Görgü tanığının ifadesi, kişinin tanık olduğu olaya dair bilgi ve gözlemleri hakkında, adli bir süreç kapsamında verdiği ifade. İdeal bir durumda, tanığın hatırladıklarının ayrıntılı olması beklenir ancak bu her zaman gerçekleşmez. Tanığın hatırladıkları, tanığın bakış açısından bakıldığında ne yaşandığını kanıtlamak için kullanılır. Anıları bellekten çağırma işlemi geçmişte güven duyulan bir işlemdi. Ancak günümüzde, psikologların “Anılar ve bireysel algılar güvenilmezdir. Kolaylıkla manipüle edilebilir ve değişime uğrayabilirler” savını destekleyen adli tıp uzmanları tarafından bu güven çürütüldü. Bu nedenle birçok devlet, bu günlerde görgü tanıklığının mahkemelerde kullanımıyla ilgili değişikliklere gitmeyi planlıyor. Görgü tanıklığı aynı zamanda bilişsel psikoloji alanının özel bir odağı olma özelliğini taşıyor.
Güvenilirlik
Psikologlar, 20. yüzyılın başından beri görgü tanıklığı teorisinin güvenilirliğini sorgulamaktadırlar. Görgü tanıklığının güvenilirliğini sorgulama, ilk kez adli tıp psikolojisini geliştiren Hugo Münsterberg ile başlamıştır. Münsterberg, 1908’de yayınlanan kitabı “On The Witness Stand”'de özellikle algı ve belleğin güvenilirliği konusunda şüphe ettiğini yazmıştır. Ayrıca kitapta sorgulama yönteminden caydırıcı bir yöntem olarak bahsedilmekteydi. Münsterberg, sorgulama yöntemine dayanarak yalan makinesinin en eski versiyonunu geliştirdi. Olumsuz tepkiler ve hukuki alanda şiddetli anlaşmazlıklara maruz kalmasına rağmen fikirleri halk arasında popülerlik kazandı. Yanlış görgü tanıklığı raporları yüzünden mahkûm edilmiş suçsuz bireylerin serbest bırakılması DNA testleri sayesinde mümkün olabiliyordu. , ve tarafından yapılan çalışmalar DNA testine dayanan beraatlerin çoğunda görgü tanığı ifadelerinin bulunduğunu ortaya koyuyordu. Görgü tanıklığının güvenilirliğini değerlendirme Amerika Birleşik Devletleri'ndeki bir davada tanığın görgü tanığı statüsünde olması durumunda duruşmadaki jüri üyelerinin hepsine değerlendirme görevinin düşmesi demekti. Araştırmalar görgü tanıklığının değerlendirilmesindeki güvenilirliği ölçmek için gerçekliğe dayanmayan bazı senaryolar verildiğinde heyetin çoğu zaman bu senaryodaki yanlış ve doğru görgü tanıklıklarını ayırt edemediğini göstermektedir. , tanıklığı genellikle görgü tanığının özgüveniyle bağdaştırmakta ve bu nedenle de yanlış kararlar vermektedir. Laub ve Bornstein tarafından gerçekleştirilen bir araştırma bu konuyu gerçekliğin hatalı ölçümü olarak değerlendirmektedir.
Görgü tanıklığının hatalı olabileceğini destekleyen başka bir sebep ise tanığın zihninin suç gerçekleştikten sonra duyduğu veya gördüğü şeylerden etkilenebilme özelliğinin devam ediyor olmasıdır. Bu yanılsama olay sonrası yanlış bilgi etkisi olarak bilinmektedir. Bir suç gerçekleşip görgü tanığı ortaya çıktıktan sonra emniyet yetkilileri, medya gibi görgü tanığı üzerinde etki oluşturabilecek çevresel kaynaklı etmenleri önleyebilmek adına, gerçekleşen bir suçun ardından mümkün olan en kısa sürede en fazla bilgi toplamaya çalışırlar. Bir suç kamuya duyurulduğunda çoğu zaman görgü tanığı olayın kaynağına yönelik hatalı atıfta bulunabilmektedir. Kaynağa yönelik hatalı atıf görgü tanığının belleğindeki zaman ve mekan ile ilgili bir hatadan kaynaklanıyor olabilir. Bir görgü tanığı verisel belleğinin kaynağını doğru saptayamadığı takdirde güvenilir değildir.
Bazı görgü tanıkları gözleri önünde gerçekleşen bir suçun bütünlüğünü görebiliyorken bazıları suçun yalnızca bir bölümünü görebilmektedir. Bu tanıklar büyük bir olasılıkla “doğrulama sapması (bir fikir hakkında olumlu bir görüş oluşturduktan sonra bu görüşle çelişecek bilgilere değer vermeme)” deneyimlemektedirler. Tanığın beklentileri doğrulama sapmasından kaynaklanan yanılsamanın sorumlusu olacaktır. Örneğin, Lindholm ve Christianson (1998) yapay suç mahali tanıklarının suçun vukusuna yönelik beklentileri doğrultusunda doğrulama yaptıklarını bulmuşlardır. Bu beklentiler çevre hakkındaki detaylar nedeniyle doğal olarak bireyler arasında benzerlik göstermektedir.
Araştırma
Görgü tanıklığı üzerine yapılan araştırmalar sistematik ve oranlayıcı olmak üzere iki ayrı değişkeni incelemektedir. Sistematik değişken, ceza adaleti sistemi tarafından control edilmeyi mümkün kılan bir değişkendir. Her iki çeşit değişken de araştırma süresince kullanılabilir; ancak mevcut prosedürde yalnızca sistematik değişkenler kontrol edilmeye açıktır.
Oranlayıcı değişkenler
Tanığın yaşı
Telkine açıklık (sujestibilite) çocuklar arasında oldukça yaygındır. Sujestibilite, mevcut olay gerçekleştikten sonra gelen bazı detayların da insan zihninde yer edinmesine verilen isimdir. Geri görüş önyargısına benzeyen sujestibilite, bu önyargıya ek olarak, mevcut bir olayın halihazırda gerçekleşmiş olmasından sonra da zihnin olay hakkında başka bilgileri olayla ilgili belleğe kaydetmesidir. Çocukların genellikle yaş ile ilişkilendirilen gelişimsel seviyeleri cevaba yönlendiren soru tarzından, yanlış bilgiden ve olay sonrası detaylardan kolaylıkla etkilenebilmelerine neden olmaktadır. Yaşça daha büyük çocuklara nazaran, okul öncesi çocukları vuku bulan bir olayın sadece olguları üzerine odaklanmaktansa çevreden gelen yorum ve eleştirilerden daha çok etkilenmektedirler.
