İslamiyet ile alkollü (şarap vs.), alkolsüz (kahve, çay vs.) olan içecekler ve tütün vs. mamüllerin ilişkisi İslam toplumları tarihi içinde dini olduğu kadar da sosyo-ekonomik ilişkiler ile bir arada değerlendirilmesi gerekmektedir. Bu ilişki ilgili coğrafya, etnik-kültürel çeşitlilik çerçevesinde bakıldığında çeşitlilik arz etmektedir. İslamiyet bir din olduğu kadar aynı zamanda çeşitli kültürel öğelerin bir arada etkileşim içinde olduğu toplumların diğer kültürel ögelerinden birini oluşturmaktadır. İslam toplumlarının tarihi geçmişlerinin sosyal katmanlarına yönelik mikrotarihsel analizler ekseninde incelenmesi keyif verici maddelerle İslam toplumlarının ilişkisini açığa çıkarmak adına gereklidir. Bu yapıldığında İslam hukukunun maddeleri dışında İslam toplumlarındaki yaşantıların sunduğu veriler İslamiyet ile keyif verici maddelerin ilişkisinin derin analizleri gerektiren ve sanıldığından çok daha karmaşık bir ilişki olduğunu ortaya koyacaktır.

Dini hukukta keyif vericiler
İslam hukukunda keyif vericiler genel olarak sarhoşluk verici olup olmadıklarına göre ayrılırlar. Kimi zaman dini literatürde mükeyyifat (keyif vericiler) ile müskirat (sarhoşluk vericiler) arasında bir ayırım da yapılabilmektedir. Sarhoşluk durumu tüm mezheplerce ortak olarak haram (yasak) kabul edildiğinden maddenin sarhoşluk verici niteliği maddenin kullanımını tartışmalı bir hale sokar. Ancak mezhepler arasında sarhoşluk durumu gibi bir niteliğin mi yoksa sarhoşluk verici maddenin her türden kullanımının mı yasaklanacağı noktasında bir tartışma olagelmiştir. Çoğunluğu oluşturan sünni ve şii mezhepler sarhoşluk verici maddeler özellikle alkollü içecekler ise toptan yasaklamış ancak bunlardan bazıları alkol dışındaki maddelerin sarhoşluk vermeyecek miktarının kullanımını serbest bırakmışlardır. Bu durumda tütün gibi maddeleri mutlak olarak serbest bırakan bilginler olduğu gibi bu maddelerin insan sağlığına verdiği zararlar sebebiyle dinen yasak (HARAM) kapsamında görenler de olmuştur.
Alkollü içeceklere genel bakış
Maliki, Şafii ve Hanbeli gibi Sünni mezheplerle Şiilikte sarhoşluk verici maddelerin damlasının kullanılması dahi haram kabul edilirken Hicri 6. (Miladi 12. yüzyıl) yüzyıla kadar geçen dönemde Hanefi mezhebi bilginleri ham üzümden imal edilen şarap haricindeki sarhoş edici maddelerin bizzat değil sarhoşluk verici miktarının kullanımının haram olduğunu iddia etmişlerdir. Sarhoş edici içecekler bahsinde tartışma "" ve "Nebiz" kelimelerine verilen anlamlar üzerinde sürdürülmüştür. Temelde üzümden belirli bir yapım tekniğiyle üretilen Hamr'ın tüm sarhoş edici içecekleri kapsayıp kapsamadığı yönündeki tartışmalar ilk dönem Hanefi fıkıhçılarını diğer mezhep imamlarından farklı olarak asıl yasağın Hamr ile ilgili olduğu ve üzüm haricindeki ve üzümden imal edilse dahi farklı bir yapım tekniğiyle üretilen ve genel olarak "Nebiz" adı verilen sarhoş edicilerin ise sarhoş etmeyecek miktarının kullanımının helal olduğu görüşünü savunmaya yöneltmiştir. Her türlü sarhoşluk vericinin damlasının dahi haram olduğunu iddia eden diğer mezheplerin aksine Hanefi bilginleri özellikle ilk dönemlerde bu görüşü benimsememiş ve Nebiz'in sarhoşluk verici miktarda kullanıldığı takdirde ceza verildiği ancak az miktarda kullanıldığında herhangi bir cezalandırmanın söz konusu olmadığına ilişkin rivayetleri kendilerine dayanak olarak almışlardır. Üstelik bu rivayetler sadece bazı önde gelen sahabelerden değil (Ömer bin Hattab ve Abdullah İbn Abbas gibi) aynı zamanda Muhammed'e de dayanmaktaydı. Örneğin Veda haccı sırasında gerçekleşen bir hadise ile ilgili İbn Abbas kanalıyla gelen bir rivayet şu şekildedir: "Resullullah'a bir nebiz getirildi. Onu koklayınca kaşlarını çattı ve köleye uzatınca yanındakiler: "Ya Rasulallah bu helal midir yoksa haram mıdır?" diye sordular. Bunun üzerine Muhammed onu geri getirmesini söyledi ve beraberinde bir maşraba da su istedi. O suyu nebizin üstüne döktü ve şöyle dedi: 'İçecekleriniz şiddetlenirse onu(n sertliğini) su ile kırınız.'
Araştırmacı Najam Haider, konuyla ilgili uzun sayılabilecek ayrıntılı makalesinde Hicri 8. yüzyılda (Miladi 14. yüzyıl) Hanefi hukukçularından (fakih) Ubaydullah b. Mesud al-Mahbubi'nin (747/1346) tüm sarhoş edicileri toptan yasaklama kararına kadar diğer Sünni ve Şii mezheplerden farklı olarak Hanefi mezhebinin içinde sarhoşluk veren maddelerin her türlü kullanımı din dışı (haram ya da mekruh) olarak kabul edilmemekteydi. Hanefiliğin kurucu önderlerinden İmam-ı Azam ve talebeleri ham üzümden elde edilen şarap haricinde diğer sarhoşluk verici maddelerin sarhoşluk vermeyecek miktarının kullanımını helal kabul etmişlerdir. Esasen İmam-ı Azam'ın dahil olduğu Kûfe hukuk okulu ilk zamanlarda bu görüşüyle diğer hukuk okullarından ayrılmaktaydı.
Hanefî hukukçulara göre Kur'anda asıl yasaklılık hali nebiz için değil hamr içindi ve "Hamr" Arap dilinde; “kaynatılmadan, çiğ olarak kendi kendine kabaran, fokurdayıp köpük atan yaş üzüm suyundan elde edilen içki”ye verilen addır. Diğer alkollü içkilerin haramlığı kıyas yoluyla sâbit olduğundan bunlar için hamr ifadesi mecâzi olarak kullanılmıştır. Bu ayırım sonucunda İmam Muhammed dışındaki Hanefîlerle Nehaî, Sevrî, İbn Ebî Leylâ, Şüreyk ve İbn Şübrüme gibi hukukçular, naslarda zikredilen ve yalnızca çiğ üzüm suyundan yapıldığını ileri sürdükleri hamr’ın azı ve çoğunun haram olduğunu belirtmişler, diğer alkollü içkilerin sarhoş etmeyecek miktarda içilmesinin haram olmayacağını ileri sürmüşlerdir. Cezayı gerektiren sarhoşluk durumu ise Ebu Hanife'ye göre kişinin yer ile göğü, kadın ile erkeği birbirinden ayırt edemeyecek derecede sarhoş olmadır. Ebu Hanife'nin öğrencisi olan Ebu Yusuf'un görüşüne göre ise kişinin konuşmasında karışıklık-bozukluk olursa ceza gerektirir miktara ulaşılmış sayılır.
Hanefi fıkıhçılarınca bile Hamr dışındaki içilmesinde bir sakınca görülmeyen sarhoş edici maddelerin kullanımından doğan sarhoşluğa ceza verilmesi şarttı. İlk dönem (Hicri 4. yüzyıl) Hanefi mezhebi imamlarından 'nin bir kimse nebiz (üzümden imal edilen şarap dışındaki sarhoşluk verici tüm maddelerin genel adı) içip sarhoş olursa imamların tümüne göre kendisine had cezası uygulanacağını açıkça bildirir.
İslam ulemasının çoğunluğunun azı ve çoğu sarhoşluk veren her içkiyi "" kavramı dahilinde görüp haram saydığını belirten ilahiyatçı Prof.Dr.Hayreddin Karaman da Ebû Hanife ve Ebû Yusuf'un söz konusu çoğunluktan farklı olan görüşlerini şu şekilde aktarmaktadır:
"Ebu Hanife ve Ebu Yusuf'a göre üzüm ve hurma suyunun üçte biri kalıncaya kadar kaynatılması sonunda elde edile (bir nevi) pekmezin ve kuru üzüm, kuru hurma vb. hoşafının beklemesi sonunda elde edilen içki ile elma, arpa, mısır, darı gibi şeylerden elde edilen içkilerin (nebiz adı verilen özel içkiler), sarhoşluk vermeyen miktarını içmek caizdir; ancak bunlardan da sarhoş olmak haramdır"
Hanefi mezhebi (İlk dönem)
Hanefi mezhebinin kurucusu İmam-ı Azam Ebû Hanife'nin ham üzümden elde edilen şarap haricindeki sarhoş edici içeceklerin sarhoşluk vermeyecek düzeye gelinceye dek tüketilmesini meşru (caiz) gördüğü bilinmektedir. İmam-ı Azam'ın önemli talebelerinden Muhammed b. al-Hasan al-Şeybani (ö.189/806) Kitab'ül Asar adlı eserinde hocası Ebu Hanife ile ilişkili rivayetler Hamr olarak ve sınırlı bir şekilde tanımlanan içeceklerin yasaklılığını ifade etmektedir.
İlk dönem Hanefi bilginlerinin, hukukçularının (fukaha) görüşlerinin henüz tamamen bir kenara bırakılmadığı yüzyıllarda Ebu Hanife ve öğrencilerinin sarhoş edici içeceklerle ilgili görüşleri olduğu gibi aktarılmıştır.
Tahavi, Şerhu Meâni'l-Âsâr adlı eserinin 'İçecekler' bölümünde nebizin azının da çoğunun da haram olduğu kanaatini benimsemiş kimseler olduğu gibi bu görüşte olanlara muhalefet edip sarhoşluk vermeyen miktarını mubah, sarhoşluk veren miktarda olanı ise haram kabul ettiklerini söylemekte ve haramı miktarla ve sarhoşlukla ilişkilendiren kimselerin de diğerleri gibi kendi lehlerine olan rivayetlere sahip olduklarını hatırlatmakta ve hem toptan yasaklığa delil olarak sunulan rivayetlerle kısmi yasaklığa delil olarak sunduğu rivayetleri sıralamaktadır. Tahavi, her iki grup rivayeti birbirleriyle çelişki oluşturmayacak derecede yorumlamaktadır. Onun kısmi haramlığa delil olarak gösterdiği rivayetlerden bazıları şunlardır:
"...Said b.Zu Haddâ ya da İbn Zî La've şöyle dedi: Susamış bir adam Ömer'in hazine memurunun yanına geldi. Kendisine içecek bir şey vermesini istedi. Fakat ona vermedi. Bu sırada Ömer'e ait bir tulum getirildi. O tulumdan içti, sarhoş oldu. Adam, Ömer'in huzuruna getirilince özür beya edip: Ben sadece sana ait tulumdan içtim, dedi. Bunun üzerine Ömer: Ben sana sarhoş olduğun için vuruyorum, dedi. Ardından Ömer ona vurdu."
"...Ebu Musa'nın oğlu Ebu Bürde'den, o babasından, onun şöyle dediğini rivayet etti: Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem, beni ve Muaz'ı Yemen'e gönderdi. Biz: Ey Allah'ın Rasulü! Yemen'de buğday ve arpadan yapılan birisine el-mizr, diğerine el-bita denilen iki türlü içki bulunmaktadır. Biz hangisinden içebiliriz? dedik. Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem: "İçin fakat sarhoş olmayın" buyurdu.
Tahavi Ömer bin Hattab'ın suikastla öldürülme teşebbüsünden hemen sonra son nefesini vermeden önce de Nebiz isteyip içtiğine dair rivayeti eserinde aktarmaktadır:
"...Amr b. Meymûn dedi ki: Ömer'e hançerlediği sırada tanık oldum. Doktor geldi ve ona: En sevdiğin içecek nedir? diye sordu. O: Nebiz, dedi. Nebiz getirildi. Nebizi içti ve o nebiz, hançer yarası aldığı yerlerden birisinden dışarı çıktı."
Esasen o dönemde etin sindirilmesi için de Nebiz kullanıldığını görmekteyiz.
"...Bize Ebu İshak, Amr b. Meymûn'dan aynısını rivayet etti ve "Ömer: (Nebizdir) dedi" fazlalığını ekledi. O şöyle derdi: Bizler, midelerimizdeki deve etleri bize eziyet vermesin diye onları midelerimizin içinde parçalayacak şekilde bu nebizden içiyoruz. (Amr) dedi ki: Ben onun nebizinden içtim. Oldukça şiddetli (ağırlaşmış) bir nebizdi."
Tahavi el-Muhtasar adlı eserinde üzüm suyunun üçte ikisi gidip üçte biri kalana kadar pişirilip kaynamış halinin içilmesinin Hanefi mezhebi imamlarının hepsine göre mübah olduğunu ifade etmiştir.
Tahavi'nin Muhtasar'ına şerh yazan Cessas Musa el-Eşarî'den gelen "Rasulullah beni ve Muaz'ı Yemen'e göndereceği zaman dedim ki: "Ya Rasulullah bizi göndereceğinn yerde sarhoş edecek derecede keskin bita' ve mizr denen içecekler vardır." Rasulullah da "Benim haram kıldığım sarhoşluk namazdan alıkoyacak sarhoşluktur." dediğini aktarır. Rivayeti aktaran Cessas söz konusu içeceklerin azının namazdan alıkoyacak kadar sarhoş edici olmadığını ve bu sebeple de sarhoş edici miktara gelmeyen kısmının mübah olduğunu kastetmiştir.
Hem Tahavi hem de eserlerinde İmam Azam Ebu Hanife'nin meşhur öğrencisi İmam Muhammed'in "Çoğu sarhoş edenin azını terk etmem benim içi daha sevimlidir fakat haramdır diyemem" şeklindeki sözünü aktarmışlardır. Cessas ayrıca peygamberden aktarılan "çoğu sarhoş edenin azı da haramdır" aktarın hadis için "Çoğu sarhoş edenin azı için söylenen doğru değildir" de demektedir. Ona göre bu ifade gerçekten bir hadis olmakla birlikte insanlar bu hadisi yanlış yorumlamıştır. Hadisin zahirinden (dış görünümünden) anlaşılan çoğu haram olanın azının da haram olduğu şeklindedir ancak Cessas bu ifadeni peygamberin çoğu sarhoş edenin azının da sarhoş etmese de haramdır demediğini ancak azı da sarhoş ediyorsa haramdır dediğini söylemiştir.
Müslüman Türk devletlerinden Karahanlılar döneminde yaşamış bir Hanefi hukukçusu (fakih) olan (ö.H.430/1040) eserinde "Ebû Hanife ve Ebû Yusuf'un son görüşüne göre genel prensip, suyla çıkarıldıktan sonra pişirilen veya bir defa pişen her şıranın (usâre), sarhoş etmeyen az bir miktarı helaldir. Hurma ve diğer meyvelerden elde edilen şıra ve mâyîler gibi." demektedir.
Hanefi mezhebi mensuplarının çoğunluğunun mensup olduğu itikadi (inançsal) mezheplerden olan Maturidiliğin kurucusu İmam Maturidi'ye göre hurma ve üzüm dışındaki meyvelerden elde edile içki türlerinden sarhoş etmeyecek miktarda içmek haram değil mekruhtur.
Hanefi mezhebinin önemli kaynak kişilerinden ve Osmanlı devrinin meşhur fıkıhçılarından olan 'den (1783-1836) Ebû Hanife'ye dair aktarılan şu rivayet de nebizin Ebû Hanife tarafından kesinlikle haram sayılmadığını göstermektedir. "Nebizin haram olduğuna dair fetva ver karşılığında sana dünyaları verelim deseler vermem. Çünkü haramdır dediğimde bazı sahabeleri fasıklıkla suçlamış olurum. Eğer nebiz içerse sana dünyaları vereceğiz deseler gereğine inanmadığım için içmem."
Osmanlı döneminde 1674-1686 yılları arasında şeyhülislamlık yapmış olan Çatalcalı Ali Efendi'in Fetâvâ-yı Ali adlı 4412 fetvayı içeren klasik fıkıh kitabında:
Vişnâb demekle ma'rûf olup müskir olan şerbetin sekr vermeyecek miktarı telehhi kasdınsız içmek helal midir? şeklindeki soruya
el-Cevâb: İmam Âzâm Ebû Hanîfe ve İmam Ebû Yûsuf katlarında helaldır. İmam Muhammed katında haramdır. Fî zemâninâ İmam Muhammed kavliyle iftâ ihtiyâr olunmuştur, denmektedir.
Diğer mezhepler
Maliki, Şafii, Hanbeli, Şii, sonraki Hanefilik ve diğer mezhepler
Hanefiliğin dışındaki üç Sünni mezhep ve Şia mezhebi sarhoş edici maddelerin azının da aynen çok büyük miktarda olduğu gibi haram (yasak) kapsamında olduğunu iddia etmişler ve bu iddialarını günümüze kadar korumuşlardır. Hanefi mezhebi ise zamanla muhalif mezheplerinin uleması ve siyasi iktidardan gelen baskılarla ilk dönemden kurucu ve tabilerinin görüşlerinden uzaklaşarak aynı şekilde damlasının dahi haram olduğu şeklindeki görüşü benimsemiştir. Hadis kaynaklarına bakıldığında ise hem tamamen yasak olduğu hem de ilk dönem Hanefi fıkıhçılarının kısmi yasaklık görüşünü doğrulan hadislerin olduğu görülmektedir. İçkinin her durumda kullanımının yasak olduğunu kabul eden ve günümüzde hakim olan görüşe göre ister üzümden, ister hurmadan, ister arpadan, kahveden veya başka maddelerden yapılsın, aklı gideren ve sarhoşluk veren her şey haramdır. Genel bir yasaklamadan yana olan fıkıhçılar yukarıda bir kısmını aktardığımız ayet ve hadisleri bu genel yasak kapsamında yorumlamış ve kısmi yasağı savunan ve haramlılığı yalnızca sarhoş olmaya bağlayan ilk dönem Hanefi fıkıhçılarını sarhoş olma miktarının kişiden kişiye değişebileceği ve aynı zamanda içkiye başlandığında sarhoş olmanın önüne geçilemeyeceği gibi gerekçelerle eleştirmişlerdir.
Serahsi'ye göre Mutezile mezhebinden bazıları Hamr'ın toplumda düşmanlık ve nefret gibi Şeytan'ın hedeflerine kapı aralayacak miktarda tüketilmesi durumunda haram olacağını iddia etmişlerdir.
İsmaili mezhebi alkol ve her türlü sarhoş edici maddenin haram olduğunu kabul etmektedir. İsmaili imamlarından III.Ağa Han 1954 yılında yayımladığı "Guidelines for the Muslims of Transvaal" adlı eserinde her Müslüman için en büyük tehlikenin alkol olduğunu yazmıştır.
İçki ve diğer madde kullanımlarının cezası

İçki kullanımına yönelik ceza için gereke tespit işlemine gelince Mâlikîlere göre sadece içki kokusu dahi delil kabul edildiği halde, sarhoşluk daha kuvvetli delil sayılır. Şâfiî ve Hanbelî ekollerinde içkinin ağız ya da başka yollarla alınmasına göre farklı ve birden fazla görüş vardır. Ağız dışından alınan içkinin suç unsuru oluşturmadığı görüşünü savunanlar için sadece sarhoşluk delil sayılamaz. Çünkü sarhoşluğun içme yoluyla oluştuğu kesin değildir. Malikilere göre koku delil sayılmakla birlikte Hanefi, Şafii ve Hanbelilere göre koku delil değildir çünkü kişi zorla içirilmiş olabileceği gibi ağzını içki ile çalkalamış olabilir veya içki kokusunu andıran bir meyve suyu içmiş olabilir. Malikiler kusmayı da içki kullanımına delil sayarken diğer mezhepler kusmayı delil saymazlar ve bu yöndeki Ömer ve Osman'ın uygulamalarını onların kendi içtihatları olarak kabul ederler
Cezaya gelince içki kullanımına yönelik Kur'an'da herhangi bir ayet bulunmamaktadır. Cezalar Muhammed'in ve sahabelerin uygulaması çerçevesinde tayin edilmiştir.
Muhammed'in içki içen veya sarhoş olarak önüne getirilen kişilere yönelik olarak uygulamasıyla ilgili aktarılan rivayetlerden bazıları şunlardır:
"Ebû Hureyre anlatıyor: Bir kere Peygamber’in huzuruna şarap içmiş birini getirmişlerdi. Allah Rasûlü orada bulunanlara: “Şu adama vurunuz!” buyurdu. Bunun üzerine kimimiz eliyle, kimimiz ayakkabısı, kimimiz de ihramıyla vurdu. Daha sonra bazıları bu kişiye: “Allah seni kahretsin, rezil etsin!” dediler. Peygamber: “Hayır öyle söylemeyin, bu adamın aleyhinde söylenip de şeytana yardım etmeyin” buyurdu.
"Ömer’in rivayetine göre; zaman zaman Peygamber’i güldüren, adı Abdullah ve lakabı “hımâr” olan bir adam vardı. Allah Rasûlü, içki sebebiyle bu adamı dövdürmüştü. Bir gün yine içkili olarak getirildi. Peygamber dövülmesini emretti…”
Ancak bu tip cezalandırmanın mutlak, değiştirilmez olmayıp cezayı karar vericinin tayin edeceğini düşünen kişiler aşağıdaki İbn Abbas'dan aktarılan rivayet ve Ömer'in cezayı iki katına çıkarma uygulamasını örnek olarak göstermektedir. Çünkü eğer değişmez bir ceza yani had olacaksa cezada arttırma ya da eksiltme yapmak mümkün değildir.
"İbn Abbas’ın rivayetine göre; Allah Rasûlü içki konusunda kesin bir had belirlememiştir. Bir adam içki içmiş sarhoş olmuştu. Caddede yalpalayarak yürürken görüldü ve Peygamber’e götürülürken İbn Abbas’ın evinin önüne gelince birden kaçtı ve oraya sığındı. Durum Allah Rasûlüne anlatılınca güldü ve “böyle mi yaptı?” demekle yetindi ve hakkında hiçbir işlem yapmadı."
"Sâib b.Yezid anlatıyor: Biz Peygamber ve Ebu Bekir zamanında ve Ömer’in hilâfetinin ilk yıllarında içki suçundan ceza verilmek üzere getirilen kişiye; elimiz, ayakkabı ve ihramımızla vurarak cezasını verirdik. Ömer, daha sonra kırk değnek vurdu, insanlarda ahlâk zayıflayınca bunu seksen değneğe çıkardı."
Mezhepler içki ve/veya sarhoşluğa verilecek sopa cezasının infazı infazı sırasında, kullanılan değneğin biçimi, vurulan organlar vs. hakkındaki ayrıntıları da tayin etmişlerdir. Buna göre sopa budaksız ve tek parça olması; vuruşların yaralama ve ölüme yol açacak şiddette olmaması ve tek uzuv yerine çeşitli uzuvlara dağıtılması, suçlunun üzerinde bulunan gömlek vs. dışında acıyı hissetmesine engel olacak derecede kalın elbiselerin çıkartılması genel olarak benimsenmiştir.
Cezanın uygulanma biçimi konusunda da mezhepler arasında farklı görüşler öne sürülmüştür. Hanefî ve Hanbelî hukukçular, infazın kamuya açık olarak toplumun önünde yapılması gerektiği Mâlikî ve Şâfiîler ise, cezanın en az dört kişi huzurunda infaz edilmesinin yeterli olduğunu kabul etmişlerdir.
Diğer maddelerin kullanımına gelince bu konuda da mezhepler arasında farklı görüşler vardır. Şafi ve Hanbeli mezheplerinde sarhoşluk verici özellikleriyle tıpkı diğer alkollü içecekler gibi değerlendirilen maddelerin kullanımına da aynı şekilde ceza verilmekle birlikte farklı görüşlere de rastlanılabilmektedir. Örneğin Osmanlı şeyhülislamı Ebussuud Efendi "Esrar hadd-i sekre varmayınca, şer'an haram olur mu?" sorusuna "Olmaz" şeklinde yanıt vermektedir.
Maliki mezhebinin fıkıhçılarından Karafî'ye (ö.684/1285) göre haşhaş ve afyon da nebiz kategorisine dahildir ve çok içilip sarhoş olunduğu ve başkalarına zarar verme durumuna gelinmediği takdirde haram değillerdir. Bunları içene, sarhoş olmadığı sürece namaz kılmak yasaklanamaz, had uygulanamaz yani ceza verilemez.
Osmanlı'da üst sınıf ve alt sınıftan insanların içki, afyon vs. maddeler kullanıyor olmalarına karşın müslümanların açıktan içki içip sarhoş olmaları yasaktı. Kolluk güçleri sarhoş yakaladıkları müslümanları kadı önüne çıkarıp gereken cezayı tayin ettirebilmekteydiler. Osmanlı'nın meşhur Şeyhülislamlarından Ebuussud Efendinin fetvalarında da içki ile ilgili meseleler bu ve benzeri maddelerle ilgili Osmanlı ulemasının görüşünü yansıtmaktadır. Ebuussuud Efendi'nin fetva örneklerinden bazıları:
"704.MESELE: Evinde hamr kurup içen Müslümana ne lazım olur? ELCEVAP: Had ve ta'zir lazım olur. 707.MESELE: Zeyd-i marîz, devâ olmak bir miktar 'arak isti'mâl eylemek, şer'an câiz olur mu? ELCEVAP: Olmaz, ne'ûzübillâhi te'âlâ devâ olmak ihtimali mi vardır. Devalığı muhakkak ise dahi asla mümkün değildir.709.MESELE: "Deva için birkaç kadeh hamr etmek helaldir" diyene ne lazım olur? ELCEVAP: Tecdîd-i iman lazımdır."
694.MESELE: Esrarı keyfiyet için yiyicek, kalilen ve kesiren haram mıdır? ELCEVAP: Haramdır 685.MESELE: Esrar ekl eden kimseye şer'an ne lazım olur?
ELCEVAP: Ta'zir-i şedid lazımdır. 696.MESELE: Esrar hadd-i sekre varmayınca, şer'an haram olur mu? ELCEVAP: Olmaz
699.MESELE: Berş ve afyon ve ma'cun ki içinde esrar ol, mertebe-i eskere varmayıcak haram olur mu? ELCEVAP: Feseka ve ehl-i hevâ yiyişi üzerine hiçbiri helal değildir.
Görüldüğü gibi Ebussuud Efendi hem şarap imalini hem de içimini cezayı hak edecek haram kapsamında değerlendirmekte, ilaç niyetiyle kullanımını dahi uygun görmemektedir. İçki dışındaki sarhoşluk verdirecek maddelerin kullanımını da uygun görmemekle birlikte Ebussuud efendi bu maddelerden sarhoşluk ortaya çıkmazsa mutlak belirlenmiş bir sopa cezasının (had cezası) uygulanamayacağını ifade etmektedir.
Ehl-i Sünnet mezhebi bilginleri günümüzde dinen yasak olduğunu düşünmekle birlikte alkol kullanımının kişiyi dinden çıkarmayacağı ancak kişiyi cezaya müstahak kıldığını kabul etmektedirler. Ancak alkollü içki kullanımının dinen yasak olmadığını savunmak bu bilginlere göre kişiyi günahkar kılmakla kalmamakta aynı zamanda kişinin haramı helal sayması nedeniyle kişiyi dinden de çıkarmaktadır (tekfir).
