Karacaahmet Mezarlığı, İstanbul'un Üsküdar ilçesinde yer alan İstanbul'un en büyük ve aynı zamanda en eski mezarlığıdır.
Karacaahmet Mezarlığı | |
---|---|
Konum | Üsküdar, İstanbul, Türkiye |
Koordinatlar | 41°00′38″K 29°01′34″D / 41.01056°K 29.02611°D |
Tür | Sivil Mezarlık |
Din | İslam |
Açılış | 1377 | )
Yüzölçümü | 750.000 m2 (8.100.000 ft2) |
Sorumlu | İstanbul Büyükşehir Belediyesi |
Defin sayısı | ± 2.000.000 |
Durum | Kullanımda |
Özellikler | Türkiye'nin en büyük mezarlığı |
Günümüzde içinde bulunan yollarla ve Karacaahmet Sultan Dergâhı'nın da içinde bulunduğu alanla birlikte yaklaşık 750 dönümlük bir araziyi kaplayan mezarlık; Miskinler, Saraçlar Çeşmesi, Şehitlik, Musallâ ve Duvardibi adlı beş büyük bölgeye ayrılır. Mezarlık kuzeyde Tunusbağı’ndan güneyde İbrahimağa çayırına doğru eğimli bir arazi yapısına sahiptir. Seyitahmet deresi vadisi mezarlığın en çukur kısmını teşkil eder. Güneyinde İbrahimağa çayırının devamında, Karacaahmet Mezarlığı’ndan ayrı kabul edilen Ayrılık Çeşmesi Mezarlığı yer almaktadır.
Birçok kuş türüne ev sahipliği yapan Karacaahmet Mezarlığı, başta servi olmak üzere çınar, meşe, defne, çitlembik gibi ağaçları ve çeşitli bitkileriyle bir orman görünümündedir. Park ve Bahçeler Müdürlüğü, mezarlık içerisinde bulunan 9 adet servi ağacını Anıt Ağaç statüsüne almıştır.
Karacaahmet Mezarlığı, 1917, 1940, 1956 ve 1974 tarihlerinde olmak üzere dört defa istimlak edilmiştir. Bu istimlaklerde, özellikle 1974'te Karayolları'nın istimlakı sırasında ciddi şekilde tahrip olmuştur.
Anadolu Yakası'nın en büyük yeşil alanlarından olan tarihi mezarlığın daha da fazla tahribata uğramasının önüne geçilmesi amacıyla, İstanbul Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulunun kararı gereğince Karacaahmet Mezarlığı, 1991 yılında doğal ve tarihi SİT alanı olarak ilan edilmiştir. Bu karara göre, mezarlık alanı, sadece ölü gömülmesi ve buna uygun donatı alanları oluşturulması amacıyla kullanılabilir ve mezarlık tam doluluğa ulaşıp, aktif mezarlık ömrünü tamamlasa dahi, hiçbir şekilde mezarlık kaldırılamaz, imara açılamaz veya park alanı olarak kullanılamaz.
Toplam defin sayısı, geçmişte kayıt tutulmadığı için kesin olarak bilinmemekte ama milyonlarla ifade edilmektedir. Zira, İstanbul Mezarlıklar Müdürlüğü'nün ölü kütüğü kayıtları, ancak 1937 senesinden sonra tutulmaya başlanmıştır.
Genel bilgi ve tarihçe
Mezarlık adını, İstanbul'a Hacı Bektaş-ı Veli tarafından İslam dinini yaymak üzere gönderilen Karaca Ahmet'ten alır.
İlk olarak İstanbul'un Müslümanlar tarafından kuşatılması sırasında şehit olan askerlerin buraya gömüldüğü sanılmaktadır. Mezarlığın ilk tam olarak ne zaman kullanılmaya başlandığına dair kesin bir kanıt yoksa da, çoğu tarihçi Orhan Gazi'nin, Bizans idaresindeki Üsküdar'ı fethetmesinden sonra, bölgeye Türk halkın iskanı ile birlikte mezarlığın geliştiğine dair mutabık kalmıştır. Dolayısıyla mezarlığın oluşmaya başlaması, 14. yüzyıl ortasına denk gelmektedir.
Sultan I. Murad döneminde Müslüman nüfusun artmasına paralel olarak genişlemeye başlayan mezarlık, 1453 yılındaki İstanbul'un fethi sonrasında daha da büyümüştür.
Karacaahmet'in resmen mezarlık haline getirilmesi 1582 senesinde, III. Murat’ın annesi ve II. Selim’in eşi Nurbanu Sultan'ın kendi arazisinden 124 dönümlük bir araziyi mezarlık olmak üzere ayırması ve buralara serviler diktirmesiyle olmuştur. Ayrıca, bu servi ağaçlarının muhafazası için 13 kişiyi korucu ve defin işleri için de 24 kişiyi mezarcı olarak tayin etmiştir.
Resmî kaynaklarda ismi ilk kez 1698 yılında Karacaahmet Sultan Mezarlığı olarak geçen mezarlığın, bir diğer ismi de 'Üsküdar Mekabir-i Müslimini' dir.
Başlangıçta boş, uçsuz bucaksız, temiz bir defin sahası olan bu mezarlık, yüzyıllarca İstanbul halkı tarafından hep tercih edilen bir yer olmuştur ve kurulduğu günden bu yana kesintisiz olarak hizmet vermektedir.
Karacaahmet'in tercih sebebi, Osmanlı halkı arasında Üsküdar'ın Asya kıtasının uzantısı olması ve dolayısıyla Mekke-Medine ile ilişkilendirilmesi sonucunda Kabe toprağı olduğuna dair inanıştır. Bu sebepten ötürü, Avrupa yakasında vefat edenlerin cenazeleri, yüzyıllar boyunca kayıklarla Üsküdar'a, Salacak iskelesine taşınmıştır.
Karacaahmet Mezarlığı, gerek Sünni, gerekse Alevi olmak üzere tüm İslam mezhepleri tarafından mübarek bir defin sahası olarak görüldüğünden, özel bir konuma sahiptir.
