Slav mitolojisi, Slavların Hristiyanlığı kabul etmelerinden önce inandıkları çok tanrılı dinin mitolojisidir. Din, Ön Hint-Avrupa dinleriyle bağlantısı olan pek çok dinle ortak özelliklere sahiptir.
Bilgi Kaynakları
Yunan ya da Mısır mitolojisinin aksine, Slav mitolojisi çalışmaları için ilk elden bulunabilecek kaynak azdır. Bazı çelişkili teorilere rağmen (örneğin Veles Kitabı) Slavlar'ın Kiril ve Metodius'un 862'te Slav topraklarına gelişlerinden önce herhangi bir alfabeye sahip oldukları kanıtlanamamıştır. Bu, bütün orijinal dini inanışların ve geleneklerin nesilden nesile sözlü kültür aracılığıyla geçmesine neden olmuştur. Fakat Hristiyanlığın hızlı bir şekilde yayılmasıyla (Bulgaristan'ın 864'te din değiştirmesiyle başlayan süreç 11. yüzyılın sonlarına doğru büyük ölçüde tamamlanmıştır) bu inanışlar yüzyıllar geçtikçe unutulmuştur. Slav diniyle ilgili nadir bulunan kaynaklar ise Pagan inanışlarını çarpıtarak tasvir etmekten çekinmeyen farklı uluslara mensup misyonerler tarafından yazılmıştır. Çoğu zaten var olan bilgiyi doğrulayan ögelerden başka bir şey içermeyen kültler (bir çeşit put) ve tapınak kalıntıları bulunmuştur. Eski mitolojik inanışların ve pagan festivallerinin izleri bugüne kadar halk kıyafetlerinde, şarkılarında ve tüm Slav halklarının masallarında görülebilmektedir.
Yazılı kaynaklar
Herodot tarihinde oldukça kuzeyde yaşayan ve (Herodot’un iddiasına göre) kendilerini her yıl birkaç günlüğüne kurda dönüştüren Neuri adlı bir kabileden bahseden küçük bir not dışında, Ön Asya Slav topluluklarının Doğu, Güney ve Batı Slavlar olarak ayrılmasından önce yazılmış bilinen bir kaynak yoktur. Bazı araştırmacılar bunu Slav halk kültüründeki “kurt adam” inanışıyla açıklasalar da diğerleri, aslında Herodot’un bir grup genç erkeğin köyde maskeler takarak dolaştığı antik Slav karnavallarını kastettiğine inanır. Bu yüzden Ön Slav halkları ve Neuri tartışmalı bir konudur.
Yazılı tarihte, Slavlara ve onların mitolojilerine dair ilk güvenilir kaynak, sadece iki günde Tuna nehrini geçip güneye doğru yönelen bir Slav kabilesinin inanışlarını anlatan Bizans tarihçisi Procopius’un 6. yy’de yazdığı ’dur . Procopius’a göre kabile gök gürültüsü ve şimşek konusunda marifetli olan tek bir tanrıya inanıyordu. Tanrının ismi kaynakta geçmese de Procopius’un daha sonraları tarihi kaynaklarda ve günümüzde çoğu Slav dillerinde (örneğin Lehçe’de ‘piorun’) adı geçen ’u kastettiği sonucuna varılabilir. Perun, basitçe “gök gürültüsü” ve “şimşek” anlamına gelir. Tarihçi, çeşitli kötü ruh ve peri inanışlarından da bahseder, ama başka da isim vermez.
Geçmiş Yılların Vakayinamesi (Tale of Bygone Years), adlı derleme Doğu Slavlarının pagan inanışlarıyla ilgili değerli bilgiler içeren başlıca kaynaktır ve Kiev Knezliği’nin tarihini işler. Eser 12. yüzyılın başında derlense de Kiev Knezliği’nin Hristiyanlığı kabul etmesinden önce yazılmış daha eski belgelerin kopyalarını ve referanslarını içerir. Slav tanrıları olan Perun ve Veles’ten, 10. yüzyılda Doğu Slavlarının pagan yöneticileri ve Bizans İmparatorları arasında yapılan barış anlaşmalarında söz dilmektedir. Daha sonra vakayinameci Nestor, İ.S’dan sonra 980 yılında tarafından oluşturulan panteonu tanımladı. Panteon’da, , , , ve adlı tanrılar vardır. Vakayinamenin, İpatiyev bölümünde Yunan tanrısı Hephaestus’la özdeşleştirilen ’dan da bahsedilir. Bir Doğu Slav destanı olan İgor Destanı’nın Veles, Dajdbog ve Hors’tan söz ettiği bölümler de oldukça ilginçtir. Destanın yazıya geçirilmesi 12. yüzyılın sonlarına rastlar, ama eserin gerçekliği üzerine bazı tartışmalar vardır.
En çeşitli ve zengin kaynaklar Batı Slav grubuna, özellikle de 12. yüzyılın sonunda zorla Hıristiyanlaştırılan Vend ve kabilelerine aittir. Pagan dinini eleştiren Alman misyoner ve rahipler, üstesinden gelmek istedikleri eski mitolojik sistemler hakkında muazzam sayıda belge bırakmışlardır. Ama bu rahipler kendilerini, pagan Slavları putperest ve kana susamış barbarlar olarak gösteren “dindar yalanlar” söylememekten nadiren alıkoyabilmişlerdir. Misyonerler herhangi bir Slav dili bilmediklerinden, tuttukları kayıtlar karışık ve abartılıdır:
Başlıca kayıt, 11. yüzyılda tarihçi ’ın büyük tanrı Svarog’a tapılan Radagast şehrindeki bir tapınağı tasvir ettiği vakayinameyi içerir. Titmar’a göre, bu şehir pagan Slav topraklarındaki en kutsal yer ve Svarog da en önemli tanrıydı.
Bir diğer çok önemli kaynak ise Alman rahip Helmond’a atfedilen 12. yüzyıl tarihli [[Chronica Slavorum]]’dur. Helmond, ‘şeytan ya da kötü ruh’ ’dan, tanrıça Jiva’dan, tanrı ’tan ve birden fazla başa sahip olan ama ismini vermediği bir tanrıdan söz eder. Son olarak da Helmond, Rügen adasında tapılan ve kendisine göre tüm Batı Slav tanrıları içindeki en önemli tanrı olan ’ten bahseder.
Üçüncü ve muhtemelen en önemli kaynak, adlı eserinde Rügen’li Vend’lere karşı Danimarka kralı I. Valdemar’ın yaptığı savaşı, ’nda bulunan Vend’lerin şehrinin alınışını ve orada bulunan Svantevit’in büyük tapınağının yıkılışını anlatan Saxo Grammaticus’a aittir. Saxo, bu tanrıya ait dört kafalı uzun bir heykeli, insanların tapınma şeklini ve bununla ilişkilendirilen gelenekleri titiz bir şekilde betimlemiştir. Saxo, eserinde diğer Slav kabilelerinin Rugevit, Previt ve Porentius isimli çok başlı tanrılarından da söz eder.
Dördüncü kaynak ise 12. yüzyılın başlarında Baltık Denizi kıyılarında yaşayan Slav‘ların topraklarına keşif amaçlı seyahatler düzenleyen Alman savaşçı ve piskopos ’ya ait üç adet biyografidir. El yazması esere göre en büyük Slav tanrısı tapınağı Szczecin şehrinde bulunan Triglav’dır. ve Wolgast’ta ise Doğu Slav folklorundaki Yarilo’nun olası bir benzeri olan ve adının Yarovit’ten değiştiği düşünülen adlı savaş tanrısına tapınılır. Bazı Slav Neopaganistleri tarafından özgün olarak düşünülse de Veles Kitabı’nın tahrip edildiği ortaya çıkmıştır.
Arkeolojik kalıntılar
1848 yılında birkaç Slav tanrısının heykeli, nehri kıyısında bulunmuştur. Heykelin bir şapkası ve dört başı vardır. Saxo’nun tasvirine benzerliğinden dolayı, heykelin Svantevit’i temsil ettiği iddia edilmiştir. Ama böyle olması mümkün değildir. Farklı yerlerde de çok başlı heykeller bulunmuştur. Örneğin Orta Çağ Bulgar çarlarının kalesi Preslav’ın kalıntıları arasından 10. yüzyıldan kalma kemikten oyulmuş, ince, dört başlı bir heykel çıkarılmıştır. İki başlı, insan boyunda ahşaptan bir heykel, ortaçağ Slav kabilesi Dolenain’lerin toprakları olan Neubrandenburg’un yanındaki gölündeki bir adada keşfedilmiştir. Ayrıca Dalmaçya’da (Hırvatistan) Troglav denilen Dinara dağı zirvesinden pek de uzak olmayan Suvid tepesinde üç başlı bir heykel bulunmuştur.
