Atina demokrasisi veya Klasik demokrasi, Antik Yunan şehir devletlerinde uygulanmış olan demokrasi çeşididir. Atina devlet yönetimi, antik çağın bilinen ilk demokrasisi ve belki de en önemlisidir. Diğer Yunan şehirleri de demokrasi yönetimi kurmalarına rağmen ya Atina modelini seçmemişler ya da istikrarı sağlayamamışlardır. Bilinen ilk doğrudan demokrasi denemesidir. Doğrudan demokrasi, Atina’da yaşayan herkesin devlet yönetimine katılma hakkı olduğu anlamına gelmez. Fakat, karar alıcı sistemin içinde yer alanlar için ekonomik düzey gibi herhangi bir ölçüt de yoktur. Atinalı vatandaşlar temsilci seçmezler, onun yerine yasaları ve vergi icralarını oylayarak karar verirlerdi.
Demokrasi, Yunanca bir sözcüktür. Sözcüğün son kısmı "kratos"; iktidar, yönetme, güç anlamına gelmektedir. "Demos" sözcüğü ise; halk, yurttaş topluluğu, sıradan halk gibi pek çok anlamı olan bir sözcüktür.
Demokrasiyi de siyaseti de yani kamusal tartışma sonucu karar alma ve uyma sanatını keşfedenler de Yunanlardı. Sözde kabile demokrasileri ya da erken dönem Mezopotamya’sında bulunduğu düşünülen demokrasileri de reddedemeyiz ancak bunlar tarihe ve de kendilerinden sonraki toplumlar üzerine önemli etki bırakmamışlardır. Yunanlar siyaset hakkında sistematik olarak düşünmede, gözlemlemede, yorumlamada ve siyaset teorileri oluşturmada bir ilkti.
MÖ 5. ve 4. yüzyıl Atina’sı iyi ve yeterli sebepler yüzünden aynı zamanda düşünsel olarak da yeni ufuklar açan bir örnekti.
Solon (), Kleisthenes () ve Atinalı Efialtes () Atina demokrasisinin gelişmesinde büyük katkı sağlamışlardır. Tarihçiler hangisinin daha demokratik hareketler ve reformlar yaptığı konusunda farklı yorumlarda bulunur. Atina demokrasisinin genel olarak Klistenis'in reformlarıyla kurulduğu kabul edilir. Diğer taraftan, 7. yüzyılda Pisistratus'un yönetimi ele geçirmesiyle tiranlık rejimi ortaya çıkmış, Solon'un reform çalışmalarına rağmen Atina'da da tiranlık dönemi yaşanmıştır. Bu dönemin sonunda ise Efialtis, diğerlerine nazaran daha barışçıl şekilde, Klistenis reformlarını yenilemeye çalışmıştır.
En büyük demokratik lider olarak gösterilen Perikles'in ölümünden sonra ve Peloponez Savaşı'nın sonuna doğru Atina demokrasisi iki defa kesintiye uğrayarak oligarşik yapıya bürünmüştür. Eukleides döneminde yenilenerek kuruldu. 4. yüzyıldaki bu yenilenme Perikles sisteminden daha fazla detay içeriyordu. Atina demokrasisi MÖ 322 yılında yok edildi. Bu demokrasi şekli daha sonraları da kuruldu fakat hangisinin gerçek demokrasi olduğu tartışılabilir bir konudur.
Demokrasiye katılım
Atina'nın nüfusu
Atina'nın nüfusu ve bu nüfusun ne kadarının demokrasiye katıldığı hakkındaki bilgiler sadece yakın tahminlerden oluşur. Atina nüfusu içindeki köle ve Atina dışından gelen nüfus sürekli olarak değişmiştir. MÖ 4. yüzyılda Atina nüfusunun 250.000-300.000 arasında olduğu tahmin edilir. Bu nüfusun 100.000'i Atina vatandaşı ve Atina vatandaşları arasında da sadece 40.000'i []oy verme hakkına sahip yetişkin erkek nüfusu bulunduğu tahmin edilir. MÖ 5. yüzyılın ortalarında oy verme hakkına sahip erkek vatandaşların sayısı 60.000'i geçmişse de Pelopennes Savaşları yüzünden hızlı bir düşüş göstermiştir. Modern bakış açısına göre demokrasiye katılım oldukça küçük olarak gözükse de antik çağlar için oldukça büyük bir katılım olduğu söylenebilir. Diğer şehir devletlerinde en fazla 1.000-1.500 kişilik katılımlar olmuş, o zamanın en büyük şehirlerinden biri olan Korint'te bile en fazla 15.000 kişilik erkek nüfusu demokrasiye katılımı sağlanabilmiştir.
Vatandaş olmayan nüfus iki şekilde tanımlanır. Bunlar Atina dışından gelip yerleşmiş olanlar ve köleler. Muhtemelen köleler daha çoktu. Hatip , MÖ 338 yılarında Atina'da 150.000'den fazla kölenin olduğunu söyler. Kölelerin sayısı Atina vatandaşlarının sayısından fazla olması Atinalıların üzerinde pek bir iş yükünün olmadığını gösterir.
Yönetim
"Polis"
Polis birçok araştırmacı ve bilim adamı tarafından ‘kent devleti’ olarak adlandırılır. Yunan yarım adasını, Anadolu’nun batı kıyılarını, Ege adalarını ve Güney İtalya ve Sicilya’yı kapsayan Eski Yunan dünyasının en parlak döneminin toplumsal ve siyasal örgütleniş biçimi olmuştur. Polis tarihte görülen diğer kent devletlerinden sosyoekonomik ve siyasal yapısı ve buna bağımlı olarak bağrında oluşan düşünce sistemleriyle de ayrılır.
Bir ya da birkaç kent ile bunların çevresindeki kırsal bölgeyi kapsayan, kent anlamında polis çeşitli tapınakları, devlet binaları, agorası, spor alanı (gymnasion), açık hava tiyatrosu vb. ile düzenli ve kompleks bir yapılanma görünümü veriyordu. Devletten daha kapsamlı bir kuruluştu; yalnızca toplumsal ve siyasal bir örgütleniş biçimi değil, aynı zamanda, dinsel, askerî ve ekonomik bir bütündü.
Aynı zamanda polis yüzyıllar sonra modern devletlerde görülecek olan demokrasiye de beşiklik yapmıştır.
Toplumsal yapı ve sınıflar
- Yurttaşlar (politai): yurttaşlar polisin yerli halkını oluşturan ve belli haklara sahip olan özgür kişilerdir. Polis’in ilk dönemlerinde yurttaşlık toprak sahipliğiyle (oikos) özdeşti. Daha sonra silah kullanma hakkı olan her ergin erkek, yurttaşlığa kabul edildi. Yurttaşlar da çeşitli sınıflara bölünmüştü:
- Eupatrid’ler (iyi doğmuşlar): yönetim mekanizmasını ellerinde tutup diğerlerini bundan yoksun bırakmış olan soylular.
- Demiurgoi: ticaret ve zanaatlarla zenginleşen kentli orta sınıf.
- Georgoi: küçük toprakları olan köylüler.
- Thetes’ler: toprakları ve belli bir işleri olmayan kentli emekçiler.
- Yabancılar (Metoikos’lar): genellikle zanaat ve ticaretle uğraşan yabancılar, özgür olmalarına karşın yine de hiçbir yurttaşlık hakkına sahip değillerdi. Yurttaşlık çeşitli maddi çıkarlar sağladığından, yabancılardan bazıları çeşitli yollarla kendilerini yurttaş kütüklerine yazdırmayı başarmışlardı. Fakat yurttaş sayısındaki artışın devlet harcamalarını da artırması, polisleri bu konuda önlemler almaya zorladı. 450 yılında Perikles Atina’sı bir yasa çıkararak yurttaşlığa kabul edilmeyi Atinalı bir ana veya babadan doğmuş olma koşuluna bağladı. Böylece yurttaşlık metioikos’ların hiçbir şekilde ele geçiremeyecekleri kalıtımsal bir ayrıcalık durumuna dönüştü.
- Köleler: Hiçbir hakları ve özgürlükleri yoktu. Sayıları ticaret ve endüstri de büyük atılım göstermişti. Köle Yunanların gözünde üretim aracıydı. İnsan sayılmazdı. Zengin polislerin yurttaşları servetlerini kölelere yatırıp onların ürettikleriyle geçinmeye başladılar. Üretim 5. yüzyılda köle emeğine dayanıyordu. Kölelerin polisin maddi gereksinimlerini sağlamaları, yurttaşların çeşitli kültürel etkinliklerde bulunmaları ve siyasetle uğraşmaları için gerekli boşa zaman yarattı; böylece doğrudan demokrasinin gelişmesine uygun bir ortam hazırlamış oldu.
Bu sınıflar arasında gerçekleşen çatışmalar, polislerdeki siyasal yaşamı etkileyip çeşitli rejim değişikliklerinin temel nedenlerini oluşturmaktan başka, demokratik gelişmelerle Yunan siyasal düşünüşünün gelişmesinde ve büyük düşünce okullarının ortaya çıkışında doğrudan etkili oldular. Çatışmalar sonucu siyasal ayrıcalıklar zamanla ortadan kaldırılıp bütün yurttaşların siyasal haklardan yararlanmaları sağlandı. Önceden siyasi kararlar siyasi liderlerce alınıyordu. Atina demos’u büyük bir köle nüfusunun dışlandığı azınlık bir elitti.
