Bu madde, uygun değildir.Ağustos 2010) ( |
Simyacı (Özgün adı: O Alquimista), Brezilyalı yazar Paulo Coelho'nun yazdığı ve yayımlandığı yıl olan 1988'den bu yana dünyayı birbirine katan, eleştirmenler tarafından bir fenomen olarak değerlendirilen fantastik ve nasihat romanıdır.
O Alquimista | |
Kitabın kapağı | |
Yazar | Paulo Coelho |
---|---|
Çevirmen | Özdemir İnce |
Ülke | Brezilya |
Dil | Portekizce |
Konu | İspanya'dan kalkıp Mısır Piramitleri'nin eteklerine hazinesini aramaya giden Endülüslü çoban Santiago'nun masalsı yaşamı |
Tür | Roman |
Yayım | 1988 (özgün) 1996 (Türkçe) |
Yayımcı | (özgün) Can Yayınları (Türkçe) |
Medya türü | Basılı |
Sayfa | 188 |
ISBN | (özgün) (Türkçe) |
OCLC | 1068293432 |
Simyacı; 6 yılda 42 ülkede 26 dile çevrildi ve yedi milyondan fazla sattı. Bu, Latin Amerika'da Gabriel García Márquez'den bu yana görülmemiş bir olay... Roman, yüreğinde çocukluğunu yitirmemiş olan okurlar için bir klasik kimliği kazanmıştır.
Simyacı, 1996 yılından bu yana Türkiye'de de çok okundu, çok sevildi ve çok övüldü. Bir büyük Doğu klasiği olan Mevlânâ'nın ünlü Mesnevî'sinde yer alan bir küçük öyküden yola çıkarak yazılmıştır.
Simyacı, İspanya'dan kalkıp Mısır Piramitleri'nin eteklerinde hazinesini aramaya giden Endülüslü çoban Santiago'nun masalsı yaşamının felsefi öyküsüdür. Simyacı'nın dünya çapında bu kadar satmasının sebebi belki de kılavuzculuk ve nasihat verme niteliğinin ön planda olmasıdır. Simyacı'yı okumak, herkes uykudayken uyanıp şafak vakti güneşin doğuşunu beklemeye benzemektedir.
Kitabın konusu
Kitap, İspanya’dan kalkıp Mısır Piramitleri'nin eteklerinde hazinesini aramaya gelen Endülüslü çoban Santiago’nun masalsı yaşamının felsefi öyküsüdür.
Kitabın özeti
Romanın kahramanı Santiago’nun anne ve babası rahip olması için onu papaz okuluna göndermiştir. Santiago, okuldan arta kalan zamanlarında babasına ait koyun sürüsünü otlatmaya götürür. Bu sayede dağ, taş, tepe demeden Endülüs’ü gezerdi. 16 yaşına geldiğinde rahip olmak istemediğini, okuldan ayrılmayı ve gezginci olmak istediğini babasına söyler. Bunun üzerine babası da oğluna, içinde üç adet altın İspanyol parası olan bir kese vererek “Git, kendine bir sürü al ve en iyi şatonun bizim şatomuz ve en güzel kadınların bizim kadınlarımız olduğunu öğreninceye kadar dünyayı dolaş!” der ve oğlunu kutsar.
Santiago’nun sırtında bir heybesi ve içinde de yatarken yastık olarak başının altına koyduğu bir kitabı ve yamçısı vardır. Önce, babasının vermiş olduğu parayla bir koyun sürüsü alır ve yaşamının büyük düşünü gerçekleştirmeye başlar: Artık geziyordur...
Bazen “Papaz okuluna Tanrı’yı aramak için nasıl gidebilirdim? ” diye düşünerek bunun kendisini sıktığını düşleyip tekrar kendi yazgısı doğrultusunda bir başka yolculuğa çıkıyordu. Ancak dünya çok büyüktü, sonu gelmiyordu. Kısa bir süre de olsa, koyunlarının kendisine yol göstermesine izin verse de sonunda bir yığın ilginç şeyler keşfederek tekrar onların peşinde sürüklenmekteydi. Her gün yeni bir yere gittikleri otlaklar değiştiği hâlde bazen mevsimlerin bile birbirine benzemediğini dahi anlamıyorlardı. Koyunların yiyecek ve sudan başka bir kaygıları yoktu. Dağ, taş, köy, kasaba geçip akşam hava karardığında koyunları kurtlara karşı emniyete alacak müsait bir yer bulduğunda yatıyor ve sabah hava aydınlanınca da tekrar aynı şekilde gezmeye başlıyordu.
