Bu madde, uygun değildir.Ocak 2012) ( |
Retorik ya da eski ismiyle Belagat, etkileyici ve ikna edici konuşma sanatıdır. Sözcük güncel kullanımda "etkileyici ve ikna edici olmakla beraber içtenlikten veya anlamlı içerikten yoksun lisan" anlamında da kullanılır. Kavram Yunanca rhētorikos (ῥητορικός) "" kavramından türemiştir. Antik Yunanistan'da MÖ 5. yüzyılda Sokrates çevresindekiler tarafından kullanılmış olan bu kelime, ilk kez Platon’un Gorgias adlı eserinde geçmiştir.
Retorik felsefede, edebiyatta, siyasette, hukukta, doğal dilde, bilim dışı akıl yürütmede, fikirde, güzel konuşmada ve örtülü ifadelerde kullanılabilir. Farklı disiplinlerdeki anlamları her zaman bire bir örtüşmez.
Unsurları
Retoriğin olabilmesi için üç temel öge gereklidir: Bir söylemci, bir dinleyici ve bunların düşündüklerini ve görüşlerini iletebilmelerine aracılık eden bir dil.
Retorik, bir konu üstünde bireylerin farklılığı tartışmalarıdır. Retorik aracılığıyla, benzerlik, farklılık, kendimizin veya başkasının benzerliği, bunları donduran toplum, bunları yasallaştıran ve kimi zaman sarsan siyaset, bunların içlerinde dalgalandığı psikoloji ve ahlak tartışılır.
Retorik, bireyler arasındaki benzerlik ve farklılıklar üstünde durur ve mesleğini somutlaştıran özel, kesin sorular aracılığıyla bu sorunu işler. Retorikle insanlara, onların durumlarına, onlarda bulunduğunu sandığımız özelliklere, onlarda bulunmasını istediğimiz ya da reddettiğimiz özelliklere hitap ederiz.
Boyutları
Retoriğin Logos, Pathos ve Ethos boyutu vardır;
- Ethos: Ben simgesi, karakter, yaşam ve amaç tercihidir. Ethos hatiptir, daha doğrusu hatibin erdemidir. Söylevcinin mesleği ya da sosyal kökeni ne olursa olsun ahlaken herkese örnek olması gerekir. Ethos, Latince mores (ahlak) anlamındadır. Yani güzel konuşan kişi ahlaksal yetiye sahip olmalıdır. Söylevci tartışma yaratan ve üstünde tartışılan sorulara cevap vermesi gereken kişidir. Söylevci karşı karşıya bulunduğu sorunsala göre kendisini gizler ya da gösterir; silinir ya da çarpıcı biçimde sergiler. Temkinlidir veya öyle görünür.
- Pathos: Söylevcinin kandırmak, razı etmek, heyecanlandırmak ya da büyülemek istediği dinleyiciyi niteler. Pathos dinleyicinin duygulanımıdır. Ethos cevaplara gönderme yapar, Pathos ise soruların kaynağıdır. Yani dinleyici çekingendir; kendi duygularının ve söylevcinin etkisinde kalır.
- Logos: Dinleyici ve söylevciyi kendi kurallarına bağlar. Dinleyiciyi güçlü kanıtlarla ikna eder ve güzel üslubuyla onun beğenisini kazanır. Soruları ve cevapları farklılıklarını koruyarak açıklayabilmedir.
Retorik, kendi içinde bir bilgi bütünü oluşturmaktan çok kendi dışındaki bir nesneye, düşüncenin gerçeklikle, önermelerin verili bir olguyla uyuşmasına yani doğruluğa (Aletheia) erişme yolu, yordamıdır. Retoriğin nesnesi olan doğruluk türü bilimsel tanıtlamayla (Latince, demonstratio) doğruluğu bilinen öncüllere dayanarak yapılan çıkarımla gösterilemez; konuşanla dinleyeni ortak varsayımlar temelinde buluşturan olası öncüllere dayalı çıkarımla ancak yaklaşık olarak betimlenebilir. Antik retoriğin kurucu ilkesi bu yüzden, doğruluğun zorunlu olarak ancak belli koşullarda, belli kişiler içinde geçerli olduğu biçimindedir.
Tarihçe
Antik Yunan toplumu sözlü kültürün egemen olduğu bir toplumdu. Hukuk, eğitim, siyaset, felsefe konuşmaya dayanır. Antik Yunanların doğal bir konuşma yeteneğine sahip oldukları söylenebilir. Nitekim daha Homeros'ta kahramanların olağanüstü söylevleriyle meclislerde ve toplantılarda halkı etkilediklerini görüyoruz. Fakat anlık bir ilhamla doğan ve iz bırakmadan kaybolan bu söylev ile söylevcinin hiçbir şeyi tesadüfe bırakmadan belirli bir düzene göre hazırlayıp yaptığı konuşmalar, yani edebi bir tür halindeki söylev ancak 5. yüzyılın sonlarına doğru ve özellikle 4. yüzyılda gelişmiştir. Yani söylev bu çağda henüz doğal bir yetenek halindedir. MÖ 5. yüzyıla kadar bir konuşmayı belli bir düzen göre hazırlamayı, özenle seçilmiş kelimeleri kullanarak sonuca varmayı öğreten bir söylev doktrini yoktu.
Retorik kuramının doğuşu doğrudan demokrasiyle bağlantılıdır. Atina’nın siyasal, hukuksal yapısı retoriğin ortaya çıkması için uygun bir ortamdır. Özellikle 'sında tüm yurttaşlar askeri görev dışında, yargıçlık gibi her türlü kamu görevini kısa süreli dönüşümlü olarak üstleniyorlardı. Her özgür yurttaş halk meclisinin doğal üyesidir, kenti ilgilendiren her türlü sorunla doğrudan ilgilenir. Bir dava açılacağında önce şikâyet kamu görevlisine iletilir ardından halktan kurulu bir jüri önünde davalı ile davacı doğrudan konuşarak jüriyi ikna etmeye, yanlarına çekmeye çalışırlar; davayı yürütecek bir savcı ya da savunmayı üstlenecek bir avukat yoktur. Davalı kendini savunmak durumunda olduğundan dolayı, kendini daha iyi savunabilmek için belli bir konuşma yetisine sahip olmalıdır. Böylece konuşma yetisine sahip olanlar sivrilip önder olabilir. İşte böyle bir ortamda retorik zamanla sanat haline gelebilmiştir.
Demokrasilerde doğru ile yanlış kavramlarının içeriğinin belirlenmesi bir buyruğun konusu olmaktan çok bir toplumsal uylaşımın (Latince; consensus) sonucudur. Diktatörlükte retorik gereksizdir. Çünkü kişinin inanmak dışında bir seçeneği yoktur. ‘Özgür’ biri seçebilir, seçiminin sonucuna gönüllü olarak katlanır.
Retorik, antik dünya demokrasisinin desteği, yardımcısı olmuştur. Retoriğin tarihsel evriminde iki önemli sonuç doğmuştur: Demokrasilerde retorik özgür bir konuşmanın altında yatan törel ilkeleri altüst edebilir, retorik retoriği yıkabilir, yıkmıştır da; Öte yandan uygun ‘doğru’ retoriği oluşturma yolunda harcanan çabalar özgür konuşmanın en çok tehlikeye düştüğü dönemlerde gündeme gelmiştir.
Atina dönemi
Retorik türünün edebi bir nitelik kazanması ve gelişmesi Atina’da olmuştur. Atina bu gelişme için çok uygun bir ortamdı. Çeşitli siyasi sorunlar halk meclislerinde incelenirdi ve bütün vatandaşların söz alma hakkı vardı. Özel davaların bakıldığı mahkemelerde ise vatandaşlar kendilerini savunmak zorundaydı. Bunların dışında siyasi veya hukuki amaçlı olmayan bir söylev türü daha vardı. Buna örnek olarak, vatan uğruna savaşırken ölmüş olan kahramanların övüldüğü konuşmaları verebiliriz. O halde Atina’da retorik üç tür haline gelmiştir: Adli (hukuki) söylev, Siyasi söylev ve Serilmeme söylevi.
