Bohr–Einstein tartışmaları, kuantum mekaniği hakkında Albert Einstein ile Niels Bohr arasında süregelen tartışmadır.
Tartışmaları, kuantum fiziğine olan katkılarına ek olarak bilim felsefesine de katkı sağladığı için günümüzde hâlâ önemini korumaktadır. Bu tartışmalar hakkında yapılan ilk kapsamlı çalışma Bohr tarafından yayımlanan "Einstein ile Atom Fiziği'ndeki Epistemolojik Problemler Üzerine Sohbetler" kitabıyla yapıldı. Einstein ile Bohr arasındaki düşünce farklılığı büyüktü ancak dostlukları yaşamlarının sonuna kadar sürdü.
Bu tartışmalar yirminci yüzyılın ilk yarısında bilimsel araştırma yöntemleri konusunda yapılan en kapsamlı çalışmalardan biri olma özelliğini taşıdı çünkü yirminci yüzyılın ilk yarısında kuantum mekaniği bir dal olarak ortaya çıkmamış ve insanların atom fiziğinin ilerlediği yerler hakkında bilinci yeteri kadar gelişmemişti. Yıllar sonra çoğu fizikçi tarafından kuantum fiziğinin yapısı hakkında yapılan bu ilk tartışmada Niels Bohr'un haklı olduğu düşünüldü ve sonrasında da birçok güçlü kanıt Bohr'un bakış açısının, kuantum mekaniğinde temel yapı taşı olmasını sağladı.
Kuantum Devrimi öncesi fikirler
Max Planck'ın çeşitli deneyler ile keşfettiği (h) sabiti ve kuantum kavramının, o dönemde bilinen fiziğin yeniden yazılması anlamına geldiğinin farkına ilk varan kişi Albert Einstein'dı. Bu durumu açıklamaya çalışan Einstein 1905 yılında yazdığı makalede geçen yüzyılda yapılan deneylerin bir kısmında ışığın bazen bir parçacık gibi hareket edebildiğini ve bu parçacığa foton adı verilebileceğini önerdi (bkz. Dalga parçacık ikiliği). Bununla birlikte bu konu hakkında araştırmalar yapan Bohr, foton kavramının en büyük karşıtlarından biriydi ve 1925 yılına kadar foton kavramını kabul etmedi. Foton kavramı Einstein'a çekici gelmekteydi çünkü parçacık gibi davranan bir ışığın birçok fiziksel özelliği açıklanabilirdi. Bohr bu durumdan hoşnut değildi çünkü bu parçacık olan ışığı açıklamak için yeni bir matematik oluşturulması demekti. Ona göre bir bilim insanı iki denklem arasında seçim yapmamalıydı.
Einstein'ın ve ışığı parçacık olarak düşünen bilim insanlarının makaleleri üzerine Niels Bohr, 1913 yılında Bohr Atom Modeli'ni yayınladı. Bu model sayesinde kuantum ikililiği kavramı belirli atomlar için çözüme kavuşuyordu. Einstein ilk önce şüpheci yaklaştı, ancak sonrasında modelin belirli sınırlar altında işe yaradığını görünce Bohr'un düşüncelerine katıldı.
Kuantum Devrimi
1920'lere gelindiğinde atom çekirdeği hakkında yapılan birçok araştırma ve deney, Einstein ve Bohr'un fikirleri etrafında şekillenen bir kuantum devrimine yol açtı. Devrimi başlatan ilk şok Werner Heisenberg'ın çıkardığı bir makaledeki uzay zaman denklemlerinde Newton'dan beri değişmeyen ve "gerçeklik" olarak bahsedilen yapıtaşlarını çıkartmasıyla var oldu. Sonraki dalga da 1926'da Max Born'un yaptığı araştırmalar sonrası, Atom altı çalışmalara inildiğinde matematikteki olasılık teorisiyle orantılı sonuçlar bulduğunu tespit etmesi ile geldi.
Einstein, deneylerin bu şekilde yorumlanmaması gerektiğini düşündü ve bu düşünceyi reddettiğiini söyledi. Max Born'a attığı bir mektupta Einstein, "Hiçbir zaman, hiçbir koşulda, beni onun (tanrının) zar attığına ikna edemezsiniz." diye yazdı.
1927 yılında yapılan Beşinci Solvay Konferansı Heisenberg ve Bohr, yeni bir çağın başladığı sonucuna vardıklarını söylediler, bu koşullar kuantum mekaniğinin temellerini atacağını ve artık pek değişmeyeceği sonucuna vardıklarını belirttiler. Bu konuşma duyulduğu anda zaten bu düşünce biçimine eleştirel bir şekilde bakan Einstein, dehşet içinde kalır. Ona göre bu işi yalnızca olasılık ile yorumlayıp üstünü kapatmak yanlıştır ve kuantum maddelerinin özelliklerinin daha iyi incelenmesi gerekir.
Einstein devrimin bittiğini düşünmüyor ve atom modelinin daha fazla geliştirilmesi gerektiğini düşünüyordu. Bir parçacığın uzay ve zamanda hızı ile konumunun aynı anda bilinemeyeceğini, ancak istatistiksel olarak orbitaller aracılığıyla tahmin edilebileceğini kabul ediyordu (bakınız Belirsizlik İlkesi). Einstein' göre bu istatistiksel sistem tamamiyle rastgele olmuş olamazdı, arkasında mutlaka bir model, bir plan var olmalıydı. Kendini istatistiksel düşünen biri olarak tanımlasa bile Einstein, bu belirsizliğin yalnızca rastgelelik ile çözüleceğini düşünmüyordu. Niels Bohr'a göre ise bu durum fiziğin tamamlayıcılık ilkesiyle gayet tutarlıydı. Ona göre bu rastgeleliği kabul etmeyiş, eski moda determinist görüşlerin gelenek haline gelmesinden kaynaklanıyordu.
Devrim sonrası: ilk aşama
Yukarıda bahsedildiği gibi, Einstein'ın 1900'lerin başındaki katı görüşleri, yeni gelen bilimsel kanıtlar ile değişikliklere uğradı. Einstein ilk önce kuantum kavramının tespit edilemezliğini reddetmişti, arkasında bir model ya da bilimsel çalışma yapılabileceğini ddüşünüyordu, suggesting ingenious atom teorisini ve dalga parçacık ikililiği gibi o dönemde yeni olan kavramların, yaratıcı düşünce deneyleri aracılığıyla açıklanabileceğini düşünüyordu.
Enstein'den gelen ilk saldırı Solvay Konferansında Einstein gibi düşünenlere 1927 yılında elektronlar and fotonlar hakkında yapılan geleneksel yorumlardan dolayı "Ortodoks" kavramının yöneltilmesiyle oldu. Einstein evrensel olarak kabul edilmiş , (momentum) ve itme gibi kavramları tamamen yoksayarak yalnızca dalga özellikleri ile belirsizlik ilkesinin açıklanmayacağını, fotonun da genel özelliklerinin açıklanmayacağını belirtmiştir. Bu tür bir yaklaşımın hiçbir şekilde Tamamlayıcılık ile uyuşmayacağını söylemiştir.
S2'de bulunan iki yarıktan geçen ışık, ışığın bir dalga gibi davranıyor olmasıyla açıklanabilmekte. Aslında, bu süperpozisyon durumu kesin bir şekilde ışığın dalga ve parçacık ikililiğive interfazını gösteriyor. Bu durum gelecekte yorumlandığında, parçacığa sanki "yol gösteren" bir dalga olduğu yorumlaması yapılmıştır (bu da ışığın yalnızca dalga gibi davrandığını geçersiz kılıyor). Çift yarıktan geçen "Tanecik" S2deki işlemden geçtikten sonra dalganın yönün değiştiriyor olmalı, ancak tanecik kuramı iki kırınımdan oluşacak ve o dönemki bilimsel bilgi olan iki konsantre nokta oluşmasını öngörür ve bu yüzden bu da tek başına açıklayamaz.
