varir Marksist yaklasim uluslararasi sistemi mumkun oldugunca fazla sermaye biriktirmeyi amaclayan entegre bir kapitalist sistem olarak gorur Uluslararasi iliskiler teorisine dikkat ceken Marksist yaklasimlardan biri dunya sistemi analizi Immanuel Wallerstein tarafindan formule edildi Bu analiz kuresellesme cercevesinde kapitalizmin diger tum gelismekte olan ulkeler tarafindan somurulen az sayida gelismis sanayi ulkesi yarattigini kanitlamaktadir SSCB nin cokusu ve komunist sistemin cokusunden sonra bugun Marksizm bir ronesans geciriyor Marksizmin bir elestirisi hipertrofik olarak materyalizme odaklanmasidir FeminizmFeminist uluslararasi iliskiler uzmani feminizmi ampirik feminizm analitik feminizm ve normatif feminizm olarak uce ayirmistir Ampirik Feminizm genel olarak kadin ve cinsiyet iliskileri arasindaki deneysel baglantilari uluslararasi iliskiler duzeyinde inceler Bu anarsi ve devletcilik ana akimlari ile uluslararasi iliskilere vurgu yaparak devlet sisteminin uretilmesini saglamak istiyordu Bu sistem marjinal alanlarda mumkundur Analitik feminizme gore uluslararasi iliskilerin teorik cercevesinde cinsiyet tartismalarina onyargilar vardir Iste burada erkek ve kadin arasinda biyolojik farkliliklar olmadigi anlamina gelmez ancak eril ve disil olarak toplumsal kimlikleri vardir Bu uluslararasi iliskilerde yaygin hale gelmis olan erkeklik icinde nesnellik oldugu iddia edilmektedir Analitik feministler bu onyargilara ornek olarak devletler arasi davranis bicimlerini aciklamislar ve Neo realizm i sevmediklerini gostermislerdir Normatif feministler degisim gundeminin teorinin bir parcasi olarak gorurler Feminist uluslararasi iliskiler teorisini elestirenler aslinda teorinin kendi oyunculari olan ucuncu dunya kadinlaridir Uluslararasi iliskiler feminizmi bazen bir kadin sorunu olarak basite indirger tarafindan yazilan bir makalede erkekler uluslararasi iliskiler ve cinsiyet degiskeni arasinda maliyet fayda analizi yapmistir Boylece toplumsal cinsiyet merceginden bakarak uluslararasi iliskilerdeki tum cinsiyetler icin toplumsal bir vurgu yapmistir Makale uluslararasi iliskilerde kullanilan hiper erkekligi tum cinsiyetler uzerinde olumsuz bir etkiye sahip oldugunu gostermektedir Sadece belirli insanlar diger erkeklerin gorus kisitlamalarina uyacak sekilde zorlayarak ayricaliklarini yasarlar Hooper ise bu cinsiyetci objektif yerine calismasina kadinlari ekleyerek daha geleneksel yontemlerin tamamen yenilenmesi gerektirdigini savunuyor Toplumsal cinsiyet kimlikleri ve uluslararasi iliskiler arasindaki kesismeleri arastirmak amaciyla bir cinsiyet kimliginin alacagini yaklasimlara guvenmek gerekiyor ya da bagimsiz olarak disarida turetilmis degiskenlere bakmak gerekiyor Geleneksel yontemler erkek ya da kadinlarin ihtiyaclarini karsilamiyor Guvenlik ihtiyaclarimizi karsilamak icin sinifsal durum egitim duzeyi cinsiyet ya da deneyimlerimizi icine almak icin basarisiz girisimler olur Hooper uluslararasi iliskilerin geleneksel calismalari bize sadece kadinlari ve cocuklari anlamak icin daha bircok faktorun oldugunu ve bunlari duymazdan gelmememiz gerektigini soyluyor IslevselcilikEsas olarak Avrupa nin butunlesme entegrasyon deneyiminden ortaya cikan bir uluslararasi iliskiler teorisidir Issevselciler realistlerin motive edici faktor olarak gordugu sahsi cikar yerine devletler tarafindan paylasilan ortak cikarlari koyarlar Bu teoriye gore butunlesme kendi ic dinamigini olusturur Islevsel veya teknik alanlarda devletler arasinda butunlesme saglandikca entegrasyonun sonraki asamalari icin ivme olusur Butunlesme olgusunun bu gorunmez eli tasma spillover olarak adlandirilir Butunlesmeyi durdurmak mumkun olsa da ilerledikce erisimini durdurmak zorlasir Islevselcilik uluslararasi iliskilerdeki anlami ile cok sik kullanilmamaktadir Daha yaygin olarak islevselcilik olgulari aktorler uzerinden degil sistemin fonksiyonlari uzerinden aciklayan bir teoridir Ornegin Immanuel Wallerstein