Liberal Kemalizm veya liberal Atatürkçülük, Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucu ideolojisi olan Kemalizm ile liberal sosyal tutumun bir arada savunulması görüşünü ifade eder.Ahmet Ağaoğlu'nun liberal perspektiften Kemalizm yorumu olarak tanımlanabilir. Liberal Kemalistler laiklik, cumhuriyetçilik, inkılapçılık gibi Altı Ok düşüncelerini benimsemeye devam eder.[]
Oluşum
Ahmet Ağaoğlu'nun ayrışması
Liberal Kemalizm, Türkiye'de cumhuriyetin henüz ilk dönemlerinde, Kemalist düşünceyi liberal bir açıdan Ahmet Ağaoğlu tarafından yorumlanması sonucu ortaya çıkmıştır. Ağaoğlu kendisini bir yandan "inkılapçı ve Kemalist" olarak tanımlarken, diğer yandan bir "liberal Kemalizm" düşüncesi geliştirmeye çalıştı. Cumhuriyet Halk Fırkası’nın içinde bireysel özgürlüklerin savunucusu olan Ağaoğlu, fırkanın bazı politikalarına eleştiriler getirdi. II. ve III. dönemde de Kars milletvekili olarak TBMM’de yer aldı. Daha sonra Ağaoğlu, liberal temelli düşünceleri ile CHF'den uzaklaşarak Atatürk'ün isteği üzerine Serbest Cumhuriyet Fırkası'na katıldı ve SCF'nin önemli isimlerinden, hatta partinin ideoloğu olarak tanımlandı. Serbest Cumhuriyet Fırkası kapandıktan sonra CHF'ye tekrar dönmemiştir.
Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk yıllarında çokça görülen aydın siyasetçi modelinin önemli temsilcilerinden birisi olan Ahmet Ağaoğlu’nun düşünce ve siyasî hayatında bireycilik anlayışının önemli bir yere sahip olduğu görülmektedir. Modernleşme, toplum, demokrasi, özgürlük ve iktisatla ilgili görüşlerini bireycilik düşüncesi çerçevesinde değerlendirmektedir. Gerek ülkedeki gerekse dünyadaki genel siyasî havaya bakıldığında Ağaoğlu’nun bu yaklaşımın oldukça istisnai bir nitelik taşıdığı açıktır. Liberalizmin entelektüel ve siyasi camialarda itibarını hızla kaybettiği bu yıllarda Ağaoğlu, yeni devletin güçlü ve sağlıklı şekilde varlığını sürdürebilmesi ve gelişebilmesi için siyasi, iktisadi ve içtimai manada liberal ilkelerin esas alınması gerektiğini ısrarla savunmaktadır.
Liberal Kemalizm ve demokrasi
Liberal Kemalizm'in kurucusu Ahmet Ağaoğlu’nun, demokratik yönetim anlayışını en uygun sistem olarak görmesinde demokrasi ve liberalizm arasında güçlü bir bağ olduğuna inanmasının önemli bir yeri olduğu aşikârdır. Ağaoğlu'na göre demokrasi, her türlü kabiliyetin gelişimine engelsiz sahalar açan bireysel özgürlük temeli üzerine kurulmuştur. Ağaoğlu, bireysel özgürlükler kadar serbest piyasa sistemi ve demokrasi arasında da doğrusal bir ilişkinin varlığını belirtmiştir. Bu düşüncesini doğrulaştırmak amacıyla, Sovyet Maarif Komiseri ’nin Bolşevikler’e hitap ederek söylediği; “Unutmayalım ki siz henüz hiçbir şey yaratmadınız. Bugün kullandığımız aletler, faydalandığımız cihazlar ve ilimler burjuva kültürünün mahsulüdür!” sözlerini göstererek, demokrasiye karşı çıkanların demokrasi ve ekonomik gelişim arasındaki olumlu ilişkiyi görmesinin gerektiğini ifade etmiştir. Demokratik yönetim şeklini doğrudan demokrasi ile temsili demokrasi şeklinde tasnif eden Ahmet Ağaoğlu’nun demokrasi anlayışı, temsili demokrasi anlayışına dayanmaktadır. Onun bu tercihine ilişkin gerekçesi, doğrudan demokrasinin uygulanmasının teknik imkansızlığı kadar, Türk halkının demokratik yeterliliği konusunda duyduğu şüpheleri de içerir niteliktedir. Ağaoğlu, bir milletin veya topluluğun yönetme gücünü doğrudan doğruya eline almasının mümkün olmadığını belirterek, döneminin dünya üzerinde kabul gören demokrasi anlayışının da bu ilkeyi temel aldığını söylemektedir.
