Yeniden yapılandırılan bellek, hatırlama eyleminin algı, hayal gücü, semantik bellek ve inançlar gibi çeşitli bilişsel süreçler tarafından etkilendiği bir anı hatırlama teorisidir. İnsanlar bir anıyı hatırlarken epizodik belleklerinin tutarlı ve doğru olduğuna; hatırlama anında bakış açılarının hatasız olduğuna inanmaktadır. Halbuki, hatırlamanın yeniden yaratım süreci, bireysel algılar, sosyal etkiler ve genel kültür gibi yeniden yaratma sürecinde hatalara sebep olabilecek etkenlerce bozulmaktadır.
Yeniden yapılandırma süreci
Bellek, nadiren geçmiş deneyimlerin gerçek anlamıyla yeniden sayımına dayanır. Birbiri ile bağlantılı birden fazla bilişsel süreç kullanıldığından, beyinde bir deneyimin eksiksiz bir depolandığı tek bir yer bulunmamaktadır. Aksine, bellek kodlama sırasında hata veya bozulmalara neden olabilecek yapıcı süreçlere tâbidir. Yapılandırılan bellek süreci gelen bilgiye cevap olarak, esasen, algılanan fiziksel özelliklerin örüntülerini ve de yorumlayıcı kavramsal ve anlamsal işlevleri kodlayarak işlemektedir.
Bu durumda, bir olayın tutarlı bir tasvirini oluşturmak için deneyimlerin çeşitli özelliklerinin bir araya gelmesi gerekmektedir. Bu bir araya getirme işlemi başarısız olduğunda ortaya çıkabilmektedir. Bazı olayları yeniden oluşturmanın karmaşıklığı oldukça zahmetlidir ve yanlış ya da eksik hatırlamaya sebep olabilmektedir. Bu karmaşıklık bireyleri daha sonraki hatırlamalarda gibi fenomenlere açık hale getirmektedir. Bireyler, yeniden yaratım süreçlerini kullanarak, genelde çarpıtılmış da olsa, epizodik bellekte bulunan boşlukları kişisel bilgi ve şemalar ile doldurarak daha tutarlı ve eksiksiz bir hale getirmeye çalışmaktadır.
Spesifik bir olayı geri getirmeye çalışırken birçok hata meydana gelebilir. Öncelikle, belirli bir anı için arama işlemini başlatmada kullanılan geri getirme ipuçları diğer deneyimsel anılara benzer olabilir ve eğer birey geri getirmek istediği anının benzersiz özelliklerinin belirli bir tasvirini oluşturamıyorsa geri getirme süreci başarısız olabilir. Belirli bir olay için ayırt edici bilgiler az olduğunda birçok olay arasında daha fazla çakışma yaşanacaktır. Bu da kişinin bu anılarda sadece ortak olan genel benzerlikleri hatırlamasına neden olacaktır. Sonuç olarak, benzerlikleri nedeniyle aktif hale gelen hedef olmayan anıların araya girmesi yüzünden hedeflenen anının düzgün hatırlanması başarısızlığa uğrayacaktır.
İkinci olarak, anıların yeniden oluşturulması sürecindeki hataların pek çoğu, dikkati hedeflenen spesifik bir anıyı geri getirmeye yönlendirmek için kullanılan kriter belirleme ve karar verme aşamalarındaki hatalardan kaynaklanmaktadır. Bir epizodik anının belirli yönlerinin hatırlanmasında gecikmeler olduğunda kişi, farkında olarak ya da olmayarak, olayın daha uyumlu ve daha kapsamlı bir şekilde yeniden inşa edilmesi için var olan olaya bu olayla bağı bulunmayan başka bilgileri eklemektedir. Bu süreç olarak bilinmektedir. Yeniden yapılandırma sırasında gerçekleşen bütün bu eklemeler beyindeki bilgi ağlarını düzenleyen ve soyut bilgiyi depolayan şemaların kullanımına dayanmaktadır.
Özellikler
Şemalar
genellikle dış dünyadan toplanmış bilgilerin belirli yönlerini temsil eden zihinsel bilgi ağları olarak tanımlanır. Frederic Bartlett, bireyin dünyayı anlayışının soyut bilgileri ve konseptleri düzenleyen detaylı sinir ağlarından etkilendiğini öne süren Şematik Teori’yi ortaya atan ilk psikologlardan birisidir. Şemalar oldukça tutarlıdır ve sosyalleşme yoluyla bireyde güçlü bir şekilde içselleştirmektedir ve bu durum epizodik anıların hatırlanmasında değişimlere sebep olmaktadır. Şemaların yeniden yapılandırmanın merkezi olduğu, makul bir anlatı sağlamak için boşlukları doldurmada kullanıldığı anlaşılmaktadır. Ayrıca Barlett şemanın kültürel ve sosyal normlara bağlı olduğunu da göstermiştir.
Jean Piaget'in şema teorisi
Piaget'in kuramı, iki kavramı kullanarak şemaya alternatif bir yaklaşım sunmaktadır: Asimilasyon ve akomodasyon. Piaget, asimilasyonu, yeni ve yabancı bilgileri, önceden öğrenilmiş bilgileri kullanarak anlamlandırma süreci olarak tanımlamaktadır. Asimilasyonun gerçekleşebilmesi içinse yeni bilgilerin belleğe entegre edilmesi gerekmektedir. Bu da Piaget'nin akomodasyon olarak tanımladığı, halihazırda var olan şematik ağların yeni bilgiyle uyumlu olacak şekilde değiştirilmesi süreciyle mümkün olmaktadır. Bu iki süreç bağlı ve karşılıklı olarak gerçekleşmekte ve insanların, dünya bilgisi etrafında temel kavramsal ağlar oluşturmaları, bu ağlara, yine öğrenilmişlikleri kullanarak, yeni yapılanmalar ekleyerek dünyayı anlamlandırabilmeleri için hayati önem taşımaktadır.
Piaget'ye göre şematik bilgiler benzerliklerine göre kümelenmektedir. Bir bilgi başka bir bilgiyle ne kadar benzer özelliğe sahipse, o kadar yakınına kaydedilmekte; bunun sonucu olarak bu bilgilerden biri hatırlandığında, yakın olanlar da onunla birlikte aktive olmaktadır. Ne kadar benzer özellik varsa, bu kümelenmeler o kadar güçlü olmaktadır ve bir o kadar birlikte hatırlanmaktadır. Bu teoriye dahil olarak Piaget, bir şematik ağ ne kadar sık çalıştırılırsa, kümeleşmenin o kadar sağlamlaşacağını öne sürmektedir. Bu sıkça hatırlanan bir şematik bilginin ve etrafındaki bilgilerin daha sonra daha çabuk ve etkili bir şekilde hatırlanabileceği anlamına gelmektedir.