Buna ek olarak günümüz meta-analizleri genç yetişkinlerle karşılaştırıldığında 65 yaş üzeri yetişkinlerin olay sonrası yanlış bilgilendirmelerden kaynaklanan bellek bozukluklarına daha yatkın olduğunu ortaya koymuştur. Ayrıca, yakın bir meta analiz çalışması daha yaşlı yetişkinlerin (65 yaş üstü) genç yetişkinlere göre olay sonrası yanıltıcı bilgiden kaynaklı hafıza bozukluğuna daha eğilimli olduklarını buldu.
Yeniden kurgulayıcı bellek
Birçok ilk hafıza çalışmaları anıların deneyimlerin doğru kayıtları olmada nasıl başarısız olduğunu gösterdiler. Jüri üyeleri ve yargıçların asıl olaya erişim fırsatları olmadığı için, tanıklığın doğru olup olmadığını bilmek önemlidir.
1932'de bir çalışmada, bir hikâyenin seri bir şekilde tekrarlanmasının bilgiyi hatırlamada doğruluğunu nasıl bozduğunu gösterdi. Katılımcılara kompleks yerel bir Amerika hikâyesi anlattı ve bunu bir dizi aralıklarla tekrarlamalarını istedi. Her bir tekrarlamayla, hikâye değişti. Katılımcılar doğru bilgiyi hatırladıklarında bile, hikâyedeki boşlukları kendi deneyimlerine uygun bir şekilde doldurdular. Çalışması uzun dönemli hafızanın uyarlanabilir olduğunu gösterdi. Barlett şemaları bu oluşun ana sebebi olarak görür. İnsanlar anıları daha tutarlı kılmak için geçmiş olayları dünyanın mevcut yansımalarıyla değiştirme girişiminde bulunur. Sıradan olayların tam detaylarını hatırlamak yerine, bir şema gelişir. Şema deneyim temelinde zihinsel olarak oluşturulmuş bir genellemedir. Bu şemaların genel kullanımı, belleğin deneyimin özdeş üretilmesi olmadığını, mevcut şemalarla gerçek olayların kombinasyonu olduğunu sürer. Barlett bunu şöyle açıklayarak özetler: "Hafıza gerektiğinde tekrar tekrar canlandırdığı sayısız ipuçları alan ve bunları sürdüren bir soyut ve kuramsal bir özden dolayı değil, yetişkin insan hafızası mekanizmasının iştah, içgüdü, ilgi ve düşünceler etkileşimine bağlı olan şema organizasyonu gerektirmesinden dolayı kişiseldir. Bu yüzden bazı patolojik durumlarda olduğu gibi eğer şemanın bu aktif kaynakları birbirinden kopuk olursa, hatırlanan şeylerin has kişisel nitelikleri ortaya çıkmada başarısız olur."
Şemalar üzerindeki daha ileri araştırma, şema ile tutarsız olan anıların şema ile eşleşen anılara göre daha hızlı zayıfladığını gösterir. Tuckey and Brewer 12 haftalık zaman diliminde bilgi çok sıra dışı olmadığı sürece tipik hırsızlık olaylarıyla tutarsız olan bilgi parçalarını şema ile tutarlı olan bilgiye göre daha hızlı zayıfladığını buldu. Şema kullanımının şema ile tutarlı bilgileri doğru hatırlamayı artırdığı gösterildi, ama bu karşılığında, şema ile tutarsız olan bilgileri yanlış hatırlamaya neden olur.
Yanlış bilgi etkisi
Elizabeth Loftus görgü tanıklığı alanında öncü psikologlardan biridir. Bu konu üzerinde, cesur duruşuyla mahkemede görgü tanıklığı güvenilirliğine meydan okuyan, devrim yapan kapsamlı bir araştırma sağladı. Loftus hafızanın güvenilir olmadığını ileri sürdü ve iddialarını desteklemek için çok çaba sarf etti. Daha çok asıl anının yanlış bilgiyle birleşip yeni bir anı oluşturmasına odaklanır. En ikna edici çalışmalarından bazıları bu iddiayı destekler:
- Bir araştırmasında Loftus, yanıltıcı sözel bilginin, hafızamızdaki asıl bilgiyle birleşebileceğini göstermiştir. Doğru veya yanıltıcı bilgi sunulan katılımcıların, daha sonra detayları hatırlaması istendiğinde, sözlü olarak sunulan yanıltıcı bilgilerin anılarının bir parçası haline geldiği gözlenmiştir. Bunun iki sebebi vardır. Birincisi, yanıltıcı bilgi ve asıl, doğru, bilgi birleşerek anıları değiştirebilir. İkinci olarak da, hem asıl hem de yeni bilgi hafızamızda yer edinip, hatırlama sırasında öncelik verme konusunda karmaşaya yol açabilirler.
- Loftus uzman psikolojik tanıklığın, basit görgü tanıklığına kıyasla güvenirliğini kanıtlamak için başka çalışmalar da yürüttü. Bulgulardan biri, jüri üyelerinin şiddetli bir suçun sanığını şiddetsiz bir suçun sanığına kıyasla suçlu bulmasının daha muhtemel olduğunu yönündedir. Bir jüri üyesinin bu kadar çabuk suçlama, muhtemelen haksız yere suçlama, eğilimini azaltmak için, hemen yanlış hükme varmak yerine uzman psikolojik tanıklığı değerlendirmek jüri üyesinin dikkatli bir şekilde görgü tanıklığını değerlendirmesine yol açmıştır.