Ayrıca bakınız: Tekfir
Tasavvufta Keyif Vericiler
Tasavvufta sarhoşluk Tanrı'ya yönelik konsantrasyon sırasında kişinin kendinden geçerek dış dünya ile bağının kopması anlamında değerlendirilmiş ve tasavvufi terminolojide 'sekr' adı altında işlenmiştir. Bu anlamdaki sarhoşluk herhangi bir maddenin kullanılmasından değil ilahi aşkın yoğunlundan kaynaklanmaktadır. Bazı tarikatlar manevi sarhoşluk yerine yine tasavvufi terminolojide 'sahv' denilen uyanık farkındalık halini daha üstün kabul etmişlerdir. Her koşulda uyanık farkındalık halini üstün tutan tarikatlarda dahi kendinden geçme hali olan cezbe halinin yaşanmasına önem verilmiş tarih boyunca da bu hale ulaşmak için bazı tarikatlar alkol veya uyuşturucu bazı maddelerin kullanımına izin vermişlerdir.
Kendisi de nebiz içen ve nebizi sarhoş olmayacak kadar içmekte dinen sakınca olmadığını söylediği bildirilen Süfyan es-Sevri (ö.161/777) sufi kişiliğinin yanı sıra bir fakihtir.
İlk Osmanlı vekayinameleri ve menakıpnamelerinden Osmanlı devletinin kurucularının yakın ilişki kurdukları Türkmen derviş ve Babalarının başlarında bulundukları topluluklarda alkollü içkiler ve afyon, haşhaş gibi sarhoşluk verici maddelerin kullanıldığını öğrenmekteyiz. Örneğin Elvan Çelebi'nin Menâkıbnâme adlı eserinde Bursa'nın fethine müritleriyle yardıma gelen Geyikli Baba'ya Orhan Gazi'nin Şarap gönderdiği ibaresi geçmektedir.
Bektaşilik'de dem altında ve Kalenderilik, gibi tarikatlarda da alkol, afyon, şarap gibi sarhoş edici maddelerin kullanıldığı bilinmekte, hatta Eflaki'nin "Ariflerin Menkıbeleri" adlı eserinde Şems-i Tebrizi'nin şarap kullandığı Mevlana'nın sorulan bir soruya verdiği cevaptan anlaşılmaktadır. Ariflerin Menkıbeleri'nde geçen şu satırlar Şems'in şarap kullandığını göstermektedir:

"Yine dostların olgunlarından nakledilmiştir ki: Bir gün kıskanç fakihler inkar ve inatları sebebiyle Mevlana'dan: "Şarap helal mıdır veya haram mı?" diye sordular. Onların maksadı Şemseddin'in şerefine dokunmaktı. Mevlana kinaye yolu ile : "İçse ne çıkar; çünkü bir tulum şarabı denize dökseler deniz değişmez ve denizi bulandırmaz. Bu denizin suyu ile abdest almak ve onu içmek caizdir. Fakat küçücük bir havuzu, şüphesiz bir damla şarap pisletir. Böylece tuzlu denize düşen her şey tuz hükmüne girer. Açık cevap şudur ki, eğer Mevlana Şemseddin şarap içiyorsa, her şey ona mübahtır. Çünkü o deniz gibidir. Eğer bunu senin gibi bir kahbenin kardeşi yaparsa, ona arpa ekmeği bile haramdır," buyurdu...
İngiliz Elçilik katibi Paul Ricaut'un 1686 yılında Amsterdam'da basılan ve Türklerin Siyasi Düsturları adıyla Türkçeye çevrilen eserinde farklı tarikatların yanı sıra günümüzde disiplinleriyle en çok tanınan Mevlevilik ve Kadirilir gibi iki tarikatın mensupları arasındaki alkol kullanımıyla ilgili satırlar günümüz okurları açısından fazlasıyla şaşırtıcı bulunabilir. Yazarın kitabında Mevlevilikle ilgili şu satırlar yer almaktadır: "Bütün Türklerin arasında bol şarap, rakı ve diğer keyif verici nesneleri içenler hep bunlardan çıkar. Küçük küçük almaya almaya alıştıkları afyonu sonunda öyle büyük miktarlarda yutarlar ki, en iddialı kimse bile bu miktarın yarısını alsa hemen ölür. Bu miktar afyonun ilk etkisi onları derin bir neşe ve sarhoşluğa sürüklemesidir; daha sonra ilk etki dağılınca budalacak bir uyuşukluğa düşmektedirler. Bu duruma vecd haline geçme derler. Bütün bunlar sadece Mevlevi tarikatından olanlara müsaade edilmiştir.". Eserin The Present State of the Ottoman Empire adlı orijinalinin 13.bölümünde ise yukarıdaki satırların orijinali şu şekildedir:
"This sort of people of all other Turks, addict themselves to drink Wine, Strong-Waters, ad other intoxicationg Liquors and eat Opium in that quantity, by degrees using their bodies thereunto, that no Mountebank or Mithridates himself who was nourished with poison are capable to digest half that proportion that these man will do, the effect of which is at first, like men drunk or mad, to raise their spirits to a sort of distracted Mirth, ad afterwards when the subtile vapours are consumed and spent, and a dull stupefaction overcomes them, they name it an extasie, which they account very holy ad divine in imitation of their first Founder, who was often observed to put himself ito this condition; and therefore what helps may be found to excite Mirth of distraction, is lawful and allowable in this Order."
Ricaut'un Kadirilerle ilgili bölümde geçen satırlar da şu şekildedir: "Dönmeleri esnasında daha kolaylıkla vecde ulaşabilmek için şeyhlerinden rakı veya afyon ile sarhoş olmak iznini alabilirler."Paul Ricaut'un eserinin orijinalindeki satırlar ise şu şekildedir: "They have many times license from their Superiour, to be drunk or intoxicate themselves with Aqua vitae, Opium, or any stupifying Drugs, to be better able to perform with more spirit and vehemency their mad Dance."

Kalenderi tarikatında haşhaş yeme ve esrar içmekle ilgili Ebu Müslim Horasânî destanında "esrar içen baltalı dervişler" ibaresi" geçmektedir. Ünlü Bektaşi/Alevi araştırmacısı Irene Melikoff Hind kenevirinin Hindistan'dan getirilip İran'da esrar çıkarmakta kullanıldığını bildirirken tarihçi Ahmet Yaşar Ocak da esrarın 12. yüzyılla 13. yüzyıl arasındaki İran'daki Kalenderi zümreleri arasında yaygın bir şekilde tüketildiği tespitini yapmaktadır.
, ve 'ın aktardıkları bilgiler ışığında H.10/M.16. yüzyılın başları ve ortalarında Osmanlı İmparatorluğu'nda bedenleri dağlanmış, dövmeli, üzerlerinde balta, aşık-kemiği vs. ellerinde asâlarıyla gezen, Eskişehir'deki Seyyid Battâl Gâzî tekkesine bağlı ve kendilerine "Abdâl" ya da "Işık" adı verilen gezgin bir derviş grubunun varlığından haberdarız. Günümüzde kendilerinden Rum Abdâlları adıyla söz edilen bu derviş grubunun üyelerinden her biri birinde esrar ötekinde çakmak taşı dolu iki deri torbası (cur'adan) bulunmaktaydı. Kendilerine Âdem peygamberi örnek aldıkları sürülen bu kişiler tıpkı onun gibi Adem'in incir yaprağıyla kendini örtmesi gibi incir yaprağını simgeleyen bir "tennure" dışında çıplak gezmekte ve çok büyük miktarda esrar tüketmekteydiler. Yemekten sonra esrar içmekte ve müzik (sema) dinlemekteydiler.
15. yüzyılda yaşayan Kaygusuz Abdal'ın şiirlerinde Rum Abdalları arasında esrarın kullanıldığına dair ibareler geçmektedir.Ahmet Yaşar Ocak onun aşağıda yer alan şiirlerini buna örnek olarak vermektedir:
“ | Kaygusuz Abdal yaradan Gel içegör şu cür'adan Kaldır perdeyi aradan Gezelim bilece Tanrı .... Esrarı gördüm bugün binmiş gider bir ata Şöyle kim derviş olmuş hergiz söylemez hatâ .... Sûfiler bunu yerer bittiği yeri sorar Gazel olmadan derer hissesi var kuvvete Sûfi yemez haram der gizlice de görem der Gelen yıl çok derem der ister birazın sata .... Gel iy miskin Kaygusuz esrardan al öğütün Bu âşıklar otudur yemez verme her Tat'a | ” |
Ocak, Abdülbaki Gölpınarlı'nın Tasavvuftan Dilimize Geçen Deyimle adlı kitabını kaynakça göstererek yukarıdaki ilk şiirdeki Cür'adan kelimesi Kalenderiler'in içine esrar koydukları kabın adı olup "yudumluk" anlamına geldiğini aktarmaktadır.
Abdülbaki Gölpınarlı 14. yüzyılda Mevlana'nın torunu Ulu Ârif Çelebi'den sonra Konya dergahına postnişin olan Divane Mehmed Çelebi'nin Kalenderiliğe meyli sebebiyle bazen çihar darb (baştaki saç, kaş, sakal ve bıyığın usturayla kazınması) olduğu hatta açıkça şarap ve esrar içmekten çekinmediğini aktarmaktadır.
Mevlevi dervişi ve şair Şahidî'nin Süreyya Faruki'nin tahminiyle 16. yüzyılın ilk yarısında geçen ve kendi kaleme aldığı yaşamöyküsüne göre mürşidi Divane Mehmet Çelebi'nin çevresinde şarap ve esrar içilmektedir. Faruki, Mevlevi tarikatının daha sonraki yöneticilerinin özellikle 17. yüzyılda din kurallarına aşırı bağlı olan Kadızadelilerden korkarak söz konusu eseri ellerinden geldiğince saklı tuttuğunu ifade etmektedir.
19. yüzyıl Osmanlı dünyasının bilgin ve ariflerinin en büyükleri arasında sayılan Kethüzâde Mehmet Arif efendi (1767-1849) ile ilgili bir anekdot da içki ile ilgili Osmanlı toplumunun yüksek sınıfının bakışını bir ölçüde yansıtmaktadır:
Bir gün Kethüzâde Mehmet Arif Efendi'ye şöyle bir soru sorulur:
"Efendim Kur'ân-ı Kerim'de büyük günahlardan hiçbirinin medhi olmamış da niçi bâde hakkında âyet buyrulmuştur"
Arif Efendi şu yanıtı vermiştir:
"Allah hâkim-i mutlaktır. Her şeyin doğrusunu söyler"
Tarihi sevdiren adam olarak bilinen Ahmet Refik içki tutkusunun şeyhler arasında da hüküm sürdüğünü söylemekte ve buna örnek olarak da Şehzade Sultan Ahmed'in hocasının oğlu Şeyh Sarhoş Bâli Efendi'yi göstermekteydi.
Bektaşi babalarından Ahmet Cemali Baba'nın (ö.1959) halifelerinden Ahmed Necmeddin Alpgüvenç'in müritlerinden Avni Baba'nın dem çekmek yani içki içmeyi sevdiği Sırri Kalender rumuzuyla yazan Rufai bir yazarın kaleminden şu şekilde ifade edilir:
"Kendine has bir zâttı dem çekmeyi severdi Avni Baba
Ayyaş asla değildi kendince bu dahi bir usûldü ona..."
Tarih ve edebiyatta keyif vericiler
Tarihi kaynaklarda keyif vericiler

Bernard Lewis Ortadoğu toplumlarında alkollü içme yasağının yalnızca Müslümanlara özgü olduğunu ve yasağa rağmen şiirlerde ve yazılarda yoğun olarak içki içmenin hatta ayyaşlığın kanıtlarının bulunduğunu belirtir. "İslam'daki alkol yasağına rağmen, Arap şiirinde yer alan şarap, İslamiyet içinde gelişen İran ve Türk şiirinden çok daha fazladır." diyen Bernard Lewis şaşırtıcı ama tarihi belgelere uyan bir gerçeği dile getirmekteydi. "Emevilerden beri, hükümdarlar, sıradan faniler için geçerli olan şarap ve tasvir yasağını açıkça ihlal ederek ayrıcalıklı olduklarını kanıtlamaya çalışmışlardı." diyen Süreyya Faruki de bunu doğrulamaktadır. Bununla birlikte Türk ve İran geleneğinde de içki kullanımı yaygındı. İçkili, rakslı ve temâşâlı yeme-içme toplantılarını tanımlayan meclisleri İslam öncesi kadîm İran'dan İslâm hilafeti dönemine geçip sultanların geleneği haline gelmiştir. Özellikle şarabın kullanımına yönelik gelişen yasağı Müslümanların kendilerinden önceki uygarlık anlayışını reddetmenin bir sembolü olarak ve Hristiyanlıktaki merkezi rolüne veya müslümanların diğer dini gruplardan farkını öne çıkarmakta kullanılan bir tür kimlik siyasetine bağlayan araştırmacılar vardır.
Bazı araştırmacılar Orta Doğu'da içki kullanımının özellikle toplumun üst sınıflarında bir hak olarak görüldüğü orta sınıfların ise dindarlığı içkiden uzak durmakla birlikte yürüttükleri ve alt sınıfın ise içki dışındaki sarhoş edici maddeleri (afyon vs.) daha fazla kullandıklarını ifade etmektedirler. İçki kullandıkları iddia edilen yöneticilerden bazılarının isimleri şunlardır: Emevi hükümdarlarından , , , Abbasi hükümdarlarından Harun Reşid, Me'mun Fatımılardan Mustansır Safevi Sultanı Hüseyin (1668–1726), Osmanlı'da Yıldırım Beyazıd, Sultan II. Selim, Sultan Abdülmecid, Sultan IV.Murad, Sultan II. Mahmud, Babür İmparatorlarından Şah Cihangir. Bazı sultanların içkiye yönelik hoşgörüleri Şehnâme, Kâbûsnâme, 'de ve Germiyanlı musâhib şairlerin eserlerinde işret meclislerinin adablarının anlatımında da kendini göstermektedir. Bu meclislerin şaraplı içki alemi özelliği sürekli yinelenmiştir. İslam öncesi Arap toplumunda da içki kullanılmakta hatta bazı şairler içkiye övgüler düzen şiirler yazmaktaydılar. İslamiyet sonrası sayıları azalmış olsa da şaraba ilişkin şiirler de içki kullanımı da tamamen ortadan kalkmamıştır. Tarihi kayıtlarda içkinin yasaklanmasından sonra bile içki kullanmaya devam eden bazı sahabelerden söz edilmekte oluşu da bunu göstermektedir. Dihyet'ül-Kelbi, Abdullah vb. sahabelerin içki kullandıkları ve sarhoşluklarından ötürü kendilerine had (sarhoşluk durumunda sopa ile) cezası uygulandığı bilinmektedir.
Muhammed zamanında içki içen Nuaymân isimli bir sahabenin sarhoş halde peygamberin huzuruna getirildiği ve kendisine peygamberin emriyle sopa cezası uygulandığı ancak diğer sahabelerin lanet etmesi üzerine peygamberin onların lanet ve kötü söz söylemelerine engel olduğu hatta bir keresinde o sahabenin Allah ve Resulünü sevdiğine bizzat peygamberin şahit ettiği haberi bildirilmektedir.
Ünlü İslam tarihçisi Mesudî'nin aktardığına göre Osman'ın devrinde onun tarafından Kûfe'ye vali tayin edilen Velid b. Ukbe b.Ebi Muayt'ın nedim ve şarkıcılarla akşamdan sabaha kadar sürekli şarap içtiği haberinin halifeye kadar ulaşmış ve Ali'nin de olduğu bir mecliste aleyhindeki şahitlerin doğru söyledikleri ortaya çıkınca Kûfe valiliğinden azledilerek yerine Said b. El-As'ın tayin edilmiştir.
Ünlü İslam coğrafyacısı (M.946/H.335-M.1000/H.390) miladi 10. yüzyıldaki Müslüman ülkelerle ilgili gözlemlerini aktardığı ünlü eseri Ahsenü't-Takâsîm'de Mısır'ın çeşitli bölgelerindeki erkeklerin ayyaşlığından hatta yaşını başını almış kişilerin sürekli sarhoş gezindiğinden söz eder.
İslam araştırmacısı , 'den Eski Kahire'de dini önderlerin bile (meşayih) şarap içmekten çekinmediğini, Fas'ta ise özellikle kadınların şarap düşkünü olduğunu aktarır.
Miladi 10. yüzyılda yaşamış olan İranlı Bediuzzaman el-Hemezânî (H.358-M.968/H.398-1008) Makame adlı eserinde İsa b. Hişam adlı birinin ağzından ilk gençlik yıllarında arkadaşlarıyla birlikte eğlence meclisi düzenleyip şarap içtiklerini ve bir gün sabaha kadar içki içtikten sonra sabah ezanını duyup sarhoş halleriyle camiye gidip sabah namazı kıldıklarını, cemaatin onların bu sarhoş hallerini görüp kendilerine dayak attıklarını aktarır.
Arap ve İranlılarda olduğu gibi Türklerin de İslamiyet öncesi eğlence kültürlerinde alkollü içkilerin yeri olduğu ve İslamiyetin kabulü sonrasında getirilen yasaklamalara karşın içki adetinin ortadan kalkmadığını biliyoruz.
Hatta Türklerin İslamiyet sonrası en eski yazılı kaynaklarının başında gelen Dede Korkut kitabında da içki ve ilişkili kelimeler ve anlatılar geçmektedir. Örneğin;
"Mere 'Azra'il aman
Tanrınun birligine yokdur güman
Men seni böyle bilmez idüm
Oğrılayın can alduğın tuymaz idüm
Dökmesi büyük bizüm tağlarumuz olur
Ol tağlarumuzda bağlarumuz olur
Ol bağlarun kara salkumlu üzümi olur
Ol üzümi sıkarlar al şarabı olur
Ol şarabdan içen esrük olur
Şarabu-y-idüm tuymadum
Ne söyledüm bilmedüm
Biglige usanmadum yigitlige toymadum
Canum alma 'Azra'il meded "
Yine aynı kaynakta meyhane kelimesi de kullanılmaktadır: "Oğuz zamanında Uşun Koca dirler bir kişi var-idi....Kazan Bigden akıl diledi. Akın virdi...Üç yüz say cıdalu yigit bunun yanına cem oldı. Meyhanada biş gün yime içme oldu..."
Selçuklu Sultanı Alparslan ve oğlu Sultan Melikşah'ın vezirliklerini yapan ve Melikşah'ın isteği üzerine kaleme aldığı Siyasetname adlı eserinde Nizamülmülk şarap meclislerinden de söz eder. Eserinin otuzuncu faslının başlığı "Şarap meclisinin kurulması ve şartları"dır. Bu bölümde Sultanın konumu sebebiyle davet edilenlerin beraberlerinde yiyecek, çerez ve şarap götürmeleri uygun görülmemiştir. On yedinci fasılda padişahların yakın sohbet dostları, yardımcıları olan nedimlerinin görevleri arasında padişahların her zaman hazır bulunacakları içki ve sohbet toplantıları, gezintiler, şarap, av ve güreş müsabakaları ve benzerlerini hazırlamak sayılmaktadır. Nizamülmülk, eserinde Sulan Mahmud'un nedimleri ve yakınları ile sabaha kadar şarap içtiğini ve meclisindeki Ali Nuştekin ve Muhammed Arabi gibi ordu komutanlarının da bulunduğu sabaha doğru Ali Nuştekin'in Sultan Mahmud'un güvenlik görevlilerinin kendisini görüp cezalandırabileceği için meclisten sarhoşluğu geçene kadar ayrılmaması şeklindeki uyarısına karşın Ali Nuştekin'in meclisi terk ettiği ancak yolda muhtesib'in (güvenlik görevlisi) kendisini görüp ceza olarak 40 kırbaç vurarak cezalandırdığı şeklinde bir hikâye anlatır ve sonrasında memleket düzeni ve siyaset gereği olarak sarhoşluğun gizlenmesi gerektiğini ima eder.
Akkoyunlu sultanları yanında Osmanlı hizmetine giren büyük alim İdris-i Bitlisi adıyla I.Selim'e bir nasihatnâme sunmuştur. Eserde kadim sultanların bir saltanat adeti olarak sunulan "Meclis-i işret" ile ilgili şu satırlar yer almaktadır:
"...Sultanlar, özel meclislerinde Şeriatın yasakladığı şeylerden şiddetle kaçınmalıdır ve nefislerini yasaklardan uzak tutmalıdır. Eğer nefsin iştahâları (nefs-i emmâre) aklın kontrolünü elden alır, şehvet ve gazab gücü ifrata giderse, en azından şer'î yasaklara (nehy-i şer'î) karşı gelmeyi örtmeye (setr) çalışmalıdır..."
....Önemli başka bir husus, sultanların imkân olduğu kadar sarhoşluk veren içkilerden (müskirât) ve meşru olmayan eğlencelerden uzak durmaları gereğidir. Çünkü onların akılları (akla göre aldıkları önlemler) dünyaya düzen verme nedenidir. İyiyi kötüden ayırmak isteyen her birey, aklın yol göstermesine muhtaçtır. Sultanlar, akıl ve bilgi ile tüm ülkeyi elde tutmak zorundadırlar. Haram olan, sarhoşluk veren içkileri içme cür'eti gösterildiği takdirde, en az zararı olan üzüm şarabıdır. Öteki haram içkiler ve uyuşturucular, çok daha zararlıdır. Bilgi (hikmet) sahibi olanlar gözünde bunların hepsi akıl ve idrake zarar verir.Sultanların meşru olmayan biçimde ifratla şarap içmeye devam etmeleri, ülke ve devletlerinin harap olmasına yol açar, din ve millet işlerinin bozulmasına neden olur. "
14. yüzyılda Sivas hükümdari meşhur şair ve alim Kadı Burhaneddin Ahmed adına 1397-8 yılında Farsça olarak kaleme alınan Bezm u Rezm adlı eserde Esterâbadî şarabı şu şekilde övmektedir:
"Saf şarap ruhun gıdasıdır. İyice bakıldığı zaman onun rengi gülün rengini geride bırakır.
O, rengiyle candaki üzüntü pasını siler. O, cahillere zararlı, bilgili kimselere ise faydalıdır.
Aklı ile hüküm verenler onu bilgili kimselere helal etti. Şer'i fetva ile de ahmağa haram oldu."

14. yüzyılın meşhur Arap seyyahlarından İbn Batuta (1304-1368) meşhur seyahatnamesinde aralarına girdiği bazı Türk topluluklarının "Nebiz"i Hanefi mezhebinde oluşlardan dolayı helal saydıklarını hem içtikleri hem de birbirlerine sunduklarını, hükümdarın da yemek sonunda çevredekilere dolu olan kımızları dağıttırdığını, kendisine sunula içkiyi ise kullanmayıp Türklere hediye ettiğini kaydetmektedir.
Timur'un torunu Uluğ Beyin büyük din adamlarının katıldığı resmi ziyafetlerinde bile Cengiz yasasına riayet ettiği ve Ubeydullah Ahrar'ın rivayetine göre Çinihane (güzel sanatlar müzesi) yapıldıktan sonra din adamları ve bilginlerin de davetlilerin arasında bulunduğu büyük bir ziyafet tertip etmiş ve Cengiz yasasına göre şarap fıçıları da hazır bulundurulmuştur.
Osmanlı İmparatorluğu döneminde afyon için "tiryak" maddeyi kullanan için ise "tiryaki" tabirleri kullanılmaktaydı. Süleymaniye semtindeki Tiryâkiler Çarşısı'nda bulunan dükkânlarda, şurup, macun, levha gibi içinde esrar bulunan karışımlar hazırlanıp tiryakilere satılmaktaydı.
1554'te Avusturya elçisi olarak göreve başlayan Busbecq, Buda'da sofrasına davet ettiği Türklere şarap ikram eder. Onlarla ilgili gözlemini de kaydeder:
"...benimle birlikte yemek yiyen birçok Türk'ün soframdaki şaraba karşı takdir hislerine şahit oldum. Bir lüks saydıkları şarabı her fırsat buluşta büyük bir arzu ile içmeye kalkarlar. Soframda, ricam üzerine geç vakitlere kadar kaldılar, fakat artık yorulup da yatak odama çekilince onlar da çıkıp gittiler. Büsbütün sarhoş olmadıklarına hayıflanır gibiydiler. Sora bir köle ile tekrar biraz şarap ve birkaç gümüş kupa istettiler. Issız bir yerde içkiye devam ederek geceyi geçirmek istiyorlarmış. Ricalarını yerine getirmelerini adamlarıma söyledim. Körkütük, küfelik olucaya kadar içtiler. Şarap içmek Türklerde büyük günah sayılır. Hele yaşlıların yanında çok ayıptır. Bazı gençler hoşgörülecekleri ümidiyle böyle bir günahı göze alabilirler. Ayrıca bir defa içtikten sonra az da olsa çok da olsa fark etmeyeceğini düşünerek içebildikleri kadar içerler"
Yazarı bilinmeyen ve "Türkiye'nin Dört Yılı (1552-1556)" adıyla Türkçeye çevrilen bir İspanyol yazarının anlatısında Seyyit Battal'ın mezarını ziyaret eden gezgin derviş grubunun düzenledikleri ziyafet sonrasında afyonla esrarı karıştırıp içerek iyice sarhoş oldukları ve kolları, bacakları, göğüslerine keskin bıçaklarla geniş yaralar açtıkları şeklindeki gözlemleri yer almaktadır. Aynı yazar kitabında Türklerle Rumların eğlence sofralarında yemekten önce iki üç kadeh içme adetleri olduğunu ve Avrupalılarda beyaz şarap olduğu gibi Türklerde de rakı olduğunu söylemektedir.
16. yüzyıldan Lâtifî Evsâf-ı İstanbul adlı eserinde Galata civarındaki işret meclislerini şu şekilde betimler:
"...ve bu şehr-i âlâ vü vâlâya mukabil bir şehr-i pür timsâl ve temâsil ki işrethâne-i dünyâ ve ismi elsine-i enâsda Kalata'dır. Mey ü mahbubda bibedel ve mahal-i 'ayş ü 'işretde darb-ı meseldir...Ekser halkı ümmet-i 'İsa ve millet-i Mesihâ olmağın Cem gibi ellerinden câm düşmez müdâm ayakları elde olmağla başlarına enduh u tir üşmez. Bâd-ı peymâ ve bâdenuşlar ve mey-perestler ve mey-furuşlardır. Pür gam-ı eyyam ekser evkatda sarhoşlar ve bed-hûşlardır...şeh-i İstanbul'un zevvak u ehl-i mezakı her tarafında suret-i şârabdan mest ü harâb lâyu 'akl u kanzil ve âlude-i âb u kil geriban-çâk ve perişan destar nice mü'min müdâm bed-nâm rûzugâr bu ebyâtı dilde tekrar eyler..."
Avrupalı gezgin Jean Thevenot ise şunları söylüyor: "Her zaman içtikleri şey sudur. Şarap içenlerin sayısı da çoktur, her ne kadar şarap onlara Kur'an tarafından yasaklanmış ise de, bazı kimseler bunun sadece bir fikir ve nasihat olduğunu ve kesin bir hüküm olmadığını söylerler, bununla beraber alenen içmezler, ancak yeniçeriler ve diğer bazı kimseler bir şeyden korkmayarak içerler, içmeğe başlayınca da çok içerler ve eğer başlarına bir bela gelmeyecekse uyuyuncaya kadar içmeğe devam ederler, yeter ki içmeğe bıkarılsınlar; bir kadeh içmekle on kader içmek arasında bir fark olmadığı söyleniyor; içkiye hiçbir zaman su katmazlar ve içkiye su katarak içen Hristiyanlar ile alay ederler, içkiye su katma işi onlara tamamen gülünç gelir. İstanbul'un çevresinde ve adalarda bol miktarda iyi şarap bulunur." Thevenot, Lâtifî gibi bazı Türklerin içkide aşırıya kaçtıkları ve kendilerini gülünç durumlara soktuklarını da dile getirir: "...Şarap yasağına...rağmen, daha önce söylediğim gibi, bazıları şarap içerler ve sık sık sarhoş olurlar ve talihsizlikle elbiselerine şarap dökerler, çok sarhoş olsalar bile bütün güçleri ile bu lekeyi çıkartmağa çalışırlar."