Frederic Bartlett'in deneyleri
Frederic Bartlett, hatırlamanın yeniden yapılandırılan doğası yönündeki fikrini ilk olarak bir grup katılımcıya, daha önce duymadıkları yabancı halk masalları (en meşhurları "Hayaletler Savaşları" ) okutarak test etmiştir. Hikâyeyi dinledikten sonra, katılımcıların, sunumdan sonra çeşitli noktalarda, hikâyeyi hatırlama ve kendilerinden sonra gelen katılımcılara anlatma becerileri ölçülmüştür. Bartlett'in bulgularına göre katılımcılar hikâyenin anahatlarıyla bir özet oluşturabilmişler, fakat ayrıntıları doğru bir şekilde hatırlamakta zorluklar yaşamışlardır. Katılımcıların versiyonları genel olarak daha kısa olup katılımcılar, hikâyede kendi şemalarında bulunmayan ya da şemalarıyla çatışan ögeleri hepten çıkarmış veya kendi şemalarıyla daha uyumlu olacak şekilde değiştirmişlerdir. Örneğin, orijinal hikâyelerde büyüden ve Kızılderili mistisizminden bahsedilen bölümler, ortalama Batı şematik ağına uymadığı için unutulmuştur. Hatta, hikâyenin katılımcı kuşakları boyunca defalarca yeniden anlatımı sonucunda, katılımcıların kültürel ve tarihî şemalarıyla uyumlu ögeler, orijinal hikâyede olmadığı şekilde detaylı ve ince bir şekilde hatırlanmaya başlanmıştır (örneğin, bir karakterin yatalak annesine dönüp onunla ilgilenme isteği vurgulanmıştır). Bartlett bu bulgular sonucunda belleğin tekrarlayıcı değil, büyük ölçüde kurgulayıcı olduğu sonucuna ulaşmıştır.
James J. Gibson, Bartlett'in çalışmalarına dayanarak kendi fikirlerini geliştirmiştir ve epizodik bir anının hatırlanmasında değişimlerin miktarının, anı yaşandıktan sonra nasıl algılandığına bağlı olduğunu öne sürmüştür. Bu fikir sonradan Carmichael, Hogan ve Walter (1932) tarafından test edilmiştir. Bu araştırmada bir grup katılımcıya basit şekiller gösterilmiş ve her şekli tanımlayan farklı kelimeler verilmiştir. Örneğin, bütün katılımcılara bir çizgiyle bağlanmış iki çember gösterilmiş; katılımcıların bir kısmına bu şeklin bir halter olduğu, diğer kısmına ise bir okuma gözlüğü olduğu söylenmiştir. Deney sonucuna göre katılımcılar kendilerinden deney sonrası gördükleri şekli çizmeleri istendiğinde kendilerine verilen (hazırlandıkları) kelimelerle uyumlu olarak, kendi çizimlerine asıl şekillerde olmayan ögeler eklemişlerdir.
Doğrulama yanlılığı
İnsanlar epizodik anıları hatırlarken boşlukları doldurmak için şematik bilgilerini kullanmakta ve bunu yaparken genellikle kendi inançları, ahlaki değerleri ve kişisel görüşlerine bağlı kalmaktadır. Bu doğal olarak, gerçekliğin önyargılı bir yorumunu oluşturmaktadır. Doğrulama yanlılığı, genellikle kişinin kendi algısına aşırı güvenmesine ve aksi yönde kanıtlar olmasına rağmen, inançlarının güçlenmesine sebep olmaktadır.
İlişkili sinirsel aktivite
PET ve da içeren nöro-görüntüleme teknolojisini kullanan son araştırmalar, epizodik kodlama ve geri getirme işlemi sırasında çok miktarda yayılmış beyin aktivasyonu olduğunu göstermiştir. Çeşitli bölgeler arasında, yapıcı süreçler sırasında en aktif iki bölge medial temporal lob (hipokampus dahil) ve prefrontal kortekstir. Medial temporal lob, özellikle yeni olayları epizodik ağlarda kodlaması açısından önemli bir yere sahip olup, hipokampus ile beraber bir olayın çeşitli özelliklerini birleştirmek ve daha sonra da ayırmakta rol oynayan merkezi konumlardan biri olarak görev yapmaktadır. Popüler araştırmalar, olayın kodlanması sırasında mevcut olan belirgin özelliklerin daha ayrıntılı bir şekilde sağlamlaşmasından sonra hipokampusun uzun süreli bellek işleyişinde daha az önem arz ettiğini ortaya koymaktadır. Bu şekilde, uzun süreli epizodik işleyiş, Hipokampal formasyonun CA3 bölgesinden neokortekse doğru ilerleyerek CA3 bölgesini daha fazla ilk işlem yapması için etkin bir şekilde serbest bırakmaktadır. Çalışmalar ayrıca tutarlı bir şekilde prefrontal korteksin aktivitesini, özellikle de sağ yarımkürede meydana gelen aktiviteyi, geri getirme işlemiyle ilişkilendirmiştir. Prefrontal korteks esasen geri getirme işlemi sırasında dikkat odağını yönlendirmek ve istenen hedef anıyı bulmak için gerekli olan uygun kriteri belirlemek amacıyla yürütücü işlevde kullanılıyor gibi görünmektedir.
Uygulamalar
Görgü tanığının ifadesi
Görgü tanığının ifadesi, yeniden yapılandıran bellek hakkındaki tartışmalarda sıklıkla yinelenen bir konudur ve doğruluğu birçok araştırmanın konusudur. Görgü tanıklığı, tanık olunan olay hakkında bireyler tarafından birinci ağızdan verilen beyanlardır. Görgü tanığı ifadesi, olayla ilgili ayrıntıları edinmek ve hatta olayın faillerini tanımlamak için kullanılmaktadır. Görgü tanıklığı genellikle mahkemede kullanılmakta ve jüriler tarafından güvenilir bir bilgi kaynağı olarak uygun görülmektedir. Ne yazık ki, görgü tanıklığı aşağıdaki gibi çeşitli faktörler tarafından kolayca manipüle edilebilmektedir:
Anksiyete ve stres
Anksiyete, korkunun neden olduğu bir sıkıntı veya zihinsel huzursuzluk durumudur ve suça tanık olmakla tutarlı bir şekilde ilişkilidir. Yuille ve Cutshall (1986) tarafından yapılan bir çalışmada, gerçek hayattaki şiddet suçlarının tanıklarının, tanık oldukları olayın gerçekleşmesinden beş ay sonra bile olayı oldukça canlı bir şekilde hatırlayabildikleri bulunmuştur. Hatta şiddetli ve travmatik olaylara tanık olanlar raporlarında anıyı özellikle canlı oluşuyla bildirmektedir. Bu sebeple, genellikle bir flaş bellek örneği olarak gösterilmektedir.
Bununla birlikte, Clifford ve Scott (1978) tarafından yapılan bir çalışmada, katılımcılara şiddet içeren bir suç filmi veya şiddet içermeyen bir suç filmi gösterilmiştir. Stres içeren filmi izleyen katılımcılar, şiddet içermeyen filmi izleyen katılımcılara kıyasla olayla ilgili ayrıntıları hatırlamakta zorlanmıştır. Brigham ve arkadaşları tarafından yapılan çalışma (2010), elektrik çarpması yaşayan katılımcıların yüz tanıma testlerinde daha hatalı olduğunu, stresli durumlarda bazı detayların iyi hatırlanmadığını göstermektedir. Hatta silah odağı fenomeni durumunda, silah içeren şiddetli suçlara dahil olmuş görgü tanıkları, şüphelinin kimliğini saptama görevinde daha da kötü bir performans gösterebilmektedirler.
Flaş bellek anıları üzerine yapılan diğer çalışmalar, tanıkların gerçek olayla ilgisi olmayan ancak algılananın canlılığını artıran, güçlü duyusal içeriği hatırlayabileceğini göstermektedir. Bu canlılık nedeniyle, görgü tanıkları yeniden yapılandırılan anılarına daha fazla güven duyabilirler.