- Ayrıca, zeka ve cinsiyetin de anıları doğru hatırlama üzerinde bir rolü olduğu gösterilmiştir. Katılımcıların görgü tanıklığı performansları iki alanda ölçüldü: 1) yanıltıcı bilginin hafızaya yerleştirilmesine direnme yetisi ve 2) olayın ve kişinin doğru hatırlanması. Başka bir kadın hakkındaki bilgiyi hatırlamaya çalışan bir kadının olayı doğru hatırlaması ve yanıltıcı detaylara olan direnme gücü daha yüksektir, tıpkı başka bir erkek hakkındaki bir bilgiyi hatırlamaya çalışan bir erkek gibi. Ancak, karşı cins söz konusu olduğunda, katılımcılar yanlış bilgiye daha fazla teslim olmuştur.
- Yüz tanımlama hafızanın ne kadar kolay manipüle edilebileceğinin güzel bir göstergesidir. Bu muayyen deneyde, yanıltıcı bir özellik sunulduğunda, katılımcıların 4'te 3’ünden fazlası o bilgiyi hatırladı. Belirli bir detay sunulmadığı halde, katılımcıların yaklaşık %70’i o detayın orada olduğunu iddia etti.
Tekraren, Loftus kendisinin “hafıza şekillendirilebir” savına dayanarak hala görgü tanıklığının güvenilmez olduğunu destekleyici çalışmalarını yürütüyor.
Sistematik değişkenler
Sorgulama çeşidi
1900’lerin başında, Alfred Binet gibi psikologlar sorgulamalar sırasındaki soruların ifade ediliş şekillerinin tanıkların yanıtlarını nasıl değiştirebileceği üzerine çalıştılar. Binet, insanların telkinlere duyarlı olduğunu ve tanıkların sorgulanırken daha iyi bir yaklaşım istediklerine inanıyordu.
(1996) tarafından yürütülen çalışmalar gösterdi ki, hava alanına geri dönmeye çalışan ancak uçuşu idare etmeyi başaramayan bir[mürettebat 11 katlı bir apartmana çarpar; çevrede hiçbir kamera olmamasına rağmen, medyada bu trajik vakanın sonrasında çekilmiş görüntüler yayınlanır. 10 ay sonra, araştırmacılar insanlarla kaza hakkında görüşmeler yaparlar. Flaş bellek teorisine göre, olayın yoğun şoku, olay hakkındaki bilgilerin son derece doğru hatırlanmasını gerektirir. Aynı mantık çoğu zaman kriminal bir suça müşahit olmuş insanlar için de uygulanır. Bu varsayımı test etmek amacıyla, katılımcılar olay hakkında yanlış bilgilerle dolu soruları cevapladılar. Katılımcıların %55’i çarpma anını televizyonda izlediklerini ve uçağın alevler içinde parçalanışını hatırladıklarını bildirdiler, ancak her iki olayın da gerçekleştiğini görmeleri imkânsızdı. Bir araştırmacı “çok kritik bir sezgi katılımcılarımızın implant edilen bilginin doğru olmadığını fark etmelerini sağlayabilir. Biz hala neden bu kadar azının fark etmesi konusunda ne yapacağını bilmez haldeyiz.” diye belirtti.
Bu konu hakkında bir anket çalışması doğruladı ki, görgü tanıklığı zamanla ve sorgulama türüne bağlı olarak değişir. Müfettişlerin ve avukatların sorgulama sırasında takındıkları yaklaşımın birçok kez görgü tanıkların yanıtlarını etkilediğini gösterdi. Bir araştırmada, belirli kelimeleri ya da cümlenin kuruluş yapısını değiştirmenin, görgü tanığının fikirlerini etraflıca değiştirdiği gözlendi.
Görgü tanıklığının geliştirilmesi
Bir süredir emniyet teşkilatları, yasa uzmanları ve psikologlar görgü tanıklığının daha güvenilir ve net hale getirilmesi için birlikte çalışmalar yürütüyor. Geiselman, Fisher, MacKinnon ve Holland, tanığın sahte anı üretmeden ve detaylar icat etmeden suç sürecindeki tüm olayların farkına vardırılması üzerine odaklanan ve ‘bilişsel görüşme’ adını verdikleri bir görüşme süreciyle tanık ifadesinde ciddi bir gelişme gözlemledi. Bu yöntemde, görüşmeci tanığa sorular yöneltmeden önce onunla dostane bir ilişki kuruyor. Daha sonra tanığın olay hakkında açık uçlu bir açıklama yapmasına izin veriyor. Ardından, tanığın ifadesini netleştirmesi için takip soruları sormaya başlıyor. Bu noktada görüşmeci, tanığın bazı kısımlar hakkında emin olmamasının kabul edilebilir olduğunu ona hatırlatıp devam ediyor. Bu yöntem tanığa katı bir protokol üzerinden rehberlik ediyor. Doğru uygulandığında, bilişsel görüşme ek yanlış bilgiler olmaksızın daha net ve daha verimli bir sonuç ortaya koyuyor.
Halihazırda ABD Adalet Bakanlığı’nın tanıklardan bilgi almak için önerdiği yöntem bilişsel görüşme yöntemidir. Yalnızca ABD’de değil, aynı zamanda birçok Avrupa ülkesi ile Avustralya, Yeni Zelanda ve İsrail’de de memurları bu yöntem konusunda eğiten programlar düzenlenmektedir.
Birtakım polis görüşme tekniği analizleri bilişsel görüşmeye yönelik değişikliğin ABD ve Birleşik Krallık’ta memurlar tarafından uygulanmadığını ortaya koysa da bu yöntem görgü tanıklığındaki hataları azaltma konusunda en etkili yöntem olarak görülüyor.
Usüle ilişkin düzenlemeler
Uzmanlar, görgü tanıklığındaki yanlışlıklar üzerine yapılan araştırmalara karşılık ne gibi değişikliklerin gerektiğini tartışıyorlar.
Jüri kılavuzu
Bir süredir Amerika’da jüriye bir kontrol listesi verilmesi ve jürinin mahkemede görgü tanıklığını bu listeye göre değerlendirmesi önerisi konuşuluyor. R. J. Shafer’ın tanıklığı değerlendirme için önerdiği kontrol listesi şu şekilde:
- Tanık ifadesinde belirttiği şeyi ne kadar iyi görebildi? Duyuları bu gözlemle örtüşüyor muydu? Tanığın konumu görmeye, duymaya, dokunmaya elverişli miydi? Tanık bu gözlemi yapmak için gerekli sosyal yeteneğe sahip miydi; dili anlayabildi mi, gerekli diğer uzmanlıklara sahip miydi(örnek: hukuki, askeri)?