İranlılar mezarlığı olarak da bilinen Seyitahmet bölümü, Karacaahmet'in önemli bölümlerinden birini oluşturmaktadır. Şii mezhebine mensup ölülerin defnine tahsis edilen alanın, 1850 tarihinden önce oluşturulduğu düşünülmektedir. Bu bölüm, aynı zamanda Türkiye'deki Caferilerin de ölülerini defnettikleri bir alandır. Bu bölümde defnedilen ünlü kişiler arasında Abdülbaki Gölpınarlı, Cem Karaca gibi isimler vardır.
Bir matem ayı olarak bilinen Muharrem ayının onuncu gününe denk gelen Aşure Günü, günümüzde hala Caferiler'in Karacaahmet Seyit Ahmet Deresi bölümünde bulunan İranlılar Mescidi'nde matem törenlerine ev sahipliği yapmaya devam etmektedir.
İstimlakler ve imar faaliyetleri öncesinde, Karacaahmet mezarlığı’nın başlangıç noktası geçmişte Menzilhane denilen, günümüzdeki Gündoğumu Caddesi’nin başı iken, bu nokta Cumhuriyet döneminde kuzeydeki Tunusbağı Caddesi nihayeti ve burada hâlen mevcut olan 1681 tarihli Hacı Faik Bey Çeşmesi olmuştur.
Karacaahmet Mezarlığı civarında ve içinde, Osmanlı döneminde tesis edilmiş 6 tekke ve namazgah, 3 cami, 7 çeşme, 2 okul, 1 hastane ve 1 kireçhane bulunmaktaydı. Ayrıca, sahipsiz ve eski mezarlardan toplanan kemiklerin muhafazası amacıyla bir kemik havuzu oluşturulmuştur, burası Havuz kapısı bölümü adıyla bilinmektedir.
Karacaahmet Mezarlığı hakkında birçok araştırma yapmış olan Prof. Dr. Süheyl Ünver, aslında bu kemik mahzenlerinin mezarlığın muhtelif bölgelerinde 3 adet olmak üzere Mimar Sinan'a yaptırıldığını ve bunlardan birisinin girişinin 'Miskinler Tekkesi' olarak da bilinen cüzzamhanenin yakınlarında olduğunu, ancak zamanla toprak altında kaldığından bugün yerinin belli olmadığını belirtmiştir.
Süheyl Ünver, mezarlığın yüzyıllar boyunca çok talep gören bir bölge olması dolayısıyla, bazı hayır sahibi kişiler tarafından, maddi durumu iyi olmayan halktan kişilerin kullanımına mahsus lahit mezarlar inşa ettirildiğini, defnedilen cenazelerin tamamen toprağa karışıp çürümesinden sonra kemik bakiyelerinin mezardan çıkarılmak suretiyle, bu kemik havuzları olarak bilinen mahzenlere yerleştirildiğini ve boşalan mezarlara yeni cenazelerin defnedildiğini aktarmıştır.
Bu da, kısıtlı bir alana nasıl milyonlarca defin yapıldığı hakkında fikir vermesi açısından önemlidir.
Mezarlık, Türk siyaset ve kültür hayatının önemli pek çok isminin mezarlarını barındırmaktadır. Şahideler ve lahitler değişik türlerdeki başlıklarıyla önemli bir sanat özelliği arz eder. Şahidelerin üzerindeki kitabeler eğer bir hattatın eliyle hazırlanmışsa sanat değeri taşımaktadır. Başlıklar mezarda yatan kişinin cinsiyeti, mesleği, rütbesi, sosyal mevkii, ailesi, felsefi ve dünya görüşü, ölüm şekli ve yaşadığı dönemle ilgili bilgiler verir. Bu özelliği ile şahideler birinci dereceden belge niteliği taşımaktadır. Ayrıca şahide ve lahitlerin üzerinde bulunan değişik motifler taş işçiliğinin şaheserleri kabul edilmektedir. Çiçek ve meyve motifleri, değişik bitki betimlemeleri en sık kullanılan motifler olmuştur. Mezarlık büyük tahribata uğramış ve paha biçilemez pek çok değerli şahide imha edilmiştir. Özellikle yeni gömü alanı elde etmek için yapılan tahribatlarda sayısız kıymetli şahide ve lahit yok edilmiştir. Mezarlıkta birçok ünlü yatmaktadır. Ancak büyük kısmının mezarları günümüze ulaşmamıştır.
Karacaahmet'te 16. yüzyıldan kalma mezar taşı hemen hemen yok gibidir. Yer yer 1698 sonrasına ait mezar taşları görülebilmektedir. Mevcut en eski mezar taşı Şeyh Hamdullah Efendi'ye ait olup 1520 tarihlidir. Geçmişten günümüze gelebilen eski taşların çoğunluğu 19. yüzyıla aittir.
19. yüzyıl başlarında, tahminen 1812 yılında İstanbul'u kasıp kavuran büyük veba salgını esnasında ölmüş olan birinin Karacaahmet'te bulunan mezar kitabesinde şu şiir bulunmaktadır:
Dâr-ı dünyada gezerken gül gibi, Nazik tenime ansızın geldi, Veba vermedi hiç emn-ü aman.
Henüz on yaşında iken hayattan göçüp gitmiş bir çocuğun kitabesinde ise şunlar yazılıdır:
Olmadı bu âlemi süflî bana cây-i karar, Bir melektim âlemi lâhûte ettim intikal. Görmeyince gülşen-i fânîde anı rahatı, On yaşında mürg-ı ruhum eyledi tahrik-i bâl.
Nişancı Hamza Paşa’nın üstü kubbeli açık mozolesi, halk arasında yanlışlıkla “At mezarı” olarak bilinmektedir.
Mezarlıkta Osmanlı döneminde taş kapaklarla mezar odacığı şeklinde gömü ile veya tahta kapaklarla doğrudan toprağa gömme tarzında iki çeşit defin uygulanmıştır. Mükerrer defin olarak da bilinen, yakın akrabaların koyun koyuna, üst üste gömülmeleri ise daha çok baba-oğul ve anne-kız gibi aile üyeleri arasında yaygındı. Günümüzde de, aile mezarlıklarında mükerrer defin uygulaması devam etmektedir ve üst üste gömülebilmek için aradan 5 yıl geçmesi şartı aranmaktadır. Günümüzde inşa edilen mezarlar, betonarme lahit mezar tipinde olup, altı toprak bırakılarak taş kapak ve mezar odacıkları şeklinde inşa edilmekte ve bir mezar yeri, aynı aileden 3-4 kişiye üst üste gömülme imkânı vermektedir.
