Hierapolis (Yunanca: Ἱεράπολις 'kutsal şehir'), Pamukkale (Denizli) yakınlarında bulunan ve Frigler döneminde ana tanrıça Kibele kültünün merkezlerinden biri olarak faaliyet göstermiş bir antik kenttir. Antik coğrafyacı Strabon ile Ptolemaios verdikleri bilgilerde, Karia bölgesine sınır olan Laodikeia ve Tripolis kentlerine yakınlığı ile Hierapolisin bir Frigya kenti olduğunu ileri sürülmektedir.
UNESCO Dünya Mirası | |
---|---|
Konum | Türkiye |
(Kriter) | Karma: iii, iv, vii |
Referans | 485 |
Tescil | 1988 (12. oturum) |
Bölge | Avrupa ve Kuzey Amerika |
Tarihi
2016 yılında yapılan kazılarda bölgedeki yerleşimin Demir Çağı'nda başladığına dair kanıtlar bulunmuştur. Şehrin bulunduğu bölgede Frigler döneminde Anadolu'nun ana tanrıçası Kibele'ye adanmış bir dini merkez bulunmaktaydı. Başlangıçta Lycus (Frigya nehri) vadisinde yaşayan yerli topluluklar tarafından kullanılan bu tapınak daha sonra Hierapolis'in merkezini oluşturacaktı. Yunan sömürgecileri gelip şehri önceden var olan yerleşim düzeni üzerine kurduklarında, antik Kibele kültü yavaş yavaş Yunan mitolojisi içerisinde asimile oldu.
Yunan kolonizasyonu zamanından çok daha önce, bölge, burada bulunan bir mağara içerisindeki bir kaplıcadan çıkan zehirli gazlar nedeniyle yeraltı dünyasına açılan bir kapı ve aynı zamanda yeraltı tanrıları ile iletişim kurma mekanı olarak görülüyordu. Yunan kültürüne asimilasyon süreciyle birlikte tapınak Kibele yerine Hades (Pluton) ve Persephone ile ilişkilendirilmiş ve tapınağa Plutonium adı verilmiştir.
Kentin kuruluşu hakkında bilgilerin kısıtlı olmasına karşın; Pergamon Krallığı zamanında II. Eumenes tarafından MÖ 2. yüzyıl başlarında kurulduğu ve Bergama'nın efsanevi kurucusu Telephos'un karısı Amazonlar kraliçesi Hiera'dan dolayı, Hierapolis adını aldığı bilinmektedir. Hierapolis, Roma İmparatoru Neron dönemindeki MS 60 yılındaki büyük depreme kadar, Hellenistik kentleşme ilkelerine bağlı kalarak özgün dokusunu sürdürmüştür.
Deprem kuşağı üzerinde bulunan kent, Neron dönemi depreminden büyük zarar görmüş ve tamamen yenilenmiştir. Üst üste yaşadığı bu depremlerden sonra kent, tüm Hellenistik niteliğini kaybetmiş, tipik bir Roma kenti görünümünü almıştır. Hierapolis Roma döneminden sonra Bizans döneminde de çok önemli bir merkez olmuştur. Bu önem, MS 4. yüzyıldan itibaren Hıristiyanlık merkezi olması (metropolis), MS 80 yıllarında, İsa’nın havarilerinden Filipus'un burada öldürülmesinden kaynaklanmaktadır.
MS 395 yılında Bizans yönetimine geçen Hierapolis, Piskoposluk merkezi oldu. Hierapolis, 12. yüzyıl sonlarına doğru Anadolu Selçukluları'nın sınırları dahilinde kalmıştır. Hierapolis antik kentinde; Nekropol, Domitiyan yolu ve kapısı, kare alan içine oturtulmuş Oktokonus tapınağı, tiyatro, Frontinus caddesi ve kapısı, Agora, Kuzey Bizans Kapısı, Güney Bizans Kapısı, Gymnasium, Tritonlu Çeşme Binası, Apollon Kutsal Alanı, su kanalları ve nymphaeumları, Surlan, Filipus Martynonu ve köprüsü, Direkli Kilisesi, Nekropol Alanı, Katedral ve Roma Hamamı kalıntıları bulunmaktadır.
Tedavi amacıyla da kullanılan Pamukkale yeraltı suları (travertenler) sayesinde tarih boyunca turist çekmiştir.
Hamam, yolcuların yıkanarak şehre girmeleri için şehrin dışına inşa edilmiştir.
Tiyatro kapasitesinin 9.500 kişi olmasından dolayı şehir nüfusunun 95.000-100.000 arasında olduğu tahmin edilmektedir.
Tiyatrosunun tasarımından burada gladyatör dövüşleri yapıldığı anlaşılır. Sahne altındaki çukurluk bölümle oturma sıraları arasında seyircileri vahşi hayvanlardan korunmak için yaklaşık bir metrelik yükseklik farkı vardır. Gladyatör dövüşlerinin olmadığı tiyatrolarda bu fark bulunmamakta, sıralar sahne düzeyinden başlamaktadır.
Şehrin giriş kapısında işlenmiş olan Medusa figürü, tanrıça Medusa'dan korunmak için yapılmıştır. Bu inancın Türk kültürüne nazar boncuğu olarak geçtiği sanılmaktadır.[] Şehir, 09.12.1988 tarihinde hem doğa hem de kültürel miras olarak UNESCO Dünya Mirası listesine alınmıştır.
Antik tiyatro
Grek Tiyatrosu tipinde yamaca yaslanmış 300 ayak (91 m) tüm cephesiyle birlikte korunabilen büyük bir yapıdır. İnşasına; 60 yılında olan büyük bir depremin ardından Flavius’lar döneminde 62 yılında başlanmıştır. Hadrianus döneminde (117-137) inşa halindedir. Yapı Severuslar döneminde 206 yılında tamamlanmıştır.
Cavea’da 50 oturma sırası bulunur. Bu oturma sıraları 8 merdivenle 7 bölüme ayrılmıştır. Cavea’nın tam ortasından geçen Diozoma’ya her iki yandan tonozlu birer geçit ile (vomitoryum) girilir. Cavea’nın ortasında yer alan krallık locası ve orkestrayı çevreleyen 6 ayak (3.66 m) yüksekliğindeki sahne ön duvarında 5 kapı ve altı niş bulunmakta, bunların önünde 10 adet sütun yer almaktadır. Mermer sütunların üzerleri istiridye kabuğu şeklinde motiflerle dekore edilmiştir. Sahnenin gerisinde arka duvarı süsleyen üst üste sıralanmış 3 sütun dizisinden, alttakiler sekizgen kaideler üzerinde yükselir ve yivsizdir.
Kabartmalar, stillerinden de anlaşılacağı üzere değişik dönemlerde farklı ustalar tarafından yapılmıştır. Özellikle mitolojik konuların işlendiği sahnelerde Helenistik dönem heykel sanatlarının etkilerini, kalabalık, hareketli ve canlı figürlerde görmek mümkündür. Bu figürlerde Bergama sanat ekolünün (Zeus Atları Kabartmaları) biraz etkileri görülmektedir. Sahne binasının kabartmalı frizlerle süslenmesi açısından tiyatro, Perge, Side ve Nyssa tiyatrolarıyla büyük bir benzerlik gösterir.