Bu durumdan sonra Einstein, tartışmaları süren ikinci aşamayı öne sürer: klasik fizikle uyumlu olmayan pek çok parçacığın(pratikte) S1'e dik olan bir hızı vardır. Işığın, yarık ile yaptığı tek etkileşimin yayılım olduğu göz önünde bulundurulduğunda, sistemdeki tüm itmelerin toplamının korunduğunduğu belirten İtmenin korunumu kavramına göre eğer bir parçacık bir yöne doğru sapmış ise, ters yöne doğru bir tepme olacaktır. Gerçek durumlarda ışığın çarptığı levha etkilenmeden kalmalıdır. Ancak Çift yarık deneyi örneğindeki prensipte, levha çok küçük miktarda sarsıntılar geçirir. Bu durum da bir yönde hareket eden parçacığın itmesini ölçmeyi sağlayabilir. Bu geri tepmelerden dolayı, iki ana görüntü oluşmaz; bunun aksine geri tepmelerin yönlerine bağlı olarak değişen girişim desenleri görülür.
Bohr'un, Einstein tarafından yapılan bu iddialara verdiği yanıt için Figür C'deki deney düzlemini yarattı. Bohr deney sonucunda farkına vardı ki levhada var olan titreme, Einstein'ın düşüncelerindeki temel varsayım olan fotonu kanıtlıyordu. Ancak bu tespit bize parçacıkların hızını tam olarak belirlememize yine imkân tanımıyordu. Bununla birlikte, Bohr daha net tespitler yapmayı amaçlayan yeni levhalar ile deneyi tekrarladı ancak X yönünde yapılan bir hareketin hızını ve konumunu aynı anda tespit etmeyi başaramadı. Daha deney başlamadan levha mutlaka bir şekilde oluşan dış kuvvetlerin etkisiyle hareket halinde oluyordu ve bu da deneylerden net bir yargı çıkarmayı engelliyordu. Olması gereken deney düzleminde S1 üzerindeki tüm olası konum vektörlerinin ortalaması alınmalı ve bu konum vektörü bizeF levhasının orta noktasını verecektir. Ancak bu ortalama hesaplamlara göre aynı zamanda F levhasında var olan ortalama rengin de gri olması beklenir (bu ortalama yöntemi dire dalgalarda iş yaramaktadır). Bir kere daha çift yarıktaki kırınımları yalnızca dalga sistemi ile yorumlamak işe yaramamıştır.
Kuantum mekaniğindeki bu fenomenleri anlayabilmek için Bohr, farkına vardığı bir durumdan bahseder: "Şu bir gerçek ki, ölçme aletlerinden çıkarılan sonuçlara aykırı hareket eden bu cisimler, eski yöntemlerle incelenemez ve yeni yöntemler de derinlemesine araştırılmalıdır. Bu yapıların oluşturulması kuantum mekaniğinin biçimlenmesi için ön şarttır. Bunun esaslarından biri de bütün deney sonuçlarının ve cihazın etkilerinin de sisteme dahil edilmesidir. Bunlarla birlikte deney düzlemine ayna gibi yeni cihazlar eklemek, "parçacığın" yeni davranışlarıyla tanışmamızı sağlayabilir..."[],Hatta Bohr, bu belirsizlikleri çözüme kavuşturmak için duruma daha uzaktan, makroskopik boyutlardan, bakmayı bile önerir:
- Özellikle, şu açıkça belirtilmelidir ki... Uzay-zaman kavramlarında atomik fenomenin kesin bir biçimde kullanımı, gözlemlerin vereceği sonuçlar doğrultusunda sınırlandırılmalıdır. Bu gözlemler fotoğrafik lens, ya da karanlık bir odada damla su yardımıyla gelen ışığı büyütmek ile olabilir.
Bohr, yaptığı çalışmalar sonucunda Einstein'ın önerdiği ve belirsizlik ilkesini kıracak bir deney aleti oluşturulamayacığı görüşünü belirtti. Einstein'e göre kuantum mekaniğini şekillendiren rastgeleliğin arkasında bir yasa ya da teori var olmalıydı. Öteki taraftan, sürekli olarak gerçekliğin mikroskobik hallerini gösterebilmek için yalnızca yakınlaştırmanın yeteceğini düşünüyordu. Bohr'a göre molekülelri klasik optik yakınlaştırma yöntemleri ilerlediğinde gözlemlenilebilecekti. Bu düşünce biçimi sonraları olarak adlandırılacaktı.
Yakın zamanlarda Bohr'un bu fikrinin gerçekleşip gerçekleşmeyeceğini ölçmek amacıyla bir deney uygulandı. Deney serbest halde ve moleküler düzeyde yaratılan bir çift yarık deneyiydi. Deney sonuçları, sanılanın aksine Einstein'ın çift yarık deneyi hakkındaki açıklama yönteminin daha tutarlı olduğunu gösterdi. Atomik seviyelerde bile çift yarık sistemindeki momentum korunmuştu.
Belirsizlik İlkesi'nin enerji ve zamana uyarlanması
Birçok ders kitabında kuantum mekaniği hakkında verilen popüler örneklerden biri konum ve hızın aynı anda belirlenemeyeceğinden bahseden Belirsizlik İlkesi'dir. Kuantum parçacıkları aynı zamanda bir dalga gibi de davranıyorsa; bu belirsizlik, dalganın fiziksel özellikleri için de geçerli olmalıdır. Yani zaman ve enerji... Bu ilişkiyi kavrayabilmek için yapılan deneyleri incelemekte fayda var. Bir deney Figür D'de gösterilmekte. Eğer çok yüksek miktarda uzatılan tek bir dalga boyu düşünülürse, çok kısa bir süre boyunca açık kalan tek bir yarıktan geçebilir. Ancak tam olarak hangi süre içinde geçtiği ile geçerkenki enerjisi aynı anda tespit edilemeyecektir.
Tam anlamıyla tek renkli bir dalganın (harmoni oluşturmayan sadece tek bir müzik notası gibi) matematiksel anlamda sonsuz sayıda uzaysal boyutu vardır. Bu tür bir tek bir dalgayı elde edebilmek için (aynı zamanda de denir), farklı frekanslardaki sürekli yayılan birkaç dalgayı üst üste bindirmek gerekir.