Adli söylev
Adli davalar; özel davalar ve kamu davaları olarak ikiye ayrılırdı. Özel davalarda her iki taraf çıkarlarını kendisi korurdu. Kamu davalarında ise her vatandaş suçlayıcı olabilirdi, sanık da kendisini bizzat savunurdu. Fakat kendisini savunmayı beceremeyen kimseler için konuşmalar yazan logograph adlı yazarlar da vardı. Davacı bunlar tarafından yazılan konuşmayı öğrenip yargıçların önünde söylemekle yetinirdi. Ayrıca davalarda bugünkü avukatların görevini yerine getiren synegoros adlı kişiler de vardı. Halk meclisi tarafından görevlendirilen synegoroslar, bazı siyasi davalarda şehrin çıkarlarını korurlardı.
Atina’da bütün vatandaşlar yargı görevini yerine getirmek için seçilebilirdi. Seçilmek için 30 yaşın üzerinde olmak gerekiyordu. Yargıçlar her yıl halk tarafından yeniden seçilirdi. Bu yargıçların toplam sayısı 6 bine kadar çıkabiliyordu. Ancak bu yargıçlar kura yoluyla çeşitli mahkemelere dağıtılıyordu. En önemli mahkemeler şunlardı: Areios Pagos, Heliaia Mahkemesi, Ephetai.
Siyasi söylev
Mahkemelerde herkes kendi davasını savunurdu. Konuşmayı hazırlayan logograph, nadiren ortaya çıkardı. Ayrıca, bunların hitabet oyunlarına başvurması yasaktı, yalnızca olayları sergilemekle yetinmeleri gerekiyordu. Öte yandan konuşmalarını aşırı şekilde süsleyerek yapay söylev eserleri yaratan söylevciler de vardı.
Devletin çeşitli sorunlarını serbest bir şekilde tartışıldığı halk meydanı ise gerçek söylevcilik için daha uygun bir yerdi. Siyasi söylevcilerin yeteneklerini göstermeleri ve geliştirmeleri için burada her gün birçok fırsat doğuyordu. Ayrıca halk meclisinde de siyasi söylevler verilirdi. 4. yüzyılda halk meclisinin toplantı yeri Pnyks idi. Fakat Dionysos tiyatrosunun tamamlanmasından sonra oturumlar tiyatroda yapılmıştır.
Serimleme söylevi
Retorik yüzyıllar boyunca Serimleme denen türle özdeşleşmiştir. Serimleme söylevi, ölmüş askerler için söylenen ağıt söylevlerini veya İsokrates’in Paneygrikos söylevleri gibi söylevleri içerir. Bu söylev türü diğer söylevler kadar coşkulu olmamakla beraber, söylev kurallarına uygundur. Bu türde özellikle şekle özen göstermek ve çeşitli üslup süsleriyle konuşmayı zenginleştirmek gerekiyordu.
Savaşta ölen askerler için ağıt söylevleri verecek söylevciyi meclis seçerdi. Bu söylev Atina’nın Kerameikos adlı semtinde okunurdu. Ağıt söylevleri genellikle iki kısımdan oluşurdu. İlk kısımda ölen savaşçılar ve ülkeleri övülürdü. İkinci kısımda ise, ölen savaşçıların yakınları için yapılan tesellileri ve bu kahramanların cesaretlerini örnek almaları için teşvikleri içerirdi. Bu tür söylevlere örnek olarak Perikles’in Peloponnesos Savaşı’nda ölen askerler için verdiği ve Demosthenes’in Khaironeia’da ölen askerler için verdiği söylevi verebiliriz.
Sicilya söylevi / Koraks-Teisias
Söylevcilik hakkında ilk çalışmalar Sicilya’da MÖ 5. yüzyılda tiranların devrilmesini izleyen, mülklerin ilk sahiplerine geri verilmesine ilişkin davalarda gerçekleştirilmiştir. Söylevciliğin bu mülkiyet davalarından doğduğuna inanılır. yılında Sicilya’da tiranları halk topraklardan sürer; 467’de tiranlar alaşağı edildikten sonra, mülklerin eski sahiplerine verilmesine ilişkin davalar açılarak halktan kurulmuş jüriler önüne getirilir. 465 yılına doğru uzun zamandır tiranlar tarafından yönetilen davalar tekrar mahkemelere bağlanınca ve onun öğrencisi olan , konuşma deneyimi olmayan davacıların kullanması amacıyla Rhetorike Tekhne (Konuşma Sanatı) adlı eserlerinde söylevin kurallarını yazmışlardır. Bu eser söylevcilik konusundaki ilk yazılı eserdir.
Koraks ile Teisias, ayrıca bir söylevcilik okulu kurmuşlar ve paralı dersler vermişlerdir. Onlara göre söylevin amacı, ikna etmeyi sağlamaktır. Bundan da söylevci için önemli olan şeyin gerçek değil, gerçeğe benzerlik (Eikos) olduğu sonucu çıkar. O halde gerçeği aramak değil, bir fikri dinleyicilere gerçek gibi göstermek söz konusudur. Koraks ve Teisias bu sonuca ulaşmak için çeşitli uygulamalara ve örneklere başvurmuşlar, öğrencilerine tipik bir sorunu değişik açılardan incelettirmişlerdir. Ayrıca savunma için fikirleri anlaşılması kolay bir düzen içinde sıralamayı da öğretmişlerdir.
Sofistler
Retoriğin ilk öğretmenleri 5. yüzyılın Yunan dünyasında kendilerinden oldukça söz ettiren gezgin sofistlerdir. Sofistler, Koraks ve Teisias’ın söylev konusundaki çalışmalarını sürdürmüşler, konuşmalarının özü ve biçimini geliştirmişlerdir. Konuşmanın özü konusunda, çeşitli konular hakkında doğru gibi görünen fikirleri bulmak düşüncesini bir düzene sokmaya çalışmışlardır. Sofistler aldatılmış olanları savunmak amacıyla bilgelik dersleri veriyorlardı. Bu amaç için en önemli çalışmaları tartışma (Anthilogia) olmuştur. Ayrıca bu konuda çalışanlar için örnek kompozisyonlar yazarak çeşitli konular hakkında lehte veya aleyhte düşünceleri ortaya koymuşlardır.
Sofistler kısa sürede her alanda kendilerini satmayı bilmişlerdir. Ve bu tavırları nedeniyle de Platon’un eleştirileriyle karşılaşmışlardır. Platon’a göre sofist (sözle inandırma yeteneği ve sanatına sahip olan kişi) filozofun antitezidir.
Biçim konusunda ise dil ve üslup çalışmaları yapmışlardır; Çünkü dil ve üslubun güçlü bir ikna aracı olduğunu fark etmişlerdi. , dilin inceliklerini gösteren bir eser yazmış Mouseia Logon, Prodikos, eşanlamlı kelimeleri tespit etmeye çalışmıştır. Titiz bir üslup sahibi olan Gorgias ise, düşüncelerin paralellik veya zıtlığını biçim ve seslerin uyumu sayesinde daha belirgin kılmaya gayret göstermiştir.
Sofistlere karşı olan eleştirinin belirgin bir biçimde yer aldığı en eski eserlerden biri de Aristophanes’in Bulutlar adlı eseridir. MÖ 423’e tarihlenen komedi eseri eski sofistlerin en parlak dönemlerinde sahnelenmiştir.
İsokrates
İsokrates söylev sanatını beceriksizlikleri yüzünden yanıltıcı biçimde kullanan ve bu beceriksizliklerini övgü konusu yapan sofistlere, olanaksız bilgiyi araştırıp faydasız konular üzerinde konuşan felsefecilere ve kendini sadece yasal konularla sınırlandıran mahkeme konuşmacılarının öğretilerine, karşı çıkar. O, söylevciliği hiçbir zaman birçok eski sofistin anladığı gibi yasal alanda pratik bir sonuca ulaştırarak para kazandıran bir araç olarak görmemiştir.
Yunanların ve sofistlerin en ünlü eğitimcisi olan İsokrates’in asıl çıkış noktası zihinsel eğitim ve güçlü bir karakter eğitimini bir arada sağlamaktır. Ona göre bir kişinin başarılı bir söylevci olabilmesi için gerekli üç ölçüt vardı; doğal beceriler, iyi bir öğretmen ve uzun bir eğitim. Bu sayede başarılı bir söylevci olunabilirdi. Ona göre retorik yaratıcı bir sanattır ve öğrencide hayal gücü yüksek bir zihin ister.