Şemaların uygulaması
Şemaların kullanımının, şema ile tutarsız olan bilgilerin anımsanmasının azalması pahasına, şema ile tutarlı olan bilgilerin anımsanan doğruluğunu arttırdığı gösterilmiştir. Tuckey ve Brewer tarafından yapılan bir çalışma, 12 haftadan sonra, tipik soygun şemasıyla tutarsız olan bilgileri içeren anıların, soyguncuların kaçış yöntemi, talepleri ve fiziksel görüntüsü gibi şema ile tutarlı olan anılara göre çok daha hızlı bozulduğunu ortaya koymuştur. Çalışma ayrıca şema ile tutarsız olan ancak katılımcılar için çok anormal görünen bilgilerin genellikle daha kolay anımsandığını ve çalışma süresince akılda tutulduğunu göstermiştir. Araştırmanın yazarları, tanık mülakatı yapan kişilerin bu tür raporlara dikkat etmesi gerektiğini, çünkü bu raporların doğru olma olasılığı olduğunu belirtmektedir.
Çapraz-ırk etkisi
Başka ırka sahip olan birinin yüzünü yeniden yapılandırmada kullanılan şemalar aynı ırka sahip olanınkini yeniden yapılandırırken kullanılan şemalar kadar geliştirilmiş ve düzeltilmiş olmayabilir., insanların kendi ırklarının diğer ırklardan daha farklı olduğunu ayırt etme eğilimidir. Bu etkinin gerçek nedeni bilinmemekle beraber desteklenen başlıca iki teori bulunmaktadır: Algısal uzmanlık hipotezi, çoğu insanın kendisiyle aynı ırktan olan kişilerle ilişki kurmak için yetiştirildiğini ve de aynı ırktan olan kişilerle ilişki kurma olasılığının daha yüksek olduğunu bu nedenle o ırkın yüzlerini belirlemede bir uzmanlık geliştirdiğini varsaymaktadır. Bir diğer başlıca teori ise grup içi avantajıdır. Laboratuvarda yapılan bir çalışmada, insanların, grup içindeki üyelerin duygularını ayırt etmede grup dışındaki üyelerin duyguları ayırt etmekten daha başarılı oldukları gösterilmiştir.
Yönlendirici/Öncü Sorular
Görgü tanığı ifadeleri sırasında tanık çoğunlukla şahit olduğu olaya ilişkin kendi özel görüşü ile ilgili sorguya çekilmekte ve sorgulayan kişi çoğu zaman tanığın verdiği cevapların türünü yönlendirmek ve kontrol etmek için yönlendirici/öncü sorular kullanmaktadır. Bu olgu bireyin vereceği cevap kendisine yönlendirilen sorunun ifade ediliş biçimi ile çelinebildiğinde ortaya çıkmaktadır. Örneğin, herhangi bir soru kişiye iki farklı şekilde yöneltilebilmektedir:
- "Soyguncunun boyu yaklaşık olarak ne kadardı?" sorusu cevap veren kişiyi kendi özel algısına göre boy tahmini yapmaya yönledirecektir. Bundan farklı olarak kişilere şu soru da sorulabilmektedir:
- "Soyguncunun boyu ne kadar kısaydı?". Bu soru cevap veren kişinin aklını çelerek bireyi, soyguncuyu aslında algıladığından daha kısa biri olarak hatırlamaya itecektir.
Genellikle kendi ihtiyaçları ve niyetlerine uyacak şekilde sorular yönelten bir kişi, bu kontrollü sorguya çekme yöntemini kullanarak çapraz sorgulamanın yönünü kontrol ve manipüle edebilmektedir.
Geri getirme ipuçları
Bilgiler kodlanıp anı olarak belleğe depolandıktan sonra bu anıları geri getirmek için sıklıkla belirli ipuçlarına ihtiyaç duyulmaktadır. Bu ipuçları geri getirme ipuçları olarak bilinmekte [] ve yeniden yapılandırılan bellekte önemli bir rol oynamaktadır. Geri getirme ipuçlarının kullanılması yeniden yapılandırılan belleğin hem doğrulunu destekleyebilmekte hem de onun doğruluğunu azaltabilmektedir. Geri getirme ipuçlarının yeniden yapılandırılan bellekle ilişkilendirildiği en yaygın durum anımsamayı içeren süreçtir. Bu süreç istenen anının geri getirilmesi için mantıksal yapılar, kısmi anılar, anlatılar (öyküler) veya ipuçlarını kullanmaktadır. Yine de anımsama süreci, ve nedeniyle her zaman başarılı olmamaktadır.
İpucuna bağımlı unutma
(geri getirme hatası olarak da bilinmektedir) uygun ipuçlarının eksikliği sebebiyle anıların elde edilememesi durumunda ortaya çıkmaktadır. Bu, başlangıçta psikolog William James tarafından geliştirilen, dilimin ucunda fenomeni olarak bilinen nispeten yaygın olan bir olayla ilişkilidir. Dilimin ucunda fenomeni bireyin belirli bilgileri bilmesi ve bu bilgiyi bildiğinin farkında olması, ancak bilgi hakkında belirli yönleri bilse bile onu hatırlayamaması anlamına gelmektedir. Örneğin, bir sınav sırasında öğrenciye psikoseksüel gelişim kavramını kimin kuramsallaştırdığı sorulduğunda, öğrenci doğru teori ile ilgili ayrıntıları hatırlayabilmesine rağmen teoriyi ilk kimin ortaya attığı ile ilgili anısını geri getiremeyebilmektedir.
Ön-hazırlama (Hazırlama)
Ön-hazırlama daha önceki deneyimlere bağlı olarak belirli uyarıcılara karşı artan duyarlılığı ifade etmektedir. Ön-hazırlamanın bilinçli farkındalığın dışında gerçekleştiğine inanılmaktadır, bu da ön-hazırlamayı bilgilerin doğrudan geri getirilmesine dayanan bellekten farklı kılmaktadır. Hazırlama, geri getirme ipuçlarını engelleyebileceği için yeniden yapılandırılan belleği etkileyebilmektedir. Psikolog Elizabeth Loftus ileriye doğru bozucu etkinin görgü tanığı olaylarının hatırlanması üzerindeki etkileri ile ilgili birçok makale yayınlamıştır. Ön-hazırlamayı içeren bozucu etki Loftus’un 1974 yılında John Palmer ile yaptığı klasik çalışmasında ortaya konulmuştur. Loftus ve Palmer 150 katılımcı topladıkları çalışmada, her bir katılımcıya bir trafik kazası filmi göstermişlerdir. Daha sonra, katılımcılardan izledikleri videonun detaylarına ilişkin bir anket doldurmalarını istemişlerdir. Katılımcılar üç gruba ayrılmıştır:
- 50 katılımcı içeren A grubuna “Otomobiller çarpıştıklarında ne kadar hızlı gidiyorlardı?” sorusu sorulmuştur.
- 50 katılımcı içeren B grubuna “Otomobiller şiddetle çarpıştıklarında ne kadar hızlı gidiyorlardı?” sorusu sorulmuştur.
- 50 katılımcı içeren C grubuna kontrol grubunu temsil ettikleri için soru sorulmamıştır.
Bir hafta sonra tüm katılımcılara daha önce izledikleri videoda cam kırığı olup olmadığı sorulmuştur. B grubundaki istatistiksel olarak anlamlı sayıda katılımcı videoda kırık cam gördüklerini hatırladıkları söylemiştir (p < -.05). Ancak, gerçekte videoda kırık cam bulunmamaktadır. B grubu ve diğer gruplar arasındaki fark, bu grubun cam kırığı olup olmadığı sorusuna cevap vermeden bir hafta önceki ankette “şiddetle çarpışma” kelimesi ile hazırlanmalarıdır. Anketteki tek bir kelimenin değiştirilmesi ile bu katılımcıların var olan anıları yeni detaylarla yeniden kodlanmıştır.