18 Temmuz 1922'de Hakimiyeti Milliye gazetesindeki yazısında da toplumun demokratik anlayışının gelişimi için yapılması gerekenlere değinmektedir. Ağaoğlu, demokrasinin iyi şekilde gelişebilmesi için öncelikle toplum ile yeterli derecede irtibat kuramayan aydınları eleştirerek, onların üstlenmesi gereken rolü şu sözleriyle ifade etmektedir: “Köylü ne libasımızdan, ne kıyafetimizden, ne dinimizden, ne âdetimizden, ne kitabımızdan, ne yazımızdan anlar, biz ve onlar tamamen başka insanlarız”. Bu farklılığın giderilememesine aydın kesimi ile halkın arasındaki kapatılamayan derin uçurumun sebep olduğunu ve bunun da suçlusunun yine Türk aydınları olduğunu belirtmektedir. Ona göre, eğer Türkiye’de halkın temsiliyetine dayalı demokratik bir sistem var olacaksa aydın kesiminin de düşünce, söz ve davranışında toplumun çoğunluk kesimini teşkil eden köylü ve çiftçiyi esas alan bir yaklaşım göstermesi gerektiğini söylemektedir. Halkın iradesinin tercümanı olmaktan uzaklaşmış bir sistemin ise demokrasi olarak değil, tam tersine baskı, zorbalık ve gasp idaresi olarak görüleceğini ifade etmektedir.
Ağaoğlu bu elitist düşüncesine rağmen demokrasinin belli bazı kıstaslara sahip olmasının önemli olduğunu söylemektedir. Demokrasinin tanımını yaparken bile onun hangi şekli şartlara tabi olduğunu dile getirmektedir. Ağaoğlu’nun saydığı şekli şartlar göz önüne alındığında, aydın kesime biçilen role rağmen, yine de bireyi baz alan bir demokrasi anlayışına sahip olduğu görülmektedir. Bu anlayıştan hareketle, demokraside çoğunluğun hâkim olması, bu çoğunluğun taşıdığı zihniyet ve düşünme tarzının itibar görmesi, çoğunluğun ihtiyacının tatmin edilmesi ile çoğunluğun beklentilerinin ve arzularının millet hayatının üzerinde etkili olması şeklinde tanımlamaktadır. Bununla birlikte yönetici azınlığın belirlenmesi sürecinde örgütlenme ve yarışma özgürlüğü yani çok partili siyasi yapı öngörmektedir. Ona göre, yaşadığı yıllarda Türk toplumunun geri kalmasının sebeplerinden bir diğeri de rekabet ortamının yokluğudur. Siyasi partiler ne kadar artar ve çeşitlenirse, o kadar görevlere layık olan kişilerin yetişeceğini ve memleketin hayatının gelişeceğini ifade etmektedir.
Liberal Kemalizm ve bireycilik
Ahmet Ağaoğlu’nun yazmış olduğu eserlere bakıldığında benimsediği bu bireycilik modelinin liberal bir içeriğe sahip olduğu görülmektedir. Bireyi diğer kolektif bütünlerden zihnî ve ahlâkî anlamda yukarıda kabul eden liberalizme göre aklın sahibi ve bunu kullanma beceresine sahip olan birey, kendi varlığı ve geleceğiyle ilgili kesin kararı verecek olan özgür bir varlığa karşılık gelmektedir. Bireyin sahip olduğu bu hususun insanların kendi hayatlarına olduğu gibi sosyal hayata da olumlu etkileri olmaktadır. Böylelikle birey davranışlarının ahlâkî sorumluluğunu üstlenmesi sonucunda sorumluluk sahibi bir varlık olmakla birlikte kendi iradesi doğrultusunda davranışlarını tatbik etmesi sonucunda sosyal hayatta bedensel ilişkilerin daha sağlıklı bir şekilde oluşmasını ve bu duruma güvenerek sosyal yapının sağlamlığını ve gelişmesini kuvvetlendirmektedir.