Meclis
Meclis savaş ve barış, antlaşmalar, finans, yasama, kamu işleri, kısaca yönetsel aktivitelerin tüm derecelerinde son karar yetkisine sahipti. Oturumlara herhangi bir gün katılabilecek olan on sekiz yaşın üzerinde binlerce yurttaştan oluşan kitlesel bir açık hava toplantısıydı. Meclis en az kırk kez olmak üzere yıl boyu sıklıkla toplanıyordu. Normalde gün içinde tartışılan konuyla ilgili kararlar günün sonunda verilir ve bu tartışmalara o sırada orada bulunan herkes kürsüye çıkıp söz alarak katılabilirdi. İsegoria (mecliste herkesin sahip olduğu söz alma hakkı) Yunan yazarlarca kimi zaman 'demokrasi' ile eş anlamda kullanılmıştır. Meclis kararlarını oy çoğunluğu ile alırdı, konuşmaların dinlenmesinin ardından el kaldırılarak oylama yapılırdı.
İnsanlar yalnız seçme ve seçilme değil, aynı zamanda kamu düzeni hakkındaki bütün konularda karar verme ve kamusal ve özel, sivil ve tüm önemli durumlarda mahkeme üyeleri olarak yargılama hakkına sahiptiler. Otoritenin Meclis de toplanması, idari görevlerin dağılımı ve devri, kurayla seçilme, ücretli bir bürokrasinin yokluğu, halk jürisinden oluşan mahkemeler, bir parti mekanizmasının ve dolayısıyla da kamusallaşmış bir siyasi grubun oluşmasını engellemeye yarıyordu. Kurayla seçim ve memuriyet için ödeme, sistemin anahtar unsurlarındandır. Atina’nın erkek yurttaşlarının büyük bir bölümü yönetimde deneyim sahibiydi. Meclis başkanlığı tek günlük bir görevdi ve kura çekilerek yapılıyordu. Liderlik doğrudan ve kişiseldi; Perde arkasındaki 'asıl' liderlerin yönettiği vasat kuklalara yer yoktu. Üyelik kamusal alanda gösterilen performansla elde ediliyordu. Atina demokrasisi iki anlamda temsili değil doğrudandı;egemen meclise katılım her yurttaşa açıktı ve birkaç kâtip ile kaçınılmaz olarak kimi kayıtları antlaşma ve yasaların kopyalarını, borcunu zamanında ödemeyenlerin, mükelleflerin listeleri, vs. tutan devletin köleleri dışında, memuriyet ya da bürokrasi yoktu. Bu nedenle yönetim tam anlamıyla halk tarafındandı. Giriş en başta meclise açıktı ve sürekli üyelik sürekli performansı gerektiriyordu. Meclisteki araçlardan biri olan graphe paranomonla bir kişi mecliste yasadışı bir öneride bulunmakla suçlanıp yargılanabiliyordu. Bu yargılama yöntemini herhangi bildik bir anayasal kategoriye sokmak mümkün değildir. Meclisin egemenliği sınırsızdı. Graphe paranomonun isegoriayı disiplinle yumuşatmak ve halka, yani demos'a kendi aldıkları kararı yeniden gözden geçirme fırsatı vermek şeklinde bir işlevi vardır. Bu graphe paranomon daki başarılı bir davanın, kurayla seçilmiş geniş bir halk jürisinin kararı aracılığıyla bozma etkisi vardı. Atina paradoksu temsilcilerinin dokunulmazlıklarını reddederek hem bir bütün olarak meclisin hem de ayrı ayrı üyelerinin özgürlüklerini korumaktaydı. Yurttaş kitlesinin yeterli bir kısmı kendi aralarındaki davranışları sınırlar halinde tutacak kadar kendine hakim olmasaydı, ne sınırsız katılım hakkıyla egemen meclis, ne halk jürisinden oluşan mahkemelerine devlet memurlarının kurayla seçilmesi, ne de sürgün etme bir yandan kaosu diğer yandan tiranlığı önleyebilirdi. Kendine hakim olma, hissizlik ve aldırışsızlık gibi hakiki bir cemaatin izin vermeyeceği niteliklerle aynı anlamda kullanılan kayıtsızlıktan çok farklıdır. Öyle bir gelenek vardı ki Solon'un MÖ 6. yüzyılın başlarında yürürlükte olan yasaları arasında, özellikle kayıtsızlığa karşı şu yasa yer almaktaydı: 'kentte bir iç savaş çıktığında iki taraftan birinde yer alıp silahlanmayanlar sivil ve yönetsel haklarından mahrum bırakılacaktır.'
Kurul (bule)
Meclis toplantıları arasında geçen sürede hükûmetin devamlılığı sağlanabilsin diye yönetimin idari kısmı çok sayıda yıllık makam ve on generalden oluşan bir kurul ile sadece yabancı devletlerdeki elçiler olarak görev yapan bazı küçük komiteler hariç kurayla seçilmiş beş yüz kişilik bir Kurula (bule) bölünmüştü. MÖ 5. yüzyıl ortalarında devlet memurları, Kurul ve jüri üyelerine günlük yevmiye olarak bir marangozdan duvarcıdan daha az ödeniyordu. 4. yüzyıl boyunca meclis oturumlarına katılım aynı temel de ücretlendiriliyordu, ancak ücretin düzenlediği ya da tamam olup olmadığı konusunda şüpheler vardır. Bule’ye on kabilenin her biri gönüllüler belirler ve bunların arasından ellişerden toplam beş yüz kişi kurayla seçilirdi. Hizmet süresi 1 yıldı ve arka arkaya olmamak üzere her üye en fazla iki kez seçilebiliyordu. Bule’nin görevi özellikle meclisin işlerini düzenlenmesi ve meclis kararlarının uygulanmasını sağlamasıyla devletin işleyişine nezaret etmekti. Önce bule'de tartışılan konular meclise getirilmezdi.
Siyasi ve ekonomik sistem
Atina’nın yüzleştiği siyasi konuları, seçenekleri, argümanları ve siyaset yapıcılığa ve liderliğe aday olanları değerlendirmeyi öğreniyordu.
Vergi sisteminde bir denge vardı. Doğrudan vergiler göz önünde tutuluyordu. Yunan devletleri savaştaki olağanüstü durumlar dışında, en azından Atina da, mülkiyeti hoplit statüsünün altında olanların muaf tutulduğu ara sıra toplanan zorunlu vergilere başvurulduğunda bundan da kaçınılıyordu. Devlet geliri devlet mülklerinden, çiftliklerden, madenlerden ve kiraya verilmiş evlerden, dava ücretleri ve cezalarından ve de liman borçları gibi dolaylı vergilerden sağlanıyordu. Bunlar esas olarak Yunanların liturya dediği vergi olarak değil de, belirli kamusal yükümlülüklerin doğrudan ifa edilmesiyle yapılan mecburi ödemelerle tamamlanıyordu. Toplam miktarı hesaplayamasak da Atina'da lituryanın ağır bir mali yük oluşturduğunu biliyoruz. Nüfusun yoksul kısmı lituryadan muaftı. Sonuçta zenginlerin, halk mezheplerinin ciddi miktardaki masraflarının da dahil olduğu devlet masraflarını yüklenmeleri ve savaşta da işin çoğunu yapmaları (sırf Atina da değil) Yunanistan'da kuraldı. İmparatorluğun kurulması ve devamı, yoksul sınıfın çıkarınaydı. Binlercesi için filoda kürek çekmek, mütevazı ama ortalama bir zanaatkar ya da esnafın kazancından az olmayan ve muhtemelen genç köy delikanlıları gibi donanma maaşlarıyla aile gelirine katkıda bulunacaklar için değerli bir geçim kaynağıydı. Denizlerin kontrolü, yeterli miktarda mısır stokunu ve temel besin maddelerini makul fiyatlarla sağlamayı garantilemeye yardımcı oluyordu ve bu yerel üretimi gerekenin ancak bir kısmını karşılayabilen bir toplum için kritik bir meseleydi. Şaşırtıcı bir şekilde bu sistem içinde yer alan daha varlıklı yurttaşların sistemden daha az faydalandığı görülmektedir.
Ticaretin büyük kısmı ise siyasi kararların yegane alıcıları olan yurttaşların değil yurttaş olmayanların elindeydi ve bu bağlamda hiçbir antik dönem yazarı ticari konuları ele almıyordu. Atina'nın ölçülmez kazançlarından biri yurttaşlarına rağmen yani varlıklı yurttaşların üstlendiği esaslı lüturyalar yüküne daha fazlasını eklemeden, büyük Akropolis inşaatı planı gibi geniş ölçekli, kamu giderlerini üstlenme yeteneğiydi. Diğer bir kazanç ise psikolojik olarak gerçek ve mali olmaktan ziyade manevi olan iktidarın çekiciliğiydi.
Atina'nın yaklaşık iki yüzyıl boyunca iç çekişmelerden uzak olması Peleponnesos savaşı sırasında gerçekleşen iki olay sayesindedir; borçların iptali ve toprağın yeniden bölüşümü için talepler.
Herhangi başka bir Yunan kentinde devlet memurluğu için ödenen ücretin açıkça gösterilmemesi dikkate değer bir gerçekti. Bunun açıklaması yine diğer hiçbir şehir devletinin emrinde geniş emperyalist kaynaklar olmamasıydı. Bu yüzden demokrasiyi açıkça Atina modelini örnek alarak yeniden biçimlendiren şehirler bile yoksulları sahip oldukları aktif katılım hakkı sayesinde ücretlendirecek kadar ileri gidememişlerdi. Sonuç olarak gerçek katılım miktarı Atina'dakinden çok düşüktü. Bu önermenin doğal sonucu başka yerlerdeki demokrasinin klasik teoride vurgulanan eğitimsel yönünün olmamasıydı.
