Ferdinand de Saussure (26 Kasım 1857, Cenevre – 22 Şubat 1913, Vufflens-le-Château), 20. yüzyılda dilbilimde kayda değer gelişiminin birçoğu için fikirleriyle temel hazırlamış, İsviçreli dilbilimci.
Ferdinand de Saussure | |
---|---|
Ferdinand de Saussure | |
Tam adı | Ferdinand de Saussure |
Doğumu | 26 Kasım 1857 |
Ölümü | 22 Şubat 1913 (55 yaşında) |
Çağı | 19. yüzyıl felsefesi |
Bölgesi | Batı felsefesi |
Okulu | Yapısalcılık, Semiyotik |
İlgi alanları | Dil bilimi |
Genellikle 20. yüzyılın dilbiliminin ‘babası’ olarak düşünülmektedir. Özellikle yapısalcılık ve göstergebilim alanında adını duyurmuştur.
Ferdinand, doğabilimci ve Louise Elisabeth de Pourtalès’in oğlu ve Nicolas Theodore de Saussure’ün torunudur. Ferdinand Almanya’nın Leipzig şehrinde üniversite eğitimi almıştır ve Berlin'de bir dönem Heinrich Zimmer'in yanında Hint-Avrupa Dilleri üzerine çalışmıştır. Leipzig'de doktorasını yazdıktan sonra 1881 yılından 1891 yılına kadar Paris'te École pratique des hautes études okulunda ders vermiştir. 1891 yılından ölümüne kadar Cenova Üniversitesi'nde tarih ve Hint Avrupa dillerinin karşılaştırılması alanında profesörlük yapmıştır. Ferdinand de Saussure, Cenova Üniversitesi’nde 1906 yılından 1911 yılına kadar Genel dilbilim üzerine dersler vermiştir.
Saussure’ün şöhreti yaşamı boyunca Slav dilleri araştırmacısı olarak yaptığı çalışmalarında mevcuttur. “Mémoire sur le système primitif des voyelles dans les langues indo-européennes“ (Memory auf dem primitiven System der Vokale im Indo-Europäischen Sprachen/Hint Avrupa Dillerindeki Seslerin İlkel Sisteminin Hafızası-1879) isimli eserinde Saussure daha 21 yaşında bir öğrenciyken dilbilgisel yöntemleri uygulayarak "Laringeal" kuramını geliştirmiştir. Hint Avrupa ses sisteminin yeniden yapılandırılması sürecinde Saussure kaybolan ses katsayılarının (coefficients sonantiques) varlığını kuramsal olarak talep etmektedir. Bu ses katsayılarını daha sonraları Danimarkalı dil araştırmacısı Hermann Møller de 19. yüzyılda "Laringeal" olarak tanımlamıştır. Saussure'ün ölümünden sonra 1914 yılında Bedřich Hrozný bu noktada Hint Avrupa dili olarak belirtilen Hititçe’yi çözümlemiştir. Sausure’ün kendi ses katsayılarını yeniden yapılandırdığı bazı durumlarda Polonyalı dilbilimci ve Slav dilleri araştırmacısı Jerzy Kuryłowicz Hititçedeki "Laringeal"i bulmuştur. Önemli kısıtlamaların hesaba katılmasına rağmen Hititçedeki "Laringeal" genel anlamda Saussure’ün yeniden yapılandırmasının onaylanması olarak kabul edilmektedir.
Yaşamı
1857'de Cenevre'de, Sigmund Freud'dan bir yıl sonra, Emile Durkheim'dan ise bir yıl önce doğan Saussure, tanınmış bir doğabilimcinin oğluydu. Ailenin doğabilimleri konusunda güçlü bir başarı geleneği vardı. Saussure'ü erken yaşlarda dil bilimi çalışmalarına bir filolog ve aile dostu, yöneltti. On beşinde, Fransızca, Almanca, İngilizce ve Latince dillerine Yunancayı da ekledikten sonra, Saussure genel bir dil dizgesi oluşturmaya çalıştı. Ve Pictet için, tüm dillerin kökünde iki ya da üç temel ünsüzden oluşan bir dizgenin olduğunu öne süren 'Diller Üstüne Deneme'yi yazdı. Pictet bu gencecik çabanın aşırı indirgemeci özelliğine gülümsemekten kendini alamamış olabilir ama daha okuldayken Sanskrit öğrenmeye başlayan, himayesi altındaki bu öğrencinin cesaretini kırmadı.
1875'te Saussure, Cenevre Üniversitesi'ne girdi. Aile geleneğini izleyerek fizik ve kimya öğrencisi olarak kayıt yaptırmakla birlikte Yunan ve Latin dil bilgisi derslerine girmeyi sürdürdü. Bu deneyim onu, mesleğinin dil incelemesi konusunda olacağına inandırdı. Çünkü yalnızca profesyonel bir dil derneğine, Paris Dil Bilimi Derneği'ne katılmakla kalmayıp Cenevre'de ilk yılının büyük ölçüde boşa gittiğini düşünerek onu Hint-Avrupa dillerini incelemek için Leipzig Üniversitesi'ne yollamalarının gerekliliğine ana babasını inandırdı.
Leipzig şanslı bir seçim oldu, çünkü genç dil tarihçileri okulunun Junggrammatiker ya da 'Yeni Dil Bilgiciler'in merkeziydi; Saussure, ilk kez kendi zekâsını gününün en yaratıcı dilcileri ile karşılaştırabiliyordu. Leipzig'deki öğretmenlerinden biri, Brugmann, Saussure'ün birkaç yıl önce öne sürdüğü fakat ünlü dilcilerin varsayımlarına karşıt düştüğünden vazgeçtiği "genizsil selenliler" (nasal sonans) yasası denen şeyi bulduğunda, kendi yeteneklerine inancı kuşkusuz onaylandı.
Saussure, Berlin'deki on sekiz aylık bir ara dışında dört yıl boyunca Leipzig'de kaldı ve 1878 Aralık ayında yirmi bir yaşındayken, bir dilcinin 'şimdiye dek yazılımş en yetkin karşılaştırmalı filoloji yapıtı' dediği Mémoire sur le sytème primitif des voyelles dans le langues indo-européennes (Hint-Avrupa Dillerindeki Ünlülerin İlk Dizgesi Üstüne İnceleme)sini yayımladı. Bu yapıtın en etkileyici yanı genç dilcinin tarihsel dil bilimindeki en büyük ve en temel soruna el atmış ve yöntemsel sorunların önemini vurgulamış olmasıdır. Önsözünde, 'anlaşılmaz kuramsal sorunlar üstüne düşünceler kurmuyorum; konunun temelini, yokluğunda her şeyin başıboş, nedensiz ve belirsiz kalacağı temeli sorguluyorum' diyordu.
İnceleme, birçok çevrede iyi karşılandı. Saussure, Berlin Leipzig'e döndüğünde, bir profesör ona İnceleme'nin yazarı, İsviçreli büyük dil bilimci Saussure ile uzak yakın bir akrabalığı olup olmadığını sordu. Bununlu birlikte, Saussure, Almanya'yı kendine yakın bulmamış olmalı ki, Sanskrit'te tamlayan durumunun kullanımı üstüne yazdığı (Summa cum laude ile ödüllendirilen) doktora tezinin savunmasından hemen sonra Paris'e döndü.
