Fizik'te, yerçekimi teorileri kütleli cisimlerin hareket mekanizmalarını kapsayan etkileşimleri esas alır. Antik zamanlardan bu yana birçok Yerçekimi teorisi ortaya atılmıştır.
Antik Çağ
MÖ. 4. yüzyılda Yunan filozof Aristo hiçbir etki ve hareketin sebepsiz olamayacağına inanmıştır. Toprak gibi ağır cisimlerin aşağı doğru hareketi onların doğasına bağlıydı. Bu onların doğal yeri olan evrenin merkezine gitmeleri anlamına geliyordu. Tam tersi, ateş gibi hafif elementler doğaları gereği yukarı, Ay kürenin iç yüzeyine doğru hareket ediyordu. Yani Aristo'nun sisteminde ağır cisimler dışarıdan bir yerçekimi kuvvetine maruz kalmazlar ancak kendi ağırlıklarından evrenin merkezine doğru eğilim gösterirlerdi.
Romalı mimar ve mühendis Vitruvius 'sının 7. kitabında yerçekiminin maddenin "ağırlığıyla" değil onun "doğasıyla" alakalı olduğunu ele alır.
Eğer cıva dolu bir kabın üzerine yüz pound ağırlığında bir taş koyulursa taş cıva üzerinde yüzer, onu sıkıştırmaz ya da onu kırıp geçmez. Eğer taşı kaldırıp yerine birkaç parça altın koyarsak altın yüzmez ve sıvının dibine batar. Dolayısıyla bir maddeye etki eden kütleçekiminin o maddenin ağırlığına değil doğasına bağlı olduğu reddedilemez. Antik Hint astronom ve matematikçi Brahmagupta, dünyanın küresel olduğu ve cisimleri kendine çektiği görüşüne sahipti. Hemdani ve Birûni Brahmagupta'nın sözünü şu şekilde aktarmıştır: "Bunu hiçe sayarak biz, diyoruz ki dünya bütün yüzleriyle aynı dünyadaki bütün insanlar dik duruyor ve bütün ağır cisimler doğası gereği dünyaya düşer diyoruz. Çünkü suyun doğasında akmak, ateşin doğasında yanmak, rüzgarın doğasında esmek olduğu gibi dünyanın doğasında da cisimleri çekmek vardır. Eğer bir şey dünyadan derine inmek istiyorsa bırakın denesin. Dünya alçak olan tek şeydir ve tohumları nereye atarsan at asla dünyadan yukarı çıkmazlar her zaman ona dönerler.
Orta Doğu
MS 11. yüzyılda, İranlı bilge İbn Sina (Avicenna), fırlatma hareketinin bir açıklaması olarak Philoponus'un "hareket ettirilen nesnenin hareket edenden bir eğim aldığı" teorisiyle hemfikirdi. İbn Sina daha sonra The Book of Şifa (c. 1020). İbn Sina, 'kuvvet' ve 'eğilim' (meyl) arasında ayrım yaptı ve bir nesnenin, doğal hareketine zıt olduğunda güç kazandığını savundu. Hareketin devamının cisme aktarılan eğime atfedildiği ve bu cismin mayıs bitene kadar hareket halinde olacağı sonucuna vardı. İranlı bilgin El-Biruni, gök cisimlerinin kütleye, ağırlığa ve yerçekimine sahip olduğunu öne sürdü. tıpkı Dünya gibi. Abu'l-Barakāt al-Baghdādī, İbn Sina'nın mermi hareketi teorisini benimsedi ve değiştirdi. Ebu'l-Berekat, Kitab al-Mu'taber adlı eserinde, hareket ettiren kişinin hareket edene şiddetli bir eğilim (meyl kasri) verdiğini ve hareket eden nesne hareket ettirenden uzaklaştıkça bunun azaldığını belirtmiştir. Shlomo Pines'a göre, el-Bağdâdî'nin hareket teorisi, "Aristoteles'in temel dinamik yasasının [yani, sabit bir kuvvet düzgün bir hareket üretir] en eski reddi [ve dolayısıyla] temel yasasının belirsiz bir şekilde öngörüsüydü [ve dolayısıyla]. klasik mekanik [yani, sürekli uygulanan bir kuvvetin ivme üretmesi]"
Modern Çağ (Kütle Çekiminin Doğuşu)
17. yüzyılda Galileo, Aristo'nun öğretilerinin tersine bütün cisimlerin düşerken eşit ivmelendiğini bulmuştur.
