Bu madde, uygun değildir.Aralık 2016) ( |
Bugünkü Yunanistan topraklarına Yunanlar ayak basmadan önce, Girit, kültürel gelişimin öncülerindendi. Burada Neolitik'ten son Tunç Çağına kadar sürekli bir gelişim izlenilebilir. Minos kültürü; Girit'teki Bronz Çağ kültüründeki kral Minos'a bağlanarak adlandırılmaktadır. Bununla birlikte bir tür akraba olarak tanımlayabileceğimiz Yunan topraklarındaki kültür için "Hellas" terimi kullanılmıştır. Ayrıca "Kiklad" terimi de Kiklad’larda bulunan 3000 yıllık mermer heykelcikleri ve çömlekleri için kullanılmıştır. Bu adlandırmalar dönemi inceleyen arkeologlar tarafından verilmiştir. Kiklad yapıtları, Minos ve Hellas kültürü ile ilişkili değildir. Tam tersine bu yapılar yerel olarak sınırlanmış ve bugüne dek az tanınmış bir kültür çevresine bağlıdır. Erken Minos kültürünün en önemli kalıntıları Girit'in doğu bölümünde, özellikle , , gibi küçük kentlerle komşu adalardan ve bulunmuştur. Akdeniz çevresiyle de karşılıklı ilişkiler kurduğu açıkça bellidir.
Yunan sanatının başlangıç noktasının olduğu düşünülür. Fakat (Miken sanatı) gerek dış görünüş açısından, gerekse hemen hemen tüm içeriği yönünden geniş ölçüde Girit etkisi altındadır. Miken Çağı bittiğinde, yeni biçimler ve konuları olan başka bir sanat yavaş yavaş gelişim olanağı bulur. Arkeologların önceleri yorumladığı gibi, kültürler arası doğrudan bir kesinti olmamış, yavaş gidişli bir değişim olmuştur. Minos ve Mikenliler'in sanatlarına yansıttıkları dalgalı hatlar, bitki ve deniz yaratıklarını gösteren doğalcı betimler yerine, çizgisel örneklerden oluşan bir geometrik dizge ortaya çıkmıştır. Aynı sırada tunç yerine demir el araçları kullanılmaya başlanmıştır. Böylece MÖ 11. - 8. yüzyıl arasındaki zaman dilimi, ya da olarak adlandırılır.
MÖ 8. yüzyıl sonunda ve 7. yüzyılda dizgesel geometrik üslup yabancı etkiler altında kalarak, giderek değişmiştir. Bu dönemde gerçekleşen tüm Akdeniz dünyasındaki değişimin sonucu olarak Doğu etkisi, bu çağın çömleklerine yansımaktadır. Resim yöntemi yönünden de bu dönemin önemi büyüktür, çünkü siyah figürlü resimlerin başlangıcı da bu tarihlerde olmuştur.
MÖ 7. yüzyılı Yunan heykelciliğinin başlangıç noktası olarak alırız. Yaklaşık insan boyutunda ya da daha büyük heykel ve kabartmalar bu tarihten itibaren ortaya çıkmaya başlamıştır. Bir ya da iki yüzyılı kapsayan bir süre içinde, Yunanlar Doğu'da birkaç bin yıl geçerli olan bir süreci alarak, doğaya uygun olan ve anatomik yönden doğru işlenen bir biçime sokmuşlardır. Dünya tarihinde en iyi heykellerin bir kısmı Antik Yunanlar tarafından yapıldı diyebiliriz. Çünkü Yunanlar, insan vücudunu tasvir etme konusunda bir ölçü ortaya koydular ve hayranlık uyandıran bu ölçü, sonraki dönemlerin ideal temelini oluşturdu. sona ererken Yunan heykelcileri, insan anatomisinde bütün ile parçaların ilişkisini kavradılar. Bu erken dönem heykeli üzerinde başlıca yazılı kaynaklar Yaşlı Plinius ile 'dır. Orijinal heykellerin birçoğu kayboldu veya Klasik Dönem'in sonunda istilacılar tarafından götürüldü.
MÖ 6. yüzyılın ikinci yarısında, Yunan sanatçıları doğaya en yakın biçimlere varma amaçlarına ulaşmışlardır. Bir önceki dönemin bezemecilik üslubu ile yeni dönemin doğacılık üslubunu birleştirmişlerdir. MÖ 5. yüzyılın ikinci çeyreği, Klasik üslubun başlangıcını belirtir. Hellenistik Çağ'la birlikte Yunan dünyasının sınırları genişlerken, Yunan sanatı da Yunan uygarlığının yayıldığı ülkeleri aşarak Doğu'ya kadar ulaşmıştır. Bu genişleme ile birlikte her alanda olduğu gibi sanat alanında da köklü değişim ve yenilikler oldu.
Romalılar MÖ 2. yüzyılda Yunanistan'ı fethetmeye başladıklarında elde ettikleri hazineler karşısında hayrete düştüler ve Roma'ya götürmek üzere binlerce Yunan kabartmasına ve heykeline el koydular. Livius'un dediğine göre; 'un MÖ 187'de düzenlediği zafer alayında galip komutanın önünden ganimetlerinden 785 tunç ve 230 mermer heykel taşındı. Bir süre sonra Yunan sanatı örneklerini toplamak moda haline geldi ve birçok Yunan heykeltıraşı Roma'da atölyeler kurarak, ilk sanat harikalarının taklitlerini ve Romalıların zevkine hitap eden yeni eserlerini ürettiler. Bundan dolayı günümüze ulaşmamış olan Yunan heykelleri, Romalıların Yunan heykellerinden esinlenerek yaptıkları binlerce kopyanın günümüze ulaşmasıyla bizler Yunan heykelleri hakkında bir fikre sahibiz.
Yunan sanatı Roma'yı etkilemesiyle ve bu eserler Roma aracılığı ile Avrupa'ya iletilerek, Rönesans döneminin yapılarına da büyük bir etkisi olmuştur. Rönesans; Avrupa'da, Antik Yunan ve Roma medeniyetine ait unsurların ön plana alınarak, sanat, edebiyat ve bilimde, XV. yüzyılın ve XV. yüzyılın ilk yarısında gerçekleştirilen büyük gelişmedir.
Çömlekçilik
Geleneksel olarak, tüm şekillerde zarif resimli kaplara "vazo" denir ve geçmişten kalan önemli ölçüde tamamlanmış 100.000'den fazla parça vardır. Çoğu taşıdığı yazıtlarla birlikte Yunan yaşamının birçok yönüne dair benzersiz içgörüler verir. Boyalı heykel veya mimari çömlekler Terakota olarak adlandırılır ve geçmişten bu yana çok miktarda vardır. Literatürün çoğunda "çanak çömlek" denilince yalnızca resimli kaplar veya "vazolar" kastedilir. Çanak çömlek, yakılmış külleri içeren "cenaze kapları" olarak mezarlara bırakılan mezar eşyası kabıydı ve çok miktarda ihraç edilirdi.
Figürlerin güçlü hatlarda hoş çizgilerle tasvir edildiği ünlü ve kendine özgü Yunan vazo resim tarzı, MÖ 600'den 350'ye kadar zirveye çıktı. Yunan vazo resmi, siyah figürlü ve kırmızı figürlü resmin neredeyse birbirinin tersi olan iki ana stile ayrılır. Her durumda diğer renk arka planı oluşturur. Kullanılan diğer renkler normalde küçük beyaz alanlar ve farklı bir morumsu kırmızının daha büyük alanlarıyla çok sınırlıydı. Bu tekniklerin ve güçlü geleneklerin kısıtlamalarında, vazo ressamları incelik ve güçlü ifadeyi birleştirerek dikkate değer sonuçlar elde etti. Beyaz zemin tekniği, tasvirde daha fazla özgürlüğe imkan verdi ancak dayanıklı değildi ve çoğunlukla cenaze törenleri için kullanıldı.
Geleneksel olarak, eski Yunanlıların çömlek kaplarının çoğunu teşhir için değil, günlük kullanım için yaptıkları söylenir. İstisnalar, mezar taşı olarak yapılmış büyük Arkaik anıtsal vazolar, zeytinyağıyla doldurulmuş Panathenaic Amphora gibi oyunlarda kazanılan ganimetler ve özellikle mezarlara bırakılmak üzere yapılmış parçalardır. Bazı parfüm şişelerinin ağzının hemen altında paradan tasarruf ettiren tabanı vardır. Bu nedenle küçük bir miktar şişenin dolu görünmesini sağlar. Son yıllarda pek çok bilim insanı, hem Yunanistan hem de Etrurya'da metal eşyaların daha ucuz ikamesi olarak, daha önce mezarlara konulduğu düşünülenden çok daha fazla üretim görerek bunun nedenini sorgulamıştır.
Günümüze ulaşan çanak çömleğin çoğu, amphora, kraterler (şarap ve suyu karıştırmak için kaseler), hidria (su kavanozları), içki kaseleri, tuvalet için yağ ve parfüm şişeleri, sürahiler ve bardaklar gibi sıvıları depolamak, servis etmek veya içmek için kullanılan kaplardan oluşur. Yemek servisi yapmak ve yemek yemek için resimli kaplar çok daha az kullanılırdı. Resimli çanak çömlek sıradan insanlar tarafından bile satın alınabilirdi ve "yaklaşık beş veya altı figürle düzgün şekilde süslenmiş bir parça yaklaşık iki veya üç günlük ücrete mal olurdu". Minyatürler de, çoğunlukla tapınaklarda adak olarak kullanılmak üzere çok sayıda üretildi. Helenistik dönemde daha çok çömlek çeşidi vardı ancak bunların çoğunun sanatsal önemi çok azdı.
Daha önceki dönemlerde küçük Yunan şehirleri bile kendi yörelerine çanak çömlek yapıyordu. Bunlar tarz ve standartlar açısından birbirinden çok farklıydı. Ege adalarının bazılarında, Girit'te ve güney İtalya ve Sicilya'daki zengin Yunan kolonilerinde sanat eseri sayılan özgün çömlekler üretildi. Ancak daha sonraki Arkaik ve erken Klasik dönemde iki büyük ticari güç, Korint ve Atina baskın çıkmaya başladı. Yerel çeşitleri dışarı sürerek çanak çömlekleri tüm Yunan dünyasına ihraç edildi. Korint ve Atina'dan giden çömlekler İspanya ve Ukrayna kadar uzak yerlerde bile bulunur. Bu çömlekler İtalya'da o kadar yaygındır ki, ilk olarak 18. yüzyılda "Etrüsk vazoları" olarak toplanmıştır. Bu çömleklerin birçoğu seri üretilen ve düşük kaliteli ürünlerdir. Aslında MÖ 5. yüzyılda çömlekçilik sanayileşti ve çömleğe resim yapma önemli bir sanat dalı olmaktan çıktı.
Tencerelerde kullanılabilecek renk yelpazesi, pişirme teknolojisi ile sınırlıydı: en çok kullanılan renkler siyah, beyaz, kırmızı ve sarıydı. Daha önceki üç dönemde çömlekler doğal açık renginde bırakılmış ve fırında siyaha dönen astarla süslenmiştir.
Yunan çanak çömleği bazen çömlekçi veya çömlek ustasınca ama nadiren ressamı tarafından imzalanırdı. Ancak yüzlerce ressam sanatsal kişilikleriyle tanımlanabilir: İmzalarının günümüze ulaşmadığı yerlerde "Aşil Ressamı" gibi konusuna göre, Geç Arkaik "Kleophrades Ressamı" gibi çalıştıkları çömlekçiye göre veya hatta Geç Arkaik "Berlin Ressamı" gibi modern konumlarına göre adlandırılırlar.
Tarih
Antik Yunan çanak çömlek tarihi, stilistik olarak beş döneme ayrılır:
- yaklaşık MÖ 1050'den Protogeometric
- yaklaşık MÖ 900'den itibaren MÖ 750'ye kadar Geometrik
- MÖ 750'den Geç Geometrik veya Arkaik
- MÖ 7. yüzyılın başlarından Siyah Figür
- ve yaklaşık MÖ 530'dan itibaren Kırmızı Figür
Protogeometrik ve Geometrik dönemlerinde, Yunan çanak çömlekleri soyut tasarımlarla süslenmişti. Protogeometrik genellikle zarif ve büyüktü, bol miktarda boyasız alan vardı. 750 civarında çalışan Dipylon Ustası'nın büyük çömleklerinde olduğu gibi, Geometrikte genellikle yüzeyin çoğunu yoğun şekilde kaplar. O ve onun zamanındaki diğer çömlekçiler insan ve hayvanların özellikle atların çok stilize siluet figürleri yapmaya başladı. Bunlar genellikle cenaze alaylarını veya muharebeleri ve muhtemelen merhumun dövüşünü temsil eder.
Tunç Çağında heykel (MÖ 3000)
Kiklad heykel sanatı
Taş Çağında mağaralarda yaşayıp kemik ve çakmak taşından aletler kullanmış olan ilk Yunanlar MÖ 3000 dolaylarında bakır ve kalayı karıştırıp tunç elde etmeyi öğrenmişlerdi. Pek çok adadan sağlamış oldukları mermer ve obsidiyenle (volkan camı) ise heykeltıraşlar Yunan plastiğinin ilk başyapıtlarını yaratırlar; heykelcikler, nadir olarak heykeller, genellikle sanem. Bunlar figürinler olarak adlandırılır.