Fransa'da oldukça başarılıydı. Hemen École pratique des hautes études'de Sanskrit, Gotik ile Eski Yüksek Almanca öğretmeye başlayıp, 1887'den sonra öğrettiklerini de genel olarak Hint-Avrupa filolojisini kapsayacak biçimde genişletti. Paris'tesi Société linguistique'de etkin olduğu gibi genç Fransız dil bilimci kuşağının biçimlenişini de önemli katkılarda bulundu. Ama 1891'de Cenevre'de bir profesörlük önerilince, İsviçre'ye dönmeye karar verdi ve kendinden yaşlı meslektaşlarının ona Légion d'Honneur Nişanı'nı sunmalarının onuru bile onu Paris'te tutamadı.
Cenevre'de öğrencileri sayıca daha az ve daha geriydiler. Genel olarak Sanskrit ve tarihsel dil bilimi öğretiyordu. Evlendi, iki oğlu oldu; çok az yolculuğa çıktı; besbelli aklı başında bir taşralı belirsizliğe yerleşmeye başlıyordu. Git gide daha az, daha acıyla ve isteksiz yazmaya başladı. Elimizdeki birkaç açıklayıcı kişisel belgeden biri olan, 1894'te yazılmış bir mektupta, sonunda bir yayımcının eline bıraktığı bir yazısına değinir ve sürdürür:
...ama bütün bunlar ve dil bilimi konusunda aklı başında on satırcık bile yazmanın güçlüğü canıma yetti. Uzun süredir kafam her şey bir yana dil bilimi olgularının ve onlara bakış açılarımızın sınıflandırılması düşüncesiyle dopdolu; dil bilimciye ne yaptığını göstermek için göze alınması gereken işin ölçülemeyecek denli çok olduğunu git gide daha iyi fark ediyorum... Kullanılan terimlerin kesin yetersizliği, bunların yeniden gözden geçirilmesinin gerekliliği ve bunu başarabilmek için dilin ne tür bir nesne olduğunu göstermek, (genelde, dilin niteliğini düşünmek zorunda bırakılmamak en büyük isteğim olmakla birlikte) filolojiden aldığım tadı sürekli bozuyor. Bu beni kendi istemim dışında, dil biliminde neden benim için bir anlam taşıyan bir tek terim bile olmadığını açıklayacağım bir kitap yazmaya itiyor. Açık söyleyeyim, ancak bundan sonra, işimi bırakacağım yerden sürdürebileceğim. (4 Ocak 1894 tarihli mektup, 'Letter de F. de Saussure a Antoine Meillet', Cahiers Ferdinand de Saussure 21 (1964)
Kitabı yazamadı. Litvanya dili, Orta Çağ Alman destanları ve Latin ozanların şiirlerinde gizlenmiş özel isim çevriklemeleri üstüni bir kuramla uğraştı. Ama 1906'da, bir profesörün emekli olmasıyla, üniversite ona genel dil bilimi öğretme görevi verdi; böylece sırasıyla 1907, 1908-1909, 1910-1911 yıllarında, sonunda Course de Linguistique Génerale olacak dersleri verdi. 1912 yazında yatağa düştü; 1913 Şubat'ında 56 yaşında öldü.
Kaynak: (Jonathan Culler, Saussure, (Çeviren: Nihal Akbulut), Afa Çağdaş Ustalar Dizisi 8, İstanbul, 1985, s.13-16.)
Langue ve Parole Kuramı
Saussure’ün görüşlerine göre dilin bakış açısı üç farklı biçimde sınıflandırılmaktadır: İnsanların konuşmasını ifade eden “Language” kavramı, soyut kurallar sistemini ifade eden “langue” kavramı ve konuşmayı ifade eden “parole” kavramıdır. İnsanların konuşma yetisine Saussure de Noam Chomsky gibi insanlarda biyolojik olarak var olan bir yeti olarak bakmaktadır. “Langage” kavramı insan dilini konuşanların konuşma yetkinliği içerisinde karşılaştığı kuram öncesi olgusal bir alan olarak tanımlamaktadır. Buna karşılık “langue” kavramı kuramsal bir dil kavramı olarak anlaşılmaktadır. Bu kavram bilgi-mantıksal bir düzeni “langage” kavramının ve insan konuşmasının kuram öncesi olgusal alanında bulunmaktadır. “Langue” kavramı aynı zamanda dilbilimsel bakış açısı altında “langage” olarak kabul edilerek tanımlanabilmektedir.
Bu kavram sosyal ve bireysel bir boyut da ortaya koymaktadır. Bu kavramın sosyal boyutunda “langue” kavramı özneler arası kabul edilen toplumsal bir kurum ve dilsel alışkanlıkların sosyal olarak oluşturulduğu, konuşanın kafasındaki geleneksel bir sistemdir. Bu kavram bireysel boyutunda öznel olarak içselleştirilmiş tekil bir dildir (bu duruma “langue” kavramının öznel olarak ifade edilmesi de denilebilmektedir.).
Ayrıca “parole” kavramının da sosyal ve bireysel bir tarafı bulunmaktadır. Bu kavram bir yandan somut bir söz eylem kuramını (konuşma yetisini) ifade ederken diğer taraftan da her bir konuşan aracılığıyla “langue” kavramının bireysel olarak gerçekleştirilmesini ifade etmektedir. Aynı zamanda "parole" kavramı bulunduğu yerdeki sosyal boyutunda ele alındığında yeni dilsel anlamların diyaloglu olarak oluşturulmasını ve “langue” kavramının değişimini ifade etmektedir. “Langue” ve “parole” kavramları karşılıklı bağımlılıklarının karmaşık ilişkisi içerisinde de bulunmaktadır. Bir yandan “langue” kavramı içerisinde “parole” kavramına dair hiçbir şey bulunmazken diğer yandan da “parole” kavramının her bir sosyal üretim sayesinde “langue” olarak adlandırılması mümkündür.
Ayrıca “parole” kavramı aracısız gözlemlere ait "langue" kavramından uzaklaşmaktadır. “Parole” kavramı insan konuşmasının kuramsal bakış açısı olarak anlaşılmaktadır. “Langage” kavramı ise dilsel göstergelerin ve bu dilsel göstergelerin seslerinin oluşturulmasının oluşum sürecindeki yeniden yapılandırılması olarak ifade edilebilmektedir.
Langue
Langue (frz.: dil, dil sistemi) Ferdinand de Saussure’e göre işaretlerin ve dil bilgisi kurallarının (genel, bireyler üstü, sosyal) sistemidir ve yine ona göre parole (konuşma) kavramının karşıtıdır ve somut ifadelerde langue'un somut, mekânsal ve zamansal gerçekleşmesi olarak tanımlanmaktadır.
Langue kavramı Saussure tarafından "Genel Dilbilimin Temel Sorunları" (Cours de linguistique générale, 1916/dt. 1967) eserinde ele alınmıştır.
Saussure langue kavramıyla dili sistem, sosyal olgu olarak ve bununla birlikte ortaya çıkan dilsel işaretlerin yerleşmesi olarak tanımlamıştır.
Langue/parole dil tüm yapısalcı ve sonradan yapılandırılan dilbilimin dayanak noktasını temsil etmektedir. Langue ve parole içerikli ayrım ve çift kutuplu yaklaşım konusunda çeşitli öncü, benzeri ve sonraki çeşitlemeleri vardır; bunlar:
- ergon - energeia (Humboldt)
- dil - konuşma (Paul [1880])
dil sistemi – güncelleştirilmiş konuşma (von der Gabelentz [1891])
- dil oluşumu – konuşma edimi (Bühler [1934])
- register - use (Halliday [1961])
- type - token
- yeterlik/kompetenz – edinç/performans (Chomsky).
Langue, Saussure'ün terminolojisinde “Langage”dan (bunu ya langue ve parole’ün üst başlığı olarak ya da insan ve hayvanın dil yetisinin ayrılmasında kullanılan faculté de langage, yani dil kullanma becerisi olarak “dil”den) ayrılmalı.