Karacaahmet Mezarlığı'nda medfun bulunan Çanakkale şehitleri
Mezarlığın orta yerinde bulunan Şehitlik Cami civarında, 2. ada üzerinde Çanakkale Savaşı esnasında şehit düşen birçok askerin gömülü olduğu bilinmektedir. Buradaki şehitliğin, Haydarpaşa hastanesi ve civarındaki hastanelere gemilerle tedavi olmak üzere getirilen yaralı askerlerin, vefat etmeleri sonucunda defnedilmesiyle oluştuğu bilinmektedir. 1916 tarihli bir kitabede üzerinde eski yazıyla şehitlik yazan bir ibare bulunmaktadır, ancak bugün şehitlerin ne mezar yerleri, ne de isimleri belli değildir.
Sanat ve edebiyatta Karacaahmet Mezarlığı
Ünlü İngiliz şair Lord Byron Üsküdar ve Karacaahmet Mezarlığı'na şu mısralarında yer vermiştir:
“Ey Üsküdar! Bembeyaz evlerin binlerce mezara bakar ve o mezarların üstünde, karşılıksız bir aşka benzeyen sonsuz yas yapraklarına işlemiş, o her zaman yeşil ağaç, o narin ve karanlık servi yükselir.”
Karacaahmet Mezarlığı'nın yol genişletilmesi maksadıyla, Karayolları tarafından istimlak edilerek, sanatsal emsali bulunamayacak taşların geri getirilemeyecek şekilde yok edilmesine tepki verenlerden biri de; şair, ressam ve düşünce adamı Bedri Rahmi Eyüboğlu'dur.
Eyüboğlu, Karacaahmet Mezarlığı'nın değerini ve tahribatından dolayı duyduğu büyük üzüntüyü, şu ifadelerle dile getirmiştir:
“Mezar taşlarının başına gelenleri şiirin dışında, ancak sinema anlatabilir. Bu yazıda ikide bir şairliğimiz tutuyorsa bağışlayın. Eğer siz de benim gibi yirmi yıldan beri Karacaahmet’i sağından solundan, ortasından geçse idiniz, taşlarla kurduğum dostluğu daha iyi anlardınız. Bu mezar taşları arasında öyleleri var ki, bunu yirmi defa büyütüp herhangi bir alana dikseniz, dünyanın sayılı anıtlarından birini armağan etmiş olurdunuz. Demin de söyledim, yirmi yıldır yolum Karacaahmet’ten geçiyor. Hele son üç yıl içinde yolumuz Karacaahmet’e öylesine saplandı ki, bir bıçak gibi... Yeni yol; selvi, mezar, mezar taşı, demir parmaklık, çiçek, fidan demeden tümünün köküne kibrit suyu sıkmış. Benim bu mezarlıkta yatan can ciğer arkadaşlarım vardı. Belki her Allah’ın günü dört tekerleğimle onları dört defa çiğniyorum. Taşları nerede, başları nerede, elleri avuçları nerede?”
Mezarlık, etkileyici görünümü ve mimari ihtişamıyla yüzyıllar boyunca yabancı seyyahları büyülemiş, birçok seyyah hatıralarında bu mezarlıktan söz etmiştir. Hatıratında mezarlığı anlatanların başında yer alan Fransız şair ve edebiyatçı Theophile Gautier, Karacaahmet'in Doğu'nun en büyük mezarlığı olduğunu söyleyerek hayranlığını dile getirmiştir. Edward Raczyński'nin 1814'te İstanbul ve Çanakkale'ye Seyahat adlı eserinde ve yine Alman mareşal Helmuth Karl Bernhard von Moltke Türkiye'den Mektuplar adlı kitabında Karacaahmet Mezarlığı'na büyük bir yer ayırmışlardır. Raczyński, mezarlığın büyüklüğünün o zaman sadece 40.000 kişilik nüfusu barındıran Üsküdar ile orantısız olduğunu, başkentte yaşayan Türklerin Asya yakasına gömülme arzusundan ötürü Üsküdar'da oluşan bu devasa ölüler şehrinin nüfusunun, yaşayanlar dünyasından çok daha fazla yer tuttuğunu belirtmiştir.
Karacaahmet'in yer altı nüfusunun İstanbul'un yaşayan nüfusundan çok daha fazla olduğunu hesap eden Mareşal Moltke ise 1836 yılında şöyle diyordu: İstanbul’daki halkın ortalama ömür uzunluğuna bakılırsa, Türklerin İstanbul’u aldığından beri geçen 400 sene içinde, sadece bu şehirde beş milyona yakın Türk ölmüş demektir. Buna göre yalnızca Karacaahmet mezarlığındaki mezar taşlarının miktarını tasavvur edebilirsiniz. Bu taşlarla büyük bir şehir kurulabilir.
Danimarkalı ünlü yazar ve masal ustası Hans Christian Andersen, Moltke'den yalnızca 5 sene sonra, 1841 yılında İstanbul'u ziyareti esnasında büyüklüğünden etkilendiği Karacaahmet Mezarlığı'nı, Moltke'yi tasdik edercesine şu şekilde tasvir etmiştir: Bu kabristanın alanı öyle genişmiş ki, buğday ekilse bütün kenti doyururmuş, buradaki bütün mezar taşları kullanılsa İstanbul'u kuşatacak yeni bir sur inşa edilebilirmiş.
Karacaahmet Mezarlığı hakkında en detaylı bilgi verenlerden Fransız seyyah Olivier, 1793 yılının Haziran ayında Üsküdar ve civarını gezdiğinde şu notları düşmüştür: Mezarlık, sık ve yüksek ağaçlarıyla imparatorluğun en gösterişlisidir.
