İskender Paşa Camii, İstanbul'un Beykoz ilçesinde yer alan bir külliyedir. 'nin önündeki küçük meydanda bulunmaktadır. I. Süleyman (Kanuni) ve II. Selim dönemlerinin devletin ileri gelenlerinden "Mağusa Fatihi" olarak tanınan Gazi İskender Paşa (ö. 1570) tarafından yaptırılmıştır. Kanlıca Camii olarak da bilinir. İskender Paşa'nın 967/ 1559 tarihli vakfiyesi ile belirtilen bu mescidi, Mimar Sinan'ın tezkirelerinde "Kanlıca'da merhum İskender Paşa" ve "Camii İskender Paşa der Kanlıca" şeklinde kayıtlıdır. Caminin üzerindeki kitabede görülen 967/ 1559-60 tarihi külliyenin tamamlanma tarihi olarak kabul edilebilir. Yapıların tasarımı Mimar Sinan'a aittir.
İskender Paşa Camii | |
Temel bilgiler | |
---|---|
Konum | Beykoz, İstanbul, Türkiye |
Koordinatlar | 41°06′00″K 29°03′57″D / 41.10000°K 29.06583°D |
İnanç | İslam |
Açılış | 1563 |
Mimari | |
Mimari tür | Osmanlı dönemi cami |
Tarihçe
Zaman içinde çeşitli onarımlar geçiren bu yapı topluluğu 19. yy’ da birtakım ek binalarla donatılmış, Tanzimat dönemi ileri gelenlerinden M. Sadık Rıfat Paşa (ö. 1857 ) türbeye bitişik bir muvakkithane inşa ettirmiş, aşağı yukarı aynı yıllarda caminin doğu yönüne, zemin katı kahvehane olarak kullanılan fevkani bir mektep yaptırılmıştır.
1925’te Üsküdar’ı Beykoz’a bağlayan yolun genişletilmesi amacıyla, Kanlıca’ nın çekirdeğini teşkil eden bu küçük külliye önemli ölçüde tahrip edilmiş, 1916’da bir yangın geçirerek harap düşmüş olan hamam, ayrıca camiyi üç yönden kuşatan hazire, çevre duvarları, üç adet avlu kapısı, fevkani mektep, caminin mihrap duvarının arkasında yer alan ahşap imam ile yanındaki aşhane (imaret) ortadan kaldırılmış, bu arada, camiyi kuşatan ve hazireleri gölgelendiren asırlık ağaçların da bir kısmı kesilmiştir.
1930’ dan önce caminin sağ ve kıble tarafının kabristan ve hatta mihrap önünde ’ nın kabri, tabutluk ve sonradan bekar odası ve kahvehane haline getirilen aşhane, iki oda, imam meşrutası, iki katlı ev olduğu ve bahsi geçen caddenin genişletilmesi sırasında bütün bunların da yok edildiği anlaşılıyor.
’ ya göre cami ve diğer bölümler 1895, 1910, 1926 ve 1942’ de çeşitli tamirler görmüştür. 1944'te de bir ihata duvarı ve üç kapısı olan bir avlu içinde olduğu o tarihte yapılan rölövelerinde görülmektedir.
Mimari
Cami, Mimar Sinan ’ ın çatılı camiler grubuna girmektedir. Her ikisi de enine dikdörtgen planlı, bir harim ile ahşap duvarlarla kuşatılmış bir son cemaat yerinden meydana gelir. İki sıra tuğla hatıllı moloz taşla örülmüş duvarları ile kâgir bir yapıdır.
Batı cephesinde üst katta iki, alt katta iki pencere açıklığı yer almaktadır. Güney cephesinde üst katta üç pencere açıklığı, alt katta iki pencere açıklığı yer alır. Doğu cephesinde üst katta iki alt katta iki olmak üzere toplam dört pencere açıklığı yer almaktadır. Kuzey cephesinde üst katta yedi, alt katta altı adet pencere açıklığı vardır. Kuzey cephesindeki pencereler hariç tüm pencerelerde, alt sıradaki pencerelerin dikdörtgen açıklıkları kesme küfeki taşından sövelerle çevrelenmiş, lokma demir parmaklıklarla donatılmış, tuğla örgülü sivri hafifletme kemerleri ile taçlandırılmıştır. Üst kat pencereleri sivri kemerli olup alçı revzenlerle kaplıdır.
Oranları ve ayrıntıları ile klasik üslubu sergileyen, kesme küfeki taşı örgülü minare harimin kuzeybatı köşesinde yer alır. Çokgen kesitli gövdesi, batı cephesinde taşkınlık yapan, kare tabanlı kaideye oturmakta, şerefenin altındaki mukarnasların ince işçiliği dikkati çekmektedir. Sağır olan korkuluğu geometrik taksimatlıdır. 1895 depreminden sonra yenilendiği bilinen petek kısmı, koni biçiminde, kurşun kaplı bir külahla son bulur.
Kuzey cephesinin önünde, tek katlı üstü kırma çatı ile örtülü bir çıkma bölümü yer alır. Bu çıkmanın önünde üç bölüme ayrılmış bir pencere açıklığı vardır. Sağında ve solunda son cemaat yerine girişi sağlayan birer kapı bulunmaktadır.