Yeniden yapılandırma hataları
Masallama/ Boşluk doldurma (Konfabulasyon)
olayların istemsiz bir şekilde yanlış hatırlanmasıdır ve , Alzheimer hastalığı, şizofreni ve bazı beyin yapılarının travmatik hasar görmesi gibi çeşitli psikolojik hastalıkların bir özelliği olabilmektedir. Masallama yapan bireyler hatırladıkları şeyin yanlış olduğunu bilmemektedir ve bu bireylerin insanları aldatmak gibi bir niyetleri bulunmamaktadır.
Yeniden yapılandırmanın devamlı işleyişinde, bilgi toplamak ve bir anıya detaylar eklemek için birçok kaynak kullanılmaktadır. Masallama yapan hastaların bazı önemli bilgi kaynakları eksiktir bu nedenle bu bireylerde diğer kaynaklar birbiri ile uyumlu, iç tutarlılığı olan ve çoğunlukla inandırıcı olan üretmek için kullanılmaktadır. Masallamaların kaynağı ve türü her bir hastalığın türüne ya da travmatik hasarın oluştuğu bölgeye göre değişmektedir.
Seçici bellek
Seçici bellek olumsuz deneyimlerin aktif bir şekilde unutulması ya da olumlu olanların aktif bir şekilde çoğaltılmasını içermektedir. Bu süreç olayların hatırlanmasını çarpıtarak yeniden yapılandırılan belleği etkin bir şekilde etkilemektedir. Seçici bellek yeniden yapılandırılan anılara iki şekilde etki etmektedir:
- Uygun ipuçları bulunsa bile anıların hatırlanmasını engelleyerek
- Bireyin önceki deneyimlerindeki kendi rolünü arttırarak ( motivasyonu/güdülenmiş benliği yüceltme olarak da bilinmektedir).
Birçok otobiyografi güdülenmiş benliği yüceltmenin mükemmel örneklerini sunmaktadır çünkü kişi hayatında yer edinen olayları hatırlarken, diğer insanlar aynı olayı farklı hatırlayabilse bile, başkalarına kendini daha fazla olumlu deneyime sahipmiş gibi gösterme eğiliminde olmaktadır.
Ayrıca bakınız
Kaynakça
- ^ Squire (1992). "Memory and the hippocampus: a synthesis from findings with rats, monkeys, and humans" (PDF). Psychol. Rev. 99: 195-231. 10 Ekim 2020 tarihinde kaynağından arşivlendi (PDF). Erişim tarihi: 18 Haziran 2020.
- ^ Schacter DL. 1989.
- ^ a b Hemmer (2009). "A Bayesian Account of Reconstructive Memory". Topics in Cognitive Science (İngilizce). 1 (1): 189-202.
- ^ Torres-Trejo (30 Haziran 2016). "The Effects of the Amount of Information on Episodic Memory Binding". Advances in Cognitive Psychology. 12 (2): 79-87.
- ^ Kiat (1 Mayıs 2017). "An exploratory high-density EEG investigation of the misinformation effect: Attentional and recollective differences between true and false perceptual memories". Neurobiology of Learning and Memory (İngilizce). 141: 199-208. 22 Haziran 2020 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 18 Haziran 2020.
- ^ Burgess (1996). "Confabulation and the control of recollection". Memory. 4: 359-411.
- ^ a b ""Frederick Bartlett", Some Experiments on the Reproduction of Folk-Stories, March 30, 1920" (PDF). 12 Şubat 2014 tarihinde kaynağından arşivlendi (PDF). Erişim tarihi: 18 Haziran 2020.
- ^ a b Remembering: A Study in Experimental and Social Psychology (İngilizce). Cambridge University Press. 30 Haziran 1995. ISBN .
- ^ Jack Block (1982). "Assimilation, Accommodation, and the Dynamics of Personality Development". Child Development. 53 (2): 281-295. 5 Ocak 2023 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 23 Haziran 2023.
- ^ Auger, W.F. & Rich, S.J. (2006.
- ^ ""War of the Ghosts", March 5, 2012". 8 Ekim 2001 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 18 Haziran 2020.
- ^ Gibson (1929). "The Reproduction of Visually Perceived Forms" (PDF). Journal of Experimental Psychology. 12 (1): 1-39. 14 Ocak 2021 tarihinde kaynağından arşivlendi (PDF). Erişim tarihi: 18 Haziran 2020.
- ^ Plous, S. 1993.
- ^ Schacter (1998). "The Cognitive Neuroscience of Constructive Memory". Annual Review of Psychology. 49: 289-318.
- ^ Tulving (1994). "Novelty encoding networks in the human brain: positron emission tomography data". NeuroReport. 5 (18): 2525-28.
- ^ McClelland JL, McNaughton BL, O’Reilly RC. 1995.
- ^ Tulving (1994). "Neuroanatomical Correlates of Retrieval in Episodic Memory: Auditory Sentence Recognition". Proceedings of the National Academy of Sciences USA. 91 (6): 2012-15.
- ^ a b c "Eyewitness Testimony - Simply Psychology". Simply Psychology. 13 Ekim 2009. 14 Şubat 2011 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 18 Haziran 2020.
- ^ "Anxiety - Define Anxiety at Dictionary.com". 13 Mart 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 18 Haziran 2020.
- ^ Brigham (1 Eylül 1983). "The Effect of Arousal on Facial Recognition". Basic and Applied Social Psychology. 4 (3): 279-293.
- ^ Fawcett (1 Eylül 2016). "Looking Down the Barrel of a Gun: What Do We Know About the Weapon Focus Effect?". Journal of Applied Research in Memory and Cognition (İngilizce). 5 (3): 257-263. 22 Haziran 2020 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 18 Haziran 2020.
- ^ Chapter 9 - Memory and Emotion, 22 Haziran 2020 tarihinde kaynağından arşivlendi, erişim tarihi: 18 Haziran 2020
- ^ Christianson (1992). "Emotional stress and eyewitness memory: A critical review". Psychological Bulletin. 112 (2): 284-309.
- ^ Rae Tuckey (2003). "How schemas affect eyewitness memory over repeated retrieval attempts". Applied Cognitive Psychology. 17 (7): 785-800.
- ^ Pezdek, K.; Blandon-Gitlin, I.; Moore, C. (2003). "Children's Face Recognition Memory: More Evidence for the Cross-Race Effect" (PDF). Journal of Applied Psychology. 88 (4): 760-763. CiteSeerX 10.1.1.365.6517 $2. doi:10.1037/0021-9010.88.4.760. (PMID) 12940414. 15 Haziran 2010 tarihinde kaynağından (PDF) arşivlendi. Erişim tarihi: 18 Haziran 2020.
- ^ Pezdek (2003). "Children's Face Recognition Memory: More Evidence for the Cross-Race Effect" (PDF). Journal of Applied Psychology. 88 (4): 760-763. 15 Haziran 2010 tarihinde kaynağından (PDF) arşivlendi. Erişim tarihi: 18 Haziran 2020.
- ^ [1] 19 Haziran 2020 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi., Loftus, E.F. Leading Questions and the Eyewitness Report. (1975).
- ^ Cherry, K. (2010, June 7).
- ^ a b "APA Dictionary of Psychology". dictionary.apa.org (İngilizce). 27 Nisan 2018 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 14 Nisan 2020.
- ^ Willingham, D.B. (2001).
- ^ Cherry, K. (2009, March 26).
- ^ Loftus (1974). "Reconstruction of Automobile Destruction : An Example of the Interaction Between Language and Memory" (PDF). Journal of Verbal Learning and Verbal Behavior. 13 (5): 585-9. 8 Ekim 2019 tarihinde kaynağından arşivlendi (PDF). Erişim tarihi: 18 Haziran 2020.
- ^ Brignull, H. (2010, March 16).
