Bu maddede bulunmasına karşın yetersizliği nedeniyle bazı bilgilerin hangi kaynaktan alındığı belirsizdir.Nisan 2020) () ( |
Ekonomik sistem, bir toplumda mal ve hizmetlerin üretimini, ticaretini, dağıtımını ve kaynakların üretime tahsis edilmesini düzenleyen, ayrıca üretimi kimlerin yapacağına karar veren uygulama ve ilkeler bütünüdür.
Ekonomik sistemleri salt ticari açıdan ele almak mümkün değildir. Aksine ekonomik sistemlerin en belirleyici özelliği politik ve ideolojik kökenli olmalıdır. Bu önermenin tersi de doğrudur, yani siyasi yaklaşımları şekillendiren temel unsur ekonomidir. Siyaset ve ekonomi iç içe geçmiştir ve birbirinden ayrışamazdır. Bu açıdan bakıldığında dünyadaki siyasi yapıları ekonomi temelinde sınıflandırmak en uygun yöntem olarak görünmektedir. Günümüzde veya yakın tarihte uygulanan ya da etkileri devam eden ekonomik sistemlere dair bir sınıflandırma şu şekilde yapılabilir.
Sosyalizm / Toplumsalcılık
Sosyalizm, devletçi bir modeldir. Kelime anlamı (Sosio: Toplum, Halk) itibarıyla bakıldığında üretici gücün insan, insan emeği ve dolayısıyla toplum olduğu düşüncesinden yola çıkılarak oluşturulmuş bir sistemdir. Devletçilik prensibi mutlak olarak geçerlidir. Devlet üretime hakim güç olarak ön plana çıkar. Bu modeli savunan iktisatçılar tarafından toplumun esas alındığı iddia edilse de, yetkiyi toplum adına devlet kullandığı için, etkin güç daima devlettir. Kişilerarası eşitlik vurgusu yapılır. Kamu yararı ve toplum ön plandadır. Kolektif (topluluk olarak, kitle halinde) hareket etme ve buna uygun bir biçimde örgütlenme ve çalışma planlanır.
Devletin, ticari amaçlı üretim araçlarına (fabrikalara, maden ocakları ve yeraltı kaynaklarına, tarım arazilerine, hayvan çiftliklerine) ve temel tamamlayıcı kurumlarına (bankalar, kooperatifler) mutlak egemen ve sahip olmasıdır. İşçi sınıfı yani fabrikalar ve maden ocakları çekiç ile, köylü sınıfı yani hayvan çiftlikleri ve tarım arazileri ise orak ile sembolize edilir. Bunlar üretici güç olarak görülen iki toplumsal sınıftır. Üretim araçlarında özel mülkiyet sosyalist sistemlerin katı biçimde uygulandığı ülkelerde tamamen kaldırılmıştır. Özel teşebbüs, üretim araçlarına sahip olamaz. Devlet toplum adına tüm piyasayı kontrolü altında tutar. Serbest Piyasa Ekonomisi geçerli değildir. Bunun yerine Merkezi Planlama esastır. Bir yıl içinde tüm ülkede ne üretilip ne kadar tüketileceği önce yerel ve bölgesel olarak hesaplanır, daha sonra tek merkezde (başkentte) eşgüdümlü olarak değerlendirilir ve düzeltmeler yapılır. Özetle temel prensipleri şunlardır:
- Üretici güç olarak Emek öne çıkar.
- Devletçi Ekonomi (Üretim araçlarında devlet mülkiyeti) esastır.
- Merkezi Planlama vardır.
- Kamu Yararının (Genel Hukukun / Kamu Hukukunun) ön plana çıkması çok belirgindir.
- Tek partili siyaset tercih edilir, çünkü burjuva siyasetinde olan siyasal yapının işçileri böldüğü görüşü savunulur.
Toplumların çeşitli sınıflardan oluştuğu gerçeği dikkate alınarak hangi sosyal sınıfın yönetime egemen olması gerektiği ve asıl üretici gücün hangi sınıf olduğu sorusundan hareket edilir. Bu yaklaşıma göre tarih, aslında sınıf mücadelelerinin toplamından ibarettir. İşçi Sınıfı (Proleteraya)’nın egemenliği esastır, halk her yerde (fabrika, okul, çiftlik vb.) kendini yönetmek üstüne yönetim şeklini belirler. İşçi sınıfına özel bir önem verilir, çünkü emeği ile üreten ve toplumu kalkındıran sınıftır. Bankacılık sistemi etkin değildir, çünkü ihtiyaç duyulmaz. Faiz büyük oranda ortadan kalkmıştır (Bu sömürüye karşı yönüyle İslami söylemlere de uyar. Çünkü İslamiyet'te de faiz haramdır). Sosyalist sistemler değişik aşamalardan geçebilir.
- Önce üretim araçları devletleştirilir. Özel sektör üretimden dışlanır.
- Yabancı sermaye dahil, tüm özel sektör kamu kurumuna dönüştürülmüştür. Özel sektöre gerek yoktur.
- Daha sonra gayrimenkuller (evler, arsalar, araziler) devletleştirilir. Sömürüye yol açtığı için özel mülk sahibi olunamaz.
- Devlet evleri ve arazileri yurttaşlarına kullanmaları için verir. Karşılığında kira almaz.
- Temel hizmetler (elektrik, su, telefon, toplu taşıma, okul, sağlık) ücretsiz hale gelir, çünkü bunlar üzerinden kendini zenginleştirecek bir sınıfa izin verilmez.
- Zaten devletleştirilmiş olan bu hizmetlerin kamu yararına ücretsiz hale kullanılır.
Tek partili rejimlerdir. (Bu partinin adı çoğu zaman sınıfsız topluma gidecek komünist toplumu hedeflediğinden “Komünist Parti”dir. Ama değişik isimler de kullanılabilir, örneğin “Sosyalist Parti”, “İşçi Partisi” veya “Emek Partisi” gibi) Devlet ve parti örgütü ayrı ayrı iki koldan en küçük yerleşim birimlerine kadar indirilmiştir ve yönetime üretici güçler nezdinde katılımcılık vardır.
Olumsuz yönleri:
- Çoğunlukla baskıcı ve antidemokratik uygulamalarda bulunmuşlardır.
- Merkezi planlama verimli ve etkin olamamıştır.
- İçe kapalı ekonomiler sebebiyle hayat standartları gelişmemiştir.
- Kapalı toplum anlayışı, gelişen Dünya’ya ayak uyduramamıştır.
- Halkçılık iddialarına karşın, halkın istekleri dikkate alınmamıştır.
Sosyalist görüşlerin savunmaları:
Burjuva sistemlerinde parasal güç kadar "güçlü" birey vardır. Dolayısıyla sosyalist sistemler tarafından da burjuva sistemleri antidemokratik olarak mahkûm edilirler. Sosyalist toplumlarda din doğrudan karşıya alınmaktan ziyade, egemen sınıfın bir sömürü aracı haline getirildiği ölçüde karşıya alınmıştır. Burjuva sistemleri bunu "Komünist sistemler din olgusuna karşıdırlar" şeklinde çarpıtıp, din ile sömürmeye devam etmeye çalışmışlardır. Oysa sosyalist toplumlardaki egemen görüş "Din olgusunun egemenlerin elinden alındıktan sonra tarihsel olarak incelenmesi" gerektiğidir. Emperyalist saldırganlık ve ekonomik ablukaların unutulduğu bir iddiadır. Sovyetler Birliği'nin bilimi kullanarak kendi imkanlarıyla uzaya çıkması ve birçok alanda bilimsel keşifler yapması, bu iddiaya cevap niteliğindedir.
