Bu maddede bulunmasına karşın yetersizliği nedeniyle bazı bilgilerin hangi kaynaktan alındığı belirsizdir.Temmuz 2022) () ( |
Büyük patlama (İngilizce: Big Bang), evrenin en eski 13,8 milyar yıl önce tekillik noktası denilen bir noktadan itibaren genişlediğini varsayan evrenin evrimi kuramı ve geniş şekilde kabul görenkozmolojik modeldir. İlk kez 1920'li yıllarda Rus kozmolog ve matematikçi Alexander Friedmann ve Belçikalı fizikçi papaz Georges Lemaître tarafından ortaya atılan bu teori, çeşitli kanıtlarla desteklendiğinden bilim insanları arasında, özellikle fizikçiler arasında geniş ölçüde kabul görmüştür.
Teorinin temel fikri, hâlen genişlemeye devam eden evrenin geçmişteki belirli bir zamanda sıcak ve yoğun bir noktadan yani tekillik noktasından itibaren genişlemiş olduğudur. Georges Lemaître’in önceleri “ilk atom hipotezi” olarak adlandırdığı bu varsayım günümüzde “büyük patlama teorisi” adıyla yerleşmiş durumdadır. Modelin iskeleti Einstein'ın genel görelilik kuramına dayanmakta olup, ilk Big Bang modeli Alexander Friedmann tarafından hazırlanmıştır. Model daha sonra George Gamow ve çalışma arkadaşları tarafından savunulmuş ve ilk nükleosentez olayı eklenmek suretiyle geliştirilerek sunulmuştur.
1929’da Edwin Hubble'ın uzak galaksilerdeki (galaksilerin ışığındaki) nispi kırmızıya kaymayı keşfinden sonra, bu gözlemi, çok uzak galaksilerin ve galaksi kümelerinin konumumuza oranla bir "görünür hız"a sahip olduklarını ortaya koyan bir kanıt olarak ele alındı. Bunlardan en yüksek "görünür hız"la hareket edenler en uzak olanlarıdır.Galaksi kümeleri arasındaki uzaklık gitgide artmakta olduğuna göre, bunların hepsinin geçmişte bir arada olmaları gerekmektedir. Big Bang modeline göre, evren genişlemeden önceki bu ilk durumundayken aşırı derecede yoğun ve sıcak bir hâlde bulunuyordu. Bu ilk hâle benzer koşullarda üretilen "parçacık hızlandırıcı"larla yapılan deney sonuçları teoriyi doğrulamaktadır. Fakat bu hızlandırıcılar, şimdiye dek yalnızca laboratuvar ortamındaki yüksek enerji sistemlerinde denenebilmiştir. Evrenin genişlemesi olgusu bir yana bırakılırsa, Big Bang teorisinin, ilk genişleme anına ilişkin bir bulgu olmaksızın bu ilk hâle herhangi bir kesin açıklama getirmesi mümkün değildir. Kozmozdaki hafif elementlerin günümüzde gözlemlediğimiz bolluğu, Big Bang teorisince kabul edilen ilk nükleosentez sonuçlarına uygun olarak, evrenin ilk hızlı genişleme ve soğuma dakikalarındaki nükleer süreçlerde hafif elementlerin oluşmuş olduğu tahminleriyle örtüşmektedir (Hidrojen ve helyumun evrendeki oranı, yapılan teorik hesaplamalara göre Big Bang'den arda kalması gereken hidrojen ve helyum oranıyla uyuşmaktadır. Evrenin bir başlangıcı olmasaydı, evrendeki hidrojenin tümüyle yanarak helyuma dönüşmüş olması gerekirdi.). Bu ilk dakikalarda, soğuyan evren bazı çekirdeklerin oluşmasına imkân sağlamış olmalıydı (Belirli miktarlarda hidrojen, helyum ve lityum oluşmuştu.).
Big Bang terimi ilk kez İngiliz fizikçi Fred Hoyle tarafından 1949’da, “Eşyanın Tabiatı” adlı bir radyo (BBC) programındaki konuşması sırasında kullanılmıştır. Hoyle, hafif elementlerin bazı ağır elementleri nasıl meydana getirebilecekleri konusunda katkıları olmuş bir bilim insanıdır.
Bilim insanlarının çoğu, evrenin başlangıcında, bir Big Bang olayının cereyan etmiş olduğuna ancak 1964/1965’te, evrenin sıcak ve yoğun döneminin kanıtı olarak kabul edilen “kozmik mikrodalga arka plan ışıması"nın ya da Georges Lemaître’in kullandığı terimlerle «Big Bang’ın soluk ışıklı yankısı»nın keşfinden sonra ikna oldular.
Giriş
Big Bang modeli temelde iki kabule dayanır: Albert Einstein'in genel görelilik kuramı ve kozmolojik prensip. Genel görelilik kuramı tüm cisimlerin çekimsel etkileşimini hatasız olarak açıklar. Albert Einstein tarafından 1915’te genel göreliliğin keşfi, evrenin aşamalı evrimi genel görelilikle tanımlandığından, evreni bir fiziksel sistem gibi bütünlüğü içinde tanımlamayı mümkün kılan modern kozmolojinin başlangıcı sayılır.
Einstein aynı zamanda, uzayı bütünlüğü içinde tanımlamada, genel görelilikten doğan bir çözümü (“Einstein evreni”) önermesiyle genel göreliliği bu yolda kullanan ilk kişi olmuştur. Bu model o dönemde Einstein’in gözüpek girişimiyle yeni bir kavramın doğmasını sağlamıştı: Kozmolojik prensip. Kozmolojik prensibe göre, insanoğlu evrende ayrıcalıklı bir konuma sahip değildir, evren homojen ve izotroptur. Yani insanın baktığı yer ve yön neresi olursa olsun evren uzay (mekân) bakımından homojendir; daha açık bir deyişle, evrenin genel görünümü gözlemcinin konumuna ve baktığı yöne bağlı değildir. Bu, o dönem için çok cüretkar bir hipotez sayılırdı; çünkü henüz, sonradan “Büyük Tartışma” adı verilen, Samanyolu dışında cisimler olup olmadığı tartışmasının sürdüğü o dönemde hiçbir inandırıcı gözlem, Samanyolu dışındaki cisimlerin varlığını doğrulama imkânını sağlayamıyordu. "Kozmolojik prensip" evrenin makro özelliklerini açıklamakla birlikte, evrenin sınırı olmadığını, bu nedenle Big Bang'in boşlukta belirli bir noktada değil, aynı anda tüm boşluk boyunca gerçekleştiğini ima eder. Makro ölçekte evren homojen ve izotroptur. Bu iki kabul, evrenin Planck zamanından sonraki tarihini hesaplamayı mümkün kılmıştır. Bilim insanları hâlen "Planck zamanı"ndan önce gerçekleşen çok önemli olayları saptamaya çalışmaktadır.
Einstein 1915 yılında ortaya attığı genel görelilik kuramıyla yaptığı hesaplamalarda evrenin durağan olamayacağı sonucunu çıkarmıştı. Fakat o dönemlerde genel kabul, evrenin statik olduğu yönündeydi; bu yüzden Einstein vardığı sonucu düzeltmek üzere denklemlerine “ kozmolojik sabite ” etkenini ekledi. Böylece, Einstein kozmolojik prensibe üstü kapalı biçimde, günümüzde doğrulanma derecesi açıkça azalmış görünen bir başka hipotez ekledi; bu, evrenin statik olduğu, yani zamanla evrim geçirmediği hipoteziydi. Bu da kendisini, denklemlerine “ kozmolojik sabit ” terimini eklemek suretiyle ilk çözümünü değiştirme yoluna götürdü. Fakat gelecekteki gelişmeler, yanılmış olduğunu ortaya koyacaktı. Örneğin 1920’lerde Edwin Hubble günümüzde galaksi dediğimiz bazı “nebülöz”lerin galaksimiz dışında olduklarını, ayrıca onların galaksimizden uzaklaştıklarını ve uzaklaşma hızlarının galaksimize uzaklıklarıyla orantılı olduğunu (Hubble Yasası ya da Hubble Sabiti) keşfetti. Bu keşiften beri Einstein’ın “statik evren hipotezi”ni doğrulayacak hiçbir veriye rastlanmamıştır.
Zaten Hubble’ın bu keşfinden daha önce Willem de Sitter, Georges Lemaître ve Alexandre Friedmann gibi birçok fizikçi bir “evren genişlemesi”ni tanımlayan başka “genel görelilik” çözümleri bulmuş bulunuyorlardı. Onların ortaya koymuş oldukları modeller evrenin genişlemesi keşfedilir keşfedilmez derhâl kabul edildiler. Böylece milyarlaca yıldır genişleme hâlinde olan bir evren tanımlanmıştı.
Big Bang ve karşısındaki durağan hâl teorisi
Evrenin genişlediğinin keşfi, evrenin statik olmadığını ortaya koymakla birlikte, "maddenin sakınımı yasası"nı göz önünde bulunduran ve bulundurmayan birçok farklı görüşün ortaya atılmasına imkân vermişti. Bu görüşlerden başlangıçta maddenin yaratılışının söz konusu olduğunu varsayan görüş, ilk zamanlar en popüler olanıydı. Bu başarıdaki sebeplerden biri, “durağan hâl (sabit durum) teorisi” denilen bu modelde evrenin sonsuz kabul edilmesiydi. Fred Hoyle tarafından ortaya atılan "durağan hâl teorisi"ne göre evrenin yaşı ile bir gök cisminin yaşı arasında bir çelişki olamazdı.
Buna karşılık Big Bang hipotezinde evrenin, genişleme oranından yola çıkılarak hesaplanabilecek belirli bir yaşı vardı. 1940'lı yıllarda evrenin genişleme oranı hakkındaki tahminler bir hayli abartılıydı, bu da evrenin yaşı hakkındaki tahminlerin gerçeğin bir hayli altında olarak yapılmasına neden olmuştu. Öyle ki, Dünya’nın yaşını belirleyen farklı tarihlendirme yöntemlerinin bildirdiği değerlere göre Dünya evrenden daha yaşlı kalıyordu. Bu, önceleri, Big Bang tipi modellerin çeşitli gözlemler karşısında içine düştüğü güçlüklerden yalnızca biriydi. Fakat bu tür güçlükler evrenin genişleme oranının kesin biçimde belirlenmesiyle tarihe karıştılar.
Gözlemsel kanıtlar
Sonradan iki kesin gözlemsel kanıt Big Bang modellerine tümüyle hak verdi: Evren tarihinin sıcak devrinin kalıntısı denilebilecek enerji ışıması (mikrodalga sahası) olan "kozmik mikrodalga arka plan ışıması"ın keşfi ve hafif elementlerin salınmasının ölçülmesi, yani ilk sıcak evre sırasında oluşmuş hidrojen, helyum, lityumun farklı izotoplarının bırakılmasının ölçülmesi.
Bu iki gözlem, 20. yy.’ın ikinci yarısının başlarında gerçekleşti ve Big Bang’i kozmolojide, kesin biçimde, gözlemlenebilir evreni tanımlayan model olarak yerleştirdi. Bu modelin kozmolojik gözlemlerle hemen hemen mükemmel biçimde örtüşmesinin yanı sıra, modeli doğrulayan başka kanıtlar da ortaya koyulmaya başlandı: Galaktik kümelerin gözlemi ve "kozmik arka plan soğuması"nın ölçülmesi (birkaç milyar yıl öncesiyle günümüzdeki ısı farkının ölçülebilmesi).
Kozmik arka plan
Genişleme, doğal olarak bize evrenin geçmişte daha yoğun olduğunu bildirmektedir. Evrenin geçmişte daha sıcak olması olasılığından ilk kez 1934’te Georges Lemaître’in söz etmiş olduğu görülüyor; fakat bunun gerçek anlamda araştırılmasına ancak 1940'lı yıllardan itibaren başlanmıştır. Uzak astrofiziksel cisimlerin ışımasındaki kırmızıya kaymaya benzer bir tarzda, evrenin genişleme olayıyla enerji kaybeden bir ışımayla dolu olması gerektiği konusundaki ilk düşünceler George Gamow’dan gelmiştir.
Gamow aslında, ilksel evrendeki güçlü yoğunlukların, atomlar arasında bir termik dengenin kurulmasına ve ardından bu atomlarca bırakılan bir ışımanın varlığına imkân sağlamış olması gerektiğini anlamıştı. Gamow, 1940'lı yıllarda Lemaitre'in hesaplamalarını geliştirdi ve Big Bang'e bağlı olarak bir tez ortaya attı. Big Bang'den arta kalan, belirli oranda bir ışımanın var olması gerekiyordu. Ayrıca bu ışıma evrenin her yanında eşit olmalıydı. Bu ışımanın evrenin yoğunluğu oranında bir yoğunlukta olması ve dolayısıyla, bu ışımanın, yoğunluğu artık son derece azalmış olsa da hâlen mevcut olması gerekiyordu. Gamow, Ralph Alpher ve Robert C. Herman’la birlikte, evrenin yaşından, maddenin yoğunluğundan ve helyumun salınmasından yola çıkılarak bu ışımanın günümüzdeki ısısının hesaplanabileceğini anlayan ilk kişi oldu.
Bu ışımaya günümüzde « fosil ışıma » diyenler de bulunmakla birlikte, genellikle, “ kozmik mikrodalga arka plan (ya da kozmolojik mikrodalga artalan) ışıması” denir. Bu ışıma, Gamow’un öngörülerine uygun olarak, düşük ısıdaki bir "karanlık cisim" ışımasına (2,7 °K) denktir. Biraz rastlantı sonucu olan bu keşfi Arno Allan Penzias ve Robert Woodrow Wilson’a borçluyuz: 1960’larda New Jersey'deki Bell Laboratuvarı’ndan Arno Penzias ve Robert Woodrow Wilson, Samanyolu’nun dış kısımlarından gelen belirsiz radyo dalgalarını ölçmeye çalışıyorlardı. Fakat bunun yerine gökyüzünün her tarafından gelen bir radyasyon saptadılar. Bu ışıma ya da ışınımın bütün yönlerdeki parlaklığı aynı idi ve yaklaşık 3 °K sıcaklığında bir ortamdan geldiği anlaşılıyordu. 1978’de bu buluşları için Nobel Fizik Ödülü sahibi olan Penzias ve Wilson ilginçtir ki, ileride, Fred Hoyle gibi, Big Bang teorisine muhâlif olan bilim insanları safına katılacaklardı.
Bir "kara cisim" ışımasının varlığı Big Bang modeli çerçevesinde kolayca açıklanabilmektedir: Geçmişte evren sıcaktı ve yoğun bir ışımaya maruz kalıyordu. Geçmişin çok yüksek yoğunluktaki bu evreninde madde ve ışıma arasında çok çeşitli etkileşimler olmaktaydı. Bunun sonucunda ışıma termalize olmuştur, yani elektromanyetik tayfı bir "kara cisim"in elektromanyetik tayfıdır. Buna karşılık "durağan hâl teorisi"nde böyle bir ışımanın varlığı hemen hemen doğrulanamaz durumdadır (Az sayıdaki bazı savunucuları aksini belirtmekteyse de…)
Düşük ısıdaki ve az enerjetik bir ışımaya denk olmakla birlikte, kozmik arka plan, yani kozmik mikrodalga arka plan ışıması hiç de evrenin en büyük elektromanyetik enerji biçimi olarak görünmüyor: Enerjinin yaklaşık %96’sı söz konusu ışımadaki fotonlar biçiminde mevcutken, kalan %4’ü "görünür tayf"taki yıldızların ışınımından ve galaksilerdeki soğuk gazdan kaynaklanmaktadır (kızılötesi hâlde). Bu diğer iki kaynak kuşkusuz daha enerjetik, fakat daha az sayıda fotonlar yaymaktadır. "Durağan hâl teorisi"nde "kozmik arka plan"ın varlığı mikroskobik demir parçacıklarının bırakılmasıyla oluştuğu varsayılan yıldızsal ışımanın termalizasyonunun bir sonucu olduğu varsayılır. Fakat bu model, gözlemsel verilerle çelişki hâlindedir. (Ayrıca bu takdirde "kozmik arka plan" bir karanlık cisim olarak da açıklanamaz.)
Sonuç olarak denilebilir ki kozmik arka planın keşfi, tarihsel olarak Big Bang'in kesinleştirici kanıtı olmuştur.
İlk nükleosentez
Güçlü nükleer kuvvetin keşfinden ve bunun yıldızların enerji kaynağı olduğunun anlaşılmasından itibaren evrende çeşitli kimyasal elementlerin salınmasını açıklama meselesi ortaya çıktı. 1950'li yıllar civarında bu salınma -birbiriyle rekabet hâlindeki iki farklı görüşün önerdiği- iki farklı süreçle açıklanmaya çalışılıyordu:
"Durağan hâl teorisi" taraftarları zaman boyunca sürekli olarak hidrojenden üretilmiş olduğu ve bunun azar azar helyuma ve daha sonra da yıldızların kalbindeki en ağır elementlere dönüşmüş olduğu görüşündeydiler. Gerek helyumun gerekse ağır elementlerin bölünmesi zaman boyunca sürekliliğini koruyordu; çünkü helyumun oranı nükleosentez olgusuyla artarken, hidrojenin üretilmesi olgusuyla da oran olarak azalır gibi görünüyordu. Buna karşılık Big Bang taraftarları helyumdan uranyuma kadar tüm elementlerin başlangıçtaki evrenin sıcak evresi sırasında üretilmiş oldukları görüşündeydiler.
Güncel tez her iki hipoteze de dayanır. Buna göre, helyum ve lityum gerçekten başlangıçtaki ilk nükleosentez sırasında üretilmişlerdi. Bunun başlıca kanıtı, hafif denilen elementlerin (hidrojen, helyum, lityum) salınmasının uzak kuasar’lardaki incelenmesinden gelmektedir. Big Bang modeline göre bunların nispi salınmaları ilk nükleosentezden beri sürekliliğini koruyan tek bir parametreye sıkıca bağlıdır; bu da fotonların yoğunluğunun baryonların yoğunluğuyla ilişkisindedir. Diğer yöntemlerle de ölçülebilen bu tek parametreden hareketle helyumun (He) izotoplarının ve lityumun (Li) izotopunun salınması açıklanabilir. Aynı zamanda yakın galaksilerin içinde helyumun bölünmesinde bir artış gözlemlenmektedir ki, bu, yıldızlarca sentezlenen elementler yoluyla “yıldızlar-arası ortam”ın tedrici gelişiminin bir işareti olarak kabul edilebilir.
Galaksilerin evrimi
Big Bang modeli, homojen olan evrenin geçmişte bugünküne nazaran daha da homojen bir yapıda olduğunu varsayar. Kanıtı, yayılan kozmik arka planın gözlemi yoluyla sağlanmıştır. Kozmik arka plan ışıması olağanüstü bir izotropi gösterir.
Bu durumda astrofiziksel yapılar (galaksiler, galaksi kümeleri) Big Bang’ın ilk döneminde mevcut değillerdi, sonradan yavaş yavaş oluşmuş olmalıydılar. Oluşumlarının kökenindeki süreç James Jeans’in 1902’deki çalışmalarından itibaren bilinmektedir; bu süreç Jeans Kararsızlığı adıyla bilinir.
Şu hâlde Big Bang modeline göre, günümüzde gözlemlediğimiz galaksiler sonradan oluşmuşlardı ve geçmişteki bu ilk galaksiler yakın çevremizde gözlemlediğimiz komşu galaksilere pek benzemiyorlardı. Işık hızı müthiş bir hız olmakla birlikte, belirli bir hız olduğundan, geçmişte evrenin neye benzediğini anlamak için uzaktaki gök cisimlerine bakmamız yeterlidir. (Örneğin gezegenimize bir milyar ışık yılı uzaklıktaki bir gök cismini gözlemlememiz, o cisimden Dünya’ya gelen ışığın kaynağından bir milyar yıl önce yola çıktığı gözönünde bulundurulursa, aynı zamanda, o cismin bir milyar yıl önceki durumunu görmemiz demektir.)
Hubble Yasası’na göre kırmızıya kayma özelliği gösteren uzak galaksilerin gözlemi gerçekten ilk galaksilerin sonrakilerden yeterince farklı olduklarını göstermektedir. O zamanlarda galaksiler arası etkileşimler daha fazlaydı; az sayıdaki dev galaksiler, galaksiler arasında birleşme olaylarından sonra ortaya çıkmışlardır. Aynı şekilde, spiral, eliptik ve “düzensiz galaksi”lerin sınıfsal oluşumları da zaman boyunca değişimlerle ortaya çıkmıştır.
Uzak galaksilere ilişkin tüm bu gözlemler nispeten titiz çalışmalarla yapılmıştır; çünkü uzak galaksiler (uzaklıklarından dolayı) az ışıklı olduklarından, iyi gözlemlenebilmeleri hassas ve mükemmel gözlem araçlarını gerektirmektedir. 1990’da Hubble Uzay Teleskobu’nun ve ardından VLT, Keck ve Subaru gibi büyük gözlemevlerinin hizmete girmeleriyle büyük "kırmızıya kayma" galaksilerinin gözlemi, bizlere, "galaksilerin oluşumu ve evrimi modelleri"nin öngördüğü galaksi kümelerinin evrim fenomenlerini doğrulama olanağı vermektedir.
İlk jenerasyonda yer alan yıldız ve galaksilerin incelenmesi 21.yy.’ın başında astronomik araştırmanın temel konularından biri hâline gelmiştir.
Büyük "kırmızıya kayma"da kozmik arka planın sıcaklık ölçümü
2000 yılının Aralık ayında Raghunathan Srianand, Patrick Petitjean ve Cédric Ledoux 2,57 derecesinde kırmızıya kaymada bulunan PKS 1232+0815 arka plan kuasar’ınca yayınlanan ışımanın emildiğini gözlemledikleri bir “yıldızlararası bulut”taki "kozmik arka plan"ın sıcaklığını ölçmeyi başardılar.
Tayf çizgilerinin incelenmesi bulutun kimyasal bileşiminin anlaşılmasına imkân sağladığı gibi, bulutta mevcut çeşitli atom ya da iyonların farklı enerji düzeyleri arasındaki geçişlere denk düşen çizgilerin saptanması, ısısının anlaşılmasına da imkân sağlayabilecekti. Bu bulutun ayırt etme gücü çok yüksek olan bir spektrometre (Very Large Telescope’un UVES spektrometresi) ile saptanan kimyasal özellikleri ilk kez "kozmik arka plan ışıması"nın sıcaklığının ayırt edilebilmesine imkân sağladı. Srianand, Petitjean ve Ledoux kozmik arka plan ışımasının ısısının 6 ile 14 °K (Kelvin) arasında olduğunu saptadılar; yani, bulutun 2,33.771 derecesinde kırmızıya kaymada bulunduğu göz önüne alınırsa, Big Bang'in öngördüğü 9,1 °K tahmini ile uyum hâlindeydi.
Keşifleri Britanya’nın bilimsel dergilerinden Nature’da yayımlandı.
Big Bang’in kronolojisi
Big Bang’in kronolojik aşamaları tersten, yani günümüzden geçmişe doğru şöyle açıklanır:
Bugünkü evren (+ 13,7 milyar yıl)
Evrenimiz, şimdiki zamanda geçmişteki hâline kıyasla son derece az yoğun (şimdilerde evrende metre küp başına birkaç atom düşmektedir) ve soğuk (2,73 kelvin, yani -270°C) hâldedir. Her ne kadar çok sıcak bazı astrofiziksel cisimler (yıldızlar) mevcutsa da evrenin şimdilerde maruz kaldığı ışınım (ışıma) çok zayıftır denebilir. Bu olguda yıldızların evrendeki sıklığının düşük olmasının payı büyüktür, yani evrenin herhangi bir noktasındaki bir yıldız ile kendisine en yakın yıldız arasındaki uzaklık son derece büyüktür. Astronomik gözlem bize yıldızlar ve galaksilerin evren tarihinin çok erken bir döneminde, Big Bang’in ilk döneminden daha bir milyar yıl geçmeden önce mevcut olduklarını öğretmektedir.