Ancak bu durum yalnızca belirli bir anlık var olabilir. Bu durum sonucunda da zaman içinde hareket eden uzaysal bir bölge yaratılmış olur. Bahsedilen uzayda oluşmuş olan durum düzenli bir şekilde dağıtılırsa Süperpozisyon yaratılabilir. Bununla birlikte, birçok farklı matematiksel teoreme göre, bu yaratılmış bölgeden uzaklaştıkça üst üste girişen Fazlarda ayrışma olur. Sıfırdan farklı bir genliğe sahip dalgaların uzaysal yapıları da bundan dolayı sınırlıdır, uzaktan bakıldığında uzaysal durum geçerli olmaz... Bunu gözünüzde canlandırmanın basit bir yolu şu şekilde yapılabilir: eğer dalgada kadar bir uzaysal genişleme gerçekleşmişse(buradan v dalganın hızı olmak şartıyla şu sonuç çıkartılabilir ) bile bu dalganın belirli bölgelerinde tek renkli ve birbirlerini kapsaycak frekanslara sahip, t süre içinde yer kaplayabilir. Bu durum da aşağıdaki ilişkiyi tutarlı kılar:
Evrensel Plank ilişki prensibini göz önünde bulunduracak olursak, frekans ve enerji doğru orantılıdır:
Bu da bizlere doğruca aşağıdaki eşitsizliği getirir. Parçacığın yarattığı bir dalganın henüz tam anlamıyla tanımlanamamış olan enerjisi (Çünkü çok fazla frekans süperpozisyona girmiş olabilir.):
Bundan sonra ise:
Bu durum da Zaman-Enerji belirsizlğinden başka bir şey değildir
Einstein'ın ikinci eleştirisi
1930 yılında düzenlenen altıncı Solvay Kongresi'nde Einstein'ın eleştiri okları belirsizlik ilkesi hakkındaki tartışmalar üzerineydi. Einstein'ın fikrine göre Bohr tarafından yaratılan deney düzlemleri tam anlamıyla Einstein'ın görüşlerini yansıtmakta ve belirsizliği azaltmaktaydı.
Einstein, içinde elektromanyetik radyasyon ve saat bulunan bir kutu düşünür (Einstein'ın kutusu da denir). Kutuya bakmayı sağlayacak bir delik vardır ve bu delik bir kapak tarafından kapatılmıştır. Kapak kadar bir süre sonra açılır. Deliğin açılması sırasında, içeride sıkışık kalmış ve kapak açıldığında dışarı çıkacak bir fotonun var olduğu varsayımında bulunuyoruz. Bu şekilde de kutunun açılmasyla yaşanacak olan deney düzlemindeki genişleme olmamış kabul edilebilir zira ulaşacak foton bu durumda daha önceye aittir. Enerji-zaman belirsizliğine karşı çıkabilmek için, enerjiyi çok hassas bir şekilde ölçebilmenin bir yolu bulunmalıdır. Tam bu durumda Einstein Enerji ile kütle arasındaki kendi yarattığı ilişkisine göz atar. Cevap basittir, kutunun kütle bilgisine sahip olunursa enerjisi hakkında da net bir tespit yapılabilir. Örnek bu sefer daha basitleşir: Bu duruma göre eğer biri kutunun ağırlığını açmadan önce ve sonra ölçerse, bir miktar enerji kutudan kaçacağındna dolayı sonraki kütle daha düşük olacaktır. Bu kütle farkının ile çarpımı bize bu kayıp enerjiyi net bir şekilde hesaplayacaktır. Hesaplamada çıkan değer ise yayılan enerjiden (dalgadan) başka bir şey değildir.
Dahası, saat maddenin yayılımının tam anlamıyla olduğu saatte duracaktır. Çünkü prensipte, kutunun kütlesi ve enerjisi bilinmektedir. Bundan dolayı enerjideki ve zamandaki değişim belirsizlik ilkesinin önerdiğinden çok daha kesin bir oranla tespit edilebilir.
Fikir net ve önermeler saldırılamaz derecede kesin gözüküyordu. Yıllar sonra kongreye katılan fizikçi şöyle yazacaktı:
- Bohr için büyük bir şoktu. Toplantıda Einstein'ı ilk dinlediğinde saldırılarına karşı bir çözüm bile getiremedi. Akşam yemeğinde onu gördüğümde inanılmaz derecede tedirgindi. Yanındaki fizikçiye eğer Einstein haklıysa fizik hayatının biteceğini söylemişti. Ancak bu durumda bile Einstein'ın görüşlerine bir anti-tez üretmeyi başaramadı.O gün iki muhalif figürün salonu terk edişlerini unutmayacağım. Geçmiş çalışmalarından dolayı sahip olduğu ün ile emin adımlarla ilerleyen, suratındaki ironik gülümsemeyle Einstein ve tedirginlik içinde hızlı adımlarla salonu terk eden düşünceli Bohr. Ertesi sabah ise Bohr, bir zafer ile kongreye geri dönüş yapacaktı.
"Bohr'un zaferi", Einstein'ın düşünce deneylerinin bu tartışmayı sonlandıracak ürünler olmadığını söylüyordu. Bohr, savunmasını yaparken Einstein'ın oluşturduğu yer çekimsel kütle ve iç kütle kavramlarını kullanmıştı. Bohr, Einstein'ın kutu deneyinin işe yarar olabilmesi için, kutunun bir yer çekimi alanında asılı olması gerektiğini gösterdi. Kutu açıldıktan sonra bir foton kutuyu terk etse bile, ortam ile bağlantı oluştuğu için birçok foton kutuya girecek ve yer çekimsel alan değişecekti. Fotonun kutudan çıkması kutuyu hareket ettirecekti. Kutunun kütlesini ölçmek için kutuyu eski konumuna geri getirmek gerekiyordu ve bunun için dışarıdan bir kuvvet, enerji gerekecekti. Bu kuvvet uygulandığında bu içerideki sistemin enerjisini değiştirecek değişen enerjiyi dengelemeye çalışan sistem foton alışverişine girişecek ve bu da yine konumu değiştirecek. Bu döngüden dolayı Enerji ve zaman arasındaki belirsizliği devam edeceğini, bundan dolayı da Bohr, eşitliğinin sağlanamayacağını söyler.
Kuantum Devrimi sonrası: ikinci aşama
Einstein'ın Bohr ile münakaşasına ve kendisine yapılan "ortodoks" suçlamalarına olan karşılığının ikinci fazı, Einstein'ın, kuantum parçacıklarının net bir ana dair değerlerini kesin olarak elde edilemeyeceğini kabul etmesiyle başladı. Ancak Einstein hâlâ Max Born yaklaşımı olan kuantum nesnelerine olasılık yöntemi ile bir yorumlama getirilmesine şiddetle karşı çıkmaktaydı. Einstein bilimin her alanındaki sonuçların Epistemolojik olması gerektiği ve Ontolojik olamayacağı konusunda ısrarlıydı. Bundan dolayı Einstein'a göre Modern Atom Teorisi kesinlikle henüz tamamlanmamıştı ve yeni bir bilimsel tespit sonucunda olasılık ile açıklanan boşluklar doldurulacaktı. Einstein, diğer fizikçi ve kimyacı arkadaşlarının karşı çıkan görüşlerine saygı duyuyor ve kuantum nesnelerini açıklamaya çalışan kurama büyük ölçüde katılıyordu. Yalnızca Einstein'a göre Atom Teorisi "Hikayenin tamamı"nı söylemiyordu.
Einstein'ın düşünceleri, birçok araştırmacıyı 'nı araştırmaya yöneltebilirdi. Bu teorilere önemli bir örnek, kuantum yapısını pozisyonunu kesin olarak tespit etmeyi amaçlayan Bohm'um Kuantum Yaklaşımı'dır. Einstein'a göre eğer kuantum kuramı bu haliyle "tamamlanmış" ise, bu tanımlama olarak tanımlanamazdı. Hatta bu durumu John Stewart Bell, 1964 yılında adı altında formülize etti.
EPR hakkındaki tartışmalar
Ayrıca Bakınız
1935 yılında Einstein, ve Nathan Rosen bir görüş ürettiler. Önermelerini anlatan makale Physical Review dergisinde 'Can Quantum-Mechanical Description of Physical Reality Be Considered Complete? (Fiziksel Gerçekliği Betimleyen Kuantum Mekaniği Tamamlanmış Olarak Kabul Edilebilir mi) yayınlandı. Bu görüşü yaratmadan önce, Einstein'ın görelilik kuramını yaratırken ortaya attığı bir başka hipotez olan 'ne göz atmakta fayda var. Yerellik Prensibine göre Fiziksel gerçekliğe ait temel yapıtaşları, objektif olarak uzak kabul edilen bir bölgede etkileşime girmiş olamaz." der.