Son cemaat yerinin aslında, ahşap direklerle taşınan bir revak şeklinde tasarlandığı, bu niteliğe sahip yapıların büyük çoğunluğunda olduğu gibi, sonradan ahşap duvarlarla kapatıldığı ve içine bir kat ilave edildiği anlaşılmaktadır. Sonuçta iki katlı bir ahşap mesken görünümü kazanmış olan son cemaat yerinin yan cepheleri sağır bırakılmış, kuzey cephesinin eksenine caminin girişi yerleştirilmiştir. Tüm dış cephesi ahşap ile kaplanmıştır. Derinliği 4.50 metredir. Son cemaat yerinin sağında ve solunda kadınlar mahfiline çıkan merdivenler yer alır. Soldaki merdivenin altı oda haline getirilmiştir.
Caminin cümle kapısı iki kanatlıdır. Kapının sağında ve solunda dikdörtgen açıklıklı, lokma demir parmaklıklı birer pencere yer almaktadır. Cümle kapısının basık kemeri üzerinde üç satırlık ve üç beyitlik Arapça ve yazılmış kitabesi yer alır. Tarih rakamla ve ebcedle 967/ 1560 olarak verilmiştir.
Kitabe şu şekildedir:
- “Sadr- ı al- i İskender Paşa kerim
- Seyakdirullahü zü’ l- kadri’ l- a’ zim
- Kad bena haze’ l- binae li’ l- a’ bidin
- Hasenete’ l- vahide’ l- ferdi’ l- kadim
- Kale rıdvanü’ l- u’ la tarihehu
- Kulna Bismillahirrahmanirrahim”
Cümle kapısından caminin dikdörtgen planlı harim bölümüne girilir. Caminin harimi günümüzde, çıtalarla “çubuklu” denilen türde taksim edilmiş bir ahşap tavanla kaplıdır. Evliya Çelebi, hâlen kiremitle kaplı olan çatının kurşunla örtülü olduğunu, çatının altında da Topkapısı’ndaki Takkeci Camii gibi ahşap bir kubbenin yer aldığını nakletmektedir.
Moloz küfeki taşı ile örülmüş olan duvarlarda, klasik Osmanlı üslubundaki düzene uygun olarak iki sıra halinde pencereler açılmıştır. Üst sıra pencereler dışarıdan sivri kemerli olmasına rağmen içeriden dikdörtgen biçiminde ve renkli cam ve alçı ile süslenmiştir. Alt sıradaki pencereler klasik üslupta kalem işi alınlıklarla taçlandırılmış, tepe pencereleri de aynı türde şeritlerle kuşatılmıştır.
Duvarlarda Allah, Muhammet, Ebubekir, Ömer, Osman, Ali, Hasan,Hüseyin isimlerinin yazılı olduğu levhalar asılıdır.
Güney duvarının sağında ve solunda ayaklı birer saat bulunur.
Klasik üslûbu yansıtan mihrabın yarım sekizgen plânlı nişi, köşe sütunçeleri ile kuşatılmış ve mukarnaslı bir yaşmakla donatılmıştır. Minber ve vaaz kürsüsü ahşap ve yenidir.
İskender Paşa'nın türbesi
Türbe Kanlıca Camii’nin kuzeyindedir. Bir zamanlar ihata duvarı var iken orta avlu kapısı solunda bulunuyordu. Caminin kuzey tarafında bulunması, bani türbelerinin yerleşiminde gözlenen geleneğe aykırıdır.
Türbe, 1267/ 1850 yılında tamir görmüştür.
Dikdörtgen planlı, kâgir duvarlı ve düz ahşap çatılı bir yapıdır. İçeriye kuzey duvarından birkaç basamakla girilebilmektedir. Buradaki basık kemerli kapı aslına uygundur. Türbenin ön cephesinde dört pencere, arka cephesinde beş pencere, yan cephelerinde ise üçer pencere yer almaktadır. Pencerelerin köşelerinde iri taş ayaklar ve aralarında yine taş söveler vardır. Pencerelerin dikdörtgen açıklıkları topuzlu demir parmaklıklarla donatılmıştır.
Osmanlı mimarisinin klasik üslup döneminde alışılmadık bir görünüm arz eden bu türbenin başlangıçta üzeri açık olarak tasarlandığı sonradan üzerine, bugünkü kurşun kaplı ahşap çatının konduğu tahmin edilebilir. Türbede bulunan, İskender Paşa ile oğlu Ahmed Paşa’ ya ait kabirlerin üzerine ahşap sandukalar yerine mermer lahitler konmuş olması da bu ihtimali desteklemektedir. Lahitlerin ayak ve baş uçlarında silindir biçiminde mermer şahideler yükselmekte, başucu şahidelerinde, ölüm tarihlerini vermeyen kitabeler bulunmaktadır. Bu iki mermer lahidden sağdakinin yuvarlak baş taşında “Merhum ve mağfur oğlu Ahmed Paşanın ruhuna fatiha” yazılıdır. İskender Paşa’ ya ait olanda ise Merhum/ Gazi İskender/ Paşa ruhuna/ Fatiha yazılıdır.
