Mehdi veya Muhammed el-Mehdî bin Abdullâh Mansûr (Arapça: محمد بن منصورالمهدى ) (d. 746 - ö. 4 Ağustos, 785) üçüncü Abbasiler halifesidir. Babası Mansur öldüğünde, 775'te, Abbasi Halifesi olmuş ve 775-785 döneminde on yıl halifelik yapmıştır.
Mehdî Ebu Abdullah Muhammed | |||||
---|---|---|---|---|---|
![]() Mehdi'nin halifelik döneminde Kirman'da darp edilmiş gümüş 1 dirhem sikkesi | |||||
Abbâsî Halifesi | |||||
Hüküm süresi | 775 - 785 | ||||
Önce gelen | Mansûr | ||||
Sonra gelen | Hâdî | ||||
Doğum | 746 | ||||
Ölüm | 4 Ağustos 785 | ||||
| |||||
Hanedan | Abbâsî Hanedanı | ||||
Babası | Mansûr | ||||
Dini | Sünni İslam |
Yaşamı
Halife olması
Mansur'un 775'te ölümü ile ilk halife Seffah'ın verasetnamesindeki şartlar unutuldu. Seffah, Mansur'dan sonra (ve aynı zamanda Mansur'un) kuzeni olan İsa bin Musa'nın halifeliği getirilmesini vasiyet etmişti. Fakat Mansur bu şartlara riayet etmemişti ve kendi oğlunu olan Mehdi'nin kendinden sonra halife olmasını sağlamıştı. İsa bin Musa ise ondan sonra halife olacağı vaatleri ile kandırılmış ve Mansur'dan sonra halife olmaktan feragat etmişti.
Mehdi 4 Ağustos 785'te ölene kadar on yıl süren halifelik yapmıştır.
Halifeliğinde genel karakteri
Mehdi'den önceki Abbasi halifeleri daha kabaca ve sertçe idareleri ile tanınmışlardır. Buna karşılık Mehdi'nin devlet idaresine yaklaşımı daha yumuşak, merhametli ve eli açık idi. Buna bir gösterge halife olur olmaz ülkedeki hapishanelerde bulunan mahpusların, gayet ciddi suç işlemiş ve yola gelmeyeceği açık olan suçlular dışında, hepsine af ilan edip hapisten çıkartılmasıdır.
Halifeliğinin başında genel mizacına uygun olarak daha eli açık politikalar uygulayabilmesine diğer önemli neden de gayet temkinli olan babasının devlet hazinesinde topladığı gayet yüksek bir meblağın bulunması idi.
Halifeliğinin son yıllarında İran Mani dinine inanan "zındık" adı verilenlere karşı sert politikalar uygulamıştır.
İmar hareketleri
Halifeliği süresince yeni mimari eserlerin yaratılmasına büyük katkısı olmuştur. Ülkedeki büyük eyalet merkezleri; diğer büyük şehirlerinde ve Hicaz'da camiler ve diğer dinsel binalar yaptırmıştır.
Halifelik döneminde ülkenin her taşra kentinde o taşra kentinde olan biten önemli olayları gözleyen ve bunlar hakkında Bağdat merkezine devamlı rapor sağlayan emin memurlardan oluşan bir bilgi toplama idaresi kurmuştur. Bu eminlerden alınan bilgilerle ülkenin taşra kentlerinin de genellikle bilinçli adaletle idare edilmesini sağlamaya çalışmıştır.
Halifelik döneminde kentlerin savunma surlarının yapılıp tamir altında tutulmasına da önem vermiştir. Örneğin başkent Bağdat'ın doğu varoşu olan Rusafa surlarını yaptırmıştır. Mehdi halifelik döneminde Bağdat'ın ülkenin ticaret merkezi olması da sağlanmıştır ve Bağdat hem doğudan hem de batıdan ülke içinden ve dış ülkelerden gelen malların alınıp satıldığı o zamanki dünya içinde en önemli ticaret merkezlerinin başı olmuştu.
Kültür
Mehdi'nin halifelik döneminde müzik, şiir, edebiyat ve felsefe konularında ülkede gelişmeler olmuştur. Bağdat halifelik sarayındaki alemler ve eğlenceler ile saraylıların çok sıkı olan ahlak kurallarında ayrılıp yumuşamalarına yol açmıştır. Devlet merkezlilerin davranışlarını kopya edip izleyen büyük şehirlilerin arasında da sıkı ahlak kuralların daha yumuşak olarak uygulanmalarına neden olmuştur.
Hac ve Hicaz'a gösterdiği itina
Mehdi Hicaz'da Mekke ve Medine'de bulunan camileri büyültmüş ve daha güzelleştirilmeleri için büyük fonlar sağlamıştır. Hicaz'a giden hac kervanları için menzillerde, özel geniş, emniyetli ve büyük çeşmelerle hacılara devamlı su sağlayan, kervansaraylar yaptırmıştır.
Mehdi saray mensupları ile Kudüs'e ve Hicaz'a yapmış olduğu "hac(?)" gezilerinin muhteşemliği ile isim yapmıştır. Bu geziler için ta Mekke'ye kadar ülkedeki yüksek dağlardan özel olarak kar ve buz getirildiği bildirilmiştir. Mehdi Hicaz'da bulunan kutsal şehirlere olan hac yollarını onartırmış ve bu hac yolu üzerinde su kuyu ve çeşmeler ve hanlar ve büyük menzillerde kervansaraylar yaptırmıştır.
Mekke'deki Kâbe için halifelerin her yıl çok kıymetli ve ağır kumaşlardan örtüler yaptırmaları adet olmuştu. Mehdi dönemine kadar her sene hazırlanan yıllık Kabe örtüsü önceki yıllarda Kâbe üzerine konulmuş Kâbe örtüleri kaldırılmadan bu eski örtülerin in üzerine konulmakta idi. Mehdi döneminde her yıl birbiri üstüne konulmuş olan örtülerin ağırlıkları o kadar çok olmuştu ki Kâbe binasının çökme ihtimali ortaya çıkmıştı. Halife Mehdi döneminde bu eski örtüler Kâbe üzerinden kaldırılmış ve Kabe binası onarılmıştır. Bundan sonra, her yıl sadece tek bir Kâbe örtüsü yapılıp, bir önceki yıl Kabe üzerine örtülmüş olan eski örtünün kaldırılmasından sonra yenisinin tek örtü olarak Kabe'ye üzerine örtülmesi geleneği ortaya çıkmıştır.
Saraylıların yaşamı
Mehdi'ye kadar ve Mehdi dahil Abbâsî halifeleri için başkent Bağdat'ta halife muhafızları 500 Ensardan, yani Medine şehrinde yerleşik kişilerden, oluşmaktaydı. Bu Ensar muhafız birliği komutanları ve subaylarına malikaneler ve araziler verilmekte idi. Mehdi'den sonraki Abbâsî halifeleri döneminde bu Ensar muhafızları birliği kurulması yöntemi ortadan kaybolmuş ve merkezi halife muhafızları Türk asıllı askerlerden oluşmaya başlamıştır.
Mehdi'nin vezirliğini yapmış olan Yakub'un sarayda yaşaması diğer saraylarının saray yaşamları hakkında iyi bir gösterge olabilir. Yakup daha önceki halife olan Mansur döneminde Ali'ye bağlı bir Şii olduğu ihbar edilmiş ve bu nedenle halife Mansur tarafından hapse atılmıştı. Mehdi halife olunca Yakup'u affedip hapisten çıkartmıştı. Halife Mehdi yanında çalışmaya başlayan Yakup çok geçmeden kendini Mehdi'ye sevdirmiştir. Yakup Mehdi'nin her akşam tertip ettiği içkili ziyafetlerde Mehdi'nin en iyi arkadaşı olmuştur. Bununla birlikte Abbâsî ülkesinde bir merkezi idareci olarak inanılmayacak kadar büyük politika gücünü elinde toplamıştır. Fakat bu kadar yüksek mevkilere erişmesi saraylılar arasında kıskançlık doğurmuş ve onu çekemeyenler Halife'nin kulağına Yakup'un Ali'ye inanan bir Şii öldüğünü duyurmuşlardır. Mehdi çok beğendiği Yakub'u sınanmak için özel bir sınama uygulamış ve Yakup bu sınamayı geçmiştir.
Mani dinine inanmakla itham edilenlerin ayıklanıp öldürülmeleri
Halife Mehdi, halifeliğinin son yıllarında özellikle İran'da bulunan Mani dinine inanan zındıklara karşı çok büyük nefret göstermeye ve onları çok zalim olarak cezalandırmaya başladı.
Bu mantıksız zalim tutumuna şu bir örnek olarak verilmiştir: Taşralı bir devlet memuru Mehdi'ye Horasan'da yaptığı askeri seferde ona yoldaşlık etmişti. Mehdi onun hizmetinden çok memnun oldu ve onu taltif etti. Halifenin bir taşra memuruna gösterdiği teveccüh halifenin Bağdat'taki sarayında çalışmakta olan Rabi adlı bir saraylıyı çok kıskandırdı. Rabi de yine halifenin kulağını kazandı ve bu kişinin oğlunun Mani dinine inanan bir "zındık" olduğunu iddia etti. Mehdi bu kişinin oğlunu huzuruna çağırıp Kur'an hakkında bilgisi hakkında sorular sorup onu imtihandan geçirdi. Bu gencin Kur'an muhtevası hakkında bilgisinin çok eksik olduğu ortaya çıktı. Mehdi bu bilgi noksanlığını "zındıklık" ithamına delil olarak sayıp taşra memurunun oğlunu idam ettirdi. Memuru da devlet görevinden uzaklaştırıp onun yerine saraylı Rabi'yi getirdi.