Tarihçe
Doğu toplumlarını inceleyen ve bazılarında devlet mülkiyeti ve ortak çalışma kavramına rastlayan Karl Marx, bu uygulamaları teorik olarak geliştirmiş ve ilk defa Das Kapital (The Capital) adlı eserinde Sosyalizmin esaslarını ortaya koymuştur. Karl Marx’dan etkilenen pek çok düşünürün katkılarıyla Sosyalizm kavramı daha da çok rağbet görmüş ve 1917 yılında Vladimir Lenin önderliğinde Rusya’da bir devrim yapılarak Dünya tarihinde ilk kez bir Kapitalist rejim yıkılarak yerine Sosyalist bir sistem (Sovyetler Birliği) kurulmuştur. Kapitalizme tepki olarak ortaya çıkmış ve yayılmıştır. Orta Asya’da pek çok devlet Sovyetler Birliği’ne katılmıştır. Ayrıca daha sonra Çin’de gerçekleşen bir devrim ile de Çin Halk Cumhuriyeti sosyalizme geçmiştir. Doğu Avrupa ülkeleri de sosyalist rejimler kurarak Doğu Blokunu oluşturmuşlardır. Bazı Uzak Asya ülkeleri ve Arap ülkeleri de yine sosyalist ekonomiye yakın modele geçmişlerdir. Ancak "Soğuk Savaş" yıllarında yaşanan emperyalist saldırganlıklar ve iç olumsuzluklar sebebiyle 1980’li yılların sonunda başlayarak ilk önce Sovyetler Birliği dağılmış, ardından da Doğu Bloku çökmüştür. Fakat emperyalist saldırganlığa karşı "Bağımsız Devletler Topluluğu" ve "Şanghay İşbirliği Örgütü" gibi yapılar eski sovyet ülkelerinin beraber hareket ettiği uluslararası kuruluşlardır.
Uygulayan Ülkeler
- Dağılanlar / Terk edenler: Sovyetler Birliği (Rusya, Kazakistan, Türkmenistan, Azerbaycan, Özbekistan, Ukrayna, Tacikistan, Ermenistan, Kırgızistan, Litvanya, Estonya, Moldova), Doğu Bloku (Polonya, Çekoslovakya, Romanya, Macaristan, Doğu Almanya, Bulgaristan), Arnavutluk, Yugoslavya, Güney Yemen, Afganistan, Kamboçya, Benin, Etiyopya, Kongo, Somali, Moğolistan, Libya
- Sürdürenler: Çin (Karma Ekonomiye dönüşmektedir), Küba, Vietnam, Kuzey Kore
Komünizm / Ortaklaşacılık
Komünizm, Marksizm'e göre Sosyalizm'den sonra hedeflenen nihai noktadır. Sözcük anlamı ortak çalışma, ortak bilinç (Komün: Kamu, Ortakyaşam) vurgusunu öne çıkarır. Kimi yaklaşımlar aslında Sosyalizm ile aynı şey olduğunu savunur. Üretim araçları tüm toplumun ortak malıdır. Fakat yaygın bir kabule göre temel belirleyici özelliği; sınıfsız bir toplum oluşturulmak istenmesidir. Sosyalizmden en önemli farkı budur. Çünkü sosyalizmde işçi sınıfının egemenliği savunulur, yani sınıf kavramı belirleyicidir. Komünizmde insanlar eşittir. Komünizm'i, sınıflar ve meslekler arası gelir, eğitim, statü, yaşam standardı farklarını elden geldiğince en aza indirmek olarak algılayan daha gerçekçi yaklaşımlar da mevcuttur.
Tarihçe
Eski Sovyetler Birliği, Stalin dönemindeki hızla gelişen ekonomik gelişmeleri takiben Kruşçev tarafından Komünizm'e geçtiğini ilan etmiştir. Fakat bu durum yalnızca bir propagandadan ibarettir (Dönemin destalinization propagandası). Çünkü Sovyetler Birliği’nde sınıflar kaldırılmasına rağmen tüm toplumu kapsayacak ekonomik üretim (fazla artı değer) henüz üretilememiştir.
Uygulayan Ülkeler
Bahsedilen kriterler dikkate alındığında sosyalizmdeki üretim fazlası sonrası yapıyı kapsar. Dolayısıyla üretimin çok yüksek seviyede olduğu devletler bu yapıya geçebilir. Emperyalizmin sosyalizmi yıkma çabasını da göz önüne aldığımızda günümüzde bu durum çok zor görülmektedir.
Kapitalizm / Anaparacılık
Kapitalizm bireyci bir modeldir. Sözcük köküne bakıldığında (Kapital: Sermaye, Anapara, Anamalcılık), üretici gücün para ve dolayısıyla sermaye yani sermaye birikimine sahip olan herkes ticaret ve üretim yapabilir. Kamu hukuku ve kamu yararı kavramı da bulunmakla birlikte özel hukuk ve kişi hakları ön plandadır. Özel teşebbüsün üretim ve ticareti gerçekleştirdiği sistemlerdir. Sermaye gücü ve birikimi önemlidir. Sermaye az sayıda insanın elinde yoğunlaşır. Özel sektör esastır. Serbest Piyasa Ekonomisi geçerlidir. Piyasadaki üretim ile ürün ve hizmet fiyatları arz ve talep kanunları çerçevesinde serbestçe şekillenir. Yani ürün az bulunuyorsa ve ona yönelen talep de mevcutsa, fiyatı yüksek olur, ürün çoksa fiyatı düşer. Özetle yeterli sermayesi olanlar bir işletme kurup, üretim veya ticaret yapar, ürünü piyasaya sunar ve fiyat belirler. Fiyat uygunsa alınır, değilse fiyatı azaltır. Ya da aşırı talep varsa fiyatı yükseltir. Rekabet önemli bir unsurdur. Burjuva sınıfının, parasal gücü olanların piyasaları ve siyasi hayatı yönlendirmesi göz ardı edilemez bir gerçektir.
- Üretici güç Sermaye olarak görülür.
- Özel Sektör ve Üretim araçlarında özel mülkiyet esas alınır.
- Serbest Piyasa Ekonomisi geçerlidir.
- Kişi Yararı (Özel Hukukun) ön plana çıkması belirgindir.
- Çok Partili Siyasi Yaşam tercih edilir.
Üretim araçlarına özel sektörün sahip olması gerektiği öne sürülür. Devletin hemen her konuda üretim ve ticaretten uzak durması, yalnızca yasal düzenlemeleri yapması, toplumsal düzeni sağlaması ve başka bir şeye karışmaması savunulur. İdeal (salt) kapitalist sistemde eğitim, sağlık dahil her alandan devletin çekilmesinin en doğru uygulama olduğu iddia edilir. Böyle bir sistemde devlet yasama dışında yürütme görevi olarak sadece milli savunma/askerlik ve adalet/yargı işlevlerini üstlenir. Vergi toplamak ve para basmak dışında ekonomiye müdahale etmez. Fakat mutlak (ideal) anlamda böyle bir modelin de uygulanabilirliği şu an için mümkün değildir. Hemen her ülkede devlet az veya çok, bir biçimde pek çok alanda etkin ve etkili olmaktadır. Ve hatta ekonomi, ticaret ve üretime müdahale etmekte veya etmek zorunda kalmaktadır. Bu nedenle günümüzde “Müdahaleci/Denetimli Kapitalizm” yaklaşımı değişik düzeylerde pek çok ülke tarafından benimsenmiştir. Birey esas alınarak, kişisel özgürlükler üzerinde durulur. Fakat bu görüşe çelişik olarak bu sistemlerde fakir ve ezilen kitleler azımsanamayacak düzeydedir. Doğru işleyen ilkeli Kapitalist ülkelerde Fırsat Eşitliği’ne önem verilir. Ancak pek çok Kapitalist ülkede güce veya paraya sahip olmayanlar daima ezilir.