Katip Çelebi'nin tanıklığına göre iki kez şeyhülislam olan Bahai Efendinin vaktini "dostlarıyla çene çalarak ve uyuşturucu kullanarak" geçirmekte hatta uyuşturucuya "dizginlerini uyuşturucuların eline vermiş" olduğu söylenecek kadar battığı dile getirilmektedir.
17. yüzyılın yazarı bilinmeyen bir eseri olan Risale-i Garibe'de Müslümanların şarap içtiklerini, Hristiyan ve Yahudilerle âlem yaptıklarını ve meyhane sahibi oldukları belirtilmişti. Her ne kadar Hristiyanlar Müslümanlara alkol satmamaları için uyarılmışlarsa da bu yasak Müslümanları içmekten alıkoymamış Padişah IV.Mehmet'in bir vaiz olarak önem verdiği isimlerden Vani Mehmet Efendi'nin teşvikiyle selefi Sultan Süleyman'ın atmadığı bir adım atarak 1660-1670 arasında iki kez İstanbülda tüm meyhanelerin yıkılması ve yasal içki ticaretine son verilmesi için buyruk çıkardı.

Risâle-i Garîbe'de o günün toplumunda sakalı beyazlaşıp yaşı yetmişe seksene dayanan ve yine de şarap içen kişilerden, afyon gibi keyif maddeler kullananlardan ve Müslüman olup meyhane sahibi olanlardan bahislere rastlanabilmektedir. Risale'deki bu konuyla ilgili yapılacak doğrudan alıntılar Cumhuriyet öncesi toplumunda bu tip insanların sayıca hiç olmazsa bir risaleye konu olacak derecede olduğu sonucunu çıkarmamıza olanak verecektir:
"Ve sakalı ağarup kalbi kararup yetmiş seksen yaşına varup hamır içenler; oğlanı ile şarab içüp "lahmüke lahmi" lakırdı eden...
"Ve: "Baba Nasuh kuşı mısın?" demeyüp aşikare hokkasına nohud fındık kadar afyon gıdası koyan sefihler; ve yaran adasına varup: "Ehl-i keyfim!" deyüp ebreş hokkasının dibin gösteren berşnaklar"
"Ve hem bade ve hem afyon ve sa'ir keyfe müte'allik şeyleri şürb edüp ve gayri keyflerden ma'cun ve esrar isti'mal edüp ördek gibi her bulduğı bokı yiyenler
"Ve Müslüman olup meyhanacılık edenler
"Ve hazm etmeyüp şarab içüp köpek gibi kusan mel'unlar; ve duhan içerek uyuklayup odanun içini bohlayan mühmelatlar."
Yeniçeri Ocağında imam ve kumandan olarak görev yapan şair Sıhhatî Çelebi'nin Menâkıb-ı Mükeyyifât-ı Âlem adlı eserinde 17. yüzyıl Osmanlı toplumunda çeşitli keyif verici maddelerin hangi toplumsal sınıflar arasında yaygın olduğu öğrenilebilmektedir. Buna göre afyonun ulema, askeriye ve avam gibi farklı toplumsal sınıflarda, berş'in suhte taifesi, Rum Abdalları ve şairler arasında, bozanın fetihle meşgul gâziler, Bektaşiler vs. şarabın bilginler (hükemâ), emirler, tacirler, çelebiler ve şairler arasında, kahvenin eğitimli ve üst sınıflar arasında yaygındır. Ancak keyif verici maddelerin insan gibi konuşturulduğu eserde her madde diğer maddeyi daha alt toplumsal kesimlerin kullandığını ileri sürerek onu küçük düşürmeye çalışmaktadır.
18. yüzyıl vakanüvisleri arasında yer alan Silahdar'ın eseri Tarih-i Silahdar'da Osmanlı askerlerinin kutsal aylar içinde gerçekleşen kuşatma sırasında bile Allah'a şükretmeyi unutacak denli çok içki içip sarhoş oldukları bildirilmektedir.
D.'Ohsson, IV.Murad'ın ölümünden sonra padişahlar da dahil halk arasında afyon alışkanlığının arttığını, "macun" denilen ve içinde afyon, haşhaş, sarısabır ve çeşitli baharatların yer aldığı karışımların kullanımının yaygınlığından söz eder. Halk arasında "tiryaki" tabirinin afyon kullanma alışkanlığına tutulanlar için kullanıldığı da bu satırlar arasında yer almaktadır.
Türkiye'de 19. yüzyıl sonunda İngiltere elçiliğinde görev yapan Sir Charles Eliot'un "İstanbul'daki aristokrat zümre çok içki içer. Bu kimseler içtikleri zaman mutlaka sarhoş olmak için içerler. Ama şüphesiz Avrupai tesirlerin bulaştığı bu zümreyi asla tipik Müslümanlar olarak vasıflandıramayız. Toplumun bu kesimini bir kenara bırakırsak, Türk milletinin büyük çoğunluğu (Askerler, köylüler, tüccarlar ve ilim adamları) alkole dokunmazlar." Charles Eliot bir zamanlar bir Mevlevi dervişinin tekkesine misafir olduğunu ve kendisine orada rakı ikram edildiğini yazmaktadır.
Abdülaziz Bey'in (1850-1918), 1910'lu yıllarda kaleme alındığı varsayılan ve Osmanlı adetlerini aktardığı eserinde, Dersaadet'de "afyon tiryakisi" adlı bir sınıf olduğu ve dersaadet halkının eskiden yüzde 80'inin afyon kullandığına, cami ve tekkelerde bulundukları zaman bile ceplerinde taşıdıkları kutulardan hap halinde yapılmış ve "gıda" dedikleri afyonu çıkarıp kullandıklarını ve kendilerine özgürlük verildiği için sayılarının çoğaldığını belirtir. Abdülaziz Bey, Süleymaniye Camii karşısında ve medreselerin altında 35 dükkândan ibaret sıra kahvelerine devam ettiklerini de eklemektedir. Aynı şekilde esrarın da bir önceki yüzyılda (19. yüzyıl) İstanbul'da hayli yaygınlaşmış olduğu ve bu sebeple İstanbul'da esrar içilen yerlerin de mevcut olduğu ancak bu yerlerin kahveler gibi her yerde serbest şekilde ve herkese açık olmadığından esrarkeşlerin gizlice alındıklarını yazar.
Balıkhane Nazırı Ali Rıza Bey 1922 yılında İstanbul halkının en fazla içkiye düşkün olduğu zamanı III.Selim'in asrı olduğunu başta padişah olmak üzere devrin en meşhur adamlarının bile işret müptelası olduğunu belirtip meyhanelerin o dönem zarif insanlar meclisi sayıldığına da işaret eder. Akşamcıların türlü hallerini, vasıflarını, tavırlarını uzun uzadıya anlatan Ali Rıza Bey eserinde akşamcıların Ramazan'a hürmeten içkiyi geçici olarak terk ettiğini de eserinde vurgulamayı da ihmal etmez. Ali Rıza Bey Cumhuriyet öncesindeki çeşitli dönemlerdeki içki yasaklarına rağmen içki düşkünlerinin düşkünlüklerinden vazgeçmedikleri ve her durumda içmenin bir yolunu bulduklarını ifade etmekte yeni nesilde ise tam tersine içkiye ve içkili meclislere yönelik bir nefret hissinin doğmuş olduğunu ve bunun da takdire şayan olduğunu da eklemektedir.
Tütün ve nargile
Tütün İslam toplumlarına görece geç bir tarihte girmiştir. Osmanlı'ya tütün ilk defa Peçevîli İbrahim Efendi tarihine göre hicri 1009 (Miladi 1600) Nâimâ Tarihi'ne göre ise Hicri 1015 (Miladi 1606) tarihinde İngilizler eliyle girdi ve hızla yayıldı. Din bilginleri ise tütünün kullanımının helal ya da haram oluşunda aralarında ihtilaf etmişlerdi. Alkollü içecekler gibi İslamiyetin ilk dönemlerinde mevcut olmadığından İslam din bilginleri tütün kullanımının haramlığı-helalliği (dini yasak veya onaylılığını) tartışmışlar bir grup yasaklığına fetva verirken diğer bir grup toplumdaki yaygınlığını ve alkol gibi sarhoşluk hali oluşturmadığı için onay vermek gerektiğini düşünüp serbest bırakılması gerektiğini savunmuştur. Tütünün haram olmadığını savunan meşhur kişilerden biri Osmanlı Şeyhülislamlarından Bahayi Efendidir. Şeyhülislam Bahayi Efendi tütünün haram olmadığına dair vermiş olduğu fetva ile devrin diğer bazı din adamlarının öfkesini üzerine çekmiştir. Şeyhülislamın kendisinin de tütün ve afyon gibi keyif verici maddeleri kullandığı, meclisler kurdurduğu da tarihi bazı kayıtlarda geçmektedir.
Nâimâ Tarihi'nde Sultan Murad'ın koyduğu tütün yasağı ve bu yasağın hangi sert tedbirlerle takip edildiğini şöyle aktarılmaktadır: "Kahvehaneler ber-taraf olduktan sonra berk-i tenbakü ki Türkçe tütün dedikleri yaprağ-ı mekruhun şürbu men' olunub (içilmesi yasaklanıp) ba'de'l-yevm (bundan sonra) duhan içer kimse ahz olunur (yakalanır) ise siyaseten katl olunur deyu müekked yasağ-ı sultanî sâdır oldu...Sultan Murad, geceleyin şerh-i İstanbul'u gezip yatsudan sonra fenersiz dışarıda bir adam buldukta sorgusuz sualsiz öldürtüp gündüzlerde duhan yaprağı yahut tütün kokusu olan yerleri basıp bir şey bulursa sahibi katl olunduğundan başka, gecelerde dahi kemal-i dikkat ile tecessüs edip tütün içildiğinden kuşkulanılan evlerin bacalarına çıkıp koklandığı söylenir. Zecr ü tehditte bir mertebe teşdit buyurdular ki halk âşikâre duhan içmek şöyle dursun dışarı çıkmaktan kaldı."
İlk kez Hindistan'da Narçil denilen büyük Hindistan cevizi kabuğundan yapılan bu alet Mısırlılar arasında rağbet görerek Nargil, Araplar arasında da en son biçimiyle Nargile adını almıştır. İranlılar Nargileye büklüm yılan anlamına gelen ve narpuç denilen kısmını eklemişler. Nargile Türkiye'ye 1623-1640 yılları arasında Sultan IV.Murad zamanında girmiş ancak sert yasaklarıyla bilinen sultanın Nargile'yi de bu yasak kapsamına almış olduğu bilinmektedir.
Kahve
Kahve tanelerinden bir içecek yapma pratiği ilkin Yemen'de 15. yüzyılda ortaya çıkmıştır. Kahve geleneksel olarak 1470 civarında ölen sufi alim Muhammed el-Dhabhani'ye atfedilmektedir. O dönemde kahvenin sufilerin gece zikirlerinde uykuyu geçiştirmek için kullandıkları bir madde olduğu söylenir. İslam bilginleri bu maddenin tüketimi konusunda da aralarında tartışmışlardı. 1532-33'te Kahire'nin fakihlerinden Ahmed bin Abdullah Sunbatî, kahvenin haramlığına dair bir fetva verip Camiü'l-Ezher'de de bu yönde bir konuşma yaptıktan sonra halk, kahveleri basıp içlerini yağma etmişti. Şiddetli tartışmalardan sonra nihayet Kadı Mahmud bin İlyasü'l-Hanefi adlı bir alim kahvenin içimini mübah olarak ilan etmiş ancak bu da tartışmaları tümüyle yok etmemişti. Ancak zamanla halkın kahveye yönelik bitmek bilmeyen ilgisi mübah fikrinin yaygınlaşmasını kolaylaştırmıştır.
1544 yılında İstanbul’da Tahtakale’de iki Suriyeli Arap ilk kahvehaneyi açmışlardır. O zamanlar kahvenin faydalı olup olmadığı tartışma konusudur. Kendinden önceki şeyhlülislamların aksine Bostanzade Mehmet Efendi kahvenin haram olmadığını, hatta faydalı olduğuna dair fetva vermiştir.
Edebiyatta şarap ve diğer keyif vericiler
Klâsik İslam-şark edebiyatında “” ve "Sakiname" başlıkları altında içkili meclislere dair ürünler verilmiştir. İslam öncesindeki Arap şiirinde şarap sıklıkla kullanılan tema ve metaforlardan biriydi. İslamiyetin kabulüyle birlikte bazı şairler şarap hakkında şiirler yazmaktan vazgeçmişler ancak bir kısmı da şarap şiirleri yazmaya devam ettiler özellikle Emeviler döneminde şarap şiirleri canlılık kazandı. Abbasi döneminin şairlerinden, tefsir, hadis, fıkıh ve kelam gibi dini ilimlerin yanı sıra tabii ilimler, felsefe ve tıbba da ilgi duyan, hatta ünlü bilgin Câhız'ın dil bilgisi noktasında kendisini övdüğü şair Ebû Nûvas içkiye düşkünlüğü kadar içkiye yönelik yazdığı şiirlerle de tanınmıştır. Fars edebiyatında ise 11. yüzyılda Ömer Hayyam 12. yüzyılda Nizami şarap şiirlerinin örneklerini verirken Klasik Türk edebiyatında ise Hayali, Nef'i gibi şairlerde şarap kullanımını görebilmekteyiz.

Şarap veya alkol dağıtan kişi için kullanılan "Saki" kelimesinden türetilen ve içki meclislerinin özelliklerini tasvir eden şiirlerin genel aldı olan Sakinameler modern öncesi toplumlarda içkiye dair genel algının kavranabilmesi için değerli bilgiler sunar. Sakinamelerin bir kısmı fiziki şarap için yazılmışken bir kısmı da şarabı tasavvufi anlamda bir metafor olarak kullandıkları sakinameler yazmışlardır. Bu tarz sakinamelerde şarap (mey), insanı maddi alemin sıkıntılarından kurtarıp onu ebedi hayata, hakikate ileten ilahi aşkı temsil eder. İlahi aşkla kendini kaybedip vecde garkolmak da şarapla sarhoş olmaya benzetilir. Meyhane aşk ve şevk dolu bir yer yani tekkedir. Aşk şarabını sunan sâkî (pîr-i mugan) de bu tekkenin (meyhanenin) şeyhi, kadeh (kâse, sürahi, câm) de aşığın kalbidir.
Şah Şuca'nın idaresi (1358-1384) zamanında yaşayan ve Şah Şuca zamanını: "Şah Şüca'nın zamanı, hikmet ve şeriat devridir" diye betimleyen ünlü İslam şairi Hafız'ın şarap içmeyi yasaklamayan Şah'ı şu satırlarla övmektedir:
"Tanrı'ya şükr olsun meyhane kapısı açık.
Zira benim dertlerimin kapısı bu
Küplerin hepsi de sarhoşlukta köpürmüş, coşmuş.
Ortadaki şarap, hakiki şarap, mecazi şarap değil!"
Türk edebiyatında "Sâkînâme" adı altında ilk örnekler Harizmi'ni (14. yüzyıl) Mahabbetnâme adlı eserinde, Nizâmî'nin İskendernâme'side ve Ahmed-i Dâî'nin Sâkînâmesi'nde görülmektedir. Ancak Türk edebiyatında sâkinâme türünün ilk orijinal örneği 'nin (ö.1524) İşretnâme adlı eseridir. Revânî 694 beyitten oluşan eserini Yavuz Sultan Selim'e takdim etmiştir. Diğer sâkînâme yazarları arasında İşretî Mustafa (ö.1566), Fevri (ö.1570-71), Dükâkinzâde Taşlıcalı Yahya Bey (ö.1582), Bursalı Cinânî (ö.1595), Rusçuklu Carullahzâde Mustafa Beyani (ö.1597) Gelibolulu Mustafa Âlî (ö.1600)'nin terkib-i bendi, Kalkandelenli Fakiri (ö.?), Nef'i (ö.1634-35), Nev'izâde Atâyî (ö.1635), Şeyhülislâm Yahya (ö.1643), Riyâzî (ö.1644), Sabûhî Dede (ö.1647), Şeyhülislam Bahâyî (ö.1653), Tıflî (ö.1659), Şeyh Galib (ö.1798-99) gibi isimler sayılabilir. Bu eserlerden bazılarında şarap tasavvufi bir sembol olarak bazılarında da doğrudan eğlence meclisinin bir unsuru olarak doğrudan fiziki şarap anlamında kullanılmıştır. Yaklaşık olarak Türk edebiyatında 14. yüzyıldan 20. yüzyıla kadar sâkînâme türünde 57 eser kaleme alındığı belirtilir.
Kelime anlamı "keyif veren içki kullanımı" olan ve Arapça olan işret kelimesinden türetilen ise "içki kitabı" anlamına gelmektedir. Türkçe ilk orijinal sâkînâme olarak anılan Revânî'nin İşretname'si Allah, Peygamber ve padişah Yavuz Sultan Selim'e övgüden sonra işret meclislerinde kimlerin ne şekilde hareket edeceklerini şiir diliyle anlatmakta olan bir işret adabı kitabıdır.
Agâh Sırrı Levend'in Türk Edebiyatı Tarihi adlı eserinde "Münazara yollu temsili hikâyeler" başlığı altında farklı maddelerin (şarap, afyon, kahve, boza vs.) veya durumların (oruç, bayram), sınıfların (askeriye ve ulema) birbirleriyle söyleşileri tarzında, mizahi, hikemi, nasihat verici eserler sıralanır. Bu eserlere bazı örnekler verilmek gerekirse Fuzuli'nin (ö.963/1555) Beng ü Bâde'si (Afyon ile Şarap), Nagzî'nin Münâzara-i Kahve vü Bâde'si (Kahve ve Şarap) (telifi 1035/1625), Sıhhatî Çelebi'in (öl.1104/1692-1693)Menâkıb-ı Mükeyyifât-ı Âlem'i (afyon, berş, boza, şarap, arak, kahve sessizce kenarda duran duhan), Nidayî'nin Mübâhasât-ı Mükeyyifât'ı (afyon, berş, esrar, boza, şarap ve bal arasındaki söyleşiler) sayılabilir.
İslam tıbbında alkol ve sarhoşluk
Ömer Hayyam Nevruzname'sinde bölüm başlıklarından biri "Şarabın Yararları Hakkında"dır. Hayyam eski Yunan ve Müslüman tıp adamları ve bilginlerinden Galen, Hipokrat, Sokrat, İbn Sina ve Razi gibi isimleri örnek göstererek şarabın yararlarından bahseder. Ona göre "insanlar için şarap özellikle de keskin tada sahip üzümden imal edilen şarap haricinde tam bir faydası olan hiçbir şey yoktur, şarabın başlıca özelliklerinden biri üzüntüyü gidermek ve kalbe neşe vermek...cildi tazelemektir."
Johann Christoph Bürgel'in 1991 yılında Almanya'da basılan bir eserinde şu ifadeler geçmektedir:
"...Sadece Yahudi ve Hristiyan değil, Müslüman hekimler de uzun zaman şarabı övme konusunda tereddüt etmemişlerdir. İbn Sina gibi 11. yüzyılın yazarı Said İbn El Hasan da Ermutigung zur Medizin başlıklı eserinde tıpkı İbn Sina gibi şarabı övmektedir. Sufi meşrepli hekim yazar Muzaffer, Ba'albek hakimiin oğlu, aynı şekilde 13. yüzyılda Seelenerheiterer (Mufarrih an-nafs) başlığıyla kaleme aldığı eserde intibaların psikolojik etkileri ve antidepressiv üzerine "ruhu neşelendirici" sayısız başka derman/ilaç arasında hiç tereddüt etmeksizin şarabı da zikretmektedir."

Müslüman hekimlerinin öncülerinden Kindi'nin öğrencisi ve Râzi'nin hocası Ebû Zeyd el-Belhi'nin (ö.322/934) adlı eserinde içki ile ilgili şu ifadeleri kullanmaktadır: "İnsanların akılları ve kendi yöntemleriyle ürettikleri en üstün içecek, sarhoş etme tabiatı da ola yumuşak üzüm içkisidir. O mutedil bir şekilde içildiği takdirde özü en değerli, terkibi en üstün ve faydası en çok olan içecektir." Belhi, içkinin anlayış, ezberleme, zihin gücü, dil becerisi, keskin zeka gibi şeyleri güçlendirmesinin yanı sıra birbirini seven eş dostun sohbet ve eğlence amacıyla toplanmasına sebep olduğu, sohbete güzellik kattığı ancak içkinin üstünlüklerinden ancak ılımlı ölçüde içilmesi durumunda bahsedilebileceğini söyler. Aşırılık durumunda ise faydalar zarara dönmektedir. Sarhoşluktan kaynaklanan zararlar arasında ilki akıl kaybı, işitme, görme ve diğer duyuların bozulması, mantığın aleti olan dilin tutulması, sindirim bozukluğu, karaciğer ve diğer organlarda zayıflama gibi durumlar bulunmaktadır. Ebu Zeyd içkinin kızgın ve üzgün kimseler tarafından da kullanılmasını uygun bulmamaktadır, çünkü ona göre bu durumda kişi üzüntüsünü unutmak için içkide aşırıya kaçacak ve zarar görecektir. Ona göre bedeni sağlıklı, halim selim, mizahla meşgul olan, kalbini parçalayan şeylere yönelmeyen, kendi iç dünyasıyla meşgul kişiler içki için en uygun kişilerdir. Bu kişiler içkiyi lezzet ve neşe için kullanacaklarından aşırıya kaçmayacaklardır.
İbn-i Sînâ tıpla ilgili meşhur eseri el-Kanun'da içkiler bahsini açar ve içkinin hangi durumda kullanılabileceği, zararlı ve yararlı miktarı, kullanım biçimleri gibi konuları işler. İbn-i Sina'ya göre alkol safravi hıltların atılmasına yardım ettiğinden safravî mizaçlı kişilere yardımcıdır ayrıca alkol besinin tüm vücutta dağılımını sağlar. Alkol kara safrayı yok eder çünkü tabiatı kara safranınkine zıttır. Eski şarap ise besin olmaktan çok ilaçtır.
15. yüzyıl Çelebi Mehmet döneminde Eski Anadolu Türkçesiyle yazılan adlı eserinde Abdulvehhâb Efendi eserinde özellikle kış aylarında sıcak, hafif yemeklerle kızıl şarap içilmesini önerebilmektedir.
Osmanlı dönemi hekimlerinden Nidayî el-Ankaravî (ö.1567?) Mübâhasât-ı Mükeyyifât adlı eserini neden telif ettiğini şu ifadelerle açıklamaktadır:
"Çün bu mükeyyifātdan el çekdüm ol sebebden bu letayif-i ġarrāyı perīşān dillere eglence olmaķ içün īcād itdüm müstemi„ olan yārāna def„-i ġamdur çünkü bir nesne ġam ve ġuŝŝa def„ ide, hükemā ķavlince ol nesne ġāyet nāfi„dür zīrā ġam ġuŝŝa ādemüñ „aķlına ziyāndur." Bu satırlardan da görülebileceği gibi kadim dönem hekimleri mükeyyifat adı altında değerlendirdikleri keyif verici maddelerin üzüntüyü gidermesi sebebiyle akıl sağlığı için yararlı olduğunu düşünmekteydiler.
Genel olarak Müslüman hekimlerin İbn-i Sina'da olduğu gibi şarabı tıbbi yararları açısından ele aldıkları ve hangi şartlar altında kullanılırsa sağlığa yararı olacağı üzerinde durduklarını görmekteyiz.
Günümüzdeki tartışmalar
Akademik ve popüler tarihçiler ve yazarlar arasında tarihteki içki ve mükeyyifatın kullanımı ile ilgili yoğun tartışmalar oluşmuştur. Tarihçi Prof. Dr. Osman Turan, Prof. Dr. Ömer Lütfi Barkan, Prof. Dr. Halil İnalcık, Prof. Dr. İlber Ortaylı gibi akademisyen tarihçiler ve Murat Bardakçı, Soner Yalçın gibi kalemler genelde geçmiş İslam toplumları özelde de Osmanlı toplumunda içki kullanımı ile ilgili ortaya koydukları görüşler Prof. Dr. Ahmet Akgündüz, Prof. Dr. Ekrem Buğra Ekinci gibi hukukçu akademisyenler ile Mustafa Armağan ve Kadir Mısıroğlu gibi yazarlar tarafından eleştirilmiş, Osmanlı İmparatorluğu'ndaki Müslümanların içki kullanımına yönelik sert yasak ve tedbirler aldıkları, ayrıca metinlerde geçen şarabın alkollü içki değil içilen herhangi bir içecek ve meşrubat anlamında olduğu işret'in sadece eğlence anlamına geldiği, sâki'nin alkol dağıtan değil herhangi bir meşrubat sunan kişi anlamında kullanıldığını, ayrıca şiirlerde içki ve türevi kelimelerin daha çok Allah aşkına yönelik bir metafor olarak kullanıldığını ifade ederek önceki kalemlerin bu konudaki yorumlarının ya kelimelerin asıl anlamını bilmemekten yani cehaletten ya kasıtlı çarpıtmadan kaynaklandığını iddia etmişler, afyon alan padişahların da bunu içerek sarhoş olmak kastıyla değil ırsi olan gut rahatsızlığından dolayı ilaç olarak aldıkları belirtilmektedir.
Kısa sözlük
- Arak - Rakı
- Bade - Şarap
- Beng - afyon
- Berş - afyon grubu, keten yaprağı ile yapılan bir çeşit sarhoş edici macun
- Duhan - Tütün
- Mükeyyifat - Sarhoş edici, keyif verici tüm maddeler
- Müskir - Sarhoş edici
- Saki - İçki meclislerinde içki dağıtan kişi
- Sekr - Sarhoşluk durumu
- Sakinâme - İçki meclislerindeki adabı anlatan eser
- Tiryak - Afyon
- Tiryaki - Afyon mübtelası kişi
Ayrıca bakınız
Kaynakça
Kitaplar
Tarihi kaynaklar
- Mukaddesî, İslâm Coğrafyası (Ahsenü't-Takâsîm), çev. Ahsen Batur, Selenge Yayınları, İstanbul, 2015
- Mesudî, Murûc ez-Zeheb (Altın Bozkırlar), çev.Ahsen Batur, Selenge Yay. İstanbul, 2014
- Risâle-i Garîbe, XVII. yüzyıl İstanbul Hayatına Dair Risâle-i Garîbe, Haz. Hayati Develi, Kitabevi, İstanbul, 2001
- Lâtifî, Evsâf-ı İstanbul (Haz. Nermin Suner Pekin), İstanbul Fetih Cemiyeti, 1977
- M.de M.D'Ohsson, XVIII. yüzyıl Türkiseyinde Örf ve Adetler, çev. Zerhan Yüksel, Tercüman 1001 Temel Eser, t.y.
- (Yazarı Bilinmiyor)Türkiye'nin Dört Yılı (1552-1556), çev.A.Kurutluoğlu,Tercüman 1001 Temel Eser, s.84, 66, t.y.
- İbn Batuta, İbn Battûta Seyahatnâmesi, Cilt 1, çev.A.Sait Aykut, İstanbul, YKY, 2004
- Şeyhülislam Bahayi Efendi Divanı'ndan Seçmeler, Haz. Harun Tolasa, Tercüman 1001 Temel Eser, İstanbul, 1979.
- Ogier Ghiselin de Busbecq, Türkiye'yi Böyle Gördüm, çev. Aysel Kurutluoğlu, İstanbul, Tercüman 1001 temel Eser, t.y.