17. yüzyılın sonlarında, Robert Hooke'un mesafenin ters karesine bağlı olan bir kütleçekim kuvveti olduğu önerisi üzerine,Isaac Newton o zaman bilinen 6 gezegen ve ay için eliptik yörüngeleri de içeren Kepler'in üç kinematik gezegensel hareket yasasını matematiksel olarak türetmeyi başarmıştır.
Yani Newton'un orijinal formülü:
sembolü "orantılıdır" anlamına gelmektedir.
Bunu eşit taraflı bir formül ya da denklem haline getirmek için aradaki mesafe ya da kütleler ne olursa olsun doğru kütleçekimsel değeri verecek bir sabit olması gerekiyordu. Bu yerçekimi sabiti ilk defa Henry Cavendish tarafından 1797 yılında ölçülmüştür.
1907'de Albert Einstein, kendisinin "hayatımın en mutlu düşüncesi" olarak tanımladığı, bir binanın çatısından düşen gözlemcinin bir yerçekimi alanı hissetmediğini fark etmiştir. Başka bir deyişle yerçekimi tam olarak ivmeye eşittir. 1911 ve 1915 yılları arasında önce eşdeğerlik ilkesi olarak başlayan bu yasa sonradan geliştirilerek Einstein'ın genel görelilik teorisi halini almıştır.
Newton'un Kütle Çekim Teorisi
1687'de İngiliz matematikçi Isaac Newton evrensel kütleçekiminin ters kare kuralını hipotez haline getirdiği Principia'yı yayınlamıştır.
Newton'un teorisi en büyük başarısını, Uranüs'ün diğer gezegenlerin etkileriyle açıklanamayan hareketleri kullanılarak Neptün'ün keşfini sağlamasıyla yaşamıştır. John Couch Adams ve Urbain Le Verrier'in hesapları gezegenin genel pozisyonunu tahmin etti ve Johann Gottfried Galle'nin gezegeni keşfetmesini sağlayan bu hesaplar oldu.
Yıllar sonra Newton'un teorisinin yanılgısını gösteren de başka bir gezegenin yörüngesindeki tutarsızlık olmuştur. 19. yüzyılın sonunda Merkür'ün yörüngesinin Newton'un teorisiyle tam olarak açıklanamadığı biliniyordu, ama gezegenin yörüngesini karıştıracak başka bir cisim (Güneş'e Merkür'den yakın bir gezegen gibi) içi yapılan hiçbir arama meyve vermemiştir. Bu sorun 1915'te Albert Einstein'ın Merkür'ün yörüngesindeki tutarsızlığı da açıklayan yeni teorisi genel görelilik ile çözülmüştür.
Paul Dirac yerçekiminin evrenin tarihi boyunca yavaş ve sürekli olarak azalması gerektiği hipotezini geliştirmiştir.
Newton'un teorisinin yerini genel göreliliğe bırakmasına rağmen çoğu modern görelilik gerektirmeyen kütleçekimi hesapları hala Newton'un teorisi kullanılarak yapılmaktadır, çünkü çalışması çok daha kolay ve çoğu uygulama alanı için yeterince doğrudur.
Kütle Çekiminin Mekanik Açıklamaları
Kütleçekiminin mekanik açıklamaları (ya da kütleçekiminin kinetik teorileri) kütleçekimini, itmelerden doğmuş basınç kuvvetleri kullanarak, uzaktan etkileşim kullanmadan açıklama girişimidir. Bu teoriler lokmanruhu teorileriyle bağlantılı olarak 16. yüzyıl ile 19. yüzyıl arasında geliştirilmiştir.
