Hücre çekirdeği ya da nükleus, ökaryot hücrelerin hepsinde bulunan zarla kaplı bir organeldir. Hücrenin genetik bilgilerinin çoğu, hücre çekirdeğinin içinde katlı uzun doğrusal DNA molekülleri ile histon gibi birçok proteinin bir araya gelerek oluşturduğu kromozomlarda bulunur. Bu kromozomların içindeki genler hücrenin çekirdek genomunu oluşturur. Hücre çekirdeğinin işlevi bu genlerin bütünlüğünü devam ettirmek ve gen ekspresyonunu düzenleyerek hücre işlevlerini kontrol altında tutmaktır. Çekirdeği çıkarılan her hücre bir süre sonra ölür.
Çekirdeğin ana yapı elemanları, organelin tamamını kaplayan çift katmanlı bir zar olan ve içindekileri hücre sitoplazmasından ayrı tutan ile hücrenin tamamına destek sağlayan hücre iskeletine benzer ve çekirdeğe mekanik destek sağlayan ağ yapısındaki . Birçok molekülün çekirdek kılıfından geçememesi nedeniyle, moleküllerin hareketini sağlamak için gerekir. Bu gözenekler çekirdek kılıfının her iki katmanını da geçer ve küçük moleküller ile iyonların serbest dolaşmasını sağlayan bir kanal oluştururlar. Proteinler gibi daha büyük moleküllerin hareketi daha kontrollüdür ve taşıyıcı proteinler tarafından kolaylaştırılan etkin bir taşıma işlemi gerektirir. Gözenekler sayesinde olan hareket hem gen ekspresyonu hem de kromozom sürekliliği için gerekli olduğundan hücre işlevi için çok büyük önem taşır.
Her ne kadar hücre çekirdeği içinde zarla kaplı cisimler bulunmasa da içindekiler aynı yapıda değildir ve özgün proteinler, RNA molekülleri ve DNA kümeleri gibi daha küçük cisimler bulunur. Bu cisimlerin içinde en çok bilineni ribozomların birleşmesinde görev alan çekirdekçiktir. Ribozomlar, çekirdekte üretildikten sonra sitoplazmaya taşınır ve orada mRNA’yı dönüştürürler.
Tarihçe
Hücre çekirdeği bulunan ilk organeldir ve 1802’de Franz Bauer tarafından tanımlanmıştır. Daha sonra 1831 yılında İskoçyalı botanikçi Robert Brown tarafından Linnean Society of London’da yapılan bir konuşmada daha ayrıntılı olarak tanımlanmıştır. Mikroskopla orkideleri inceleyen Brown çiçeğin dış katmanlarındaki hücrelerde gözlemlediği donuk alana areola ya da nükleus (çekirdek) adını vermiştir. Ancak olası bir işlev önermemiştir. 1838 yılında Matthias Schleiden hücre çekirdeğinin hücrelerin oluşmasında rol aldığını önererek hücre kurucu anlamına gelen sitoblast adını kullanmaya başladı. Sitoblastların etrafında yeni hücrelerin biriktiğini gözlemlediğine inandı. Hücrelerin bölünerek çoğaldığını göstermiş olan ve pek çok hücre tipinde çekirdek olmadığına inanan Franz Meyen bu görüşe şiddetle karşı çıkıyordu. Hücrelerin sitoblast ya da başka yolla baştan oluşması düşüncesi, hücrelerin yalnızca hücreler meydana geldiği paradigmasını (Omnis cellula e cellula) yayan Robert Remak (1852) ve Rudolf Virchow’un (1855) çalışmaları ile tezat oluşturuyordu. Hücre çekirdeğinin işlevi belirsiz olarak kaldı.