Bireyin kişisel ve sosyal alanlardaki gelişimine yapılan bu liberal vurgudan hareketle Ahmet Ağaoğlu da Türk siyasetinin sosyal yapısının yeniden kurulmaya çalışıldığı bir dönemde yeni yönetici kadronun pratik edeceği politika ve metotları liberal bireycilikten istifade etmek suretiyle belirlemesi gerektiğine inanmaktadır. Ahmet Ağaoğlu, siyasetçi olmasının da etkisiyle, liberal bireyciliğe ait bu kabullerini detaylı teorik tartışmalardan çok sosyal hayatta ve siyasette sorun olarak saydığı pratik meseleler üzerinden ele almaktadır. Kendi yaşadığı dönemden yüz yıl önce tartışılmaya başlanan “Türkiye neden Batı’nın gerisinde kaldı?” ve “Türkiye’nin ilerlemesi için neler yapması gerekiyor?” şeklindeki sorulara yanıtlar aradığı ve çözümler sunduğu görülmektedir. Böylelikle yeni bir siyasî ve sosyal düzen kurmayı hedefleyen Türk modernleşmesinin ancak liberal bir anlayışı esas alması durumunda başarıya ulaşacağına inanmaktadır.
Ahmet Ağaoğlu, liberal bireycilik hakkındaki görüşlerini izah etmeden önce Türk ve Batı toplumlarının zihniyetleri ve yaşayış tarzlarını karşılaştırma olarak ele almaktadır. Türkiye’nin siyasî ve ekonomik yapısının dönüştürülmesi gerektiğine inanmasının da etkisiyle, döneminin birçok modernist düşünürü gibi, Osmanlı’nın toplumsal yapısıyla hesaplaşarak kendi fikirlerinin altyapısını oluşturmaktadır. Ona göre kuvvetli toplumlar yalnızca kuvvetli bireylerin olduğu sosyal yapılara karşılık gelmektedir. Bu sebeple Batı’nın modern dönemde gösterdiği siyasî ve ekonomik gelişimin temelinde bireyin başlı başına bir değer olarak korunmasının yer aldığını düşünmektedir.
Ağaoğlu’na göre Batı dünyası siyasî, sosyal, estetik ve fikrî gücünü bireyi kuvvetlendirmesi sayesinde sürdürmektedir. Bu gelişmenin oluşmasında ise birey ile bireyin içinde yaşadığı toplum arasında kurulan olumlu irtibat bulunmaktadır. Toplumun genel yapısı bireye belirli bir ilham vermenin karşılığında bireyin üretkenliği neticesinde çok daha fazlasını ondan geri almaktadır. Bireyin böyle bir siyasî ve hukukî koruma altına alınması sayesinde Batılı ülkeler kendi insanlarının becerilerinden azami ölçüde istifade etmektedir. Bireye yüklenen anlamı ve değeri Batı ve Doğu toplumlarının ayırt edici hususu olarak değerlendiren Ağaoğlu, Batı toplumlarının baş döndürücü bir gelişim yaşarken Doğu toplumlarının güçlerini yitirmesinin esas sebebini de bireye verilen bu değer farklılığına dayandırmaktadır. Batı’da bireycilik ve özgürlük düşüncelerine dayalı bir sistem inşa edilirken, Doğu’da ise tam tersine bireyin hem maddî hem de manevî bakımdan gelişmesine müsaade edilmediğini belirtmektedir.