EPR görüşü 1957 yılında David Bohm ve Yakir Aharonov tarafından, Physical Review dergisinde yayınladıkları Discussion of Experimental Proof for the Paradox of Einstein, Rosen, and Podolsky. (Einstein, Rosen ve Podolsky Tarafından Yaratılan Paradoks'un Deneysel Kanıtları Hakkında Tartışma) makale ile duyururlar. Makale yazarları, görüşlerinde Foton Dolaşımı denklemlerini yeniden formüle ettiler ve ulaştıkları sonuçları şu şekilde özetlediler:
1) t zamanında uzayda A ve B noktalarında konumlanmış iki fotondan oluşan bir sistem hayal edin. polarizasyon methodları olan ile dolaştıklarını da düşünelim. Öyleyse:
2) t zamanında, A bölgesindeki fotonun varlığı polarizasyon ile konstrol edilebilir. Ölçüm sonuçlarının fotonun ölçüm filtresine ulaşması ile sonuçlandığını varsayalım Dalga paketi azalacaktır ve bu azalmaya belirli bir t + dt zamanından sonra olacaktır. Bu kadar zaman geçtikten sonra sistem şu hali alır:
3) Bu noktada, foton 1i ölçen A noktasındaki gözlemci, başka hiçbir şey yapmadan ve deneydeki hiçbir noktaya etki etmeden foton 2ye ait polarizasyonu da ortaya çıkarabilir. Bu da bir kesinliğin göstergesidir.
4) Bu varsayımlara Einstein'ın yerellik hipotezindeki varsayımlar da eklenince, A için ölçüm yapan gözlemcinin 2 için gözlem yapamayacağı düşünülür. Bundan dolayı bu sorunu uygun bir şekilde çözüme kavuşturmak için foton 2'nin polarizasyonunu 1'den bağımsız olarak ölçmek gerekmektedir.
5) t zamanında, Adaki gözlemci fotonun polarizasyonunu 45°ye taşıyabilir. Bu takdirde<net bir sonuç elde edecektir. Buna göre gözlemcinin 2nin plarizasyonuna bakabilmesi için yapması gereken tek şey 45°de polarizasyon yapmasıdır. Buna alternatif olarak, eğer ölçüm başarısız olursa, fotonun 45°de değil de 135°de polarize olmuş olduğu söylenebilir. Bu durumları 4 numaralı sonuç ile birleştirince, ölçümden önceki foton 2, 45° veya 135°'da polarizasyon kesin bir biçimde şekillenebilir ancak bu iki farklı konumdaki özellikleri birbirine uyumlu olmayacaktır.
6) Doğal gözlemler bizleri foton 2'nin aynı anda iki farklı ve birbiri ile uyumsuz özellikleri sonucuna götürse de, fotonun iki ayrı özelliğini aynı anda elde edemesek bile, yukarıda anlatılan adımlardaki ölçümleri yok saymamak gerekir. Ancak Kopenhag Yorumu'nun önerdiği Kuantum Mekaniği bu ölçümleri reddetmekte ve rastlantısal olduğunu önermektedirler. Bundan dolayı önerilen modern atom teorisi eksiktir ve tamamlanmamıştır.
Bohr'un Cevabı
Bohr'un bu saldırılara cevabı, bahsedilen EPR Makalesinin yayınlanmasından beş ay sonra oldu. Yine Physical Review üzerinden yayınlanan makale eski yayınladığı makale ile aynı ismi taşımaktaydı. Bohr'un cevabındaki önemli taraf, önermelerin damıtılmış ve saf bir şekilde tabir edilmesiydi. bu durumu Einstein'ın 70inci doğumgününde yazdığı Albert Einstein, scientist-philosopher (Albert Einstein, bilim insanı-felsefeci) kitabında Bohr'un ağzından dile getirmektedir:
"Bu kriterin ifade ediliş biçimi gözlemciler için her defasında "deneye hiçbir şekilde zarar vermeden, etki etmeden" ifadeleri kullandığından dolayı belirsizdir. Zira böyle bir durum Dünya'da hiçbir şekilde gerçekleşemez."
Devrim sonrası: dördüncü aşama
Einstein, bu tartışmalar sırasında yazdığı son belgede, görüşlerini git gide daha da katı bir biçimde savundu. Bilim camiasındaki çoğunluğun o dönemki haliyle kuantum teorisinindeki rastlantısallığın doğru olduğunu düşünmeleri onu çok rahatsız etmişti. Bilimsel çoğunluk, Einstein'ın rastlantısallık hakkındaki görüşlerine katılmasa da, atom teorisinin eldeki bilgiler ile tamamlanmış olarak kabul edilmeyeceğini düşünenler de yoğunluktaydı. Bilim insanlarının bu bölünmüşlüğünden dolayı da kuantum mekaniğindeki determinizm hâlâ çürütülmüş değildir. (Kuantum mekaniğinin yorumları sayfasına bakınız)
Ayrıca bakınız
Kaynakça
- Boniolo, G., (1997) Filosofia della Fisica, Mondadori, Milan.
- Bolles, Edmund Blair (2004) Einstein Defiant, Joseph Henry Press, Washington, D.C.
- Born, M. (1973) The Born Einstein Letters, Walker and Company, New York, 1971.
- Ghirardi, Giancarlo, (1997) Un'Occhiata alle Carte di Dio, Il Saggiatore, Milan.
- Pais, A., (1986) Subtle is the Lord... The Science and Life of Albert Einstein, Oxford University Press, Oxford, 1982.
- Shilpp, P.A., (1958) Albert Einstein: Philosopher-Scientist, Northwestern University and Southern Illinois University, Open Court, 1951.
- ^ Bohr N. "Discussions with Einstein on Epistemological Problems in Atomic Physics". The Value of Knowledge: A Miniature Library of Philosophy. Marxists Internet Archive. 9 Eylül 2015 tarihinde kaynağından . Erişim tarihi: 30 Ağustos 2010.
|eser=
dış bağlantı () From Albert Einstein: Philosopher-Scientist (1949), publ. Cambridge University Press, 1949. Niels Bohr's report of conversations with Einstein. - ^ González AM. "Albert Einstein". Donostia International Physics Center. 2 Mayıs 2015 tarihinde kaynağından . Erişim tarihi: 30 Ağustos 2010.
- ^ a b Pais
- ^ a b c Bolles
- ^ Einstein 1969. A reprint of this book was published by Edition Erbrich in 1982,
- ^ "Arşivlenmiş kopya". 4 Mart 2016 tarihinde kaynağından . Erişim tarihi: 16 Ocak 2015.
- ^ Momentum Transfer to a Free Floating Double Slit: Realization of a Thought Experiment from the Einstein-Bohr Debates, L. Ph. H. Schmidt et al. Physical Review Letters Week ending 2013
- ^ Eğer gelecekte Einstein'in görüşünü destekleyen başka deney sonuçları gerçekleşirse, yani bir parçacığın orbitalin her yerinde olabilme ihtimali varsa, bu Bohr'un atom teorisi hakkındaki görüşü olan Kopenhag yorumu önem kaybedebilir, bu durumda da bir başka kuantum mekaniği yorumu olan De Broglie dalga kuramı önem kazanacaktır. If more experiments begin to confirm this view – that a particle is in fact equally present (so, in a way, spread) in all the points of an orbital and that all such points indeed interact with the environment – it could possibly undermine the and favour the , which has assumed such spread of properties (e.g. mass, charge). A deterministic theory (through a kind of guiding towards the probability centre) could possibly explain better and more universally than a fully indeterministic one how can a particle (i.e. a common wavefunction for a continuum of points) remain coherent in time.