Birleşme
Big Bang döneminden 300.000 yıl sonra, evren şimdiki hâline kıyasla bin defa daha sıcak ve bir milyar misli daha yoğunken yıldızlar ve galaksiler henüz mevcut değildi. Bu büyük patlamadan 300.000 yıl sonraki evrenin ilk görülebilir hâlinin fotoğrafı çekildi. 1992 yılında NASA’nın COBE uydusunun çektiği bu fotoğrafın astrofizikçilerin hesaplarına tam uyumlu olduğu gözüktü. İşte bu dönem, evrenin yoğunluğunun ışığın yayılabilmesine yeterli olacak düzeye düştüğü dönemdir. Daha öncesinde ışığın yayılabilmesine temel engel “serbest elektronlar”ın varlığıydı. Soğuması sırasında evrende bu "serbest elektronlar" atomları oluşturmak üzere atom çekirdeklerinde bir araya geldiler. Bu yüzden bu döneme "birleşme dönemi" denilir. Aynı zamanda ışığın yayılmaya başladığı dönem olduğundan, bu dönemden "madde ve ışımanın ayrılma dönemi" olarak da söz edilir. İşte kozmik arka plan ışıması dediğimiz ışıma, bu dönemden itibaren günümüze dek süregelebilmiş ışıma ya da ışıklardır. NASA'nın WMAP uydusunun 2006 yılındaki verilerine göre Büyük Patlama'dan 380.000 yıl sonra evrenin daha net bir haritası çıkarıldı. Bu sonuçlara göre evrenin %12'sinin atomlardan,%15'inin fotonlardan,%10'unun nötronlardan ve %63'nün de karanlık maddeden oluştuğu belirlendi. Bu sonuçlar ışığında, Büyük Patlama'dan 380.000 yıl sonrasında evrenin %12'si atomlardan oluştuğuna göre ilk atomların oluşmaya başladığı ve dolayısıyla da serbest elektronların atom çekirdeği etrafına dizilmeleri yoluyla ışığın yayılabildiği zamanın başlangıcı Big Bang'den itibaren 300.000 yıl olmalıdır. 380.000 yıl ancak "birleşme döneminin" tamamlandığı zaman olarak düşünülebilir. Ayrıca COBE uydusunun 1992 yılı verileriyle Big Bang'den 300.000 yıl sonraki hâlinin bir haritası çıkarılabildiğine göre, ışığın evrende serbestçe yayılabildiği zamanın başlangıcının 300.000 yıl olarak kabulünü gerektirir. Bu da serbest dolaşan elektronların ilk olarak bu zamanda atom çekirdeği etrafına dizilmeye başladığının, diğer bir deyişle ilk atomların oluşmaya başladığının göstergesidir. Aksini kabul etmek, COBE uydusunun verilerinin geçersiz olduğunun kabulünü gerektirir. NASA kaynaklarında böyle bir durumdan bahsedilmez. Sonuç olarak 380.000 yıl süresi 300.000 yılın yerini almış değildir, WMAP uydusunun evrenin daha net bir haritasını çıkarmak adına gözlemlediği zamandaki durumunu yansıtır.
İlk nükleosentez (+ 3 dakika)
Big Bang’in ilk döneminden 300.000 yıl sonra evren bir "elektronlar ve atom çekirdekleri plazması"ndan oluşmaktaydı (Bu sürenin 380.000 yıl olarak kabulü WMAP uydusunun 2006 yılı verileriyle tezat oluşturur. Zira, yukarıdaki paragrafta da belirtildiği gibi, NASA'nın açıkladığı sonuçlara göre evrenin Big Bang'den 380.000 yıl sonrasında %12'sinin atomlara dönüştüğü belirlenmiştir.).Isı yeterince yüksek olduğunda atom çekirdekleri mevcut olamazlar; bu durumda proton, nötron ve elektron karışımından söz edilebilir. İlksel evrende hüküm süren koşullarda ısı ancak 0,1 MeV’un (Elektron Volt, yaklaşık bir milyar derece) altına indiğinde nükleonlar, atom çekirdekleri hâlinde kombine olabilirler. Bununla birlikte bu koşullarda lityumdan daha ağır atom çekirdeklerinin oluşması mümkün değildir. Dolayısıyla Big Bang başlangıcından yaklaşık bir saniye sonra başlayan ve yaklaşık üç dakika süren bu evrede oluşan atom çekirdekleri yalnızca hidrojen, helyum ve lityum çekirdekleridir. Dolayısıyla bu evre ya da dönem ilk nükleosentez olarak adlandırılır. Günümüzde, modern kozmoloji araştırmacıları, sonuçların gözlemi ve anlaşılması bakımından, ilk nükleosentez konusuna artık tamamlanmış bir konu gözüyle bakmaktadır.
Elektron-pozitron çiftlerinin yok olması
Isı 0,1 MeV (Elektron Volt) olduğunda başlayan ilk nükleosentezden az önce 0,5 MeV’u (beş milyar derece) aşan evren ısısı elektronların kütle enerjisine denk olmuştur. Bu ısının ötesinde elektronlar ile fotonlar arasındaki etkileşimler kendiliğinden elektron-pozitron çiftleri yaratabilirler. Bu çiftler, kendiliğinden yok olabilirlerse de ısı 0,5 MeV eşiğini geçtikçe durmaksızın yeniden yaratılırlar. Isı bu eşiğin altına indikçe bu çiftlerin hemen hemen tümü baryogenezden doğan elektron fazlalıklarına yer vererek fotonlar hâlinde yok olurlar.
Nötrinoların ayrılması
Bu dönemden az önce, ısı elektron, foton ve nötrinoların çeşitli etkileşimleri için yeterli olan 1 MeV’un (on milyar derece) üzerindeydi. Bu ısıdan itibaren bu üç tür, “termik denge” hâlindedir. Evren soğuduğunda elektronlar ve fotonların etkileşimlerini sürdürmelerine karşın nötrinoların etkileşimleri biter. Bu dönem de nötrinoların ayrılma dönemidir. Dolayısıyla bildiğimiz “kozmik arka plan ışıması”nın özelliklerine benzer özellikler gösteren bir “nötrinolar kozmik arka planı” mevcuttur. Dolaylı bir rol oynayan nötrinoların “ kozmik arka planı”nın varlığı ilk nükleosentezin sonuçları yoluyla, dolaylı olarak doğrulanmıştır. Nötrinoların kozmik arka planının doğrudan saptanması şimdiki teknolojik imkânlarla son derece güç olmakla birlikte, varlıkları konusunda herhangi bir tartışma olmamıştır.
Baryogenez
Atomaltı parçacıkları ve etkileşimlerini konu alan, çeşitli parçacıkların ve temel etkileşimlerin (temel kuvvetlerin) “elementer antiteler”in (nötron, proton, elektron) yalnızca farklı görünümleri olarak ele alındığı (örneğin elektromanyetizma ve zayıf nükleer güç, tek bir etkileşimin iki görünümü olarak tanımlanabilir) parçacık fiziği, deneylerle desteklenen genel fikir üzerine kuruludur. Daha genel olarak belirtmek gerekirse, fizik yasalarının ve evrenin, yüksek ısılarda daha “simetrik” bir hâl aldıkları varsayılır. Mesela geçmişte evrende madde ve antimaddenin nicel eş olarak mevcut oldukları kabul edilir. Günümüzdeki gözlemler antimaddenin gözlemlenebilir evrenimizde hemen hemen mevcut olmadığını göstermektedir. Bu durumda maddenin varlığı belirli bir zamanda maddenin antimaddeye oranla hafif bir fazlalığından oluşmuştur (maddenin antimaddeye baskın gelmesi). Evrenin sonraki evrimi sırasında madde ve antimadde, arkalarında oluşan en hafif madde fazlasını bırakarak eşit niceliklerle yok oldular. Bu olağan madde baryon denilen parçacıklardan oluştuğundan, söz konusu madde fazlalığının oluştuğu evreye baryogenez adı verilir. Bu evre ya da süreç hakkında çok az şey bilinmektedir. Örneğin bu olay sırasında oluşan ısı derecelenmesi Big Bang modellerine göre değişmektedir (bu, farklı Big Bang modelleri arasındaki farklardan biridir). Baryogenezin meydana gelmesi için gerekli koşullara Rus fizikçi Andréi Sakharov’un 1967’deki çalışmalarından ötürü "Sakharov koşulları" adı verilmiştir.
"Büyük birleşik" çağı
Giderek artan sayıdaki belirtiler, zayıf ve güçlü elektromanyetik kuvvetlerin tek bir etkileşimin (kuvvetin) farklı görünümlerinden ibaret oldukları fikrini vermektedir. Bu durum, artık genellikle, İngilizcede kısaltma adıyla GUT olarak bilinen, “Büyük Birleşik Teori” (İng. Grand unification theory ya da Grand Unified theory) kapsamında bulunmaktadır. Bu etkileşim ya da kuvvetin 1016 GeV’un (1029derece) üzerindeki ısılarda tezahür ettiği sanılmaktadır. Şu hâlde muhtemelen evren GUT teorisinin uygulanma alanı bulduğu bir evre geçirmiş olmalıdır. Doğası hâlen bilinmemekle birlikte, bu evre, baryogenezin ve muhtemelen karanlık maddenin kökeninde yer almış olmalıydı.
Kozmik şişme
Big Bang teorisi kozmolojiye yeni meseleler getirmişti. Örneğin evrenin homojen ve izotrop olduğunu önermiş, fakat niçin böyle olması gerektiğini açıklamamıştı. Oysa teorinin sade versiyonunda, evrende homojenliğe yol açan Big Bang'in gerçekleşmesinde bir mekanizmadan ya da işleyişten söz edilmiyordu, böyle bir şey yoktu. Böylece şişme (ilk ani, hızlı genişleme) nedeni ya da gerekçesinin evrenin homojen ve izotrop olmasına yol açan bir süreç başlattığı varsayılıyordu.
"Kozmik şişme" kavramının mucidi, böyle bir süreci betimleyici bir senaryoyu ilk öneren kişi olan Alan Guth’tur. François Englert ve Alexei Starobinsky de aynı dönemde (1980) bu meselenin bazı sorunlu kısımları üzerinde çalışmalarda bulunmuş diğer isimler olarak bilinir. Guth daha sonra (1982’de), bazı çalışmalarda bulundu ki, bu çalışmalarında ortaya koyduğu sonuçlara göre, büyük astrofiziksel yapıların tohumlarını içeren kozmik şişme, evrenin homojen oluşunu açıklama imkânı sağlamakla kalmayıp, evrenin niçin homojenliğe aykırı bazı olgular içermesi gerektiğini de açıklama imkânı sağlıyordu.
Şişmenin evren tarihinin, Büyük Birleşik Çağı’na ve Planck Çağı’na komşu olan, son derece sıcak (1014 ile 1019 GeV arasındaki, yani 1027ile1032 derece arasındaki ısılarda) ve erken bir döneminde yer almış olması gerekir. Gerek Big Bang teorisinin ortaya koyduğu meselelerin hemen hemen tümünün şişme süreciyle açıklanabilmesi, gerekse bu tür meselelerin açıklanabilmesinde diğer senaryoların daha karışık olmalarına rağmen sonuç vermede yetersiz görülmesi, şişme senaryosuna kozmolojide daha ön planda yer verilmesini sağladı. Kozmik arka planın anizotropilerinin ayrıntılı gözleminden itibaren, iyice emin olunduğundan, şişme modellerinin kanıtlarla pekiştirilmesine gerek kalmadığı anlaşıldı. Şişme senaryosunun gözlemlerle uyum içinde olması onun konuyla ilgili tüm meselelerde baş role yerleştirilmesini sağlamış bulunmaktadır.
Şişme evresi evrenin belli bir zaman içinde son derece hızlı bir şekilde genişlemesidir. Genişleme dolayısıyla yoğunluğu azalan bu evren, çok homojen bir enerji türüyle dolu hâldeydi. Bu enerji o zaman çok hızlı olarak etkileşimde bulunmaya ve ısınmaya koyulacak partiküllere dönüştü. Şişmeyi sona erdiren bu iki evreye parçacıkların patlayıcı yaratılışı bakımından “ısınma-öncesi evre” ve parçacıkların termalizasyonu bakımından “ısınma evresi” adı verilir. Şişmenin genel işleyişi iyice anlaşılmış olmakla birlikte, ısınma-öncesi ve ısınma evrelerindeki işleyiş tam anlaşılamamış olup, hâlen çeşitli araştırmalara konu olmaktadır.
Planck Çağı — Kuantum Kozmolojisi
Şişme evresinin ötesinde (öncesinde), daha genel olarak söylemek gerekirse, gibi sıcaklıklarda güncel fizik kuramlarının artık geçerli olmadığı bir sahaya girilir. Bu, genel görelilik kuramında bir düzeltmenin söz konusu olacağı, kuantum mekaniği kavramlarının geçerli olduğu bir sahadır. Henüz ortaya konmamış olmakla birlikte, belki de hâlen gelişim hâlindeki sicim kuramından doğacak bir kuantum kütleçekimi kuramı, Planck Çağı denilen dönemdeki evrene ilişkin çeşitli spekülasyonlara yer verilmesini sağlayacaktır. Stephen Hawking gibi birçok yazar bu dönemlerdeki evreni tanımlayabilme denemelerine olanak sağlayacak çeşitli araştırma yolları önermişlerdir. Bu araştırma alanına günümüzde adı verilmektedir.
Kozmoloji standart modeli
"Kozmoloji standart modeli" 20.yy.’ın ilk yarısında önerilen Big Bang görüşünün mantıksal bir sonucudur. Adı parçacık fiziğinin standart modelinin adından örnekseme yoluyla oluşturulmuş “kozmoloji standart modeli” evren gözlemlerinin bütünlüğüyle uyuşan bir evren tanımı sunmaktadır.
Özellikle şu iki noktayı şart koşar:
- Gözlemlenebilir evren, yoğun ve sıcak bir evreden (Big Bang) doğmuştur. Bu evre sırasındaki bir işleyiş (mekanizma) erişebildiğimiz (gözlemleyebildiğimiz) bölgenin homojen olmasını, fakat aynı zamanda bazı istisnalar göstermesini sağlamıştır. Önerilen başka işleyişler olsa da, bu, muhtemelen şişme tipli bir işleyiştir.
- Güncel evren birçok madde türüyle doludur:
- Her çeşit elektromanyetik ışımayı temsil edici parçacıklar olan fotonlar.
- Nötrinolar.
- Atomları oluşturan baryonik madde.
- Karanlık madde denilen, laboratuvar ortamında üretilememişse de parçacık fiziğinde öngörülen, galaksilerin yapısından sorumlu olan, kendilerini oluşturan yıldızlar bütününden daha kütleli bir veya birkaç madde türü.
- Karanlık enerji denilen, günümüzde gözlemlenen "evrenin genişlemesinin hızlanması"ndan sorumlu olan (ve muhtemelen kozmik şişme ile doğrudan ilgisi olmayan), alışılmamış özelliklere sahip bir enerji türü.
Artık astronomik gözlemlerin büyük bir kısmı bildiğimiz evreni tanımlarken bu vazgeçilmez temel taşlarından yararlanmaktadır. Kozmolojik araştırma esas olarak bu madde türlerini, özelliklerini ve ilksel evrenin hızlanmış genişleme senaryosunu tanımlamayı amaçlamıştır. "Kozmoloji standart modeli"nin üç temel taşı laboratuvar ortamında gözlemlenmemiş fiziksel fenomenlere başvurmayı gerekli kılmaktadır: Kozmik şişme, karanlık madde ve karanlık enerji. Bu temel taşları ya da bunlardan birini yok varsayan tatminkar hiçbir kozmolojik model yoktur.
Özellikler, sonuçlar, meseleler ve çözümleri
Big Bang'in getirdiği meseleler
Big Bang modelleri incelendiğinde bu tip bir modelin bazı sorunları da beraberinde getirmiş olduğu görülmekteydi. Üzerinde değişiklikler yapılmadan önce, sade Big Bang modeli pek ikna edici bir model olarak görünmemekteydi; çünkü alışılmış miktarlara kıyasla son derece büyük ve son derece küçük miktarlardaki birçok fiziksel niceliğin varsayılmasını gerekli kılmaktaydı. Bir başka deyişle, ayakta kalabilmesi için beklenmedik değerlere birçok parametrenin eklenmesini gerekli kılıyor görünmekteydi. Evren konusundaki bu tip bir “ince akort” (İng. fine-tuning) kozmolojiyle ilgili olan ya da olmayan tüm fizik modellerinde sorunlu olarak kabul edilir. Bu durumda Big Bang, birçok gözleme açıklama getirmesindeki başarısına rağmen, ortaya birçok sorun koyan, fakat kendisi bu sorunları halledemeyen, dolayısıyla, getirdiği çözümü pek çekici görünmeyen bir kavram durumuna düşmekteydi. Fakat Big Bang modellerine eklenen senaryolar, özellikle kozmik şişme senaryosu teoriye ilk zamanlarda yapılan olumsuz yorumları değiştirmeyi başarmıştır.
Gözlenebilir Evren'in yarıçapı 92-93 milyar ışık yılıdır. Ancak cevaplanması gereken bir sorun, büyük patlama teorisine göre tek bir noktadan (sıfır noktası) başlayarak sürekli genişlediği düşünülen bir evren 13,8 milyar yılda evrende en büyük hız olarak bilinen ışık hızıyla genişliyor olsa bile bugünkü boyutlarına ulaşabilir miydi?
Ufuk meselesi
Estetik ve sadelik argümanları hariç tutulduğu takdirde, doğanın evrenin homojen ve izotrop olmasını tercih etmesinde makul bir neden yoktur. Ayrıca ilk Big Bang modelinde homojenlikten niçin -kozmik arka plan ışımasının anizotropilerinde görülen ve evrendeki büyük yapıların (galaksiler, galaksi kümeleri vs.) oluşumundan sorumlu olan bazı sapmalar olduğunu açıklayan tatminkâr bir işleyiş de mevcut değildi. Bu, herhangi bir tatmin edici açıklama getirilememiş bir meseleydi ve uzun zaman boyunca soruna, yani evrenin niçin çağımızda gözlemlediğimiz hâle (homojen ve izotrop hâle) gelecek şekilde evrim geçirmiş olduğuna ilk koşullardan yola çıkan işleyiş açıklamalarıyla çözüm getirilmeye çalışıldı. Sorun şöyle de ifade edilebilir: Geçmişte birbirlerine yakın olmuşlarsa da, herhangi bir enformasyon alışverişine vakitleri olmamış, evrenin birbirinden son derece uzak iki bölgesinin esas olarak aynı özellikleri gösteriyor olması nasıl açıklanabilirdi? Bu mesele, günümüzde “ufuk meselesi” olarak adlandırılır.
Evrenin düzlemselliği meselesi
Evrenin evriminin incelenmesi ele alındığında karşılaşılan bir başka mesele muhtemel “eğrilik yarıçapı” (bir kürenin ya da elipzoid bir cismin merkezinden yüzeye olan mesafe; söz konusu cisim bir eğri yüzeyden ibaretse eğri yüzey küresel cisme tamamlanarak da yarıçap elde edilebilir) meselesidir. Genel görelilik şunu ortaya koymaktadır ki, eğer evrende maddenin dağılımı homojense, bu takdirde evrenin geometrisi yalnızca tek bir parametreye, “uzaysal eğrilik” denilen parametreye bağlıdır. Sezgisel olarak, bu niceliğin, söz konusu koşullarda artık geçerli olmayacak "öklid geometrisi"nin ötesindeki bir uzaklık skalasıyla ilgili olduğu söylenebilir. Örneğin köşeleri birkaç milyar ışık yılı uzaklığa yayılmış dev bir üçgenin iç açılarının toplamı 180 dereceye eşit olmayabilir. Doğrulanmamış olmakla birlikte, gözlemlenebilir evrenin mesafelerinden daha büyük mesafelerin söz konusu olduğu durumlarda bu tür olgularla karşılaşılması gayet normaldir.
Bununla birlikte, “eğrilik yarıçapı” denilen uzunluk skalasının gözlemlenebilir evrenin boyutuna kıyasla gittikçe küçük hâle gelme eğiliminde olması durumunda, bir başka mesele ortaya çıkmaktadır. Bir başka deyişle, eğer "eğrilik yarıçapı" beş milyar yıl önce “gözlemlenebilir evren”in boyutundan daha büyük idiyse de günümüzde “gözlemlenebilir evren”in boyutundan daha küçük olması ve sözü edilen etki ya da sonuçlarının görünür hâle gelmesi gerekiyordu. Bu akıl yürütmeye devam edilerek, eğriliğe bağlı etki ya da sonuçları hâlen görülür olmadığına göre, eğrilik yarıçapının nükleosentez döneminde gözlemlenebilir evrenin boyutundan son derece daha büyük olduğu söylenebilir. Eğrilik yarıçapının gözlemlenebilir evrenin yarıçapından hâlen büyük kalması olayına günümüzde düzlemsellik meselesi (İng. flatness problem) adı verilmektedir.
Tekkutuplular meselesi
Parçacık fiziği evrenin genişlemesinden doğan soğuması sırasında yavaş yavaş yeni parçacıkların ortaya çıktıklarını öngörür.
Bunlardan bazıları ilksel evrende meydana geldiği sanılan, hâl değişimi denilen olay sırasında ortaya çıkmış olmalıydılar. Bazılarına tekkutuplu ya da manyetik tekkutuplu denilen bu parçacıklar istikrarlı olma özelliğine sahip olup, çok sayıda ve son derece ağır olmalıydılar (protonun 1015 misli olmaları tipik özelliklerinden biridir). Eğer böyle parçacıklar türemişlerse, bunların evrenin yoğunluğuna katkıları da olağan maddeninkine kıyasla hatırı sayılır derecede yüksek olmalıydı.
Oysa, evren, yoğunluğunun bir kısmını pek bilmediğimiz madde türlerine borçluysa da, evrende tekkutuplularınki gibi istisnai bir orana sahip parçacıklara kesinlikle yer yoktur. Parçacık fiziğinin öngörüyor olmasıyla birlikte, keşfedilemedikleri için gerçekten mevcut olup olmadıkları saptanamamış bu tür ağır parçacıklar meselesi tekkutuplular meselesi olarak adlandırılır.
Yapıların oluşumu meselesi
Gözlemler, evrenin büyük ölçeklerde homojen olduğunu göstermekle birlikte, aynı zamanda, küçük ölçeklerde (gezegenler, yıldızlar, galaksiler vs.) homojenlikten sapmalar içerdiğini, yani homojen olmama özelliği de taşıdığını göstermektedir.
Günümüzde, belirli koşullar oluştuğunda maddenin dağılımındaki küçük bir homojen olmama hâlinin nasıl, çevresinden daha yoğun, önemli bir astrofiziksel cismi yaratana dek büyüyüp geliştiği bilinmekte, açıklanabilmektedir. Buna Jeans Kararsızlığı işleyişi adı verilmektedir. Bununla birlikte, böyle bir işleyişin meydana gelmesi için öncelikle küçük bir homojen olmayış mevcudiyetinin varsayılması gerekir ve ayrıca gözlemlenen astrofiziksel yapıların çeşitliliği göstermektedir ki başlatıcı etkide bulunan bu homojen olmayış hâllerinin genişlik ve boyut olarak dağılımı "Harrison-Zel'dovich spektrumu" adıyla bilinen kesin bir yasaya tâbidir. İşte ilk Big Bang modelleri bu tür çalkantı ya da kararsızlıkları açıklamada yetersiz kalmaktaydı. Bu yüzden ilk Big Bang modelleri ortaya atıldığında yapıların oluşumu meselesi ortaya çıkmıştı.
Önerilen çözümler
Ufuk meselesi hakkında
Ufuk meselesi ile düzlemsellik meselesi köken olarak aynı mesele kapsamında ele alınabilir. Zaman ilerledikçe genişleme sürmekte ve gitgide daha çok madde içeren daha büyük bölgelere geçilmektedir. Zaman ilerledikçe sayıları görünür şekilde artan galaksilerin aynı özelliklere sahip olmaları şaşırtıcı bir husustur.
Bu meselenin bir çözümü, evren tarihinin erken döneminde evrenin hâli hakkındaki belirli bir enformasyonun tüm evrene son derece hızla yayılmış olduğu fikrindedir. Böyle bir durumda evrenin birbirlerine son derece uzak bölgeleri birbirlerine benzer oluşumlar içine girmelerini sağlayacak enformasyon alışverişinde bulunmuş olabilirler. Bu çözümün karşısındaki engel, özel görelilik kuramıdır; özel görelilik kuramı hiçbir şeyin ışıktan daha hızlı hareket edemeyeceğini şart koşmaktadır.