- İmam Tahavi, Mukayeseli Hanefi Fıkhı-Tahavi Muhtasarı, çev. Soner Duman, İstanbul, Beka Yayıncılık,2013
- İmam Tahavi, Hadislerle İslam Fıkhı, Şerhu Meâni'l-Âsâr, 2009, çev. M.Beşir Eryarsoy, Kitâbî Yayınevi, İstanbul, 2009, Cilt 6, s.500
- Ricaut, Türklerin Siyasi Düsturları, Haz.M.Reşat Uzmen, Tercüman 1001 Temel Eser, t.y.
- Paul Rycaut, The Present State of the Ottoman Empire, London, 1670
- Ebû Zeyd ed-Debûsî, Mukayeseli İslam Hukuk Düşüncesinin Temellendirilmesi, çev.Ferhat Koca, Ankara Okulu Yayınları, Ankara, 2009
- Ebû Zeyd el-Belhi, Mesâlihu'l-Ebdan ve'l-Enfüs, Çeviri, Tıpkıbasım, çev. Nail Okuyucu-Zahit Tiryaki, Türkiye Yazma Eserler Kurumu, 2012
- Nizamülmülk, Siyasetnâme, Çev. Nizamettin Bayburtlugil, Dergah Yayınları, İstanbul, 2014
- Aziz B. Erdeşir-i Esterâbadî, Bezm u Rezm, Çev. Mürsel Öztürk, Kültür Bakanlığı Yayınları, Ankara, 1990
- Ahmet Eflâkî, Âriflerin Menkıbeleri, Çev.Tahsin Yazıcı, C.2,1973
- İbn-i Sînâ, El-Kânûn fi't-Tıbb, Birinci Kitap, çev. Esin Kâhya, Ankara, 1995
- Jean Thevenot, 1655-1656'da Türkiye, çev. Nuray Yıldız, Tercüman 1001 Temel Eser, İstanbul, 1978
- Sir Charles Eliot, Avrupa'daki Türkiye, Cilt 1, çev. Adnan Sınar-Şevket Serdar Türet, t.y.
- Abdülaziz Bey, Osmanlı Âdet, Merasim ve Tabirleri (Yay.Haz. Kazım Arısan-Duygu Arısan Günay), Tarih vakfı Yurt Yayınları, C.2. İstanbul 1995
- Balıkhane Nazırı Ali Rıza Bey, Bir Zamanlar İstanbul, Haz.Niyazi Ahmet Banoğlu, Türcüman 1001 Temel Eser, t.y. Ali Rıza Bey'in bu yazıları 1922 yılında Peyam Sabah ve Alemdar adlı gazetelerdeki yazılarından derlenmiştir.
- Rahmi Er, Bediüzzaman el-Hemezânî ve Makâmeleri, MEB Yayınları, İstanbul 1994
Türkçe kaynaklar
- Ahmet Refik Altınay, Eski İstanbul, İstanbul, İletişim Yayınları, 1998
- Ahmet Yaşar Ocak, Osmanlı İmparatorluğunda Marjinal Sufilik: Kalenderiler, Ankara, TTK, 1993
- Mehmet Arslan, Sâkî-nâmeler, Kitabevi Yayınları, İstanbul, 2012
- Ahmet T. Karamustafa, Tanrının Kuraltanımaz Kulları-İslam Dünyasıda Derviş Toplulukları (1200-1550), çev. Ruşen Sezer, YKY, İstanbul, 2008
- Halil İnalcık, Has-bağçede 'ayş u tarab-Nedimler Şairler Mutrîbler, İş Bankası Yayınları, İstanbul, 2010
- Abdülkadir İnan, Makaleler ve İncelemeler II.Cilt, Türk Tarih Kurumu, Ankara, 1991
- Emin Efendi, Osmanlı Hayatından Kesitler, İnsan Yayınları, İstanbul, 2009
- Rıdvan Canım, Türk Edebiyatında Sâkînâmeler ve İşretnâme, Akçağ Yayınları, Ankara, 1998
- Ayten Altıntaş, Sağlığın Can Damarı-Osmanlı Tıbbında Sağlıklı Yaşam, Yediveren Yayınları, İstanbul, 2013
- Nebi Özdemir, Cumhuriyet Dönemi Türk Eğlence Kültürü, Ankara:Akçağ Yayınları, 2005
- Mehmet Ertuğrul Düzdağ, Şeyhülislam Ebussuud Efendi Fetvaları Işığında 16.Asır Türk Hayatı, İstanbul: Enderun Kitabevi, 1972
- Muharrem Ergin, Dede Korkut Kitabı I, Ankara: TTK, 1989
- Hayreddin Karaman, Günlük Hayatımızda Helaller Haramlar, Nesil Yayınları, İstanbul, 1987
- Sırrî Kalender, Asâ-yı Sırrî, Revnak Kitabevi, İstanbul, 2012
- Yaşar Nuri Öztürk, İmamı Âzam Ebu Hanîfe, Yeni Boyut Yay, İstanbul, 2014
Yabancı kökenli kaynaklar
- Irene Melikoff, Uyur İdik Uyardılar, Cem Yayınevi, İstanbul, 1993
- Ralph S. Hattox, Coffee and Coffeehouses-The Origins of a Social Beverage i the Medieval Near East, University of Washington Press, Seattle and London, 1996
- Adam Mez, Onuncu Yüzyılda İslâm Medeniyeti, çev. Salih Şaban, İnsan Yayınları, İstanbul, 2014
- Katharina Mommsen, Goethe ve İslam, çev. Senail Özkan, Ötüken Neşriyat, İstanbul, 2012
- Marc David Baer IV.Mehmet Döneminde Osmanlı Avrupası'nda İhtida ve Fetih, İstanbul: Hill Yayınları,2009
- Devin J. Stewart, Islamic Legal Orthodoxy. Twelver Shiite Response to the Sunni Legal System, Salt Lake City, 1998
- Bernard Lewis, Ortadoğu, çev. Selen Y. Kölay, Arkadaş Yayınevi, Ankara, 2006
- Suraiya Faroqhi, Osmanlı Kültürü ve Gündelik Yaşam-Ortaçağdan Yirminci Yüzyıla, çev. Elif Kılıç, Tarih Vakfı Yurt Yayınları, İstanbul,2010
- Muhammed Revvâs Kal'aci, Mevsû'atü Fıkhı Süfyan es-Sevrî (Dârün-Nefâis), Beyrut, 1990
- Tom Standage, Altı Bardakta Dünya Tarihi, çev. Ahmet Fethi, Kırmızı Kedi Yayınevi, İstanbul, 2014
- Kathryn Kueny, The Rhetoric of Sobriety-Wine in Early Islam, State University, New York, 2001
Makale, tezler ve ansiklopediler
- A. Esat Bozyiğit, "Nargile", içinde yer aldığı eser Fatih Tığlı (Haz.) Ehlikeyfin Kitabı, Kitabevi Yay. İstanbul, 2011, ss.394-400
- Najam Haider, Contesting Intoxication: Early Juristic Debates over the Lawfulness of Alcoholic Beverages, Islamic Law and Society dergisi, Sayı:20 1-2, ss.48-89, Brill Yayınları, 2013
- Nergiz Önce, Erken Dönem Hanefi Mezhebi Eserlerinde ve Osmanlı Dönemi Nükûllü Fetva Mecmualarında "Kitabu'l-Eşribe", Usul dergisi Sayı 15, ss.91-124, 2011/1.
- Rudi Matthee, Alcohol in the Islamic Middle East: Ambivalence and Ambiguity, Past and Present Dergisi, 2014, ss.100-125
- Abdülkadir Erkal, Divan Şiirinde Afyon ve Esrar, Atatürk Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü Türkiyat Araştırmaları Dergisi, Sayı 33, Erzurum, 2007,ss.25-61
- Mustafa Yıldırım, İslâm Hukukunda İçki İçme Suçu ve Cezası, D.E.Ü. İlahiyat Fakültesi Dergisi, Sayı XIII-XIV, İzmir, 2001, ss.31-52
- İhsan Arslan, "Sahabenin Olumsuz Davranışları Karşısında Hz.Peygamber'in Tavrı", Dinbilimleri Akademik Araştırma Dergisi, Cilt 12, Sayı 3, 2012, ss.119-149
- Fatma Büyükkarcı Yılmaz, Nidayî el-Ankaravî'nin Bilinmeyen Bir Eseri Mübâhasât-ı Mükeyyifât ve Aynı Konudaki Diğer Eserler, Turkish Studies, Vol 8/3, Winter 2013, p. 681-704, Ankara
- Majid Daneshgar, "Shi'te-Perso Views Towards Abusing Wine and Opium: Is it Addiction or Culture?" Journal of Religious Culture, No.187 (2014)
- Mehmet Akif Koç, "Mâtürîdî'nin Kuran Tasavvuru", makalenin içinde yer aldığı eser Mâtürîdî'nin Düşünce Dünyası, Şaban Ali Düzgün (Editör), T.C.Kültür ve Turizm Bakanlığı Yay. Ankara, 2011, ss. 143-157
- Metin Öztürk, Sıhhatî Çelebi'nin "Menâkıb-ı Mükeyyifât-ı Âlem" Risalesi Çerçevesinde 17. yüzyıl İstanbul'unda Keyif Verici Maddeler, Basılmamış Yüksek Lisans Tezi, Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Tarih Anabilim Dalı, Ankara, 2006
- Necdet Sakoğlu, "XVII. yüzyılda Tütün Haram, İçenler İdamlık ve Cehennemlikti", içinde yer aldığı eser Fatih Tığlı (Haz.) Ehlikeyfin Kitabı, Kitabevi Yay. İstanbul, 2011, ss.285-300
- Rüsuhi Baykara, "Osmanlı Devleti'nde İlk Tütün İçme Yasağı ve İktisadi Sebebi", içinde yer aldığı eser Fatih Tığlı (Haz.) Ehlikeyfin Kitabı, Kitabevi Yay. İstanbul, 2011, ss.301-304
- Serap Göçgün, Abdulvehhâb'ın "Müntehâb-ı Fi't-Tıbb" Adlı Eseri, Basılmamış Yüksek Lisans Tezi, Cumhuriyet Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Sivas, 2010
- Talat Mümtaz Yaman, "Türkiye'de Kahve ve Kahveler"içinde yer aldığı eser Fatih Tığlı (Haz.) Ehlikeyfin Kitabı, Kitabevi Yay. İstanbul, 2011, ss.3-29
- Diyanet İslam Ansiklopedisi, Ebû Nûvâs maddesi, Cilt.10
- Diyanet İslam Ansiklopedisi, C.33, Nuaymân b.Amr maddesi, C.33
- Diyanet İslam Ansiklopedisi, C.21, İçki maddesi
Dipnotlar
- ^ Konuyla ilgili tartışmalar için bkn. Najam Haider, Contesting Intoxication: Early Juristic Debates over the Lawfulness of Alcoholic Beverages, Islamic Law and Society dergisi, Sayı:20 1-2, ss.48-89, Brill Yayınları, 2013 ve Nergiz Önce, Erken Dönem Hanefi Mezhebi Eserlerinde ve Osmanlı Dönemi Nükûllü Fetva Mecmualarında "Kitabu'l-Eşribe", Usul dergisi Sayı 15, ss.91-124, 2011/1.
- ^ İbn Ebi Şeybe, Musannef, vııı, 103'ten aktaran Nergiz Önce, Erken Dönem Hanefi Mezhebi Eserlerinde ve Osmanlı Dönemi Nükûllü Fetva Mecmualarında "Kitabu'l-Eşribe", Usul dergisi Sayı 15, s.109-110, 2011/1.
- ^ Najam Haider, Contesting Intoxication: Early Juristic Debates over the Lawfulness of Alcoholic Beverages, Islamic Law and Society dergisi, Sayı:20 1-2, Brill Yayınları, 2013, s.83
- ^ Mustafa Yıldırım, İslâm Hukukunda İçki İçme Suçu ve Cezası, D.E.Ü. İlahiyat Fakültesi Dergisi, Sayı XIII-XIV, İzmir, 2001,32-33
- ^ İmam Tahavi, Mukayeseli Hanefi Fıkhı-Tahavi Muhtasarı, Çev. Soner Duman, Beka Yayıncılık, İstanbul, 2013, 524. Türkçe çevirilerdeki dipnotlarda çevirmenler Nebiz'in mayalanmamış meyve suyu olduğunu söylemekte oldukları görülmektedir ancak asıl metinde Nebiz kaynaklı sarhoşluktan söz edilmesi bu şekilde bir çevirinin doğru olmadığını net bir şekilde göstermektedir çünkü miktarı ne olursa olsun meyve suyunun bir sarhoşluk haline yol açmadığı bilinmektedir.
- ^ Hayreddin Karaman, Günlük Hayatımızda Helaller Haramlar, Nesil Yayınları, İstanbul, 1987, s.47
- ^ Najam Haider, Contesting Intoxication: Early Juristic Debates over the Lawfulness of Alcoholic Beverages, Islamic Law and Society dergisi, Sayı:20, 1-2, Brill Yayınları, 2013, s.72, Haider, Şeybani'nin al-Asar, (I: 182-185) adlı eserinden aktarmaktadır.
- ^ Tahavi, Hadislerle İslam Fıkhı, Şerhu Meâni'l-Âsâr, 2009, M.Beşir Eryarsoy, Kitâbî Yayınevi, İstanbul, 2009, Cilt 6, s.500
- ^ İmam Tahavi, a.g.e. s.502
- ^ İmam Tahavi, a.g.e. s.506
- ^ a b İmam Tahavi, a.g.e. s.501
- ^ Tahavi'nin eserinden aktaran Nergiz Önce, a.g.m. s.102
- ^ Cessas'ın Şerhu Muhtasari't-Tahâvî, II, 625'ten aktaran Nergiz Önce, a.g.m. s.106
- ^ Tahavi'nin Muhtasar, Cessas'ın Şerhu Muhtasari't-Tahavi ve Muhtasaru İhtilâfi'l-ulemâ adlı eserlerinden aktaran Nergiz Önce, a.g.m. ,s. 108
- ^ Ebû Zeyd ed-Debûsî, Mukayeseli İslam Hukuk Düşüncesinin Temellendirilmesi, çev. Ferhat Koca, Ankara Okulu Yayınları, Ankara, 2009, s.138
- ^ Mâtüridi'nin "Tevilatu'l-Ku'an" adlı Kur'an tefsirinin Bekir Topaloğlu başkanlığında 2005-2008 tarihleri arasında gerçekleştirilen tıpkı basımının IV.328-329, 331.sayfalarını kaynak göstererek aktaran Mehmet Akif Koç, "Mâtürîdî'nin Kuran Tasavvuru", s.146-147, makalenin içinde yer aldığı eser Mâtürîdî'nin Düşünce Dünyası, Şaban Ali Düzgün (Editör), T.C.Kültür ve Turizm Bakanlığı Yay. Ankara, 2011, ss. 143-157, Koç, ilgili sayfada Matürîdî'nin kabul ettiği bu Hanefi görüşünün yanlış bir temele dayandığını da belirtmekte ve hammaddesi her ne olursa olsun tüm sarhoş edici içkilerin haram olduğunu Maide suresi 90.91.ayetlerine dayanarak ileri sürmektedir.
- ^ İbn Âbidîn, Hâşiyetü Reddü'l-Muhtâr 'alâ Dürri'l-Muhtâr, İstanbul, 1984, VI, 453'ten aktaran Nergiz Önce, a.g.m. s.112
- ^ Fetvayı kaynaklardan aktaran Nergiz Önce, a.g.m. s.114
- ^ Abdurrahman Maliki, İslam Hukukunda Ceza, 2002,s.90 http://www.khilafah.nl/pdf/Ukubat.pdf 15 Aralık 2017 tarihinde Wayback Machine sitesinde .,
- ^ Serahsi'nin Mebsut adlı eserinden aktaran Ralph S. Hattox, Coffee and Coffeehouses-The Origins of a Social Beverage i the Medieval Near East, University of Washington Press, Seattle and London, 1996, s.50
- ^ . 1 Kasım 2015 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 14 Kasım 2015.
- ^ Mustafa Yıldırım, a.g.m. s.37-39
- ^ Mustafa Yıldırım, a.g.m. s.42-43
- ^ Buhârî, Hudûd 4; Ebû Davud, Hudûd, 36; Şevkânî, Neylu'l-Evtâr, VII, 156 aktaran Mustafa Yıldırım, a.g.m. s.43
- ^ Buhari, Hudûd 5 aktaran Mustafa Yıldırım, a.g.m. s.43
- ^ Ebû Dâvud, Hudûd, 36 aktaran Mustafa Yıldırım, a.g.m. s.44
- ^ Buhârî Hudûd, 4 aktaran Mustafa Yıldırım, a.g.m. s.44
- ^ Mustafa Yıldırım, a.g.m. s.46-47
- ^ Mehmet Ertuğrul Düzdağ, Şeyhülislam Ebussuud Efendi Fetvaları Işığında 16.Asır Türk Hayatı, İstanbul: Enderun Kitabevi, 1972, s.144-145
- ^ Karafî, el-Furûk, 1/377-381'den aktaran Yaşar Nuri Öztürk, İmamı Âzam Ebu Hanîfe, Yeni Boyut Yay, İstanbul, 2014,s.363
- ^ Mehmet Ertuğrul Düzdağ, Şeyhülislam Ebussuud Efendi Fetvaları Işığında 16.Asır Türk Hayatı, İstanbul: Enderun Kitabevi, 1972, s.146
- ^ M.Ertuğrul Düzdağ, Şeyhülislam...S.144-145
- ^ M.Ertuğrul Düzdağ, Şeyhülislam...S.145
- ^ Devin J. Stewart, Islamic Legal Orthodoxy. Twelver Shiite Response to the Sunni Legal System, Salt Lake City, 1998, s.47 ayrıca Az Alkole Fetva Vermek 19 Kasım 2015 tarihinde Wayback Machine sitesinde .
- ^ Muhammed Revvâs Kal'aci, Mevsû'atü Fıkhı Süfyan es-Sevrî (Dârün-Nefâis), Beyrut, 1990, s.162-163'ten aktaran Yaşar Nuri Öztürk, İmamı Âzam Ebu Hanîfe, Yeni Boyut Yay, İstanbul, 2014, s.360
- ^ Irene Melikoff, Uyur İdik Uyardılar-Alevilik-Bektaşilik Araştırmaları, çev. Turan Alptekin, İstanbul: Cem Yayınevi, 1993, s.201-201
- ^ Ahmet Eflâkî, Âriflerin Menkıbeleri, Çev.Tahsin Yazıcı, C.2,1973, s.94
- ^ Ricaut, Türklerin Siyasi Düsturları, Haz.M.Reşat Uzmen, Tercüman 1001 Temel Eser, t.y. s.217,
- ^ Paul Rycaut,The Present State of the Ottoman Empire, London, 1670, s.139
- ^ Ricaut, a.g.e. s. 224
- ^ Paul Rycaut, The Present State of the Ottoman Empire, London, 1670, s.144
- ^ Ahmet Yaşar Ocak, Osmanlı İmparatorluğunda Marjinal Sufilik: Kalenderiler, TTK, 1992, Ankara, s.178-179
- ^ Ahmet T. Karamustafa, Tanrının Kuraltanımaz Kulları-İslam Dünyasıda Derviş Toplulukları (1200-1550), çev. Ruşen Sezer, YKY, İstanbul, 2008, s.87-88
- ^ A. Yaşar Ocak, a.g.e. s.179-180
- ^ Abdülbaki Gölpınarlı, Mevlana'dan Sonra Mevlevilik, İstanbul 1953, s. 114, 106'dan aktaran Ahmet Yaşar Ocak, Osmanlı İmparatorluğunda Marjinal Sufilik: Kalenderiler, TTK, 1992, Ankara, s.203
- ^ Suraiya Faroqhi, Osmanlı Kültürü ve Gündelik Yaşam-Ortaçağdan Yirminci Yüzyıla, çev. Elif Kılıç, Tarih Vakfı Yurt Yayınları, İstanbul,2010,s.239,240
- ^ Emin Efendi, Osmanlı Hayatından Kesitler, İnsan Yayınları, İstanbul, 2009, s.156
- ^ Ahmet Refik Altınay, Eski İstanbul, İstanbul, İletişim Yayınları, 1998, s.42 ve Diyanet İşleri İslam Ansiklopedisi, Bali Efendi, Sarhoş maddesi, Cilt 5, s.20, İA'nın bu maddesinde Aşık Çelebi'den Bali Efendi'yi içki sebebiyle Hasan Çelebi'nin ise içki değil ilahi aşk sebebiyle kendisine "sarhoş" lakabı verildiğine dair ifadeleri aktarılmaktadır.
- ^ Sırrî Kalender, Asâ-yı Sırrî, Revnak Kitabevi, İstanbul, 2012, s.28
- ^ Bernard Lewis, Ortadoğu, çev. Selen Y. Kölay, Arkadaş Yayınevi, Ankara, 2006, s.271
- ^ Bernard Lewis, Ortadoğu, çev. Selen Y. Kölay, Arkadaş Yayınevi, Ankara, 2006, s.294
- ^ Suraiya Faroqhi, Osmanlı Kültürü ve Gündelik Yaşam-Ortaçağdan Yirminci Yüzyıla, çev. Elif Kılıç, Tarih Vakfı Yurt Yayınları, İstanbul,2010,s.337
- ^ Tom Standage, Altı Bardakta Dünya Tarihi, çev. Ahmet Fethi, Kırmızı Kedi Yayınevi, İstanbul, 2014, s.90
- ^ Kathryn Kueny, The Rhetoric of Sobriety-Wine in Early Islam, State University, New York, 2001, S.54
- ^ Rudi Matthee, Alcohol in the Islamic Middle East: Ambivalence and Ambiguity, Past and Present Dergisi, 2014, s.104
- ^ İsmail Hakkı Uzunçarşılı, Osmanlı Tarihi, Cilt 1, TTK, Ankara, 1988, s.280
- ^ Erhan Afyoncu, Sorularla Osmanlı İmparatorluğu, İstanbul, Yeditepe Yayınları, 2012
- ^ Halil İnalcık, Has-bağçede 'ayş u tarab-Nedimler Şairler Mutrîbler, İş Bankası Yayınları, İstanbul, 2010s.277
- ^ İhsan Arslan, "Sahabenin Olumsuz Davranışları Karşısında Hz. Peygamber'in Tavrı", Dinbilimleri Akademik Araştırma Dergisi, Cilt 12, Sayı 3, 2012, s.144 ayrıca bakınız Diyanet İslam Ansiklopedisi, C.33, s.220, Nuaymân b.Amr maddesi...
- ^ Mesudî, Murûc ez-Zeheb (Altın Bozkırlar), çev.Ahsen Batur, Selenge Yay. İstanbul, 2014, s.336
- ^ Mukaddesî, İslâm Coğrafyası (Ahsenü't-Takâsîm), çev. Ahsen Batur, Selenge Yayınları, İstanbul, 2015, s.213
- ^ Adam Mez, Onuncu Yüzyılda İslâm Medeniyeti, çev. Salih Şaban, İnsan Yayınları, İstanbul, 2014, s.447
- ^ Rahmi Er, Bediüzzaman el-Hemezânî ve Makâmeleri, MEB Yayınları, İstanbul 1994, s. 152-153
- ^ Nebi Özdemir, Cumhuriyet Dönemi Türk Eğlence Kültürü, Ankara:Akçağ Yayınları, 2005, s.199
- ^ Muharrem Ergin, Dede Korkut Kitabı I, Ankara: TTK, 1989, s.179
- ^ M.Ergin, Dede Korkut Kitabı I, s.225
- ^ Nizamülmülk, Siyasetnâme, Çev. Nizamettin Bayburtlugil, Dergah Yayınları, İstanbul, 2014, s.58,104,135
- ^ Halil İnalcık, Has-bağçede 'ayş u tarab-Nedimler Şairler Mutrîbler, İş Bankası Yayınları, İstanbul, 2010, s.221-222
- ^ Aziz B. Erdeşir-i Esterâbadî, Bezm u Rezm, çev. Mürsel Öztürk, Kültür Bakanlığı Yayınları, Ankara, 1990, s.364
- ^ İbn Batuta, İbn Battûta Seyahatnâmesi, Cilt 1, çev.A.Sait Aykut, İstanbul, YKY, 2004, s.484, 485
- ^ Abdülkadir İnan, Makaleler ve İncelemeler II.Cilt, Türk Tarih Kurumu, Ankara, 1991, s.224
- ^ Abdülkadir Erkal, Divan Şiirinde Afyon ve Esrar, Atatürk Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü Türkiyat Araştırmaları Dergisi, Sayı 33, Erzurum, 2007, s.27-28
- ^ Ogier Ghiselin de Busbecq, Türkiye'yi Böyle Gördüm, çev. Aysel Kurutluoğlu, İstanbul, Tercüman 1001 temel Eser, t.y. 19-20
- ^ Türkiye'nin Dört Yılı (1552-1556), çev.A.Kurutluoğlu,Tercüman 1001 Temel Eser, s.84, 66, t.y.
- ^ Lâtifî, Evsâf-ı İstanbul (Haz. Nermin Suner Pekin), İstanbul Fetih Cemiyeti, 1977, s.57-58
- ^ Jean Thevenot, 1655-1656'da Türkiye, çev. Nuray Yıldız, Tercüman 1001 Temel Eser, İstanbul, 1978, s.89-90
- ^ Jean Thevenot, a.g.e. s.131
- ^ Katip Çelebi, Fezleke, Cilt 2. İstanbul:Ceride-i Havadis Matbaası, 1286/1869, s.396'dan aktaran Marc David Baer IV.Mehmet Döneminde Osmanlı Avrupası'nda İhtida ve Fetih, İstanbul: Hill Yayınları,2009, s.117
- ^ Marc David Baer IV.Mehmet Döneminde Osmanlı Avrupası'nda İhtida ve Fetih, İstanbul: Hill Yayınları,2009, s.187-188
- ^ Risâle-i Garîbe, XVII. yüzyıl İstanbul Hayatına Dair Risâle-i Garîbe, Haz. Hayati Develi, Kitabevi, İstanbul, 2001, s.25, 35
- ^ Metin Öztürk, Sıhhati Çelebi'nin "Menakıb-ı Mükeyyifat-ı Alem" Risalesi Çerçevesinde 17. yüzyıl İstanbul'unda Keyif Verici Maddeler, Basılmamış Yüksek Lisans Tezi, Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Tarih Anabilim Dalı, Ankara, 2006, s.50-51
- ^ Marc David Baer, a.g.e. s.338
- ^ M.de M.D'Ohsson, XVIII. yüzyıl Türkiseyinde Örf ve Adetler, çev. Zerhan Yüksel, Tercüman 1001 Temel Eser, t.y. s.53-54
- ^ Sir Charles Eliot, Avrupa'daki Türkiye, çev. Adnan Sınar, Şevket Serdar Türet, t.y. Cilt 1, s.192. Yazar Türkiye'ye 1884'te gelmiş 1898 yılına kadar İngiltere elçiliğinde sekreter olarak çalışmış. Eseri de ilk olarak 1900'de daha sonra da ilavelerle 1907'de basılmıştır.
- ^ Sir Charles Eliot, a.g.e. Cilt 1, s.203
- ^ Abdülaziz Bey, Osmanlı Âdet, Merasim ve Tabirleri (Yay.Haz. Kazım Arısan-Duygu Arısan Günay), Tarih vakfı Yurt Yayınları, C.2. İstanbul 1995, s. 326, 328, Hazırlayanlar kitabın notlarının yazar tarafından 1910-1912 arasında kaleme alındığını tahmin etmektedirler, bkn. a.g.e. s.v-vi
- ^ Balıkhane Nazırı Ali Rıza Bey, Bir Zamanlar İstanbul, Haz.Niyazi Ahmet Banoğlu, Türcüman 1001 Temel Eser, t.y.s.288, 295-297, Ali Rıza Bey'in bu yazıları 1922 yılında Peyam Sabah ve Alemdar adlı gazetelerdeki yazılarından derlenmiştir.