Atina İmparatorluğundan Demokrasiye
Yunan dünyasının önemli bir polisi olan Atina’da krallık 8.yüzyılın sonlarında yıkıldı. Son Kral (basileus) Kodros devrilip aristokratik bir yönetim kuruldu. Böylece bir zamanlar kralın danışmanlık görevini yürüten areopagus adındaki soylular kurulu, hem yasama hem de yargı yetkilerini kendine topladı. Yürütme işleri ise soylular arasından bir yıllığına seçilen üç arkhon’a (yani devlet görevlisine) verildi. Arkhonların sayısı daha sonra 9’a yükseltildi. Birçok poliste küçük bir sayı (oligoi) yönetimi ele geçirip iktidarı sürdürecek kurumlar oluşturdu. Bu nedenle Yunanlar bu tür rejimleri aristokrasi olarak değil oligarşi (küçük sayının yönetimi-oligarkhia) olarak adlandırırlar. Ekonomik gelişmelerle oligarşiler ’lere (zenginliğin ya da zenginlerin yönetimine) dönüşme eğilimi gösterdiler. Siyasal iktidarı ellerinde bulunduran soylular zenginleştikçe servet ayrımları derinleşerek toplumsal-siyasal çatışmalar daha keskin biçimler aldı. 632’de yoksul halkın desteğiyle iktidarı ele geçirmeye çalışan Kylon’un girişimi soylular tarafından güçlükle önlenebildi. Bunun sonucunda da eupatrid’ler yasal önlemlere başvurdular. Yunanlar için yasa, özgürlüğü vurgulamaktaydı. Ayrıca çeşitli düzeydeki insan ilişkileri yasalar tarafından belirleniyordu. İlk zamanlarda yasalar sözlü idi. Değişen koşullarla sözlü yasaların karmaşık bir biçim alması ve bu yasaların yalnızca soylular tarafından yorumlanıp uygulanması halkın hoşnutsuzluğuna yol açtı. Bunun üzerine yargı kararlarında tutarlılık sağlamak amacıyla yaslar thesmothet’lerce düzenlenip yazılı hale getirildi. Yasaların herkesçe bilinebilir olması keyfi yorumlamalara son verdi. Fakat bu önlem yoksul kitlelerin düzene karşı olan tepkilerini yatıştırmadı. Böylece 624’te Atina da soylularının isteği üzerine Drakon çok ağır bir ceza yasası hazırladı. İnsan yapısı yazılı yasalar yargıya ilişkin kararların yayımlanması ilkesi getirildi ve kuralların herkes için geçerli olduğu açıkça belirtilerek toplumdaki özgür kişiler arasında hukuksal anlamda bir eşitliğe doğru ilk adım atıldı.Bu şekilde birey hukuksal bir kişilik kazandı.
Solon Drakon’la başlayan bu gelişime yeni boyutlar kazandırdığı gibi siyasal yapıyı da yeniden düzenledi. Soyluların isteğiyle yeni yasalar hazırladı. Çeşitli alanları düzenleyen yasaların bir insan eli tarafından hazırlanması yasanın kutsal, mutlak, değişmez, sonsuz olma niteliğini ortadan kaldırdı. Yasa temelinde bir toplumsal uzlaşma, sözleşme ürünüydü ve bu nedenle gerekli görülen her durumda değişime açık bir özelliğe sahip bulunuyordu. Ardından toplumsal sorunların ve ekonomik çıkar çatışmalarının kâğıt üzerinde anayasal düzenlemelerle çözüme kavuşturulamayacağı gerçeği Solon’un reformlarıyla açıkça ortaya çıktı. Toplumsal huzur sağlanamadı ve sınıf çatışmaları gittikçe daha büyük boyutlar almaya başladı. Çatışma içinde olan ve adlarını polisin farklı coğrafi bölgelerinden alan üç siyasal partinin (Pediaklar-ovadakiler, Paroli’ler-kıyıdakiler, Diakri’ler-dağdakiler) bir uzlaşmaya yanaşamayıp kendi görüşlerini toplumda egemen kılmaya çalışmaları sonucunda Atina tiranlık rejimiyle tanıştı.
Yetenekli bir komutan olan halkın desteğini alıp 560’ta bir darbe ile Atina’da iktidarı ele geçirdi. Düzene karşı daha büyük bir tepki göstermesi sınıf çatışmalarının keskin boyutlara ulaştığı böyle bir ortamda zenginlere ve soylulara karşı halkın savunucusu rolünü üstlenen ihtiraslı kimselerin kişisel iktidarlarını kurmaları kolaylaşıyordu.
Aristokrasiden demokrasiye geçişi kolaylaştıran halk tarafından benimsenip halkçı bir politika güden Peisistratos gibi yöneticiler tarihe tiran olarak geçmişlerdir. Pesisitratos Solon anayasasına dokunmayıp yönetimi hukuksal bir çerçeve içine oturttu. Dışarıda barışı kollayan, içeride ekonomik gelişmeyi hızlandıran ve alt sınıfların yaşam düzeylerini yükselen bir siyaset izledi. Pesistratos öldüğü zaman onun ardından dynasteia (iktidar ailesi) oluşturmaya çalışan oğulları geniş bir muhalefetle karşılaştılar Hipparkhos öldürüldü. Hippias ise Atina’dan kovuldu.
Tiranlık rejiminin yıkılmasıyla birlikte Atina’da iktidar çatışması yeniden alevlendi. Kleisthenes 507'de halkın desteğiyle iktidarı ele geçirdi ve demokratik reformları yürürlüğe koydu. Kleistehenes’in getirdiği en önemli yenilik polisin toplumsal yaşamda soylularla etkili bir yer sağlayan eski kabile örgütlenmesinin ortadan kaldırılmasıydı. Klesisthenes yurttaşları soy üzerine kurulu 4 kabile yerine coğrafi nitelikte örgütler olan 10 kabileye ayırdı. Demokrasi rejimi yavaş yavaş işlerlik kazanmaya başladığı ilk yıllarında dışarıdan gelen büyük bir tehlikeyle karşılaştı. İonya polislerinin ayaklanmasını bastıran Pers imparatorluğu 490’da Yunan yarımadasına saldırdı. Askerî bir dayanışma içine giren Yunan polisleri bu ilk saldırıyı bastırdı. Ancak 10 yıl sonra Kserkses komutasındaki Pers ordusu ikinci kez Yunan yarımadasına ayak bastı. Persler ilk seferde üstün gelse de Yunanlar daha sonra toparlanıp Persleri bozguna uğrattılar. Pers savaşları Atina demokrasisini etkiledi; bu savaşlar bir yanda küçük azınlığın yönetimde erkli olmasına öte yanda da aşağı sınıfların siyasal yaşama daha etkin olarak katılmalarına yol açtı. İlk Pers saldırısından üç yıl sonra anayasada bir değişiklik yapılarak arkhon’ların eklesia tarafından seçilmesi yerine demelerce seçilen 500 kişi arasında kura ile saptanması yoluna gidildi. Bu düzenleme ile hippeis sınıfına da açılan arkhon’luk büyük ölçüde önemini yitirip yürütme kurulu olmaktan çıktı.
Arkhon polemarkhos’un askerlik işleriyle ilgilenen sıradan bir memur statüsüne indirgenmesi üzerine kabilelerce seçilen 10 strategos’a büyük yetkiler verilmesi ve ordunun tek elden yönetilmesi gereği strategos’lar dan birinin başkomutan olarak görev yapması sonucunu doğurdu. Zamanla eklesia tarafından başkomutan (strategos autokrator) yurttaşlar arasından seçilmeye başlandı.
Ephialtes’in öldürülmesin den sonra iktidar genç yaşta politikada başarılı olarak demokratik partinin önderi durumuna gelen Perikles’in eline geçti.
Tam demokratik sistem Atina imparatorluğu olmasaydı MÖ 5. yüzyılın ikinci yarısında ilan edilemezdi; Zenginlerin üstlendikleri mali ve askerî yük göz önüne alındığında bir çeşit oligarşik anayasa yoluyla tek başlarına yönetme hakkını talep etmeleri çok da şaşırtıcı bir durum değildir. Bununla birlikte MÖ altıncı yüzyılın ortalarından itibaren Yunan topluluklarında birbiri ardına demokrasiler görülmeye başlamış, uzlaşmacı sistemler yoksullara, özellikle devlet görevlilerini seçmek gibi belli oranda katılım hakkı tanırken, karar alma sürecinde ağırlığı zenginlere tanınmıştır. Atina'da neticede bu ağırlığı kaydırmıştı ve de Atina'daki biricik değişken imparatorluk idi. Bu imparatorluk için donanma vazgeçilmezdi ve donanmaya insan gücünü alt sınıfların sağladığı anlamına geliyordu. İmparatorluğu Atina tipi demokrasi için gerekli bir şart olarak görmemizin sebebi de budur.
Sonrasında imparatorluk MÖ 5. yüzyılın sonunda zorla dağıtıldığında sistem öylesine derin bir şekilde yerleşmişti ki kimse değiştirmeye kalkışmaya cesaret edemedi, ki 4. yüzyılda da bunun için gerekli mali temelin sağlanması zordu.
Tüm büyük iktidar mücadelelerinde olduğu gibi Ege bölgesi çevresindeki daha küçük devletler aktif ya da pasif olarak taraf tutmaya zorlanmış, ki bu da kendi iç yapıları ve siyasi gerilimleri üzerinde yankısını bulmuştur. Çoğunlukla küçük olan bu toplulukların her zaman kendi yerel oligarşilerini yıkacak kadar güçlü olmayan alt sınıflarının, Atina imparatorluğunun tabi bir üyesi olma yoluyla Atina'nın siyasi bağımsızlığa verdiği demokrasi desteği ve bunun sonucu olarak da demokrasinin kurulmayışını tercih edebileceklerini öğrenmişlerdi. Durum buyken Atina’ya bağlılığın yükünü zengin yurttaşlar üstlenmişlerdi ve de tabi olmanın 'bedeli' maddi açıdan demos için oldukça düşüktü. Hemen hemen Peloponez Savaşı’nın sonuna kadar tabi devletlerin çoğundan, askerî yardım da dahil olmak üzere destek sağlanabilmiş olduğuna göre bu genelde başarılı bir Atina politikasıydı.
