Bu madde, uygun değildir.Nisan 2011) ( |
Bu maddedeki bilgilerin için ek kaynaklar gerekli.Aralık 2020) () ( |
Dîvân-ı Hümâyun (Osmanlı Türkçesi: ديوان همايون), Osmanlı İmparatorluğu'nda 15. yüzyıl ortalarından 17. yüzyılın yarısına kadar en önemli yüksek karar organı. İmparatorluğun yıkılışına kadar varlığını korusa da 17. yüzyıldan sonra önemini kaybetmiş ve 19. yüzyılda II. Mahmud'un teşkilat reformuyla kabine sistemine geçilerek Divan-ı Hümayun sembolik hale gelmiştir. Sadrazam, kubbealtı vezirleri, Rumeli beylerbeyi, Rumeli ve Anadolu kazaskerleri, Rumeli ve Anadolu defterdarları, nişancı ve vezirlik rütbesine sahip olan yeniçeri ağası ve kaptan-ı derya'da divanın asli üyeleri arasında yer alırdı.
Başlangıçta bir devlet dairesi olan divan, İran devlet geleneğinin de etkisiyle sonradan kurul biçimine dönüşmüştür. Devleti işlerinin görüşüldüğü asıl divan, Divan-ı Humayun haricinde, toplanış yerine ve amacına göre farklı isimler almıştır. Bunlar:
- Ayak Divanı: Olağanüstü haller karşısında padişahın katıldığı divan toplantısı.
- Galebe Divanı: Yabancı ülke elçileri kabul edilir.
- Sefer Divanı: Vezir-i Azam sefere çıkarken toplanır.
- At Divanı: Sefer sırasında at üzerinde yapılır.
- Ulufe Divanı: Yeniçeri maaşları için toplanır.
- İkindi Divanı: Sadrazam konağında Divan-ı Hümayun’da yarım kalan işleri tamamlamak içindir.
Divan-ı Hümayun
Osmanlı İmparatorluğu'nda, padişah sarayında toplanan ve şimdiki Bakanlar kurulu gibi memleketin önemli işlerini gören, bu arada müracaat dilekçelerini de kabul ederek bir çeşit yüksek mahkeme vazifesi de gören kurumdur. Dîvân-ı Hümâyûn, Topkapı Sarayındaki Kubbealtı dairesinde toplanırdı. Kuruluşu, Orhan Gazi dönemindedir. Devletin ilk zamanlarında devlet işleri ya doğrudan doğruya padişahlar tarafından ya da sadrazamlar tarafından görülürdü. İstanbul'un alınmasından sonra, devlet işlerinin çoğalması, böyle bir divanın kurulmasını gerekli kılmıştır.
Osmanlı Devleti'nin merkez teşkilâtının üç büyük temel unsurundan biri de, Dîvân-ı Hümâyûn ve kalemleridir. Diğerleri Bâb-ı âsafî ve kalemleri ile Bâb-ı defterî ve kalemlerinden meydana gelmektedir. Dîvân-ı Hümâyûnda, imparatorluğa ait siyasi, idari, askerî, örfî, şer’î, adlî ve malî işler, şikâyet ve davalar görüşülüp, ilgililer tarafından tetkik edildikten sonra, bir karara bağlanırdı. Dîvân, hangi dil ve millete mensup olursa olsun, her sınıf halka, kadın erkek herkese açıktı. Devletin idari, siyasi ve örfî işleri doğrudan doğruya; diğerleri, bir müracaat, bir itiraz veya bir lüzum üzerine tetkik edilirdi. Memleketin herhangi bir yerinde haksızlığa uğrayan, zulüm gören veya mahallî kadılarca haklarında yanlış hüküm verildiğini iddia edenler, vakıf mütevellîlerinin haksız muamelelerine uğrayanlar, idari veya askerî âmirlerden şikâyeti olan herkes ve diğer davacılar Dîvân-ı Hümâyûna bizzat başvururlardı. Bütün davalar burada tarafsızlıkla görülürdü. Ayrıca, harp ve sulh gibi kararlar dîvânca verildiği gibi, bütün mühim devlet işleri de burada müzakere edilir ve neticelendirilirdi. Dîvânda bitmeyen veya padişaha arza muhtaç olmayan gerek resmî ve gerek hususî işler, padişahın mutlak vekili olan veziriâzamın İkindi Dîvânı'nda müzâkere edilir ve karara bağlanırdı.
Dîvân-ı Hümâyûn, mutad toplantılarından başka, kapıkulu askerlerine ulûfe dağıtımı için üç ayda bir fevkalâde olarak toplanırdı. Gelen yabancı elçiler de, bu vesile ile sadrazamla görüşürler ve daha sonra padişahın huzuruna çıkarlardı. Buna, Galebe Dîvânı denirdi. Padişahın, teb'asıyla ve bilhassa askerî sınıflarla aracısız olarak görüşmesi gayesiyle, tahtın, Bâbüssaâde denilen, sarayın üçüncü kapısı önünde kurulması suretiyle akdedilen olağanüstü toplantılara ise, Ayak Dîvânı denirdi. Ayak dîvânları, ekseriya ihtilal veya karışıklık zamanlarında olurdu. Hükümdar, burada halkla veya askerle doğrudan doğruya temas eder, dertlerini dinlerdi. Ayak Dîvânının, mühim ve acele işleri müzakeresi ve derhal bir karara varılması için, hükümdarın veya serdâr-ı ekremin başkanlığında, saray dışında ve mesela sefer zamanlarında ordunun bulunduğu yerde toplandığı da olurdu. Bu sırada müzakerelere, yalnız devlet adamları ve tecrübeli komutanlar katılırdı.