19. yüzyılda Batılı bir kadının gözüyle, İngiliz şair, yazar ve seyyah Julia Pardoe gözlemlerini şu şekilde satırlara dökmüştür: Türk mezarlığı, kışlanın arkasındaki tepenin yamacına kurulmuş ve vadinin derinlerine kadar uzanıyor. Sık dikilmiş serviler koyu bir gölge oluşturur, bu gölgenin altında uzun mezartaşları beyaz ve dehşet verici bir görünümle parlar. Daha kapalı yerlerin koyu karanlığına daldığınızda, bir an kendinizi harap bir kentin yıkıntıları arasında sanırsınız. Çevrenizde muazzam bir bütünün ufak parçalarıymış gibi görünenler, aslında kasvetin aldatmacısıdır. Bir nekropolün, ölüler şehrinin tam ortasındasınız. Ayaklarınızın dibinde yüzükoyun yatan ya da sanki her an düşüverecekmiş gibi yana kaykılmış oymalı taş bloklar, ilk bakışta size devrilmiş koca bir sütunun parçaları olarak görünür; her yandan yükselen sarık biçimli taşlar, yanlarında yatan altın yaldızlı ve yazıtlı taşlar. Bütün bunlar hayattan kopup gitmiş olanların anısına dikilmiş anıtlardır.
Batılı seyyahlar ve yazarlar söz birliği etmişçesine, mezarlığın çok sık servi ağaçlarıyla kaplı olmasından ötürü güneş ışığını pek almadığını ve buranın koyu yeşillikler içerisinde bir orman görünümünde olduğunu, kasvetli havasına rağmen insanda hüzün yaratmadığını, aksine huzur verdiğini belirtmişlerdir.
Tarihte adına şiirler yazılmış ender mezarlıklardandır. Karacaahmet'i konu alan belki de en bilinen şiir, Necip Fazıl Kısakürek'in Karacaahmet adlı eseridir. Kısakürek, Canım İstanbul adlı şiirinde ise, yine mezarlığa şu mısralarında yer vermiştir:
Hayattan canlı ölüm, günahtan baskın rahmet; Beyoğlu tepinirken ağlar Karacaahmet
Yazar ve şair Hasan İzzettin Dinamo'nun 1960 yılında yayımlanan, Karacaahmet Senfonisi adlı bir şiir kitabı bulunmaktadır.
Ayrıca, ünlü şairler Faruk Nafiz Çamlıbel ve Oktay Rifat'ın yine 'Karacaahmet' temalı şiirleri bulunmaktadır.
Mezarlığa ait en eski fotoğraflar 1852-1854 yıllarında Ernest de Caranza tarafından çekilmiş, onu Abdullah Biraderler, Bergren ve Foto Sabah takip etmiştir. İstanbul'da İngiliz Elçisi Lord Strangford'un 1820'den itibaren özel papazı olan Anglikan din adamı Robert Walsh ise, burasını eğimli bir arazi içinde geniş yollarla ayrılmış büyük bir ormana benzetmiştir. Onun tasvir ettiği sahne, İngiliz ressam Thomas Allom tarafından gravür olarak resmedilmiştir.
Divan edebiyatının ünlü şairlerinden Nâbî, Nedîm, Enderunlu Vasıf ile , Nabizâde Nâzım, de Karacaahmet’te medfundur.
Galeri
- Thomas Allom çiziminden 1839'da Karacaahmet
- Pascal Sebah kamerasından 1870'te Karacaahmet'te kadınlar
- 1838'de çizimiyle Karacaahmet
- 1838 yılında Karacaahmet, Hoca Sadettin Efendi Sebili
- 1876 yılından bir Karacaahmet tasviri
- 1883 yılına ait bir Karacaahmet gravürü
- 1890lı yıllara ait Karacaahmet'ten bir görünüm
- Geçmişten günümüze gelmeyi başarabilmiş tarihi baştaşları
- Karacaahmet'in servilerinin gölgesinde dinlenen yaşlı bir adam
- Karacaahmet'in derinliklerinde çiçek desenli taş işçiliği olan Osmanlı kadın mezarı
- Karacaahmet'te karlı bir kış günü
- Karacaahmet'te ilkbahar
Mezarlıkta yatan bazı ünlüler
Listesi için Karacaahmet Mezarlığı'na defnedilenler listesi sayfasına bakınız
Ayrıca bakınız
Wikimedia Commons'ta Karacaahmet cemetery ile ilgili ortam dosyaları bulunmaktadır. |
Kaynakça
- Genel
- arşivleri, Karacaahmet Defterleri
- , ve ’ın şahsî arşivleri
- , Karacaahmet Mezarlığı Tarihçesi ve Önemi
- Hikmet Turhan Dağlıoğlu, Sanat Bakımından Mezarlar ve Mezartaşları ve Karacaahmet Mezarlığı
- İbrahim Hakkı Konyalı, Âbideleri ve Kitâbeleriyle Üsküdar Tarihi. 2 cilt, İstanbul 1976-1977, c. 2, s. 481-508.
- , Merâkid-i Mu´tebere-i Üsküdar. Ünlülerin Mezarları. Yayına Hazırlayan: Bedi N. Şehsuvaroğlu. İstanbul (TTOK) 1976
- , Hüve´l-Baki. İstanbul´da Osmanlı Mezarlıkları ve Mezar Taşları. (= Tarih Vakfı Yurt Yayınları 46) 2. baskı, İstanbul 2007. . s. 9-16.
- , Mezarlıklar Özel Sayısı; “Karacaahmet Mezarlığı”, Hayat Tarih Mecmuası, XI/1 [CXXII/2], İstanbul 1975
- , III. Selim ve II. Mahmud dönemlerinde batılı seyyahlara göre Üsküdar
- gezi notları
- Özel
- ^ "Arşivlenmiş kopya". 16 Mart 2023 tarihinde kaynağından . Erişim tarihi: 14 Ağustos 2023.
- ^ Yüzyılların Görkemli Tanıkları Mısralardan Gönüllere Üsküdar'ın Anıt Ağaçları Üsküdar Belediyesi, 2004
- ^ Prof. Dr. Süheyl Ünver; 626 yıldır doymak bilmeyen toprak: Karacaahmet, Tercüman Gazetesi, 22.VIII.1978.