Muvakkithane
Muvakkithane, camiden dört yüz yıl sonra inşa edilmesine ve Ampir üslubu yansıtmasına rağmen, mütevazı boyutları ve sade cepheleri ve köşesine iliştirilmiş olduğu türbe ile uyum içindedir.
Sekizgen planlı yapının kâgir duvarları sıva ile kaplanmış, üzeri basık sekizgen prizma biçiminde bir ahşap çatı ile örtülmüştür. Dikdörtgen açıklıklı kapısı ile Boğaz tarafına (batıya) açılan üç adet yuvarlak kemerli penceresi mermer sövelerle kuşatılmıştır.
Kapının üzerindeki kitabe levhasına “Eser- i Rıfat Paşa 1266” ibaresi yazılmıştır. Günümüzde kitaplık olarak kullanılan muvakkithanenin bu yeni fonksiyonu da Osmanlıca kitabenin altına yerleştirilmiş olan Latin harfli küçük bir kitabe ile belirtilmiştir. Demir parmaklıklarla donatılmış olan pencerelerin kemerleri, üzengi hizasında yer alan silmelerle birbirine bağlanmış, kemerlerin kilit taşları çıkıntılı olarak tasarlanmıştır. Orta kapının bulunduğu yere ve türbeye yapışık olarak 1266/ 1850 tarihinde Rifat Paşa sekiz kenarlı bir muvakkithane yaptırmıştır. Kapısı üzerinde “Eser- i Rifat Paşa 1266” ibaresi mevcuttur.
Vakfiyelerinde görülmeyen bu medreseden sadece Mimar Sinan “Kanlıca’da merhum İskender Paşa Medresesi” ve “Medrese- i İskender Paşa- Bab 1” şeklinde zikreder. Ne gariptir ki böyle bir medresenin varlığına tarih içinde de rastlanmamaktadır. Nitekim Evliya Çelebi bir asır sonra, Kanlıca’ da “iki muallimhane- i sıbyan” dan bahseder ve medrese ve darülhadis gibi eserlerin olmadığını yazar. Konyalı medresenin mektebin altında olduğunu söyler. B. Tanman da bu yapının medrese adı altında zikredilen mektep olması ihtimali üzerinde durur. C. Baltacı malum eserinde bu medreseye ait hiçbir tevcihattan bahsetmemektedir. Bu hale göre medrese, Tanman’ ın ileri sürdüğü gibi sadece mektepti veya en azından yapıldıktan kısa bir süre sonra daha faaliyete geçmeden herhangi bir şekilde ortadan kalkmıştı. Nitekim daha yakın kaynaklarda da böyle bir medresenin varlığına rastlanmıyor.
Cami ile birlikte inşa edildiği anlaşılan, Evliya Çelebi’ nin “muallimhane- i sıbyan” adı ile zikrettiği mektebin dikdörtgen planlı, kâgir duvarlı ve ahşap çatılı bir yapı olduğu, iki sıralı pencerelerin bulunduğu, duvarların moloz taşla örüldüğü, köşelerde, ayrıca kapı ve pencere sövelerinde kesme küfeki taşının kullanıldığı, çatısının kurşunla kaplandığı bilinmektedir. C. Vada’ nın naklettiğine göre 19. yy sonlarında metruk ve harap durumda olan mektep 1897’de mektep olarak kullanılmak üzere tadil edilmiş, bu arada pencere sıralarının arasına ahşap bir kat döşemesi yerleştirilmiş, çatı kaldırılarak bunlara bir kat daha ilave edilmiş, her üç kat da kendi içlerinde ahşap duvarlara bölünerek sınıflar ve öğretmen odaları meydana getirilmiştir. Tevhid-i Tedrisat Kanunu’nun yürürlüğe girdiği 1924’e kadar bu şekli ile faaliyet gösteren mektep bu tarihte terk edilmiş, 1938’den sonra karakola dönüştürülmüştür. Bu arada, 1897’de eklenen ahşap döşeme, üst kat ve iç duvarlar iptal edilmiş, cephelerde de değişiklik yapılarak, yapı asıl şeklinden iyice uzaklaştırılmıştır.
Zemin katındaki kahvehanenin üzerine oturan ve 1874- 1880 arasında ortaokul olarak kullanıldığı bilinen fevkani mektebin ise ahşap bir mesken görünümü arz ettiği tahmin edilebilir. İskender Paşa’ nın daha Bostancıbaşı iken tanzim ettirdiği 951/ 1544 tarihli ilk vakfiyesinde görülen mektebin caminin avlu duvarının sol köşesinde ve 1944’e kadar mevcut olduğu anlaşılıyor. Diğer vakfiyelerinde de aynen zikredilmiştir. Bu bina, Evliya Çelebi’nin bahsettiği iki muallimhane- i sıbyandan biri olmalıdır. A. S. Ülgen’ in 1944'te çizdiği rölöveye göre bina kare planlı, kâgir, çatılı tek bir hacim olarak görülüyor. Her duvarda ikişer alt pencere (ve belki de ikinci sıra penceresi vardı) ve bir ocak bulunmaktadır. Kapısı caminin avlusu dışındadır. Evliya’nın bahsettiği diğer sıbyan mektebi ise muvakkithaneye bitişik olan avlu kapısından şoseye kadar devam eden fevkani ahşap bina olmalıdır. A. Cabir Vada’ya göre burada 1874 ila 1880 yılları içinde rüşdiye tahsili yapılmakta imiş ve kendisi de ilk tahsilini burada yapmış. Yukarıda anlatılan kâgir bina ihya edilince bu ahşap bina terk edilmiş. Buranın zemin katı caminin kahvehanesi ve abdest alma yeri olarak kullanılmakta imiş ve bütün bu yapılar yol yapımı bahanesi ile yıktırılmış.