Birtakım Slav tapınakları da gün ışığına çıkarılmıştır. Rügen’deki Arkona burnunda yapılan kazı çalışmaları, Saxo’nun tasvir ettikleriyle eşleşen tapınak ve şehir kalıntıları ortaya çıkarmıştır. Novgorod’ta antik Perin bölgesinde arkeologlar Perun’a adanmış olduğu düşünülen bir tapınak bulmuştur. Tapınak, çevresinde geniş dairesel bir platformun olduğu bir heykel içerir. Bu heykel ve platform sunak kalıntılarının olduğu sekiz yarım kubbeden oluşan bir hendekle çevrilidir. Çek Cumhuriyeti’nde manidar bir şekilde adı Pohansko (Pagan) olan bir bölgede de birkaç benzer yapı daha keşfedilmiştir.
Tüm bu arkeolojik kalıntılar bazı ortak noktaları paylaşırlar. Birden fazla kurban sunakları olan tapınaklar ve çok başlı heykeller, Hristiyan misyonerlerin çok başlı tanrılara tapan Slavlar hakkında anlattıklarını doğrular ve aynı zamanda antik Slav mitolojisi için birden fazla görünüme sahip tanrılara tapınmanın ne kadar önemli olduğuna işaret eder. Oldukça önemli bir başka iz, Çernyakov kültürüne ait 4. yüzyıldan kalma çömlek parçalarında bulunmuştur. Rus arkeolog Boris Rıbakov, bu çömleklerin üzerindeki sembolleri tanımlamış ve antik Slav kültürünün takvimi olarak yorumlamıştır.
Slavların ibadetlerini tapınaklardan çok genelde ormanlarda yaptığı da iddia edilir. Bu ormanlar Ön Slav dillerinde “gaje” (örneğin Lehçe’de gaj, ‘küçük orman, çalılık, koruluk’ anlamına gelir) diye adlandırılır ve çoğu zaman bu tip ormanlar kutsal bir yer, doğal ve sosyal bir küre yaratan çitlerle çevrilidir. Bu tip yerlerin mezarlık olarak da kullanıldığı olmuştur.
Folklorik (halk bilimsel) kanıtlar
Hristiyanlık, 7. ve 12. yüzyıllarda şehirlerde ve kalelerde yaşayan Slav toplulukları arasında elit bir din olarak ortaya çıkmıştır. Ortaçağ Slav halkının kırsal kesimde yaşayan ve çoğunluğu oluşturan kesimi arasında eski inanışlar gücünü devam ettirmiştir. Hristiyan rahip ve keşişler özellikle Rusya’da yüzyıllarca dvoeveriye (çift inanış) ile mücadele etmiştir. Bir yandan köylüler ve çiftçiler hevesli bir şekilde, vaftiz olmayı, ayinleri ve Hristiyan bayramlarını kabul etmişler diğer yandan da eski tanrıların ve mitlerin temellerinin dayandığı şeyler unutulduğunda bile pagan kültlerine tapınmaktan ve ayinlerini yerine getirmekte ısrar etmişlerdir.
Basit bir köylünün bakış açısına göre Hristiyanlık, eski Slav inançlarının yerine geçemezdi, ancak ona ekleme olabilirdi. Hristiyanlık, öldükten sonra kutsanmış bir ahiret hayatı ve kurtuluş umudu vadediyordu ama bu dünyadaki kurtuluş için, sığırların korunması ve yıllık hasadın iyi geçmesi için, bereket inanışları ve koruyucu tanrılarıyla eski din gerekliydi. Bu, kilisenin gerçekten hiç çözemediği bir problemdi; en iyi ihtimalle kültteki tanrının yerine geçmesi için bir aziz ya da şehit ortaya çıkarabilirlerdi ama kültün kendisi zaten çok kapsamlıydı, tıpkı doğa olaylarının açıklandığı mitolojik bakış açısının olduğu gibi.
Aslında Slav halk inanışı paganizmi diriltmeye yetecek en zengin kaynak olsa da bu inanış orijinalliğini ve kutsallığını büyük ihtimalle kaybetmiştir. İnsanlar gelenek böyle olduğu için, bir hikâyenin anlatış şekli, bir festivalin nasıl kutlanacağı ya da bir şarkının nasıl söyleneceği üzerine kafa yormazlar. Eski tanrıların kültleri, Hristiyan azizlerin idolleriyle ve eski bayramlar da yeni Hristiyan bayramlarıyla harmanlanmıştır.
Bu, akademisyenlerin folklorun kendi yapısını incelemelerine neden olmuştur ve yeniden inşa ettikleri kayıp mitolojiler yoluyla yöntembilimler tasarlamışlardır. Folkloru burada kabaca ikiye ayırabiliriz:
- Baba Yaga, , , ve gibi çeşitli yaratıklar ve fantastik karakterler hakkındaki peri masalları; Rus ’ları gibi efsanevi kahramanlar hakkında epik şarkı ve masallar; , , vilas, vampirler, ve rusalka gibi kötü ruhlar hakkındaki batıl inanışlar. Bu masalların ve inanışların çoğu oldukça eski olabilir hatta mitsel yapıdan ögeler de içerebilirler. Ama asla kendileri mit değildir çünkü derinlikten, kutsal anlamdan ve dini yönden yoksundurlar. Daha da önemlisi Slav halk toplulukları arasında büyük farklılık göstermeye eğilimlidirler.
- Bazı Hristiyan festival kutlamaları ve çeşitli Hristiyan azizlerine dair popüler inanışlar. Eski tanrıların izleri, pek çok Slav ülkesinde Perun’un yerini İlyas’ın almasında ve Meryem Ana, ,Aya Yorgi, ve gibi diğer pek çok azizin kültünde de görülebilir. Eski inanışlar ayrıca baharda kutlanan Yarilo ve yazın kutlanan İvan Kupala gibi festivallerde de kendisini gösterir. Bu iki festivalin de Hristiyanlıkla çok az bağlantısı vardır ve büyük ölçüde Hristiyanlık öncesi ritüeller içerirler. Bu bayramlar, onları hala kutlayan insanlar için dini öneme ve kutsallığa sahiptir. Sorun ise, Hristiyanlık öncesi din unsurlarının günümüz Hristiyanlığıyla harmanlanmasıdır.
Orijinal Slav mitolojisi araştırmaları tam bir iz sürme işidir ve semiyotik, dilbilimi, filoloji, etnoloji ve karşılaştırmalı mitoloji gibi çeşitli bilim dallarının etkin olarak bilinmesini gerektirir. Folklor kanıtları sadece şarkılar ya da masallar olarak değil izler ve semboller düzeyinde de yapısal olarak ele alınmalıdır. Bu işaretlerin her biri karakterlerin veya mekân isimlerinin sahip olduğu basit anlamlardan daha derin anlamlar barındıran anahtar kelimelerden oluşur. Sembollerin önemli yönlerinden biri onları değiştirmenin neredeyse imkânsız olmasıdır: isimler değişebilirken, yapıları aynı kalabilmektedir. Anahtar kelimelerin kaybolması ya da değiştirilmesi, sembolün değişmesine neden olur ki bu da daha sonradan metnin iç mantık yapısını çürütür ve tüm masalı anlamsız kılar. Masal, daha sonra unutulur çünkü onun nesilden nesle geçirilmesini sağlayan motif –ya da mantık- kaybolmuştur. Örneğin daha önce de belirtildiği gibi Slav gök gürültüsü tanrısı Perun, Hristiyan halk kültüründe çoğunlukla İlyas (Elijah) ile ilişkilendirilir. Bu tanrı, Rus ve Belarus halk masallarının bazılarında Çar Ogin (Çar Alev) ya da Grom (gök gürültüsü) gibi çeşitli peri masalı karakterlerine indirgenirken, bazen ’le hatta bazen de Hristiyan tanrısıyla bile özdeşleştirilir. İsmindeki değişiklere rağmen, Perun’u eski mitolojik metinlerde geçen bir sembol olarak tanımlamak için anahtar kelimeler her zaman var olmuştur: Perun, her zaman goredir (yukarıda, üstte, yüksekte, bir dağın tepesinde ya da semadadır; göksel bir tanrıdır ve aynı zamanda Slav panteonun en ulu tanrısıdır.); o suh’tur (kurudur, gök gürültüsü ve ateş yakan şimşek tanrısıdır); o strelası, kameni, molnijası ile (ok, taş, şimşek. Silahı elbette şimşeklerdir ve onları o kadar güçlü fırlatır ki kayaları yerle bir eder.) treska, razbija, goni, ubija’dır (yıldırım düşüren, bölen, gözeten, öldürendir; Perun gök gürültüsünün ve fırtınaların tanrısıdır, yok edici ve hiddetlidir). Perun’un gerçek ismi uzun zaman önce unutulsa da bu kelimeler, folklorik eserlerde sık rastlanan anahtar kelimelerdir. Sonuç olarak bu sembolün yapısı, kendi sembollerinin yapısında da benzer özellikleri paylaşan Hristiyan dininin ve daha sonraki halk kültürlerinin benzer karakterleriyle Perun’un özdeşleştirilmesini mümkün kılmıştır.