Arkeologlar Kiklad adalarında yaşamış bir kültür olduğunu keşfetmişlerdir. Neolitik Çağdan bu yana Kikladlar kilden ya da taştan küçük heykelcikler yapmış çok gelişmiş bir uygarlıktır. Yapmış oldukları bu küçük heykelcikler dişi figürleri temsil ediyordu ya da şematik ve hemen hemen soyut heykelciklerdir. Soyut ve gerçek eğilimin kaynaşmasıyla 2500-2400 tarihlerine doğru karakteristik hatları olan ortalama bir tip oluşmuştur. Cinsel simgeler figürinlerin dişi olduğunu göstermekle beraber bedenin genel hatları düz ve ince uzundu, hacmi fazla yoktu ve hemen hemen tamamen çıplaktılar. Genellikle sol kol sağ kolun üzerinde göğüs ve karın arasında yer almaktaydı, bacaklar hafif bir bükük şekildeydi ve ayaklar bitişikti. Resimde de görüldüğü gibi bu figürinlerin ağzı ve gözü olmadığı gibi saçı vs. de yoktur. Bu figürinlerin çoğu küçüktür (15-30 santim). Ama bazıları 1,50 metre uzunluğuna kadar çıkan gerçek heykellerdi. Bu figürinler heykeltıraşların denklik ya da tamamlayıcılık ilişkilerine dayanarak kesin bir oran sistemine uyuyorlardı. Bedenin toplam uzunluğunun genellikle dört eşit bölüme ayrılması gibi. Kiklad figürinlerinin sade olmasının nedeni figürinlerin mevcut korunma durumuna bağlıydı. Bu heykellerin birçoğu mezar içinde, bazıları ise konut içinde bulundu. Bu figürinler cinsel özelliklerle verimliliği, üretkenliği vs. temsil ettiklerinden dolayı insana hem bu dünyada hem de ahirette yardımcı olacak, koruyacak vb. figürinler olmalıydı.
Minos heykel sanatı
Yunanistan’ın en büyük adası olan Girit’te oluşan ilk Avrupa uygarlığı olan Minos uygarlığının kalıntıları ilk olarak Sir Arthur Evans tarafından keşfedilmiştir. Küçük plastik, taş oymacılığı, kilden birkaç büyük kadın figürü dışında, bugün hiçbir Minos uygarlığının heykeli yoktur. Fakat Phaistos’ta bulunmuş pişmiş topraktan bir kalıp parçası 1700’e doğru tunçtan büyük heykeller imal edildiği varsayımını oluşturmaktadır. Pişmiş topraktan, çiniden, fil dişinden, hatta kriselefantinden (altın ve fildişiyle kaplanmış heykel) yapılma çok sayıda heykelcik vardır. Knossos’un "yılanlı tanrıçaları" diye bilinen heykelcikler belden büzülmüş fırfırlı bir etek ve göğüsleri çıplak kalacak şekilde bir üst giymişlerdir.
Miken heykel sanatı
MÖ 1600 yılından itibaren Yunan anakarası adları kültürlerinin ilk kanıtlarının bulunduğu Mykenai şehrinden gelen Mikenliler diye adlandırılan bir uygarlığın egemenliği altına girmiştir. Plastik sanatlarda çok sayıda Mikenai yaratıları pişmiş topraktan yapılmış heykelciklerdir. Bu heykelciklerin basit olması aklımıza Kiklad figürinlerini getirmektedir. Bazı ayrıntıların kahverengi ve siyah renkle boyanmış olduğu görülmektedir. Aynı zamanda büyük bir heykelciliğin olduğu da görülmektedir. Hititlerin başkenti Hattuşaş’takiler ile benzerlik taşıyan Mikenai’daki aslanlı kapı rölyefleri vb. bunu göstermektedir.
Geometrik Heykel Sanatı (MÖ 1100-700)
Miken uygarlığının dağılmasından sonra Yunanistan’da MÖ 1100-800 yılları arasındaki dönem Karanlık Çağ olarak adlandırılmış olan dönemdir. 750-700 yıllarında eklemleri vurgulayarak vücudu şematize eden bir stilde işlenmiş insan ve hayvan heykelcikleri çoğalmıştır. En yaygın parçalar tek tek hayvanlardır. Özellikle atlar görülmektedir. Sekizinci yüzyılın sonunda bazı kişi figürlerinde gözlerin, ağız ve burnun üzerinde titizlikle çalışılmasının sonucunda ifadeci bir yüz şekli ortaya çıkmıştır. Bazı heykeller mitolojik figürler içerebilirken Atina akropolisi gibi yerlerde araba sürenler, savaşçılar gibi figürlere rastlanmıştır.
Aşağı yukarı 730 tarihlerinde Atina’da keşfedilmiş fildişinden beş adet küçük heykel çıplak bir kadını temsil etmektedir. Vücut yapısı geometrik şemaya uygundur, çok ince belle genç bir kızın nazik görünümü verilmektedir. Saçlar geniş örgüler halinde omuzlara düşerken şeritler çizmektedir. Doğunun taklit edildiğini bildiğimiz bu dönemden mermer ya da herhangi bir başka taş malzemeden geometrik heykelcik yoktur.
M..Ö 7. - 6. yüzyıl - Arkaik Dönem
Yunan arkaik dönemi (MÖ 750 - MÖ 480) Antik Yunan tarihinde bir dönemdir. Bu dönem, 18. yüzyıldan günümüze kabul edilmiştir. Yunan sanatı incelemelerinde ortaya çıkan bu dönem, Geometrik Sanat ve Klasik Yunan Sanatı arasındaki başlıca yüzey süslemesi ve plastik sanatlardan söz eder. Arkaik dönemin Yunan Karanlık Çağlarını takip ettiği dönemden beri, politik teoride önemli ilerlemeler görülmüş; (Karanlık Çağlarda yok olan) yazılı dilin yeniden dirilişinin yanı sıra, demokrasi, felsefe, tiyatro ve şiirin yükselişiyle arkaik dönem bu alanlara yayılmıştır.
Son dönemde Anthony Snodgrass, "ilgi alanlarını politik ve askeri olaylardan, sosyal ve ekonomik oluşumlara değin genişleten tarihçileri" ve "göze çarpan sanat eserlerinden malzeme ürünlerinin tamamına yönelen klasik arkeologları" belirterek, bu holistik yaklaşımla yakından ilgilendi ve onu genişletti. Arkaik Dönem, böylece çeşitli dalların uzlaşması ve yalnızca arkaik değil, aynı zamanda kendi yolunda eksiksiz bir serüvendir. Aynı zamanda Michael Grant arkaik döneme karşı çıkar, çünkü "primitif' ve antik' sözcüklerinin sözlük anlamlarını etkilemektedir." Eski Yunanlara mal edilen, ürünleri bazında dünya tarihindeki en yaratıcı dönemlerinden biri olan bir döneme böylesine küçük düşürücü bir yakıştırma daha yoktur.
Snodgrass, Arkaik Dönem'i, MÖ 750 yılının orta noktasında meydana gelen, halkın ve iyi materyalin ani eğilimi anlamına gelen "yapısal devrim" ve Klasik Yunan'ın "entelektüel devrimi" olarak tanımlar. Arkaizm'in, geleneksel anlamda, MÖ 480 yılında, hükümdar Kserkses (Xerxes)'in akınıyla son bulduğu kabul edilir. Bir an için şöyle bu dönemdeki çeşitli dalların nasıl olup da bu dönemde başlayıp, sonlandığı düşünülmemelidir. Örneğin, antik yunan kaynakli bir seramik teknigi olan ve klasik Yunan dönemini karakterize eden kırmızı figür çömlekçiliği (red figure pottery), arkaik dönemde başlamıştır. Snodgrass der ki: "...bir şey tarihin sınırlarında olduğu gibi, her zaman us'ta doğmalıdır... bununla birlikte, akla uygun olarak sonraki çağlara olan uygunluğu açısından kabul edilebilir oluşu, yalnızca suni kategorilerdir..."
- MÖ 7. yüzyıl - Tiranlar Dönemi
- Dor istilası etkileri
- Atina merkez şehir
- Tapınaklar, (Dor, İon-Korint)
(Artemis, Athena) (Artemis, Hera)
- Vazolar (Geometrik, Siyah Figürlü, Kırmızı Figürlü)
- Heykel (Dor, İon)
MÖ 7. ve MÖ 6. yüzyıl Yunan uygarlık tarihinde yaratıcı dönemler olarak kabul edilir. Bu iki yüzyıl içinde sosyal, siyasal ve ekonomik hayatta görülen ilerleme kendini kültür hayatının çeşitli alanlarında da göstermekte, fikir, edebiyat ve sanat konuları sabit şekiller almaktadır.
Arkaik Dönem Seramiği
MÖ 7. yüzyıl sonları ve 6. yüzyılda siyah figür tekniği sonraki dönemlerde ise kırmızı figür tekniği kullanılmıştır. Yunanların günlük ihtiyaçları için yapmış oldukları vazolarda resim ve nakış sanatı için önemli belgelerdir. Daha gelişmiş ve tabileşmiş olan geometrik ya da figürlü motiflerin yanında insan resimleri önemli yer almakta, ressamlar yalnız tek insan figürünü değil, oldukça büyük kompozisyonlar hatta çeşitli frizlerde birbiriyle ilgili kompozisyonlar meydana getirmesini bilmekte ve en çok mitolojik konulara başvurmaktadırlar. Bunlar arasında doğu Yunan ve Korinth önemli yer alır. Doğu Yunan ekolü renklerin berraklığı, çeşitliliği ve sahnelerin canlılığı ile göz çarpmakta, ressamlar ahenkli bir süratle tertiplemesini bildikleri ‘’ hayvan frizlerinde’’başarılı olmakta, birçok hallerde büyük tablolardan aldıkları motiflerde mümkün olduğu kadar çok şey anlatmak istemektedirler. Korinth’te daha sonraki eserlerden ayırt edilmeleri için ‘’protokorinth vazoları’’ olarak gösterilen, başlangıçları 9. yüzyıla dayanmakla beraber esas itibarıyla 7. yüzyıla ait olan vazolar doğudan getirilen kumaş ve halıları örnek alarak açık bir zemin üzerine parlak ve siyah, kırmızı veya beyaz boya ile özenle yapılmış, bir takım geometrik bezemeler ya da mitolojik sahneler göstermekte, her biri başlı başına bir sanat eseri olmak iddiasında bulunan bu vazoların Akdeniz piyasasında büyük rağbet gördüğü anlaşılmaktadır.
Güney İonia
Erken Yaban Keçisi Stili: (650–640/630–620) Güney İyonya’daki en önemli iki merkezin Samos ve Miletos olduğunu ve 7. yüzyıl ortalarında her iki merkezinde birbirine paralel olarak Geometrik dönemden Orientalizan döneme geçtiğini bildirir.
Orta Yaban Keçisi Stili 1: (630–620/600) Bu dönem kendini daha orantılı ve narin yapılmış hayvan figürü ile gösterilir.
Orta Yaban Keçisi Stili 2: (625–615/600–575) Keskin sayılabilecek omuz gövde geçişinin daha yuvarlaklaştığı, basık gövdenin yavaş yavaş yükseldiği izlenir. Keçi figürleri boyanmış, uzamış ayrıca başlar zemin çizgisine yaklaşmıştır.
Geometrik/Oryantalizan Dönem (Doğululaşma) (MÖ 720–650)
Doğu etkisinin başladığı dönemdir. Geometrik dönemden Arkaik döneme bir geçiş aşaması oluşturur. Sanatçılar bu dönemdeki etkileri ürünlerini bir uyarlama biçiminde almışlardır. Aslan, sfenks gibi hayvanlarla palmet, lotus gibi bitki motiflerini eserlerinde kullanmışlarıdır. Bu motifler yalnız siyah silüet şeklinde değil, iç ayrıntılarıyla birlikte resmedilmiştir. Yine bu dönemde dün ve köşeli hatların yerini yuvarlar ve eğri hatlardan meydana gelen bezekler almışlardır. Bütün bu etkilenmeler geometrik üslubun kuruluk ve sertliğinin giderilmesinde başlıca etken olmuştur.
Arkaik Dönem
Yunan resim sanatı hakkında bilgiyi, günümüze gelebilen vazolardan edinmekteyiz. Bu vazolar 3 grupta ele alınmaktadır:
Geometrik Vazolar
MÖ 11. - 3. yüzyılda geniş bir alanda (en çok Atina’da) görülür. Bu vazoların üzeri siyah boya ile yatay frizler veya dikey hatlarla sınırlandırılmış dikdörtgen satıhlarla kaplanmıştır. Bunların içine geometrik motifler ya da geometrikleştirilmiş figürler oluşturulmuştur. Cenaze törenleri ve araba yarışları da konu alınmıştır. Bu vazolarda en önemli nokta, vazonun şekli ile bezemesi arasına sıkı bir bağ bulunmasıdır.
Siyah Figürlü Vazolar
MÖ 6. yüzyıl Kırmızı satıh üzerine, piştikten sonra siyah renk alan bir boyayla siyah silüetler yapılmıştır. Figürlerin iç ayrıntıları kazılarak belli edilmiştir. Vazoyu yapanın ve boyayanın imzaları vazo üzerinde yer alır. Bu devrin ünlü ressamı Eksekias' tır. Tanrı ve kahramanların hayatlarını minyatür tekniğinde işlemiştir.
Kırmızı Figürlü Vazolar
MÖ 530 – 520. Siyah zemin üzerine kırmızı figürler bezenmiştir. Figürlerin iç ayrıntıları fırçayla yapılmış siyah hatlarla gösterilmiştir. En ünlü isim Evfonios'tur. Anatomi ve harekete özen göstermiştir. Vazolar Roma işgaliyle tamamen ortadan kalkmıştır.