- Olay yaşandıktan ne kadar sonra tanık ifadesini verdi? Yakın zamanda mı? Çok sonra mı?
- İstenen gerçeğe ek olarak herhangi bir ipucu var mı? Tanık bahsi geçen konuyla ilişkisiz mi -bu nedenle çarpıtmaya yeltenmiyor olabilir? Tanık kendine zarar vermekten söz etti mi –bu nedenle çarpıtmak amaçlamıyor olabilir? Tanık rastlantısal veya nedensel herhangi bir bilgi verdi mi –neredeyse kesin olarak yanlış yönlendirme niyetinde değil?
- Tanığın beyanları konunun doğası gereği olanaksız gibi mi görünüyor –örneğin insan doğasına aykırı veya bildiğimiz şeylerle çelişiyor?
- Bazı bilgi türlerinin diğerlerine göre daha kolay gözlenebileceğini ve ifade edilebileceğini hatırlayın.
- İfade kendi içinde tutarlı mı?
Yargıç kılavuzu
2011 yılında New Jersey Eyalet Anayasa Mahkemesi görgü tanıklığının mahkemelerde kabul edilebilirliğine ilişkin yeni kurallar getirdi. Yeni kurallar hakimlerin tanıklıktaki hataları artırma riski bulunan etmenleri jüri üyelerine açıklamasını gerektiriyor. Bu kurallar ülke çapındaki mahkemeler için yapılan, görgü tanıklığının geçerliliğini artırmayı ve yanlış kanıları azaltmayı amaçlayan bir dizi düzenlemenin bir parçası olma niteliği taşıyor.
Kaynakça
- ^ a b c d Wells, Gary L; Memon, Amina & Penrod, Steven D. "Eyewitness Evidence: Improving Its Probative Value". Psychological Science In the Public Interest, Vol. 7, 2006. 48
- ^ Greenwood, John D. (2009). "A Conceptual History of Psychology". New York: McGraw-Hill Higher Education
- ^ Scheck, B., Neufeld, P., & Dwyer, J. (2000). Actual Innocence. New York: Random House.
- ^ Tversky, Barbara and Fisher, George. (1999). "The Problem with Eyewitness Testimony". Stanford:Stanford Journal of Legal Studies.
- ^ Laub, Cindy, & Bornstein, Brian H. (2008) "Juries and Eyewitnesses". Newbury Park, CA: SAGE Publications
- ^ Bruck, Maggie and Stephen J Ceci. Annu. Rev. Psychol. 1999. 50:419–39 Copyright Ó 1999 by Annual Reviews.
- ^ Wylie, L. E., Patihis, L., McCuller, L. L., Davis, D., Brank, E. M., Loftus, E. F., & Bornstein, B. H. (2014). Misinformation effects in older versus younger adults: A meta-analysis and review. In M. P. Toglia, D. F. Ross, J. Pozzulo, & E. Pica (Eds) The Elderly Eyewitness in Court, UK: Psychology Press.
- ^ Mori, Naohisa. Styles of remembering and types of experience: An experimental investigation of reconstructive memory.Integrative Psychological & Behavioral Science, Vol 42(3), Sep, 2008. pp. 291-314.
- ^ Bartlett, FC (1932). Remembering: A Study in Experimental and Social Psychology. Cambridge, England: Cambridge University Press.
- ^ Stephen K. Reed. (2010). Cognition. San Diego:Wadsworth CENGAGE Learning, 383.
- ^ Bartlett, FC (1932). Remembering: A Study in Experimental and Social Psychology. Cambridge, England: Cambridge University Press. 213.
- ^ Tuckey, Michelle Rae, and Neil Brewer. "How Schemas Affect Eyewitness Memory Over Repeated Retrieval Attempts." Applied Cognitive Psychology 17.7 (2003): 785-800.
- ^ Journal of Experimental Psychology; Human Learning and Memory 1978, V ol. 4, No. 1, 19-31 Semantic Integration of Verbal Information into a Visual Memory Elizabeth F. Loftus University of Washington David G. Miller University of Houston Helen J. Burns University of Washington
- ^ Journal of Applied Psychology 1980, Vol. 65, No. 1,9-15 Impact of Expert Psychological Testimony on the Unreliability of Eyewitness Identification Elizabeth F. Loftus University of Washington
- ^ Journal of Applied Psychology 1979, Vol. 64, No. 3, 339-347 Eyewitness Accounts of Females and Males Peter A. Powers, Joyce L. Andriks, and Elizabeth F. Loftus University of Washington
- ^ Law and Human Behavior, Vol. 4, No. 4, 1980 Warning: Even Memory for Faces May be Contagious* Elizabeth F. Loflust and Edith Greenet
- ^ Binet, Alfred.(1900) La Suggestibilite
- ^ "Arşivlenmiş kopya". 19 Mayıs 2016 tarihinde kaynağından . Erişim tarihi: 8 Mayıs 2016.
- ^ Dunning, David & Stern, Lisa Beth. (1992). Examining the Generality of Eyewitness Hypermnesia: A Close Look at Time Delay and Question Type. Applied Cognitive Psychology, vol 6. 643-657.
- ^ Libscomb,Thomas, McAllister, Hunter, & Bregman, Norman. (2001). Bias in Eyewitness Accounts: The Effects of Question Format, Delay Interval, and Stimulus Presentation. The Journal of Psychology, 207-212.
- ^ Geiselman, R., Fisher, Ronald, MacKinnon, David, & Holland, Heidi. (1986). "Enhancement of eyewitness memory with the cognitive interview" in American Journal of Psychology Vol. 99, 385-401.
- ^ U.S. Department of Justice, "Eyewitness Evidence: A Guide for Law Enforcement."
- ^ Fisher, R.P. (2005). The cognitive interview: Question & answers. Ashburn, Virginia: The National Transportation Safety Board Academy. Retrieved June 13, 2006, from http://www.ntsb.gov/ 13 Aralık 2014 tarihinde Wayback Machine sitesinde .