Benzer bir yöntembilim izleyerek, Hint-Avrupa mitolojileriyle (özellikle ) paralellikler bularak ve zaman zaman da Slav paganizmi kayıtlarındaki ipuçlarına başvurarak bazı mitler yeniden inşa edilebilir. Özellikle Rus filologlar , ve Hırvat bilim adamları ve ’ın yaptıkları araştırmalarla son 30 yılda Slav mitolojisindeki mitleri yeniden inşa etme alanında kayda değer bir ilerleme sağlanmıştır. Rus akademisyen ’nin ve Sırp filolog ve etnolog ’in yaptığı çalışmalar da oldukça değerli bilgiler içerir. Fakat folklorun eleştirel olmayan yorumu ve mitlerin başarısız bir şekilde yeniden oluşturulması aşağıda açıklanacağı gibi bazı sonuçlar doğurabilir.
Sahte ve yapay kaynaklar
Slav mitolojisiyle çalışırken, kaynakların geçerliliği veya sahteliği konusunda hiç kimse yeteri kadar dikkatli ya da eleştirel olamaz. Rönesans’tan bu yana eski Slavların inanışları üzerine akademik ilgi sürekli artmıştır ve bu ilgi karışıklıkları, hataları, yanlış yorumlamaları ve mitlerin yeniden inşasındaki mantıksızlıkları da beraberinde getirmiştir.
20. yüzyılın ortalarına kadar folklor kaynaklarını yorumlayabilecek geçerli bir yöntembilim geliştirilmemiştir. Çok seyrek olarak ortaya çıkan tarihi ve arkeolojik kazılar da asılsız iddialar için biçilmez kaftan haline gelmiştir. Slav düğün müziklerindeki anlamsız haykırışlardan kurgulanan Lada ve Lado tanrılarının aşkı, yanlış yorumlamanın en iyi örneklerinden biridir. Koleda ve Kupala gibi tanrılar popüler Slav halk bayramlarının yanlış yorumlanmasıyla ortaya çıkmıştır. Aslında Koleda, noel ilahisi söyleyen şarkıcıların geçit törenlerine verilen adın Slav dilindeki karşılığıdır. Kupala isminin kaynağı ise anlamı “yıkanmak” olan kupati kelimesidir. Hristiyan kaynakları bunun İvan Kupala’dan (Vaftizci Yahya’dan) geldiğini iddia etse de bu iddia, Kupala festivalini pagan bayramı olarak yorumlamayanların iddiası kadar asılsızdır. Festival, pek çok Slav ülkesinde ve hatta Fransa ve İtalya gibi batı ülkelerinde de yaz gündönümünde kutlanır. Bu gelenekler Hristiyanlık öncesi inanışlardan izler taşısa da, sadece isimlere bakarak tanrılar yaratmak kayıp inanışları yeniden oluştururken geçerli bir yöntem değildir.
Thiethmar’ın tarihi Vend paganizmi tanımının yanlış yorumlanması sonucu tanrı Svarožič ve heykelinin bulunduğu şehir Radegast, birbiriyle karıştırılır. Radegast adının kolayca “Aziz misafir” olarak yorumlanabilmesi, onu Slav misafirperverlik tanrısı olarak zannedilmesine neden olmuştur. Bunun gibi, bir tanrıyı Helmod’un eserinde bahsedilen uğursuz isimli Çernobog (Kara Tanrı) ile özdeşleştirmek, aslında hiç olmayan (Beyaz Tanrı)’un ortaya çıkmasına yol açmıştır. Belobog ismine hiçbir güvenilir kaynakta rastlanmaz, ama sadece Çernobog var diye buna karşıt bir tanrı yaratılmıştır. Bu da Slav mitolojisi çalışmaları için bilimsel bir yaklaşım olarak görülemez, ama sözde Belobog ve Çernobog ikiliği üzerine sayfalarca çalışma yapılmıştır. Bugün, çoğu kitap ve akademik çalışma nedeniyle Slavların bu iki tanrıya ibadet ettiği artık kanıksanmıştır.
Bilgi kirliliğinden ve yanlış yorumlamalardan daha tartışmaya açık olan konu ise kasıtlı yapılan sahteciliklerdir. 19. ve 20. yüzyıllarda çeşitli romantik, milliyetçi ve modern çağda ise neopaganik hareketlerle şişirilmiş Slav mitolojisine ilgi artmıştır. Antik mitoloji kurguculuğu, kendi topluluklarını teşvik etmek amacıyla bir müddet çeşitli sosyal gruplar arasında bir çeşit hobi haline bile gelmiştir. Örneğin, runik alfabeyle yazılmış bir kitabesi olan Slav tanrı heykelleri ya da tüm Slav panteonunu çiçek toplarken ya da şenlik ateşinin etrafında dönerken tasvir eden halk şarkıları ve masallar “keşfedilmiş”tir.
Slav mitolojisine dair pek çok referans barındıran ve pek çok akademisyen tarafından yanlışlarla dolu olduğu düşünülen kitabı, Bulgar halk şarkılarının sahte uyarlamalarıyla oluşturulmuştur. En son örneklerden biri ise, eski Slav dini hakkında güvenilir bilgiler içerdiğini iddia eden, Slav halkının Hristiyanlaştırılmadan önce herhangi bir alfabeye sahip olduğu kanıtlanamamışken, Kiril alfabesiyle (alfabe, kardeşi Methodius ile birlikte Slavları Hristiyanlaştırmak için kuzeye gönderilen ve onlara ilk yazı sistemini kazandırmış Aziz Kiril’in ismiyle anılır.) yazılmış olan Veles Kitabı’dır. Günümüzde bazı Slav neopaganlar bu kitabı kutsal kitap olarak kullanırlar ve kitabın özgün olduğu konusunda ısrarlıdırlar. Fakat huş ağacı kabuklarına yazıldığı düşünülen orijinal kitap, (tabii gerçekten var olduysa) kaybolmuştur. Bu yüzden kitabın günümüzde gerçek olduğunu kanıtlayabilecek veriler yoktur.
Takvim ve festivaller
Slav mitlerinin mevsimlere göre kutlanan festivallerden oluşan ve kendini tekrar eden, periyodik bir yapısı vardır. Bu yüzden mitolojiyi anlayabilmek için önce Slav takviminin işleyişini anlamak önemlidir. Arkeolojik ve folklorik izlere dayanarak Hristiyanlık öncesi Slav takviminin bazı ögelerini özellikle de başlıca şenlikleri yeniden inşa etmek mümkündür:
- Takvim ay yılına göre düzenlenmiştir ve yılbaşı Mart ayının ilk günlerine rastlar. Takvim bu açıdan yapısını daha iyi bildiğimiz diğer Hint-Avrupa takvimlerine benzer. Eski yılın son gününe Velja Noc ya da Velja Notj (Büyük Gece) ve yeni yılın ilk gününe Velik Dan ya da Velikŭ dĭnĭ (Büyük Gün) adı verilebilir. Hristiyanlıktan sonra bu isimler Paskalya’ya geçmiştir. Paskalya, Ortodoksluk mezhebine mensup Slav ülkelerinde Velik Dan (Büyük Gün) olarak bilinirken, Katolik Slavlarda Velika Noc (Büyük Gece) olarak bilinir. Bu festival, paganik dönemde Cadılar Bayramı’na muhtemelen çok benziyordu. Bazı insanlar (Şamanlar) garip maskeler ve koyun postları giyerek etrafta dolaşırdı. Çünkü Büyük Gece’de ölmüş ataların ruhlarının yaşayan akrabalarıyla yeni yılı kutlamak için yeryüzüne geldiklerine ve köylere girdiklerine inanılırdı. Sonuç olarak yılın son gününün ilahı büyük olasılıkla ölüler diyarı tanrısı Veles’ti.
- Bitkilerin ve bereketin tanrısı ’ya adanmış büyük bir bahar festivali vardı. Bu günde genç kızlar ve erkeklerden oluşan alaylar yeni hayatın sembolü olan yeşil dallar ya da çiçekler taşıyarak köyde dolaşırlardı. Evden eve giderek şarkılar söylerler ve her evin hane halkını bereket ritüelleriyle kutsarlardı. Genellikle ata binen alayın lideri, Jarilo’yla özdeşleştirilirdi. Daha sonra Paskalaya’ya da geçen ve aynı zaman da yeni hayatın da sembolü olan pisanki ya da süslenmiş yumurta geleneği de bu festivalle ilişkilendirilir.
- Yaz gün dönümü festivali günümüzde Pust, Ivanje, Kupala ya da Kries gibi çeşitli isimlerle bilinir. Festival, neredeyse tamamen büyük bir düğün gibi kutlanırdı ve tarihi kaynaklardaki bazı işaretlere göre büyük olasılıkla festivali bir seks partisi izlerdi. Bir önceki gece oldukça çok yemek yenir ve içki içilir, büyük bir şenlik ateşi yakılır ve gençler ateşin etrafında el çırpıp şarkı söylerler ya da üstünden atlarlardı. Genç kızlar çeşitli çiçeklerden ya da festival için kutsal bir bitki olan aşk merdiveni çiçeğinden çelenkler yaparlar ve onları nehre atarlardı. Daha sonra da çelengin nereye ve nasıl yüzdüğüne bakarak birbirlerine nasıl evleneceklerini söylerlerdi. Bu gecede törensel yıkanma geleneği oldukça önemliydi ve bu yüzden Kupala adı (Kupati=yıkanmak fiilinden) kilisenin daha sonradan bu bayram için seçtiği Vaftizci Yahya (Slav dillerinde: Ivan Kupala) isminin halk arasındaki çevirisiyle uyum gösteriyordu. Festivalde genel olarak, hasat için ekinleri büyütecek bereket tanrısının kutsal evliliği kutlanıyordu.