- ^ Bishop, Robert C. (2011). "Chaos, Indeterminism, and Free Will". Kane, Robert (Ed.). The Oxford Handbook of Free Wil (Second bas.). Oxford, New York: Oxford University Press. s. 90. ISBN . 12 Eylül 2014 tarihinde kaynağından . Erişim tarihi: 4 Şubat 2013.
The key question is whether to understand the nature of this probability as epistemic or ontic. Along epistemic lines, one possibility is that there is some additional factor (i.e., a hidden mechanism) such that once we discover and understand this factor, we would be able to predict the observed behavior of the quantum stoplight with certainty (physicists call this approach a "hidden variable theory"; see, e.g., Bell 1987, 1-13, 29-39; Bohm 1952a, 1952b; Bohm and Hiley 1993; Bub 1997, 40-114, Holland 1993; see also the preceding essay in this volume by Hodgson). Or perhaps there is an interaction with the broader environment (e.g., neighboring buildings, trees) that we have not taken into account in our observations that explains how these probabilities arise (physicists call this approach decoherence or consistent histories15). Under either of these approaches, we would interpret the observed indeterminism in the behavior of stoplights as an expression of our ignorance about the actual workings. Under an ignorance interpretation, indeterminism would not be a fundamental feature of quantum stoplights, but merely epistemic in nature due to our lack of knowledge about the system. Quantum stoplights would turn to be deterministic after all.
- ^ Baggott, Jim E. (2004). "Complementarity and Entanglement". Beyond Measure: Modern Physics, Philosophy, and the Meaning of Quantum Theory. Oxford, New York: Oxford University Press. s. 203. ISBN . Erişim tarihi: 4 Şubat 2013.
So, was Einstein wrong? In the sense that the EPR paper argued in favour of an objective reality for each quantum particle in an entangled pair independent of the other and of the measuring device, the answer must be yes. But if we take a wider view and ask instead if Einstein was wrong to hold to the realist's belief that the physics of the universe should be objective and deterministic, we must acknowledge that we cannot answer such a question. It is in the nature of theoretical science that there can be no such thing as certainty. A theory is only 'true' for as long as the majority of the scientific community maintain a consensus view that the theory is the one best able to explain the observations. And the story of quantum theory is not over yet.
wikipedia, wiki, viki, vikipedia, oku, kitap, kütüphane, kütübhane, ara, ara bul, bul, herşey, ne arasanız burada,hikayeler, makale, kitaplar, öğren, wiki, bilgi, tarih, yukle, izle, telefon için, turk, türk, türkçe, turkce, nasıl yapılır, ne demek, nasıl, yapmak, yapılır, indir, ücretsiz, ücretsiz indir, bedava, bedava indir, mp3, video, mp4, 3gp, jpg, jpeg, gif, png, resim, müzik, şarkı, film, film, oyun, oyunlar, mobil, cep telefonu, telefon, android, ios, apple, samsung, iphone, xiomi, xiaomi, redmi, honor, oppo, nokia, sonya, mi, pc, web, computer, bilgisayar
Bohr Einstein tartismalari kuantum mekanigi hakkinda Albert Einstein ile Niels Bohr arasinda suregelen tartismadir Niels Bohr Albert Einstein ile birlikte Paul Ehrenfest in Leiden deki Evinde Aralik 1925 Tartismalari kuantum fizigine olan katkilarina ek olarak bilim felsefesine de katki sagladigi icin gunumuzde hala onemini korumaktadir Bu tartismalar hakkinda yapilan ilk kapsamli calisma Bohr tarafindan yayimlanan Einstein ile Atom Fizigi ndeki Epistemolojik Problemler Uzerine Sohbetler kitabiyla yapildi Einstein ile Bohr arasindaki dusunce farkliligi buyuktu ancak dostluklari yasamlarinin sonuna kadar surdu Bu tartismalar yirminci yuzyilin ilk yarisinda bilimsel arastirma yontemleri konusunda yapilan en kapsamli calismalardan biri olma ozelligini tasidi cunku yirminci yuzyilin ilk yarisinda kuantum mekanigi bir dal olarak ortaya cikmamis ve insanlarin atom fiziginin ilerledigi yerler hakkinda bilinci yeteri kadar gelismemisti Yillar sonra cogu fizikci tarafindan kuantum fiziginin yapisi hakkinda yapilan bu ilk tartismada Niels Bohr un hakli oldugu dusunuldu ve sonrasinda da bircok guclu kanit Bohr un bakis acisinin kuantum mekaniginde temel yapi tasi olmasini sagladi Kuantum Devrimi oncesi fikirlerMax Planck in cesitli deneyler ile kesfettigi h sabiti ve kuantum kavraminin o donemde bilinen fizigin yeniden yazilmasi anlamina geldiginin farkina ilk varan kisi Albert Einstein di Bu durumu aciklamaya calisan Einstein 1905 yilinda yazdigi makalede gecen yuzyilda yapilan deneylerin bir kisminda isigin bazen bir parcacik gibi hareket edebildigini ve bu parcaciga foton adi verilebilecegini onerdi bkz Dalga parcacik ikiligi Bununla birlikte bu konu hakkinda arastirmalar yapan Bohr foton kavraminin en buyuk karsitlarindan biriydi ve 1925 yilina kadar foton kavramini kabul etmedi Foton kavrami Einstein a cekici gelmekteydi cunku parcacik gibi davranan bir isigin bircok fiziksel ozelligi aciklanabilirdi Bohr bu durumdan hosnut degildi cunku bu parcacik olan isigi aciklamak icin yeni bir matematik olusturulmasi demekti Ona gore bir bilim insani iki denklem arasinda secim yapmamaliydi Einstein in ve isigi parcacik olarak dusunen bilim insanlarinin makaleleri uzerine Niels Bohr 1913 yilinda Bohr Atom Modeli ni yayinladi Bu model sayesinde kuantum ikililigi kavrami belirli atomlar icin cozume kavusuyordu Einstein ilk once supheci yaklasti ancak sonrasinda modelin belirli sinirlar altinda ise yaradigini gorunce Bohr un dusuncelerine katildi Kuantum Devrimi1920 lere gelindiginde atom cekirdegi hakkinda yapilan bircok arastirma ve deney Einstein ve Bohr un fikirleri etrafinda sekillenen bir kuantum devrimine yol acti Devrimi baslatan ilk sok Werner Heisenberg in cikardigi bir makaledeki uzay zaman denklemlerinde Newton dan beri degismeyen ve gerceklik olarak bahsedilen yapitaslarini cikartmasiyla var oldu Sonraki dalga da 1926 da Max Born un yaptigi arastirmalar sonrasi Atom alti calismalara inildiginde matematikteki olasilik teorisiyle orantili sonuclar buldugunu tespit etmesi ile geldi Einstein deneylerin bu sekilde yorumlanmamasi gerektigini dusundu ve bu dusunceyi reddettigiini soyledi Max