Ağaoğlu, bütün Doğu toplumlarında olduğu gibi, Osmanlı toplumunun geleneksel düşünme ve yaşama şeklini bireyin gelişimi önündeki en büyük engel olarak tanımlamaktadır. Osmanlı’nın bu geleneksel yapısını Batı karşısında geri kalmasının en önemli nedenleri arasında görmektedir. Bu anlayış ve davranış şekli değişmeden Türkiye’nin siyasî, ekonomik ve sosyal yapısının tam manasıyla değişmeyeceğini ifade etmektedir. Ahmet Ağaoğlu, bireyciliğin önemini sıklıkla vurgulamasının yanı sıra, Osmanlı toplumunda bireyciliğin ortaya çıkmamasının nedenlerini detaylı şekilde değerlendirmektedir. Ağaoğlu'nun Türkiye’nin gelişmesi ve kalkınması konusunda kilit role verdiği bireyciliğin Türk toplumunda neden ortaya çıkmadığına ilişkin durum tespiti ve değişiklik teklifi bu sözleriyle belli olmaktadır:
Cahil, kendisinin köle olduğunu bilen ve bu köleliğe tevekkül ve rıza ile kendisini teslim eden bir kadının etrafında büyüyen, ailesi içinde maddî kuvvetin timsali olan babasının -haklı olsun olmasın- her hususta üstün, galip ve hakim olduğunu devamlı olarak seyreden, dışarıdan insanların evinin duvarları, pencerelerinin kafesi, perdeleri, annesinin çarşafı ve peçesi, babasının selamlığı ile ayrılmış olan bir çocuğun ruhunda ferdiyet denilen olayın en menfi tarafları ta çocukluğundan ziyadesiyle gelişmeye başlamaz mı? Bizdeki ruhî kusurların kaynağını işte şu geçirdiğimiz çocukluk günlerinde ve o devrin aile etkilerinde aramalıdır. Hayatın en önemli kısmı olan bu devrede alınmış olan etkiler, hayatımızın sonuna kadar bizi takip eder.
Ağaoğlu, Türkiye’nin toplumsal yapısının neredeyse bütün ana unsurlarını bu sözleriyle eleştirir durumdadır. Aile içinde kadın ve erkek arasındaki ilişki biçimi, bu ilişkiden çocukların zihnî ve ahlâkî gelişimine etkisi, Türk evinin dış ve iç mimarî özellikleri ve de kadınların giyim ve kuşamları bu sert eleştirilerden nasibini almaktadır. Elbette bu eleştiriler sadece aile hayatıyla sınırlı kalmamaktadır. Ona göre mevcut eğitim anlayışı, eski hükûmet sistemi, dinî anlayış ve edebî ürünler de Türk toplumundaki bireysel erdemlerin yok olmasının ana sorumluları olarak sayılmaktadır. Ahmet Ağaoğlu, Türkiye’nin gelişmesi ve kalkınmasının bireyi koruyan ve ona özgür hareket alanı sağlayan siyasî ve sosyal bir yapının kurulmasıyla mümkün olacağını ifade etmektedir. Bu yapının kurulması ise bireye ait özgürlüklerin kabul edilmesiyle mümkün olacaktır. Ağaoğlu, birçok yazısında, bir siyasi sistemin hayat hakkı, fikir ve eylem özgürlüğü ile bireylerin kişiliklerini geliştirme hakkı başta olmak üzere bireysel özgürlükleri garanti alan bir yapıda oluşması gerektiğine işaret etmektedir.
Kaynakça
- ^ Anıl Çeçen (Kasım 1981). Atatürk ve İdeoloji. Türk dili. TDK Yayını. s. 299.
- ^ a b (PDF). Ankara Üniversitesi. 2014. 5 Temmuz 2021 tarihinde kaynağından (PDF) arşivlendi.
- ^ a b . 25 Mart 2020 tarihinde kaynağından arşivlendi.
- ^ a b c d e f g h . Liberal Düşünce Dergisi. 4 Temmuz 2021 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 4 Temmuz 2021.
- ^ Devlet ve Fert. Ağaoğlu. s. 21.
- ^ Ahmet Ağaoğlu ve Liberalizm Anlayışı, Sayı 23. Murat Yılmaz. s. 66.
- ^ Özgür Toplumda Birey ve Cemaat. Salih Zeki Haklı. Liberte Yayınevi. ss. 40-61.
- ^ “Azerbaycanlı Bir Entelektüelin Ortaya Çıkışı: Ahmed Ağaoğlu’nun Fransa Yılları 1888-1894” Sayı 1. François Georgeos. Toplumsal Tarih. 1994. s. 6.
- ^ Devlet ve Fert. Ahmet Ağaoğlu. Sanayiinefise Matbaas. 1933. s. 74.
- ^ a b Üç Medeniyet. Ahmet Ağaoğlu. s. 39.