Retorik sanatıyla uğraşmanın Atina’yı ve Yunanistan’ı eski canlı yaşamına kavuşturacağına inanır. İsokrates Logos aracılığıyla toplumun liderleri olacak öğrencilerine en yüce değerleri kazandırmak ve siyaseti olumlu yönde etkilemek amacını güdüyordu.
Felsefe karşısında retoriğe öncelik tanıyarak, hatta ona felsefe yapmanın ön koşulu gözüyle bakarak retoriğin eğitsel önemini vurgulasa da felsefecilerin retoriğe karşı edindikleri önyargıyı silememiştir.
Platon
Platon’a göre retorik doğru düşüncenin zıddı ve dinleyicilerin yönlendirilmesidir. Doğruluk (Aletheia) onun için öylesine merkezi bir kavramdır ki, sanatsal ve yazınsal değerlerin ölçütü bile yapıtının verdiği haz değil, doğruluğudur.
Platon Aristoteles gibi düşünmez, ona göre dili yönlendiren gerçek değil, Pathos’dur. Akıl retoriğe yabancıdır. Çünkü açık seçik olmak ister ve dolayısıyla sadece felsefeyle ilişkilidir. Ama o da öğrencisi Aristoteles gibi söylevin ikna etmeyi içerdiğini düşünür.
Söylevciliğin en etkili eleştirildiği önemli bir eser de Platon’un Gorgias adlı eseridir. Hatip, söylevci kelimesi (rhetor) sadece konuşmacı değil aynı zamanda siyasetçi anlamında kullanılmıştır. Gorgias’daki Sokrates 5. yüzyılın siyasi söylevcilerini insanların ahlakını bozduğu gerekçesiyle eleştirir.
Aristoteles
Aristoteles’in sofistlerin geleneğini bir anlamda sürdürdüğünü söyleyebiliriz. O retoriği ciddiye almış ona olumlu ve soylu nitelikler katmıştır. Ona göre retorik bilimin zorunlu ters yüzüdür: Bilim ulaştığı sonuçları kesinler ama günlük yaşamın ve entelektüel yaşamın birçok sorunu hiçbir kesinlik sunmaz. Retoriğin uygulandığı tüm alanlar farklılık ve çeşitlilik gösterir.
Retorik, gerçek ve öğretilmeli olanın, doğrudan varlığın ve geri planda olanın içinde yer alır, dolayısıyla retorik dinsel zihniyetlerin ama aynı zamanda şiir ve romanda değişmeceli anlamlarla oynayan edebi yaratıcıların önceliğidir.
Aristoteles’in yazdığı iki kitap da söylev konusundadır. Ars Rhetorica’da kamu önünde yapılan konuşmanın, dinleyicinin beklentilerini de hesaba kattığı gündelik iletişimin yordamını işlerken; Poetica’da tam tersine söylevin alıcısının beklentilerinin göz önüne alınmadığı imgeleme dayanan iletişimin sanatsal yordamını işler. İlkinde düşünce üstüne düşünce eklenerek söylem oluşturulurken, ikincisinde imgeye eklenerek yapı oluşturulur. Ars Rhetorica elimize eksiksiz geçen ilk retorik kuramı kitabıdır. Aristoteles kendi geliştirdiği mantık kuramını bu kitapta retoriğe uygulamıştır.
Aristoteles’e göre retorikte üç büyük tür vardır ve bunlar edebiyatta, roman ya da şiir türünde de bulunur.
- Serimleyici: Dinleyicinin övgü ya da yergileriyle rolü kesinlikle çok belirgin olan türdür.
- Yargılayıcı: Bir eylemin doğru olup olmadığının belirlendiği türdür.
- Tartışmacı: Yararlı ya da zararlı olana göre karar vermenin gerektiği türdür.
Aristoteles’e göre retorik kuramının en eksiksiz biçiminde beş yordam vardır:
- Buluş: (inventio /heuresis) Konuya uygun düşen kandırıcı, kanıtlayıcı gerecin seçimi ve eklemlenişi.
- Düzenleme: (taxis/dispositio) Söylevin bölümlerinin düzenlenmesi.
- Deyiş: (lexis/elocutio) Konuşmacının neyi nasıl söyleyeceğinin planlaması. Deyişin üç bölümü var; kelimelerin seçimi, kelimelerin cümleler haline getirilmesi ve ritmi.
- Bellek: Söylevi doğru sıralanışında anımsamak için düşünceleri yerler ve imgelerle hafızada tutmak.
- Sunuş: Sesin, gözlerin ve mimiklerin konuşma sırasında denetimi.
Roma’da
Sofistlerin kamusal, siyasal yaşamda önder olmak üzere iyi eğitilmiş devlet adamı tasarısı Roma’da birden canlanır. Bu konu üzerine Latince en eski kılavuz kitap Rhetorica ad Herennium’dur (Bazı kişiler Cornificus’un bazıları ise Cicero’nun yazdığını düşünür.)
Edebi, şiirsel ve duygusal türde, heyecan üstünde duran üslup figürleri teorilerini geliştiren ilk retorik Roma retoriğidir.
Quintilianus
’a göre retorik güzel konuşma sanatıdır. Hitap, ifade, insanın kendisi, niyet ve amacıyla ilişkilidir. O hem söylevin tüm yetkinliklerini hem de söylevcinin ahlakını kucaklar; çünkü ona göre iyi insan olmadan gerçekten iyi konuşmak mümkün değildir.
Ona göre Pathos ve Logos, Ethos’un hatiplik değerlerine örtük biçimde katılsalar da ikincil gözükürler. Bu durumda güzel söz söyleme hem üslup etkilerine (Logos), hem heyecana, hem de duyguya (Pathos) açılır.
Cicero
Cicero’nun Retorik hakkındaki öğretisindeki temel önermelerden biri; iyi yetişmiş bir söylevcinin her konuda inandırıcı konuşacağı biçimindedir, çünkü bütün tartışma türlerinde aynı kurallar yürürlüktedir, kişi ne kadar iyi yetiştirilirse o kadar ikna edici konuşabilir. Cicero, aynı zamanda tarihi bir çeşit hitabet olarak görüyor ve tarihin retoriğe çok şey borçlu olduğunu belirtiyordu.
Retorik okulları
Klasik Yunan'da yurttaşların siyasal yaşama büyük ölçüde katılmalarından doğmuş olan retorik giderek eğitimin temeli olmuştur. İsokrates ile başlayarak 4. yüzyılda retorik okulları kurulmaya başlamış ve Yunan-Roma dönemi boyunca retorik dersleri genç erkeklerin eğitiminin önemli bir parçası olmuştur.
Ayrıca MÖ 4. ve 3. yüzyıllarda Antik Kolhis Krallığı'nda faaliyet göstermiş Kolhis Retorik Okulu bulunmaktaydı. Gürcistan'ın Poti şehrinde kurulduğu düşünülen bu akademi, Yunan filozof Themistius'un yazdıklarına göre döneminin en gelişmiş retorik okuluydu. Akademide Grekçe ve Antik Kolh dilinde eğitim verildiği düşünülmektedir.
Retorik sözde ve yazıda tümceden daha büyük birimleri konu edinmiş, böylece bir yazı tipolojisinin, bu yazı tipolojisine dayalı bir yazın eleştirisinin eğitiminin yolunu açmıştır. Dilin bu estetik kullanımı belirli biçimsel sınırlamalara konu olmuş, söylevin üretimi, yazınsal metinlerin üretimi, geniş ölçüde dinleyicilerin beklentilerinin belirlenmesi okullarda ders olarak verilmiştir.
Edebi retorik
Edebiyat gösteriyle birlikte doğmuştur. O dönemde okunmaktan çok anlatılıyordu eserler. Uygun olan epik şairin anlattıklarını dinlemekten çok eserin kendisini izlemekti. Heyecan ve eğlence Pathos’a bağlıdır. Retorik ve Poetik uzun zamandan beri birleşmiştir ama çok açık seçik değildir bu. Aristoteles’e göre retorik olana ama olmayabilecek olana bağlıdır, Poetik ise olmayana ama olabilecek olana, düşsel olana bağlıdır.