Arkaik Heykel Sanatı
İnsan boyutlarında ya da daha büyük boylardaki heykeller Yunanistan’da MÖ 7. yüzyıl ortalarından önce görülmemektedir. Yunanistan’da böyle büyük heykellerin yapılmasının nedeni Doğu’daki ülkeler ile olan ilişkileri sonucunda ortaya çıkmıştır. Mısır’ın etkisi altında frontal yani heykel sanatında insan vücudunun cepheden verildiği ve ağırlığın iki ayağa eşit şekilde yüklendiği dimdik heykel tipi ortaya çıkmıştır. Yunanlar, Mısırlılar gibi renkli ve sert taşlar kullanmak yerine ellerinde olan zengin mermer kaynaklarını işlemeyi öğrenmişlerdir. Bu örneklerin arasında iki tane başlıcası dikkat çekmektedir. Bunlar Yunancada genç erkek ve genç kız anlamına gelen Kouros ve Kore’dir. Ayakta duran çıplak erkek heykeli olan Kouros geniş omuzlu, kolları genellikle gövdeye yapışık, beli ve kalçaları dar, uzun örgü saçlı ve çıkık gözlüdür. Kore ise her zaman gövdesine yapışık duran kıvrımsız kalın bir kumaş giysiyle gösterilmiştir. Bunun yanında ayakta duran kadın ve oturan erkek heykelleri de vardır. Bu heykellerde insan vücudu ve adalelerin kumaş kıvrımlarının ne şekilde meydana geldiğini, endividüel katların nasıl belirlemeye başlandığını veya sanatçının ne suretle tek heykelden heykel gruplarına geçtiğini adım adım izlemek mümkündür. Zamanla bazı heykeltıraşlık ekolleri ortaya çıkmaktadır. Nüfus alanlarının sınırları pek belli olmayan bu ekollerin başlıcaları arasında Girit-Peloponnes ve İonia ekolleri vardır. İon ekolüne ait tipik eserler arasında Ephesos’ta büyük tapınağın altındaki sunak kaidelerinden birinin içinde bulunmuş olan fildişi heykelcikler vardır. Bunlar sütun yuvarlaklığındaki şekilleri ve kıyafetleri bakımından doğu, en çok geç Hitit heykeltıraşlığının etkileri göstermekle beraber üslup bakımından hiç kuşkusuz Yunan eserleridir. Oturan kadın ya da erkek heykelleri Arkaik Çağda seviliyordu. Kıvrımsız uzun bir giysiyle örtünmüşlerdir. Ayaklar üstünde, etek ucu yay biçiminde kıvrıldığı görülmektedir. Bu da Asur heykellerinin bir özelliğidir.
Yunanlar bir figürün hızlı hareketini gösterebilmek amacıyla geleneksel bir yarı diz çökme duruşu saptamışlardır. Bir diz yere değer, öteki ise dizden bükülerek yere basar. Kollar ise ya yukarı kaldırılmış şekilde olmakta ya da aşağı indirilmiş şekilde ya da tamamen yanlara bırakılmış şekildedir. Gövdenin üst bölümü seyirciye dönüktür. Bacaklar yandan gösterilmiştir. Heykelcilik tarihinde insan betiminin yapılma nedeni onun karmaşık işleyişini göstermek üzere yapılmıştır.
Sert taşı istedikleri gibi işlemekte güçlük çeken heykeltıraşların sorunu teknik güçlüklerdi. Bu heykeltıraşlar yüz elli yıl kadar bir zamanda ve birbirinden farklı başarılarla, mermerden canlı heykeller yontmaya ve amaçlarına varabilmek için de taşı üstün bir şekle sokmaya çalıştılar. Bu devirden tipik bir örnek olan ve yazıttan öğrenildiğine göre Atinalı Rhombos’un koruyucu tanrısına adak verilmesi için ısmarlanan Moscophoros veya Buzağı Taşıyan Adam heykelinde heykeltıraşın kullanmış olduğu malzemenin karşısında zor durumda olduğu görülmektedir. Çünkü buzağıyı utan iki kol ile heykelin başı, heykele büyük boyutlu bir alçak kabartma havası verecek kadar, gövdeye yakın tutulmaya çalışıldığına göre heykeltıraş taşı fazla oymaktan kaçınmak istemiştir. Ağız Yunan heykellerinde uzun süre görülmüş olduğu gibi tipik bir şekilde verilmiş olmaktaydı. Sabit bir gülümseme ile belirtilmiştir. Bu Buzağı Taşıyan Adam heykelinin Kore heykeline büyük ölçüde benzediği dikkat çekmektedir.
- (Omuzunda buzağı taşıyan adam heykeli)
- (Kuros heykeli, MÖ 615-590 civarı)
- (Kleobis ve Biton. MÖ 600-590 civarı)
- (Louvre Müzesindeki kadın heykeli MÖ 630-600 civarı)
Atina Akropolündeki birçok alınlıkta Herakles’in başarıları resmedilir. Bu yapı heykellerinde alınlıkların üçgensi biçimi sanatçılar için sorun oluşturmuştur. Sanatçılar bu sorunu çözebilmek için köşelere uzanmış figürler ve eğimin ortasına da eğilmiş ya da diz çökmüş figürler yerleştirmişlerdir. Ortadaki şeref yeri aşağı yukarı tanrılara ya da kahramanlara ayrılmış oluyordu.
Eski Yunancada Σφίγξ (sphinks) denilen mitolojide gövdesi aslan şeklinde olan kuş kanatlı canavar önceleri oturarak gösterilirken artık gömüt anıtlarında ayakta gösterilmiştir. Bulunduğu yer dikdörtgen bir tabandır. Bu gömüt anıtlarından günümüze eksiksiz olarak kullanılmış olduğu görülmektedir. Aslanı gömütlerin bekçisi olarak gördüklerinden aslan kullanımı da vardır.
6. yüzyıl Yunan heykellerinin duruşları sertliğini ve dikliğini kaybetmiştir. Daha önceki dönemlerin Kuroslarından farklıdırlar. Göğüs çatısı genişlemiştir. Bacaklar düzgün biçimlendirilmiştir. Parmaklar da artık aynı boyda değildir. Kalçalarda ise kabarıkla belden belirli bir şekilde ayrılma görülür. Kolun alt bölümü de artık öne dönük şekilde değildir. Bu değişim yalnız Kuros heykellerinde değildir.
Meyve veya adak olarak bir cisim tutan genç kız figürü Kore yukarıda da değinildiği gibi Arkaik Dönemin en tipik konularından bir tanesiydi. Daha önceki dönemlerin sütun gibi olan heykelleri yerini Euthydikos gibi daha ince Korelere bırakmıştır. MÖ 480 tarihinde yapılmış Kore Euthydikos imzasını taşıyordu. Bu tanrılara kutsal bir hediye olarak sunmak isteyen kişinin imzasıdır. Yandaki resimde verilmiş olan Kore Arkaik dönemin en geç dönemlerine ait olan ve kusursuz örneklerinden bir tanesidir.
MÖ 5. yüzyıl - Klasik Dönem -İyonya İhtilali
MÖ 546 yıllarında Pers kralı Kyros, Sardeis’i yakıp yıkarak Lydia krallığına son vermiş ve Anadolu’da MÖ 300 yılına kadar sürecek olan Pers egemenliğini başlatmıştır. Persler sadece Anadolu’yu ele geçirmekle kalmayıp zaman zaman yaptıkları savaşlarla, Trakya ve Yunanistan’da etkili olmuşlardır. Bu nedenle MÖ 5. yüzyıl Hellen Sanatı Anadolu’da Pers etkisi altında kalmış Greko_Pers Sanatı olarak literatüre geçmiştir. Bu dönemde Anadolu ilk defa doğu ile batı arasında gerçek bir köprü vazifesi görmüş ve Persler tarafından yapılan Kral Yolu, İran içlerinden Ege kıyılarına kadar ulaşmıştır.
Klasik Dönem Seramiği
5. yüzyılda sanat yalnız tapınaklara ya da resmi nitelikte yapılara hükmediyordu. Bu dönem sanatı yüksek çevrelerden başka alt tabakalara da girmekte gecikmemiş bu arada şekil ve bezeme bakımından sanat eseri olmak iddiasında bulunan vazolar da ortaya koymuştur. Bunlar arasında Atina’da beyaz zemin üzerine çizgi tekniğiyle resmedilen tasvirler kapsayan ‘’lekitos’’lar önemli bir yer almaktadır ki bunların ölülere adak eşyası olarak verildiği anlaşılıyor. Ölüler kültü ile yakından ilgili olan bu eserlerin yanında Atina’nın ‘’kırmızı figürlü vazoları’’ gerek Akdeniz, gerek Karadeniz piyasalarına tamamıyla egemendir. Bu vazoları Mısır, İtalya, Sicilya, Fransa, İspanya, Karadeniz’i çevreleyen ülkelerde ve hatta Pers saraylarında bulmak mümkün olmuştur. Bunlar şekillerinin zarifliği ve çeşitliliği, üzerlerindeki resimlerin inceliği ve kompozisyonlarının zenginlik ve ahengiyle dikkat nazarlarını çekmektedir. Vazo ressamları ilk zamanlar Polignotos, ve , sonraları , Zevksiz, ve gibi büyük duvar ve tablo ressamlarını etkisi altında kalmakla beraber mitolojik sahnelerden başka Atina’nın günlük hayatından alınmış çeşitli konuları tanımlamakta, perspektif kuralları ve gölge-ışık oyunlarına önem vermekte ve birer sanat eseri saydıkları resimlerinin altına imzalarını atmaktadırlar. 5. yüzyıl ortalarına doğru bu resimlere vişne kırmızısı, beyaz ve altın yaldızı katılmak suretiyle kırmızı figür tekniğine daha zengin ve daha çekici bir polikromi verilmek istenmiş fakat buna rağmen bu çeşit vazoların Peloponnes harbi sonunda bütün pazarların Atina mallarına kapanması üzerine ortandan kalkmasının önüne geçilememiştir.
4. yüzyılın resim sanatı hakkında esaslı bir fikir edinemiyoruz. Vazo sanayisinde ön safta gelen Atina bu dönemde kırmızı figür tekniğine beyaz ve altın yaldızı gibi başka renkler katmak suretiyle daha ılımlı görünmek istemekte, figürlerde derinlik ve perspektife önem vermekte, figürlerin sayısını arttırmakta, çehreler patetik bir ifade, hareketler canlılık hatta şiddet kazanmakta, kontur hatları büyük bir ustalıkla çizilmektedir. MÖ 380'den başlayarak en çok Güney Rusya ve Kirene’ye ihraç edildikleri anlaşılan Atina vazoları yeni bir plastik-linear üslup göstermekte, bu üslubun 4. yüzyılın son yarısında daha yumuşak, daha ‘’ressami’’ bir karakter takındığı anlaşılmaktadır. Bununla beraber gerek teknik gerek polikromide elde dilen bazı yeniliklere rağmen Atina vazoları yavaş fakat sürekli olarak gerilemiş, Peloponnes harbi sonunda bütün piyasaların kapanması üzerine büsbütün ortadan kalkmıştır.
Aşağı İtalya’da en çok Apulya’da başlangıçları 5. yüzyıla dayanan fakat en çok 4. yüzyılda gelişen ve Attika vazolarını örnek alan bir vazo endüstrisi başlamıştır. Bu vazolar erken Attika'nın etkisinden kurtularak yepyeni bir gelişim geçirmeye başlamış, büyük şekilleri, ekserisi tiyatro sahnelerini tanımlayan ve çeşitli tabakalara ayrılmış türlü durumlar gösteren insan figürlerinin yanında mimarlık resimlerine de yer veren büyük kompozisyonları, göz alıcı polikromileri ve zengin bezemeleriyle dikkati çekmeye başlamışlardır. Bu vazo sanayisinin Aşağı İtalya’da ne kadar sürdüğü kesin olarak bilinmiyor yalnız bunların bütün bu bölgenin MÖ 3. yüzyılda Romalıların eline geçmesi üzerine ortadan yavaş yavaş kalkmaya başladığı saptanmıştır.
Klasik heykel sanatı
Heykeltıraşlık, Yunan sanatının en yüksek aşamasına ulaştığından bu dönem için Klasik sanat adı kullanılır. Arkaik heykellerdeki sertlik bırakılmıştır. Heykeltıraşlar yavaş yavaş doğal biçimlere ulaşıp dinginlik denilen öyle üstün bir nitelik kazandırmışlardır. Böylece bu yapıtlar gerçeğin ötesine kaymışlardır. Bu dönemin pek çok heykeltıraşı yazılı kaynaklardan bilinmektedir: Callon, Glaukıas, Theopropos, Anaksagoras, Onatas, Ageladas, Pythagoras gibi. Bu dönemin heykellerinde bilginin değişik yönlerde kullanılması konusunda adımlar atılmıştır. Buna örnek vermek gerekirse duygu betimi, devinim, giysi kıvrımlarının verilmesi vb. sayılabilir. Yukarıda isimleri sayılardan başka özgün eserler de vardır. Örneğin tunçtan yapılmış Delphoi’da bulunmuş olan Araba Sürücüsü heykeli. Bu heykel tiran Polizalo’nun siparişi üzerine yapılmıştır. Sert üslubu en iyi gösteren Korelerle aynı zamanlarda yapılmış olan bu heykel bazı yerlerinde üsluplaşma göstermekle beraber bu durumun özellikle yüz kısmı ve elbisede başarıyla uygulanmış olduğunu görüyoruz. Aynı zamanda bu bahsi geçen heykelle üslubu aynı olan Hippias ve Hipparkhos adındaki zorba hükümdarlara karşı çıkarak ikincisini öldüren Harmodios ve Aristogeiton’u temsil eden Tyrannoktonos’lar heykel grubundan bir figür vardır. Bu heykelin orijinali olmayan birkaç kopyası vardır. Bunun dışında bu döneme ait Olympia Zeus tapınağındaki Apollon ve Zeus alınlıklık heykelleri örnek verilebilir.
Koruna gelmiş özgün Yunan heykelleri arasında yürüyen Poseidon heykeli karşımıza çıkar. Tanrı heykeli genel bir duruştadır ve ileriye doğru kararlı bir adım atmıştır. Kolu üç dişli yabasını fırlatmak amacıyla yukarıya kalkmıştır. Heykelin gövde parçaları birbirleriyle tam anlamıyla kaynaşmışlardır ve heykelin yeni bir anıtsallık kazanmış olduğu görülmektedir. Kaşları üsluplaştırılmıştır. Sakalı ve saçı ise geometrik bir düzenle işlenmiş olduğu için arkaik özellik göstermesine rağmen bu heykel insan vücudunun tasvir edilmesinde iki yüzyıllık bir deneyimin doruk noktasını oluşturuyordu. Bu heykel Artemision açıklarında denizde bulunmuştur. Bu yüzden heykelin Doğu’ya götürülen, gemideki heykelden birisi olduğu sanılmaktadır.