- Yaz ortasında, Hristiyanlığın kabulünden sonra (Saint Elijah, Aziz İlyas)anıldığı önemli bir festivale dönüşmüş olan şimşek tanrısı Perun’un anıldığı bir festival vardı. Yılın en kutsal vakti olduğu düşünülürdü ve bazı kaynaklara göre insan kurban etme ayinlerini içeren ritüeller vardı. Hasat muhtemelen bu festivalden hemen sonra başlardı.
- Hasadın bitişinin ne zaman kutlandığı kesin olarak bilinmese de tarihi kaynaklar bununla ilişkilendirilen ilginç bir gelenekten söz eder. Festivalin Ruyana’da (şimdiki adıyla Rügen) Svantevit tapınağında kutlandığı düşünülmektedir. Geleneğe göre insanlar, rahipler tarafından tapınağın önüne yerleştirilen hemen hemen bir insan boyunda, buğdaydan yapılmış büyük bir kekin önünde toplanırlardı. Başrahip kekin arkasına geçip ahaliye kendisini görüp göremediklerini sorardı. Cevap ne olursa olsun, rahip gelecek yıl insanların kekin arkasında kendisini görememelerini, hasadın daha bereketli olmasını vb. dileyerek dua ederdi.
- Hristiyan inancının yayılmasıyla birlikte yerini Noel’e bırakan bir kış dönümü festivali de vardı. Hatta bu yüzden bazı Slav ülkelerinde Noel’in adı “küçük tanrı” anlamına gelen Bozich’tir. Bu sözcük, Hristiyanlıktaki Noel inancıyla örtüşse de, muhtemelen pagan diniyle bağlantılıdır. Uzun kış gecelerinde yaşlanmış ve zayıflamış eski güneş tanrısının yerine geçen yeni ve genç bir güneş tanrısı bu adla anılır. Eski güneş tanrısı Svarog, yenisi ise Dažbog’tur. Festivalin diğer adı (belki de orijinali) Koroçun’dur.
- Bir Slav milleti olan Sırpların Noel arifesindeki “Badnja Vece” geleneği de Hristiyanlık öncesi Slav ritüelleri hakkında bilgi sahibi olmamıza yardımcı olabilir. Bu seremonide meşe ağacı dalları toplanır ve her biri kurdelelerle süslenir. Bir rahip bu süslü dalları suyla, buğdayla (ya da arpayla) ve bazen de cevizle kutsar. İlginç bir şekilde bebek İsa'dan bu tören de söz edilmez. Ritüelin sonunda da bir meşe kütüğü ateşe verilir.
Kozmoloji
Hint-Avrupa dillerini konuşulan ülkelerde oldukça yaygın olan Ulukayın (World Tree, Hayat Ağacı) inancı Slav mitolojisinde de görülmektedir. Bu ağaç ya bir meşedir ya da bir çeşit çamdır. Ulukayın'ın mitolojik sembolü çok güçlüdür ve Slav halk kültürü yoluyla Hristiyanlaştıktan sonra bile yüzyıllarca korunmuştur. Ağaçta evrenin üç katı yer alır. Tepe noktası göğü, semavi tanrıları ve gök cisimlerini; gövdesi ise faniler âlemini temsil eder. Bazen bu iki kat, ölüler diyarını temsil eden ağacın köklerine karşı birleşirler.
Üç diyarın tasvirleri Ulukayın’ın üzerine dünyada yer aldıkları şekilde, dikey olarak işlenir. Tanrıların ve fanilerin dünyası, denizle çevrili olan dünyanın merkezinde bulunur. Denizin diğer yakasında ise kuşların kışın göç ettiği yazında geri döndüğü ölüler diyarı uzanır. Pek çok halk kültürü ürününde denizi geçmek (idit) ve denizden gelmek (dolazit) ölmek ve dirilmek ile özdeşleştirilir. Bu mitolojik düşünce öbür dünyaya büyük bir su kütlesini geçerek ulaşıldığını söyler. Bunun yanı sıra dünya yatay olarak da rüzgârın dört esiş yönünü (kuzey, güney, batı, doğu) temsil eden dört ana noktaya ayrılmıştır. Dünyanın yatay ve dikey olarak bu şekilde parçalara bölünmesi mitolojik açıdan oldukça önemlidir. Bu ayrımın izleri özellikle üç başlı olan Triglav ve dört başa sahip Svantevit gibi Slav tanrı heykellerinde görülebilir.
Panteon
Panteon, bir ulusun “en büyük tapınağı” ya da “tüm tanrıları” anlamlarına gelmektedir. Tarihi kaynaklarda da bahsedildiği gibi Slav ırkı, 600 yılı aşan bir zaman yelpazesi içinde ve Baltık denizi'nden Beyazdeniz’e uzanan oldukça geniş bir coğrafi alanda çok farklı tanrılara tapmıştır. Tarihi kaynaklardan öğrendiğimiz bir başka bilgi de her Slav kabilesinin bir tanrısı ve dolayısıyla kendine özgü bir panteonu olduğudur. Hepsinden ziyade, kabileden kabileye değişen inanışlarıyla ve tanrılarıyla eski Slav dini oldukça içe dönüktür. Tek bir Ön Slav dilinden türediği açıkça belli olan farklı Slav dilleri meselesinde olduğu gibi doğru bir folklor çalışmasıyla değişik Slav kabilelerinin değişik tanrıları temel alınarak bir çeşit Ön Slav panteonu oluşturmak mümkündür.
En yüce Tanrı
Modern teoriler en yüce tanrının Rod ya da olduğunu ileri sürer. Tarihi kaynaklarda ise farklı Slav kabilelerince tapılan Svantevit, Triglev ve Svarožič gibi tanrılardan bahsedilir. Ama yüce tanrı sıfatına en uygun tanrı, Perun'dur. Perun, Slav diniyle ilgili belgelerde adına en çok rastlanan ve hatta adı, yazılı tarihte geçen ilk Slav tanrısıdır (Procopius, tuttuğu küçük notlarda gök gürültüsü ve şimşek tanrısının Slavların tek tanrısı olduğundan bahseder). Geçmiş Yılların Vakayinamesi adlı kayıt, Perun’u, Kiev Knezliği'nin Hristiyanlığı kabul etmeden önceki baş tanrısı olduğunu söyler. Helmond’un Chronica Slavorum’undaki küçük bir not Batı Slavların, dünyadaki tüm diğer tanrılara hükmeden tek bir semavi tanrıya ibadet ettiğinden bahseder. Eserde tanrının ismi verilmez ama bu tanrının Perun olması kuvvetle muhtemeldir. Perun adına Batı Slav dininin muazzam ölçüdeki kayıtlarında rastlayamamamıza rağmen, günümüz Slav ülkelerinde hala onun adını taşıyan pek çok yer adı olduğunu görürüz. Son olarak, folklor metinlerini çözümleyerek, Perun’un Hristiyan tanrısıyla özdeşleştirilmiş tek Slav tanrısı olduğunu bulabiliriz. Bunlar Perun'un Ön Slav panteonunun baş tanrısı olduğunu gösteren sağlam temelli kanıtlardır.
Perun'un bir de eşleştirildiği bir karakter vardır. Roman Jakobson’un işaret ettiği gibi, herhangi bir tarihi metinde Perun adı geçiyorsa hemen ardından başka bir tanrı olan Veles'e rastlanır. Bu ilişki yer isimlerinde de görülebilir. Adı Perun’la ilişkilendirilen bir dağ zirvesinin ya da tepenin eteklerinde -özellikle nehir kenarlarında- adı Veles'i çağrıştıran yerlerle karşılaşmak mümkündür. Ayrıca Perun’un bazı folklor ürünlerinde Hristiyan tanrısıyla bir tutulurken, Veles de şeytanla bir tutulur.
Tanrılar
Perun ve Veles
İvanov ve Toporov, Ön Slav Panteonu’na ait iki tanrıyı, Perun’u ve Veles'i içeren miti yeniden inşa etmişlerdir. İkisi de her yönden birbirinin karşıtıdır. Perun, Ulukayın’ın en üst dalında bulunan kalesinden yeryüzünü yöneten, gök gürültüsünün, şimşeğin, ateşin ve kurunun tanrısıdır. Veles ise Ulukayın’ın köklerinde, yerin altından ölüler âlemini yöneten, suyla, dünyevi şeylerle ve nemle ilişkilendirilen dünyevi bir tanrıdır. Perun, çiftçilerin yağmur verici, silahların ve savaşın, savaşçıların tanrısıdır. Veles ise büyüyle ve ticaretle ilişkilendirilen sığırların tanrısı ve çobanların koruyucusudur.
