Dziady (III. Bölüm), Adam Mickiewicz'in kaleme aldığı dizisinin üçüncü eseridir. Eser 1832'de Dresden'de yazılmıştır. İlk kez 1832'de şiirin dördüncü cildi (toplu baskı olarak) ve bir yıl sonra ayrı bir baskı olarak yayınlandı. Araştırmacılar, 'ın bu bölümünü siyasi-tarihsel ve metafizik konuların tek bir eserde bir araya gelmesi nedeniyle Polonya romantik dramasının başyapıtı olduğunu kabul eder. Eser, yazıldığı yere ithafen bazen Dziady Drezdeńskie olarak anılır.
Bu dramanın karakteristik bir özelliği süreksizliğidir. Sayısız olay örgüsünün hiçbiri tamamlanmadı, kahramanların kaderi belirsizdir (yıldırım çarpmasından ölen Doktor hariç). Eserin tarihsel planı iki kısma ayrılmıştır: açık (gerçekliğin resmi boyutu) ve gizli (şehitlik, komplolar ve ulusal kurtuluş mücadelesi). Açık kısımda (Lviv yakınlarındaki bir çiftlik evi, Varşova Salonu, Senatör), şair acımasız bir analist ve parçada sunulan grubun eleştirel bir gözlemcisi oluyor. Bu topluluk, "sol" ve "sağ" taraflara bölünmüştür.
'nin bu bölümünün özelliklerinden biri, İsa'nın acısı ile kendi devletlerinden yoksun bırakılan ve zulüm gören Polonyalıların kurban edilmesi arasındaki paralelden yararlanmayı içeren . Mickiewicz'e göre, bu fedakarlık, Mesih'in kurtuluşunun tekrarı olduğu için evrensel olmalıdır.
Etimoloji
Dziady'ın ilk anlamı atalar, ikinci anlamı ise çok uzun yıllar öncesinde ölen atalarının ruhlarını çağıran Belarusların ve Litvanyalıların bu dini törene verdikleri addır.
İçeriği
Gustaw karakteri
Dziady III. Bölüm, Filomatların hikâyesiyle başlar. Ardından kitap, adında bir gencin hikâyesini anlatır. , Maryla adında saraylı bir kıza âşık olur. Maryla'da ’ı sever ancak bir kontla evlenir. Evlilik haberi, ’ı oldukça üzer ve aldatılmışlık hissiyatı ile birlikte aşk acısı çekmeye başlar. Acıya daha fazla katlanamayacağını düşünür ve intihara teşebbüs eder. Ancak ’ın intiharı başarısızlıkla sonuçlanır. Mickiewicz, Kırım Soneleri gibi eserlerinde olduğu gibi yaşamından kesitlere yer vermiştir. Bu romantik edebiyatın temel özelliklerinden bir tanesidir. Mickiewicz de oluşturduğu karakteri gibi Maryla adında soylu bir kıza aşık olmuştur. Maryla kitapta olduğu gibi aşka karşılık verse de kontla evlenmiştir. Böylece Mickiewicz, gibi hayal kırıklığına uğramıştır.
Hapishane
hikayesi Dziady bölümlerinin (I. bölüm dışında) ortak olduğu tek konudur. Ancak asıl kırılmayı üçüncü bölümde yaşar. III. bölümde hapishaneye düşmüştür. Aşk acısını yaşayan , hapishanede kendisini ülkesi için savaşmaya adayan kahramana evrilmiştir: “ burada öldü, Konrad burada doğdu”. Bu nokrada Romantizmin ağır toplarından Goethe’den etkilenen Adam Mickiewicz, Goethe’den ayrılmaktadır. Goethe, Genç Werther'in Acıları'nda Werther’i öldürürken, Mickiewicz, Goethe’nin aksine, kahramanını öldürmez. Bu tarz dönüşümler Romantik dönem Polonya edebiyatında oldukça rastlanır. Eserlerde bu tür dönüşümlerin yaşanmasının sebebi ise Polonya'nın bulunduğu durumdur. Çünkü milliyetçilik insanı tekrar tanımlar ve onlara yeni bir güç verir.