- (Delphoilu Araba Sürücüsü)
- (Harmodios ve Aristogeiton’u temsil eden Tyrannoktonos’lar)
- (Olympia Zeus tapınağının batı alınlığından Apollon)
- (Poseidon heykeli, Atina Milli Müzesi)
Arkaik geleneklerin çoğunun terk edilmiş olduğu bu dönem heykellerine baktığımız zaman yüzün genişlediğini, gözlerin artık çekik olmadığını, burun ve saçların uzun olmadığını, gülümsemenin yerini bir ciddiyete bıraktığını, bedenin gerçekçi olarak kavrandığını, giysi kıvrımlarının verilmesinde önemli gelişmenin başlangıcının bu dönemde olduğu görülmektedir. Kumaş gövdenin devinimine göre doğal bir görünüm kazanmıştır.
Bu üslupla yapılmış kabartmalardan bir örnek vermek gerekirse MÖ 470 civarında büyük bir sunağın kaplaması olduğu sanılan denizden çıkan bir kadın ve iki kadın yardımcı ile Aphrodite’nin doğuşu ve yardımcıları olarak açıklanmış olan bir kabartma örnek verilebilir. Bu kabartmada gövdenin derinliğe doğru gidişinin küçülmesi nazik işlenmiş olan geçişlerledir. Bu kabartmadaki kadınların kollarına bakılacak olursa kolların çok gerçekçi bir anlatımla peş peşe dizilmiş olduğu dikkatten kaçmaz. Bunun dışında önemli olan kabartmalardan bir tanesi de Atina Akropolisi'nde bulunmuş olan yaslı tanrıça Athena kabartmasıdır.
Aralarında her ne kadar görüş farkı olsa da Klasik devir yazarlarının heykel konusunu çok sevmeleri bu konuda yararlı bilgiler sunmuşlardır. Antik yazarlara göre bu dönemin en ünlü heykeltıraşları Myron, Pythagoras ve Kalamis’tir. En büyük heykeltıraşlardan bir tanesi olan Eleutheresli Myron’un en ünlü eseri Diskobolos ya da Disk Atan Adam/Atlet heykelidir. Heykele baktığımız zaman disk atarken başını ve gövdesini çok uyumlu döndürmüş olan bir atleti gösteren kusursuz ve görkemli bir örnek olduğu görülmektedir. Bu Lukian’ın ayrıntılı tanımlaması yardımıyla birkaç Roma benzetisinde tanınmış bir heykeldir. Diğer bir Roma benzetisi olarak koruna gelmiş benzer bir yapıt ise geriye doğru kaçan Marsyas heykelidir. Bu heykelde Marsyas şaşkınlık içerisinde geri çekilmiş korkuyla tanrıça Athena’nın yere attığı kavala bakmaktadır.
- (Roma Terme Müzesinden Aphrodite’nin (?) Doğuşu,460 civarı,84 cm.)
- (Atina Akropolis Müzesinden Yaslı Athena)
- (Diskobolos, Roma, Terme Müzesi)
MÖ 449’da Perikles Persler tarafından verilen hasarın izlerini silmek için büyük bir inşaat faaliyetini başlatmıştır. Bu dönemde Akropolis’te Parthenon, Misterler, Hephaisteion gibi tapınaklar inşa edildi. Atina’nın koruyucu tanrıçası olan Athena’ya adanan Parhenon İktinos adındaki bir mimarın tasarımıyla inşa edilmiştir. Parthenon’un dışını son derece gösterişli olan mermer heykeller süslemekteydi. Döneminin en iyi heykeltıraşlarından biri olan Pheidias ise Perikles tarafından sanat alanındaki çalışmaların denetçisi olarak atanmıştır. Parthenon’u süsleyen alınlıklardan olan ve bu alınlığın Pheidias tarafından yapılıp yapılmadığı bilinmeyen Üç Tanrıçalar heykelinde elbiselerdeki bol büklümler dikkat çekmektedir. Bunun dışında Parthenon’un alınlıklarında bir kantharos ya da tutan tanrı Dionysos, tanrıça Athena ve tanrı Poseidon’un arasındaki yarışma gibi figürler işlenmiştir. Gerek bu çağlarda gerekse bundan sonraki dönemlerde heykeltıraşlık yapan çok kişi olduğu için hangi eserin kimin tarafından yapıldığını ayırma zorluğuna neden olmuştur. Bu çağın önemli heykeltıraşlarından birisi olan Polykleitos tanrı ve tanrıça heykelleri yapmasına karşın aslında bir atlet heykelcisiydi. Çıplak erkek heykeli uzmanı olarak görülen Polykleitos’un geniş omuzları olan, ağırlığını tek ayağın üstüne vermiş (contrapost), öteki ayağı arkaya ve yana koymuş, bir eliyle mızrak tutan öteki elini ise aşağıya bırakmış genç bir erkek heykeli vardır: Doryphoros. Bu heykeldeki rahatlık ve yumuşaklık rahatça görülebilmektedir.
- (Üç tanrıça,MÖ 438-431.British Müzesi)
- (Atina’daki Parthenon’un doğu alınlığına ait olan bu mermer figürde Dionysos bir hayvan postunun üstünde oturmaktadır)
- (Kallimakhos'un Maenad heykeli, MÖ 420- 410)
- (Doryphoros Heykeli,MÖ 450-440)
- (Apoksiyomenos heykeli MÖ 325-300)
MÖ 5. yüzyılda gömüt taşları, bir tanrıya adak armağanı olarak dikilen adak kabartmaları vardır. Bunun dışında Plinius’tan öğrenildiğine göre Halikarnassos Mausoleum’unun heykelleri Paroslu Skopas’ın elinden çıkmıştır. Bu dönemin heykeltıraşlarından birisi olan Sikyonlu Lysippos’un ise insan vücudunun ideal oranlarını araştırdığını biliyoruz. Lysippos’un Apoksiyomenos heykeli günümüze sadece Roma devri kopyaları ile gelmiştir. Bu heykel yarışmadan sonra vücudunu ter ve tozdan temizleyen bir atleti temsil eder. Büyük İskender’in beğenisini kazanmış Lysippos eserlerini göründükleri gibi tasvir etmekle ün kazanmıştır. Portre sanatına Yunanistan’da pek önem verilmemesine rağmen Lysippos porte sanatında da başarılı olmuştur. Hatta Büyük İskender’in resmi portrecisi olmuştur. Kardeşi Lysistratos’un da heykellerden alçı kalıplar alan ilk heykelci olduğu söylenmektedir.
Hellenistik heykel sanatı
Makedonya kralı II. Filip’in öldürülmesinden sonra, tahta kralın Olympias’dan olan oğlu Büyük İskender (Ἀλέξανδρος ὁ μέγας) geçmiştir. Hellenistik dönem kendi ülkesi Makedonya dışında 323'teki ölümünden sonra tanrılaştırılmış olan Büyük İskender ile başlamıştır. Büyük İskender yaptığı başarılı fetihlerle Hellen kültürünün etkisini artırmıştır. Büyük İskender’in 32 yaşında ölmesinden sonra diadokhoi (οἱ Διάδοχοι : Ardıllar ya da Halefler) denen generallerce imparatorluk yönetilmiştir. Böylece Doğu’ya Yunan kültürü hakim olmuştur. Her alanda olduğu gibi heykelde de büyük bir başkalaşım olmuştur. Önceki dönemlerin sadeliğinden uzaklaşılmıştır. Anlamlar verilmeye ve devinimler belirtilmeye başlanmıştır. Giderek artan bir gerçekçiliğin ortaya çıktığı görülmektedir. Bu dönemde çocukluk, yaşlılık, umutsuzluk gibi konular işlenmiştir. Arkaik dönemde görülen genellikle okullara bağlı olan Hellenistik dönemin sanatçılarında özgün yaratıcılar yok değildir. Ama yine de bunların temsil ettiği akımlar içinde çok güçlü çelişkiler aranmaması gerekir. Çünkü Hellenistik Dönemin sanatçıları hükümdarların, zengin insanların vs. taleplerine cevap vermek için durmadan seyahat ettiklerinden karşılıklı etkilere pek sık rastlanmaktadır.
300-290’a doğru Lindos’lu Khares Rodos limanının girişine ünlü tunçtan Dev Heykeli dikmiştir. Büyüklüğe duyulan bir zevk görülmektedir. Ama sayısı çok azdır. Lysippos’un öğrencisi Sikyonlu Eutykhides Tykhe (Kader tanrıçası) heykeli yapmıştır. MÖ 300’den sonraya tarihlendirilen bu heykel Roma benzetisi olarak koruna gelmiştir. Bu heykel de dev boyutlardaydı. Heykele bakacak olursak kadının bir kaya üzerinde oturduğunu görürüz. Ayağını yüzen bir gence dayamıştır. Giysi kıvrımlarının heykele canlılık kattığı da dikkatten kaçmaz.
Dördüncü yüzyılda başlamış temaların başarısına yol açan çıplak kadınlar gibi temalar vardır. Diz çökmüş Aphrodite bunun için örnek verilebilir. Diodalses’in eseri olan bu heykelde gövdenin alt bölümü ile bacaklar aynı yöne bakmaktadır. Baş ise sağ tarafa bakar durumdadır. Uzanan figür için ise Uyuyan Ariadne heykeli örnek verilebilir. Bu heykel MÖ 240 dolaylarında yapılmıştır.
MÖ 250-180 dolaylarında Rodoslu bir heykeltıraşın eseri olan Samothraki Nike’si (Zafer Tanrıçası) bir geminin pruvasında, dalgalanan kıvrımlı uzun giysiler içerisindedir. Bu heykel 1863’te Charles Champoiseau tarafından bulunmuştur.
- (Roma benzetisi olan Tykhe heykeli, Vatikan Müzesi)
- (Doidalses’e atfedilen Aphrodite heykelinin Roma benzetisi.)
- (Uyuyan Ariadne Heykeli, MÖ 240)
- (Louvre Müzesindeki Samothraki Nike’si)
Bu dönemin heykellerinde dramatik durumları öne çıkartan patetik bir gerçeklik görülmektedir. Örneğin kendisini ve karısını öldüren Galat, dev boydaki Galat savaşçı. I. Attalos’un zaferini anmak için diktirdiği anıtın benzetileri olarak tanımlanmışlardır. Laocoon ve oğullarının gösterildiği heykelde de ölüme nasıl karşı koydukları görülmektedir.
- (Roma,Terme Müzesinden Kendini ve Karısını öldüren Galat Savaşçısı)
- (Roma Capitoline Müzesinden Ölen Galat Heykeli. MÖ 240-200)
- (Vatikan Müzesinden Laocoon ve oğulları, MÖ 175-150)
- Tanrılar ve Gigantların Savaşı.Berlin Müzesi, MÖ 180-150)
Bergama’daki büyük sunağın dış frizlerini süsleyen tanrı ve Gigantlar (devler) savaşı dışa vurumcu ve gerçekçiliğin zirvesi olup hepsinin üstünde bir yer tutar. İster yüze ister vücuda bakılsın tanrı ve tanrıçaların güçlü atılımı ve Gigantlarla bu eser genellikle barok diye nitelenmiştir.
Gerçekçilik zevkinin portre sanatına yol açtığı görülür. Kişiliğin yüceltildiği Hellenistik Dönemde başheykeller önemli yer tutmuştur. Örneğin Polyeuktos’un MÖ 280 dolaylarında yaptığı Demosthenes heykeli, Euboulides’in Khrysippos portresi (Khrysippos’un ölümünden sonra dikilmiş), suratını ekşitmiş Homeros gibi. Makedonya hükümdarlarının kendi başheykellerini yaptırdıkları görülmektedir. Romalılar da Yunan sanatçıları çağırarak heykellerini yaptırmışlardır.
Ayrıca bakınız
Notlar
- ^ Gisela Richter, Yunan Sanatı, Bölüm 1, s. 7-8
- ^ Gisela Richter, Yunan Sanatı, Bölüm 1, s. 9-10
- ^ Gisela Richter, Yunan Sanatı, Bölüm 3, s. 41-43
- ^ TÜBİTAK, Antik Dünya Ansiklopedisi, s. 214
- ^ Oxford, Antikçağ Sözlüğü, s.392
- ^ Oxford, Antikçağ Sözlüğü, s. 393
- ^ TÜBİTAK, Antik Dünya Ansiklopedisi, s. 338
- ^ Athena wearing the aegis, detail from a scene representing Heracles and Iolaos escorted by Athena, Apollo and Hermes. Belly of an Attic black-figured hydria, Cabinet des Médailles, Paris, Inv. 254.
- ^ Home page 18 Mayıs 2019 tarihinde Wayback Machine sitesinde . of the , accessed 16 May 2016
- ^ a b Cook, 24–26
- ^ Cook, 27–28; Boardman, 26, 32, 108–109; Woodford, 12
- ^ Preface to Ancient Greek Pottery (Ashmolean Handbooks) by Michael Vickers (1991)
- ^ Boardman, 86, quoted
- ^ Cook, 24–29
- ^ Apollo wearing a laurel or myrtle wreath, a white peplos and a red himation and sandals, seating on a lion-pawed diphros; he holds a kithara in his left hand and pours a libation with his right hand. Facing him, a black bird identified as a pigeon, a jackdaw, a crow (which may allude to his love affair with Coronis) or a raven (a mantic bird). Tondo of an Attic white-ground kylix attributed to the Pistoxenos Painter (or the Berlin Painter, or Onesimos). Diam. 18 cm (7 in.)