Hamam
Tamamen tarihe karışmış olan hamam hakkında C. Vada’ nın verdiği bilgilerden, soğukluk bölümünün ahşap çatılı olduğu, çepeçevre, soyunma mahallerini barındıran iki asma katla kuşatıldığı, 1916’da hamamın yakınındaki ’ndan sirayet eden yangında bütün bu ahşap aksamın yandığı öğrenilmektedir.
Bu bilgilerin ışığında hamamın planı tam olarak çizmek etmek mümkün değildir. Ancak ılıklık kısmından iki hela birimine geçildiği, sıcaklığın kare planlı olduğu, bunun solunda dikdörtgen planlı bir halvetin yer aldığı anlaşılmaktadır. Bu halvetteki kurnalardan birisinde yer alan, Evliya Çelebi’ nin de sözünü ettiği, fil kabartması ile bezeli aynataşı 1914’te Evkaf-ı İslamiye Müzesi’ne (bugün Türk ve İslam Eserleri Müzesi) taşınmıştır. Söz konusu hamamın, Mimar Sinan’ın mührünü taşıyan inşaat defteri Topkapı Sarayı Müzesi Arşivi’nde bulunmaktadır.
Mimar Sinan, İskender Paşa Hamamı’ndan “İskender Paşa Hamamı bina olunmuştur” demekte fakat yer belirtmemektedir. Ancak hamam hiçbir vakfıyede geçmemektedir. Evliya Çelebi ise kime ait olduğunu açıklamadan Kanlıca’ da bir küçük hamam olduğunu söyler ve hamamın kurnasındaki bir fil suretini tasvir eder.
Kanlıca’ daki caminin köşesinde bulunan ve takribi 1925’ lerde yine yol genişletilmesi bahanesiyle yıkılan hamamın, İskender Paşa’ya ait olduğunu ve Mimar Sinan tarafından yapıldığını söyleyen Konyalı bir de vesika vermektedir. Topkapı Sarayı arşivinde 14/1461 numarada kayıtlı olan bir muhasebe defterinde bulunan 972/1564 tarihli bu vesika Mimar Sinan tarafından mühürlenip imzalanmıştır. Defterin başında bulunan ifade, hamamın Kanlıca’da olduğunu ve Mimar Sinan tarafından yapıldığını açıkça belirtir. Bu ibareyi Konyalı şöyle vermektedir:
“Muhasebe- i ihracat- ı binakerden- i hamam- ı cedid be ferman- ı Hazret- i Padişah- ı alempenah hullidet bi ma’ rifet- i Sinan Ağa ser mi’ maran- ı dergah- ı ali el vakıı fi 10 şabanü’ l- muazzam sene dokuz yüz yetmiş iki der kasaba- i Kanlıca tabi- i kaza- i Üsküdar”.
Ancak yine de hamamı bu kayıttan üç yıl sonra hazırlanan 975/ 1567 tarihli üçüncü vakfiyede göremiyoruz. Konyalı’ nın izahatından hamamın inşaatı için 64 bin akça harcanmış olduğunu ve ne kadar ve ne çeşit malzeme kullanıldığını tafsilatıyla görmekteyiz.
Ayvansarayi İskender Paşa’ ya ait bir başka hamamın Yeniköy'de olduğunu söyler. Mehmed Arif de hamamın yerini Yeniköy’de Molla Çelebi Camii kurbinde çifte hamam olarak tarif etmektedir.
, hamamın cümle kapısının güneye caddeye açıldığını yazar. Hamam bir soyunmalık ve iki hela ve tek kurnalı bir yıkanma yeri olan dar bir ılıklık ve daha sonra dört kurnalı sıcaklık ve buna bağlı 5 metre, uzunluğunda ve 2 metre genişliğinde üç kurnalı bir halvetten ibaret imiş ve Evliya Çelebi'nin bahsettiği fil kabartması bu kurnalardan birinde imiş.