Toplum ve demokrasi
Yunan siyasi toplumunun çıkar gruplarına dayalı yapısı nispeten basitti. Aralarında etnik ya da dini ayrışımlar yoktu; Kurumsal olarak kazanılmış haklara sahip siyasi partiler yoktu. Kentsel ve kırsal bölgesel çıkarlar vardı ve hepsinden önemlisi, zengin ile yoksul arasındaki ayrılıktı. Bu çoğunluğun üç-dört dönüm büyüklüğünde geçimlik bir toprağa sahip köylülerle önemli miktarda nakit gelir sahibi olanlar ve büyük miktarda araziye sahip olanlar arasında değişen toprak sahiplerinden oluşan bir toplumdu. Bu toplumda ticaret ve imalatın çoğu yine geçinecek kadar, ailevi düzeyde idare ediyordu; Köle emeği kullanan daha büyük kuruluşlar ya da ticari teşebbüsler azınlıktaydı. Ve yine bu toplumda sermaye, yatırım politikası ve kredi gibi modern kavramlar yoktu.
Atina'da iki kesimde (zengin-yoksul) imparatorluğu farklı ve hatta çatışan çıkarlar yoluyla da olsa destekliyorlardı. Antik Atina döneminden beri önemli ahlaki ilerlemeler kaydedildi; Kölelik kurumu kaldırıldı; Demokrasinin halk yönetimi prensibine nadiren karşı çıkanlar olmakta; Hiçbir demokratik lider Perikles'in dilinden kamusal alanda imparatorluk hakkında konuşmaz; Maddi ilerleme; Tabi devletler pahasına maddi ve siyasi çıkarı korumayı hipotetik olarak gereksiz kılmıştır. Ancak ilkin belirlenmesi ikinci olarak da pratikte gerçekleştirilmesi şeklindeki ulusal çıkara dair ikili zorluk, etkili biçimde çözüme kavuşmuş gibi görünmemektedir. Bu çekişme bir şekilde, siyasi liderlerin düzenli olarak kendi politikalarının ulusal çıkara uygun, alternatiflerinde buna karşıt olduğunu ileri sürdükleri gerçeğiyle yok olmamıştır.
Antik çağdaki bir Atinalı için sıradan halk yani 'biz' ve yönetici elit yani 'onlar' arasındaki kesin ayrımı yapmak kolay olmamalıydı. Yaklaşımdaki bu farklılık yalnızca doğrudan katılımcı bir demokrasi ve temsil ile katılımcı bir demokrasi arasındaki temel farklılıktan değil, aynı zamanda da iki dünyanın çıkar grubu yapılarındaki ve çeşitli çıkar gruplarının karar alma otoritelerine müdahale etme fırsatını yakalama şanslarındaki farklılıklardan da kaynaklanmaktadır.
Atinalı yöneticilerin herhangi bir çıkar grubunun amaçlarını demokratik olarak gerçekleştirmeyeceğine inandıklarından demokratik prosedürleri terk edebilme ihtimalleri vardı. Ve onların inancı da sağlam biçimde temellendirilmişti; Atina yönetim süreci göz önüne alındığında, mecliste terör, cinayet ya da hile yardımı olmadan üstün gelebilmeleri mümkün değildi.
Toplumda Din
Yunan dini, aile ve devletle tam anlamıyla iç içe geçmişti. Yönetimin yaptığı işlerin ve masrafların büyük kısmı, tapınakların inşasından, büyük ya da küçük tüm festivallerin düzenlenmesinde dini takvim geleneklerinin yerine getirilmesi ve kurban törenlerinin hazırlanmasına ve askerî ya da sivil nitelikli tüm kamusal eylemlere eşlik eden diğer ayinlere kadar dine ayrılmıştı. Din çok Tanrılıydı ve MÖ 5. yüzyıl itibarıyla de oldukça karmaşıktı; Kimileri başka kültürlerden ithal edilmiş, çaprazlama kesişen birçok rol ve işlevleri olan çok sayıda tanrı ve kahraman vardı. Din, dogma olarak nitelendirebileceğimiz pek az şeye sahipti ama çoğunlukla da ritüeller ve mitlerden oluşuyordu. Sonuç olarak eğer din çok Tanrılılığın genel bir özelliği olan hoşgörüye, yani bireye dini tercihlerinde serbestçe hareket edebilme imkânı tanıyan bir uyum sağlama yeteneğine sahip idiyse bile, aynı zamanda da örneğin kutsal değerlere yapılan saygısızlığa ciddi biçimde kamu suçu, Tanrıların sorumlu tutabilecekleri halka karşı işlenmiş bir suç gözüyle bakıyordu. Bu nedenle ceza Tanrılara bırakılmıyor, devlet eliyle gerçekleştiriliyordu.
Toplumda özgürlük
Yunan 'özgürlük' kavramı toplumun kendi sınırlarının ötesine geçmemiştir; Kendi üyeleri için olan özgürlük ne toplum içinde yaşayan herkes için yasal (sivil) hakları ne de kendi egemenlikleri altındaki diğer toplumların üyeleri için siyasi özgürlükleri içerir. Atinalılar kendilerine tabi olan diğer devletlerde demokratik rejimleri tercih etmişler, hatta zorla dayatmışlardır.
İfade özgürlüğüne gelince Atinalılar ona çok değer verdikleri ve uyguladıkları kadar meclisin hiçbir müdahale hakkı olmamasına da izin vermemişlerdi. Devletin gücüne karşı konabilecek herhangi bir teorik sınır yoktu; Kararın Meclis tarafından geçerli sayılan herhangi bir sebeple düzgün bir içimde alınması şartıyla, devletin yasal olarak müdahale edemeyeceği herhangi bir eylem, herhangi bir davranış biçimi mevcut değildi. Özgürlük, hukuk devleti ve karar alma sürecine katılım anlamına geliyordu, geri alınmaz haklara sahip olmak değil. Atina devleti zaman zaman ifade özgürlüğünü kısıtlayan yasalar çıkarıyordu. Atinalılar özgür ifadenin sınırlarını basitçe sözcüklerin yasadışı eylemlere yol açacağı noktanın önemli ölçüde ötesine geçirmişlerdir.
Yargı sistemi-mahkemeler
Yönetimi bağımsız bir konu olarak değil de insanların yasamaya ilişkin faaliyetlerinden farklı olarak, alışıldık ana hatalı bir biçimde 'jüriler' diyebileceğimiz daha değişik ama kıyaslanabilir organlar yoluyla hareket etmeleri tasarlanan Atina yargı sistemi de göz önünde bulundurulmalıdır. Yargı usulleri esasen profesyonel değildi; Yani, sabit yasaların yanı sıra prosedür kurallarının da olmasına rağmen, başkanlık eden resmî görevli yıllık kent görevlileri arasından kurayla belirlenen biriydi. Davalarına hazırlanırken tecrübeli avukatlardan yardım alabilmelerine rağmen tarafların kendi sunumlarını yapmaları bekleniyordu, belgeler okundukları sırada kanıt olarak gösterilseler de sunumun her zaman sözlü olarak yapılması gerekiyordu. Bundan sonra jüri genellikle tek oturumda herkesin görebileceği bir biçimde yapılan gizli oylamada çoğunluk oyuyla, herhangi bir tartışma olmadan bir karara varıyordu. Temelde kamu davalarında ve özel davalarda prosedür aynıydı. Bazı büyük kamu davalarında meclisin kendisi mahkeme görevi yapıyordu, ama normalde altı bin gönüllüden oluşan sürekli bir jüri listesinden kurayla seçilen büyük jüriler çağırılıyordu. Atina’da bağımsız yargıçlar yoktu ve hukukun uygulanmasında vatabdal (yurttaş, vatandaş) sınıfı hem yargıç hem de jüri olarak sorumluluk üstlenirdi. Kararlar yasalar aracılığıyla oy birliğiyle veriliyordu.
Toplumda eğitim
Atinalıların birçoğu yarı eğitilmiş durumdaydı. Atina bu yönetim sistemi altında yaklaşık iki yüz yıl boyunca tüm Yunan dünyası içindeki en varlıklı en güçlü en sağlam, içişlerinde en barışçıl ve kültürel olarak en zengin şehir devletleri olarak kalmayı başardı. Bu herhangi bir yönetim biçimi için iyi bir yargı olmayı sürdürdüğü sürece sistem yürüdü. Atina da genç bir adam meclis oturumlarına devam ederek eğitim alıyordu.
Ardından kabaca MÖ 5. yüzyılın ortalarında merkezinde Atina olmak üzere Yunan eğitim sisteminde bir devrim yaşandı. Sofistler adı verilen profesyonel öğretmenler ortaya çıktı. Öğrenmek için boş zamanı ve hatırı sayılır ücretlerini ödeyebilecek serveti olan genç adamlara retorik, felsefe ve siyaset öğretmeyi teklif ediyorlardı -bu sofistlerin hepsi demokrasi karşıtı değildi- onlara göre, tüm inanç ve kurumlar rasyonel bir biçimde incelenmeli ve gerektiğinde değiştirilmeli ya da reddedilmeliydiler. Kutsallık tek başına yetersizdi ahlaki değerle,gelenekler, inançlar ve mitler artık kuşaktan kuşağa otomatik olarak değişmeden aktarılmayacaktı, kendilerini aklın potasında ispat etmek zorundaydılar.
Kaynakça
- Özel
- ^ Nazmi Eroğlu. Eski Yunan Medeniyeti, Doğu ve Batı. 13 Ekim 2007 tarihinde Wayback Machine sitesinde . Köprü Dergisi. 2003.