Fatih devrine kadar, dîvâna bizzat padişahlar başkanlık ederlerdi. Daha sonra padişah adına veziriâzamlar (Baş Sadrazamlar) başkanlık etmişlerdir. Padişah nerede bulunursa, dîvân orada toplanırdı. Yalnız veziriâzam seferde bulunurken, büyük dîvân onun başkanlığında toplanırdı. Fatih zamanında da dîvân her gün toplanmakta olup, haftada dört gün padişahın huzuruna arza girilirdi. Dîvân-ı Hümâyûn toplantıları, 16. yüzyıldan sonra haftada dört güne inmiştir. Tarihçi Gelibolulu Mustafa Âli’nin yazdığına göre, Üçüncü Murad Han zamanına kadar, haftada dört gün dîvân toplanır ve bu dîvân toplantılarından sonra dört defâ da arza girilirken, dört defa arza girmek çok görüldüğünden, arz günleri, ikiye indirilmiştir.
Toplantı, Cumartesi, Pazar, Pazartesi ve Salı günleri yapılırdı. Bu dört günde, Dîvân-ı Hümâyûn üyeleri, saraya gelip işlere bakarlardı. Pazar ve Salı günleri müzakerelerden sonra veziriâzam ile diğer vezirler, kazaskerler ve defterdarlar, Arz Odası'nda padişahın huzuruna kabul olunarak, dîvân işleri hakkında her biri ayrı ayrı izahat verirdi. Dîvân heyetine, vezir rütbesinde olmadıkça, Yeniçeri Ağası katılamazdı. Vezir olmayan Yeniçeri Ağası, arz günlerinde dîvân üyelerinden önce arza girip, Yeniçeri Ocağına dair söyleyeceğini söyler, sonra maiyetiyle beraber, ağa kapısına girerdi. Dördüncü Mehmed’in padişahlığı ve Fazıl Ahmed Paşanın sadrazamlığı zamanında, evvelâ Avusturya (II. Viyana Kuşatması) ve sonra Leh seferleri dolayısıyla padişah Edirne’de bulunduğundan, dîvân müzakerelerini, yalnız arz günlerine inhisar ettirerek, haftada iki gün, yani Pazar ve Salı günleri toplanması kararlaştırılmıştı. Padişah, 1677’de İstanbul’a gelince, yine aynı surette haftada iki gün olarak devamı emredilmişti. Bu durumda devlet işleri, yavaş yavaş sadrazamların İkindi Dîvânı'na yükletilmiş oluyordu. İkinci Ahmed’in saltanatının son senelerinde, haftada iki gün toplanan dîvânın azlığı ve iş sahiplerinin mağduriyeti göz önüne alınarak, bu hükümdarın emriyle, dîvân toplantıları yine haftada dört gün olmuştu.
Dîvân toplantılarının, 18. yüzyıl başlarında, Üçüncü Ahmed Han zamanında, haftada ikiye ve sonra bire indiği görülmektedir. Daha sonraki devirlerde dîvân toplantıları, büsbütün terk edilerek işlerin halli sadrazam dîvânına bırakılıp, padişahların iradeleri alınmak için, hükümdara telhisçi gönderilmek suretiyle, Paşa Kapısı'nda görülür olmuş ve dîvân akdi üç ayda bir, kapıkulu ocaklarına maaş verme ve yabancı elçi kabulü şekline dönüşmüştür.
Dîvân-ı Hümâyûnun Topkapı Sarayı'nda Kubbealtı denilen binasını, Kanuni Sultan Süleyman zamanında veziriâzam Damat İbrahim Paşa yaptırmıştır. Bundan evvel, sonradan Eski Dîvânhâne denilen başka bir dîvân toplantısı yeri bulunmaktaydı. Dîvân-ı Hümâyûn binası, ikinci yer veya alay meydanı denilen orta kapı ile Bâbüssaâde arasındaki sahada sol kısımdadır. Kubbealtı veya Dîvân-ı Hümâyûn binası, esas itibarıyla, üç kubbe altındadır. Bu üç kubbeden birisi, dîvân üyelerinin toplandığı müzakere salonudur. Burada, üyelerin oturacağı yerler bellidir. Bu salonda veziriâzam ile diğer vezirlerin oturdukları yerin üstünde, padişahların dîvân toplantılarını gizlice dinledikleri “Kasr-ı Adl” denilen kafes pencereli yer bulunmaktadır.
Dîvân-ı Hümâyûn, 18. yüzyıldan sonra önemini kaybetmesine rağmen, büsbütün ortadan kaldırılmayarak, imparatorluğun sonuna kadar muhafaza edilmiştir.
Dîvân-ı Hümâyûn Üyeleri
Kubbealtı vezirleri
Veziriâzamdan sonra gelen diğer vezirler ikinci vezir, üçüncü vezir, dördüncü vezir vb. şekilde adlandırılırdı ve sayıları yediye kadar çıkabilirdi. Dîvân müzakerelerinde ve siyasi herhangi bir işin halinde de tecrübeli devlet adamları olan bu kubbe vezirlerinin fikirlerinden istifade edilirdi.
On yedinci yüzyılın başlarından itibaren defterdar, nişancı ve kaptan paşaların vezirlikleriyle beraber, vezirlerin adedi artmıştır. Hatta bazı beylerbeyliklere tayin edilen kişilere de vezirlik rütbesi verilmiştir.