- ^ Robins (1 Haziran 2019). "Confabulation and constructive memory". Synthese (İngilizce). 196 (6): 2135-2151.
- ^ Moscovitch M. 1995.
- ^ The memory process: neuroscientific and humanistic perspectives. Cambridge, Mass.: MIT Press. 2010. ISBN .
- ^ Waulhauser, G. (2011, July 11).
wikipedia, wiki, viki, vikipedia, oku, kitap, kütüphane, kütübhane, ara, ara bul, bul, herşey, ne arasanız burada,hikayeler, makale, kitaplar, öğren, wiki, bilgi, tarih, yukle, izle, telefon için, turk, türk, türkçe, turkce, nasıl yapılır, ne demek, nasıl, yapmak, yapılır, indir, ücretsiz, ücretsiz indir, bedava, bedava indir, mp3, video, mp4, 3gp, jpg, jpeg, gif, png, resim, müzik, şarkı, film, film, oyun, oyunlar, mobil, cep telefonu, telefon, android, ios, apple, samsung, iphone, xiomi, xiaomi, redmi, honor, oppo, nokia, sonya, mi, pc, web, computer, bilgisayar
Yeniden yapilandirilan bellek hatirlama eyleminin algi hayal gucu semantik bellek ve inanclar gibi cesitli bilissel surecler tarafindan etkilendigi bir ani hatirlama teorisidir Insanlar bir aniyi hatirlarken epizodik belleklerinin tutarli ve dogru olduguna hatirlama aninda bakis acilarinin hatasiz olduguna inanmaktadir Halbuki hatirlamanin yeniden yaratim sureci bireysel algilar sosyal etkiler ve genel kultur gibi yeniden yaratma surecinde hatalara sebep olabilecek etkenlerce bozulmaktadir Epizodik kodlama ve geri cagirmada en aktif rol alan bolgeler medial temporal lob hipokampus ve prefrontal lobdur Yeniden yapilandirma sureciBellek nadiren gecmis deneyimlerin gercek anlamiyla yeniden sayimina dayanir Birbiri ile baglantili birden fazla bilissel surec kullanildigindan beyinde bir deneyimin eksiksiz bir depolandigi tek bir yer bulunmamaktadir Aksine bellek kodlama sirasinda hata veya bozulmalara neden olabilecek yapici sureclere tabidir Yapilandirilan bellek sureci gelen bilgiye cevap olarak esasen algilanan fiziksel ozelliklerin oruntulerini ve de yorumlayici kavramsal ve anlamsal islevleri kodlayarak islemektedir Bu durumda bir olayin tutarli bir tasvirini olusturmak icin deneyimlerin cesitli ozelliklerinin bir araya gelmesi gerekmektedir Bu bir araya getirme islemi basarisiz oldugunda ortaya cikabilmektedir Bazi olaylari yeniden olusturmanin karmasikligi oldukca zahmetlidir ve yanlis ya da eksik hatirlamaya sebep olabilmektedir Bu karmasiklik bireyleri daha sonraki hatirlamalarda gibi fenomenlere acik hale getirmektedir Bireyler yeniden yaratim sureclerini kullanarak genelde carpitilmis da olsa epizodik bellekte bulunan bosluklari kisisel bilgi ve semalar ile doldurarak daha tutarli ve eksiksiz bir hale getirmeye calismaktadir Spesifik bir olayi geri getirmeye calisirken bircok hata meydana gelebilir Oncelikle belirli bir ani icin arama islemini baslatmada kullanilan geri getirme ipuclari diger deneyimsel anilara benzer olabilir ve eger birey geri getirmek istedigi aninin benzersiz ozelliklerinin belirli bir tasvirini olusturamiyorsa geri getirme sureci basarisiz olabilir Belirli bir olay icin ayirt edici bilgiler az oldugunda bircok olay arasinda daha fazla cakisma yasanacaktir Bu da kisinin bu anilarda sadece ortak olan genel benzerlikleri hatirlamasina neden olacaktir Sonuc olarak benzerlikleri nedeniyle aktif hale gelen hedef olmayan anilarin araya girmesi yuzunden hedeflenen aninin duzgun hatirlanmasi basarisizliga ugrayacaktir Ikinci olarak anilarin yeniden olusturulmasi surecindeki hatalarin pek cogu dikkati hedeflenen spesifik bir aniyi geri getirmeye yonlendirmek icin kullanilan kriter belirleme ve karar verme asamalarindaki hatalardan kaynaklanmaktadir Bir epizodik aninin belirli yonlerinin hatirlanmasinda gecikmeler oldugunda kisi farkinda olarak ya da olmayarak olayin daha uyumlu ve daha kapsamli bir sekilde yeniden insa edilmesi icin var olan olaya bu olayla bagi bulunmayan baska bilgileri eklemektedir Bu surec olarak bilinmektedir Yeniden yapilandirma sirasinda gerceklesen butun bu eklemeler beyindeki bilgi aglarini duzenleyen ve soyut bilgiyi depolayan semalarin kullanimina dayanmaktadir OzelliklerSemalar genellikle dis dunyadan toplanmis bilgilerin belirli yonlerini temsil eden zihinsel bilgi aglari olarak tanimlanir Frederic Bartlett bireyin dunyayi anlayisinin soyut bilgileri ve konseptleri duzenleyen detayli sinir aglarindan etkilendigini one suren Sematik Teori yi ortaya atan ilk psikologlardan birisidir Semalar oldukca tutarlidir ve sosyallesme yoluyla bireyde guclu bir sekilde icsellestirmektedir ve bu durum epizodik anilarin hatirlanmasinda degisimlere sebep olmaktadir Semalarin yeniden yapilandirmanin merkezi oldugu makul bir anlati saglamak icin bosluklari doldurmada kullanildigi anlasilmaktadir Ayrica Barlett semanin kulturel ve sosyal normlara bagli oldugunu da gostermistir Jean Piaget in sema teorisi Jean Piaget sema teorisi ile rekonstruktif hafiza calismasini etkiledi Piaget in kurami iki kavrami kullanarak semaya alternatif bir yaklasim sunmaktadir Asimilasyon ve akomodasyon Piaget asimilasyonu yeni ve yabanci bilgileri onceden ogrenilmis bilgileri kullanarak anlamlandirma sureci olarak tanimlamaktadir Asimilasyonun gerceklesebilmesi icinse yeni bilgilerin bellege entegre edilmesi gerekmektedir Bu da Piaget nin akomodasyon olarak tanimladigi halihazirda var olan sematik aglarin yeni bilgiyle uyumlu olacak sekilde degistirilmesi sureciyle mumkun olmaktadir Bu iki surec bagli ve karsilikli olarak gerceklesmekte ve insanlarin dunya bilgisi etrafinda temel kavramsal aglar olusturmalari bu aglara yine ogrenilmislikleri kullanarak yeni yapilanmalar ekleyerek dunyayi anlamlandirabilmeleri icin hayati onem tasimaktadir Piaget ye gore sematik bilgiler benzerliklerine gore kumelenmektedir Bir bilgi baska bir bilgiyle ne kadar benzer ozellige sahipse o kadar yakinina kaydedilmekte bunun sonucu olarak bu bilgilerden biri hatirlandiginda yakin olanlar da onunla birlikte aktive olmaktadir Ne kadar benzer ozellik varsa bu kumelenmeler o kadar guclu olmaktadir ve bir o kadar birlikte hatirlanmaktadir Bu teoriye dahil olarak Piaget bir sematik ag ne kadar sik calistirilirsa kumelesmenin o kadar saglamlasacagini one surmektedir Bu sikca hatirlanan bir sematik bilginin ve etrafindaki bilgilerin daha sonra daha cabuk ve etkili bir sekilde hatirlanabilecegi anlamina