Bununla birlikte, evrenin genişlemesi çok hızlı olmuş olmasına rağmen, özel görelilik sınırları bir şekilde aşılmış olabilir. Aslında, böyle bir durumda, gözlemlenebilir evrenin boyutu sabit kalırken, evrenin iki bölgesi arasındaki uzaklık üslü olarak artabilir. Yani başlangıçta çok küçük ve homojen olan bir bölge gözlemlenebilir evren bölgesine oranla son derece büyük bir boyuta erişme olanağına sahiptir. Sabit genişleme oranlı bu evre tamamlandığında evrenin bulunduğumuz homojen bölgesi gözlemlerimize ulaşan hâlinden son derece daha büyük olabilir.
Friedmann denklemleri, evrende tipik olmayan bir madde türünün varlığının kabulü şartıyla, bu tür senaryoların mümkün olabileceğini göstermektedir.
Düzlemsellik meselesi hakkında
Düzlemsellik meselesi de aynı tarzda çözülebilir. Meselenin özü şudur: "Eğrilik yarıçapı", gözlemlenebilir evrenin boyutundan daha az hızla büyümektedir. Oysa eğer genişlemeye hükmeden yasa, olağan maddeyle dolu bir evrenin genişlemesine hükmeden yasadan farklıysa bu artık doğru olamaz. Tipik olmayan özelliklere sahip (örneğin basıncı negatif olan) bir madde türünün mevcudiyeti varsayıldığında, "eğrilik yarıçapı" gözlemlenebilir evrenin boyutundan daha hızlı büyüyecektir. Eğer böyle bir genişleme evresi geçmişte olmuş ve yeterince uzun bir zaman sürmüşse eğrilik yarıçapının ölçülebilir olmaması hiç de şaşırtıcı değildir.
Tek kutuplular meselesi hakkında
Manyetik tekkutuplular meselesi hızlanmış bir genişleme evresi ile çözülebilir. Bu, evrendeki tüm olağan maddenin yoğunluğunu azaltıcı eğilimdedir. Ancak bu durumda yeni bir mesele ortaya çıkar: Hızlanmış genişleme evresi, ardında tümseksiz, çukursuz bir uzaysal düzlem hâlinde, homojen, fakat maddesiz bir evren bırakır.
1980'li yılların başlarında Alan Guth tarafından önerilen "kozmik şişme" senaryosu bu sorunların tümünü gideren bir çözüm olmuştur. Bu çözümde, hızlanmış genişleme evresine neden olan, gerekli tüm özelliklere sahip, "tipik olmayan madde" türüdür. Çözümde, hızlanmış genişlemenin sonucunda kararsız (değişken) hâle gelen bu genişleme evresinden sorumlu olan "sayıl alan" (İng. scalar field) "ısınma öncesi" ve "ısınma" denilen karmaşık süreçler sırasında, aşama aşama “standart model” parçacıkları hâlinde parçalanır.
Kozmik şişme ile ilgili sunulan ilk modeller çeşitli teknik sorunlar taşımış olsa da, önerilen sonraki modeller bu teknik sorunlardan arındırılarak, makul bir duruma gelecek şekilde geliştirilmiştir. Tekkutuplular, düzlemsellik ve ufuk meselelerinin kozmik şişme çözümüne alternatif bir çözümü Weyl curvature hipoteziyle sunulmuştur.
Büyük yapıların oluşumu hakkında
Kozmik şişmede, maddenin her türüne ilişkin kuantum çalkantıları ya da dalgalanmaları vardır (Heisenberg’in belirsizlik ilkesinin sonucu olarak). Şişmenin beklenmedik sonuçlarından biri, başlangıçta kuantum tabiatlı bu çalkantıların “hızlanmış genişleme evresi ” sırasında olağan klasik yoğunluklar hâline gelmek üzere evrim geçirmeleridir. Bu çalkantıların “kozmolojik karışıklıklar teorisi” kapsamında gerçekleştirilen tayf hesaplamaları, söz konusu çalkantıların "Harrison-Zeldovitch tayfı" baskılarını izlediklerini ortaya koymuştur.
Böylece kozmik şişme, evrendeki homojenlikten küçük kaçışların ya da sapmaların ortaya çıkışını açıklayabilmemize olanak sağlamaktadır. İlk kozmik şişme modelinin beklenmedik başarısı, ardından daha geliştirilmiş bir hâlinin hazırlanmasına öncülük etti: Bu modele göre, kozmik şişme evresi sırasında yaratılan küçük homojen olmama hâllerinin ayrıntıları, güncel evrenimizdeki homojen olmama hâllerinin ilk nedenleri olabilirdiler. COBE ve WMAP uydularınca gözlemlenen "kozmik arka plan dalgalanmaları"na ilişkin verilerin incelenmesi yoluyla yapılan gözlemler ile bu tahminler arasındaki uyum ilginç düzeydedir. SDSS (Sloan Digital Sky Survey) ekibi tarafından hazırlanan “galaksiler kataloğu” adlı çalışma sonuçlarında da görülen bu uyum, 20. yy. kozmolojisinin büyük başarılarından birini gözler önüne sermektedir.
Karanlık madde
1970'li ve 1980'li yıllarda yapılan çeşitli gözlemler, galaksilerin içindeki ve galaksiler arasındaki kütleçekimsel güçlerin görünürdeki (zahiri) etkisini açıklayabilecek yeterince gözle görülür madde olmadığını kanıtlamıştır. Bu saptama, doğal olarak, evrendeki maddenin azami %90’ının ışık yaymayan ya da normal baryonik madde ile etkileşime girmeyen bir madde türünden (karanlık madde) oluştuğu sonucuna varılmasını sağlamıştır. Karanlık madde kısaca, ışın yaymayan ya da elektromanyetik ışınları doğrudan algılanabilecek şekilde yeterince yansıtamayan bir madde türüdür. Karanlık maddenin varlığı başlangıçta tartışmalı bir mesele olmuşsa da, sonradan çeşitli gözlemler, özellikle şu gözlemler varlığını iyice ortaya koymuş durumdadır: Kozmik mikrodalga arka plan ışımasındaki anizotropiler, galaksi kümelerindeki hız kayıpları, yapıların dağılımlarının geniş skalası ve galaksi kümelerindeki X ışınları ölçümleri. Hiçbir karanlık madde parçacığı laboratuvar ortamında üretilmemiş olmakla birlikte, karanlık maddenin varlığının kanıtı özellikle diğer maddeler üzerindeki kütleçekimsel etkisinde bulunmaktadır. Şimdiye dek, karanlık madde parçacıkları olabilecek pek çok parçacık bilim çevrelerine aday olarak sunulmuş ve karanlık madde parçacıklarını ortaya çıkarmak ya da keşfetmek üzere birçok proje başlatılmıştır.
Karanlık enerji
Ia tipi süpernovalardaki “kırmızıya kayma”-“görünür kadir” ilişkisinin ölçümleri evrenin genişlemesinin evrenin şimdiki yaşının yarısına gelmesinden itibaren hızlanmış olduğunu göstermiştir. Bu hızlanmayı açıklamada, "genel görelilik" evrendeki enerjinin bir kısmının büyük negatif basınca sahip bir unsurdan oluşmuş olmasını zorunlu kılmaktaydı ki, bu unsura ya da enerjiye günümüzde "karanlık enerji" adı verilmektedir. Karanlık enerjinin varlığı başka yollarla da anlaşılmaktadır.
Negatif basınç bir tür vakum enerjisi özelliği gösterir. Fakat karanlık enerjinin gerçek doğası Big Bang’in büyük sırlarından birinin kalıntısıdır denilebilir. Kimilerine göre kozmolojik bir cevher ya da bir sabitedir. 2008’deki WMAP (Wilkinson Microwave Anisotropy Probe) uydusu ekibinin “kozmik mikrodalga arka plan ışıması”nın verileriyle ve diğer kaynakların verileriyle birleştirilen sonuçları günümüzdeki evrenin %72’sinin karanlık enerjiden, %23’ünün karanlık maddeden, %4,6’sının düzenli (olağan) maddeden ve %1’den az bir kısmının nötrinolardan oluştuğunu göstermiştir Maddedeki enerji yoğunluğunun evrenin genişlemesiyle azalmasına karşın karanlık enerjinin yoğunluğu sabit kalmaktadır. Sonuç olarak, madde geçmişte evrenin tüm enerjisinin önemli bir kısmını oluşturmuşsa da ve hâlen hatırı sayılır bir kısmını oluşturuyorsa da, uzak bir gelecekte evrene katkısı iyice düşecek ve karanlık enerji daha da baskın duruma gelecektir.
Hâlihazırdaki en iyi Big Bang modeli olan ΛCDM modelinde karanlık enerji genel görelilik kuramındaki bir kozmolojik sabitenin varlığıyla açıklanmaktadır. Bununla birlikte karanlık enerjiyi güzelce açıklayan sabitenin boyutu, kuantum kütleçekimine ilişkin fikirler üzerine kurulu tahminlere gelindiğinde, şaşırtıcı ölçüde küçük gösterilmektedir. Kozmolojik sabite ile diğer karanlık enerji açıklamaları arasındaki tefrik, hâlihazırda bir araştırma alanıdır, devam eden araştırmalara konu teşkil eden aktif bir çalışma sahasıdır.
Kozmik şişmeyi kabul eden farklı kozmolojik modeller
Big Bang’in evren tarihinin ilk ya da başlangıç anına dayalı olduğu inanışı yanlış bir inanıştır. Big Bang yalnızca evrenin yoğun ve sıcak bir dönemden geçmiş olduğunu gösterir. Bu yoğun ve sıcak evreyi çok farklı tarzda betimleyen çeşitli kozmolojik modeller vardır.
Sunulan ilk modellerden birinde Georges Lemaître maddenin yoğunluğunun nükleer madde yoğunluğunda (1015g/cm³) olduğu bir ilk hâli varsayıyordu. Lemaître, haklı olarak, böyle yoğunluklardaki maddenin davranışını kesin olarak bilme iddiasında bulunmanın güç olduğunu düşünüyor ve genişlemeyi başlatan şeyin bu kararsız (değişken) dev atomik çekirdeğin parçalanması olduğunu varsayıyordu. Lemaître daha önce, 1931’de, evren tarihinin ilk anlarını tanımlamada daima kuantum mekaniğine başvurmak gerektiğine ve uzay (mekân) ile zaman kavramlarının alışılmış niteliklerini muhtemelen kaybetmiş hâlde olacağına dikkat çekiyordu.
Günümüzde klasik Big Bang modellerinin yetersiz kaldığı noktaları tamamlayan, kozmik şişme ve Big Bang'i farklı bir bakış açısıyla ele alan farklı modeller oluşturulmuştur. Bazı kozmik şişme modelleri sonsuz (ebedi) bir evren varsayarlar, pre-Big Bang gibi bazı modeller ilk hâlin pek yoğun olmadığını, buna karşılık ardından bir geri sıçrama evresi geçirdiğini varsayarlar, sicim kuramına dayalı bazı modeller ise "gözlemlenebilir evren"in dört boyutluluğun da ötesindeki bir uzaya dalmış hâlde olduğunu varsayarlar. Bu sonuncu modellere göre, Big Bang ve genişleme hareketi iki brane arasındaki çarpışmadan kaynaklanmaktadır Bazı modeller de evrenin hareketini tekrarlanan bir nabız atışına (genişleme ve büzülme) benzetirler.
Sonuç olarak tekrar etmek gerekir ki, gözlemlediğimiz evren Big Bang'den doğmuştur. Big Bang teorisine göre, günümüzde tanıdığımız elementer parçacıklar söz konusu yoğun ve sıcak dönemde oluşmuşlar ve sonraki süreçlerde evrende gözlemlediğimiz tüm yapılar oluşmuştur.
Oluşumu
Big Bang'in ilk döneminde gözlemlenebilir evren bölgesinde hüküm süren koşullar her yerde aynıydı. Buna karşılık maddi unsurların evrenin genişlemesi olgusuyla birbirlerinden hızla uzaklaştıkları görülmektedir. Büyük Patlama terimi, bu genişleme hareketinin şiddetine ifade etmek üzere, bir terim olarak önerilmiştir.
Big Bang’in bir merkezi ya da özel bir yönü yoktur. Evrenin geçmişte nasıl olduğu, ancak evrenin uzak bölgeleri gözlemlenerek anlaşılabilmektedir. Evrende ne kadar uzak bir bölge gözlemlenebilirse, evren tarihinde de o kadar uzak bir geçmiş tespit edilebilir. Fakat günümüzde gözlemlenebilen, doğrudan doğruya Big Bang'in ilk döneminin kendisi değil, evren tarihindeki bu sıcak aşamanın ışıklı yansıması olan “kozmik arka plan ışıması”dır. Bu ışıma esas olarak tekbiçimli olup her yönde gözlemlenebilmektedir. Bu, Big Bang'in gözlemleme olanağı bulunan bölgelerde son derece homojen bir tarzda meydana geldiğini göstermektedir. Big Bang'in ilk hâlini tespit edilemeyecek olmasının sebebi, ilksel evrenin, yüksek yoğunluğundan dolayı, donuk ışımalı oluşudur.
Genel kanının aksine Big Bang, herhangi bir yerde olmuş bir patlama değildir. Big Bang ya da Büyük Patlama, kimilerinin adını ilk duyduğunda düşündükleri gibi, günümüzdeki galaksileri oluşturan maddeyi dışarı fırlatıp atan, herhangi bir noktada meydana gelmiş bir patlama değildir.
Felsefi sonuçları
Big Bang’in önerdiği ya da en azından sade modelinde önerdiği çözüm, filozofların bir kısmına göre yaratılışçı fikrine uygun görüldü. Bu filozoflara göre temel fikir, Yaratılışçılık'ın önerdiği "Başlangıçlı Evren" ile uyuştuğu üzerine geliştirildi. Bilim camiası teoriye kuşku ile bakarken, kısa zamanda genelini halkın oluşturduğu kitleler bunu Yaratılışçılık'ın doğrulaması olarak kabul etti. Evrenin başlangıcına dair teoloji ve felsefede yapılmış önceki yorumlara ilave olarak, bu bilimsel gelişme, felsefe ve teoloji alanlarında da farklı yorumcular tarafından, önceki akımların doğrulanmasına veya sorgulanmasına yol açtı. Bu nokta Papa XII. Pius tarafından özellikle ifade edildi.[] Bazılarına göre, Big Bang’in önerdiği kronoloji, Yaratılış’ın sonsuz olduğuna inanan Newton, Einstein gibi çekim teorilerinin kurucularının kanaatlerinin aksi gibi görünüme sahipti. Lemaître, Papa’nın ifade ettiğinden farklı bir bakış açısına sahipti. Buna karşılık, bilimsel anlamda kabul edilebilir kanıtlara dayanılmasa da, Lemaître’e Big Bang modelini hazırlamasında dinî kanaatlerinin yardımcı olduğunu ileri sürenler olmuştur.
Bir kısım bilim insanı, astroloji ve kozmoloji verilerinin, herhangi bir felsefe veya teoloji ile örtüşmeyeceğini ifade etmişlerdir. [] Buna karşın bazı astrofizikçiler, konunun Tanrı'nın varlığı ile ilişkilendirilebileceğini savunmuşlardır. Örneğin Amerikalı astrofizikçi Hugh Ross konuya ilişkin şu açıklamada bulunmuştur:
"Zaman, olayların meydana geldiği boyut olduğuna göre, eğer madde, Big Bang'le ortaya çıkmışsa, o hâlde evreni ortaya çıkaran sebebin evrendeki zaman ve mekândan tümüyle bağımsız olması gerekir. Bu da bize Yaratıcı'nın evrendeki tüm boyutların üzerinde olduğunu göstermektedir."
Bilim insanlarından gelen eleştiriler
Big Bang teorisini reddeden ve teorinin eleştirilecek çok yanı olduğunu düşünenlerden biri "durağan hâl teorisi"nin mimarlarından Fred Hoyle’dür. Teoriye bilim dünyasından karşı duranlar arasından şu isimler örnek olarak verilebilir:
- Hannes Alfvén (1908-1995): Plazma fiziğindeki çalışmalarından ötürü 1970'te Nobel Fizik Ödülü sahibi olmuştur. Big Bang’i tümüyle reddetmiştir. Kendi teorisi olan "plazma evren" teorisini savunur.
- Edward Arthur Milne (1896–1950): Newton’cu kozmolojiden hareket ederek, genişlemenin statik bir evrendeki galaksiler hareketinden başka bir şey olmadığını savunmuştur.
- Arno Allan Penzias ve Robert Woodrow Wilson: 1968’de kozmolojik termik ışımayı keşiflerinden ötürü 1978’de Nobel Fizik Ödülü sahibi olmuşlardır. Keşfettikleri sonradan « kozmik mikrodalga arka plan ışıması» olarak adlandırılmıştır.
Yadsınamaz başarılarına karşın Big Bang’e günümüzde de, bilim dünyasının bir kısmı muhalefet etmektedir. Bu muhalefet cephesinde bazı astronomlar da vardır. Bu muhaliflere örnek olarak, maddenin yaratılışını esas alan yeni bir "durağan hâl" versiyonu geliştirmiş olan Geoffrey Burbidge, Fred Hoyle ve Jayant Narlikar belirtilebilir. Big Bang’e son zamanlarda yeniden getirilen bir eleştiri de, Abell 1835 IR1916 ve HUDF-JD2 galaksileri gibi bazı uzak kozmik cisimlerin yaşı ile daha genç kalan evrenin yaşı arasındaki uyumsuzluk konusundadır. Fakat çoğu zaman bu tür sorunlar kötü yaş tahminlerinden ileri gelmektedir.
Güncel durum
Big Bang teorisi esasen iki temel fikir üzerine kuruludur: Fiziksel yasaların evrenselliği ve kozmolojik prensip. Kozmolojik prensip daha önce değinildiği gibi, evrenin makro ölçeklerde homojen ve izotrop olduğunu varsayar. Bu fikirler önceleri birer hipotez konumundaydılar, fakat günümüzde gözlemlerle desteklenmektedirler.
Gözlemsel kozmoloji alanındaki gözlemsel gelişmeler Big Bang’e kesin bir destek sağlamaktadır, en azından bu alanda çalışan araştırmacılar arasında bu görüş ortaktır. Big Bang’in karşısındaki temel teori olan "durağan hâl teorisi" de kozmik arka plan ışımasına ilişkin gözlemleri, hafif elementlerin salınmasını ve galaksilerin evrimini açıklamakta yetersiz kalışı nedeniyle günümüzde tümüyle marjinal bir duruma gelmiş bulunmaktadır.
Big Bang aslında, hâlen gözlemlerin bir yanlışını çıkaramadığı genel göreliliğin bir sonucudur. Dolayısıyla kimilerine göre Big Bang’i reddetmek genel göreliliği reddetmek demektir.
Buna karşılık birçok dönem veya fenomenin hâlen pek fazla bilinmediği bir gerçektir. Örneğin, antimaddeye kıyasla hafif bir madde fazlasının söz konusu olduğu baryogenez dönemi ve kozmik şişme evresinin sonuna ilişkin ayrıntılar, özellikle ısınma-öncesi ve ısınma evreleri... Geliştirilecek yanları olan Big Bang modelleri hâlen gelişim içinde olmakla birlikte, artık Big Bang’in genel kavramını tartışmak yeterince güçleşmiş bulunmaktadır.
Büyük Patlama teorisine göre gelecek
Karanlık enerjinin varlığının anlaşılmasından önce, kozmologlar evrenin geleceği hakkında iki senaryo geliştirmişlerdi. Evrenin "kütle yoğunluğu" “kritik yoğunluk”tan (İng. critical density) büyük olduğu takdirde evren azami boyutuna ulaştıktan sonra çöküş sürecine girecekti. Daha yoğun ve daha sıcak olacak ve bu süreci “Büyük Çöküş” (İng.Big Crunch) denilen, başlangıçtaki hâline benzer bir hâlle tamamlayacaktı. Bu senaryoya alternatif olarak, evrendeki yoğunluk "kritik yoğunluğa" eşit veya bunun altında olduğu takdirde genişleme yavaşlayacak, fakat asla durmayacaktı. Yıldızlararası gazlardaki yıldız oluşumu tüm galaksilerde duracak, yıldızlar ak cücelere, nötron yıldızlarına ve kara deliklere dönüşeceklerdi. Bunlar arasındaki çarpışmalar da yavaş yavaş kütle birikimlerinin oluşmasını, yani daha büyük kütleli cisimlerin oluşmasını ve giderek büyük kara delikler hâline gelmeleri sonucunu doğuracaktı. Evrenin ortalama sıcaklığı sonuşmaz olarak "mutlak sıfır"a yaklaşacaktı (evrenin ısısal ölümü) Ayrıca proton kararsız kaldığı takdirde baryonik madde ardında yalnızca ışıma ve kara delikler bırakarak yok olacaktı. Sonunda kara delikler de "Hawking ışınımı" yayarak buharlaşacaklardı (yok olacaklardı). Böylece evrenin entropisi hiçbir organize enerji türünün kendisini kurtaramayacağı “evrenin ısısal ölümü” denilen bir noktaya tırmanacaktı.
Modern “hızlı genişleme” gözlemleri şunu göstermektedir ki, bugünkü “görülür evren” yavaş yavaş “olay ufku”muzun ötesine kayacak ve temas olanaklarımızın dışına çıkacaktır. Sonraki durum ya da nihai sonuç bilinmemektedir. En gelişmiş Big Bang modeli olan ΛCDM modeli, karanlık enerjiyi bir "kozmolojik sabit" biçimi olarak kabul eder. Bu teori ya da model yalnızca galaksiler gibi sınırlı çekimsel sistemlerin birlikte kalabileceklerini varsayar ki, ısısal ölümden onlar da kaçamayacaklardır. Karanlık enerjiye ilişkin, “fantom enerji teorileri” denilen başka açıklamalar ise sonunda galaksi kümelerinin, yıldızların, gezegenlerin, atomların vb.’nin ebedi genişlemeyle ayrılacaklarını ileri sürmektedir. Buna Big Rip adı verilmektedir.
Büyük Patlama’nın ötesindeki spekülatif fizik
Big Bang modeli kozmolojide yerleşmiş olmakla birlikte, gelecek konusunu yanıtlamada daha yeterli olması gerektiği anlaşılmaktadır. Evrenin en erken dönemi hakkında da pek az şey bilinmektedir. Penrose-Hawking tekilliği teoremleri kozmik zamanın başlangıcında bir tekilliğin varlığını zorunlu kılmaktadır. Fakat bu teoremler, genel göreliliğin hep geçerli olduğunu varsayarlar; oysa evrenin ulaşmasından önceki dönemde genel göreliliğin geçerli olmaması gerekir ve "tekillik"ten ancak bir kuantum kütleçekimi davranışı kaçınabilir. Prensip olarak, evrenin “gözlemlenebilir evren”in ötesinde de parçaları olabilir. Bu, "kozmik şişme" olduysa gayet mümkündür; çünkü üslü (matematiksel üslerle ifade edilebilecek) bir genişleme, uzayın büyük bölgelerini “gözlem ufku”muzun ötesine itmiş olabilir.
Denenmemiş hipotezleri gerektiren bazı öneriler şunlardır:
- Hartle-Hawking sınırsız hâlini içeren modeller: Bunlarda uzay-zaman bütünü sınırlıdır; buradaki Big Bang, zamanın sınırını bir tekilliğe ihtiyaç duymaksızın temsil eder.
- Brane kozmolojisi modelleri: Bunlarda kozmik şişme, sicim kuramındaki brane’lerin hareketinden kaynaklanır. Bunlar, “Pre-Big Bang modeli”, Big Bang’in iki brane arasındaki çarpışmanın sonucu olarak kabul edildiği “ekpirotik model” ve ekpirotik modelde belirtilen çarpışmaların periyodik olarak tekrarlandığını varsayan “döngüsel model”dir (İng. cyclic model).
- Kaotik şişme teorisi: Kaotik şişme teorisinde kozmik şişme olayları rastlantısal bir kuantum kütleçekimi dâhilinde her yerde başlar, ayrı Big Bang’leri olan ayrı evrenler oluşur.
Son iki kategoride yer alan modeller Big Bang’i evrenin bir başlangıcı olarak değil, çok daha büyük, çok daha eski ve çok tabakalı (ya da çok boyutlu) varsayılan evrendeki tali bir olgudan ibaret olarak görürler.
Ayrıca bakınız
Kaynakça
- ^ a b c d "model Büyük Patlama." Encyclopædia Britannica. Encyclopædia Britannica Online. Encyclopædia Britannica Inc.