Defterdarlar
Fatih Kanunnâmesi’ne göre defterdar, padişahın malının vekilidir. Defterdarlık teşkilâtına “Bâb-ı Defterî” de denilir. Başdefterdardan sonra Anadolu malî işlerini görmek için Anadolu Defterdarı geliyordu. Yavuz Sultan Selim devrinde, buraların malî işlerini görmek üzere, Halep’te bir defterdarlık daha kuruldu. Fakat bu, devlet merkezinde değildi. On altıncı yüzyıl ortalarında, devlet merkezinde, Şıkk-ı Sânî adı ile bir defterdarlık daha kurulmuştur. Bu şekilde Başdefterdar, Anadolu Defterdarı ve Şıkk-ı Sânî isimlerinde üç defterdarlık olmuştur.
Dîvân-ı hümâyûn, sabah erkenden toplanır ve kuşluk zamanına ve bazen de öğleye kadar devam ederdi. Dîvân-ı hümâyûna gelecek olan devlet adamları, sabah namazını çoğu zaman Ayasofya Camii'nde kılar, Yeniçeri ocağı ile süvari bölük ağaları ve bir miktar yeniçeri, sarayın Bâb-ı Hümâyûn denilen ve Ayasofya Camii'ne bakan kapısı önünde iki sıra üzerine dizilirler, dîvân erkânı, namazdan sonra buradaki yerlerini alırlardı. Bu sırada duacı dua ettikten sonra Bâb-ı Hümâyûn kapıcıları, kapıları açarlardı. Dîvân-ı hümâyûnda, dîvân üyelerinden başka Reis-ül Küttab, çavuşbaşı, kapıcılar kethüdası, büyük ve küçük tezkireciler ve tercümanlar hizmet görürlerdi. Dîvânda nişancı, tuğra çekilmesi lâzım gelen ferman, berat, menşur gibi evraka tuğra çekerdi. Örfî işleri ise, veziriâzam kararlaştırırdı.
Sadaret Kethüdalığı
1835 yılında, Umûr-ı Mülkiye Nezareti ve 1837 yılında Dahiliye Nezareti olmuştur. Şimdiki içişleri bakanlığıdır.
Reis-ül Küttab
Reis-ül Küttab makamı oluşturulmadan evvel, bu makama ait görevleri Nişancı yürütmekteydi. Fakat imparatorluğun dış ilişkilerin gelişmesiyle birlikte 17. yüzyılda Nişancı'nın vazifelerini üstlenir şekilde Reis-ül Küttab makamı oluşturuldu. 1836 yılında, Umur-ı Hâriciye Nezareti olmuştur. Bu makam günümüzdeki Dışişleri Bakanı'na denk düşen görevleri yürütmekteydi.
Çavuşbaşılık
1836 yılında, Deâvî Nezareti ve 1870 yılında Adliye Nezareti olmuştur.
Yeniçeri Ağalığı
1826 yılında Seraskerlik, 1908 yılında Harbiye Nezareti olmuştur. Osmanlı Devleti'nin askeri işlerinden sorumludur. Bugünkü genelkurmay başkanı hükmündedir.
Kaptan-ı Deryâlık
1878’den sonra, Bahriye Nezareti olmuştur. Osmanlı Devleti'nin her türlü deniz işlerine bakardı. Deniz yoluyla fethedilen yerlerin kayıtlarını tutardı.
Daha sonraları kabineye, Şeyhülislâm da dâhil edilmiştir.
Divân-ı Hümâyûn Kalemleri
Dîvân-ı hümâyûnda Reis-ül Küttablık ile onun maiyeti olan beylikçinin nezaretleri altında, Dîvân-ı hümâyûn kalemleri bulunmaktaydı.
Amedî Kalemi
Reis-ül Küttab'ın hususî kalemi olup, aynı zamanda, bütün dış işleriyle meşgul olur ve sadrazamlıkla sarayın irtibatını sağlardı. Padişahın kendisine sadrazam tarafından yazılacak tahrir, telhis ile yabancı devletlerle yapılacak antlaşmalara dair ahidnâme ve musâlahanâme (antlaşma, sözleşme vb.) suretleri, sadrazam tarafından yabancı devletlere gönderilen mektup müsveddeleri ve protokoller, elçi, konsolos, tercüman ve yabancı tüccarlara ait yazışmalar, burada yazılır ve bu kalemde saklanırdı.
Beylikçi(Divân Kalemi)
Dîvânda müzakere olunup karara bağlanan işlerin, gereken yerlere havalesi ve dîvân sicillerinin tutulmasıyla vazifeliydi. Ferman ve beratlar burada yazılırdı. Beylikçi, yazı işlerinden dolayı Reis-ül Küttab'ın emri altında bulunurdu.
Tahvil Kalemi
Bu kaleme, Nişan Kalemi veya Kese Kalemi de denilmektedir. Vezir, beylerbeyi, sancakbeyi beratlarıyla, vilayet kadılarının beratları, zeamet ve tımarların kayıtları hep burada tutulurdu.
Rüûs Kalemi
Genellikle küçük berat olarak tarif edilir. Vezir, beylerbeyi, sancakbeyi ve vilayet kadısı derecesine çıkmış, ilmiye sınıfı hariç olmak üzere, bütün devlet memuriyetlerine intisab edenlerin (girenlerin) veya kendilerine evkaftan vazife verilenlerin muameleleriyle meşgul olur ve kayıtlarını tutardı. Tahvil ve Rüûs kalemleri, bugünkü özlük işlerinin görevini yaparlardı.
Teşrifâtçılık Kalemi
Dîvân-ı hümâyûndaki mühim vazifelerden biri de teşrifatçılık idi. Gerek sarayda ve Dîvân-ı hümâyûnda, gerekse sadrazam konağında yapılan merasimlerde, elindeki defter gereğince protokolü tatbik ederdi. Teşrifât, resmî günlerde devlet rical ve memurlarının bulunacakları sıra ve sınıflar demektir. Arapça teşrifin çoğuludur. Günümüzde protokol olarak kullanılmaktadır. Bu işi yapana, teşrifâtçı, teşrifâti veya teşrifâtî-i dîvân-ı hümâyûn denirdi.