Farklı Slav ülkelerininde çoğu yer tanrı Perun’un adını taşır: Perunac, Perunovac, Perunika, Perunička Glava, Peruni Vrh, Perunja Ves, Peruna Dubrava, Perunuša, Perušice, Perudina ve Perutovac. Bunların çoğu şu an dağların zirvelerinin isimleri olsa da Ortaçağ'da, Perun adında yaşlı meşeler, kutsal koruluklar ve hatta köyler ve kaleler vardı. Aynı zamanda Ukraynaca perun ve Lehçe piorun "yıldırım" anlamına gelmektedir. Güney Slav halk kültüründe, bir dağ bitkisi olan Iris germanica, perunika “Perun bitkisi” ya da bazen bogisha “Tanrı bitkisi” olarak bilinir ve bu bitkinin yıldırım düşmesi sonucu oluştuğuna inanılır.
wikipedia, wiki, viki, vikipedia, oku, kitap, kütüphane, kütübhane, ara, ara bul, bul, herşey, ne arasanız burada,hikayeler, makale, kitaplar, öğren, wiki, bilgi, tarih, yukle, izle, telefon için, turk, türk, türkçe, turkce, nasıl yapılır, ne demek, nasıl, yapmak, yapılır, indir, ücretsiz, ücretsiz indir, bedava, bedava indir, mp3, video, mp4, 3gp, jpg, jpeg, gif, png, resim, müzik, şarkı, film, film, oyun, oyunlar, mobil, cep telefonu, telefon, android, ios, apple, samsung, iphone, xiomi, xiaomi, redmi, honor, oppo, nokia, sonya, mi, pc, web, computer, bilgisayar
Slav mitolojisi Slavlarin Hristiyanligi kabul etmelerinden once inandiklari cok tanrili dinin mitolojisidir Din On Hint Avrupa dinleriyle baglantisi olan pek cok dinle ortak ozelliklere sahiptir Bilgi KaynaklariYunan ya da Misir mitolojisinin aksine Slav mitolojisi calismalari icin ilk elden bulunabilecek kaynak azdir Bazi celiskili teorilere ragmen ornegin Veles Kitabi Slavlar in Kiril ve Metodius un 862 te Slav topraklarina gelislerinden once herhangi bir alfabeye sahip olduklari kanitlanamamistir Bu butun orijinal dini inanislarin ve geleneklerin nesilden nesile sozlu kultur araciligiyla gecmesine neden olmustur Fakat Hristiyanligin hizli bir sekilde yayilmasiyla Bulgaristan in 864 te din degistirmesiyle baslayan surec 11 yuzyilin sonlarina dogru buyuk olcude tamamlanmistir bu inanislar yuzyillar gectikce unutulmustur Slav diniyle ilgili nadir bulunan kaynaklar ise Pagan inanislarini carpitarak tasvir etmekten cekinmeyen farkli uluslara mensup misyonerler tarafindan yazilmistir Cogu zaten var olan bilgiyi dogrulayan ogelerden baska bir sey icermeyen kultler bir cesit put ve tapinak kalintilari bulunmustur Eski mitolojik inanislarin ve pagan festivallerinin izleri bugune kadar halk kiyafetlerinde sarkilarinda ve tum Slav halklarinin masallarinda gorulebilmektedir Yazili kaynaklar Slav sanatcilar nesiller boyu kendi halk kulturlerinden etkilenmislerdir Sadko Su Alti Kralliginda 1876 Herodot tarihinde oldukca kuzeyde yasayan ve Herodot un iddiasina gore kendilerini her yil birkac gunlugune kurda donusturen Neuri adli bir kabileden bahseden kucuk bir not disinda On Asya Slav topluluklarinin Dogu Guney ve Bati Slavlar olarak ayrilmasindan once yazilmis bilinen bir kaynak yoktur Bazi arastirmacilar bunu Slav halk kulturundeki kurt adam inanisiyla aciklasalar da digerleri aslinda Herodot un bir grup genc erkegin koyde maskeler takarak dolastigi antik Slav karnavallarini kastettigine inanir Bu yuzden On Slav halklari ve Neuri tartismali bir konudur Yazili tarihte Slavlara ve onlarin mitolojilerine dair ilk guvenilir kaynak sadece iki gunde Tuna nehrini gecip guneye dogru yonelen bir Slav kabilesinin inanislarini anlatan Bizans tarihcisi Procopius un 6 yy de yazdigi dur Procopius a gore kabile gok gurultusu ve simsek konusunda marifetli olan tek bir tanriya inaniyordu Tanrinin ismi kaynakta gecmese de Procopius un daha sonralari tarihi kaynaklarda ve gunumuzde cogu Slav dillerinde ornegin Lehce de piorun adi gecen u kastettigi sonucuna varilabilir Perun basitce gok gurultusu ve simsek anlamina gelir Tarihci cesitli kotu ruh ve peri inanislarindan da bahseder ama baska da isim vermez Gecmis Yillarin Vakayinamesi Tale of Bygone Years adli derleme Dogu Slavlarinin pagan inanislariyla ilgili degerli bilgiler iceren baslica kaynaktir ve Kiev Knezligi nin tarihini isler Eser 12 yuzyilin basinda derlense de Kiev Knezligi nin Hristiyanligi kabul etmesinden once yazilmis daha eski belgelerin kopyalarini ve referanslarini icerir Slav tanrilari olan Perun ve Veles ten 10 yuzyilda Dogu Slavlarinin pagan yoneticileri ve Bizans Imparatorlari arasinda yapilan baris anlasmalarinda soz dilmektedir Daha sonra vakayinameci Nestor I S dan sonra 980 yilinda tarafindan olusturulan panteonu tanimladi Panteon da ve adli tanrilar vardir Vakayinamenin Ipatiyev bolumunde Yunan tanrisi Hephaestus la ozdeslestirilen dan da bahsedilir Bir Dogu Slav destani olan Igor Destani nin Veles Dajdbog ve Hors tan soz ettigi bolumler de oldukca ilginctir Destanin yaziya gecirilmesi 12 yuzyilin sonlarina rastlar ama eserin gercekligi uzerine bazi tartismalar vardir En cesitli ve zengin kaynaklar Bati Slav grubuna ozellikle de 12 yuzyilin sonunda zorla Hiristiyanlastirilan Vend ve kabilelerine aittir Pagan dinini elestiren Alman misyoner ve rahipler ustesinden gelmek istedikleri eski mitolojik sistemler hakkinda muazzam sayida belge birakmislardir Ama bu rahipler kendilerini pagan Slavlari putperest ve kana susamis barbarlar olarak gosteren dindar yalanlar soylememekten nadiren alikoyabilmislerdir Misyonerler herhangi bir Slav dili bilmediklerinden tuttuklari kayitlar karisik ve abartilidir Baslica kayit 11 yuzyilda tarihci in buyuk tanri Svarog a tapilan Radagast sehrindeki bir tapinagi tasvir ettigi vakayinameyi icerir Titmar a gore bu sehir pagan Slav topraklarindaki en kutsal yer ve Svarog da en onemli tanriydi Bir diger cok onemli kaynak ise Alman rahip Helmond a atfedilen 12 yuzyil tarihli Chronica Slavorum dur Helmond seytan ya da kotu ruh dan tanrica Jiva dan tanri tan ve birden fazla basa sahip olan ama ismini vermedigi bir tanridan soz eder Son olarak da Helmond Rugen adasinda tapilan ve kendisine gore tum Bati Slav tanrilari icindeki en onemli tanri olan ten bahseder Ucuncu ve muhtemelen en onemli kaynak adli eserinde Rugen li Vend lere karsi Danimarka krali I Valdemar in yaptigi savasi nda bulunan Vend lerin sehrinin alinisini ve orada bulunan Svantevit in buyuk tapinaginin yikilisini anlatan Saxo Grammaticus a aittir Saxo bu tanriya ait dort kafali uzun bir heykeli insanlarin tapinma seklini ve bununla iliskilendirilen gelenekleri titiz bir sekilde betimlemistir Saxo eserinde diger Slav kabilelerinin Rugevit Previt ve Porentius isimli cok basli tanrilarindan da soz eder Dorduncu kaynak ise 12 yuzyilin baslarinda Baltik Denizi kiyilarinda yasayan Slav larin topraklarina kesif amacli seyahatler duzenleyen Alman savasci ve piskopos ya ait uc adet biyografidir El yazmasi esere gore en buyuk Slav tanrisi tapinagi Szczecin sehrinde bulunan Triglav dir ve Wolgast ta ise Dogu Slav folklorundaki Yarilo nun olasi bir benzeri olan ve adinin Yarovit ten degistigi dusunulen adli savas tanrisina tapinilir Bazi Slav Neopaganistleri tarafindan ozgun olarak dusunulse de Veles Kitabi nin tahrip edildigi ortaya cikmistir Arkeolojik kalintilar Halk ziyafetleri Kiev Knezligi nde bratchina brat erkek kardes Sirbistan ve Makedonya da slava hamd etme ve Hirvatistan ve Bulgaristan da sabor toplanti olarak bilinir 1848 yilinda birkac Slav tanrisinin heykeli nehri kiyisinda bulunmustur