René Descartes (1644) ve Christiaan Huygens (1690) kütleçekimini açıklamak girdapları kullanmıştır. Robert Hooke (1671) ve (1869) her cismin dalgalar yaydığını ve bu dalgaların başka cisimlerin çekimini sağladığını varsaymıştır. (1690) ve (1748) bir çeşit tarama ve gölgeleme mekanizması kullanarak bir parçacık modeli önermiştir. Sonradan parçacık yerine elektromanyetik radyasyon kullanan benzer bir model Hendrik Lorentz tarafından tasarlanmıştır. Isaac Newton (1675) ve Bernhard Riemann (1853) lokmanruhu akımlarının cisimleri birbirine taşıdığını savunmuştur. Newton (1717) ve Leonhard Euler (1760) lokmanruhunun kütlelerin yanında yoğunluk kaybettiği ve bunun da cisimlere doğru bir net kuvvet doğurduğu bir model önermiştir. Lord Kelvin (1871) her cismin titreştiğini ve bu titreşimin kütleçekimi ve elektriksel yükleri açıklayabileceğini savunmuştur.
Ancak, bu modeller çoğu kabul edilemez miktarda gözlemlenmeyen sürüklemeye sebep olduğundan kabul edilmemiştir. Diğer modeller ise enerjinin korunumu yasasına ters düşmekte ve modern termodinamiğe uymamaktalardır.
Genel Görelilik Kuramı
Genel görelilikte kütleçekimi etkileri bir kuvvet yerine uzayzamanın eğriliğine bağlanmıştır.Genel göreliliğin başlangıç noktası serbest düşüşü atalet hareketine eşit gösteren eşdeğerlik ilkesidir. Bunun yarattığı sorun serbest düşen cisimlerin birbirlerine göre ivmelenebiliyor olmasıydı. Klasik mekaniğe göre böyle bir şeyin olması cisimlerden birine etki eden bir kuvvet olmadıkça mümkün değildi.
Bu zorluğun üstesinden gelmek için Einstein, uzayzamanın maddeye eğrildiğini ve serbest düşüş yapan cisimlerin eğrilmiş uzay zamandaki yerel düzlükler () üzerinde hareket ettiğini öne sürmüştür. Daha detaylı olarak Einstein ve Hilbert maddenin varlığıyla uzayzamanın eğrildiğini ilişkilendiren bulmuştur. Einstein'ın alan denklemleri eş zamanlı, doğrusal olmayan, on tane diferansiyel denklemden oluşan denklemler kümesidir. Bu denklemlerin sonucu uzayzamanın bileşenleridir. Metrik tensör uzayzamanın geometrisini tanımlar. Uzayzamanın geodesic yolları metrik tensör kullanılarak hesaplanır.
Einstein alan denklemlerinin kayda değer çözümleri
- , dönmeyen, yüksüz ve büyük kütleli bir cismi çevreleyen uzayzamanı tanımlayan Schwarzschild metriği. Yeterince sıkı cisimler için bu metrik merkezinde bulunan bir kara delik oluştur. Schwarzschild yarıçapından çok daha büyük yarıçap değerleri için, bu metrik kullanılarak tahmin edilen değerler Newton'un kütleçekim teorisinin tahminleriyle eşdeğerdir.
- Merkezdeki cismin elektriksel yükü olan Reissner-Nordström metriği. Geometrik uzunlukları, cismin kütlesinin geometrik uzunluğundan daha az olan yükler için bu metrik, olay ufku saran kara delikler türetir.
- Dönen büyük kütleli cisimler için . Bu metrik aynı zamanda birden fazla olay ufku olan kara delikler türetir.
- Evrenin genişlemesini tahmin eden kozmolojik .
Genel göreliliğin bu kadar başarılı olmasının sebebi eski teorinin tahmin edemediği fizikler olayları tahmin edip açıklayabilmesidir. Mesela:
- Merkür'ün anormal günberi devinimini açıklığa kavuşturur.
- Düşük potansiyellerde zamanın daha yavaş geçtiği tahmini , ve GPS tarafından onaylanmıştır.