- ^ Cook, 30, 36, 48–51
- ^ Cook, 37–40, 30, 36, 42–48
- ^ Cook, 29; Woodward, 170
- ^ Boardman, 27; Cook, 34–38; Williams, 36, 40, 44; Woodford, 3–6
Kaynakça
- J. J. Maffre,Yunan Sanatı,çev. :I. Ergüden, Fransa 1986
- J. Boardman, Klasik Dönem Yunan Heykeli, Homer Kitabevi, 2005
- Y. Boysal, Arkaik Devir Heykeltıraşlığı,T.T.K. Basımevi, Ankara, 1979
- J. Boardman,, Arkaik Dönem Kırmızı Figürlü Atina Vazoları, Homer Kitabevi, 2002
- J. Boardman, Yunan Sanatı, Homer Kitabevi, İstanbul, 2005
- F. Conti, Eski Yunan Sanatını Tanıyalım, çev. : S. Turunç, İstanbul 1982
- G. Richter, Yunan Sanatı, Çev. B. Madra, İstanbul, 1984
- T. Carpenter,Antik Yunan'da Sanat ve Mitoloji, İstanbul, 2002
- M. C. Howatdon, Oxford Antikçağ Sözlüğü, çev. F. Ersöz, Kitap Yayınevi, 2013
- J. Bingham- F.Chandler- J.Chisholm- G.Harvey- L.Miles- S.Reid- S.Taplin, Antik Dünya Ansiklopedisi, çev. : Z. Tür 2010,2012
- Prof. Dr. Tansu Açık’ın ders notları
- Prof. Dr. Mustafa Şahin, Arkaik Çağ Heykeltıraşlığı, TÜBA Açık Ders notları,2011;
wikipedia, wiki, viki, vikipedia, oku, kitap, kütüphane, kütübhane, ara, ara bul, bul, herşey, ne arasanız burada,hikayeler, makale, kitaplar, öğren, wiki, bilgi, tarih, yukle, izle, telefon için, turk, türk, türkçe, turkce, nasıl yapılır, ne demek, nasıl, yapmak, yapılır, indir, ücretsiz, ücretsiz indir, bedava, bedava indir, mp3, video, mp4, 3gp, jpg, jpeg, gif, png, resim, müzik, şarkı, film, film, oyun, oyunlar, mobil, cep telefonu, telefon, android, ios, apple, samsung, iphone, xiomi, xiaomi, redmi, honor, oppo, nokia, sonya, mi, pc, web, computer, bilgisayar
Bu madde Vikipedi bicem el kitabina uygun degildir Maddeyi Vikipedi standartlarina uygun bicimde duzenleyerek Vikipedi ye katkida bulunabilirsiniz Gerekli duzenleme yapilmadan bu sablon kaldirilmamalidir Aralik 2016 Bugunku Yunanistan topraklarina Yunanlar ayak basmadan once Girit kulturel gelisimin onculerindendi Burada Neolitik ten son Tunc Cagina kadar surekli bir gelisim izlenilebilir Minos kulturu Girit teki Bronz Cag kulturundeki kral Minos a baglanarak adlandirilmaktadir Bununla birlikte bir tur akraba olarak tanimlayabilecegimiz Yunan topraklarindaki kultur icin Hellas terimi kullanilmistir Ayrica Kiklad terimi de Kiklad larda bulunan 3000 yillik mermer heykelcikleri ve comlekleri icin kullanilmistir Bu adlandirmalar donemi inceleyen arkeologlar tarafindan verilmistir Kiklad yapitlari Minos ve Hellas kulturu ile iliskili degildir Tam tersine bu yapilar yerel olarak sinirlanmis ve bugune dek az taninmis bir kultur cevresine baglidir Erken Minos kulturunun en onemli kalintilari Girit in dogu bolumunde ozellikle gibi kucuk kentlerle komsu adalardan ve bulunmustur Akdeniz cevresiyle de karsilikli iliskiler kurdugu acikca bellidir Kopenhag daki Athena ve Marsyas heykeli Yunan sanatinin baslangic noktasinin oldugu dusunulur Fakat Miken sanati gerek dis gorunus acisindan gerekse hemen hemen tum icerigi yonunden genis olcude Girit etkisi altindadir Miken Cagi bittiginde yeni bicimler ve konulari olan baska bir sanat yavas yavas gelisim olanagi bulur Arkeologlarin onceleri yorumladigi gibi kulturler arasi dogrudan bir kesinti olmamis yavas gidisli bir degisim olmustur Minos ve Mikenliler in sanatlarina yansittiklari dalgali hatlar bitki ve deniz yaratiklarini gosteren dogalci betimler yerine cizgisel orneklerden olusan bir geometrik dizge ortaya cikmistir Ayni sirada tunc yerine demir el araclari kullanilmaya baslanmistir Boylece MO 11 8 yuzyil arasindaki zaman dilimi ya da olarak adlandirilir MO 8 yuzyil sonunda ve 7 yuzyilda dizgesel geometrik uslup yabanci etkiler altinda kalarak giderek degismistir Bu donemde gerceklesen tum Akdeniz dunyasindaki degisimin sonucu olarak Dogu etkisi bu cagin comleklerine yansimaktadir Resim yontemi yonunden de bu donemin onemi buyuktur cunku siyah figurlu resimlerin baslangici da bu tarihlerde olmustur MO 7 yuzyili Yunan heykelciliginin baslangic noktasi olarak aliriz Yaklasik insan boyutunda ya da daha buyuk heykel ve kabartmalar bu tarihten itibaren ortaya cikmaya baslamistir Bir ya da iki yuzyili kapsayan bir sure icinde Yunanlar Dogu da birkac bin yil gecerli olan bir sureci alarak dogaya uygun olan ve anatomik yonden dogru islenen bir bicime sokmuslardir Dunya tarihinde en iyi heykellerin bir kismi Antik Yunanlar tarafindan yapildi diyebiliriz Cunku Yunanlar insan vucudunu tasvir etme konusunda bir olcu ortaya koydular ve hayranlik uyandiran bu olcu sonraki donemlerin ideal temelini olusturdu sona ererken Yunan heykelcileri insan anatomisinde butun ile parcalarin iliskisini kavradilar Bu erken donem heykeli uzerinde baslica yazili kaynaklar Yasli Plinius ile dir Orijinal heykellerin bircogu kayboldu veya Klasik Donem in sonunda istilacilar tarafindan goturuldu MO 6 yuzyilin ikinci yarisinda Yunan sanatcilari dogaya en yakin bicimlere varma amaclarina ulasmislardir Bir onceki donemin bezemecilik uslubu ile yeni donemin dogacilik uslubunu birlestirmislerdir MO 5 yuzyilin ikinci ceyregi Klasik uslubun baslangicini belirtir Hellenistik Cag la birlikte Yunan dunyasinin sinirlari genislerken Yunan sanati da Yunan uygarliginin yayildigi ulkeleri asarak Dogu ya kadar ulasmistir Bu genisleme ile birlikte her alanda oldugu gibi sanat alaninda da koklu degisim ve yenilikler oldu Romalilar MO 2 yuzyilda Yunanistan i fethetmeye basladiklarinda elde ettikleri hazineler karsisinda hayrete dustuler ve Roma ya goturmek uzere binlerce Yunan kabartmasina ve heykeline el koydular Livius un dedigine gore un MO 187 de duzenledigi zafer alayinda galip komutanin onunden ganimetlerinden 785 tunc ve 230 mermer heykel tasindi Bir sure sonra Yunan sanati orneklerini toplamak moda haline geldi ve bircok Yunan heykeltirasi Roma da atolyeler kurarak ilk sanat harikalarinin taklitlerini ve Romalilarin zevkine hitap eden yeni eserlerini urettiler Bundan dolayi gunumuze ulasmamis olan Yunan heykelleri Romalilarin Yunan heykellerinden esinlenerek yaptiklari binlerce kopyanin gunumuze ulasmasiyla bizler Yunan heykelleri hakkinda bir fikre sahibiz Yunan sanati Roma yi etkilemesiyle ve bu eserler Roma araciligi ile Avrupa ya iletilerek Ronesans doneminin yapilarina da buyuk bir etkisi olmustur Ronesans Avrupa da Antik Yunan ve Roma medeniyetine ait unsurlarin on plana alinarak sanat edebiyat ve bilimde XV yuzyilin ve XV yuzyilin ilk yarisinda gerceklestirilen buyuk gelismedir ComlekcilikSiyah figurlu vazo detayi y 540 Pek eskimeyen beyaz ve farkli bir kirmizi mor da kullanilmistir Geleneksel olarak tum sekillerde zarif resimli kaplara vazo denir ve gecmisten kalan onemli olcude tamamlanmis 100 000 den fazla parca vardir Cogu tasidigi yazitlarla birlikte Yunan yasaminin bircok yonune dair benzersiz icgoruler verir Boyali heykel veya mimari comlekler Terakota olarak adlandirilir ve gecmisten bu yana cok miktarda vardir Literaturun cogunda canak comlek denilince yalnizca resimli kaplar veya vazolar kastedilir Canak comlek yakilmis kulleri iceren cenaze kaplari olarak mezarlara birakilan mezar esyasi kabiydi ve cok miktarda ihrac edilirdi Figurlerin guclu hatlarda hos cizgilerle tasvir edildigi unlu ve kendine ozgu Yunan vazo resim tarzi MO 600 den 350 ye kadar zirveye cikti Yunan vazo resmi siyah figurlu ve kirmizi figurlu resmin neredeyse birbirinin tersi olan iki ana stile ayrilir Her durumda diger renk arka plani olusturur Kullanilan diger renkler normalde kucuk beyaz alanlar ve farkli bir morumsu kirmizinin daha buyuk alanlariyla cok sinirliydi Bu tekniklerin ve guclu geleneklerin kisitlamalarinda vazo ressamlari incelik ve guclu ifadeyi birlestirerek dikkate deger sonuclar elde etti Beyaz zemin teknigi tasvirde daha fazla ozgurluge imkan verdi ancak dayanikli degildi ve cogunlukla cenaze torenleri icin kullanildi Kiremit kirmizisi figurlu bir kupanin ici yaklasik 450 Geleneksel olarak eski Yunanlilarin comlek kaplarinin cogunu teshir icin degil gunluk kullanim icin yaptiklari soylenir Istisnalar mezar tasi olarak yapilmis buyuk Arkaik anitsal vazolar zeytinyagiyla doldurulmus Panathenaic Amphora gibi oyunlarda kazanilan ganimetler ve ozellikle mezarlara birakilmak uzere yapilmis parcalardir Bazi parfum siselerinin agzinin hemen altinda paradan tasarruf ettiren tabani vardir Bu nedenle kucuk bir miktar sisenin dolu gorunmesini saglar Son yillarda pek cok bilim insani hem Yunanistan hem de Etrurya da metal esyalarin daha ucuz ikamesi olarak daha once mezarlara konuldugu dusunulenden cok daha fazla uretim gorerek bunun nedenini sorgulamistir Gunumuze ulasan canak comlegin cogu amphora kraterler sarap ve suyu karistirmak icin kaseler hidria su kavanozlari icki kaseleri tuvalet icin yag ve parfum siseleri surahiler ve bardaklar gibi sivilari depolamak servis etmek veya icmek icin kullanilan kaplardan olusur Yemek servisi yapmak ve yemek yemek icin resimli kaplar cok daha az kullanilirdi Resimli canak comlek siradan insanlar tarafindan bile satin alinabilirdi ve yaklasik bes veya alti figurle duzgun sekilde suslenmis bir parca yaklasik iki veya uc gunluk ucrete mal olurdu Minyaturler de cogunlukla tapinaklarda adak olarak kullanilmak uzere cok sayida uretildi Helenistik donemde daha cok comlek cesidi vardi ancak bunlarin cogunun sanatsal onemi cok azdi Beyaz zemin Attic y 460 Apollo nun Cylix inin icecek doken detayi Daha onceki donemlerde kucuk Yunan sehirleri bile kendi yorelerine canak comlek yapiyordu Bunlar tarz ve standartlar acisindan birbirinden cok farkliydi Ege adalarinin bazilarinda Girit te ve guney Italya ve Sicilya daki zengin Yunan kolonilerinde sanat eseri sayilan ozgun comlekler uretildi Ancak daha sonraki Arkaik ve erken Klasik donemde iki buyuk ticari guc Korint ve Atina baskin cikmaya basladi Yerel cesitleri disari surerek canak comlekleri tum Yunan dunyasina ihrac edildi Korint ve Atina dan giden comlekler Ispanya ve Ukrayna kadar uzak yerlerde bile bulunur Bu comlekler Italya da o kadar yaygindir ki ilk olarak 18 yuzyilda Etrusk vazolari olarak toplanmistir Bu comleklerin bircogu seri uretilen ve dusuk kaliteli urunlerdir Aslinda MO 5 yuzyilda comlekcilik sanayilesti ve comlege resim yapma onemli bir sanat dali olmaktan cikti Tencerelerde kullanilabilecek renk yelpazesi pisirme teknolojisi ile sinirliydi en cok kullanilan renkler siyah beyaz kirmizi ve sariydi Daha onceki uc donemde comlekler dogal acik renginde birakilmis ve firinda siyaha donen astarla suslenmistir Yunan canak comlegi bazen comlekci veya comlek ustasinca ama nadiren ressami tarafindan imzalanirdi Ancak yuzlerce ressam sanatsal kisilikleriyle tanimlanabilir Imzalarinin gunumuze ulasmadigi yerlerde Asil Ressami gibi konusuna gore Gec Arkaik Kleophrades Ressami gibi calistiklari comlekciye gore veya hatta Gec Arkaik Berlin Ressami gibi modern konumlarina gore adlandirilirlar Tarih 99 cm yukseklikte Attic Orta Geometrik krater yakl MO 800 775 Antik Yunan canak comlek tarihi stilistik olarak bes doneme ayrilir yaklasik MO 1050 den Protogeometric yaklasik MO 900 den itibaren MO 750 ye kadar Geometrik MO 750 den Gec Geometrik veya Arkaik MO 7 yuzyilin baslarindan Siyah Figur ve yaklasik MO 530 dan itibaren Kirmizi Figur Protogeometrik ve Geometrik donemlerinde Yunan