- ^ Üç Medeniyet. Ahmet Ağaoğlu. s. 63.
wikipedia, wiki, viki, vikipedia, oku, kitap, kütüphane, kütübhane, ara, ara bul, bul, herşey, ne arasanız burada,hikayeler, makale, kitaplar, öğren, wiki, bilgi, tarih, yukle, izle, telefon için, turk, türk, türkçe, turkce, nasıl yapılır, ne demek, nasıl, yapmak, yapılır, indir, ücretsiz, ücretsiz indir, bedava, bedava indir, mp3, video, mp4, 3gp, jpg, jpeg, gif, png, resim, müzik, şarkı, film, film, oyun, oyunlar, mobil, cep telefonu, telefon, android, ios, apple, samsung, iphone, xiomi, xiaomi, redmi, honor, oppo, nokia, sonya, mi, pc, web, computer, bilgisayar
Liberal Kemalizm veya liberal Ataturkculuk Turkiye Cumhuriyeti nin kurucu ideolojisi olan Kemalizm ile liberal sosyal tutumun bir arada savunulmasi gorusunu ifade eder Ahmet Agaoglu nun liberal perspektiften Kemalizm yorumu olarak tanimlanabilir Liberal Kemalistler laiklik cumhuriyetcilik inkilapcilik gibi Alti Ok dusuncelerini benimsemeye devam eder kaynak belirtilmeli OlusumLiberal Kemalizm gorusunu ortaya atan Ahmet AgaogluAhmet Agaoglu nun ayrismasi Liberal Kemalizm Turkiye de cumhuriyetin henuz ilk donemlerinde Kemalist dusunceyi liberal bir acidan Ahmet Agaoglu tarafindan yorumlanmasi sonucu ortaya cikmistir Agaoglu kendisini bir yandan inkilapci ve Kemalist olarak tanimlarken diger yandan bir liberal Kemalizm dusuncesi gelistirmeye calisti Cumhuriyet Halk Firkasi nin icinde bireysel ozgurluklerin savunucusu olan Agaoglu firkanin bazi politikalarina elestiriler getirdi II ve III donemde de Kars milletvekili olarak TBMM de yer aldi Daha sonra Agaoglu liberal temelli dusunceleri ile CHF den uzaklasarak Ataturk un istegi uzerine Serbest Cumhuriyet Firkasi na katildi ve SCF nin onemli isimlerinden hatta partinin ideologu olarak tanimlandi Serbest Cumhuriyet Firkasi kapandiktan sonra CHF ye tekrar donmemistir Turkiye Cumhuriyeti nin ilk yillarinda cokca gorulen aydin siyasetci modelinin onemli temsilcilerinden birisi olan Ahmet Agaoglu nun dusunce ve siyasi hayatinda bireycilik anlayisinin onemli bir yere sahip oldugu gorulmektedir Modernlesme toplum demokrasi ozgurluk ve iktisatla ilgili goruslerini bireycilik dusuncesi cercevesinde degerlendirmektedir Gerek ulkedeki gerekse dunyadaki genel siyasi havaya bakildiginda Agaoglu nun bu yaklasimin oldukca istisnai bir nitelik tasidigi aciktir Liberalizmin entelektuel ve siyasi camialarda itibarini hizla kaybettigi bu yillarda Agaoglu yeni devletin guclu ve saglikli sekilde varligini surdurebilmesi ve gelisebilmesi icin siyasi iktisadi ve ictimai manada liberal ilkelerin esas alinmasi gerektigini israrla savunmaktadir Liberal Kemalizm ve demokrasiLiberal Kemalizm in kurucusu Ahmet Agaoglu nun demokratik yonetim anlayisini en uygun sistem olarak gormesinde demokrasi ve liberalizm arasinda guclu bir bag olduguna inanmasinin onemli bir yeri oldugu asikardir Agaoglu na gore demokrasi her turlu kabiliyetin gelisimine engelsiz sahalar acan bireysel ozgurluk temeli uzerine kurulmustur Agaoglu bireysel ozgurlukler kadar serbest piyasa sistemi ve demokrasi arasinda da dogrusal bir iliskinin varligini belirtmistir Bu dusuncesini dogrulastirmak amaciyla Sovyet Maarif Komiseri nin Bolsevikler e hitap ederek soyledigi Unutmayalim ki siz henuz hicbir sey yaratmadiniz