Born a attigi bir mektupta Einstein Hicbir zaman hicbir kosulda beni onun tanrinin zar attigina ikna edemezsiniz diye yazdi 1927 yilinda yapilan Besinci Solvay Konferansi Heisenberg ve Bohr yeni bir cagin basladigi sonucuna vardiklarini soylediler bu kosullar kuantum mekaniginin temellerini atacagini ve artik pek degismeyecegi sonucuna vardiklarini belirttiler Bu konusma duyuldugu anda zaten bu dusunce bicimine elestirel bir sekilde bakan Einstein dehset icinde kalir Ona gore bu isi yalnizca olasilik ile yorumlayip ustunu kapatmak yanlistir ve kuantum maddelerinin ozelliklerinin daha iyi incelenmesi gerekir Einstein devrimin bittigini dusunmuyor ve atom modelinin daha fazla gelistirilmesi gerektigini dusunuyordu Bir parcacigin uzay ve zamanda hizi ile konumunun ayni anda bilinemeyecegini ancak istatistiksel olarak orbitaller araciligiyla tahmin edilebilecegini kabul ediyordu bakiniz Belirsizlik Ilkesi Einstein gore bu istatistiksel sistem tamamiyle rastgele olmus olamazdi arkasinda mutlaka bir model bir plan var olmaliydi Kendini istatistiksel dusunen biri olarak tanimlasa bile Einstein bu belirsizligin yalnizca rastgelelik ile cozulecegini dusunmuyordu Niels Bohr a gore ise bu durum fizigin tamamlayicilik ilkesiyle gayet tutarliydi Ona gore bu rastgeleligi kabul etmeyis eski moda determinist goruslerin gelenek haline gelmesinden kaynaklaniyordu Devrim sonrasi ilk asamaYukarida bahsedildigi gibi Einstein in 1900 lerin basindaki kati gorusleri yeni gelen bilimsel kanitlar ile degisikliklere ugradi Einstein ilk once kuantum kavraminin tespit edilemezligini reddetmisti arkasinda bir model ya da bilimsel calisma yapilabilecegini ddusunuyordu suggesting ingenious atom teorisini ve dalga parcacik ikililigi gibi o donemde yeni olan kavramlarin yaratici dusunce deneyleri araciligiyla aciklanabilecegini dusunuyordu Enstein den gelen ilk saldiri Solvay Konferansinda Einstein gibi dusunenlere 1927 yilinda elektronlar and fotonlar hakkinda yapilan geleneksel yorumlardan dolayi Ortodoks kavraminin yoneltilmesiyle oldu Einstein evrensel olarak kabul edilmis momentum ve itme gibi kavramlari tamamen yoksayarak yalnizca dalga ozellikleri ile belirsizlik ilkesinin aciklanmayacagini fotonun da genel ozelliklerinin aciklanmayacagini belirtmistir Bu tur bir yaklasimin hicbir sekilde Tamamlayicilik ile uyusmayacagini soylemistir Figur A Tek renkli bir isik butun parcaciklarin ortak itme ile atildigini gosteriyor S2 de cift yariktan gecerek iki ana parcaya kiriliyor Bu da F yuzeyinde normalde iki ana isik goruntusu yaratmasi beklenirken parcali bir isik goruntusu yaratiyor Bu durumu yorumlayan Einstein e gore isik iki ana goruntu yaratmasi gereken dalgalari cift yariktan gecen fotonlar dalgalanin yonlerini bozmadan goruntuyu cikarmistir Detayli bilgi icin bakiniz Young deneyi Einstein s slit S2 de bulunan iki yariktan gecen isik isigin bir dalga gibi davraniyor olmasiyla aciklanabilmekte Aslinda bu superpozisyon durumu kesin bir sekilde isigin dalga ve parcacik ikililigive interfazini gosteriyor Bu durum gelecekte yorumlandiginda parcaciga sanki yol gosteren bir dalga oldugu yorumlamasi yapilmistir bu da isigin yalnizca dalga gibi davrandigini gecersiz kiliyor Cift yariktan gecen Tanecik S2deki islemden gectikten sonra dalganin yonun degistiriyor olmali ancak tanecik kurami iki kirinimdan olusacak ve o donemki bilimsel bilgi olan iki konsantre nokta olusmasini ongorur ve bu yuzden bu da tek basina aciklayamaz Bu durumdan sonra Einstein tartismalari suren ikinci asamayi one surer klasik fizikle uyumlu olmayan pek cok parcacigin pratikte S1 e dik olan bir hizi vardir Isigin yarik ile yaptigi tek etkilesimin yayilim oldugu goz onunde bulunduruldugunda sistemdeki tum itmelerin toplaminin korundugundugu belirten Itmenin korunumu kavramina gore eger bir parcacik bir yone dogru sapmis ise ters yone dogru bir tepme olacaktir Gercek durumlarda isigin carptigi levha etkilenmeden kalmalidir Ancak Cift yarik deneyi ornegindeki prensipte levha cok kucuk miktarda sarsintilar gecirir Bu durum da bir yonde hareket eden parcacigin itmesini olcmeyi saglayabilir Bu geri tepmelerden dolayi iki ana goruntu olusmaz bunun aksine geri tepmelerin yonlerine bagli olarak degisen girisim desenleri gorulur Bohr un Einstein tarafindan yapilan bu iddialara verdigi yanit icin Figur C deki deney duzlemini yaratti Bohr deney sonucunda farkina vardi ki levhada var olan titreme Einstein in dusuncelerindeki temel varsayim olan fotonu kanitliyordu Ancak bu tespit bize parcaciklarin hizini tam olarak belirlememize yine imkan tanimiyordu Bununla birlikte Bohr daha net tespitler yapmayi amaclayan yeni levhalar ile deneyi tekrarladi ancak X yonunde yapilan bir hareketin hizini ve konumunu ayni anda tespit etmeyi basaramadi Daha deney baslamadan levha mutlaka bir sekilde olusan dis kuvvetlerin etkisiyle hareket halinde oluyordu ve bu da deneylerden net bir yargi cikarmayi engelliyordu Olmasi gereken deney duzleminde S1 uzerindeki tum olasi konum vektorlerinin ortalamasi alinmali ve bu konum vektoru bizeF levhasinin orta noktasini verecektir Ancak bu ortalama hesaplamlara gore ayni zamanda F levhasinda var olan ortalama rengin de gri olmasi beklenir bu ortalama yontemi dire dalgalarda is yaramaktadir Bir kere daha cift yariktaki kirinimlari yalnizca dalga sistemi ile yorumlamak ise yaramamistir Figur C Einstein in teklifinin dogru olup olmadigini gormek uzere Bohr tarafindan insa edilen deney duzlemi Bu duzlemdeki levhanin hareket etmesine izin verilmistir ve carpan isiklarin etkisi gozlemlenmeye calisilmistir Kuantum mekanigindeki bu fenomenleri anlayabilmek icin Bohr farkina vardigi bir durumdan bahseder Su bir gercek ki olcme aletlerinden cikarilan sonuclara aykiri hareket eden bu cisimler eski yontemlerle incelenemez ve yeni yontemler de derinlemesine arastirilmalidir Bu yapilarin olusturulmasi kuantum mekaniginin bicimlenmesi icin on sarttir Bunun esaslarindan biri de butun deney sonuclarinin ve cihazin etkilerinin de sisteme dahil edilmesidir Bunlarla birlikte deney duzlemine ayna gibi yeni cihazlar eklemek parcacigin yeni davranislariyla tanismamizi saglayabilir kaynak belirtilmeli Hatta Bohr bu belirsizlikleri cozume kavusturmak icin duruma daha uzaktan makroskopik