Parole
Parole, Ferdinand de Saussure’ün konuşma, bireysel dil kullanımın (performance, Noam Chomsky’nin anlayışına göre) Fransızca tanımı olarak seçtiğidir. John Langshaw Austin’in dil edimi kuramı da bu terimi kullanmaktadır.
Saussure’deki karşıt terim langue, -yani ulusal dil- sistem olarak algılanan langage'ın genişletilmişi, insanın dil yetisi. Saussure ile özdeşleşmiş yapısalcılıktaki langue sosyallik için, parole ise bireysellik içindir. Kaynak 11 Haziran 2010 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.
Gösterge ve Göstergeler Sistemi
Saussure, dilsel göstergeleri, anlamları ilişkilendirilen ses birimleri olarak kavramaktadır. Ayrıca dilsel göstergeleri, anlamları ele alınabilen biçimler olarak ve konuşmacının bu dilsel biçimleri diğer dilsel biçimlerle “Parole” kavramı aracılığıyla anlaşılabilir hale gelen dilsel ifadeler olarak anlatmaktadır.
Buna göre dilsel göstergeler boğumlama sürecinde ortaya çıkan karmaşık birer zihinsel ve psikolojik birimdir. “Cours de Linguistique générale” eserinde de gösterge kavramının kullanımı bulunmaktadır (Erken Romantizm dönemindeki bu konudaki uyum tartışmaları özellikle Novalis hakkında bulunmaktadır). Dilsel göstergenin zihinsel ve ses bilimsel yanı gösterilen (signifié = gösterilen, gösterge içeriği) ve gösteren (signifiant = Dış gösterge biçimi) olarak sınıflandırılmaktadır. Gösterge kavramı Saussure’un kuramsal bakış açısında daha önceden bulunmaktadır. Çünkü Saussure genç dilbilgisel ve genç dilbilgisi araştırmacıları gibi çok yaygın ikili göstergeler anlayışını artık devralmıştır. İkili bir gösterge kavramı düşünsel ve ses bilimsel tarafını bağımsız, özgür düşünülebilir gösterge bölümleri olarak bir araya getirmektedir.
Bu anlayıştan yola çıkarak Saussure sentetik bir gösterge kavramına ulaşmıştır. Saussure bütün göstergeler için “Sème” kavramını kullanmıştır, “Sème” kavramının ses bilimsel kısmı için “Aposème” ve zihinsel göstergelerin bakış açısı için de “Parasème” kavramlarına yer vermiştir. “Sème” kavramı daima tüm göstergeler anlamına gelmektedir, yani kişiliğin bir türünü birleştiren gösterge ve anlamı ifade etmektedir. Ayrıca ya ses bilimsel (ya da düşünsel) taraftan üstünlüğü ortadan kaldırabilmesi anlamına gelmektedir. “Parasème” ve “Aposème” kavramları da “Sème” kavramının bir kısmını ifade etmemektedir, aksine bunların bakış açıları anlamına gelmektedir. Bu bakış açıları “Sème” kavramında konuşma sırasında oluşan mantıksal olarak farklı birimler değildir. Bu durum şu anlama gelmektedir: Sadece zihinsel olarak var olan anlamlar aynı zamanda var olan seslerle ilişkilendirilmemelidir. Dil sadece düşünceleri oluşturmamaktadır. Dil daha fazlasını oluşturmaktadır. Örneğin ilk olarak konuşan kişinin eylemi, boğumlaması, dil öncesi ilişkisini ve bundan dolayı da düzensiz ve ses bilimsel maddelerle sanki iz bırakmadan kaybolup giden düşünceleri gerçekleştirmektedir. Bu süreç zaman içerisinde doğrusal olarak meydana gelmektedir. Sözcükler birbiri ardına değişmektedir. Ses oluşturma süreci düşüncenin akışını sınıflandırmaktadır ve her şeyden önce bu nedenle ortaya çıkan ifadeyi bir düşüncenin ifadesi olarak oluşturmaktadır. Bununla birlikte de düşünceleri tanımlanabilir ifadeler olarak dilsel bağlamda ele almaktadır. İlk olarak ses oluşturma eylemi düşüncelere birer kimlik ve farklılık vermektedir. Bu durum düşüncelere varsayılan içsel biçimde gösterge analizinin kabul edilmesine izin vermektedir. Göstergelerin ses bilimsel - düşünsel bakış açısında daima göstergelerin oluşumu, gösterge sentezi sonradan anlaşılarak sınıflandırılmaktadır. Var olan göstergelerin tümü ve “Sème” kavramı her iki göstergenin de önemli koşulu durumunda bulunmaktadır. “Aposème” ve “Parasème” kavramları “Sème” kavramının bağımsız birer parçaları değildir; aksine sadece Dilbilim araştırmacıları tarafından ele alınan birer görüşüdür. Bu kavramlar Saussure için bir sayfa kâğıt ile karşılaştırılabilmektedir: Düşünce, sayfanın ön yüzüdür, ses ise sayfanın arka yüzü. İnsan sayfanın arka yüzüne zarar vermeksizin sayfanın ön yüzünü ne kadar az parçalara ayırıp zarar verebilirse, o ölçüde de düşünce sesten ayrılabilmektedir.
İşaret ve anlamı
Yukarıda gösterildiği gibi Saussure'e göre anlam mantıklı olarak olması gereken işaret bireşiminden başka bir şey değildir, aksine somut olarak sosyal değişimde, işaret bireşiminde ortaya çıkarılmaktadır. Hangi anlamın hangi işaretle ortaya çıkacağı, tanımlayan ve tanımlanan arasında giderek birbirine benzeyen iç bağlantılarla belirlenmektedir. İşaretin içinde belli bir anlamı savunabilecek bir kalite bulunmamaktadır. Saussure tarafından dil dizgesinin yargısal (arbitrar) ilkesi olarak adlandırılan bu kavramı, Türkçeye keyfilik olarak çevirmek mümkündür. Arbitrar ilkesi işaretin belirli bir tanımlayıcı işlevi bakımından özgürce seçilmesini kastetmemektedir. Burada kastedilen kendi içinde bulunmayan ve dizge bireşimi özelliğiyle bir anlama bağlı işaretin serbestliğidir. Bu hem farklı dillerin farklı işaretleri aynı anlam için kullanmasının hem de işaretlerin anlamının zamanla değişmesinin duruma göre değişebileceğine göstermektedir.
Anlam, işaretin (ontolojik) özelliği değildir, tam tersine Parole’ün dilsel bağlamda kaldığı sürece dil toplumu tarafından dilin kullanımının bir etkisidir. Aynı zamanda dil işaretlerinin bir dizgenin kısımları (langue) olmasında bu etkinin varlığından bahsetmemek mümkün değildir. Bir dizgenin içinde bir işaret, diğer bütün işaretlerden ayrılmaktadır. Dilsel biçim ancak anlam dizgesel bir ilişki içinde diğer biçimleri kastederse anlam kazanmaktadır. Bir işaret aynı zamanda kendi anlamı içinde kendinden yola çıkarak olumlu bir anlam edinmemektedir, hatta anlamdaki değişiklik farklı işaretlerle ifade edilmektedir. Saussure ile birlikte anlam "sürekli yandan" gelmektedir, hatta diğer işaretlere yönelik muhalefet yoluyla ortaya çıkmaktadır. Burada –kendi içinde anlamsız olan- işaretin olumsuzluğundan bahsetmek mümkündür („nullité du sème en soi“; sème’nin kendi içindeki sıfırlık hali). Saussure anlamın değişim mantığına göre belirlenmesinin sistematik açısını “valeur”, yani işaretin sistemik değeri olarak tanımlamaktadır.
