Göçmen kuşlar farklı mevsimleri farklı coğrafyalarda geçiren kuş türlerinden oluşan bir gruptur. Her sene dünyaca 50 milyar kuşun göç ettiği tahmin edilir. Bunlardan yaklaşık 5 milyarı Avrupa ile Afrika arasında göç eder.
Küçücük kolibri kuşundan koskoca kartallara kadar binlerce kuş türü her sene vakti geldiği zaman üreme ve kışlama bölgeleri arasında uzun yolculuklar yaparlar. Göçmen kuşlar yılda iki defa Kuzey ve Güney yarımküre'leri arasında göç ederler. Kış aylarında havaların soğumasıyla, kuşların besin bulması zorlaşır ve bu konuda aralarında rekabet artar. Bu sebeple Kuzey Yarımküre'de üreyen göçmen kuşlar, her sonbaharda Güney Yarımküre'ye doğru göç hareketine girişir. Güney daha sıcak ve besin bakımından daha zengin olduğundan iyi bir kışlama alanı teşkil eder. İlkbaharın başlamasıyla da güneyden kuzeye dönüş göçüne başlarlar. İlkbaharda kuzey bölgeleri kuş akınlarına uğrar.
İlkbaharda kuzeye gelen kuşlar, ilkbahar, yaz ve sonbahar mevsimleri olmak üzere yılın dörtte üçünü bu geniş alanlarda geçirirler. Yalnız kış mevsiminde tropik bölgelerde barınırlar.
Barn kırlangıçları, her ilkbaharda Brezilya ve Arjantin'den yola çıkarak 4350 kilometrelik tehlikeli bir yolu aştıktan sonra Labrador ve Alaska'ya gelerek yumurtlarlar. Baltimor sarıasması, her Mayıs ayında Güney Amerika'dan kalkarak 1250 kilometrelik bir yolculuktan sonra New York'un Scardale bölümüne gelir.
Kuzey Amerika ormanlarında yumurtlayan siyah çalı bülbülleri, her sonbahar gökyüzünde büyük sürüler halinde bir araya gelerek kışlamak için Atlantik sahillerine ve Güney Amerika'ya göç ederler. Ağırlıkları 9-10 gram gelen bu küçücük kuşlar hiç mola vermeden asgari 86 saat boyunca uçarak 1500 kilometrelik bir mesafe katederler. İlkbaharda göç eden diğer birçok tür gibi geldiği rotayı takip ederek tekrar eski yerlerine geri dönerler. İspinozun dişisi göç ettiği halde erkeği göç etmez. Türkiye'de de leylekler, kırlangıçlar ve daha birçokları sonbahar geldiğinde binlerce kilometreyi aşarak Afrika'ya göç ederler. Bir yıl önce kışladıkları yerlerine giderler. İlkbaharda ise, kuzeye göç ederek kuluçka yuvalarına dönerler. Türkiye, Avrupa ve Afrika kıtaları arasında göç eden kuşlar için bir köprü oluşturması ve 400'ü aşkın göçmen türü barındırması bakımından özel bir konuma ve milletlerarası önemi haizdir.
Kuşların ayaklarını , radar veya uçaklarla takip ederek, birçok türün göç yollarının haritaları çıkarıldı. Kuş göçleri herkes tarafından görülmeye değer büyük bir şovdur.
Göçmen kuşların çoğu (özellikle küçük ötücü kuşlar) göç için gerekli enerjiyi uzun yolculuğa çıkmadan önce ne bulurlarsa yiyerek vücutlarında depoladıkları yağdan sağlarlar. Yağ onların adeta yakıt tankıdır. Bazıları göçten hemen önce ağırlıklarını iki katına çıkartırlar. Nijerya'da kışlayan ötleğenlerin ağırlığı, Ekim-Şubat ayları arasında 10-13 gr gelir. Avrupa'ya dönüşten önce Mart-Nisan aylarında ve bilhassa Mayıs başında 20 gr'a ulaşır.
Yapılan hesaplamalarda, 8 gr yağa sahip olan bir bülbülün, 3000 km uçabilecek kadar yakıta sahip olduğu anlaşılmıştır. Bu yakıtla Büyük Sahra'yı kolayca aşabilmektedir. ise önceden yağ depolamazlar. Yol boyunca rastladıkları Böcekleri avlayarak gerekli enerji ikmalini yaparlar.