Vak'anüvislik Kalemi
İsmiyle resmî bir memuriyet ve kalemin kuruluşu, 18. yüzyıl başında ortaya çıkar. Bu kalem, devlet işlerine ait, verilen vesikaları tetkik ve kaydederdi. İlk meşhur vakanüvis tarihçi, Mustafa Nâimâ Efendidir.
Mühimme Odası Kalemi
1797 tarihinde çıkan nizamnâmeyle, dîvân veya beylikçi kalemlerindeki Mühimme Nüvislerin (yazanların), bir yerde çalışmaları için Mühimme Odası veya Mühimme Kalemi kurulmuştur.
Dîvân-ı hümâyûn kalemlerinin şeflerine Hâcegân ve bir kalemin en kıdemli memuruna Halîfe denirdi.
Mühimme Defterleri
Dîvân-ı hümâyûnun muntazaman toplandığı zamanlarda her dîvân toplantısında görüşülen siyasi, içtimaî, malî, idari ve örfî kararların kayıtlarını ihtiva eden defterlere “mühimme defterleri” denirdi. Dîvân toplantılarında zabıt tutma usulü olmayıp, görüşülen işin neticesi, yani karar sureti, dîvân kâtipleri tarafından kaleme alınırdı. Bu karar suretini daha sonra Reis-ül Küttab gözden geçirip tashih eder ve daha sonra icab eden yere yazılır ve en son olarak nişancı tarafından, hüküm veya fermanın tuğrası çekilirdi. Dîvân-ı hümâyûn işlerinin Bâbıâlî’ye nakli sırasında, mühimme defterleri de, oraya taşınmıştır. Elde mevcut mühimme defterleri, 16. yüzyıl ortalarından başlamaktadır.
Mühimme defterleri
Mühimme defterleri de birkaç çeşittir. Biri normal dîvân görüşmelerine ait olan defterlerdir. Diğer bir de “Mektûm Mühimme Defteri” olup, adından da anlaşılacağı üzere, gizli yazılan hüküm ve fermanlarını içerir. Bunlardan elde mevcut olanlar, 18. yüzyıldan başlamaktadır. Savaş zamanlarında lâzım olan defterler, sadrazam ve serdâr-ı ekremle (başkomutan) beraber sefere gönderildiğinden, seferdeki görüşmelere ait tutulan mühimme defterlerine Ordu Mühimmesi denilmektedir. Sadrazamın seferde bulunması dolayısıyla, devlet merkezinde Rikab-ı Hümâyûn (Sadaret) Kaymakamının başkanlığı altında toplanan dîvân veya meclisteki görüşmelere ait tutulan defterlere, “Rikab Mühimmesi” ismi verilmiştir.
Ahkâm defterleri
Bazen bir eyalete ve bazen muhtelif eyaletlere ait olarak tutulmuşlardır. Bu defterlerde valilere, kadılara ve saireye hitaben yazılan hükümler bulunmaktadır. Aynı zamanda mühimme defterini tutan kişi de bu defteri tutan kişi aynıdır. İkisini de nişancı tutar ve defterdar belli aralıklarla kontrol eder.
Tahvil defterleri
Bu defterlerin pek çok çeşitleri vardır. Tahvil muameleleri, sadrazamın emrini müteakip en son olarak yapılırdı.
Rüûs defterleri
Rüûs, genellikle, küçük memuriyet, vazife veya mültezimlere o işin verildiğini gösteren tayin vesikası olarak, küçük berat şeklinde tarif edilmektedir. On altıncı yüzyıl rüûs defterlerinde, büyük memuriyetlere ait beratlar da bulunmaktadır. Rüûs defterlerinin kadı, mukâtaât, rikab, vakıf, müderrislik ve zeamet rüûsu gibi çeşitleri bulunmaktadır.
Bu belli başlı defterlerin dışında, pek çok Dîvân-ı hümâyûn defteri de bulunmaktadır.
Ayrıca: divan-ı mezalim önemli ağır siyasi suçlara başkanlığını yaptığı bu mahkemeler yapmaktadır. ayrıca halktan gelen şikayetleri de bizzat hükündarların başkanlık mezalim divanı bakardı. Aslında devlet hazinesinin büyük yardımcısı denilebilir.
Kaynakça
- ^ Ahmet Mumcu, TDV İslâm Ansiklopedisi, cilt: 9, sayfa: 430-432
- ^ Ortaylı, İlber (30 Ocak 2014). Osmanlı Sarayında Hayat. Işık Yayıncılık Ticaret. s. 82. ISBN . 29 Nisan 2022 tarihinde kaynağından . Erişim tarihi: 29 Nisan 2022.
