Fâtımîler devrinde Alevîler Hicrî üçüncü asırda Afrika’da devam eden propagandalar neticesinde Fâtımîler’in yayılmaları da daha hızlı ilerlemekteydi. Doğudan batıya doğru durmadan akın eden Alevîler Ehl-i Beyt’in maruz kaldıkları haksızlıkları en feci bir tablo şeklinde tasvir ederek Afrika halkını şiddetli bir Alevîlik yandaşlığıyla Abbâsîler aleyhine teşkilâtlandırıyorlardı. İşte böyle bir ortamda “Ebû Muhammad Ubeyd Allâh el-Mehdi Billah ibn Razî ʿAbd Allâh” Rakkade kentinde hilâfet ilân ederek “Benî Merdar”, Cezâyir merkezli “Benî Rüstem Haricî Hanedânlığı” ve “Benî İdris Alevî Hanedânlığı” hükûmetlerini nihâyete erdirdi. Bu yoğun çalışmalar neticesinde istilâ hudutları da genişleyerek “Delta” kıt’asına kadar dayandı. Sonunda Mısır’ın “Mûiz’ed-Dîn Allâh” tarafından feth edilmesi üzerine Fâtımîler, olanca güçleriyle Abbâsî Hâlifeliği’nin kaşısına çok kuvvetli bir “Alevî Devleti” olarak dikilmeyi başardılar. Hicrî dördüncü asrın ortasında H. 358 / M. 969 tarihinde Kahire kenti inşa edilerek, sadece Şiîliğin eğitim ve öğrenimi maksadıyla meşhur “Ezher Medresesi” kuruldu. Sünnî Ulemâ tedrisattan men’edildiği gibi yeni şehir Kahire de Fâtımî Payitahtı olarak seçildi.
Abbâsîler ile Fâtımîler arasındaki Hilâfet mücadeleleri
O asırlarda, “Doğu İslâm Âlemi” Bağdat’taki Abbâsîler ve Mısır’daki Fâtımîler olmak üzere iki ayrı merkezin etrafında toplanmışlardı. Batıda ise Suriye Emevîleri’nin çöküşünden sonra hayatta kalmağa muvaffak olabilen “Endülüs Emevîleri” vardı. Bütün bu merkezlerin hepsi de Hilâfet makamını kendilerine mâletmek maksadıyla diğer muhasımlarıyla en kanlı çekişmelere girmekten asla geri kalmıyorlardı. Fâtımîler, Ehl-i Beyt’e olan akrabalıklarından dolayı kendilerinin Hilâfet makamına lâyık olduklarını ileri sürmekteydiler. Abbâsîler’in Sünnî mezhebini redetmekte ve Hânedan-ı Âlevîyye’ye müntesip olduklarını hatırlatacak bir ad ile kendilerini tüm Şîʿa-i Bâtın’îyye’nin mutlak temsilcisi ve Hilâfet makamının da vârisi olarak görmekteydiler. Sünnîliğe aykırı mezhepleri kabullenmiş olan hükûmetlerden Büveyhîler, Rüstemdârlar, Bâvendîler ve tüm Taberistan Alevîleri Fâtımîler’i Hâlife olarak tanımakta, Samânîler, Gazneliler, Selçuklu Hanedanı da Abbâsîler’in Hâlifeliğini kabul etmekteydiler.
Fâtımîler’in Mısır’dan sevk ettikleri Alevî dâîler
Fâtımîler’in Mısır’da hükûmet kurmaları üzerine Mısır dâ’îleri Suriye üzerinden uç Anadolu’ya, Horasan’a ve Türkistan’a gelmeye başladılar. Horasan’da oturan büyük dâ’î, Maverâünnehre ve oradan daha esaslı bir teşkilât oluşturabilmek amacıyla Nesef ve Buhârâ’ya geçmişti. “Bâtınîler”, artık Abbâsîler’e karşı en önemli dâ’îlerini Kahire saraylarından ithâl etmeye başlamışlardı. "EbûʿAlî el-Mansûr el-Hâkim bi-EmrʿAllâh" ve "Ebû Tamîm Ma’add el-Mûstensir bil-Lâh" gibi Bâtınîliğin dâ’î a’zâmlık mertebesine ulaşmış olan hâlifeler, bu harekâtın idaresini tüm hassasiyetleriyle ellerinde tutmakta ve en ehliyetli dâ’îlerini Türkistan’a tayin etmekteydiler. Deylem’e Ebâ Hâtim, Nişabur’a Ahmed Nesefî ve Ebû Yakûb Sizcî, Maverâünnehir’e Bendanî, Hindistan’a Ahmed bin Keyyâl (H. 270, M. 884), Endülüs’e İbn-i Meserret (H. 310, M. 923) gibi çok iktidarlı dâîler “Bâtınîlik Teşkilâtını” oluşturmak üzere atanmışlardı.