Bu işaret belirlemesinin ön koşulu arbitrar ilkesinin yanı sıra ses varlığının konuşulduğu gibi sürdürülmesi, yani boğumlamadır. İlk zamansal olarak farklılık gösteren art arda dizilme, boğumlamadaki düşüncenin yapılandırılması dilsel birliğin sınırlandırılması ve farklılaşması için ön koşul oluşturmaktadır. Bununla birlikte ortaya çıkan diğer bir koşul da, dilsel birliğin kimliğinin ortaya çıkmasıdır.
Süreklilik ve Değişim
Bir tarafta langue’un bireysel söz dağarcığı olarak öznel ve sosyal karakteri, diğer yanda bireysellikten uzak dil kullanım alışkanlıklarının sistemi ve bunun kendini diyalog biçiminde anlam gelişen yer olarak parole’nin içinde sağlamlaştırmasından, Saussure tarafından belirlenen dilin zaman içindeki yaşam prensipleri sonucu çıkmaktadır. Bu prensipler ilk başta çelişkili gibi görünmektedir, yani dilin karakteristik özelliği, onun devamlı değişmesi gibi zaman içindeki sürekliliğidir.
Dilin sürekliliği, onun belirli bir zamanın belirli bir dil evresindeki anlamında eşzamanlı () düzlem olarak tanımlanırken; artzamanlı () düzlem dilin zaman içerisindeki değişikliğini dikkate almaktadır. Yöntemsel olarak bu iki düzlemi dilin zaman içerisindeki dilbilimsel uygulamada birbirinden kesin olarak ayrılmaktadır. Gerçekten de bu iki kavram oldukça iç içedir. Dilin süreklilik yönü, onu sosyal ve tarihsel bir gerçeklik olarak adres göstermektedir. Felsefede dilin kökenine, yani dünyadaki doğal adlandırmalar sürecine yönelik sıkça sorulan soru Saussure için bir şey ifade etmemektedir; çünkü tanımlamalar üzerindeki doğal bir uzlaşı fikri kavramlarla örülü bir dünyayı ve bununla birlikte zaten dilin varlığını ön görmektedir.
Öte yandan dilin sürekliliği, eşzamanlılıkla iç içe daima konuşanın bilincine belirli zamanlar arasında özneler arası ayrılmış anlam ufukları ve anlam oluşmalarına dayanan olası uzlaşı imkânlarına bağlıdır. Yani dilin sürekliliği onun sosyal karakterinin temelini oluşturmaktadır. Bu sosyal karakteri, sürekli ve ortaklaşa dili kullanan konuşmacılar bu durumu dilin devamlı değişimine borçludurlar.
Dilin hareketi- sistemli konuşulan: bağlantılı dil dizgesinin devam eden düzenlemesi, langue- durdurulamazdır ve kendi haline bırakılmıştır. Bu hareket genelde konuşanlar tarafından algılanmamaktadır. Dilin varlığı bu nedenden ötürü –dil bilimci Christian Stetter’in bir sözü ile- akıcıdır: sabit durmayan ve aynı şekilde sürekli değişen maddedir.
Yapıtları
- Saussure, F. de (1878) Memoires sur le système primitif des voyelles dans les langues indo-européenes (Memoir on the Primitive System of Vowels in Indo-European Languages), Leipzig: Teubner.
- Saussure, F. de (1916) Cours de linguistique générale, ed. C. Bally and A. Sechehaye, with the collaboration of A. Riedlinger, Lausanne and Paris: Payot; trans. W. Baskin, Course in General Linguistics, Glasgow: Fontana/Collins, 1977.
- Saussure, F. de (1993) Saussure’s Third Course of Lectures in General Linguistics (1910–1911): Emile Constantin ders notlarından, Language and Communication serisi, cilt. 12, çeviren ve düzenleyenler E. Komatsu and R. Harris, Oxford: Pergamon.
Türkçeye çevrilmiş eserleri
- Saussure, F. de (1916/1976) Genel Dilbilim Dersleri (Cours de linguistique générale) (Çeviren: Berke Vardar), Ankara: Birey ve Toplum.
Hint-Avrupa dilleri dilbilimcisi olarak De Saussure
Ferdinand de Saussure 1876 yılından 1880 yılına kadar Leipzig Üniversitesi’nde genç gramercilerin yanında eğitim görmüştür. Karl Brugmann’ın burundan hecelenenlere dair yazısının yayımlanmasından sadece iki yıl sonra o zamanlar sadece 21 yaşında olan Saussure 1878 yılında çığır açan makalesini kaleme almıştır. Leipzig öğrencisinin bu yazısından ötürü çoğu Hint-Avrupa dil bilimcisi Hint-Avrupa dilinin ilk evrelerinde ne *a ne de *o olmadığından karşı çıkmışlardır. *E ya da *ai *o harfinden oluşmuştur, bunu da gırtlak yapısı etkilemiştir. Gırtlak harfleri diğer fonetiksel gerçekleşmelerinin tek başına gerçekleştiği ünsüzlerdir ve cırtlak sesler olarak karakterize edilmektedirler.
De Saussure eski Hintçedeki belirgin görüngüleri bir birimsel sistem içinde açıklayabilmek için gırtlak harflerini keşfetmiştir. İlk başta sadece birkaç araştırmacı onun fikrini takip etmiştir. Saussure’e olan ilgi, Türkiye’de bundan yaklaşık 100 yıl öncesi, kesin tarih olarak 1917 yılında, yani; Saussure’ün ölümünden dört yıl sonra kerpiç bir tahtanın keşfedilmesiyle artmıştır. Bu kerpiç yazı tahtasında yazan yazı Hititçeydi.
Çorum Alacahöyük’te bulunan bu kerpiç yazı tahtasının heyecan yaratmasının iki sebebi vardır: İlk olarak bu tahta bugüne kadar kaydedilen en eski Hint-Avrupa diline tanıklık etmektedir; bu konuya ilişkin en eski metinler milattan önce 1700 yılına uzanmaktadır. İkinci ve çoğu araştırmacıya göre daha önemli neden ise Hitit dilinin Saussure'ün kuramını tasdik ediyor olmasıdır; çünkü Polonyalı dil bilimci Jerzy Kuryłowicz (1895-1978) Hitit dilinde Hint-Avrupa diline özgü kelimeler keşfetmiştir. Bu kelimeler Saussure’ün ortaya koyduğu h-sesini içinde bulundurmaktaydı. Bugün Hint-Avrupa dilbilimcilerinin çoğu gırtlak harfleri kuramını (bir ya da diğer biçimde) kabul etmektedirler.
Saussure 1880 yılında Leipzig kentinde doktorasını tamamladıktan sonra önce Paris’e ve 1891’de de Cenova’ya taşınmıştır. Saussure Cenova’da kendini, kurucusu olarak kabul edildiği Modern Dilbilime, yani Linguistic’e daha fazla adamıştır. Saussure’ün öğrencisi Antoine Meillet (1866-1936) ve onun sayısız öğrencileri sayesinde Saussure’ün dört yıl boyunca bilimsel çalışma yaptığı memleketi olan Leipzig dünya genelinde en önemli Hint-Avrupa dilleri öğretilen ve bu diller hakkında araştırma yapılan yer olarak kabul görmüştür.
Kaynakça
- Culler, J. (1976) Saussure, Glasgow: Fontana/Collins.
- Ducrot, O. and Todorov, T. (1981) Encyclopedic Dictionary of the Sciences of Language, trans. C. Porter, Oxford: Blackwell.