Halife Mehdi'nin Horasan'da bulunduğu dönemde ve sonra gittiği Halep'te güya Mani dinine inanan zındık İranlılara karşı gayet ciddi ve Kuran ve İslam alimlerinin dini kitapları tarafından gerekmeyen "zındık avcılığı" denilebilecek tedbirler uygulanmaya başlandı. Mehdi'nin bu dönemde ihbar edilenlerin yargısız idam edilmelerini emrettiği iddia edilmektedir. Bir örnek olarak gençliğinde şair olan, 90 yaşında ve kör olan bir ihtiyarın gençliğinde yazdığı hicivleri hoşlanmadıklarını unutmayanlar, onu "zındıktır" diye Mehdi'ye jurnal etmişler ve Mehdi de bir dakika bile düşünmeden bu 90'lık kör ihtiyarın idam edilmesini emretmiştir.
Bundan sonra (hicri 167'de) Bağdat'a dönen Mehdi orada bir devlet dairesi ihdas ettirmiş ve bu devlet dairesinin başına "Sahib az-Zanadika" adı verilen yüksek rütbeli bir bürokrat koyarak zındıklığın ortadan kaldırılması görevini vermiştir. Bu devlet dairesi, tıpkı yüzyıllar sonra İspanya Katolik Engizisyon Mahkemesi gibi, "zındık" olduğu ihbar edilenleri, Müslüman inançları olanlardan ayırma görevini yüklendi. Zındık olmakla itham edilenler yakalanarak hemen idam edilmeye başlandılar. Bu daire sanki bir "zındık avcılığı" uğraşına girdi. Mehdi'nin bu politikasının binlerce kurban verdiği bildirilmektedir.
El Mukanna'nın isyanı
Bu arada Orta Asya'da Amu Derya'nın doğusunda kendini kutsal bir peygamber olarak iddia eden yeni bir mehdi ortaya çıktı. Bu sahte peygamber yüzünü bir peçe gibi bir maske ile kapattığı için Hasım El Mukanna (Peçeli Hâsim) olarak anılmaya başlandı. El Mukanna Abbasiler hanedanının halifeliğini sağlanan ve 755'te Abbasiler tarafından öldürülen Ebû Müslim Horasânî'nin ve kendisinin yeni Mehdi olarak Horasan'da çıkacağını bildirmekte idi. "Ebû Mûslim Horasanî, Muhammed’den daha efdâldir,” demekte idi. Böylece Abbâsîlerin Muhammed adına çıkmış oldukları halifelik tahtını gayrimeşru yollarla elde etmiş olduğunu açıklamaktaydı. Halka Allah'ın da bir insan suretinde olduğunu söylemekteydi. Bu devrim Irak’ta Ebû Mûslim Horasanî’nın taraftarlarından oluşan “Beyazlar (Mübeyyize)” fırkaları ile başladı. Özellikle Orta Asya'da Türk Müslümanlar El-Mukanna'nın komutası altında birleştiler. Hatta Buhârâ hükümdarı da önemli destek kuvvetleri ile El-Mukanna'ya yardımcı oldu. Dört yıl süren isyan döneminde "beyazlar" giyinmiş "beyaz bayraklı" El-Mukanna'nın orduları üzerlerine halife Mehdi'nin sürmüş olduğu "siyahlar" giyinmiş ve Abbasiler'in "siyah bayraklı" ordularını çatışmalarda ve muharebelerde Horasan, Buhara ve etrafında bulunan eyaletlerden geri püskürttüler.
Fakat sonunda etrafında bulunanlar El-Mukanna'dan ayrıldılar. Hâlife Mehdi’nin sevk ettiği kuvvetler El-Mukkanan ve 2,000 yakin müridini "Kış" kalesinde kuşattılar. Kalede mahsur kalan El-Mukkanna ve müridleri teslim olmayı reddettiler ve birlikte intihar ettiler., El-Mukanna kendisini ve ailesine zehirledi ve kaleyi ateşe verdi. Ailesi ile birlikte bu kale yangınında kendini ve ailesini alevler içine atarak öldü. Onun yandaş müritleri onun bu intiharını "İsa gibi gibi göğe çekilmesi" olarak propaganda ile yaymaya başladılar. Bu devrimi destekleyenler başında olan Buhârâ hükümdarı da yakalanıp idam edildi. Fakat El-Mukanna'nın ortaya çıkardığı itikat, özellikle onun sonuna ait geliştirilen efsaneler haline girerek, uzun zaman "Beyazlar (Mübeyyezâ)" olarak gizliden devam etti.
Bizans'a karşı Anadolu'ya saldırılar ve savaşlar
Bizans İmparatoru V. Konstantinos 775'te öldüğünde Abbasi yerel emirlerinin ve yerel Bizanslıların birbirlerinin sınır arazilerine yıllık akınları ve karşı akınları yeniden başladı. 778'da Bizanslı general Mihail Lachanodrakon komutasındaki bir ordu bu Abbasi akınına misilleme yapmak için Abbasiler arazilerine saldırıp Germanikeia'yı kuşatıp, eline geçirip çok sayıda Arap esir aldı. Bağdat'tan emirle bu Bizans ordusu üstüne gönderilen Sumame bin el-Vali komutasındaki bir Abbasiler ordusunu Mihail Lachanodrakon komutasındaki yerel Bizans ordusu Germanikeia Muharebesi'nde hezimete uğrattı. Bizanslılar 779'da Toroslar'da bulunan Ḥadath el-Ḥamra kalesini ele geçirip kaleyi yıktılar. Bunun kabahatini halife Mehdi, gönderilen Abbasiler ordusunun komutanı olan Thumama bin el-Vali'nin pasif kalmasında buldu ve onu bu görevden aldı. Yerine tecrübeli Abbasiler komutanlarından Hasan ibni Kahtaba'yı atadı. Kahtaba, emri altında bulunan 30,000 kişilik Abbâsî ordusu ile Bizans topraklarında ilerlemeye başladı. Fakat Bizanslılar yeni bir strateji uygulamaya başladılar. Abbasiler güçleri ile hiç meydan muharebesi yapmamaya ve Abbasiler güçleri üzerlerine geldikleri zaman gayet iyi tedarikli ve çok korunaklı şehir ve kalelere çekilip orada kuşatma olursa direnmeye başladılar. Bu yeni stratejinin uygulanması dolayısı ile 779'da Hasan ibni Kahtaba nispeten az ganimet toplayabildi. Sonunda Anadolu'nun yerleşik olmayan arazilerinde de insan ve atlar için tedarik bulamadı ve o yılki akını bırakıp geri çekilmek zorunda kaldı.
Ertesi yıl 780 yılındaki akına halife Mehdi şahsen komuta etmeye karar verdi. 12 Mart 780'de Bağdat'tan ayrılan halife Mehdi komutasında büyük bir Abbasi ordusu Bizanslılara karşı sefere başladı. Halep üzerinden geçen bu ordu ile Hadath kalesini geri alıp onarılmasını sağladı. Ama Arabbissus'ta Mehdi Bağdat'a geri döndü. Kendine refakat eden (olasılıkla) 17 yaşındaki oğlu (786-809) döneminde Abbasiler halifesi olacak ve "Reşid" lakabını alacak) Harun ordunun yarısının komutasını üzerine aldı. Bu kısım ordu ile genç Harun Bizans Armeniakon Theması'na girip burada talana başladı. Ayrıca Semalous kalesini eline geçirdi. O yılki akına son vererek büyük talana Bağdat'a döndü. Thumama ibni el-Vali'nin komutasındaki Abbasiler ordusunun ikinci kısmı ise Anadolu'nun içlerine girdi ve ta Trakya Theması uçlarına (ve hatta bazı birlikleri Boğaz'a) kadar ulaştılar. Fakat bu thema, stregosu olan Bizanslı general Mihail Lachanodrakon tarafından burada bu Abbasiler ordusu yenik düşürüldü. Thumama ibni el-Vali ordusuyla geri çekilme zorunda kaldı.
Ertesi yıl yazlık akın için Haziran 781'de Abbasiler ordusu Hadat kalesi önünde toplandı. Bu orduya yeni komutan (halife Ömer bin Hattab'ın büyük-büyük-yeğeni olan) Abdülkadir tayin edilmişti. Bizans devleti, imparator VI. Konstantinos çocuk iken naibi olan annesi İrini tarafından yönetilmekte idi. İrini, Anadolu'da bulunan themaların yerel ordularını hepsini birleştirdi ve bu Bizans ordusunu saraylı maliyeci-yönetici (Sakellarios) Hadım John'un komutasına verildi. Abbasiler ordusu yürüyüşe geçerek Anadolu içlerine kadar Bizans yerleşkeleri nitalan ederek Kapadokya'ya kadar ilerledi. Abdülkebir komutasında Araplar Caesarea Mazaca'da Bizans ordusuna mağlup olmuşlardır. Abdül Kabir talan edilmiş eşyalar, hayvanlar ve esirleri geride bırakarak ordusu ile hızla Suriye'ye çekilmek zorunda kaldı.
Abbasilerin bu yenilgisi de halife Mehdi'yi Bizanslılardan intikam almaya yönetti. Halife yeni bir ordu topladı. 95,800 kişilik bu yeni ordu 8. yüzyılda Avrasya'da görülen en büyük ordu idi. Anadolu'da bulunan toplam Bizans ordularının mevcudundan 2 misli fazla olduğu ve bu ordu için masrafların Abbasiler hazinesine 1.6 milyon altın numismata'ya mal olduğu belirtilmektedir. Bu ordunun komutanı Halife'nin genç olan ikinci oğlu Harun idi; ama oğlunun yanına danışman olarak ünlü Abbasiler yönetmen Bermeki ailesinden bir yönetmen (olasılıkla ) ve diğer tecrübeli Abbasiler generalleri verildi.