- ^ Lemaître, G. (1927). "Un univers homogène de masse constante et de rayon croissant rendant compte de la vitesse radiale des nébuleuses extragalactiques". Annals of the Scientific Society of Brussels 47A: 41. (French) (Translated in: "A Homogeneous Universe of Constant Mass and Growing Radius Accounting for the Radial Velocity of Extragalactic Nebulae 2 Mayıs 2019 tarihinde Wayback Machine sitesinde .". Monthly Notices of the Royal Astronomical Society 91: 483–490. 1931. Expansion of the universe,Lemaître) Lemaître, G. (1931). "The Evolution of the Universe: Discussion". Nature 128: 699–701. doi: 10.1038/128704a0 25 Nisan 2009 tarihinde Wayback Machine sitesinde ..
- ^ "E. Britannica/big-bang-model". 2 Ocak 2009 tarihinde kaynağından . Erişim tarihi: 1 Şubat 2009.
- ^ Alpher, R.A.; Bethe, H.; Gamow, G. (1948). "The Origin of Chemical Elements 23 Şubat 2008 tarihinde Wayback Machine sitesinde .". Physical Review 73: 803. doi: 10.1103/PhysRev.73.803 Gamow 7 Şubat 2013 tarihinde Wayback Machine sitesinde .
- ^ Hubble, Edwin (1929). . Proceedings of the National Academy of Sciences. Cilt 15. ss. 168-173. doi:10.1073/pnas.15.3.168. 18 Haziran 2009 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 1 Şubat 2009.
- ^ "BBC News - 'Big bang' astronomer dies". 8 Aralık 2008 tarihinde kaynağından . Erişim tarihi: 1 Şubat 2009.
- ^ Foundations of the Big Bang Model 22 Ocak 2009 tarihinde Wayback Machine sitesinde .,Cosmological principle 25 Şubat 2009 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.
- ^ a b c d "Isotrope". 26 Mart 2014 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 1 Şubat 2009.
- ^ Hoyle, F. (1948). "A New Model for the Expanding Universe 23 Şubat 2008 tarihinde Wayback Machine sitesinde .". Monthly Notices of the Royal Astronomical Society 108: 372. Hoyle
- ^ Penzias, A.A.; Wilson, R.W. (1965). "A Measurement of Excess Antenna Temperature at 4080 Mc/s 26 Şubat 2008 tarihinde Wayback Machine sitesinde .". Astrophysical Journal 142: 419. doi: 10.1086/148307. Penzias/Wilson[]
- ^ Elektromanyetik tayfın, gözle görülebilen, dalga boyu 400 nm (mor) ila 750 nm (portakal rengi) arasında değişen kısmı
- ^ "Very Large Telescope". 23 Şubat 2009 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 1 Şubat 2009.
- ^ "Keck Observatory". 26 Şubat 2009 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 1 Şubat 2009.
- ^ "Subaru Telescope". 27 Şubat 2009 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 1 Şubat 2009.
- ^ Raghunathan Srianand, Patrick Petitjean & Cédric Ledoux, The microwave background temperature at the redshift of 2.33771, Nature, 408, 931 (2000), astro-ph/0012222 Voir en ligne 18 Mart 2017 tarihinde Wayback Machine sitesinde ..
- ^ After 300,000 years, nuclei began to capture electrons and form the first atoms. This cosmic microwave map reveals what the Universe was like after 380,000 years. The red and yellow areas are slightly warmer than the blue and green ones and are a sign that matter was clumping.http://www.infoplease.com/dk/science/encyclopedia/big-bang.html 12 Ağustos 2011 tarihinde Wayback Machine sitesinde . (6) When the cosmic microwave background radiation was emitted during atom formation 300,000 years after the Big Bang, its temperature was several thousand degrees and the light was in the visible part of the electromagnetic spectrum. As the Universe expanded, it cooled and the visible light first became infrared radiation then microwaves. The temperature of the Universe now is a frigid 2.725 degrees about absolute zero. (7) During the period in which atoms were forming and earlier, the Universe was opaque in the sense that light could not travel any appreciable distance. It was as though the Universe was "in a fog." At 380,000 years, recombination was essentially completed: Each proton had paired up with an electron to form a hydrogen atom. Light was liberated. The Universe cleared and the cosmic background radiation has traveled undisturbed ever since. When WMAP makes its measurements, it captures some of the radiation that has been traveling uninterrupted for almost 14 billion years. http://www.jupiterscientific.org/sciinfo/ncupdate.html 1 Aralık 2008 tarihinde Wayback Machine sitesinde . After most leptons and anti-leptons are annihilated at the end of the lepton epoch the energy of the universe is dominated by photons. These photons are still interacting frequently with charged protons, electrons and (eventually) nuclei, and continue to do so for the next 300,000 years. http://www.wikinfo.org/index.php/Timeline_of_the_Universe 22 Kasım 2008 tarihinde Wayback Machine sitesinde . http://map.gsfc.nasa.gov/media/080998/index.html 12 Ocak 2012 tarihinde Wayback Machine sitesinde .
- ^ "Arşivlenmiş kopya". 30 Ocak 2012 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 13 Mayıs 2009.
- ^ "Énergie de masse". 4 Haziran 2009 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 1 Şubat 2009.
- ^ "Baryogenesis". 17 Aralık 2008 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 1 Şubat 2009.
- ^ "équilibre thermique". 25 Eylül 2008 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 1 Şubat 2009.
- ^ La présence de ces neutrinos influe sur le taux d’expansion de l’univers (voir équations de Friedmann), et par suite sur la vitesse à laquelle l’univers se refroidit, et donc sur la durée de la nucléosynthèse, qui elle-même détermine en partie l’abondance des éléments qui sont synthétisés pendant celle-ci.
- ^ Voir par exemple (İngilizce) Leo Stodolsky, Some neutrino events of the 21st century, in Neutrino astrophysics, comptes rendus du quatrième atelier SFB-375, château de Ringberg, Allemagne, 20-24 octobre 1997, page 178-181, astro-ph/9801320 Voir en ligne 16 Kasım 2016 tarihinde Wayback Machine sitesinde ..
- ^ Si tel n’était pas le cas, un très fort rayonnement gamma serait émis du voisinage des régions où matière et antimatière coexisteraient. Un tel rayonnement n’est pas observé.
- ^ Kolb and Turner (1988), chapter 6
- ^ Guth, A.H. (1998). The Inflationary Universe: Quest for a New Theory of Cosmic Origins. Vintage Books. .
- ^ a b c "Anisotropy". 7 Ocak 2009 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 1 Şubat 2009.
- ^ "Fine-tuning". 30 Mart 2009 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 1 Şubat 2009.
- ^ "Arşivlenmiş kopya". 26 Nisan 2019 tarihinde kaynağından . Erişim tarihi: 23 Aralık 2020.
- ^ "Courbure spatiale". 22 Ocak 2007 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 1 Şubat 2009.
- ^ Örneğin Planck uzunluğu adıyla bilinen, en küçük uzunluğa yaklaşıldıkça uzay-zamanın tümsek ve çukurlukları artar ve iki nokta arasındaki uzaklık” kavramının hiçbir anlamı kalmaz.
- ^ "Flatness problem". 17 Aralık 2008 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 1 Şubat 2009.
- ^ "Magnetic monopole". 2 Şubat 2009 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 1 Şubat 2009.
- ^ Bu çözümde "scalar field” terimi yerine, aynı anlamda "inflation" (şişme, şişkinleşme) terimi kullanılmıştır.İlgili bilimsel makaleler
- ^ "Scalar field". 13 Şubat 2009 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 1 Şubat 2009.
- ^ "Modèle standard". 27 Eylül 2008 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 1 Şubat 2009.
- ^ "Weyl curvature hypothesis". 13 Eylül 2006 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 1 Şubat 2009.
- ^ Penrose, R. (1979). "Singularities and Time-Asymmetry". Hawking, S.W. (ed); Israel, W. (ed) General Relativity: An Einstein Centenary Survey: 581–638, Cambridge University Press. Penrose, R. (1989). "Difficulties with Inflationary Cosmology". Fergus, E.J. (ed) Proceedings of the 14th Texas Symposium on Relativistic Astrophysics: 249-264, New York Academy of Sciences. doi: 10.1111/j.1749-6632.1989.tb50513.x.[], 2[]
- ^ "Spectre de Harrison-Zel'dovich". 13 Eylül 2006 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 1 Şubat 2009.
- ^ "Sloan Digital Sky Survey". 17 Aralık 2008 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 1 Şubat 2009.
- ^ Keel, B.. "Dark Matter 5 Mart 2016 tarihinde Wayback Machine sitesinde .". Retrieved on 2007-05-28.
- ^ Yao, W.M., et al. (2006). "Review of Particle Physics".Journal of Physics G 33: 1–1232 26 Mart 2009 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.. doi: 10.1088/0954-3899/33/1/001[]. Chapter 22: Dark matterPDF 3 Ekim 2018 tarihinde Wayback Machine sitesinde . (152 KB).
- ^ Five-Year Wilkinson Microwave Anisotropy Probe (WMAP) Observations: Data Processing, Sky Maps, and Basic Results" 10 Nisan 2015 tarihinde Wayback Machine sitesinde . (PDF). The Astrophysical Journal. 24 Şubat 2008 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.
- ^ "Lambda-CDM model". 17 Aralık 2008 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 1 Şubat 2009.
- ^ Lemaître böylece "kuantum kozmolojisi"nin temellerini de atmış bulunuyordu
- ^ Lemaître, G. (1931). "The Evolution of the Universe: Discussion". Nature 128: 699–701. doi: 10.1038/128704a0 25 Nisan 2009 tarihinde Wayback Machine sitesinde ..
- ^ "Braneworld". 10 Haziran 2011 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 1 Şubat 2009.
- ^ "Brane". 28 Temmuz 2009 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 1 Şubat 2009.
- ^ "Ekpyrotic". 22 Ağustos 2009 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 1 Şubat 2009.
- ^ Bir örnek Georges Lemaître: el padre del big-bang 24 Ocak 2009 tarihinde Wayback Machine sitesinde ..
- ^ Hugh Ross, The Creator and the Cosmos: How Greatest Scientific Discoveries of The Century Reveal God, Colorado: NavPress, revised edition, 1995, s. 76
- ^ "Théorie de l'état quasi-stationnaire". 3 Haziran 2015 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 1 Şubat 2009.
- ^ Voir la liste 3 Ocak 2009 tarihinde Wayback Machine sitesinde . des publications sur le sujet.
- ^ Voir par exemple l’ensemble des articles de cosmologie basés sur les résultats de COBE 1[], WMAP 2[]3[], ou SDSS 4[]5[]6[]7[]
- ^ Pioneer anomalisi hariç tutulursa
- ^ "Critical density". 7 Şubat 2009 tarihinde kaynağından . Erişim tarihi: 1 Şubat 2009.
- ^ "Big Crunch". 21 Aralık 2008 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 1 Şubat 2009.
- ^ Kolb and Turner (1988), chapter 3
- ^ "Big Freeze". 8 Şubat 2009 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 1 Şubat 2009.
- ^ Caldwell, R.R; Kamionkowski, M.; Weinberg, N.N. (2003). "Phantom Energy and Cosmic Doomsday". Physical Review Letters 13 Nisan 2009 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi. 91: 071301. doi:10.1103/PhysRevLett.91.071301.[] arΧiv:arΧiv.
- ^ "Big Rip". 19 Ocak 2009 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 1 Şubat 2009.
- ^ Hawking, S.W. (1973). The Large Scale Structure of Space-Time. Cambridge (UK): Cambridge University Press. .
- ^ Hartle 3 Ekim 2008 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi., J.H.; Hawking 24 Şubat 2009 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi., S.W. (1983). "Wave Function of the Universe". Physical Review D 28: 2960 6 Mayıs 2011 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.. doi:10.1088/1126-6708/2005/09/063[].
- ^ Langlois, D. (2002). Brane Cosmology: An Introduction. arΧiv:hep-th/0209261 28 Temmuz 2013 tarihinde Wayback Machine sitesinde ..
- ^ Linde, A. (2002). Inflationary Theory versus Ekpyrotic/Cyclic Scenario. arΧiv:hep-th/0205259 28 Temmuz 2013 tarihinde Wayback Machine sitesinde ..
- ^ Than, K. (2006). "Recycled Universe: Theory Could Solve Cosmic Mystery 24 Aralık 2010 tarihinde Wayback Machine sitesinde .". Space.com. 24 Şubat 2009 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.
- ^ Kennedy, B.K. (2007). "Retrieved on 3 July 2007 What Happened Before the Big Bang?[]". Retrieved on 2007-07-03. []
- ^ Linde, A. (1986). "Eternal Chaotic Inflation". Modern Physics Letters A1: 81.
- ^ Linde, A. (1986). "Eternally Existing Self-Reproducing Chaotic Inflationary Universe". Physics Letters B175: 395–400.
- ^ Kragh, H. (1996). Cosmology and Controversy. Princeton (NJ): Princeton University Press. .
Yararlanılan kaynaklar
- Belušević, Radoje (2008). Relativity, Astrophysics and Cosmology. 1. Weinheim: Wiley-VCH. ISBN . OCLC 876678499.
- Block, David L.; Puerari, Ivânio; Stockton, Alan; Ferreira, DeWet, (Ed.) (2000). Toward a New Millennium in Galaxy Morphology: Proceedings of an International Conference 'Toward a New Millennium in Galaxy Morphology: from z=0 to the Lyman Break, held at the Eskom Conference Centre, Midrand, South Africa, September 13-18, 1999. Dordrecht: Kluwer Academic Publishers. doi:10.1007/978-94-011-4114-7. ISBN . LCCN 00042415. OCLC 851369444. "Reprinted from Astrophysics and Space Science Volumes 269-270, Nos. 1-4, 1999".
- Block, David L. (2012). "Georges Lemaître and Stigler's Law of Eponymy". Holder, Rodney D.; Mitton, Simon (Ed.). Georges Lemaître: Life, Science and Legacy. Astrophysics and Space Science Library. 395. Heidelberg; New York: Springer. ss. 89-96. arXiv:1106.3928v2 $2. Bibcode:2012ASSL..395...89B. doi:10.1007/978-3-642-32254-9_8. ISBN . LCCN 2012956159. OCLC 839779611.
- Carroll, Sean M. (n.d.). "Why Is There Something, Rather Than Nothing?". Knox, Eleanor; Wilson, Alastair (Ed.). Routledge Companion to the Philosophy of Physics. Londra: Routledge. arXiv:1802.02231v2 $2. Bibcode:2018arXiv180202231C.
- Chow, Tai L. (2008). Gravity, Black Holes, and the Very Early Universe: An Introduction to General Relativity and Cosmology. New York: Springer. ISBN . LCCN 2007936678. OCLC 798281050.
- Christianson, Gale E. (1995). Edwin Hubble: Mariner of the Nebulae. New York: Farrar, Straus and Giroux. ISBN . LCCN 94045995. OCLC 461940674.
- Croswell, Ken (1995). Alchemy of the Heavens: Searching for Meaning in the Milky Way. Illustrations by Philippe Van (1. Anchor Books bas.). New York: Anchor Books. ISBN . LCCN 94030452. OCLC 1100389944.
- d'Inverno, Ray (1992). Introducing Einstein's Relativity. Oxford, İngiltere; New York: Clarendon Press; Oxford University Press. ISBN . LCCN 91024894. OCLC 554124256.
- Drees, William B. (1990). Beyond the Big Bang: Quantum Cosmologies and God. La Salle, IL: Open Court Publishing Company. ISBN . LCCN 90038498. OCLC 1088758264.
- Farrell, John (2005). The Day Without Yesterday: Lemaître, Einstein, and the Birth of Modern Cosmology. New York: Thunder's Mouth Press. ISBN . LCCN 2006272995. OCLC 61672162.
- Frame, Tom (2009). Losing My Religion: Unbelief in Australia. Sidney: UNSW Press. ISBN . OCLC 782015652.
- Gibbons, Gary W.; Shellard, E.P.S.; Rankin, Stuart John, (Ed.) (2003). The Future of Theoretical Physics and Cosmology: Celebrating Stephen Hawking's 60th Birthday. Cambridge, İngiltere; New York: Cambridge University Press. ISBN . LCCN 2002041704. OCLC 1088190774.
- Guth, Alan H. (1998) [İlk olarak 1997'de yayınlandı]. The Inflationary Universe: Quest for a New Theory of Cosmic Origins. Alan Lightman'ın Önsözü. Londra: Vintage Books. ISBN . LCCN 96046117. OCLC 919672203.
- Harris, James F. (2002). Analytic Philosophy of Religion. Handbook of Contemporary Philosophy of Religion. 3. Dordrecht: Kluwer Academic Publishers. ISBN . LCCN 2002071095. OCLC 237734029.
- Harrison, Peter, (Ed.) (2010). The Cambridge Companion to Science and Religion. Cambridge Companions to Religion. Cambridge, İngiltere; New York: Cambridge University Press. ISBN . LCCN 2010016793. OCLC 972341489.
- Hawking, Stephen W.; Ellis, George F. R. (1973). The Large-Scale Structure of Space-Time. Cambridge, İngiltere: Cambridge University Press. ISBN . LCCN 72093671. OCLC 1120809270.
- Hawking, Stephen W. (1988). A Brief History of Time: From the Big Bang to Black Holes. Carl Sagan tarafından sunulan giriş; Ron Miller'ın çizimleri. New York: Bantam Dell Publishing Group. ISBN . LCCN 87033333. OCLC 39256652.
- Hawking, Stephen W.; Israel, Werner, (Ed.) (2010) [İlk olarak 1979'da yayınlandı]. General Relativity: An Einstein Centenary Survey. Cambridge, İngiltere: Cambridge University Press. ISBN . LCCN 78062112. OCLC 759923541.
- Kolb, Edward; Turner, Michael, (Ed.) (1988). The Early Universe. Frontiers in Physics. 70. Redwood City, CA: Addison-Wesley. ISBN . LCCN 87037440. OCLC 488800074.
- Kragh, Helge (1996). Cosmology and Controversy: The Historical Development of Two Theories of the Universe. Princeton, NJ: Princeton University Press. ISBN . LCCN 96005612. OCLC 906709898.
- Krauss, Lawrence M. (2012). A Universe From Nothing: Why there is Something Rather than Nothing. Richard Dawkins'in Son Sözü (1. Free Press ciltli bas.). New York: Free Press. ISBN . LCCN 2011032519. OCLC 709673181.
- Livio, Mario (2000). The Accelerating Universe: Infinite Expansion, the Cosmological Constant, and the Beauty of the Cosmos (Tom Parks'tan sesli kitap performansı, Brilliance Audio). Allan Sandage'nin Önsözü. New York: John Wiley & Sons. ISBN . LCCN 99022278. OCLC 226086793.
- Manly, Steven L. (2011). Brandon, Jodi (Ed.). Visions of the Multiverse. Pompton Plains, NJ: New Page Books. ISBN . LCCN 2010052741. OCLC 609531953.
- Martínez-Delgado, David, (Ed.) (2013). Local Group Cosmology. Cambridge, İngiltere: Cambridge University Press. ISBN . LCCN 2013012345. OCLC 875920635. "17-18 Kasım 2008 tarihlerinde İspanya, Tenerife'de düzenlenen XX Kanarya Adaları Astrofizik Kış Okulu'nda sunulan dersler."
- Milne, Edward Arthur (1935). Relativity, Gravitation and World-Structure. The International Series of Monographs on Physics. Oxford, İngiltere; Londra: Clarendon Press; Oxford University Press. LCCN 35019093. OCLC 1319934.
- Mitton, Simon (2011). Fred Hoyle: A Life in Science. Cambridge, İngiltere; New York: Cambridge University Press. ISBN . LCCN 2011293530. OCLC 774201415.
- Olive, K.A.; ve diğerleri. (Particle Data Group) (2014). "Review of Particle Physics" (PDF). Chinese Physics C. 38 (9). ss. 1-708. arXiv:1412.1408 $2. Bibcode:2014ChPhC..38i0001O. doi:10.1088/1674-1137/38/9/090001. (PMID) 10020536. 30 Ocak 2017 tarihinde kaynağından (PDF). Erişim tarihi: 13 Aralık 2019.
- Partridge, R. Bruce (1995). 3K: The Cosmic Microwave Background Radiation. Cambridge Astrophysics Series. 25 (resimli bas.). Cambridge, İngiltere: Cambridge University Press. ISBN . LCCN 94014980. OCLC 1123849709.
- Peacock, John A. (1999). Cosmological Physics. Cambridge Astrophysics Series. Cambridge, İngiltere; New York: Cambridge University Press. ISBN . LCCN 98029460. OCLC 60157380.
- Penrose, Roger (1989). "Difficulties with Inflationary Cosmology". Fenyves, Ervin J. (Ed.). Fourteenth Texas Symposium on Relativistic Astrophysics. Annals of the New York Academy of Sciences. 571. New York: New York Bilimler Akademisi. ss. 249-264. Bibcode:1989NYASA.571..249P. doi:10.1111/j.1749-6632.1989.tb50513.x. ISBN . ISSN 0077-8923. LCCN 89014030. OCLC 318253659. "Sempozyum Dallas, Teksas'ta yapıldı, 11-16 Aralık 1988."
- Penrose, Roger (2007) [Orijinal yayın: Londra: Jonathan Cape, 2004]. The Road to Reality (1. Vintage Books bas.). New York: Vintage Books. ISBN . LCCN 2008274126. OCLC 920157277. Kitabın 2004 baskısına İnternet Arşivi'nden ulaşılabilir.. 20 Aralık 2019 tarihinde erişilmiştir.
- Roos, Matts (2012) [Bölüm orijinal olarak 2008'de yayınlandı]. "Expansion of the Universe - Standard Big Bang Model". Engvold, Oddbjørn; Stabell, Rolf; Czerny, Bozena; Lattanzio, John (Ed.). Astronomy and Astrophysics. Encyclopedia of Life Support Systems. II. Ramsey, Man Adası: UNESCO, Eolss Publishers Co. Ltd. ile ortaklaşa. arXiv:0802.2005 $2. Bibcode:2008arXiv0802.2005R. ISBN . OCLC 691095693.
- Ryden, Barbara Sue (2003). Introduction to Cosmology. San Francisco: Addison-Wesley. ISBN . LCCN 2002013176. OCLC 1087978842.
- Silk, Joseph (2009). Horizons of Cosmology: Exploring Worlds Seen and Unseen. Templeton Science and Religion Series. Conshohocken, PA: Templeton Press. ISBN . LCCN 2009010014. OCLC 818734366.
- Singh, Simon (2004). Big Bang: The Origin of the Universe (1. U.S. bas.). New York: Fourth Estate. Bibcode:2004biba.book.....S. ISBN . LCCN 2004056306. OCLC 475508230.
- Tanabashi, M.; ve diğerleri. (Particle Data Group) (2018). "Review of Particle Physics". Physical Review D. 98 (3). ss. 1-708. Bibcode:2018PhRvD..98c0001T. doi:10.1103/PhysRevD.98.030001. (PMID) 10020536.
- Tolman, Richard C. (1934). Relativity, Thermodynamics and Cosmology. The International Series of Monographs on Physics. Oxford, İngiltere; Londra: Clarendon Press; Oxford University Press. ISBN . LCCN 34032023. OCLC 919976.
- Woolfson, Michael (2013). Time, Space, Stars & Man: The Story of Big Bang (2. bas.). Londra: Imperial College Press. ISBN . LCCN 2013371163. OCLC 835115510.
- Wright, Edward L. (2004). "Theoretical Overview of Cosmic Microwave Background Anisotropy". Freedman, Wendy L. (Ed.). Measuring and Modeling the Universe. Carnegie Observatories Astrophysics Series. 2. Cambridge, İngiltere: Cambridge University Press. s. 291. arXiv:astro-ph/0305591 $2. Bibcode:2004mmu..symp..291W. ISBN . LCCN 2005277053. OCLC 937330165.
- Yao, W.-M.; ve diğerleri. (Particle Data Group) (2006). "Review of Particle Physics" (PDF). Journal of Physics G: Nuclear and Particle Physics. 33 (1). ss. 1-1232. Bibcode:2006JPhG...33....1Y. doi:10.1088/0954-3899/33/1/001. 12 Şubat 2017 tarihinde kaynağından (PDF). Erişim tarihi: 16 Aralık 2019.
Dış bağlantılar
- WMAP Big Bang Cosmology 22 Ocak 2009 tarihinde Wayback Machine sitesinde .
- Big Bang 6 Şubat 2009 tarihinde Wayback Machine sitesinde .
- big bang theory 31 Ocak 2009 tarihinde Wayback Machine sitesinde .
- at the Open Directory Project 16 Mart 2011 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.
- Dossier Sagascience du Centre national de la recherche scientifique : *Big bang 15 Şubat 2009 tarihinde Wayback Machine sitesinde .