Mezarlık alanlarını ifade eden Nekropoller, Hierapolis’in ‘Kutsal Şehir’ olarak adlandırılmasının ardından ayrı bir öneme bürünmüştür. Bu nekropollerde yapılan araştırmalar dönemin bütün dini inançları gün yüzüne çıkarmaktadır. Mezar yapılarının görkemine göre varlıklı ya da halk mezarı olarak kolaylıkla ayrılabilen bu nekropoller kentin ana caddesinin kuzey ve güney doğrultusunda uzanmaktadır. Sayıları ise 2 binden fazladır.
Nekropoller
Kent surlarının dışında ve ova dışındaki tüm yönlerde nekropol alanları bulunmaktadır. Bunlar yoğunlukla Tripolis-Sardes’e giden kuzey yolunun ve Laodikya-Clossae’ye giden güney yolunun iki tarafında yer alır. Mezarlarda kireçtaşı ve mermer kullanılmıştır. Mermer kullanımı daha çok lahit tiplerinde görülür.
Kuzey Nekropolis: Nekropolisteki anıtların iyi durumda koruna gelmiş olması ve yayıldığı geniş alanda, çok sayıda traverten lahit ile birlikte bulunması, etkileyici bir görüntü oluşturur. (Sayıları iki binden fazladır ve çoğunda yer alan yazıtta Yunanca Soros Süfiksi ile karşılaşılır.)
Hierapolis mezar anıtlarının mimarisi çok çeşitlidir ve değişik uygulamalar gösterir. En eski mezarlar Helenistik Dönem’e tarihlenen (MÖ II – I. yüzyıllar) Tümülüs mezarlardır. Bu mezarlar düzgün kesilmiş taşlarla örülü silindir kasnakla sınırlanan mezar odasının üstü koni biçimi verilmiş toprakla örtülüdür. Mezar odasına dramos adı verilen koridor ile ulaşılır. Tümülüsler, yol boyunca ve doğuya doğru çıkan bayırda yer almaktadır.
Bu mezarlar daha çok seçkin ailelerle aittir, fakir ailelere ise kayaya oyulmuş basit mezarlardır. Kentin kuzey kısmında yer alan, I., çoğunluğu II. ve III. yüzyıla tarihlenen diğer mezar anıtları, genellikle duvarlarla çevrili, ağaç (çoğunlukla selvi) ve çiçeklerle süslü bahçelere sahiptirler. Tamamen travertenden yapılmış olan mezar anıtları farklı tipler gösterirler: Basit bir lahitten kimi zaman ölü yataklarını içeren, üçgen alınlıklı veya kaide üzerinde yer alan, bir ya da birkaç lahit taşıyan, bazen de ev modellerini yansıtan daha gelişken formlara sahiptirler. Lahitleri taşıyan kaide üzerinde bulunan yazıtta Yunanca bomos (ayaklık, sunak) kelimesi yer alır: Ölünün yüksekte duran vücudu ile bağlantılı olarak anısını yücelten simgesel bir anlam taşır. Bu anıtlar heroon ile aynı işleve sahiptirler. (Kahramanların veya tarihte önemli kişilerin öldükten sonra tanrılaşmalarını kutlamak için yapılmış mezar anıtları.)
Güney Nekropolis: Sağ tarafta depremin etkileyici izleri görülmektedir. Geniş traverten düzlük tamamen altüst olmuştur. Basit ve belki de daha eski nekropolise ait dörtgen çukur mezarlar ve taş ocağına ait izler dikkat çekmektedir. Kazılar sırasında, Denizli Müzesi uzmanları, uzun yazıtlı bomoslu bir mezar yapısı bulmuşlardır. Yakınında Genç Helenistik Dönem’e tarihlenen bir Tümülüs mezar yer almakta, bunun yanında ise yazıtlı mermer steller bulunmuştur. Alanın kuzeyinde kazı çalışmaları devam etmektedir, yamaçta Bizans surlarının olduğu yerdeki mezar yapılarında figürlü mermer lahitler bulunmuştur. Bu lahitler taş bir kaide üzerinde durmaktadır. Kerpiç tuğlalar ile yükseltilmiş olan çatı kiremit ile örtülüdür. Bu tip, bir yenilik oluşturmaktadır. Mezar yapısının içi ise çok renkli fresklerle süslenmiştir. Güneye Frontinus’a ait olabilecek olan Kapı’ya doğru ilerledikçe, Laodikeia ve Colossea’ya giden yol üzerinde, nekropolise ait başka mezar yapıları ile de karşılaşılır.
Uzun yazıtta adı geçen Tiberius Cladius Talamos’a ait mezar dikkat çeker. Cephesi ev mimarisini yansıtmaktadır, yarım sütunlu dor düzenindeki pilasterler, taş kafesli pencereler ile Blaundos’ta olduğu gibi, arşitrav, yazıtlı friz ve diş kesimli ion düzenindeki saçaklık yer alır. Yalnızca mimari düzenleme bakımından Frontinus Caddesi’ni hatırlatmaktadır. Frontinus Caddesi üzerindeki yapılarda ise dor düzeni, doğal olarak triglif-metop frizli saçaklıkta olduğu gibi başlıklarda da kendini göstermektedir.
Antik Havuz
Antik Havuz, Pamukkale’nin en önemli simgelerinden biridir. Özellikle sağlığa faydalı olan suyu ile dünyanın sayılı havuzlarından biri olarak kabul edilir. Yılda binlerce kişinin yüzdüğü bu havuz, birçok hastalığa da iyi gelmektedir. Özellikle Roma İmparatorluğu Dönemi’nde Hierapolis ve çevresi tam bir sağlık merkezi durumundaydı. O yıllarda kent ve etrafına kurulan 15’ten fazla hamama binlerce insan gelir ve sağlıklarına kavuşurlarmış. Bugün antik havuzu meydana getiren MS VII. Yüzyılda oluşan depremdir. Sütunlu caddenin yanında yer alan sivil agoraya ait İon düzeninde yapılmış olan (MS I. yüzyıl) portik bu deprem sonucunda oluşan kırık içinde meydana gelen havuzun içine yıkılmıştır.
Antik Havuz, suyun sıcaklığı nedeni ile rahatlatıcı bir etkiye sahip olmasının yanı sıra, birçok hastalığın geçmesi konusunda da etkilidir. Bu konuda yapılan araştırmalara göre Antik Havuz’un suyu, kalp hastalığı, damar sertliği, tansiyon, romatizma, deri, göz, raşitizm, felç, sinir ve damar hastalıklarına, içildiğinde de spazmlı midelere çok iyi gelmektedir. Bu da Roma Dönemi’nden itibaren Antik Havuz’un etrafında sürekli olarak sağlık merkezlerinin kurulmasının nedenini açık bir şekilde ortaya koymaktadır.