canak comlekleri soyut tasarimlarla suslenmisti Protogeometrik genellikle zarif ve buyuktu bol miktarda boyasiz alan vardi 750 civarinda calisan Dipylon Ustasi nin buyuk comleklerinde oldugu gibi Geometrikte genellikle yuzeyin cogunu yogun sekilde kaplar O ve onun zamanindaki diger comlekciler insan ve hayvanlarin ozellikle atlarin cok stilize siluet figurleri yapmaya basladi Bunlar genellikle cenaze alaylarini veya muharebeleri ve muhtemelen merhumun dovusunu temsil eder Tunc Caginda heykel MO 3000 Kiklad heykel sanati British Muzesindeki mermerden bir kadin figurin Tas Caginda magaralarda yasayip kemik ve cakmak tasindan aletler kullanmis olan ilk Yunanlar MO 3000 dolaylarinda bakir ve kalayi karistirip tunc elde etmeyi ogrenmislerdi Pek cok adadan saglamis olduklari mermer ve obsidiyenle volkan cami ise heykeltiraslar Yunan plastiginin ilk basyapitlarini yaratirlar heykelcikler nadir olarak heykeller genellikle sanem Bunlar figurinler olarak adlandirilir Arkeologlar Kiklad adalarinda yasamis bir kultur oldugunu kesfetmislerdir Neolitik Cagdan bu yana Kikladlar kilden ya da tastan kucuk heykelcikler yapmis cok gelismis bir uygarliktir Yapmis olduklari bu kucuk heykelcikler disi figurleri temsil ediyordu ya da sematik ve hemen hemen soyut heykelciklerdir Soyut ve gercek egilimin kaynasmasiyla 2500 2400 tarihlerine dogru karakteristik hatlari olan ortalama bir tip olusmustur Cinsel simgeler figurinlerin disi oldugunu gostermekle beraber bedenin genel hatlari duz ve ince uzundu hacmi fazla yoktu ve hemen hemen tamamen ciplaktilar Genellikle sol kol sag kolun uzerinde gogus ve karin arasinda yer almaktaydi bacaklar hafif bir bukuk sekildeydi ve ayaklar bitisikti Resimde de goruldugu gibi bu figurinlerin agzi ve gozu olmadigi gibi saci vs de yoktur Bu figurinlerin cogu kucuktur 15 30 santim Ama bazilari 1 50 metre uzunluguna kadar cikan gercek heykellerdi Bu figurinler heykeltiraslarin denklik ya da tamamlayicilik iliskilerine dayanarak kesin bir oran sistemine uyuyorlardi Bedenin toplam uzunlugunun genellikle dort esit bolume ayrilmasi gibi Kiklad figurinlerinin sade olmasinin nedeni figurinlerin mevcut korunma durumuna bagliydi Bu heykellerin bircogu mezar icinde bazilari ise konut icinde bulundu Bu figurinler cinsel ozelliklerle verimliligi uretkenligi vs temsil ettiklerinden dolayi insana hem bu dunyada hem de ahirette yardimci olacak koruyacak vb figurinler olmaliydi Louvre Muzesindeki mermer bir bas figurini Minos heykel sanati Yunanistan in en buyuk adasi olan Girit te olusan ilk Avrupa uygarligi olan Minos uygarliginin kalintilari ilk olarak Sir Arthur Evans tarafindan kesfedilmistir Kucuk plastik tas oymaciligi kilden birkac buyuk kadin figuru disinda bugun hicbir Minos uygarliginin heykeli yoktur Fakat Phaistos ta bulunmus pismis topraktan bir kalip parcasi 1700 e dogru tunctan buyuk heykeller imal edildigi varsayimini olusturmaktadir Pismis topraktan ciniden fil disinden hatta kriselefantinden altin ve fildisiyle kaplanmis heykel yapilma cok sayida heykelcik vardir Knossos un yilanli tanricalari diye bilinen heykelcikler belden buzulmus firfirli bir etek ve gogusleri ciplak kalacak sekilde bir ust giymislerdir Heraklion Arkeoloji Muzesi nden Yilanli Tanrica yaklasik MO 1600 Miken heykel sanati MO 1600 yilindan itibaren Yunan anakarasi adlari kulturlerinin ilk kanitlarinin bulundugu Mykenai sehrinden gelen Mikenliler diye adlandirilan bir uygarligin egemenligi altina girmistir Plastik sanatlarda cok sayida Mikenai yaratilari pismis topraktan yapilmis heykelciklerdir Bu heykelciklerin basit olmasi aklimiza Kiklad figurinlerini getirmektedir Bazi ayrintilarin kahverengi ve siyah renkle boyanmis oldugu gorulmektedir Ayni zamanda buyuk bir heykelciligin oldugu da gorulmektedir Hititlerin baskenti Hattusas takiler ile benzerlik tasiyan Mikenai daki aslanli kapi rolyefleri vb bunu gostermektedir Geometrik Heykel Sanati MO 1100 700 Miken uygarliginin dagilmasindan sonra Yunanistan da MO 1100 800 yillari arasindaki donem Karanlik Cag olarak adlandirilmis olan donemdir 750 700 yillarinda eklemleri vurgulayarak vucudu sematize eden bir stilde islenmis insan ve hayvan heykelcikleri cogalmistir En yaygin parcalar tek tek hayvanlardir Ozellikle atlar gorulmektedir Sekizinci yuzyilin sonunda bazi kisi figurlerinde gozlerin agiz ve burnun uzerinde titizlikle calisilmasinin sonucunda ifadeci bir yuz sekli ortaya cikmistir Bazi heykeller mitolojik figurler icerebilirken Atina akropolisi gibi yerlerde araba surenler savascilar gibi figurlere rastlanmistir Asagi yukari 730 tarihlerinde Atina da kesfedilmis fildisinden bes adet kucuk heykel ciplak bir kadini temsil etmektedir Vucut yapisi geometrik semaya uygundur cok ince belle genc bir kizin nazik gorunumu verilmektedir Saclar genis orguler halinde omuzlara duserken seritler cizmektedir Dogunun taklit edildigini bildigimiz bu donemden mermer ya da herhangi bir baska tas malzemeden geometrik heykelcik yoktur M O 7 6 yuzyil Arkaik DonemYunan arkaik donemi MO 750 MO 480 Antik Yunan tarihinde bir donemdir Bu donem 18 yuzyildan gunumuze kabul edilmistir Yunan sanati incelemelerinde ortaya cikan bu donem Geometrik Sanat ve Klasik Yunan Sanati arasindaki baslica yuzey suslemesi ve plastik sanatlardan soz eder Arkaik donemin Yunan Karanlik Caglarini takip ettigi donemden beri politik teoride onemli ilerlemeler gorulmus Karanlik Caglarda yok olan yazili dilin yeniden dirilisinin yani sira demokrasi felsefe tiyatro ve siirin yukselisiyle arkaik donem bu alanlara yayilmistir Son donemde Anthony Snodgrass ilgi alanlarini politik ve askeri olaylardan sosyal ve ekonomik olusumlara degin genisleten tarihcileri ve goze carpan sanat eserlerinden malzeme urunlerinin tamamina yonelen klasik arkeologlari belirterek bu holistik yaklasimla yakindan ilgilendi ve onu genisletti Arkaik Donem boylece cesitli dallarin uzlasmasi ve yalnizca arkaik degil ayni zamanda kendi yolunda eksiksiz bir seruvendir Ayni zamanda Michael Grant arkaik doneme karsi cikar cunku primitif ve antik sozcuklerinin sozluk anlamlarini etkilemektedir Eski Yunanlara mal edilen urunleri bazinda dunya tarihindeki en yaratici donemlerinden biri olan bir doneme boylesine kucuk dusurucu bir yakistirma daha yoktur Snodgrass Arkaik Donem i MO 750 yilinin orta noktasinda meydana gelen halkin ve iyi materyalin ani egilimi anlamina gelen yapisal devrim ve Klasik Yunan in entelektuel devrimi olarak tanimlar Arkaizm in geleneksel anlamda MO 480 yilinda hukumdar Kserkses Xerxes in akiniyla son buldugu kabul edilir Bir an icin soyle bu donemdeki cesitli dallarin nasil olup da bu donemde baslayip sonlandigi dusunulmemelidir Ornegin antik yunan kaynakli bir seramik teknigi olan ve klasik Yunan donemini karakterize eden kirmizi figur comlekciligi red figure pottery arkaik donemde baslamistir Snodgrass der ki bir sey tarihin sinirlarinda oldugu gibi her zaman us ta dogmalidir bununla birlikte akla uygun olarak sonraki caglara olan uygunlugu acisindan kabul edilebilir olusu yalnizca suni kategorilerdir MO 7 yuzyil Tiranlar Donemi Dor istilasi etkileri Atina merkez sehir Tapinaklar Dor Ion Korint Artemis Athena Artemis Hera Vazolar Geometrik Siyah Figurlu Kirmizi Figurlu Heykel Dor Ion MO 7 ve MO 6 yuzyil Yunan uygarlik tarihinde yaratici donemler olarak kabul edilir Bu iki yuzyil icinde sosyal siyasal ve ekonomik hayatta gorulen ilerleme kendini kultur hayatinin cesitli alanlarinda da gostermekte fikir edebiyat ve sanat konulari sabit sekiller almaktadir Arkaik Donem Seramigi MO 7 yuzyil sonlari ve 6 yuzyilda siyah figur teknigi sonraki donemlerde ise kirmizi figur teknigi kullanilmistir Yunanlarin gunluk ihtiyaclari icin yapmis olduklari vazolarda resim ve nakis sanati icin onemli belgelerdir Daha gelismis ve tabilesmis olan geometrik ya da figurlu motiflerin yaninda insan resimleri onemli yer almakta ressamlar yalniz tek insan figurunu degil oldukca buyuk kompozisyonlar hatta cesitli frizlerde birbiriyle ilgili kompozisyonlar meydana getirmesini bilmekte ve en cok mitolojik konulara basvurmaktadirlar Bunlar arasinda dogu Yunan ve Korinth onemli yer alir Dogu Yunan ekolu renklerin berrakligi cesitliligi ve sahnelerin canliligi ile goz carpmakta ressamlar ahenkli bir suratle tertiplemesini bildikleri hayvan frizlerinde basarili olmakta bircok hallerde buyuk tablolardan aldiklari motiflerde mumkun oldugu kadar cok sey anlatmak istemektedirler Korinth te daha sonraki eserlerden ayirt edilmeleri icin protokorinth vazolari olarak gosterilen baslangiclari 9 yuzyila dayanmakla beraber esas itibariyla 7 yuzyila ait olan vazolar dogudan getirilen kumas ve halilari ornek alarak acik bir zemin uzerine parlak ve siyah kirmizi veya beyaz boya ile ozenle yapilmis bir takim geometrik bezemeler ya da mitolojik sahneler gostermekte her biri basli basina bir sanat eseri olmak iddiasinda bulunan bu vazolarin Akdeniz piyasasinda buyuk ragbet gordugu anlasilmaktadir Kirmizi Figur Teknigi Siyah Figur TeknigiGuney Ionia Erken Yaban Kecisi Stili 650 640 630 620 Guney Iyonya daki en onemli iki merkezin Samos ve Miletos oldugunu ve 7 yuzyil ortalarinda her iki merkezinde birbirine paralel olarak Geometrik donemden Orientalizan doneme gectigini bildirir Orta Yaban Kecisi Stili 1 630 620 600 Bu donem kendini daha orantili ve narin yapilmis hayvan figuru ile gosterilir Orta Yaban Kecisi Stili 2 625 615 600 575 Keskin sayilabilecek omuz govde gecisinin daha yuvarlaklastigi basik govdenin yavas yavas yukseldigi izlenir Keci figurleri boyanmis uzamis ayrica baslar zemin cizgisine yaklasmistir Geometrik Oryantalizan Donem Dogululasma MO 720 650 Dogu etkisinin basladigi donemdir Geometrik donemden Arkaik doneme bir gecis asamasi olusturur Sanatcilar bu donemdeki etkileri urunlerini bir uyarlama biciminde almislardir Aslan sfenks gibi hayvanlarla palmet lotus gibi bitki motiflerini eserlerinde kullanmislaridir Bu motifler yalniz siyah siluet seklinde degil ic ayrintilariyla birlikte resmedilmistir Yine bu donemde dun ve koseli hatlarin yerini yuvarlar ve egri hatlardan meydana gelen bezekler almislardir Butun bu etkilenmeler geometrik uslubun kuruluk ve sertliginin giderilmesinde baslica etken olmustur Arkaik DonemYunan resim sanati hakkinda bilgiyi gunumuze gelebilen vazolardan edinmekteyiz Bu vazolar 3 grupta ele alinmaktadir Geometrik Vazolar MO 11 3 yuzyilda genis bir alanda en cok Atina da gorulur Bu vazolarin uzeri siyah boya ile yatay frizler veya dikey hatlarla sinirlandirilmis dikdortgen satihlarla kaplanmistir Bunlarin icine geometrik motifler ya da geometriklestirilmis figurler olusturulmustur Cenaze torenleri ve araba yarislari da konu alinmistir Bu vazolarda en onemli nokta vazonun sekli ile bezemesi arasina siki bir bag bulunmasidir Siyah Figurlu Vazolar MO 6 yuzyil Kirmizi satih uzerine pistikten sonra siyah renk alan bir boyayla siyah siluetler yapilmistir Figurlerin ic ayrintilari kazilarak belli edilmistir Vazoyu yapanin ve boyayanin imzalari vazo uzerinde yer alir Bu devrin unlu ressami Eksekias tir Tanri ve kahramanlarin hayatlarini minyatur tekniginde islemistir Kirmizi Figurlu Vazolar MO 530 520 Siyah zemin uzerine kirmizi figurler bezenmistir Figurlerin