- Harris, R. (1987) Reading Saussure, London: Duckworth.
- Holdcroft, D. (1991) Saussure: Signs, System, and Arbitrariness, Cambridge: Cambridge University Press.
- Lyons, J. (1968) An Introduction to Theoretical Linguistics, Cambridge: Cambridge University Press.
- Vesselinov, D. (2008) Les étudiants bulgares de Ferdinand de Saussure, Sofia: Sofia University Press.
Dış bağlantılar
- Saussure'ün Ders Notları (İngilizce). 9 Ocak 2007 tarihinde Wayback Machine sitesinde .
- Özgün metinler ve kaynaklar, Texto tarafından yayınlanmıştır, ISSN 1773-0120 (Fransızca). 25 Ocak 2010 tarihinde Wayback Machine sitesinde .
wikipedia, wiki, viki, vikipedia, oku, kitap, kütüphane, kütübhane, ara, ara bul, bul, herşey, ne arasanız burada,hikayeler, makale, kitaplar, öğren, wiki, bilgi, tarih, yukle, izle, telefon için, turk, türk, türkçe, turkce, nasıl yapılır, ne demek, nasıl, yapmak, yapılır, indir, ücretsiz, ücretsiz indir, bedava, bedava indir, mp3, video, mp4, 3gp, jpg, jpeg, gif, png, resim, müzik, şarkı, film, film, oyun, oyunlar, mobil, cep telefonu, telefon, android, ios, apple, samsung, iphone, xiomi, xiaomi, redmi, honor, oppo, nokia, sonya, mi, pc, web, computer, bilgisayar
Ferdinand de Saussure 26 Kasim 1857 Cenevre 22 Subat 1913 Vufflens le Chateau 20 yuzyilda dilbilimde kayda deger gelisiminin bircogu icin fikirleriyle temel hazirlamis Isvicreli dilbilimci Ferdinand de SaussureFerdinand de SaussureTam adiFerdinand de SaussureDogumu26 Kasim 1857 1857 11 26 Olumu22 Subat 1913 55 yasinda Cagi19 yuzyil felsefesiBolgesiBati felsefesiOkuluYapisalcilik SemiyotikIlgi alanlariDil bilimiEtkiledikleri Barthes Levi Strauss Lacan Althusser Jakobson Foucault Derrida Laclau Chomsky Genellikle 20 yuzyilin dilbiliminin babasi olarak dusunulmektedir Ozellikle yapisalcilik ve gostergebilim alaninda adini duyurmustur Ferdinand dogabilimci ve Louise Elisabeth de Pourtales in oglu ve Nicolas Theodore de Saussure un torunudur Ferdinand Almanya nin Leipzig sehrinde universite egitimi almistir ve Berlin de bir donem Heinrich Zimmer in yaninda Hint Avrupa Dilleri uzerine calismistir Leipzig de doktorasini yazdiktan sonra 1881 yilindan 1891 yilina kadar Paris te Ecole pratique des hautes etudes okulunda ders vermistir 1891 yilindan olumune kadar Cenova Universitesi nde tarih ve Hint Avrupa dillerinin karsilastirilmasi alaninda profesorluk yapmistir Ferdinand de Saussure Cenova Universitesi nde 1906 yilindan 1911 yilina kadar Genel dilbilim uzerine dersler vermistir Saussure un sohreti yasami boyunca Slav dilleri arastirmacisi olarak yaptigi calismalarinda mevcuttur Memoire sur le systeme primitif des voyelles dans les langues indo europeennes Memory auf dem primitiven System der Vokale im Indo Europaischen Sprachen Hint Avrupa Dillerindeki Seslerin Ilkel Sisteminin Hafizasi 1879 isimli eserinde Saussure daha 21 yasinda bir ogrenciyken dilbilgisel yontemleri uygulayarak Laringeal kuramini gelistirmistir Hint Avrupa ses sisteminin yeniden yapilandirilmasi surecinde Saussure kaybolan ses katsayilarinin coefficients sonantiques varligini kuramsal olarak talep etmektedir Bu ses katsayilarini daha sonralari Danimarkali dil arastirmacisi Hermann Moller de 19 yuzyilda Laringeal olarak tanimlamistir Saussure un olumunden sonra 1914 yilinda Bedrich Hrozny bu noktada Hint Avrupa dili olarak belirtilen Hititce yi cozumlemistir Sausure un kendi ses katsayilarini yeniden yapilandirdigi bazi durumlarda Polonyali dilbilimci ve Slav dilleri arastirmacisi Jerzy Kurylowicz Hititcedeki Laringeal i bulmustur Onemli kisitlamalarin hesaba katilmasina ragmen Hititcedeki Laringeal genel anlamda Saussure un yeniden yapilandirmasinin onaylanmasi olarak kabul edilmektedir Yasami1857 de Cenevre de Sigmund Freud dan bir yil sonra Emile Durkheim dan ise bir yil once dogan Saussure taninmis bir dogabilimcinin ogluydu Ailenin dogabilimleri konusunda guclu bir basari gelenegi vardi Saussure u erken yaslarda dil bilimi calismalarina bir filolog ve aile dostu yoneltti On besinde Fransizca Almanca Ingilizce ve Latince dillerine Yunancayi da ekledikten sonra Saussure genel bir dil dizgesi olusturmaya calisti Ve Pictet icin tum dillerin kokunde iki ya da uc temel unsuzden olusan bir dizgenin oldugunu one suren Diller Ustune Deneme yi yazdi Pictet bu gencecik cabanin asiri indirgemeci ozelligine gulumsemekten kendini alamamis olabilir ama daha okuldayken Sanskrit ogrenmeye baslayan himayesi altindaki bu ogrencinin cesaretini kirmadi 1875 te Saussure Cenevre Universitesi ne girdi Aile gelenegini izleyerek fizik ve kimya ogrencisi olarak kayit yaptirmakla birlikte Yunan ve Latin dil bilgisi derslerine girmeyi surdurdu Bu deneyim onu mesleginin dil incelemesi konusunda olacagina inandirdi Cunku yalnizca profesyonel bir dil dernegine Paris Dil Bilimi Dernegi ne katilmakla kalmayip Cenevre de ilk yilinin buyuk olcude bosa gittigini dusunerek onu Hint Avrupa dillerini incelemek icin Leipzig Universitesi ne yollamalarinin gerekliligine ana babasini inandirdi Leipzig sansli bir secim oldu cunku genc dil tarihcileri okulunun Junggrammatiker ya da Yeni Dil Bilgiciler in merkeziydi Saussure ilk kez kendi zekasini gununun en yaratici dilcileri ile karsilastirabiliyordu Leipzig deki ogretmenlerinden biri Brugmann Saussure un birkac yil once one surdugu fakat unlu dilcilerin varsayimlarina karsit dustugunden vazgectigi genizsil selenliler nasal sonans yasasi denen seyi buldugunda kendi yeteneklerine inanci kuskusuz onaylandi Saussure Berlin deki on sekiz aylik bir ara disinda dort yil boyunca Leipzig de kaldi ve 1878 Aralik ayinda yirmi bir yasindayken bir dilcinin simdiye dek yazilims en yetkin karsilastirmali filoloji yapiti dedigi Memoire sur le syteme primitif des voyelles dans le langues indo europeennes Hint Avrupa Dillerindeki Unlulerin Ilk Dizgesi Ustune Inceleme sini yayimladi Bu yapitin en etkileyici yani genc dilcinin tarihsel dil bilimindeki en buyuk ve en temel soruna el atmis ve yontemsel sorunlarin onemini vurgulamis olmasidir Onsozunde anlasilmaz kuramsal sorunlar ustune dusunceler kurmuyorum konunun temelini yoklugunda her seyin basibos nedensiz ve belirsiz kalacagi temeli sorguluyorum diyordu Inceleme bircok cevrede iyi karsilandi Saussure Berlin