gelmektedir Frederic Bartlett in deneyleri Frederic Bartlett hatirlamanin yeniden yapilandirilan dogasi yonundeki fikrini ilk olarak bir grup katilimciya daha once duymadiklari yabanci halk masallari en meshurlari Hayaletler Savaslari okutarak test etmistir Hikayeyi dinledikten sonra katilimcilarin sunumdan sonra cesitli noktalarda hikayeyi hatirlama ve kendilerinden sonra gelen katilimcilara anlatma becerileri olculmustur Bartlett in bulgularina gore katilimcilar hikayenin anahatlariyla bir ozet olusturabilmisler fakat ayrintilari dogru bir sekilde hatirlamakta zorluklar yasamislardir Katilimcilarin versiyonlari genel olarak daha kisa olup katilimcilar hikayede kendi semalarinda bulunmayan ya da semalariyla catisan ogeleri hepten cikarmis veya kendi semalariyla daha uyumlu olacak sekilde degistirmislerdir Ornegin orijinal hikayelerde buyuden ve Kizilderili mistisizminden bahsedilen bolumler ortalama Bati sematik agina uymadigi icin unutulmustur Hatta hikayenin katilimci kusaklari boyunca defalarca yeniden anlatimi sonucunda katilimcilarin kulturel ve tarihi semalariyla uyumlu ogeler orijinal hikayede olmadigi sekilde detayli ve ince bir sekilde hatirlanmaya baslanmistir ornegin bir karakterin yatalak annesine donup onunla ilgilenme istegi vurgulanmistir Bartlett bu bulgular sonucunda bellegin tekrarlayici degil buyuk olcude kurgulayici oldugu sonucuna ulasmistir James J Gibson Bartlett in calismalarina dayanarak kendi fikirlerini gelistirmistir ve epizodik bir aninin hatirlanmasinda degisimlerin miktarinin ani yasandiktan sonra nasil algilandigina bagli oldugunu one surmustur Bu fikir sonradan Carmichael Hogan ve Walter 1932 tarafindan test edilmistir Bu arastirmada bir grup katilimciya basit sekiller gosterilmis ve her sekli tanimlayan farkli kelimeler verilmistir Ornegin butun katilimcilara bir cizgiyle baglanmis iki cember gosterilmis katilimcilarin bir kismina bu seklin bir halter oldugu diger kismina ise bir okuma gozlugu oldugu soylenmistir Deney sonucuna gore katilimcilar kendilerinden deney sonrasi gordukleri sekli cizmeleri istendiginde kendilerine verilen hazirlandiklari kelimelerle uyumlu olarak kendi cizimlerine asil sekillerde olmayan ogeler eklemislerdir Dogrulama yanliligi Insanlar epizodik anilari hatirlarken bosluklari doldurmak icin sematik bilgilerini kullanmakta ve bunu yaparken genellikle kendi inanclari ahlaki degerleri ve kisisel goruslerine bagli kalmaktadir Bu dogal olarak gercekligin onyargili bir yorumunu olusturmaktadir Dogrulama yanliligi genellikle kisinin kendi algisina asiri guvenmesine ve aksi yonde kanitlar olmasina ragmen inanclarinin guclenmesine sebep olmaktadir Iliskili sinirsel aktiviteHipokampusu gosteren MRI goruntusu PET ve da iceren noro goruntuleme teknolojisini kullanan son arastirmalar epizodik kodlama ve geri getirme islemi sirasinda cok miktarda yayilmis beyin aktivasyonu oldugunu gostermistir Cesitli bolgeler arasinda yapici surecler sirasinda en aktif iki bolge medial temporal lob hipokampus dahil ve prefrontal kortekstir Medial temporal lob ozellikle yeni olaylari epizodik aglarda kodlamasi acisindan onemli bir yere sahip olup hipokampus ile beraber bir olayin cesitli ozelliklerini birlestirmek ve daha sonra da ayirmakta rol oynayan merkezi konumlardan biri olarak gorev yapmaktadir Populer arastirmalar olayin kodlanmasi sirasinda mevcut olan belirgin ozelliklerin daha ayrintili bir sekilde saglamlasmasindan sonra hipokampusun uzun sureli bellek isleyisinde daha az onem arz ettigini ortaya koymaktadir Bu sekilde uzun sureli epizodik isleyis Hipokampal formasyonun CA3 bolgesinden neokortekse dogru ilerleyerek CA3 bolgesini daha fazla ilk islem yapmasi icin etkin bir sekilde serbest birakmaktadir Calismalar ayrica tutarli bir sekilde prefrontal korteksin aktivitesini ozellikle de sag yarimkurede meydana gelen aktiviteyi geri getirme islemiyle iliskilendirmistir Prefrontal korteks esasen geri getirme islemi sirasinda dikkat odagini yonlendirmek ve istenen hedef aniyi bulmak icin gerekli olan uygun kriteri belirlemek amaciyla yurutucu islevde kullaniliyor gibi gorunmektedir UygulamalarGorgu taniginin ifadesi Gorgu taniginin ifadesi yeniden yapilandiran bellek hakkindaki tartismalarda siklikla yinelenen bir konudur ve dogrulugu bircok arastirmanin konusudur Gorgu tanikligi tanik olunan olay hakkinda bireyler tarafindan birinci agizdan verilen beyanlardir Gorgu tanigi ifadesi olayla ilgili ayrintilari edinmek ve hatta olayin faillerini tanimlamak icin kullanilmaktadir Gorgu tanikligi genellikle mahkemede kullanilmakta ve juriler tarafindan guvenilir bir bilgi kaynagi olarak uygun gorulmektedir Ne yazik ki gorgu tanikligi asagidaki gibi cesitli faktorler tarafindan kolayca manipule edilebilmektedir Anksiyete ve stresAnksiyete ve stres Anksiyete korkunun neden oldugu bir sikinti veya zihinsel huzursuzluk durumudur ve suca tanik olmakla tutarli bir sekilde iliskilidir Yuille ve Cutshall 1986 tarafindan yapilan bir calismada gercek hayattaki siddet suclarinin taniklarinin tanik olduklari olayin gerceklesmesinden bes ay sonra bile olayi oldukca canli bir sekilde hatirlayabildikleri bulunmustur Hatta siddetli ve travmatik olaylara tanik olanlar raporlarinda aniyi ozellikle canli olusuyla bildirmektedir Bu sebeple genellikle bir flas bellek ornegi olarak gosterilmektedir Bununla birlikte Clifford ve Scott 1978 tarafindan yapilan bir calismada katilimcilara siddet iceren bir suc filmi veya siddet icermeyen bir suc filmi gosterilmistir Stres iceren filmi izleyen katilimcilar siddet icermeyen filmi izleyen katilimcilara kiyasla olayla ilgili ayrintilari hatirlamakta zorlanmistir Brigham ve arkadaslari tarafindan yapilan calisma 2010 elektrik carpmasi yasayan katilimcilarin yuz tanima testlerinde daha hatali oldugunu stresli durumlarda bazi detaylarin iyi hatirlanmadigini gostermektedir Hatta silah odagi fenomeni durumunda silah iceren siddetli suclara dahil olmus gorgu taniklari suphelinin kimligini saptama gorevinde daha da kotu bir performans gosterebilmektedirler Flas bellek anilari uzerine yapilan diger calismalar taniklarin gercek olayla ilgisi olmayan ancak algilananin canliligini artiran guclu duyusal icerigi hatirlayabilecegini gostermektedir Bu canlilik nedeniyle gorgu taniklari yeniden