- ^ Prof. Dr. Süheyl Ünver; İstanbul halkının ölüm karşısındaki duyguları, Yeni Türk Mecmuası, 1938, No. 68, s. 312-321.
- ^ . 24 Eylül 2015 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 12 Ocak 2017.
- ^ Eyüboğlu, Bedri Rahmi: “Bir Değer Bilmezlik Örneği: Anıtlarımız Bile Mezar Taşları Yanında Çocuk Oyuncağı Kalıyor”, Milliyet Sanat, sayı 112, 1975
- ^ İstanbul'da İki İskandinav Seyyah, Hans Christian Andersen, Knut Hamsun
Dış bağlantılar
wikipedia, wiki, viki, vikipedia, oku, kitap, kütüphane, kütübhane, ara, ara bul, bul, herşey, ne arasanız burada,hikayeler, makale, kitaplar, öğren, wiki, bilgi, tarih, yukle, izle, telefon için, turk, türk, türkçe, turkce, nasıl yapılır, ne demek, nasıl, yapmak, yapılır, indir, ücretsiz, ücretsiz indir, bedava, bedava indir, mp3, video, mp4, 3gp, jpg, jpeg, gif, png, resim, müzik, şarkı, film, film, oyun, oyunlar, mobil, cep telefonu, telefon, android, ios, apple, samsung, iphone, xiomi, xiaomi, redmi, honor, oppo, nokia, sonya, mi, pc, web, computer, bilgisayar
Karacaahmet Mezarligi Istanbul un Uskudar ilcesinde yer alan Istanbul un en buyuk ve ayni zamanda en eski mezarligidir Karacaahmet MezarligiKonumUskudar Istanbul TurkiyeKoordinatlar41 00 38 K 29 01 34 D 41 01056 K 29 02611 D 41 01056 29 02611TurSivil MezarlikDinIslamAcilis1377 646 yil once 1377 Yuzolcumu750 000 m2 8 100 000 ft2 SorumluIstanbul Buyuksehir BelediyesiDefin sayisi 2 000 000DurumKullanimdaOzelliklerTurkiye nin en buyuk mezarligi Gunumuzde icinde bulunan yollarla ve Karacaahmet Sultan Dergahi nin da icinde bulundugu alanla birlikte yaklasik 750 donumluk bir araziyi kaplayan mezarlik Miskinler Saraclar Cesmesi Sehitlik Musalla ve Duvardibi adli bes buyuk bolgeye ayrilir Mezarlik kuzeyde Tunusbagi ndan guneyde Ibrahimaga cayirina dogru egimli bir arazi yapisina sahiptir Seyitahmet deresi vadisi mezarligin en cukur kismini teskil eder Guneyinde Ibrahimaga cayirinin devaminda Karacaahmet Mezarligi ndan ayri kabul edilen Ayrilik Cesmesi Mezarligi yer almaktadir Bircok kus turune ev sahipligi yapan Karacaahmet Mezarligi basta servi olmak uzere cinar mese defne citlembik gibi agaclari ve cesitli bitkileriyle bir orman gorunumundedir Park ve Bahceler Mudurlugu mezarlik icerisinde bulunan 9 adet servi agacini Anit Agac statusune almistir Karacaahmet Mezarligi 1917 1940 1956 ve 1974 tarihlerinde olmak uzere dort defa istimlak edilmistir Bu istimlaklerde ozellikle 1974 te Karayollari nin istimlaki sirasinda ciddi sekilde tahrip olmustur Anadolu Yakasi nin en buyuk yesil alanlarindan olan tarihi mezarligin daha da fazla tahribata ugramasinin onune gecilmesi amaciyla Istanbul Kultur ve Tabiat Varliklarini Koruma Kurulunun karari geregince Karacaahmet Mezarligi 1991 yilinda dogal ve tarihi SIT alani olarak ilan edilmistir Bu karara gore mezarlik alani sadece olu gomulmesi ve buna uygun donati alanlari olusturulmasi amaciyla kullanilabilir ve mezarlik tam doluluga ulasip aktif mezarlik omrunu tamamlasa dahi hicbir sekilde mezarlik kaldirilamaz imara acilamaz veya park alani olarak kullanilamaz Toplam defin sayisi gecmiste kayit tutulmadigi icin kesin olarak bilinmemekte ama milyonlarla ifade edilmektedir Zira Istanbul Mezarliklar Mudurlugu nun olu kutugu kayitlari ancak 1937 senesinden sonra tutulmaya baslanmistir Genel bilgi ve tarihceMezarlik adini Istanbul a Haci Bektas i Veli tarafindan Islam dinini yaymak uzere gonderilen Karaca Ahmet ten alir Ilk olarak Istanbul un Muslumanlar tarafindan kusatilmasi sirasinda sehit olan askerlerin buraya gomuldugu sanilmaktadir Mezarligin ilk tam olarak ne zaman kullanilmaya baslandigina dair kesin bir kanit yoksa da cogu tarihci Orhan Gazi nin Bizans idaresindeki Uskudar i fethetmesinden sonra bolgeye Turk halkin iskani ile birlikte mezarligin gelistigine dair mutabik kalmistir Dolayisiyla mezarligin olusmaya baslamasi 14 yuzyil ortasina denk gelmektedir Sultan I Murad doneminde Musluman nufusun artmasina paralel olarak genislemeye baslayan mezarlik 1453 yilindaki Istanbul un fethi sonrasinda daha da buyumustur Karacaahmet in resmen mezarlik haline getirilmesi 1582 senesinde III Murat in annesi ve II Selim in esi Nurbanu Sultan in kendi arazisinden 124 donumluk bir araziyi mezarlik olmak uzere ayirmasi ve buralara serviler diktirmesiyle olmustur Ayrica bu servi agaclarinin muhafazasi icin 13 kisiyi korucu ve defin isleri icin de 24 kisiyi mezarci olarak tayin etmistir Resmi kaynaklarda ismi ilk kez 1698 yilinda Karacaahmet Sultan Mezarligi olarak gecen mezarligin bir diger ismi de Uskudar Mekabir i Muslimini dir Baslangicta bos ucsuz bucaksiz temiz bir defin sahasi olan bu mezarlik yuzyillarca Istanbul halki tarafindan hep tercih edilen bir yer olmustur ve