Vestfalya uluslararasi siyasal sisteminin gelismekte olan uluslararasi kapitalist sistemi guvence altina almak ve korumak icin ortaya ciktigini iddia ederken islevsel bir teori kullanmaktadir Bu teori islevselcidir cunku bir olayi aktorlerin tercihlerinin degil sistemin tercihlerinin islevi olarak aciklamaktadir Islevselcilik yapisal ya da realist argumanlardan farklidir cunku her iki teori de yapisal nedenlere baksa da realistler ve daha genel olarak yapisalcilar yapinin aktorleri tesvik ettigini savlarken islevselciler aktorleri tamamen atlayarak sistemin kendisine nedensellik gucu atfederler Devlet Kartel TeorisiDevlet Kartel Teorisi eski bir ekonomik kurumsal teori olan ozel ya da isletme kartel teorisinden turemistir Devlet Kartel Teorisinin Almanya nin eskiden gelismis ekonomik karteller ulkesi ve klasik kartel teorisinin ana vatani olmasi nedeniyle Almanya kokenlidir Devlet Kartel Teorisi pozitivist veri degerlendirmeci yontemlerden elestirel sosyo ekonomik analiz veya yansimali yontemler gibi dusunce ya da ideoloji elestirisi iceren yontemlere uzanan genis bir yontem yelpazesi kullanir Uluslararasi iliskiler teorileri arasinda Devlet Kartel Teorisi ile cok ortak yonu olan teori islevselciliktir Ancak Devlet Kartel Teorisi islevsecilige oranla uluslararasi orgut teorisine daha cok odaklanir Post YapisalcilikPost Yapisalci teori uluslararasi siyasetteki diger yaklasimlardan en cok ayrilan yaklasimdir cunku Post Yapisalcilik kendini calisilan konu hakkinda tekil bir anlati ureten bir teori okul ya da paradigma olarak degil elestiri ureten bir yaklasim tutum veya dunya gorusu olarak tanimlar Post Yapisalcilik elestiriyi alternatifler yaratabilmek icin gereken olanaklarin kosullarini ureten dogasi itibari ile olumlu bir caba olarak gorur Post Yapisalcilik uluslararasi guvenlige diger yaklasimlardan farklidir Bunun yerine postyapisalcilik elestiriyi belirli bir sekilde surduren bir yaklasim tutum veya ethos dur Postyapisalcilik elestiriyi dogasinda var olan olumlu bir uygulama olarak gorur Post ModernizmPost Modern uluslararasi iliskiler yaklasimlari 1980 den beri uluslararasi iliskiler biliminin bir parcasi olmustur Post Modernist yaklasim uluslararasi iliskiler kritik ust anlati ve geleneksel uluslararasi iliskilerin dogru ve tarafsizlik ifsa etti Uluslararasi iliskilere postmodern yaklasimlar elestirel bir bicimde metander ve NP nin geleneksel iddialarini hakikat ve tarafsizlik olarak kiniyor Yirminci yuzyilin ikinci yarisinda felsefe sanat ve edebiyatta tum formlari kurallari ve doktrinleri inkar eden ve bunlari sentetik ve karisik bir sekilde sunan bir egilimdir Modern dunyada bilgi teknolojisinin gelismesinin bir sonucu olarak daha da gelisti ve dunyanin lider trendi haline geldi Modernizm bir zamanlar klasik akademik degerleri inkar edip yeni sanatsal formlar yarattiginda postmodernizm modernden sonra icin Almanca da modernizmi inkar eder ve edebiyattaki unsurlarin kaosunu ve cesitliligini yaratir Postmodernist Amerikali yazar John Barth a gore postmodernizm gecmis kulturden meyve suyu alan sanatsal bir deneyimdir Post SomurgecilikPost Somurgecilik cok kritik bir teori olmakla birlikte cok da yaygin olmayan bir teoridir Post Somurgecilik guc somurge formlari inatci uzerinde duruyor Somurge Sonrasi Uluslararasi Iliskiler Bursu RSM IR iliskilerine yaklasimin elestirel bir teorisini varsayar ve fotografin sonucu degildir Somurgecilik sonrasi somurgeci iktidar bicimlerini ve dunya guvenliginde irkciligin devam eden varligini korumaya calisir Evrimsel Bakis AcilariEvrimsel Bakis Acisi mesela evrimsel psikoloji uluslararasi iliskilerin bircok ozelliklerini aciklamak icin savunmustur Insan atalarinin ortaminda devlette yasamamistir ve buyuk ihtimalle nadiren gruplari ile etkilesimleri cok yerel alan disinda vardi Ancak cesitli psikolojik mekanizmalari gelisti ozellikle grup ici etkilesim basa cikmak uluslararasi iliskiler akimi etkilemek tartisilir Bunlari