1876 ve 1878 yılları arasında , denizkestanesi yumurtalarının döllenmesi üzerine yayımladığı çeşitli çalışmalarında sperm çekirdeğinin oosit içine girerek çekirdeğiyle kaynaştığını gösterdi. Bireyin tek çekirdekli bir hücreden gelişebileceği bu çalışmalar ile ilk defa olarak önerilmiştir. Bu teori Ernst Haeckelin, bir türün tüm (phylogeny) embriyo gelişmesi sırasında tekrarlandığını ve bu süreçte ilk çekirdekli hücrenin de Monerula adı verilen yapısız öncül mukus kütlesinden (Urschleim) yeniden oluştuğu teorisi ile çelişiyordu. Bu nedenle döllenme için sperm çekirdeğinin gerekliliği uzun bir süre tartışılmıştır. Ancak Hertwig gözlemlerini amfibyumlar ve yumuşakçalar gibi diğer hayvan grupları üzerinde de doğruladı. de aynı sonuçlara bitkiler için ulaştı (1884). Bu çalışmalar hücre çekirdeğine kalıtımda önemli bir görev verilmesi fikrine yol açmıştır. 1873 yılında August Weismann kalıtımda ana ve baba eşey hücrelerinin eşdeğerde olduklarını koyutunu ileri sürdü. Hücre çekirdeğinin genetik bilgiyi taşıma işlevi ancak daha sonraları, mitoz bölünmenin keşfinden ve Mendel yasasının 20. yüzyılın başlarında tekrar bulunarak kalıtımda kromozom teorisinin oluşturulmasından sonra açığa kavuşmuştur.
Kaynakça
- ^ Harris, H (1999). The Birth of the Cell. New Haven: Yale University Press.
- ^ Brown, Robert (1866). "On the Organs and Mode of Fecundation of Orchidex and Asclepiadea". Miscellaneous Botanical Works. Cilt I. ss. 511-514.
- ^ a b Cremer, Thomas (1985). Von der Zellenlehre zur Chromosomentheorie. Berlin, Heidelberg, New York, Tokyo: Springer Verlag. . Çevrimiçi: here 11 Ekim 2007 tarihinde Wayback Machine sitesinde .
Wikimedia Commons'ta Hücre çekirdeği ile ilgili ortam dosyaları bulunmaktadır. |
wikipedia, wiki, viki, vikipedia, oku, kitap, kütüphane, kütübhane, ara, ara bul, bul, herşey, ne arasanız burada,hikayeler, makale, kitaplar, öğren, wiki, bilgi, tarih, yukle, izle, telefon için, turk, türk, türkçe, turkce, nasıl yapılır, ne demek, nasıl, yapmak, yapılır, indir, ücretsiz, ücretsiz indir, bedava, bedava indir, mp3, video, mp4, 3gp, jpg, jpeg, gif, png, resim, müzik, şarkı, film, film, oyun, oyunlar, mobil, cep telefonu, telefon, android, ios, apple, samsung, iphone, xiomi, xiaomi, redmi, honor, oppo, nokia, sonya, mi, pc, web, computer, bilgisayar
Hucre cekirdegi ya da nukleus okaryot hucrelerin hepsinde bulunan zarla kapli bir organeldir Hucrenin genetik bilgilerinin cogu hucre cekirdeginin icinde katli uzun dogrusal DNA molekulleri ile histon gibi bircok proteinin bir araya gelerek olusturdugu kromozomlarda bulunur Bu kromozomlarin icindeki genler hucrenin cekirdek genomunu olusturur Hucre cekirdeginin islevi bu genlerin butunlugunu devam ettirmek ve gen ekspresyonunu duzenleyerek hucre islevlerini kontrol altinda tutmaktir Cekirdegi cikarilan her hucre bir sure sonra olur DNA incelemesi icin mavi Hoechst boyasi ile boyanmis HeLa hucreleri Ortadaki ve sagdaki hucre interfaz safhasinda oldugundan cekirdeklerinin tamami boyalidir Soldaki hucre ise cekirdek bolunmesi mitoz surecindedir ve ayrilmis olan kromozomlar gozlemlenebilir Tipik bir hayvan hucresinde organeller 1 Cekirdekcik 2 Cekirdek 3 Ribozom 4 Vezikul 5 Granullu endoplazmik retikulum 6 Golgi aygiti 7 Hucre iskeleti 8 Granulsuz endoplazmik retikulum 9 Mitokondri 10 Koful 11 Sitoplazma 12 Lizozom 13 Sentriyol Cekirdegin ana yapi elemanlari organelin tamamini kaplayan cift katmanli bir zar olan ve icindekileri hucre sitoplazmasindan ayri tutan ile hucrenin tamamina destek saglayan hucre iskeletine benzer ve cekirdege mekanik destek saglayan ag yapisindaki Bircok molekulun cekirdek kilifindan gecememesi