- ^ Memon, A., Meissner, C. A., & Fraser, J. (2010). The cognitive interview: A meta-analytic review and study space analysis of the past 25 years. Psychology, Public Policy, and Law, 16[4], 340-372.
- ^ Garraghan, Gilbert J. (1946). A Guide to Historical Method. New York: Fordham University Press. 157-158.
- ^ "Arşivlenmiş kopya". 26 Nisan 2016 tarihinde kaynağından . Erişim tarihi: 8 Mayıs 2016.
wikipedia, wiki, viki, vikipedia, oku, kitap, kütüphane, kütübhane, ara, ara bul, bul, herşey, ne arasanız burada,hikayeler, makale, kitaplar, öğren, wiki, bilgi, tarih, yukle, izle, telefon için, turk, türk, türkçe, turkce, nasıl yapılır, ne demek, nasıl, yapmak, yapılır, indir, ücretsiz, ücretsiz indir, bedava, bedava indir, mp3, video, mp4, 3gp, jpg, jpeg, gif, png, resim, müzik, şarkı, film, film, oyun, oyunlar, mobil, cep telefonu, telefon, android, ios, apple, samsung, iphone, xiomi, xiaomi, redmi, honor, oppo, nokia, sonya, mi, pc, web, computer, bilgisayar
Gorgu taniginin ifadesi kisinin tanik oldugu olaya dair bilgi ve gozlemleri hakkinda adli bir surec kapsaminda verdigi ifade Ideal bir durumda tanigin hatirladiklarinin ayrintili olmasi beklenir ancak bu her zaman gerceklesmez Tanigin hatirladiklari tanigin bakis acisindan bakildiginda ne yasandigini kanitlamak icin kullanilir Anilari bellekten cagirma islemi gecmiste guven duyulan bir islemdi Ancak gunumuzde psikologlarin Anilar ve bireysel algilar guvenilmezdir Kolaylikla manipule edilebilir ve degisime ugrayabilirler savini destekleyen adli tip uzmanlari tarafindan bu guven curutuldu Bu nedenle bircok devlet bu gunlerde gorgu tanikliginin mahkemelerde kullanimiyla ilgili degisikliklere gitmeyi planliyor Gorgu tanikligi ayni zamanda bilissel psikoloji alaninin ozel bir odagi olma ozelligini tasiyor GuvenilirlikPsikologlar 20 yuzyilin basindan beri gorgu tanikligi teorisinin guvenilirligini sorgulamaktadirlar Gorgu tanikliginin guvenilirligini sorgulama ilk kez adli tip psikolojisini gelistiren Hugo Munsterberg ile baslamistir Munsterberg 1908 de yayinlanan kitabi On The Witness Stand de ozellikle algi ve bellegin guvenilirligi konusunda suphe ettigini yazmistir Ayrica kitapta sorgulama yonteminden caydirici bir yontem olarak bahsedilmekteydi Munsterberg sorgulama yontemine dayanarak yalan makinesinin en eski versiyonunu gelistirdi Olumsuz tepkiler ve hukuki alanda siddetli anlasmazliklara maruz kalmasina ragmen fikirleri halk arasinda populerlik kazandi Yanlis gorgu tanikligi raporlari yuzunden mahkum edilmis sucsuz bireylerin serbest birakilmasi DNA testleri sayesinde mumkun olabiliyordu ve tarafindan yapilan calismalar DNA testine dayanan beraatlerin cogunda gorgu tanigi ifadelerinin bulundugunu ortaya koyuyordu Gorgu tanikliginin guvenilirligini degerlendirme Amerika Birlesik Devletleri ndeki bir davada tanigin gorgu tanigi statusunde olmasi durumunda durusmadaki juri uyelerinin hepsine degerlendirme gorevinin dusmesi demekti Arastirmalar gorgu tanikliginin degerlendirilmesindeki guvenilirligi olcmek icin gerceklige dayanmayan bazi senaryolar verildiginde heyetin cogu zaman bu senaryodaki yanlis ve dogru gorgu tanikliklarini ayirt edemedigini gostermektedir tanikligi genellikle gorgu taniginin ozguveniyle bagdastirmakta ve bu nedenle de yanlis kararlar vermektedir Laub ve Bornstein tarafindan gerceklestirilen bir arastirma bu konuyu gercekligin hatali olcumu olarak degerlendirmektedir Gorgu tanikliginin hatali olabilecegini destekleyen baska bir sebep ise tanigin zihninin suc gerceklestikten sonra duydugu veya gordugu seylerden etkilenebilme ozelliginin devam ediyor olmasidir Bu yanilsama olay sonrasi yanlis bilgi etkisi olarak bilinmektedir Bir suc gerceklesip gorgu tanigi ortaya ciktiktan sonra emniyet yetkilileri medya gibi gorgu tanigi uzerinde etki olusturabilecek cevresel kaynakli etmenleri onleyebilmek adina gerceklesen bir sucun ardindan mumkun olan en kisa surede en fazla bilgi toplamaya calisirlar Bir suc kamuya duyuruldugunda cogu zaman gorgu tanigi olayin kaynagina yonelik hatali atifta bulunabilmektedir Kaynaga yonelik hatali atif gorgu taniginin bellegindeki zaman ve mekan ile ilgili bir hatadan kaynaklaniyor olabilir Bir gorgu tanigi verisel belleginin kaynagini dogru saptayamadigi takdirde guvenilir degildir Bazi gorgu taniklari gozleri onunde gerceklesen bir sucun butunlugunu gorebiliyorken bazilari sucun yalnizca bir bolumunu gorebilmektedir Bu taniklar buyuk bir olasilikla dogrulama sapmasi bir fikir hakkinda olumlu bir gorus olusturduktan sonra bu gorusle celisecek bilgilere deger vermeme deneyimlemektedirler Tanigin beklentileri dogrulama sapmasindan kaynaklanan yanilsamanin sorumlusu olacaktir Ornegin Lindholm ve Christianson 1998 yapay suc mahali taniklarinin sucun vukusuna yonelik beklentileri dogrultusunda dogrulama yaptiklarini bulmuslardir Bu beklentiler cevre hakkindaki detaylar nedeniyle dogal olarak bireyler arasinda benzerlik gostermektedir ArastirmaGorgu tanikligi uzerine yapilan arastirmalar sistematik ve oranlayici olmak uzere iki