- Genel
- Finley I.Moses, Antik ve Modern Demokrasi, Ayraç Yayınevi, Birinci baskı, 2003
- Ağaoğulları Mehmet Ali, Kent Devletinden İmparatorluğa
- Freeman Charles, Mısır Yunan ve Roma Antik Akdeniz Uygarlıkları, Dost Kitabevi Yayınları, İkinci baskı, 2005, Ankara
- Doç. Dr. Tansu Açık’ın ders notları
- By Simon Hornblower and Antoy Spawforth, The Oxford Classical Dictionary, Third Edition Revised
Dış bağlantılar
- http://www.stoa.org/projects/demos/home?greekEncoding=UnicodeC 16 Temmuz 2012 tarihinde Wayback Machine sitesinde .
- http://www.ancientgreece.co.uk/ 26 Şubat 2021 tarihinde Wayback Machine sitesinde . Ancient Greece
- http://www.globalpublic.org/3 Eylül 2020 tarihinde Wayback Machine sitesinde .
wikipedia, wiki, viki, vikipedia, oku, kitap, kütüphane, kütübhane, ara, ara bul, bul, herşey, ne arasanız burada,hikayeler, makale, kitaplar, öğren, wiki, bilgi, tarih, yukle, izle, telefon için, turk, türk, türkçe, turkce, nasıl yapılır, ne demek, nasıl, yapmak, yapılır, indir, ücretsiz, ücretsiz indir, bedava, bedava indir, mp3, video, mp4, 3gp, jpg, jpeg, gif, png, resim, müzik, şarkı, film, film, oyun, oyunlar, mobil, cep telefonu, telefon, android, ios, apple, samsung, iphone, xiomi, xiaomi, redmi, honor, oppo, nokia, sonya, mi, pc, web, computer, bilgisayar
Atina demokrasisi veya Klasik demokrasi Antik Yunan sehir devletlerinde uygulanmis olan demokrasi cesididir Atina devlet yonetimi antik cagin bilinen ilk demokrasisi ve belki de en onemlisidir Diger Yunan sehirleri de demokrasi yonetimi kurmalarina ragmen ya Atina modelini secmemisler ya da istikrari saglayamamislardir Bilinen ilk dogrudan demokrasi denemesidir Dogrudan demokrasi Atina da yasayan herkesin devlet yonetimine katilma hakki oldugu anlamina gelmez Fakat karar alici sistemin icinde yer alanlar icin ekonomik duzey gibi herhangi bir olcut de yoktur Atinali vatandaslar temsilci secmezler onun yerine yasalari ve vergi icralarini oylayarak karar verirlerdi Demokrasi Yunanca bir sozcuktur Sozcugun son kismi kratos iktidar yonetme guc anlamina gelmektedir Demos sozcugu ise halk yurttas toplulugu siradan halk gibi pek cok anlami olan bir sozcuktur Demokrasiyi de siyaseti de yani kamusal tartisma sonucu karar alma ve uyma sanatini kesfedenler de Yunanlardi Sozde kabile demokrasileri ya da erken donem Mezopotamya sinda bulundugu dusunulen demokrasileri de reddedemeyiz ancak bunlar tarihe ve de kendilerinden sonraki toplumlar uzerine onemli etki birakmamislardir Yunanlar siyaset hakkinda sistematik olarak dusunmede gozlemlemede yorumlamada ve siyaset teorileri olusturmada bir ilkti MO 5 ve 4 yuzyil Atina si iyi ve yeterli sebepler yuzunden ayni zamanda dusunsel olarak da yeni ufuklar acan bir ornekti Solon Kleisthenes ve Atinali Efialtes Atina demokrasisinin gelismesinde buyuk katki saglamislardir Tarihciler hangisinin daha demokratik hareketler ve reformlar yaptigi konusunda farkli yorumlarda bulunur Atina demokrasisinin genel olarak Klistenis in reformlariyla kuruldugu kabul edilir Diger taraftan 7 yuzyilda Pisistratus un yonetimi ele gecirmesiyle tiranlik rejimi ortaya cikmis Solon un reform calismalarina ragmen Atina da da tiranlik donemi yasanmistir Bu donemin sonunda ise Efialtis digerlerine nazaran daha bariscil sekilde Klistenis reformlarini yenilemeye calismistir Solon Kleisthenes Perikles En buyuk demokratik lider olarak gosterilen Perikles in olumunden sonra ve Peloponez Savasi nin sonuna dogru Atina demokrasisi iki defa kesintiye ugrayarak oligarsik yapiya burunmustur Eukleides doneminde yenilenerek kuruldu 4 yuzyildaki bu yenilenme Perikles sisteminden daha fazla detay iceriyordu Atina demokrasisi MO 322 yilinda yok edildi Bu demokrasi sekli daha sonralari da kuruldu fakat hangisinin gercek demokrasi oldugu tartisilabilir bir konudur Demokrasiye katilimAtina nin nufusu Atina nin nufusu ve bu nufusun ne kadarinin demokrasiye katildigi hakkindaki bilgiler sadece yakin tahminlerden olusur Atina nufusu icindeki kole ve Atina disindan gelen nufus surekli olarak degismistir MO 4 yuzyilda Atina nufusunun 250 000 300 000 arasinda oldugu tahmin edilir Bu nufusun 100 000 i Atina vatandasi ve Atina vatandaslari arasinda da sadece 40 000 i kaynak belirtilmeli oy verme hakkina sahip yetiskin erkek nufusu bulundugu tahmin edilir MO 5 yuzyilin ortalarinda oy verme hakkina sahip erkek vatandaslarin sayisi 60 000 i gecmisse de Pelopennes Savaslari yuzunden hizli bir dusus gostermistir Modern bakis acisina gore demokrasiye katilim oldukca kucuk olarak gozukse de antik caglar icin oldukca buyuk bir katilim oldugu soylenebilir Diger sehir devletlerinde en fazla 1 000 1 500 kisilik katilimlar olmus o zamanin en buyuk sehirlerinden biri olan Korint te bile en fazla 15 000 kisilik erkek nufusu demokrasiye katilimi saglanabilmistir Vatandas olmayan nufus iki sekilde tanimlanir Bunlar Atina disindan gelip yerlesmis olanlar ve koleler Muhtemelen koleler daha coktu Hatip MO 338 yilarinda Atina da 150 000 den fazla kolenin oldugunu soyler Kolelerin sayisi Atina vatandaslarinin sayisindan fazla olmasi Atinalilarin uzerinde pek bir is yukunun olmadigini gosterir Yonetim Polis Polis bircok arastirmaci ve bilim adami tarafindan kent devleti olarak adlandirilir Yunan yarim adasini Anadolu nun bati kiyilarini Ege adalarini ve Guney Italya ve Sicilya yi kapsayan Eski Yunan dunyasinin en parlak doneminin toplumsal ve siyasal orgutlenis bicimi olmustur Polis tarihte gorulen diger kent devletlerinden sosyoekonomik ve siyasal yapisi ve buna bagimli olarak bagrinda olusan dusunce sistemleriyle de ayrilir Bir ya da birkac kent ile bunlarin cevresindeki kirsal bolgeyi kapsayan kent anlaminda polis cesitli tapinaklari devlet binalari agorasi spor alani gymnasion acik hava tiyatrosu vb ile duzenli ve kompleks bir yapilanma gorunumu veriyordu Devletten daha kapsamli bir kurulustu yalnizca toplumsal ve siyasal bir orgutlenis bicimi degil ayni zamanda dinsel askeri ve ekonomik bir butundu Ayni zamanda polis yuzyillar sonra modern devletlerde gorulecek olan demokrasiye de besiklik yapmistir Toplumsal yapi ve siniflar Yurttaslar politai yurttaslar polisin yerli halkini olusturan ve belli haklara sahip olan ozgur kisilerdir Polis in ilk donemlerinde yurttaslik toprak sahipligiyle oikos ozdesti Daha sonra silah kullanma hakki olan her ergin erkek yurttasliga kabul edildi Yurttaslar da cesitli siniflara bolunmustu Eupatrid ler iyi dogmuslar yonetim mekanizmasini ellerinde tutup digerlerini bundan yoksun birakmis olan soylular Demiurgoi ticaret ve zanaatlarla zenginlesen kentli orta sinif Georgoi kucuk topraklari olan koyluler Thetes ler topraklari ve belli bir isleri olmayan kentli emekciler Yabancilar Metoikos lar genellikle zanaat ve ticaretle ugrasan yabancilar ozgur olmalarina karsin yine de hicbir yurttaslik hakkina sahip degillerdi Yurttaslik cesitli maddi cikarlar sagladigindan yabancilardan bazilari cesitli yollarla kendilerini yurttas kutuklerine yazdirmayi basarmislardi Fakat yurttas sayisindaki artisin devlet harcamalarini da artirmasi polisleri bu konuda onlemler almaya zorladi 450 yilinda Perikles Atina si bir yasa cikararak yurttasliga kabul edilmeyi Atinali bir ana veya babadan dogmus olma kosuluna bagladi Boylece yurttaslik metioikos larin hicbir sekilde ele geciremeyecekleri kalitimsal bir ayricalik durumuna donustu Koleler Hicbir haklari ve ozgurlukleri yoktu Sayilari ticaret ve endustri de buyuk atilim gostermisti Kole Yunanlarin gozunde uretim araciydi Insan sayilmazdi Zengin polislerin yurttaslari servetlerini kolelere yatirip onlarin urettikleriyle gecinmeye basladilar Uretim 5 yuzyilda kole emegine dayaniyordu Kolelerin polisin maddi gereksinimlerini saglamalari yurttaslarin cesitli kulturel etkinliklerde bulunmalari ve siyasetle ugrasmalari icin gerekli bosa zaman yaratti boylece dogrudan demokrasinin gelismesine uygun bir ortam hazirlamis oldu Bu siniflar arasinda gerceklesen catismalar polislerdeki siyasal yasami etkileyip cesitli rejim degisikliklerinin