Edebi retorik ve günlük yaşam retoriği arasındaki en büyük fark karşılıklı konuşma bağlamıdır. Edebi söylemin retoriğinde konuşan biri ve hitap ettiği dinleyiciler vardır ama fiziksel anlamda karşı karşıya gelen bir hatip ve dinleyiciyle birlikte gerçek anlamda bir söyleşme olmadığından bu boyutlar ancak şu ya da bu biçimde edebi metnin içinde yer alabilirler. Soru soran ve cevap veren olarak kimliklerini belirleyen işaretlerle varlıklarını, her halükarda ilişkilerini göstermek söz konusudur.
Retorik ve felsefe
Filozoflar kendilerine söylemlerin kanıtlayıcı olduğunun söylenmesinden pek hoşlanmazlar. Filozof birey olarak düşündüklerini söyler ve düşünceleri içinde, her halükarda uygulamaları içinde, ileri sürülen fikir başka bir fikir kadar değerli olsa da inandırmak için bunun yeterli olması gerektiğini düşünür. Retorik içinse karşıdaki kişiyi ikna etmek önemlidir fikrin ne kadar doğru olduğu değil.
Bununla birlikte felsefe yapmak kanıtlamak, temelden sonuçlara kadar olabildiğince uzağa gidebilen bir söylemi yapılandırmaktır. Felsefe de kesinlik vardır uygulama için bu kesinliğin ne ile bağlantılı olduğunun bilinmesi önemlidir. Akıl yürütmenin amacı bir sonuca ulaşmaktır. Başka bir deyişle kendimize ve başkalarına sorduğumuz sorulara cevap verebilmeye çalışmaktır. Bilim bu amaca mantıksal, deneysel yöntemle ulaşır: Daha öncekileri çözdükçe bulduğu ya da keşfettiği seçenekleri test eder. Retorikte amaç ikna etmektir, karşıdaki kişiyi konuşarak etkilemektir.
Filozof kendi sorunsalının cevabını kendisi bulabilmelidir; çünkü başvurabileceği başka bir şey yoktur elinde: buna problematolojik tümdengelim denir. Felsefe tarihinde en azından Aristoteles, Descartes, Kant ya da Hegel gibi büyük filozoflarda rastlanır bu kavrama. Aristoteles’te çelişkisizlik ilkesinin değerlendirilmesi problematolojik bir tümdengelimdir mesela.
Felsefi akıl yürütmenin özelliği başka türlü düşünmeye alışkın, filozof olmayanlara çoğu zaman tuhaf, hatta gizlemli gözüken bir şaşırtıcı karakteristikte yatar. Soruların amacı soruları ortadan kaldıracak cevaplara varmaktır. Filozof bu soruları sorgular. Cevapları onları kavramaya açıklamaya ayakta tutmaya yöneliktir, tek kelimeyle onları olabildiğince sistemli biçimde düşünmeye yöneliktir.
Felsefecilerin retoriğe olan önyargılarını İsokrates bile çok uğraşmasına rağmen silememiştir. Felsefe ve retorik arasındaki çekişme Roma İmparatorluğu dönemine kadar sürmüş. Problem hükümdarları despotluklarından dolayı eleştiren Stoik ve Kynik filozoflar tarafından devam ettirilmiştir.
Söylevleri zaman ekseni üstünde konumlayabiliriz; Geçmişte olmuş bitmiş olayların belli bir değişkesini sunan hukuksal söylev; belli bir dinleyici kitlesini geleceğe ilişkin belli eylemlerin olabilirliği konusunda ikna eden siyasal söylev; şimdiye ilişkin bir konuyu ya da kişiyi övmeye ya da yermeye kışkırtan Serimleme söylevi. Oysa felsefe her yerde her zaman geçerli olabilecek ‘öncesiz sonrasız’ sorunları konu edinir. Retorik, mantık gibi tasım (sullogismos: kıyas) kullanarak belirsizliği ortadan kaldırır ve Helenistik dönemde felsefeye hazırlayıcı eğitimin temel taşı olarak inceden inceye işlenir.
Retorik ve siyaset
Siyaset her zaman retoriğin ayrıcalıklı alanlarından birini oluşturmuştur ama bunun için tartışmanın en azından ilke olarak serbest olduğu demokratik bir rejim gerekir. Yine de retoriğin en yoğun olduğu yer genel tartışma alanı değil, oy toplama siyasetine yönelik kaygılardır.
Siyasette doğru olandan ya da hukukta ortak çıkara yararlı olandan söz edilir ve bunlar retorik sorular kuramını savunabilmeyi güçleştirirler.
Retorikle ben, başkaları ve dünya bir sorgulamada, öteki dinleyici, yargıç ve muhatap; cevap verme ve tartışma konumundadır. Atina’nın siyasi durumuyla bağlantılı olarak, 5. yüzyılda devlet adamları arasında önemli hatiplere rastlıyoruz. Bu şahıslar halk üzerindeki nüfuzlarını büyük ölçüde konuşmalarının gücüne borçludurlar. Bunlar arasında en önemlisi Perikles’tir. Fakat ne yazık ki söylevleri yazılı değildir. Sadece Thukydides’in eserindeki söylevi sayesinde hitabeti hakkında fikir elde edebiliyoruz.
Avrupa tarihi boyunca da retorik kendisini toplum önünde ve özellikle siyasal mahkemelerde ikna etme yolu olarak göstermiştir.
Retoriğin, yönetimin halka açık olduğu ve demokrasiyle yönetilen toplumlarda özgürce konuşabilme hakkıyla geliştiği söylenir. 16-18. yüzyıllarda ise retorik yalnızca deyişe indirgenmiştir. Bugün bile retorik denince akla gelen belagat, güzel konuşma sanatıdır.
Attika Hatipleri
Atinalı on hatip bir listede toplanmışlardır. Bu hatiplerin isimleri M. Hadas’a göre şunlardır: Antiphon, Andokides, Lysias, İsokrates, İsaios, Lykourgos, Hypereides, Aiskhines, Deinarkhos, Demosthenes.
Attika Hitabeti ’la hatta Demosthenes’in ölümüyle sona erer. Bu durum yalnızca hatiplere değil, siyasi ortama da bağlıdır. Çünkü Atina demokrasisi sırasındaki siyasal mücadeleler sayesinde güçlenen hitabet, demokrasi ortamının ortadan kalkması ve özgürlüklerin son bulmasıyla yok olmaya mahkûm olur.
Attika döneminin sonunda yalnızca hitabet parlaklığını kaybetmekle kalmaz; Yunan edebiyatının bütün türleri için bir gerileme devri başlar. Bu zamana kadar yaratıcı ve özgün eserler yaratılırken, Demosthenes’ten sonra birkaç istisna hariç bu özelliğin kaybolduğunu ve yalnız taklit niteliğinde eserler meydana geldiğini görüyoruz.
İslam'da Retorik (Hitabet)
İslam mantıkçılarına göre, mantıkta beş sanattan biridir:
- Burhan (Delil)
- Cedel (Kıyas)
- Hatabe (Hitabet, Retorik)
- Şiir (Ahenkli söz söylemek)
- Mugalata (Safsata)
Arapça'da “bir topluluğa hitap etmek” anlamına gelen hatâbe (hatâbet), mantık ve kelâm terimi olarak “zanniyyât veya makbûlâttan oluşan kıyas” diye tanımlanır. Zarurî bilgi ifade eden kesin aklî delilleri (burhan) anlamaktan âciz olan halk kitlelerini ikna etmek amacıyla kurulan hatâbî kıyaslar, insanların çoğunluğu veya bir bölümü tarafından kabul edilen hükümlere ve söylediklerinin doğru olduğu düşünülen âlimlerle mürşidlerin sözlerine dayanan öncüllerden oluşur. Aristo’nun mantığa dair eserlerinin Arapçaya tercüme edilmesiyle İslâm kültürüne intikal eden hatâbe, daha çok halkı hem dinî hem dünyevî konularda faydalı işler yapmaya ve zararlı işlerden uzaklaştırmaya teşvik etmek için hatiplerin geliştirdikleri delillerden ibaret kabul edilir.
Kaynakça
- ^ a b "rhetoric." Oxford Dictionary of English 2e, Oxford University Press, 2003.