Heykelin bir sapkasi ve dort basi vardir Saxo nun tasvirine benzerliginden dolayi heykelin Svantevit i temsil ettigi iddia edilmistir Ama boyle olmasi mumkun degildir Farkli yerlerde de cok basli heykeller bulunmustur Ornegin Orta Cag Bulgar carlarinin kalesi Preslav in kalintilari arasindan 10 yuzyildan kalma kemikten oyulmus ince dort basli bir heykel cikarilmistir Iki basli insan boyunda ahsaptan bir heykel ortacag Slav kabilesi Dolenain lerin topraklari olan Neubrandenburg un yanindaki golundeki bir adada kesfedilmistir Ayrica Dalmacya da Hirvatistan Troglav denilen Dinara dagi zirvesinden pek de uzak olmayan Suvid tepesinde uc basli bir heykel bulunmustur Birtakim Slav tapinaklari da gun isigina cikarilmistir Rugen deki Arkona burnunda yapilan kazi calismalari Saxo nun tasvir ettikleriyle eslesen tapinak ve sehir kalintilari ortaya cikarmistir Novgorod ta antik Perin bolgesinde arkeologlar Perun a adanmis oldugu dusunulen bir tapinak bulmustur Tapinak cevresinde genis dairesel bir platformun oldugu bir heykel icerir Bu heykel ve platform sunak kalintilarinin oldugu sekiz yarim kubbeden olusan bir hendekle cevrilidir Cek Cumhuriyeti nde manidar bir sekilde adi Pohansko Pagan olan bir bolgede de birkac benzer yapi daha kesfedilmistir Tum bu arkeolojik kalintilar bazi ortak noktalari paylasirlar Birden fazla kurban sunaklari olan tapinaklar ve cok basli heykeller Hristiyan misyonerlerin cok basli tanrilara tapan Slavlar hakkinda anlattiklarini dogrular ve ayni zamanda antik Slav mitolojisi icin birden fazla gorunume sahip tanrilara tapinmanin ne kadar onemli olduguna isaret eder Oldukca onemli bir baska iz Cernyakov kulturune ait 4 yuzyildan kalma comlek parcalarinda bulunmustur Rus arkeolog Boris Ribakov bu comleklerin uzerindeki sembolleri tanimlamis ve antik Slav kulturunun takvimi olarak yorumlamistir Slavlarin ibadetlerini tapinaklardan cok genelde ormanlarda yaptigi da iddia edilir Bu ormanlar On Slav dillerinde gaje ornegin Lehce de gaj kucuk orman calilik koruluk anlamina gelir diye adlandirilir ve cogu zaman bu tip ormanlar kutsal bir yer dogal ve sosyal bir kure yaratan citlerle cevrilidir Bu tip yerlerin mezarlik olarak da kullanildigi olmustur Folklorik halk bilimsel kanitlar Hristiyanlik 7 ve 12 yuzyillarda sehirlerde ve kalelerde yasayan Slav topluluklari arasinda elit bir din olarak ortaya cikmistir Ortacag Slav halkinin kirsal kesimde yasayan ve cogunlugu olusturan kesimi arasinda eski inanislar gucunu devam ettirmistir Hristiyan rahip ve kesisler ozellikle Rusya da yuzyillarca dvoeveriye cift inanis ile mucadele etmistir Bir yandan koyluler ve ciftciler hevesli bir sekilde vaftiz olmayi ayinleri ve Hristiyan bayramlarini kabul etmisler diger yandan da eski tanrilarin ve mitlerin temellerinin dayandigi seyler unutuldugunda bile pagan kultlerine tapinmaktan ve ayinlerini yerine getirmekte israr etmislerdir Basit bir koylunun bakis acisina gore Hristiyanlik eski Slav inanclarinin yerine gecemezdi ancak ona ekleme olabilirdi Hristiyanlik oldukten sonra kutsanmis bir ahiret hayati ve kurtulus umudu vadediyordu ama bu dunyadaki kurtulus icin sigirlarin korunmasi ve yillik hasadin iyi gecmesi icin bereket inanislari ve koruyucu tanrilariyla eski din gerekliydi Bu kilisenin gercekten hic cozemedigi bir problemdi en iyi ihtimalle kultteki tanrinin yerine gecmesi icin bir aziz ya da sehit ortaya cikarabilirlerdi ama kultun kendisi zaten cok kapsamliydi tipki doga olaylarinin aciklandigi mitolojik bakis acisinin oldugu gibi Aslinda Slav halk inanisi paganizmi diriltmeye yetecek en zengin kaynak olsa da bu inanis orijinalligini ve kutsalligini buyuk ihtimalle kaybetmistir Insanlar gelenek boyle oldugu icin bir hikayenin anlatis sekli bir festivalin nasil kutlanacagi ya da bir sarkinin nasil soylenecegi uzerine kafa yormazlar Eski tanrilarin kultleri Hristiyan azizlerin idolleriyle ve eski bayramlar da yeni Hristiyan bayramlariyla harmanlanmistir Bu akademisyenlerin folklorun kendi yapisini incelemelerine neden olmustur ve yeniden insa ettikleri kayip mitolojiler yoluyla yontembilimler tasarlamislardir Folkloru burada kabaca ikiye ayirabiliriz Baba Yaga ve gibi cesitli yaratiklar ve fantastik karakterler hakkindaki peri masallari Rus lari gibi efsanevi kahramanlar hakkinda epik sarki ve masallar vilas vampirler ve rusalka gibi kotu ruhlar hakkindaki batil inanislar Bu masallarin ve inanislarin cogu oldukca eski olabilir hatta mitsel yapidan ogeler de icerebilirler Ama asla kendileri mit degildir cunku derinlikten kutsal anlamdan ve dini yonden yoksundurlar Daha da onemlisi Slav halk topluluklari arasinda buyuk farklilik gostermeye egilimlidirler Bazi Hristiyan festival kutlamalari ve cesitli Hristiyan azizlerine dair populer inanislar Eski tanrilarin izleri pek cok Slav ulkesinde Perun un yerini Ilyas in almasinda ve Meryem Ana Aya Yorgi ve gibi diger pek cok azizin kultunde de gorulebilir Eski inanislar ayrica baharda kutlanan Yarilo ve yazin kutlanan Ivan Kupala gibi festivallerde de kendisini gosterir Bu iki festivalin de Hristiyanlikla cok az baglantisi vardir ve buyuk olcude Hristiyanlik oncesi ritueller icerirler Bu bayramlar onlari hala kutlayan insanlar icin dini oneme ve kutsalliga sahiptir Sorun ise Hristiyanlik oncesi din unsurlarinin gunumuz Hristiyanligiyla harmanlanmasidir Orijinal Slav mitolojisi arastirmalari tam bir iz surme isidir ve semiyotik dilbilimi filoloji etnoloji ve karsilastirmali mitoloji gibi cesitli bilim dallarinin etkin olarak bilinmesini gerektirir Folklor kanitlari sadece sarkilar ya da masallar olarak degil izler ve semboller duzeyinde de yapisal olarak ele alinmalidir Bu isaretlerin her biri karakterlerin veya mekan isimlerinin sahip oldugu basit anlamlardan daha derin anlamlar barindiran anahtar kelimelerden olusur Sembollerin onemli yonlerinden biri onlari degistirmenin neredeyse imkansiz olmasidir isimler degisebilirken yapilari ayni kalabilmektedir Anahtar kelimelerin kaybolmasi ya da degistirilmesi sembolun degismesine neden olur ki bu da daha sonradan metnin ic mantik yapisini curutur ve tum masali anlamsiz kilar Masal daha sonra unutulur cunku onun nesilden nesle gecirilmesini saglayan motif ya da mantik kaybolmustur Ornegin daha once de belirtildigi gibi Slav gok gurultusu tanrisi Perun Hristiyan halk kulturunde cogunlukla Ilyas Elijah ile iliskilendirilir Bu tanri Rus ve Belarus halk masallarinin bazilarinda Car Ogin Car Alev ya da Grom gok gurultusu gibi cesitli peri masali karakterlerine indirgenirken bazen le hatta bazen de Hristiyan tanrisiyla bile ozdeslestirilir Ismindeki degisiklere ragmen Perun u eski mitolojik metinlerde gecen bir sembol olarak tanimlamak icin anahtar kelimeler her zaman var olmustur Perun her zaman goredir yukarida ustte yuksekte bir dagin tepesinde ya da semadadir goksel bir tanridir ve ayni zamanda Slav panteonun en ulu tanrisidir o suh tur kurudur gok gurultusu ve ates yakan simsek tanrisidir o strelasi kameni molnijasi ile ok tas simsek Silahi elbette simseklerdir ve onlari o kadar guclu firlatir ki kayalari yerle bir eder treska razbija goni ubija dir yildirim dusuren bolen gozeten oldurendir Perun gok gurultusunun ve firtinalarin tanrisidir yok edici ve hiddetlidir Perun un gercek ismi uzun zaman once unutulsa da