Ortodoks Hristiyanlık, Doğu Ortodoks Kilisesi ve Oryantal Ortodoksluk için kullanılan ortak adlandırma. Hristiyanlığın bu iki mezhebi de antik Hristiyan Kilisesi'nin inancı, doktrini ve uygulamalarına olan bozulmaz bağı vurgulamak için ortodoks (Yunanca'dan: orthos + doxa, anlamı doğru düşünce) kavramını kullanır. Bu iki mezhebin üyeleri kendilerine sadece "Ortodoks Hristiyan" dese de "Doğu" ve "Oryantal" sıfatları bu grupların dışındakiler tarafından bu iki grubu ayırmak için kullanılır. Bu iki grup 451 yılındaki Kalkedon Konsili'nin hakkında görüş ayrılığı yaşamışlardır ve hala aralarında yoktur; ancak hala birçok aynı doktrine, benzer kilise yapılanmasına ve benzer ibadetlere sahiptirler. İki inancın birleşmesi için yakın zamanda birçok görüşme yapılmış, birçok konuda uzlaşı sağlanmışsa da resmi bir birlik için henüz somut adımlar atılmamıştır.
Doğu Ortodoksluk
Tarihsel gelişimi
Ortodoks geleneğinin temellendiği kültürün Kapadokyalı üç kilise babası tarafından oluşturulduğu söylenebilir. 4. yüzyıl civarında yaşayan Nissalı Gregor, Nenizili Gregor ve Aziz Basileios, Grek ve özellikle Aristoteles felsefesini Hristiyanlığa sokarak teolojik anlamda Ortodoksluğun zeminini hazırlamışlardır. Bununla birlikte Ortodoksluğun tarihsel olarak 4. yüzyıldan itibaren vuku bulan siyasi çekişmelere ve İstanbul’un yeni bir siyasal merkez olarak ortaya çıkması ile ortaya çıkmıştır denebilir. 330’da Roma İmparatorluğu başkentinin Konstantinopolis’e taşınması Roma’da yerleşik olan siyasi ve dinî otoriteleri rahatsız etti. İstanbul’un dinî yönden taşıdığı öneme dair anlatılan çeşitli hikâyeler, bu şehre Hristiyanlık açısından meşruiyet kazandırmaya çalıştı. Örneğin Roma şehri kendisini Petrus’a dayandırırken Konstantinopolis kendisini Kefernahumlu balıkçı Andreas’a dayandırmaktaydı.
Petrus’un Roma ile ilişkisi kadar olmasa bile İstanbul’un Andreas’la ilişkisi hakkındaki kanaatler yaygın şekilde benimsendi. Roma ile İstanbul arasındaki ilk mücadele, İmparator Konstans ve II. Constantius zamanında 343’te Sardika’da (Sofya) toplanan konsilde ortaya çıktı. İmparatorluğun doğu topraklarının yöneticisi olan II. Constantius, Aryanizm eğilimlere sahipken batıda egemen olan Konstans İznik geleneğini devam ettirmekteydi. Papa Julius’un talebi üzerine toplanan konsilde Aryanizm heterodoksi olarak nitelendirildi ve doğulu yetkililerce görevinden alınması istenen Athanasius’un yerinde kalması karara bağlandı. Roma, Konstantinopolis'in tehlikeli yükselişinin önünü kesmek amacıyla kiliseyle ilgili her türlü resmî kararda tek yetkili mercinin kendisi olduğunu ilan etti. Doğulu piskoposlar ise konsil kararlarının hiçbirini tanımadılar.
381’de İmparator I. Theodosius’un topladığı ve hiçbir Romalı temsilcinin çağrılmadığı Birinci Konstantinopolis Konsili’nde Roma’dan sonra ikinci yetkili mercinin Konstantinopolis olduğu ilân edildi. Bu konsilin disiplin ve hiyerarşi konularındaki kararları Katoliklerce asla teyit edilmemiştir. Konsilin üçüncü kanonunda yer alan, “Yeni Roma olarak Konstantinopolis piskoposluğu Roma’dan sonra gelmektedir” maddesi Romalı yetkililerce şiddetle eleştirilmiştir. Bu konsilden itibaren Trakya metropolitleri üzerinde egemen olan Heraklia piskoposluğu önemini iyice kaybederek yerini Konstantinopolis’e bırakmıştır.