Kapsamlı okuma
- Bayram, Gökhan, Siyasette Hitabet, Pozitif Yayinevi, 2011
- Meyer, M., Retorik, Dost Kitabevi Yayınları, 2009
- Said, S., Trede, M., A Short History of Greek Literature, Routledge, 1999
- Lesky, A., A History of Greek Literature, London, 1996
- Murphy, J.J., Katula, R.A., A Synoptic History of Classical Rhetoric, Hermagoras Press, 1995
- Kennedy, G.A., A New History of Classical Rhetoric, Princeton University Press, 1994
- Dover, K.J., Ancient Greek Literature, Oxford University Press, Second Edition, 1997
- Çelgin, G., Eski Yunan Edebiyatı, Remzi Kitabevi, İstanbul, 1993
- Tepebaşılı Fatih, Retorik, Konuşma Sanatı - Söz Bilimi. Konya 2016: Çizgi Kitabevi
Vikisözlük'te retorik ile ilgili tanım bulabilirsiniz.
wikipedia, wiki, viki, vikipedia, oku, kitap, kütüphane, kütübhane, ara, ara bul, bul, herşey, ne arasanız burada,hikayeler, makale, kitaplar, öğren, wiki, bilgi, tarih, yukle, izle, telefon için, turk, türk, türkçe, turkce, nasıl yapılır, ne demek, nasıl, yapmak, yapılır, indir, ücretsiz, ücretsiz indir, bedava, bedava indir, mp3, video, mp4, 3gp, jpg, jpeg, gif, png, resim, müzik, şarkı, film, film, oyun, oyunlar, mobil, cep telefonu, telefon, android, ios, apple, samsung, iphone, xiomi, xiaomi, redmi, honor, oppo, nokia, sonya, mi, pc, web, computer, bilgisayar
Bu madde Vikipedi bicem el kitabina uygun degildir Maddeyi Vikipedi standartlarina uygun bicimde duzenleyerek Vikipedi ye katkida bulunabilirsiniz Gerekli duzenleme yapilmadan bu sablon kaldirilmamalidir Ocak 2012 Retorik ya da eski ismiyle Belagat etkileyici ve ikna edici konusma sanatidir Sozcuk guncel kullanimda etkileyici ve ikna edici olmakla beraber ictenlikten veya anlamli icerikten yoksun lisan anlaminda da kullanilir Kavram Yunanca rhetorikos ῥhtorikos kavramindan turemistir Antik Yunanistan da MO 5 yuzyilda Sokrates cevresindekiler tarafindan kullanilmis olan bu kelime ilk kez Platon un Gorgias adli eserinde gecmistir Retorik felsefede edebiyatta siyasette hukukta dogal dilde bilim disi akil yurutmede fikirde guzel konusmada ve ortulu ifadelerde kullanilabilir Farkli disiplinlerdeki anlamlari her zaman bire bir ortusmez UnsurlariRetorigin olabilmesi icin uc temel oge gereklidir Bir soylemci bir dinleyici ve bunlarin dusunduklerini ve goruslerini iletebilmelerine aracilik eden bir dil Retorik bir konu ustunde bireylerin farkliligi tartismalaridir Retorik araciligiyla benzerlik farklilik kendimizin veya baskasinin benzerligi bunlari donduran toplum bunlari yasallastiran ve kimi zaman sarsan siyaset bunlarin iclerinde dalgalandigi psikoloji ve ahlak tartisilir Retorik bireyler arasindaki benzerlik ve farkliliklar ustunde durur ve meslegini somutlastiran ozel kesin sorular araciligiyla bu sorunu isler Retorikle insanlara onlarin durumlarina onlarda bulundugunu sandigimiz ozelliklere onlarda bulunmasini istedigimiz ya da reddettigimiz ozelliklere hitap ederiz BoyutlariRetorigin Logos Pathos ve Ethos boyutu vardir Ethos Ben simgesi karakter yasam ve amac tercihidir Ethos hatiptir daha dogrusu hatibin erdemidir Soylevcinin meslegi ya da sosyal kokeni ne olursa olsun ahlaken herkese ornek olmasi gerekir Ethos Latince mores ahlak anlamindadir Yani guzel konusan kisi ahlaksal yetiye sahip olmalidir Soylevci tartisma yaratan ve ustunde tartisilan sorulara cevap vermesi gereken kisidir Soylevci karsi karsiya bulundugu sorunsala gore kendisini gizler ya da gosterir silinir ya da carpici bicimde sergiler Temkinlidir veya oyle gorunur Pathos Soylevcinin kandirmak razi etmek heyecanlandirmak ya da buyulemek istedigi dinleyiciyi niteler Pathos dinleyicinin duygulanimidir Ethos cevaplara gonderme yapar Pathos ise sorularin kaynagidir Yani dinleyici cekingendir kendi duygularinin ve soylevcinin etkisinde kalir Logos Dinleyici ve soylevciyi kendi kurallarina baglar Dinleyiciyi guclu kanitlarla ikna eder ve guzel uslubuyla onun begenisini kazanir Sorulari ve cevaplari farkliliklarini koruyarak aciklayabilmedir Retorik kendi icinde bir bilgi butunu olusturmaktan cok kendi disindaki bir nesneye dusuncenin gerceklikle onermelerin verili bir olguyla uyusmasina yani dogruluga Aletheia erisme yolu yordamidir Retorigin nesnesi olan dogruluk turu bilimsel tanitlamayla Latince demonstratio dogrulugu bilinen oncullere dayanarak yapilan cikarimla gosterilemez konusanla dinleyeni ortak varsayimlar temelinde bulusturan olasi oncullere dayali cikarimla ancak yaklasik olarak betimlenebilir Antik retorigin kurucu ilkesi bu yuzden dogrulugun zorunlu olarak ancak belli kosullarda belli kisiler icinde gecerli oldugu bicimindedir TarihceAntik Yunan toplumu sozlu kulturun egemen oldugu bir toplumdu Hukuk egitim siyaset felsefe konusmaya dayanir Antik Yunanlarin dogal bir konusma yetenegine sahip olduklari soylenebilir Nitekim daha Homeros ta kahramanlarin olaganustu soylevleriyle meclislerde ve toplantilarda halki etkilediklerini goruyoruz Fakat anlik bir ilhamla dogan ve iz birakmadan kaybolan bu soylev ile soylevcinin hicbir seyi tesadufe birakmadan belirli bir duzene gore hazirlayip yaptigi konusmalar yani edebi bir tur halindeki soylev ancak 5 yuzyilin sonlarina dogru ve ozellikle 4 yuzyilda gelismistir Yani soylev bu cagda henuz dogal bir yetenek halindedir MO 5 yuzyila kadar bir konusmayi belli bir duzen gore hazirlamayi ozenle secilmis kelimeleri kullanarak sonuca varmayi ogreten bir soylev doktrini yoktu Retorik kuraminin dogusu dogrudan demokrasiyle baglantilidir Atina nin siyasal hukuksal yapisi retorigin ortaya cikmasi icin uygun bir ortamdir Ozellikle sinda tum yurttaslar askeri gorev disinda yargiclik gibi her turlu kamu gorevini kisa sureli donusumlu olarak ustleniyorlardi Her ozgur yurttas halk meclisinin dogal uyesidir kenti ilgilendiren her turlu sorunla dogrudan ilgilenir Bir dava acilacaginda once sikayet kamu gorevlisine iletilir ardindan halktan kurulu bir juri onunde davali ile davaci dogrudan konusarak juriyi ikna etmeye yanlarina cekmeye calisirlar davayi yurutecek bir savci ya da savunmayi ustlenecek bir avukat yoktur Davali kendini savunmak durumunda oldugundan dolayi kendini daha iyi savunabilmek icin belli bir konusma yetisine sahip olmalidir Boylece konusma yetisine sahip olanlar sivrilip onder olabilir Iste boyle bir ortamda retorik zamanla sanat haline gelebilmistir Demokrasilerde dogru ile yanlis kavramlarinin iceriginin belirlenmesi bir buyrugun konusu olmaktan cok bir toplumsal uylasimin Latince consensus sonucudur Diktatorlukte retorik gereksizdir Cunku kisinin inanmak disinda bir secenegi yoktur Ozgur biri secebilir seciminin sonucuna gonullu olarak katlanir Retorik antik dunya demokrasisinin destegi yardimcisi olmustur Retorigin tarihsel evriminde iki onemli sonuc dogmustur Demokrasilerde retorik ozgur