Dış bağlantılar
- Uzunçarşılı, İsmail Hakkı, 1988 (3. Baskı) Osmanlı Devletinin Merkez ve Bahriye Teşkilâtı Ankara: Türk Tarih Kurumu Yayınları VIII. Dizi 1988 (3.Baskı)
wikipedia, wiki, viki, vikipedia, oku, kitap, kütüphane, kütübhane, ara, ara bul, bul, herşey, ne arasanız burada,hikayeler, makale, kitaplar, öğren, wiki, bilgi, tarih, yukle, izle, telefon için, turk, türk, türkçe, turkce, nasıl yapılır, ne demek, nasıl, yapmak, yapılır, indir, ücretsiz, ücretsiz indir, bedava, bedava indir, mp3, video, mp4, 3gp, jpg, jpeg, gif, png, resim, müzik, şarkı, film, film, oyun, oyunlar, mobil, cep telefonu, telefon, android, ios, apple, samsung, iphone, xiomi, xiaomi, redmi, honor, oppo, nokia, sonya, mi, pc, web, computer, bilgisayar
Bu madde Vikipedi bicem el kitabina uygun degildir Maddeyi Vikipedi standartlarina uygun bicimde duzenleyerek Vikipedi ye katkida bulunabilirsiniz Gerekli duzenleme yapilmadan bu sablon kaldirilmamalidir Nisan 2011 Bu maddedeki bilgilerin dogrulanabilmesi icin ek kaynaklar gerekli Lutfen guvenilir kaynaklar ekleyerek maddenin gelistirilmesine yardimci olun Kaynaksiz icerik itiraz konusu olabilir ve kaldirilabilir Kaynak ara Divan i Humayun haber gazete kitap akademik JSTOR Aralik 2020 Bu sablonun nasil ve ne zaman kaldirilmasi gerektigini ogrenin Divan i Humayun Osmanli Turkcesi ديوان همايون Osmanli Imparatorlugu nda 15 yuzyil ortalarindan 17 yuzyilin yarisina kadar en onemli yuksek karar organi Imparatorlugun yikilisina kadar varligini korusa da 17 yuzyildan sonra onemini kaybetmis ve 19 yuzyilda II Mahmud un teskilat reformuyla kabine sistemine gecilerek Divan i Humayun sembolik hale gelmistir Sadrazam kubbealti vezirleri Rumeli beylerbeyi Rumeli ve Anadolu kazaskerleri Rumeli ve Anadolu defterdarlari nisanci ve vezirlik rutbesine sahip olan yeniceri agasi ve kaptan i derya da divanin asli uyeleri arasinda yer alirdi Alay Bascavusu Sadaret Alayinda Inzibata Memur Cavusbasi Divan Cavuslari Amiri Adalet Bakani Beylikci Fermanlarin Yazildigi Kalemin Amiri Amedi Dis Isleri Ozel Kalemi Amiri Buyuk Tezkereci Bakanlik Ozel Kalemi Amiri Baslangicta bir devlet dairesi olan divan Iran devlet geleneginin de etkisiyle sonradan kurul bicimine donusmustur Devleti islerinin gorusuldugu asil divan Divan i Humayun haricinde toplanis yerine ve amacina gore farkli isimler almistir Bunlar Ayak Divani Olaganustu haller karsisinda padisahin katildigi divan toplantisi Galebe Divani Yabanci ulke elcileri kabul edilir Sefer Divani Vezir i Azam sefere cikarken toplanir At Divani Sefer sirasinda at uzerinde yapilir Ulufe Divani Yeniceri maaslari icin toplanir Ikindi Divani Sadrazam konaginda Divan i Humayun da yarim kalan isleri tamamlamak icindir Divan i HumayunOsmanli Imparatorlugu nda padisah sarayinda toplanan ve simdiki Bakanlar kurulu gibi memleketin onemli islerini goren bu arada muracaat dilekcelerini de kabul ederek bir cesit yuksek mahkeme vazifesi de goren kurumdur Divan i Humayun Topkapi Sarayindaki Kubbealti dairesinde toplanirdi Kurulusu Orhan Gazi donemindedir Devletin ilk zamanlarinda devlet isleri ya dogrudan dogruya padisahlar tarafindan ya da sadrazamlar tarafindan gorulurdu Istanbul un alinmasindan sonra devlet islerinin cogalmasi boyle bir divanin kurulmasini gerekli kilmistir Osmanli Devleti nin merkez teskilatinin uc buyuk temel unsurundan biri de Divan i Humayun ve kalemleridir Digerleri Bab i asafi ve kalemleri ile Bab i defteri ve kalemlerinden meydana gelmektedir Divan i Humayunda imparatorluga ait siyasi idari askeri orfi ser i adli ve mali isler sikayet ve davalar gorusulup ilgililer tarafindan tetkik edildikten sonra bir karara baglanirdi Divan hangi dil ve millete mensup olursa olsun her sinif halka kadin erkek herkese acikti Devletin idari siyasi ve orfi isleri dogrudan dogruya digerleri bir muracaat bir itiraz veya bir luzum uzerine tetkik edilirdi Memleketin herhangi bir yerinde haksizliga ugrayan zulum goren veya mahalli kadilarca haklarinda yanlis hukum verildigini iddia edenler vakif mutevellilerinin haksiz muamelelerine ugrayanlar idari veya askeri amirlerden sikayeti olan herkes ve diger davacilar Divan i Humayuna bizzat basvururlardi Butun davalar burada tarafsizlikla gorulurdu Ayrica harp ve sulh gibi kararlar divanca verildigi gibi butun muhim devlet isleri de burada muzakere edilir ve neticelendirilirdi Divanda bitmeyen veya padisaha arza muhtac olmayan gerek resmi ve gerek hususi isler padisahin mutlak vekili olan veziriazamin Ikindi Divani nda muzakere edilir ve karara baglanirdi Divan i