ic ayrintilari fircayla yapilmis siyah hatlarla gosterilmistir En unlu isim Evfonios tur Anatomi ve harekete ozen gostermistir Vazolar Roma isgaliyle tamamen ortadan kalkmistir Arkaik Heykel Sanati Insan boyutlarinda ya da daha buyuk boylardaki heykeller Yunanistan da MO 7 yuzyil ortalarindan once gorulmemektedir Yunanistan da boyle buyuk heykellerin yapilmasinin nedeni Dogu daki ulkeler ile olan iliskileri sonucunda ortaya cikmistir Misir in etkisi altinda frontal yani heykel sanatinda insan vucudunun cepheden verildigi ve agirligin iki ayaga esit sekilde yuklendigi dimdik heykel tipi ortaya cikmistir Yunanlar Misirlilar gibi renkli ve sert taslar kullanmak yerine ellerinde olan zengin mermer kaynaklarini islemeyi ogrenmislerdir Bu orneklerin arasinda iki tane baslicasi dikkat cekmektedir Bunlar Yunancada genc erkek ve genc kiz anlamina gelen Kouros ve Kore dir Ayakta duran ciplak erkek heykeli olan Kouros genis omuzlu kollari genellikle govdeye yapisik beli ve kalcalari dar uzun orgu sacli ve cikik gozludur Kore ise her zaman govdesine yapisik duran kivrimsiz kalin bir kumas giysiyle gosterilmistir Bunun yaninda ayakta duran kadin ve oturan erkek heykelleri de vardir Bu heykellerde insan vucudu ve adalelerin kumas kivrimlarinin ne sekilde meydana geldigini endividuel katlarin nasil belirlemeye baslandigini veya sanatcinin ne suretle tek heykelden heykel gruplarina gectigini adim adim izlemek mumkundur Zamanla bazi heykeltiraslik ekolleri ortaya cikmaktadir Nufus alanlarinin sinirlari pek belli olmayan bu ekollerin baslicalari arasinda Girit Peloponnes ve Ionia ekolleri vardir Ion ekolune ait tipik eserler arasinda Ephesos ta buyuk tapinagin altindaki sunak kaidelerinden birinin icinde bulunmus olan fildisi heykelcikler vardir Bunlar sutun yuvarlakligindaki sekilleri ve kiyafetleri bakimindan dogu en cok gec Hitit heykeltirasliginin etkileri gostermekle beraber uslup bakimindan hic kuskusuz Yunan eserleridir Oturan kadin ya da erkek heykelleri Arkaik Cagda seviliyordu Kivrimsiz uzun bir giysiyle ortunmuslerdir Ayaklar ustunde etek ucu yay biciminde kivrildigi gorulmektedir Bu da Asur heykellerinin bir ozelligidir Yunanlar bir figurun hizli hareketini gosterebilmek amaciyla geleneksel bir yari diz cokme durusu saptamislardir Bir diz yere deger oteki ise dizden bukulerek yere basar Kollar ise ya yukari kaldirilmis sekilde olmakta ya da asagi indirilmis sekilde ya da tamamen yanlara birakilmis sekildedir Govdenin ust bolumu seyirciye donuktur Bacaklar yandan gosterilmistir Heykelcilik tarihinde insan betiminin yapilma nedeni onun karmasik isleyisini gostermek uzere yapilmistir Sert tasi istedikleri gibi islemekte gucluk ceken heykeltiraslarin sorunu teknik gucluklerdi Bu heykeltiraslar yuz elli yil kadar bir zamanda ve birbirinden farkli basarilarla mermerden canli heykeller yontmaya ve amaclarina varabilmek icin de tasi ustun bir sekle sokmaya calistilar Bu devirden tipik bir ornek olan ve yazittan ogrenildigine gore Atinali Rhombos un koruyucu tanrisina adak verilmesi icin ismarlanan Moscophoros veya Buzagi Tasiyan Adam heykelinde heykeltirasin kullanmis oldugu malzemenin karsisinda zor durumda oldugu gorulmektedir Cunku buzagiyi utan iki kol ile heykelin basi heykele buyuk boyutlu bir alcak kabartma havasi verecek kadar govdeye yakin tutulmaya calisildigina gore heykeltiras tasi fazla oymaktan kacinmak istemistir Agiz Yunan heykellerinde uzun sure gorulmus oldugu gibi tipik bir sekilde verilmis olmaktaydi Sabit bir gulumseme ile belirtilmistir Bu Buzagi Tasiyan Adam heykelinin Kore heykeline buyuk olcude benzedigi dikkat cekmektedir Omuzunda buzagi tasiyan adam heykeli Kuros heykeli MO 615 590 civari Kleobis ve Biton MO 600 590 civari Louvre Muzesindeki kadin heykeli MO 630 600 civari Atina Akropolundeki bircok alinlikta Herakles in basarilari resmedilir Bu yapi heykellerinde alinliklarin ucgensi bicimi sanatcilar icin sorun olusturmustur Sanatcilar bu sorunu cozebilmek icin koselere uzanmis figurler ve egimin ortasina da egilmis ya da diz cokmus figurler yerlestirmislerdir Ortadaki seref yeri asagi yukari tanrilara ya da kahramanlara ayrilmis oluyordu Eski Yunancada Sfig3 sphinks denilen mitolojide govdesi aslan seklinde olan kus kanatli canavar onceleri oturarak gosterilirken artik gomut anitlarinda ayakta gosterilmistir Bulundugu yer dikdortgen bir tabandir Bu gomut anitlarindan gunumuze eksiksiz olarak kullanilmis oldugu gorulmektedir Aslani gomutlerin bekcisi olarak gorduklerinden aslan kullanimi da vardir Kore heykeli MO 490 6 yuzyil Yunan heykellerinin duruslari sertligini ve dikligini kaybetmistir Daha onceki donemlerin Kuroslarindan farklidirlar Gogus catisi genislemistir Bacaklar duzgun bicimlendirilmistir Parmaklar da artik ayni boyda degildir Kalcalarda ise kabarikla belden belirli bir sekilde ayrilma gorulur Kolun alt bolumu de artik one donuk sekilde degildir Bu degisim yalniz Kuros heykellerinde degildir Meyve veya adak olarak bir cisim tutan genc kiz figuru Kore yukarida da deginildigi gibi Arkaik Donemin en tipik konularindan bir tanesiydi Daha onceki donemlerin sutun gibi olan heykelleri yerini Euthydikos gibi daha ince Korelere birakmistir MO 480 tarihinde yapilmis Kore Euthydikos imzasini tasiyordu Bu tanrilara kutsal bir hediye olarak sunmak isteyen kisinin imzasidir Yandaki resimde verilmis olan Kore Arkaik donemin en gec donemlerine ait olan ve kusursuz orneklerinden bir tanesidir MO 5 yuzyil Klasik Donem Iyonya IhtilaliMO 546 yillarinda Pers krali Kyros Sardeis i yakip yikarak Lydia kralligina son vermis ve Anadolu da MO 300 yilina kadar surecek olan Pers egemenligini baslatmistir Persler sadece Anadolu yu ele gecirmekle kalmayip zaman zaman yaptiklari savaslarla Trakya ve Yunanistan da etkili olmuslardir Bu nedenle MO 5 yuzyil Hellen Sanati Anadolu da Pers etkisi altinda kalmis Greko Pers Sanati olarak literature gecmistir Bu donemde Anadolu ilk defa dogu ile bati arasinda gercek bir kopru vazifesi gormus ve Persler tarafindan yapilan Kral Yolu Iran iclerinden Ege kiyilarina kadar ulasmistir Klasik Donem Seramigi KYLIX 5 yuzyilda sanat yalniz tapinaklara ya da resmi nitelikte yapilara hukmediyordu Bu donem sanati yuksek cevrelerden baska alt tabakalara da girmekte gecikmemis bu arada sekil ve bezeme bakimindan sanat eseri olmak iddiasinda bulunan vazolar da ortaya koymustur Bunlar arasinda Atina da beyaz zemin uzerine cizgi teknigiyle resmedilen tasvirler kapsayan lekitos lar onemli bir yer almaktadir ki bunlarin olulere adak esyasi olarak verildigi anlasiliyor Oluler kultu ile yakindan ilgili olan bu eserlerin yaninda Atina nin kirmizi figurlu vazolari gerek Akdeniz gerek Karadeniz piyasalarina tamamiyla egemendir Bu vazolari Misir Italya Sicilya Fransa Ispanya Karadeniz i cevreleyen ulkelerde ve hatta Pers saraylarinda bulmak mumkun olmustur Bunlar sekillerinin zarifligi ve cesitliligi uzerlerindeki resimlerin inceligi ve kompozisyonlarinin zenginlik ve ahengiyle dikkat nazarlarini cekmektedir Vazo ressamlari ilk zamanlar Polignotos ve sonralari Zevksiz ve gibi buyuk duvar ve tablo ressamlarini etkisi altinda kalmakla beraber mitolojik sahnelerden baska Atina nin gunluk hayatindan alinmis cesitli konulari tanimlamakta perspektif kurallari ve golge isik oyunlarina onem vermekte ve birer sanat eseri saydiklari resimlerinin altina imzalarini atmaktadirlar 5 yuzyil ortalarina dogru bu resimlere visne kirmizisi beyaz ve altin yaldizi katilmak suretiyle kirmizi figur teknigine daha zengin ve daha cekici bir polikromi verilmek istenmis fakat buna ragmen bu cesit vazolarin Peloponnes harbi sonunda butun pazarlarin Atina mallarina kapanmasi uzerine ortandan kalkmasinin onune gecilememistir 4 yuzyilin resim sanati hakkinda esasli bir fikir edinemiyoruz Vazo sanayisinde on safta gelen Atina bu donemde kirmizi figur teknigine beyaz ve altin yaldizi gibi baska renkler katmak suretiyle daha ilimli gorunmek istemekte figurlerde derinlik ve perspektife onem vermekte figurlerin sayisini arttirmakta cehreler patetik bir ifade hareketler canlilik hatta siddet kazanmakta kontur hatlari buyuk bir ustalikla cizilmektedir MO 380 den baslayarak en cok Guney Rusya ve Kirene ye ihrac edildikleri anlasilan Atina vazolari yeni bir plastik linear uslup gostermekte bu uslubun 4 yuzyilin son yarisinda daha yumusak daha ressami bir karakter takindigi anlasilmaktadir Bununla beraber gerek teknik gerek polikromide elde dilen bazi yeniliklere ragmen Atina vazolari yavas fakat surekli olarak gerilemis Peloponnes harbi sonunda butun piyasalarin kapanmasi uzerine busbutun ortadan kalkmistir Asagi Italya da en cok Apulya da baslangiclari 5 yuzyila dayanan fakat en cok 4 yuzyilda gelisen ve Attika vazolarini ornek alan bir vazo endustrisi baslamistir Bu vazolar erken Attika nin etkisinden kurtularak yepyeni bir gelisim gecirmeye baslamis buyuk sekilleri ekserisi tiyatro sahnelerini tanimlayan ve cesitli tabakalara ayrilmis turlu durumlar gosteren insan figurlerinin yaninda mimarlik resimlerine de yer veren buyuk kompozisyonlari goz alici polikromileri ve zengin bezemeleriyle dikkati cekmeye baslamislardir Bu vazo sanayisinin Asagi Italya da ne kadar surdugu kesin olarak bilinmiyor yalniz bunlarin butun bu bolgenin MO 3 yuzyilda Romalilarin eline gecmesi uzerine ortadan yavas yavas kalkmaya basladigi saptanmistir Klasik heykel sanatiHeykeltiraslik Yunan sanatinin en yuksek asamasina ulastigindan bu donem icin Klasik sanat adi kullanilir Arkaik heykellerdeki sertlik birakilmistir Heykeltiraslar yavas yavas dogal bicimlere ulasip dinginlik denilen oyle ustun bir nitelik kazandirmislardir Boylece bu yapitlar gercegin otesine kaymislardir Bu donemin pek cok heykeltirasi yazili kaynaklardan bilinmektedir Callon Glaukias Theopropos Anaksagoras Onatas Ageladas Pythagoras gibi Bu donemin heykellerinde bilginin degisik yonlerde kullanilmasi konusunda adimlar atilmistir Buna ornek vermek gerekirse duygu betimi devinim giysi kivrimlarinin verilmesi vb sayilabilir Yukarida isimleri sayilardan baska ozgun eserler de vardir Ornegin tunctan yapilmis Delphoi da bulunmus olan Araba Surucusu heykeli Bu heykel tiran Polizalo nun siparisi uzerine yapilmistir Sert uslubu en iyi gosteren Korelerle ayni zamanlarda yapilmis olan bu heykel bazi yerlerinde usluplasma gostermekle beraber bu durumun ozellikle yuz kismi ve elbisede basariyla uygulanmis oldugunu goruyoruz Ayni zamanda bu bahsi gecen heykelle uslubu ayni olan Hippias ve Hipparkhos adindaki zorba hukumdarlara karsi cikarak ikincisini olduren Harmodios ve Aristogeiton u temsil eden Tyrannoktonos lar heykel grubundan bir figur vardir Bu heykelin orijinali olmayan birkac kopyasi vardir Bunun disinda bu doneme ait Olympia Zeus tapinagindaki Apollon ve Zeus alinliklik heykelleri ornek verilebilir Koruna gelmis ozgun Yunan heykelleri arasinda yuruyen Poseidon heykeli karsimiza cikar Tanri heykeli genel bir durustadir ve ileriye dogru kararli bir adim atmistir Kolu uc disli yabasini firlatmak amaciyla yukariya kalkmistir Heykelin govde parcalari birbirleriyle tam anlamiyla kaynasmislardir ve heykelin yeni bir anitsallik kazanmis oldugu gorulmektedir Kaslari usluplastirilmistir Sakali ve saci