782'de Harun ve büyük Abbasiler ordusu Bağdat'tan ayrıldı. Abbasiler ordusu Gülek Boğazı'ndan Toroslar geçip Anadolu'ya girdi. Bizanslıların Torosların kuzeyini korumak için kullandıkları "Magida (modern Niğde)" kalesini ellerine geçirdiler. Ordu hızla Bizans ordu yollarından Anadolu'nun batısına ilerledi. Harun yardımcılardan Hacib el-Rabi bin Yunus'a "Nakoleai (modern Seyitgazi)" kalesini kuşatmak ve ordusunun gerisini korumak görevini verdi. Bermakiler ailesinde olan bir yönetici (muhtemelen Yahya ibni Halid) 30.000 kişilik bir ordu ile batı Anadolu'ya gönderildi. Harun komutanı olduğu ana Abbasiler ordusu ile Bizans Opsikion Theması topraklarına girdi. Bundan sonra Harun ve ordusunun güzergâhı üzerinde zamanın kronik tarih yazarları (Bizanslı Günah Çıkartıcı Theofanis, Süryani Mihail ve Ebu Cafer Taberî) değişik bilgiler vermektedirler.
Batı Anadolu'ya Bermaki komutası altında gönderilen ordu Trakya Theması askeri valisi olan Mihail Lachanodrakon komutasındaki bir Bizans yerel ordusu ile "Darenos" adı verilen bir mevkide 'ne girişip büyük bir yenilgiye uğradı ve büyük (Theopehnes'e göre 15,000 kişi, Süryani Mihail'e göre 10,000 kişi) zayiat verdi. Hacib el-Rabi bin Yunus'un "Nakoleai (modern Seyitgazi)" kalesini kuşatması sonucu da tartışmalı olarak verilmektedir. Theophanes kaleyi eline geçirdiğini; Süryani Mihail ise büyük zayiat verip kaleyi alamadığını bildirir. Tabari ise ek olarak ana Abbasiler ordusunun bir kısmının "Reşit bin Mazyad el Şaybani" komutasında ayrılıp Nicea (modern İznik) yakınlarında Opsikion Theması askeri valisi Neketas ile karşılaştığını; muharebe sonucunun iki komutan arasında teke tek düello tipi çarpışma ile ortaya çıkan sonuç olmasında anlaşmaya varıldığını; Niketas ve Şaybani'nin teke-tek çarpıştığını; Niketas'ın atından düşürülerek yaralandığı için Bizans ordusunun yenikliği kabul ettiğini ve mağlup general Niketas'in "İmparatorluk Muhafızları Birliği"nin toplanmış olduğu Nicomedia'ya (modern İzmit) kaçtığını hikâye eder. Harun ve ana Abbasiler ordusu bu yan sonuçlara ilgi göstermeden Boğaz kıyılarına Hrisopolis'e (modern Üsküdar) varmıştır. Fakat elinde gemiler ve kuşatma aletleri olmadığı için Boğazı geçip Konstantinopolis'i kuşatmaya hiç yeltenmemiştir. Bazı tarihçiler Harun'un Hrisopolis'e gelişinin sırf gösteri olduğunu ve Harun'un hiçbir zaman Konstantinopolis'i kuşatma amacı olmadığını bildirirler.
Bunun üzerine Harun Konstantinopolis'in Asya'da olan varoşlarını talan ettikten sonra ana Abbâsîler ordusu ile geri dönüşe başlamıştır. Bu dönüş Sakarya Nehri vadisinden olmakta idi. Bu sırada "Nicomedia (İzmit)"'de toplanmış bulunan "İmparatorluk Muhafızları Birliği" tarafından önünden ve general Tatzates'in askeri valisi olduğu Boukellarion Theması orduları tarafından arkasından sarılmış bulunmaktaydı.
Fakat Ermeni asıllı Tatzates, Abbasiler yönetiminde bulunan ülkesinden 760'ta kaçmış ve Bizans'a sığınmıştı. Konstantinopolis'te ailesi ile "Putkıranlar (İkonoklast)" kliğinde önemli roller oynamıştı. Taht naibi İrini büyük bir "Putsever (İkonofil)" idi; putların yeniden Konstantinopolis'in her tarafına geri getirilmesini sağlamıştı ve "putkıranlar" Konstantinopolis'te aranıp yakalanmaktaydı. Ayrıca İrini'nin gözde yüksek yönetici-maliyecisi olan Hadım Stavrakios ile arası gayet açıktı. Bu nedenle kendine Bizans devletinde iyi bir gelecek görmemekte idi. Hatta Bizanslılar devletinin kendisini ve ailesini elemine edeceğinden korkmaktaydı. Tatzates Harun ile gizlice yazışmalara girişti. Kendinin ve ailesinin affedilip Ermenistan'a güvenlikli olarak geri gönderilirse Harun'a yardım edebileceğini bildirdi. Harun bunu kabul etti.
Harun Bizanslılara ve imparator naibi İrini'ye haber göndererek barış müzakereleri yapmayı istediğini bildirdi. İrini bu müzakereleri yapıp bir barış imzalamak için üç en yüksek rütbeli Bizans saraylı bürokratı Harun'un askeri kampına gönderdi. Bunlar arasında İrini'nin en fazla güvenip dayandığı danışmanı baş yönetici-maliyeci hadım Stavrakios vardı. Bu müzakereciler Bizans'ın askeri üstünlük durumun o kadar kendi lehlerinde olduğunu düşünerek düşmanlarla yapılan müzakerelere de gelenek olan karşılıklı rehineler almaktan sakınmışlardı. Harun, Tatzates'in tavsiyelerine uyarak bu müzakerecileri tutuklayıp onları savaş esiri olarak aldığını Bizanslılara bildirdi. İrini, danışmanlarını geri istemekteydi. Aynı zamanda bu Tatzates'in ihaneti olayı ile, uyguladığı "Putsever" politikalar aleyhinde özellikle idareciler ve askerler arasında ne kadar büyük bir muhalefet bulunduğunu da anladı. Sonunda İmparator naibi İrini, Harun ile müzakerelere yanaştı.
Bizans ıle Abbasiler arasında 3 yıl süreli bir barış anlaşma yapılmasına anlaşıldı. Bu barışa göre Bizanslılar her yıl Abbasilere ağır haraç tazminatı vermeleri gerekmekteydi. Değişik Arapça kaynaklar bu yıllık haracın 70.000 ile 100.000 altın dirhem olduğunu; bir Arapça kaynak da ek olarak 10,000 top ipek olduğunu bildiriler. Taberi'nin bildirdiğine göre bu yıllık haracın her yıl Nisan başında ve Haziran'da ödenmesi gerekmekte idi. Buna ek olarak Bizanslılar Harun'un Abbasiler ordusunu Suriye'ye dönüşünde Anadolu'da Bizanslı kılavuzlar sağlayacaklar ve bu birliğin her türlü tedarikini parasız olarak sağlayacaklardı. Ayrıca Bizanslılar Tatzes'in eşini, ailesini ve taşınabilir servetini Abbasiler göndereceklerdi. Harun ise esir olarak aldığı Bizanslılar insan ganimetini (Tabari'ye göre 5,643 kişiyi) Bizanslılara geri vereceklerdi. Fakat Abbasiler ordusunun topladığı diğer bazı insan, hayvan ve eşya ganimetleri geri verilmeyecekti. Barışın gerektirdiği şartlar gerçekleşince Harun komutasındaki Abbasiler ordusu Eylül ayında Suriye'ye geri çekildi.
Tabari bu Abbasiler seferinin sonuçlarını şöyle bildirmektedir. 54,000 Bizanslı asker öldürülmüştü. Kıymetli eşya ve para olarak toplanan ganimet 194.450 dirhem altın ve 21,414,800 dirhem gümüş değerinde idi. 20,000 binek hayvanı ve 100,000 büyükbaş ve küçükbaş hayvanı ellerin geçirmişler ve bunların bir kısmını canlı sürüler halinde geri getirip diğer kısmını ordunun tedariki için kullanmışlardı. 2,090 kişiden oluşan Bizans'a geri verilmeleri gerekmeyen esir almışlardı. Bu Abbasiler ordusu geri döndüğünde ganimetin çokluğu Abbasiler ülkelerindeki hayvan ve kıymetli eşya pazarlarında fiyatların büyük bir düşüş göstermesi ile sonuçlandığı da Tabari tarafından bildirilmektedir.
Endülüs ve Mehdi
Halife Mehdi'nin saltanatının ilk yıllarında Endülüs'te yerleşmiş Emevileri tutan Arap emirleri üzerine yeni bir Arap ordusu gönderip İber Yarımadasına çıkan bu ordu ile Endülüs'te bulunan Emeviler taraftarı Arap emirlerini Abbasiler hükmü altına almak için planlar yapıldı. Ama bu planları uygulamak yapılan girişimler gerçekleşemeden bu kampanyalar birer felaket ile sona erdiler. Diğer taraftan Endülüs'te bulunan Emeviler taraftarları Arap emirleri ve "Endülüs Sahibi" olarak anılan Kurtuba'daki hükümdar Afrika üzerinde geçip Suriye'de Emeviler devletini yeniden getirme planı iş Endülüs'te çıkan yerel karışıklıklar dolayısı ile uygulanmaya bile koyulamadı.
Hindistan
Halife Mehdi'nin döneminde Sind'de yerleşik Arap emirleri yıldan yıla orduları ile Müslüman olmayan Hintlilere ve bunların arazilerine talan yapma akınları yapmaya devam ettiler. Fakat bunlar için Bağdat'a bilgi vermek veya merkezden askeri destek istemek gerekmemekte idi. Fakat bir istisna olarak Irak ve İran'dan toplanan bir ordu ve donanma ile Hindistan'da Barbad kentine büyük bir saldırı yapıldı. Bu Arap ordusu burada bulunan büyük bir Buda manastır ve tapınağını yakıp yıkıp talan etti ve içinde bulunan Buda keşişlerini ve tapınanlarını hep birlikte katliama uğrattılar. Fakat bu ordu nedeni bilinmeyen ve "ağız hastalığı" adı verilen salgın bir hastalığa yakalandı ve bundan 1000 kişi kadar zayiat verdi. Bu yetişmezmiş gibi saldırıcılardan geride kalanlar gemilerle geri dönmekte iken Basra Körfezi'nde büyük bir fırtınaya yakalandılar ve epey sayıda gemi içindeki mürettebat ve ordu mensubu ile bu fırtınada denizde batıp kayboldu.