Humayun mutad toplantilarindan baska kapikulu askerlerine ulufe dagitimi icin uc ayda bir fevkalade olarak toplanirdi Gelen yabanci elciler de bu vesile ile sadrazamla gorusurler ve daha sonra padisahin huzuruna cikarlardi Buna Galebe Divani denirdi Padisahin teb asiyla ve bilhassa askeri siniflarla aracisiz olarak gorusmesi gayesiyle tahtin Babussaade denilen sarayin ucuncu kapisi onunde kurulmasi suretiyle akdedilen olaganustu toplantilara ise Ayak Divani denirdi Ayak divanlari ekseriya ihtilal veya karisiklik zamanlarinda olurdu Hukumdar burada halkla veya askerle dogrudan dogruya temas eder dertlerini dinlerdi Ayak Divaninin muhim ve acele isleri muzakeresi ve derhal bir karara varilmasi icin hukumdarin veya serdar i ekremin baskanliginda saray disinda ve mesela sefer zamanlarinda ordunun bulundugu yerde toplandigi da olurdu Bu sirada muzakerelere yalniz devlet adamlari ve tecrubeli komutanlar katilirdi Fatih devrine kadar divana bizzat padisahlar baskanlik ederlerdi Daha sonra padisah adina veziriazamlar Bas Sadrazamlar baskanlik etmislerdir Padisah nerede bulunursa divan orada toplanirdi Yalniz veziriazam seferde bulunurken buyuk divan onun baskanliginda toplanirdi Fatih zamaninda da divan her gun toplanmakta olup haftada dort gun padisahin huzuruna arza girilirdi Divan i Humayun toplantilari 16 yuzyildan sonra haftada dort gune inmistir Tarihci Gelibolulu Mustafa Ali nin yazdigina gore Ucuncu Murad Han zamanina kadar haftada dort gun divan toplanir ve bu divan toplantilarindan sonra dort defa da arza girilirken dort defa arza girmek cok goruldugunden arz gunleri ikiye indirilmistir Toplanti Cumartesi Pazar Pazartesi ve Sali gunleri yapilirdi Bu dort gunde Divan i Humayun uyeleri saraya gelip islere bakarlardi Pazar ve Sali gunleri muzakerelerden sonra veziriazam ile diger vezirler kazaskerler ve defterdarlar Arz Odasi nda padisahin huzuruna kabul olunarak divan isleri hakkinda her biri ayri ayri izahat verirdi Divan heyetine vezir rutbesinde olmadikca Yeniceri Agasi katilamazdi Vezir olmayan Yeniceri Agasi arz gunlerinde divan uyelerinden once arza girip Yeniceri Ocagina dair soyleyecegini soyler sonra maiyetiyle beraber aga kapisina girerdi Dorduncu Mehmed in padisahligi ve Fazil Ahmed Pasanin sadrazamligi zamaninda evvela Avusturya II Viyana Kusatmasi ve sonra Leh seferleri dolayisiyla padisah Edirne de bulundugundan divan muzakerelerini yalniz arz gunlerine inhisar ettirerek haftada iki gun yani Pazar ve Sali gunleri toplanmasi kararlastirilmisti Padisah 1677 de Istanbul a gelince yine ayni surette haftada iki gun olarak devami emredilmisti Bu durumda devlet isleri yavas yavas sadrazamlarin Ikindi Divani na yukletilmis oluyordu Ikinci Ahmed in saltanatinin son senelerinde haftada iki gun toplanan divanin azligi ve is sahiplerinin magduriyeti goz onune alinarak bu hukumdarin emriyle divan toplantilari yine haftada dort gun olmustu Divan toplantilarinin 18 yuzyil baslarinda Ucuncu Ahmed Han zamaninda haftada ikiye ve sonra bire indigi gorulmektedir Daha sonraki devirlerde divan toplantilari busbutun terk edilerek islerin halli sadrazam divanina birakilip padisahlarin iradeleri alinmak icin hukumdara telhisci gonderilmek suretiyle Pasa Kapisi nda gorulur olmus ve divan akdi uc ayda bir kapikulu ocaklarina maas verme ve yabanci elci kabulu sekline donusmustur Divan i Humayunun Topkapi Sarayi nda Kubbealti denilen binasini Kanuni Sultan Suleyman zamaninda veziriazam Damat Ibrahim Pasa yaptirmistir Bundan evvel sonradan Eski Divanhane denilen baska bir divan toplantisi yeri bulunmaktaydi Divan i Humayun binasi ikinci yer veya alay meydani denilen orta kapi ile Babussaade arasindaki sahada sol kisimdadir Kubbealti veya Divan i Humayun binasi esas itibariyla uc kubbe altindadir Bu uc kubbeden birisi divan uyelerinin toplandigi muzakere salonudur Burada uyelerin oturacagi yerler bellidir Bu salonda veziriazam ile diger vezirlerin oturduklari yerin ustunde padisahlarin divan toplantilarini gizlice dinledikleri Kasr i Adl denilen kafes pencereli yer bulunmaktadir Divan i Humayun 18 yuzyildan sonra onemini kaybetmesine ragmen busbutun ortadan kaldirilmayarak imparatorlugun sonuna kadar muhafaza edilmistir Babiali Tercumani Sadrazamla Elciler Arasinda Tercumanlik Eden Avrupali Sefir Avrupali bir Elci Tipi Reis ul Kuttab Dis Isleri Bakani Buhara Sefiri Buharali Elci Ic Agasi Sadaret Dairesinin Ic Hizmetlerine MemurDivan i Humayun UyeleriKubbealti vezirleri Veziriazamdan sonra gelen diger vezirler ikinci vezir ucuncu vezir dorduncu vezir vb