bir konusmanin altinda yatan torel ilkeleri altust edebilir retorik retorigi yikabilir yikmistir da Ote yandan uygun dogru retorigi olusturma yolunda harcanan cabalar ozgur konusmanin en cok tehlikeye dustugu donemlerde gundeme gelmistir Atina donemiRetorik turunun edebi bir nitelik kazanmasi ve gelismesi Atina da olmustur Atina bu gelisme icin cok uygun bir ortamdi Cesitli siyasi sorunlar halk meclislerinde incelenirdi ve butun vatandaslarin soz alma hakki vardi Ozel davalarin bakildigi mahkemelerde ise vatandaslar kendilerini savunmak zorundaydi Bunlarin disinda siyasi veya hukuki amacli olmayan bir soylev turu daha vardi Buna ornek olarak vatan ugruna savasirken olmus olan kahramanlarin ovuldugu konusmalari verebiliriz O halde Atina da retorik uc tur haline gelmistir Adli hukuki soylev Siyasi soylev ve Serilmeme soylevi Adli soylev Adli davalar ozel davalar ve kamu davalari olarak ikiye ayrilirdi Ozel davalarda her iki taraf cikarlarini kendisi korurdu Kamu davalarinda ise her vatandas suclayici olabilirdi sanik da kendisini bizzat savunurdu Fakat kendisini savunmayi beceremeyen kimseler icin konusmalar yazan logograph adli yazarlar da vardi Davaci bunlar tarafindan yazilan konusmayi ogrenip yargiclarin onunde soylemekle yetinirdi Ayrica davalarda bugunku avukatlarin gorevini yerine getiren synegoros adli kisiler de vardi Halk meclisi tarafindan gorevlendirilen synegoroslar bazi siyasi davalarda sehrin cikarlarini korurlardi Atina da butun vatandaslar yargi gorevini yerine getirmek icin secilebilirdi Secilmek icin 30 yasin uzerinde olmak gerekiyordu Yargiclar her yil halk tarafindan yeniden secilirdi Bu yargiclarin toplam sayisi 6 bine kadar cikabiliyordu Ancak bu yargiclar kura yoluyla cesitli mahkemelere dagitiliyordu En onemli mahkemeler sunlardi Areios Pagos Heliaia Mahkemesi Ephetai Siyasi soylev Mahkemelerde herkes kendi davasini savunurdu Konusmayi hazirlayan logograph nadiren ortaya cikardi Ayrica bunlarin hitabet oyunlarina basvurmasi yasakti yalnizca olaylari sergilemekle yetinmeleri gerekiyordu Ote yandan konusmalarini asiri sekilde susleyerek yapay soylev eserleri yaratan soylevciler de vardi Devletin cesitli sorunlarini serbest bir sekilde tartisildigi halk meydani ise gercek soylevcilik icin daha uygun bir yerdi Siyasi soylevcilerin yeteneklerini gostermeleri ve gelistirmeleri icin burada her gun bircok firsat doguyordu Ayrica halk meclisinde de siyasi soylevler verilirdi 4 yuzyilda halk meclisinin toplanti yeri Pnyks idi Fakat Dionysos tiyatrosunun tamamlanmasindan sonra oturumlar tiyatroda yapilmistir Serimleme soylevi Retorik yuzyillar boyunca Serimleme denen turle ozdeslesmistir Serimleme soylevi olmus askerler icin soylenen agit soylevlerini veya Isokrates in Paneygrikos soylevleri gibi soylevleri icerir Bu soylev turu diger soylevler kadar coskulu olmamakla beraber soylev kurallarina uygundur Bu turde ozellikle sekle ozen gostermek ve cesitli uslup susleriyle konusmayi zenginlestirmek gerekiyordu Savasta olen askerler icin agit soylevleri verecek soylevciyi meclis secerdi Bu soylev Atina nin Kerameikos adli semtinde okunurdu Agit soylevleri genellikle iki kisimdan olusurdu Ilk kisimda olen savascilar ve ulkeleri ovulurdu Ikinci kisimda ise olen savascilarin yakinlari icin yapilan tesellileri ve bu kahramanlarin cesaretlerini ornek almalari icin tesvikleri icerirdi Bu tur soylevlere ornek olarak Perikles in Peloponnesos Savasi nda olen askerler icin verdigi ve Demosthenes in Khaironeia da olen askerler icin verdigi soylevi verebiliriz Sicilya soylevi Koraks TeisiasSoylevcilik hakkinda ilk calismalar Sicilya da MO 5 yuzyilda tiranlarin devrilmesini izleyen mulklerin ilk sahiplerine geri verilmesine iliskin davalarda gerceklestirilmistir Soylevciligin bu mulkiyet davalarindan dogduguna inanilir yilinda Sicilya da tiranlari halk topraklardan surer 467 de tiranlar alasagi edildikten sonra mulklerin eski sahiplerine verilmesine iliskin davalar acilarak halktan kurulmus juriler onune getirilir 465 yilina dogru uzun zamandir tiranlar tarafindan yonetilen davalar tekrar mahkemelere baglaninca ve onun ogrencisi olan konusma deneyimi olmayan davacilarin kullanmasi amaciyla Rhetorike Tekhne Konusma Sanati adli eserlerinde soylevin kurallarini yazmislardir Bu eser soylevcilik konusundaki ilk yazili eserdir Koraks ile Teisias ayrica bir soylevcilik okulu kurmuslar ve parali dersler vermislerdir Onlara gore soylevin amaci ikna etmeyi saglamaktir Bundan da soylevci icin onemli olan seyin gercek degil gercege benzerlik Eikos oldugu sonucu cikar O halde gercegi aramak degil bir fikri dinleyicilere gercek gibi gostermek soz konusudur Koraks ve Teisias bu sonuca ulasmak icin cesitli uygulamalara ve orneklere basvurmuslar ogrencilerine tipik bir sorunu degisik acilardan incelettirmislerdir Ayrica savunma icin fikirleri anlasilmasi kolay bir duzen icinde siralamayi da ogretmislerdir SofistlerRetorigin ilk ogretmenleri 5 yuzyilin Yunan dunyasinda kendilerinden oldukca soz ettiren gezgin sofistlerdir Sofistler Koraks ve Teisias in soylev konusundaki calismalarini surdurmusler konusmalarinin ozu ve bicimini gelistirmislerdir Konusmanin ozu konusunda cesitli konular hakkinda dogru gibi gorunen fikirleri bulmak dusuncesini bir duzene sokmaya calismislardir Sofistler aldatilmis olanlari savunmak amaciyla bilgelik dersleri veriyorlardi Bu amac icin en onemli calismalari tartisma Anthilogia olmustur Ayrica bu konuda calisanlar icin ornek kompozisyonlar yazarak cesitli konular hakkinda lehte veya aleyhte dusunceleri ortaya koymuslardir Sofistler kisa surede her alanda kendilerini satmayi bilmislerdir Ve bu tavirlari nedeniyle de Platon un elestirileriyle karsilasmislardir Platon a gore sofist sozle inandirma yetenegi ve sanatina sahip olan kisi filozofun antitezidir Bicim konusunda ise dil ve uslup calismalari yapmislardir Cunku dil ve uslubun guclu bir ikna araci oldugunu fark etmislerdi dilin inceliklerini gosteren bir eser yazmis Mouseia Logon Prodikos esanlamli kelimeleri tespit etmeye calismistir Titiz bir uslup sahibi olan Gorgias ise dusuncelerin paralellik veya zitligini bicim ve seslerin uyumu sayesinde daha belirgin kilmaya gayret gostermistir Sofistlere karsi olan elestirinin belirgin bir bicimde yer aldigi en eski eserlerden biri de Aristophanes in Bulutlar adli eseridir MO 423 e tarihlenen komedi eseri eski sofistlerin en parlak donemlerinde sahnelenmistir IsokratesIsokrates soylev sanatini beceriksizlikleri yuzunden yaniltici bicimde kullanan ve bu beceriksizliklerini ovgu konusu yapan sofistlere olanaksiz bilgiyi arastirip faydasiz konular uzerinde konusan felsefecilere ve kendini sadece yasal konularla sinirlandiran mahkeme konusmacilarinin ogretilerine karsi cikar O soylevciligi hicbir