- Işığın sapması tahmini ilk 1919'da Arthur Eddington tarafından ve yakın zamanda Güneş'in arkasından geçen bir kuasar kullanılarak onaylanmıştır. Ayrıca bakınız kütleçekimsel merceklenme.
- Büyük kütleli bir cismin yanından geçen ilk defa tarafından 1964'te gezegeneler arası uzay aracı sinyalleri kullanılarak onaylanmıştır.
- Kütleçekimsel radyasyon ikili pulsar sistemleri üzerine olan çalışmalarla dolaylı yoldan onaylanmıştır.
- Evrenin genişlemesi 1929 yılında Edwin Hubble tarafından onaylanmıştır.
Kütle Çekimi ve Kuantum Mekaniği
Genel göreliliğin keşfinden birkaç yıl sonra kuantum mekaniği ile uyuşmadığı için kütleçekiminin tamamlanmış teorisi olmadığı fark edilmiştir. Sonradan diğertemel kuvvetler gibi kütleçekimini de kuantum alan kuramı çerçevesinde tanımlamanın mümkün olduğu anlaşılmıştır. Bu çerçevede elektromanyetik kuvvetin fotonların karşılıklı değişimden kaynaklandığı gibi kütleçekimi de sanal gravitonların karşılıklı değişiminden kaynaklanır.Bu genel göreliliği yeniden ele alır. Ancak bu yaklaşım Planck uzunluğu gibi kısa mesafelerde başarısız olur.
Genel görelilikte kuantum mekaniği kurallarının altında, gravitonlardan oluşması gereken kütleçekimsel radyasyonun sadece yörüngede birlikte yer alan cisimlerde olduğu gibi uzayzaman eğrisinin salınım yapıyor olduğu yerlerde meydana geldiği kayda değerdir. Güneş sistemi tarafından yayılan kütleçekimsel radyasyon ölçüm yapabilmek için fazla zayıftır. Ancak ikili pulsar sisteminde dolaylı olarak görülmüştür. Nötron yıldızı birleşimlerinin ya da kara delik oluşumunun algılanabilir miktarda kütleçekimsel radyasyon yayacağına inanılmaktadır. LIGO gibi kütleçekimsel radyasyon gözlemevleri bu problemi çalışmak için kurulmuştur. Bu hipotetik radyasyonun onaylanmış bir ölçümü henüz yapılmamıştır ancak LIGO'nun arkasındaki bilim ekipmanların hassaslığı ile geliştikçe bu durum değişebilir.
Kaynakça
- ^ Edward Grant, The Foundations of Modern Science in the Middle Ages, (Cambridge: Cambridge Univ.
- ^ Olaf Pedersen, Early Physics and Astronomy, (Cambridge: Cambridge Univ.
- ^ Vitruvius, Marcus Pollio (1914). "7".
- ^ Alberuni's India 14 Aralık 2019 tarihinde Wayback Machine sitesinde ..
- ^ Kitāb al-Jawharatayn al-ʻatīqatayn al-māʼiʻatayn min al-ṣafrāʼ wa-al-bayḍāʼ : al-dhahab wa-al-fiḍḍah 24 Aralık 2014 tarihinde Wayback Machine sitesinde ..
- ^ McGinnis, Jon; Reisman, David C. (2007). Classical Arabic philosophy: an anthology of sources. Hackett Publishing. s. 174. ISBN . Erişim tarihi: 16 Haziran 2010.
- ^ Starr, S. Frederick (2015). Lost Enlightenment: Central Asia's Golden Age from the Arab Conquest to Tamerlane. Princeton University Press. s. 260. ISBN .
- ^ Pines, Shlomo (1970). "Abu'l-Barakāt al-Baghdādī, Hibat Allah". Dictionary of Scientific Biography. 1. New York: Charles Scribner's Sons. ss. 26-28. ISBN .
( Abel B. Franco (October 2003). "Avempace, Projectile Motion, and Impetus Theory", Journal of the History of Ideas 64 (4), pp. 521–546 [528].) - ^ Cohen, I. Bernard; George Edwin Smith (2002).
- ^ Haber, Heinz (1967) [1965].
- ^ Taylor, W. B. (1876).
- ^ Zenneck, J. (1903).