- Vidéo-conférence sur le thème : « Le Big Bang » (intervention de Marc Lachièze-Rey)
- Ned Wright’s Cosmology Tutorial24 Ağustos 2011 tarihinde Wayback Machine sitesinde ., initiation à la cosmologie, sur le site professionnel d’Edward L. Wright. Il existe un lien vers une version française.
- Présentation de l'ouvrage « L'invention du big bang »27 Temmuz 2012 tarihinde Wayback Machine sitesinde . par son auteur Jean-Pierre Luminet
wikipedia, wiki, viki, vikipedia, oku, kitap, kütüphane, kütübhane, ara, ara bul, bul, herşey, ne arasanız burada,hikayeler, makale, kitaplar, öğren, wiki, bilgi, tarih, yukle, izle, telefon için, turk, türk, türkçe, turkce, nasıl yapılır, ne demek, nasıl, yapmak, yapılır, indir, ücretsiz, ücretsiz indir, bedava, bedava indir, mp3, video, mp4, 3gp, jpg, jpeg, gif, png, resim, müzik, şarkı, film, film, oyun, oyunlar, mobil, cep telefonu, telefon, android, ios, apple, samsung, iphone, xiomi, xiaomi, redmi, honor, oppo, nokia, sonya, mi, pc, web, computer, bilgisayar
Bu maddede kaynak listesi bulunmasina karsin metin ici kaynaklarin yetersizligi nedeniyle bazi bilgilerin hangi kaynaktan alindigi belirsizdir Lutfen kaynaklari uygun bicimde metin icine yerlestirerek maddenin gelistirilmesine yardimci olun Temmuz 2022 Bu sablonun nasil ve ne zaman kaldirilmasi gerektigini ogrenin Buyuk patlama Ingilizce Big Bang evrenin en eski 13 8 milyar yil once tekillik noktasi denilen bir noktadan itibaren genisledigini varsayan evrenin evrimi kurami ve genis sekilde kabul gorenkozmolojik modeldir Ilk kez 1920 li yillarda Rus kozmolog ve matematikci Alexander Friedmann ve Belcikali fizikci papaz Georges Lemaitre tarafindan ortaya atilan bu teori cesitli kanitlarla desteklendiginden bilim insanlari arasinda ozellikle fizikciler arasinda genis olcude kabul gormustur Evrenin olusumu ve genislemesi Big Bang modeline gore gunumuzdeki evren 13 5 milyar yildan biraz daha fazla zaman once son derece yogun ve sicak bir halden ortaya cikmis olup gunumuzde genislemeye devam etmektedir Galaksiler iceren uzay metrik olarak genislemektedir Teorinin temel fikri halen genislemeye devam eden evrenin gecmisteki belirli bir zamanda sicak ve yogun bir noktadan yani tekillik noktasindan itibaren genislemis oldugudur Georges Lemaitre in onceleri ilk atom hipotezi olarak adlandirdigi bu varsayim gunumuzde buyuk patlama teorisi adiyla yerlesmis durumdadir Modelin iskeleti Einstein in genel gorelilik kuramina dayanmakta olup ilk Big Bang modeli Alexander Friedmann tarafindan hazirlanmistir Model daha sonra George Gamow ve calisma arkadaslari tarafindan savunulmus ve ilk nukleosentez olayi eklenmek suretiyle gelistirilerek sunulmustur 1929 da Edwin Hubble in uzak galaksilerdeki galaksilerin isigindaki nispi kirmiziya kaymayi kesfinden sonra bu gozlemi cok uzak galaksilerin ve galaksi kumelerinin konumumuza oranla bir gorunur hiz a sahip olduklarini ortaya koyan bir kanit olarak ele alindi Bunlardan en yuksek gorunur hiz la hareket edenler en uzak olanlaridir Galaksi kumeleri arasindaki uzaklik gitgide artmakta olduguna gore bunlarin hepsinin gecmiste bir arada olmalari gerekmektedir Big Bang modeline gore evren genislemeden onceki bu ilk durumundayken asiri derecede yogun ve sicak bir halde bulunuyordu Bu ilk hale benzer kosullarda uretilen parcacik hizlandirici larla yapilan deney sonuclari teoriyi dogrulamaktadir Fakat bu hizlandiricilar simdiye dek yalnizca laboratuvar ortamindaki yuksek enerji sistemlerinde denenebilmistir Evrenin genislemesi olgusu bir yana birakilirsa Big Bang teorisinin ilk genisleme anina iliskin bir bulgu olmaksizin bu ilk hale herhangi bir kesin aciklama getirmesi mumkun degildir Kozmozdaki hafif elementlerin gunumuzde gozlemledigimiz bollugu Big Bang teorisince kabul edilen ilk nukleosentez sonuclarina uygun olarak evrenin ilk hizli genisleme ve soguma dakikalarindaki nukleer sureclerde hafif elementlerin olusmus oldugu tahminleriyle ortusmektedir Hidrojen ve helyumun evrendeki orani yapilan teorik hesaplamalara gore Big Bang den arda kalmasi gereken hidrojen ve helyum oraniyla uyusmaktadir Evrenin bir baslangici olmasaydi evrendeki hidrojenin tumuyle yanarak helyuma donusmus olmasi gerekirdi Bu ilk dakikalarda soguyan evren bazi cekirdeklerin olusmasina imkan saglamis olmaliydi Belirli miktarlarda hidrojen helyum ve lityum olusmustu Big Bang terimi ilk kez Ingiliz fizikci Fred Hoyle tarafindan 1949 da Esyanin Tabiati adli bir radyo BBC programindaki konusmasi sirasinda kullanilmistir Hoyle hafif elementlerin bazi agir elementleri nasil meydana getirebilecekleri konusunda katkilari olmus bir bilim insanidir Bilim insanlarinin cogu evrenin baslangicinda bir Big Bang olayinin cereyan etmis olduguna ancak 1964 1965 te evrenin sicak ve yogun doneminin kaniti olarak kabul edilen kozmik mikrodalga arka plan isimasi nin ya da Georges Lemaitre in kullandigi terimlerle Big Bang in soluk isikli yankisi nin kesfinden sonra ikna oldular GirisBig Bang modeli temelde iki kabule dayanir Albert Einstein in genel gorelilik kurami ve kozmolojik prensip Genel gorelilik kurami tum cisimlerin cekimsel etkilesimini hatasiz olarak aciklar Albert Einstein tarafindan 1915 te genel goreliligin kesfi evrenin asamali evrimi genel gorelilikle tanimlandigindan evreni bir fiziksel sistem gibi butunlugu icinde tanimlamayi mumkun kilan modern kozmolojinin baslangici sayilir Einstein ayni zamanda uzayi butunlugu icinde tanimlamada genel gorelilikten dogan bir cozumu Einstein evreni onermesiyle genel goreliligi bu yolda kullanan ilk kisi olmustur Bu model o donemde Einstein in gozupek girisimiyle yeni bir kavramin dogmasini saglamisti Kozmolojik prensip Kozmolojik prensibe gore insanoglu evrende ayricalikli bir konuma sahip degildir evren homojen ve izotroptur Yani insanin baktigi yer ve yon neresi olursa olsun evren uzay mekan bakimindan homojendir daha acik bir deyisle evrenin genel gorunumu gozlemcinin konumuna ve baktigi yone bagli degildir Bu o donem icin cok curetkar bir hipotez sayilirdi cunku henuz sonradan Buyuk Tartisma adi verilen Samanyolu disinda cisimler olup olmadigi tartismasinin surdugu o donemde hicbir inandirici gozlem Samanyolu disindaki cisimlerin varligini dogrulama imkanini saglayamiyordu Kozmolojik prensip evrenin makro ozelliklerini aciklamakla birlikte evrenin siniri olmadigini bu nedenle Big Bang in boslukta belirli bir noktada degil ayni anda tum bosluk boyunca gerceklestigini ima eder Makro olcekte evren homojen ve izotroptur Bu iki kabul evrenin Planck zamanindan sonraki tarihini hesaplamayi mumkun kilmistir Bilim insanlari halen Planck zamani ndan once gerceklesen cok onemli olaylari saptamaya calismaktadir Einstein 1915 yilinda ortaya attigi genel gorelilik kuramiyla yaptigi hesaplamalarda evrenin duragan olamayacagi sonucunu cikarmisti Fakat o donemlerde genel kabul evrenin statik oldugu yonundeydi bu yuzden Einstein vardigi sonucu duzeltmek uzere denklemlerine kozmolojik sabite etkenini ekledi Boylece Einstein kozmolojik prensibe ustu kapali bicimde gunumuzde dogrulanma derecesi acikca azalmis gorunen bir baska hipotez ekledi bu evrenin statik oldugu yani zamanla evrim gecirmedigi hipoteziydi Bu da kendisini denklemlerine kozmolojik sabit terimini eklemek suretiyle ilk cozumunu degistirme yoluna goturdu Fakat gelecekteki gelismeler yanilmis oldugunu ortaya koyacakti Ornegin 1920 lerde Edwin Hubble gunumuzde galaksi dedigimiz bazi nebuloz lerin galaksimiz disinda olduklarini ayrica onlarin galaksimizden uzaklastiklarini ve uzaklasma hizlarinin galaksimize uzakliklariyla orantili oldugunu Hubble Yasasi ya da Hubble Sabiti kesfetti Bu kesiften beri Einstein in statik evren hipotezi ni dogrulayacak hicbir veriye rastlanmamistir Zaten Hubble in bu kesfinden daha once Willem de Sitter Georges Lemaitre ve Alexandre Friedmann gibi bircok fizikci bir evren genislemesi ni tanimlayan baska genel gorelilik cozumleri bulmus bulunuyorlardi Onlarin ortaya koymus olduklari modeller evrenin genislemesi kesfedilir kesfedilmez derhal kabul edildiler Boylece milyarlaca yildir genisleme halinde olan bir evren tanimlanmisti Big Bang ve karsisindaki duragan hal teorisiEvrenin genislediginin kesfi evrenin statik olmadigini ortaya koymakla birlikte maddenin sakinimi yasasi ni goz onunde bulunduran ve bulundurmayan bircok farkli gorusun ortaya atilmasina imkan vermisti Bu goruslerden baslangicta maddenin yaratilisinin soz konusu oldugunu varsayan gorus ilk zamanlar en populer olaniydi Bu basaridaki sebeplerden biri duragan hal sabit durum teorisi denilen bu modelde evrenin sonsuz kabul edilmesiydi Fred Hoyle tarafindan ortaya atilan duragan hal teorisi ne gore evrenin yasi ile bir gok cisminin yasi arasinda bir celiski olamazdi Buna karsilik Big Bang hipotezinde evrenin genisleme oranindan yola cikilarak hesaplanabilecek belirli bir yasi vardi 1940 li yillarda evrenin genisleme orani hakkindaki tahminler bir hayli abartiliydi bu da evrenin yasi hakkindaki tahminlerin gercegin bir hayli altinda olarak yapilmasina neden olmustu Oyle ki Dunya nin yasini belirleyen farkli tarihlendirme yontemlerinin bildirdigi degerlere gore Dunya evrenden daha yasli kaliyordu Bu onceleri Big Bang tipi modellerin cesitli gozlemler karsisinda icine dustugu gucluklerden yalnizca biriydi Fakat bu tur guclukler evrenin genisleme oraninin kesin bicimde belirlenmesiyle tarihe karistilar Gozlemsel kanitlarBuyuk Patlama nin bilim insanlarinca anlasilabilmesi amaciyla veri toplayan WMAP uydusunun bir sanatci tarafindan tasviri Sonradan iki kesin gozlemsel kanit Big Bang modellerine tumuyle hak verdi Evren tarihinin sicak devrinin kalintisi denilebilecek enerji isimasi mikrodalga sahasi olan kozmik mikrodalga arka plan isimasi in kesfi ve hafif elementlerin salinmasinin olculmesi yani ilk sicak evre sirasinda olusmus hidrojen helyum lityumun farkli izotoplarinin birakilmasinin olculmesi Bu iki gozlem 20 yy in ikinci yarisinin baslarinda gerceklesti ve Big Bang i kozmolojide kesin bicimde gozlemlenebilir evreni tanimlayan model olarak yerlestirdi Bu modelin kozmolojik gozlemlerle hemen hemen mukemmel bicimde ortusmesinin yani sira modeli dogrulayan baska kanitlar da ortaya koyulmaya baslandi Galaktik kumelerin gozlemi ve kozmik arka plan sogumasi nin olculmesi birkac milyar yil oncesiyle gunumuzdeki isi farkinin olculebilmesi Kozmik arka plan Kozmik mikrodalga arka plan isimasi Genisleme dogal olarak bize evrenin gecmiste daha yogun oldugunu bildirmektedir Evrenin gecmiste daha sicak olmasi olasiligindan ilk kez 1934 te Georges Lemaitre in soz etmis oldugu goruluyor fakat bunun gercek anlamda arastirilmasina ancak 1940 li yillardan itibaren baslanmistir Uzak astrofiziksel cisimlerin isimasindaki kirmiziya kaymaya benzer bir tarzda evrenin genisleme olayiyla enerji kaybeden bir isimayla dolu olmasi gerektigi konusundaki ilk dusunceler George Gamow dan gelmistir Gamow aslinda ilksel evrendeki guclu yogunluklarin atomlar arasinda bir termik dengenin kurulmasina ve ardindan bu atomlarca birakilan bir isimanin varligina imkan saglamis olmasi gerektigini anlamisti Gamow 1940 li yillarda Lemaitre in hesaplamalarini gelistirdi ve Big Bang e bagli olarak bir tez ortaya atti Big Bang den arta kalan belirli oranda bir isimanin var olmasi gerekiyordu Ayrica bu isima evrenin her yaninda esit olmaliydi Bu isimanin evrenin yogunlugu oraninda bir yogunlukta olmasi ve dolayisiyla bu isimanin yogunlugu artik son derece azalmis olsa da halen mevcut olmasi gerekiyordu Gamow Ralph Alpher ve Robert C Herman la birlikte evrenin yasindan maddenin yogunlugundan ve helyumun salinmasindan yola cikilarak bu isimanin gunumuzdeki isisinin hesaplanabilecegini anlayan ilk kisi oldu Bu isimaya gunumuzde fosil isima diyenler de bulunmakla birlikte genellikle kozmik mikrodalga arka plan ya da kozmolojik mikrodalga artalan isimasi denir Bu isima Gamow un ongorulerine uygun olarak dusuk isidaki bir karanlik cisim isimasina 2 7 K denktir Biraz rastlanti sonucu olan bu kesfi Arno Allan Penzias ve Robert Woodrow Wilson a borcluyuz 1960 larda New Jersey deki Bell Laboratuvari ndan Arno Penzias ve Robert Woodrow Wilson Samanyolu nun dis kisimlarindan gelen belirsiz radyo dalgalarini olcmeye calisiyorlardi Fakat bunun yerine gokyuzunun her tarafindan gelen bir radyasyon saptadilar Bu isima ya da isinimin butun yonlerdeki parlakligi ayni idi ve yaklasik 3 K sicakliginda bir ortamdan geldigi anlasiliyordu 1978 de bu buluslari icin Nobel Fizik Odulu sahibi olan Penzias ve Wilson ilginctir ki ileride Fred Hoyle gibi Big Bang teorisine muhalif olan bilim insanlari safina katilacaklardi 1965 te kesfedilen kozmik arka plan Big Bang in en acik kanitlarindan biridir Bu kesiften sonra kozmik arka plan dalgalanmalari COBE 1992 ve WMAP 2003 uzay uydularinca incelenmektedir Bir kara cisim isimasinin varligi Big Bang modeli cercevesinde kolayca aciklanabilmektedir Gecmiste evren sicakti ve yogun bir isimaya maruz kaliyordu Gecmisin cok yuksek yogunluktaki bu evreninde madde ve isima arasinda cok cesitli etkilesimler olmaktaydi Bunun sonucunda isima termalize olmustur yani elektromanyetik tayfi bir kara cisim in elektromanyetik tayfidir Buna karsilik duragan hal teorisi nde boyle bir isimanin varligi hemen hemen dogrulanamaz durumdadir Az sayidaki bazi savunuculari aksini belirtmekteyse de Dusuk isidaki ve az enerjetik bir isimaya denk olmakla birlikte kozmik arka plan yani kozmik mikrodalga arka plan isimasi hic de evrenin en buyuk elektromanyetik enerji bicimi olarak gorunmuyor Enerjinin yaklasik 96 si soz konusu isimadaki fotonlar biciminde mevcutken kalan 4 u gorunur tayf taki yildizlarin isinimindan ve galaksilerdeki soguk gazdan kaynaklanmaktadir kizilotesi halde Bu diger iki kaynak kuskusuz daha enerjetik fakat daha az sayida fotonlar yaymaktadir Duragan hal teorisi nde kozmik arka plan in varligi mikroskobik demir parcaciklarinin birakilmasiyla olustugu varsayilan yildizsal isimanin termalizasyonunun bir sonucu oldugu varsayilir Fakat bu model gozlemsel verilerle celiski halindedir Ayrica bu takdirde kozmik arka plan bir karanlik cisim olarak da aciklanamaz Sonuc olarak denilebilir ki kozmik arka planin kesfi tarihsel olarak Big Bang in kesinlestirici kaniti olmustur Ilk nukleosentez Guclu nukleer kuvvetin kesfinden ve bunun yildizlarin enerji kaynagi oldugunun anlasilmasindan itibaren evrende cesitli kimyasal elementlerin salinmasini aciklama meselesi ortaya cikti 1950 li yillar civarinda bu salinma birbiriyle rekabet halindeki iki farkli gorusun onerdigi iki farkli surecle aciklanmaya calisiliyordu Yildizsal nukleosentez Baslangictaki ilk nukleosentez Duragan hal teorisi taraftarlari zaman boyunca surekli olarak hidrojenden uretilmis oldugu ve bunun azar azar helyuma ve daha sonra da yildizlarin kalbindeki en agir elementlere donusmus oldugu gorusundeydiler Gerek helyumun gerekse agir elementlerin bolunmesi zaman boyunca surekliligini koruyordu cunku helyumun orani nukleosentez olgusuyla artarken hidrojenin uretilmesi olgusuyla da oran olarak azalir gibi gorunuyordu Buna karsilik Big Bang taraftarlari helyumdan uranyuma kadar tum elementlerin baslangictaki evrenin sicak evresi sirasinda uretilmis olduklari gorusundeydiler Guncel tez her iki hipoteze de dayanir Buna gore helyum ve lityum gercekten baslangictaki ilk nukleosentez sirasinda uretilmislerdi Bunun baslica kaniti hafif denilen elementlerin hidrojen helyum lityum salinmasinin uzak kuasar lardaki incelenmesinden gelmektedir Big Bang modeline gore bunlarin nispi salinmalari ilk nukleosentezden beri surekliligini koruyan tek bir parametreye sikica baglidir bu da fotonlarin yogunlugunun baryonlarin yogunluguyla iliskisindedir Diger yontemlerle de olculebilen bu tek parametreden hareketle helyumun He izotoplarinin ve lityumun Li izotopunun salinmasi aciklanabilir Ayni zamanda yakin galaksilerin icinde helyumun bolunmesinde bir artis gozlemlenmektedir ki bu yildizlarca sentezlenen elementler yoluyla yildizlar arasi ortam in tedrici gelisiminin bir isareti olarak kabul edilebilir Galaksilerin evrimi Hubble Uzay Teleskobu tarafindan edinilen uzayin Hubble ultra derin alan Hubble Ultra Deep Field resmi Galaksileri evrenin daha genc daha yogun ve daha sicak oldugu eski bir cagdaki haliyle gostermektedir Fornax Takimyildizi nin kucuk bir bolgesinden Hubble Uzay Teleskopu ile 24 Eylul 2003 ten 16 Ocak 2004 e kadar olan bir donemde toplanan verilerin bir araya getirilmesiyle olusturulmus resimdir Big Bang modeli homojen olan evrenin gecmiste bugunkune nazaran daha da homojen bir yapida oldugunu varsayar Kaniti yayilan kozmik arka planin gozlemi yoluyla saglanmistir Kozmik arka plan isimasi olaganustu bir izotropi gosterir Bu durumda astrofiziksel yapilar galaksiler galaksi kumeleri Big Bang in ilk doneminde mevcut degillerdi sonradan yavas yavas olusmus olmaliydilar Olusumlarinin kokenindeki surec James Jeans in 1902 deki calismalarindan itibaren bilinmektedir bu surec Jeans Kararsizligi adiyla bilinir Su halde Big Bang modeline gore gunumuzde gozlemledigimiz galaksiler sonradan olusmuslardi ve gecmisteki bu ilk galaksiler yakin cevremizde gozlemledigimiz komsu galaksilere pek benzemiyorlardi Isik hizi muthis bir hiz olmakla birlikte belirli bir hiz oldugundan gecmiste evrenin neye benzedigini anlamak icin uzaktaki gok cisimlerine bakmamiz yeterlidir Ornegin gezegenimize bir milyar isik yili uzakliktaki bir gok cismini gozlemlememiz o cisimden Dunya ya gelen isigin kaynagindan bir milyar yil once yola ciktigi gozonunde bulundurulursa ayni zamanda o cismin bir milyar yil onceki durumunu gormemiz demektir Hubble Yasasi na gore kirmiziya kayma ozelligi gosteren uzak galaksilerin gozlemi gercekten ilk galaksilerin sonrakilerden yeterince farkli olduklarini gostermektedir O zamanlarda galaksiler arasi etkilesimler daha fazlaydi az sayidaki dev galaksiler galaksiler arasinda birlesme olaylarindan sonra ortaya cikmislardir Ayni sekilde spiral eliptik ve duzensiz galaksi lerin sinifsal olusumlari da zaman boyunca degisimlerle ortaya cikmistir Uzak galaksilere iliskin tum bu gozlemler nispeten titiz calismalarla yapilmistir cunku uzak galaksiler uzakliklarindan dolayi az isikli olduklarindan iyi gozlemlenebilmeleri hassas ve mukemmel gozlem araclarini gerektirmektedir 1990 da Hubble Uzay Teleskobu nun ve ardindan VLT Keck ve Subaru gibi buyuk gozlemevlerinin hizmete girmeleriyle buyuk kirmiziya kayma galaksilerinin gozlemi bizlere galaksilerin olusumu ve evrimi modelleri nin ongordugu galaksi kumelerinin evrim fenomenlerini dogrulama olanagi vermektedir Ilk jenerasyonda yer alan yildiz ve galaksilerin incelenmesi 21 yy in basinda astronomik arastirmanin temel konularindan biri haline gelmistir Buyuk kirmiziya kayma da kozmik arka planin sicaklik olcumu 2000 yilinin Aralik ayinda Raghunathan Srianand Patrick Petitjean ve Cedric Ledoux 2 57 derecesinde kirmiziya kaymada bulunan PKS 1232 0815 arka plan kuasar inca yayinlanan isimanin emildigini gozlemledikleri bir yildizlararasi bulut taki kozmik arka plan in sicakligini olcmeyi basardilar Tayf cizgilerinin incelenmesi bulutun kimyasal bilesiminin anlasilmasina imkan sagladigi gibi bulutta mevcut cesitli atom ya da iyonlarin farkli enerji duzeyleri arasindaki gecislere denk dusen cizgilerin saptanmasi isisinin anlasilmasina da imkan saglayabilecekti Bu bulutun ayirt etme gucu cok yuksek olan bir spektrometre Very Large Telescope un UVES spektrometresi ile saptanan kimyasal ozellikleri ilk kez kozmik arka plan isimasi nin sicakliginin ayirt edilebilmesine imkan sagladi Srianand Petitjean ve Ledoux kozmik arka plan isimasinin isisinin 6 ile 14 K Kelvin arasinda oldugunu saptadilar yani bulutun 2 33 771 derecesinde kirmiziya kaymada bulundugu goz onune alinirsa Big Bang in ongordugu 9 1 K tahmini ile uyum halindeydi Kesifleri Britanya nin bilimsel dergilerinden Nature da yayimlandi Big Bang in kronolojisiBig Bang in kronolojik asamalari tersten yani gunumuzden gecmise dogru soyle aciklanir Big Bang in ilk doneminden gunumuze kadar evrenin genislemesinin bir diyagrami WMAP uydusu verileriyle 2006 yilinda hazirlanmistir Bugunku evren 13 7 milyar yil Evrenimiz simdiki zamanda gecmisteki haline kiyasla son derece az yogun simdilerde evrende metre kup basina birkac atom dusmektedir ve soguk 2 73 kelvin yani 270 C haldedir Her ne kadar cok sicak bazi astrofiziksel cisimler yildizlar mevcutsa da evrenin simdilerde maruz kaldigi isinim isima cok zayiftir denebilir Bu olguda yildizlarin evrendeki sikliginin dusuk