Mehdi'in Hayzuran ile aile hayatı
Halife Mehdi tahta çıkmadan önce cariyesi olan Hayruzan'dan Musa ve Harun adlı oğulları olmuştu. Halifelik tahtına çıkar çıkmaz, Halife Mehdi cariyesi Hayzuran'ı azat etti ve çok geçmeden onunla bir nikâh yaparak evlendiler. Mehdi'nin eşine gayet yumuşak huylu ve sevgi gösterili bir bağlığı olduğu bildirilmektedir. Hayruzan'ın Mehdi üzerinde büyük bir etkisi vardı ve halife devlet işlerinde eşine danışmaktan çekinmemekte idi. Bu nedenle Mehdi döneminde Hayruzan'ın Abbasiler devletine önemli etkileri oldu. En küçük çocukları olan kız çocuklarına "Yakuta" ismini vermişlerdi. Halife kızı Yakuta'yı yanından hiç ayırmak istemecesine sevmekte idi. Yakuta erkek giysileri giyerek kamu işlerinde de halifenin yanında bulunmakta ve onunla birlikte ata binerek şehir içinde gezmekte idi. Eşi Hayruzan 784'te, kendinin ölümünden bir yıl önce öldüğü zaman, Halife'nin gayet büyük üzüntü ve yas içine girdiği bildirilmektedir.
Büyük oğlu Hadi'nin veliaht seçilmesi ve küçük oğlu Harun
İlk Abbâsî halifesi Seffah yaptığı vasiyeti ile halefi halifenin oğlu İsa bin Musa bin Muhammed bin Ali olmasını istemişti. Fakat Mehdi'yi halife olarak atandı. Mehdi de İsa'nın kendisine veliaht olmasını kabul etmişti. Onun için halktan güven istemişti. Fakat halife bu sözünde durmadı. 23 yıldır halife veliahtlığı görevinde bulunan İsa bin Musa bin Muhammed bin Ali'yi bu görevden ayırdı ve onu bunu kabul etmeye zorladı. Mehdi'nin büyük oğlu Musa'ya "Hadi" (Kılavuz) verilerek "Hadi" halifelik veliahdı ilan edildi.
Halife'nin ikinci oğlu olan Harun sırasında 780'deki seferde ve özellikle 782'de seferde yaptığı komutanlıkla babasının gözüne girdi. 782 seferinde Abbasiler ordusunun komutanı olan Harun ordusu ile ta Boğaz üzerinde Hrisopolis'e (modern Üsküdar) kadar Bizanslılar arazilerine girmiş, büyük ganimetler toplamış ve 782'de Bizanslılarla yapılan barış anlaşması ile Bizans'ın Abbasilere yıllık haraç-tazminatı vermesine de neden olmuştu. Halife Mehdi 982'de bu seferden geri dönen daha 20 yaşına girmemiş Harun'u Abbasiler devletinin doğu Anadolu, Güney Kafkasya ve Azerbaycan'ı ihtiva eden Batı eyaletlerine genel vali olarak atamıştır. 784'te ise bu bölgenin valisi iken halife Mehdi ikinci oğlu Harun'u vesayeti ile (ağabeyi Hadi'den sonra) halifelik ikinci veliahtlığına atamış ve ona bundan sonra anılacak olan "Reşid" lakabını vermişti. Harun Reşid annesi olan Hayzuran'ın da en sevdiği oğlu idi. Hayruzan'ın da isteği ile Halife Mehdi bir iki sene sonra oğlu veliahdı olan oğlu Hadi ile yazışma ile ondan küçük öz kardeşi Harun Reşid lehine birinci veliahtlığı bırakmasını teklif etti. Hadi bu sırada Gürgan'da ortaya çıkan bir ayaklanmayı bastırmakla meşguldü. Hadi doğal olarak babasının bu teklifini reddetti. Babasının Bağdat'tan gönderdiği ikinci ulağı da hakaretler ederek geri döndürdü.
Mehdi'nin ölümü
Tarihçiler arasında Mehdi'nin ölümü tartışmalıdır. Çok tarihçinin bildirdiğine göre Mehdi ordusu ile sefer sırasında midesine düşkün olan Mehdi bir armut yemiştir. Bu armut bir saraylı köle kız tarafından rakibi diğer bir köle kızı elemine etmek özel olarak zehirli olarak hazırlanmıştı. Mehdi bu armuttan zehirlenerek askeri kampta ölmüştür. Bazı diğer tarihçiler Mehdi'nin ordugah yakınlarında atlı olarak ava çıktığını ve bir harabeyi geçmekte iken atını idare edemeyip başını bir taş kapının tepesine vurmuş ve bundan dolayı beyin kanaması geçirerek olduğunu yazmaktadırlar. Öldüğünde yaşı daha 43 idi ve 10 yıl kadar halifelik tahtında kalmıştı.
Ülkede bulunan Emevilerin ölmüş olan Abbasi halifelerinin belirlenmiş mezarda gömülmüş cesetlerini çıkartıp cenazelerine hakaret etmelerinden korkulduğu için ilk Abbasi halifelerinin nereye gömüldükleri ve mezarlarının yerleri açıkça bilinmemekte ve saklı tutulmakta idi. Mehdi'nin cenazesinin de askeri kampa yakın bir yerde gizli olarak gömüldüğü sanılmaktadır. Bağdat'a Mehdi'nin ölümü gizlice iletilmiş ve kendisine refakat eden orduya Mehdi'nin ölümü haberi verilmemiştir. Ancak ordu Bağdat'a geri döndüğünde Mehdi'nin ölümünden haberdar edilmiştir.
Mehdi 785'te öldüğü zaman küçük oğlu Harun Reşid Bağdat'ta bulunmaktaydı ve büyük oğlu Hadi ise Tabaristan'da isyan eden eyalet valisinin birliklerini kovalamakla meşguldü. Mehdi ölmeden önce Harun Reşid'e halifelik mührünü ve diğer alametlerini hemen Tabaristan'a, ağabeyi ve yeni halife olacak Hadi'ye göndermesini istemiş ve Harun Reşid de bu ölüm haberini Hadi'ye göndermişti. Fakat Bağdat'ta bulunan askerler ayaklanıp yeni halife olacak Hadi'ye biat etmemek istediklerini bildirdiler. Mehdi'nin karısı Hayruzan'ın küçük oğlu Harun Reşid ise vezir Yahya Bermaki'yi bu sorunu çözmeye memur etti. Çok yetenekli olan Yahya Bermaki bu sorunun çözümüne Harun Reşid'i karıştırmadan askerlerin liderleri ile görüşüp onlara bahşişli para vermeyi taahhüt etti. Böylece askeri ayaklanma sona erip dördüncü Abbasi halifesi olarak tahta çıktı.
Mehdi'nin karakteri
Mehdi'nin karakteri hakkında söylenecek onun devamlı hem iyi hem de kötü iki tarafı bulunduğudur. Karısı Hayruzan, kız Yakuta'ya, oğulları Musa el Hadi ve Harun Reşid'e genellikle yumuşak görüşlü ve sevgi ile hareket etmiştir. Ama diğer kardeşi ve Seffah'ın vesayetinde halefi olarak halife olmasını istediği kuzeni ve uzun müddet veliahtlıkla halife olmayı bekleyen İsa bin Musa'ya gayet kötü hareket ederek oğlu Hadi'nin veliaht olmasını sağlamıştır. Hayatının sonunda da ise veliahdı birinci oğlu Musa el Hadi'ye ikinci oğlu olan ve Hadi'nin küçük kardeşi Harun Reşid lehine veliahtlıktan ayrılması için büyük baskı yapmıştır. Devlet idaresine yaklaşımı zamanına göre gayet yumuşak, merhametli ve eli açık idi. Bu idaresi ile ve devletin hazinesinin dolu olması nedeni ile yaygın olarak Abbasiler ülkesinde yeni mimari eserlerinin yaratılmasına büyük katkısı olmasına; halkın yobaz kökten dinsellikten ayrılıp kültürel olarak müzik, şiir, edebiyat ve felsefe konularında ülkede gelişmeler olmasına ve hacca ve Hicaz'a büyük itina göstermesine yol açmıştır. Diğer taraftan El-Mukanna'nın isyanında Horasan ve Orta Asya'da Türk isyancılara karşı ve halifeliğinin son yıllarında özellikle İran'da Mani dini'ne inanan veya inandığı düşünülüp ihbar edilenlere karşı ("zındık" olma suçu nedeniyle) gayet mantıksız, merhametsiz ve zalim davranmıştır.
Dipnotlar
- ^ a b c d e f g h i j k l m n Muir, William (1924), 'The Caliphate, İts Rise, Decline and Fall 'Chapter LXIII, Al-Mehdi, son of Al-Mansur [1] 29 Eylül 2007 tarihinde Wayback Machine sitesinde . (İngilizce)
- ^ Tarihçi Ali İbnü'l-Esîr Musul'da bulunan büyük caminin avlusunda bulunan bir taş kitabede bu camiyi Mehdi'nin genişlettiğinin bildirildiğini yazmıştır.
Ayrıca bakınız
Dış bağlantılar
- Hitti, Philip H. (çev. Salih Tuğ), (1968) Siyasi ve Kültürel İslam Tarihi (IV Cilt), İstanbul:Boğaziçi Yayınları.