sekilde adlandirilirdi ve sayilari yediye kadar cikabilirdi Divan muzakerelerinde ve siyasi herhangi bir isin halinde de tecrubeli devlet adamlari olan bu kubbe vezirlerinin fikirlerinden istifade edilirdi On yedinci yuzyilin baslarindan itibaren defterdar nisanci ve kaptan pasalarin vezirlikleriyle beraber vezirlerin adedi artmistir Hatta bazi beylerbeyliklere tayin edilen kisilere de vezirlik rutbesi verilmistir Bas Muhzir Sadaret Dairesi Muhafizi Mekke Kadisi Mekke Bas Hakimi Rumeli Kazaskeri Rumelideki Kadilarin Amiri Nakib ul esraf Peygamber Soyundan Olanlarin Basi Istanbul Kadisi Istanbul Bas HakimiDefterdarlar Fatih Kanunnamesi ne gore defterdar padisahin malinin vekilidir Defterdarlik teskilatina Bab i Defteri de denilir Basdefterdardan sonra Anadolu mali islerini gormek icin Anadolu Defterdari geliyordu Yavuz Sultan Selim devrinde buralarin mali islerini gormek uzere Halep te bir defterdarlik daha kuruldu Fakat bu devlet merkezinde degildi On altinci yuzyil ortalarinda devlet merkezinde Sikk i Sani adi ile bir defterdarlik daha kurulmustur Bu sekilde Basdefterdar Anadolu Defterdari ve Sikk i Sani isimlerinde uc defterdarlik olmustur Bascuhadar Sadrazamin Giyeceklerini Muhafaza Edip Tasiyan Defter Emini Devlet Arazi Kayit Defterlerinin Muhafizi Nisanci Devlet Bakani Darbhane Emini Darbhanenin Amiri Ic Agasi Sadaret Dairesinin Ic Hizmetlerine Memur Divan i humayun sabah erkenden toplanir ve kusluk zamanina ve bazen de ogleye kadar devam ederdi Divan i humayuna gelecek olan devlet adamlari sabah namazini cogu zaman Ayasofya Camii nde kilar Yeniceri ocagi ile suvari boluk agalari ve bir miktar yeniceri sarayin Bab i Humayun denilen ve Ayasofya Camii ne bakan kapisi onunde iki sira uzerine dizilirler divan erkani namazdan sonra buradaki yerlerini alirlardi Bu sirada duaci dua ettikten sonra Bab i Humayun kapicilari kapilari acarlardi Divan i humayunda divan uyelerinden baska Reis ul Kuttab cavusbasi kapicilar kethudasi buyuk ve kucuk tezkireciler ve tercumanlar hizmet gorurlerdi Divanda nisanci tugra cekilmesi lazim gelen ferman berat mensur gibi evraka tugra cekerdi Orfi isleri ise veziriazam kararlastirirdi Bas Tesrifatci Protokol Amiri Devlet Kethudasi Basbakan Yardimcisi ve Ic Isleri Bakani Tesrifatci Protokol Amiri Hil at Giyen Memurlar Mukafaten Hususi Elbise Giydirilen MemurlarSadaret Kethudaligi 1835 yilinda Umur i Mulkiye Nezareti ve 1837 yilinda Dahiliye Nezareti olmustur Simdiki icisleri bakanligidir Reis ul Kuttab Reis ul Kuttab makami olusturulmadan evvel bu makama ait gorevleri Nisanci yurutmekteydi Fakat imparatorlugun dis iliskilerin gelismesiyle birlikte 17 yuzyilda Nisanci nin vazifelerini ustlenir sekilde Reis ul Kuttab makami olusturuldu 1836 yilinda Umur i Hariciye Nezareti olmustur Bu makam gunumuzdeki Disisleri Bakani na denk dusen gorevleri yurutmekteydi Cavusbasilik 1836 yilinda Deavi Nezareti ve 1870 yilinda Adliye Nezareti olmustur Yeniceri Agaligi 1826 yilinda Seraskerlik 1908 yilinda Harbiye Nezareti olmustur Osmanli Devleti nin askeri islerinden sorumludur Bugunku genelkurmay baskani hukmundedir Kaptan i Deryalik 1878 den sonra Bahriye Nezareti olmustur Osmanli Devleti nin her turlu deniz islerine bakardi Deniz yoluyla fethedilen yerlerin kayitlarini tutardi Kazasker Kadilarin Amiri ve Hukumet Azasi Kaptan i Derya Deniz Kuvvetleri Baskumandani Cuhadar Vezir Saraylarinda Dis Hizmet Erbabindan Daha sonralari kabineye Seyhulislam da dahil edilmistir Divan i Humayun KalemleriDivan i humayunda Reis ul Kuttablik ile onun maiyeti olan beylikcinin nezaretleri altinda Divan i humayun kalemleri bulunmaktaydi Amedi Kalemi Reis ul Kuttab in hususi kalemi olup ayni zamanda butun dis isleriyle mesgul olur ve sadrazamlikla sarayin irtibatini saglardi Padisahin kendisine sadrazam tarafindan yazilacak tahrir telhis ile yabanci devletlerle yapilacak antlasmalara dair ahidname ve musalahaname antlasma sozlesme vb suretleri sadrazam tarafindan yabanci devletlere gonderilen mektup musveddeleri ve protokoller elci konsolos tercuman ve yabanci tuccarlara ait yazismalar burada yazilir ve bu kalemde saklanirdi Beylikci Divan Kalemi Divanda muzakere olunup karara baglanan islerin gereken yerlere havalesi ve divan sicillerinin tutulmasiyla vazifeliydi Ferman ve beratlar burada yazilirdi Beylikci yazi islerinden dolayi Reis ul Kuttab in emri altinda bulunurdu Tahvil Kalemi Bu kaleme Nisan Kalemi veya Kese Kalemi de denilmektedir Vezir beylerbeyi sancakbeyi beratlariyla vilayet kadilarinin beratlari zeamet ve timarlarin kayitlari