- ^ Randall, Lisa (2005).
- ^ Feynman, R. P.; Morinigo, F. B.; Wagner, W. G.; Hatfield, B. (1995).
- ^ a b c Zee, A. (2003).
wikipedia, wiki, viki, vikipedia, oku, kitap, kütüphane, kütübhane, ara, ara bul, bul, herşey, ne arasanız burada,hikayeler, makale, kitaplar, öğren, wiki, bilgi, tarih, yukle, izle, telefon için, turk, türk, türkçe, turkce, nasıl yapılır, ne demek, nasıl, yapmak, yapılır, indir, ücretsiz, ücretsiz indir, bedava, bedava indir, mp3, video, mp4, 3gp, jpg, jpeg, gif, png, resim, müzik, şarkı, film, film, oyun, oyunlar, mobil, cep telefonu, telefon, android, ios, apple, samsung, iphone, xiomi, xiaomi, redmi, honor, oppo, nokia, sonya, mi, pc, web, computer, bilgisayar
Fizik te yercekimi teorilerikutleli cisimlerin hareket mekanizmalarini kapsayan etkilesimleri esas alir Antik zamanlardan bu yana bircok Yercekimi teorisi ortaya atilmistir Antik CagMO 4 yuzyilda Yunan filozof Aristo hicbir etki ve hareketin sebepsiz olamayacagina inanmistir Toprak gibi agir cisimlerin asagi dogru hareketi onlarin dogasina bagliydi Bu onlarin dogal yeri olan evrenin merkezine gitmeleri anlamina geliyordu Tam tersi ates gibi hafif elementler dogalari geregi yukari Ay kurenin ic yuzeyine dogru hareket ediyordu Yani Aristo nun sisteminde agir cisimler disaridan bir yercekimi kuvvetine maruz kalmazlar ancak kendi agirliklarindan evrenin merkezine dogru egilim gosterirlerdi Romali mimar ve muhendis Vitruvius sinin 7 kitabinda yercekiminin maddenin agirligiyla degil onun dogasiyla alakali oldugunu ele alir Eger civa dolu bir kabin uzerine yuz pound agirliginda bir tas koyulursa tas civa uzerinde yuzer onu sikistirmaz ya da onu kirip gecmez Eger tasi kaldirip yerine birkac parca altin koyarsak altin yuzmez ve sivinin dibine batar Dolayisiyla bir maddeye etki eden kutlecekiminin o maddenin agirligina degil dogasina bagli oldugu reddedilemez Antik Hint astronom ve matematikci Brahmagupta dunyanin kuresel oldugu ve cisimleri kendine cektigi gorusune sahipti Hemdani ve Biruni Brahmagupta nin sozunu su sekilde aktarmistir Bunu hice sayarak biz diyoruz ki dunya butun yuzleriyle ayni dunyadaki butun insanlar dik duruyor ve butun agir cisimler dogasi geregi dunyaya duser diyoruz Cunku suyun dogasinda akmak atesin dogasinda yanmak ruzgarin dogasinda esmek oldugu gibi dunyanin dogasinda da cisimleri cekmek vardir Eger bir sey dunyadan derine inmek istiyorsa birakin denesin Dunya alcak olan tek seydir ve tohumlari nereye atarsan at asla dunyadan yukari cikmazlar her zaman ona donerler Orta DoguMS 11 yuzyilda Iranli bilge Ibn Sina Avicenna firlatma hareketinin bir aciklamasi olarak Philoponus un hareket ettirilen nesnenin hareket edenden bir egim aldigi teorisiyle hemfikirdi Ibn Sina daha sonra The Book of Sifa c 1020 Ibn Sina kuvvet ve egilim meyl arasinda ayrim yapti ve bir nesnenin dogal hareketine zit oldugunda guc kazandigini savundu Hareketin devaminin cisme aktarilan egime atfedildigi ve bu cismin mayis bitene kadar hareket halinde olacagi sonucuna vardi Iranli bilgin El Biruni gok cisimlerinin kutleye agirliga ve yercekimine sahip oldugunu one surdu tipki Dunya gibi Abu l Barakat al Baghdadi Ibn Sina nin mermi hareketi teorisini benimsedi ve degistirdi Ebu l Berekat