Yırtıcı kuşlar, leylekler, turnalar ve pelikanlar gibi iri yapılı kuşlar, bedenlerinin büyüklüğü sebebiyle yağ depolayamazlar. Onlar, göç yolculuklarında, güneşin, toprak ve üstündeki hava katmanlarını ısıtması sonucu yükselen ve termal olarak adlandırılan hava kitlelerini kullanırlar. Geniş kanatlarını kullanarak bir termal yardımıyla yükselir ve termalden termale süzülerek yollarına devam ederler. Bu metotla az enerji harcamış olurlar. Denizler üzerinde termallerin oluşmaması, karalar üzerinden dolaşarak daha uzun göç yollarını takip etmelerine sebep olur. Yolculuk ve mola esnasında da avlanmalarına devam ederler.
Göç sırasında göçmen kuşların bir kısmı gündüz, bir kısmı ise gece uçarlar. Bunun yanı sıra yüzerek göç edenler de vardır. Böceklerle beslenen küçük kuşlar ve ördeklerin çoğu gece yol alır. Arı kuşları, kırlangıç ve kırlangıç benzeri kuşlar da gündüzleri uçarlar. Sığırcıklar 4000-5000 bireylik gruplar halinde göç ederler. Kartal ve atmaca gibi yırtıcılar, yalnız ve topluluklar halinde göçe katılırlar.
Gündüzleri birbirini gören hayvanlar, geceleyin de seslerle birbirinden ayrılmazlar. Kırlangıçlar hayatlarını sıcak bölgelerde geçirirler. Kuzey yarımkürede üredikten sonra kışlamak için Temmuz-Eylül arasında güney yarımküreye göç ederler. Yurdumuzda yaşayan kırlangıçlar Nisan ayında iklimimize geri dönerler. Leylekler, Türkiye'ye Mart ayından itibaren gelmeye başlarlar. Ağustos sonunda büyük topluluklar halinde, Güney Afrika'ya göç ederler. Deniz kırlangıçları, senede iki defa kuzey kutbunda yumurtladıktan sonra kışı geçirmek için güney kutbuna uçarlar. Uzun kanatlı yelkovan kuşları, güney yarımküreye mahsus göçmen kuşlardır. Üreme bölgeleri olan Avustralya'nın güneyinden göç ederek, Kuzey Pasifiğin kutup bölgesine gelirler. Gidiş-dönüşü 30.000 km'yi bulan bu göçe 10 milyon civarında kuş katılır. En uzun göç yolunu, (Sterna paradisaea) kateder. Kuluçka bölgesi olan Kuzey Kanada kıyılarından sonbaharda göçe başlar. Atlantik'i geçerek Batı Afrika kıyıları boyunca uçarak kışı geçireceği bölgelerine inerler.
Göçün nedeni
Kuşların bir kısmı, niçin ölüm pahasına uzun göçlere girişirler? Niçin diğer kuşlar gibi, göçmen kuşlar da yurtlarında kalıcı değildir? Bunları göçe zorlayan nedir? Soğuktan kaçmak ve besin bulmak için mi? Bu, ancak birçok sebebin bir kısmı sayılabilir. Çünkü birçoğu, gerekli besin ve elverişli iklim şartlarından çok daha fazla yolculuk yaparlar. Bazı türler de havaların soğuması ve besin azlığının baş göstermesinden önce güneye inerler.
Güneşe göre hareket
Sonbaharda güneye göçeden bir kuş yakalanarak bir kafese konursa, ilginç bir olay gözlenir. Kafes ne tarafa çevrilirse çevrilsin, kuş daima göç istikameti olan güneye döner.
Alman kuş bilgini yapmış olduğu gözlem ve deneyleriyle kuşların yönlerini güneşe göre kestirdiklerini ilk bulanlardandır. Ekim aylarında yakaladığı Avrupa sığırcıklarını altı şeffaf olan yuvarlak boş kafeslere koydu. Kafesin şeffaf kısmında davranışlarını gözledi. Bunların kafeslerinde rahat durmadıklarını, durunca bile kafesin bir köşesinde güney istikametine devamlı döndüklerini gördü. Güney bu kuşların normal göç istikametiydi. Kafes döndürülünce kuşlar da buna uyarak tekrar dönüyorlardı. İlkbahar aylarında kuşlarda yine göç huzursuzluğu başlıyordu. Bu sefer de tam aksi istikamete, yani kuzeye dönüyorlardı. Güneş ışığından başka bir şey görmeyen sığırcıklar, hep doğru istikamete dönüyorlardı. Kramer kafese gelen güneş ışığının istikametini değiştirmeye karar verdi. Döner aynalar kullanarak ışığın kafese giriş istikametini 90 derece değiştirdi. Kuşlar da buna bağlı olarak yönlerini 90 derece değiştirdiler. Demek ki, güneşe göre, yönlerini ayarlıyorlardı.