hep burada tutulurdu Ruus Kalemi Genellikle kucuk berat olarak tarif edilir Vezir beylerbeyi sancakbeyi ve vilayet kadisi derecesine cikmis ilmiye sinifi haric olmak uzere butun devlet memuriyetlerine intisab edenlerin girenlerin veya kendilerine evkaftan vazife verilenlerin muameleleriyle mesgul olur ve kayitlarini tutardi Tahvil ve Ruus kalemleri bugunku ozluk islerinin gorevini yaparlardi Hademe Sadaret Dairesi Hizmetkari Ruus Halifesi Zatisleri Kalemi Sefi Kethuda Katibi Ic Isleri Bakani Ozel Kalem Muduru Vezir Mektupcusu Sadaret Kalemleri Amiri Reis Kesedari Dis Isleri Evrak Muduru Cavus Kesedari Adalet Bakanligi Evrak MuduruTesrifatcilik Kalemi Divan i humayundaki muhim vazifelerden biri de tesrifatcilik idi Gerek sarayda ve Divan i humayunda gerekse sadrazam konaginda yapilan merasimlerde elindeki defter geregince protokolu tatbik ederdi Tesrifat resmi gunlerde devlet rical ve memurlarinin bulunacaklari sira ve siniflar demektir Arapca tesrifin coguludur Gunumuzde protokol olarak kullanilmaktadir Bu isi yapana tesrifatci tesrifati veya tesrifati i divan i humayun denirdi Vak anuvislik Kalemi Ismiyle resmi bir memuriyet ve kalemin kurulusu 18 yuzyil basinda ortaya cikar Bu kalem devlet islerine ait verilen vesikalari tetkik ve kaydederdi Ilk meshur vakanuvis tarihci Mustafa Naima Efendidir Muhimme Odasi Kalemi 1797 tarihinde cikan nizamnameyle divan veya beylikci kalemlerindeki Muhimme Nuvislerin yazanlarin bir yerde calismalari icin Muhimme Odasi veya Muhimme Kalemi kurulmustur Divan i humayun kalemlerinin seflerine Hacegan ve bir kalemin en kidemli memuruna Halife denirdi Muhimme Defterleri Divan i humayunun muntazaman toplandigi zamanlarda her divan toplantisinda gorusulen siyasi ictimai mali idari ve orfi kararlarin kayitlarini ihtiva eden defterlere muhimme defterleri denirdi Divan toplantilarinda zabit tutma usulu olmayip gorusulen isin neticesi yani karar sureti divan katipleri tarafindan kaleme alinirdi Bu karar suretini daha sonra Reis ul Kuttab gozden gecirip tashih eder ve daha sonra icab eden yere yazilir ve en son olarak nisanci tarafindan hukum veya fermanin tugrasi cekilirdi Divan i humayun islerinin Babiali ye nakli sirasinda muhimme defterleri de oraya tasinmistir Elde mevcut muhimme defterleri 16 yuzyil ortalarindan baslamaktadir Muhimme defterleri Muhimme defterleri de birkac cesittir Biri normal divan gorusmelerine ait olan defterlerdir Diger bir de Mektum Muhimme Defteri olup adindan da anlasilacagi uzere gizli yazilan hukum ve fermanlarini icerir Bunlardan elde mevcut olanlar 18 yuzyildan baslamaktadir Savas zamanlarinda lazim olan defterler sadrazam ve serdar i ekremle baskomutan beraber sefere gonderildiginden seferdeki gorusmelere ait tutulan muhimme defterlerine Ordu Muhimmesi denilmektedir Sadrazamin seferde bulunmasi dolayisiyla devlet merkezinde Rikab i Humayun Sadaret Kaymakaminin baskanligi altinda toplanan divan veya meclisteki gorusmelere ait tutulan defterlere Rikab Muhimmesi ismi verilmistir Ahkam defterleri Bazen bir eyalete ve bazen muhtelif eyaletlere ait olarak tutulmuslardir Bu defterlerde valilere kadilara ve saireye hitaben yazilan hukumler bulunmaktadir Ayni zamanda muhimme defterini tutan kisi de bu defteri tutan kisi aynidir Ikisini de nisanci tutar ve defterdar belli araliklarla kontrol eder Tahvil defterleri Bu defterlerin pek cok cesitleri vardir Tahvil muameleleri sadrazamin emrini muteakip en son olarak yapilirdi Ruus defterleri Ruus genellikle kucuk memuriyet vazife veya multezimlere o isin verildigini gosteren tayin vesikasi olarak kucuk berat seklinde tarif edilmektedir On altinci yuzyil ruus defterlerinde buyuk memuriyetlere ait beratlar da bulunmaktadir Ruus defterlerinin kadi mukataat rikab vakif muderrislik ve zeamet ruusu gibi cesitleri bulunmaktadir Bu belli basli defterlerin disinda pek cok Divan i humayun defteri de bulunmaktadir Ayrica divan i mezalim onemli agir siyasi suclara baskanligini yaptigi bu mahkemeler yapmaktadir ayrica halktan gelen sikayetleri de bizzat hukundarlarin baskanlik mezalim divani bakardi Aslinda devlet hazinesinin buyuk yardimcisi denilebilir Kaynakca Ahmet Mumcu TDV Islam Ansiklopedisi cilt 9 sayfa 430 432 Ortayli Ilber 30 Ocak 2014 Osmanli Sarayinda Hayat Isik Yayincilik Ticaret s 82 ISBN 978 9944 766 80 7 29 Nisan 2022 tarihinde kaynagindan Erisim tarihi 29 Nisan 2022 Dis baglantilarUzuncarsili Ismail Hakki 1988 3 Baski Osmanli Devletinin Merkez ve Bahriye Teskilati Ankara Turk Tarih Kurumu Yayinlari VIII Dizi 1988 3 Baski ISBN 975 16 0042 1