- ^ Rüsuhi Baykara, "Osmanlı Devleti'nde İlk Tütün İçme Yasağı ve İktisadi Sebebi", s.302, içinde yer aldığı eser Fatih Tığlı (Haz.) Ehlikeyfin Kitabı, Kitabevi Yay. İstanbul, 2011, ss.301-304
- ^ Şeyhülislam Bahayi Efendi Divanı'ndan Seçmeler, Haz. Harun Tolasa, Tercüman 1001 Temel Eser, İstanbul, 1979, 16, 22
- ^ Naima Tarihi'nden aktaran Necdet Sakoğlu, "XVII. yüzyılda Tütün Haram, İçenler İdamlık ve Cehennemlikti", s.286-287 içinde yer aldığı eser Fatih Tığlı (Haz.) Ehlikeyfin Kitabı, Kitabevi Yay. İstanbul, 2011, ss.285-300
- ^ A. Esat Bozyiğit, Nargile, s. 394-395, içinde yer aldığı eser Fatih Tığlı (Haz.) Ehlikeyfin Kitabı, Kitabevi Yay. İstanbul, 2011, ss.394-400
- ^ Tom Standage, Altı Bardakta Dünya Tarihi, çev. Ahmet Fethi, Kırmızı Kedi Yayınevi, İstanbul, 2014, s.137
- ^ Talat Mümtaz Yaman, "Türkiye'de Kahve ve Kahveler", s.7 içinde yer aldığı eser Fatih Tığlı (Haz.) Ehlikeyfin Kitabı, Kitabevi Yay. İstanbul, 2011, ss.3-29
- ^ Diyanet İslam Ansiklopedisi, Ebû Nûvâs maddesi, Cilt.10. s.205, 207
- ^ Savaşkan Cem Bahadır, Şeyhülislam Bir Şairde "Şarap" Kavramı: Şeyhülislam Yahyâ Bey'in "Disünler" Redifli Gazeli, Uluslararası Sosyal Araştırmalar Dergisi, Cilt 7, Sayı 30, s.45-46
- ^ Mehmet Arslan, Sâkî-nâmeler, Kitabevi Yayınları, İstanbul, 2012, s.15-16
- ^ Katharina Mommsen, Goethe ve İslam, çev. Senail Özkan, Ötüken Neşriyat, İstanbul, 2012, s.274
- ^ Rıdvan Canım, Türk Edebiyatında Sâkînâmeler ve İşretnâme, Akçağ Yayınları, Ankara, 1998, s.42-51
- ^ Rıdvan Canım, a.g.e.s.119-120
- ^ Fatma Büyükkarcı Yılmaz, Nidayî el-Ankaravî'nin Bilinmeyen Bir Eseri Mübâhasât-ı Mükeyyifât ve Aynı Konudaki Diğer Eserler, Turkish Studies, Vol 8/3, Winter 2013, s.683-684 vd, Ankara
- ^ Majid Daneshgar, "Shi'te-Perso Views Towards Abusing Wine and Opium: Is it Addiction or Culture?" Journal of Religious Culture, No.187 (2014)
- ^ Bu satırlar Bürgel'in Allmacht und Mächtigkeit. Religion und Welt im Islam, (München 1991) adlı eserinin Wein als Heilmittel (Şifa Aracı olarak Şarap) başlıklı bölümünden aktarılmıştır. Aktaran Katharina Mommsen, Goethe ve İslam, çev. Senail Özkan, Ötüken Neşriyat, İstanbul, 2012, s.274
- ^ Ebû Zeyd el-Belhi, Mesâlihu'l-Ebdan ve'l-Enfüs, Çeviri, Tıpkıbasım, çev. Nail Okuyucu-Zahit Tiryaki, Türkiye Yazma Eserler Kurumu, 2012, s.204
- ^ Ebû Zeyd el-Belhi, a.g.e. s.206-244
- ^ İbn-i Sînâ, El-Kânûn fi't-Tıbb, Birinci Kitap, çev. Esin Kâhya, Ankara, 1995, s.263
- ^ Serap Göçgün, Abdulvehhâb'ın "Müntehâb-ı Fi't-Tıbb" Adlı Eseri, Yüksek Lisans Tezi, Cumhuriyet Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Sivas, 2010, s.18
- ^ Nidayi'nin eserinden aktaran Fatma Büyükkarcı Yılmaz, Nidayî el-Ankaravî'nin Bilinmeyen Bir Eseri Mübâhasât-ı Mükeyyifât ve Aynı Konudaki Diğer Eserler, Turkish Studies, Vol 8/3, Winter 2013, s.686
- ^ Konuyla ilgili Müslüman hekimlerin görüşlerinin genel olarak özeti için bkn. Ayten Altıntaş, Sağlığın Can Damarı-Osmanlı Tıbbında Sağlıklı Yaşam, Yediveren Yayınları, İstanbul, 2013
- ^ "Ekrem Buğra Ekinci: Osmanlı Padişahları İçki İçer Miydi?" (PDF). 5 Mayıs 2016 tarihinde kaynağından (PDF). Erişim tarihi: 14 Kasım 2015.
wikipedia, wiki, viki, vikipedia, oku, kitap, kütüphane, kütübhane, ara, ara bul, bul, herşey, ne arasanız burada,hikayeler, makale, kitaplar, öğren, wiki, bilgi, tarih, yukle, izle, telefon için, turk, türk, türkçe, turkce, nasıl yapılır, ne demek, nasıl, yapmak, yapılır, indir, ücretsiz, ücretsiz indir, bedava, bedava indir, mp3, video, mp4, 3gp, jpg, jpeg, gif, png, resim, müzik, şarkı, film, film, oyun, oyunlar, mobil, cep telefonu, telefon, android, ios, apple, samsung, iphone, xiomi, xiaomi, redmi, honor, oppo, nokia, sonya, mi, pc, web, computer, bilgisayar
Islamiyet ile alkollu sarap vs alkolsuz kahve cay vs olan icecekler ve tutun vs mamullerin iliskisi Islam toplumlari tarihi icinde dini oldugu kadar da sosyo ekonomik iliskiler ile bir arada degerlendirilmesi gerekmektedir Bu iliski ilgili cografya etnik kulturel cesitlilik cercevesinde bakildiginda cesitlilik arz etmektedir Islamiyet bir din oldugu kadar ayni zamanda cesitli kulturel ogelerin bir arada etkilesim icinde oldugu toplumlarin diger kulturel ogelerinden birini olusturmaktadir Islam toplumlarinin tarihi gecmislerinin sosyal katmanlarina yonelik mikrotarihsel analizler ekseninde incelenmesi keyif verici maddelerle Islam toplumlarinin iliskisini aciga cikarmak adina gereklidir Bu yapildiginda Islam hukukunun maddeleri disinda Islam toplumlarindaki yasantilarin sundugu veriler Islamiyet ile keyif verici maddelerin iliskisinin derin analizleri gerektiren ve sanildigindan cok daha karmasik bir iliski oldugunu ortaya koyacaktir Hafiz Divani Iran minyaturu 1585Dini hukukta keyif vericilerIslam hukukunda keyif vericiler genel olarak sarhosluk verici olup olmadiklarina gore ayrilirlar Kimi zaman dini literaturde mukeyyifat keyif vericiler ile muskirat sarhosluk vericiler arasinda bir ayirim da yapilabilmektedir Sarhosluk durumu tum mezheplerce ortak olarak haram yasak kabul edildiginden maddenin sarhosluk verici niteligi maddenin kullanimini tartismali bir hale sokar Ancak mezhepler arasinda sarhosluk durumu gibi bir niteligin mi yoksa sarhosluk verici maddenin her turden kullaniminin mi yasaklanacagi noktasinda bir tartisma olagelmistir Cogunlugu olusturan sunni ve sii mezhepler sarhosluk verici maddeler ozellikle alkollu icecekler ise toptan yasaklamis ancak bunlardan bazilari alkol disindaki maddelerin sarhosluk vermeyecek miktarinin kullanimini serbest birakmislardir Bu durumda tutun gibi maddeleri mutlak olarak serbest birakan bilginler oldugu gibi bu maddelerin insan sagligina verdigi zararlar sebebiyle dinen yasak HARAM kapsaminda gorenler de olmustur Alkollu iceceklere genel bakis Maliki Safii ve Hanbeli gibi Sunni mezheplerle Siilikte sarhosluk verici maddelerin damlasinin kullanilmasi dahi haram kabul edilirken Hicri 6 Miladi 12 yuzyil yuzyila kadar gecen donemde Hanefi mezhebi bilginleri ham uzumden imal edilen sarap haricindeki sarhos edici maddelerin bizzat degil sarhosluk verici miktarinin kullaniminin haram oldugunu iddia etmislerdir Sarhos edici icecekler bahsinde tartisma ve Nebiz kelimelerine verilen anlamlar uzerinde surdurulmustur Temelde uzumden belirli bir yapim teknigiyle uretilen Hamr in tum sarhos edici icecekleri kapsayip kapsamadigi yonundeki tartismalar ilk donem Hanefi fikihcilarini diger mezhep imamlarindan farkli olarak asil yasagin Hamr ile ilgili oldugu ve uzum haricindeki ve uzumden imal edilse dahi farkli bir yapim teknigiyle uretilen ve genel olarak Nebiz adi verilen sarhos edicilerin ise sarhos etmeyecek miktarinin kullaniminin helal oldugu gorusunu savunmaya yoneltmistir Her turlu sarhosluk vericinin damlasinin dahi haram oldugunu iddia eden diger mezheplerin aksine Hanefi bilginleri ozellikle ilk donemlerde bu gorusu benimsememis ve Nebiz in sarhosluk verici miktarda kullanildigi takdirde ceza verildigi ancak az miktarda kullanildiginda herhangi bir cezalandirmanin soz konusu olmadigina iliskin rivayetleri kendilerine dayanak olarak almislardir Ustelik bu rivayetler sadece bazi onde gelen sahabelerden degil Omer bin Hattab ve Abdullah Ibn Abbas gibi ayni zamanda Muhammed e de dayanmaktaydi Ornegin Veda hacci sirasinda gerceklesen bir hadise ile ilgili Ibn Abbas kanaliyla gelen bir rivayet su sekildedir Resullullah a bir nebiz getirildi Onu koklayinca kaslarini catti ve koleye uzatinca yanindakiler Ya Rasulallah bu helal midir yoksa haram midir diye sordular Bunun uzerine Muhammed onu geri getirmesini soyledi ve beraberinde bir masraba da su istedi O suyu nebizin ustune doktu ve soyle dedi Icecekleriniz siddetlenirse onu n sertligini su ile kiriniz Arastirmaci Najam Haider konuyla ilgili uzun sayilabilecek ayrintili makalesinde Hicri 8 yuzyilda Miladi 14 yuzyil Hanefi hukukcularindan fakih Ubaydullah b Mesud al Mahbubi nin 747 1346 tum sarhos edicileri toptan yasaklama kararina kadar diger Sunni ve Sii mezheplerden farkli olarak Hanefi mezhebinin icinde sarhosluk veren maddelerin her turlu kullanimi din disi haram ya da mekruh olarak kabul edilmemekteydi Hanefiligin kurucu onderlerinden Imam i Azam ve talebeleri ham uzumden elde edilen sarap haricinde diger sarhosluk verici maddelerin sarhosluk vermeyecek miktarinin kullanimini helal kabul etmislerdir Esasen Imam i Azam in dahil oldugu Kufe hukuk okulu ilk zamanlarda bu gorusuyle diger hukuk okullarindan ayrilmaktaydi Hanefi hukukculara gore Kur anda asil yasaklilik hali nebiz icin degil hamr icindi ve Hamr Arap dilinde kaynatilmadan cig olarak kendi kendine kabaran fokurdayip kopuk atan yas uzum suyundan elde edilen icki ye verilen addir Diger alkollu ickilerin haramligi kiyas yoluyla sabit oldugundan bunlar icin hamr ifadesi mecazi olarak kullanilmistir Bu ayirim sonucunda Imam Muhammed disindaki Hanefilerle Nehai Sevri Ibn Ebi Leyla Sureyk ve Ibn Subrume gibi hukukcular naslarda zikredilen ve yalnizca cig uzum suyundan yapildigini ileri surdukleri hamr in azi ve cogunun haram oldugunu belirtmisler diger alkollu ickilerin sarhos etmeyecek miktarda icilmesinin haram olmayacagini ileri surmuslerdir Cezayi gerektiren sarhosluk durumu ise Ebu Hanife ye gore kisinin yer ile gogu kadin ile erkegi birbirinden ayirt edemeyecek derecede sarhos olmadir Ebu Hanife nin ogrencisi olan Ebu Yusuf un gorusune gore ise kisinin konusmasinda karisiklik bozukluk olursa ceza gerektirir miktara ulasilmis sayilir Hanefi fikihcilarinca bile Hamr disindaki icilmesinde bir sakinca gorulmeyen sarhos edici maddelerin kullanimindan dogan sarhosluga ceza verilmesi sartti Ilk donem Hicri 4 yuzyil Hanefi mezhebi imamlarindan nin bir kimse nebiz uzumden imal edilen sarap disindaki sarhosluk verici tum maddelerin genel adi icip sarhos olursa imamlarin tumune gore kendisine had cezasi uygulanacagini acikca bildirir Islam ulemasinin cogunlugunun azi ve cogu sarhosluk veren her ickiyi kavrami dahilinde gorup haram saydigini belirten ilahiyatci Prof Dr Hayreddin Karaman da Ebu Hanife ve Ebu Yusuf un soz konusu cogunluktan farkli olan goruslerini su sekilde aktarmaktadir Ebu Hanife ve Ebu Yusuf a gore uzum ve hurma suyunun ucte biri kalincaya kadar kaynatilmasi sonunda elde edile bir nevi pekmezin ve kuru uzum kuru hurma vb hosafinin beklemesi sonunda elde edilen icki ile elma arpa misir dari gibi seylerden elde edilen ickilerin nebiz adi verilen ozel ickiler sarhosluk vermeyen miktarini icmek caizdir ancak bunlardan da sarhos olmak haramdir Hanefi mezhebi Ilk donem Hanefi mezhebinin kurucusu Imam i Azam Ebu Hanife nin ham uzumden elde edilen sarap haricindeki sarhos edici iceceklerin sarhosluk vermeyecek duzeye gelinceye dek tuketilmesini mesru caiz gordugu bilinmektedir Imam i Azam in onemli talebelerinden Muhammed b al Hasan al Seybani o 189 806 Kitab ul Asar adli eserinde hocasi Ebu Hanife ile iliskili rivayetler Hamr olarak ve sinirli bir sekilde tanimlanan iceceklerin yasakliligini ifade etmektedir Ilk donem Hanefi bilginlerinin hukukcularinin fukaha goruslerinin henuz tamamen bir kenara birakilmadigi yuzyillarda Ebu Hanife ve ogrencilerinin sarhos edici iceceklerle ilgili gorusleri oldugu gibi aktarilmistir Tahavi Serhu Meani l Asar adli eserinin Icecekler bolumunde nebizin azinin da cogunun da haram oldugu kanaatini benimsemis kimseler oldugu gibi bu goruste olanlara muhalefet edip sarhosluk vermeyen miktarini mubah sarhosluk veren miktarda olani ise haram kabul ettiklerini soylemekte ve harami miktarla ve sarhoslukla iliskilendiren kimselerin de digerleri gibi kendi lehlerine olan rivayetlere sahip olduklarini hatirlatmakta ve hem toptan yasakliga delil olarak sunulan rivayetlerle kismi yasakliga delil olarak sundugu rivayetleri siralamaktadir Tahavi her iki grup rivayeti birbirleriyle celiski olusturmayacak derecede yorumlamaktadir Onun kismi haramliga delil olarak gosterdigi rivayetlerden bazilari sunlardir Said b Zu Hadda ya da Ibn Zi La ve soyle dedi Susamis bir adam Omer in hazine memurunun yanina geldi Kendisine icecek bir sey vermesini istedi Fakat ona vermedi Bu sirada Omer e ait bir tulum getirildi O tulumdan icti sarhos oldu Adam Omer in huzuruna getirilince ozur beya edip Ben sadece sana ait tulumdan ictim dedi Bunun uzerine Omer Ben sana sarhos oldugun icin vuruyorum dedi Ardindan Omer ona vurdu Ebu Musa nin oglu Ebu Burde den o babasindan onun soyle dedigini rivayet etti Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem beni ve Muaz i Yemen e gonderdi Biz Ey Allah in Rasulu Yemen de bugday ve arpadan yapilan birisine el mizr digerine el bita denilen iki turlu icki bulunmaktadir Biz hangisinden icebiliriz dedik Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem Icin fakat sarhos olmayin buyurdu Tahavi Omer bin Hattab in suikastla oldurulme tesebbusunden hemen sonra son nefesini vermeden once de Nebiz isteyip ictigine dair rivayeti eserinde aktarmaktadir Amr b Meymun dedi ki Omer e hancerledigi sirada tanik oldum Doktor geldi ve ona En sevdigin icecek nedir diye sordu O Nebiz dedi Nebiz getirildi Nebizi icti ve o nebiz hancer yarasi aldigi yerlerden birisinden disari cikti Esasen o donemde etin sindirilmesi icin de Nebiz kullanildigini gormekteyiz Bize Ebu Ishak Amr b Meymun dan aynisini rivayet etti ve Omer Nebizdir dedi fazlaligini ekledi O soyle derdi Bizler midelerimizdeki deve etleri bize eziyet vermesin diye onlari midelerimizin icinde parcalayacak sekilde bu nebizden iciyoruz Amr dedi ki Ben onun nebizinden ictim Oldukca siddetli agirlasmis bir nebizdi Tahavi el Muhtasar adli eserinde uzum suyunun ucte ikisi gidip ucte biri kalana kadar pisirilip kaynamis halinin icilmesinin Hanefi mezhebi imamlarinin hepsine gore mubah oldugunu ifade etmistir Tahavi nin Muhtasar ina serh yazan Cessas Musa el Esari den gelen Rasulullah beni ve Muaz i Yemen e gonderecegi zaman dedim ki Ya Rasulullah bizi gondereceginn yerde sarhos edecek derecede keskin bita ve mizr denen icecekler vardir Rasulullah da Benim haram kildigim sarhosluk namazdan alikoyacak sarhosluktur dedigini aktarir Rivayeti aktaran Cessas soz konusu iceceklerin azinin namazdan alikoyacak kadar sarhos edici olmadigini ve bu sebeple de sarhos edici miktara gelmeyen kisminin mubah oldugunu kastetmistir Hem Tahavi hem de eserlerinde Imam Azam Ebu Hanife nin meshur ogrencisi Imam Muhammed in Cogu sarhos edenin azini terk etmem benim ici daha sevimlidir fakat haramdir diyemem seklindeki sozunu aktarmislardir Cessas ayrica peygamberden aktarilan cogu sarhos edenin azi da haramdir aktarin hadis icin Cogu sarhos edenin azi icin soylenen dogru degildir de demektedir Ona gore bu ifade gercekten bir hadis olmakla birlikte insanlar bu hadisi yanlis yorumlamistir Hadisin zahirinden dis gorunumunden anlasilan cogu haram olanin azinin da haram oldugu seklindedir ancak Cessas bu ifadeni peygamberin cogu sarhos edenin azinin da sarhos etmese de haramdir demedigini ancak azi da sarhos ediyorsa haramdir dedigini soylemistir Musluman Turk devletlerinden Karahanlilar doneminde yasamis bir Hanefi hukukcusu fakih olan o H 430 1040 eserinde Ebu Hanife ve Ebu Yusuf un son gorusune gore genel prensip suyla cikarildiktan sonra pisirilen veya bir defa pisen her siranin usare sarhos etmeyen az bir miktari helaldir Hurma ve diger meyvelerden elde edilen sira ve mayiler gibi demektedir Hanefi mezhebi mensuplarinin cogunlugunun mensup oldugu itikadi inancsal mezheplerden olan Maturidiligin kurucusu Imam Maturidi ye gore hurma ve uzum disindaki meyvelerden elde edile icki turlerinden sarhos etmeyecek miktarda icmek haram degil mekruhtur Hanefi mezhebinin onemli kaynak kisilerinden ve Osmanli devrinin meshur fikihcilarindan olan den 1783 1836 Ebu Hanife ye dair aktarilan su rivayet de nebizin Ebu Hanife tarafindan kesinlikle haram sayilmadigini gostermektedir Nebizin haram olduguna dair fetva ver karsiliginda sana dunyalari verelim deseler vermem Cunku haramdir dedigimde bazi sahabeleri fasiklikla suclamis olurum Eger nebiz icerse sana dunyalari verecegiz deseler geregine inanmadigim icin icmem Osmanli doneminde 1674 1686 yillari arasinda seyhulislamlik yapmis olan Catalcali Ali Efendi in Fetava yi Ali adli 4412 fetvayi iceren klasik fikih kitabinda Visnab demekle ma ruf olup muskir olan serbetin sekr vermeyecek miktari telehhi kasdinsiz icmek helal midir seklindeki soruya el Cevab Imam Azam Ebu Hanife ve Imam Ebu Yusuf katlarinda helaldir Imam Muhammed katinda haramdir Fi zemanina Imam Muhammed kavliyle ifta ihtiyar olunmustur denmektedir Diger mezhepler Maliki Safii Hanbeli Sii sonraki Hanefilik ve diger mezhepler Hanefiligin disindaki uc Sunni mezhep ve Sia mezhebi sarhos edici maddelerin azinin da aynen cok buyuk miktarda oldugu gibi haram yasak kapsaminda oldugunu iddia etmisler ve bu iddialarini gunumuze kadar korumuslardir Hanefi mezhebi ise zamanla muhalif mezheplerinin ulemasi ve siyasi iktidardan gelen baskilarla ilk donemden kurucu ve tabilerinin goruslerinden uzaklasarak ayni sekilde damlasinin dahi haram oldugu seklindeki gorusu benimsemistir Hadis kaynaklarina bakildiginda ise hem tamamen yasak oldugu hem de ilk donem Hanefi fikihcilarinin kismi yasaklik gorusunu dogrulan hadislerin oldugu gorulmektedir Ickinin her durumda kullaniminin yasak oldugunu kabul eden ve gunumuzde hakim olan goruse gore ister uzumden ister hurmadan ister arpadan kahveden veya baska maddelerden yapilsin akli gideren ve sarhosluk veren her sey haramdir Genel bir yasaklamadan yana olan fikihcilar yukarida bir kismini aktardigimiz ayet ve hadisleri bu genel yasak kapsaminda yorumlamis ve kismi yasagi savunan ve haramliligi yalnizca sarhos olmaya baglayan ilk donem Hanefi fikihcilarini sarhos olma miktarinin kisiden kisiye degisebilecegi ve ayni zamanda ickiye baslandiginda sarhos olmanin onune gecilemeyecegi gibi gerekcelerle elestirmislerdir Serahsi ye gore Mutezile mezhebinden bazilari Hamr in toplumda dusmanlik ve nefret gibi Seytan in hedeflerine kapi aralayacak miktarda tuketilmesi durumunda haram olacagini iddia etmislerdir Ismaili mezhebi alkol ve her turlu sarhos edici maddenin haram oldugunu kabul etmektedir Ismaili imamlarindan III Aga Han 1954 yilinda yayimladigi Guidelines for the Muslims of Transvaal adli eserinde her Musluman icin en buyuk tehlikenin alkol oldugunu yazmistir Icki ve diger madde kullanimlarinin cezasi Falaka cezasi Iran 1920 ler Icki kullanimina yonelik ceza icin gereke tespit islemine gelince Malikilere gore sadece icki kokusu dahi delil kabul edildigi halde sarhosluk daha kuvvetli delil sayilir Safii ve Hanbeli ekollerinde ickinin agiz ya da baska yollarla alinmasina gore farkli ve birden fazla gorus vardir Agiz disindan alinan ickinin suc unsuru olusturmadigi gorusunu savunanlar icin sadece sarhosluk delil sayilamaz Cunku sarhoslugun icme yoluyla olustugu kesin degildir Malikilere gore koku delil sayilmakla birlikte Hanefi Safii ve Hanbelilere gore koku delil degildir cunku kisi zorla icirilmis olabilecegi gibi agzini icki ile calkalamis olabilir veya icki kokusunu andiran bir meyve suyu icmis olabilir Malikiler kusmayi da icki kullanimina delil sayarken diger mezhepler kusmayi delil saymazlar ve bu yondeki Omer ve Osman in uygulamalarini onlarin kendi ictihatlari olarak kabul ederler Cezaya gelince icki kullanimina yonelik Kur an da herhangi bir ayet bulunmamaktadir Cezalar Muhammed in ve sahabelerin uygulamasi cercevesinde tayin edilmistir Muhammed in icki icen veya sarhos olarak onune getirilen kisilere yonelik olarak uygulamasiyla ilgili aktarilan rivayetlerden bazilari sunlardir Ebu Hureyre anlatiyor Bir kere Peygamber in huzuruna sarap icmis birini getirmislerdi Allah Rasulu orada bulunanlara Su adama vurunuz buyurdu Bunun uzerine kimimiz eliyle kimimiz ayakkabisi kimimiz de ihramiyla vurdu Daha sonra bazilari bu kisiye Allah seni kahretsin rezil etsin dediler Peygamber Hayir oyle soylemeyin bu adamin aleyhinde soylenip de seytana yardim etmeyin buyurdu Omer in rivayetine gore zaman zaman Peygamber i gulduren adi Abdullah ve lakabi himar olan bir adam vardi Allah Rasulu icki sebebiyle bu adami dovdurmustu Bir gun yine ickili olarak getirildi Peygamber dovulmesini emretti Ancak bu tip cezalandirmanin mutlak degistirilmez olmayip cezayi karar vericinin tayin edecegini dusunen kisiler asagidaki Ibn Abbas dan aktarilan rivayet ve Omer in cezayi iki katina cikarma uygulamasini ornek olarak gostermektedir Cunku eger degismez bir ceza yani had olacaksa cezada arttirma ya da eksiltme yapmak mumkun degildir Ibn Abbas in rivayetine gore Allah Rasulu icki konusunda kesin bir had belirlememistir Bir adam icki icmis sarhos olmustu Caddede yalpalayarak yururken goruldu ve Peygamber e goturulurken Ibn Abbas in evinin onune gelince birden kacti ve oraya sigindi Durum Allah Rasulune anlatilinca guldu ve boyle mi yapti demekle yetindi ve hakkinda hicbir islem yapmadi Saib b Yezid anlatiyor Biz Peygamber ve Ebu Bekir zamaninda ve Omer in hilafetinin ilk yillarinda icki sucundan ceza verilmek uzere getirilen kisiye elimiz ayakkabi ve ihramimizla vurarak cezasini verirdik Omer daha sonra kirk degnek vurdu insanlarda ahlak zayiflayinca bunu seksen degnege cikardi Mezhepler icki ve veya sarhosluga verilecek sopa cezasinin infazi infazi sirasinda kullanilan degnegin bicimi vurulan organlar vs hakkindaki ayrintilari da tayin etmislerdir Buna gore sopa budaksiz ve tek parca olmasi vuruslarin yaralama ve olume yol acacak siddette olmamasi ve tek uzuv yerine cesitli uzuvlara dagitilmasi suclunun uzerinde bulunan gomlek vs disinda aciyi hissetmesine engel olacak derecede kalin elbiselerin cikartilmasi genel olarak benimsenmistir Cezanin uygulanma bicimi konusunda da mezhepler arasinda farkli gorusler