Daha çok İsa'nın tabiatı konusundaki tartışmaları bastırmaya yönelik olarak 451 yılında toplanan dördüncü ekümenik konsilde (Kalkedon Konsili) Konstantinopolis'in Roma ile eş imtiyazlara sahip olduğu görüşü resmen onaylandı. Kalkedon Konsili (28. kanon), Asya ve Trakya’daki bütün metropolitlerin Konstantinopolis piskoposluğunca tayin edilmesi gerektiğini öngörerek İstanbul’un hâkimiyetini pratik konularda da güçlendirdi. Gerek bu karar, gerekse Roma’nın üstünlüğünün Petrus’tan değil kilise babalarınca bahşedilen imtiyazdan geldiğini savunan konsil kanonları Katolikler’ce asla kabul görmedi. Ayrıca daima Konstantinopolis kilisesinin yetkisini kabul eden Kudüs piskoposluğu da patriklik seviyesine yükseltilerek Roma’nın doğudaki faaliyet alanı daraltılmaya çalışıldı. Kalkedon Konsili’nden itibaren imparatorların din konusundaki egemenlikleri bir hayli hız kazanmıştır. Konstantinopolis'in güçlendirilmesinde imparatorların bu arzusu gözden kaçırılmaması gereken önemli bir noktadır. İmparatorların dinî işlere müdahalelerine en önemli örneklerden ilki I. Justinianus’un tavrıdır (6. yüzyıl). Merkezî otoriteyi güçlendirmek amacıyla hazırlattığı “sivil hukuk”unda I. Justinianus, Konstantinopolis'i Roma’dan sonra ikinci sıraya koydurtmuştur.
Kırılma
Roma ve Konstantinopolis arasındaki en önemli kırılma noktası 6. yüzyılda olmuştur. 595 yılında İstanbul Patriği 4. John (the Faster), tarihte ilk defa ekümenik patrik unvanını alarak Konstantinopolis'in tek ve evrensel kilise olduğunu ileri sürmüştür. Batılı din adamları papanın bile bu unvanı kullanmaya cesaret edemediğini ileri sürerek John’u şiddetle eleştirdiler. Bu tarih iki kilise arasındaki kavganın zirveye ulaştığı bir döneme işaret eder. Mücadele 726-843 yılları arasına tekabül eden ikonoklazm döneminde de sürdü. İmparator III. Leon 8. yüzyılda, devletin merkezî otoritesini yeniden oluşturma projesinin bir parçası olarak ikonaklast hareketi başlatıldığında Sicilya, İllirya ve bazı Ege adalarının yönetimini Roma’nın elinden alıp Konstantinopolis'e devretti. III. Leon’dan sonra ikonaklastik dönemin şiddetini arttırdığı 5. Konstantin zamanında Roma’daki Patrik III. Stefan, kuzeyden gelen Lombard tehdidi karşısında Konstantinopolis'teki hükûmetten istediği yardımı alamayınca Cermen kabileleri Latin dünyasına ait bazı toprakları ele geçirdi. Roma’nın asla unutmadığı bu olay doğu coğrafyası ile irtibatın tamamen sona ermesine sebep olmuştur.
Doğu-Batı ya da Ortodoks-Katolik ayrışmasının bundan sonraki süreci Konstantinopolis'te I. Fotios’un patrik seçimiyle ilgilidir. Dönemin en önemli bilginlerinden olan I. Fotios’a ait çok sayıda eserden özellikle Myriobiblon (bin kitap) en iyi bilinenidir. 857’de İstanbul patriği olan liberal eğilimli Ignatius’un devrilerek yerine Latin kültüründen nefret eden I. Fotios’un getirilmesi Roma’nın asla hazmedemediği bir hadise oldu. Öte yandan I. Fotios’un laik kökenli olması da Roma’yı rahatsız etmiştir. İki kilise arasında diğer bir problem de 9. yüzyılın ortalarında Balkan halklarının hristiyanlaştırılması konusunda ortaya çıkmıştır. Balkan topraklarında yaşayan putperest Slav halkları arasında misyon faaliyetine girişen ilk merkez Roma olmuştur. Fakat Roma’nın üstünlük kurma amacıyla başlattığı bu faaliyetler bizzat Patrik I. Fotios’un çabaları sayesinde sonuçsuz kalmış ve Konstantinopolis patrikliği Balkanlar’ın hristiyanlaştırılması işini üstlenerek bölgedeki egemenlik yarışını kendi lehine çevirmiştir.
I. Fotios’un yol açtığı olayın bir benzeri de 11. yüzyılda iki kilisenin birbirinden ayrılmasıyla sonuçlanacak şekilde Patrik Michael Cerularius nezdinde yaşanmıştır. 1043’te Konstantinopolis patriği olan Cerularius 1053’ten itibaren Roma’ya karşı şiddetli bir kampanya başlattı. Kendine bağlı Ahrida metropolitanlarından biri olan Leo’yu da bu işte kullanan Cerularius Konstantinopolis'teki bütün Latin kiliselerini kapattı. 1054’te Patrik Cerularius ile görüşmeye gelen Kardinal Humbert ile Roma ve Konstantinopolis kiliseleri arasındaki ipler koptu. Papalığın Konstantinopolis'e yönelik tavırlarından rahatsız olan patrik kardinale randevu vermedi. Kardinal, Konstantinopolis kilisesinin farklı görüşlerinden dolayı sapkın olduğuna dair bir papalık belgesini Ayasofya’ya bırakarak Roma’ya döndü. Buna karşılık Konstantinopolis kilisesi de Roma’nın Kutsal Ruh konusundaki inancının sapkınlık içerdiğini vurgulayan karşı bir belge hazırladı ve bunu Roma’ya iletti. Bu karşılıklı restleşme ve birbirini aforoz etme iki kilise arasındaki mutlak ayrılığın ilânı oldu.