Tarihçe
Sanayi Devriminin gerçekleşmesi ve ticaret yapan Burjuva sınıfının ortaya çıkışıyla birlikte sermaye birikimi meydana gelmiş ve bu duruma uygun olarak ilk önce Merkantilizm (Ticaretçilik) adı verilen bir politik yaklaşım doğmuştur. Merkantilistler ihracatı savunup, ithalatı reddeden ve ülke içinde değerli maden biriktirilmesini ama dışarıya asla çıkartılmamasını savunan bir görüşe sahiptirler. Bu görüşün mutlak olarak işlemeyeceği daha sonraları anlaşılmıştır. Fakat sağladığı sermaye birikimi ve mantığı Kapitalizmin bugünkü biçiminin ilk örneklerinin netleşerek ortaya çıkmasını sağlamıştır. Daha sonraları Adam Smith, Ulusların Zenginliği adlı eserinde Kapitalizmin temel prensiplerini ortaya koymuştur. Vahşi Kapitalizm adı verilen bir biçimi, ülkelerin kendi halklarını acımasızca çalıştırmalarına sebep olmuş fakat Sosyalizm tehlikesi karşısında ödünler verilmeye, çalışma saatleri azaltılmaya, hafta sonu tatilleri verilmeye, iş güvenceleri gerçekleştirilmeye başlanmıştır. Kendi ülkesinde durumu kontrol altına alan ülkeler, farklı ülkelere yönelerek Emperyalizmi yaygınlaştırmışlardır.Sanayi devrimi ile birlikte ticaret ve ticaret hacmi genişlediğinden dolayı paraya olan arz ve talep ilişkisi değişti yani ilgi arttı. Bunun sonucunda kapitalizm dünyada ekonomi modeli olarak yerini almaya başladı. Bunun ardından gelişen bankacılık sistemi, hammadde oranının artması ve üretimin çoğalması ile gelişen ülkeler kapitalizmi iyice bünyelerine almaya başladılar. 1. ve 2. dünya savaşlarından sonra artık gelişmiş ülkeler kapitalizm sindirmesini tamamladı.
Uygulayan Ülkeler
Günümüzde Dünya’da çoğu ülkede “Müdahaleci Kapitalizm” uygulanmaktadır.
Olumsuz Yönleri:
- Sermaye az sayıda kişide yoğunlaşır.
- Gelir dağılımı adaletsizdir.
- Parasal ve/veya statü gücü olmayanlar Fırsat Eşitliğinden yeterince yararlanamazlar.
- Güçlü firmalar zayıfları yok eder. Piyasada tekelleşme sonucu fiyatlar aşırı yükselebilir.
- Az ya da çok daima işsizlik mevcuttur.
- Enflasyon, yüksek faiz ve düşük ücretler nedeniyle insanların hayat standartları çok gerileyebilir.
Liberalizm / Özgürlükçülük
Liberalizm kavramı siyasal, ekonomik ve toplumsal özgürlükleri savunur. Geniş kapsamlı bir kavramdır. Özgürlükçülük, Serbestçilik (Liberium: Özgürlük, Serbesti) anlamlarına gelen bu kavram kimi zaman Kapitalizm ile eş anlamlı olarak kullanılır. Veya Kapitalizmi de içerdiği öne sürülür ve öyle anlaşılır. Bazen de Kapitalizmin bir sonucu olarak görülür. Liberalizmin uygulamadaki sonuçları; Serbest Piyasa Ekonomisi, Parlamenter Demokrasi, Çok Partili Rejimleri de beraberinde getirir.
Tarihçe
Günümüzde geçerli özgürlük anlayışı Fransız İhtilali’ne kadar uzanır. İnsan Hakları prensiplerinin ortaya çıkışı ve Parlamenter rejimlerin yaygınlaşması ile Liberalizm daha da güçlenmiştir.
Uygulayan Ülkeler
Günümüzde pek çok ülkede Liberal yaklaşımlar benimsenmektedir. Ancak İngiltere Liberalizmin simgesi haline gelmiştir. Neoliberalizm ise liberalizmin daha gelişmiş modelidir
Karma Sistem / Karma Ekonomi
Karma Ekonomik Model, Sosyalist ve Kapitalist sistemlerin uyumlu bir bileşimi olarak düşünülebilir. Kısmen devletçi kısmen özel sektöre dayalı bir üretim mevcuttur. Kamu yararı ve kişilik hakları eşit öneme sahiptir. Devlet ekonomik hayatı yönlendirir ve müdahil olur. Genellikle karma ekonomi uygulanan ülkelerde, devlet üretim araçlarına çeşitli oranlarda sahiptir fakat özel sektör de yasak değildir. Daha çok kalkınmakta olan veya kalkınma hamlesini yeni başlatan ülkelerde uygulanır ve işe yarar. Kısmen Merkantilist politikalar benimsenir. İhracat teşvik edilir. İthalattan mümkün mertebe kaçınılmaya çalışılır.
Yine de karma ekonomi tanımını tek bir kalıba sığdırmak pek doğru sonuçlar doğurmayabilir. Karma ekonomi şu şekilde üçe ayrılabilir:
- Ekonominin %50 devlet %50 özel sektör kontrolünde olduğu sistemler,
- Kapitalist karma sistem, (bknz. Sosyal piyasa)
- Devletçi karma sistem. [bknz. Yeni Ekonomi Politikası (SSCB), Sosyalist Piyasa Ekonomisi (Çin)]
- Sürdürenler: Çin (Sosyalisttir fakat uygulamada ise Karma Modele dönüşmektedir), Venezuela, Tunus
Olumsuz Yönleri:
- Devlet hantal ve aşırı bürokratik bir yapıya kavuşabilir.
- Devlet sektöründe rekabet olmadığı için kalitesiz üretim yapılabilir.
- Özel sektör teşvik edilmezse gelişmeyebilir.
- Devlet sektörü gelişen teknolojiye ayak uyduramayabilir.
- Özelleştirmeler yanlış yapılarak, bozuk bir kapitalistleşme sürecine girilebilir.
- Planlamalar yanlış gerçekleştirildiğinde verimsiz üretimler ortaya çıkabilir.
Faşizm / Bağlaşımcılık
Faşizm, çoğu zaman yanlış bir tabirle “Irkçılık” olarak da adlandırılır. Gerçek kelime anlamı (Fache: Birlik, Bağ) lidere bağlılığı ve birlikte hareket etmeyi vurgular. Ancak gerçekten de ırkçı örgütlenmeler ve söylemler bu tip bir siyasal sistemin odak noktasında yer alır. Kafatasçılık düzeyinde uygulamalar mevcuttur. Tarihsel olarak siyasal anlayışı şekillendiren unsurun milletler veya halklar arasındaki farklar, karşıtlıklar çekişmeler ve savaşlar olduğu düşüncesi hareket noktasıdır. Fakat bu farklılıklar tarihsel bağlamından ve gerçeklikten koparılarak ırklara özgü doğal bir seçilim sürecinin belirleyicileri olarak değerlendirilir ve bazı ırkların diğerlerine üstünlüğü gibi bilimsellikle bağdaşmayan sonuçlara ulaşılır. Hemen bu noktada, ırkçılığın, milliyetçilikten (ulusalcılıktan) çok farklı bir kavram olduğunu belirtmekte yarar vardır. Özet olarak ifade etmek gerekirse;
- Milliyetçilik / Ulusçuluk (Nasyonalizm): Kendi milli değerlerini ve kültürünü korumayı ve geliştirmeyi amaçlar. Etnik (kabileler şeklinde) veya dinsel (ümmet şeklinde) bir toplumsal birlikteliği reddeder. Bunun yerine millet (ulus) kavramını esas alan bir ülke yapılanması öngörülür.
- Irkçılık (Rasizm): Kendi ırkının mutlak üstünlüğünü ileri sürer. Diğer ırkların yok edilmesi veya en azından ele geçirilip köleleştirilmesini savunur. Genetik, soydan geçen bir ayrıcalığa inanılır. Güney Afrika Cumhuriyeti’nde olduğu gibi resmi “Apartheid” (Ayrımcılık) politikaları bu mantıktan kaynaklanır.
Ancak ırkçılık kavramı, faşizmi açıklamada tek başına yeterli değildir. İlave olarak, her şeyden önce bir lider sultası vardır. Lidere tartışmasız itaat edilir. Çoğu zaman başta bir diktatör bulunur. Bu sistemin diğer temel karakteristikleri şöyle sıralanabilir:
- Totalitarizm (Tümdencilik): Devletin mutlak üstünlüğü, devlete mutlak itaat.