Kaynakça
- Tanman, Baha, “İskender Paşa Külliyesi”, D. B. İstanbul Ansiklopedisi, c. IV, İstanbul, 2003, s. 207
- Yüksel, İ. Aydın, “İskender Paşa’ nın eserleri”, Osmanlı Mimarisinde Kanuni Devri, c. 6, s.İstanbul, 2004, s. 261
- Galitekin, Ahmet Nezih, Osmanlı Kaynaklarına Göre İstanbul Cami, Tekke, Medrese, Mekteb, Türbe, Hamam, Kütüphane, Matbaa, Mahalle ve Selatin İmaretler, İstanbul, 2003, s. 161
- ÖZ, Tahsin, İstanbul Camileri, c. II, Ankara, 1997, s. 35
- Yeşilbaş, Mehmet Ali, Bir Beykozlu’ nun Anıları, İstanbul, 2005, s. 16
- Teksari, Serhat, İstanbul Türbeleri, İstanbul, 2005, s. 103
Wikimedia Commons'ta İskender Pasha Mosque (Kanlıca) ile ilgili çoklu ortam belgeleri bulunur
wikipedia, wiki, viki, vikipedia, oku, kitap, kütüphane, kütübhane, ara, ara bul, bul, herşey, ne arasanız burada,hikayeler, makale, kitaplar, öğren, wiki, bilgi, tarih, yukle, izle, telefon için, turk, türk, türkçe, turkce, nasıl yapılır, ne demek, nasıl, yapmak, yapılır, indir, ücretsiz, ücretsiz indir, bedava, bedava indir, mp3, video, mp4, 3gp, jpg, jpeg, gif, png, resim, müzik, şarkı, film, film, oyun, oyunlar, mobil, cep telefonu, telefon, android, ios, apple, samsung, iphone, xiomi, xiaomi, redmi, honor, oppo, nokia, sonya, mi, pc, web, computer, bilgisayar
Iskender Pasa Camii Istanbul un Beykoz ilcesinde yer alan bir kulliyedir nin onundeki kucuk meydanda bulunmaktadir I Suleyman Kanuni ve II Selim donemlerinin devletin ileri gelenlerinden Magusa Fatihi olarak taninan Gazi Iskender Pasa o 1570 tarafindan yaptirilmistir Kanlica Camii olarak da bilinir Iskender Pasa nin 967 1559 tarihli vakfiyesi ile belirtilen bu mescidi Mimar Sinan in tezkirelerinde Kanlica da merhum Iskender Pasa ve Camii Iskender Pasa der Kanlica seklinde kayitlidir Caminin uzerindeki kitabede gorulen 967 1559 60 tarihi kulliyenin tamamlanma tarihi olarak kabul edilebilir Yapilarin tasarimi Mimar Sinan a aittir Iskenderpasa CamiiIskender Pasa CamiiTemel bilgilerKonumBeykoz Istanbul TurkiyeKoordinatlar41 06 00 K 29 03 57 D 41 10000 K 29 06583 D 41 10000 29 06583InancIslamAcilis1563MimariMimari turOsmanli donemi camiTarihceZaman icinde cesitli onarimlar geciren bu yapi toplulugu 19 yy da birtakim ek binalarla donatilmis Tanzimat donemi ileri gelenlerinden M Sadik Rifat Pasa o 1857 turbeye bitisik bir muvakkithane insa ettirmis asagi yukari ayni yillarda caminin dogu yonune zemin kati kahvehane olarak kullanilan fevkani bir mektep yaptirilmistir 1925 te Uskudar i Beykoz a baglayan yolun genisletilmesi amaciyla Kanlica nin cekirdegini teskil eden bu kucuk kulliye onemli olcude tahrip edilmis 1916 da bir yangin gecirerek harap dusmus olan hamam ayrica camiyi uc yonden kusatan hazire cevre duvarlari uc adet avlu kapisi fevkani mektep caminin mihrap duvarinin arkasinda yer alan ahsap imam ile yanindaki ashane imaret ortadan kaldirilmis bu arada camiyi kusatan ve hazireleri golgelendiren asirlik agaclarin da bir kismi kesilmistir 1930 dan once caminin sag ve kible tarafinin kabristan ve hatta mihrap onunde nin kabri tabutluk ve sonradan bekar odasi ve kahvehane haline getirilen ashane iki oda imam mesrutasi iki katli ev oldugu ve bahsi gecen caddenin genisletilmesi sirasinda butun bunlarin da yok edildigi anlasiliyor ya gore cami ve diger bolumler 1895 1910 1926 ve 1942 de cesitli tamirler gormustur 1944 te de bir ihata duvari ve uc kapisi olan bir avlu icinde oldugu o tarihte yapilan rolovelerinde gorulmektedir MimariCami Mimar Sinan in catili camiler grubuna girmektedir Her ikisi de enine dikdortgen planli bir harim ile ahsap duvarlarla kusatilmis bir son cemaat yerinden meydana gelir Iki sira tugla hatilli moloz tasla orulmus duvarlari ile kagir bir yapidir Bati cephesinde ust katta iki alt katta iki pencere acikligi yer almaktadir Guney cephesinde ust katta uc pencere acikligi alt katta iki pencere acikligi yer alir Dogu cephesinde ust katta iki alt katta iki olmak uzere toplam dort pencere acikligi yer almaktadir Kuzey cephesinde ust katta yedi alt katta alti adet pencere acikligi vardir Kuzey