kuruldugu gunden bu yana kesintisiz olarak hizmet vermektedir Karacaahmet in tercih sebebi Osmanli halki arasinda Uskudar in Asya kitasinin uzantisi olmasi ve dolayisiyla Mekke Medine ile iliskilendirilmesi sonucunda Kabe topragi olduguna dair inanistir Bu sebepten oturu Avrupa yakasinda vefat edenlerin cenazeleri yuzyillar boyunca kayiklarla Uskudar a Salacak iskelesine tasinmistir Karacaahmet Mezarligi gerek Sunni gerekse Alevi olmak uzere tum Islam mezhepleri tarafindan mubarek bir defin sahasi olarak goruldugunden ozel bir konuma sahiptir Iranlilar mezarligi olarak da bilinen Seyitahmet bolumu Karacaahmet in onemli bolumlerinden birini olusturmaktadir Sii mezhebine mensup olulerin defnine tahsis edilen alanin 1850 tarihinden once olusturuldugu dusunulmektedir Bu bolum ayni zamanda Turkiye deki Caferilerin de olulerini defnettikleri bir alandir Bu bolumde defnedilen unlu kisiler arasinda Abdulbaki Golpinarli Cem Karaca gibi isimler vardir Bir matem ayi olarak bilinen Muharrem ayinin onuncu gunune denk gelen Asure Gunu gunumuzde hala Caferiler in Karacaahmet Seyit Ahmet Deresi bolumunde bulunan Iranlilar Mescidi nde matem torenlerine ev sahipligi yapmaya devam etmektedir Istimlakler ve imar faaliyetleri oncesinde Karacaahmet mezarligi nin baslangic noktasi gecmiste Menzilhane denilen gunumuzdeki Gundogumu Caddesi nin basi iken bu nokta Cumhuriyet doneminde kuzeydeki Tunusbagi Caddesi nihayeti ve burada halen mevcut olan 1681 tarihli Haci Faik Bey Cesmesi olmustur Karacaahmet Mezarligi civarinda ve icinde Osmanli doneminde tesis edilmis 6 tekke ve namazgah 3 cami 7 cesme 2 okul 1 hastane ve 1 kirechane bulunmaktaydi Ayrica sahipsiz ve eski mezarlardan toplanan kemiklerin muhafazasi amaciyla bir kemik havuzu olusturulmustur burasi Havuz kapisi bolumu adiyla bilinmektedir Karacaahmet Mezarligi hakkinda bircok arastirma yapmis olan Prof Dr Suheyl Unver aslinda bu kemik mahzenlerinin mezarligin muhtelif bolgelerinde 3 adet olmak uzere Mimar Sinan a yaptirildigini ve bunlardan birisinin girisinin Miskinler Tekkesi olarak da bilinen cuzzamhanenin yakinlarinda oldugunu ancak zamanla toprak altinda kaldigindan bugun yerinin belli olmadigini belirtmistir Suheyl Unver mezarligin yuzyillar boyunca cok talep goren bir bolge olmasi dolayisiyla bazi hayir sahibi kisiler tarafindan maddi durumu iyi olmayan halktan kisilerin kullanimina mahsus lahit mezarlar insa ettirildigini defnedilen cenazelerin tamamen topraga karisip curumesinden sonra kemik bakiyelerinin mezardan cikarilmak suretiyle bu kemik havuzlari olarak bilinen mahzenlere yerlestirildigini ve bosalan mezarlara yeni cenazelerin defnedildigini aktarmistir Bu da kisitli bir alana nasil milyonlarca defin yapildigi hakkinda fikir vermesi acisindan onemlidir Mezarlik Turk siyaset ve kultur hayatinin onemli pek cok isminin mezarlarini barindirmaktadir Sahideler ve lahitler degisik turlerdeki basliklariyla onemli bir sanat ozelligi arz eder Sahidelerin uzerindeki kitabeler eger bir hattatin eliyle hazirlanmissa sanat degeri tasimaktadir Basliklar mezarda yatan kisinin cinsiyeti meslegi rutbesi sosyal mevkii ailesi felsefi ve dunya gorusu olum sekli ve yasadigi donemle ilgili bilgiler verir Bu ozelligi ile sahideler birinci dereceden belge niteligi tasimaktadir Ayrica sahide ve lahitlerin uzerinde bulunan degisik motifler tas isciliginin saheserleri kabul edilmektedir Cicek ve meyve motifleri degisik bitki betimlemeleri en sik kullanilan motifler olmustur Mezarlik buyuk tahribata ugramis ve paha bicilemez pek cok degerli sahide imha edilmistir Ozellikle yeni gomu alani elde etmek icin yapilan tahribatlarda sayisiz kiymetli sahide ve lahit yok edilmistir Mezarlikta bircok unlu yatmaktadir Ancak buyuk kisminin mezarlari gunumuze ulasmamistir Karacaahmet te 16 yuzyildan kalma mezar tasi hemen hemen yok gibidir Yer yer 1698 sonrasina ait mezar taslari gorulebilmektedir Mevcut en eski mezar tasi Seyh Hamdullah Efendi ye ait olup 1520 tarihlidir Gecmisten gunumuze gelebilen eski taslarin cogunlugu 19 yuzyila aittir 19 yuzyil baslarinda tahminen 1812 yilinda Istanbul u kasip kavuran buyuk veba salgini esnasinda olmus olan birinin Karacaahmet te bulunan mezar kitabesinde su siir bulunmaktadir Dar i dunyada gezerken gul gibi Nazik tenime ansizin geldi Veba vermedi hic emn u aman Henuz on yasinda iken hayattan gocup gitmis bir cocugun kitabesinde ise sunlar yazilidir Olmadi bu alemi sufli bana cay i karar Bir melektim alemi lahute ettim intikal Gormeyince gulsen i fanide ani rahati On yasinda murg i ruhum eyledi tahrik i bal Nisanci Hamza Pasa nin ustu kubbeli acik mozolesi halk arasinda yanlislikla At mezari olarak bilinmektedir Mezarlikta Osmanli doneminde tas