olmasinin payi buyuktur yani evrenin herhangi bir noktasindaki bir yildiz ile kendisine en yakin yildiz arasindaki uzaklik son derece buyuktur Astronomik gozlem bize yildizlar ve galaksilerin evren tarihinin cok erken bir doneminde Big Bang in ilk doneminden daha bir milyar yil gecmeden once mevcut olduklarini ogretmektedir Birlesme Big Bang doneminden 300 000 yil sonra evren simdiki haline kiyasla bin defa daha sicak ve bir milyar misli daha yogunken yildizlar ve galaksiler henuz mevcut degildi Bu buyuk patlamadan 300 000 yil sonraki evrenin ilk gorulebilir halinin fotografi cekildi 1992 yilinda NASA nin COBE uydusunun cektigi bu fotografin astrofizikcilerin hesaplarina tam uyumlu oldugu gozuktu Iste bu donem evrenin yogunlugunun isigin yayilabilmesine yeterli olacak duzeye dustugu donemdir Daha oncesinde isigin yayilabilmesine temel engel serbest elektronlar in varligiydi Sogumasi sirasinda evrende bu serbest elektronlar atomlari olusturmak uzere atom cekirdeklerinde bir araya geldiler Bu yuzden bu doneme birlesme donemi denilir Ayni zamanda isigin yayilmaya basladigi donem oldugundan bu donemden madde ve isimanin ayrilma donemi olarak da soz edilir Iste kozmik arka plan isimasi dedigimiz isima bu donemden itibaren gunumuze dek suregelebilmis isima ya da isiklardir NASA nin WMAP uydusunun 2006 yilindaki verilerine gore Buyuk Patlama dan 380 000 yil sonra evrenin daha net bir haritasi cikarildi Bu sonuclara gore evrenin 12 sinin atomlardan 15 inin fotonlardan 10 unun notronlardan ve 63 nun de karanlik maddeden olustugu belirlendi Bu sonuclar isiginda Buyuk Patlama dan 380 000 yil sonrasinda evrenin 12 si atomlardan olustuguna gore ilk atomlarin olusmaya basladigi ve dolayisiyla da serbest elektronlarin atom cekirdegi etrafina dizilmeleri yoluyla isigin yayilabildigi zamanin baslangici Big Bang den itibaren 300 000 yil olmalidir 380 000 yil ancak birlesme doneminin tamamlandigi zaman olarak dusunulebilir Ayrica COBE uydusunun 1992 yili verileriyle Big Bang den 300 000 yil sonraki halinin bir haritasi cikarilabildigine gore isigin evrende serbestce yayilabildigi zamanin baslangicinin 300 000 yil olarak kabulunu gerektirir Bu da serbest dolasan elektronlarin ilk olarak bu zamanda atom cekirdegi etrafina dizilmeye basladiginin diger bir deyisle ilk atomlarin olusmaya basladiginin gostergesidir Aksini kabul etmek COBE uydusunun verilerinin gecersiz oldugunun kabulunu gerektirir NASA kaynaklarinda boyle bir durumdan bahsedilmez Sonuc olarak 380 000 yil suresi 300 000 yilin yerini almis degildir WMAP uydusunun evrenin daha net bir haritasini cikarmak adina gozlemledigi zamandaki durumunu yansitir Ilk nukleosentez 3 dakika Big Bang in ilk doneminden 300 000 yil sonra evren bir elektronlar ve atom cekirdekleri plazmasi ndan olusmaktaydi Bu surenin 380 000 yil olarak kabulu WMAP uydusunun 2006 yili verileriyle tezat olusturur Zira yukaridaki paragrafta da belirtildigi gibi NASA nin acikladigi sonuclara gore evrenin Big Bang den 380 000 yil sonrasinda 12 sinin atomlara donustugu belirlenmistir Isi yeterince yuksek oldugunda atom cekirdekleri mevcut olamazlar bu durumda proton notron ve elektron karisimindan soz edilebilir Ilksel evrende hukum suren kosullarda isi ancak 0 1 MeV un Elektron Volt yaklasik bir milyar derece altina indiginde nukleonlar atom cekirdekleri halinde kombine olabilirler Bununla birlikte bu kosullarda lityumdan daha agir atom cekirdeklerinin olusmasi mumkun degildir Dolayisiyla Big Bang baslangicindan yaklasik bir saniye sonra baslayan ve yaklasik uc dakika suren bu evrede olusan atom cekirdekleri yalnizca hidrojen helyum ve lityum cekirdekleridir Dolayisiyla bu evre ya da donem ilk nukleosentez olarak adlandirilir Gunumuzde modern kozmoloji arastirmacilari sonuclarin gozlemi ve anlasilmasi bakimindan ilk nukleosentez konusuna artik tamamlanmis bir konu gozuyle bakmaktadir Elektron pozitron ciftlerinin yok olmasi Elektron pozitron ciftlerinin yok olmasi Isi 0 1 MeV Elektron Volt oldugunda baslayan ilk nukleosentezden az once 0 5 MeV u bes milyar derece asan evren isisi elektronlarin kutle enerjisine denk olmustur Bu isinin otesinde elektronlar ile fotonlar arasindaki etkilesimler kendiliginden elektron pozitron ciftleri yaratabilirler Bu ciftler kendiliginden yok olabilirlerse de isi 0 5 MeV esigini gectikce durmaksizin yeniden yaratilirlar Isi bu esigin altina indikce bu ciftlerin hemen hemen tumu baryogenezden dogan elektron fazlaliklarina yer vererek fotonlar halinde yok olurlar Notrinolarin ayrilmasi Bu donemden az once isi elektron foton ve notrinolarin cesitli etkilesimleri icin yeterli olan 1 MeV un on milyar derece uzerindeydi Bu isidan itibaren bu uc tur termik denge halindedir Evren sogudugunda elektronlar ve fotonlarin etkilesimlerini surdurmelerine karsin notrinolarin etkilesimleri biter Bu donem de notrinolarin ayrilma donemidir Dolayisiyla bildigimiz kozmik arka plan isimasi nin ozelliklerine benzer ozellikler gosteren bir notrinolar kozmik arka plani mevcuttur Dolayli bir rol oynayan notrinolarin kozmik arka plani nin varligi ilk nukleosentezin sonuclari yoluyla dolayli olarak dogrulanmistir Notrinolarin kozmik arka planinin dogrudan saptanmasi simdiki teknolojik imkanlarla son derece guc olmakla birlikte varliklari konusunda herhangi bir tartisma olmamistir Baryogenez Atomalti parcaciklari ve etkilesimlerini konu alan cesitli parcaciklarin ve temel etkilesimlerin temel kuvvetlerin elementer antiteler in notron proton elektron yalnizca farkli gorunumleri olarak ele alindigi ornegin elektromanyetizma ve zayif nukleer guc tek bir etkilesimin iki gorunumu olarak tanimlanabilir parcacik fizigi deneylerle desteklenen genel fikir uzerine kuruludur Daha genel olarak belirtmek gerekirse fizik yasalarinin ve evrenin yuksek isilarda daha simetrik bir hal aldiklari varsayilir Mesela gecmiste evrende madde ve antimaddenin nicel es olarak mevcut olduklari kabul edilir Gunumuzdeki gozlemler antimaddenin gozlemlenebilir evrenimizde hemen hemen mevcut olmadigini gostermektedir Bu durumda maddenin varligi belirli bir zamanda maddenin antimaddeye oranla hafif bir fazlaligindan olusmustur maddenin antimaddeye baskin gelmesi Evrenin sonraki evrimi sirasinda madde ve antimadde arkalarinda olusan en hafif madde fazlasini birakarak esit niceliklerle yok oldular Bu olagan madde baryon denilen parcaciklardan olustugundan soz konusu madde fazlaliginin olustugu evreye baryogenez adi verilir Bu evre ya da surec hakkinda cok az sey bilinmektedir Ornegin bu olay sirasinda olusan isi derecelenmesi Big Bang modellerine gore degismektedir bu farkli Big Bang modelleri arasindaki farklardan biridir Baryogenezin meydana gelmesi icin gerekli kosullara Rus fizikci Andrei Sakharov un 1967 deki calismalarindan oturu Sakharov kosullari adi verilmistir Buyuk birlesik cagi Giderek artan sayidaki belirtiler zayif ve guclu elektromanyetik kuvvetlerin tek bir etkilesimin kuvvetin farkli gorunumlerinden ibaret olduklari fikrini vermektedir Bu durum artik genellikle Ingilizcede kisaltma adiyla GUT olarak bilinen Buyuk Birlesik Teori Ing Grand unification theory ya da Grand Unified theory kapsaminda bulunmaktadir Bu etkilesim ya da kuvvetin 1016 GeV un 1029derece uzerindeki isilarda tezahur ettigi sanilmaktadir Su halde muhtemelen evren GUT teorisinin uygulanma alani buldugu bir evre gecirmis olmalidir Dogasi halen bilinmemekle birlikte bu evre baryogenezin ve muhtemelen karanlik maddenin kokeninde yer almis olmaliydi Kozmik sisme Evren cok kisa suren bir donemde bir hayli buyudu Bir sismenin neden oldugu bu fenomene kozmik sisme adi verilir Big Bang teorisi kozmolojiye yeni meseleler getirmisti Ornegin evrenin homojen ve izotrop oldugunu onermis fakat nicin boyle olmasi gerektigini aciklamamisti Oysa teorinin sade versiyonunda evrende homojenlige yol acan Big Bang in gerceklesmesinde bir mekanizmadan ya da isleyisten soz edilmiyordu boyle bir sey yoktu Boylece sisme ilk ani hizli genisleme nedeni ya da gerekcesinin evrenin homojen ve izotrop olmasina yol acan bir surec baslattigi varsayiliyordu Kozmik sisme kavraminin mucidi boyle bir sureci betimleyici bir senaryoyu ilk oneren kisi olan Alan Guth tur Francois Englert ve Alexei Starobinsky de ayni donemde 1980 bu meselenin bazi sorunlu kisimlari uzerinde calismalarda bulunmus diger isimler olarak bilinir Guth daha sonra 1982 de bazi calismalarda bulundu ki bu calismalarinda ortaya koydugu sonuclara gore buyuk astrofiziksel yapilarin tohumlarini iceren kozmik sisme evrenin homojen olusunu aciklama imkani saglamakla kalmayip evrenin nicin homojenlige aykiri bazi olgular icermesi gerektigini de aciklama imkani sagliyordu Sismenin evren tarihinin Buyuk Birlesik Cagi na ve Planck Cagi na komsu olan son derece sicak 1014 ile 1019 GeV arasindaki yani 1027ile1032 derece arasindaki isilarda ve erken bir doneminde yer almis olmasi gerekir Gerek Big Bang teorisinin ortaya koydugu meselelerin hemen hemen tumunun sisme sureciyle aciklanabilmesi gerekse bu tur meselelerin aciklanabilmesinde diger senaryolarin daha karisik olmalarina ragmen sonuc vermede yetersiz gorulmesi sisme senaryosuna kozmolojide daha on planda yer verilmesini sagladi Kozmik arka planin anizotropilerinin ayrintili gozleminden itibaren iyice emin olundugundan sisme modellerinin kanitlarla pekistirilmesine gerek kalmadigi anlasildi Sisme senaryosunun gozlemlerle uyum icinde olmasi onun konuyla ilgili tum meselelerde bas role yerlestirilmesini saglamis bulunmaktadir Sisme evresi evrenin belli bir zaman icinde son derece hizli bir sekilde genislemesidir Genisleme dolayisiyla yogunlugu azalan bu evren cok homojen bir enerji turuyle dolu haldeydi Bu enerji o zaman cok hizli olarak etkilesimde bulunmaya ve isinmaya koyulacak partikullere donustu Sismeyi sona erdiren bu iki evreye parcaciklarin patlayici yaratilisi bakimindan isinma oncesi evre ve parcaciklarin termalizasyonu bakimindan isinma evresi adi verilir Sismenin genel isleyisi iyice anlasilmis olmakla birlikte isinma oncesi ve isinma evrelerindeki isleyis tam anlasilamamis olup halen cesitli arastirmalara konu olmaktadir Planck Cagi Kuantum Kozmolojisi Sisme evresinin otesinde oncesinde daha genel olarak soylemek gerekirse gibi sicakliklarda guncel fizik kuramlarinin artik gecerli olmadigi bir sahaya girilir Bu genel gorelilik kuraminda bir duzeltmenin soz konusu olacagi kuantum mekanigi kavramlarinin gecerli oldugu bir sahadir Henuz ortaya konmamis olmakla birlikte belki de halen gelisim halindeki sicim kuramindan dogacak bir kuantum kutlecekimi kurami Planck Cagi denilen donemdeki evrene iliskin cesitli spekulasyonlara yer verilmesini saglayacaktir Stephen Hawking gibi bircok yazar bu donemlerdeki evreni tanimlayabilme denemelerine olanak saglayacak cesitli arastirma yollari onermislerdir Bu arastirma alanina gunumuzde adi verilmektedir Kozmoloji standart modeliEvreni olusturan unsurlarin en iyi Big Bang modeli sayilan LCDM modeline gore oransal tablosu NASA tarafindan hazirlamis bu tablonun gosterdigi gibi evrenin 95 i karanlik madde ve karanlik enerji turlerinden olusmustur Kozmoloji standart modeli 20 yy in ilk yarisinda onerilen Big Bang gorusunun mantiksal bir sonucudur Adi parcacik fiziginin standart modelinin adindan ornekseme yoluyla olusturulmus kozmoloji standart modeli evren gozlemlerinin butunluguyle uyusan bir evren tanimi sunmaktadir Ozellikle su iki noktayi sart kosar Gozlemlenebilir evren yogun ve sicak bir evreden Big Bang dogmustur Bu evre sirasindaki bir isleyis mekanizma erisebildigimiz gozlemleyebildigimiz bolgenin homojen olmasini fakat ayni zamanda bazi istisnalar gostermesini saglamistir Onerilen baska isleyisler olsa da bu muhtemelen sisme tipli bir isleyistir Guncel evren bircok madde turuyle doludur Her cesit elektromanyetik isimayi temsil edici parcaciklar olan fotonlar Notrinolar Atomlari olusturan baryonik madde Karanlik madde denilen laboratuvar ortaminda uretilememisse de parcacik fiziginde ongorulen galaksilerin yapisindan sorumlu olan kendilerini olusturan yildizlar butununden daha kutleli bir veya birkac madde turu Karanlik enerji denilen gunumuzde gozlemlenen evrenin genislemesinin hizlanmasi ndan sorumlu olan ve muhtemelen kozmik sisme ile dogrudan ilgisi olmayan alisilmamis ozelliklere sahip bir enerji turu Artik astronomik gozlemlerin buyuk bir kismi bildigimiz evreni tanimlarken bu vazgecilmez temel taslarindan yararlanmaktadir Kozmolojik arastirma esas olarak bu madde turlerini ozelliklerini ve ilksel evrenin hizlanmis genisleme senaryosunu tanimlamayi amaclamistir Kozmoloji standart modeli nin uc temel tasi laboratuvar ortaminda gozlemlenmemis fiziksel fenomenlere basvurmayi gerekli kilmaktadir Kozmik sisme karanlik madde ve karanlik enerji Bu temel taslari ya da bunlardan birini yok varsayan tatminkar hicbir kozmolojik model yoktur Ozellikler sonuclar meseleler ve cozumleriBig Bang in getirdigi meseleler Big Bang modelleri incelendiginde bu tip bir modelin bazi sorunlari da beraberinde getirmis oldugu gorulmekteydi Uzerinde degisiklikler yapilmadan once sade Big Bang modeli pek ikna edici bir model olarak gorunmemekteydi cunku alisilmis miktarlara kiyasla son derece buyuk ve son derece kucuk miktarlardaki bircok fiziksel niceligin varsayilmasini gerekli kilmaktaydi Bir baska deyisle ayakta kalabilmesi icin beklenmedik degerlere bircok parametrenin eklenmesini gerekli kiliyor gorunmekteydi Evren konusundaki bu tip bir ince akort Ing fine tuning kozmolojiyle ilgili olan ya da olmayan tum fizik modellerinde sorunlu olarak kabul edilir Bu durumda Big Bang bircok gozleme aciklama getirmesindeki basarisina ragmen ortaya bircok sorun koyan fakat kendisi bu sorunlari halledemeyen dolayisiyla getirdigi cozumu pek cekici gorunmeyen bir kavram durumuna dusmekteydi Fakat Big Bang modellerine eklenen senaryolar ozellikle kozmik sisme senaryosu teoriye ilk zamanlarda yapilan olumsuz yorumlari degistirmeyi basarmistir Gozlenebilir Evren in yaricapi 92 93 milyar isik yilidir Ancak cevaplanmasi gereken bir sorun buyuk patlama teorisine gore tek bir noktadan sifir noktasi baslayarak surekli genisledigi dusunulen bir evren 13 8 milyar yilda evrende en buyuk hiz olarak bilinen isik hiziyla genisliyor olsa bile bugunku boyutlarina ulasabilir miydi Ufuk meselesi Estetik ve sadelik argumanlari haric tutuldugu takdirde doganin evrenin homojen ve izotrop olmasini tercih etmesinde makul bir neden yoktur Ayrica ilk Big Bang modelinde homojenlikten nicin kozmik arka plan isimasinin anizotropilerinde gorulen ve evrendeki buyuk yapilarin galaksiler galaksi kumeleri vs olusumundan sorumlu olan bazi sapmalar oldugunu aciklayan tatminkar bir isleyis de mevcut degildi Bu herhangi bir tatmin edici aciklama getirilememis bir meseleydi ve uzun zaman boyunca soruna yani evrenin nicin cagimizda gozlemledigimiz hale homojen ve izotrop hale gelecek sekilde evrim gecirmis olduguna ilk kosullardan yola cikan isleyis aciklamalariyla cozum getirilmeye calisildi Sorun soyle de ifade edilebilir Gecmiste birbirlerine yakin olmuslarsa da herhangi bir enformasyon alisverisine vakitleri olmamis evrenin birbirinden son derece uzak iki bolgesinin esas olarak ayni ozellikleri gosteriyor olmasi nasil aciklanabilirdi Bu mesele gunumuzde ufuk meselesi olarak adlandirilir Evrenin duzlemselligi meselesi Genel gorelilige gore evren kapali acik ya da duz dur Semada evrenin bicimine iliskin bu mumkun farkli geometrik tipler gorulmektedir Kapali evren hiperbolik evren ve duz evren Evrenin evriminin incelenmesi ele alindiginda karsilasilan bir baska mesele muhtemel egrilik yaricapi bir kurenin ya da elipzoid bir cismin merkezinden yuzeye olan mesafe soz konusu cisim bir egri yuzeyden ibaretse egri yuzey kuresel cisme tamamlanarak da yaricap elde edilebilir meselesidir Genel gorelilik sunu ortaya koymaktadir ki eger evrende maddenin dagilimi homojense bu takdirde evrenin geometrisi yalnizca tek bir parametreye uzaysal egrilik denilen parametreye baglidir Sezgisel olarak bu niceligin soz konusu kosullarda artik gecerli olmayacak oklid geometrisi nin otesindeki bir uzaklik skalasiyla ilgili oldugu soylenebilir Ornegin koseleri birkac milyar isik yili uzakliga yayilmis dev bir ucgenin ic acilarinin toplami 180 dereceye esit olmayabilir Dogrulanmamis olmakla birlikte gozlemlenebilir evrenin mesafelerinden daha buyuk mesafelerin soz konusu oldugu durumlarda bu tur olgularla karsilasilmasi gayet normaldir Bununla birlikte egrilik yaricapi denilen uzunluk skalasinin gozlemlenebilir evrenin boyutuna kiyasla gittikce kucuk hale gelme egiliminde olmasi durumunda bir baska mesele ortaya cikmaktadir Bir baska deyisle eger egrilik yaricapi bes milyar yil once gozlemlenebilir evren in boyutundan daha buyuk idiyse de gunumuzde gozlemlenebilir evren in boyutundan daha kucuk olmasi ve sozu edilen etki ya da sonuclarinin gorunur hale gelmesi gerekiyordu Bu akil yurutmeye devam edilerek egrilige bagli etki ya da sonuclari halen gorulur olmadigina gore egrilik yaricapinin nukleosentez doneminde gozlemlenebilir evrenin boyutundan son derece daha buyuk oldugu soylenebilir Egrilik yaricapinin gozlemlenebilir evrenin yaricapindan halen buyuk kalmasi olayina gunumuzde duzlemsellik meselesi Ing flatness problem adi verilmektedir Tekkutuplular meselesi Parcacik fizigi evrenin genislemesinden dogan sogumasi sirasinda yavas yavas yeni parcaciklarin ortaya ciktiklarini ongorur Bunlardan bazilari ilksel evrende meydana geldigi sanilan hal degisimi denilen olay sirasinda ortaya cikmis olmaliydilar Bazilarina tekkutuplu ya da manyetik tekkutuplu denilen bu parcaciklar istikrarli olma ozelligine sahip olup cok sayida ve son derece agir olmaliydilar protonun 1015 misli olmalari tipik ozelliklerinden biridir Eger boyle parcaciklar turemislerse bunlarin evrenin yogunluguna katkilari da olagan maddeninkine kiyasla hatiri sayilir derecede yuksek olmaliydi Oysa evren yogunlugunun bir kismini pek bilmedigimiz madde turlerine borcluysa da evrende tekkutuplularinki gibi istisnai bir orana sahip parcaciklara kesinlikle yer yoktur Parcacik fiziginin ongoruyor olmasiyla birlikte kesfedilemedikleri icin gercekten mevcut olup olmadiklari saptanamamis bu tur agir parcaciklar meselesi tekkutuplular meselesi olarak adlandirilir Yapilarin olusumu meselesi Gozlemler evrenin buyuk olceklerde homojen oldugunu gostermekle birlikte ayni zamanda kucuk olceklerde gezegenler yildizlar galaksiler vs homojenlikten sapmalar icerdigini yani homojen olmama ozelligi de tasidigini gostermektedir Gunumuzde belirli kosullar olustugunda maddenin dagilimindaki kucuk bir homojen olmama halinin nasil cevresinden daha yogun onemli bir astrofiziksel cismi yaratana dek buyuyup gelistigi bilinmekte aciklanabilmektedir Buna Jeans Kararsizligi isleyisi adi verilmektedir Bununla birlikte boyle bir isleyisin meydana gelmesi icin oncelikle kucuk bir homojen olmayis mevcudiyetinin varsayilmasi gerekir ve ayrica gozlemlenen astrofiziksel yapilarin cesitliligi gostermektedir ki baslatici etkide bulunan bu homojen olmayis hallerinin genislik ve boyut olarak dagilimi Harrison Zel dovich spektrumu adiyla bilinen kesin bir yasaya tabidir Iste ilk Big Bang modelleri bu tur calkanti ya da kararsizliklari aciklamada yetersiz kalmaktaydi Bu yuzden ilk Big Bang modelleri ortaya atildiginda yapilarin olusumu meselesi ortaya cikmisti Onerilen cozumler Ufuk meselesi hakkinda Samanyolu nun otesindeki galaksilerin dagilimini gosteren panoramik gorunus Ufuk meselesi ile duzlemsellik meselesi koken olarak ayni mesele kapsaminda ele alinabilir Zaman ilerledikce genisleme surmekte ve gitgide daha cok madde iceren daha buyuk bolgelere gecilmektedir Zaman ilerledikce sayilari gorunur sekilde artan galaksilerin ayni ozelliklere sahip olmalari sasirtici bir husustur Bu meselenin bir cozumu evren tarihinin erken doneminde evrenin hali hakkindaki belirli bir enformasyonun tum evrene son derece hizla yayilmis oldugu fikrindedir Boyle bir durumda evrenin birbirlerine son derece uzak bolgeleri birbirlerine benzer olusumlar icine girmelerini saglayacak enformasyon alisverisinde bulunmus olabilirler Bu cozumun karsisindaki engel ozel gorelilik kuramidir ozel gorelilik kurami hicbir seyin isiktan daha hizli hareket edemeyecegini sart kosmaktadir Bununla birlikte evrenin genislemesi cok hizli olmus olmasina ragmen ozel gorelilik sinirlari bir sekilde asilmis olabilir Aslinda boyle bir durumda gozlemlenebilir evrenin boyutu sabit kalirken evrenin iki bolgesi arasindaki uzaklik uslu