Kleopatra Havuzu
Termal havuzdaki su sıcaklığı 36 C°- 57 C°, PH değeri 5,8, radon değeri 1480 piccocuri/ litredir. Kaplıca suları, bikarbonatlı, sülfatlı, kalsiyumlu, karbondioksitli, kısmen demirli ve radyoaktif bir bileşime sahiptir. Aynı zamanda buradaki sular banyo ve içme kürlerine de elverişli olup, 2430 MG/litre eriyik mineral değerine sahiptir.
Apollon Tapınağı
Mevcut Tapınak, eski ve dini mağara olarak bilinen Plutonion üzerinde kurulmuştur. Yerli halkın en eski dini merkezi olan bu yerde, Apollon bölgenin ana Tanrıçası Kybele ile buluşmuştur. Eski kaynaklar, Ana Tanrıça Kybele rahibinin bu mağaraya indiğini ve zehirli gazdan etkilenmediğini bildirirler. Apollon Tapınağı’nda üst yapıya ait kalıntılar MS III. yüzyıldan geriye gitmemekle birlikte, temeller Geç Helenistik Döneme kadar uzanmaktadır.
Mermer giriş basamaklarından tanınan 70 metre uzunluğundaki Tapınak, temenos duvarı ile çevrili kutsal alan içinde bulunmaktadır. Temenos duvarı güney, batı ve kuzeyde bir kısmı kazılmış olan portiğe yaslanmıştır. Mermer portiğe ait dor düzenindeki yivli yarım sütunlar, astragal ve inci dizisi, ekhinusu da yumurta dizisi ile bezeli sütun başlıkları taşımaktadır.
Tapınak, daha geç bir döneme tarihlenmekte, fakat müzede bulunan iki ion bir korint düzenindeki nefis başlık ile bazı mimari parçalar MS I. yüzyıla tarihlenmekte ve daha eski çağlara dayanan bir tapınağın varlığına işaret etmektedir. Apollon Tapınağı’ndan günümüze kalan mermer merdivenden başka, mermer levhalar ile kaplı ve silmeli kornişleri olan bir podyum görülmektedir. Cephesi iki ante ve arasında yer alan iki sütun ile bezelidir. Tarihlenmesi ante ve başlıklarında, cella duvarında ve tabanında kullanılan yazıtlı bloklar sayesinde yapılabilmektedir. Bir tanesinin üzerinde Apollon kehanetine ait bir yazı okunmaktadır. Tapınak mimari bezemelere göre MS III. yüzyıla tarihlenmektedir.
Tapınağın arkasındaki merdivende, Apollon Tapınağı'ndan alınan parçalar, sütun gövdeleri, arşitrav parçaları, başlıklar, kaideler ile doldurulan bir alan görülmektedir. Bu yapıda, MÖ IV. yüzyıl heykel şemalarını yenileyen, kıvrımlı giysili olan, nitelikli bir kadın heykeli bulunmuştur. Yazıtından da anlaşıldığına göre; Zeuxis’in kızı imparatorluk tanrılarına ve Demos’a (Hierapolis halkının kişileştirilmesi) adamıştır.
Bir ucu, kuzeyindeki adını imparator Domitiandan alan Domitian kapısı ve diğer bir ucu güneyinde Güney Roma kapısına uzanan, 1 km uzunluğundaki Cadde görülmeye deger en önemli tarihî eserler arasındadır. Her iki tarafında sütunlu revarklar ve kamu yapıları bulunan cadde şehri bir uçtan diğer bir ucuna kadar ikiye ayırır. Ayrıca cadde giriş ve çıkışlarında bulunan kapılar ise tarihi hâlen omzunda taşıyan koca bir medeniyetin en güzel örnekleridir.
Cadde ve kapılar
Yaklaşık 1 km uzunluğundaki kentin en önemli ve geniş ana caddesi, kenti bir ucundan diğer ucuna ikiye böler. Kuzey – güney doğrultusunda uzanan bu caddenin iki tarafında sütunlu revaklar ve önemli kamu yapıları vardır. Her iki ucunda anıtsal kapılar bulunmaktadır. Kapılar zafer takı görünümünde, kemerli ve yanlarında kuleleri bulunmaktadır. Frontinüs Kapısı: Roma Dönemi’nde kentin anıtsal giriş kapısını oluşturur. 14 metre genişliğindeki ana caddenin başlangıcında yer alan kapı, yerleşim birimini geçerek Laodikeia ve Collosai’ya giden ana yolun ve Güney Kapısı’nın karşı ucunda yer alır. Kapı düzgün traverten bloklardan inşa edilmiş üç kemerli girişi basit bir korniş ile süslüdür. Ayrıca Helenistik Dönem’in kapı geleneğini hatırlatan yuvarlak planlı kulelere yaslanmıştır.
Kuzeyde, iyi korunmuş, üç gözlü ve iki yanında yuvarlak kuleleri olan kapının frizinde İmparator Domitian’a ithaf edilmiş Latince ve Grekçe yazılmış bir yazıt vardır. Bu yazıttan dolayı buraya Domitian Kapısı veya Roma Kapısı denir. Kapının Asya Prokonsülü Julius Sextus Frontinüs tarafından I.S. 82-83 yıllarında yaptırıldığı bilinmektedir. Bu nedenle kapıya Frontinüs Kapısı da denilmektedir. Bu kapıdan güneye inen yolun surla kesiştiği yerde MS 5. yüzyıla tarihlenen Kuzey Bizans Kapısı vardır.
Güney Roma Kapısı: Kapı, Lykos nehrine doğru alçalan tepeye açılır, büyük Honaz Dağı’nın tam karşısında yer alır, özellikle gün batımında mavinin tüm tonları ile oluşan nefis bir manzaraya sahiptir. Kapı, traverten bloklar ve içinde mermerin de bulunduğu devşirme malzeme ile yapılmıştır. İki adet dörtgen planlı kuleye yaslanmıştır.
Kuzey Bizans Kapısı: Hierapolis kentinin Theodosius döneminde (MS 4. yüzyıl sonu) yapılan sur sistemine dahil olan Kuzey Kapı, Güney Kapı’ya simetrik olarak Bizans Dönemi’nde kentin anıtsal girişini oluşturur. Agora’nın yıkıntılarından alınan devşirme malzeme ile inşa edilen kapı, kare planlı iki kule ile desteklenmiştir. Girişin iki yanında, şehri kötü etkilerden korumak üzere, apotropeik olarak duran arslan, panter, görgo başı ile bezeli dört adet konsol günümüze ulaşmıştır.
Güney Bizans Kapısı: MS 5. yüzyılda inşa edilmiştir. Traverten bloklar ve içinde mermerlerin de bulunduğu devşirme malzeme ile yapılmıştır. Kuzeydeki kapıda olduğu gibi 2 adet dörtgen planlı kuleye yaslanmış ve tek parça arşitrav üzerinde yer alan hafifletme kemeri ile şekillenmiştir.