ayri degiskeni incelemektedir Sistematik degisken ceza adaleti sistemi tarafindan control edilmeyi mumkun kilan bir degiskendir Her iki cesit degisken de arastirma suresince kullanilabilir ancak mevcut prosedurde yalnizca sistematik degiskenler kontrol edilmeye aciktir Oranlayici degiskenler Tanigin yasi Telkine aciklik sujestibilite cocuklar arasinda oldukca yaygindir Sujestibilite mevcut olay gerceklestikten sonra gelen bazi detaylarin da insan zihninde yer edinmesine verilen isimdir Geri gorus onyargisina benzeyen sujestibilite bu onyargiya ek olarak mevcut bir olayin halihazirda gerceklesmis olmasindan sonra da zihnin olay hakkinda baska bilgileri olayla ilgili bellege kaydetmesidir Cocuklarin genellikle yas ile iliskilendirilen gelisimsel seviyeleri cevaba yonlendiren soru tarzindan yanlis bilgiden ve olay sonrasi detaylardan kolaylikla etkilenebilmelerine neden olmaktadir Yasca daha buyuk cocuklara nazaran okul oncesi cocuklari vuku bulan bir olayin sadece olgulari uzerine odaklanmaktansa cevreden gelen yorum ve elestirilerden daha cok etkilenmektedirler Buna ek olarak gunumuz meta analizleri genc yetiskinlerle karsilastirildiginda 65 yas uzeri yetiskinlerin olay sonrasi yanlis bilgilendirmelerden kaynaklanan bellek bozukluklarina daha yatkin oldugunu ortaya koymustur Ayrica yakin bir meta analiz calismasi daha yasli yetiskinlerin 65 yas ustu genc yetiskinlere gore olay sonrasi yaniltici bilgiden kaynakli hafiza bozukluguna daha egilimli olduklarini buldu Yeniden kurgulayici bellek Bircok ilk hafiza calismalari anilarin deneyimlerin dogru kayitlari olmada nasil basarisiz oldugunu gosterdiler Juri uyeleri ve yargiclarin asil olaya erisim firsatlari olmadigi icin tanikligin dogru olup olmadigini bilmek onemlidir 1932 de bir calismada bir hikayenin seri bir sekilde tekrarlanmasinin bilgiyi hatirlamada dogrulugunu nasil bozdugunu gosterdi Katilimcilara kompleks yerel bir Amerika hikayesi anlatti ve bunu bir dizi araliklarla tekrarlamalarini istedi Her bir tekrarlamayla hikaye degisti Katilimcilar dogru bilgiyi hatirladiklarinda bile hikayedeki bosluklari kendi deneyimlerine uygun bir sekilde doldurdular Calismasi uzun donemli hafizanin uyarlanabilir oldugunu gosterdi Barlett semalari bu olusun ana sebebi olarak gorur Insanlar anilari daha tutarli kilmak icin gecmis olaylari dunyanin mevcut yansimalariyla degistirme girisiminde bulunur Siradan olaylarin tam detaylarini hatirlamak yerine bir sema gelisir Sema deneyim temelinde zihinsel olarak olusturulmus bir genellemedir Bu semalarin genel kullanimi bellegin deneyimin ozdes uretilmesi olmadigini mevcut semalarla gercek olaylarin kombinasyonu oldugunu surer Barlett bunu soyle aciklayarak ozetler Hafiza gerektiginde tekrar tekrar canlandirdigi sayisiz ipuclari alan ve bunlari surduren bir soyut ve kuramsal bir ozden dolayi degil yetiskin insan hafizasi mekanizmasinin istah icgudu ilgi ve dusunceler etkilesimine bagli olan sema organizasyonu gerektirmesinden dolayi kisiseldir Bu yuzden bazi patolojik durumlarda oldugu gibi eger semanin bu aktif kaynaklari birbirinden kopuk olursa hatirlanan seylerin has kisisel nitelikleri ortaya cikmada basarisiz olur Semalar uzerindeki daha ileri arastirma sema ile tutarsiz olan anilarin sema ile eslesen anilara gore daha hizli zayifladigini gosterir Tuckey and Brewer 12 haftalik zaman diliminde bilgi cok sira disi olmadigi surece tipik hirsizlik olaylariyla tutarsiz olan bilgi parcalarini sema ile tutarli olan bilgiye gore daha hizli zayifladigini buldu Sema kullaniminin sema ile tutarli bilgileri dogru hatirlamayi artirdigi gosterildi ama bu karsiliginda sema ile tutarsiz olan bilgileri yanlis hatirlamaya neden olur Yanlis bilgi etkisi Elizabeth Loftus gorgu tanikligi alaninda oncu psikologlardan biridir Bu konu uzerinde cesur durusuyla mahkemede gorgu tanikligi guvenilirligine meydan okuyan devrim yapan kapsamli bir arastirma sagladi Loftus hafizanin guvenilir olmadigini ileri surdu ve iddialarini desteklemek icin cok caba sarf etti Daha cok asil aninin yanlis bilgiyle birlesip yeni bir ani olusturmasina odaklanir En ikna edici calismalarindan bazilari bu iddiayi destekler Bir arastirmasinda Loftus yaniltici sozel bilginin hafizamizdaki asil bilgiyle birlesebilecegini gostermistir Dogru veya yaniltici bilgi sunulan katilimcilarin daha sonra detaylari hatirlamasi istendiginde sozlu olarak sunulan yaniltici bilgilerin anilarinin bir parcasi haline geldigi gozlenmistir Bunun iki sebebi vardir Birincisi yaniltici bilgi ve asil dogru bilgi birleserek anilari degistirebilir Ikinci olarak da hem asil hem de yeni bilgi hafizamizda yer edinip hatirlama sirasinda oncelik verme konusunda karmasaya yol acabilirler Loftus uzman psikolojik tanikligin basit gorgu tanikligina kiyasla guvenirligini kanitlamak icin baska calismalar da yuruttu Bulgulardan biri juri uyelerinin siddetli bir sucun sanigini siddetsiz bir sucun sanigina kiyasla suclu bulmasinin daha muhtemel oldugunu yonundedir Bir juri uyesinin bu kadar cabuk suclama muhtemelen haksiz yere