- Şovenizm (Aşırıcılık): Vatanseverliğin aşırı vurgulanması.
- Militarizm (Orduculuk): Askeri örgütlenme ve savaş ekonomisi.
- Kolektivizm (Kitlesellik): Halkın kitle olarak hareket etmesi/ettirilmesi.
- Despotizm (Baskıcılık): Zorba yönetim anlayışı.
Her tür muhalif hareket hatta muhalefet şüphesi bile şiddetle bastırılıp yok edilir. Komşulardan başlayarak diğer ülkeler ele geçirilmeye çalışılır. Kendi ırkının üstünlüğü bir eğitim politikası ve siyasal propaganda aracı olarak benimsenir. Saldırganlık ve şiddet birer araçtır. Azınlıklar aşağılanır ve resmi olarak ikinci sınıf ilan edilirler. Aslında ayrımcı veya ırkçı yaklaşımların kökeninde ise yine ekonomik gerekçeler vardır. Bu azınlıkların veya işgal edilmesi planlanan diğer ülkelerin kaynaklarını ele geçirmek sistemin devamlılığı için zaruri olarak görülür.
Askeri araç ve teçhizat üretimi ile silah sanayisi ekonominin itici gücüdür. Devlet her alana olduğu gibi ekonomiye de müdahildir. Vergi oranları istenildiği gibi keyfi olarak artırılabilir. Fabrikalar devletleştirilebilir. Hatta olağanüstü koşullar nedeniyle özel sektörün ürünlerine el koyulabilir.
Tarihçe
İlk defa İtalya’da Benito Mussolini tarafından oluşturulmuş ve biçimlendirilmiştir. Daha sonra Almanya’da Adolf Hitler, İspanya’da Francisco Franco, Portekiz’de Oliveira Salazar tarafından benimsenmiştir. Bu ülkelerin bazıları II. Dünya Savaşı’nın çıkmasına sebebiyet vererek daha sonra yenildikleri için fazla yaygınlaşma olanağı bulamamıştır. Fakat faşist rejimlerdeki baskıcı uygulamalar pek çok diktatörlük tarafından da tercih edilerek etkileri sürmüştür ve sürmektedir.
Uygulayan Ülkeler
- Terk edenler: İtalya, İspanya, Almanya, Portekiz, Şili, Yunanistan
- Sürdürenler: İsrail (Kısmen, tartışmalıdır.)
Olumsuz Yönleri:
- Aşırı baskıcılıkla ve sınır tanımaz şiddet siyasi bir araç olarak kullanılır.
- İşkenceler ve yargısız infazlarla bir korku toplumu meydana gelir.
- Halkın isteklerinin hiçbir önemi yoktur.
- İnsan hakları asla dikkate alınmaz ve önemsenmez.
- Savaş ekonomisi sebebiyle, barış dönemleri ekonomik krizlerle sonlanır.
- Küresel boyutlarda savaşlara sebebiyet verilebilir.
Emperyalizm / Yayılmacılık
Emperyalizm yayılmacı, sömürgeci ekonomiler meydana gelmiştir. Kapitalizmin bir ileri aşamasıdır. Kapitalist sistemin kendi ülkesi dışına çıkarak başka ülkelere yayılması, diğer ülkelerin hammadde, işgücü, enerji, yer altı ve yerüstü kaynaklarını sömürmesidir. Kelime anlamı da bu yöndedir (İmperia: Yayılma, Genişleme). Faşist sistemler de zaten Emperyalizm’e yatkındırlar ve yaygın olarak uygularlar. Emperyalist ülkeler kendisine göre az gelişmiş olan ülkelerin pazarları ve piyasalarını ele geçirirler. Bu ülkelerin siyasi, ekonomik, toplumsal denetimine egemen olunur. Kendine bağımlı hale getirilir. Böylece görünüşte özgür olan ülkeler bile bağımsızlığını yitirebilirler. Bu açılardan bakıldığında (her ne kadar aksini iddia etseler de) Sosyalist rejimlerin de Emperyalist olabileceği kabul edilmelidir.
Bir yönü ile Sömürgecilik (Kolonyalizm) olarak da değerlendirilebilir. Ancak Sömürgecilikten daha geniş bir kavramdır. Sömürgecilik olarak ele alındığında geçmişi çok eski tarihlere kadar uzanabilir. Örneğin Sömürge İmparatorlukları veya köleci üretim biçimleri. Günümüzde ise birkaç alt tür halinde sınıflandırılabilir.
- Askeri Emperyalizm: Diğer bir ülkenin veya ülkelerin askeri olarak işgal edilmesini ifade eder.
- Siyasi Emperyalizm: Başka ülkelerin denetimini siyasi olarak elde tutmaktır.
- Ekonomik Emperyalizm: Farklı ülkelerin, bölgelerin hatta tüm Dünya’nın ekonomisine hakimiyettir.
- Kültürel Emperyalizm: Egemen kültürlerin küçük kültürleri yok etmesidir. Çeşitlilik ortadan kalkar.
Tarihçe
Coğrafi keşiflere hatta daha öncesine kadar uzanan bir geçmişe sahiptir. Bu bağlamda modern kapitalizmden bile önce ortaya çıktığı öne sürülebilir. Ancak Kapitalist ülkelerin sıklıkla Emperyalizm'i bir araç olarak kullandığı görülmektedir.
Uygulayan Ülkeler
- Doğrudan (Askeri): ABD, İngiltere,
- Dolaylı (Ekonomik, Siyasi, Kültürel): Fransa, İtalya, Hollanda (en başta gelenler).
Olumsuz Yönleri:
- Küresel düzeyde gelir adaletsizlikleri ortaya çıkar.
- Aslında gelişebileceği halde, az gelişmişliğe mahkûm ülkeler meydana gelir.
- Küresel savaşlar ortaya çıkar.
- Hacim olarak büyük kültürler, aslında belki de daha değerli küçük kültürleri yok eder.
- Tek tip yaşayış ve anlayış oluşur. Çeşitlilik kaybolur.
- Doğal kaynaklar yok edilir, yeryüzünün dengesi bozulur.
Anarşizm
Anarşizm (Erksizlik; An: “Olumsuzluk Eki” – Arch: “Erk, İktidar”) her tür otoriteyi, yönetim anlayışını ve devleti reddeden görüştür. Herkesin eşit olduğunu, insanın devlet kurumuna ihtiyacı olmadığını savunur.
Kaynakça
- Willi Albers, Handwörterbuch der Wirtschaftswissenschaft, Band 9, Stichwort "Wirtschaftssysteme", Gustav Fischer, Stuttgart, 1982, , Seite 327
- Werner Lachmann, Volkswirtschaftslehre 1: Grundlagen, Ausgabe 5, Springer Verlag, 2006, , Seite 22
- Bodo B. Gemper, Wirtschaftspolitik: Ordnungspolitische Grundlagen, Birkhäuser Verlag, 1993, , Seite 5-6
- Gabler Verlag (Herausgeber), Gabler Wirtschaftslexikon, Stichwort: Wirtschaftssystem, online im Internet: Wirtschaftssystem
- Richard Bonney (1995), Economic Systems and State Finance, 680 pp.
- David W. Conklin (1991), Comparative Economic Systems, Cambridge University Press, 427 pp.
- George Sylvester Counts (1970), Bolshevism, Fascism, and Capitalism: An Account of the Three Economic Systems.
- Robert L. Heilbroner and Peter J. Boettke (2007). "Economic Systems". The New Encyclopædia Britannica, v. 17, pp. 908–15.
- Harold Glenn Moulton, Financial Organization and the Economic System, 515 pp.
- Jacques Jacobus Polak (2003), An International Economic System, 179 pp.
- Frederic L. Pryor (1996), Economic Evolution and Structure: 384 pp.