one surulmustur Hanefi ve Hanbeli hukukcular infazin kamuya acik olarak toplumun onunde yapilmasi gerektigi Maliki ve Safiiler ise cezanin en az dort kisi huzurunda infaz edilmesinin yeterli oldugunu kabul etmislerdir Diger maddelerin kullanimina gelince bu konuda da mezhepler arasinda farkli gorusler vardir Safi ve Hanbeli mezheplerinde sarhosluk verici ozellikleriyle tipki diger alkollu icecekler gibi degerlendirilen maddelerin kullanimina da ayni sekilde ceza verilmekle birlikte farkli goruslere de rastlanilabilmektedir Ornegin Osmanli seyhulislami Ebussuud Efendi Esrar hadd i sekre varmayinca ser an haram olur mu sorusuna Olmaz seklinde yanit vermektedir Maliki mezhebinin fikihcilarindan Karafi ye o 684 1285 gore hashas ve afyon da nebiz kategorisine dahildir ve cok icilip sarhos olundugu ve baskalarina zarar verme durumuna gelinmedigi takdirde haram degillerdir Bunlari icene sarhos olmadigi surece namaz kilmak yasaklanamaz had uygulanamaz yani ceza verilemez Osmanli da ust sinif ve alt siniftan insanlarin icki afyon vs maddeler kullaniyor olmalarina karsin muslumanlarin aciktan icki icip sarhos olmalari yasakti Kolluk gucleri sarhos yakaladiklari muslumanlari kadi onune cikarip gereken cezayi tayin ettirebilmekteydiler Osmanli nin meshur Seyhulislamlarindan Ebuussud Efendinin fetvalarinda da icki ile ilgili meseleler bu ve benzeri maddelerle ilgili Osmanli ulemasinin gorusunu yansitmaktadir Ebuussuud Efendi nin fetva orneklerinden bazilari 704 MESELE Evinde hamr kurup icen Muslumana ne lazim olur ELCEVAP Had ve ta zir lazim olur 707 MESELE Zeyd i mariz deva olmak bir miktar arak isti mal eylemek ser an caiz olur mu ELCEVAP Olmaz ne uzubillahi te ala deva olmak ihtimali mi vardir Devaligi muhakkak ise dahi asla mumkun degildir 709 MESELE Deva icin birkac kadeh hamr etmek helaldir diyene ne lazim olur ELCEVAP Tecdid i iman lazimdir 694 MESELE Esrari keyfiyet icin yiyicek kalilen ve kesiren haram midir ELCEVAP Haramdir 685 MESELE Esrar ekl eden kimseye ser an ne lazim olur ELCEVAP Ta zir i sedid lazimdir 696 MESELE Esrar hadd i sekre varmayinca ser an haram olur mu ELCEVAP Olmaz 699 MESELE Bers ve afyon ve ma cun ki icinde esrar ol mertebe i eskere varmayicak haram olur mu ELCEVAP Feseka ve ehl i heva yiyisi uzerine hicbiri helal degildir Goruldugu gibi Ebussuud Efendi hem sarap imalini hem de icimini cezayi hak edecek haram kapsaminda degerlendirmekte ilac niyetiyle kullanimini dahi uygun gormemektedir Icki disindaki sarhosluk verdirecek maddelerin kullanimini da uygun gormemekle birlikte Ebussuud efendi bu maddelerden sarhosluk ortaya cikmazsa mutlak belirlenmis bir sopa cezasinin had cezasi uygulanamayacagini ifade etmektedir Ehl i Sunnet mezhebi bilginleri gunumuzde dinen yasak oldugunu dusunmekle birlikte alkol kullaniminin kisiyi dinden cikarmayacagi ancak kisiyi cezaya mustahak kildigini kabul etmektedirler Ancak alkollu icki kullaniminin dinen yasak olmadigini savunmak bu bilginlere gore kisiyi gunahkar kilmakla kalmamakta ayni zamanda kisinin harami helal saymasi nedeniyle kisiyi dinden de cikarmaktadir tekfir Ayrica bakiniz TekfirTasavvufta Keyif VericilerTasavvufta sarhosluk Tanri ya yonelik konsantrasyon sirasinda kisinin kendinden gecerek dis dunya ile baginin kopmasi anlaminda degerlendirilmis ve tasavvufi terminolojide sekr adi altinda islenmistir Bu anlamdaki sarhosluk herhangi bir maddenin kullanilmasindan degil ilahi askin yogunlundan kaynaklanmaktadir Bazi tarikatlar manevi sarhosluk yerine yine tasavvufi terminolojide sahv denilen uyanik farkindalik halini daha ustun kabul etmislerdir Her kosulda uyanik farkindalik halini ustun tutan tarikatlarda dahi kendinden gecme hali olan cezbe halinin yasanmasina onem verilmis tarih boyunca da bu hale ulasmak icin bazi tarikatlar alkol veya uyusturucu bazi maddelerin kullanimina izin vermislerdir Kendisi de nebiz icen ve nebizi sarhos olmayacak kadar icmekte dinen sakinca olmadigini soyledigi bildirilen Sufyan es Sevri o 161 777 sufi kisiliginin yani sira bir fakihtir Ilk Osmanli vekayinameleri ve menakipnamelerinden Osmanli devletinin kurucularinin yakin iliski kurduklari Turkmen dervis ve Babalarinin baslarinda bulunduklari topluluklarda alkollu ickiler ve afyon hashas gibi sarhosluk verici maddelerin kullanildigini ogrenmekteyiz Ornegin Elvan Celebi nin Menakibname adli eserinde Bursa nin fethine muritleriyle yardima gelen Geyikli Baba ya Orhan Gazi nin Sarap gonderdigi ibaresi gecmektedir Bektasilik de dem altinda ve Kalenderilik gibi tarikatlarda da alkol afyon sarap gibi sarhos edici maddelerin kullanildigi bilinmekte hatta Eflaki nin Ariflerin Menkibeleri adli eserinde Sems i Tebrizi nin sarap kullandigi Mevlana nin sorulan bir soruya verdigi cevaptan anlasilmaktadir Ariflerin Menkibeleri nde gecen su satirlar Sems in sarap kullandigini gostermektedir Sems i Tebrizi Yine dostlarin olgunlarindan nakledilmistir ki Bir gun kiskanc fakihler inkar ve inatlari sebebiyle Mevlana dan Sarap helal midir veya haram mi diye sordular Onlarin maksadi Semseddin in serefine dokunmakti Mevlana kinaye yolu ile Icse ne cikar cunku bir tulum sarabi denize dokseler deniz degismez ve denizi bulandirmaz Bu denizin suyu ile abdest almak ve onu icmek caizdir Fakat kucucuk bir havuzu suphesiz bir damla sarap pisletir Boylece tuzlu denize dusen her sey tuz hukmune girer Acik cevap sudur ki eger Mevlana Semseddin sarap iciyorsa her sey ona mubahtir Cunku o deniz gibidir Eger bunu senin gibi bir kahbenin kardesi yaparsa ona arpa ekmegi bile haramdir buyurdu Ingiliz Elcilik katibi Paul Ricaut un 1686 yilinda Amsterdam da basilan ve Turklerin Siyasi Dusturlari adiyla Turkceye cevrilen eserinde farkli tarikatlarin yani sira gunumuzde disiplinleriyle en cok taninan Mevlevilik ve Kadirilir gibi iki tarikatin mensuplari arasindaki alkol kullanimiyla ilgili satirlar gunumuz okurlari acisindan fazlasiyla sasirtici bulunabilir Yazarin kitabinda Mevlevilikle ilgili su satirlar yer almaktadir Butun Turklerin arasinda bol sarap raki ve diger keyif verici nesneleri icenler hep bunlardan cikar Kucuk kucuk almaya almaya alistiklari afyonu sonunda oyle buyuk miktarlarda yutarlar ki en iddiali kimse bile bu miktarin yarisini alsa hemen olur Bu miktar afyonun ilk etkisi onlari derin bir nese ve sarhosluga suruklemesidir daha sonra ilk etki dagilinca budalacak bir uyusukluga dusmektedirler Bu duruma vecd haline gecme derler Butun bunlar sadece Mevlevi tarikatindan olanlara musaade edilmistir Eserin The Present State of the Ottoman Empire adli orijinalinin 13 bolumunde ise yukaridaki satirlarin orijinali su sekildedir This sort of people of all other Turks addict themselves to drink Wine Strong Waters ad other intoxicationg Liquors and eat Opium in that quantity by degrees using their bodies thereunto that no Mountebank or Mithridates himself who was nourished with poison are capable to digest half that proportion that these man will do the effect of which is at first like men drunk or mad to raise their spirits to a sort of distracted Mirth ad afterwards when the subtile vapours are consumed and spent and a dull stupefaction overcomes them they name it an extasie which they account very holy ad divine in imitation of their first Founder who was often observed to put himself ito this condition and therefore what helps may be found to excite Mirth of distraction is lawful and allowable in this Order Ricaut un Kadirilerle ilgili bolumde gecen satirlar da su sekildedir Donmeleri esnasinda daha kolaylikla vecde ulasabilmek icin seyhlerinden raki veya afyon ile sarhos olmak iznini alabilirler Paul Ricaut un eserinin orijinalindeki satirlar ise su sekildedir They have many times license from their Superiour to be drunk or intoxicate themselves with Aqua vitae Opium or any stupifying Drugs to be better able to perform with more spirit and vehemency their mad Dance Kaygusuz Abdal Kalenderi tarikatinda hashas yeme ve esrar icmekle ilgili Ebu Muslim Horasani destaninda esrar icen baltali dervisler ibaresi gecmektedir Unlu Bektasi Alevi arastirmacisi Irene Melikoff Hind kenevirinin Hindistan dan getirilip Iran da esrar cikarmakta kullanildigini bildirirken tarihci Ahmet Yasar Ocak da esrarin 12 yuzyilla 13 yuzyil arasindaki Iran daki Kalenderi zumreleri arasinda yaygin bir sekilde tuketildigi tespitini yapmaktadir ve in aktardiklari bilgiler isiginda H 10 M 16 yuzyilin baslari ve ortalarinda Osmanli Imparatorlugu nda bedenleri daglanmis dovmeli uzerlerinde balta asik kemigi vs ellerinde asalariyla gezen Eskisehir deki Seyyid Battal Gazi tekkesine bagli ve kendilerine Abdal ya da Isik adi verilen gezgin bir dervis grubunun varligindan haberdariz Gunumuzde kendilerinden Rum Abdallari adiyla soz edilen bu dervis grubunun uyelerinden her biri birinde esrar otekinde cakmak tasi dolu iki deri torbasi cur adan bulunmaktaydi Kendilerine Adem peygamberi ornek aldiklari surulen bu kisiler tipki onun gibi Adem in incir yapragiyla kendini ortmesi gibi incir yapragini simgeleyen bir tennure disinda ciplak gezmekte ve cok buyuk miktarda esrar tuketmekteydiler Yemekten sonra esrar icmekte ve muzik sema dinlemekteydiler 15 yuzyilda yasayan Kaygusuz Abdal in siirlerinde Rum Abdallari arasinda esrarin kullanildigina dair ibareler gecmektedir Ahmet Yasar Ocak onun asagida yer alan siirlerini buna ornek olarak vermektedir Kaygusuz Abdal yaradan Gel icegor su cur adan Kaldir perdeyi aradan Gezelim bilece Tanri Esrari gordum bugun binmis gider bir ata Soyle kim dervis olmus hergiz soylemez hata Sufiler bunu yerer bittigi yeri sorar Gazel olmadan derer hissesi var kuvvete Sufi yemez haram der gizlice de gorem der Gelen yil cok derem der ister birazin sata Gel iy miskin Kaygusuz esrardan al ogutun Bu asiklar otudur yemez verme her Tat a Ocak Abdulbaki Golpinarli nin Tasavvuftan Dilimize Gecen Deyimle adli kitabini kaynakca gostererek yukaridaki ilk siirdeki Cur adan kelimesi Kalenderiler in icine esrar koyduklari kabin adi olup yudumluk anlamina geldigini aktarmaktadir Abdulbaki Golpinarli 14 yuzyilda Mevlana nin torunu Ulu Arif Celebi den sonra Konya dergahina postnisin olan Divane Mehmed Celebi nin Kalenderilige meyli sebebiyle bazen cihar darb bastaki sac kas sakal ve biyigin usturayla kazinmasi oldugu hatta acikca sarap ve esrar icmekten cekinmedigini aktarmaktadir Mevlevi dervisi ve sair Sahidi nin Sureyya Faruki nin tahminiyle 16 yuzyilin ilk yarisinda gecen ve kendi kaleme aldigi yasamoykusune gore mursidi Divane Mehmet Celebi nin cevresinde sarap ve esrar icilmektedir Faruki Mevlevi tarikatinin daha sonraki yoneticilerinin ozellikle 17 yuzyilda din kurallarina asiri bagli olan Kadizadelilerden korkarak soz konusu eseri ellerinden geldigince sakli tuttugunu ifade etmektedir 19 yuzyil Osmanli dunyasinin bilgin ve ariflerinin en buyukleri arasinda sayilan Kethuzade Mehmet Arif efendi 1767 1849 ile ilgili bir anekdot da icki ile ilgili Osmanli toplumunun yuksek sinifinin bakisini bir olcude yansitmaktadir Bir gun Kethuzade Mehmet Arif Efendi ye soyle bir soru sorulur Efendim Kur an i Kerim de buyuk gunahlardan hicbirinin medhi olmamis da nici bade hakkinda ayet buyrulmustur Arif Efendi su yaniti vermistir Allah hakim i mutlaktir Her seyin dogrusunu soyler Tarihi sevdiren adam olarak bilinen Ahmet Refik icki tutkusunun seyhler arasinda da hukum surdugunu soylemekte ve buna ornek olarak da Sehzade Sultan Ahmed in hocasinin oglu Seyh Sarhos Bali Efendi yi gostermekteydi Bektasi babalarindan Ahmet Cemali Baba nin o 1959 halifelerinden Ahmed Necmeddin Alpguvenc in muritlerinden Avni Baba nin dem cekmek yani icki icmeyi sevdigi Sirri Kalender rumuzuyla yazan Rufai bir yazarin kaleminden su sekilde ifade edilir Kendine has bir zatti dem cekmeyi severdi Avni Baba Ayyas asla degildi kendince bu dahi bir usuldu ona Tarih ve edebiyatta keyif vericilerTarihi kaynaklarda keyif vericiler Iran tarihinden bir tasvir Bernard Lewis Ortadogu toplumlarinda alkollu icme yasaginin yalnizca Muslumanlara ozgu oldugunu ve yasaga ragmen siirlerde ve yazilarda yogun olarak icki icmenin hatta ayyasligin kanitlarinin bulundugunu belirtir Islam daki alkol yasagina ragmen Arap siirinde yer alan sarap Islamiyet icinde gelisen Iran ve Turk siirinden cok daha fazladir diyen Bernard Lewis sasirtici ama tarihi belgelere uyan bir gercegi dile getirmekteydi Emevilerden beri hukumdarlar siradan faniler icin gecerli olan sarap ve tasvir yasagini acikca ihlal ederek ayricalikli olduklarini kanitlamaya calismislardi diyen Sureyya Faruki de bunu dogrulamaktadir Bununla birlikte Turk ve Iran geleneginde de icki kullanimi yaygindi Ickili raksli ve temasali yeme icme toplantilarini tanimlayan meclisleri Islam oncesi kadim Iran dan Islam hilafeti donemine gecip sultanlarin gelenegi haline gelmistir Ozellikle sarabin kullanimina yonelik gelisen yasagi Muslumanlarin kendilerinden onceki uygarlik anlayisini reddetmenin bir sembolu olarak ve Hristiyanliktaki merkezi rolune veya muslumanlarin diger dini gruplardan farkini one cikarmakta kullanilan bir tur kimlik siyasetine baglayan arastirmacilar vardir Bazi arastirmacilar Orta Dogu da icki kullaniminin ozellikle toplumun ust siniflarinda bir hak olarak goruldugu orta siniflarin ise dindarligi ickiden uzak durmakla birlikte yuruttukleri ve alt sinifin ise icki disindaki sarhos edici maddeleri afyon vs daha fazla kullandiklarini ifade etmektedirler Icki kullandiklari iddia edilen yoneticilerden bazilarinin isimleri sunlardir Emevi hukumdarlarindan Abbasi hukumdarlarindan Harun Resid Me mun Fatimilardan Mustansir Safevi Sultani Huseyin 1668 1726 Osmanli da Yildirim Beyazid Sultan II Selim Sultan Abdulmecid Sultan IV Murad Sultan II Mahmud Babur Imparatorlarindan Sah Cihangir Bazi sultanlarin ickiye yonelik hosgoruleri Sehname Kabusname de ve Germiyanli musahib sairlerin eserlerinde isret meclislerinin adablarinin anlatiminda da kendini gostermektedir Bu meclislerin sarapli icki alemi ozelligi surekli yinelenmistir Islam oncesi Arap toplumunda da icki kullanilmakta hatta bazi sairler ickiye ovguler duzen siirler yazmaktaydilar Islamiyet sonrasi sayilari azalmis olsa da saraba iliskin siirler de icki kullanimi da tamamen ortadan kalkmamistir Tarihi kayitlarda ickinin yasaklanmasindan sonra bile icki kullanmaya devam eden bazi sahabelerden soz edilmekte olusu da bunu gostermektedir Dihyet ul Kelbi Abdullah vb sahabelerin icki kullandiklari ve sarhosluklarindan oturu kendilerine had sarhosluk durumunda sopa ile cezasi uygulandigi bilinmektedir Muhammed zamaninda icki icen Nuayman isimli bir sahabenin sarhos halde peygamberin huzuruna getirildigi ve kendisine peygamberin emriyle sopa cezasi uygulandigi ancak diger sahabelerin lanet etmesi uzerine peygamberin onlarin lanet ve kotu soz soylemelerine engel oldugu hatta bir keresinde o sahabenin Allah ve Resulunu sevdigine bizzat peygamberin sahit ettigi haberi bildirilmektedir Unlu Islam tarihcisi Mesudi nin aktardigina gore Osman in devrinde onun tarafindan Kufe ye vali tayin edilen Velid b Ukbe b Ebi Muayt in nedim ve sarkicilarla aksamdan sabaha kadar surekli sarap ictigi haberinin halifeye kadar ulasmis ve Ali nin de oldugu bir mecliste aleyhindeki sahitlerin dogru soyledikleri ortaya cikinca Kufe valiliginden azledilerek yerine Said b El As in tayin edilmistir Unlu Islam cografyacisi M 946 H 335 M 1000 H 390 miladi 10 yuzyildaki Musluman ulkelerle ilgili gozlemlerini aktardigi unlu eseri Ahsenu t Takasim de Misir in cesitli bolgelerindeki erkeklerin ayyasligindan hatta yasini basini almis kisilerin surekli sarhos gezindiginden soz eder Islam arastirmacisi den Eski Kahire de dini onderlerin bile mesayih sarap icmekten cekinmedigini Fas ta ise ozellikle kadinlarin sarap duskunu oldugunu aktarir Miladi 10 yuzyilda yasamis olan Iranli Bediuzzaman el Hemezani H 358 M 968 H 398 1008 Makame adli eserinde Isa b Hisam adli birinin agzindan ilk genclik yillarinda arkadaslariyla birlikte eglence meclisi duzenleyip sarap ictiklerini ve bir gun sabaha kadar icki ictikten sonra sabah ezanini duyup sarhos halleriyle camiye gidip sabah namazi kildiklarini cemaatin onlarin bu sarhos hallerini gorup kendilerine dayak attiklarini aktarir Arap ve Iranlilarda oldugu gibi Turklerin de Islamiyet oncesi eglence kulturlerinde alkollu ickilerin yeri oldugu ve Islamiyetin kabulu sonrasinda getirilen yasaklamalara karsin icki adetinin ortadan kalkmadigini biliyoruz Hatta Turklerin Islamiyet sonrasi en eski yazili kaynaklarinin basinda gelen Dede Korkut kitabinda da icki ve iliskili kelimeler ve anlatilar gecmektedir Ornegin Mere Azra il aman Tanrinun birligine yokdur guman Men seni boyle bilmez idum Ogrilayin can aldugin tuymaz idum Dokmesi buyuk bizum taglarumuz olur Ol taglarumuzda baglarumuz olur Ol baglarun kara salkumlu uzumi olur Ol uzumi sikarlar al sarabi olur Ol sarabdan icen esruk olur Sarabu y idum tuymadum Ne soyledum bilmedum Biglige usanmadum yigitlige toymadum Canum alma Azra il meded Yine ayni kaynakta meyhane kelimesi de kullanilmaktadir Oguz zamaninda Usun Koca dirler bir kisi var idi Kazan Bigden akil diledi Akin virdi Uc yuz say cidalu yigit bunun yanina cem oldi Meyhanada bis gun yime icme oldu Selcuklu Sultani Alparslan ve oglu Sultan Meliksah in vezirliklerini yapan ve Meliksah in istegi uzerine kaleme aldigi Siyasetname adli eserinde Nizamulmulk sarap meclislerinden de soz eder Eserinin otuzuncu faslinin basligi Sarap meclisinin kurulmasi ve sartlari dir Bu bolumde Sultanin konumu sebebiyle davet edilenlerin beraberlerinde yiyecek cerez ve sarap goturmeleri uygun gorulmemistir On yedinci fasilda padisahlarin yakin sohbet dostlari yardimcilari olan nedimlerinin gorevleri arasinda padisahlarin her zaman hazir bulunacaklari icki ve sohbet toplantilari gezintiler sarap av ve gures musabakalari ve benzerlerini hazirlamak sayilmaktadir Nizamulmulk eserinde Sulan Mahmud un nedimleri ve yakinlari ile sabaha kadar sarap ictigini ve meclisindeki Ali Nustekin ve Muhammed Arabi gibi ordu komutanlarinin da bulundugu sabaha dogru Ali Nustekin in Sultan Mahmud un guvenlik gorevlilerinin kendisini gorup cezalandirabilecegi icin meclisten sarhoslugu gecene kadar ayrilmamasi seklindeki uyarisina karsin Ali Nustekin in meclisi terk ettigi ancak yolda muhtesib in guvenlik gorevlisi kendisini gorup ceza olarak 40 kirbac vurarak cezalandirdigi seklinde bir hikaye anlatir ve sonrasinda memleket duzeni ve siyaset geregi olarak sarhoslugun gizlenmesi gerektigini ima eder Akkoyunlu sultanlari yaninda Osmanli hizmetine giren buyuk alim Idris i Bitlisi adiyla I Selim e bir nasihatname sunmustur Eserde kadim sultanlarin bir saltanat adeti olarak sunulan Meclis i isret ile ilgili su satirlar yer almaktadir Sultanlar ozel meclislerinde Seriatin yasakladigi seylerden siddetle kacinmalidir ve nefislerini yasaklardan uzak tutmalidir Eger nefsin istahalari nefs i emmare aklin kontrolunu elden alir sehvet ve gazab gucu ifrata giderse en azindan ser i yasaklara nehy i ser i karsi gelmeyi ortmeye setr calismalidir Onemli baska bir husus sultanlarin imkan oldugu kadar sarhosluk veren ickilerden muskirat ve mesru olmayan eglencelerden uzak durmalari geregidir Cunku onlarin akillari akla gore aldiklari onlemler dunyaya duzen verme nedenidir Iyiyi kotuden ayirmak isteyen her birey aklin yol gostermesine muhtactir Sultanlar akil ve bilgi ile tum ulkeyi elde tutmak zorundadirlar Haram olan sarhosluk veren ickileri icme cur eti gosterildigi takdirde en az zarari olan uzum sarabidir Oteki haram ickiler ve uyusturucular cok daha zararlidir Bilgi hikmet sahibi olanlar gozunde bunlarin hepsi akil ve idrake zarar verir Sultanlarin mesru olmayan bicimde ifratla sarap icmeye devam etmeleri ulke ve devletlerinin harap olmasina yol acar din ve millet islerinin bozulmasina neden olur 14 yuzyilda Sivas hukumdari meshur sair ve alim Kadi Burhaneddin Ahmed adina 1397 8 yilinda Farsca olarak kaleme alinan Bezm u Rezm adli eserde Esterabadi sarabi su sekilde ovmektedir Saf sarap ruhun gidasidir Iyice bakildigi zaman onun rengi gulun rengini geride birakir O rengiyle candaki uzuntu pasini siler O cahillere zararli bilgili kimselere ise faydalidir Akli ile hukum verenler onu bilgili kimselere helal etti Ser i fetva ile de ahmaga haram oldu Ibn Batuta yi Misir da gosteren bir gravur 14 yuzyilin meshur Arap seyyahlarindan Ibn Batuta 1304 1368 meshur seyahatnamesinde aralarina girdigi bazi Turk topluluklarinin Nebiz i Hanefi mezhebinde oluslardan dolayi helal saydiklarini hem ictikleri hem de birbirlerine sunduklarini hukumdarin da yemek sonunda cevredekilere dolu olan kimizlari dagittirdigini kendisine sunula ickiyi ise kullanmayip Turklere hediye ettigini kaydetmektedir Timur un torunu Ulug Beyin buyuk din adamlarinin katildigi resmi ziyafetlerinde bile Cengiz yasasina riayet ettigi ve Ubeydullah Ahrar in rivayetine gore Cinihane guzel sanatlar muzesi yapildiktan sonra din adamlari ve bilginlerin de davetlilerin arasinda bulundugu buyuk bir ziyafet tertip etmis ve Cengiz yasasina gore sarap ficilari da hazir bulundurulmustur Osmanli Imparatorlugu doneminde afyon icin tiryak maddeyi kullanan icin ise tiryaki tabirleri kullanilmaktaydi Suleymaniye semtindeki Tiryakiler Carsisi nda bulunan dukkanlarda surup macun levha gibi icinde esrar bulunan karisimlar hazirlanip tiryakilere satilmaktaydi 1554 te Avusturya elcisi olarak goreve baslayan Busbecq Buda da sofrasina davet ettigi Turklere sarap ikram eder Onlarla ilgili gozlemini de kaydeder benimle birlikte yemek yiyen bircok Turk un soframdaki saraba karsi takdir hislerine sahit oldum Bir luks saydiklari sarabi her firsat bulusta buyuk bir arzu ile icmeye kalkarlar Soframda ricam uzerine gec