bu kelimeler folklorik eserlerde sik rastlanan anahtar kelimelerdir Sonuc olarak bu sembolun yapisi kendi sembollerinin yapisinda da benzer ozellikleri paylasan Hristiyan dininin ve daha sonraki halk kulturlerinin benzer karakterleriyle Perun un ozdeslestirilmesini mumkun kilmistir Benzer bir yontembilim izleyerek Hint Avrupa mitolojileriyle ozellikle paralellikler bularak ve zaman zaman da Slav paganizmi kayitlarindaki ipuclarina basvurarak bazi mitler yeniden insa edilebilir Ozellikle Rus filologlar ve Hirvat bilim adamlari ve in yaptiklari arastirmalarla son 30 yilda Slav mitolojisindeki mitleri yeniden insa etme alaninda kayda deger bir ilerleme saglanmistir Rus akademisyen nin ve Sirp filolog ve etnolog in yaptigi calismalar da oldukca degerli bilgiler icerir Fakat folklorun elestirel olmayan yorumu ve mitlerin basarisiz bir sekilde yeniden olusturulmasi asagida aciklanacagi gibi bazi sonuclar dogurabilir Sahte ve yapay kaynaklar Slav mitolojisiyle calisirken kaynaklarin gecerliligi veya sahteligi konusunda hic kimse yeteri kadar dikkatli ya da elestirel olamaz Ronesans tan bu yana eski Slavlarin inanislari uzerine akademik ilgi surekli artmistir ve bu ilgi karisikliklari hatalari yanlis yorumlamalari ve mitlerin yeniden insasindaki mantiksizliklari da beraberinde getirmistir 20 yuzyilin ortalarina kadar folklor kaynaklarini yorumlayabilecek gecerli bir yontembilim gelistirilmemistir Cok seyrek olarak ortaya cikan tarihi ve arkeolojik kazilar da asilsiz iddialar icin bicilmez kaftan haline gelmistir Slav dugun muziklerindeki anlamsiz haykirislardan kurgulanan Lada ve Lado tanrilarinin aski yanlis yorumlamanin en iyi orneklerinden biridir Koleda ve Kupala gibi tanrilar populer Slav halk bayramlarinin yanlis yorumlanmasiyla ortaya cikmistir Aslinda Koleda noel ilahisi soyleyen sarkicilarin gecit torenlerine verilen adin Slav dilindeki karsiligidir Kupala isminin kaynagi ise anlami yikanmak olan kupati kelimesidir Hristiyan kaynaklari bunun Ivan Kupala dan Vaftizci Yahya dan geldigini iddia etse de bu iddia Kupala festivalini pagan bayrami olarak yorumlamayanlarin iddiasi kadar asilsizdir Festival pek cok Slav ulkesinde ve hatta Fransa ve Italya gibi bati ulkelerinde de yaz gundonumunde kutlanir Bu gelenekler Hristiyanlik oncesi inanislardan izler tasisa da sadece isimlere bakarak tanrilar yaratmak kayip inanislari yeniden olustururken gecerli bir yontem degildir Thiethmar in tarihi Vend paganizmi taniminin yanlis yorumlanmasi sonucu tanri Svarozic ve heykelinin bulundugu sehir Radegast birbiriyle karistirilir Radegast adinin kolayca Aziz misafir olarak yorumlanabilmesi onu Slav misafirperverlik tanrisi olarak zannedilmesine neden olmustur Bunun gibi bir tanriyi Helmod un eserinde bahsedilen ugursuz isimli Cernobog Kara Tanri ile ozdeslestirmek aslinda hic olmayan Beyaz Tanri un ortaya cikmasina yol acmistir Belobog ismine hicbir guvenilir kaynakta rastlanmaz ama sadece Cernobog var diye buna karsit bir tanri yaratilmistir Bu da Slav mitolojisi calismalari icin bilimsel bir yaklasim olarak gorulemez ama sozde Belobog ve Cernobog ikiligi uzerine sayfalarca calisma yapilmistir Bugun cogu kitap ve akademik calisma nedeniyle Slavlarin bu iki tanriya ibadet ettigi artik kaniksanmistir Bilgi kirliliginden ve yanlis yorumlamalardan daha tartismaya acik olan konu ise kasitli yapilan sahteciliklerdir 19 ve 20 yuzyillarda cesitli romantik milliyetci ve modern cagda ise neopaganik hareketlerle sisirilmis Slav mitolojisine ilgi artmistir Antik mitoloji kurguculugu kendi topluluklarini tesvik etmek amaciyla bir muddet cesitli sosyal gruplar arasinda bir cesit hobi haline bile gelmistir Ornegin runik alfabeyle yazilmis bir kitabesi olan Slav tanri heykelleri ya da tum Slav panteonunu cicek toplarken ya da senlik atesinin etrafinda donerken tasvir eden halk sarkilari ve masallar kesfedilmis tir Slav mitolojisine dair pek cok referans barindiran ve pek cok akademisyen tarafindan yanlislarla dolu oldugu dusunulen kitabi Bulgar halk sarkilarinin sahte uyarlamalariyla olusturulmustur En son orneklerden biri ise eski Slav dini hakkinda guvenilir bilgiler icerdigini iddia eden Slav halkinin Hristiyanlastirilmadan once herhangi bir alfabeye sahip oldugu kanitlanamamisken Kiril alfabesiyle alfabe kardesi Methodius ile birlikte Slavlari Hristiyanlastirmak icin kuzeye gonderilen ve onlara ilk yazi sistemini kazandirmis Aziz Kiril in ismiyle anilir yazilmis olan Veles Kitabi dir Gunumuzde bazi Slav neopaganlar bu kitabi kutsal kitap olarak kullanirlar ve kitabin ozgun oldugu konusunda israrlidirlar Fakat hus agaci kabuklarina yazildigi dusunulen orijinal kitap tabii gercekten var olduysa kaybolmustur Bu yuzden kitabin gunumuzde gercek oldugunu kanitlayabilecek veriler yoktur Takvim ve festivallerSlav mitlerinin mevsimlere gore kutlanan festivallerden olusan ve kendini tekrar eden periyodik bir yapisi vardir Bu yuzden mitolojiyi anlayabilmek icin once Slav takviminin isleyisini anlamak onemlidir Arkeolojik ve folklorik izlere dayanarak Hristiyanlik oncesi Slav takviminin bazi ogelerini ozellikle de baslica senlikleri yeniden insa etmek mumkundur Takvim ay yilina gore duzenlenmistir ve yilbasi Mart ayinin ilk gunlerine rastlar Takvim bu acidan yapisini daha iyi bildigimiz diger Hint Avrupa takvimlerine benzer Eski yilin son gunune Velja Noc ya da Velja Notj Buyuk Gece ve yeni yilin ilk gunune Velik Dan ya da Velikŭ dĭnĭ Buyuk Gun adi verilebilir Hristiyanliktan sonra bu isimler Paskalya ya gecmistir Paskalya Ortodoksluk mezhebine mensup Slav ulkelerinde Velik Dan Buyuk Gun olarak bilinirken Katolik Slavlarda Velika Noc Buyuk Gece olarak bilinir Bu festival paganik donemde Cadilar Bayrami na muhtemelen cok benziyordu Bazi insanlar Samanlar garip maskeler ve koyun postlari giyerek etrafta dolasirdi Cunku Buyuk Gece de olmus atalarin ruhlarinin yasayan akrabalariyla yeni yili kutlamak icin yeryuzune geldiklerine ve koylere girdiklerine inanilirdi Sonuc olarak yilin son gununun ilahi buyuk olasilikla oluler diyari tanrisi Veles ti Bitkilerin ve bereketin tanrisi ya adanmis buyuk bir bahar festivali vardi Bu gunde genc kizlar ve erkeklerden olusan alaylar yeni hayatin sembolu olan yesil dallar ya da cicekler tasiyarak koyde dolasirlardi Evden eve giderek sarkilar soylerler ve her evin hane halkini bereket rituelleriyle kutsarlardi Genellikle ata binen alayin lideri Jarilo yla ozdeslestirilirdi Daha sonra Paskalaya ya da gecen ve ayni zaman da yeni hayatin da sembolu olan pisanki ya da suslenmis yumurta gelenegi de bu festivalle iliskilendirilir Yaz gun donumu festivali gunumuzde Pust Ivanje Kupala ya da Kries gibi cesitli isimlerle bilinir Festival neredeyse tamamen buyuk bir dugun gibi kutlanirdi ve tarihi kaynaklardaki bazi isaretlere gore buyuk olasilikla festivali bir seks partisi izlerdi Bir onceki gece oldukca cok yemek yenir ve icki icilir buyuk bir senlik atesi yakilir ve gencler atesin etrafinda el cirpip sarki soylerler ya da ustunden atlarlardi Genc kizlar cesitli ciceklerden ya da festival icin kutsal bir bitki olan ask merdiveni ciceginden celenkler yaparlar ve onlari nehre atarlardi Daha sonra da celengin nereye ve nasil yuzdugune bakarak birbirlerine nasil evleneceklerini soylerlerdi Bu gecede torensel yikanma