Ancak akşam yattığında uykusunda gördüğü rüyaların da etkisinde kalarak, gördüğü bir düşün gerçekleşme olasılığının yaşamını oldukça ilginç bir hâle getireceğini düşünüyor ve o şekilde hareket ediyordu. Romanın ana konusunu teşkil eden Mısır Piramitleri’ne gitmesi ve orada hazine bulacağı, ona rüyasında söylenmişti.
Romanın kahramanı, rüyasını gerçekleştirmek için önce bir falcı kadına rüyasını anlatır. Falcı kadın, kendisine tatmin edici bir cevap veremez, ancak bulacağı hazinenin onda birini kendisine vermesini ister. Bunun üzerine bir daha düşlere inanmamaya karar vererek oradan ayrılır ve yine koyunlarıyla dolaşmaya devam eder. Ancak daha sonra geldiği kasabada karşılaştığı ve kendisini Şalem (İncil'de adı geçen kutsal bir şehir) kralı olarak tanıtan bir yaşlı adamla konuşur, kendi amaçlarını anlatır. Yaşlı adam, hayatın gizemleri hakkındaki bilgiye karşılık Santiago’dan sürüsünün onda birini vermesini ister. Sarayına davet eder ve çobanı bir teste tabi tutar. Bir yemek kaşığının içine sıvı yağ koyar ve kaşığı ağzında tutarak sarayını gezmesini ister. Bu testin amacı, “Mutluluğun gizi, dünyanın bütün harikalarını görmektir, ama kaşıktaki iki damla yağı unutmadan” der. Çoban, mesajı almıştır. Yaşlı adam, Santiago’ya biri beyaz diğeri siyah olmak üzere iki adet gizemli taş verir ve siyah olanı “evet”, beyaz olanı “hayır” anlamını taşıyan bu taşları “Zor duruma düştüğün zamanlarda kullanırsın, ancak kendi kararını kendin vermeye çalış!” der.
Santiago, falcı kadından ve yaşlı adamdan aldığı işaretlerden sonra Mısır’a gitmek için önce koyun sürüsünü satar ve parasını cebine koyarak yola çıkar. Afrika’nın bir liman şehri olan Tanca’da, kendisinin turizm danışmanı olduğunu söyleyen bir Arap çocuğu ile tanışır. Ondan, Mısır'a gidebilmek için Sahra Çölü'nün geçilmesinin gerektiğini öğrenir. Bunun için de deve almak üzere Arap çocuk ile beraber bir pazara giderler. Fakat Arap çocuk, paralarla birlikte kaçarak Santiago’yu bu şehirde parasız pulsuz bırakır. Bunun üzerine Santiago, para kazanmak için bir billuriyeci dükkânında çalışmaya başlar. Billuriyeci ile ilişkilerini geliştirdikçe ikisinin de hayallerinin benzer olduğunu fark eder. Ancak, Müslüman olan billuriyecinin yıllardır dininin kutsal yolculuğuna (hac) gidişini gerçekleştiremediğini öğrenir; hayallerine ulaşmak için daha değişik yöntemlerle para kazanmalarının gerektiğini anlatır. 6 ay kadar burada çalıştıktan sonra Santiago yeterli parayı kazanarak tekrar yola koyulur. Yolda bir İngiliz ile karşılaşır. İngiliz de aslında Simyacıyı aramak için çölü geçmek istemektedir. Birlikte bir deve kervanıyla çölü geçmek üzere yola çıkarlar.
Santiago, çölden de daha birçok şey öğrenebileceğini düşünerek dikkatli gözlemler yapmaktadır. Fakat İngiliz arkadaşı ise elindeki kitapları okumakla meşguldür. Yolda karşılaştıkları güçlüklerde kendi kişisel menkıbelerini aramak üzere yola çıktıklarını söylüyorlardı. Kendi kişisel menkıbesini yaşayan kimse, “her şey bir ve tek şeydir” sonucuna varır ve neye ihtiyacı varsa onu elde edebileceğini bilirdi. Simyacı, evrendeki sonsuz yolculuğunda en büyük sorunun "her şeyin bir ve tek olduğunu anlamak ve bu biricik şeyin kendi gerçek görevini yerine getirmesiyle her şeyin mümkün olacağını" bilirdi.