zaman bircok eski sofistin anladigi gibi yasal alanda pratik bir sonuca ulastirarak para kazandiran bir arac olarak gormemistir Yunanlarin ve sofistlerin en unlu egitimcisi olan Isokrates in asil cikis noktasi zihinsel egitim ve guclu bir karakter egitimini bir arada saglamaktir Ona gore bir kisinin basarili bir soylevci olabilmesi icin gerekli uc olcut vardi dogal beceriler iyi bir ogretmen ve uzun bir egitim Bu sayede basarili bir soylevci olunabilirdi Ona gore retorik yaratici bir sanattir ve ogrencide hayal gucu yuksek bir zihin ister Retorik sanatiyla ugrasmanin Atina yi ve Yunanistan i eski canli yasamina kavusturacagina inanir Isokrates Logos araciligiyla toplumun liderleri olacak ogrencilerine en yuce degerleri kazandirmak ve siyaseti olumlu yonde etkilemek amacini guduyordu Felsefe karsisinda retorige oncelik taniyarak hatta ona felsefe yapmanin on kosulu gozuyle bakarak retorigin egitsel onemini vurgulasa da felsefecilerin retorige karsi edindikleri onyargiyi silememistir PlatonPlaton a gore retorik dogru dusuncenin ziddi ve dinleyicilerin yonlendirilmesidir Dogruluk Aletheia onun icin oylesine merkezi bir kavramdir ki sanatsal ve yazinsal degerlerin olcutu bile yapitinin verdigi haz degil dogrulugudur Platon Aristoteles gibi dusunmez ona gore dili yonlendiren gercek degil Pathos dur Akil retorige yabancidir Cunku acik secik olmak ister ve dolayisiyla sadece felsefeyle iliskilidir Ama o da ogrencisi Aristoteles gibi soylevin ikna etmeyi icerdigini dusunur Soylevciligin en etkili elestirildigi onemli bir eser de Platon un Gorgias adli eseridir Hatip soylevci kelimesi rhetor sadece konusmaci degil ayni zamanda siyasetci anlaminda kullanilmistir Gorgias daki Sokrates 5 yuzyilin siyasi soylevcilerini insanlarin ahlakini bozdugu gerekcesiyle elestirir AristotelesAristoteles in sofistlerin gelenegini bir anlamda surdurdugunu soyleyebiliriz O retorigi ciddiye almis ona olumlu ve soylu nitelikler katmistir Ona gore retorik bilimin zorunlu ters yuzudur Bilim ulastigi sonuclari kesinler ama gunluk yasamin ve entelektuel yasamin bircok sorunu hicbir kesinlik sunmaz Retorigin uygulandigi tum alanlar farklilik ve cesitlilik gosterir Retorik gercek ve ogretilmeli olanin dogrudan varligin ve geri planda olanin icinde yer alir dolayisiyla retorik dinsel zihniyetlerin ama ayni zamanda siir ve romanda degismeceli anlamlarla oynayan edebi yaraticilarin onceligidir Aristoteles in yazdigi iki kitap da soylev konusundadir Ars Rhetorica da kamu onunde yapilan konusmanin dinleyicinin beklentilerini de hesaba kattigi gundelik iletisimin yordamini islerken Poetica da tam tersine soylevin alicisinin beklentilerinin goz onune alinmadigi imgeleme dayanan iletisimin sanatsal yordamini isler Ilkinde dusunce ustune dusunce eklenerek soylem olusturulurken ikincisinde imgeye eklenerek yapi olusturulur Ars Rhetorica elimize eksiksiz gecen ilk retorik kurami kitabidir Aristoteles kendi gelistirdigi mantik kuramini bu kitapta retorige uygulamistir Aristoteles e gore retorikte uc buyuk tur vardir ve bunlar edebiyatta roman ya da siir turunde de bulunur Serimleyici Dinleyicinin ovgu ya da yergileriyle rolu kesinlikle cok belirgin olan turdur Yargilayici Bir eylemin dogru olup olmadiginin belirlendigi turdur Tartismaci Yararli ya da zararli olana gore karar vermenin gerektigi turdur Aristoteles e gore retorik kuraminin en eksiksiz biciminde bes yordam vardir Bulus inventio heuresis Konuya uygun dusen kandirici kanitlayici gerecin secimi ve eklemlenisi Duzenleme taxis dispositio Soylevin bolumlerinin duzenlenmesi Deyis lexis elocutio Konusmacinin neyi nasil soyleyeceginin planlamasi Deyisin uc bolumu var kelimelerin secimi kelimelerin cumleler haline getirilmesi ve ritmi Bellek Soylevi dogru siralanisinda animsamak icin dusunceleri yerler ve imgelerle hafizada tutmak Sunus Sesin gozlerin ve mimiklerin konusma sirasinda denetimi Roma daSofistlerin kamusal siyasal yasamda onder olmak uzere iyi egitilmis devlet adami tasarisi Roma da birden canlanir Bu konu uzerine Latince en eski kilavuz kitap Rhetorica ad Herennium dur Bazi kisiler Cornificus un bazilari ise Cicero nun yazdigini dusunur Edebi siirsel ve duygusal turde heyecan ustunde duran uslup figurleri teorilerini gelistiren ilk retorik Roma retorigidir Quintilianus a gore retorik guzel konusma sanatidir Hitap ifade insanin kendisi niyet ve amaciyla iliskilidir O hem soylevin tum yetkinliklerini hem de soylevcinin ahlakini kucaklar cunku ona gore iyi insan olmadan gercekten iyi konusmak mumkun degildir Ona gore Pathos ve Logos Ethos un hatiplik degerlerine ortuk bicimde katilsalar da ikincil gozukurler Bu durumda guzel soz soyleme hem uslup etkilerine Logos hem heyecana hem de duyguya Pathos acilir Cicero Cicero nun Retorik hakkindaki ogretisindeki temel onermelerden biri iyi yetismis bir soylevcinin her konuda inandirici konusacagi bicimindedir cunku butun tartisma turlerinde ayni kurallar yururluktedir kisi ne kadar iyi yetistirilirse o kadar ikna edici konusabilir Cicero ayni zamanda tarihi bir cesit hitabet olarak goruyor ve tarihin retorige cok sey borclu oldugunu belirtiyordu Retorik okullariKlasik Yunan da yurttaslarin siyasal yasama buyuk olcude katilmalarindan dogmus olan retorik giderek egitimin temeli olmustur Isokrates ile baslayarak 4 yuzyilda retorik okullari kurulmaya baslamis ve Yunan Roma donemi boyunca retorik dersleri genc erkeklerin egitiminin onemli bir parcasi olmustur Ayrica MO 4 ve 3 yuzyillarda Antik Kolhis Kralligi nda faaliyet gostermis Kolhis Retorik Okulu bulunmaktaydi Gurcistan in Poti sehrinde kuruldugu dusunulen bu akademi Yunan filozof Themistius un yazdiklarina gore doneminin en gelismis retorik okuluydu Akademide Grekce ve Antik Kolh dilinde egitim verildigi dusunulmektedir Retorik sozde ve yazida tumceden daha buyuk birimleri konu edinmis boylece bir yazi tipolojisinin bu yazi tipolojisine dayali bir yazin elestirisinin egitiminin yolunu acmistir Dilin bu estetik kullanimi belirli bicimsel sinirlamalara konu olmus soylevin uretimi yazinsal metinlerin uretimi genis olcude dinleyicilerin beklentilerinin belirlenmesi okullarda ders olarak verilmistir Edebi retorikEdebiyat gosteriyle birlikte dogmustur O donemde okunmaktan cok anlatiliyordu eserler Uygun olan epik sairin anlattiklarini dinlemekten cok eserin kendisini izlemekti Heyecan ve eglence Pathos a baglidir Retorik ve Poetik uzun zamandan beri birlesmistir ama cok acik secik degildir bu Aristoteles e gore retorik olana ama olmayabilecek olana baglidir Poetik ise olmayana ama olabilecek olana dussel olana baglidir Edebi retorik ve gunluk yasam retorigi arasindaki en buyuk fark karsilikli konusma baglamidir Edebi soylemin retoriginde konusan biri ve hitap ettigi dinleyiciler vardir