Hapishane sadece dönüşümün sembolü değil aynı zamanda oluşumunun da merkezidir. Mahkûmlar, kaderlerini bilmeden (ne tür bir cezaya çarptırılacakları belli değildir) hapishanede çok kötü koşullar altında yaşamaktadır. Mahkûmların dış dünyayla bir bağlantısı yoktur. Aileleriyle görüşemedikleri gibi pencereleri tahtalarla kapanmasından dolayı gündüz gece ayrımını bile yapamamaktadırlar. Bunun yanında Rus gardiyanlar, mahkûmları hem zehirlemekte hem de şiddet uygulamaktaydı. Mahkûmlar, işkence altında olumsuz anlamda değişseler de Mickiewicz, bu değişimi asilleşme olarak görmüştür. Sibirya’ya sürgün edilme cezasına çarptırılan mahkumlar, işkence gördükleri için onları götürecek araçlara bile binebilecek halde değildir. Bu nedenle mahkumlar, muhafızların yardımıyla araçlara binebiliyordu. Mickiewicz bu noktada temelini atar. Mickiewicz, mahkumları çarmıha gerilen İsa’ya benzetir. Mahkûmlar, İncil'de anlatılan İsa'ya benzemektedir: cılız omuzlar ve yürüyemeyecek halde olan bedenler.
Toplumun yansıtılması
Mickiewicz, her ne kadar idealler üzerinden dünya kurgulasa da kendi toplumunu yansıtırken belli bir oranda objektif analiz yapmaktadır. Mickiewicz bir senatörün balo verdiği sahneyi betimlediği Varşova Salonu bölümünde Polonya toplumunu oldukça detaylı incelemiştir. Burada iki ayrı gruptan bahsedilir: toplumun önemli kısmı adeta ihanet edercesine Çar’ın sevgisini kazanabilmek için çabalamaktayken, Polonyalıların önemli bir kesimi ise ülkesi için kaygılanan ve işgalcilerin her türlü baskılara rağmen geleneklerine sahip çıkarak varlığını devam ettirmeye çalışmaktadır. İkinci grup, bu bölümde “kapı önünde” olarak tasvir edilmektedir. Çünkü bu grup, yurtlarının esaretini düşünmektedir. Kendi kültürlerinin ağırlığını korumasından yana oldukları için kutlamalarda yer almak istemezler. Birinci grup ise, “masa etrafında” toplananlardır. Yüksek kademede olan insanlar (generaller, subaylar, üst düzey memurlar vb.) bu grupta bulunmaktadır. Modaya ayak uyduran bu kişiler, Polonya kültürüne uzak durmaya çalışmaktadır ve sosyete gözükebilmek için Fransızca konuşmakta ve Fransız edebiyatıyla ilgilenmektedir. Onlara göre özgürlük için mücadele etmenin bir anlamı yoktur. İkinci grup ise toplum için sanat anlayışına sahiptir ve vatanseverliği edebiyatla topluma aşılamaya çalışmaktadır. "Hainler" ise edebiyatın şiddet ve kahraman içerikli (yani vatansever içerikli) değil aşk içerikli olmasını savunuyordu. Yani "hainler", çara destek vermesi yetmezmiş gibi vatansever edebiyatı da engellemeye çalışmaktadır. Mickiewicz'e göre toplum belli bir ölçekte parçalanmış yapıdadır.