İnanç ve felsefe
Ortodoks inançları ve ibadetlerinde kutsal kitaptan (özellikle Yuhanna İncili) sonra gelen en belirleyici kaynak kilise babaları etrafında oluşan ve “en mysterion” yani “sır yoluyla” nakledilen geleneklerdir. Bunlar temel olarak kilise babalarından gelen rivayetler ve adetler olarak tanımlanabilirler. Ortodoks teolojisinin merkezinde bilgi problemi durmaktadır. Buna göre ilâhî âleme ait bilgiler bilinemez özelliğe sahiptir. Katoliklikten farklı olarak Ortodoksluk ilâhî bilginin doğası konusunda agnostiktir. Tanrısal âlemin bilgisi bilinebilir değil fakat yaşanabilir bir şeydir. Bundan dolayı teoloji hayata yönelik bir fenomendir. Ortodoks manastır hayatı ve melankolisi bu yorumdan kaynaklanır.
Teslis
Ortodoksluk fonksiyon (hypostasis) anlamında üç ayrı, cevher (ousia) anlamında bir tek varlıktan oluşan teslis doktrinini kabul eder. Buna göre Tanrı fonksiyon anlamında Baba, Oğul ve Kutsal Ruh olmak üzere üç ayrı varlıktan meydana gelmiş olsa da esas itibarıyla Baba’da bütünleşen tek varlıktır. Baba, Oğul ve Kutsal Ruh üçlüsünün oluşturduğu birlikteliği kabul eden Katoliklikten farklı olarak Ortodoksluk Baba’ya daha öncelikli bir yer vermektedir. Katoliklikten Ortodoksluğu ayıran diğer önemli bir teolojik farklılık da Kutsal Ruh'un nereden çıktığı meselesidir. Hem Baba hem Oğul’dan çıktığına inanan Katolikliğe karşılık sadece Baba’dan çıktığına inanan Ortodoksluk böylece Baba’nın hem Oğul hem de Kutsal Ruh'a karşı üstünlüğünü vurgulamıştır. Önemli teolojik konulardan biri olan İsa’nın tabiatı konusunda Ortodoksluk diofizit görüşü kabul eder. Katoliklikte dünyaya gelerek İsa suretinde bedenlenen bizzat tanrının Oğul hypostasisi iken Ortodokslukta bedenlenen hypostasis değil fakat -çok net tanımlanmamış olsa da- Yuhanna İncili'nde bahsi geçen Logos yani Baba’nın Oğul aracılığı ile gönderdiği kelamıdır.
Meryem Ana
Ortodoksların Mesih’i mucizevi olarak doğuran Meryem ile ilgili inançları da diğer Hristiyan mezheplerine benzer. Ortodokslukta Meryem’le ilgili inançların temeli büyük oranda Bizans coğrafyasındaki Nesturiliğin Meryem konusundaki kayıtsızlığına tepki olarak gelişmiştir. Bizans teologları Meryem’in ayrıcalıklı konumunu onu Ortodoks kozmolojisiyle bütünleştirerek vurgulamaya çalışmıştır. Böylece Meryem kendisinden çıkan tanrı / İsa aracılığı ile evrenin var oluşunun sebebi haline döndürülmüştür. O, ikinci Havva olarak birincinin yaptığı kozmik hatayı düzelten ilâhî sürecin son halkasıdır. Meryem yalnızca İsa Mesîh’in değil fakat bütün insanlığın anasıdır. Ortodokslukta Meryem şefaatçi pozisyonuna kadar yükseltilmiş olmakla birlikte Katolik kilisesinin 1854’te kabul ettiği, Meryem’in annesi ’den doğuşundan itibaren aslî günahtan muaf olduğu doktrini şiddetle reddedilir. Bununla birlikte Meryem “lekesiz” ve “tamamen mübarek”tir. Ölümünden sonra oğluyla birlikte semavat âlemine alınmıştır. İkonları aracılığı ile Meryem inananlarına pek çok mucize sunmaktadır.
İbadet ve ritüeller
İkon
Ortodoksluğu diğer Hristiyan mezheplerinden ayıran en bâriz farklılık ikonlar konusudur. Kiliselerde ve evlerde çeşitli kişilerin resim ve kabartmalarını ifade eden ikonlar, yapılışından kullanılışına kadar önemli dinsel süreçleri içeren tapınma ve ritüel nesnesidir. Temel ibadet ikonu daha çok kurtarıcı misyonu dolayısıyla İsâ ile ilgili sahneleri içerenlerdir. İkon ibadeti sahnelerdeki figürler üzerine yoğunlaşma, onlarla aynîleşme (mistik birleşme) ve arzu edilen dileklerin ikonlardaki figürler aracılığıyla elde edilmeye çalışılması şeklinde üç aşamalıdır. Bu ritüel kilisede belirli mekânlarda bulunan ikonlar önünde yapılabildiği gibi evlerdeki ikonlar huzurunda da icra edilebilir. Basitçe ikonlar, müminlerin hem Tanrı ile mistik birleşmesine imkân tanır, hem de âdeta taleplerin yerine getirilmesinde aracı rolü üstlenir. Bu açıdan bakıldığında ikonun hem psikolojik hem teolojik yapısal katmanlardan oluştuğu görülecektir. Sanat ya da mimariyle olan ilişkisi de şüphesiz göz ardı edilmemesi gereken bir diğer özelliğidir. VIII. yüzyıldan başlayarak ikon kült merkezlerinin siyasi otoriteyi sarsmasını önlemek için devletçe yönetilen ikon karşıtı önlemler yürürlüğe konmuşsa da halk arasında son derece popüler olmuş ikon severlik (ikonafilizm), günümüze kadar varlığını korumuştur.