temel nedenlerini olusturmaktan baska demokratik gelismelerle Yunan siyasal dusunusunun gelismesinde ve buyuk dusunce okullarinin ortaya cikisinda dogrudan etkili oldular Catismalar sonucu siyasal ayricaliklar zamanla ortadan kaldirilip butun yurttaslarin siyasal haklardan yararlanmalari saglandi Onceden siyasi kararlar siyasi liderlerce aliniyordu Atina demos u buyuk bir kole nufusunun dislandigi azinlik bir elitti Meclis Meclis savas ve baris antlasmalar finans yasama kamu isleri kisaca yonetsel aktivitelerin tum derecelerinde son karar yetkisine sahipti Oturumlara herhangi bir gun katilabilecek olan on sekiz yasin uzerinde binlerce yurttastan olusan kitlesel bir acik hava toplantisiydi Meclis en az kirk kez olmak uzere yil boyu siklikla toplaniyordu Normalde gun icinde tartisilan konuyla ilgili kararlar gunun sonunda verilir ve bu tartismalara o sirada orada bulunan herkes kursuye cikip soz alarak katilabilirdi Isegoria mecliste herkesin sahip oldugu soz alma hakki Yunan yazarlarca kimi zaman demokrasi ile es anlamda kullanilmistir Meclis kararlarini oy cogunlugu ile alirdi konusmalarin dinlenmesinin ardindan el kaldirilarak oylama yapilirdi Insanlar yalniz secme ve secilme degil ayni zamanda kamu duzeni hakkindaki butun konularda karar verme ve kamusal ve ozel sivil ve tum onemli durumlarda mahkeme uyeleri olarak yargilama hakkina sahiptiler Otoritenin Meclis de toplanmasi idari gorevlerin dagilimi ve devri kurayla secilme ucretli bir burokrasinin yoklugu halk jurisinden olusan mahkemeler bir parti mekanizmasinin ve dolayisiyla da kamusallasmis bir siyasi grubun olusmasini engellemeye yariyordu Kurayla secim ve memuriyet icin odeme sistemin anahtar unsurlarindandir Atina nin erkek yurttaslarinin buyuk bir bolumu yonetimde deneyim sahibiydi Meclis baskanligi tek gunluk bir gorevdi ve kura cekilerek yapiliyordu Liderlik dogrudan ve kisiseldi Perde arkasindaki asil liderlerin yonettigi vasat kuklalara yer yoktu Uyelik kamusal alanda gosterilen performansla elde ediliyordu Atina demokrasisi iki anlamda temsili degil dogrudandi egemen meclise katilim her yurttasa acikti ve birkac katip ile kacinilmaz olarak kimi kayitlari antlasma ve yasalarin kopyalarini borcunu zamaninda odemeyenlerin mukelleflerin listeleri vs tutan devletin koleleri disinda memuriyet ya da burokrasi yoktu Bu nedenle yonetim tam anlamiyla halk tarafindandi Giris en basta meclise acikti ve surekli uyelik surekli performansi gerektiriyordu Meclisteki araclardan biri olan graphe paranomonla bir kisi mecliste yasadisi bir oneride bulunmakla suclanip yargilanabiliyordu Bu yargilama yontemini herhangi bildik bir anayasal kategoriye sokmak mumkun degildir Meclisin egemenligi sinirsizdi Graphe paranomonun isegoriayi disiplinle yumusatmak ve halka yani demos a kendi aldiklari karari yeniden gozden gecirme firsati vermek seklinde bir islevi vardir Bu graphe paranomon daki basarili bir davanin kurayla secilmis genis bir halk jurisinin karari araciligiyla bozma etkisi vardi Atina paradoksu temsilcilerinin dokunulmazliklarini reddederek hem bir butun olarak meclisin hem de ayri ayri uyelerinin ozgurluklerini korumaktaydi Yurttas kitlesinin yeterli bir kismi kendi aralarindaki davranislari sinirlar halinde tutacak kadar kendine hakim olmasaydi ne sinirsiz katilim hakkiyla egemen meclis ne halk jurisinden olusan mahkemelerine devlet memurlarinin kurayla secilmesi ne de surgun etme bir yandan kaosu diger yandan tiranligi onleyebilirdi Kendine hakim olma hissizlik ve aldirissizlik gibi hakiki bir cemaatin izin vermeyecegi niteliklerle ayni anlamda kullanilan kayitsizliktan cok farklidir Oyle bir gelenek vardi ki Solon un MO 6 yuzyilin baslarinda yururlukte olan yasalari arasinda ozellikle kayitsizliga karsi su yasa yer almaktaydi kentte bir ic savas ciktiginda iki taraftan birinde yer alip silahlanmayanlar sivil ve yonetsel haklarindan mahrum birakilacaktir Kurul bule Meclis toplantilari arasinda gecen surede hukumetin devamliligi saglanabilsin diye yonetimin idari kismi cok sayida yillik makam ve on generalden olusan bir kurul ile sadece yabanci devletlerdeki elciler olarak gorev yapan bazi kucuk komiteler haric kurayla secilmis bes yuz kisilik bir Kurula bule bolunmustu MO 5 yuzyil ortalarinda devlet memurlari Kurul ve juri uyelerine gunluk yevmiye olarak bir marangozdan duvarcidan daha az odeniyordu 4 yuzyil boyunca meclis oturumlarina katilim ayni temel de ucretlendiriliyordu ancak ucretin duzenledigi ya da tamam olup olmadigi konusunda supheler vardir Bule ye on kabilenin her biri gonulluler belirler ve bunlarin arasindan elliserden toplam bes yuz kisi kurayla secilirdi Hizmet suresi 1 yildi ve arka arkaya olmamak uzere her uye en fazla iki kez secilebiliyordu Bule nin gorevi ozellikle meclisin islerini duzenlenmesi ve meclis kararlarinin uygulanmasini saglamasiyla devletin isleyisine nezaret etmekti Once bule de tartisilan konular meclise getirilmezdi Siyasi ve ekonomik sistemAtina nin yuzlestigi siyasi konulari secenekleri argumanlari ve siyaset yapiciliga ve liderlige aday olanlari degerlendirmeyi ogreniyordu Vergi sisteminde bir denge vardi Dogrudan vergiler goz onunde tutuluyordu Yunan devletleri savastaki olaganustu durumlar disinda en azindan Atina da mulkiyeti hoplit statusunun altinda olanlarin muaf tutuldugu ara sira toplanan zorunlu vergilere basvuruldugunda bundan da kaciniliyordu Devlet geliri devlet mulklerinden ciftliklerden madenlerden ve kiraya verilmis evlerden dava ucretleri ve cezalarindan ve de liman borclari gibi dolayli vergilerden saglaniyordu Bunlar esas olarak Yunanlarin liturya dedigi vergi olarak degil de belirli kamusal yukumluluklerin dogrudan ifa edilmesiyle yapilan mecburi odemelerle tamamlaniyordu Toplam miktari hesaplayamasak da Atina da lituryanin agir bir mali yuk olusturdugunu biliyoruz Nufusun yoksul kismi lituryadan muafti Sonucta zenginlerin halk mezheplerinin ciddi miktardaki masraflarinin da dahil oldugu devlet masraflarini yuklenmeleri ve savasta da isin cogunu yapmalari sirf Atina da degil Yunanistan da kuraldi Imparatorlugun kurulmasi ve devami yoksul sinifin cikarinaydi Binlercesi icin filoda kurek cekmek mutevazi ama ortalama bir zanaatkar ya da esnafin kazancindan az olmayan ve muhtemelen genc koy delikanlilari gibi donanma maaslariyla aile gelirine katkida bulunacaklar icin degerli bir gecim kaynagiydi Denizlerin kontrolu yeterli miktarda misir stokunu ve temel besin maddelerini makul fiyatlarla saglamayi garantilemeye yardimci oluyordu ve bu yerel uretimi gerekenin ancak bir kismini karsilayabilen bir toplum icin kritik bir meseleydi Sasirtici bir sekilde bu sistem icinde yer alan daha varlikli yurttaslarin sistemden daha az faydalandigi gorulmektedir Ticaretin buyuk kismi ise siyasi kararlarin yegane alicilari olan yurttaslarin degil yurttas olmayanlarin elindeydi ve bu baglamda hicbir antik donem yazari ticari konulari ele almiyordu Atina nin olculmez kazanclarindan biri yurttaslarina ragmen yani varlikli yurttaslarin ustlendigi esasli luturyalar yukune daha fazlasini eklemeden buyuk Akropolis insaati plani gibi genis olcekli kamu giderlerini ustlenme yetenegiydi Diger bir kazanc ise psikolojik olarak gercek ve mali olmaktan ziyade manevi olan iktidarin cekiciligiydi Atina nin yaklasik iki yuzyil boyunca ic cekismelerden uzak olmasi Peleponnesos savasi sirasinda gerceklesen iki olay sayesindedir borclarin iptali ve topragin yeniden bolusumu icin talepler Herhangi baska bir Yunan kentinde devlet memurlugu icin odenen ucretin acikca gosterilmemesi dikkate deger bir gercekti Bunun aciklamasi yine diger hicbir sehir devletinin emrinde genis emperyalist kaynaklar olmamasiydi Bu yuzden demokrasiyi acikca Atina modelini ornek alarak yeniden bicimlendiren sehirler bile yoksullari sahip olduklari aktif katilim hakki sayesinde ucretlendirecek kadar ileri gidememislerdi Sonuc olarak gercek katilim miktari Atina dakinden cok dusuktu Bu onermenin dogal sonucu baska yerlerdeki demokrasinin klasik teoride