Hamamlar
Dini bir öneme sahip olan Hierapolis antik çağlarında temizliğe de büyük önem verirdi. Yolcular şehre girdiklerinde temiz olmaları için kentin giriş ve çıkışlarına hamamlar inşa etmişlerdir. Hierapolis’te 3 hamam vardır. Bu hamamlardan Hamam Kilise günümüze kadar iyi korunabilmiştir. Bizans Hamamı VII. yüzyılda meydana gelen büyük depremde yıkılmıştır. Büyük Hamam ise bugünkü Arkeoloji Müzesi olarak karşımıza çıkar.
Hamam Kilise
Çok eski olan bu yapı İmparatorluk Çağı’nın ortalarına tarihlenir. Traverten dikdörtgen bloklardan inşa edilmiş bu yapının, yan duvarlarındaki büyük kemerler görülebilmektedir. Kentin merkezindeki tonozlu Büyük Hamam yapısı ile kıyaslanabilecek bir mimariye sahiptir. Hamam yapısı Vİ. yüzyılın I. yarısında, Hierapolis, Phrygia Paçatiana’nın başkenti olduğu zaman, kilise olarak yeniden düzenlenmiştir. Kiliseye dönüştürülmüş olan bu yapıda, girişin kuzeyinde yer alan bir mekanın duvarını, dört sütunlu bir potiği çevirmek için kullanmışlardır. İki büyük kemer ile oluşturulmuş olan kilisenin girişi, Bizans Kapısında olduğu gibi bir kemere sahip diğer bir küçük kapıya yaslanmıştır. İyi durumda korunmuş olan büyük mekanda, kemerlerle oluşturulan 6 adet nis yer alır. Bu kemerleri taşıyan duvarlar eklenmiş ve duvarlara açılan geçitlerle de tonuzlu geçişler elde edilmiştir.
Bizans Hamamı
Sür sisteminin inşasından hemen sonraki bir döneme tarihlenmektedir. Yapı Agora’nın güney stoasının yıkıntılarının üzerine inşa edilmiştir. Hamam binası, kentin girişinde hemen kapı ve nymphaeumdan sonra yer alır ve kamu yararına yapılmış olan bu yapı, sür duvarlarından dar bir yol ile ayrılır. Apsisli bir mekan sivali havuzu ve hypokaust sistemi ile calidarium olarak yorumlanır. Kazılarla ortaya çıkartılan mekanın çatı örtüsü, yıkıntı halinde elimize geçen parçalara göre tuğla bir kubbe ile örtülü olmalıydı. Bu yapının kazısının tamamlanması ile İmparatorluk Dönemi kamu hamamlarında Orta Çağ'daki İslam dünyası hamam yapılarına geçişteki tipoliji ile ilgili önemli bilgiler elde edilecektir. Yapı, arkeolojik verilere göre, bütün kenti tahrip eden, VII. yüzyıldaki depremden sonra terk edilmiştir.
Büyük Hamam
Bugün Hierapolis Arkeoloji Müzesi’nin kurulu olduğu Büyük Hamam yapısı, kentin güney batısında, traverten kanallara açılan bir bölgede yer alır. MS 60 yılında Nero döneminde yaşanan büyük depremden sonra, kentteki inşaat faaliyetleri sırasında önemli bir su kaynağından yararlanmak üzere, MS II. yüzyılda yapılmıştır. Kaynaktan çıkan sular vadiye akmadan önce hala bu hamamın yıkıntıları üzerinden geçmektedir.
Hamam, bölgede bol miktarda bulunan traverteni çalışmakta usta olan, yerel işçilerin bir taş yapıtıdır. Akan suyun kalker oluşturma gücü nedeniyle, bugün orijinal tabanı 4 metre kalker altında kalmış olan yapı, iki mekanda korunmuş, diğerlerinde ise onarım yapılmıştır. Bugün müze olarak kullanılan mekanlar antik çağda hypokaust sistemi ile ısıtılmaktaydı. Türkiye Kültür Bakanlığı, Anıtlar ve Müzeler Genel Müdürlüğü tarafından, mekanların orijinal tabanını bulmak üzere kazı ve onarım çalışmaları yürütülmektedir. Orta Çağ’da Roma Dönemi mekanları değiştirilmiş, duvarlarla bölünmüş ve yola kadar yayılmıştır.
MS X. yüzyıldan Xİİİ. yüzyıla kadar olan evrede, yerleşim merkezi ve etkisi antik çağdakini aşmıştır. Bizans ve Selçuklu dönemlerine ait kazılar sırasında bulunan, birçoğu ithal sırlı kapılar, Hamamı kullananların bu dönemdeki zenginliğine dikkat çeker. 18. yüzyılın sonunda, Choisy tarafından belirtilmiş olan, biri kaburgalı beşik tönöz çatı ile örtülü sütunlar izlenebilmektedir. T salonunda yapılan yeni kazılarla batı tarafta korniş ile sınırlandırılmış üç büyük pencereli, apsisli, orijinal bir mekanı gün ışığına çıkartmıştır.
Genellikle mekanların yan cephelerinde, dörtgen ya da yuvarlak planlı mekanlar ile iç mekanı hareketlendiren tipik Roma mimarlığı çözümleri kullanılmış, Roma’nın gücünü gösteren mermer heykellerin yerleştirilmesi ile bina süslenmiştir. En büyük mekan D, 20X32 metre ölçülerindedir ve uzun kenarında üç adet, biri dörtgen diğerleri yarım daire planlı eksedralar yer almaktadır. Eksedralar, bezemeli stükolar ile süslü kemerlerle örtülüdür. Bezemelerde ortada deniz kabuğu, kenarlarda volüt, yaprak ve çiçek motifleri tanınabilmektedir. Duvarlar, yüzeylerinde görülen metal kenet deliklerinden de anlaşılacağı gibi çok renkli mermer levhalar ile kaplı olmalıydı. Girişte bulunan iki ayak üzerinde bir kapı ve yapının çatısına çıkan merdivenlerin yer aldığı bir boşluk görülür. Bu bölümün doğusundaki büyük alan palestraya ayrılmıştır. Palestraya açılan dörtgen büyük mekanlar, yerel, beyaz ve pembe lekeli bresten yapılmış, sütunlü cephelere sahiptirler.
Kaynakça
- ^ Anne Nyquist (2014). The Solitary Obelisk-The Significance of Cult in Hierapolis of Phrygia (MSc) (İngilizce). Universitetet i Oslo. 5 Kasım 2022 tarihinde kaynağından . Erişim tarihi: 5 Kasım 2022.
- ^ Francesco D'Andria (2017). "Hades ve Kybele Arasında Hierapolis Ploutonion'unda Yeni Arkeolojik Buluntular". Colloquium Anatolicum. 2017 (16). s. 239. 5 Kasım 2022 tarihinde kaynağından . Erişim tarihi: 5 Kasım 2022.
- ^ Francesco D’Andria (2019). Tsetskhladze, Gocha R. (Ed.). The Cult of Cybele in Hierapolis of Phrygia. Phrygia in Antiquity: From the Bronze Age to the Byzantine Period (İngilizce). Peeters. s. 494. 5 Kasım 2022 tarihinde kaynağından . Erişim tarihi: 5 Kasım 2022.