Konard
Daha sonrasında Mickiewicz, yaşanan olayları "Büyük Doğaçlama" bölümünde Konard (namıdiğer ) karakteri üzerinden sorgulamaya başlar. İnsanlar acı çekerken (burada kasıt Polonya halkıdır), sonsuz güç sahibi ve merhametli tanrı nerededir? Buna benzer sorular soran , en nihayetinde tanrının hiçbir şeyi umursamayan bir varlık olarak tanımlar. , bundan sonra aşkı için ölmeye hazır olan bir romantikten, tanrının emirlerinden vazgeçmeyi bile göze alarak vatanı için yapacağı savaşa hazırlanan bir vatansevere dönüşmüştür. Vatansever , halkını o kadar sever ki onların yerine acı çekmektedir ve bu özelliğinden dolayı kendisini üstün insan olarak görmektedir. Bu bilinçlenemeden çok kısa bir sonra Konrad'a bir kartal saldırır. Mickiewicz burada Polonya halkının işgalciler karşısındaki kaderini betimlemektedir. Düşmanı yenmenin yolu doğrudan savaşmak değildir Mickiewicz'e göre. Yine önceki bölümlerde olduğu gibi Mickiewicz, yaşamından bir kesiti romana yansıtmaktadır. Mickiewicz sürgüne giderken Rus Ordusunun kuvvetini görmüş ve Rus Ordusuna karşı savaşmanın yerine onlara karşı oyun oynaması gerektiğini düşünmüştür. Konrad'ta eserde bu düşünceleri paylaşmış ancak anlaşılmamıştır ve bu nedenle kendisini yalnız bir şair olarak yorumlar. Konrad en sonunda anlaşılması için Tanrı'ya dua eder. Ancak Tanrı, kibirli Konrad’ı umursamaz. Daha sonra Konrad'ın Tanrı'ya olan isyanı artar ve sıradan insanlardan üstün olduğunu düşünen Konrad, kendisini Tanrı’yla kıyaslar. Tanrı kötülüğü düzeltmezken, Konrad milletinin acısını ortadan kaldırmak için kendi canı uğruna mücadele etmektedir. Konrad bir yandan ulusun mutluluğu için mücadele ederken, diğer yandan bunun için Tanrı’yla mücadele etmek ister. Konrad bu amaç için Tanrı’dan dünya üzerinde hakimiyet kurmasını sağlamasını istemektedir. Tanrı dünyayı akılla yönetirken, Konrad, dünyayı akılla değil sevgi ve sözcüklerle yönetecek ve böylece dünyada kötülük kalkacaktır. Konrad'a göre akılla yönetim kötülüğü doğurmaktadır ve bu nedenle Konrad Tanrı'yı eleştirir. En sonunda Konrad, Tanrı’yı düelloya davet eder ancak Tanrı Konrad'ı muhatap bile almaz. Tanrı en sonunda Konrad'ı Rahip Piotr vasıtasıyla affeder. Büyük Doğaçlama bölümünün diğer özelliği de, hapishane bölümünde temeli atılan 'nin devam ettirilmesidir. Mickiewicz, Polonya halkının acılarının detaylıca ele alınan bu bölümde Polonya halkı ile İsa'nın yaşadığı acılar arasında benzerlik kurulmaktadır. Mickiewicz, diğer romantik Polonyalı yazar gibi anlayışıyla Ruslara karşı kaybeden Polonya halkına umut aşılanmak istenmektedir: acılar, dünyayı kurtarmak için çekilmesi için gereklidir.
Rahip Piotr’un Gündüz Düşü
Ancak detaylandırılması Rahip Piotr’un Gündüz Düşü bölümünde yapılmıştır. Bu bölümde eserin en önemli kısmı kısmıdır. Burada ile Rahip Piotr arasında bir diyalog bulunmaktadır. Bu bölümde Mickiewicz, Rahip Piotr aracılığıyla Polonya halkının durumunu dinsel motiflerle açıklamaktadır. Kendisi dahil Polonya halkının önemli kısmı Avrupa'nın dört bir yanına dağılmıştır. Bir kısmı sürgün cezası alırken bir kısmı başta Fransa olmak üzere diğer Avrupa ülkelerine kaçmaktadır. Mickiewicz, bu durumu Mesih'in kutsal yolda çektiği acıya benzetir. Ona göre Polonya ulusu, tıpkı İsa gibi Karpatların