- Üçok, Bahriye (1979) İslam Tarihi Emeviler- Abbasiler, Devlet Kitapları, Ankara: Milli Eğitim Basımevi (1.Basım:1968)
- Muir, William (1924), ''The Caliphate, Its Rise, Decline and Fall [2] 29 Eylül 2007 tarihinde Wayback Machine sitesinde . Chapter LXIII, Al-Mehdi, son of Al-Mansur (İngilizce) (Erişim tarihi: 30.8.2009)
- al-Masudi (İng. çev. Paul Lunde ve Caroline Stone) (1989), The Meadows of Gold, The Abbasids, Londra:Kegan Paul 1989 (İngilizce)
- Muhammad ibn Jarir al-Tabari (İng. çev. C.E. Bosworth) (1989) "The History of al-Tabari" volume XXX "The 'Abbasid Caliphate in Equilibrium" Albany:SUNY. (İngilizce)
- (Abbasside) 13 Eylül 2006 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi. Fransızca Wikipedia Al-Mahdi (Abbasside) maddesi (Fransızca) (Erişim tarihi: 30.8.2009)
- [3] 31 Ağustos 2009 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi. İngilizce Wikipedia Al-Mahdi maddesi (İngilizce) (Erişim tarihi: 30.8.2009)
Mehdî (Abbâsî halifesi) Doğumu: ? Ölümü: 785 | ||
Sünni İslam unvanları | ||
---|---|---|
Önce gelen Mansûr | Abbâsî Halifesi 775 - 785 | Sonra gelen Hâdî |
wikipedia, wiki, viki, vikipedia, oku, kitap, kütüphane, kütübhane, ara, ara bul, bul, herşey, ne arasanız burada,hikayeler, makale, kitaplar, öğren, wiki, bilgi, tarih, yukle, izle, telefon için, turk, türk, türkçe, turkce, nasıl yapılır, ne demek, nasıl, yapmak, yapılır, indir, ücretsiz, ücretsiz indir, bedava, bedava indir, mp3, video, mp4, 3gp, jpg, jpeg, gif, png, resim, müzik, şarkı, film, film, oyun, oyunlar, mobil, cep telefonu, telefon, android, ios, apple, samsung, iphone, xiomi, xiaomi, redmi, honor, oppo, nokia, sonya, mi, pc, web, computer, bilgisayar
Mehdi veya Muhammed el Mehdi bin Abdullah Mansur Arapca محمد بن منصورالمهدى d 746 o 4 Agustos 785 ucuncu Abbasiler halifesidir Babasi Mansur oldugunde 775 te Abbasi Halifesi olmus ve 775 785 doneminde on yil halifelik yapmistir Mehdi Ebu Abdullah MuhammedMehdi nin halifelik doneminde Kirman da darp edilmis gumus 1 dirhem sikkesiAbbasi HalifesiHukum suresi775 785Once gelenMansurSonra gelenHadiDogum746Olum4 Agustos 785Tam adiEbu Abdullah Muhammed el Mehdi Billah b Abdullah el Mansur b Muhammed el Hasimi el AbbasiHanedanAbbasi HanedaniBabasiMansurDiniSunni IslamYasamiHalife olmasi Mansur un 775 te olumu ile ilk halife Seffah in verasetnamesindeki sartlar unutuldu Seffah Mansur dan sonra ve ayni zamanda Mansur un kuzeni olan Isa bin Musa nin halifeligi getirilmesini vasiyet etmisti Fakat Mansur bu sartlara riayet etmemisti ve kendi oglunu olan Mehdi nin kendinden sonra halife olmasini saglamisti Isa bin Musa ise ondan sonra halife olacagi vaatleri ile kandirilmis ve Mansur dan sonra halife olmaktan feragat etmisti Mehdi 4 Agustos 785 te olene kadar on yil suren halifelik yapmistir Halifeliginde genel karakteri Mehdi den onceki Abbasi halifeleri daha kabaca ve sertce idareleri ile taninmislardir Buna karsilik Mehdi nin devlet idaresine yaklasimi daha yumusak merhametli ve eli acik idi Buna bir gosterge halife olur olmaz ulkedeki hapishanelerde bulunan mahpuslarin gayet ciddi suc islemis ve yola gelmeyecegi acik olan suclular disinda hepsine af ilan edip hapisten cikartilmasidir Halifeliginin basinda genel mizacina uygun olarak daha eli acik politikalar uygulayabilmesine diger onemli neden de gayet temkinli olan babasinin devlet hazinesinde topladigi gayet yuksek bir meblagin bulunmasi idi Halifeliginin son yillarinda Iran Mani dinine inanan zindik adi verilenlere karsi sert politikalar uygulamistir Imar hareketleri Halifeligi suresince yeni mimari eserlerin yaratilmasina buyuk katkisi olmustur Ulkedeki buyuk eyalet merkezleri diger buyuk sehirlerinde ve Hicaz da camiler ve diger dinsel binalar yaptirmistir Halifelik doneminde ulkenin her tasra kentinde o tasra kentinde olan biten onemli olaylari gozleyen ve bunlar hakkinda Bagdat merkezine devamli rapor saglayan emin memurlardan olusan bir bilgi toplama idaresi kurmustur Bu eminlerden alinan bilgilerle ulkenin tasra kentlerinin de genellikle bilincli adaletle idare edilmesini saglamaya calismistir Halifelik doneminde kentlerin savunma surlarinin yapilip tamir altinda tutulmasina da onem vermistir Ornegin baskent Bagdat in dogu varosu olan Rusafa surlarini yaptirmistir Mehdi halifelik doneminde Bagdat in ulkenin ticaret merkezi olmasi da saglanmistir ve Bagdat hem dogudan hem de batidan ulke icinden ve dis ulkelerden gelen mallarin alinip satildigi o zamanki dunya icinde en onemli ticaret merkezlerinin basi olmustu Kultur Mehdi nin halifelik doneminde muzik siir edebiyat ve felsefe konularinda ulkede gelismeler olmustur Bagdat halifelik sarayindaki alemler ve eglenceler ile saraylilarin cok siki olan ahlak kurallarinda ayrilip yumusamalarina yol acmistir Devlet merkezlilerin davranislarini kopya edip izleyen buyuk sehirlilerin arasinda da siki ahlak kurallarin daha yumusak olarak uygulanmalarina neden olmustur Hac ve Hicaz a gosterdigi itina Mehdi Hicaz da Mekke ve Medine de bulunan camileri buyultmus ve daha guzellestirilmeleri icin buyuk fonlar saglamistir Hicaz a giden hac kervanlari icin menzillerde ozel genis emniyetli ve buyuk cesmelerle hacilara devamli su saglayan kervansaraylar yaptirmistir Mehdi saray mensuplari ile Kudus e ve Hicaz a yapmis oldugu hac gezilerinin muhtesemligi ile isim yapmistir Bu geziler icin ta Mekke ye kadar ulkedeki yuksek daglardan ozel olarak kar ve buz getirildigi bildirilmistir Mehdi Hicaz da bulunan kutsal sehirlere olan hac yollarini onartirmis ve bu hac yolu uzerinde su kuyu ve cesmeler ve hanlar ve buyuk menzillerde kervansaraylar yaptirmistir Mekke deki Kabe icin halifelerin her yil cok kiymetli ve agir kumaslardan ortuler yaptirmalari adet olmustu Mehdi donemine kadar her sene hazirlanan yillik Kabe ortusu onceki yillarda Kabe uzerine konulmus Kabe ortuleri kaldirilmadan bu eski ortulerin in uzerine konulmakta idi Mehdi doneminde her yil birbiri ustune konulmus olan ortulerin agirliklari o kadar cok olmustu ki Kabe binasinin cokme ihtimali ortaya cikmisti Halife Mehdi doneminde bu eski ortuler Kabe uzerinden kaldirilmis ve Kabe binasi onarilmistir Bundan sonra her yil sadece tek bir Kabe ortusu yapilip bir onceki yil Kabe uzerine ortulmus olan eski ortunun kaldirilmasindan sonra yenisinin tek ortu olarak Kabe ye uzerine ortulmesi gelenegi ortaya cikmistir Saraylilarin yasami Mehdi ye kadar ve Mehdi dahil Abbasi halifeleri icin baskent Bagdat ta halife muhafizlari 500 Ensardan yani Medine sehrinde yerlesik kisilerden olusmaktaydi Bu Ensar muhafiz birligi komutanlari ve subaylarina malikaneler ve araziler verilmekte idi Mehdi den sonraki Abbasi halifeleri doneminde bu Ensar muhafizlari birligi kurulmasi yontemi ortadan kaybolmus ve merkezi halife muhafizlari Turk asilli askerlerden olusmaya baslamistir Mehdi nin vezirligini yapmis olan Yakub un sarayda yasamasi diger saraylarinin saray yasamlari hakkinda iyi bir gosterge olabilir Yakup daha onceki halife olan Mansur doneminde Ali ye bagli bir Sii oldugu ihbar edilmis ve bu nedenle halife Mansur tarafindan hapse atilmisti Mehdi halife olunca Yakup u affedip hapisten cikartmisti Halife Mehdi yaninda calismaya baslayan Yakup cok gecmeden kendini Mehdi ye sevdirmistir Yakup Mehdi nin her aksam tertip ettigi ickili ziyafetlerde Mehdi nin en iyi arkadasi olmustur Bununla birlikte Abbasi ulkesinde bir merkezi idareci olarak inanilmayacak kadar buyuk politika gucunu elinde toplamistir Fakat bu kadar yuksek mevkilere erismesi saraylilar arasinda kiskanclik dogurmus ve onu cekemeyenler Halife nin kulagina Yakup un Ali ye inanan bir Sii oldugunu duyurmuslardir Mehdi cok begendigi Yakub u sinanmak icin ozel bir sinama uygulamis ve Yakup bu sinamayi gecmistir Mani dinine inanmakla itham edilenlerin ayiklanip oldurulmeleri Halife Mehdi halifeliginin son yillarinda ozellikle Iran da bulunan Mani dinine inanan zindiklara karsi cok buyuk nefret gostermeye