- ^ Piccardi, Luigi; Masse, W. Bruce (2007). Myth and Geology (İngilizce). The Geological Society. s. 98. 5 Kasım 2022 tarihinde kaynağından . Erişim tarihi: 5 Kasım 2022.
- ^ . 13 Ocak 2015 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 13 Ocak 2015.
- ^ . 13 Ocak 2015 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 13 Ocak 2015.
Wikimedia Commons'ta Hierapolis ile ilgili ortam dosyaları bulunmaktadır. |
wikipedia, wiki, viki, vikipedia, oku, kitap, kütüphane, kütübhane, ara, ara bul, bul, herşey, ne arasanız burada,hikayeler, makale, kitaplar, öğren, wiki, bilgi, tarih, yukle, izle, telefon için, turk, türk, türkçe, turkce, nasıl yapılır, ne demek, nasıl, yapmak, yapılır, indir, ücretsiz, ücretsiz indir, bedava, bedava indir, mp3, video, mp4, 3gp, jpg, jpeg, gif, png, resim, müzik, şarkı, film, film, oyun, oyunlar, mobil, cep telefonu, telefon, android, ios, apple, samsung, iphone, xiomi, xiaomi, redmi, honor, oppo, nokia, sonya, mi, pc, web, computer, bilgisayar
Hierapolis Yunanca Ἱerapolis kutsal sehir Pamukkale Denizli yakinlarinda bulunan ve Frigler doneminde ana tanrica Kibele kultunun merkezlerinden biri olarak faaliyet gostermis bir antik kenttir Antik cografyaci Strabon ile Ptolemaios verdikleri bilgilerde Karia bolgesine sinir olan Laodikeia ve Tripolis kentlerine yakinligi ile Hierapolisin bir Frigya kenti oldugunu ileri surulmektedir HierapolisUNESCO Dunya MirasiKonum TurkiyeKriterKarma iii iv viiReferans485Tescil1988 12 oturum BolgeAvrupa ve Kuzey AmerikaRoma donemi Hierapolis antik kentinde darb edilmis olan ozerk antik sikke On yuzde ortulu Gerousia bustu soldan saga GYePOYCIA GEROUSIA lejanti Arka tip at uzerinde sag elinde labrys tutan genc tasviri ve soldan saga IYeRA POLYeITWN IERAPOLEITON lejanti Tarihi 2016 yilinda yapilan kazilarda bolgedeki yerlesimin Demir Cagi nda basladigina dair kanitlar bulunmustur Sehrin bulundugu bolgede Frigler doneminde Anadolu nun ana tanricasi Kibele ye adanmis bir dini merkez bulunmaktaydi Baslangicta Lycus Frigya nehri vadisinde yasayan yerli topluluklar tarafindan kullanilan bu tapinak daha sonra Hierapolis in merkezini olusturacakti Yunan somurgecileri gelip sehri onceden var olan yerlesim duzeni uzerine kurduklarinda antik Kibele kultu yavas yavas Yunan mitolojisi icerisinde asimile oldu Yunan kolonizasyonu zamanindan cok daha once bolge burada bulunan bir magara icerisindeki bir kaplicadan cikan zehirli gazlar nedeniyle yeralti dunyasina acilan bir kapi ve ayni zamanda yeralti tanrilari ile iletisim kurma mekani olarak goruluyordu Yunan kulturune asimilasyon sureciyle birlikte tapinak Kibele yerine Hades Pluton ve Persephone ile iliskilendirilmis ve tapinaga Plutonium adi verilmistir Kentin kurulusu hakkinda bilgilerin kisitli olmasina karsin Pergamon Kralligi zamaninda II Eumenes tarafindan MO 2 yuzyil baslarinda kuruldugu ve Bergama nin efsanevi kurucusu Telephos un karisi Amazonlar kralicesi Hiera dan dolayi Hierapolis adini aldigi bilinmektedir Hierapolis Roma Imparatoru Neron donemindeki MS 60 yilindaki buyuk depreme kadar Hellenistik kentlesme ilkelerine bagli kalarak ozgun dokusunu surdurmustur Deprem kusagi uzerinde bulunan kent Neron donemi depreminden buyuk zarar gormus ve tamamen yenilenmistir Ust uste yasadigi bu depremlerden sonra kent tum Hellenistik niteligini kaybetmis tipik bir Roma kenti gorunumunu almistir Hierapolis Roma doneminden sonra Bizans doneminde de cok onemli bir merkez olmustur Bu onem MS 4 yuzyildan itibaren Hiristiyanlik merkezi olmasi metropolis MS 80 yillarinda Isa nin havarilerinden Filipus un burada oldurulmesinden kaynaklanmaktadir MS 395 yilinda Bizans yonetimine gecen Hierapolis Piskoposluk merkezi oldu Hierapolis 12 yuzyil sonlarina dogru Anadolu Selcuklulari nin sinirlari dahilinde kalmistir Hierapolis antik kentinde Nekropol Domitiyan yolu ve kapisi kare alan icine oturtulmus Oktokonus tapinagi tiyatro Frontinus caddesi ve kapisi Agora Kuzey Bizans Kapisi Guney Bizans Kapisi Gymnasium Tritonlu Cesme Binasi Apollon Kutsal Alani su kanallari ve nymphaeumlari Surlan Filipus Martynonu ve koprusu Direkli Kilisesi Nekropol Alani Katedral ve Roma Hamami kalintilari bulunmaktadir Tedavi amaciyla da kullanilan Pamukkale yeralti sulari travertenler sayesinde tarih boyunca turist cekmistir Hamam yolcularin yikanarak sehre girmeleri icin sehrin disina insa edilmistir Tiyatro kapasitesinin 9 500 kisi olmasindan dolayi sehir nufusunun 95 000 100 000 arasinda oldugu tahmin edilmektedir Tiyatrosunun tasarimindan burada gladyator dovusleri yapildigi anlasilir Sahne altindaki cukurluk bolumle oturma siralari arasinda seyircileri vahsi hayvanlardan korunmak icin yaklasik bir metrelik yukseklik farki vardir Gladyator dovuslerinin olmadigi tiyatrolarda bu fark bulunmamakta siralar sahne duzeyinden baslamaktadir Sehrin giris kapisinda islenmis olan Medusa figuru tanrica Medusa dan korunmak icin yapilmistir Bu inancin Turk kulturune nazar boncugu olarak gectigi sanilmaktadir kaynak belirtilmeli Sehir 09 12 1988 tarihinde hem doga hem de kulturel miras olarak UNESCO Dunya Mirasi listesine alinmistir Antik tiyatro Hierapolis teki antik tiyatronun gorunumu Grek Tiyatrosu tipinde yamaca yaslanmis 300 ayak 91 m tum cephesiyle birlikte korunabilen buyuk bir yapidir Insasina 60 yilinda olan buyuk bir depremin ardindan Flavius lar doneminde 62 yilinda baslanmistir Hadrianus doneminde 117 137 insa halindedir Yapi Severuslar doneminde 206 yilinda tamamlanmistir Cavea da 50 oturma sirasi bulunur Bu oturma siralari 8 merdivenle 7 bolume ayrilmistir Cavea nin tam