boyutlardan bakmayi bile onerir Ozellikle su acikca belirtilmelidir ki Uzay zaman kavramlarinda atomik fenomenin kesin bir bicimde kullanimi gozlemlerin verecegi sonuclar dogrultusunda sinirlandirilmalidir Bu gozlemler fotografik lens ya da karanlik bir odada damla su yardimiyla gelen isigi buyutmek ile olabilir Bohr yaptigi calismalar sonucunda Einstein in onerdigi ve belirsizlik ilkesini kiracak bir deney aleti olusturulamayacigi gorusunu belirtti Einstein e gore kuantum mekanigini sekillendiren rastgeleligin arkasinda bir yasa ya da teori var olmaliydi Oteki taraftan surekli olarak gercekligin mikroskobik hallerini gosterebilmek icin yalnizca yakinlastirmanin yetecegini dusunuyordu Bohr a gore molekulelri klasik optik yakinlastirma yontemleri ilerlediginde gozlemlenilebilecekti Bu dusunce bicimi sonralari olarak adlandirilacakti Yakin zamanlarda Bohr un bu fikrinin gerceklesip gerceklesmeyecegini olcmek amaciyla bir deney uygulandi Deney serbest halde ve molekuler duzeyde yaratilan bir cift yarik deneyiydi Deney sonuclari sanilanin aksine Einstein in cift yarik deneyi hakkindaki aciklama yonteminin daha tutarli oldugunu gosterdi Atomik seviyelerde bile cift yarik sistemindeki momentum korunmustu Belirsizlik Ilkesi nin enerji ve zamana uyarlanmasi Bircok ders kitabinda kuantum mekanigi hakkinda verilen populer orneklerden biri konum ve hizin ayni anda belirlenemeyeceginden bahseden Belirsizlik Ilkesi dir Kuantum parcaciklari ayni zamanda bir dalga gibi de davraniyorsa bu belirsizlik dalganin fiziksel ozellikleri icin de gecerli olmalidir Yani zaman ve enerji Bu iliskiyi kavrayabilmek icin yapilan deneyleri incelemekte fayda var Bir deney Figur D de gosterilmekte Eger cok yuksek miktarda uzatilan tek bir dalga boyu dusunulurse cok kisa bir sureDt displaystyle Delta t boyunca acik kalan tek bir yariktan gecebilir Ancak tam olarak hangi sure icinde gectigi ile gecerkenki enerjisi ayni anda tespit edilemeyecektir Tam anlamiyla tek renkli bir dalganin harmoni olusturmayan sadece tek bir muzik notasi gibi matematiksel anlamda sonsuz sayida uzaysal boyutu vardir Bu tur bir tek bir dalgayi elde edebilmek icin ayni zamanda de denir farkli frekanslardaki surekli yayilan birkac dalgayi ust uste bindirmek gerekir Ancak bu durum yalnizca belirli bir anlik var olabilir Bu durum sonucunda da zaman icinde hareket eden uzaysal bir bolge yaratilmis olur Bahsedilen uzayda olusmus olan durum duzenli bir sekilde dagitilirsa Superpozisyon yaratilabilir Bununla birlikte bircok farkli matematiksel teoreme gore bu yaratilmis bolgeden uzaklastikca ust uste girisen Fazlarda ayrisma olur Sifirdan farkli bir genlige sahip dalgalarin uzaysal yapilari da bundan dolayi sinirlidir uzaktan bakildiginda uzaysal durum gecerli olmaz Bunu gozunuzde canlandirmanin basit bir yolu su sekilde yapilabilir eger dalgada Dx displaystyle Delta x kadar bir uzaysal genisleme gerceklesmisse buradan v dalganin hizi olmak sartiyla su sonuc cikartilabilir Dt Dx v displaystyle Delta t Delta x v bile bu dalganin belirli bolgelerinde tek renkli ve birbirlerini kapsaycak frekanslara sahip t sure icinde Dn displaystyle Delta nu yer kaplayabilir Bu durum da asagidaki iliskiyi tutarli kilar Dn 1Dt displaystyle Delta nu geq frac 1 Delta t Evrensel Plank iliski prensibini goz onunde bulunduracak olursak frekans ve enerji dogru orantilidir E hn displaystyle E h nu Bu da bizlere dogruca asagidaki esitsizligi getirir Parcacigin yarattigi bir dalganin henuz tam anlamiyla tanimlanamamis olan enerjisi Cunku cok fazla frekans superpozisyona girmis olabilir DE hDn hDt displaystyle Delta E h Delta nu geq frac h Delta t Bundan sonra ise DEDt h displaystyle Delta E Delta t geq h Bu durum da Zaman Enerji belirsizlginden baska bir sey degildir Einstein in ikinci elestirisi 1930 yilinda duzenlenen altinci Solvay Kongresi nde Einstein in elestiri oklari belirsizlik ilkesi hakkindaki tartismalar uzerineydi Einstein in fikrine gore Bohr tarafindan yaratilan deney duzlemleri tam anlamiyla Einstein in goruslerini yansitmakta ve belirsizligi azaltmaktaydi Einstein icinde elektromanyetik radyasyon ve saat bulunan bir kutu dusunur Einstein in kutusu da denir Kutuya bakmayi saglayacak bir delik vardir ve bu delik bir kapak tarafindan kapatilmistir Kapak Dt displaystyle Delta t kadar bir sure sonra acilir Deligin acilmasi sirasinda iceride sikisik kalmis ve kapak acildiginda disari cikacak bir fotonun var oldugu varsayiminda bulunuyoruz Bu sekilde de kutunun acilmasyla yasanacak olan deney duzlemindeki genisleme olmamis kabul edilebilir zira ulasacak foton bu durumda daha onceye aittir Enerji zaman belirsizligine karsi cikabilmek icin enerjiyi cok hassas bir sekilde olcebilmenin bir yolu bulunmalidir Tam bu durumda Einstein Enerji ile kutle arasindaki kendi yarattigi E mc2 displaystyle E mc 2 iliskisine goz atar Cevap basittir kutunun kutle bilgisine sahip olunursa enerjisi hakkinda da net bir tespit yapilabilir Ornek bu sefer daha basitlesir Bu duruma gore eger biri kutunun agirligini acmadan once ve sonra olcerse bir miktar enerji kutudan kacacagindna dolayi sonraki kutle daha dusuk olacaktir Bu kutle farkinin c2 displaystyle c 2 ile carpimi bize bu kayip enerjiyi net bir sekilde hesaplayacaktir Hesaplamada cikan deger ise yayilan enerjiden dalgadan baska bir sey degildir Dahasi saat maddenin yayiliminin tam anlamiyla oldugu saatte duracaktir Cunku prensipte kutunun kutlesi ve enerjisi bilinmektedir Bundan dolayi enerjideki ve zamandaki degisim DEDt displaystyle Delta E Delta t belirsizlik ilkesinin onerdiginden cok daha kesin bir oranla tespit edilebilir Fikir net ve onermeler saldirilamaz derecede kesin gozukuyordu Yillar sonra kongreye katilan fizikci soyle yazacakti Bohr icin buyuk bir soktu Toplantida Einstein i ilk dinlediginde saldirilarina karsi bir cozum bile getiremedi Aksam yemeginde onu gordugumde inanilmaz derecede tedirgindi Yanindaki fizikciye eger Einstein hakliysa fizik hayatinin bitecegini soylemisti Ancak bu durumda bile Einstein in goruslerine bir anti tez uretmeyi basaramadi O gun iki muhalif figurun salonu terk edislerini unutmayacagim Gecmis calismalarindan dolayi sahip oldugu un ile emin adimlarla ilerleyen suratindaki ironik gulumsemeyle Einstein ve