cephesindeki pencereler haric tum pencerelerde alt siradaki pencerelerin dikdortgen acikliklari kesme kufeki tasindan sovelerle cevrelenmis lokma demir parmakliklarla donatilmis tugla orgulu sivri hafifletme kemerleri ile taclandirilmistir Ust kat pencereleri sivri kemerli olup alci revzenlerle kaplidir Oranlari ve ayrintilari ile klasik uslubu sergileyen kesme kufeki tasi orgulu minare harimin kuzeybati kosesinde yer alir Cokgen kesitli govdesi bati cephesinde taskinlik yapan kare tabanli kaideye oturmakta serefenin altindaki mukarnaslarin ince isciligi dikkati cekmektedir Sagir olan korkulugu geometrik taksimatlidir 1895 depreminden sonra yenilendigi bilinen petek kismi koni biciminde kursun kapli bir kulahla son bulur Kuzey cephesinin onunde tek katli ustu kirma cati ile ortulu bir cikma bolumu yer alir Bu cikmanin onunde uc bolume ayrilmis bir pencere acikligi vardir Saginda ve solunda son cemaat yerine girisi saglayan birer kapi bulunmaktadir Son cemaat yerinin aslinda ahsap direklerle tasinan bir revak seklinde tasarlandigi bu nitelige sahip yapilarin buyuk cogunlugunda oldugu gibi sonradan ahsap duvarlarla kapatildigi ve icine bir kat ilave edildigi anlasilmaktadir Sonucta iki katli bir ahsap mesken gorunumu kazanmis olan son cemaat yerinin yan cepheleri sagir birakilmis kuzey cephesinin eksenine caminin girisi yerlestirilmistir Tum dis cephesi ahsap ile kaplanmistir Derinligi 4 50 metredir Son cemaat yerinin saginda ve solunda kadinlar mahfiline cikan merdivenler yer alir Soldaki merdivenin alti oda haline getirilmistir Caminin cumle kapisi iki kanatlidir Kapinin saginda ve solunda dikdortgen aciklikli lokma demir parmaklikli birer pencere yer almaktadir Cumle kapisinin basik kemeri uzerinde uc satirlik ve uc beyitlik Arapca ve yazilmis kitabesi yer alir Tarih rakamla ve ebcedle 967 1560 olarak verilmistir Kitabe su sekildedir Sadr i al i Iskender Pasa kerim Seyakdirullahu zu l kadri l a zim Kad bena haze l binae li l a bidin Hasenete l vahide l ferdi l kadim Kale ridvanu l u la tarihehu Kulna Bismillahirrahmanirrahim dd Cumle kapisindan caminin dikdortgen planli harim bolumune girilir Caminin harimi gunumuzde citalarla cubuklu denilen turde taksim edilmis bir ahsap tavanla kaplidir Evliya Celebi halen kiremitle kapli olan catinin kursunla ortulu oldugunu catinin altinda da Topkapisi ndaki Takkeci Camii gibi ahsap bir kubbenin yer aldigini nakletmektedir Moloz kufeki tasi ile orulmus olan duvarlarda klasik Osmanli uslubundaki duzene uygun olarak iki sira halinde pencereler acilmistir Ust sira pencereler disaridan sivri kemerli olmasina ragmen iceriden dikdortgen biciminde ve renkli cam ve alci ile suslenmistir Alt siradaki pencereler klasik uslupta kalem isi alinliklarla taclandirilmis tepe pencereleri de ayni turde seritlerle kusatilmistir Duvarlarda Allah Muhammet Ebubekir Omer Osman Ali Hasan Huseyin isimlerinin yazili oldugu levhalar asilidir Guney duvarinin saginda ve solunda ayakli birer saat bulunur Klasik uslubu yansitan mihrabin yarim sekizgen planli nisi kose sutunceleri ile kusatilmis ve mukarnasli bir yasmakla donatilmistir Minber ve vaaz kursusu ahsap ve yenidir Iskender Pasa nin turbesiTurbe Kanlica Camii nin kuzeyindedir Bir zamanlar ihata duvari var iken orta avlu kapisi solunda bulunuyordu Caminin kuzey tarafinda bulunmasi bani turbelerinin yerlesiminde gozlenen gelenege aykiridir Turbe 1267 1850 yilinda tamir gormustur Dikdortgen planli kagir duvarli ve duz ahsap catili bir yapidir Iceriye kuzey duvarindan birkac basamakla girilebilmektedir Buradaki basik kemerli kapi aslina uygundur Turbenin on cephesinde dort pencere arka cephesinde bes pencere yan cephelerinde ise ucer pencere yer almaktadir Pencerelerin koselerinde iri tas ayaklar ve aralarinda yine tas soveler vardir Pencerelerin dikdortgen acikliklari topuzlu demir parmakliklarla donatilmistir Osmanli mimarisinin klasik uslup doneminde alisilmadik bir gorunum arz eden bu turbenin baslangicta uzeri acik olarak tasarlandigi sonradan uzerine bugunku kursun kapli