Kuşların çoğu gündüz güneşe göre hareket ederler. Ancak birçok kuş da gece göç eder. Yapılan araştırmalar kuşların gündüz güneşe, geceleyin ise ay ve yıldızlara göre uçuş istikametlerini bulabildiklerini ispat etti.
gökyüzünü göremeyecekleri yuvarlak bir kafese konulduklarında göç huzursuzluğuyla mevsimlik göç istikametlerine döndükleri tespit edildi. İyi ama bunlar güneşi, ayı ve yıldızları göremedikleri halde yönlerini nasıl buluyorlardı?
Araştırmalar birçok hayvanın vücutlarında biyolojik pusulalara sahip olduklarını ortaya çıkarmaktadır.
Biyolojik pusula
Amerikalı araştırıcılardan ilk olarak bazı deneyler yaptılar ve güvercinlere küçük mıknatıslar takınca kuşların yönlerini tamamen şaşırdığını gördüler. Araştırmalar neticesinde göçmen kuşların boyun kısımlarında ferromanyetik taneciklerin bulunduğu ve arzın manyetik alanına göre hassasiyet gösterdikleri keşfedildi. Şimdiye kadar tetkik edilebilen göçmen kuşların kafa yapısında bulunan taneciklerin demir açısından zengin bir mineral olan manyetit (Fe3O4) olduğu anlaşıldı.
Bu tabii pusulalarından göç esnasında azami derecede istifade ederler. Dünyanın manyetik alanının kuvvet çizgilerine göre kendi durumlarını tespit ederek doğru yönü bulurlar. Kafalarının içindeki bu pusulaları sayesinde kapalı havalarda da yollarını bulurlar. Bulutlu bir günde bile yönlerini şaşırmazlar. Fakat başlarına kuvvetli bir mıknatıs bağlanınca bulutlu günde güvercinler yollarını tamamen kaybederler. Çünkü takılan mıknatısın oluşturduğu suni alan, tabii manyetik alanı değiştirir. Onlara evlerini bulduracak hiçbir ipucu bırakmaz.
Güvercinlerin boyun kısmında pusula vazifesi gören manyetit adlı maden zerreciklerinin keşfinden sonra, kuşların yönlerini koku alarak da bulabildikleri ortaya çıkarılmıştır.
Koku alma koordinat şebekesi
Posta güvercinleri doğru rota bulmaya yarayan bir koku alma organına sahiptirler; koku alma organlarını yuvalarına dönüşte kullanmakta ve atmosferde her tarafa dağılmış zerreler halindeki maddecikler, güvercinlerin koku alma koordinat şebekesinin muhtemelen temelini teşkil etmektedir. Max Planck Enstitüsünün Seewiesen'deki bilginleri bunu böyle tahmin etmektedir.
asgari 700 km'ye kadar olan mesafelerde yön bulma için vazgeçilmez bir vasıtadır. Kuşlar herhalde havadaki zerrecikleri algılamakta, bunlar yardımıyla yabancı bölgelerde mevki tayini yapmaktadırlar. Bunun için hangi maddelerin söz konusu olduğu şu ana kadar tespit edilememiştir.
Daha 30 sene önce, posta güvercinlerinin de diğer göçmen kuşlar gibi güneşi pusula olarak kullanabildikleri ispatlanmıştı. Daha sonra yerin manyetik alanının da aynı şekilde kendilerine yön belirleyici olarak hizmet ettiği tespit edilmişti. Bununla beraber koku alma koordinat şebekesinin varlığı anlaşılmadan önce, posta güvercinlerinin yüzlerce kilometre uzaklıktaki yuvalarını nasıl bulabildikleri ikna edici bir şekilde izah edilememekteydi.