Santiago, yüreğinin söylediklerini dikkatle dinleyerek çölde ilerlemesine devam eder. Karşılaştıkları güçlükler karşısında hep kendi kişisel menkıbesine güvenir ve sonunda kumullar tepesine ulaşır. Piramitler, bütün görkemiyle karşısında yükseliyordu. Dizüstü düşüp ağlar ve kişisel menkıbesine ulaşırken rastladığı insanlar için Tanrı’ya şükreder. Hazinesine ulaşmak için, kumulu bütün gece boyunca kazar. Sabah gün doğarken doğrulur ve piramitlere bakar. “Gerçekte kendi kişisel menkıbesini yaşayan kimseye karşı hayat cömerttir.” diye düşünür. Piramitlerin de ona gülümsediğini hissederek yüreği neşeyle dolu bir şekilde o da piramitlere gülümser. Sonunda hazinesini bulmuştu.
Sonuç olarak; romanın kahramanı Santiago, babasının verdiği parayla aldığı koyun sürüsü ile birlikte geceyi geçirdiği eski, yıkık bir kilise bahçesindeki incir ağacı altında uykuya dalmıştır. Sabah uyandığında bulunduğu yeri kazmış ve gerçekten içi mücevher dolu bir sandık bularak rüyasında gördüğü ve Mısır Piramitleri'ne kadar gidip bulmayı arzuladığı hazinesine kavuşmuştur.
Kitabın ana fikri
Asıl hazine işin sonunda elde ettiğin değil, elde edene kadar yaşadığın macera ve bu maceradan edindiğin deneyimdir. İnsanın hayattaki en büyük arzusu esasen keşfetme arzusudur ve bunu tatmin ettiği sürece heyecanla daha fazlasını ister. Tevekkül ederek çıktığın her yolculukta, her kapının ardından ne çıkacağını görmek ve her kapattığın kapıdan sonra yeni bir insana dönüşmek, daha çok ve daha çok deneyim kazanmaktır.
Birtakım endişeler sebebiyle çıkılmayan yolculuklar, insanı korkuların kölesi haline getirir ve hayatı çekilmez kılar.
Daha fazlasını bilmek arzusuyla çıkılan her yolda tevekkül eden kişiye yaratıcı her türlü imkanı sunar. Yalnızca saf bir arzu ve inanç yeterlidir.
Kaynakça
wikipedia, wiki, viki, vikipedia, oku, kitap, kütüphane, kütübhane, ara, ara bul, bul, herşey, ne arasanız burada,hikayeler, makale, kitaplar, öğren, wiki, bilgi, tarih, yukle, izle, telefon için, turk, türk, türkçe, turkce, nasıl yapılır, ne demek, nasıl, yapmak, yapılır, indir, ücretsiz, ücretsiz indir, bedava, bedava indir, mp3, video, mp4, 3gp, jpg, jpeg, gif, png, resim, müzik, şarkı, film, film, oyun, oyunlar, mobil, cep telefonu, telefon, android, ios, apple, samsung, iphone, xiomi, xiaomi, redmi, honor, oppo, nokia, sonya, mi, pc, web, computer, bilgisayar
Bu madde Vikipedi bicem el kitabina uygun degildir Maddeyi Vikipedi standartlarina uygun bicimde duzenleyerek Vikipedi ye katkida bulunabilirsiniz Gerekli duzenleme yapilmadan bu sablon kaldirilmamalidir Agustos 2010 Simyaci Ozgun adi O Alquimista Brezilyali yazar Paulo Coelho nun yazdigi ve yayimlandigi yil olan 1988 den bu yana dunyayi birbirine katan elestirmenler tarafindan bir fenomen olarak degerlendirilen fantastik ve nasihat romanidir SimyaciO AlquimistaKitabin kapagiYazarPaulo CoelhoCevirmenOzdemir InceUlke BrezilyaDilPortekizceKonuIspanya dan kalkip Misir Piramitleri nin eteklerine hazinesini aramaya giden Enduluslu coban Santiago nun masalsi yasamiTurRomanYayim1988 ozgun 1996 Turkce Yayimci ozgun Can Yayinlari Turkce Medya turuBasiliSayfa188ISBN85 01 03996 9 ozgun 978 975 07 2643 9 Turkce OCLC1068293432 Simyaci 6 yilda 42 ulkede 26 dile cevrildi ve yedi milyondan fazla satti Bu Latin Amerika da Gabriel Garcia Marquez den bu yana gorulmemis bir olay Roman yureginde cocuklugunu yitirmemis olan okurlar icin bir klasik kimligi kazanmistir Simyaci 1996 yilindan bu yana Turkiye de de cok okundu cok sevildi ve cok ovuldu Bir buyuk Dogu klasigi olan Mevlana nin unlu Mesnevi sinde yer alan bir kucuk oykuden yola cikarak yazilmistir Simyaci