vurgulanan egitimsel yonunun olmamasiydi Atina Imparatorlugundan DemokrasiyeYunan dunyasinin onemli bir polisi olan Atina da krallik 8 yuzyilin sonlarinda yikildi Son Kral basileus Kodros devrilip aristokratik bir yonetim kuruldu Boylece bir zamanlar kralin danismanlik gorevini yuruten areopagus adindaki soylular kurulu hem yasama hem de yargi yetkilerini kendine topladi Yurutme isleri ise soylular arasindan bir yilligina secilen uc arkhon a yani devlet gorevlisine verildi Arkhonlarin sayisi daha sonra 9 a yukseltildi Bircok poliste kucuk bir sayi oligoi yonetimi ele gecirip iktidari surdurecek kurumlar olusturdu Bu nedenle Yunanlar bu tur rejimleri aristokrasi olarak degil oligarsi kucuk sayinin yonetimi oligarkhia olarak adlandirirlar Ekonomik gelismelerle oligarsiler lere zenginligin ya da zenginlerin yonetimine donusme egilimi gosterdiler Siyasal iktidari ellerinde bulunduran soylular zenginlestikce servet ayrimlari derinleserek toplumsal siyasal catismalar daha keskin bicimler aldi 632 de yoksul halkin destegiyle iktidari ele gecirmeye calisan Kylon un girisimi soylular tarafindan guclukle onlenebildi Bunun sonucunda da eupatrid ler yasal onlemlere basvurdular Yunanlar icin yasa ozgurlugu vurgulamaktaydi Ayrica cesitli duzeydeki insan iliskileri yasalar tarafindan belirleniyordu Ilk zamanlarda yasalar sozlu idi Degisen kosullarla sozlu yasalarin karmasik bir bicim almasi ve bu yasalarin yalnizca soylular tarafindan yorumlanip uygulanmasi halkin hosnutsuzluguna yol acti Bunun uzerine yargi kararlarinda tutarlilik saglamak amaciyla yaslar thesmothet lerce duzenlenip yazili hale getirildi Yasalarin herkesce bilinebilir olmasi keyfi yorumlamalara son verdi Fakat bu onlem yoksul kitlelerin duzene karsi olan tepkilerini yatistirmadi Boylece 624 te Atina da soylularinin istegi uzerine Drakon cok agir bir ceza yasasi hazirladi Insan yapisi yazili yasalar yargiya iliskin kararlarin yayimlanmasi ilkesi getirildi ve kurallarin herkes icin gecerli oldugu acikca belirtilerek toplumdaki ozgur kisiler arasinda hukuksal anlamda bir esitlige dogru ilk adim atildi Bu sekilde birey hukuksal bir kisilik kazandi Solon Drakon la baslayan bu gelisime yeni boyutlar kazandirdigi gibi siyasal yapiyi da yeniden duzenledi Soylularin istegiyle yeni yasalar hazirladi Cesitli alanlari duzenleyen yasalarin bir insan eli tarafindan hazirlanmasi yasanin kutsal mutlak degismez sonsuz olma niteligini ortadan kaldirdi Yasa temelinde bir toplumsal uzlasma sozlesme urunuydu ve bu nedenle gerekli gorulen her durumda degisime acik bir ozellige sahip bulunuyordu Ardindan toplumsal sorunlarin ve ekonomik cikar catismalarinin kagit uzerinde anayasal duzenlemelerle cozume kavusturulamayacagi gercegi Solon un reformlariyla acikca ortaya cikti Toplumsal huzur saglanamadi ve sinif catismalari gittikce daha buyuk boyutlar almaya basladi Catisma icinde olan ve adlarini polisin farkli cografi bolgelerinden alan uc siyasal partinin Pediaklar ovadakiler Paroli ler kiyidakiler Diakri ler dagdakiler bir uzlasmaya yanasamayip kendi goruslerini toplumda egemen kilmaya calismalari sonucunda Atina tiranlik rejimiyle tanisti Yetenekli bir komutan olan halkin destegini alip 560 ta bir darbe ile Atina da iktidari ele gecirdi Duzene karsi daha buyuk bir tepki gostermesi sinif catismalarinin keskin boyutlara ulastigi boyle bir ortamda zenginlere ve soylulara karsi halkin savunucusu rolunu ustlenen ihtirasli kimselerin kisisel iktidarlarini kurmalari kolaylasiyordu Aristokrasiden demokrasiye gecisi kolaylastiran halk tarafindan benimsenip halkci bir politika guden Peisistratos gibi yoneticiler tarihe tiran olarak gecmislerdir Pesisitratos Solon anayasasina dokunmayip yonetimi hukuksal bir cerceve icine oturttu Disarida barisi kollayan iceride ekonomik gelismeyi hizlandiran ve alt siniflarin yasam duzeylerini yukselen bir siyaset izledi Pesistratos oldugu zaman onun ardindan dynasteia iktidar ailesi olusturmaya calisan ogullari genis bir muhalefetle karsilastilar Hipparkhos olduruldu Hippias ise Atina dan kovuldu Tiranlik rejiminin yikilmasiyla birlikte Atina da iktidar catismasi yeniden alevlendi Kleisthenes 507 de halkin destegiyle iktidari ele gecirdi ve demokratik reformlari yururluge koydu Kleistehenes in getirdigi en onemli yenilik polisin toplumsal yasamda soylularla etkili bir yer saglayan eski kabile orgutlenmesinin ortadan kaldirilmasiydi Klesisthenes yurttaslari soy uzerine kurulu 4 kabile yerine cografi nitelikte orgutler olan 10 kabileye ayirdi Demokrasi rejimi yavas yavas islerlik kazanmaya basladigi ilk yillarinda disaridan gelen buyuk bir tehlikeyle karsilasti Ionya polislerinin ayaklanmasini bastiran Pers imparatorlugu 490 da Yunan yarimadasina saldirdi Askeri bir dayanisma icine giren Yunan polisleri bu ilk saldiriyi bastirdi Ancak 10 yil sonra Kserkses komutasindaki Pers ordusu ikinci kez Yunan yarimadasina ayak basti Persler ilk seferde ustun gelse de Yunanlar daha sonra toparlanip Persleri bozguna ugrattilar Pers savaslari Atina demokrasisini etkiledi bu savaslar bir yanda kucuk azinligin yonetimde erkli olmasina ote yanda da asagi siniflarin siyasal yasama daha etkin olarak katilmalarina yol acti Ilk Pers saldirisindan uc yil sonra anayasada bir degisiklik yapilarak arkhon larineklesia tarafindan secilmesi yerine demelerce secilen 500 kisi arasinda kura ile saptanmasi yoluna gidildi Bu duzenleme ile hippeis sinifina da acilan arkhon luk buyuk olcude onemini yitirip yurutme kurulu olmaktan cikti Arkhon polemarkhos un askerlik isleriyle ilgilenen siradan bir memur statusune indirgenmesi uzerine kabilelerce secilen 10 strategos a buyuk yetkiler verilmesi ve ordunun tek elden yonetilmesi geregi strategos lar dan birinin baskomutan olarak gorev yapmasi sonucunu dogurdu Zamanla eklesia tarafindan baskomutan strategos autokrator yurttaslar arasindan secilmeye baslandi Ephialtes in oldurulmesin den sonra iktidar genc yasta politikada basarili olarak demokratik partinin onderi durumuna gelen Perikles in eline gecti Tam demokratik sistem Atina imparatorlugu olmasaydi MO 5 yuzyilin ikinci yarisinda ilan edilemezdi Zenginlerin ustlendikleri mali ve askeri yuk goz onune alindiginda bir cesit oligarsik anayasa yoluyla tek baslarina yonetme hakkini talep etmeleri cok da sasirtici bir durum degildir Bununla birlikte MO altinci yuzyilin ortalarindan itibaren Yunan topluluklarinda birbiri ardina demokrasiler gorulmeye baslamis uzlasmaci sistemler yoksullara ozellikle devlet gorevlilerini secmek gibi belli oranda katilim hakki tanirken karar alma surecinde agirligi zenginlere taninmistir Atina da neticede bu agirligi kaydirmisti ve de Atina daki biricik degisken imparatorluk idi Bu imparatorluk icin donanma vazgecilmezdi ve donanmaya insan gucunu alt siniflarin sagladigi anlamina geliyordu Imparatorlugu Atina tipi demokrasi icin gerekli bir sart olarak gormemizin sebebi de budur Sonrasinda imparatorluk MO 5 yuzyilin sonunda zorla dagitildiginda sistem oylesine derin bir sekilde yerlesmisti ki kimse degistirmeye kalkismaya cesaret edemedi ki 4 yuzyilda da bunun icin gerekli mali temelin saglanmasi zordu Tum buyuk iktidar mucadelelerinde oldugu gibi Ege bolgesi cevresindeki daha kucuk devletler aktif ya da pasif olarak taraf tutmaya zorlanmis ki bu da kendi ic yapilari ve siyasi gerilimleri uzerinde yankisini bulmustur Cogunlukla kucuk olan bu topluluklarin her zaman kendi yerel oligarsilerini yikacak kadar guclu olmayan alt siniflarinin Atina imparatorlugunun tabi bir uyesi olma yoluyla Atina nin siyasi bagimsizliga verdigi demokrasi destegi ve bunun sonucu olarak da demokrasinin kurulmayisini tercih edebileceklerini ogrenmislerdi Durum buyken Atina ya bagliligin yukunu zengin yurttaslar ustlenmislerdi ve de tabi olmanin bedeli maddi acidan demos icin oldukca dusuktu Hemen hemen Peloponez Savasi nin sonuna kadar tabi devletlerin cogundan askeri yardim da dahil olmak uzere destek saglanabilmis olduguna gore bu genelde basarili bir Atina politikasiydi Toplum