olarak artabilir Yani baslangicta cok kucuk ve homojen olan bir bolge gozlemlenebilir evren bolgesine oranla son derece buyuk bir boyuta erisme olanagina sahiptir Sabit genisleme oranli bu evre tamamlandiginda evrenin bulundugumuz homojen bolgesi gozlemlerimize ulasan halinden son derece daha buyuk olabilir Friedmann denklemleri evrende tipik olmayan bir madde turunun varliginin kabulu sartiyla bu tur senaryolarin mumkun olabilecegini gostermektedir Duzlemsellik meselesi hakkinda Bir kuresel bicmin egriliginin algilanmasi uzerinde olcme isleminin yapildigi bolgenin rolatif boyutuna baglidir Bu boyut arttiginda egri gitgide gorunur hale gelir Semada kuresel yuzey genisleme halindeki evreni renkli pembe kisim ise rolatif boyutu zamanla artan gozlemlenebilir kismi temsil etmektedir Dikkat Evren bir kure degildir nitekim burada da bir yuzeyle temsil edilmistir Duzlemsellik meselesi de ayni tarzda cozulebilir Meselenin ozu sudur Egrilik yaricapi gozlemlenebilir evrenin boyutundan daha az hizla buyumektedir Oysa eger genislemeye hukmeden yasa olagan maddeyle dolu bir evrenin genislemesine hukmeden yasadan farkliysa bu artik dogru olamaz Tipik olmayan ozelliklere sahip ornegin basinci negatif olan bir madde turunun mevcudiyeti varsayildiginda egrilik yaricapi gozlemlenebilir evrenin boyutundan daha hizli buyuyecektir Eger boyle bir genisleme evresi gecmiste olmus ve yeterince uzun bir zaman surmusse egrilik yaricapinin olculebilir olmamasi hic de sasirtici degildir Tek kutuplular meselesi hakkinda Manyetik tekkutuplular meselesi hizlanmis bir genisleme evresi ile cozulebilir Bu evrendeki tum olagan maddenin yogunlugunu azaltici egilimdedir Ancak bu durumda yeni bir mesele ortaya cikar Hizlanmis genisleme evresi ardinda tumseksiz cukursuz bir uzaysal duzlem halinde homojen fakat maddesiz bir evren birakir 1980 li yillarin baslarinda Alan Guth tarafindan onerilen kozmik sisme senaryosu bu sorunlarin tumunu gideren bir cozum olmustur Bu cozumde hizlanmis genisleme evresine neden olan gerekli tum ozelliklere sahip tipik olmayan madde turudur Cozumde hizlanmis genislemenin sonucunda kararsiz degisken hale gelen bu genisleme evresinden sorumlu olan sayil alan Ing scalar field isinma oncesi ve isinma denilen karmasik surecler sirasinda asama asama standart model parcaciklari halinde parcalanir Kozmik sisme ile ilgili sunulan ilk modeller cesitli teknik sorunlar tasimis olsa da onerilen sonraki modeller bu teknik sorunlardan arindirilarak makul bir duruma gelecek sekilde gelistirilmistir Tekkutuplular duzlemsellik ve ufuk meselelerinin kozmik sisme cozumune alternatif bir cozumu Weyl curvature hipoteziyle sunulmustur Buyuk yapilarin olusumu hakkinda Kozmik sismede maddenin her turune iliskin kuantum calkantilari ya da dalgalanmalari vardir Heisenberg in belirsizlik ilkesinin sonucu olarak Sismenin beklenmedik sonuclarindan biri baslangicta kuantum tabiatli bu calkantilarin hizlanmis genisleme evresi sirasinda olagan klasik yogunluklar haline gelmek uzere evrim gecirmeleridir Bu calkantilarin kozmolojik karisikliklar teorisi kapsaminda gerceklestirilen tayf hesaplamalari soz konusu calkantilarin Harrison Zeldovitch tayfi baskilarini izlediklerini ortaya koymustur Boylece kozmik sisme evrendeki homojenlikten kucuk kacislarin ya da sapmalarin ortaya cikisini aciklayabilmemize olanak saglamaktadir Ilk kozmik sisme modelinin beklenmedik basarisi ardindan daha gelistirilmis bir halinin hazirlanmasina onculuk etti Bu modele gore kozmik sisme evresi sirasinda yaratilan kucuk homojen olmama hallerinin ayrintilari guncel evrenimizdeki homojen olmama hallerinin ilk nedenleri olabilirdiler COBE ve WMAP uydularinca gozlemlenen kozmik arka plan dalgalanmalari na iliskin verilerin incelenmesi yoluyla yapilan gozlemler ile bu tahminler arasindaki uyum ilginc duzeydedir SDSS Sloan Digital Sky Survey ekibi tarafindan hazirlanan galaksiler katalogu adli calisma sonuclarinda da gorulen bu uyum 20 yy kozmolojisinin buyuk basarilarindan birini gozler onune sermektedir Karanlik madde Hubble Uzay Teleskobu ile Abell 1689 icerisinde gozlenen guclu kutlecekimsel mercekleme karanlik maddenin varligini gosterir Mercekleme egrilerini gormek icin resmi buyutunuz 1970 li ve 1980 li yillarda yapilan cesitli gozlemler galaksilerin icindeki ve galaksiler arasindaki kutlecekimsel guclerin gorunurdeki zahiri etkisini aciklayabilecek yeterince gozle gorulur madde olmadigini kanitlamistir Bu saptama dogal olarak evrendeki maddenin azami 90 inin isik yaymayan ya da normal baryonik madde ile etkilesime girmeyen bir madde turunden karanlik madde olustugu sonucuna varilmasini saglamistir Karanlik madde kisaca isin yaymayan ya da elektromanyetik isinlari dogrudan algilanabilecek sekilde yeterince yansitamayan bir madde turudur Karanlik maddenin varligi baslangicta tartismali bir mesele olmussa da sonradan cesitli gozlemler ozellikle su gozlemler varligini iyice ortaya koymus durumdadir Kozmik mikrodalga arka plan isimasindaki anizotropiler galaksi kumelerindeki hiz kayiplari yapilarin dagilimlarinin genis skalasi ve galaksi kumelerindeki X isinlari olcumleri Hicbir karanlik madde parcacigi laboratuvar ortaminda uretilmemis olmakla birlikte karanlik maddenin varliginin kaniti ozellikle diger maddeler uzerindeki kutlecekimsel etkisinde bulunmaktadir Simdiye dek karanlik madde parcaciklari olabilecek pek cok parcacik bilim cevrelerine aday olarak sunulmus ve karanlik madde parcaciklarini ortaya cikarmak ya da kesfetmek uzere bircok proje baslatilmistir Karanlik enerji Ia tipi supernovalardaki kirmiziya kayma gorunur kadir iliskisinin olcumleri evrenin genislemesinin evrenin simdiki yasinin yarisina gelmesinden itibaren hizlanmis oldugunu gostermistir Bu hizlanmayi aciklamada genel gorelilik evrendeki enerjinin bir kisminin buyuk negatif basinca sahip bir unsurdan olusmus olmasini zorunlu kilmaktaydi ki bu unsura ya da enerjiye gunumuzde karanlik enerji adi verilmektedir Karanlik enerjinin varligi baska yollarla da anlasilmaktadir Negatif basinc bir tur vakum enerjisi ozelligi gosterir Fakat karanlik enerjinin gercek dogasi Big Bang in buyuk sirlarindan birinin kalintisidir denilebilir Kimilerine gore kozmolojik bir cevher ya da bir sabitedir 2008 deki WMAP Wilkinson Microwave Anisotropy Probe uydusu ekibinin kozmik mikrodalga arka plan isimasi nin verileriyle ve diger kaynaklarin verileriyle birlestirilen sonuclari gunumuzdeki evrenin 72 sinin karanlik enerjiden 23 unun karanlik maddeden 4 6 sinin duzenli olagan maddeden ve 1 den az bir kisminin notrinolardan olustugunu gostermistir Maddedeki enerji yogunlugunun evrenin genislemesiyle azalmasina karsin karanlik enerjinin yogunlugu sabit kalmaktadir Sonuc olarak madde gecmiste evrenin tum enerjisinin onemli bir kismini olusturmussa da ve halen hatiri sayilir bir kismini olusturuyorsa da uzak bir gelecekte evrene katkisi iyice dusecek ve karanlik enerji daha da baskin duruma gelecektir Halihazirdaki en iyi Big Bang modeli olan LCDM modelinde karanlik enerji genel gorelilik kuramindaki bir kozmolojik sabitenin varligiyla aciklanmaktadir Bununla birlikte karanlik enerjiyi guzelce aciklayan sabitenin boyutu kuantum kutlecekimine iliskin fikirler uzerine kurulu tahminlere gelindiginde sasirtici olcude kucuk gosterilmektedir Kozmolojik sabite ile diger karanlik enerji aciklamalari arasindaki tefrik halihazirda bir arastirma alanidir devam eden arastirmalara konu teskil eden aktif bir calisma sahasidir Kozmik sismeyi kabul eden farkli kozmolojik modellerSicim kuramina dayali bazi modellere gore braneler uzerine yerlesik evrenler cok boyutlu bir super evren de yuzmektedir Big Bang in evren tarihinin ilk ya da baslangic anina dayali oldugu inanisi yanlis bir inanistir Big Bang yalnizca evrenin yogun ve sicak bir donemden gecmis oldugunu gosterir Bu yogun ve sicak evreyi cok farkli tarzda betimleyen cesitli kozmolojik modeller vardir Sunulan ilk modellerden birinde Georges Lemaitre maddenin yogunlugunun nukleer madde yogunlugunda 1015g cm oldugu bir ilk hali varsayiyordu Lemaitre hakli olarak boyle yogunluklardaki maddenin davranisini kesin olarak bilme iddiasinda bulunmanin guc oldugunu dusunuyor ve genislemeyi baslatan seyin bu kararsiz degisken dev atomik cekirdegin parcalanmasi oldugunu varsayiyordu Lemaitre daha once 1931 de evren tarihinin ilk anlarini tanimlamada daima kuantum mekanigine basvurmak gerektigine ve uzay mekan ile zaman kavramlarinin alisilmis niteliklerini muhtemelen kaybetmis halde olacagina dikkat cekiyordu Gunumuzde klasik Big Bang modellerinin yetersiz kaldigi noktalari tamamlayan kozmik sisme ve Big Bang i farkli bir bakis acisiyla ele alan farkli modeller olusturulmustur Bazi kozmik sisme modelleri sonsuz ebedi bir evren varsayarlar pre Big Bang gibi bazi modeller ilk halin pek yogun olmadigini buna karsilik ardindan bir geri sicrama evresi gecirdigini varsayarlar sicim kuramina dayali bazi modeller ise gozlemlenebilir evren in dort boyutlulugun da otesindeki bir uzaya dalmis halde oldugunu varsayarlar Bu sonuncu modellere gore Big Bang ve genisleme hareketi iki brane arasindaki carpismadan kaynaklanmaktadir Bazi modeller de evrenin hareketini tekrarlanan bir nabiz atisina genisleme ve buzulme benzetirler Sonuc olarak tekrar etmek gerekir ki gozlemledigimiz evren Big Bang den dogmustur Big Bang teorisine gore gunumuzde tanidigimiz elementer parcaciklar soz konusu yogun ve sicak donemde olusmuslar ve sonraki sureclerde evrende gozlemledigimiz tum yapilar olusmustur OlusumuBig Bang in ilk doneminde gozlemlenebilir evren bolgesinde hukum suren kosullar her yerde ayniydi Buna karsilik maddi unsurlarin evrenin genislemesi olgusuyla birbirlerinden hizla uzaklastiklari gorulmektedir Buyuk Patlama terimi bu genisleme hareketinin siddetine ifade etmek uzere bir terim olarak onerilmistir Big Bang in bir merkezi ya da ozel bir yonu yoktur Evrenin gecmiste nasil oldugu ancak evrenin uzak bolgeleri gozlemlenerek anlasilabilmektedir Evrende ne kadar uzak bir bolge gozlemlenebilirse evren tarihinde de o kadar uzak bir gecmis tespit edilebilir Fakat gunumuzde gozlemlenebilen dogrudan dogruya Big Bang in ilk doneminin kendisi degil evren tarihindeki bu sicak asamanin isikli yansimasi olan kozmik arka plan isimasi dir Bu isima esas olarak tekbicimli olup her yonde gozlemlenebilmektedir Bu Big Bang in gozlemleme olanagi bulunan bolgelerde son derece homojen bir tarzda meydana geldigini gostermektedir Big Bang in ilk halini tespit edilemeyecek olmasinin sebebi ilksel evrenin yuksek yogunlugundan dolayi donuk isimali olusudur Genel kaninin aksine Big Bang herhangi bir yerde olmus bir patlama degildir Big Bang ya da Buyuk Patlama kimilerinin adini ilk duydugunda dusundukleri gibi gunumuzdeki galaksileri olusturan maddeyi disari firlatip atan herhangi bir noktada meydana gelmis bir patlama degildir Felsefi sonuclariBig Bang in onerdigi ya da en azindan sade modelinde onerdigi cozum filozoflarin bir kismina gore yaratilisci fikrine uygun goruldu Bu filozoflara gore temel fikir Yaratiliscilik in onerdigi Baslangicli Evren ile uyustugu uzerine gelistirildi Bilim camiasi teoriye kusku ile bakarken kisa zamanda genelini halkin olusturdugu kitleler bunu Yaratiliscilik in dogrulamasi olarak kabul etti Evrenin baslangicina dair teoloji ve felsefede yapilmis onceki yorumlara ilave olarak bu bilimsel gelisme felsefe ve teoloji alanlarinda da farkli yorumcular tarafindan onceki akimlarin dogrulanmasina veya sorgulanmasina yol acti Bu nokta Papa XII Pius tarafindan ozellikle ifade edildi kaynak belirtilmeli Bazilarina gore Big Bang in onerdigi kronoloji Yaratilis in sonsuz olduguna inanan Newton Einstein gibi cekim teorilerinin kurucularinin kanaatlerinin aksi gibi gorunume sahipti Lemaitre Papa nin ifade ettiginden farkli bir bakis acisina sahipti Buna karsilik bilimsel anlamda kabul edilebilir kanitlara dayanilmasa da Lemaitre e Big Bang modelini hazirlamasinda dini kanaatlerinin yardimci oldugunu ileri surenler olmustur Bir kisim bilim insani astroloji ve kozmoloji verilerinin herhangi bir felsefe veya teoloji ile ortusmeyecegini ifade etmislerdir kaynak belirtilmeli Buna karsin bazi astrofizikciler konunun Tanri nin varligi ile iliskilendirilebilecegini savunmuslardir Ornegin Amerikali astrofizikci Hugh Ross konuya iliskin su aciklamada bulunmustur Zaman olaylarin meydana geldigi boyut olduguna gore eger madde Big Bang le ortaya cikmissa o halde evreni ortaya cikaran sebebin evrendeki zaman ve mekandan tumuyle bagimsiz olmasi gerekir Bu da bize Yaratici nin evrendeki tum boyutlarin uzerinde oldugunu gostermektedir Bilim insanlarindan gelen elestirilerBig Bang teorisini reddeden ve teorinin elestirilecek cok yani oldugunu dusunenlerden biri duragan hal teorisi nin mimarlarindan Fred Hoyle dur Teoriye bilim dunyasindan karsi duranlar arasindan su isimler ornek olarak verilebilir Hannes Alfven 1908 1995 Plazma fizigindeki calismalarindan oturu 1970 te Nobel Fizik Odulu sahibi olmustur Big Bang i tumuyle reddetmistir Kendi teorisi olan plazma evren teorisini savunur Edward Arthur Milne 1896 1950 Newton cu kozmolojiden hareket ederek genislemenin statik bir evrendeki galaksiler hareketinden baska bir sey olmadigini savunmustur Arno Allan Penzias ve Robert Woodrow Wilson 1968 de kozmolojik termik isimayi kesiflerinden oturu 1978 de Nobel Fizik Odulu sahibi olmuslardir Kesfettikleri sonradan kozmik mikrodalga arka plan isimasi olarak adlandirilmistir Yadsinamaz basarilarina karsin Big Bang e gunumuzde de bilim dunyasinin bir kismi muhalefet etmektedir Bu muhalefet cephesinde bazi astronomlar da vardir Bu muhaliflere ornek olarak maddenin yaratilisini esas alan yeni bir duragan hal versiyonu gelistirmis olan Geoffrey Burbidge Fred Hoyle ve Jayant Narlikar belirtilebilir Big Bang e son zamanlarda yeniden getirilen bir elestiri de Abell 1835 IR1916 ve HUDF JD2 galaksileri gibi bazi uzak kozmik cisimlerin yasi ile daha genc kalan evrenin yasi arasindaki uyumsuzluk konusundadir Fakat cogu zaman bu tur sorunlar kotu yas tahminlerinden ileri gelmektedir Guncel durumBig Bang teorisi esasen iki temel fikir uzerine kuruludur Fiziksel yasalarin evrenselligi ve kozmolojik prensip Kozmolojik prensip daha once deginildigi gibi evrenin makro olceklerde homojen ve izotrop oldugunu varsayar Bu fikirler onceleri birer hipotez konumundaydilar fakat gunumuzde gozlemlerle desteklenmektedirler Gozlemsel kozmoloji alanindaki gozlemsel gelismeler Big Bang e kesin bir destek saglamaktadir en azindan bu alanda calisan arastirmacilar arasinda bu gorus ortaktir Big Bang in karsisindaki temel teori olan duragan hal teorisi de kozmik arka plan isimasina iliskin gozlemleri hafif elementlerin salinmasini ve galaksilerin evrimini aciklamakta yetersiz kalisi nedeniyle gunumuzde tumuyle marjinal bir duruma gelmis bulunmaktadir Big Bang aslinda halen gozlemlerin bir yanlisini cikaramadigi genel goreliligin bir sonucudur Dolayisiyla kimilerine gore Big Bang i reddetmek genel goreliligi reddetmek demektir Buna karsilik bircok donem veya fenomenin halen pek fazla bilinmedigi bir gercektir Ornegin antimaddeye kiyasla hafif bir madde fazlasinin soz konusu oldugu baryogenez donemi ve kozmik sisme evresinin sonuna iliskin ayrintilar ozellikle isinma oncesi ve isinma evreleri Gelistirilecek yanlari olan Big Bang modelleri halen gelisim icinde olmakla birlikte artik Big Bang in genel kavramini tartismak yeterince guclesmis bulunmaktadir Buyuk Patlama teorisine gore gelecekBir evrenin bir bolgesinin Buyuk Cokus e maruz kalisinin temsili resmi Karanlik enerjinin varliginin anlasilmasindan once kozmologlar evrenin gelecegi hakkinda iki senaryo gelistirmislerdi Evrenin kutle yogunlugu kritik yogunluk tan Ing critical density buyuk oldugu takdirde evren azami boyutuna ulastiktan sonra cokus surecine girecekti Daha yogun ve daha sicak olacak ve bu sureci Buyuk Cokus Ing Big Crunch denilen baslangictaki haline benzer bir halle tamamlayacakti Bu senaryoya alternatif olarak evrendeki yogunluk kritik yogunluga esit veya bunun altinda oldugu takdirde genisleme yavaslayacak fakat asla durmayacakti Yildizlararasi gazlardaki yildiz olusumu tum galaksilerde duracak yildizlar ak cucelere notron yildizlarina ve kara deliklere donuseceklerdi Bunlar arasindaki carpismalar da yavas yavas kutle birikimlerinin olusmasini yani daha buyuk kutleli cisimlerin olusmasini ve giderek buyuk kara delikler haline gelmeleri sonucunu doguracakti Evrenin ortalama sicakligi sonusmaz olarak mutlak sifir a yaklasacakti evrenin isisal olumu Ayrica proton kararsiz kaldigi takdirde baryonik madde ardinda yalnizca isima ve kara delikler birakarak yok olacakti Sonunda kara delikler de Hawking isinimi yayarak buharlasacaklardi yok olacaklardi Boylece evrenin entropisi hicbir organize enerji turunun kendisini kurtaramayacagi evrenin isisal olumu denilen bir noktaya tirmanacakti Modern hizli genisleme gozlemleri sunu gostermektedir ki bugunku gorulur evren yavas yavas olay ufku muzun otesine kayacak ve temas olanaklarimizin disina cikacaktir Sonraki durum ya da nihai sonuc bilinmemektedir En gelismis Big Bang modeli olan LCDM modeli karanlik enerjiyi bir kozmolojik sabit bicimi olarak kabul eder Bu teori ya da model yalnizca galaksiler gibi sinirli cekimsel sistemlerin birlikte kalabileceklerini varsayar ki isisal olumden onlar da kacamayacaklardir Karanlik enerjiye iliskin fantom enerji teorileri denilen baska aciklamalar ise sonunda galaksi kumelerinin yildizlarin gezegenlerin atomlarin vb nin ebedi genislemeyle ayrilacaklarini ileri surmektedir Buna Big Rip adi verilmektedir Buyuk Patlama nin otesindeki spekulatif fizikEvrenin cok sayida uzay boyutu icerdigini varsayan sicim kuraminda ve super sicim kuraminda sozu edilen bircok buzusmus uzay boyutunun ifade edilmeye calisildigi bir Calabi Yau uzayi ornegi Big Bang modeli kozmolojide yerlesmis olmakla birlikte gelecek konusunu yanitlamada daha yeterli olmasi gerektigi anlasilmaktadir Evrenin en erken donemi hakkinda da pek az sey bilinmektedir Penrose Hawking tekilligi teoremleri kozmik zamanin baslangicinda bir tekilligin varligini zorunlu kilmaktadir Fakat bu teoremler genel goreliligin hep gecerli oldugunu varsayarlar oysa evrenin ulasmasindan onceki donemde genel goreliligin gecerli olmamasi gerekir ve tekillik ten ancak bir kuantum kutlecekimi davranisi kacinabilir Prensip olarak evrenin gozlemlenebilir evren in otesinde de parcalari olabilir Bu kozmik sisme olduysa gayet mumkundur cunku uslu matematiksel uslerle ifade edilebilecek bir genisleme uzayin buyuk bolgelerini gozlem ufku muzun otesine itmis olabilir Denenmemis hipotezleri gerektiren bazi oneriler sunlardir Hartle Hawking sinirsiz halini iceren modeller Bunlarda uzay zaman butunu sinirlidir buradaki Big Bang zamanin sinirini bir tekillige ihtiyac duymaksizin temsil eder Brane kozmolojisi modelleri Bunlarda kozmik sisme sicim kuramindaki brane lerin hareketinden kaynaklanir Bunlar Pre Big Bang modeli Big Bang in iki brane arasindaki carpismanin sonucu olarak kabul edildigi ekpirotik model ve ekpirotik modelde belirtilen carpismalarin periyodik olarak tekrarlandigini varsayan dongusel model dir Ing cyclic model Kaotik sisme teorisi Kaotik sisme teorisinde kozmik sisme olaylari rastlantisal bir kuantum kutlecekimi dahilinde her yerde baslar ayri Big Bang leri olan ayri evrenler olusur Son iki kategoride yer alan modeller Big Bang i evrenin bir baslangici olarak degil cok daha buyuk cok daha eski ve cok tabakali ya da cok boyutlu varsayilan evrendeki tali bir olgudan ibaret olarak gorurler Ayrica bakinizOzel gorelilik kurami Genel gorelilik kurami Kozmoloji Kozmik mikrodalga arka plan isimasi Evrenin genislemesi Buyuk Cokus Sicim Kurami Kuantum fizigi Buyuk Patlama Kronolojisi Suredurum KuramiKaynakca a b c d model Buyuk Patlama Encyclopaedia Britannica Encyclopaedia Britannica Online Encyclopaedia Britannica Inc Lemaitre G 1927 Un univers homogene de masse constante et de rayon croissant rendant compte de la vitesse radiale des nebuleuses extragalactiques Annals of the Scientific Society of Brussels 47A 41 French Translated in A Homogeneous Universe of Constant Mass and Growing Radius Accounting for the Radial Velocity of Extragalactic Nebulae 2 Mayis 2019 tarihinde Wayback Machine sitesinde Monthly Notices of the Royal Astronomical Society 91 483 490 1931 Expansion of the universe Lemaitre Lemaitre G 1931 The Evolution of the Universe Discussion Nature 128 699 701 doi 10 1038 128704a0 25 Nisan 2009 