Kitab al Mu taber adli eserinde hareket ettiren kisinin hareket edene siddetli bir egilim meyl kasri verdigini ve hareket eden nesne hareket ettirenden uzaklastikca bunun azaldigini belirtmistir Shlomo Pines a gore el Bagdadi nin hareket teorisi Aristoteles in temel dinamik yasasinin yani sabit bir kuvvet duzgun bir hareket uretir en eski reddi ve dolayisiyla temel yasasinin belirsiz bir sekilde ongorusuydu ve dolayisiyla klasik mekanik yani surekli uygulanan bir kuvvetin ivme uretmesi Modern Cag Kutle Cekiminin Dogusu 17 yuzyilda Galileo Aristo nun ogretilerinin tersine butun cisimlerin duserken esit ivmelendigini bulmustur 17 yuzyilin sonlarinda Robert Hooke un mesafenin ters karesine bagli olan bir kutlecekim kuvveti oldugu onerisi uzerine Isaac Newton o zaman bilinen 6 gezegen ve ay icin eliptik yorungeleri de iceren Kepler in uc kinematik gezegensel hareket yasasini matematiksel olarak turetmeyi basarmistir Yani Newton un orijinal formulu Forceofgravity massofobject1 massofobject2distancefromcenters2 displaystyle rm Force of gravity propto frac rm mass of object 1 times mass of object 2 rm distance from centers 2 displaystyle propto sembolu orantilidir anlamina gelmektedir Bunu esit tarafli bir formul ya da denklem haline getirmek icin aradaki mesafe ya da kutleler ne olursa olsun dogru kutlecekimsel degeri verecek bir sabit olmasi gerekiyordu Bu yercekimi sabiti ilk defa Henry Cavendish tarafindan 1797 yilinda olculmustur 1907 de Albert Einstein kendisinin hayatimin en mutlu dusuncesi olarak tanimladigi bir binanin catisindan dusen gozlemcinin bir yercekimi alani hissetmedigini fark etmistir Baska bir deyisle yercekimi tam olarak ivmeye esittir 1911 ve 1915 yillari arasinda once esdegerlik ilkesi olarak baslayan bu yasa sonradan gelistirilerek Einstein in genel gorelilik teorisi halini almistir Newton un Kutle Cekim Teorisi 1687 de Ingiliz matematikci Isaac Newton evrensel kutlecekiminin ters kare kuralini hipotez haline getirdigi Principia yi yayinlamistir Newton un teorisi en buyuk basarisini Uranus un diger gezegenlerin etkileriyle aciklanamayan hareketleri kullanilarak Neptun un kesfini saglamasiyla yasamistir John Couch Adams ve Urbain Le Verrier in hesaplari gezegenin genel pozisyonunu tahmin etti ve Johann Gottfried Galle nin gezegeni kesfetmesini saglayan bu hesaplar oldu Yillar sonra Newton un teorisinin yanilgisini gosteren de baska bir gezegenin yorungesindeki tutarsizlik olmustur 19 yuzyilin sonunda Merkur un yorungesinin Newton un teorisiyle tam olarak aciklanamadigi biliniyordu ama gezegenin yorungesini karistiracak baska bir cisim Gunes e Merkur den yakin bir gezegen gibi ici yapilan hicbir arama meyve vermemistir Bu sorun 1915 te Albert Einstein in Merkur un yorungesindeki tutarsizligi da aciklayan yeni teorisi genel gorelilik ile cozulmustur Paul Dirac yercekiminin evrenin tarihi boyunca yavas ve surekli olarak azalmasi gerektigi hipotezini gelistirmistir Newton un teorisinin yerini genel gorelilige birakmasina ragmen cogu modern gorelilik gerektirmeyen kutlecekimi hesaplari hala Newton un teorisi kullanilarak yapilmaktadir cunku calismasi cok daha kolay ve cogu uygulama alani icin yeterince dogrudur Kutle Cekiminin Mekanik Aciklamalari