suclama egilimini azaltmak icin hemen yanlis hukme varmak yerine uzman psikolojik tanikligi degerlendirmek juri uyesinin dikkatli bir sekilde gorgu tanikligini degerlendirmesine yol acmistir Ayrica zeka ve cinsiyetin de anilari dogru hatirlama uzerinde bir rolu oldugu gosterilmistir Katilimcilarin gorgu tanikligi performanslari iki alanda olculdu 1 yaniltici bilginin hafizaya yerlestirilmesine direnme yetisi ve 2 olayin ve kisinin dogru hatirlanmasi Baska bir kadin hakkindaki bilgiyi hatirlamaya calisan bir kadinin olayi dogru hatirlamasi ve yaniltici detaylara olan direnme gucu daha yuksektir tipki baska bir erkek hakkindaki bir bilgiyi hatirlamaya calisan bir erkek gibi Ancak karsi cins soz konusu oldugunda katilimcilar yanlis bilgiye daha fazla teslim olmustur Yuz tanimlama hafizanin ne kadar kolay manipule edilebileceginin guzel bir gostergesidir Bu muayyen deneyde yaniltici bir ozellik sunuldugunda katilimcilarin 4 te 3 unden fazlasi o bilgiyi hatirladi Belirli bir detay sunulmadigi halde katilimcilarin yaklasik 70 i o detayin orada oldugunu iddia etti Tekraren Loftus kendisinin hafiza sekillendirilebir savina dayanarak hala gorgu tanikliginin guvenilmez oldugunu destekleyici calismalarini yurutuyor Sistematik degiskenler Sorgulama cesidi 1900 lerin basinda Alfred Binet gibi psikologlar sorgulamalar sirasindaki sorularin ifade edilis sekillerinin taniklarin yanitlarini nasil degistirebilecegi uzerine calistilar Binet insanlarin telkinlere duyarli oldugunu ve taniklarin sorgulanirken daha iyi bir yaklasim istediklerine inaniyordu 1996 tarafindan yurutulen calismalar gosterdi ki hava alanina geri donmeye calisan ancak ucusu idare etmeyi basaramayan bir murettebat 11 katli bir apartmana carpar cevrede hicbir kamera olmamasina ragmen medyada bu trajik vakanin sonrasinda cekilmis goruntuler yayinlanir 10 ay sonra arastirmacilar insanlarla kaza hakkinda gorusmeler yaparlar Flas bellek teorisine gore olayin yogun soku olay hakkindaki bilgilerin son derece dogru hatirlanmasini gerektirir Ayni mantik cogu zaman kriminal bir suca musahit olmus insanlar icin de uygulanir Bu varsayimi test etmek amaciyla katilimcilar olay hakkinda yanlis bilgilerle dolu sorulari cevapladilar Katilimcilarin 55 i carpma anini televizyonda izlediklerini ve ucagin alevler icinde parcalanisini hatirladiklarini bildirdiler ancak her iki olayin da gerceklestigini gormeleri imkansizdi Bir arastirmaci cok kritik bir sezgi katilimcilarimizin implant edilen bilginin dogru olmadigini fark etmelerini saglayabilir Biz hala neden bu kadar azinin fark etmesi konusunda ne yapacagini bilmez haldeyiz diye belirtti Bu konu hakkinda bir anket calismasi dogruladi ki gorgu tanikligi zamanla ve sorgulama turune bagli olarak degisir Mufettislerin ve avukatlarin sorgulama sirasinda takindiklari yaklasimin bircok kez gorgu taniklarin yanitlarini etkiledigini gosterdi Bir arastirmada belirli kelimeleri ya da cumlenin kurulus yapisini degistirmenin gorgu taniginin fikirlerini etraflica degistirdigi gozlendi Gorgu tanikliginin gelistirilmesiBir suredir emniyet teskilatlari yasa uzmanlari ve psikologlar gorgu tanikliginin daha guvenilir ve net hale getirilmesi icin birlikte calismalar yurutuyor Geiselman Fisher MacKinnon ve Holland tanigin sahte ani uretmeden ve detaylar icat etmeden suc surecindeki tum olaylarin farkina vardirilmasi uzerine odaklanan ve bilissel gorusme adini verdikleri bir gorusme sureciyle tanik ifadesinde ciddi bir gelisme gozlemledi Bu yontemde gorusmeci taniga sorular yoneltmeden once onunla dostane bir iliski kuruyor Daha sonra tanigin olay hakkinda acik uclu bir aciklama yapmasina izin veriyor Ardindan tanigin ifadesini netlestirmesi icin takip sorulari sormaya basliyor Bu noktada gorusmeci tanigin bazi kisimlar hakkinda emin olmamasinin kabul edilebilir oldugunu ona hatirlatip devam ediyor Bu yontem taniga kati bir protokol uzerinden rehberlik ediyor Dogru uygulandiginda bilissel gorusme ek yanlis bilgiler olmaksizin daha net ve daha verimli bir sonuc ortaya koyuyor Halihazirda ABD Adalet Bakanligi nin taniklardan bilgi almak icin onerdigi yontem bilissel gorusme yontemidir Yalnizca ABD de degil ayni zamanda bircok Avrupa ulkesi ile Avustralya Yeni Zelanda ve Israil de de memurlari bu yontem konusunda egiten programlar duzenlenmektedir Birtakim polis gorusme teknigi analizleri bilissel gorusmeye yonelik degisikligin ABD ve Birlesik Krallik ta memurlar tarafindan uygulanmadigini ortaya koysa da bu yontem gorgu tanikligindaki hatalari azaltma konusunda en etkili yontem olarak goruluyor Usule iliskin duzenlemelerUzmanlar gorgu tanikligindaki yanlisliklar uzerine yapilan arastirmalara karsilik ne gibi degisikliklerin gerektigini tartisiyorlar Juri kilavuzu Bir suredir Amerika da juriye bir kontrol listesi verilmesi ve jurinin mahkemede gorgu tanikligini bu listeye gore degerlendirmesi onerisi konusuluyor R J Shafer in tanikligi degerlendirme icin onerdigi kontrol listesi su sekilde Tanik ifadesinde belirttigi seyi ne kadar iyi gorebildi Duyulari bu gozlemle