Leipzig e dondugunde bir profesor ona Inceleme nin yazari Isvicreli buyuk dil bilimci Saussure ile uzak yakin bir akrabaligi olup olmadigini sordu Bununlu birlikte Saussure Almanya yi kendine yakin bulmamis olmali ki Sanskrit te tamlayan durumunun kullanimi ustune yazdigi Summa cum laude ile odullendirilen doktora tezinin savunmasindan hemen sonra Paris e dondu Fransa da oldukca basariliydi Hemen Ecole pratique des hautes etudes de Sanskrit Gotik ile Eski Yuksek Almanca ogretmeye baslayip 1887 den sonra ogrettiklerini de genel olarak Hint Avrupa filolojisini kapsayacak bicimde genisletti Paris tesi Societe linguistique de etkin oldugu gibi genc Fransiz dil bilimci kusaginin bicimlenisini de onemli katkilarda bulundu Ama 1891 de Cenevre de bir profesorluk onerilince Isvicre ye donmeye karar verdi ve kendinden yasli meslektaslarinin ona Legion d Honneur Nisani ni sunmalarinin onuru bile onu Paris te tutamadi Cenevre de ogrencileri sayica daha az ve daha geriydiler Genel olarak Sanskrit ve tarihsel dil bilimi ogretiyordu Evlendi iki oglu oldu cok az yolculuga cikti besbelli akli basinda bir tasrali belirsizlige yerlesmeye basliyordu Git gide daha az daha aciyla ve isteksiz yazmaya basladi Elimizdeki birkac aciklayici kisisel belgeden biri olan 1894 te yazilmis bir mektupta sonunda bir yayimcinin eline biraktigi bir yazisina deginir ve surdurur ama butun bunlar ve dil bilimi konusunda akli basinda on satircik bile yazmanin guclugu canima yetti Uzun suredir kafam her sey bir yana dil bilimi olgularinin ve onlara bakis acilarimizin siniflandirilmasi dusuncesiyle dopdolu dil bilimciye ne yaptigini gostermek icin goze alinmasi gereken isin olculemeyecek denli cok oldugunu git gide daha iyi fark ediyorum Kullanilan terimlerin kesin yetersizligi bunlarin yeniden gozden gecirilmesinin gerekliligi ve bunu basarabilmek icin dilin ne tur bir nesne oldugunu gostermek genelde dilin niteligini dusunmek zorunda birakilmamak en buyuk istegim olmakla birlikte filolojiden aldigim tadi surekli bozuyor Bu beni kendi istemim disinda dil biliminde neden benim icin bir anlam tasiyan bir tek terim bile olmadigini aciklayacagim bir kitap yazmaya itiyor Acik soyleyeyim ancak bundan sonra isimi birakacagim yerden surdurebilecegim 4 Ocak 1894 tarihli mektup Letter de F de Saussure a Antoine Meillet Cahiers Ferdinand de Saussure 21 1964 Kitabi yazamadi Litvanya dili Orta Cag Alman destanlari ve Latin ozanlarin siirlerinde gizlenmis ozel isim cevriklemeleri ustuni bir kuramla ugrasti Ama 1906 da bir profesorun emekli olmasiyla universite ona genel dil bilimi ogretme gorevi verdi boylece sirasiyla 1907 1908 1909 1910 1911 yillarinda sonunda Course de Linguistique Generale olacak dersleri verdi 1912 yazinda yataga dustu 1913 Subat inda 56 yasinda oldu Kaynak Jonathan Culler Saussure Ceviren Nihal Akbulut Afa Cagdas Ustalar Dizisi 8 Istanbul 1985 s 13 16 Langue ve Parole KuramiSaussure un goruslerine gore dilin bakis acisi uc farkli bicimde siniflandirilmaktadir Insanlarin konusmasini ifade eden Language kavrami soyut kurallar sistemini ifade eden langue kavrami ve konusmayi ifade eden parole kavramidir Insanlarin konusma yetisine Saussure de Noam Chomsky gibi insanlarda biyolojik olarak var olan bir yeti olarak bakmaktadir Langage kavrami insan dilini konusanlarin konusma yetkinligi icerisinde karsilastigi kuram oncesi olgusal bir alan olarak tanimlamaktadir Buna karsilik langue kavrami kuramsal bir dil kavrami olarak anlasilmaktadir Bu kavram bilgi mantiksal bir duzeni langage kavraminin ve insan konusmasinin kuram oncesi olgusal alaninda bulunmaktadir Langue kavrami ayni zamanda dilbilimsel bakis acisi altinda langage olarak kabul edilerek tanimlanabilmektedir Bu kavram sosyal ve bireysel bir boyut da ortaya koymaktadir Bu kavramin sosyal boyutunda langue kavrami ozneler arasi kabul edilen toplumsal bir kurum ve dilsel aliskanliklarin sosyal olarak olusturuldugu konusanin kafasindaki geleneksel bir sistemdir Bu kavram bireysel boyutunda oznel olarak icsellestirilmis tekil bir dildir bu duruma langue kavraminin oznel olarak ifade edilmesi de denilebilmektedir Ayrica parole kavraminin da sosyal ve bireysel bir tarafi bulunmaktadir Bu kavram bir yandan somut bir soz eylem kuramini konusma yetisini ifade ederken diger taraftan da her bir konusan araciligiyla langue kavraminin bireysel olarak gerceklestirilmesini ifade etmektedir Ayni zamanda parole kavrami bulundugu yerdeki sosyal boyutunda ele alindiginda yeni dilsel anlamlarin diyaloglu olarak olusturulmasini ve langue kavraminin degisimini ifade etmektedir Langue ve parole kavramlari karsilikli bagimliliklarinin karmasik iliskisi icerisinde de bulunmaktadir Bir yandan langue kavrami icerisinde parole kavramina dair hicbir sey bulunmazken diger yandan da parole kavraminin her bir sosyal uretim sayesinde langue olarak adlandirilmasi mumkundur Ayrica parole kavrami aracisiz gozlemlere ait langue kavramindan uzaklasmaktadir Parole kavrami insan konusmasinin kuramsal bakis acisi olarak anlasilmaktadir Langage kavrami ise dilsel gostergelerin ve bu dilsel gostergelerin seslerinin olusturulmasinin olusum surecindeki yeniden yapilandirilmasi olarak ifade edilebilmektedir Langue Langue frz dil dil sistemi Ferdinand de Saussure e gore isaretlerin ve dil bilgisi kurallarinin genel bireyler ustu sosyal sistemidir ve yine ona gore parole konusma kavraminin karsitidir ve somut ifadelerde langue un somut mekansal ve zamansal gerceklesmesi olarak tanimlanmaktadir Langue kavrami Saussure tarafindan Genel Dilbilimin Temel Sorunlari Cours de linguistique generale 1916 dt 1967 eserinde ele alinmistir Saussure langue kavramiyla dili sistem sosyal olgu olarak ve bununla birlikte ortaya cikan dilsel isaretlerin yerlesmesi olarak tanimlamistir Langue parole dil tum yapisalci ve sonradan yapilandirilan dilbilimin dayanak noktasini temsil etmektedir Langue ve parole icerikli ayrim ve cift kutuplu yaklasim konusunda cesitli oncu benzeri ve sonraki cesitlemeleri vardir bunlar ergon energeia Humboldt dil konusma Paul 1880 dil sistemi guncellestirilmis konusma von der Gabelentz 1891 dil olusumu konusma edimi Buhler 1934 register use Halliday 1961 type token yeterlik kompetenz edinc performans Chomsky