Ispanya dan kalkip Misir Piramitleri nin eteklerinde hazinesini aramaya giden Enduluslu coban Santiago nun masalsi yasaminin felsefi oykusudur Simyaci nin dunya capinda bu kadar satmasinin sebebi belki de kilavuzculuk ve nasihat verme niteliginin on planda olmasidir Simyaci yi okumak herkes uykudayken uyanip safak vakti gunesin dogusunu beklemeye benzemektedir Kitabin konusuKitap Ispanya dan kalkip Misir Piramitleri nin eteklerinde hazinesini aramaya gelen Enduluslu coban Santiago nun masalsi yasaminin felsefi oykusudur Kitabin ozetiRomanin kahramani Santiago nun anne ve babasi rahip olmasi icin onu papaz okuluna gondermistir Santiago okuldan arta kalan zamanlarinda babasina ait koyun surusunu otlatmaya goturur Bu sayede dag tas tepe demeden Endulus u gezerdi 16 yasina geldiginde rahip olmak istemedigini okuldan ayrilmayi ve gezginci olmak istedigini babasina soyler Bunun uzerine babasi da ogluna icinde uc adet altin Ispanyol parasi olan bir kese vererek Git kendine bir suru al ve en iyi satonun bizim satomuz ve en guzel kadinlarin bizim kadinlarimiz oldugunu ogreninceye kadar dunyayi dolas der ve oglunu kutsar Santiago nun sirtinda bir heybesi ve icinde de yatarken yastik olarak basinin altina koydugu bir kitabi ve yamcisi vardir Once babasinin vermis oldugu parayla bir koyun surusu alir ve yasaminin buyuk dusunu gerceklestirmeye baslar Artik geziyordur Bazen Papaz okuluna Tanri yi aramak icin nasil gidebilirdim diye dusunerek bunun kendisini siktigini dusleyip tekrar kendi yazgisi dogrultusunda bir baska yolculuga cikiyordu Ancak dunya cok buyuktu sonu gelmiyordu Kisa bir sure de olsa koyunlarinin kendisine yol gostermesine izin verse de sonunda bir yigin ilginc seyler kesfederek tekrar onlarin pesinde suruklenmekteydi Her gun yeni bir yere gittikleri otlaklar degistigi halde bazen mevsimlerin bile birbirine benzemedigini dahi anlamiyorlardi Koyunlarin yiyecek ve sudan baska bir kaygilari yoktu Dag tas koy kasaba gecip aksam hava karardiginda koyunlari kurtlara karsi emniyete alacak musait bir yer buldugunda yatiyor ve sabah hava aydinlaninca da tekrar ayni sekilde gezmeye basliyordu Ancak aksam yattiginda uykusunda gordugu ruyalarin da etkisinde kalarak gordugu bir dusun gerceklesme olasiliginin yasamini oldukca ilginc bir hale getirecegini dusunuyor ve o sekilde hareket ediyordu Romanin ana konusunu teskil eden Misir Piramitleri ne gitmesi ve orada hazine bulacagi ona ruyasinda soylenmisti Romanin kahramani ruyasini gerceklestirmek icin once bir falci kadina ruyasini anlatir Falci kadin kendisine tatmin edici bir cevap veremez ancak bulacagi hazinenin onda birini kendisine vermesini ister Bunun uzerine bir daha duslere inanmamaya karar vererek oradan ayrilir ve yine koyunlariyla dolasmaya devam eder Ancak daha sonra geldigi kasabada karsilastigi ve kendisini Salem Incil de adi gecen kutsal bir sehir krali olarak tanitan bir yasli adamla konusur kendi amaclarini anlatir Yasli adam hayatin gizemleri hakkindaki bilgiye karsilik Santiago dan surusunun onda birini vermesini ister Sarayina davet eder ve cobani bir teste tabi tutar Bir yemek kasiginin icine sivi yag koyar ve kasigi agzinda tutarak sarayini gezmesini ister Bu testin amaci Mutlulugun gizi dunyanin butun harikalarini gormektir ama kasiktaki iki damla yagi unutmadan der Coban mesaji almistir Yasli adam Santiago ya biri beyaz digeri siyah olmak uzere iki adet gizemli tas verir ve siyah olani evet beyaz olani hayir anlamini tasiyan bu taslari Zor duruma dustugun zamanlarda kullanirsin ancak kendi kararini kendin vermeye calis der Santiago falci kadindan ve yasli adamdan aldigi isaretlerden