ise geometrik bir duzenle islenmis oldugu icin arkaik ozellik gostermesine ragmen bu heykel insan vucudunun tasvir edilmesinde iki yuzyillik bir deneyimin doruk noktasini olusturuyordu Bu heykel Artemision aciklarinda denizde bulunmustur Bu yuzden heykelin Dogu ya goturulen gemideki heykelden birisi oldugu sanilmaktadir Delphoilu Araba Surucusu Harmodios ve Aristogeiton u temsil eden Tyrannoktonos lar Olympia Zeus tapinaginin bati alinligindan Apollon Poseidon heykeli Atina Milli Muzesi Arkaik geleneklerin cogunun terk edilmis oldugu bu donem heykellerine baktigimiz zaman yuzun genisledigini gozlerin artik cekik olmadigini burun ve saclarin uzun olmadigini gulumsemenin yerini bir ciddiyete biraktigini bedenin gercekci olarak kavrandigini giysi kivrimlarinin verilmesinde onemli gelismenin baslangicinin bu donemde oldugu gorulmektedir Kumas govdenin devinimine gore dogal bir gorunum kazanmistir Bu uslupla yapilmis kabartmalardan bir ornek vermek gerekirse MO 470 civarinda buyuk bir sunagin kaplamasi oldugu sanilan denizden cikan bir kadin ve iki kadin yardimci ile Aphrodite nin dogusu ve yardimcilari olarak aciklanmis olan bir kabartma ornek verilebilir Bu kabartmada govdenin derinlige dogru gidisinin kuculmesi nazik islenmis olan gecislerledir Bu kabartmadaki kadinlarin kollarina bakilacak olursa kollarin cok gercekci bir anlatimla pes pese dizilmis oldugu dikkatten kacmaz Bunun disinda onemli olan kabartmalardan bir tanesi de Atina Akropolisi nde bulunmus olan yasli tanrica Athena kabartmasidir Aralarinda her ne kadar gorus farki olsa da Klasik devir yazarlarinin heykel konusunu cok sevmeleri bu konuda yararli bilgiler sunmuslardir Antik yazarlara gore bu donemin en unlu heykeltiraslari Myron Pythagoras ve Kalamis tir En buyuk heykeltiraslardan bir tanesi olan Eleutheresli Myron un en unlu eseri Diskobolos ya da Disk Atan Adam Atlet heykelidir Heykele baktigimiz zaman disk atarken basini ve govdesini cok uyumlu dondurmus olan bir atleti gosteren kusursuz ve gorkemli bir ornek oldugu gorulmektedir Bu Lukian in ayrintili tanimlamasi yardimiyla birkac Roma benzetisinde taninmis bir heykeldir Diger bir Roma benzetisi olarak koruna gelmis benzer bir yapit ise geriye dogru kacan Marsyas heykelidir Bu heykelde Marsyas saskinlik icerisinde geri cekilmis korkuyla tanrica Athena nin yere attigi kavala bakmaktadir Roma Terme Muzesinden Aphrodite nin Dogusu 460 civari 84 cm Atina Akropolis Muzesinden Yasli Athena Diskobolos Roma Terme Muzesi MO 449 da Perikles Persler tarafindan verilen hasarin izlerini silmek icin buyuk bir insaat faaliyetini baslatmistir Bu donemde Akropolis te Parthenon Misterler Hephaisteion gibi tapinaklar insa edildi Atina nin koruyucu tanricasi olan Athena ya adanan Parhenon Iktinos adindaki bir mimarin tasarimiyla insa edilmistir Parthenon un disini son derece gosterisli olan mermer heykeller suslemekteydi Doneminin en iyi heykeltiraslarindan biri olan Pheidias ise Perikles tarafindan sanat alanindaki calismalarin denetcisi olarak atanmistir Parthenon u susleyen alinliklardan olan ve bu alinligin Pheidias tarafindan yapilip yapilmadigi bilinmeyen Uc Tanricalar heykelinde elbiselerdeki bol buklumler dikkat cekmektedir Bunun disinda Parthenon un alinliklarinda bir kantharos ya da tutan tanri Dionysos tanrica Athena ve tanri Poseidon un arasindaki yarisma gibi figurler islenmistir Gerek bu caglarda gerekse bundan sonraki donemlerde heykeltiraslik yapan cok kisi oldugu icin hangi eserin kimin tarafindan yapildigini ayirma zorluguna neden olmustur Bu cagin onemli heykeltiraslarindan birisi olan Polykleitos tanri ve tanrica heykelleri yapmasina karsin aslinda bir atlet heykelcisiydi Ciplak erkek heykeli uzmani olarak gorulen Polykleitos un genis omuzlari olan agirligini tek ayagin ustune vermis contrapost oteki ayagi arkaya ve yana koymus bir eliyle mizrak tutan oteki elini ise asagiya birakmis genc bir erkek heykeli vardir Doryphoros Bu heykeldeki rahatlik ve yumusaklik rahatca gorulebilmektedir Uc tanrica MO 438 431 British Muzesi Atina daki Parthenon un dogu alinligina ait olan bu mermer figurde Dionysos bir hayvan postunun ustunde oturmaktadir Kallimakhos un Maenad heykeli MO 420 410 Doryphoros Heykeli MO 450 440 Apoksiyomenos heykeli MO 325 300 MO 5 yuzyilda gomut taslari bir tanriya adak armagani olarak dikilen adak kabartmalari vardir Bunun disinda Plinius tan ogrenildigine gore Halikarnassos Mausoleum unun heykelleri Paroslu Skopas in elinden cikmistir Bu donemin heykeltiraslarindan birisi olan Sikyonlu Lysippos un ise insan vucudunun ideal oranlarini arastirdigini biliyoruz Lysippos un Apoksiyomenos heykeli gunumuze sadece Roma devri kopyalari ile gelmistir Bu heykel yarismadan sonra vucudunu ter ve tozdan temizleyen bir atleti temsil eder Buyuk Iskender in begenisini kazanmis Lysippos eserlerini gorundukleri gibi tasvir etmekle un kazanmistir Portre sanatina Yunanistan da pek onem verilmemesine ragmen Lysippos porte sanatinda da basarili olmustur Hatta Buyuk Iskender in resmi portrecisi olmustur Kardesi Lysistratos un da heykellerden alci kaliplar alan ilk heykelci oldugu soylenmektedir Hellenistik heykel sanatiMakedonya krali II Filip in oldurulmesinden sonra tahta kralin Olympias dan olan oglu Buyuk Iskender Ἀle3andros ὁ megas gecmistir Hellenistik donem kendi ulkesi Makedonya disinda 323 teki olumunden sonra tanrilastirilmis olan Buyuk Iskender ile baslamistir Buyuk Iskender yaptigi basarili fetihlerle Hellen kulturunun etkisini artirmistir Buyuk Iskender in 32 yasinda olmesinden sonra diadokhoi oἱ Diadoxoi Ardillar ya da Halefler denen generallerce imparatorluk yonetilmistir Boylece Dogu ya Yunan kulturu hakim olmustur Her alanda oldugu gibi heykelde de buyuk bir baskalasim olmustur Onceki donemlerin sadeliginden uzaklasilmistir Anlamlar verilmeye ve devinimler belirtilmeye baslanmistir Giderek artan bir gercekciligin ortaya ciktigi gorulmektedir Bu donemde cocukluk yaslilik umutsuzluk gibi konular islenmistir Arkaik donemde gorulen genellikle okullara bagli olan Hellenistik donemin sanatcilarinda ozgun yaraticilar yok degildir Ama yine de bunlarin temsil ettigi akimlar icinde cok guclu celiskiler aranmamasi gerekir Cunku Hellenistik Donemin sanatcilari hukumdarlarin zengin insanlarin vs taleplerine cevap vermek icin durmadan seyahat ettiklerinden karsilikli etkilere pek sik rastlanmaktadir 300 290 a dogru Lindos lu Khares Rodos limaninin girisine unlu tunctan Dev Heykeli dikmistir Buyukluge duyulan bir zevk gorulmektedir Ama sayisi cok azdir Lysippos un ogrencisi Sikyonlu Eutykhides Tykhe Kader tanricasi heykeli yapmistir MO 300 den sonraya tarihlendirilen bu heykel Roma benzetisi olarak koruna gelmistir Bu heykel de dev boyutlardaydi Heykele bakacak olursak kadinin bir kaya uzerinde oturdugunu goruruz Ayagini yuzen bir gence dayamistir Giysi kivrimlarinin heykele canlilik kattigi da dikkatten kacmaz Dorduncu yuzyilda baslamis temalarin basarisina yol acan ciplak kadinlar gibi temalar vardir Diz cokmus Aphrodite bunun icin ornek verilebilir Diodalses in eseri olan bu heykelde govdenin alt bolumu ile bacaklar ayni yone bakmaktadir Bas ise sag tarafa bakar durumdadir Uzanan figur icin ise Uyuyan Ariadne heykeli ornek verilebilir Bu heykel MO 240 dolaylarinda yapilmistir MO 250 180 dolaylarinda Rodoslu bir heykeltirasin eseri olan Samothraki Nike si Zafer Tanricasi bir geminin pruvasinda dalgalanan kivrimli uzun giysiler icerisindedir Bu heykel 1863 te Charles Champoiseau tarafindan bulunmustur Roma benzetisi olan Tykhe heykeli Vatikan Muzesi Doidalses e atfedilen Aphrodite heykelinin Roma benzetisi Uyuyan Ariadne Heykeli MO 240 Louvre Muzesindeki Samothraki Nike si Bu donemin heykellerinde dramatik durumlari one cikartan patetik bir gerceklik gorulmektedir Ornegin kendisini ve karisini olduren Galat dev boydaki Galat savasci I Attalos un zaferini anmak icin diktirdigi anitin benzetileri olarak tanimlanmislardir Laocoon ve ogullarinin gosterildigi heykelde de olume nasil karsi koyduklari gorulmektedir Roma Terme Muzesinden Kendini ve Karisini olduren Galat Savascisi Roma Capitoline Muzesinden Olen Galat Heykeli MO 240 200 Vatikan Muzesinden Laocoon ve ogullari MO 175 150 Tanrilar ve Gigantlarin Savasi Berlin Muzesi MO 180 150 Bergama daki buyuk sunagin dis frizlerini susleyen tanri ve Gigantlar devler savasi disa vurumcu ve gercekciligin zirvesi olup hepsinin ustunde bir yer tutar Ister yuze ister vucuda bakilsin tanri ve tanricalarin guclu atilimi ve Gigantlarla bu eser genellikle barok diye nitelenmistir Gercekcilik zevkinin portre sanatina yol actigi gorulur Kisiligin yuceltildigi Hellenistik Donemde basheykeller onemli yer tutmustur Ornegin Polyeuktos un MO 280 dolaylarinda yaptigi Demosthenes heykeli Euboulides in Khrysippos portresi Khrysippos un olumunden sonra dikilmis suratini eksitmis Homeros gibi Makedonya hukumdarlarinin kendi basheykellerini yaptirdiklari gorulmektedir Romalilar da Yunan sanatcilari cagirarak heykellerini yaptirmislardir Ayrica bakinizDionysos Antik Yunanistan da comlekcilik Antik Yunan mimarisi Ulusal Arkeoloji Muzesi Atina Ege sanatiNotlar Gisela Richter Yunan Sanati Bolum 1 s 7 8 Gisela Richter Yunan Sanati Bolum 1 s 9 10 Gisela Richter Yunan Sanati Bolum 3 s 41 43 TUBITAK Antik Dunya Ansiklopedisi s 214 Oxford Antikcag Sozlugu s 392 Oxford Antikcag Sozlugu s 393 TUBITAK Antik Dunya Ansiklopedisi s 338 Athena wearing the aegis detail from a scene representing Heracles and Iolaos escorted by Athena Apollo and Hermes Belly of an Attic black figured hydria Cabinet des Medailles Paris Inv 254 Home page 18 Mayis 2019 tarihinde Wayback Machine sitesinde of the accessed 16 May 2016 a b Cook 24 26 Cook 27 28 Boardman 26 32 108 109 Woodford 12 Preface to Ancient Greek Pottery Ashmolean Handbooks by Michael Vickers 1991 Boardman 86 quoted Cook 24 29 Apollo wearing a laurel or myrtle wreath a white peplos and a red himation and sandals seating on a lion pawed diphros he holds a kithara in his left hand and pours a libation with his right hand Facing him a black bird identified as a pigeon a jackdaw a crow which may allude to his love affair with Coronis or a raven a mantic bird Tondo of an Attic white ground kylix attributed to the Pistoxenos Painter or the Berlin Painter or Onesimos Diam 18 cm 7 in Cook 30 36 48 51 Cook 37 40 30 36 42 48 Cook 29 Woodward 170 Boardman 27 Cook 34 38 Williams 36 40 44 Woodford 3 6KaynakcaJ J Maffre Yunan Sanati cev I Erguden Fransa 1986 J Boardman Klasik Donem Yunan Heykeli Homer Kitabevi 2005 Y Boysal Arkaik Devir Heykeltirasligi T T K Basimevi Ankara 1979 J Boardman Arkaik Donem Kirmizi Figurlu Atina Vazolari Homer Kitabevi 2002 J Boardman Yunan Sanati Homer Kitabevi Istanbul 2005 F Conti Eski Yunan Sanatini Taniyalim cev S Turunc Istanbul 1982 G Richter Yunan Sanati Cev B Madra Istanbul 1984 T Carpenter Antik Yunan da Sanat ve Mitoloji Istanbul 2002 M C Howatdon Oxford Antikcag Sozlugu cev F Ersoz Kitap Yayinevi 2013 J Bingham F Chandler J Chisholm G Harvey L Miles S Reid S Taplin Antik Dunya Ansiklopedisi cev Z Tur 2010 2012 Prof Dr Tansu Acik in ders notlari Prof Dr Mustafa Sahin Arkaik Cag Heykeltirasligi TUBA Acik Ders notlari 2011