gelenegi oldukca onemliydi ve bu yuzden Kupala adi Kupati yikanmak fiilinden kilisenin daha sonradan bu bayram icin sectigi Vaftizci Yahya Slav dillerinde Ivan Kupala isminin halk arasindaki cevirisiyle uyum gosteriyordu Festivalde genel olarak hasat icin ekinleri buyutecek bereket tanrisinin kutsal evliligi kutlaniyordu Yaz ortasinda Hristiyanligin kabulunden sonra Saint Elijah Aziz Ilyas anildigi onemli bir festivale donusmus olan simsek tanrisi Perun un anildigi bir festival vardi Yilin en kutsal vakti oldugu dusunulurdu ve bazi kaynaklara gore insan kurban etme ayinlerini iceren ritueller vardi Hasat muhtemelen bu festivalden hemen sonra baslardi Hasadin bitisinin ne zaman kutlandigi kesin olarak bilinmese de tarihi kaynaklar bununla iliskilendirilen ilginc bir gelenekten soz eder Festivalin Ruyana da simdiki adiyla Rugen Svantevit tapinaginda kutlandigi dusunulmektedir Gelenege gore insanlar rahipler tarafindan tapinagin onune yerlestirilen hemen hemen bir insan boyunda bugdaydan yapilmis buyuk bir kekin onunde toplanirlardi Basrahip kekin arkasina gecip ahaliye kendisini gorup goremediklerini sorardi Cevap ne olursa olsun rahip gelecek yil insanlarin kekin arkasinda kendisini gorememelerini hasadin daha bereketli olmasini vb dileyerek dua ederdi Hristiyan inancinin yayilmasiyla birlikte yerini Noel e birakan bir kis donumu festivali de vardi Hatta bu yuzden bazi Slav ulkelerinde Noel in adi kucuk tanri anlamina gelen Bozich tir Bu sozcuk Hristiyanliktaki Noel inanciyla ortusse de muhtemelen pagan diniyle baglantilidir Uzun kis gecelerinde yaslanmis ve zayiflamis eski gunes tanrisinin yerine gecen yeni ve genc bir gunes tanrisi bu adla anilir Eski gunes tanrisi Svarog yenisi ise Dazbog tur Festivalin diger adi belki de orijinali Korocun dur Bir Slav milleti olan Sirplarin Noel arifesindeki Badnja Vece gelenegi de Hristiyanlik oncesi Slav rituelleri hakkinda bilgi sahibi olmamiza yardimci olabilir Bu seremonide mese agaci dallari toplanir ve her biri kurdelelerle suslenir Bir rahip bu suslu dallari suyla bugdayla ya da arpayla ve bazen de cevizle kutsar Ilginc bir sekilde bebek Isa dan bu toren de soz edilmez Rituelin sonunda da bir mese kutugu atese verilir KozmolojiHint Avrupa dillerini konusulan ulkelerde oldukca yaygin olan Ulukayin World Tree Hayat Agaci inanci Slav mitolojisinde de gorulmektedir Bu agac ya bir mesedir ya da bir cesit camdir Ulukayin in mitolojik sembolu cok gucludur ve Slav halk kulturu yoluyla Hristiyanlastiktan sonra bile yuzyillarca korunmustur Agacta evrenin uc kati yer alir Tepe noktasi gogu semavi tanrilari ve gok cisimlerini govdesi ise faniler alemini temsil eder Bazen bu iki kat oluler diyarini temsil eden agacin koklerine karsi birlesirler Uc diyarin tasvirleri Ulukayin in uzerine dunyada yer aldiklari sekilde dikey olarak islenir Tanrilarin ve fanilerin dunyasi denizle cevrili olan dunyanin merkezinde bulunur Denizin diger yakasinda ise kuslarin kisin goc ettigi yazinda geri dondugu oluler diyari uzanir Pek cok halk kulturu urununde denizi gecmek idit ve denizden gelmek dolazit olmek ve dirilmek ile ozdeslestirilir Bu mitolojik dusunce obur dunyaya buyuk bir su kutlesini gecerek ulasildigini soyler Bunun yani sira dunya yatay olarak da ruzgarin dort esis yonunu kuzey guney bati dogu temsil eden dort ana noktaya ayrilmistir Dunyanin yatay ve dikey olarak bu sekilde parcalara bolunmesi mitolojik acidan oldukca onemlidir Bu ayrimin izleri ozellikle uc basli olan Triglav ve dort basa sahip Svantevit gibi Slav tanri heykellerinde gorulebilir PanteonPanteon bir ulusun en buyuk tapinagi ya da tum tanrilari anlamlarina gelmektedir Tarihi kaynaklarda da bahsedildigi gibi Slav irki 600 yili asan bir zaman yelpazesi icinde ve Baltik denizi nden Beyazdeniz e uzanan oldukca genis bir cografi alanda cok farkli tanrilara tapmistir Tarihi kaynaklardan ogrendigimiz bir baska bilgi de her Slav kabilesinin bir tanrisi ve dolayisiyla kendine ozgu bir panteonu oldugudur Hepsinden ziyade kabileden kabileye degisen inanislariyla ve tanrilariyla eski Slav dini oldukca ice donuktur Tek bir On Slav dilinden turedigi acikca belli olan farkli Slav dilleri meselesinde oldugu gibi dogru bir folklor calismasiyla degisik Slav kabilelerinin degisik tanrilari temel alinarak bir cesit On Slav panteonu olusturmak mumkundur En yuce Tanri Modern teoriler en yuce tanrinin Rod ya da oldugunu ileri surer Tarihi kaynaklarda ise farkli Slav kabilelerince tapilan Svantevit Triglev ve Svarozic gibi tanrilardan bahsedilir Ama yuce tanri sifatina en uygun tanri Perun dur Perun Slav diniyle ilgili belgelerde adina en cok rastlanan ve hatta adi yazili tarihte gecen ilk Slav tanrisidir Procopius tuttugu kucuk notlarda gok gurultusu ve simsek tanrisinin Slavlarin tek tanrisi oldugundan bahseder Gecmis Yillarin Vakayinamesi adli kayit Perun u Kiev Knezligi nin Hristiyanligi kabul etmeden onceki bas tanrisi oldugunu soyler Helmond un Chronica Slavorum undaki kucuk bir not Bati Slavlarin dunyadaki tum diger tanrilara hukmeden tek bir semavi tanriya ibadet ettiginden bahseder Eserde tanrinin ismi verilmez ama bu tanrinin Perun olmasi kuvvetle muhtemeldir Perun adina Bati Slav dininin muazzam olcudeki kayitlarinda rastlayamamamiza ragmen gunumuz Slav ulkelerinde hala onun adini tasiyan pek cok yer adi oldugunu goruruz Son olarak folklor metinlerini cozumleyerek Perun un Hristiyan tanrisiyla ozdeslestirilmis tek Slav tanrisi oldugunu bulabiliriz Bunlar Perun un On Slav panteonunun bas tanrisi oldugunu gosteren saglam temelli kanitlardir Perun un bir de eslestirildigi bir karakter vardir Roman Jakobson un isaret ettigi gibi herhangi bir tarihi metinde Perun adi geciyorsa hemen ardindan baska bir tanri olan Veles e rastlanir Bu iliski yer isimlerinde de gorulebilir Adi Perun la iliskilendirilen bir dag zirvesinin ya da tepenin eteklerinde ozellikle nehir kenarlarinda adi Veles i cagristiran yerlerle karsilasmak mumkundur Ayrica Perun un bazi folklor urunlerinde Hristiyan tanrisiyla bir tutulurken Veles de seytanla bir tutulur Tanrilar Perun ve Veles Ivanov ve Toporov On Slav Panteonu na ait iki tanriyi Perun u ve Veles i iceren miti yeniden insa etmislerdir Ikisi de her yonden birbirinin karsitidir Perun Ulukayin in en ust dalinda bulunan kalesinden yeryuzunu yoneten gok gurultusunun simsegin atesin ve kurunun tanrisidir Veles ise Ulukayin in koklerinde yerin altindan oluler alemini yoneten suyla dunyevi seylerle ve nemle iliskilendirilen dunyevi bir tanridir Perun ciftcilerin yagmur verici silahlarin ve savasin savascilarin tanrisidir Veles ise buyuyle ve ticaretle iliskilendirilen sigirlarin tanrisi ve cobanlarin koruyucusudur Farkli Slav ulkelerininde cogu yer tanri Perun un adini tasir Perunac Perunovac Perunika Perunicka Glava Peruni Vrh Perunja Ves Peruna Dubrava Perunusa Perusice Perudina ve Perutovac Bunlarin cogu su an daglarin zirvelerinin isimleri olsa da Ortacag da Perun adinda yasli meseler kutsal koruluklar ve hatta koyler ve kaleler vardi Ayni zamanda Ukraynaca perun ve Lehce piorun yildirim anlamina gelmektedir Guney Slav halk kulturunde bir dag bitkisi olan Iris germanica perunika Perun bitkisi ya da bazen bogisha Tanri bitkisi olarak bilinir ve bu bitkinin yildirim dusmesi sonucu olustuguna inanilir