ortasindan gecen Diozoma ya her iki yandan tonozlu birer gecit ile vomitoryum girilir Cavea nin ortasinda yer alan krallik locasi ve orkestrayi cevreleyen 6 ayak 3 66 m yuksekligindeki sahne on duvarinda 5 kapi ve alti nis bulunmakta bunlarin onunde 10 adet sutun yer almaktadir Mermer sutunlarin uzerleri istiridye kabugu seklinde motiflerle dekore edilmistir Sahnenin gerisinde arka duvari susleyen ust uste siralanmis 3 sutun dizisinden alttakiler sekizgen kaideler uzerinde yukselir ve yivsizdir Kabartmalar stillerinden de anlasilacagi uzere degisik donemlerde farkli ustalar tarafindan yapilmistir Ozellikle mitolojik konularin islendigi sahnelerde Helenistik donem heykel sanatlarinin etkilerini kalabalik hareketli ve canli figurlerde gormek mumkundur Bu figurlerde Bergama sanat ekolunun Zeus Atlari Kabartmalari biraz etkileri gorulmektedir Sahne binasinin kabartmali frizlerle suslenmesi acisindan tiyatro Perge Side ve Nyssa tiyatrolariyla buyuk bir benzerlik gosterir Mezarlik alanlarini ifade eden Nekropoller Hierapolis in Kutsal Sehir olarak adlandirilmasinin ardindan ayri bir oneme burunmustur Bu nekropollerde yapilan arastirmalar donemin butun dini inanclari gun yuzune cikarmaktadir Mezar yapilarinin gorkemine gore varlikli ya da halk mezari olarak kolaylikla ayrilabilen bu nekropoller kentin ana caddesinin kuzey ve guney dogrultusunda uzanmaktadir Sayilari ise 2 binden fazladir Nekropoller Nekropolis Kent surlarinin disinda ve ova disindaki tum yonlerde nekropol alanlari bulunmaktadir Bunlar yogunlukla Tripolis Sardes e giden kuzey yolunun ve Laodikya Clossae ye giden guney yolunun iki tarafinda yer alir Mezarlarda kirectasi ve mermer kullanilmistir Mermer kullanimi daha cok lahit tiplerinde gorulur Kuzey Nekropolis Nekropolisteki anitlarin iyi durumda koruna gelmis olmasi ve yayildigi genis alanda cok sayida traverten lahit ile birlikte bulunmasi etkileyici bir goruntu olusturur Sayilari iki binden fazladir ve cogunda yer alan yazitta Yunanca Soros Sufiksi ile karsilasilir Hierapolis mezar anitlarinin mimarisi cok cesitlidir ve degisik uygulamalar gosterir En eski mezarlar Helenistik Donem e tarihlenen MO II I yuzyillar Tumulus mezarlardir Bu mezarlar duzgun kesilmis taslarla orulu silindir kasnakla sinirlanan mezar odasinin ustu koni bicimi verilmis toprakla ortuludur Mezar odasina dramos adi verilen koridor ile ulasilir Tumulusler yol boyunca ve doguya dogru cikan bayirda yer almaktadir Bu mezarlar daha cok seckin ailelerle aittir fakir ailelere ise kayaya oyulmus basit mezarlardir Kentin kuzey kisminda yer alan I cogunlugu II ve III yuzyila tarihlenen diger mezar anitlari genellikle duvarlarla cevrili agac cogunlukla selvi ve ciceklerle suslu bahcelere sahiptirler Tamamen travertenden yapilmis olan mezar anitlari farkli tipler gosterirler Basit bir lahitten kimi zaman olu yataklarini iceren ucgen alinlikli veya kaide uzerinde yer alan bir ya da birkac lahit tasiyan bazen de ev modellerini yansitan daha gelisken formlara sahiptirler Lahitleri tasiyan kaide uzerinde bulunan yazitta Yunanca bomos ayaklik sunak kelimesi yer alir Olunun yuksekte duran vucudu ile baglantili olarak anisini yucelten simgesel bir anlam tasir Bu anitlar heroon ile ayni isleve sahiptirler Kahramanlarin veya tarihte onemli kisilerin oldukten sonra tanrilasmalarini kutlamak icin yapilmis mezar anitlari Guney Nekropolis Sag tarafta depremin etkileyici izleri gorulmektedir Genis traverten duzluk tamamen altust olmustur Basit ve belki de daha eski nekropolise ait dortgen cukur mezarlar ve tas ocagina ait izler dikkat cekmektedir Kazilar sirasinda Denizli Muzesi uzmanlari uzun yazitli bomoslu bir mezar yapisi bulmuslardir Yakininda Genc Helenistik Donem e tarihlenen bir Tumulus mezar yer almakta bunun yaninda ise yazitli mermer steller bulunmustur Alanin kuzeyinde kazi calismalari devam etmektedir yamacta Bizans surlarinin oldugu yerdeki mezar yapilarinda figurlu mermer lahitler bulunmustur Bu lahitler tas bir kaide uzerinde durmaktadir Kerpic tuglalar ile yukseltilmis olan cati kiremit ile ortuludur Bu tip bir yenilik olusturmaktadir Mezar yapisinin ici ise cok renkli fresklerle suslenmistir Guneye Frontinus a ait olabilecek olan Kapi ya dogru ilerledikce Laodikeia ve Colossea ya giden yol uzerinde nekropolise ait baska mezar yapilari ile de karsilasilir Uzun yazitta adi gecen Tiberius Cladius Talamos a ait mezar dikkat ceker Cephesi ev mimarisini yansitmaktadir yarim sutunlu dor duzenindeki pilasterler tas kafesli pencereler ile Blaundos ta oldugu gibi arsitrav yazitli friz ve dis kesimli ion duzenindeki sacaklik yer alir Yalnizca mimari duzenleme bakimindan Frontinus Caddesi ni hatirlatmaktadir Frontinus Caddesi uzerindeki yapilarda ise dor duzeni dogal olarak triglif metop frizli sacaklikta oldugu gibi basliklarda da kendini gostermektedir Antik Havuz Antik Havuz Pamukkale nin en onemli simgelerinden biridir Ozellikle sagliga faydali olan suyu ile dunyanin sayili havuzlarindan biri olarak kabul edilir Yilda binlerce kisinin yuzdugu bu havuz bircok hastaliga da iyi gelmektedir Ozellikle Roma Imparatorlugu Donemi nde Hierapolis ve cevresi tam bir saglik merkezi durumundaydi O yillarda kent ve etrafina kurulan 15 ten fazla hamama binlerce insan gelir ve sagliklarina kavusurlarmis Bugun antik havuzu meydana getiren MS VII Yuzyilda olusan depremdir Sutunlu caddenin yaninda yer alan sivil agoraya ait Ion duzeninde yapilmis olan MS I yuzyil portik bu deprem sonucunda olusan kirik icinde meydana gelen havuzun icine yikilmistir Antik Havuz suyun sicakligi nedeni ile rahatlatici bir