ahsap catinin kondugu tahmin edilebilir Turbede bulunan Iskender Pasa ile oglu Ahmed Pasa ya ait kabirlerin uzerine ahsap sandukalar yerine mermer lahitler konmus olmasi da bu ihtimali desteklemektedir Lahitlerin ayak ve bas uclarinda silindir biciminde mermer sahideler yukselmekte basucu sahidelerinde olum tarihlerini vermeyen kitabeler bulunmaktadir Bu iki mermer lahidden sagdakinin yuvarlak bas tasinda Merhum ve magfur oglu Ahmed Pasanin ruhuna fatiha yazilidir Iskender Pasa ya ait olanda ise Merhum Gazi Iskender Pasa ruhuna Fatiha yazilidir MuvakkithaneMuvakkithane camiden dort yuz yil sonra insa edilmesine ve Ampir uslubu yansitmasina ragmen mutevazi boyutlari ve sade cepheleri ve kosesine ilistirilmis oldugu turbe ile uyum icindedir Sekizgen planli yapinin kagir duvarlari siva ile kaplanmis uzeri basik sekizgen prizma biciminde bir ahsap cati ile ortulmustur Dikdortgen aciklikli kapisi ile Bogaz tarafina batiya acilan uc adet yuvarlak kemerli penceresi mermer sovelerle kusatilmistir Kapinin uzerindeki kitabe levhasina Eser i Rifat Pasa 1266 ibaresi yazilmistir Gunumuzde kitaplik olarak kullanilan muvakkithanenin bu yeni fonksiyonu da Osmanlica kitabenin altina yerlestirilmis olan Latin harfli kucuk bir kitabe ile belirtilmistir Demir parmakliklarla donatilmis olan pencerelerin kemerleri uzengi hizasinda yer alan silmelerle birbirine baglanmis kemerlerin kilit taslari cikintili olarak tasarlanmistir Orta kapinin bulundugu yere ve turbeye yapisik olarak 1266 1850 tarihinde Rifat Pasa sekiz kenarli bir muvakkithane yaptirmistir Kapisi uzerinde Eser i Rifat Pasa 1266 ibaresi mevcuttur Vakfiyelerinde gorulmeyen bu medreseden sadece Mimar Sinan Kanlica da merhum Iskender Pasa Medresesi ve Medrese i Iskender Pasa Bab 1 seklinde zikreder Ne gariptir ki boyle bir medresenin varligina tarih icinde de rastlanmamaktadir Nitekim Evliya Celebi bir asir sonra Kanlica da iki muallimhane i sibyan dan bahseder ve medrese ve darulhadis gibi eserlerin olmadigini yazar Konyali medresenin mektebin altinda oldugunu soyler B Tanman da bu yapinin medrese adi altinda zikredilen mektep olmasi ihtimali uzerinde durur C Baltaci malum eserinde bu medreseye ait hicbir tevcihattan bahsetmemektedir Bu hale gore medrese Tanman in ileri surdugu gibi sadece mektepti veya en azindan yapildiktan kisa bir sure sonra daha faaliyete gecmeden herhangi bir sekilde ortadan kalkmisti Nitekim daha yakin kaynaklarda da boyle bir medresenin varligina rastlanmiyor Cami ile birlikte insa edildigi anlasilan Evliya Celebi nin muallimhane i sibyan adi ile zikrettigi mektebin dikdortgen planli kagir duvarli ve ahsap catili bir yapi oldugu iki sirali pencerelerin bulundugu duvarlarin moloz tasla oruldugu koselerde ayrica kapi ve pencere sovelerinde kesme kufeki tasinin kullanildigi catisinin kursunla kaplandigi bilinmektedir C Vada nin naklettigine gore 19 yy sonlarinda metruk ve harap durumda olan mektep 1897 de mektep olarak kullanilmak uzere tadil edilmis bu arada pencere siralarinin arasina ahsap bir kat dosemesi yerlestirilmis cati kaldirilarak bunlara bir kat daha ilave edilmis her uc kat da kendi iclerinde ahsap duvarlara bolunerek siniflar ve ogretmen odalari meydana getirilmistir Tevhid i Tedrisat Kanunu nun yururluge girdigi 1924 e kadar bu sekli ile faaliyet gosteren mektep bu tarihte terk edilmis 1938 den sonra karakola donusturulmustur Bu arada 1897 de eklenen ahsap doseme ust kat ve ic duvarlar iptal edilmis cephelerde de degisiklik yapilarak yapi asil seklinden iyice uzaklastirilmistir Zemin katindaki kahvehanenin uzerine oturan ve 1874 1880 arasinda ortaokul olarak kullanildigi bilinen fevkani mektebin ise ahsap bir mesken gorunumu arz ettigi tahmin edilebilir Iskender Pasa nin daha Bostancibasi iken tanzim ettirdigi 951 1544 tarihli ilk vakfiyesinde gorulen mektebin caminin avlu duvarinin sol kosesinde ve 1944 e kadar mevcut oldugu anlasiliyor Diger vakfiyelerinde de aynen zikredilmistir Bu bina Evliya Celebi nin bahsettigi iki muallimhane i sibyandan biri olmalidir A S Ulgen in 