ve onlari cok zalim olarak cezalandirmaya basladi Bu mantiksiz zalim tutumuna su bir ornek olarak verilmistir Tasrali bir devlet memuru Mehdi ye Horasan da yaptigi askeri seferde ona yoldaslik etmisti Mehdi onun hizmetinden cok memnun oldu ve onu taltif etti Halifenin bir tasra memuruna gosterdigi teveccuh halifenin Bagdat taki sarayinda calismakta olan Rabi adli bir sarayliyi cok kiskandirdi Rabi de yine halifenin kulagini kazandi ve bu kisinin oglunun Mani dinine inanan bir zindik oldugunu iddia etti Mehdi bu kisinin oglunu huzuruna cagirip Kur an hakkinda bilgisi hakkinda sorular sorup onu imtihandan gecirdi Bu gencin Kur an muhtevasi hakkinda bilgisinin cok eksik oldugu ortaya cikti Mehdi bu bilgi noksanligini zindiklik ithamina delil olarak sayip tasra memurunun oglunu idam ettirdi Memuru da devlet gorevinden uzaklastirip onun yerine sarayli Rabi yi getirdi Halife Mehdi nin Horasan da bulundugu donemde ve sonra gittigi Halep te guya Mani dinine inanan zindik Iranlilara karsi gayet ciddi ve Kuran ve Islam alimlerinin dini kitaplari tarafindan gerekmeyen zindik avciligi denilebilecek tedbirler uygulanmaya baslandi Mehdi nin bu donemde ihbar edilenlerin yargisiz idam edilmelerini emrettigi iddia edilmektedir Bir ornek olarak gencliginde sair olan 90 yasinda ve kor olan bir ihtiyarin gencliginde yazdigi hicivleri hoslanmadiklarini unutmayanlar onu zindiktir diye Mehdi ye jurnal etmisler ve Mehdi de bir dakika bile dusunmeden bu 90 lik kor ihtiyarin idam edilmesini emretmistir Bundan sonra hicri 167 de Bagdat a donen Mehdi orada bir devlet dairesi ihdas ettirmis ve bu devlet dairesinin basina Sahib az Zanadika adi verilen yuksek rutbeli bir burokrat koyarak zindikligin ortadan kaldirilmasi gorevini vermistir Bu devlet dairesi tipki yuzyillar sonra Ispanya Katolik Engizisyon Mahkemesi gibi zindik oldugu ihbar edilenleri Musluman inanclari olanlardan ayirma gorevini yuklendi Zindik olmakla itham edilenler yakalanarak hemen idam edilmeye baslandilar Bu daire sanki bir zindik avciligi ugrasina girdi Mehdi nin bu politikasinin binlerce kurban verdigi bildirilmektedir El Mukanna nin isyani Bu arada Orta Asya da Amu Derya nin dogusunda kendini kutsal bir peygamber olarak iddia eden yeni bir mehdi ortaya cikti Bu sahte peygamber yuzunu bir pece gibi bir maske ile kapattigi icin Hasim El Mukanna Peceli Hasim olarak anilmaya baslandi El Mukanna Abbasiler hanedaninin halifeligini saglanan ve 755 te Abbasiler tarafindan oldurulen Ebu Muslim Horasani nin ve kendisinin yeni Mehdi olarak Horasan da cikacagini bildirmekte idi Ebu Muslim Horasani Muhammed den daha efdaldir demekte idi Boylece Abbasilerin Muhammed adina cikmis olduklari halifelik tahtini gayrimesru yollarla elde etmis oldugunu aciklamaktaydi Halka Allah in da bir insan suretinde oldugunu soylemekteydi Bu devrim Irak ta Ebu Muslim Horasani nin taraftarlarindan olusan Beyazlar Mubeyyize firkalari ile basladi Ozellikle Orta Asya da Turk Muslumanlar El Mukanna nin komutasi altinda birlestiler Hatta Buhara hukumdari da onemli destek kuvvetleri ile El Mukanna ya yardimci oldu Dort yil suren isyan doneminde beyazlar giyinmis beyaz bayrakli El Mukanna nin ordulari uzerlerine halife Mehdi nin surmus oldugu siyahlar giyinmis ve Abbasiler in siyah bayrakli ordularini catismalarda ve muharebelerde Horasan Buhara ve etrafinda bulunan eyaletlerden geri puskurttuler Fakat sonunda etrafinda bulunanlar El Mukanna dan ayrildilar Halife Mehdi nin sevk ettigi kuvvetler El Mukkanan ve 2 000 yakin muridini Kis kalesinde kusattilar Kalede mahsur kalan El Mukkanna ve muridleri teslim olmayi reddettiler ve birlikte intihar ettiler El Mukanna kendisini ve ailesine zehirledi ve kaleyi atese verdi Ailesi ile birlikte bu kale yangininda kendini ve ailesini alevler icine atarak oldu Onun yandas muritleri onun bu intiharini Isa gibi gibi goge cekilmesi olarak propaganda ile yaymaya basladilar Bu devrimi destekleyenler basinda olan Buhara hukumdari da yakalanip idam edildi Fakat El Mukanna nin ortaya cikardigi itikat ozellikle onun sonuna ait gelistirilen efsaneler haline girerek uzun zaman Beyazlar Mubeyyeza olarak gizliden devam etti Bizans a karsi Anadolu ya saldirilar ve savaslar Bizans Imparatoru V Konstantinos 775 te oldugunde Abbasi yerel emirlerinin ve yerel Bizanslilarin birbirlerinin sinir arazilerine yillik akinlari ve karsi akinlari yeniden basladi 778 da Bizansli general Mihail Lachanodrakon komutasindaki bir ordu bu Abbasi akinina misilleme yapmak icin Abbasiler arazilerine saldirip Germanikeia yi kusatip eline gecirip cok sayida Arap esir aldi Bagdat tan emirle bu Bizans ordusu ustune gonderilen Sumame bin el Vali komutasindaki bir Abbasiler ordusunu Mihail Lachanodrakon komutasindaki yerel Bizans ordusu Germanikeia Muharebesi nde hezimete ugratti Bizanslilar 779 da Toroslar da bulunan Ḥadath el Ḥamra kalesini ele gecirip kaleyi yiktilar Bunun kabahatini halife Mehdi gonderilen Abbasiler ordusunun komutani olan Thumama bin el Vali nin pasif kalmasinda buldu ve onu bu gorevden aldi Yerine tecrubeli Abbasiler komutanlarindan Hasan ibni Kahtaba yi atadi Kahtaba emri altinda bulunan 30 000 kisilik Abbasi ordusu ile Bizans topraklarinda ilerlemeye basladi Fakat Bizanslilar yeni bir strateji uygulamaya basladilar Abbasiler gucleri ile hic meydan muharebesi yapmamaya ve Abbasiler gucleri uzerlerine geldikleri zaman gayet iyi tedarikli ve cok korunakli sehir ve kalelere cekilip orada kusatma olursa direnmeye basladilar Bu yeni stratejinin uygulanmasi dolayisi ile 779 da Hasan ibni Kahtaba nispeten az ganimet toplayabildi Sonunda Anadolu nun yerlesik olmayan arazilerinde de insan ve atlar icin tedarik bulamadi ve o yilki akini birakip geri cekilmek zorunda kaldi Ertesi yil 780 yilindaki akina halife Mehdi sahsen komuta etmeye karar verdi 12 Mart 780 de Bagdat tan ayrilan halife Mehdi komutasinda buyuk bir Abbasi ordusu Bizanslilara karsi sefere basladi Halep uzerinden gecen bu ordu ile Hadath kalesini geri alip onarilmasini sagladi Ama Arabbissus ta Mehdi Bagdat a geri dondu Kendine refakat eden olasilikla 17 yasindaki oglu 786 809 doneminde Abbasiler halifesi olacak ve Resid lakabini alacak Harun ordunun yarisinin komutasini uzerine aldi Bu kisim ordu ile genc Harun Bizans Armeniakon Themasi na girip burada talana basladi Ayrica Semalous kalesini eline gecirdi O yilki akina son vererek buyuk talana Bagdat a dondu Thumama ibni el Vali nin komutasindaki Abbasiler ordusunun ikinci kismi ise Anadolu nun iclerine girdi ve ta Trakya Themasi uclarina ve hatta bazi birlikleri Bogaz a kadar ulastilar Fakat bu thema stregosu olan Bizansli general Mihail Lachanodrakon tarafindan burada bu Abbasiler ordusu yenik dusuruldu Thumama ibni el Vali ordusuyla geri cekilme zorunda kaldi Ertesi yil yazlik akin icin Haziran 781 de Abbasiler ordusu Hadat kalesi onunde toplandi Bu orduya yeni komutan halife Omer bin Hattab in buyuk buyuk yegeni olan Abdulkadir tayin edilmisti Bizans devleti imparator VI Konstantinos cocuk iken naibi olan annesi Irini tarafindan yonetilmekte idi Irini Anadolu da bulunan themalarin yerel ordularini hepsini birlestirdi ve bu Bizans ordusunu sarayli maliyeci yonetici Sakellarios Hadim John un komutasina verildi Abbasiler ordusu yuruyuse gecerek Anadolu iclerine kadar Bizans yerleskeleri nitalan ederek Kapadokya ya kadar ilerledi Abdulkebir komutasinda Araplar Caesarea Mazaca da Bizans ordusuna maglup olmuslardir Abdul Kabir talan edilmis esyalar hayvanlar ve esirleri geride birakarak ordusu ile hizla Suriye ye cekilmek zorunda kaldi Abbasilerin bu yenilgisi de halife Mehdi yi Bizanslilardan intikam almaya yonetti Halife yeni bir ordu topladi 95 800 kisilik bu yeni ordu 8 yuzyilda Avrasya da gorulen en buyuk ordu idi Anadolu da bulunan toplam Bizans ordularinin mevcudundan 2 misli fazla oldugu ve bu ordu icin masraflarin Abbasiler hazinesine 1 6 milyon altin numismata ya mal oldugu