tarihinde Wayback Machine sitesinde E Britannica big bang model 2 Ocak 2009 tarihinde kaynagindan Erisim tarihi 1 Subat 2009 Alpher R A Bethe H Gamow G 1948 The Origin of Chemical Elements 23 Subat 2008 tarihinde Wayback Machine sitesinde Physical Review 73 803 doi 10 1103 PhysRev 73 803 Gamow 7 Subat 2013 tarihinde Wayback Machine sitesinde Hubble Edwin 1929 Proceedings of the National Academy of Sciences Cilt 15 ss 168 173 doi 10 1073 pnas 15 3 168 18 Haziran 2009 tarihinde kaynagindan arsivlendi Erisim tarihi 1 Subat 2009 BBC News Big bang astronomer dies 8 Aralik 2008 tarihinde kaynagindan Erisim tarihi 1 Subat 2009 Foundations of the Big Bang Model 22 Ocak 2009 tarihinde Wayback Machine sitesinde Cosmological principle 25 Subat 2009 tarihinde Wayback Machine sitesinde arsivlendi a b c d Isotrope 26 Mart 2014 tarihinde kaynagindan arsivlendi Erisim tarihi 1 Subat 2009 Hoyle F 1948 A New Model for the Expanding Universe 23 Subat 2008 tarihinde Wayback Machine sitesinde Monthly Notices of the Royal Astronomical Society 108 372 Hoyle Penzias A A Wilson R W 1965 A Measurement of Excess Antenna Temperature at 4080 Mc s 26 Subat 2008 tarihinde Wayback Machine sitesinde Astrophysical Journal 142 419 doi 10 1086 148307 Penzias Wilson olu kirik baglanti Elektromanyetik tayfin gozle gorulebilen dalga boyu 400 nm mor ila 750 nm portakal rengi arasinda degisen kismi Very Large Telescope 23 Subat 2009 tarihinde kaynagindan arsivlendi Erisim tarihi 1 Subat 2009 Keck Observatory 26 Subat 2009 tarihinde kaynagindan arsivlendi Erisim tarihi 1 Subat 2009 Subaru Telescope 27 Subat 2009 tarihinde kaynagindan arsivlendi Erisim tarihi 1 Subat 2009 Raghunathan Srianand Patrick Petitjean amp Cedric Ledoux The microwave background temperature at the redshift of 2 33771 Nature 408 931 2000 astro ph 0012222 Voir en ligne 18 Mart 2017 tarihinde Wayback Machine sitesinde After 300 000 years nuclei began to capture electrons and form the first atoms This cosmic microwave map reveals what the Universe was like after 380 000 years The red and yellow areas are slightly warmer than the blue and green ones and are a sign that matter was clumping http www infoplease com dk science encyclopedia big bang html 12 Agustos 2011 tarihinde Wayback Machine sitesinde 6 When the cosmic microwave background radiation was emitted during atom formation 300 000 years after the Big Bang its temperature was several thousand degrees and the light was in the visible part of the electromagnetic spectrum As the Universe expanded it cooled and the visible light first became infrared radiation then microwaves The temperature of the Universe now is a frigid 2 725 degrees about absolute zero 7 During the period in which atoms were forming and earlier the Universe was opaque in the sense that light could not travel any appreciable distance It was as though the Universe was in a fog At 380 000 years recombination was essentially completed Each proton had paired up with an electron to form a hydrogen atom Light was liberated The Universe cleared and the cosmic background radiation has traveled undisturbed ever since When WMAP makes its measurements it captures some of the radiation that has been traveling uninterrupted for almost 14 billion years http www jupiterscientific org sciinfo ncupdate html 1 Aralik 2008 tarihinde Wayback Machine sitesinde After most leptons and anti leptons are annihilated at the end of the lepton epoch the energy of the universe is dominated by photons These photons are still interacting frequently with charged protons electrons and eventually nuclei and continue to do so for the next 300 000 years http www wikinfo org index php Timeline of the Universe 22 Kasim 2008 tarihinde Wayback Machine sitesinde http map gsfc nasa gov media 080998 index html 12 Ocak 2012 tarihinde Wayback Machine sitesinde Arsivlenmis kopya 30 Ocak 2012 tarihinde kaynagindan arsivlendi Erisim tarihi 13 Mayis 2009 Energie de masse 4 Haziran 2009 tarihinde kaynagindan arsivlendi Erisim tarihi 1 Subat 2009 Baryogenesis 17 Aralik 2008 tarihinde kaynagindan arsivlendi Erisim tarihi 1 Subat 2009 equilibre thermique 25 Eylul 2008 tarihinde kaynagindan arsivlendi Erisim tarihi 1 Subat 2009 La presence de ces neutrinos influe sur le taux d expansion de l univers voir equations de Friedmann et par suite sur la vitesse a laquelle l univers se refroidit et donc sur la duree de la nucleosynthese qui elle meme determine en partie l abondance des elements qui sont synthetises pendant celle ci Voir par exemple Ingilizce Leo Stodolsky Some neutrino events of the 21st century in Neutrino astrophysics comptes rendus du quatrieme atelier SFB 375 chateau de Ringberg Allemagne 20 24 octobre 1997 page 178 181 astro ph 9801320 Voir en ligne 16 Kasim 2016 tarihinde Wayback Machine sitesinde Si tel n etait pas le cas un tres fort rayonnement gamma serait emis du voisinage des regions ou matiere et antimatiere coexisteraient Un tel rayonnement n est pas observe Kolb and Turner 1988 chapter 6 Guth A H 1998 The Inflationary Universe Quest for a New Theory of Cosmic Origins Vintage Books ISBN 978 0 09 995950 2 a b c Anisotropy 7 Ocak 2009 tarihinde kaynagindan arsivlendi Erisim tarihi 1 Subat 2009 Fine tuning 30 Mart 2009 tarihinde kaynagindan arsivlendi Erisim tarihi 1 Subat 2009 Arsivlenmis kopya 26 Nisan 2019 tarihinde kaynagindan Erisim tarihi 23 Aralik 2020 Courbure spatiale 22 Ocak 2007 tarihinde kaynagindan arsivlendi Erisim tarihi 1 Subat 2009 Ornegin Planck uzunlugu adiyla bilinen en kucuk uzunluga yaklasildikca uzay zamanin tumsek ve cukurluklari artar ve iki nokta arasindaki uzaklik kavraminin hicbir anlami kalmaz Flatness problem 17 Aralik 2008 tarihinde kaynagindan arsivlendi Erisim tarihi 1 Subat 2009 Magnetic monopole 2 Subat 2009 tarihinde kaynagindan arsivlendi Erisim tarihi 1 Subat 2009 Bu cozumde scalar field terimi yerine ayni anlamda inflation sisme siskinlesme terimi kullanilmistir Ilgili bilimsel makaleler Scalar field 13 Subat 2009 tarihinde kaynagindan arsivlendi Erisim tarihi 1 Subat 2009 Modele standard 27 Eylul 2008 tarihinde kaynagindan arsivlendi Erisim tarihi 1 Subat 2009 Weyl curvature hypothesis 13 Eylul 2006 tarihinde kaynagindan arsivlendi Erisim tarihi 1 Subat 2009 Penrose R 1979 Singularities and Time Asymmetry Hawking S W ed Israel W ed General Relativity An Einstein Centenary Survey 581 638 Cambridge University Press Penrose R 1989 Difficulties with Inflationary Cosmology Fergus E J ed Proceedings of the 14th Texas Symposium on Relativistic Astrophysics 249 264 New York Academy of Sciences doi 10 1111 j 1749 6632 1989 tb50513 x olu kirik baglanti 2 olu kirik baglanti Spectre de Harrison Zel dovich 13 Eylul 2006 tarihinde kaynagindan arsivlendi Erisim tarihi 1 Subat 2009 Sloan Digital Sky Survey 17 Aralik 2008 tarihinde kaynagindan arsivlendi Erisim tarihi 1 Subat 2009 Keel B Dark Matter 5 Mart 2016 tarihinde Wayback Machine sitesinde Retrieved on 2007 05 28 Yao W M et al 2006 Review of Particle Physics Journal of Physics G 33 1 1232 26 Mart 2009 tarihinde Wayback Machine sitesinde arsivlendi doi 10 1088 0954 3899 33 1 001 olu kirik baglanti Chapter 22 Dark matterPDF 3 Ekim 2018 tarihinde Wayback Machine sitesinde 152 KB Five Year Wilkinson Microwave Anisotropy Probe WMAP Observations Data Processing Sky Maps and Basic Results 10 Nisan 2015 tarihinde Wayback Machine sitesinde PDF The Astrophysical Journal 24 Subat 2008 tarihinde Wayback Machine sitesinde arsivlendi Lambda CDM model 17 Aralik 2008 tarihinde kaynagindan arsivlendi Erisim tarihi 1 Subat 2009 Lemaitre boylece kuantum kozmolojisi nin temellerini de atmis bulunuyordu Lemaitre G 1931 The Evolution of the Universe Discussion Nature 128 699 701 doi 10 1038 128704a0 25 Nisan 2009 tarihinde Wayback Machine sitesinde Braneworld 10 Haziran 2011 tarihinde kaynagindan arsivlendi Erisim tarihi 1 Subat 2009 Brane 28 Temmuz 2009 tarihinde kaynagindan arsivlendi Erisim tarihi 1 Subat 2009 Ekpyrotic 22 Agustos 2009 tarihinde kaynagindan arsivlendi Erisim tarihi 1 Subat 2009 Bir ornek Georges Lemaitre el padre del big bang 24 Ocak 2009 tarihinde Wayback Machine sitesinde Hugh Ross The Creator and the Cosmos How Greatest Scientific Discoveries of The Century Reveal God Colorado NavPress revised edition 1995 s 76 Theorie de l etat quasi stationnaire 3 Haziran 2015 tarihinde kaynagindan arsivlendi Erisim tarihi 1 Subat 2009 Voir la liste 3 Ocak 2009 tarihinde Wayback Machine sitesinde des publications sur le sujet Voir par exemple l ensemble des articles de cosmologie bases sur les resultats de COBE 1 olu kirik baglanti WMAP 2 olu kirik baglanti 3 olu kirik baglanti ou SDSS 4 olu kirik baglanti 5 olu kirik baglanti 6 olu kirik baglanti 7 olu kirik baglanti Pioneer anomalisi haric tutulursa Critical density 7 Subat 2009 tarihinde kaynagindan Erisim tarihi 1 Subat 2009 Big Crunch 21 Aralik 2008 tarihinde kaynagindan arsivlendi Erisim tarihi 1 Subat 2009 Kolb and Turner 1988 chapter 3 Big Freeze 8 Subat 2009 tarihinde kaynagindan arsivlendi Erisim tarihi 1 Subat 2009 Caldwell R R Kamionkowski M Weinberg N N 2003 Phantom Energy and Cosmic Doomsday Physical Review Letters 13 Nisan 2009 tarihinde Wayback Machine sitesinde arsivlendi 91 071301 doi 10 1103 PhysRevLett 91 071301 olu kirik baglanti arXiv arXiv Big Rip 19 Ocak 2009 tarihinde kaynagindan arsivlendi Erisim tarihi 1 Subat 2009 Hawking S W 1973 The Large Scale Structure of Space Time Cambridge UK Cambridge University Press ISBN 0 521 09906 4 Hartle 3 Ekim 2008 tarihinde Wayback Machine sitesinde arsivlendi J H Hawking 24 Subat 2009 tarihinde Wayback Machine sitesinde arsivlendi S W 1983 Wave Function of the Universe Physical Review D 28 2960 6 Mayis 2011 tarihinde Wayback Machine sitesinde arsivlendi doi 10 1088 1126 6708 2005 09 063 olu kirik baglanti Langlois D 2002 Brane Cosmology An Introduction arXiv hep th 0209261 28 Temmuz 2013 tarihinde Wayback Machine sitesinde Linde A 2002 Inflationary Theory versus Ekpyrotic Cyclic Scenario arXiv hep th 0205259 28 Temmuz 2013 tarihinde Wayback Machine sitesinde Than K 2006 Recycled Universe Theory Could Solve Cosmic Mystery 24 Aralik 2010 tarihinde Wayback Machine sitesinde Space com 24 Subat 2009 tarihinde Wayback Machine sitesinde arsivlendi Kennedy B K 2007 Retrieved on 3 July 2007 What Happened Before the Big Bang olu kirik baglanti Retrieved on 2007 07 03 olu kirik baglanti Linde A 1986 Eternal Chaotic Inflation Modern Physics Letters A1 81 Linde A 1986 Eternally Existing Self Reproducing Chaotic Inflationary Universe Physics Letters B175 395 400 Kragh H 1996 Cosmology and Controversy Princeton NJ Princeton University Press ISBN 0 691 02623 8 Yararlanilan kaynaklar Belusevic Radoje 2008 Relativity Astrophysics and Cosmology 1 Weinheim Wiley VCH ISBN 978 3 527 40764 4 OCLC 876678499 Block David L Puerari Ivanio Stockton Alan Ferreira DeWet Ed 2000 Toward a New Millennium in Galaxy Morphology Proceedings of an International Conference Toward a New Millennium in Galaxy Morphology from z 0 to the Lyman Break held at the Eskom Conference Centre Midrand South Africa September 13 18 1999 Dordrecht Kluwer Academic Publishers doi 10 1007 978 94 011 4114 7 ISBN 978 94 010 5801 8 LCCN 00042415 OCLC 851369444 Reprinted from Astrophysics and Space Science Volumes 269 270 Nos 1 4 1999 Block David L 2012 Georges Lemaitre and Stigler s Law of Eponymy Holder Rodney D Mitton Simon Ed Georges Lemaitre Life Science and Legacy Astrophysics and Space Science Library 395 Heidelberg New York Springer ss 89 96 arXiv 1106 3928v2 2 Bibcode 2012ASSL 395 89B doi 10 1007 978 3 642 32254 9 8 ISBN 978 3 642 32253 2 LCCN 2012956159 OCLC 839779611 Carroll Sean M n d Why Is There Something Rather Than Nothing Knox Eleanor Wilson Alastair Ed Routledge Companion to the Philosophy of Physics Londra Routledge arXiv 1802 02231v2 2 Bibcode 2018arXiv180202231C Chow Tai L 2008 Gravity Black Holes and the Very Early Universe An Introduction to General Relativity and Cosmology New York Springer ISBN 978 0 387 73629 7 LCCN 2007936678 OCLC 798281050 Christianson Gale E 1995 Edwin Hubble Mariner of the Nebulae New York Farrar Straus and Giroux ISBN 978 0 374 14660 3 LCCN 94045995 OCLC 461940674 Croswell Ken 1995 Alchemy of the Heavens Searching for Meaning in the Milky Way Illustrations by Philippe Van 1 Anchor Books bas New York Anchor Books ISBN 978 0 385 47213 5 LCCN 94030452 OCLC 1100389944 d Inverno Ray 1992 Introducing Einstein s Relativity Oxford Ingiltere New York Clarendon Press Oxford University Press ISBN 978 0 19 859686 8 LCCN 91024894 OCLC 554124256 Drees William B 1990 Beyond the Big Bang Quantum Cosmologies and God La Salle IL Open Court Publishing Company ISBN 978 0 8126 9118 4 LCCN 90038498 OCLC 1088758264 Farrell John 2005 The Day Without Yesterday Lemaitre Einstein and the Birth of Modern Cosmology New York Thunder s Mouth Press ISBN 978 1 56025 660 1 LCCN 2006272995 OCLC 61672162 Frame Tom 2009 Losing My Religion Unbelief in Australia Sidney UNSW Press ISBN 978 1 921410 19 2 OCLC 782015652 Gibbons Gary W Shellard E P S Rankin Stuart John Ed 2003 The Future of Theoretical Physics and Cosmology Celebrating Stephen Hawking s 60th Birthday Cambridge Ingiltere New York Cambridge University Press ISBN 978 0 521 82081 3 LCCN 2002041704 OCLC 1088190774 Guth Alan H 1998 Ilk olarak 1997 de yayinlandi The Inflationary Universe Quest for a New Theory of Cosmic Origins Alan Lightman in Onsozu Londra Vintage Books ISBN 978 0 09 995950 2 LCCN 96046117 OCLC 919672203 Harris James F 2002 Analytic Philosophy of Religion Handbook of Contemporary Philosophy of Religion 3 Dordrecht Kluwer Academic Publishers ISBN 978 1 4020 0530 5 LCCN 2002071095 OCLC 237734029 Harrison Peter Ed 2010 The Cambridge Companion to Science and Religion Cambridge Companions to Religion Cambridge Ingiltere New York Cambridge University Press ISBN 978 0 521 71251 4 LCCN 2010016793 OCLC 972341489 Hawking Stephen W Ellis George F R 1973 The Large Scale Structure of Space Time Cambridge Ingiltere Cambridge University Press ISBN 978 0 521 20016 5 LCCN 72093671 OCLC 1120809270 Hawking Stephen W 1988 A Brief History of Time From the Big Bang to Black Holes Carl Sagan tarafindan sunulan giris Ron Miller in cizimleri New York Bantam Dell Publishing Group ISBN 978 0 553 10953 5 LCCN 87033333 OCLC 39256652 Hawking Stephen W Israel Werner Ed 2010 Ilk olarak 1979 da yayinlandi General Relativity An Einstein Centenary Survey Cambridge Ingiltere Cambridge University Press ISBN 978 0 521 13798 0 LCCN 78062112 OCLC 759923541 Kolb Edward Turner Michael Ed 1988 The Early Universe Frontiers in Physics 70 Redwood City CA Addison Wesley ISBN 978 0 201 11604 5 LCCN 87037440 OCLC 488800074 Kragh Helge 1996 Cosmology and Controversy The Historical Development of Two Theories of the Universe Princeton NJ Princeton University Press ISBN 978 0 691 02623 7 LCCN 96005612 OCLC 906709898 Krauss Lawrence M 2012 A Universe From Nothing Why there is Something Rather than Nothing Richard Dawkins in Son Sozu 1 Free Press ciltli bas New York Free Press ISBN 978 1 4516 2445 8 LCCN 2011032519 OCLC 709673181 Livio Mario 2000 The Accelerating Universe Infinite Expansion the Cosmological Constant and the Beauty of the Cosmos Tom Parks tan sesli kitap performansi Brilliance Audio Allan Sandage nin Onsozu New York John Wiley amp Sons ISBN 978 0 471 32969 5 LCCN 99022278 OCLC 226086793 Manly Steven L 2011 Brandon Jodi Ed Visions of the Multiverse Pompton Plains NJ New Page Books ISBN 978 1 60163 720 8 LCCN 2010052741 OCLC 609531953 Martinez Delgado David Ed 2013 Local Group Cosmology Cambridge Ingiltere Cambridge University Press ISBN 978 1 107 02380 2 LCCN 2013012345 OCLC 875920635 17 18 Kasim 2008 tarihlerinde Ispanya Tenerife de duzenlenen XX Kanarya Adalari Astrofizik Kis Okulu nda sunulan dersler Milne Edward Arthur 1935 Relativity Gravitation and World Structure The International Series of Monographs on Physics Oxford Ingiltere Londra Clarendon Press Oxford University Press LCCN 35019093 OCLC 1319934 Mitton Simon 2011 Fred Hoyle A Life in Science Cambridge Ingiltere New York Cambridge University Press ISBN 978 0 521 18947 7 LCCN 2011293530 OCLC 774201415 Olive K A ve digerleri Particle Data Group 2014 Review of Particle Physics PDF Chinese Physics C 38 9 ss 1 708 arXiv 1412 1408 2 Bibcode 2014ChPhC 38i0001O doi 10 1088 1674 1137 38 9 090001 PMID 10020536 30 Ocak 2017 tarihinde kaynagindan PDF Erisim tarihi 13 Aralik 2019 Partridge R Bruce 1995 3K The Cosmic Microwave Background Radiation Cambridge Astrophysics Series 25 resimli bas Cambridge Ingiltere Cambridge University Press ISBN 978 0 521 35808 8 LCCN 94014980 OCLC 1123849709 Peacock John A 1999 Cosmological Physics Cambridge Astrophysics Series Cambridge Ingiltere New York Cambridge University Press ISBN 978 0 521 42270 3 LCCN 98029460 OCLC 60157380 Penrose Roger 1989 Difficulties with Inflationary Cosmology Fenyves Ervin J Ed Fourteenth Texas Symposium on Relativistic Astrophysics Annals of the New York Academy of Sciences 571 New York New York Bilimler Akademisi ss 249 264 Bibcode 1989NYASA 571 249P doi 10 1111 j 1749 6632 1989 tb50513 x ISBN 978 0 89766 526 1 ISSN 0077 8923 LCCN 89014030 OCLC 318253659 Sempozyum Dallas Teksas ta yapildi 11 16 Aralik 1988 Penrose Roger 2007 Orijinal yayin Londra Jonathan Cape 2004 The Road to Reality 1 Vintage Books bas New York Vintage Books ISBN 978 0 679 77631 4 LCCN 2008274126 OCLC 920157277 Kitabin 2004 baskisina Internet Arsivi nden ulasilabilir 20 Aralik 2019 tarihinde erisilmistir Roos Matts 2012 Bolum orijinal olarak 2008 de yayinlandi Expansion of the Universe Standard Big Bang Model Engvold Oddbjorn Stabell Rolf Czerny Bozena Lattanzio John Ed Astronomy and Astrophysics Encyclopedia of Life Support Systems II Ramsey Man Adasi UNESCO Eolss Publishers Co Ltd ile ortaklasa arXiv 0802 2005 2 Bibcode 2008arXiv0802 2005R ISBN 978 1 84826 823 4 OCLC 691095693 Ryden Barbara Sue 2003 Introduction to Cosmology San Francisco Addison Wesley ISBN 978 0 8053 8912 8 LCCN 2002013176 OCLC 1087978842 Silk Joseph 2009 Horizons of Cosmology Exploring Worlds Seen and Unseen Templeton Science and Religion Series Conshohocken PA Templeton Press ISBN 978 1 59947 341 3 LCCN 2009010014 OCLC 818734366 Singh Simon 2004 Big Bang The Origin of the Universe 1 U S bas New York Fourth Estate Bibcode 2004biba book S ISBN 978 0 00 716220 8 LCCN 2004056306 OCLC 475508230 Tanabashi M ve digerleri Particle Data Group 2018 Review of Particle Physics Physical Review D 98 3 ss 1 708 Bibcode 2018PhRvD 98c0001T doi 10 1103 PhysRevD 98 030001 PMID 10020536 Tolman Richard C 1934 Relativity Thermodynamics and Cosmology The International Series of Monographs on Physics Oxford Ingiltere Londra Clarendon Press Oxford University Press ISBN 978 0 486 65383 9 LCCN 34032023 OCLC 919976 Woolfson Michael 2013 Time Space Stars amp Man The Story of Big Bang 2 bas Londra Imperial College Press ISBN 978 1 84816 933 3 LCCN 2013371163 OCLC 835115510 Wright Edward L 2004 Theoretical Overview of Cosmic Microwave Background Anisotropy Freedman Wendy L Ed Measuring and Modeling the Universe Carnegie Observatories Astrophysics Series 2 Cambridge Ingiltere Cambridge University Press s 291 arXiv astro ph 0305591 2 Bibcode 2004mmu symp 291W ISBN 978 0 521 75576 4 LCCN 2005277053 OCLC 937330165 Yao W M ve digerleri Particle Data Group 2006 Review of Particle Physics PDF Journal of Physics G Nuclear and Particle Physics 33 1 ss 1 1232 Bibcode 2006JPhG 33 1Y doi 10 1088 0954 3899 33 1 001 12 Subat 2017 tarihinde kaynagindan PDF Erisim tarihi 16 Aralik 2019 Dis baglantilarWMAP Big Bang Cosmology 22 Ocak 2009 tarihinde Wayback Machine sitesinde Big Bang 6 Subat 2009 tarihinde Wayback Machine sitesinde big bang theory 31 Ocak 2009 tarihinde Wayback Machine sitesinde at the Open Directory Project 16 Mart 2011 tarihinde Wayback Machine sitesinde arsivlendi Dossier Sagascience du Centre national de la recherche scientifique Big bang 15 Subat 2009 tarihinde Wayback Machine sitesinde Video conference sur le theme Le Big Bang intervention de Marc Lachieze Rey Ned Wright s Cosmology Tutorial24 Agustos 2011 tarihinde Wayback Machine sitesinde initiation a la cosmologie sur le site professionnel d Edward L Wright Il existe un lien vers une version francaise Presentation de l ouvrage L invention du big bang 27 Temmuz 2012 tarihinde Wayback Machine sitesinde par son auteur Jean Pierre Luminet