Pusula kullanmak isteyenin haritaya da ihtiyaç duyacağı ilim adamlarının tebliğinde yer almaktadır. Bu haritanın güvercinlerin koku alma organı ile bağlantılı olması gerektiğine Pizalı araştırıcılar dikkat çekmişlerdi. Çünkü, koku alma duyuları ortadan kaldırılmış güvercinler yuvalarını artık bulamamaktaydı. Kuşlar çok iyi hava tahmincileridir. Havadaki çok hafif barometrik basınç değişimini fark edebilirler. Fırtına çıkacağını önceden keşfederler. Keskin bir görme gücüne sahiptirler. Deneyler güvercinlerin polarize ve da gördüklerini ortaya çıkardı. Bu ışıklardan denizlerden uçarken faydalanırlar. Ayrıca, frekansı çok düşük uzun dalga alt sesleri de duyarlar. İnsan kulağı saniyede 10-20 titreşimin altındaki sesleri duyamaz. Kuşlar ise çok daha düşük sesleri işitebilirler. Bunun sayesinde göç eden bir kuş kendisinden çok uzakta patlayan bir fırtınayı veya 1000 km uzaktaki gök gürültüsünü işitebilmektedir. Binlerce kilometre ötedeki atmosfer basıncı değişikliklerinin meydana getirdiği çok düşük frekanslı elektromanyetik dalgaları fark edebilmektedir. Kuşlar insanlardan çok daha geniş bir dünyayı görür, duyar ve hissederler.
Milyonlarca göçmen kuşun uzun mesafeler katederek yaptığı yolculuk insanlar için hayati değer taşır. Kuşlar zararlı böceklerin baş düşmanıdır. Karaların çoğunun bulunduğu kuzey bölgelerine göç etmeselerdi ve yılın dörtte üçünü burada geçirmeselerdi, haşereler buralarda muazzam bir bitki katliamı yapardı. Baharda milyonlarca böcek, bitkiler üzerine yumurta bırakır. Bunlardan çıkan tırtıllar, kuşlar tarafından yenilerek kontrol altında tutulur. Çeşitli kurt, böcek ve çekirge yumurtalarını yiyerek mutlak bir kıtlığın önüne geçerler.
Kaynakça
wikipedia, wiki, viki, vikipedia, oku, kitap, kütüphane, kütübhane, ara, ara bul, bul, herşey, ne arasanız burada,hikayeler, makale, kitaplar, öğren, wiki, bilgi, tarih, yukle, izle, telefon için, turk, türk, türkçe, turkce, nasıl yapılır, ne demek, nasıl, yapmak, yapılır, indir, ücretsiz, ücretsiz indir, bedava, bedava indir, mp3, video, mp4, 3gp, jpg, jpeg, gif, png, resim, müzik, şarkı, film, film, oyun, oyunlar, mobil, cep telefonu, telefon, android, ios, apple, samsung, iphone, xiomi, xiaomi, redmi, honor, oppo, nokia, sonya, mi, pc, web, computer, bilgisayar
Gocmen kuslar farkli mevsimleri farkli cografyalarda geciren kus turlerinden olusan bir gruptur Her sene dunyaca 50 milyar kusun goc ettigi tahmin edilir Bunlardan yaklasik 5 milyari Avrupa ile Afrika arasinda goc eder Turna Grus grus gocuLeylek Ciconis ciconia gocu Istanbul Agustos 2010 Kucucuk kolibri kusundan koskoca kartallara kadar binlerce kus turu her sene vakti geldigi zaman ureme ve kislama bolgeleri arasinda uzun yolculuklar yaparlar Gocmen kuslar yilda iki defa Kuzey ve Guney yarimkure leri arasinda goc ederler Kis aylarinda havalarin sogumasiyla kuslarin besin bulmasi zorlasir ve bu konuda aralarinda rekabet artar Bu sebeple Kuzey Yarimkure de ureyen gocmen kuslar her sonbaharda Guney Yarimkure ye dogru goc hareketine girisir Guney daha sicak ve besin bakimindan daha zengin oldugundan iyi bir kislama alani teskil eder Ilkbaharin baslamasiyla da guneyden kuzeye donus gocune baslarlar Ilkbaharda kuzey bolgeleri kus akinlarina ugrar Ilkbaharda kuzeye gelen kuslar ilkbahar yaz ve sonbahar mevsimleri olmak uzere yilin dortte ucunu bu genis alanlarda gecirirler Yalniz kis mevsiminde tropik bolgelerde barinirlar Barn