Mısır Fâtımîleri ve Alevîler’in Orta Asya’da kurdukları Pamir teşkilâtı
Abbâsî Halifeliği’ne karşı şiddetli bir husumet ve muhalefet beslemekte olan Mısır Fâtımî dâîleri Buhârâ’ya hâkim olan Samânîler’in en yakınları arasına nüfuz ederek Maverâünnehir ve Türkistan valilerinin saraylarına girmeyi başararak Fâtımî halifeleri adına halkı Şîʿa-i Bâtın’îyye mezhebine davet etmeğe başladılar. Maverâünnehre atanan Fâtımî dâîlerinden Muhammed Nesefî’nin çabalarıyla Samânîler’in ikinci hükümdarı olan “Nasr bin Ahmed bin Sâman” Şîʿa-i Bâtın’îyye mezhebine girdi. Ali’nin “İlâh el-Arab” nâmı ile anılmakta olduğu bu bölgede Türkistan hükümdârı ile Âli Saffar’ın müessisi olan Yakûb bin Leys de “Bâtınî-Alevîliği” kabul etmişlerdi. Böylece, Orta Asya’da çok kuvvetli bir “Bâtın’îyye Teşkilâtı” vücuda getirilmiş oldu.
Orta Asya Alevîleri ile Pamir Bâtınîleri Dâî-i Â’zam-ı: Nâsır Hüsrev
Din ve felsefe ilimlerinde büyük şöhret sahibi olan “Muin’ed-Dîn Nâsır-ı Hüsrev”, Tuğrul Selçukî’nin kardeşi Çağrı Bey’in Horasan valiliği esnasında önemli memuriyetlerde bulundu. H. 437, M. 1046 yılında Hicaz’a gitti. H. 440, M. 1049’da Fâtımî halifesi Ebû Tamîm Ma’add el-Mûstensir bil-Lâh’ın emrine girdi. “İmâm-ı Zaman” tarafından Horasan Dâî Â’zamlığına tâyin oldu. Tehame, Yemen, Lehsa Karmatîler’i ile ilişkiler kurdu. Oralarda bir hayli neşriyatta bulunduktan sonra Basra ve İsfahan’a uğrayarak kardeşi Ebû Said ile birlikte Belh’e geldi. Kendisine “Hüccet-î Mûstensir”, “Hüccet-î Horasan” ve “Sâhib-î Cezîre” unvanları verildi. Nâsır Hüsrev’in fa’aliyetlerinden şüphelenen hükümet onu Horasan’dan çıkardı. Uzun seyahatlerden sonra Belh’e oradanda Mazenderan’a gitti. Vardığı yerlerde hep Bedmezheplik ile suçlandı. Bu sebeple kimliğini gizlemek ve deruhte ettiği görevi tehlikesiz ifa edebilmek amacıyla kimi zaman bir tarikât üyesi gibi Ebû’l Hasan Kharakânî zâviyesinde, kimi zaman da İsfahan ve Geylan âlimleriyle hikmet ve felsefeye dair münakaşalara giren bir hâkim olarak tanınmaktaydı. Bedehşan köylerinden Yemlekân’da öldü. “Orta Asya Alevîleri” üzerinde derin izler bırakmış olan Muin’ed-Dîn Nâsır-ı Hüsrev’in mezarı bütün Rusya, İran, Hindistan, Afganistan ve Çin’den akın eden ziyaretçilerle takdis edilmektedir.