- Frederic L. Pryor (2005), Economic Systems of Foraging, Agricultural, and Industrial Societies, 332 pp.
- Graeme Snooks (1999), Global Transition: A General Theory, PalgraveMacmillan, 395 pp.
- Avrich, Paul. Anarchist Voices: An Oral History of Anarchism in America, Princeton University Press 1996 , p. 6
- Larmore, Charles (1990), “Political Liberalism”, Political Theory, Vol. 18 No. 3 (August), ss. 339-360.
- Yayla, Atillâ, Liberalizm (Ankara: Liberte, 2. b., 1998).
- Göze, Ayferi: (1987) Siyasal Düşünceler ve Yönetimler, Beta Yayınları, İstanbul.
- ^ Liberal Düşünce Dergisi, Prof.Dr. Atilla Yayla, Yıl: 22, Sayı: 88, Güz 2017, ss. 69-85.
- ^ Lenin, V.İ, Emperyalizm: Kapitalizmin En Yüksek Aşaması, Sol Yayınları, 1. Baskı, 1969, .
wikipedia, wiki, viki, vikipedia, oku, kitap, kütüphane, kütübhane, ara, ara bul, bul, herşey, ne arasanız burada,hikayeler, makale, kitaplar, öğren, wiki, bilgi, tarih, yukle, izle, telefon için, turk, türk, türkçe, turkce, nasıl yapılır, ne demek, nasıl, yapmak, yapılır, indir, ücretsiz, ücretsiz indir, bedava, bedava indir, mp3, video, mp4, 3gp, jpg, jpeg, gif, png, resim, müzik, şarkı, film, film, oyun, oyunlar, mobil, cep telefonu, telefon, android, ios, apple, samsung, iphone, xiomi, xiaomi, redmi, honor, oppo, nokia, sonya, mi, pc, web, computer, bilgisayar
Bu maddede kaynak listesi bulunmasina karsin metin ici kaynaklarin yetersizligi nedeniyle bazi bilgilerin hangi kaynaktan alindigi belirsizdir Lutfen kaynaklari uygun bicimde metin icine yerlestirerek maddenin gelistirilmesine yardimci olun Nisan 2020 Bu sablonun nasil ve ne zaman kaldirilmasi gerektigini ogrenin Ekonomik sistem bir toplumda mal ve hizmetlerin uretimini ticaretini dagitimini ve kaynaklarin uretime tahsis edilmesini duzenleyen ayrica uretimi kimlerin yapacagina karar veren uygulama ve ilkeler butunudur Ekonomik sistemleri salt ticari acidan ele almak mumkun degildir Aksine ekonomik sistemlerin en belirleyici ozelligi politik ve ideolojik kokenli olmalidir Bu onermenin tersi de dogrudur yani siyasi yaklasimlari sekillendiren temel unsur ekonomidir Siyaset ve ekonomi ic ice gecmistir ve birbirinden ayrisamazdir Bu acidan bakildiginda dunyadaki siyasi yapilari ekonomi temelinde siniflandirmak en uygun yontem olarak gorunmektedir Gunumuzde veya yakin tarihte uygulanan ya da etkileri devam eden ekonomik sistemlere dair bir siniflandirma su sekilde yapilabilir Sosyalizm ToplumsalcilikSosyalizm devletci bir modeldir Kelime anlami Sosio Toplum Halk itibariyla bakildiginda uretici gucun insan insan emegi ve dolayisiyla toplum oldugu dusuncesinden yola cikilarak olusturulmus bir sistemdir Devletcilik prensibi mutlak olarak gecerlidir Devlet uretime hakim guc olarak on plana cikar Bu modeli savunan iktisatcilar tarafindan toplumun esas alindigi iddia edilse de yetkiyi toplum adina devlet kullandigi icin etkin guc daima devlettir Kisilerarasi esitlik vurgusu yapilir Kamu yarari ve toplum on plandadir Kolektif topluluk olarak kitle halinde hareket etme ve buna uygun bir bicimde orgutlenme ve calisma planlanir Devletin ticari amacli uretim araclarina fabrikalara maden ocaklari ve yeralti kaynaklarina tarim arazilerine hayvan ciftliklerine ve temel tamamlayici kurumlarina bankalar kooperatifler mutlak egemen ve sahip olmasidir Isci sinifi yani fabrikalar ve maden ocaklari cekic ile koylu sinifi yani hayvan ciftlikleri ve tarim arazileri ise orak ile sembolize edilir Bunlar uretici guc olarak gorulen iki toplumsal siniftir Uretim araclarinda ozel mulkiyet sosyalist sistemlerin kati bicimde uygulandigi ulkelerde tamamen kaldirilmistir Ozel tesebbus uretim araclarina sahip olamaz Devlet toplum adina tum piyasayi kontrolu altinda tutar Serbest Piyasa Ekonomisi gecerli degildir Bunun yerine Merkezi Planlama esastir Bir yil icinde tum ulkede ne uretilip ne kadar tuketilecegi once yerel ve bolgesel olarak hesaplanir daha sonra tek merkezde baskentte esgudumlu olarak degerlendirilir ve duzeltmeler yapilir Ozetle temel prensipleri sunlardir Uretici guc olarak Emek one cikar Devletci Ekonomi Uretim araclarinda devlet mulkiyeti esastir Merkezi Planlama vardir Kamu Yararinin Genel Hukukun Kamu Hukukunun on plana cikmasi cok belirgindir Tek partili siyaset tercih edilir cunku burjuva siyasetinde olan siyasal yapinin iscileri boldugu gorusu savunulur Toplumlarin cesitli siniflardan olustugu gercegi dikkate alinarak hangi sosyal sinifin yonetime egemen olmasi gerektigi ve asil uretici gucun hangi sinif oldugu sorusundan hareket edilir Bu yaklasima gore tarih aslinda sinif mucadelelerinin toplamindan ibarettir Isci Sinifi Proleteraya nin egemenligi esastir halk her yerde fabrika okul ciftlik vb kendini yonetmek ustune yonetim seklini belirler Isci sinifina ozel bir onem verilir cunku emegi ile ureten ve toplumu kalkindiran siniftir Bankacilik sistemi etkin degildir cunku ihtiyac duyulmaz Faiz buyuk oranda ortadan kalkmistir Bu somuruye karsi yonuyle Islami soylemlere de uyar Cunku Islamiyet te de faiz haramdir Sosyalist sistemler degisik asamalardan gecebilir Once uretim araclari devletlestirilir Ozel sektor uretimden dislanir Yabanci sermaye dahil tum ozel sektor kamu kurumuna donusturulmustur Ozel sektore gerek yoktur Daha sonra gayrimenkuller evler arsalar araziler devletlestirilir Somuruye yol actigi icin ozel mulk sahibi olunamaz Devlet evleri ve arazileri yurttaslarina kullanmalari icin verir Karsiliginda kira almaz Temel hizmetler elektrik su telefon toplu tasima okul saglik ucretsiz hale gelir cunku bunlar uzerinden kendini zenginlestirecek bir sinifa izin verilmez Zaten devletlestirilmis olan bu hizmetlerin kamu yararina ucretsiz hale kullanilir Tek partili rejimlerdir Bu partinin adi cogu zaman sinifsiz topluma gidecek komunist toplumu hedeflediginden Komunist Parti dir Ama degisik isimler de kullanilabilir ornegin Sosyalist Parti Isci Partisi veya Emek Partisi gibi Devlet ve parti orgutu ayri ayri iki koldan en kucuk yerlesim birimlerine kadar indirilmistir ve yonetime uretici gucler nezdinde katilimcilik vardir Olumsuz yonleri Cogunlukla baskici ve antidemokratik uygulamalarda bulunmuslardir Merkezi planlama verimli ve etkin olamamistir Ice kapali ekonomiler sebebiyle hayat standartlari gelismemistir Kapali toplum anlayisi gelisen Dunya ya ayak uyduramamistir Halkcilik iddialarina karsin