Bugun kullandigimiz aletler faydalandigimiz cihazlar ve ilimler burjuva kulturunun mahsuludur sozlerini gostererek demokrasiye karsi cikanlarin demokrasi ve ekonomik gelisim arasindaki olumlu iliskiyi gormesinin gerektigini ifade etmistir Demokratik yonetim seklini dogrudan demokrasi ile temsili demokrasi seklinde tasnif eden Ahmet Agaoglu nun demokrasi anlayisi temsili demokrasi anlayisina dayanmaktadir Onun bu tercihine iliskin gerekcesi dogrudan demokrasinin uygulanmasinin teknik imkansizligi kadar Turk halkinin demokratik yeterliligi konusunda duydugu supheleri de icerir niteliktedir Agaoglu bir milletin veya toplulugun yonetme gucunu dogrudan dogruya eline almasinin mumkun olmadigini belirterek doneminin dunya uzerinde kabul goren demokrasi anlayisinin da bu ilkeyi temel aldigini soylemektedir 18 Temmuz 1922 de Hakimiyeti Milliye gazetesindeki yazisinda da toplumun demokratik anlayisinin gelisimi icin yapilmasi gerekenlere deginmektedir Agaoglu demokrasinin iyi sekilde gelisebilmesi icin oncelikle toplum ile yeterli derecede irtibat kuramayan aydinlari elestirerek onlarin ustlenmesi gereken rolu su sozleriyle ifade etmektedir Koylu ne libasimizdan ne kiyafetimizden ne dinimizden ne adetimizden ne kitabimizdan ne yazimizdan anlar biz ve onlar tamamen baska insanlariz Bu farkliligin giderilememesine aydin kesimi ile halkin arasindaki kapatilamayan derin ucurumun sebep oldugunu ve bunun da suclusunun yine Turk aydinlari oldugunu belirtmektedir Ona gore eger Turkiye de halkin temsiliyetine dayali demokratik bir sistem var olacaksa aydin kesiminin de dusunce soz ve davranisinda toplumun cogunluk kesimini teskil eden koylu ve ciftciyi esas alan bir yaklasim gostermesi gerektigini soylemektedir Halkin iradesinin tercumani olmaktan uzaklasmis bir sistemin ise demokrasi olarak degil tam tersine baski zorbalik ve gasp idaresi olarak gorulecegini ifade etmektedir Agaoglu bu elitist dusuncesine ragmen demokrasinin belli bazi kistaslara sahip olmasinin onemli oldugunu soylemektedir Demokrasinin tanimini yaparken bile onun hangi sekli sartlara tabi oldugunu dile getirmektedir Agaoglu nun saydigi sekli sartlar goz onune alindiginda aydin kesime bicilen role ragmen yine de bireyi baz alan bir demokrasi anlayisina sahip oldugu gorulmektedir Bu anlayistan hareketle demokraside cogunlugun hakim olmasi bu cogunlugun tasidigi zihniyet ve dusunme tarzinin itibar gormesi cogunlugun ihtiyacinin tatmin edilmesi ile cogunlugun beklentilerinin ve arzularinin millet hayatinin uzerinde etkili olmasi seklinde tanimlamaktadir Bununla birlikte yonetici azinligin belirlenmesi surecinde orgutlenme ve yarisma ozgurlugu yani cok partili siyasi yapi ongormektedir Ona gore yasadigi yillarda Turk toplumunun geri kalmasinin sebeplerinden bir digeri de rekabet ortaminin yoklugudur Siyasi partiler ne kadar artar ve cesitlenirse o kadar gorevlere layik olan kisilerin yetisecegini ve memleketin hayatinin gelisecegini ifade etmektedir Liberal Kemalizm ve bireycilikAhmet Agaoglu nun yazmis oldugu eserlere bakildiginda benimsedigi bu bireycilik modelinin liberal bir icerige sahip oldugu gorulmektedir Bireyi diger kolektif butunlerden zihni ve ahlaki anlamda yukarida kabul eden liberalizme gore aklin sahibi ve bunu kullanma beceresine