Nâsır Hüsrev’in savunduğu ve yaydığı akideler
Nâsır-ı Hüsrev’in yaydığı ve telkin ettiği bâtınî akideler içerdiği onca te’vilâta rağmen nass’ın zâhir hükümlerinin göz ardı edilmesine kesinlikle karşı çıkması ve şer’in amelî tekliflerini kabul etmesi nedeniyle Bâtıni Suriye Nusayrîler’i ile Elemût Bâtınîliği’nden ayrılmaktadır. Bâtınîliğe kendi şahsi kanaatlerini ekleyerek bir hususiyet kazandırmağa çalışan Nâsır-ı Hüsrev, bilumum Bâtınîlerce esas olan te’vil yolunu daha ziyâde tevsi’ ederek o zamana kadar gidilmiş olan yoldan farklılaşan yeni bir çığır açmıştır. Doğu Hurûfîliği’nin bir atlama basamağı konumunda bulunan hurûfun anlamları Nâsır’ın öğretilerinde çok önemli bir yer tutmaktadır. Şîʿa-i Bâtın’îyye’nin Kur'an-ı Kerîm hakkında çıkardığı hükümlerle Hurûf-u Mukattaa’nın izahatına yönelik yapmış olduğu te’vil ve tevcihler hususundaki üstün zekâsını ustaca kullanabilme yeteneği Nâsır-ı Hüsrev’i diğer “Âba-i Bâtınî’yye” arasında çok farklı bir üst seviyeye taşımaktadır.
Pamir Alevî–Bâtınîliği’nin i’tikadî ilkeleri
"“Türkistan Bâtınîleri”" ve "“Pamir Alevîleri”" tarafından mezhepte “Düstur-û Amel” olarak bilinen Nâsır-ı Hüsrev’in fıkıh kitabını andıran eseri “Veçh-î Dîn,” günümüzde "Bâtınî Pamir–Alevîliği" i’tikadının ana hatlarını kayıt altında tutabilmiş olan en ciddî belge niteliğindedir.
Mısır Fâtımîleri’nin Türkler’i iltizamı
Abbâsîler ordularını Türkler’den oluşturdukları gibi bilâhare Türkler’in üzerinde zalimane bir baskı oluşturmanın olanaksızlığını kabul ettiler. Bundan başka Horasan, Yemen, Mısır, Suriye vilâyetlerine hep Türk valiler atadılar. Bu ülkeler ise, şiîliğin en fazla revaçta olduğu yörelerdi. Fâtımîler’in Mısır’da yerleşmeleri üzerine bu ailenin yanında Türkler, Abbâsîler’den gördükleri ayrıcalıktan çok daha fazlasına mazhar oldular. H. 465 / M. 1073 tarihlerine doğru Fâtımîler’in en önemli memuriyetlerini Türkler işgal ediyordu. Fâtımî Bâtın’îyye dâîlerinin çoğu bu Tûrânîler’in yardımları sayesinde Orta Asya ile kalıcı münasebetler kurabilmekteydiler.
Kaynakça
- ^ Balcıoğlu, Tahir Harimî, Türk Tarihinde Mezhep Cereyanları, Kanaat Kitabevi, 1940.
- ^ Tarih Peçevî, Cilt: 2, Sahife: 56.
- ^ Tezkere-i Devlet Şâh-ı Semerkandî.
- ^ Profesör M. Şerafeddin, Pamir İsmâ‘ilîleri, İlâhiyat Fakültesi Mecmuası, Sayı 71, Yıl 1928.
wikipedia, wiki, viki, vikipedia, oku, kitap, kütüphane, kütübhane, ara, ara bul, bul, herşey, ne arasanız burada,hikayeler, makale, kitaplar, öğren, wiki, bilgi, tarih, yukle, izle, telefon için, turk, türk, türkçe, turkce, nasıl yapılır, ne demek, nasıl, yapmak, yapılır, indir, ücretsiz, ücretsiz indir, bedava, bedava indir, mp3, video, mp4, 3gp, jpg, jpeg, gif, png, resim, müzik, şarkı, film, film, oyun, oyunlar, mobil, cep telefonu, telefon, android, ios, apple, samsung, iphone, xiomi, xiaomi, redmi, honor, oppo, nokia, sonya, mi, pc, web, computer, bilgisayar
Fatimiler devrinde Aleviler Hicri ucuncu asirda Afrika da devam eden propagandalar neticesinde Fatimiler in yayilmalari da daha hizli ilerlemekteydi Dogudan batiya dogru durmadan akin eden Aleviler Ehl i Beyt in maruz kaldiklari haksizliklari en feci bir tablo seklinde tasvir ederek Afrika halkini siddetli bir Alevilik yandasligiyla Abbasiler aleyhine teskilatlandiriyorlardi Iste boyle bir ortamda Ebu Muhammad Ubeyd Allah el Mehdi Billah ibn Razi ʿAbd Allah Rakkade kentinde hilafet ilan ederek Beni Merdar Cezayir merkezli Beni Rustem Harici Hanedanligi ve Beni Idris Alevi Hanedanligi