Manastır yaşamı
Ortodoksluktaki en klasik kurumlardan olan manastır (laura) hayatı muhtemelen Suriye aracılığıyla 4. yüzyıl civarında Mısır’dan Anadolu’ya gelmiş, Kapadokyalı babalardan Aziz Basileios tarafından Bizans kültürü çerçevesinde yeniden yapılandırılmıştır. Katoliklikteki manastır hayatı entelektüel bir boyut taşırken Ortodoks manastırları daha çok inziva ve atâlet yerleri haline dönmüştür. Geleneksel kurallara göre manastıra girmek isteyen aday üç yıl boyunca sivil bir statüde keşişlik hayatına giriş yapar. Bu dönemin başarıyla tamamlanışının ardından aday sembolik birtakım giysileri alarak manastıra kabul edilir. İki yıl kadar sonra bekarlık, bağlılık ve iman yemini edilerek keşişlik unvanı kazanılır. Manastır hayatı oldukça katı kurallara bağlanmıştır. Modern zamanlarda Ortodoks manastır hayatına en iyi örnek şüphesiz Yunanistan Aynoroz’daki Athos Manastırı’dır. 10. yüzyılda Trabzon doğumlu Athanasius adlı bir keşişin kurduğu manastır bugün İstanbul Fener Rum Ortodoks Patrikhânesi’nin idaresi altındadır. 20. yüzyılın başında 7500 civarında keşişin bulunduğu Athos’ta günümüzde 2000 kadar keşiş yaşamaktadır. Ortodokslukta kadınlara mahsus manastırlar da mevcuttur.
Ortodoks kültür ve günümüz
Ortodoksluk diğer Hristiyan mezhepleriyle karşılaştırıldığında ortaya çıktığı ve geliştiği coğrafyalardaki tarihi şartların getirdiği konjonktüre paralel olarak âtıl, mistik ve melankolik bir kültür doğurmuştur. Daima devletin siyasal denetim rolünü üstlenen Bizans Ortodoksluğu’ndan beri Ortodoksluğun kaderini politik unsurların belirlediği söylenebilir. Ortodoksluk 17. yüzyıldan başlayarak Protestanlar ile yakın temas içinde bulunmuştur. Bununla birlikte çoğunlukla Lutherci, Kalvinci veya Anglikan çevrelerden gelen ilişki talepleri, 19. yüzyıl Ortodoksları’nca kendi aleyhlerine yöneltilmiş misyonerlik çerçevesinde algılanmış ve bu tarihten itibaren ilişkiler bütünüyle kesilmiştir. Öte yandan Ukrayna’da ve Rusya’da bulunan az sayıdaki Katolik cemaatlerin durumuyla ilgili Vatikan’ın Ruslar’a yaptığı baskı da iki mezhebin arasını sürekli açmaktadır. 2002’de Papa John Paul’ün Rus topraklarında Katolik diyakozluk bölgesi yaratma teşebbüsü Rus Ortodoksları’nca şiddetle eleştirilmiştir. Bununla birlikte İstanbul Ortodoks Patrikhanesi’nin ekümeniklik iddiaları dolayısıyla diğer Hristiyan gruplarla son derece sıkı ilişkileri mevcuttur.
Oryantal Ortodoksluk
Ayrıca bakınız
Kaynakça
- ^ "Oxford Dictionaries". 17 Nisan 2015 tarihinde kaynağından . Erişim tarihi: 12 Nisan 2015.
- ^ "Merriam-Webster Dictionary". 13 Nisan 2015 tarihinde kaynağından . Erişim tarihi: 12 Nisan 2015.
- ^ "Collins English Dictionary". 9 Nisan 2015 tarihinde kaynağından . Erişim tarihi: 12 Nisan 2015.
- ^ "Encyclopædia Britannica: "orthodox (religious doctrine)"". 3 Mayıs 2015 tarihinde kaynağından . Erişim tarihi: 12 Nisan 2015.
- ^ "Eastern Orthodoxy and 'Oriental Orthodoxy'"". 23 Nisan 2015 tarihinde kaynağından . Erişim tarihi: 12 Nisan 2015.