etkiye sahip olmasinin yani sira bircok hastaligin gecmesi konusunda da etkilidir Bu konuda yapilan arastirmalara gore Antik Havuz un suyu kalp hastaligi damar sertligi tansiyon romatizma deri goz rasitizm felc sinir ve damar hastaliklarina icildiginde de spazmli midelere cok iyi gelmektedir Bu da Roma Donemi nden itibaren Antik Havuz un etrafinda surekli olarak saglik merkezlerinin kurulmasinin nedenini acik bir sekilde ortaya koymaktadir Kleopatra Havuzu Termal havuzdaki su sicakligi 36 C 57 C PH degeri 5 8 radon degeri 1480 piccocuri litredir Kaplica sulari bikarbonatli sulfatli kalsiyumlu karbondioksitli kismen demirli ve radyoaktif bir bilesime sahiptir Ayni zamanda buradaki sular banyo ve icme kurlerine de elverisli olup 2430 MG litre eriyik mineral degerine sahiptir Apollon Tapinagi Mevcut Tapinak eski ve dini magara olarak bilinen Plutonion uzerinde kurulmustur Yerli halkin en eski dini merkezi olan bu yerde Apollon bolgenin ana Tanricasi Kybele ile bulusmustur Eski kaynaklar Ana Tanrica Kybele rahibinin bu magaraya indigini ve zehirli gazdan etkilenmedigini bildirirler Apollon Tapinagi nda ust yapiya ait kalintilar MS III yuzyildan geriye gitmemekle birlikte temeller Gec Helenistik Doneme kadar uzanmaktadir Mermer giris basamaklarindan taninan 70 metre uzunlugundaki Tapinak temenos duvari ile cevrili kutsal alan icinde bulunmaktadir Temenos duvari guney bati ve kuzeyde bir kismi kazilmis olan portige yaslanmistir Mermer portige ait dor duzenindeki yivli yarim sutunlar astragal ve inci dizisi ekhinusu da yumurta dizisi ile bezeli sutun basliklari tasimaktadir Tapinak daha gec bir doneme tarihlenmekte fakat muzede bulunan iki ion bir korint duzenindeki nefis baslik ile bazi mimari parcalar MS I yuzyila tarihlenmekte ve daha eski caglara dayanan bir tapinagin varligina isaret etmektedir Apollon Tapinagi ndan gunumuze kalan mermer merdivenden baska mermer levhalar ile kapli ve silmeli kornisleri olan bir podyum gorulmektedir Cephesi iki ante ve arasinda yer alan iki sutun ile bezelidir Tarihlenmesi ante ve basliklarinda cella duvarinda ve tabaninda kullanilan yazitli bloklar sayesinde yapilabilmektedir Bir tanesinin uzerinde Apollon kehanetine ait bir yazi okunmaktadir Tapinak mimari bezemelere gore MS III yuzyila tarihlenmektedir Tapinagin arkasindaki merdivende Apollon Tapinagi ndan alinan parcalar sutun govdeleri arsitrav parcalari basliklar kaideler ile doldurulan bir alan gorulmektedir Bu yapida MO IV yuzyil heykel semalarini yenileyen kivrimli giysili olan nitelikli bir kadin heykeli bulunmustur Yazitindan da anlasildigina gore Zeuxis in kizi imparatorluk tanrilarina ve Demos a Hierapolis halkinin kisilestirilmesi adamistir Bir ucu kuzeyindeki adini imparator Domitiandan alan Domitian kapisi ve diger bir ucu guneyinde Guney Roma kapisina uzanan 1 km uzunlugundaki Cadde gorulmeye deger en onemli tarihi eserler arasindadir Her iki tarafinda sutunlu revarklar ve kamu yapilari bulunan cadde sehri bir uctan diger bir ucuna kadar ikiye ayirir Ayrica cadde giris ve cikislarinda bulunan kapilar ise tarihi halen omzunda tasiyan koca bir medeniyetin en guzel ornekleridir Cadde ve kapilar Kuzey kapisi Yaklasik 1 km uzunlugundaki kentin en onemli ve genis ana caddesi kenti bir ucundan diger ucuna ikiye boler Kuzey guney dogrultusunda uzanan bu caddenin iki tarafinda sutunlu revaklar ve onemli kamu yapilari vardir Her iki ucunda anitsal kapilar bulunmaktadir Kapilar zafer taki gorunumunde kemerli ve yanlarinda kuleleri bulunmaktadir Frontinus Kapisi Roma Donemi nde kentin anitsal giris kapisini olusturur 14 metre genisligindeki ana caddenin baslangicinda yer alan kapi yerlesim birimini gecerek Laodikeia ve Collosai ya giden ana yolun ve Guney Kapisi nin karsi ucunda yer alir Kapi duzgun traverten bloklardan insa edilmis uc kemerli girisi basit bir kornis ile susludur Ayrica Helenistik Donem in kapi gelenegini hatirlatan yuvarlak planli kulelere yaslanmistir Kuzeyde iyi korunmus uc gozlu ve iki yaninda yuvarlak kuleleri olan kapinin frizinde Imparator Domitian a ithaf edilmis Latince ve Grekce yazilmis bir yazit vardir Bu yazittan dolayi buraya Domitian Kapisi veya Roma Kapisi denir Kapinin Asya Prokonsulu Julius Sextus Frontinus tarafindan I S 82 83 yillarinda yaptirildigi bilinmektedir Bu nedenle kapiya Frontinus Kapisi da denilmektedir Bu kapidan guneye inen yolun surla kesistigi yerde MS 5 yuzyila tarihlenen Kuzey Bizans Kapisi vardir Guney kapisi ve ana cadde Guney Roma Kapisi Kapi Lykos nehrine dogru alcalan tepeye acilir buyuk Honaz Dagi nin tam karsisinda yer alir ozellikle gun batiminda mavinin tum tonlari ile olusan nefis bir manzaraya sahiptir Kapi traverten bloklar ve icinde mermerin de bulundugu devsirme malzeme ile yapilmistir Iki adet dortgen planli kuleye yaslanmistir Kuzey Bizans Kapisi Hierapolis kentinin Theodosius doneminde MS 4 yuzyil sonu yapilan sur sistemine dahil olan Kuzey Kapi Guney Kapi ya simetrik olarak Bizans Donemi nde kentin anitsal girisini olusturur Agora nin yikintilarindan alinan devsirme malzeme ile insa edilen kapi kare planli iki kule ile desteklenmistir Girisin iki yaninda sehri kotu etkilerden korumak uzere apotropeik olarak duran arslan panter gorgo basi ile bezeli dort adet konsol gunumuze ulasmistir Guney Bizans Kapisi MS 5 yuzyilda insa edilmistir Traverten bloklar ve icinde mermerlerin de bulundugu devsirme malzeme ile yapilmistir Kuzeydeki kapida oldugu gibi 2 adet dortgen planli kuleye yaslanmis ve tek parca arsitrav uzerinde yer alan hafifletme kemeri ile sekillenmistir HamamlarDini bir oneme sahip