sahip olan birey kendi varligi ve gelecegiyle ilgili kesin karari verecek olan ozgur bir varliga karsilik gelmektedir Bireyin sahip oldugu bu hususun insanlarin kendi hayatlarina oldugu gibi sosyal hayata da olumlu etkileri olmaktadir Boylelikle birey davranislarinin ahlaki sorumlulugunu ustlenmesi sonucunda sorumluluk sahibi bir varlik olmakla birlikte kendi iradesi dogrultusunda davranislarini tatbik etmesi sonucunda sosyal hayatta bedensel iliskilerin daha saglikli bir sekilde olusmasini ve bu duruma guvenerek sosyal yapinin saglamligini ve gelismesini kuvvetlendirmektedir Bireyin kisisel ve sosyal alanlardaki gelisimine yapilan bu liberal vurgudan hareketle Ahmet Agaoglu da Turk siyasetinin sosyal yapisinin yeniden kurulmaya calisildigi bir donemde yeni yonetici kadronun pratik edecegi politika ve metotlari liberal bireycilikten istifade etmek suretiyle belirlemesi gerektigine inanmaktadir Ahmet Agaoglu siyasetci olmasinin da etkisiyle liberal bireycilige ait bu kabullerini detayli teorik tartismalardan cok sosyal hayatta ve siyasette sorun olarak saydigi pratik meseleler uzerinden ele almaktadir Kendi yasadigi donemden yuz yil once tartisilmaya baslanan Turkiye neden Bati nin gerisinde kaldi ve Turkiye nin ilerlemesi icin neler yapmasi gerekiyor seklindeki sorulara yanitlar aradigi ve cozumler sundugu gorulmektedir Boylelikle yeni bir siyasi ve sosyal duzen kurmayi hedefleyen Turk modernlesmesinin ancak liberal bir anlayisi esas almasi durumunda basariya ulasacagina inanmaktadir Ahmet Agaoglu liberal bireycilik hakkindaki goruslerini izah etmeden once Turk ve Bati toplumlarinin zihniyetleri ve yasayis tarzlarini karsilastirma olarak ele almaktadir Turkiye nin siyasi ve ekonomik yapisinin donusturulmesi gerektigine inanmasinin da etkisiyle doneminin bircok modernist dusunuru gibi Osmanli nin toplumsal yapisiyla hesaplasarak kendi fikirlerinin altyapisini olusturmaktadir Ona gore kuvvetli toplumlar yalnizca kuvvetli bireylerin oldugu sosyal yapilara karsilik gelmektedir Bu sebeple Bati nin modern donemde gosterdigi siyasi ve ekonomik gelisimin temelinde bireyin basli basina bir deger olarak korunmasinin yer aldigini dusunmektedir Agaoglu na gore Bati dunyasi siyasi sosyal estetik ve fikri gucunu bireyi kuvvetlendirmesi sayesinde surdurmektedir Bu gelismenin olusmasinda ise birey ile bireyin icinde yasadigi toplum arasinda kurulan olumlu irtibat bulunmaktadir Toplumun genel yapisi bireye belirli bir ilham vermenin karsiliginda bireyin uretkenligi neticesinde cok daha fazlasini ondan geri almaktadir Bireyin boyle bir siyasi ve hukuki koruma altina alinmasi sayesinde Batili ulkeler kendi insanlarinin becerilerinden azami olcude istifade etmektedir Bireye yuklenen anlami ve degeri Bati ve Dogu toplumlarinin ayirt edici hususu olarak degerlendiren Agaoglu Bati toplumlarinin bas dondurucu bir gelisim yasarken Dogu toplumlarinin guclerini yitirmesinin esas sebebini de bireye verilen bu deger farkliligina dayandirmaktadir Bati da bireycilik ve ozgurluk dusuncelerine dayali bir sistem insa edilirken Dogu da ise tam tersine bireyin hem maddi hem de manevi bakimdan gelismesine musaade edilmedigini belirtmektedir Agaoglu butun Dogu toplumlarinda oldugu gibi Osmanli toplumunun geleneksel dusunme ve yasama