hukumetlerini nihayete erdirdi Bu yogun calismalar neticesinde istila hudutlari da genisleyerek Delta kit asina kadar dayandi Sonunda Misir in Muiz ed Din Allah tarafindan feth edilmesi uzerine Fatimiler olanca gucleriyle Abbasi Halifeligi nin kasisina cok kuvvetli bir Alevi Devleti olarak dikilmeyi basardilar Hicri dorduncu asrin ortasinda H 358 M 969 tarihinde Kahire kenti insa edilerek sadece Siiligin egitim ve ogrenimi maksadiyla meshur Ezher Medresesi kuruldu Sunni Ulema tedrisattan men edildigi gibi yeni sehir Kahire de Fatimi Payitahti olarak secildi Abbasiler ile Fatimiler arasindaki Hilafet mucadeleleriO asirlarda Dogu Islam Alemi Bagdat taki Abbasiler ve Misir daki Fatimiler olmak uzere iki ayri merkezin etrafinda toplanmislardi Batida ise Suriye Emevileri nin cokusunden sonra hayatta kalmaga muvaffak olabilen Endulus Emevileri vardi Butun bu merkezlerin hepsi de Hilafet makamini kendilerine maletmek maksadiyla diger muhasimlariyla en kanli cekismelere girmekten asla geri kalmiyorlardi Fatimiler Ehl i Beyt e olan akrabaliklarindan dolayi kendilerinin Hilafet makamina layik olduklarini ileri surmekteydiler Abbasiler in Sunni mezhebini redetmekte ve Hanedan i Aleviyye ye muntesip olduklarini hatirlatacak bir ad ile kendilerini tum Siʿa i Batin iyye nin mutlak temsilcisi ve Hilafet makaminin da varisi olarak gormekteydiler Sunnilige aykiri mezhepleri kabullenmis olan hukumetlerden Buveyhiler Rustemdarlar Bavendiler ve tum Taberistan Alevileri Fatimiler i Halife olarak tanimakta Samaniler Gazneliler Selcuklu Hanedani da Abbasiler in Halifeligini kabul etmekteydiler Fatimiler in Misir dan sevk ettikleri Alevi dailerFatimiler in Misir da hukumet kurmalari uzerine Misir da ileri Suriye uzerinden uc Anadolu ya Horasan a ve Turkistan a gelmeye basladilar Horasan da oturan buyuk da i Maveraunnehre ve oradan daha esasli bir teskilat olusturabilmek amaciyla Nesef ve Buhara ya gecmisti Batiniler artik Abbasiler e karsi en onemli da ilerini Kahire saraylarindan ithal etmeye baslamislardi EbuʿAli el Mansur el Hakim bi EmrʿAllah ve Ebu Tamim Ma add el Mustensir bil Lah gibi Batiniligin da i a zamlik mertebesine ulasmis olan halifeler bu harekatin idaresini tum hassasiyetleriyle ellerinde tutmakta ve en ehliyetli da ilerini Turkistan a tayin etmekteydiler Deylem e Eba Hatim Nisabur a Ahmed Nesefi ve Ebu Yakub Sizci Maveraunnehir e Bendani Hindistan a Ahmed bin Keyyal H 270 M 884 Endulus e Ibn i Meserret H 310 M 923 gibi cok iktidarli dailer Batinilik Teskilatini olusturmak uzere atanmislardi Misir Fatimileri ve Aleviler in Orta Asya da kurduklari Pamir teskilati Abbasi Halifeligi ne karsi siddetli bir husumet ve muhalefet beslemekte olan Misir Fatimi daileri Buhara ya hakim olan Samaniler in en yakinlari arasina nufuz ederek Maveraunnehir ve Turkistan valilerinin saraylarina girmeyi basararak Fatimi halifeleri adina halki Siʿa i Batin iyye mezhebine davet etmege basladilar Maveraunnehre atanan Fatimi dailerinden Muhammed Nesefi nin cabalariyla Samaniler in ikinci hukumdari olan Nasr bin Ahmed bin Saman Siʿa i Batin iyye mezhebine girdi Ali nin Ilah el Arab nami ile anilmakta oldugu bu bolgede Turkistan hukumdari ile Ali Saffar in muessisi olan Yakub bin Leys de Batini Aleviligi kabul etmislerdi Boylece Orta Asya da cok kuvvetli bir Batin iyye Teskilati vucuda getirilmis oldu Orta Asya Alevileri ile Pamir Batinileri Dai i A zam i Nasir Husrev Din ve felsefe ilimlerinde buyuk sohret sahibi olan