vakitlere kadar kaldilar fakat artik yorulup da yatak odama cekilince onlar da cikip gittiler Busbutun sarhos olmadiklarina hayiflanir gibiydiler Sora bir kole ile tekrar biraz sarap ve birkac gumus kupa istettiler Issiz bir yerde ickiye devam ederek geceyi gecirmek istiyorlarmis Ricalarini yerine getirmelerini adamlarima soyledim Korkutuk kufelik olucaya kadar ictiler Sarap icmek Turklerde buyuk gunah sayilir Hele yaslilarin yaninda cok ayiptir Bazi gencler hosgorulecekleri umidiyle boyle bir gunahi goze alabilirler Ayrica bir defa ictikten sonra az da olsa cok da olsa fark etmeyecegini dusunerek icebildikleri kadar icerler Yazari bilinmeyen ve Turkiye nin Dort Yili 1552 1556 adiyla Turkceye cevrilen bir Ispanyol yazarinin anlatisinda Seyyit Battal in mezarini ziyaret eden gezgin dervis grubunun duzenledikleri ziyafet sonrasinda afyonla esrari karistirip icerek iyice sarhos olduklari ve kollari bacaklari goguslerine keskin bicaklarla genis yaralar actiklari seklindeki gozlemleri yer almaktadir Ayni yazar kitabinda Turklerle Rumlarin eglence sofralarinda yemekten once iki uc kadeh icme adetleri oldugunu ve Avrupalilarda beyaz sarap oldugu gibi Turklerde de raki oldugunu soylemektedir 16 yuzyildan Latifi Evsaf i Istanbul adli eserinde Galata civarindaki isret meclislerini su sekilde betimler ve bu sehr i ala vu valaya mukabil bir sehr i pur timsal ve temasil ki isrethane i dunya ve ismi elsine i enasda Kalata dir Mey u mahbubda bibedel ve mahal i ays u isretde darb i meseldir Ekser halki ummet i Isa ve millet i Mesiha olmagin Cem gibi ellerinden cam dusmez mudam ayaklari elde olmagla baslarina enduh u tir usmez Bad i peyma ve badenuslar ve mey perestler ve mey furuslardir Pur gam i eyyam ekser evkatda sarhoslar ve bed huslardir seh i Istanbul un zevvak u ehl i mezaki her tarafinda suret i sarabdan mest u harab layu akl u kanzil ve alude i ab u kil geriban cak ve perisan destar nice mu min mudam bed nam ruzugar bu ebyati dilde tekrar eyler Avrupali gezgin Jean Thevenot ise sunlari soyluyor Her zaman ictikleri sey sudur Sarap icenlerin sayisi da coktur her ne kadar sarap onlara Kur an tarafindan yasaklanmis ise de bazi kimseler bunun sadece bir fikir ve nasihat oldugunu ve kesin bir hukum olmadigini soylerler bununla beraber alenen icmezler ancak yeniceriler ve diger bazi kimseler bir seyden korkmayarak icerler icmege baslayinca da cok icerler ve eger baslarina bir bela gelmeyecekse uyuyuncaya kadar icmege devam ederler yeter ki icmege bikarilsinlar bir kadeh icmekle on kader icmek arasinda bir fark olmadigi soyleniyor ickiye hicbir zaman su katmazlar ve ickiye su katarak icen Hristiyanlar ile alay ederler ickiye su katma isi onlara tamamen gulunc gelir Istanbul un cevresinde ve adalarda bol miktarda iyi sarap bulunur Thevenot Latifi gibi bazi Turklerin ickide asiriya kactiklari ve kendilerini gulunc durumlara soktuklarini da dile getirir Sarap yasagina ragmen daha once soyledigim gibi bazilari sarap icerler ve sik sik sarhos olurlar ve talihsizlikle elbiselerine sarap dokerler cok sarhos olsalar bile butun gucleri ile bu lekeyi cikartmaga calisirlar Katip Celebi nin tanikligina gore iki kez seyhulislam olan Bahai Efendinin vaktini dostlariyla cene calarak ve uyusturucu kullanarak gecirmekte hatta uyusturucuya dizginlerini uyusturucularin eline vermis oldugu soylenecek kadar battigi dile getirilmektedir 17 yuzyilin yazari bilinmeyen bir eseri olan Risale i Garibe de Muslumanlarin sarap ictiklerini Hristiyan ve Yahudilerle alem yaptiklarini ve meyhane sahibi olduklari belirtilmisti Her ne kadar Hristiyanlar Muslumanlara alkol satmamalari icin uyarilmislarsa da bu yasak Muslumanlari icmekten alikoymamis Padisah IV Mehmet in bir vaiz olarak onem verdigi isimlerden Vani Mehmet Efendi nin tesvikiyle selefi Sultan Suleyman in atmadigi bir adim atarak 1660 1670 arasinda iki kez Istanbulda tum meyhanelerin yikilmasi ve yasal icki ticaretine son verilmesi icin buyruk cikardi Babur Imparatoru Cihangir 1569 1627 Risale i Garibe de o gunun toplumunda sakali beyazlasip yasi yetmise seksene dayanan ve yine de sarap icen kisilerden afyon gibi keyif maddeler kullananlardan ve Musluman olup meyhane sahibi olanlardan bahislere rastlanabilmektedir Risale deki bu konuyla ilgili yapilacak dogrudan alintilar Cumhuriyet oncesi toplumunda bu tip insanlarin sayica hic olmazsa bir risaleye konu olacak derecede oldugu sonucunu cikarmamiza olanak verecektir Ve sakali agarup kalbi kararup yetmis seksen yasina varup hamir icenler oglani ile sarab icup lahmuke lahmi lakirdi eden Ve Baba Nasuh kusi misin demeyup asikare hokkasina nohud findik kadar afyon gidasi koyan sefihler ve yaran adasina varup Ehl i keyfim deyup ebres hokkasinin dibin gosteren bersnaklar Ve hem bade ve hem afyon ve sa ir keyfe mute allik seyleri surb edup ve gayri keyflerden ma cun ve esrar isti mal edup ordek gibi her buldugi boki yiyenler Ve Musluman olup meyhanacilik edenler Ve hazm etmeyup sarab icup kopek gibi kusan mel unlar ve duhan icerek uyuklayup odanun icini bohlayan muhmelatlar Yeniceri Ocaginda imam ve kumandan olarak gorev yapan sair Sihhati Celebi nin Menakib i Mukeyyifat i Alem adli eserinde 17 yuzyil Osmanli toplumunda cesitli keyif verici maddelerin hangi toplumsal siniflar arasinda yaygin oldugu ogrenilebilmektedir Buna gore afyonun ulema askeriye ve avam gibi farkli toplumsal siniflarda bers in suhte taifesi Rum Abdallari ve sairler arasinda bozanin fetihle mesgul gaziler Bektasiler vs sarabin bilginler hukema emirler tacirler celebiler ve sairler arasinda kahvenin egitimli ve ust siniflar arasinda yaygindir Ancak keyif verici maddelerin insan gibi konusturuldugu eserde her madde diger maddeyi daha alt toplumsal kesimlerin kullandigini ileri surerek onu kucuk dusurmeye calismaktadir 18 yuzyil vakanuvisleri arasinda yer alan Silahdar in eseri Tarih i Silahdar da Osmanli askerlerinin kutsal aylar icinde gerceklesen kusatma sirasinda bile Allah a sukretmeyi unutacak denli cok icki icip sarhos olduklari bildirilmektedir D Ohsson IV Murad in olumunden sonra padisahlar da dahil halk arasinda afyon aliskanliginin arttigini macun denilen ve icinde afyon hashas sarisabir ve cesitli baharatlarin yer aldigi karisimlarin kullaniminin yayginligindan soz eder Halk arasinda tiryaki tabirinin afyon kullanma aliskanligina tutulanlar icin kullanildigi da bu satirlar arasinda yer almaktadir Turkiye de 19 yuzyil sonunda Ingiltere elciliginde gorev yapan Sir Charles Eliot un Istanbul daki aristokrat zumre cok icki icer Bu kimseler ictikleri zaman mutlaka sarhos olmak icin icerler Ama suphesiz Avrupai tesirlerin bulastigi bu zumreyi asla tipik Muslumanlar olarak vasiflandiramayiz Toplumun bu kesimini bir kenara birakirsak Turk milletinin buyuk cogunlugu Askerler koyluler tuccarlar ve ilim adamlari alkole dokunmazlar Charles Eliot bir zamanlar bir Mevlevi dervisinin tekkesine misafir oldugunu ve kendisine orada raki ikram edildigini yazmaktadir Abdulaziz Bey in 1850 1918 1910 lu yillarda kaleme alindigi varsayilan ve Osmanli adetlerini aktardigi eserinde Dersaadet de afyon tiryakisi adli bir sinif oldugu ve dersaadet halkinin eskiden yuzde 80 inin afyon kullandigina cami ve tekkelerde bulunduklari zaman bile ceplerinde tasidiklari kutulardan hap halinde yapilmis ve gida dedikleri afyonu cikarip kullandiklarini ve kendilerine ozgurluk verildigi icin sayilarinin cogaldigini belirtir Abdulaziz Bey Suleymaniye Camii karsisinda ve medreselerin altinda 35 dukkandan ibaret sira kahvelerine devam ettiklerini de eklemektedir Ayni sekilde esrarin da bir onceki yuzyilda 19 yuzyil Istanbul da hayli yayginlasmis oldugu ve bu sebeple Istanbul da esrar icilen yerlerin de mevcut oldugu ancak bu yerlerin kahveler gibi her yerde serbest sekilde ve herkese acik olmadigindan esrarkeslerin gizlice alindiklarini yazar Balikhane Naziri Ali Riza Bey 1922 yilinda Istanbul halkinin en fazla ickiye duskun oldugu zamani III Selim in asri oldugunu basta padisah olmak uzere devrin en meshur adamlarinin bile isret muptelasi oldugunu belirtip meyhanelerin o donem zarif insanlar meclisi sayildigina da isaret eder Aksamcilarin turlu hallerini vasiflarini tavirlarini uzun uzadiya anlatan Ali Riza Bey eserinde aksamcilarin Ramazan a hurmeten ickiyi gecici olarak terk ettigini de eserinde vurgulamayi da ihmal etmez Ali Riza Bey Cumhuriyet oncesindeki cesitli donemlerdeki icki yasaklarina ragmen icki duskunlerinin duskunluklerinden vazgecmedikleri ve her durumda icmenin bir yolunu bulduklarini ifade etmekte yeni nesilde ise tam tersine ickiye ve ickili meclislere yonelik bir nefret hissinin dogmus oldugunu ve bunun da takdire sayan oldugunu da eklemektedir Tutun ve nargile Tutun icen bir Avrupali tasviri 1595 Tutun Islam toplumlarina gorece gec bir tarihte girmistir Osmanli ya tutun ilk defa Pecevili Ibrahim Efendi tarihine gore hicri 1009 Miladi 1600 Naima Tarihi ne gore ise Hicri 1015 Miladi 1606 tarihinde Ingilizler eliyle girdi ve hizla yayildi Din bilginleri ise tutunun kullaniminin helal ya da haram olusunda aralarinda ihtilaf etmislerdi Alkollu icecekler gibi Islamiyetin ilk donemlerinde mevcut olmadigindan Islam din bilginleri tutun kullaniminin haramligi helalligi dini yasak veya onayliligini tartismislar bir grup yasakligina fetva verirken diger bir grup toplumdaki yayginligini ve alkol gibi sarhosluk hali olusturmadigi icin onay vermek gerektigini dusunup serbest birakilmasi gerektigini savunmustur Tutunun haram olmadigini savunan meshur kisilerden biri Osmanli Seyhulislamlarindan Bahayi Efendidir Seyhulislam Bahayi Efendi tutunun haram olmadigina dair vermis oldugu fetva ile devrin diger bazi din adamlarinin ofkesini uzerine cekmistir Seyhulislamin kendisinin de tutun ve afyon gibi keyif verici maddeleri kullandigi meclisler kurdurdugu da tarihi bazi kayitlarda gecmektedir Naima Tarihi nde Sultan Murad in koydugu tutun yasagi ve bu yasagin hangi sert tedbirlerle takip edildigini soyle aktarilmaktadir Kahvehaneler ber taraf olduktan sonra berk i tenbaku ki Turkce tutun dedikleri yaprag i mekruhun surbu men olunub icilmesi yasaklanip ba de l yevm bundan sonra duhan icer kimse ahz olunur yakalanir ise siyaseten katl olunur deyu muekked yasag i sultani sadir oldu Sultan Murad geceleyin serh i Istanbul u gezip yatsudan sonra fenersiz disarida bir adam buldukta sorgusuz sualsiz oldurtup gunduzlerde duhan yapragi yahut tutun kokusu olan yerleri basip bir sey bulursa sahibi katl olundugundan baska gecelerde dahi kemal i dikkat ile tecessus edip tutun icildiginden kuskulanilan evlerin bacalarina cikip koklandigi soylenir Zecr u tehditte bir mertebe tesdit buyurdular ki halk asikare duhan icmek soyle dursun disari cikmaktan kaldi Ilk kez Hindistan da Narcil denilen buyuk Hindistan cevizi kabugundan yapilan bu alet Misirlilar arasinda ragbet gorerek Nargil Araplar arasinda da en son bicimiyle Nargile adini almistir Iranlilar Nargileye buklum yilan anlamina gelen ve narpuc denilen kismini eklemisler Nargile Turkiye ye 1623 1640 yillari arasinda Sultan IV Murad zamaninda girmis ancak sert yasaklariyla bilinen sultanin Nargile yi de bu yasak kapsamina almis oldugu bilinmektedir Kahve Bir Fincan Kahve Kahve tanelerinden bir icecek yapma pratigi ilkin Yemen de 15 yuzyilda ortaya cikmistir Kahve geleneksel olarak 1470 civarinda olen sufi alim Muhammed el Dhabhani ye atfedilmektedir O donemde kahvenin sufilerin gece zikirlerinde uykuyu gecistirmek icin kullandiklari bir madde oldugu soylenir Islam bilginleri bu maddenin tuketimi konusunda da aralarinda tartismislardi 1532 33 te Kahire nin fakihlerinden Ahmed bin Abdullah Sunbati kahvenin haramligina dair bir fetva verip Camiu l Ezher de de bu yonde bir konusma yaptiktan sonra halk kahveleri basip iclerini yagma etmisti Siddetli tartismalardan sonra nihayet Kadi Mahmud bin Ilyasu l Hanefi adli bir alim kahvenin icimini mubah olarak ilan etmis ancak bu da tartismalari tumuyle yok etmemisti Ancak zamanla halkin kahveye yonelik bitmek bilmeyen ilgisi mubah fikrinin yayginlasmasini kolaylastirmistir 1544 yilinda Istanbul da Tahtakale de iki Suriyeli Arap ilk kahvehaneyi acmislardir O zamanlar kahvenin faydali olup olmadigi tartisma konusudur Kendinden onceki seyhlulislamlarin aksine Bostanzade Mehmet Efendi kahvenin haram olmadigini hatta faydali olduguna dair fetva vermistir Edebiyatta sarap ve diger keyif vericiler Klasik Islam sark edebiyatinda ve Sakiname basliklari altinda ickili meclislere dair urunler verilmistir Islam oncesindeki Arap siirinde sarap siklikla kullanilan tema ve metaforlardan biriydi Islamiyetin kabuluyle birlikte bazi sairler sarap hakkinda siirler yazmaktan vazgecmisler ancak bir kismi da sarap siirleri yazmaya devam ettiler ozellikle Emeviler doneminde sarap siirleri canlilik kazandi Abbasi doneminin sairlerinden tefsir hadis fikih ve kelam gibi dini ilimlerin yani sira tabii ilimler felsefe ve tibba da ilgi duyan hatta unlu bilgin Cahiz in dil bilgisi noktasinda kendisini ovdugu sair Ebu Nuvas ickiye duskunlugu kadar ickiye yonelik yazdigi siirlerle de taninmistir Fars edebiyatinda ise 11 yuzyilda Omer Hayyam 12 yuzyilda Nizami sarap siirlerinin orneklerini verirken Klasik Turk edebiyatinda ise Hayali Nef i gibi sairlerde sarap kullanimini gorebilmekteyiz Fuzuli 1483 1556 Sarap veya alkol dagitan kisi icin kullanilan Saki kelimesinden turetilen ve icki meclislerinin ozelliklerini tasvir eden siirlerin genel aldi olan Sakinameler modern oncesi toplumlarda ickiye dair genel alginin kavranabilmesi icin degerli bilgiler sunar Sakinamelerin bir kismi fiziki sarap icin yazilmisken bir kismi da sarabi tasavvufi anlamda bir metafor olarak kullandiklari sakinameler yazmislardir Bu tarz sakinamelerde sarap mey insani maddi alemin sikintilarindan kurtarip onu ebedi hayata hakikate ileten ilahi aski temsil eder Ilahi askla kendini kaybedip vecde garkolmak da sarapla sarhos olmaya benzetilir Meyhane ask ve sevk dolu bir yer yani tekkedir Ask sarabini sunan saki pir i mugan de bu tekkenin meyhanenin seyhi kadeh kase surahi cam de asigin kalbidir Sah Suca nin idaresi 1358 1384 zamaninda yasayan ve Sah Suca zamanini Sah Suca nin zamani hikmet ve seriat devridir diye betimleyen unlu Islam sairi Hafiz in sarap icmeyi yasaklamayan Sah i su satirlarla ovmektedir Tanri ya sukr olsun meyhane kapisi acik Zira benim dertlerimin kapisi bu Kuplerin hepsi de sarhoslukta kopurmus cosmus Ortadaki sarap hakiki sarap mecazi sarap degil Turk edebiyatinda Sakiname adi altinda ilk ornekler Harizmi ni 14 yuzyil Mahabbetname adli eserinde Nizami nin Iskendername side ve Ahmed i Dai nin Sakinamesi nde gorulmektedir Ancak Turk edebiyatinda sakiname turunun ilk orijinal ornegi nin o 1524 Isretname adli eseridir Revani 694 beyitten olusan eserini Yavuz Sultan Selim e takdim etmistir Diger sakiname yazarlari arasinda Isreti Mustafa o 1566 Fevri o 1570 71 Dukakinzade Taslicali Yahya Bey o 1582 Bursali Cinani o 1595 Ruscuklu Carullahzade Mustafa Beyani o 1597 Gelibolulu Mustafa Ali o 1600 nin terkib i bendi Kalkandelenli Fakiri o Nef i o 1634 35 Nev izade Atayi o 1635 Seyhulislam Yahya o 1643 Riyazi o 1644 Sabuhi Dede o 1647 Seyhulislam Bahayi o 1653 Tifli o 1659 Seyh Galib o 1798 99 gibi isimler sayilabilir Bu eserlerden bazilarinda sarap tasavvufi bir sembol olarak bazilarinda da dogrudan eglence meclisinin bir unsuru olarak dogrudan fiziki sarap anlaminda kullanilmistir Yaklasik olarak Turk edebiyatinda 14 yuzyildan 20 yuzyila kadar sakiname turunde 57 eser kaleme alindigi belirtilir Kelime anlami keyif veren icki kullanimi olan ve Arapca olan isret kelimesinden turetilen ise icki kitabi anlamina gelmektedir Turkce ilk orijinal sakiname olarak anilan Revani nin Isretname si Allah Peygamber ve padisah Yavuz Sultan Selim e ovguden sonra isret meclislerinde kimlerin ne sekilde hareket edeceklerini siir diliyle anlatmakta olan bir isret adabi kitabidir Agah Sirri Levend in Turk Edebiyati Tarihi adli eserinde Munazara yollu temsili hikayeler basligi altinda farkli maddelerin sarap afyon kahve boza vs veya durumlarin oruc bayram siniflarin askeriye ve ulema birbirleriyle soylesileri tarzinda mizahi hikemi nasihat verici eserler siralanir Bu eserlere bazi ornekler verilmek gerekirse Fuzuli nin o 963 1555 Beng u Bade si Afyon ile Sarap Nagzi nin Munazara i Kahve vu Bade si Kahve ve Sarap telifi 1035 1625 Sihhati Celebi in ol 1104 1692 1693 Menakib i Mukeyyifat i Alem i afyon bers boza sarap arak kahve sessizce kenarda duran duhan Nidayi nin Mubahasat i Mukeyyifat i afyon bers esrar boza sarap ve bal arasindaki soylesiler sayilabilir Islam tibbinda alkol ve sarhoslukOmer Hayyam Nevruzname sinde bolum basliklarindan biri Sarabin Yararlari Hakkinda dir Hayyam eski Yunan ve Musluman tip adamlari ve bilginlerinden Galen Hipokrat Sokrat Ibn Sina ve Razi gibi isimleri ornek gostererek sarabin yararlarindan bahseder Ona gore insanlar icin sarap ozellikle de keskin tada sahip uzumden imal edilen sarap haricinde tam bir faydasi olan hicbir sey yoktur sarabin baslica ozelliklerinden biri uzuntuyu gidermek ve kalbe nese vermek cildi tazelemektir Johann Christoph Burgel in 1991 yilinda Almanya da basilan bir eserinde su ifadeler gecmektedir Sadece Yahudi ve Hristiyan degil Musluman hekimler de uzun zaman sarabi ovme konusunda tereddut etmemislerdir Ibn Sina gibi 11 yuzyilin yazari Said Ibn El Hasan da Ermutigung zur Medizin baslikli eserinde tipki Ibn Sina gibi sarabi ovmektedir Sufi mesrepli hekim yazar Muzaffer Ba albek hakimiin oglu ayni sekilde 13 yuzyilda Seelenerheiterer Mufarrih an nafs basligiyla kaleme aldigi eserde intibalarin psikolojik etkileri ve antidepressiv uzerine ruhu neselendirici sayisiz baska derman ilac arasinda hic tereddut etmeksizin sarabi da zikretmektedir Ibn i Sina nin 1271 yilinda yapilmis bir tasviri Musluman hekimlerinin onculerinden Kindi nin ogrencisi ve Razi nin hocasi Ebu Zeyd el Belhi nin o 322 934 adli eserinde icki ile ilgili su ifadeleri kullanmaktadir Insanlarin akillari ve kendi yontemleriyle urettikleri en ustun icecek sarhos etme tabiati da ola yumusak uzum ickisidir O mutedil bir sekilde icildigi takdirde ozu en degerli terkibi en ustun ve faydasi en cok olan icecektir Belhi ickinin anlayis ezberleme zihin gucu dil becerisi keskin zeka gibi seyleri guclendirmesinin yani sira birbirini seven es dostun sohbet ve eglence amaciyla toplanmasina sebep oldugu sohbete guzellik kattigi ancak ickinin ustunluklerinden ancak ilimli olcude icilmesi durumunda bahsedilebilecegini soyler Asirilik durumunda ise faydalar zarara donmektedir Sarhosluktan kaynaklanan zararlar arasinda ilki akil kaybi isitme gorme ve diger duyularin bozulmasi mantigin aleti olan dilin tutulmasi sindirim bozuklugu karaciger ve diger organlarda zayiflama gibi durumlar bulunmaktadir Ebu Zeyd ickinin kizgin ve uzgun kimseler tarafindan da kullanilmasini uygun bulmamaktadir cunku ona gore bu durumda kisi uzuntusunu unutmak icin ickide asiriya kacacak ve zarar gorecektir Ona gore bedeni saglikli halim selim mizahla mesgul olan kalbini parcalayan seylere yonelmeyen kendi ic dunyasiyla mesgul kisiler icki icin en uygun kisilerdir Bu kisiler ickiyi lezzet ve nese icin kullanacaklarindan asiriya kacmayacaklardir Ibn i Sina tipla ilgili meshur eseri el Kanun da ickiler bahsini acar ve ickinin hangi durumda kullanilabilecegi zararli ve yararli miktari kullanim bicimleri gibi konulari isler Ibn i Sina ya gore alkol safravi hiltlarin atilmasina yardim ettiginden safravi mizacli kisilere yardimcidir ayrica alkol besinin tum vucutta dagilimini saglar Alkol kara safrayi yok eder cunku tabiati kara safraninkine zittir Eski sarap ise besin olmaktan cok ilactir 15 yuzyil Celebi Mehmet doneminde Eski Anadolu Turkcesiyle yazilan adli eserinde Abdulvehhab Efendi eserinde ozellikle kis aylarinda sicak hafif yemeklerle kizil sarap icilmesini onerebilmektedir Osmanli donemi hekimlerinden Nidayi el Ankaravi o 1567 Mubahasat i Mukeyyifat adli eserini neden telif ettigini su ifadelerle aciklamaktadir Cun bu mukeyyifatdan el cekdum ol sebebden bu letayif i ġarrayi perisan dillere eglence olmak icun icad itdum mustemi olan yarana def i ġamdur cunku bir nesne ġam ve ġuŝŝa def ide hukema kavlince ol nesne ġayet nafi dur zira ġam ġuŝŝa ademun aklina ziyandur Bu satirlardan da gorulebilecegi gibi kadim donem hekimleri mukeyyifat adi altinda degerlendirdikleri keyif verici maddelerin uzuntuyu gidermesi sebebiyle akil sagligi icin yararli oldugunu dusunmekteydiler Genel olarak Musluman hekimlerin Ibn i Sina da oldugu gibi sarabi tibbi yararlari acisindan ele aldiklari ve hangi sartlar altinda kullanilirsa sagliga yarari olacagi uzerinde durduklarini gormekteyiz Gunumuzdeki tartismalarAkademik ve populer tarihciler ve yazarlar arasinda tarihteki icki ve mukeyyifatin kullanimi ile ilgili yogun tartismalar olusmustur Tarihci Prof Dr Osman Turan Prof Dr Omer Lutfi Barkan Prof Dr Halil Inalcik Prof Dr Ilber Ortayli gibi akademisyen tarihciler ve Murat Bardakci Soner Yalcin gibi kalemler genelde gecmis Islam toplumlari ozelde de Osmanli toplumunda icki kullanimi ile ilgili ortaya koyduklari gorusler Prof Dr Ahmet Akgunduz Prof Dr Ekrem Bugra Ekinci gibi hukukcu akademisyenler ile Mustafa Armagan ve Kadir Misiroglu gibi yazarlar tarafindan elestirilmis Osmanli Imparatorlugu ndaki Muslumanlarin icki kullanimina yonelik sert yasak ve tedbirler aldiklari ayrica metinlerde gecen sarabin alkollu icki degil icilen herhangi bir icecek ve mesrubat anlaminda oldugu isret in sadece eglence anlamina geldigi saki nin alkol dagitan degil herhangi bir mesrubat sunan kisi anlaminda kullanildigini ayrica siirlerde icki ve turevi kelimelerin daha cok Allah askina