seklini bireyin gelisimi onundeki en buyuk engel olarak tanimlamaktadir Osmanli nin bu geleneksel yapisini Bati karsisinda geri kalmasinin en onemli nedenleri arasinda gormektedir Bu anlayis ve davranis sekli degismeden Turkiye nin siyasi ekonomik ve sosyal yapisinin tam manasiyla degismeyecegini ifade etmektedir Ahmet Agaoglu bireyciligin onemini siklikla vurgulamasinin yani sira Osmanli toplumunda bireyciligin ortaya cikmamasinin nedenlerini detayli sekilde degerlendirmektedir Agaoglu nun Turkiye nin gelismesi ve kalkinmasi konusunda kilit role verdigi bireyciligin Turk toplumunda neden ortaya cikmadigina iliskin durum tespiti ve degisiklik teklifi bu sozleriyle belli olmaktadir Cahil kendisinin kole oldugunu bilen ve bu kolelige tevekkul ve riza ile kendisini teslim eden bir kadinin etrafinda buyuyen ailesi icinde maddi kuvvetin timsali olan babasinin hakli olsun olmasin her hususta ustun galip ve hakim oldugunu devamli olarak seyreden disaridan insanlarin evinin duvarlari pencerelerinin kafesi perdeleri annesinin carsafi ve pecesi babasinin selamligi ile ayrilmis olan bir cocugun ruhunda ferdiyet denilen olayin en menfi taraflari ta cocuklugundan ziyadesiyle gelismeye baslamaz mi Bizdeki ruhi kusurlarin kaynagini iste su gecirdigimiz cocukluk gunlerinde ve o devrin aile etkilerinde aramalidir Hayatin en onemli kismi olan bu devrede alinmis olan etkiler hayatimizin sonuna kadar bizi takip eder Agaoglu Turkiye nin toplumsal yapisinin neredeyse butun ana unsurlarini bu sozleriyle elestirir durumdadir Aile icinde kadin ve erkek arasindaki iliski bicimi bu iliskiden cocuklarin zihni ve ahlaki gelisimine etkisi Turk evinin dis ve ic mimari ozellikleri ve de kadinlarin giyim ve kusamlari bu sert elestirilerden nasibini almaktadir Elbette bu elestiriler sadece aile hayatiyla sinirli kalmamaktadir Ona gore mevcut egitim anlayisi eski hukumet sistemi dini anlayis ve edebi urunler de Turk toplumundaki bireysel erdemlerin yok olmasinin ana sorumlulari olarak sayilmaktadir Ahmet Agaoglu Turkiye nin gelismesi ve kalkinmasinin bireyi koruyan ve ona ozgur hareket alani saglayan siyasi ve sosyal bir yapinin kurulmasiyla mumkun olacagini ifade etmektedir Bu yapinin kurulmasi ise bireye ait ozgurluklerin kabul edilmesiyle mumkun olacaktir Agaoglu bircok yazisinda bir siyasi sistemin hayat hakki fikir ve eylem ozgurlugu ile bireylerin kisiliklerini gelistirme hakki basta olmak uzere bireysel ozgurlukleri garanti alan bir yapida olusmasi gerektigine isaret etmektedir Kaynakca Anil Cecen Kasim 1981 Ataturk ve Ideoloji Turk dili TDK Yayini s 299 a b PDF Ankara Universitesi 2014 5 Temmuz 2021 tarihinde kaynagindan PDF arsivlendi a b 25 Mart 2020 tarihinde kaynagindan arsivlendi a b c d e f g h Liberal Dusunce Dergisi 4 Temmuz 2021 tarihinde kaynagindan arsivlendi Erisim tarihi 4 Temmuz 2021 Devlet ve Fert Agaoglu s 21 Ahmet Agaoglu ve Liberalizm Anlayisi Sayi 23 Murat Yilmaz s 66 Ozgur Toplumda Birey ve Cemaat Salih Zeki Hakli Liberte Yayinevi ss 40 61 Azerbaycanli Bir Entelektuelin Ortaya Cikisi Ahmed Agaoglu nun Fransa Yillari 1888 1894 Sayi 1 Francois Georgeos Toplumsal Tarih 1994 s 6 Devlet ve Fert Ahmet Agaoglu Sanayiinefise Matbaas 1933 s 74 a b Uc Medeniyet Ahmet Agaoglu s 39 Uc Medeniyet Ahmet Agaoglu s 63