olan Hierapolis antik caglarinda temizlige de buyuk onem verirdi Yolcular sehre girdiklerinde temiz olmalari icin kentin giris ve cikislarina hamamlar insa etmislerdir Hierapolis te 3 hamam vardir Bu hamamlardan Hamam Kilise gunumuze kadar iyi korunabilmistir Bizans Hamami VII yuzyilda meydana gelen buyuk depremde yikilmistir Buyuk Hamam ise bugunku Arkeoloji Muzesi olarak karsimiza cikar Hamam Kilise Cok eski olan bu yapi Imparatorluk Cagi nin ortalarina tarihlenir Traverten dikdortgen bloklardan insa edilmis bu yapinin yan duvarlarindaki buyuk kemerler gorulebilmektedir Kentin merkezindeki tonozlu Buyuk Hamam yapisi ile kiyaslanabilecek bir mimariye sahiptir Hamam yapisi VI yuzyilin I yarisinda Hierapolis Phrygia Pacatiana nin baskenti oldugu zaman kilise olarak yeniden duzenlenmistir Kiliseye donusturulmus olan bu yapida girisin kuzeyinde yer alan bir mekanin duvarini dort sutunlu bir potigi cevirmek icin kullanmislardir Iki buyuk kemer ile olusturulmus olan kilisenin girisi Bizans Kapisinda oldugu gibi bir kemere sahip diger bir kucuk kapiya yaslanmistir Iyi durumda korunmus olan buyuk mekanda kemerlerle olusturulan 6 adet nis yer alir Bu kemerleri tasiyan duvarlar eklenmis ve duvarlara acilan gecitlerle de tonuzlu gecisler elde edilmistir Bizans Hamami Sur sisteminin insasindan hemen sonraki bir doneme tarihlenmektedir Yapi Agora nin guney stoasinin yikintilarinin uzerine insa edilmistir Hamam binasi kentin girisinde hemen kapi ve nymphaeumdan sonra yer alir ve kamu yararina yapilmis olan bu yapi sur duvarlarindan dar bir yol ile ayrilir Apsisli bir mekan sivali havuzu ve hypokaust sistemi ile calidarium olarak yorumlanir Kazilarla ortaya cikartilan mekanin cati ortusu yikinti halinde elimize gecen parcalara gore tugla bir kubbe ile ortulu olmaliydi Bu yapinin kazisinin tamamlanmasi ile Imparatorluk Donemi kamu hamamlarinda Orta Cag daki Islam dunyasi hamam yapilarina gecisteki tipoliji ile ilgili onemli bilgiler elde edilecektir Yapi arkeolojik verilere gore butun kenti tahrip eden VII yuzyildaki depremden sonra terk edilmistir Buyuk Hamam Bugun Hierapolis Arkeoloji Muzesi nin kurulu oldugu Buyuk Hamam yapisi kentin guney batisinda traverten kanallara acilan bir bolgede yer alir MS 60 yilinda Nero doneminde yasanan buyuk depremden sonra kentteki insaat faaliyetleri sirasinda onemli bir su kaynagindan yararlanmak uzere MS II yuzyilda yapilmistir Kaynaktan cikan sular vadiye akmadan once hala bu hamamin yikintilari uzerinden gecmektedir Hamam bolgede bol miktarda bulunan traverteni calismakta usta olan yerel iscilerin bir tas yapitidir Akan suyun kalker olusturma gucu nedeniyle bugun orijinal tabani 4 metre kalker altinda kalmis olan yapi iki mekanda korunmus digerlerinde ise onarim yapilmistir Bugun muze olarak kullanilan mekanlar antik cagda hypokaust sistemi ile isitilmaktaydi Turkiye Kultur Bakanligi Anitlar ve Muzeler Genel Mudurlugu tarafindan mekanlarin orijinal tabanini bulmak uzere kazi ve onarim calismalari yurutulmektedir Orta Cag da Roma Donemi mekanlari degistirilmis duvarlarla bolunmus ve yola kadar yayilmistir MS X yuzyildan XIII yuzyila kadar olan evrede yerlesim merkezi ve etkisi antik cagdakini asmistir Bizans ve Selcuklu donemlerine ait kazilar sirasinda bulunan bircogu ithal sirli kapilar Hamami kullananlarin bu donemdeki zenginligine dikkat ceker 18 yuzyilin sonunda Choisy tarafindan belirtilmis olan biri kaburgali besik tonoz cati ile ortulu sutunlar izlenebilmektedir T salonunda yapilan yeni kazilarla bati tarafta kornis ile sinirlandirilmis uc buyuk pencereli apsisli orijinal bir mekani gun isigina cikartmistir Genellikle mekanlarin yan cephelerinde dortgen ya da yuvarlak planli mekanlar ile ic mekani hareketlendiren tipik Roma mimarligi cozumleri kullanilmis Roma nin gucunu gosteren mermer heykellerin yerlestirilmesi ile bina suslenmistir En buyuk mekan D 20X32 metre olculerindedir ve uzun kenarinda uc adet biri dortgen digerleri yarim daire planli eksedralar yer almaktadir Eksedralar bezemeli stukolar ile suslu kemerlerle ortuludur Bezemelerde ortada deniz kabugu kenarlarda volut yaprak ve cicek motifleri taninabilmektedir Duvarlar yuzeylerinde gorulen metal kenet deliklerinden de anlasilacagi gibi cok renkli mermer levhalar ile kapli olmaliydi Giriste bulunan iki ayak uzerinde bir kapi ve yapinin catisina cikan merdivenlerin yer aldigi bir bosluk gorulur Bu bolumun dogusundaki buyuk alan palestraya ayrilmistir Palestraya acilan dortgen buyuk mekanlar yerel beyaz ve pembe lekeli bresten yapilmis sutunlu cephelere sahiptirler Kaynakca Anne Nyquist 2014 The Solitary Obelisk The Significance of Cult in Hierapolis of Phrygia MSc Ingilizce Universitetet i Oslo 5 Kasim 2022 tarihinde kaynagindan Erisim tarihi 5 Kasim 2022 Francesco D Andria 2017 Hades ve Kybele Arasinda Hierapolis Ploutonion unda Yeni Arkeolojik Buluntular Colloquium Anatolicum 2017 16 s 239 5 Kasim 2022 tarihinde kaynagindan Erisim tarihi 5 Kasim 2022 Francesco D Andria 2019 Tsetskhladze Gocha R Ed The Cult of Cybele in Hierapolis of Phrygia Phrygia in Antiquity From the Bronze Age to the Byzantine Period Ingilizce Peeters s 494 5 Kasim 2022 tarihinde kaynagindan Erisim tarihi 5 Kasim 2022 Piccardi Luigi Masse W Bruce 2007 Myth and Geology Ingilizce The Geological Society s 98 5 Kasim 2022 tarihinde kaynagindan Erisim tarihi 5 Kasim 2022 13 Ocak 2015 tarihinde kaynagindan arsivlendi Erisim tarihi 13 Ocak 2015 13 Ocak 2015 tarihinde kaynagindan arsivlendi Erisim tarihi 13 Ocak 2015 Wikimedia Commons ta Hierapolis ile ilgili ortam dosyalari bulunmaktadir