- ^ http://www.oikoumene.org/de/mitgliedskirchen/kirchenfamilien/orthodox-churches-oriental.html 28 Eylül 2011 tarihinde Wayback Machine sitesinde . Orthodox churches (Oriental)
- ^ a b c d e f g İslam Ansiklopedisi, Ortodoksluk Maddesi, Yazar: Kürşad Demirci
wikipedia, wiki, viki, vikipedia, oku, kitap, kütüphane, kütübhane, ara, ara bul, bul, herşey, ne arasanız burada,hikayeler, makale, kitaplar, öğren, wiki, bilgi, tarih, yukle, izle, telefon için, turk, türk, türkçe, turkce, nasıl yapılır, ne demek, nasıl, yapmak, yapılır, indir, ücretsiz, ücretsiz indir, bedava, bedava indir, mp3, video, mp4, 3gp, jpg, jpeg, gif, png, resim, müzik, şarkı, film, film, oyun, oyunlar, mobil, cep telefonu, telefon, android, ios, apple, samsung, iphone, xiomi, xiaomi, redmi, honor, oppo, nokia, sonya, mi, pc, web, computer, bilgisayar
Ortodoks Hristiyanlik Dogu Ortodoks Kilisesi ve Oryantal Ortodoksluk icin kullanilan ortak adlandirma Hristiyanligin bu iki mezhebi de antik Hristiyan Kilisesi nin inanci doktrini ve uygulamalarina olan bozulmaz bagi vurgulamak icin ortodoks Yunanca dan orthos doxa anlami dogru dusunce kavramini kullanir Bu iki mezhebin uyeleri kendilerine sadece Ortodoks Hristiyan dese de Dogu ve Oryantal sifatlari bu gruplarin disindakiler tarafindan bu iki grubu ayirmak icin kullanilir Bu iki grup 451 yilindaki Kalkedon Konsili nin hakkinda gorus ayriligi yasamislardir ve hala aralarinda yoktur ancak hala bircok ayni doktrine benzer kilise yapilanmasina ve benzer ibadetlere sahiptirler Iki inancin birlesmesi icin yakin zamanda bircok gorusme yapilmis bircok konuda uzlasi saglanmissa da resmi bir birlik icin henuz somut adimlar atilmamistir Dogu OrtodokslukTarihsel gelisimi Ortodoks geleneginin temellendigi kulturun Kapadokyali uc kilise babasi tarafindan olusturuldugu soylenebilir 4 yuzyil civarinda yasayan Nissali Gregor Nenizili Gregor ve Aziz Basileios Grek ve ozellikle Aristoteles felsefesini Hristiyanliga sokarak teolojik anlamda Ortodokslugun zeminini hazirlamislardir Bununla birlikte Ortodokslugun tarihsel olarak 4 yuzyildan itibaren vuku bulan siyasi cekismelere ve Istanbul un yeni bir siyasal merkez olarak ortaya cikmasi ile ortaya cikmistir denebilir 330 da Roma Imparatorlugu baskentinin Konstantinopolis e tasinmasi Roma da yerlesik olan siyasi ve dini otoriteleri rahatsiz etti Istanbul un dini yonden tasidigi oneme dair anlatilan cesitli hikayeler bu sehre Hristiyanlik acisindan mesruiyet kazandirmaya calisti Ornegin Roma sehri kendisini Petrus a dayandirirken Konstantinopolis kendisini Kefernahumlu balikci Andreas a dayandirmaktaydi Kilise Babalari ndan Aziz Basileios ikonu Petrus un Roma ile iliskisi kadar olmasa bile Istanbul un Andreas la iliskisi hakkindaki kanaatler yaygin sekilde benimsendi Roma ile Istanbul arasindaki ilk mucadele Imparator Konstans ve II Constantius zamaninda 343 te Sardika da Sofya toplanan konsilde ortaya cikti Imparatorlugun dogu topraklarinin yoneticisi olan II Constantius Aryanizm egilimlere sahipken batida egemen olan Konstans Iznik gelenegini devam ettirmekteydi Papa Julius un talebi uzerine toplanan konsilde Aryanizm heterodoksi olarak nitelendirildi ve dogulu yetkililerce gorevinden alinmasi istenen Athanasius un yerinde kalmasi karara baglandi Roma Konstantinopolis in tehlikeli yukselisinin onunu kesmek amaciyla kiliseyle ilgili her turlu resmi kararda tek yetkili mercinin kendisi oldugunu ilan etti Dogulu piskoposlar ise konsil kararlarinin hicbirini tanimadilar 381 de Imparator I Theodosius un topladigi ve hicbir Romali temsilcinin cagrilmadigi Birinci Konstantinopolis Konsili nde Roma dan sonra ikinci yetkili mercinin Konstantinopolis oldugu ilan edildi Bu konsilin disiplin ve hiyerarsi konularindaki kararlari Katoliklerce asla teyit edilmemistir Konsilin ucuncu kanonunda yer alan Yeni Roma olarak Konstantinopolis piskoposlugu Roma dan sonra gelmektedir maddesi Romali yetkililerce siddetle elestirilmistir Bu konsilden itibaren Trakya metropolitleri uzerinde egemen olan Heraklia piskoposlugu