ve demokrasiYunan siyasi toplumunun cikar gruplarina dayali yapisi nispeten basitti Aralarinda etnik ya da dini ayrisimlar yoktu Kurumsal olarak kazanilmis haklara sahip siyasi partiler yoktu Kentsel ve kirsal bolgesel cikarlar vardi ve hepsinden onemlisi zengin ile yoksul arasindaki ayrilikti Bu cogunlugun uc dort donum buyuklugunde gecimlik bir topraga sahip koylulerle onemli miktarda nakit gelir sahibi olanlar ve buyuk miktarda araziye sahip olanlar arasinda degisen toprak sahiplerinden olusan bir toplumdu Bu toplumda ticaret ve imalatin cogu yine gecinecek kadar ailevi duzeyde idare ediyordu Kole emegi kullanan daha buyuk kuruluslar ya da ticari tesebbusler azinliktaydi Ve yine bu toplumda sermaye yatirim politikasi ve kredi gibi modern kavramlar yoktu Atina da iki kesimde zengin yoksul imparatorlugu farkli ve hatta catisan cikarlar yoluyla da olsa destekliyorlardi Antik Atina doneminden beri onemli ahlaki ilerlemeler kaydedildi Kolelik kurumu kaldirildi Demokrasinin halk yonetimi prensibine nadiren karsi cikanlar olmakta Hicbir demokratik lider Perikles in dilinden kamusal alanda imparatorluk hakkinda konusmaz Maddi ilerleme Tabi devletler pahasina maddi ve siyasi cikari korumayi hipotetik olarak gereksiz kilmistir Ancak ilkin belirlenmesi ikinci olarak da pratikte gerceklestirilmesi seklindeki ulusal cikara dair ikili zorluk etkili bicimde cozume kavusmus gibi gorunmemektedir Bu cekisme bir sekilde siyasi liderlerin duzenli olarak kendi politikalarinin ulusal cikara uygun alternatiflerinde buna karsit oldugunu ileri surdukleri gercegiyle yok olmamistir Antik cagdaki bir Atinali icin siradan halk yani biz ve yonetici elit yani onlar arasindaki kesin ayrimi yapmak kolay olmamaliydi Yaklasimdaki bu farklilik yalnizca dogrudan katilimci bir demokrasi ve temsil ile katilimci bir demokrasi arasindaki temel farkliliktan degil ayni zamanda da iki dunyanin cikar grubu yapilarindaki ve cesitli cikar gruplarinin karar alma otoritelerine mudahale etme firsatini yakalama sanslarindaki farkliliklardan da kaynaklanmaktadir Atinali yoneticilerin herhangi bir cikar grubunun amaclarini demokratik olarak gerceklestirmeyecegine inandiklarindan demokratik prosedurleri terk edebilme ihtimalleri vardi Ve onlarin inanci da saglam bicimde temellendirilmisti Atina yonetim sureci goz onune alindiginda mecliste teror cinayet ya da hile yardimi olmadan ustun gelebilmeleri mumkun degildi Toplumda DinYunan dini aile ve devletle tam anlamiyla ic ice gecmisti Yonetimin yaptigi islerin ve masraflarin buyuk kismi tapinaklarin insasindan buyuk ya da kucuk tum festivallerin duzenlenmesinde dini takvim geleneklerinin yerine getirilmesi ve kurban torenlerinin hazirlanmasina ve askeri ya da sivil nitelikli tum kamusal eylemlere eslik eden diger ayinlere kadar dine ayrilmisti Din cok Tanriliydi ve MO 5 yuzyil itibariyla de oldukca karmasikti Kimileri baska kulturlerden ithal edilmis caprazlama kesisen bircok rol ve islevleri olan cok sayida tanri ve kahraman vardi Din dogma olarak nitelendirebilecegimiz pek az seye sahipti ama cogunlukla da ritueller ve mitlerden olusuyordu Sonuc olarak eger din cok Tanrililigin genel bir ozelligi olan hosgoruye yani bireye dini tercihlerinde serbestce hareket edebilme imkani taniyan bir uyum saglama yetenegine sahip idiyse bile ayni zamanda da ornegin kutsal degerlere yapilan saygisizliga ciddi bicimde kamu sucu Tanrilarin sorumlu tutabilecekleri halka karsi islenmis bir suc gozuyle bakiyordu Bu nedenle ceza Tanrilara birakilmiyor devlet eliyle gerceklestiriliyordu Toplumda ozgurlukYunan ozgurluk kavrami toplumun kendi sinirlarinin otesine gecmemistir Kendi uyeleri icin olan ozgurluk ne toplum icinde yasayan herkes icin yasal sivil haklari ne de kendi egemenlikleri altindaki diger toplumlarin uyeleri icin siyasi ozgurlukleri icerir Atinalilar kendilerine tabi olan diger devletlerde demokratik rejimleri tercih etmisler hatta zorla dayatmislardir Ifade ozgurlugune gelince Atinalilar ona cok deger verdikleri ve uyguladiklari kadar meclisin hicbir mudahale hakki olmamasina da izin vermemislerdi Devletin gucune karsi konabilecek herhangi bir teorik sinir yoktu Kararin Meclis tarafindan gecerli sayilan herhangi bir sebeple duzgun bir icimde alinmasi sartiyla devletin yasal olarak mudahale edemeyecegi herhangi bir eylem herhangi bir davranis bicimi mevcut degildi Ozgurluk hukuk devleti ve karar alma surecine katilim anlamina geliyordu geri alinmaz haklara sahip olmak degil Atina devleti zaman zaman ifade ozgurlugunu kisitlayan yasalar cikariyordu Atinalilar ozgur ifadenin sinirlarini basitce sozcuklerin yasadisi eylemlere yol acacagi noktanin onemli olcude otesine gecirmislerdir Yargi sistemi mahkemelerYonetimi bagimsiz bir konu olarak degil de insanlarin yasamaya iliskin faaliyetlerinden farkli olarak alisildik ana hatali bir bicimde juriler diyebilecegimiz daha degisik ama kiyaslanabilir organlar yoluyla hareket etmeleri tasarlanan Atina yargi sistemi de goz onunde bulundurulmalidir Yargi usulleri esasen profesyonel degildi Yani sabit yasalarin yani sira prosedur kurallarinin da olmasina ragmen baskanlik eden resmi gorevli yillik kent gorevlileri arasindan kurayla belirlenen biriydi Davalarina hazirlanirken tecrubeli avukatlardan yardim alabilmelerine ragmen taraflarin kendi sunumlarini yapmalari bekleniyordu belgeler okunduklari sirada kanit olarak gosterilseler de sunumun her zaman sozlu olarak yapilmasi gerekiyordu Bundan sonra juri genellikle tek oturumda herkesin gorebilecegi bir bicimde yapilan gizli oylamada cogunluk oyuyla herhangi bir tartisma olmadan bir karara variyordu Temelde kamu davalarinda ve ozel davalarda prosedur ayniydi Bazi buyuk kamu davalarinda meclisin kendisi mahkeme gorevi yapiyordu ama normalde alti bin gonulluden olusan surekli bir juri listesinden kurayla secilen buyuk juriler cagiriliyordu Atina da bagimsiz yargiclar yoktu ve hukukun uygulanmasinda vatabdal yurttas vatandas sinifi hem yargic hem de juri olarak sorumluluk ustlenirdi Kararlar yasalar araciligiyla oy birligiyle veriliyordu Toplumda egitimAtinalilarin bircogu yari egitilmis durumdaydi Atina bu yonetim sistemi altinda yaklasik iki yuz yil boyunca tum Yunan dunyasi icindeki en varlikli en guclu en saglam icislerinde en bariscil ve kulturel olarak en zengin sehir devletleri olarak kalmayi basardi Bu herhangi bir yonetim bicimi icin iyi bir yargi olmayi surdurdugu surece sistem yurudu Atina da genc bir adam meclis oturumlarina devam ederek egitim aliyordu Ardindan kabaca MO 5 yuzyilin ortalarinda merkezinde Atina olmak uzere Yunan egitim sisteminde bir devrim yasandi Sofistler adi verilen profesyonel ogretmenler ortaya cikti Ogrenmek icin bos zamani ve hatiri sayilir ucretlerini odeyebilecek serveti olan genc adamlara retorik felsefe ve siyaset ogretmeyi teklif ediyorlardi bu sofistlerin hepsi demokrasi karsiti degildi onlara gore tum inanc ve kurumlar rasyonel bir bicimde incelenmeli ve gerektiginde degistirilmeli ya da reddedilmeliydiler Kutsallik tek basina yetersizdi ahlaki degerle gelenekler inanclar ve mitler artik kusaktan kusaga otomatik olarak degismeden aktarilmayacakti kendilerini aklin potasinda ispat etmek zorundaydilar KaynakcaOzel Nazmi Eroglu Eski Yunan Medeniyeti Dogu ve Bati 13 Ekim 2007 tarihinde Wayback Machine sitesinde Kopru Dergisi 2003 GenelFinley I Moses Antik ve Modern Demokrasi Ayrac Yayinevi Birinci baski 2003 Agaogullari Mehmet Ali Kent Devletinden Imparatorluga Freeman Charles Misir Yunan ve Roma Antik Akdeniz Uygarliklari Dost Kitabevi Yayinlari Ikinci baski 2005 Ankara Doc Dr Tansu Acik in ders notlari By Simon Hornblower and Antoy Spawforth The Oxford Classical Dictionary Third Edition RevisedDis baglantilarhttp www stoa org projects demos home greekEncoding UnicodeC 16 Temmuz 2012 tarihinde Wayback Machine sitesinde http www ancientgreece co uk 26 Subat 2021 tarihinde Wayback Machine sitesinde Ancient Greece http www globalpublic org 3 Eylul 2020 tarihinde Wayback Machine sitesinde