nedeniyle molekullerin hareketini saglamak icin gerekir Bu gozenekler cekirdek kilifinin her iki katmanini da gecer ve kucuk molekuller ile iyonlarin serbest dolasmasini saglayan bir kanal olustururlar Proteinler gibi daha buyuk molekullerin hareketi daha kontrolludur ve tasiyici proteinler tarafindan kolaylastirilan etkin bir tasima islemi gerektirir Gozenekler sayesinde olan hareket hem gen ekspresyonu hem de kromozom surekliligi icin gerekli oldugundan hucre islevi icin cok buyuk onem tasir Her ne kadar hucre cekirdegi icinde zarla kapli cisimler bulunmasa da icindekiler ayni yapida degildir ve ozgun proteinler RNA molekulleri ve DNA kumeleri gibi daha kucuk cisimler bulunur Bu cisimlerin icinde en cok bilineni ribozomlarin birlesmesinde gorev alan cekirdekciktir Ribozomlar cekirdekte uretildikten sonra sitoplazmaya tasinir ve orada mRNA yi donustururler TarihceHucre cekirdegi bulunan ilk organeldir ve 1802 de Franz Bauer tarafindan tanimlanmistir Daha sonra 1831 yilinda Iskocyali botanikci Robert Brown tarafindan Linnean Society of London da yapilan bir konusmada daha ayrintili olarak tanimlanmistir Mikroskopla orkideleri inceleyen Brown cicegin dis katmanlarindaki hucrelerde gozlemledigi donuk alana areola ya da nukleus cekirdek adini vermistir Ancak olasi bir islev onermemistir 1838 yilinda Matthias Schleiden hucre cekirdeginin hucrelerin olusmasinda rol aldigini onererek hucre kurucu anlamina gelen sitoblast adini kullanmaya basladi Sitoblastlarin etrafinda yeni hucrelerin biriktigini gozlemledigine inandi Hucrelerin bolunerek cogaldigini gostermis olan ve pek cok hucre tipinde cekirdek olmadigina inanan Franz Meyen bu goruse siddetle karsi cikiyordu Hucrelerin sitoblast ya da baska yolla bastan olusmasi dusuncesi hucrelerin yalnizca hucreler meydana geldigi paradigmasini Omnis cellula e cellula yayan Robert Remak 1852 ve Rudolf Virchow un 1855 calismalari ile tezat olusturuyordu Hucre cekirdeginin islevi belirsiz olarak kaldi 1876 ve 1878 yillari arasinda denizkestanesi yumurtalarinin dollenmesi uzerine yayimladigi cesitli calismalarinda sperm cekirdeginin oosit icine girerek cekirdegiyle kaynastigini gosterdi Bireyin tek cekirdekli bir hucreden gelisebilecegi bu calismalar ile ilk defa olarak onerilmistir Bu teori Ernst Haeckelin bir turun tum phylogeny embriyo gelismesi sirasinda tekrarlandigini ve bu surecte ilk cekirdekli hucrenin de Monerula adi verilen yapisiz oncul mukus kutlesinden Urschleim yeniden olustugu teorisi ile celisiyordu Bu nedenle dollenme icin sperm cekirdeginin gerekliligi uzun bir sure tartisilmistir Ancak Hertwig gozlemlerini amfibyumlar ve yumusakcalar gibi diger hayvan gruplari uzerinde de dogruladi de ayni sonuclara bitkiler icin ulasti 1884 Bu calismalar hucre cekirdegine kalitimda onemli bir gorev verilmesi fikrine yol acmistir 1873 yilinda August Weismann kalitimda ana ve baba esey hucrelerinin esdegerde olduklarini koyutunu ileri surdu Hucre cekirdeginin genetik bilgiyi tasima islevi ancak daha sonralari mitoz bolunmenin kesfinden ve Mendel yasasinin 20 yuzyilin baslarinda tekrar bulunarak kalitimda kromozom teorisinin olusturulmasindan sonra aciga kavusmustur Kaynakca Harris H 1999 The Birth of the Cell New Haven Yale University Press Brown Robert 1866 On the Organs and Mode of Fecundation of Orchidex and Asclepiadea Miscellaneous Botanical Works Cilt I ss 511 514 a b Cremer Thomas 1985 Von der Zellenlehre zur Chromosomentheorie Berlin Heidelberg New York Tokyo Springer Verlag ISBN 3 540 13987 7 Cevrimici here 11 Ekim 2007 tarihinde Wayback Machine sitesinde Wikimedia Commons ta Hucre cekirdegi ile ilgili ortam dosyalari bulunmaktadir