en yüksek tepesi olan Üç Taç'ta çarmıha gerilmiştir. Bununla birlikte Leh halkının çektiği acılar, İsa'nın çektiği acılara benzetilerek verilen acıların Tanrı tarafından verildiği belirtilerek çekilen acılar anlamlandırılmıştır. Rahip Piotr Polonya ulusunu kurtarmak ister. Ancak Rahip Piotr, Konrad gibi Tanrı'yla çakışmaz. Rahip Piotr, ibadet ettiği sırada gündüz düşü görür ve hikâye başlar. Tanrı, Konrad’ın küstahlığı nedeniyle ona cevap vermezken, Rahip Piotr'un göstermiş olduğu tevazu nedeniyle Polonya’nın geleceğini gösteren rüyayı ona bahşetmiştir. Piotr rüyasında, İsa’nın acısını, ardından Sibirya’ya sürgün edilen Polonyalıları ve bu grubun arasından kaçan küçük bir çocuk gördü. Piotr, bu çocuğun Polonyalıların kurtarıcısı olacağını ilan eder ve 40 ve 4 adını verir. 40 rakamı oruç sayısıyken, 4 rakamı İncil’de de geçen element sayısı, cennetteki kutsal ırmak ve vaazcı sayısıdır. Rüyanın ardından Piotr, Polonya'nın ulusların İsa’sı olduğunu yani tüm dünyanın kurtarıcısı olarak ilan eder. Bunun yanında Polonya'nın bu duruma gelmesine sebep olan Rusya Hirodes ile Fransa ise Pilatus ile temsil edilmiştir. Mickiewicz, Çarın despot yönetiminden sadece Polonya ulusunun değil aynı zamanda Rusların da acı çektiğini belirtir. Böylece Mickiewicz, Ruslar ve Polonyalılar arasında değil ezilenler ile ezenler arasında bir dikotomi kurar ve bu ikiliği metafiziksel aleme dayandırarak meşrulaştırır.
Kaynakça
- ^ "Arşivlenmiş kopya". 15 Mayıs 2021 tarihinde kaynağından . Erişim tarihi: 15 Mayıs 2021.
- ^ "Arşivlenmiş kopya". 15 Mayıs 2021 tarihinde kaynağından . Erişim tarihi: 15 Mayıs 2021.
- ^ "Arşivlenmiş kopya" (PDF). 14 Mayıs 2021 tarihinde kaynağından (PDF). Erişim tarihi: 15 Mayıs 2021.
- ^ "Arşivlenmiş kopya". 15 Mayıs 2021 tarihinde kaynağından . Erişim tarihi: 15 Mayıs 2021.
wikipedia, wiki, viki, vikipedia, oku, kitap, kütüphane, kütübhane, ara, ara bul, bul, herşey, ne arasanız burada,hikayeler, makale, kitaplar, öğren, wiki, bilgi, tarih, yukle, izle, telefon için, turk, türk, türkçe, turkce, nasıl yapılır, ne demek, nasıl, yapmak, yapılır, indir, ücretsiz, ücretsiz indir, bedava, bedava indir, mp3, video, mp4, 3gp, jpg, jpeg, gif, png, resim, müzik, şarkı, film, film, oyun, oyunlar, mobil, cep telefonu, telefon, android, ios, apple, samsung, iphone, xiomi, xiaomi, redmi, honor, oppo, nokia, sonya, mi, pc, web, computer, bilgisayar
Dziady III Bolum Adam Mickiewicz in kaleme aldigi dizisinin ucuncu eseridir Eser 1832 de Dresden de yazilmistir Ilk kez 1832 de siirin dorduncu cildi toplu baski olarak ve bir yil sonra ayri bir baski olarak yayinlandi Arastirmacilar in bu bolumunu siyasi tarihsel ve metafizik konularin tek bir eserde bir araya gelmesi nedeniyle Polonya romantik dramasinin basyapiti oldugunu kabul eder Eser yazildigi yere ithafen bazen Dziady Drezdenskie olarak anilir Henryk Kuna tarafindan yapilan eserdir Eser Dziady den bir sahne gostermektedir Bu dramanin karakteristik bir ozelligi sureksizligidir Sayisiz olay orgusunun hicbiri tamamlanmadi kahramanlarin kaderi belirsizdir yildirim carpmasindan olen Doktor haric Eserin tarihsel plani iki kisma ayrilmistir acik gercekligin resmi boyutu ve gizli sehitlik komplolar ve ulusal kurtulus mucadelesi Acik kisimda