belirtilmektedir Bu ordunun komutani Halife nin genc olan ikinci oglu Harun idi ama oglunun yanina danisman olarak unlu Abbasiler yonetmen Bermeki ailesinden bir yonetmen olasilikla ve diger tecrubeli Abbasiler generalleri verildi 782 de Harun ve buyuk Abbasiler ordusu Bagdat tan ayrildi Abbasiler ordusu Gulek Bogazi ndan Toroslar gecip Anadolu ya girdi Bizanslilarin Toroslarin kuzeyini korumak icin kullandiklari Magida modern Nigde kalesini ellerine gecirdiler Ordu hizla Bizans ordu yollarindan Anadolu nun batisina ilerledi Harun yardimcilardan Hacib el Rabi bin Yunus a Nakoleai modern Seyitgazi kalesini kusatmak ve ordusunun gerisini korumak gorevini verdi Bermakiler ailesinde olan bir yonetici muhtemelen Yahya ibni Halid 30 000 kisilik bir ordu ile bati Anadolu ya gonderildi Harun komutani oldugu ana Abbasiler ordusu ile Bizans Opsikion Themasi topraklarina girdi Bundan sonra Harun ve ordusunun guzergahi uzerinde zamanin kronik tarih yazarlari Bizansli Gunah Cikartici Theofanis Suryani Mihail ve Ebu Cafer Taberi degisik bilgiler vermektedirler Bati Anadolu ya Bermaki komutasi altinda gonderilen ordu Trakya Themasi askeri valisi olan Mihail Lachanodrakon komutasindaki bir Bizans yerel ordusu ile Darenos adi verilen bir mevkide ne girisip buyuk bir yenilgiye ugradi ve buyuk Theopehnes e gore 15 000 kisi Suryani Mihail e gore 10 000 kisi zayiat verdi Hacib el Rabi bin Yunus un Nakoleai modern Seyitgazi kalesini kusatmasi sonucu da tartismali olarak verilmektedir Theophanes kaleyi eline gecirdigini Suryani Mihail ise buyuk zayiat verip kaleyi alamadigini bildirir Tabari ise ek olarak ana Abbasiler ordusunun bir kisminin Resit bin Mazyad el Saybani komutasinda ayrilip Nicea modern Iznik yakinlarinda Opsikion Themasi askeri valisi Neketas ile karsilastigini muharebe sonucunun iki komutan arasinda teke tek duello tipi carpisma ile ortaya cikan sonuc olmasinda anlasmaya varildigini Niketas ve Saybani nin teke tek carpistigini Niketas in atindan dusurulerek yaralandigi icin Bizans ordusunun yenikligi kabul ettigini ve maglup general Niketas in Imparatorluk Muhafizlari Birligi nin toplanmis oldugu Nicomedia ya modern Izmit kactigini hikaye eder Harun ve ana Abbasiler ordusu bu yan sonuclara ilgi gostermeden Bogaz kiyilarina Hrisopolis e modern Uskudar varmistir Fakat elinde gemiler ve kusatma aletleri olmadigi icin Bogazi gecip Konstantinopolis i kusatmaya hic yeltenmemistir Bazi tarihciler Harun un Hrisopolis e gelisinin sirf gosteri oldugunu ve Harun un hicbir zaman Konstantinopolis i kusatma amaci olmadigini bildirirler Bunun uzerine Harun Konstantinopolis in Asya da olan varoslarini talan ettikten sonra ana Abbasiler ordusu ile geri donuse baslamistir Bu donus Sakarya Nehri vadisinden olmakta idi Bu sirada Nicomedia Izmit de toplanmis bulunan Imparatorluk Muhafizlari Birligi tarafindan onunden ve general Tatzates in askeri valisi oldugu Boukellarion Themasi ordulari tarafindan arkasindan sarilmis bulunmaktaydi Fakat Ermeni asilli Tatzates Abbasiler yonetiminde bulunan ulkesinden 760 ta kacmis ve Bizans a siginmisti Konstantinopolis te ailesi ile Putkiranlar Ikonoklast kliginde onemli roller oynamisti Taht naibi Irini buyuk bir Putsever Ikonofil idi putlarin yeniden Konstantinopolis in her tarafina geri getirilmesini saglamisti ve putkiranlar Konstantinopolis te aranip yakalanmaktaydi Ayrica Irini nin gozde yuksek yonetici maliyecisi olan Hadim Stavrakios ile arasi gayet acikti Bu nedenle kendine Bizans devletinde iyi bir gelecek gormemekte idi Hatta Bizanslilar devletinin kendisini ve ailesini elemine edeceginden korkmaktaydi Tatzates Harun ile gizlice yazismalara giristi Kendinin ve ailesinin affedilip Ermenistan a guvenlikli olarak geri gonderilirse Harun a yardim edebilecegini bildirdi Harun bunu kabul etti Harun Bizanslilara ve imparator naibi Irini ye haber gondererek baris muzakereleri yapmayi istedigini bildirdi Irini bu muzakereleri yapip bir baris imzalamak icin uc en yuksek rutbeli Bizans sarayli burokrati Harun un askeri kampina gonderdi Bunlar arasinda Irini nin en fazla guvenip dayandigi danismani bas yonetici maliyeci hadim Stavrakios vardi Bu muzakereciler Bizans in askeri ustunluk durumun o kadar kendi lehlerinde oldugunu dusunerek dusmanlarla yapilan muzakerelere de gelenek olan karsilikli rehineler almaktan sakinmislardi Harun Tatzates in tavsiyelerine uyarak bu muzakerecileri tutuklayip onlari savas esiri olarak aldigini Bizanslilara bildirdi Irini danismanlarini geri istemekteydi Ayni zamanda bu Tatzates in ihaneti olayi ile uyguladigi Putsever politikalar aleyhinde ozellikle idareciler ve askerler arasinda ne kadar buyuk bir muhalefet bulundugunu da anladi Sonunda Imparator naibi Irini Harun ile muzakerelere yanasti Bizans ile Abbasiler arasinda 3 yil sureli bir baris anlasma yapilmasina anlasildi Bu barisa gore Bizanslilar her yil Abbasilere agir harac tazminati vermeleri gerekmekteydi Degisik Arapca kaynaklar bu yillik haracin 70 000 ile 100 000 altin dirhem oldugunu bir Arapca kaynak da ek olarak 10 000 top ipek oldugunu bildiriler Taberi nin bildirdigine gore bu yillik haracin her yil Nisan basinda ve Haziran da odenmesi gerekmekte idi Buna ek olarak Bizanslilar Harun un Abbasiler ordusunu Suriye ye donusunde Anadolu da Bizansli kilavuzlar saglayacaklar ve bu birligin her turlu tedarikini parasiz olarak saglayacaklardi Ayrica Bizanslilar Tatzes in esini ailesini ve tasinabilir servetini Abbasiler gondereceklerdi Harun ise esir olarak aldigi Bizanslilar insan ganimetini Tabari ye gore 5 643 kisiyi Bizanslilara geri vereceklerdi Fakat Abbasiler ordusunun topladigi diger bazi insan hayvan ve esya ganimetleri geri verilmeyecekti Barisin gerektirdigi sartlar gerceklesince Harun komutasindaki Abbasiler ordusu Eylul ayinda Suriye ye geri cekildi Tabari bu Abbasiler seferinin sonuclarini soyle bildirmektedir 54 000 Bizansli asker oldurulmustu Kiymetli esya ve para olarak toplanan ganimet 194 450 dirhem altin ve 21 414 800 dirhem gumus degerinde idi 20 000 binek hayvani ve 100 000 buyukbas ve kucukbas hayvani ellerin gecirmisler ve bunlarin bir kismini canli suruler halinde geri getirip diger kismini ordunun tedariki icin kullanmislardi 2 090 kisiden olusan Bizans a geri verilmeleri gerekmeyen esir almislardi Bu Abbasiler ordusu geri dondugunde ganimetin coklugu Abbasiler ulkelerindeki hayvan ve kiymetli esya pazarlarinda fiyatlarin buyuk bir dusus gostermesi ile sonuclandigi da Tabari tarafindan bildirilmektedir Endulus ve Mehdi Halife Mehdi nin saltanatinin ilk yillarinda Endulus te yerlesmis Emevileri tutan Arap emirleri uzerine yeni bir Arap ordusu gonderip Iber Yarimadasina cikan bu ordu ile Endulus te bulunan Emeviler taraftari Arap emirlerini Abbasiler hukmu altina almak icin planlar yapildi Ama bu planlari uygulamak yapilan girisimler gerceklesemeden bu kampanyalar birer felaket ile sona erdiler Diger taraftan Endulus te bulunan Emeviler taraftarlari Arap emirleri ve Endulus Sahibi olarak anilan Kurtuba daki hukumdar Afrika uzerinde gecip Suriye de Emeviler devletini yeniden getirme plani is Endulus te cikan yerel karisikliklar dolayisi ile uygulanmaya bile koyulamadi Hindistan Halife Mehdi nin doneminde Sind de yerlesik Arap emirleri yildan yila ordulari ile Musluman olmayan Hintlilere ve bunlarin arazilerine talan yapma akinlari yapmaya devam ettiler Fakat bunlar icin Bagdat a bilgi vermek veya merkezden askeri destek istemek gerekmemekte idi Fakat bir istisna olarak Irak ve Iran dan toplanan bir ordu ve donanma ile Hindistan da Barbad kentine buyuk bir saldiri yapildi Bu Arap ordusu burada bulunan buyuk bir Buda manastir ve tapinagini yakip yikip talan etti ve icinde bulunan Buda kesislerini ve tapinanlarini hep birlikte katliama ugrattilar Fakat bu ordu nedeni bilinmeyen ve agiz hastaligi adi verilen salgin bir hastaliga yakalandi ve bundan 1000 kisi kadar zayiat verdi Bu yetismezmis gibi saldiricilardan