Langue Saussure un terminolojisinde Langage dan bunu ya langue ve parole un ust basligi olarak ya da insan ve hayvanin dil yetisinin ayrilmasinda kullanilan faculte de langage yani dil kullanma becerisi olarak dil den ayrilmali Parole Parole Ferdinand de Saussure un konusma bireysel dil kullanimin performance Noam Chomsky nin anlayisina gore Fransizca tanimi olarak sectigidir John Langshaw Austin in dil edimi kurami da bu terimi kullanmaktadir Saussure deki karsit terim langue yani ulusal dil sistem olarak algilanan langage in genisletilmisi insanin dil yetisi Saussure ile ozdeslesmis yapisalciliktaki langue sosyallik icin parole ise bireysellik icindir Kaynak 11 Haziran 2010 tarihinde Wayback Machine sitesinde arsivlendi Gosterge ve Gostergeler Sistemi Saussure dilsel gostergeleri anlamlari iliskilendirilen ses birimleri olarak kavramaktadir Ayrica dilsel gostergeleri anlamlari ele alinabilen bicimler olarak ve konusmacinin bu dilsel bicimleri diger dilsel bicimlerle Parole kavrami araciligiyla anlasilabilir hale gelen dilsel ifadeler olarak anlatmaktadir Buna gore dilsel gostergeler bogumlama surecinde ortaya cikan karmasik birer zihinsel ve psikolojik birimdir Cours de Linguistique generale eserinde de gosterge kavraminin kullanimi bulunmaktadir Erken Romantizm donemindeki bu konudaki uyum tartismalari ozellikle Novalis hakkinda bulunmaktadir Dilsel gostergenin zihinsel ve ses bilimsel yani gosterilen signifie gosterilen gosterge icerigi ve gosteren signifiant Dis gosterge bicimi olarak siniflandirilmaktadir Gosterge kavrami Saussure un kuramsal bakis acisinda daha onceden bulunmaktadir Cunku Saussure genc dilbilgisel ve genc dilbilgisi arastirmacilari gibi cok yaygin ikili gostergeler anlayisini artik devralmistir Ikili bir gosterge kavrami dusunsel ve ses bilimsel tarafini bagimsiz ozgur dusunulebilir gosterge bolumleri olarak bir araya getirmektedir Bu anlayistan yola cikarak Saussure sentetik bir gosterge kavramina ulasmistir Saussure butun gostergeler icin Seme kavramini kullanmistir Seme kavraminin ses bilimsel kismi icin Aposeme ve zihinsel gostergelerin bakis acisi icin de Paraseme kavramlarina yer vermistir Seme kavrami daima tum gostergeler anlamina gelmektedir yani kisiligin bir turunu birlestiren gosterge ve anlami ifade etmektedir Ayrica ya ses bilimsel ya da dusunsel taraftan ustunlugu ortadan kaldirabilmesi anlamina gelmektedir Paraseme ve Aposeme kavramlari da Seme kavraminin bir kismini ifade etmemektedir aksine bunlarin bakis acilari anlamina gelmektedir Bu bakis acilari Seme kavraminda konusma sirasinda olusan mantiksal olarak farkli birimler degildir Bu durum su anlama gelmektedir Sadece zihinsel olarak var olan anlamlar ayni zamanda var olan seslerle iliskilendirilmemelidir Dil sadece dusunceleri olusturmamaktadir Dil daha fazlasini olusturmaktadir Ornegin ilk olarak konusan kisinin eylemi bogumlamasi dil oncesi iliskisini ve bundan dolayi da duzensiz ve ses bilimsel maddelerle sanki iz birakmadan kaybolup giden dusunceleri gerceklestirmektedir Bu surec zaman icerisinde dogrusal olarak meydana gelmektedir Sozcukler birbiri ardina degismektedir Ses olusturma sureci dusuncenin akisini siniflandirmaktadir ve her seyden once bu nedenle ortaya cikan ifadeyi bir dusuncenin ifadesi olarak olusturmaktadir Bununla birlikte de dusunceleri tanimlanabilir ifadeler olarak dilsel baglamda ele almaktadir Ilk olarak ses olusturma eylemi dusuncelere birer kimlik ve farklilik vermektedir Bu durum dusuncelere varsayilan icsel bicimde gosterge analizinin kabul edilmesine izin vermektedir Gostergelerin ses bilimsel dusunsel bakis acisinda daima gostergelerin olusumu gosterge sentezi sonradan anlasilarak siniflandirilmaktadir Var olan gostergelerin tumu ve Seme kavrami her iki gostergenin de onemli kosulu durumunda bulunmaktadir Aposeme ve Paraseme kavramlari Seme kavraminin bagimsiz birer parcalari degildir aksine sadece Dilbilim arastirmacilari tarafindan ele alinan birer gorusudur Bu kavramlar Saussure icin bir sayfa kagit ile karsilastirilabilmektedir Dusunce sayfanin on yuzudur ses ise sayfanin arka yuzu Insan sayfanin arka yuzune zarar vermeksizin sayfanin on yuzunu ne kadar az parcalara ayirip zarar verebilirse o olcude de dusunce sesten ayrilabilmektedir Isaret ve anlami Yukarida gosterildigi gibi Saussure e gore anlam mantikli olarak olmasi gereken isaret biresiminden baska bir sey degildir aksine somut olarak sosyal degisimde isaret biresiminde ortaya cikarilmaktadir Hangi anlamin hangi isaretle ortaya cikacagi tanimlayan ve tanimlanan arasinda giderek birbirine benzeyen ic baglantilarla belirlenmektedir Isaretin icinde belli bir anlami savunabilecek bir kalite bulunmamaktadir Saussure tarafindan dil dizgesinin yargisal arbitrar ilkesi olarak adlandirilan bu kavrami Turkceye keyfilik olarak cevirmek mumkundur Arbitrar ilkesi isaretin belirli bir tanimlayici islevi bakimindan ozgurce secilmesini kastetmemektedir Burada kastedilen kendi icinde bulunmayan ve dizge biresimi ozelligiyle bir anlama bagli isaretin serbestligidir Bu hem farkli dillerin farkli isaretleri ayni anlam icin kullanmasinin hem de isaretlerin anlaminin zamanla degismesinin duruma gore degisebilecegine gostermektedir Anlam isaretin ontolojik ozelligi degildir tam tersine Parole un dilsel baglamda kaldigi surece dil toplumu tarafindan dilin kullaniminin bir etkisidir Ayni zamanda dil isaretlerinin bir dizgenin kisimlari langue olmasinda bu etkinin varligindan bahsetmemek mumkun degildir Bir dizgenin icinde bir isaret diger butun isaretlerden ayrilmaktadir Dilsel bicim ancak anlam dizgesel bir iliski icinde diger bicimleri kastederse anlam kazanmaktadir Bir isaret ayni zamanda kendi anlami icinde kendinden yola cikarak olumlu bir anlam edinmemektedir hatta anlamdaki degisiklik farkli isaretlerle ifade edilmektedir Saussure ile birlikte anlam surekli yandan gelmektedir hatta diger isaretlere yonelik muhalefet yoluyla ortaya cikmaktadir Burada kendi icinde anlamsiz olan isaretin olumsuzlugundan bahsetmek mumkundur nullite du seme en soi seme nin kendi icindeki sifirlik hali Saussure anlamin degisim mantigina gore belirlenmesinin sistematik acisini valeur yani isaretin sistemik degeri olarak tanimlamaktadir Bu isaret