halkin istekleri dikkate alinmamistir Sosyalist goruslerin savunmalari Burjuva sistemlerinde parasal guc kadar guclu birey vardir Dolayisiyla sosyalist sistemler tarafindan da burjuva sistemleri antidemokratik olarak mahkum edilirler Sosyalist toplumlarda din dogrudan karsiya alinmaktan ziyade egemen sinifin bir somuru araci haline getirildigi olcude karsiya alinmistir Burjuva sistemleri bunu Komunist sistemler din olgusuna karsidirlar seklinde carpitip din ile somurmeye devam etmeye calismislardir Oysa sosyalist toplumlardaki egemen gorus Din olgusunun egemenlerin elinden alindiktan sonra tarihsel olarak incelenmesi gerektigidir Emperyalist saldirganlik ve ekonomik ablukalarin unutuldugu bir iddiadir Sovyetler Birligi nin bilimi kullanarak kendi imkanlariyla uzaya cikmasi ve bircok alanda bilimsel kesifler yapmasi bu iddiaya cevap niteligindedir Tarihce Dogu toplumlarini inceleyen ve bazilarinda devlet mulkiyeti ve ortak calisma kavramina rastlayan Karl Marx bu uygulamalari teorik olarak gelistirmis ve ilk defa Das Kapital The Capital adli eserinde Sosyalizmin esaslarini ortaya koymustur Karl Marx dan etkilenen pek cok dusunurun katkilariyla Sosyalizm kavrami daha da cok ragbet gormus ve 1917 yilinda Vladimir Lenin onderliginde Rusya da bir devrim yapilarak Dunya tarihinde ilk kez bir Kapitalist rejim yikilarak yerine Sosyalist bir sistem Sovyetler Birligi kurulmustur Kapitalizme tepki olarak ortaya cikmis ve yayilmistir Orta Asya da pek cok devlet Sovyetler Birligi ne katilmistir Ayrica daha sonra Cin de gerceklesen bir devrim ile de Cin Halk Cumhuriyeti sosyalizme gecmistir Dogu Avrupa ulkeleri de sosyalist rejimler kurarak Dogu Blokunu olusturmuslardir Bazi Uzak Asya ulkeleri ve Arap ulkeleri de yine sosyalist ekonomiye yakin modele gecmislerdir Ancak Soguk Savas yillarinda yasanan emperyalist saldirganliklar ve ic olumsuzluklar sebebiyle 1980 li yillarin sonunda baslayarak ilk once Sovyetler Birligi dagilmis ardindan da Dogu Bloku cokmustur Fakat emperyalist saldirganliga karsi Bagimsiz Devletler Toplulugu ve Sanghay Isbirligi Orgutu gibi yapilar eski sovyet ulkelerinin beraber hareket ettigi uluslararasi kuruluslardir Uygulayan Ulkeler Dagilanlar Terk edenler Sovyetler Birligi Rusya Kazakistan Turkmenistan Azerbaycan Ozbekistan Ukrayna Tacikistan Ermenistan Kirgizistan Litvanya Estonya Moldova Dogu Bloku Polonya Cekoslovakya Romanya Macaristan Dogu Almanya Bulgaristan Arnavutluk Yugoslavya Guney Yemen Afganistan Kambocya Benin Etiyopya Kongo Somali Mogolistan Libya Surdurenler Cin Karma Ekonomiye donusmektedir Kuba Vietnam Kuzey KoreKomunizm OrtaklasacilikKomunizm Marksizm e gore Sosyalizm den sonra hedeflenen nihai noktadir Sozcuk anlami ortak calisma ortak bilinc Komun Kamu Ortakyasam vurgusunu one cikarir Kimi yaklasimlar aslinda Sosyalizm ile ayni sey oldugunu savunur Uretim araclari tum toplumun ortak malidir Fakat yaygin bir kabule gore temel belirleyici ozelligi sinifsiz bir toplum olusturulmak istenmesidir Sosyalizmden en onemli farki budur Cunku sosyalizmde isci sinifinin egemenligi savunulur yani sinif kavrami belirleyicidir Komunizmde insanlar esittir Komunizm i siniflar ve meslekler arasi gelir egitim statu yasam standardi farklarini elden geldigince en aza indirmek olarak algilayan daha gercekci yaklasimlar da mevcuttur Tarihce Eski Sovyetler Birligi Stalin donemindeki hizla gelisen ekonomik gelismeleri takiben Kruscev tarafindan Komunizm e gectigini ilan etmistir Fakat bu durum yalnizca bir propagandadan ibarettir Donemin destalinization propagandasi Cunku Sovyetler Birligi nde siniflar kaldirilmasina ragmen tum toplumu kapsayacak ekonomik uretim fazla arti deger henuz uretilememistir Uygulayan Ulkeler Bahsedilen kriterler dikkate alindiginda sosyalizmdeki uretim fazlasi sonrasi yapiyi kapsar Dolayisiyla uretimin cok yuksek seviyede oldugu devletler bu yapiya gecebilir Emperyalizmin sosyalizmi yikma cabasini da goz onune aldigimizda gunumuzde bu durum cok zor gorulmektedir Kapitalizm AnaparacilikKapitalizm bireyci bir modeldir Sozcuk kokune bakildiginda Kapital Sermaye Anapara Anamalcilik uretici gucun para ve dolayisiyla sermaye yani sermaye birikimine sahip olan herkes ticaret ve uretim yapabilir Kamu hukuku ve kamu yarari kavrami da bulunmakla birlikte ozel hukuk ve kisi haklari on plandadir Ozel tesebbusun uretim ve ticareti gerceklestirdigi sistemlerdir Sermaye gucu ve birikimi onemlidir Sermaye az sayida insanin elinde yogunlasir Ozel sektor esastir Serbest Piyasa Ekonomisi gecerlidir Piyasadaki uretim ile urun ve hizmet fiyatlari arz ve talep kanunlari cercevesinde serbestce sekillenir Yani urun az bulunuyorsa ve ona yonelen talep de mevcutsa fiyati yuksek olur urun coksa fiyati duser Ozetle yeterli sermayesi olanlar bir isletme kurup uretim veya ticaret yapar urunu piyasaya sunar ve fiyat belirler Fiyat uygunsa alinir degilse fiyati azaltir Ya da asiri talep varsa fiyati yukseltir Rekabet onemli bir unsurdur Burjuva sinifinin parasal gucu olanlarin piyasalari ve siyasi hayati yonlendirmesi goz ardi edilemez bir gercektir Uretici guc Sermaye olarak gorulur Ozel Sektor ve Uretim araclarinda ozel mulkiyet esas alinir Serbest Piyasa Ekonomisi gecerlidir Kisi Yarari Ozel Hukukun on plana cikmasi belirgindir Cok Partili Siyasi Yasam tercih edilir Uretim araclarina ozel sektorun sahip olmasi gerektigi one surulur Devletin hemen her konuda uretim ve ticaretten uzak durmasi yalnizca yasal duzenlemeleri yapmasi toplumsal duzeni saglamasi ve baska bir seye karismamasi savunulur Ideal salt kapitalist sistemde egitim saglik dahil her alandan devletin cekilmesinin en dogru uygulama oldugu iddia edilir Boyle bir sistemde devlet yasama disinda yurutme gorevi olarak sadece milli savunma askerlik ve adalet yargi islevlerini ustlenir Vergi toplamak ve para basmak disinda ekonomiye mudahale etmez Fakat mutlak ideal anlamda boyle bir modelin de uygulanabilirligi su an icin mumkun degildir Hemen her ulkede devlet az veya cok bir bicimde pek cok alanda etkin ve etkili olmaktadir Ve hatta ekonomi ticaret ve uretime mudahale etmekte veya etmek zorunda kalmaktadir Bu nedenle gunumuzde Mudahaleci Denetimli Kapitalizm yaklasimi degisik duzeylerde pek cok ulke tarafindan benimsenmistir Birey esas alinarak kisisel ozgurlukler uzerinde durulur Fakat bu goruse celisik olarak bu