geride kalanlar gemilerle geri donmekte iken Basra Korfezi nde buyuk bir firtinaya yakalandilar ve epey sayida gemi icindeki murettebat ve ordu mensubu ile bu firtinada denizde batip kayboldu Mehdi in Hayzuran ile aile hayati Halife Mehdi tahta cikmadan once cariyesi olan Hayruzan dan Musa ve Harun adli ogullari olmustu Halifelik tahtina cikar cikmaz Halife Mehdi cariyesi Hayzuran i azat etti ve cok gecmeden onunla bir nikah yaparak evlendiler Mehdi nin esine gayet yumusak huylu ve sevgi gosterili bir bagligi oldugu bildirilmektedir Hayruzan in Mehdi uzerinde buyuk bir etkisi vardi ve halife devlet islerinde esine danismaktan cekinmemekte idi Bu nedenle Mehdi doneminde Hayruzan in Abbasiler devletine onemli etkileri oldu En kucuk cocuklari olan kiz cocuklarina Yakuta ismini vermislerdi Halife kizi Yakuta yi yanindan hic ayirmak istemecesine sevmekte idi Yakuta erkek giysileri giyerek kamu islerinde de halifenin yaninda bulunmakta ve onunla birlikte ata binerek sehir icinde gezmekte idi Esi Hayruzan 784 te kendinin olumunden bir yil once oldugu zaman Halife nin gayet buyuk uzuntu ve yas icine girdigi bildirilmektedir Buyuk oglu Hadi nin veliaht secilmesi ve kucuk oglu Harun Ilk Abbasi halifesi Seffah yaptigi vasiyeti ile halefi halifenin oglu Isa bin Musa bin Muhammed bin Ali olmasini istemisti Fakat Mehdi yi halife olarak atandi Mehdi de Isa nin kendisine veliaht olmasini kabul etmisti Onun icin halktan guven istemisti Fakat halife bu sozunde durmadi 23 yildir halife veliahtligi gorevinde bulunan Isa bin Musa bin Muhammed bin Ali yi bu gorevden ayirdi ve onu bunu kabul etmeye zorladi Mehdi nin buyuk oglu Musa ya Hadi Kilavuz verilerek Hadi halifelik veliahdi ilan edildi Halife nin ikinci oglu olan Harun sirasinda 780 deki seferde ve ozellikle 782 de seferde yaptigi komutanlikla babasinin gozune girdi 782 seferinde Abbasiler ordusunun komutani olan Harun ordusu ile ta Bogaz uzerinde Hrisopolis e modern Uskudar kadar Bizanslilar arazilerine girmis buyuk ganimetler toplamis ve 782 de Bizanslilarla yapilan baris anlasmasi ile Bizans in Abbasilere yillik harac tazminati vermesine de neden olmustu Halife Mehdi 982 de bu seferden geri donen daha 20 yasina girmemis Harun u Abbasiler devletinin dogu Anadolu Guney Kafkasya ve Azerbaycan i ihtiva eden Bati eyaletlerine genel vali olarak atamistir 784 te ise bu bolgenin valisi iken halife Mehdi ikinci oglu Harun u vesayeti ile agabeyi Hadi den sonra halifelik ikinci veliahtligina atamis ve ona bundan sonra anilacak olan Resid lakabini vermisti Harun Resid annesi olan Hayzuran in da en sevdigi oglu idi Hayruzan in da istegi ile Halife Mehdi bir iki sene sonra oglu veliahdi olan oglu Hadi ile yazisma ile ondan kucuk oz kardesi Harun Resid lehine birinci veliahtligi birakmasini teklif etti Hadi bu sirada Gurgan da ortaya cikan bir ayaklanmayi bastirmakla mesguldu Hadi dogal olarak babasinin bu teklifini reddetti Babasinin Bagdat tan gonderdigi ikinci ulagi da hakaretler ederek geri dondurdu Mehdi nin olumuTarihciler arasinda Mehdi nin olumu tartismalidir Cok tarihcinin bildirdigine gore Mehdi ordusu ile sefer sirasinda midesine duskun olan Mehdi bir armut yemistir Bu armut bir sarayli kole kiz tarafindan rakibi diger bir kole kizi elemine etmek ozel olarak zehirli olarak hazirlanmisti Mehdi bu armuttan zehirlenerek askeri kampta olmustur Bazi diger tarihciler Mehdi nin ordugah yakinlarinda atli olarak ava ciktigini ve bir harabeyi gecmekte iken atini idare edemeyip basini bir tas kapinin tepesine vurmus ve bundan dolayi beyin kanamasi gecirerek oldugunu yazmaktadirlar Oldugunde yasi daha 43 idi ve 10 yil kadar halifelik tahtinda kalmisti Ulkede bulunan Emevilerin olmus olan Abbasi halifelerinin belirlenmis mezarda gomulmus cesetlerini cikartip cenazelerine hakaret etmelerinden korkuldugu icin ilk Abbasi halifelerinin nereye gomuldukleri ve mezarlarinin yerleri acikca bilinmemekte ve sakli tutulmakta idi Mehdi nin cenazesinin de askeri kampa yakin bir yerde gizli olarak gomuldugu sanilmaktadir Bagdat a Mehdi nin olumu gizlice iletilmis ve kendisine refakat eden orduya Mehdi nin olumu haberi verilmemistir Ancak ordu Bagdat a geri dondugunde Mehdi nin olumunden haberdar edilmistir Mehdi 785 te oldugu zaman kucuk oglu Harun Resid Bagdat ta bulunmaktaydi ve buyuk oglu Hadi ise Tabaristan da isyan eden eyalet valisinin birliklerini kovalamakla mesguldu Mehdi olmeden once Harun Resid e halifelik muhrunu ve diger alametlerini hemen Tabaristan a agabeyi ve yeni halife olacak Hadi ye gondermesini istemis ve Harun Resid de bu olum haberini Hadi ye gondermisti Fakat Bagdat ta bulunan askerler ayaklanip yeni halife olacak Hadi ye biat etmemek istediklerini bildirdiler Mehdi nin karisi Hayruzan in kucuk oglu Harun Resid ise vezir Yahya Bermaki yi bu sorunu cozmeye memur etti Cok yetenekli olan Yahya Bermaki bu sorunun cozumune Harun Resid i karistirmadan askerlerin liderleri ile gorusup onlara bahsisli para vermeyi taahhut etti Boylece askeri ayaklanma sona erip dorduncu Abbasi halifesi olarak tahta cikti Mehdi nin karakteriMehdi nin karakteri hakkinda soylenecek onun devamli hem iyi hem de kotu iki tarafi bulundugudur Karisi Hayruzan kiz Yakuta ya ogullari Musa el Hadi ve Harun Resid e genellikle yumusak goruslu ve sevgi ile hareket etmistir Ama diger kardesi ve Seffah in vesayetinde halefi olarak halife olmasini istedigi kuzeni ve uzun muddet veliahtlikla halife olmayi bekleyen Isa bin Musa ya gayet kotu hareket ederek oglu Hadi nin veliaht olmasini saglamistir Hayatinin sonunda da ise veliahdi birinci oglu Musa el Hadi ye ikinci oglu olan ve Hadi nin kucuk kardesi Harun Resid lehine veliahtliktan ayrilmasi icin buyuk baski yapmistir Devlet idaresine yaklasimi zamanina gore gayet yumusak merhametli ve eli acik idi Bu idaresi ile ve devletin hazinesinin dolu olmasi nedeni ile yaygin olarak Abbasiler ulkesinde yeni mimari eserlerinin yaratilmasina buyuk katkisi olmasina halkin yobaz kokten dinsellikten ayrilip kulturel olarak muzik siir edebiyat ve felsefe konularinda ulkede gelismeler olmasina ve hacca ve Hicaz a buyuk itina gostermesine yol acmistir Diger taraftan El Mukanna nin isyaninda Horasan ve Orta Asya da Turk isyancilara karsi ve halifeliginin son yillarinda ozellikle Iran da Mani dini ne inanan veya inandigi dusunulup ihbar edilenlere karsi zindik olma sucu nedeniyle gayet mantiksiz merhametsiz ve zalim davranmistir Dipnotlar a b c d e f g h i j k l m n Muir William 1924 The Caliphate Its Rise Decline and Fall Chapter LXIII Al Mehdi son of Al Mansur 1 29 Eylul 2007 tarihinde Wayback Machine sitesinde Ingilizce Tarihci Ali Ibnu l Esir Musul da bulunan buyuk caminin avlusunda bulunan bir tas kitabede bu camiyi Mehdi nin genislettiginin bildirildigini yazmistir Ayrica bakinizAbbasi Halifeleri soyagaci ve listeleriDis baglantilarHitti Philip H cev Salih Tug 1968 Siyasi ve Kulturel Islam Tarihi IV Cilt Istanbul Bogazici Yayinlari Ucok Bahriye 1979 Islam Tarihi Emeviler Abbasiler Devlet Kitaplari Ankara Milli Egitim Basimevi 1 Basim 1968 Muir William 1924 The Caliphate Its Rise Decline and Fall 2 29 Eylul 2007 tarihinde Wayback Machine sitesinde Chapter LXIII Al Mehdi son of Al Mansur Ingilizce Erisim tarihi 30 8 2009 al Masudi Ing cev Paul Lunde ve Caroline Stone 1989 The Meadows of Gold The Abbasids Londra Kegan Paul 1989 Ingilizce Muhammad ibn Jarir al Tabari Ing cev C E Bosworth 1989 The History of al Tabari volume XXX The Abbasid Caliphate in Equilibrium Albany SUNY Ingilizce Abbasside 13 Eylul 2006 tarihinde Wayback Machine sitesinde arsivlendi Fransizca Wikipedia Al Mahdi Abbasside maddesi Fransizca Erisim tarihi 30 8 2009 3 31 Agustos 2009 tarihinde Wayback Machine sitesinde arsivlendi Ingilizce Wikipedia Al Mahdi maddesi Ingilizce Erisim tarihi 30 8 2009 Mehdi Abbasi halifesi AbbasiDogumu Olumu 785Sunni Islam unvanlariOnce gelen Mansur Abbasi Halifesi 775 785 Sonra gelen Hadi