kapaklarla mezar odacigi seklinde gomu ile veya tahta kapaklarla dogrudan topraga gomme tarzinda iki cesit defin uygulanmistir Mukerrer defin olarak da bilinen yakin akrabalarin koyun koyuna ust uste gomulmeleri ise daha cok baba ogul ve anne kiz gibi aile uyeleri arasinda yaygindi Gunumuzde de aile mezarliklarinda mukerrer defin uygulamasi devam etmektedir ve ust uste gomulebilmek icin aradan 5 yil gecmesi sarti aranmaktadir Gunumuzde insa edilen mezarlar betonarme lahit mezar tipinde olup alti toprak birakilarak tas kapak ve mezar odaciklari seklinde insa edilmekte ve bir mezar yeri ayni aileden 3 4 kisiye ust uste gomulme imkani vermektedir Karacaahmet Mezarligi nda medfun bulunan Canakkale sehitleriMezarligin orta yerinde bulunan Sehitlik Cami civarinda 2 ada uzerinde Canakkale Savasi esnasinda sehit dusen bircok askerin gomulu oldugu bilinmektedir Buradaki sehitligin Haydarpasa hastanesi ve civarindaki hastanelere gemilerle tedavi olmak uzere getirilen yarali askerlerin vefat etmeleri sonucunda defnedilmesiyle olustugu bilinmektedir 1916 tarihli bir kitabede uzerinde eski yaziyla sehitlik yazan bir ibare bulunmaktadir ancak bugun sehitlerin ne mezar yerleri ne de isimleri belli degildir Sanat ve edebiyatta Karacaahmet MezarligiUnlu Ingiliz sair Lord Byron Uskudar ve Karacaahmet Mezarligi na su misralarinda yer vermistir Ey Uskudar Bembeyaz evlerin binlerce mezara bakar ve o mezarlarin ustunde karsiliksiz bir aska benzeyen sonsuz yas yapraklarina islemis o her zaman yesil agac o narin ve karanlik servi yukselir Karacaahmet Mezarligi nin yol genisletilmesi maksadiyla Karayollari tarafindan istimlak edilerek sanatsal emsali bulunamayacak taslarin geri getirilemeyecek sekilde yok edilmesine tepki verenlerden biri de sair ressam ve dusunce adami Bedri Rahmi Eyuboglu dur Eyuboglu Karacaahmet Mezarligi nin degerini ve tahribatindan dolayi duydugu buyuk uzuntuyu su ifadelerle dile getirmistir Mezar taslarinin basina gelenleri siirin disinda ancak sinema anlatabilir Bu yazida ikide bir sairligimiz tutuyorsa bagislayin Eger siz de benim gibi yirmi yildan beri Karacaahmet i sagindan solundan ortasindan gecse idiniz taslarla kurdugum dostlugu daha iyi anlardiniz Bu mezar taslari arasinda oyleleri var ki bunu yirmi defa buyutup herhangi bir alana dikseniz dunyanin sayili anitlarindan birini armagan etmis olurdunuz Demin de soyledim yirmi yildir yolum Karacaahmet ten geciyor Hele son uc yil icinde yolumuz Karacaahmet e oylesine saplandi ki bir bicak gibi Yeni yol selvi mezar mezar tasi demir parmaklik cicek fidan demeden tumunun kokune kibrit suyu sikmis Benim bu mezarlikta yatan can ciger arkadaslarim vardi Belki her Allah in gunu dort tekerlegimle onlari dort defa cigniyorum Taslari nerede baslari nerede elleri avuclari nerede Mezarlik etkileyici gorunumu ve mimari ihtisamiyla yuzyillar boyunca yabanci seyyahlari buyulemis bircok seyyah hatiralarinda bu mezarliktan soz etmistir Hatiratinda mezarligi anlatanlarin basinda yer alan Fransiz sair ve edebiyatci Theophile Gautier Karacaahmet in Dogu nun en buyuk mezarligi oldugunu soyleyerek hayranligini dile getirmistir Edward Raczynski nin 1814 te Istanbul ve Canakkale ye Seyahat adli eserinde ve yine Alman maresal Helmuth Karl Bernhard von Moltke Turkiye den Mektuplar adli kitabinda Karacaahmet Mezarligi na buyuk bir yer ayirmislardir Raczynski mezarligin buyuklugunun o zaman sadece 40 000 kisilik nufusu barindiran Uskudar ile orantisiz oldugunu baskentte yasayan Turklerin Asya yakasina gomulme arzusundan oturu Uskudar da olusan bu devasa oluler sehrinin nufusunun yasayanlar dunyasindan cok daha fazla yer tuttugunu belirtmistir Karacaahmet in yer alti nufusunun Istanbul un yasayan nufusundan cok daha fazla oldugunu hesap eden Maresal Moltke ise 1836 yilinda soyle diyordu Istanbul daki halkin ortalama omur uzunluguna bakilirsa Turklerin Istanbul u aldigindan beri gecen 400 sene icinde sadece bu sehirde bes milyona yakin Turk olmus demektir Buna gore yalnizca Karacaahmet mezarligindaki mezar taslarinin miktarini tasavvur edebilirsiniz Bu taslarla buyuk bir sehir kurulabilir Danimarkali unlu yazar ve masal ustasi Hans Christian Andersen Moltke den yalnizca 5 sene sonra 1841 yilinda Istanbul u ziyareti esnasinda buyuklugunden etkilendigi Karacaahmet Mezarligi ni Moltke yi tasdik edercesine su sekilde tasvir etmistir Bu kabristanin alani oyle genismis ki bugday ekilse butun kenti doyururmus buradaki butun mezar taslari kullanilsa Istanbul u kusatacak yeni bir sur insa edilebilirmis Karacaahmet Mezarligi hakkinda en detayli bilgi verenlerden Fransiz seyyah Olivier 1793 yilinin Haziran ayinda Uskudar ve civarini gezdiginde su notlari dusmustur Mezarlik sik ve yuksek