Kutlecekiminin mekanik aciklamalari ya da kutlecekiminin kinetik teorileri kutlecekimini itmelerden dogmus basinc kuvvetleri kullanarak uzaktan etkilesim kullanmadan aciklama girisimidir Bu teoriler lokmanruhu teorileriyle baglantili olarak 16 yuzyil ile 19 yuzyil arasinda gelistirilmistir Rene Descartes 1644 ve Christiaan Huygens 1690 kutlecekimini aciklamak girdaplari kullanmistir Robert Hooke 1671 ve 1869 her cismin dalgalar yaydigini ve bu dalgalarin baska cisimlerin cekimini sagladigini varsaymistir 1690 ve 1748 bir cesit tarama ve golgeleme mekanizmasi kullanarak bir parcacik modeli onermistir Sonradan parcacik yerine elektromanyetik radyasyon kullanan benzer bir model Hendrik Lorentz tarafindan tasarlanmistir Isaac Newton 1675 ve Bernhard Riemann 1853 lokmanruhu akimlarinin cisimleri birbirine tasidigini savunmustur Newton 1717 ve Leonhard Euler 1760 lokmanruhunun kutlelerin yaninda yogunluk kaybettigi ve bunun da cisimlere dogru bir net kuvvet dogurdugu bir model onermistir Lord Kelvin 1871 her cismin titrestigini ve bu titresimin kutlecekimi ve elektriksel yukleri aciklayabilecegini savunmustur Ancak bu modeller cogu kabul edilemez miktarda gozlemlenmeyen suruklemeye sebep oldugundan kabul edilmemistir Diger modeller ise enerjinin korunumu yasasina ters dusmekte ve modern termodinamige uymamaktalardir Genel Gorelilik Kurami Genel gorelilikte kutlecekimi etkileri bir kuvvet yerine uzayzamanin egriligine baglanmistir Genel goreliligin baslangic noktasi serbest dususu atalet hareketine esit gosteren esdegerlik ilkesidir Bunun yarattigi sorun serbest dusen cisimlerin birbirlerine gore ivmelenebiliyor olmasiydi Klasik mekanige gore boyle bir seyin olmasi cisimlerden birine etki eden bir kuvvet olmadikca mumkun degildi Bu zorlugun ustesinden gelmek icin Einstein uzayzamanin maddeye egrildigini ve serbest dusus yapan cisimlerin egrilmis uzay zamandaki yerel duzlukler uzerinde hareket ettigini one surmustur Daha detayli olarak Einstein ve Hilbert maddenin varligiyla uzayzamanin egrildigini iliskilendiren bulmustur Einstein in alan denklemleri es zamanli dogrusal olmayan on tane diferansiyel denklemden olusan denklemler kumesidir Bu denklemlerin sonucu uzayzamanin bilesenleridir Metrik tensor uzayzamanin geometrisini tanimlar Uzayzamanin geodesic yollari metrik tensor kullanilarak hesaplanir Einstein alan denklemlerinin kayda deger cozumleri donmeyen yuksuz ve buyuk kutleli bir cismi cevreleyen uzayzamani tanimlayan Schwarzschild metrigi Yeterince siki cisimler icin bu metrik merkezinde bulunan bir kara delik olustur Schwarzschild yaricapindan cok daha buyuk yaricap degerleri icin bu metrik kullanilarak tahmin edilen degerler Newton un kutlecekim teorisinin tahminleriyle esdegerdir Merkezdeki cismin elektriksel yuku olan Reissner Nordstrom metrigi Geometrik uzunluklari cismin kutlesinin geometrik uzunlugundan daha az olan yukler icin bu metrik olay ufku saran kara delikler turetir Donen buyuk kutleli cisimler icin Bu metrik ayni zamanda birden fazla olay ufku olan kara delikler turetir Evrenin genislemesini tahmin eden kozmolojik Genel goreliligin bu kadar basarili olmasinin sebebi eski teorinin tahmin edemedigi fizikler olaylari tahmin edip aciklayabilmesidir