yonelik bir metafor olarak kullanildigini ifade ederek onceki kalemlerin bu konudaki yorumlarinin ya kelimelerin asil anlamini bilmemekten yani cehaletten ya kasitli carpitmadan kaynaklandigini iddia etmisler afyon alan padisahlarin da bunu icerek sarhos olmak kastiyla degil irsi olan gut rahatsizligindan dolayi ilac olarak aldiklari belirtilmektedir Kisa sozlukArak Raki Bade Sarap Beng afyon Bers afyon grubu keten yapragi ile yapilan bir cesit sarhos edici macun Duhan Tutun Mukeyyifat Sarhos edici keyif verici tum maddeler Muskir Sarhos edici Saki Icki meclislerinde icki dagitan kisi Sekr Sarhosluk durumu Sakiname Icki meclislerindeki adabi anlatan eser Tiryak Afyon Tiryaki Afyon mubtelasi kisiAyrica bakinizDin ve alkol Islamiyet ve Sarhosluk Islamiyet ve alkol nebiz Turklerde Icki Rind Sarhosluk Sarap Sems i Tebrizi Ibn Sina Ebu Zeyd el Belhi Hafiz Paul Ricaut Nizamulmulk Sakiname Islam Tibbi Humoral Patoloji Teorisi Bektasilik Kalenderilik Tutun KahveKaynakcaKitaplar Tarihi kaynaklar Mukaddesi Islam Cografyasi Ahsenu t Takasim cev Ahsen Batur Selenge Yayinlari Istanbul 2015 Mesudi Muruc ez Zeheb Altin Bozkirlar cev Ahsen Batur Selenge Yay Istanbul 2014 Risale i Garibe XVII yuzyil Istanbul Hayatina Dair Risale i Garibe Haz Hayati Develi Kitabevi Istanbul 2001 Latifi Evsaf i Istanbul Haz Nermin Suner Pekin Istanbul Fetih Cemiyeti 1977 M de M D Ohsson XVIII yuzyil Turkiseyinde Orf ve Adetler cev Zerhan Yuksel Tercuman 1001 Temel Eser t y Yazari Bilinmiyor Turkiye nin Dort Yili 1552 1556 cev A Kurutluoglu Tercuman 1001 Temel Eser s 84 66 t y Ibn Batuta Ibn Battuta Seyahatnamesi Cilt 1 cev A Sait Aykut Istanbul YKY 2004 Seyhulislam Bahayi Efendi Divani ndan Secmeler Haz Harun Tolasa Tercuman 1001 Temel Eser Istanbul 1979 Ogier Ghiselin de Busbecq Turkiye yi Boyle Gordum cev Aysel Kurutluoglu Istanbul Tercuman 1001 temel Eser t y Imam Tahavi Mukayeseli Hanefi Fikhi Tahavi Muhtasari cev Soner Duman Istanbul Beka Yayincilik 2013 Imam Tahavi Hadislerle Islam Fikhi Serhu Meani l Asar 2009 cev M Besir Eryarsoy Kitabi Yayinevi Istanbul 2009 Cilt 6 s 500 Ricaut Turklerin Siyasi Dusturlari Haz M Resat Uzmen Tercuman 1001 Temel Eser t y Paul Rycaut The Present State of the Ottoman Empire London 1670 Ebu Zeyd ed Debusi Mukayeseli Islam Hukuk Dusuncesinin Temellendirilmesi cev Ferhat Koca Ankara Okulu Yayinlari Ankara 2009 Ebu Zeyd el Belhi Mesalihu l Ebdan ve l Enfus Ceviri Tipkibasim cev Nail Okuyucu Zahit Tiryaki Turkiye Yazma Eserler Kurumu 2012 Nizamulmulk Siyasetname Cev Nizamettin Bayburtlugil Dergah Yayinlari Istanbul 2014 Aziz B Erdesir i Esterabadi Bezm u Rezm Cev Mursel Ozturk Kultur Bakanligi Yayinlari Ankara 1990 Ahmet Eflaki Ariflerin Menkibeleri Cev Tahsin Yazici C 2 1973 Ibn i Sina El Kanun fi t Tibb Birinci Kitap cev Esin Kahya Ankara 1995 Jean Thevenot 1655 1656 da Turkiye cev Nuray Yildiz Tercuman 1001 Temel Eser Istanbul 1978 Sir Charles Eliot Avrupa daki Turkiye Cilt 1 cev Adnan Sinar Sevket Serdar Turet t y Abdulaziz Bey Osmanli Adet Merasim ve Tabirleri Yay Haz Kazim Arisan Duygu Arisan Gunay Tarih vakfi Yurt Yayinlari C 2 Istanbul 1995 Balikhane Naziri Ali Riza Bey Bir Zamanlar Istanbul Haz Niyazi Ahmet Banoglu Turcuman 1001 Temel Eser t y Ali Riza Bey in bu yazilari 1922 yilinda Peyam Sabah ve Alemdar adli gazetelerdeki yazilarindan derlenmistir Rahmi Er Bediuzzaman el Hemezani ve Makameleri MEB Yayinlari Istanbul 1994Turkce kaynaklar Ahmet Refik Altinay Eski Istanbul Istanbul Iletisim Yayinlari 1998 Ahmet Yasar Ocak Osmanli Imparatorlugunda Marjinal Sufilik Kalenderiler Ankara TTK 1993 Mehmet Arslan Saki nameler Kitabevi Yayinlari Istanbul 2012 Ahmet T Karamustafa Tanrinin Kuraltanimaz Kullari Islam Dunyasida Dervis Topluluklari 1200 1550 cev Rusen Sezer YKY Istanbul 2008 Halil Inalcik Has bagcede ays u tarab Nedimler Sairler Mutribler Is Bankasi Yayinlari Istanbul 2010 Abdulkadir Inan Makaleler ve Incelemeler II Cilt Turk Tarih Kurumu Ankara 1991 Emin Efendi Osmanli Hayatindan Kesitler Insan Yayinlari Istanbul 2009 Ridvan Canim Turk Edebiyatinda Sakinameler ve Isretname Akcag Yayinlari Ankara 1998 Ayten Altintas Sagligin Can Damari Osmanli Tibbinda Saglikli Yasam Yediveren Yayinlari Istanbul 2013 Nebi Ozdemir Cumhuriyet Donemi Turk Eglence Kulturu Ankara Akcag Yayinlari 2005 Mehmet Ertugrul Duzdag Seyhulislam Ebussuud Efendi Fetvalari Isiginda 16 Asir Turk Hayati Istanbul Enderun Kitabevi 1972 Muharrem Ergin Dede Korkut Kitabi I Ankara TTK 1989 Hayreddin Karaman Gunluk Hayatimizda Helaller Haramlar Nesil Yayinlari Istanbul 1987 Sirri Kalender Asa yi Sirri Revnak Kitabevi Istanbul 2012 Yasar Nuri Ozturk Imami Azam Ebu Hanife Yeni Boyut Yay Istanbul 2014Yabanci kokenli kaynaklar Irene Melikoff Uyur Idik Uyardilar Cem Yayinevi Istanbul 1993 Ralph S Hattox Coffee and Coffeehouses The Origins of a Social Beverage i the Medieval Near East University of Washington Press Seattle and London 1996 Adam Mez Onuncu Yuzyilda Islam Medeniyeti cev Salih Saban Insan Yayinlari Istanbul 2014 Katharina Mommsen Goethe ve Islam cev Senail Ozkan Otuken Nesriyat Istanbul 2012 Marc David Baer IV Mehmet Doneminde Osmanli Avrupasi nda Ihtida ve Fetih Istanbul Hill Yayinlari 2009 Devin J Stewart Islamic Legal Orthodoxy Twelver Shiite Response to the Sunni Legal System Salt Lake City 1998 Bernard Lewis Ortadogu cev Selen Y Kolay Arkadas Yayinevi Ankara 2006 Suraiya Faroqhi Osmanli Kulturu ve Gundelik Yasam Ortacagdan Yirminci Yuzyila cev Elif Kilic Tarih Vakfi Yurt Yayinlari Istanbul 2010 Muhammed Revvas Kal aci Mevsu atu Fikhi Sufyan es Sevri Darun Nefais Beyrut 1990 Tom Standage Alti Bardakta Dunya Tarihi cev Ahmet Fethi Kirmizi Kedi Yayinevi Istanbul 2014 Kathryn Kueny The Rhetoric of Sobriety Wine in Early Islam State University New York 2001Makale tezler ve ansiklopediler A Esat Bozyigit Nargile icinde yer aldigi eser Fatih Tigli Haz Ehlikeyfin Kitabi Kitabevi Yay Istanbul 2011 ss 394 400 Najam Haider Contesting Intoxication Early Juristic Debates over the Lawfulness of Alcoholic Beverages Islamic Law and Society dergisi Sayi 20 1 2 ss 48 89 Brill Yayinlari 2013 Nergiz Once Erken Donem Hanefi Mezhebi Eserlerinde ve Osmanli Donemi Nukullu Fetva Mecmualarinda Kitabu l Esribe Usul dergisi Sayi 15 ss 91 124 2011 1 Rudi Matthee Alcohol in the Islamic Middle East Ambivalence and Ambiguity Past and Present Dergisi 2014 ss 100 125 Abdulkadir Erkal Divan Siirinde Afyon ve Esrar Ataturk Universitesi Turkiyat Arastirmalari Enstitusu Turkiyat Arastirmalari Dergisi Sayi 33 Erzurum 2007 ss 25 61 Mustafa Yildirim Islam Hukukunda Icki Icme Sucu ve Cezasi D E U Ilahiyat Fakultesi Dergisi Sayi XIII XIV Izmir 2001 ss 31 52 Ihsan Arslan Sahabenin Olumsuz Davranislari Karsisinda Hz Peygamber in Tavri Dinbilimleri Akademik Arastirma Dergisi Cilt 12 Sayi 3 2012 ss 119 149 Fatma Buyukkarci Yilmaz Nidayi el Ankaravi nin Bilinmeyen Bir Eseri Mubahasat i Mukeyyifat ve Ayni Konudaki Diger Eserler Turkish Studies Vol 8 3 Winter 2013 p 681 704 Ankara Majid Daneshgar Shi te Perso Views Towards Abusing Wine and Opium Is it Addiction or Culture Journal of Religious Culture No 187 2014 Mehmet Akif Koc Maturidi nin Kuran Tasavvuru makalenin icinde yer aldigi eser Maturidi nin Dusunce Dunyasi Saban Ali Duzgun Editor T C Kultur ve Turizm Bakanligi Yay Ankara 2011 ss 143 157 Metin Ozturk Sihhati Celebi nin Menakib i Mukeyyifat i Alem Risalesi Cercevesinde 17 yuzyil Istanbul unda Keyif Verici Maddeler Basilmamis Yuksek Lisans Tezi Hacettepe Universitesi Sosyal Bilimler Enstitusu Tarih Anabilim Dali Ankara 2006 Necdet Sakoglu XVII yuzyilda Tutun Haram Icenler Idamlik ve Cehennemlikti icinde yer aldigi eser Fatih Tigli Haz Ehlikeyfin Kitabi Kitabevi Yay Istanbul 2011 ss 285 300 Rusuhi Baykara Osmanli Devleti nde Ilk Tutun Icme Yasagi ve Iktisadi Sebebi icinde yer aldigi eser Fatih Tigli Haz Ehlikeyfin Kitabi Kitabevi Yay Istanbul 2011 ss 301 304 Serap Gocgun Abdulvehhab in Muntehab i Fi t Tibb Adli Eseri Basilmamis Yuksek Lisans Tezi Cumhuriyet Universitesi Sosyal Bilimler Enstitusu Sivas 2010 Talat Mumtaz Yaman Turkiye de Kahve ve Kahveler icinde yer aldigi eser Fatih Tigli Haz Ehlikeyfin Kitabi Kitabevi Yay Istanbul 2011 ss 3 29 Diyanet Islam Ansiklopedisi Ebu Nuvas maddesi Cilt 10 Diyanet Islam Ansiklopedisi C 33 Nuayman b Amr maddesi C 33 Diyanet Islam Ansiklopedisi C 21 Icki maddesiDipnotlar Konuyla ilgili tartismalar icin bkn Najam Haider Contesting Intoxication Early Juristic Debates over the Lawfulness of Alcoholic Beverages Islamic Law and Society dergisi Sayi 20 1 2 ss 48 89 Brill Yayinlari 2013 ve Nergiz Once Erken Donem Hanefi Mezhebi Eserlerinde ve Osmanli Donemi Nukullu Fetva Mecmualarinda Kitabu l Esribe Usul dergisi Sayi 15 ss 91 124 2011 1 Ibn Ebi Seybe Musannef viii 103 ten aktaran Nergiz Once Erken Donem Hanefi Mezhebi Eserlerinde ve Osmanli Donemi Nukullu Fetva Mecmualarinda Kitabu l Esribe Usul dergisi Sayi 15 s 109 110 2011 1 Najam Haider Contesting Intoxication Early Juristic Debates over the Lawfulness of Alcoholic Beverages Islamic Law and Society dergisi Sayi 20 1 2 Brill Yayinlari 2013 s 83 Mustafa Yildirim Islam Hukukunda Icki Icme Sucu ve Cezasi D E U Ilahiyat Fakultesi Dergisi Sayi XIII XIV Izmir 2001 32 33 Imam Tahavi Mukayeseli Hanefi Fikhi Tahavi Muhtasari Cev Soner Duman Beka Yayincilik Istanbul 2013 524 Turkce cevirilerdeki dipnotlarda cevirmenler Nebiz in mayalanmamis meyve suyu oldugunu soylemekte olduklari gorulmektedir ancak asil metinde Nebiz kaynakli sarhosluktan soz edilmesi bu sekilde bir cevirinin dogru olmadigini net bir sekilde gostermektedir cunku miktari ne olursa olsun meyve suyunun bir sarhosluk haline yol acmadigi bilinmektedir Hayreddin Karaman Gunluk Hayatimizda Helaller Haramlar Nesil Yayinlari Istanbul 1987 s 47 Najam Haider Contesting Intoxication Early Juristic Debates over the Lawfulness of Alcoholic Beverages Islamic Law and Society dergisi Sayi 20 1 2 Brill Yayinlari 2013 s 72 Haider Seybani nin al Asar I 182 185 adli eserinden aktarmaktadir Tahavi Hadislerle Islam Fikhi Serhu Meani l Asar 2009 M Besir Eryarsoy Kitabi Yayinevi Istanbul 2009 Cilt 6 s 500 Imam Tahavi a g e s 502 Imam Tahavi a g e s 506 a b Imam Tahavi a g e s 501 Tahavi nin eserinden aktaran Nergiz Once a g m s 102 Cessas in Serhu Muhtasari t Tahavi II 625 ten aktaran Nergiz Once a g m s 106 Tahavi nin Muhtasar Cessas in Serhu Muhtasari t Tahavi ve Muhtasaru Ihtilafi l ulema adli eserlerinden aktaran Nergiz Once a g m s 108 Ebu Zeyd ed Debusi Mukayeseli Islam Hukuk Dusuncesinin Temellendirilmesi cev Ferhat Koca Ankara Okulu Yayinlari Ankara 2009 s 138 Maturidi nin Tevilatu l Ku an adli Kur an tefsirinin Bekir Topaloglu baskanliginda 2005 2008 tarihleri arasinda gerceklestirilen tipki basiminin IV 328 329 331 sayfalarini kaynak gostererek aktaran Mehmet Akif Koc Maturidi nin Kuran Tasavvuru s 146 147 makalenin icinde yer aldigi eser Maturidi nin Dusunce Dunyasi Saban Ali Duzgun Editor T C Kultur ve Turizm Bakanligi Yay Ankara 2011 ss 143 157 Koc ilgili sayfada Maturidi nin kabul ettigi bu Hanefi gorusunun yanlis bir temele dayandigini da belirtmekte ve hammaddesi her ne olursa olsun tum sarhos edici ickilerin haram oldugunu Maide suresi 90 91 ayetlerine dayanarak ileri surmektedir Ibn Abidin Hasiyetu Reddu l Muhtar ala Durri l Muhtar Istanbul 1984 VI 453 ten aktaran Nergiz Once a g m s 112 Fetvayi kaynaklardan aktaran Nergiz Once a g m s 114 Abdurrahman Maliki Islam Hukukunda Ceza 2002 s 90 http www khilafah nl pdf Ukubat pdf 15 Aralik 2017 tarihinde Wayback Machine sitesinde Serahsi nin Mebsut adli eserinden aktaran Ralph S Hattox Coffee and Coffeehouses The Origins of a Social Beverage i the Medieval Near East University of Washington Press Seattle and London 1996 s 50 1 Kasim 2015 tarihinde kaynagindan arsivlendi Erisim tarihi 14 Kasim 2015 Mustafa Yildirim a g m s 37 39 Mustafa Yildirim a g m s 42 43 Buhari Hudud 4 Ebu Davud Hudud 36 Sevkani Neylu l Evtar VII 156 aktaran Mustafa Yildirim a g m s 43 Buhari Hudud 5 aktaran Mustafa Yildirim a g m s 43 Ebu Davud Hudud 36 aktaran Mustafa Yildirim a g m s 44 Buhari Hudud 4 aktaran Mustafa Yildirim a g m s 44 Mustafa Yildirim a g m s 46 47 Mehmet Ertugrul Duzdag Seyhulislam Ebussuud Efendi Fetvalari Isiginda 16 Asir Turk Hayati Istanbul Enderun Kitabevi 1972 s 144 145 Karafi el Furuk 1 377 381 den aktaran Yasar Nuri Ozturk Imami Azam Ebu Hanife Yeni Boyut Yay Istanbul 2014 s 363 Mehmet Ertugrul Duzdag Seyhulislam Ebussuud Efendi Fetvalari Isiginda 16 Asir Turk Hayati Istanbul Enderun Kitabevi 1972 s 146 M Ertugrul Duzdag Seyhulislam S 144 145 M Ertugrul Duzdag Seyhulislam S 145 Devin J Stewart Islamic Legal Orthodoxy Twelver Shiite Response to the Sunni Legal System Salt Lake City 1998 s 47 ayrica Az Alkole Fetva Vermek 19 Kasim 2015 tarihinde Wayback Machine sitesinde Muhammed Revvas Kal aci Mevsu atu Fikhi Sufyan es Sevri Darun Nefais Beyrut 1990 s 162 163 ten aktaran Yasar Nuri Ozturk Imami Azam Ebu Hanife Yeni Boyut Yay Istanbul 2014 s 360 Irene Melikoff Uyur Idik Uyardilar Alevilik Bektasilik Arastirmalari cev Turan Alptekin Istanbul Cem Yayinevi 1993 s 201 201 Ahmet Eflaki Ariflerin Menkibeleri Cev Tahsin Yazici C 2 1973 s 94 Ricaut Turklerin Siyasi Dusturlari Haz M Resat Uzmen Tercuman 1001 Temel Eser t y s 217 Paul Rycaut The Present State of the Ottoman Empire London 1670 s 139 Ricaut a g e s 224 Paul Rycaut The Present State of the Ottoman Empire London 1670 s 144 Ahmet Yasar Ocak Osmanli Imparatorlugunda Marjinal Sufilik Kalenderiler TTK 1992 Ankara s 178 179 Ahmet T Karamustafa Tanrinin Kuraltanimaz Kullari Islam Dunyasida Dervis Topluluklari 1200 1550 cev Rusen Sezer YKY Istanbul 2008 s 87 88 A Yasar Ocak a g e s 179 180 Abdulbaki Golpinarli Mevlana dan Sonra Mevlevilik Istanbul 1953 s 114 106 dan aktaran Ahmet Yasar Ocak Osmanli Imparatorlugunda Marjinal Sufilik Kalenderiler TTK 1992 Ankara s 203 Suraiya Faroqhi Osmanli Kulturu ve Gundelik Yasam Ortacagdan Yirminci Yuzyila cev Elif Kilic Tarih Vakfi Yurt Yayinlari Istanbul 2010 s 239 240 Emin Efendi Osmanli Hayatindan Kesitler Insan Yayinlari Istanbul 2009 s 156 Ahmet Refik Altinay Eski Istanbul Istanbul Iletisim Yayinlari 1998 s 42 ve Diyanet Isleri Islam Ansiklopedisi Bali Efendi Sarhos maddesi Cilt 5 s 20 IA nin bu maddesinde Asik Celebi den Bali Efendi yi icki sebebiyle Hasan Celebi nin ise icki degil ilahi ask sebebiyle kendisine sarhos lakabi verildigine dair ifadeleri aktarilmaktadir Sirri Kalender Asa yi Sirri Revnak Kitabevi Istanbul 2012 s 28 Bernard Lewis Ortadogu cev Selen Y Kolay Arkadas Yayinevi Ankara 2006 s 271 Bernard Lewis Ortadogu cev Selen Y Kolay Arkadas Yayinevi Ankara 2006 s 294 Suraiya Faroqhi Osmanli Kulturu ve Gundelik Yasam Ortacagdan Yirminci Yuzyila cev Elif Kilic Tarih Vakfi Yurt Yayinlari Istanbul 2010 s 337 Tom Standage Alti Bardakta Dunya Tarihi cev Ahmet Fethi Kirmizi Kedi Yayinevi Istanbul 2014 s 90 Kathryn Kueny The Rhetoric of Sobriety Wine in Early Islam State University New York 2001 S 54 Rudi Matthee Alcohol in the Islamic Middle East Ambivalence and Ambiguity Past and Present Dergisi 2014 s 104 Ismail Hakki Uzuncarsili Osmanli Tarihi Cilt 1 TTK Ankara 1988 s 280 Erhan Afyoncu Sorularla Osmanli Imparatorlugu Istanbul Yeditepe Yayinlari 2012 Halil Inalcik Has bagcede ays u tarab Nedimler Sairler Mutribler Is Bankasi Yayinlari Istanbul 2010s 277 Ihsan Arslan Sahabenin Olumsuz Davranislari Karsisinda Hz Peygamber in Tavri Dinbilimleri Akademik Arastirma Dergisi Cilt 12 Sayi 3 2012 s 144 ayrica bakiniz Diyanet Islam Ansiklopedisi C 33 s 220 Nuayman b Amr maddesi Mesudi Muruc ez Zeheb Altin Bozkirlar cev Ahsen Batur Selenge Yay Istanbul 2014 s 336 Mukaddesi Islam Cografyasi Ahsenu t Takasim cev Ahsen Batur Selenge Yayinlari Istanbul 2015 s 213 Adam Mez Onuncu Yuzyilda Islam Medeniyeti cev Salih Saban Insan Yayinlari Istanbul 2014 s 447 Rahmi Er Bediuzzaman el Hemezani ve Makameleri MEB Yayinlari Istanbul 1994 s 152 153 Nebi Ozdemir Cumhuriyet Donemi Turk Eglence Kulturu Ankara Akcag Yayinlari 2005 s 199 Muharrem Ergin Dede Korkut Kitabi I Ankara TTK 1989 s 179 M Ergin Dede Korkut Kitabi I s 225 Nizamulmulk Siyasetname Cev Nizamettin Bayburtlugil Dergah Yayinlari Istanbul 2014 s 58 104 135 Halil Inalcik Has bagcede ays u tarab Nedimler Sairler Mutribler Is Bankasi Yayinlari Istanbul 2010 s 221 222 Aziz B Erdesir i Esterabadi Bezm u Rezm cev Mursel Ozturk Kultur Bakanligi Yayinlari Ankara 1990 s 364 Ibn Batuta Ibn Battuta Seyahatnamesi Cilt 1 cev A Sait Aykut Istanbul YKY 2004 s 484 485 Abdulkadir Inan Makaleler ve Incelemeler II Cilt Turk Tarih Kurumu Ankara 1991 s 224 Abdulkadir Erkal Divan Siirinde Afyon ve Esrar Ataturk Universitesi Turkiyat Arastirmalari Enstitusu Turkiyat Arastirmalari Dergisi Sayi 33 Erzurum 2007 s 27 28 Ogier Ghiselin de Busbecq Turkiye yi Boyle Gordum cev Aysel Kurutluoglu Istanbul Tercuman 1001 temel Eser t y 19 20 Turkiye nin Dort Yili 1552 1556 cev A Kurutluoglu Tercuman 1001 Temel Eser s 84 66 t y Latifi Evsaf i Istanbul Haz Nermin Suner Pekin Istanbul Fetih Cemiyeti 1977 s 57 58 Jean Thevenot 1655 1656 da Turkiye cev Nuray Yildiz Tercuman 1001 Temel Eser Istanbul 1978 s 89 90 Jean Thevenot a g e s 131 Katip Celebi Fezleke Cilt 2 Istanbul Ceride i Havadis Matbaasi 1286 1869 s 396 dan aktaran Marc David Baer IV Mehmet Doneminde Osmanli Avrupasi nda Ihtida ve Fetih Istanbul Hill Yayinlari 2009 s 117 Marc David Baer IV Mehmet Doneminde Osmanli Avrupasi nda Ihtida ve Fetih Istanbul Hill Yayinlari 2009 s 187 188 Risale i Garibe XVII yuzyil Istanbul Hayatina Dair Risale i Garibe Haz Hayati Develi Kitabevi Istanbul 2001 s 25 35 Metin Ozturk Sihhati Celebi nin Menakib i Mukeyyifat i Alem Risalesi Cercevesinde 17 yuzyil Istanbul unda Keyif Verici Maddeler Basilmamis Yuksek Lisans Tezi Hacettepe Universitesi Sosyal Bilimler Enstitusu Tarih Anabilim Dali Ankara 2006 s 50 51 Marc David Baer a g e s 338 M de M D Ohsson XVIII yuzyil Turkiseyinde Orf ve Adetler cev Zerhan Yuksel Tercuman 1001 Temel Eser t y s 53 54 Sir Charles Eliot Avrupa daki Turkiye cev Adnan Sinar Sevket Serdar Turet t y Cilt 1 s 192 Yazar Turkiye ye 1884 te gelmis 1898 yilina kadar Ingiltere elciliginde sekreter olarak calismis Eseri de ilk olarak 1900 de daha sonra da ilavelerle 1907 de basilmistir Sir Charles Eliot a g e Cilt 1 s 203 Abdulaziz Bey Osmanli Adet Merasim ve Tabirleri Yay Haz Kazim Arisan Duygu Arisan Gunay Tarih vakfi Yurt Yayinlari C 2 Istanbul 1995 s 326 328 Hazirlayanlar kitabin notlarinin yazar tarafindan 1910 1912 arasinda kaleme alindigini tahmin etmektedirler bkn a g e s v vi Balikhane Naziri Ali Riza Bey Bir Zamanlar Istanbul Haz Niyazi Ahmet Banoglu Turcuman 1001 Temel Eser t y s 288 295 297 Ali Riza Bey in bu yazilari 1922 yilinda Peyam Sabah ve Alemdar adli gazetelerdeki yazilarindan derlenmistir Rusuhi Baykara Osmanli Devleti nde Ilk Tutun Icme Yasagi ve Iktisadi Sebebi s 302 icinde yer aldigi eser Fatih Tigli Haz Ehlikeyfin Kitabi Kitabevi Yay Istanbul 2011 ss 301 304 Seyhulislam Bahayi Efendi Divani ndan Secmeler Haz Harun Tolasa Tercuman 1001 Temel Eser Istanbul 1979 16 22 Naima Tarihi nden aktaran Necdet Sakoglu XVII yuzyilda Tutun Haram Icenler Idamlik ve Cehennemlikti s 286 287 icinde yer aldigi eser Fatih Tigli Haz Ehlikeyfin Kitabi Kitabevi Yay Istanbul 2011 ss 285 300 A Esat Bozyigit Nargile s 394 395 icinde yer aldigi eser Fatih Tigli Haz Ehlikeyfin Kitabi Kitabevi Yay Istanbul 2011 ss 394 400 Tom Standage Alti Bardakta Dunya Tarihi cev Ahmet Fethi Kirmizi Kedi Yayinevi Istanbul 2014 s 137 Talat Mumtaz Yaman Turkiye de Kahve ve Kahveler s 7 icinde yer aldigi eser Fatih Tigli Haz Ehlikeyfin Kitabi Kitabevi Yay Istanbul 2011 ss 3 29 Diyanet Islam Ansiklopedisi Ebu Nuvas maddesi Cilt 10 s 205 207 Savaskan Cem Bahadir Seyhulislam Bir Sairde Sarap Kavrami Seyhulislam Yahya Bey in Disunler Redifli Gazeli Uluslararasi Sosyal Arastirmalar Dergisi Cilt 7 Sayi 30 s 45 46 Mehmet Arslan Saki nameler Kitabevi Yayinlari Istanbul 2012 s 15 16 Katharina Mommsen Goethe ve Islam cev Senail Ozkan Otuken Nesriyat Istanbul 2012 s 274 Ridvan Canim Turk Edebiyatinda Sakinameler ve Isretname Akcag Yayinlari Ankara 1998 s 42 51 Ridvan Canim a g e s 119 120 Fatma Buyukkarci Yilmaz Nidayi el Ankaravi nin Bilinmeyen Bir Eseri Mubahasat i Mukeyyifat ve Ayni Konudaki Diger Eserler Turkish Studies Vol 8 3 Winter 2013 s 683 684 vd Ankara Majid Daneshgar Shi te Perso Views Towards Abusing Wine and Opium Is it Addiction or Culture Journal of Religious Culture No 187 2014 Bu satirlar Burgel in Allmacht und Machtigkeit Religion und Welt im Islam Munchen 1991 adli eserinin Wein als Heilmittel Sifa Araci olarak Sarap baslikli bolumunden aktarilmistir Aktaran Katharina Mommsen Goethe ve Islam cev Senail Ozkan Otuken Nesriyat Istanbul 2012 s 274 Ebu Zeyd el Belhi Mesalihu l Ebdan ve l Enfus Ceviri Tipkibasim cev Nail Okuyucu Zahit Tiryaki Turkiye Yazma Eserler Kurumu 2012 s 204 Ebu Zeyd el Belhi a g e s 206 244 Ibn i Sina El Kanun fi t Tibb Birinci Kitap cev Esin Kahya Ankara 1995 s 263 Serap Gocgun Abdulvehhab in Muntehab i Fi t Tibb Adli Eseri Yuksek Lisans Tezi Cumhuriyet Universitesi Sosyal Bilimler Enstitusu Sivas 2010 s 18 Nidayi nin eserinden aktaran Fatma Buyukkarci Yilmaz Nidayi el Ankaravi nin Bilinmeyen Bir Eseri Mubahasat i Mukeyyifat ve Ayni Konudaki Diger Eserler Turkish Studies Vol 8 3 Winter 2013 s 686 Konuyla ilgili Musluman hekimlerin goruslerinin genel olarak ozeti icin bkn Ayten Altintas Sagligin Can Damari Osmanli Tibbinda Saglikli Yasam Yediveren Yayinlari Istanbul 2013 Ekrem Bugra Ekinci Osmanli Padisahlari Icki Icer Miydi PDF 5 Mayis 2016 tarihinde kaynagindan PDF Erisim tarihi 14 Kasim 2015