Muin ed Din Nasir i Husrev Tugrul Selcuki nin kardesi Cagri Bey in Horasan valiligi esnasinda onemli memuriyetlerde bulundu H 437 M 1046 yilinda Hicaz a gitti H 440 M 1049 da Fatimi halifesi Ebu Tamim Ma add el Mustensir bil Lah in emrine girdi Imam i Zaman tarafindan Horasan Dai A zamligina tayin oldu Tehame Yemen Lehsa Karmatiler i ile iliskiler kurdu Oralarda bir hayli nesriyatta bulunduktan sonra Basra ve Isfahan a ugrayarak kardesi Ebu Said ile birlikte Belh e geldi Kendisine Huccet i Mustensir Huccet i Horasan ve Sahib i Cezire unvanlari verildi Nasir Husrev in fa aliyetlerinden suphelenen hukumet onu Horasan dan cikardi Uzun seyahatlerden sonra Belh e oradanda Mazenderan a gitti Vardigi yerlerde hep Bedmezheplik ile suclandi Bu sebeple kimligini gizlemek ve deruhte ettigi gorevi tehlikesiz ifa edebilmek amaciyla kimi zaman bir tarikat uyesi gibi Ebu l Hasan Kharakani zaviyesinde kimi zaman da Isfahan ve Geylan alimleriyle hikmet ve felsefeye dair munakasalara giren bir hakim olarak taninmaktaydi Bedehsan koylerinden Yemlekan da oldu Orta Asya Alevileri uzerinde derin izler birakmis olan Muin ed Din Nasir i Husrev in mezari butun Rusya Iran Hindistan Afganistan ve Cin den akin eden ziyaretcilerle takdis edilmektedir Nasir Husrev in savundugu ve yaydigi akideler Nasir i Husrev in yaydigi ve telkin ettigi batini akideler icerdigi onca te vilata ragmen nass in zahir hukumlerinin goz ardi edilmesine kesinlikle karsi cikmasi ve ser in ameli tekliflerini kabul etmesi nedeniyle Batini Suriye Nusayriler i ile Elemut Batiniligi nden ayrilmaktadir Batinilige kendi sahsi kanaatlerini ekleyerek bir hususiyet kazandirmaga calisan Nasir i Husrev bilumum Batinilerce esas olan te vil yolunu daha ziyade tevsi ederek o zamana kadar gidilmis olan yoldan farklilasan yeni bir cigir acmistir Dogu Hurufiligi nin bir atlama basamagi konumunda bulunan hurufun anlamlari Nasir in ogretilerinde cok onemli bir yer tutmaktadir Siʿa i Batin iyye nin Kur an i Kerim hakkinda cikardigi hukumlerle Huruf u Mukattaa nin izahatina yonelik yapmis oldugu te vil ve tevcihler hususundaki ustun zekasini ustaca kullanabilme yetenegi Nasir i Husrev i diger Aba i Batini yye arasinda cok farkli bir ust seviyeye tasimaktadir Pamir Alevi Batiniligi nin i tikadi ilkeleri Turkistan Batinileri ve Pamir Alevileri tarafindan mezhepte Dustur u Amel olarak bilinen Nasir i Husrev in fikih kitabini andiran eseri Vech i Din gunumuzde Batini Pamir Aleviligi i tikadinin ana hatlarini kayit altinda tutabilmis olan en ciddi belge niteligindedir Misir Fatimileri nin Turkler i iltizamiAbbasiler ordularini Turkler den olusturduklari gibi bilahare Turkler in uzerinde zalimane bir baski olusturmanin olanaksizligini kabul ettiler Bundan baska Horasan Yemen Misir Suriye vilayetlerine hep Turk valiler atadilar Bu ulkeler ise siiligin en fazla revacta oldugu yorelerdi Fatimiler in Misir da yerlesmeleri uzerine bu ailenin yaninda Turkler Abbasiler den gordukleri ayricaliktan cok daha fazlasina mazhar oldular H 465 M 1073 tarihlerine dogru Fatimiler in en onemli memuriyetlerini Turkler isgal ediyordu Fatimi Batin iyye dailerinin cogu bu Turaniler in yardimlari sayesinde Orta Asya ile kalici munasebetler kurabilmekteydiler Kaynakca Balcioglu Tahir Harimi Turk Tarihinde Mezhep Cereyanlari Kanaat Kitabevi 1940 Tarih Pecevi Cilt 2 Sahife 56 Tezkere i Devlet Sah i Semerkandi Profesor M Serafeddin Pamir Isma ilileri Ilahiyat Fakultesi Mecmuasi Sayi 71 Yil 1928