sistemlerde fakir ve ezilen kitleler azimsanamayacak duzeydedir Dogru isleyen ilkeli Kapitalist ulkelerde Firsat Esitligi ne onem verilir Ancak pek cok Kapitalist ulkede guce veya paraya sahip olmayanlar daima ezilir Tarihce Sanayi Devriminin gerceklesmesi ve ticaret yapan Burjuva sinifinin ortaya cikisiyla birlikte sermaye birikimi meydana gelmis ve bu duruma uygun olarak ilk once Merkantilizm Ticaretcilik adi verilen bir politik yaklasim dogmustur Merkantilistler ihracati savunup ithalati reddeden ve ulke icinde degerli maden biriktirilmesini ama disariya asla cikartilmamasini savunan bir goruse sahiptirler Bu gorusun mutlak olarak islemeyecegi daha sonralari anlasilmistir Fakat sagladigi sermaye birikimi ve mantigi Kapitalizmin bugunku biciminin ilk orneklerinin netleserek ortaya cikmasini saglamistir Daha sonralari Adam Smith Uluslarin Zenginligi adli eserinde Kapitalizmin temel prensiplerini ortaya koymustur Vahsi Kapitalizm adi verilen bir bicimi ulkelerin kendi halklarini acimasizca calistirmalarina sebep olmus fakat Sosyalizm tehlikesi karsisinda odunler verilmeye calisma saatleri azaltilmaya hafta sonu tatilleri verilmeye is guvenceleri gerceklestirilmeye baslanmistir Kendi ulkesinde durumu kontrol altina alan ulkeler farkli ulkelere yonelerek Emperyalizmi yayginlastirmislardir Sanayi devrimi ile birlikte ticaret ve ticaret hacmi genislediginden dolayi paraya olan arz ve talep iliskisi degisti yani ilgi artti Bunun sonucunda kapitalizm dunyada ekonomi modeli olarak yerini almaya basladi Bunun ardindan gelisen bankacilik sistemi hammadde oraninin artmasi ve uretimin cogalmasi ile gelisen ulkeler kapitalizmi iyice bunyelerine almaya basladilar 1 ve 2 dunya savaslarindan sonra artik gelismis ulkeler kapitalizm sindirmesini tamamladi Uygulayan Ulkeler Gunumuzde Dunya da cogu ulkede Mudahaleci Kapitalizm uygulanmaktadir Olumsuz Yonleri Sermaye az sayida kiside yogunlasir Gelir dagilimi adaletsizdir Parasal ve veya statu gucu olmayanlar Firsat Esitliginden yeterince yararlanamazlar Guclu firmalar zayiflari yok eder Piyasada tekellesme sonucu fiyatlar asiri yukselebilir Az ya da cok daima issizlik mevcuttur Enflasyon yuksek faiz ve dusuk ucretler nedeniyle insanlarin hayat standartlari cok gerileyebilir Liberalizm OzgurlukculukLiberalizm kavrami siyasal ekonomik ve toplumsal ozgurlukleri savunur Genis kapsamli bir kavramdir Ozgurlukculuk Serbestcilik Liberium Ozgurluk Serbesti anlamlarina gelen bu kavram kimi zaman Kapitalizm ile es anlamli olarak kullanilir Veya Kapitalizmi de icerdigi one surulur ve oyle anlasilir Bazen de Kapitalizmin bir sonucu olarak gorulur Liberalizmin uygulamadaki sonuclari Serbest Piyasa Ekonomisi Parlamenter Demokrasi Cok Partili Rejimleri de beraberinde getirir Tarihce Gunumuzde gecerli ozgurluk anlayisi Fransiz Ihtilali ne kadar uzanir Insan Haklari prensiplerinin ortaya cikisi ve Parlamenter rejimlerin yayginlasmasi ile Liberalizm daha da guclenmistir Uygulayan Ulkeler Gunumuzde pek cok ulkede Liberal yaklasimlar benimsenmektedir Ancak Ingiltere Liberalizmin simgesi haline gelmistir Neoliberalizm ise liberalizmin daha gelismis modelidirKarma Sistem Karma EkonomiKarma Ekonomik Model Sosyalist ve Kapitalist sistemlerin uyumlu bir bilesimi olarak dusunulebilir Kismen devletci kismen ozel sektore dayali bir uretim mevcuttur Kamu yarari ve kisilik haklari esit oneme sahiptir Devlet ekonomik hayati yonlendirir ve mudahil olur Genellikle karma ekonomi uygulanan ulkelerde devlet uretim araclarina cesitli oranlarda sahiptir fakat ozel sektor de yasak degildir Daha cok kalkinmakta olan veya kalkinma hamlesini yeni baslatan ulkelerde uygulanir ve ise yarar Kismen Merkantilist politikalar benimsenir Ihracat tesvik edilir Ithalattan mumkun mertebe kacinilmaya calisilir Yine de karma ekonomi tanimini tek bir kaliba sigdirmak pek dogru sonuclar dogurmayabilir Karma ekonomi su sekilde uce ayrilabilir Ekonominin 50 devlet 50 ozel sektor kontrolunde oldugu sistemler Kapitalist karma sistem bknz Sosyal piyasa Devletci karma sistem bknz Yeni Ekonomi Politikasi SSCB Sosyalist Piyasa Ekonomisi Cin Surdurenler Cin Sosyalisttir fakat uygulamada ise Karma Modele donusmektedir Venezuela Tunus ul Olumsuz Yonleri Devlet hantal ve asiri burokratik bir yapiya kavusabilir Devlet sektorunde rekabet olmadigi icin kalitesiz uretim yapilabilir Ozel sektor tesvik edilmezse gelismeyebilir Devlet sektoru gelisen teknolojiye ayak uyduramayabilir Ozellestirmeler yanlis yapilarak bozuk bir kapitalistlesme surecine girilebilir Planlamalar yanlis gerceklestirildiginde verimsiz uretimler ortaya cikabilir Fasizm BaglasimcilikFasizm cogu zaman yanlis bir tabirle Irkcilik olarak da adlandirilir Gercek kelime anlami Fache Birlik Bag lidere bagliligi ve birlikte hareket etmeyi vurgular Ancak gercekten de irkci orgutlenmeler ve soylemler bu tip bir siyasal sistemin odak noktasinda yer alir Kafatascilik duzeyinde uygulamalar mevcuttur Tarihsel olarak siyasal anlayisi sekillendiren unsurun milletler veya halklar arasindaki farklar karsitliklar cekismeler ve savaslar oldugu dusuncesi hareket noktasidir Fakat bu farkliliklar tarihsel baglamindan ve gerceklikten koparilarak irklara ozgu dogal bir secilim surecinin belirleyicileri olarak degerlendirilir ve bazi irklarin digerlerine ustunlugu gibi bilimsellikle bagdasmayan sonuclara ulasilir Hemen bu noktada irkciligin milliyetcilikten ulusalciliktan cok farkli bir kavram oldugunu belirtmekte yarar vardir Ozet olarak ifade etmek gerekirse Milliyetcilik Ulusculuk Nasyonalizm Kendi milli degerlerini ve kulturunu korumayi ve gelistirmeyi amaclar Etnik kabileler seklinde veya dinsel ummet seklinde bir toplumsal birlikteligi reddeder Bunun yerine millet ulus kavramini esas alan bir ulke yapilanmasi ongorulur Irkcilik Rasizm Kendi irkinin mutlak ustunlugunu ileri surer Diger irklarin yok edilmesi veya en azindan ele gecirilip kolelestirilmesini savunur Genetik soydan gecen bir ayricaliga inanilir Guney Afrika Cumhuriyeti nde oldugu gibi resmi Apartheid Ayrimcilik politikalari bu mantiktan kaynaklanir Ancak irkcilik kavrami fasizmi aciklamada tek basina yeterli degildir Ilave olarak her seyden once bir lider sultasi vardir Lidere tartismasiz itaat edilir Cogu zaman basta bir diktator bulunur Bu sistemin diger temel karakteristikleri soyle siralanabilir