agaclariyla imparatorlugun en gosterislisidir 19 yuzyilda Batili bir kadinin gozuyle Ingiliz sair yazar ve seyyah Julia Pardoe gozlemlerini su sekilde satirlara dokmustur Turk mezarligi kislanin arkasindaki tepenin yamacina kurulmus ve vadinin derinlerine kadar uzaniyor Sik dikilmis serviler koyu bir golge olusturur bu golgenin altinda uzun mezartaslari beyaz ve dehset verici bir gorunumle parlar Daha kapali yerlerin koyu karanligina daldiginizda bir an kendinizi harap bir kentin yikintilari arasinda sanirsiniz Cevrenizde muazzam bir butunun ufak parcalariymis gibi gorunenler aslinda kasvetin aldatmacisidir Bir nekropolun oluler sehrinin tam ortasindasiniz Ayaklarinizin dibinde yuzukoyun yatan ya da sanki her an dusuverecekmis gibi yana kaykilmis oymali tas bloklar ilk bakista size devrilmis koca bir sutunun parcalari olarak gorunur her yandan yukselen sarik bicimli taslar yanlarinda yatan altin yaldizli ve yazitli taslar Butun bunlar hayattan kopup gitmis olanlarin anisina dikilmis anitlardir Batili seyyahlar ve yazarlar soz birligi etmiscesine mezarligin cok sik servi agaclariyla kapli olmasindan oturu gunes isigini pek almadigini ve buranin koyu yesillikler icerisinde bir orman gorunumunde oldugunu kasvetli havasina ragmen insanda huzun yaratmadigini aksine huzur verdigini belirtmislerdir Tarihte adina siirler yazilmis ender mezarliklardandir Karacaahmet i konu alan belki de en bilinen siir Necip Fazil Kisakurek in Karacaahmet adli eseridir Kisakurek Canim Istanbul adli siirinde ise yine mezarliga su misralarinda yer vermistir Hayattan canli olum gunahtan baskin rahmet Beyoglu tepinirken aglar Karacaahmet Yazar ve sair Hasan Izzettin Dinamo nun 1960 yilinda yayimlanan Karacaahmet Senfonisi adli bir siir kitabi bulunmaktadir Ayrica unlu sairler Faruk Nafiz Camlibel ve Oktay Rifat in yine Karacaahmet temali siirleri bulunmaktadir Mezarliga ait en eski fotograflar 1852 1854 yillarinda Ernest de Caranza tarafindan cekilmis onu Abdullah Biraderler Bergren ve Foto Sabah takip etmistir Istanbul da Ingiliz Elcisi Lord Strangford un 1820 den itibaren ozel papazi olan Anglikan din adami Robert Walsh ise burasini egimli bir arazi icinde genis yollarla ayrilmis buyuk bir ormana benzetmistir Onun tasvir ettigi sahne Ingiliz ressam Thomas Allom tarafindan gravur olarak resmedilmistir Divan edebiyatinin unlu sairlerinden Nabi Nedim Enderunlu Vasif ile Nabizade Nazim de Karacaahmet te medfundur GaleriThomas Allom ciziminden 1839 da Karacaahmet Pascal Sebah kamerasindan 1870 te Karacaahmet te kadinlar 1838 de cizimiyle Karacaahmet 1838 yilinda Karacaahmet Hoca Sadettin Efendi Sebili 1876 yilindan bir Karacaahmet tasviri 1883 yilina ait bir Karacaahmet gravuru 1890li yillara ait Karacaahmet ten bir gorunum Gecmisten gunumuze gelmeyi basarabilmis tarihi bastaslari Karacaahmet in servilerinin golgesinde dinlenen yasli bir adam Karacaahmet in derinliklerinde cicek desenli tas isciligi olan Osmanli kadin mezari Karacaahmet te karli bir kis gunu Karacaahmet te ilkbaharMezarlikta yatan bazi unlulerListesi icin Karacaahmet Mezarligi na defnedilenler listesi sayfasina bakinizAyrica bakinizKaraca Ahmet Turkiye deki mezarliklar listesi Sakirin CamiiWikimedia Commons ta Karacaahmet cemetery ile ilgili ortam dosyalari bulunmaktadir KaynakcaGenelarsivleri Karacaahmet Defterleri ve in sahsi arsivleri Karacaahmet Mezarligi Tarihcesi ve Onemi Hikmet Turhan Daglioglu Sanat Bakimindan Mezarlar ve Mezartaslari ve Karacaahmet Mezarligi Ibrahim Hakki Konyali Abideleri ve Kitabeleriyle Uskudar Tarihi 2 cilt Istanbul 1976 1977 c 2 s 481 508 Merakid i Mu tebere i Uskudar Unlulerin Mezarlari Yayina Hazirlayan Bedi N Sehsuvaroglu Istanbul TTOK 1976 Huve l Baki Istanbul da Osmanli Mezarliklari ve Mezar Taslari Tarih Vakfi Yurt Yayinlari 46 2 baski Istanbul 2007 ISBN 975 333 060 X s 9 16 Mezarliklar Ozel Sayisi Karacaahmet Mezarligi Hayat Tarih Mecmuasi XI 1 CXXII 2 Istanbul 1975 III Selim ve II Mahmud donemlerinde batili seyyahlara gore Uskudar gezi notlariOzel Arsivlenmis kopya 16 Mart 2023 tarihinde kaynagindan Erisim tarihi 14 Agustos 2023 Yuzyillarin Gorkemli Taniklari Misralardan Gonullere Uskudar in Anit Agaclari Uskudar Belediyesi 2004 Prof Dr Suheyl Unver 626 yildir doymak bilmeyen toprak Karacaahmet Tercuman Gazetesi 22 VIII 1978 Prof Dr Suheyl Unver Istanbul halkinin olum karsisindaki duygulari Yeni Turk Mecmuasi 1938 No 68 s 312 321 24 Eylul 2015 tarihinde kaynagindan arsivlendi Erisim tarihi 12 Ocak 2017 Eyuboglu Bedri Rahmi Bir Deger Bilmezlik Ornegi Anitlarimiz Bile Mezar Taslari Yaninda Cocuk Oyuncagi Kaliyor Milliyet Sanat sayi 112 1975 Istanbul da Iki Iskandinav Seyyah Hans Christian Andersen Knut HamsunDis baglantilar