icerenler sosyal degisim hile ve saptayan hile statu catisma liderlik ic grup ve dis grup ayirim ve onyargilar koalisyonlar ve siddet icin mekanizma gelisti Evrimsel kavram mesela kapsayici form sinirlama gorunen kavrami aciklamada yardim edebilir ornegin bencilik ve uluslararasi iliskilerde temel ilke onemli olan realist ve rasyonel secimdir Tartisilan evrimsel bakis acilari uluslararasi toplumun bircok ozelligini aciklamaktadir Yerel cevrelerindeki insanlar eyaletlerde ve nadir durumlarda yasamazlar ancak psikolojik mekanizmalar ozellikle mudahale gruplariyla mucadele etmek icin gelismistir Aldatma ve sahtekarligin tespiti sokak canliligi durum catismalari Kapsayici uygunluk gibi evrimsel kavramlar bencillik gibi uluslararasi iliskiler teorilerinin gercekci ve rasyonel seciminin temelini olusturan bir kavramin gorunur kusurlarini aciklamaya yardimci olabilir Kaynakca Copeland Dale 1996 Economic Interdependence and War A Theory of Trade Expectations International Security 20 4 ss 5 41 Sutch Peter Elias 2006 Juanita Uluslararasi Iliskiler Temel Bilgiler Routledge s 11 Uluslararasi Iliskiler Teorisi Ana Sayfasi Reus Smit Hristiyan Konstruktivizm Uluslararasi Iliskiler Teorileri ed Scott Burchill ve digerleri Sf 209 216 Palgrave 2005 Burchill Scott ve Linklater Andrew Giris Uluslararasi Iliskiler Teorileri ed Scott Burchill vd S 6 Palgrave 2005 Burchill Scott ve Linklater Andrew Giris Uluslararasi Iliskiler Teorileri ed Scott Burchill ve digerleri S 1 Palgrave 2005 Burchill Scott ve Linklater Andrew Giris Uluslararasi Iliskiler Teorileri ed Scott Burchill vd S 7 Palgrave 2005 Smith Owens Uluslararasi teoriye alternatif yaklasimlar Dunya Siyasetinin Kuresellesmesi Baylis Smith ve Owens OUP 4 baski p176 177 Bakiniz Forde Steven 1995 Uluslararasi Gercekcilik ve Siyaset Bilimi Thucydides Machiavelli ve Neorealism Uc Aylik Uluslararasi Calismalar 39 2 141 160 Siyasal Gercekcilik Felsefe Internet Ansiklopedisi Dunne Tim ve Schmidt Ingiltere Dunya Politikasinin Kuresellesmesi Baylis Smith ve Owens OUP 4 baski p Snyder Jack Tek Dunya Rakip Teoriler Dis Politika 145 Kasim Aralik 2004 s 59 Snyder Jack Tek Dunya Rakip Teoriler Dis Politika 145 Kasim Aralik 2004 s 55 Mearsheimer John Buyuk Guc Politikasinin Trajedisi Neopr New York W W Norton amp Company Ingilizce Rusca 2001 S 25 26 ISBN 978 0 393 07624 0 Lamy Steven Cagdas Yaklasimlar Dunya Siyasetinin Kuresellesmesi Baylis Smith ve Owens Oxford Universitesi Yayinlari 4 baski s127 Lamy Steven Cagdas ana akim yaklasimlar neo gercekcilik ve neo liberalizm Dunya Siyasetinin Kuresellesmesi Smith Baylis ve Owens Oxford Universitesi Yayinlari 4 baski s 127 128 E Gartzk hepimiz iyi gecinelim mi Firsat isteklilik ve demokratik barisin kokenleri Amerikan Siyaset Bilimi Dergisi 1998 Brian C Schmidt Anarsinin politik soylemi uluslararasi iliskilerin disiplin tarihi 1998 s 219 Chandler David Uluslararasi Devlet Insasi Liberal Sonrasi Paradigmanin Yukselisi Abingdon Oxon Routledge 2010 S 43 90 ISBN 978 0 415 42118 8 Richmond Oliver Liberal Sonrasi Baris Neopr Abingdon Oxon Routledge 2011 ISBN 978 0 415 66784 5 Stephen M Walt Dis Politika No 110 Ozel Baski Bilginin Sinirlari Ilkbahar 1998 s 41 Soguk Savas in sona ermesi yapilandirmaci teorileri mesrulastirmakta onemli bir rol oynadi cunku gercekcilik ve liberalizm bu olayi tahmin edemedi ve aciklamakta zorlandi Oxford Universitesi Yayinlari Cevrimici Kaynak Merkezi Cevrimici Kaynak Merkezleri 21 Kasim 2008 de Arsivlendi Hopf Ted Uluslararasi Iliskiler Teorisinde Yapilandirmacilik Vaadi Uluslararasi Guvenlik Cilt 23 Hayir 1 Yaz 1998 s 171 Alder Emmanuel Orta sahayi ele gecirmek Avrupa Uluslararasi Iliskiler Dergisi Cilt 3 1997 s 329 K M Ferike Uluslararasi Iliskiler Teorileri Disiplin ve Cesitlilik Dunne Kurki ve Smith OUP s 176 Uluslararasi Iliskiler Teorisi Bilgi Bankasi Wendt Alexander Anarsi devletlerin yaptigi seydir iktidar politikasinin sosyal insasi Uluslararasi Orgut cilt 46 hayir 2 1992