kirlangiclari her ilkbaharda Brezilya ve Arjantin den yola cikarak 4350 kilometrelik tehlikeli bir yolu astiktan sonra Labrador ve Alaska ya gelerek yumurtlarlar Baltimor sariasmasi her Mayis ayinda Guney Amerika dan kalkarak 1250 kilometrelik bir yolculuktan sonra New York un Scardale bolumune gelir Kuzey Amerika ormanlarinda yumurtlayan siyah cali bulbulleri her sonbahar gokyuzunde buyuk suruler halinde bir araya gelerek kislamak icin Atlantik sahillerine ve Guney Amerika ya goc ederler Agirliklari 9 10 gram gelen bu kucucuk kuslar hic mola vermeden asgari 86 saat boyunca ucarak 1500 kilometrelik bir mesafe katederler Ilkbaharda goc eden diger bircok tur gibi geldigi rotayi takip ederek tekrar eski yerlerine geri donerler Ispinozun disisi goc ettigi halde erkegi goc etmez Turkiye de de leylekler kirlangiclar ve daha bircoklari sonbahar geldiginde binlerce kilometreyi asarak Afrika ya goc ederler Bir yil once kisladiklari yerlerine giderler Ilkbaharda ise kuzeye goc ederek kulucka yuvalarina donerler Turkiye Avrupa ve Afrika kitalari arasinda goc eden kuslar icin bir kopru olusturmasi ve 400 u askin gocmen turu barindirmasi bakimindan ozel bir konuma ve milletlerarasi onemi haizdir Kuslarin ayaklarini radar veya ucaklarla takip ederek bircok turun goc yollarinin haritalari cikarildi Kus gocleri herkes tarafindan gorulmeye deger buyuk bir sovdur Gocmen kuslarin cogu ozellikle kucuk otucu kuslar goc icin gerekli enerjiyi uzun yolculuga cikmadan once ne bulurlarsa yiyerek vucutlarinda depoladiklari yagdan saglarlar Yag onlarin adeta yakit tankidir Bazilari gocten hemen once agirliklarini iki katina cikartirlar Nijerya da kislayan otlegenlerin agirligi Ekim Subat aylari arasinda 10 13 gr gelir Avrupa ya donusten once Mart Nisan aylarinda ve bilhassa Mayis basinda 20 gr a ulasir Yapilan hesaplamalarda 8 gr yaga sahip olan bir bulbulun 3000 km ucabilecek kadar yakita sahip oldugu anlasilmistir Bu yakitla Buyuk Sahra yi kolayca asabilmektedir ise onceden yag depolamazlar Yol boyunca rastladiklari Bocekleri avlayarak gerekli enerji ikmalini yaparlar Yirtici kuslar leylekler turnalar ve pelikanlar gibi iri yapili kuslar bedenlerinin buyuklugu sebebiyle yag depolayamazlar Onlar goc yolculuklarinda gunesin toprak ve ustundeki hava katmanlarini isitmasi sonucu yukselen ve termal olarak adlandirilan hava kitlelerini kullanirlar Genis kanatlarini kullanarak bir termal yardimiyla yukselir ve termalden termale suzulerek yollarina devam ederler Bu metotla az enerji harcamis olurlar Denizler uzerinde termallerin olusmamasi karalar uzerinden dolasarak daha uzun goc yollarini takip etmelerine sebep olur Yolculuk ve mola esnasinda da avlanmalarina devam ederler Goc sirasinda gocmen kuslarin bir kismi gunduz bir kismi ise gece ucarlar Bunun yani sira yuzerek goc edenler de vardir Boceklerle beslenen kucuk kuslar ve ordeklerin cogu gece yol alir Ari kuslari kirlangic ve kirlangic benzeri kuslar da gunduzleri ucarlar Sigirciklar 4000 5000 bireylik gruplar halinde goc ederler Kartal ve atmaca gibi yirticilar yalniz ve topluluklar halinde goce katilirlar deniz kiyi kirlangiclarinin gocmen yollari Gunduzleri birbirini goren hayvanlar geceleyin de seslerle birbirinden ayrilmazlar Kirlangiclar hayatlarini sicak bolgelerde gecirirler Kuzey yarimkurede uredikten sonra kislamak icin Temmuz Eylul arasinda guney yarimkureye goc ederler Yurdumuzda yasayan kirlangiclar Nisan ayinda