Mesela Merkur un anormal gunberi devinimini acikliga kavusturur Dusuk potansiyellerde zamanin daha yavas gectigi tahmini ve GPS tarafindan onaylanmistir Isigin sapmasi tahmini ilk 1919 da Arthur Eddington tarafindan ve yakin zamanda Gunes in arkasindan gecen bir kuasar kullanilarak onaylanmistir Ayrica bakiniz kutlecekimsel merceklenme Buyuk kutleli bir cismin yanindan gecen ilk defa tarafindan 1964 te gezegeneler arasi uzay araci sinyalleri kullanilarak onaylanmistir Kutlecekimsel radyasyon ikili pulsar sistemleri uzerine olan calismalarla dolayli yoldan onaylanmistir Evrenin genislemesi 1929 yilinda Edwin Hubble tarafindan onaylanmistir Kutle Cekimi ve Kuantum Mekanigi Genel goreliligin kesfinden birkac yil sonra kuantum mekanigi ile uyusmadigi icin kutlecekiminin tamamlanmis teorisi olmadigi fark edilmistir Sonradan digertemel kuvvetler gibi kutlecekimini de kuantum alan kurami cercevesinde tanimlamanin mumkun oldugu anlasilmistir Bu cercevede elektromanyetik kuvvetin fotonlarin karsilikli degisimden kaynaklandigi gibi kutlecekimi de sanal gravitonlarin karsilikli degisiminden kaynaklanir Bu genel goreliligi yeniden ele alir Ancak bu yaklasim Planck uzunlugu gibi kisa mesafelerde basarisiz olur Genel gorelilikte kuantum mekanigi kurallarinin altinda gravitonlardan olusmasi gereken kutlecekimsel radyasyonun sadece yorungede birlikte yer alan cisimlerde oldugu gibi uzayzaman egrisinin salinim yapiyor oldugu yerlerde meydana geldigi kayda degerdir Gunes sistemi tarafindan yayilan kutlecekimsel radyasyon olcum yapabilmek icin fazla zayiftir Ancak PSR 1913 16 ikili pulsar sisteminde dolayli olarak gorulmustur Notron yildizi birlesimlerinin ya da kara delik olusumunun algilanabilir miktarda kutlecekimsel radyasyon yayacagina inanilmaktadir LIGO gibi kutlecekimsel radyasyon gozlemevleri bu problemi calismak icin kurulmustur Bu hipotetik radyasyonun onaylanmis bir olcumu henuz yapilmamistir ancak LIGO nun arkasindaki bilim ekipmanlarin hassasligi ile gelistikce bu durum degisebilir Kaynakca Edward Grant The Foundations of Modern Science in the Middle Ages Cambridge Cambridge Univ Olaf Pedersen Early Physics and Astronomy Cambridge Cambridge Univ Vitruvius Marcus Pollio 1914 7 Alberuni s India 14 Aralik 2019 tarihinde Wayback Machine sitesinde Kitab al Jawharatayn al ʻatiqatayn al maʼiʻatayn min al ṣafraʼ wa al bayḍaʼ al dhahab wa al fiḍḍah 24 Aralik 2014 tarihinde Wayback Machine sitesinde McGinnis Jon Reisman David C 2007 Classical Arabic philosophy an anthology of sources Hackett Publishing s 174 ISBN 978 0 87220 871 1 Erisim tarihi 16 Haziran 2010 Starr S Frederick 2015 Lost Enlightenment Central Asia s Golden Age from the Arab Conquest to Tamerlane Princeton University Press s 260 ISBN 9780691165851 Pines Shlomo 1970 Abu l Barakat al Baghdadi Hibat Allah Dictionary of Scientific Biography 1 New York Charles Scribner s Sons ss 26 28 ISBN 0 684 10114 9 Abel B Franco October 2003 Avempace Projectile Motion and Impetus Theory Journal of the History of Ideas 64 4 pp 521 546 528 Cohen I Bernard George Edwin Smith 2002 Haber Heinz 1967 1965 Taylor W B 1876 Zenneck J 1903 Randall Lisa 2005 Feynman R P Morinigo F B Wagner W G Hatfield B 1995 a b c Zee A 2003