yapilandirilan anilarina daha fazla guven duyabilirler Semalarin uygulamasi Semalarin kullaniminin sema ile tutarsiz olan bilgilerin animsanmasinin azalmasi pahasina sema ile tutarli olan bilgilerin animsanan dogrulugunu arttirdigi gosterilmistir Tuckey ve Brewer tarafindan yapilan bir calisma 12 haftadan sonra tipik soygun semasiyla tutarsiz olan bilgileri iceren anilarin soyguncularin kacis yontemi talepleri ve fiziksel goruntusu gibi sema ile tutarli olan anilara gore cok daha hizli bozuldugunu ortaya koymustur Calisma ayrica sema ile tutarsiz olan ancak katilimcilar icin cok anormal gorunen bilgilerin genellikle daha kolay animsandigini ve calisma suresince akilda tutuldugunu gostermistir Arastirmanin yazarlari tanik mulakati yapan kisilerin bu tur raporlara dikkat etmesi gerektigini cunku bu raporlarin dogru olma olasiligi oldugunu belirtmektedir Capraz irk etkisi Baska irka sahip olan birinin yuzunu yeniden yapilandirmada kullanilan semalar ayni irka sahip olaninkini yeniden yapilandirirken kullanilan semalar kadar gelistirilmis ve duzeltilmis olmayabilir insanlarin kendi irklarinin diger irklardan daha farkli oldugunu ayirt etme egilimidir Bu etkinin gercek nedeni bilinmemekle beraber desteklenen baslica iki teori bulunmaktadir Algisal uzmanlik hipotezi cogu insanin kendisiyle ayni irktan olan kisilerle iliski kurmak icin yetistirildigini ve de ayni irktan olan kisilerle iliski kurma olasiliginin daha yuksek oldugunu bu nedenle o irkin yuzlerini belirlemede bir uzmanlik gelistirdigini varsaymaktadir Bir diger baslica teori ise grup ici avantajidir Laboratuvarda yapilan bir calismada insanlarin grup icindeki uyelerin duygularini ayirt etmede grup disindaki uyelerin duygulari ayirt etmekten daha basarili olduklari gosterilmistir Yonlendirici Oncu Sorular Gorgu tanigi ifadeleri sirasinda tanik cogunlukla sahit oldugu olaya iliskin kendi ozel gorusu ile ilgili sorguya cekilmekte ve sorgulayan kisi cogu zaman tanigin verdigi cevaplarin turunu yonlendirmek ve kontrol etmek icin yonlendirici oncu sorular kullanmaktadir Bu olgu bireyin verecegi cevap kendisine yonlendirilen sorunun ifade edilis bicimi ile celinebildiginde ortaya cikmaktadir Ornegin herhangi bir soru kisiye iki farkli sekilde yoneltilebilmektedir Soyguncunun boyu yaklasik olarak ne kadardi sorusu cevap veren kisiyi kendi ozel algisina gore boy tahmini yapmaya yonledirecektir Bundan farkli olarak kisilere su soru da sorulabilmektedir Soyguncunun boyu ne kadar kisaydi Bu soru cevap veren kisinin aklini celerek bireyi soyguncuyu aslinda algiladigindan daha kisa biri olarak hatirlamaya itecektir Genellikle kendi ihtiyaclari ve niyetlerine uyacak sekilde sorular yonelten bir kisi bu kontrollu sorguya cekme yontemini kullanarak capraz sorgulamanin yonunu kontrol ve manipule edebilmektedir Geri getirme ipuclari Bilgiler kodlanip ani olarak bellege depolandiktan sonra bu anilari geri getirmek icin siklikla belirli ipuclarina ihtiyac duyulmaktadir Bu ipuclari geri getirme ipuclari olarak bilinmekte kaynak belirtilmeli ve yeniden yapilandirilan bellekte onemli bir rol oynamaktadir Geri getirme ipuclarinin kullanilmasi yeniden yapilandirilan bellegin hem dogrulunu destekleyebilmekte hem de onun dogrulugunu azaltabilmektedir Geri getirme ipuclarinin yeniden yapilandirilan bellekle iliskilendirildigi en yaygin durum animsamayi iceren surectir Bu surec istenen aninin geri getirilmesi icin mantiksal yapilar kismi anilar anlatilar oykuler veya ipuclarini kullanmaktadir Yine de animsama sureci ve nedeniyle her zaman basarili olmamaktadir Ipucuna bagimli unutma geri getirme hatasi olarak da bilinmektedir uygun ipuclarinin eksikligi sebebiyle anilarin elde edilememesi durumunda ortaya cikmaktadir Bu baslangicta psikolog William James tarafindan gelistirilen dilimin ucunda fenomeni olarak bilinen nispeten yaygin olan bir olayla iliskilidir Dilimin ucunda fenomeni bireyin belirli bilgileri bilmesi ve bu bilgiyi bildiginin farkinda olmasi ancak bilgi hakkinda belirli yonleri bilse bile onu hatirlayamamasi anlamina gelmektedir Ornegin bir sinav sirasinda ogrenciye psikoseksuel gelisim kavramini kimin kuramsallastirdigi soruldugunda ogrenci dogru teori ile ilgili ayrintilari hatirlayabilmesine ragmen teoriyi ilk kimin ortaya attigi ile ilgili anisini geri getiremeyebilmektedir On hazirlama Hazirlama On hazirlama daha onceki deneyimlere bagli olarak belirli uyaricilara karsi artan duyarliligi ifade etmektedir On hazirlamanin bilincli farkindaligin disinda gerceklestigine inanilmaktadir bu da on hazirlamayi bilgilerin dogrudan geri getirilmesine dayanan bellekten farkli kilmaktadir Hazirlama geri getirme ipuclarini engelleyebilecegi icin yeniden yapilandirilan bellegi etkileyebilmektedir Psikolog Elizabeth Loftus ileriye dogru bozucu etkinin gorgu tanigi olaylarinin hatirlanmasi uzerindeki etkileri ile ilgili bircok makale yayinlamistir On hazirlamayi iceren bozucu etki Loftus un 1974 yilinda John Palmer ile yaptigi klasik calismasinda ortaya konulmustur Loftus ve Palmer 150 katilimci topladiklari calismada her bir katilimciya bir trafik kazasi filmi gostermislerdir Daha sonra katilimcilardan izledikleri videonun detaylarina iliskin bir anket doldurmalarini istemislerdir Katilimcilar uc gruba ayrilmistir 50 katilimci iceren A grubuna Otomobiller carpistiklarinda ne kadar hizli gidiyorlardi sorusu sorulmustur 50 katilimci iceren B grubuna Otomobiller siddetle carpistiklarinda ne kadar hizli gidiyorlardi sorusu sorulmustur 50 katilimci iceren C grubuna kontrol grubunu temsil ettikleri icin soru sorulmamistir Bir hafta sonra tum katilimcilara daha once izledikleri videoda cam kirigi olup olmadigi sorulmustur B grubundaki istatistiksel olarak anlamli sayida katilimci videoda kirik cam gorduklerini hatirladiklari soylemistir p lt 05 Ancak gercekte videoda kirik cam bulunmamaktadir B grubu ve diger gruplar arasindaki fark bu grubun cam kirigi olup olmadigi sorusuna cevap vermeden bir hafta onceki ankette siddetle carpisma kelimesi ile hazirlanmalaridir Anketteki tek bir kelimenin degistirilmesi ile bu katilimcilarin var olan anilari yeni detaylarla yeniden kodlanmistir Yeniden yapilandirma hatalariMasallama Bosluk doldurma Konfabulasyon Sizofrenik katilimcinin calisma bellegi gorevlerini