onemini iyice kaybederek yerini Konstantinopolis e birakmistir Daha cok Isa nin tabiati konusundaki tartismalari bastirmaya yonelik olarak 451 yilinda toplanan dorduncu ekumenik konsilde Kalkedon Konsili Konstantinopolis in Roma ile es imtiyazlara sahip oldugu gorusu resmen onaylandi Kalkedon Konsili 28 kanon Asya ve Trakya daki butun metropolitlerin Konstantinopolis piskoposlugunca tayin edilmesi gerektigini ongorerek Istanbul un hakimiyetini pratik konularda da guclendirdi Gerek bu karar gerekse Roma nin ustunlugunun Petrus tan degil kilise babalarinca bahsedilen imtiyazdan geldigini savunan konsil kanonlari Katolikler ce asla kabul gormedi Ayrica daima Konstantinopolis kilisesinin yetkisini kabul eden Kudus piskoposlugu da patriklik seviyesine yukseltilerek Roma nin dogudaki faaliyet alani daraltilmaya calisildi Kalkedon Konsili nden itibaren imparatorlarin din konusundaki egemenlikleri bir hayli hiz kazanmistir Konstantinopolis in guclendirilmesinde imparatorlarin bu arzusu gozden kacirilmamasi gereken onemli bir noktadir Imparatorlarin dini islere mudahalelerine en onemli orneklerden ilki I Justinianus un tavridir 6 yuzyil Merkezi otoriteyi guclendirmek amaciyla hazirlattigi sivil hukuk unda I Justinianus Konstantinopolis i Roma dan sonra ikinci siraya koydurtmustur Kirilma Roma ve Konstantinopolis arasindaki en onemli kirilma noktasi 6 yuzyilda olmustur 595 yilinda Istanbul Patrigi 4 John the Faster tarihte ilk defa ekumenik patrik unvanini alarak Konstantinopolis in tek ve evrensel kilise oldugunu ileri surmustur Batili din adamlari papanin bile bu unvani kullanmaya cesaret edemedigini ileri surerek John u siddetle elestirdiler Bu tarih iki kilise arasindaki kavganin zirveye ulastigi bir doneme isaret eder Mucadele 726 843 yillari arasina tekabul eden ikonoklazm doneminde de surdu Imparator III Leon 8 yuzyilda devletin merkezi otoritesini yeniden olusturma projesinin bir parcasi olarak ikonaklast hareketi baslatildiginda Sicilya Illirya ve bazi Ege adalarinin yonetimini Roma nin elinden alip Konstantinopolis e devretti III Leon dan sonra ikonaklastik donemin siddetini arttirdigi 5 Konstantin zamaninda Roma daki Patrik III Stefan kuzeyden gelen Lombard tehdidi karsisinda Konstantinopolis teki hukumetten istedigi yardimi alamayinca Cermen kabileleri Latin dunyasina ait bazi topraklari ele gecirdi Roma nin asla unutmadigi bu olay dogu cografyasi ile irtibatin tamamen sona ermesine sebep olmustur Dogu Bati ya da Ortodoks Katolik ayrismasinin bundan sonraki sureci Konstantinopolis te I Fotios un patrik secimiyle ilgilidir Donemin en onemli bilginlerinden olan I Fotios a ait cok sayida eserden ozellikle Myriobiblon bin kitap en iyi bilinenidir 857 de Istanbul patrigi olan liberal egilimli Ignatius un devrilerek yerine Latin kulturunden nefret eden I Fotios un getirilmesi Roma nin asla hazmedemedigi bir hadise oldu Ote yandan I Fotios un laik kokenli olmasi da Roma yi rahatsiz etmistir Iki kilise arasinda diger bir problem de 9 yuzyilin ortalarinda Balkan halklarinin hristiyanlastirilmasi konusunda ortaya cikmistir Balkan topraklarinda yasayan putperest Slav halklari arasinda misyon faaliyetine girisen ilk merkez Roma olmustur Fakat Roma nin ustunluk kurma amaciyla baslattigi bu faaliyetler bizzat Patrik I Fotios un cabalari sayesinde sonucsuz kalmis ve Konstantinopolis patrikligi Balkanlar in hristiyanlastirilmasi isini ustlenerek bolgedeki egemenlik yarisini kendi lehine cevirmistir I Fotios un yol actigi olayin bir benzeri de 11 yuzyilda iki kilisenin birbirinden ayrilmasiyla sonuclanacak sekilde Patrik Michael Cerularius nezdinde yasanmistir 1043 te Konstantinopolis patrigi olan Cerularius 1053 ten itibaren Roma ya karsi siddetli bir kampanya baslatti Kendine bagli Ahrida metropolitanlarindan biri olan Leo yu da bu iste kullanan Cerularius Konstantinopolis teki butun Latin kiliselerini kapatti 1054 te Patrik Cerularius ile gorusmeye gelen Kardinal Humbert ile Roma ve Konstantinopolis kiliseleri arasindaki ipler koptu Papaligin Konstantinopolis