iklimimize geri donerler Leylekler Turkiye ye Mart ayindan itibaren gelmeye baslarlar Agustos sonunda buyuk topluluklar halinde Guney Afrika ya goc ederler Deniz kirlangiclari senede iki defa kuzey kutbunda yumurtladiktan sonra kisi gecirmek icin guney kutbuna ucarlar Uzun kanatli yelkovan kuslari guney yarimkureye mahsus gocmen kuslardir Ureme bolgeleri olan Avustralya nin guneyinden goc ederek Kuzey Pasifigin kutup bolgesine gelirler Gidis donusu 30 000 km yi bulan bu goce 10 milyon civarinda kus katilir En uzun goc yolunu Sterna paradisaea kateder Kulucka bolgesi olan Kuzey Kanada kiyilarindan sonbaharda goce baslar Atlantik i gecerek Bati Afrika kiyilari boyunca ucarak kisi gecirecegi bolgelerine inerler Gocun nedeniKuslarin bir kismi nicin olum pahasina uzun goclere girisirler Nicin diger kuslar gibi gocmen kuslar da yurtlarinda kalici degildir Bunlari goce zorlayan nedir Soguktan kacmak ve besin bulmak icin mi Bu ancak bircok sebebin bir kismi sayilabilir Cunku bircogu gerekli besin ve elverisli iklim sartlarindan cok daha fazla yolculuk yaparlar Bazi turler de havalarin sogumasi ve besin azliginin bas gostermesinden once guneye inerler Gunese gore hareketSonbaharda guneye goceden bir kus yakalanarak bir kafese konursa ilginc bir olay gozlenir Kafes ne tarafa cevrilirse cevrilsin kus daima goc istikameti olan guneye doner Alman kus bilgini yapmis oldugu gozlem ve deneyleriyle kuslarin yonlerini gunese gore kestirdiklerini ilk bulanlardandir Ekim aylarinda yakaladigi Avrupa sigirciklarini alti seffaf olan yuvarlak bos kafeslere koydu Kafesin seffaf kisminda davranislarini gozledi Bunlarin kafeslerinde rahat durmadiklarini durunca bile kafesin bir kosesinde guney istikametine devamli donduklerini gordu Guney bu kuslarin normal goc istikametiydi Kafes dondurulunce kuslar da buna uyarak tekrar donuyorlardi Ilkbahar aylarinda kuslarda yine goc huzursuzlugu basliyordu Bu sefer de tam aksi istikamete yani kuzeye donuyorlardi Gunes isigindan baska bir sey gormeyen sigirciklar hep dogru istikamete donuyorlardi Kramer kafese gelen gunes isiginin istikametini degistirmeye karar verdi Doner aynalar kullanarak isigin kafese giris istikametini 90 derece degistirdi Kuslar da buna bagli olarak yonlerini 90 derece degistirdiler Demek ki gunese gore yonlerini ayarliyorlardi Kuslarin cogu gunduz gunese gore hareket ederler Ancak bircok kus da gece goc eder Yapilan arastirmalar kuslarin gunduz gunese geceleyin ise ay ve yildizlara gore ucus istikametlerini bulabildiklerini ispat etti gokyuzunu goremeyecekleri yuvarlak bir kafese konulduklarinda goc huzursuzluguyla mevsimlik goc istikametlerine dondukleri tespit edildi Iyi ama bunlar gunesi ayi ve yildizlari goremedikleri halde yonlerini nasil buluyorlardi Arastirmalar bircok hayvanin vucutlarinda biyolojik pusulalara sahip olduklarini ortaya cikarmaktadir Biyolojik pusulaAmerikali arastiricilardan ilk olarak bazi deneyler yaptilar ve guvercinlere kucuk miknatislar takinca kuslarin yonlerini tamamen sasirdigini gorduler Arastirmalar neticesinde gocmen kuslarin boyun kisimlarinda ferromanyetik taneciklerin bulundugu ve arzin manyetik alanina gore hassasiyet gosterdikleri kesfedildi Simdiye kadar tetkik edilebilen gocmen kuslarin kafa yapisinda bulunan taneciklerin demir acisindan zengin bir mineral olan manyetit Fe3O4 oldugu anlasildi Bu tabii pusulalarindan goc esnasinda azami derecede istifade ederler