1944 te cizdigi roloveye gore bina kare planli kagir catili tek bir hacim olarak goruluyor Her duvarda ikiser alt pencere ve belki de ikinci sira penceresi vardi ve bir ocak bulunmaktadir Kapisi caminin avlusu disindadir Evliya nin bahsettigi diger sibyan mektebi ise muvakkithaneye bitisik olan avlu kapisindan soseye kadar devam eden fevkani ahsap bina olmalidir A Cabir Vada ya gore burada 1874 ila 1880 yillari icinde rusdiye tahsili yapilmakta imis ve kendisi de ilk tahsilini burada yapmis Yukarida anlatilan kagir bina ihya edilince bu ahsap bina terk edilmis Buranin zemin kati caminin kahvehanesi ve abdest alma yeri olarak kullanilmakta imis ve butun bu yapilar yol yapimi bahanesi ile yiktirilmis HamamTamamen tarihe karismis olan hamam hakkinda C Vada nin verdigi bilgilerden sogukluk bolumunun ahsap catili oldugu cepecevre soyunma mahallerini barindiran iki asma katla kusatildigi 1916 da hamamin yakinindaki ndan sirayet eden yanginda butun bu ahsap aksamin yandigi ogrenilmektedir Bu bilgilerin isiginda hamamin plani tam olarak cizmek etmek mumkun degildir Ancak iliklik kismindan iki hela birimine gecildigi sicakligin kare planli oldugu bunun solunda dikdortgen planli bir halvetin yer aldigi anlasilmaktadir Bu halvetteki kurnalardan birisinde yer alan Evliya Celebi nin de sozunu ettigi fil kabartmasi ile bezeli aynatasi 1914 te Evkaf i Islamiye Muzesi ne bugun Turk ve Islam Eserleri Muzesi tasinmistir Soz konusu hamamin Mimar Sinan in muhrunu tasiyan insaat defteri Topkapi Sarayi Muzesi Arsivi nde bulunmaktadir Mimar Sinan Iskender Pasa Hamami ndan Iskender Pasa Hamami bina olunmustur demekte fakat yer belirtmemektedir Ancak hamam hicbir vakfiyede gecmemektedir Evliya Celebi ise kime ait oldugunu aciklamadan Kanlica da bir kucuk hamam oldugunu soyler ve hamamin kurnasindaki bir fil suretini tasvir eder Kanlica daki caminin kosesinde bulunan ve takribi 1925 lerde yine yol genisletilmesi bahanesiyle yikilan hamamin Iskender Pasa ya ait oldugunu ve Mimar Sinan tarafindan yapildigini soyleyen Konyali bir de vesika vermektedir Topkapi Sarayi arsivinde 14 1461 numarada kayitli olan bir muhasebe defterinde bulunan 972 1564 tarihli bu vesika Mimar Sinan tarafindan muhurlenip imzalanmistir Defterin basinda bulunan ifade hamamin Kanlica da oldugunu ve Mimar Sinan tarafindan yapildigini acikca belirtir Bu ibareyi Konyali soyle vermektedir Muhasebe i ihracat i binakerden i hamam i cedid be ferman i Hazret i Padisah i alempenah hullidet bi ma rifet i Sinan Aga ser mi maran i dergah i ali el vakii fi 10 sabanu l muazzam sene dokuz yuz yetmis iki der kasaba i Kanlica tabi i kaza i Uskudar Ancak yine de hamami bu kayittan uc yil sonra hazirlanan 975 1567 tarihli ucuncu vakfiyede goremiyoruz Konyali nin izahatindan hamamin insaati icin 64 bin akca harcanmis oldugunu ve ne kadar ve ne cesit malzeme kullanildigini tafsilatiyla gormekteyiz Ayvansarayi Iskender Pasa ya ait bir baska hamamin Yenikoy de oldugunu soyler Mehmed Arif de hamamin yerini Yenikoy de Molla Celebi Camii kurbinde cifte hamam olarak tarif etmektedir hamamin cumle kapisinin guneye caddeye acildigini yazar Hamam bir soyunmalik ve iki hela ve tek kurnali bir yikanma yeri olan dar bir iliklik ve daha sonra dort kurnali sicaklik ve buna bagli 5 metre uzunlugunda ve 2 metre genisliginde uc kurnali bir halvetten ibaret imis ve Evliya Celebi nin bahsettigi fil kabartmasi bu kurnalardan birinde imis KaynakcaTanman Baha Iskender Pasa Kulliyesi D B Istanbul Ansiklopedisi c IV Istanbul 2003 s 207 Yuksel I Aydin Iskender Pasa nin eserleri Osmanli Mimarisinde Kanuni Devri c 6 s Istanbul 2004 s 261 Galitekin Ahmet Nezih Osmanli Kaynaklarina Gore Istanbul Cami Tekke Medrese Mekteb Turbe Hamam Kutuphane Matbaa Mahalle ve Selatin Imaretler Istanbul 2003 s 161 OZ Tahsin Istanbul Camileri c II Ankara 1997 s 35 Yesilbas Mehmet Ali Bir Beykozlu nun Anilari Istanbul 2005 s 16 Teksari Serhat Istanbul Turbeleri Istanbul 2005 s 103 Wikimedia Commons ta Iskender Pasha Mosque Kanlica ile ilgili coklu ortam belgeleri bulunur