Lviv yakinlarindaki bir ciftlik evi Varsova Salonu Senator sair acimasiz bir analist ve parcada sunulan grubun elestirel bir gozlemcisi oluyor Bu topluluk sol ve sag taraflara bolunmustur nin bu bolumunun ozelliklerinden biri Isa nin acisi ile kendi devletlerinden yoksun birakilan ve zulum goren Polonyalilarin kurban edilmesi arasindaki paralelden yararlanmayi iceren Mickiewicz e gore bu fedakarlik Mesih in kurtulusunun tekrari oldugu icin evrensel olmalidir EtimolojiDziady in ilk anlami atalar ikinci anlami ise cok uzun yillar oncesinde olen atalarinin ruhlarini cagiran Belaruslarin ve Litvanyalilarin bu dini torene verdikleri addir IcerigiGustaw karakteri Vilnius taki Basilian manastirinda Adam Mickiewcz hapishanesinin anisina yapilan plaket Dziady III Bolum Filomatlarin hikayesiyle baslar Ardindan kitap adinda bir gencin hikayesini anlatir Maryla adinda sarayli bir kiza asik olur Maryla da i sever ancak bir kontla evlenir Evlilik haberi i oldukca uzer ve aldatilmislik hissiyati ile birlikte ask acisi cekmeye baslar Aciya daha fazla katlanamayacagini dusunur ve intihara tesebbus eder Ancak in intihari basarisizlikla sonuclanir Mickiewicz Kirim Soneleri gibi eserlerinde oldugu gibi yasamindan kesitlere yer vermistir Bu romantik edebiyatin temel ozelliklerinden bir tanesidir Mickiewicz de olusturdugu karakteri gibi Maryla adinda soylu bir kiza asik olmustur Maryla kitapta oldugu gibi aska karsilik verse de kontla evlenmistir Boylece Mickiewicz gibi hayal kirikligina ugramistir Hapishane hikayesi Dziady bolumlerinin I bolum disinda ortak oldugu tek konudur Ancak asil kirilmayi ucuncu bolumde yasar III bolumde hapishaneye dusmustur Ask acisini yasayan hapishanede kendisini ulkesi icin savasmaya adayan kahramana evrilmistir burada oldu Konrad burada dogdu Bu nokrada Romantizmin agir toplarindan Goethe den etkilenen Adam Mickiewicz Goethe den ayrilmaktadir Goethe Genc Werther in Acilari nda Werther i oldururken Mickiewicz Goethe nin aksine kahramanini oldurmez Bu tarz donusumler Romantik donem Polonya edebiyatinda oldukca rastlanir Eserlerde bu tur donusumlerin yasanmasinin sebebi ise Polonya nin bulundugu durumdur Cunku milliyetcilik insani tekrar tanimlar ve onlara yeni bir guc verir Hapishane sadece donusumun sembolu degil ayni zamanda olusumunun da merkezidir Mahkumlar kaderlerini bilmeden ne tur bir cezaya carptirilacaklari belli degildir hapishanede cok kotu kosullar altinda yasamaktadir Mahkumlarin dis dunyayla bir baglantisi yoktur Aileleriyle gorusemedikleri gibi pencereleri tahtalarla kapanmasindan dolayi gunduz gece ayrimini bile yapamamaktadirlar Bunun yaninda Rus gardiyanlar mahkumlari hem zehirlemekte hem de siddet uygulamaktaydi Mahkumlar iskence altinda olumsuz anlamda degisseler de Mickiewicz bu degisimi asillesme olarak gormustur Sibirya ya surgun edilme cezasina carptirilan mahkumlar iskence gordukleri icin onlari goturecek araclara bile binebilecek halde degildir Bu nedenle mahkumlar muhafizlarin yardimiyla araclara binebiliyordu Mickiewicz bu noktada temelini atar Mickiewicz mahkumlari carmiha gerilen Isa ya benzetir Mahkumlar Incil de anlatilan Isa ya benzemektedir ciliz omuzlar ve yuruyemeyecek halde olan bedenler Toplumun yansitilmasi Mickiewicz her