ortusuyor muydu Tanigin konumu gormeye duymaya dokunmaya elverisli miydi Tanik bu gozlemi yapmak icin gerekli sosyal yetenege sahip miydi dili anlayabildi mi gerekli diger uzmanliklara sahip miydi ornek hukuki askeri Olay yasandiktan ne kadar sonra tanik ifadesini verdi Yakin zamanda mi Cok sonra mi Istenen gercege ek olarak herhangi bir ipucu var mi Tanik bahsi gecen konuyla iliskisiz mi bu nedenle carpitmaya yeltenmiyor olabilir Tanik kendine zarar vermekten soz etti mi bu nedenle carpitmak amaclamiyor olabilir Tanik rastlantisal veya nedensel herhangi bir bilgi verdi mi neredeyse kesin olarak yanlis yonlendirme niyetinde degil Tanigin beyanlari konunun dogasi geregi olanaksiz gibi mi gorunuyor ornegin insan dogasina aykiri veya bildigimiz seylerle celisiyor Bazi bilgi turlerinin digerlerine gore daha kolay gozlenebilecegini ve ifade edilebilecegini hatirlayin Ifade kendi icinde tutarli mi Yargic kilavuzu 2011 yilinda New Jersey Eyalet Anayasa Mahkemesi gorgu tanikliginin mahkemelerde kabul edilebilirligine iliskin yeni kurallar getirdi Yeni kurallar hakimlerin tanikliktaki hatalari artirma riski bulunan etmenleri juri uyelerine aciklamasini gerektiriyor Bu kurallar ulke capindaki mahkemeler icin yapilan gorgu tanikliginin gecerliligini artirmayi ve yanlis kanilari azaltmayi amaclayan bir dizi duzenlemenin bir parcasi olma niteligi tasiyor Kaynakca a b c d Wells Gary L Memon Amina amp Penrod Steven D Eyewitness Evidence Improving Its Probative Value Psychological Science In the Public Interest Vol 7 2006 48 Greenwood John D 2009 A Conceptual History of Psychology New York McGraw Hill Higher Education Scheck B Neufeld P amp Dwyer J 2000 Actual Innocence New York Random House Tversky Barbara and Fisher George 1999 The Problem with Eyewitness Testimony Stanford Stanford Journal of Legal Studies Laub Cindy amp Bornstein Brian H 2008 Juries and Eyewitnesses Newbury Park CA SAGE Publications Bruck Maggie and Stephen J Ceci Annu Rev Psychol 1999 50 419 39 Copyright o 1999 by Annual Reviews Wylie L E Patihis L McCuller L L Davis D Brank E M Loftus E F amp Bornstein B H 2014 Misinformation effects in older versus younger adults A meta analysis and review In M P Toglia D F Ross J Pozzulo amp E Pica Eds The Elderly Eyewitness in Court UK Psychology Press Mori Naohisa Styles of remembering and types of experience An experimental investigation of reconstructive memory Integrative Psychological amp Behavioral Science Vol 42 3 Sep 2008 pp 291 314 Bartlett FC 1932 Remembering A Study in Experimental and Social Psychology Cambridge England Cambridge University Press Stephen K Reed 2010 Cognition San Diego Wadsworth CENGAGE Learning 383 Bartlett FC 1932 Remembering A Study in Experimental and Social Psychology Cambridge England Cambridge University Press 213 Tuckey Michelle Rae and Neil Brewer How Schemas Affect Eyewitness Memory Over Repeated Retrieval Attempts Applied Cognitive Psychology 17 7 2003 785 800 Journal of Experimental Psychology Human Learning and Memory 1978 V ol 4 No 1 19 31 Semantic Integration of Verbal Information into a Visual Memory Elizabeth F Loftus University of Washington David G Miller University of Houston Helen J Burns University of Washington Journal of Applied Psychology 1980 Vol 65 No 1 9 15 Impact of Expert Psychological Testimony on the Unreliability of Eyewitness Identification Elizabeth F Loftus University of Washington Journal of Applied Psychology 1979 Vol 64 No 3 339 347 Eyewitness Accounts of Females and Males Peter A Powers Joyce L Andriks and Elizabeth F Loftus University of Washington Law and Human Behavior Vol 4 No 4 1980 Warning Even Memory for Faces May be Contagious Elizabeth F Loflust and Edith Greenet Binet Alfred 1900 La Suggestibilite Arsivlenmis kopya 19 Mayis 2016 tarihinde kaynagindan Erisim tarihi 8 Mayis 2016 Dunning David amp Stern Lisa Beth 1992 Examining the Generality of Eyewitness Hypermnesia A Close Look at Time Delay and Question Type Applied Cognitive Psychology vol 6 643 657 Libscomb Thomas McAllister Hunter amp Bregman Norman 2001 Bias in Eyewitness Accounts The Effects of Question Format Delay Interval and Stimulus Presentation The Journal of Psychology 207 212 Geiselman R Fisher Ronald MacKinnon David amp Holland Heidi 1986 Enhancement of eyewitness memory with the cognitive interview in American Journal of Psychology Vol 99 385 401 U S Department of Justice Eyewitness Evidence A Guide for Law Enforcement Fisher R P 2005 The cognitive interview Question amp answers Ashburn Virginia The National Transportation Safety Board Academy Retrieved June 13 2006 from http www ntsb gov 13 Aralik 2014 tarihinde Wayback Machine sitesinde Memon A Meissner C A amp Fraser J 2010 The cognitive interview A meta analytic review and study space analysis of the past 25 years Psychology Public Policy and Law 16 4 340 372 Garraghan Gilbert J 1946 A Guide to Historical Method New York Fordham University Press 157 158 Arsivlenmis kopya 26 Nisan 2016 tarihinde kaynagindan Erisim tarihi 8 Mayis 2016