ama fiziksel anlamda karsi karsiya gelen bir hatip ve dinleyiciyle birlikte gercek anlamda bir soylesme olmadigindan bu boyutlar ancak su ya da bu bicimde edebi metnin icinde yer alabilirler Soru soran ve cevap veren olarak kimliklerini belirleyen isaretlerle varliklarini her halukarda iliskilerini gostermek soz konusudur Retorik ve felsefeFilozoflar kendilerine soylemlerin kanitlayici oldugunun soylenmesinden pek hoslanmazlar Filozof birey olarak dusunduklerini soyler ve dusunceleri icinde her halukarda uygulamalari icinde ileri surulen fikir baska bir fikir kadar degerli olsa da inandirmak icin bunun yeterli olmasi gerektigini dusunur Retorik icinse karsidaki kisiyi ikna etmek onemlidir fikrin ne kadar dogru oldugu degil Bununla birlikte felsefe yapmak kanitlamak temelden sonuclara kadar olabildigince uzaga gidebilen bir soylemi yapilandirmaktir Felsefe de kesinlik vardir uygulama icin bu kesinligin ne ile baglantili oldugunun bilinmesi onemlidir Akil yurutmenin amaci bir sonuca ulasmaktir Baska bir deyisle kendimize ve baskalarina sordugumuz sorulara cevap verebilmeye calismaktir Bilim bu amaca mantiksal deneysel yontemle ulasir Daha oncekileri cozdukce buldugu ya da kesfettigi secenekleri test eder Retorikte amac ikna etmektir karsidaki kisiyi konusarak etkilemektir Filozof kendi sorunsalinin cevabini kendisi bulabilmelidir cunku basvurabilecegi baska bir sey yoktur elinde buna problematolojik tumdengelim denir Felsefe tarihinde en azindan Aristoteles Descartes Kant ya da Hegel gibi buyuk filozoflarda rastlanir bu kavrama Aristoteles te celiskisizlik ilkesinin degerlendirilmesi problematolojik bir tumdengelimdir mesela Felsefi akil yurutmenin ozelligi baska turlu dusunmeye aliskin filozof olmayanlara cogu zaman tuhaf hatta gizlemli gozuken bir sasirtici karakteristikte yatar Sorularin amaci sorulari ortadan kaldiracak cevaplara varmaktir Filozof bu sorulari sorgular Cevaplari onlari kavramaya aciklamaya ayakta tutmaya yoneliktir tek kelimeyle onlari olabildigince sistemli bicimde dusunmeye yoneliktir Felsefecilerin retorige olan onyargilarini Isokrates bile cok ugrasmasina ragmen silememistir Felsefe ve retorik arasindaki cekisme Roma Imparatorlugu donemine kadar surmus Problem hukumdarlari despotluklarindan dolayi elestiren Stoik ve Kynik filozoflar tarafindan devam ettirilmistir Soylevleri zaman ekseni ustunde konumlayabiliriz Gecmiste olmus bitmis olaylarin belli bir degiskesini sunan hukuksal soylev belli bir dinleyici kitlesini gelecege iliskin belli eylemlerin olabilirligi konusunda ikna eden siyasal soylev simdiye iliskin bir konuyu ya da kisiyi ovmeye ya da yermeye kiskirtan Serimleme soylevi Oysa felsefe her yerde her zaman gecerli olabilecek oncesiz sonrasiz sorunlari konu edinir Retorik mantik gibi tasim sullogismos kiyas kullanarak belirsizligi ortadan kaldirir ve Helenistik donemde felsefeye hazirlayici egitimin temel tasi olarak inceden inceye islenir Retorik ve siyasetSiyaset her zaman retorigin ayricalikli alanlarindan birini olusturmustur ama bunun icin tartismanin en azindan ilke olarak serbest oldugu demokratik bir rejim gerekir Yine de retorigin en yogun oldugu yer genel tartisma alani degil oy toplama siyasetine yonelik kaygilardir Siyasette dogru olandan ya da hukukta ortak cikara yararli olandan soz edilir ve bunlar retorik sorular kuramini savunabilmeyi guclestirirler Retorikle ben baskalari ve dunya bir sorgulamada oteki dinleyici yargic ve muhatap cevap verme ve tartisma konumundadir Atina nin siyasi durumuyla baglantili olarak 5 yuzyilda devlet adamlari arasinda onemli hatiplere rastliyoruz Bu sahislar halk uzerindeki nufuzlarini buyuk olcude konusmalarinin gucune borcludurlar Bunlar arasinda en onemlisi Perikles tir Fakat ne yazik ki soylevleri yazili degildir Sadece Thukydides in eserindeki soylevi sayesinde hitabeti hakkinda fikir elde edebiliyoruz Avrupa tarihi boyunca da retorik kendisini toplum onunde ve ozellikle siyasal mahkemelerde ikna etme yolu olarak gostermistir Retorigin yonetimin halka acik oldugu ve demokrasiyle yonetilen toplumlarda ozgurce konusabilme hakkiyla gelistigi soylenir 16 18 yuzyillarda ise retorik yalnizca deyise indirgenmistir Bugun bile retorik denince akla gelen belagat guzel konusma sanatidir Attika HatipleriAtinali on hatip bir listede toplanmislardir Bu hatiplerin isimleri M Hadas a gore sunlardir Antiphon Andokides Lysias Isokrates Isaios Lykourgos Hypereides Aiskhines Deinarkhos Demosthenes Attika Hitabeti la hatta Demosthenes in olumuyle sona erer Bu durum yalnizca hatiplere degil siyasi ortama da baglidir Cunku Atina demokrasisi sirasindaki siyasal mucadeleler sayesinde guclenen hitabet demokrasi ortaminin ortadan kalkmasi ve ozgurluklerin son bulmasiyla yok olmaya mahkum olur Attika doneminin sonunda yalnizca hitabet parlakligini kaybetmekle kalmaz Yunan edebiyatinin butun turleri icin bir gerileme devri baslar Bu zamana kadar yaratici ve ozgun eserler yaratilirken Demosthenes ten sonra birkac istisna haric bu ozelligin kayboldugunu ve yalniz taklit niteliginde eserler meydana geldigini goruyoruz Islam da Retorik Hitabet Islam mantikcilarina gore mantikta bes sanattan biridir Burhan Delil Cedel Kiyas Hatabe Hitabet Retorik Siir Ahenkli soz soylemek Mugalata Safsata Arapca da bir topluluga hitap etmek anlamina gelen hatabe hatabet mantik ve kelam terimi olarak zanniyyat veya makbulattan olusan kiyas diye tanimlanir Zaruri bilgi ifade eden kesin akli delilleri burhan anlamaktan aciz olan halk kitlelerini ikna etmek amaciyla kurulan hatabi kiyaslar insanlarin cogunlugu veya bir bolumu tarafindan kabul edilen hukumlere ve soylediklerinin dogru oldugu dusunulen alimlerle mursidlerin sozlerine dayanan oncullerden olusur Aristo nun mantiga dair eserlerinin Arapcaya tercume edilmesiyle Islam kulturune intikal eden hatabe daha cok halki hem dini hem dunyevi konularda faydali isler yapmaya ve zararli islerden uzaklastirmaya tesvik etmek icin hatiplerin gelistirdikleri delillerden ibaret kabul edilir Kaynakca a b rhetoric Oxford Dictionary of English 2e Oxford University Press 2003 Kapsamli okumaBayram Gokhan Siyasette Hitabet Pozitif Yayinevi 2011 Meyer M Retorik Dost Kitabevi Yayinlari 2009 Said S Trede M A Short History of Greek Literature Routledge 1999 Lesky A A History of Greek Literature London 1996 Murphy J J Katula R A A Synoptic History of Classical Rhetoric Hermagoras Press 1995 Kennedy G A A New History of Classical Rhetoric Princeton University Press 1994 Dover K J Ancient Greek Literature Oxford University Press Second Edition 1997 Celgin G Eski Yunan Edebiyati Remzi Kitabevi Istanbul 1993 Tepebasili Fatih Retorik Konusma Sanati Soz Bilimi Konya 2016 Cizgi Kitabevi Vikisozluk te retorik ile ilgili tanim bulabilirsiniz