Totalitarizm Tumdencilik Devletin mutlak ustunlugu devlete mutlak itaat Sovenizm Asiricilik Vatanseverligin asiri vurgulanmasi Militarizm Orduculuk Askeri orgutlenme ve savas ekonomisi Kolektivizm Kitlesellik Halkin kitle olarak hareket etmesi ettirilmesi Despotizm Baskicilik Zorba yonetim anlayisi Her tur muhalif hareket hatta muhalefet suphesi bile siddetle bastirilip yok edilir Komsulardan baslayarak diger ulkeler ele gecirilmeye calisilir Kendi irkinin ustunlugu bir egitim politikasi ve siyasal propaganda araci olarak benimsenir Saldirganlik ve siddet birer aractir Azinliklar asagilanir ve resmi olarak ikinci sinif ilan edilirler Aslinda ayrimci veya irkci yaklasimlarin kokeninde ise yine ekonomik gerekceler vardir Bu azinliklarin veya isgal edilmesi planlanan diger ulkelerin kaynaklarini ele gecirmek sistemin devamliligi icin zaruri olarak gorulur Askeri arac ve techizat uretimi ile silah sanayisi ekonominin itici gucudur Devlet her alana oldugu gibi ekonomiye de mudahildir Vergi oranlari istenildigi gibi keyfi olarak artirilabilir Fabrikalar devletlestirilebilir Hatta olaganustu kosullar nedeniyle ozel sektorun urunlerine el koyulabilir Tarihce Ilk defa Italya da Benito Mussolini tarafindan olusturulmus ve bicimlendirilmistir Daha sonra Almanya da Adolf Hitler Ispanya da Francisco Franco Portekiz de Oliveira Salazar tarafindan benimsenmistir Bu ulkelerin bazilari II Dunya Savasi nin cikmasina sebebiyet vererek daha sonra yenildikleri icin fazla yayginlasma olanagi bulamamistir Fakat fasist rejimlerdeki baskici uygulamalar pek cok diktatorluk tarafindan da tercih edilerek etkileri surmustur ve surmektedir Uygulayan Ulkeler Terk edenler Italya Ispanya Almanya Portekiz Sili Yunanistan Surdurenler Israil Kismen tartismalidir Olumsuz Yonleri Asiri baskicilikla ve sinir tanimaz siddet siyasi bir arac olarak kullanilir Iskenceler ve yargisiz infazlarla bir korku toplumu meydana gelir Halkin isteklerinin hicbir onemi yoktur Insan haklari asla dikkate alinmaz ve onemsenmez Savas ekonomisi sebebiyle baris donemleri ekonomik krizlerle sonlanir Kuresel boyutlarda savaslara sebebiyet verilebilir Emperyalizm YayilmacilikEmperyalizm yayilmaci somurgeci ekonomiler meydana gelmistir Kapitalizmin bir ileri asamasidir Kapitalist sistemin kendi ulkesi disina cikarak baska ulkelere yayilmasi diger ulkelerin hammadde isgucu enerji yer alti ve yerustu kaynaklarini somurmesidir Kelime anlami da bu yondedir Imperia Yayilma Genisleme Fasist sistemler de zaten Emperyalizm e yatkindirlar ve yaygin olarak uygularlar Emperyalist ulkeler kendisine gore az gelismis olan ulkelerin pazarlari ve piyasalarini ele gecirirler Bu ulkelerin siyasi ekonomik toplumsal denetimine egemen olunur Kendine bagimli hale getirilir Boylece gorunuste ozgur olan ulkeler bile bagimsizligini yitirebilirler Bu acilardan bakildiginda her ne kadar aksini iddia etseler de Sosyalist rejimlerin de Emperyalist olabilecegi kabul edilmelidir Bir yonu ile Somurgecilik Kolonyalizm olarak da degerlendirilebilir Ancak Somurgecilikten daha genis bir kavramdir Somurgecilik olarak ele alindiginda gecmisi cok eski tarihlere kadar uzanabilir Ornegin Somurge Imparatorluklari veya koleci uretim bicimleri Gunumuzde ise birkac alt tur halinde siniflandirilabilir Askeri Emperyalizm Diger bir ulkenin veya ulkelerin askeri olarak isgal edilmesini ifade eder Siyasi Emperyalizm Baska ulkelerin denetimini siyasi olarak elde tutmaktir Ekonomik Emperyalizm Farkli ulkelerin bolgelerin hatta tum Dunya nin ekonomisine hakimiyettir Kulturel Emperyalizm Egemen kulturlerin kucuk kulturleri yok etmesidir Cesitlilik ortadan kalkar Tarihce Cografi kesiflere hatta daha oncesine kadar uzanan bir gecmise sahiptir Bu baglamda modern kapitalizmden bile once ortaya ciktigi one surulebilir Ancak Kapitalist ulkelerin siklikla Emperyalizm i bir arac olarak kullandigi gorulmektedir Uygulayan Ulkeler Dogrudan Askeri ABD Ingiltere Dolayli Ekonomik Siyasi Kulturel Fransa Italya Hollanda en basta gelenler Olumsuz Yonleri Kuresel duzeyde gelir adaletsizlikleri ortaya cikar Aslinda gelisebilecegi halde az gelismislige mahkum ulkeler meydana gelir Kuresel savaslar ortaya cikar Hacim olarak buyuk kulturler aslinda belki de daha degerli kucuk kulturleri yok eder Tek tip yasayis ve anlayis olusur Cesitlilik kaybolur Dogal kaynaklar yok edilir yeryuzunun dengesi bozulur AnarsizmAnarsizm Erksizlik An Olumsuzluk Eki Arch Erk Iktidar her tur otoriteyi yonetim anlayisini ve devleti reddeden gorustur Herkesin esit oldugunu insanin devlet kurumuna ihtiyaci olmadigini savunur KaynakcaWilli Albers Handworterbuch der Wirtschaftswissenschaft Band 9 Stichwort Wirtschaftssysteme Gustav Fischer Stuttgart 1982 ISBN 3 525 10260 7 Seite 327 Werner Lachmann Volkswirtschaftslehre 1 Grundlagen Ausgabe 5 Springer Verlag 2006 ISBN 3 540 30086 4 Seite 22 Bodo B Gemper Wirtschaftspolitik Ordnungspolitische Grundlagen Birkhauser Verlag 1993 ISBN 3 7908 0744 3 Seite 5 6 Gabler Verlag Herausgeber Gabler Wirtschaftslexikon Stichwort Wirtschaftssystem online im Internet Wirtschaftssystem Richard Bonney 1995 Economic Systems and State Finance 680 pp David W Conklin 1991 Comparative Economic Systems Cambridge University Press 427 pp George Sylvester Counts 1970 Bolshevism Fascism and Capitalism An Account of the Three Economic Systems Robert L Heilbroner and Peter J Boettke 2007 Economic Systems The New Encyclopaedia Britannica v 17 pp 908 15 Harold Glenn Moulton Financial Organization and the Economic System 515 pp Jacques Jacobus Polak 2003 An International Economic System 179 pp Frederic L Pryor 1996 Economic Evolution and Structure 384 pp Frederic L Pryor 2005 Economic Systems of Foraging Agricultural and Industrial Societies 332 pp Graeme Snooks 1999 Global Transition A General Theory PalgraveMacmillan 395 pp Avrich Paul Anarchist Voices An Oral History of Anarchism in America Princeton University Press 1996 ISBN 0 691 04494 5 p 6 Larmore Charles 1990 Political Liberalism Political Theory Vol 18 No 3 August ss 339 360 Yayla Atilla Liberalizm Ankara Liberte 2 b 1998 Goze Ayferi 1987 Siyasal Dusunceler ve Yonetimler Beta Yayinlari Istanbul Liberal Dusunce Dergisi Prof Dr Atilla Yayla Yil 22 Sayi 88 Guz 2017 ss 69 85 Lenin V I Emperyalizm Kapitalizmin En Yuksek Asamasi Sol Yayinlari 1 Baski 1969 ISBN 975 7399 14 0