belirlemesinin on kosulu arbitrar ilkesinin yani sira ses varliginin konusuldugu gibi surdurulmesi yani bogumlamadir Ilk zamansal olarak farklilik gosteren art arda dizilme bogumlamadaki dusuncenin yapilandirilmasi dilsel birligin sinirlandirilmasi ve farklilasmasi icin on kosul olusturmaktadir Bununla birlikte ortaya cikan diger bir kosul da dilsel birligin kimliginin ortaya cikmasidir Sureklilik ve Degisim Bir tarafta langue un bireysel soz dagarcigi olarak oznel ve sosyal karakteri diger yanda bireysellikten uzak dil kullanim aliskanliklarinin sistemi ve bunun kendini diyalog biciminde anlam gelisen yer olarak parole nin icinde saglamlastirmasindan Saussure tarafindan belirlenen dilin zaman icindeki yasam prensipleri sonucu cikmaktadir Bu prensipler ilk basta celiskili gibi gorunmektedir yani dilin karakteristik ozelligi onun devamli degismesi gibi zaman icindeki surekliligidir Dilin surekliligi onun belirli bir zamanin belirli bir dil evresindeki anlaminda eszamanli duzlem olarak tanimlanirken artzamanli duzlem dilin zaman icerisindeki degisikligini dikkate almaktadir Yontemsel olarak bu iki duzlemi dilin zaman icerisindeki dilbilimsel uygulamada birbirinden kesin olarak ayrilmaktadir Gercekten de bu iki kavram oldukca ic icedir Dilin sureklilik yonu onu sosyal ve tarihsel bir gerceklik olarak adres gostermektedir Felsefede dilin kokenine yani dunyadaki dogal adlandirmalar surecine yonelik sikca sorulan soru Saussure icin bir sey ifade etmemektedir cunku tanimlamalar uzerindeki dogal bir uzlasi fikri kavramlarla orulu bir dunyayi ve bununla birlikte zaten dilin varligini on gormektedir Ote yandan dilin surekliligi eszamanlilikla ic ice daima konusanin bilincine belirli zamanlar arasinda ozneler arasi ayrilmis anlam ufuklari ve anlam olusmalarina dayanan olasi uzlasi imkanlarina baglidir Yani dilin surekliligi onun sosyal karakterinin temelini olusturmaktadir Bu sosyal karakteri surekli ve ortaklasa dili kullanan konusmacilar bu durumu dilin devamli degisimine borcludurlar Dilin hareketi sistemli konusulan baglantili dil dizgesinin devam eden duzenlemesi langue durdurulamazdir ve kendi haline birakilmistir Bu hareket genelde konusanlar tarafindan algilanmamaktadir Dilin varligi bu nedenden oturu dil bilimci Christian Stetter in bir sozu ile akicidir sabit durmayan ve ayni sekilde surekli degisen maddedir YapitlariSaussure F de 1878 Memoires sur le systeme primitif des voyelles dans les langues indo europeenes Memoir on the Primitive System of Vowels in Indo European Languages Leipzig Teubner Saussure F de 1916 Cours de linguistique generale ed C Bally and A Sechehaye with the collaboration of A Riedlinger Lausanne and Paris Payot trans W Baskin Course in General Linguistics Glasgow Fontana Collins 1977 Saussure F de 1993 Saussure s Third Course of Lectures in General Linguistics 1910 1911 Emile Constantin ders notlarindan Language and Communication serisi cilt 12 ceviren ve duzenleyenler E Komatsu and R Harris Oxford Pergamon Turkceye cevrilmis eserleri Saussure F de 1916 1976 Genel Dilbilim Dersleri Cours de linguistique generale Ceviren Berke Vardar Ankara Birey ve Toplum Hint Avrupa dilleri dilbilimcisi olarak De SaussureFerdinand de Saussure 1876 yilindan 1880 yilina kadar Leipzig Universitesi nde genc gramercilerin yaninda egitim gormustur Karl Brugmann in burundan hecelenenlere dair yazisinin yayimlanmasindan sadece iki yil sonra o zamanlar sadece 21 yasinda olan Saussure 1878 yilinda cigir acan makalesini kaleme almistir Leipzig ogrencisinin bu yazisindan oturu cogu Hint Avrupa dil bilimcisi Hint Avrupa dilinin ilk evrelerinde ne a ne de o olmadigindan karsi cikmislardir E ya da ai o harfinden olusmustur bunu da girtlak yapisi etkilemistir Girtlak harfleri diger fonetiksel gerceklesmelerinin tek basina gerceklestigi unsuzlerdir ve cirtlak sesler olarak karakterize edilmektedirler De Saussure eski Hintcedeki belirgin gorunguleri bir birimsel sistem icinde aciklayabilmek icin girtlak harflerini kesfetmistir Ilk basta sadece birkac arastirmaci onun fikrini takip etmistir Saussure e olan ilgi Turkiye de bundan yaklasik 100 yil oncesi kesin tarih olarak 1917 yilinda yani Saussure un olumunden dort yil sonra kerpic bir tahtanin kesfedilmesiyle artmistir Bu kerpic yazi tahtasinda yazan yazi Hititceydi Corum Alacahoyuk te bulunan bu kerpic yazi tahtasinin heyecan yaratmasinin iki sebebi vardir Ilk olarak bu tahta bugune kadar kaydedilen en eski Hint Avrupa diline taniklik etmektedir bu konuya iliskin en eski metinler milattan once 1700 yilina uzanmaktadir Ikinci ve cogu arastirmaciya gore daha onemli neden ise Hitit dilinin Saussure un kuramini tasdik ediyor olmasidir cunku Polonyali dil bilimci Jerzy Kurylowicz 1895 1978 Hitit dilinde Hint Avrupa diline ozgu kelimeler kesfetmistir Bu kelimeler Saussure un ortaya koydugu h sesini icinde bulundurmaktaydi Bugun Hint Avrupa dilbilimcilerinin cogu girtlak harfleri kuramini bir ya da diger bicimde kabul etmektedirler Saussure 1880 yilinda Leipzig kentinde doktorasini tamamladiktan sonra once Paris e ve 1891 de de Cenova ya tasinmistir Saussure Cenova da kendini kurucusu olarak kabul edildigi Modern Dilbilime yani Linguistic e daha fazla adamistir Saussure un ogrencisi Antoine Meillet 1866 1936 ve onun sayisiz ogrencileri sayesinde Saussure un dort yil boyunca bilimsel calisma yaptigi memleketi olan Leipzig dunya genelinde en onemli Hint Avrupa dilleri ogretilen ve bu diller hakkinda arastirma yapilan yer olarak kabul gormustur KaynakcaCuller J 1976 Saussure Glasgow Fontana Collins Ducrot O and Todorov T 1981 Encyclopedic Dictionary of the Sciences of Language trans C Porter Oxford Blackwell Harris R 1987 Reading Saussure London Duckworth Holdcroft D 1991 Saussure Signs System and Arbitrariness Cambridge Cambridge University Press Lyons J 1968 An Introduction to Theoretical Linguistics Cambridge Cambridge University Press Vesselinov D 2008 Les etudiants bulgares de Ferdinand de Saussure Sofia Sofia University Press Dis baglantilarSaussure un Ders Notlari Ingilizce 9 Ocak 2007 tarihinde Wayback Machine sitesinde Ozgun metinler ve kaynaklar Texto tarafindan yayinlanmistir ISSN 1773 0120 Fransizca 25 Ocak 2010 tarihinde Wayback Machine sitesinde