e yonelik tavirlarindan rahatsiz olan patrik kardinale randevu vermedi Kardinal Konstantinopolis kilisesinin farkli goruslerinden dolayi sapkin olduguna dair bir papalik belgesini Ayasofya ya birakarak Roma ya dondu Buna karsilik Konstantinopolis kilisesi de Roma nin Kutsal Ruh konusundaki inancinin sapkinlik icerdigini vurgulayan karsi bir belge hazirladi ve bunu Roma ya iletti Bu karsilikli restlesme ve birbirini aforoz etme iki kilise arasindaki mutlak ayriligin ilani oldu Inanc ve felsefe Ortodoks inanclari ve ibadetlerinde kutsal kitaptan ozellikle Yuhanna Incili sonra gelen en belirleyici kaynak kilise babalari etrafinda olusan ve en mysterion yani sir yoluyla nakledilen geleneklerdir Bunlar temel olarak kilise babalarindan gelen rivayetler ve adetler olarak tanimlanabilirler Ortodoks teolojisinin merkezinde bilgi problemi durmaktadir Buna gore ilahi aleme ait bilgiler bilinemez ozellige sahiptir Katoliklikten farkli olarak Ortodoksluk ilahi bilginin dogasi konusunda agnostiktir Tanrisal alemin bilgisi bilinebilir degil fakat yasanabilir bir seydir Bundan dolayi teoloji hayata yonelik bir fenomendir Ortodoks manastir hayati ve melankolisi bu yorumdan kaynaklanir Teslis Ortodoksluk fonksiyon hypostasis anlaminda uc ayri cevher ousia anlaminda bir tek varliktan olusan teslis doktrinini kabul eder Buna gore Tanri fonksiyon anlaminda Baba Ogul ve Kutsal Ruh olmak uzere uc ayri varliktan meydana gelmis olsa da esas itibariyla Baba da butunlesen tek varliktir Baba Ogul ve Kutsal Ruh uclusunun olusturdugu birlikteligi kabul eden Katoliklikten farkli olarak Ortodoksluk Baba ya daha oncelikli bir yer vermektedir Katoliklikten Ortodokslugu ayiran diger onemli bir teolojik farklilik da Kutsal Ruh un nereden ciktigi meselesidir Hem Baba hem Ogul dan ciktigina inanan Katoliklige karsilik sadece Baba dan ciktigina inanan Ortodoksluk boylece Baba nin hem Ogul hem de Kutsal Ruh a karsi ustunlugunu vurgulamistir Onemli teolojik konulardan biri olan Isa nin tabiati konusunda Ortodoksluk diofizit gorusu kabul eder Katoliklikte dunyaya gelerek Isa suretinde bedenlenen bizzat tanrinin Ogul hypostasisi iken Ortodokslukta bedenlenen hypostasis degil fakat cok net tanimlanmamis olsa da Yuhanna Incili nde bahsi gecen Logos yani Baba nin Ogul araciligi ile gonderdigi kelamidir Meryem Ana 12 yuzyil Ortodokslarin Mesih i mucizevi olarak doguran Meryem ile ilgili inanclari da diger Hristiyan mezheplerine benzer Ortodokslukta Meryem le ilgili inanclarin temeli buyuk oranda Bizans cografyasindaki Nesturiligin Meryem konusundaki kayitsizligina tepki olarak gelismistir Bizans teologlari Meryem in ayricalikli konumunu onu Ortodoks kozmolojisiyle butunlestirerek vurgulamaya calismistir Boylece Meryem kendisinden cikan tanri Isa araciligi ile evrenin var olusunun sebebi haline dondurulmustur O ikinci Havva olarak birincinin yaptigi kozmik hatayi duzelten ilahi surecin son halkasidir Meryem yalnizca Isa Mesih in degil fakat butun insanligin anasidir Ortodokslukta Meryem sefaatci pozisyonuna kadar yukseltilmis olmakla birlikte Katolik kilisesinin 1854 te kabul ettigi Meryem in annesi den dogusundan itibaren asli gunahtan muaf oldugu doktrini siddetle reddedilir Bununla birlikte Meryem lekesiz ve tamamen mubarek tir Olumunden sonra ogluyla birlikte semavat alemine alinmistir Ikonlari araciligi ile Meryem inananlarina pek cok mucize sunmaktadir Ibadet ve ritueller Ikon Ortodokslugu diger Hristiyan mezheplerinden ayiran en bariz farklilik ikonlar konusudur Kiliselerde ve evlerde cesitli kisilerin resim ve kabartmalarini ifade eden ikonlar yapilisindan kullanilisina kadar onemli dinsel surecleri iceren tapinma ve rituel nesnesidir Temel ibadet ikonu daha cok kurtarici misyonu dolayisiyla Isa ile ilgili sahneleri icerenlerdir Ikon ibadeti sahnelerdeki figurler uzerine yogunlasma onlarla aynilesme mistik birlesme ve arzu edilen dileklerin ikonlardaki figurler araciligiyla elde edilmeye calisilmasi seklinde uc asamalidir Bu rituel kilisede belirli mekanlarda bulunan ikonlar onunde