Dunyanin manyetik alaninin kuvvet cizgilerine gore kendi durumlarini tespit ederek dogru yonu bulurlar Kafalarinin icindeki bu pusulalari sayesinde kapali havalarda da yollarini bulurlar Bulutlu bir gunde bile yonlerini sasirmazlar Fakat baslarina kuvvetli bir miknatis baglaninca bulutlu gunde guvercinler yollarini tamamen kaybederler Cunku takilan miknatisin olusturdugu suni alan tabii manyetik alani degistirir Onlara evlerini bulduracak hicbir ipucu birakmaz Guvercinlerin boyun kisminda pusula vazifesi goren manyetit adli maden zerreciklerinin kesfinden sonra kuslarin yonlerini koku alarak da bulabildikleri ortaya cikarilmistir Koku alma koordinat sebekesiPosta guvercinleri dogru rota bulmaya yarayan bir koku alma organina sahiptirler koku alma organlarini yuvalarina donuste kullanmakta ve atmosferde her tarafa dagilmis zerreler halindeki maddecikler guvercinlerin koku alma koordinat sebekesinin muhtemelen temelini teskil etmektedir Max Planck Enstitusunun Seewiesen deki bilginleri bunu boyle tahmin etmektedir asgari 700 km ye kadar olan mesafelerde yon bulma icin vazgecilmez bir vasitadir Kuslar herhalde havadaki zerrecikleri algilamakta bunlar yardimiyla yabanci bolgelerde mevki tayini yapmaktadirlar Bunun icin hangi maddelerin soz konusu oldugu su ana kadar tespit edilememistir Daha 30 sene once posta guvercinlerinin de diger gocmen kuslar gibi gunesi pusula olarak kullanabildikleri ispatlanmisti Daha sonra yerin manyetik alaninin da ayni sekilde kendilerine yon belirleyici olarak hizmet ettigi tespit edilmisti Bununla beraber koku alma koordinat sebekesinin varligi anlasilmadan once posta guvercinlerinin yuzlerce kilometre uzakliktaki yuvalarini nasil bulabildikleri ikna edici bir sekilde izah edilememekteydi Pusula kullanmak isteyenin haritaya da ihtiyac duyacagi ilim adamlarinin tebliginde yer almaktadir Bu haritanin guvercinlerin koku alma organi ile baglantili olmasi gerektigine Pizali arastiricilar dikkat cekmislerdi Cunku koku alma duyulari ortadan kaldirilmis guvercinler yuvalarini artik bulamamaktaydi Kuslar cok iyi hava tahmincileridir Havadaki cok hafif barometrik basinc degisimini fark edebilirler Firtina cikacagini onceden kesfederler Keskin bir gorme gucune sahiptirler Deneyler guvercinlerin polarize ve da gorduklerini ortaya cikardi Bu isiklardan denizlerden ucarken faydalanirlar Ayrica frekansi cok dusuk uzun dalga alt sesleri de duyarlar Insan kulagi saniyede 10 20 titresimin altindaki sesleri duyamaz Kuslar ise cok daha dusuk sesleri isitebilirler Bunun sayesinde goc eden bir kus kendisinden cok uzakta patlayan bir firtinayi veya 1000 km uzaktaki gok gurultusunu isitebilmektedir Binlerce kilometre otedeki atmosfer basinci degisikliklerinin meydana getirdigi cok dusuk frekansli elektromanyetik dalgalari fark edebilmektedir Kuslar insanlardan cok daha genis bir dunyayi gorur duyar ve hissederler Milyonlarca gocmen kusun uzun mesafeler katederek yaptigi yolculuk insanlar icin hayati deger tasir Kuslar zararli boceklerin bas dusmanidir Karalarin cogunun bulundugu kuzey bolgelerine goc etmeselerdi ve yilin dortte ucunu burada gecirmeselerdi hasereler buralarda muazzam bir bitki katliami yapardi Baharda milyonlarca bocek bitkiler uzerine yumurta birakir Bunlardan cikan tirtillar kuslar tarafindan yenilerek kontrol altinda tutulur Cesitli kurt bocek ve cekirge yumurtalarini yiyerek mutlak bir kitligin onune gecerler Kaynakca