yerine getiren aktive olan beyin bolgelerini gosteren FMRI goruntusu olaylarin istemsiz bir sekilde yanlis hatirlanmasidir ve Alzheimer hastaligi sizofreni ve bazi beyin yapilarinin travmatik hasar gormesi gibi cesitli psikolojik hastaliklarin bir ozelligi olabilmektedir Masallama yapan bireyler hatirladiklari seyin yanlis oldugunu bilmemektedir ve bu bireylerin insanlari aldatmak gibi bir niyetleri bulunmamaktadir Yeniden yapilandirmanin devamli isleyisinde bilgi toplamak ve bir aniya detaylar eklemek icin bircok kaynak kullanilmaktadir Masallama yapan hastalarin bazi onemli bilgi kaynaklari eksiktir bu nedenle bu bireylerde diger kaynaklar birbiri ile uyumlu ic tutarliligi olan ve cogunlukla inandirici olan uretmek icin kullanilmaktadir Masallamalarin kaynagi ve turu her bir hastaligin turune ya da travmatik hasarin olustugu bolgeye gore degismektedir Secici bellek Secici bellek olumsuz deneyimlerin aktif bir sekilde unutulmasi ya da olumlu olanlarin aktif bir sekilde cogaltilmasini icermektedir Bu surec olaylarin hatirlanmasini carpitarak yeniden yapilandirilan bellegi etkin bir sekilde etkilemektedir Secici bellek yeniden yapilandirilan anilara iki sekilde etki etmektedir Uygun ipuclari bulunsa bile anilarin hatirlanmasini engelleyerek Bireyin onceki deneyimlerindeki kendi rolunu arttirarak motivasyonu gudulenmis benligi yuceltme olarak da bilinmektedir Bircok otobiyografi gudulenmis benligi yuceltmenin mukemmel orneklerini sunmaktadir cunku kisi hayatinda yer edinen olaylari hatirlarken diger insanlar ayni olayi farkli hatirlayabilse bile baskalarina kendini daha fazla olumlu deneyime sahipmis gibi gosterme egiliminde olmaktadir Ayrica bakinizJean Piaget Hatirlama bellek Kaynak izleme hatasiKaynakca Squire 1992 Memory and the hippocampus a synthesis from findings with rats monkeys and humans PDF Psychol Rev 99 195 231 10 Ekim 2020 tarihinde kaynagindan arsivlendi PDF Erisim tarihi 18 Haziran 2020 Schacter DL 1989 a b Hemmer 2009 A Bayesian Account of Reconstructive Memory Topics in Cognitive Science Ingilizce 1 1 189 202 Torres Trejo 30 Haziran 2016 The Effects of the Amount of Information on Episodic Memory Binding Advances in Cognitive Psychology 12 2 79 87 Kiat 1 Mayis 2017 An exploratory high density EEG investigation of the misinformation effect Attentional and recollective differences between true and false perceptual memories Neurobiology of Learning and Memory Ingilizce 141 199 208 22 Haziran 2020 tarihinde kaynagindan arsivlendi Erisim tarihi 18 Haziran 2020 Burgess 1996 Confabulation and the control of recollection Memory 4 359 411 a b Frederick Bartlett Some Experiments on the Reproduction of Folk Stories March 30 1920 PDF 12 Subat 2014 tarihinde kaynagindan arsivlendi PDF Erisim tarihi 18 Haziran 2020 a b Remembering A Study in Experimental and Social Psychology Ingilizce Cambridge University Press 30 Haziran 1995 ISBN 978 0 521 48356 8 Jack Block 1982 Assimilation Accommodation and the Dynamics of Personality Development Child Development 53 2 281 295 5 Ocak 2023 tarihinde kaynagindan arsivlendi Erisim tarihi 23 Haziran 2023 Auger W F amp Rich S J 2006 War of the Ghosts March 5 2012 8 Ekim 2001 tarihinde kaynagindan arsivlendi Erisim tarihi 18 Haziran 2020 Gibson 1929 The Reproduction of Visually Perceived Forms PDF Journal of Experimental Psychology 12 1 1 39 14 Ocak 2021 tarihinde kaynagindan arsivlendi PDF Erisim tarihi 18 Haziran 2020 Plous S 1993 Schacter 1998 The Cognitive Neuroscience of Constructive Memory Annual Review of Psychology 49 289 318 Tulving 1994 Novelty encoding networks in the human brain positron emission tomography data NeuroReport 5 18 2525 28 McClelland JL McNaughton BL O Reilly RC 1995 Tulving 1994 Neuroanatomical Correlates of Retrieval in Episodic Memory Auditory Sentence Recognition Proceedings of the National Academy of Sciences USA 91 6 2012 15 a b c Eyewitness Testimony Simply Psychology Simply Psychology 13 Ekim 2009 14 Subat 2011 tarihinde kaynagindan arsivlendi Erisim tarihi 18 Haziran 2020 Anxiety Define Anxiety at Dictionary com 13 Mart 2016 tarihinde kaynagindan arsivlendi Erisim tarihi 18 Haziran 2020 Brigham 1 Eylul 1983 The Effect of Arousal on Facial Recognition Basic and Applied Social Psychology 4 3 279 293 Fawcett 1 Eylul 2016 Looking Down the Barrel of a Gun What Do We Know About the Weapon Focus Effect Journal of Applied Research in Memory and Cognition Ingilizce 5 3 257 263 22 Haziran 2020 tarihinde kaynagindan arsivlendi Erisim tarihi 18 Haziran 2020 Chapter 9 Memory and Emotion 22 Haziran 2020 tarihinde kaynagindan arsivlendi erisim tarihi 18 Haziran 2020 Christianson 1992 Emotional stress and eyewitness memory A critical review Psychological Bulletin 112 2 284 309 Rae Tuckey 2003 How schemas affect eyewitness memory over repeated retrieval attempts Applied Cognitive Psychology 17 7 785 800 Pezdek K Blandon Gitlin I Moore C 2003 Children s Face Recognition Memory More Evidence for the Cross Race Effect PDF Journal of Applied Psychology 88 4 760 763 CiteSeerX 10 1 1 365 6517 2 doi 10 1037 0021 9010 88 4 760 PMID 12940414 15 Haziran 2010 tarihinde kaynagindan PDF arsivlendi Erisim tarihi 18 Haziran 2020 Pezdek 2003 Children s Face Recognition Memory More Evidence for the Cross Race Effect PDF Journal of Applied Psychology 88 4 760 763 15 Haziran 2010 tarihinde kaynagindan PDF arsivlendi Erisim tarihi 18 Haziran 2020 1 19 Haziran 2020 tarihinde Wayback Machine sitesinde arsivlendi Loftus E F Leading Questions and the Eyewitness Report 1975 Cherry K 2010 June 7 a b APA Dictionary of Psychology dictionary apa org Ingilizce 27 Nisan 2018 tarihinde kaynagindan arsivlendi Erisim tarihi 14 Nisan 2020 Willingham D B 2001 Cherry K 2009 March 26 Loftus 1974 Reconstruction of Automobile Destruction An Example of the Interaction Between Language and Memory PDF Journal of Verbal Learning and Verbal Behavior 13 5 585 9 8 Ekim 2019 tarihinde kaynagindan arsivlendi PDF Erisim tarihi 18 Haziran 2020 Brignull H 2010 March 16 Robins 1 Haziran 2019 Confabulation and constructive memory Synthese Ingilizce 196 6 2135 2151 Moscovitch M 1995 The memory process neuroscientific and humanistic perspectives Cambridge Mass MIT Press 2010 ISBN 978 0 262 01457 1 Waulhauser G 2011 July 11