yapilabildigi gibi evlerdeki ikonlar huzurunda da icra edilebilir Basitce ikonlar muminlerin hem Tanri ile mistik birlesmesine imkan tanir hem de adeta taleplerin yerine getirilmesinde araci rolu ustlenir Bu acidan bakildiginda ikonun hem psikolojik hem teolojik yapisal katmanlardan olustugu gorulecektir Sanat ya da mimariyle olan iliskisi de suphesiz goz ardi edilmemesi gereken bir diger ozelligidir VIII yuzyildan baslayarak ikon kult merkezlerinin siyasi otoriteyi sarsmasini onlemek icin devletce yonetilen ikon karsiti onlemler yururluge konmussa da halk arasinda son derece populer olmus ikon severlik ikonafilizm gunumuze kadar varligini korumustur Manastir yasami Ortodoksluktaki en klasik kurumlardan olan manastir laura hayati muhtemelen Suriye araciligiyla 4 yuzyil civarinda Misir dan Anadolu ya gelmis Kapadokyali babalardan Aziz Basileios tarafindan Bizans kulturu cercevesinde yeniden yapilandirilmistir Katoliklikteki manastir hayati entelektuel bir boyut tasirken Ortodoks manastirlari daha cok inziva ve atalet yerleri haline donmustur Geleneksel kurallara gore manastira girmek isteyen aday uc yil boyunca sivil bir statude kesislik hayatina giris yapar Bu donemin basariyla tamamlanisinin ardindan aday sembolik birtakim giysileri alarak manastira kabul edilir Iki yil kadar sonra bekarlik baglilik ve iman yemini edilerek kesislik unvani kazanilir Manastir hayati oldukca kati kurallara baglanmistir Modern zamanlarda Ortodoks manastir hayatina en iyi ornek suphesiz Yunanistan Aynoroz daki Athos Manastiri dir 10 yuzyilda Trabzon dogumlu Athanasius adli bir kesisin kurdugu manastir bugun Istanbul Fener Rum Ortodoks Patrikhanesi nin idaresi altindadir 20 yuzyilin basinda 7500 civarinda kesisin bulundugu Athos ta gunumuzde 2000 kadar kesis yasamaktadir Ortodokslukta kadinlara mahsus manastirlar da mevcuttur Ortodoks kultur ve gunumuz 21 yuzyil basinda Ortodoks Hristiyanlarin ulkelere gore dagilimi 50 milyondan fazla 20 milyondan fazla 10 milyondan fazla 5 milyondan fazla 1 milyondan fazla Ortodoksluk diger Hristiyan mezhepleriyle karsilastirildiginda ortaya ciktigi ve gelistigi cografyalardaki tarihi sartlarin getirdigi konjonkture paralel olarak atil mistik ve melankolik bir kultur dogurmustur Daima devletin siyasal denetim rolunu ustlenen Bizans Ortodokslugu ndan beri Ortodokslugun kaderini politik unsurlarin belirledigi soylenebilir Ortodoksluk 17 yuzyildan baslayarak Protestanlar ile yakin temas icinde bulunmustur Bununla birlikte cogunlukla Lutherci Kalvinci veya Anglikan cevrelerden gelen iliski talepleri 19 yuzyil Ortodokslari nca kendi aleyhlerine yoneltilmis misyonerlik cercevesinde algilanmis ve bu tarihten itibaren iliskiler butunuyle kesilmistir Ote yandan Ukrayna da ve Rusya da bulunan az sayidaki Katolik cemaatlerin durumuyla ilgili Vatikan in Ruslar a yaptigi baski da iki mezhebin arasini surekli acmaktadir 2002 de Papa John Paul un Rus topraklarinda Katolik diyakozluk bolgesi yaratma tesebbusu Rus Ortodokslari nca siddetle elestirilmistir Bununla birlikte Istanbul Ortodoks Patrikhanesi nin ekumeniklik iddialari dolayisiyla diger Hristiyan gruplarla son derece siki iliskileri mevcuttur Oryantal OrtodokslukAyrica bakinizKalkedon Konsili Erken Hristiyanlik Dogu Hristiyanligi Dogu ve Bati kiliselerinin ayrilmasiKaynakca Oxford Dictionaries 17 Nisan 2015 tarihinde kaynagindan Erisim tarihi 12 Nisan 2015 Merriam Webster Dictionary 13 Nisan 2015 tarihinde kaynagindan Erisim tarihi 12 Nisan 2015 Collins English Dictionary 9 Nisan 2015 tarihinde kaynagindan Erisim tarihi 12 Nisan 2015 Encyclopaedia Britannica orthodox religious doctrine 3 Mayis 2015 tarihinde kaynagindan Erisim tarihi 12 Nisan 2015 Eastern Orthodoxy and Oriental Orthodoxy 23 Nisan 2015 tarihinde kaynagindan Erisim tarihi 12 Nisan 2015 http www oikoumene org de mitgliedskirchen kirchenfamilien orthodox churches oriental html 28 Eylul 2011 tarihinde Wayback Machine sitesinde Orthodox churches Oriental a b c d e f g Islam Ansiklopedisi Ortodoksluk Maddesi Yazar Kursad Demirci