ne kadar idealler uzerinden dunya kurgulasa da kendi toplumunu yansitirken belli bir oranda objektif analiz yapmaktadir Mickiewicz bir senatorun balo verdigi sahneyi betimledigi Varsova Salonu bolumunde Polonya toplumunu oldukca detayli incelemistir Burada iki ayri gruptan bahsedilir toplumun onemli kismi adeta ihanet edercesine Car in sevgisini kazanabilmek icin cabalamaktayken Polonyalilarin onemli bir kesimi ise ulkesi icin kaygilanan ve isgalcilerin her turlu baskilara ragmen geleneklerine sahip cikarak varligini devam ettirmeye calismaktadir Ikinci grup bu bolumde kapi onunde olarak tasvir edilmektedir Cunku bu grup yurtlarinin esaretini dusunmektedir Kendi kulturlerinin agirligini korumasindan yana olduklari icin kutlamalarda yer almak istemezler Birinci grup ise masa etrafinda toplananlardir Yuksek kademede olan insanlar generaller subaylar ust duzey memurlar vb bu grupta bulunmaktadir Modaya ayak uyduran bu kisiler Polonya kulturune uzak durmaya calismaktadir ve sosyete gozukebilmek icin Fransizca konusmakta ve Fransiz edebiyatiyla ilgilenmektedir Onlara gore ozgurluk icin mucadele etmenin bir anlami yoktur Ikinci grup ise toplum icin sanat anlayisina sahiptir ve vatanseverligi edebiyatla topluma asilamaya calismaktadir Hainler ise edebiyatin siddet ve kahraman icerikli yani vatansever icerikli degil ask icerikli olmasini savunuyordu Yani hainler cara destek vermesi yetmezmis gibi vatansever edebiyati da engellemeye calismaktadir Mickiewicz e gore toplum belli bir olcekte parcalanmis yapidadir Konard Muskovitlerin arkadaslarina alinti Daha sonrasinda Mickiewicz yasanan olaylari Buyuk Dogaclama bolumunde Konard namidiger karakteri uzerinden sorgulamaya baslar Insanlar aci cekerken burada kasit Polonya halkidir sonsuz guc sahibi ve merhametli tanri nerededir Buna benzer sorular soran en nihayetinde tanrinin hicbir seyi umursamayan bir varlik olarak tanimlar bundan sonra aski icin olmeye hazir olan bir romantikten tanrinin emirlerinden vazgecmeyi bile goze alarak vatani icin yapacagi savasa hazirlanan bir vatansevere donusmustur Vatansever halkini o kadar sever ki onlarin yerine aci cekmektedir ve bu ozelliginden dolayi kendisini ustun insan olarak gormektedir Bu bilinclenemeden cok kisa bir sonra Konrad a bir kartal saldirir Mickiewicz burada Polonya halkinin isgalciler karsisindaki kaderini betimlemektedir Dusmani yenmenin yolu dogrudan savasmak degildir Mickiewicz e gore Yine onceki bolumlerde oldugu gibi Mickiewicz yasamindan bir kesiti romana yansitmaktadir Mickiewicz surgune giderken Rus Ordusunun kuvvetini gormus ve Rus Ordusuna karsi savasmanin yerine onlara karsi oyun oynamasi gerektigini dusunmustur Konrad ta eserde bu dusunceleri paylasmis ancak anlasilmamistir ve bu nedenle kendisini yalniz bir sair olarak yorumlar Konrad en sonunda anlasilmasi icin Tanri ya dua eder Ancak Tanri kibirli Konrad i umursamaz Daha sonra Konrad in Tanri ya olan isyani artar ve siradan insanlardan ustun oldugunu dusunen Konrad kendisini Tanri yla kiyaslar Tanri kotulugu duzeltmezken Konrad milletinin acisini ortadan kaldirmak icin kendi cani ugruna mucadele etmektedir Konrad bir yandan ulusun mutlulugu icin mucadele ederken diger yandan bunun icin Tanri yla mucadele etmek ister