sonra Misir a gitmek icin once koyun surusunu satar ve parasini cebine koyarak yola cikar Afrika nin bir liman sehri olan Tanca da kendisinin turizm danismani oldugunu soyleyen bir Arap cocugu ile tanisir Ondan Misir a gidebilmek icin Sahra Colu nun gecilmesinin gerektigini ogrenir Bunun icin de deve almak uzere Arap cocuk ile beraber bir pazara giderler Fakat Arap cocuk paralarla birlikte kacarak Santiago yu bu sehirde parasiz pulsuz birakir Bunun uzerine Santiago para kazanmak icin bir billuriyeci dukkaninda calismaya baslar Billuriyeci ile iliskilerini gelistirdikce ikisinin de hayallerinin benzer oldugunu fark eder Ancak Musluman olan billuriyecinin yillardir dininin kutsal yolculuguna hac gidisini gerceklestiremedigini ogrenir hayallerine ulasmak icin daha degisik yontemlerle para kazanmalarinin gerektigini anlatir 6 ay kadar burada calistiktan sonra Santiago yeterli parayi kazanarak tekrar yola koyulur Yolda bir Ingiliz ile karsilasir Ingiliz de aslinda Simyaciyi aramak icin colu gecmek istemektedir Birlikte bir deve kervaniyla colu gecmek uzere yola cikarlar Santiago colden de daha bircok sey ogrenebilecegini dusunerek dikkatli gozlemler yapmaktadir Fakat Ingiliz arkadasi ise elindeki kitaplari okumakla mesguldur Yolda karsilastiklari gucluklerde kendi kisisel menkibelerini aramak uzere yola ciktiklarini soyluyorlardi Kendi kisisel menkibesini yasayan kimse her sey bir ve tek seydir sonucuna varir ve neye ihtiyaci varsa onu elde edebilecegini bilirdi Simyaci evrendeki sonsuz yolculugunda en buyuk sorunun her seyin bir ve tek oldugunu anlamak ve bu biricik seyin kendi gercek gorevini yerine getirmesiyle her seyin mumkun olacagini bilirdi Santiago yureginin soylediklerini dikkatle dinleyerek colde ilerlemesine devam eder Karsilastiklari guclukler karsisinda hep kendi kisisel menkibesine guvenir ve sonunda kumullar tepesine ulasir Piramitler butun gorkemiyle karsisinda yukseliyordu Dizustu dusup aglar ve kisisel menkibesine ulasirken rastladigi insanlar icin Tanri ya sukreder Hazinesine ulasmak icin kumulu butun gece boyunca kazar Sabah gun dogarken dogrulur ve piramitlere bakar Gercekte kendi kisisel menkibesini yasayan kimseye karsi hayat comerttir diye dusunur Piramitlerin de ona gulumsedigini hissederek yuregi neseyle dolu bir sekilde o da piramitlere gulumser Sonunda hazinesini bulmustu Sonuc olarak romanin kahramani Santiago babasinin verdigi parayla aldigi koyun surusu ile birlikte geceyi gecirdigi eski yikik bir kilise bahcesindeki incir agaci altinda uykuya dalmistir Sabah uyandiginda bulundugu yeri kazmis ve gercekten ici mucevher dolu bir sandik bularak ruyasinda gordugu ve Misir Piramitleri ne kadar gidip bulmayi arzuladigi hazinesine kavusmustur Kitabin ana fikriAsil hazine isin sonunda elde ettigin degil elde edene kadar yasadigin macera ve bu maceradan edindigin deneyimdir Insanin hayattaki en buyuk arzusu esasen kesfetme arzusudur ve bunu tatmin ettigi surece heyecanla daha fazlasini ister Tevekkul ederek ciktigin her yolculukta her kapinin ardindan ne cikacagini gormek ve her kapattigin kapidan sonra yeni bir insana donusmek daha cok ve daha cok deneyim kazanmaktir Birtakim endiseler sebebiyle cikilmayan yolculuklar insani korkularin kolesi haline getirir ve hayati cekilmez kilar Daha fazlasini bilmek arzusuyla cikilan her yolda tevekkul eden kisiye yaratici her turlu imkani sunar Yalnizca saf bir arzu ve inanc yeterlidir Kaynakca edebiyatvesanatakademisi com 16 Ekim 2021 tarihinde kaynagindan arsivlendi Erisim tarihi 16 Ekim 2021 a b Hurriyet 22 Ocak 2021 tarihinde kaynagindan arsivlendi Erisim tarihi 16 Ekim 2021