Konrad bu amac icin Tanri dan dunya uzerinde hakimiyet kurmasini saglamasini istemektedir Tanri dunyayi akilla yonetirken Konrad dunyayi akilla degil sevgi ve sozcuklerle yonetecek ve boylece dunyada kotuluk kalkacaktir Konrad a gore akilla yonetim kotulugu dogurmaktadir ve bu nedenle Konrad Tanri yi elestirir En sonunda Konrad Tanri yi duelloya davet eder ancak Tanri Konrad i muhatap bile almaz Tanri en sonunda Konrad i Rahip Piotr vasitasiyla affeder Buyuk Dogaclama bolumunun diger ozelligi de hapishane bolumunde temeli atilan nin devam ettirilmesidir Mickiewicz Polonya halkinin acilarinin detaylica ele alinan bu bolumde Polonya halki ile Isa nin yasadigi acilar arasinda benzerlik kurulmaktadir Mickiewicz diger romantik Polonyali yazar gibi anlayisiyla Ruslara karsi kaybeden Polonya halkina umut asilanmak istenmektedir acilar dunyayi kurtarmak icin cekilmesi icin gereklidir Rahip Piotr un Gunduz Dusu Ancak detaylandirilmasi Rahip Piotr un Gunduz Dusu bolumunde yapilmistir Bu bolumde eserin en onemli kismi kismidir Burada ile Rahip Piotr arasinda bir diyalog bulunmaktadir Bu bolumde Mickiewicz Rahip Piotr araciligiyla Polonya halkinin durumunu dinsel motiflerle aciklamaktadir Kendisi dahil Polonya halkinin onemli kismi Avrupa nin dort bir yanina dagilmistir Bir kismi surgun cezasi alirken bir kismi basta Fransa olmak uzere diger Avrupa ulkelerine kacmaktadir Mickiewicz bu durumu Mesih in kutsal yolda cektigi aciya benzetir Ona gore Polonya ulusu tipki Isa gibi Karpatlarin en yuksek tepesi olan Uc Tac ta carmiha gerilmistir Bununla birlikte Leh halkinin cektigi acilar Isa nin cektigi acilara benzetilerek verilen acilarin Tanri tarafindan verildigi belirtilerek cekilen acilar anlamlandirilmistir Rahip Piotr Polonya ulusunu kurtarmak ister Ancak Rahip Piotr Konrad gibi Tanri yla cakismaz Rahip Piotr ibadet ettigi sirada gunduz dusu gorur ve hikaye baslar Tanri Konrad in kustahligi nedeniyle ona cevap vermezken Rahip Piotr un gostermis oldugu tevazu nedeniyle Polonya nin gelecegini gosteren ruyayi ona bahsetmistir Piotr ruyasinda Isa nin acisini ardindan Sibirya ya surgun edilen Polonyalilari ve bu grubun arasindan kacan kucuk bir cocuk gordu Piotr bu cocugun Polonyalilarin kurtaricisi olacagini ilan eder ve 40 ve 4 adini verir 40 rakami oruc sayisiyken 4 rakami Incil de de gecen element sayisi cennetteki kutsal irmak ve vaazci sayisidir Ruyanin ardindan Piotr Polonya nin uluslarin Isa si oldugunu yani tum dunyanin kurtaricisi olarak ilan eder Bunun yaninda Polonya nin bu duruma gelmesine sebep olan Rusya Hirodes ile Fransa ise Pilatus ile temsil edilmistir Mickiewicz Carin despot yonetiminden sadece Polonya ulusunun degil ayni zamanda Ruslarin da aci cektigini belirtir Boylece Mickiewicz Ruslar ve Polonyalilar arasinda degil ezilenler ile ezenler arasinda bir dikotomi kurar ve bu ikiligi metafiziksel aleme dayandirarak mesrulastirir Kaynakca Arsivlenmis kopya 15 Mayis 2021 tarihinde kaynagindan Erisim tarihi 15 Mayis 2021 Arsivlenmis kopya 15 Mayis 2021 tarihinde kaynagindan Erisim tarihi 15 Mayis 2021 Arsivlenmis kopya PDF 14 Mayis 2021 tarihinde kaynagindan PDF Erisim tarihi 15 Mayis 2021 Arsivlenmis kopya 15 Mayis 2021 tarihinde kaynagindan Erisim tarihi 15 Mayis 2021