tedirginlik icinde hizli adimlarla salonu terk eden dusunceli Bohr Ertesi sabah ise Bohr bir zafer ile kongreye geri donus yapacakti Bohr un zaferi Einstein in dusunce deneylerinin bu tartismayi sonlandiracak urunler olmadigini soyluyordu Bohr savunmasini yaparken Einstein in olusturdugu yer cekimsel kutle ve ic kutle kavramlarini kullanmisti Bohr Einstein in kutu deneyinin ise yarar olabilmesi icin kutunun bir yer cekimi alaninda asili olmasi gerektigini gosterdi Kutu acildiktan sonra bir foton kutuyu terk etse bile ortam ile baglanti olustugu icin bircok foton kutuya girecek ve yer cekimsel alan degisecekti Fotonun kutudan cikmasi kutuyu hareket ettirecekti Kutunun kutlesini olcmek icin kutuyu eski konumuna geri getirmek gerekiyordu ve bunun icin disaridan bir kuvvet enerji gerekecekti Bu kuvvet uygulandiginda bu icerideki sistemin enerjisini degistirecek degisen enerjiyi dengelemeye calisan sistem foton alisverisine girisecek ve bu da yine konumu degistirecek Bu donguden dolayi Enerji ve zaman arasindaki belirsizligi devam edecegini bundan dolayi da Bohr DEDt h displaystyle Delta E Delta t geq h esitliginin saglanamayacagini soyler Kuantum Devrimi sonrasi ikinci asamaEinstein in Bohr ile munakasasina ve kendisine yapilan ortodoks suclamalarina olan karsiliginin ikinci fazi Einstein in kuantum parcaciklarinin net bir ana dair degerlerini kesin olarak elde edilemeyecegini kabul etmesiyle basladi Ancak Einstein hala Max Born yaklasimi olan kuantum nesnelerine olasilik yontemi ile bir yorumlama getirilmesine siddetle karsi cikmaktaydi Einstein bilimin her alanindaki sonuclarin Epistemolojik olmasi gerektigi ve Ontolojik olamayacagi konusunda israrliydi Bundan dolayi Einstein a gore Modern Atom Teorisi kesinlikle henuz tamamlanmamisti ve yeni bir bilimsel tespit sonucunda olasilik ile aciklanan bosluklar doldurulacakti Einstein diger fizikci ve kimyaci arkadaslarinin karsi cikan goruslerine saygi duyuyor ve kuantum nesnelerini aciklamaya calisan kurama buyuk olcude katiliyordu Yalnizca Einstein a gore Atom Teorisi Hikayenin tamami ni soylemiyordu Einstein in dusunceleri bircok arastirmaciyi ni arastirmaya yoneltebilirdi Bu teorilere onemli bir ornek kuantum yapisini pozisyonunu kesin olarak tespit etmeyi amaclayan Bohm um Kuantum Yaklasimi dir Einstein a gore eger kuantum kurami bu haliyle tamamlanmis ise bu tanimlama olarak tanimlanamazdi Hatta bu durumu John Stewart Bell 1964 yilinda adi altinda formulize etti EPR hakkindaki tartismalar EPR ye ait basliklarin tarihsel belgeleri Ayrica Bakiniz 1935 yilinda Einstein ve Nathan Rosen bir gorus urettiler Onermelerini anlatan makale Physical Review dergisinde Can Quantum Mechanical Description of Physical Reality Be Considered Complete Fiziksel Gercekligi Betimleyen Kuantum Mekanigi Tamamlanmis Olarak Kabul Edilebilir mi yayinlandi Bu gorusu yaratmadan once Einstein in gorelilik kuramini yaratirken ortaya attigi bir baska hipotez olan ne goz atmakta fayda var Yerellik Prensibine goreFiziksel gerceklige ait temel yapitaslari objektif olarak uzak kabul edilen bir bolgede etkilesime girmis olamaz der EPR gorusu 1957 yilinda David Bohm ve Yakir Aharonov tarafindan Physical Review dergisinde yayinladiklari Discussion of Experimental Proof for the Paradox of Einstein Rosen and Podolsky Einstein Rosen ve Podolsky Tarafindan Yaratilan Paradoks un Deneysel Kanitlari Hakkinda Tartisma makale ile duyururlar Makale yazarlari goruslerinde Foton Dolasimi denklemlerini yeniden formule ettiler ve ulastiklari sonuclari su sekilde ozetlediler 1 t zamaninda uzayda A ve B noktalarinda konumlanmis iki fotondan olusan bir sistem hayal edin polarizasyon methodlari olan PS displaystyle left Psi right rangle ile dolastiklarini da dusunelim Oyleyse PS t 12 1 V 2 V 12 1 H 2 H displaystyle left Psi t right rangle frac 1 sqrt 2 left 1 V right rangle left 2 V right rangle frac 1 sqrt 2 left 1 H right rangle left 2 H right rangle 2 t zamaninda A bolgesindeki fotonun varligi polarizasyon ile konstrol edilebilir Olcum sonuclarinin fotonun olcum filtresine ulasmasi ile sonuclandigini varsayalim Dalga paketi azalacaktir ve bu azalmaya belirli bir t dt zamanindan sonra olacaktir Bu kadar zaman gectikten sonra sistem su hali alir PS t dt 1 V 2 V displaystyle left Psi t dt right rangle left 1 V right rangle left 2 V right rangle 3 Bu noktada foton 1i olcen A noktasindaki gozlemci baska hicbir sey yapmadan ve deneydeki hicbir noktaya etki etmeden foton 2ye ait polarizasyonu da ortaya cikarabilir Bu da bir kesinligin gostergesidir 4 Bu varsayimlara Einstein in yerellik hipotezindeki varsayimlar da eklenince A icin olcum yapan gozlemcinin 2 icin gozlem yapamayacagi dusunulur Bundan dolayi bu sorunu uygun bir sekilde cozume kavusturmak icin foton 2 nin polarizasyonunu 1 den bagimsiz olarak olcmek gerekmektedir 5 t zamaninda Adaki gozlemci fotonun polarizasyonunu 45 ye tasiyabilir Bu takdirde lt net bir sonuc elde edecektir Buna gore gozlemcinin 2nin plarizasyonuna bakabilmesi icin yapmasi gereken tek sey 45 de polarizasyon yapmasidir Buna alternatif olarak eger olcum basarisiz olursa fotonun 45 de degil de 135 de polarize olmus oldugu soylenebilir Bu durumlari 4 numarali sonuc ile birlestirince olcumden onceki foton 2 45 veya 135 da polarizasyon kesin bir bicimde sekillenebilir ancak bu iki farkli konumdaki ozellikleri birbirine uyumlu olmayacaktir 6 Dogal gozlemler bizleri foton 2 nin ayni anda iki farkli ve birbiri ile uyumsuz ozellikleri sonucuna goturse de fotonun iki ayri ozelligini ayni anda elde edemesek bile yukarida anlatilan adimlardaki olcumleri yok saymamak gerekir Ancak Kopenhag Yorumu nun onerdigi Kuantum Mekanigi bu olcumleri reddetmekte ve rastlantisal oldugunu onermektedirler Bundan dolayi onerilen modern atom teorisi eksiktir ve tamamlanmamistir Bohr un Cevabi Bohr un bu saldirilara cevabi bahsedilen EPR Makalesinin yayinlanmasindan bes ay sonra oldu Yine Physical Review uzerinden yayinlanan makale eski yayinladigi makale ile ayni ismi tasimaktaydi Bohr un cevabindaki onemli taraf onermelerin damitilmis ve saf bir sekilde tabir edilmesiydi bu durumu Einstein in 70inci dogumgununde yazdigi Albert Einstein scientist philosopher Albert Einstein bilim insani felsefeci kitabinda Bohr un agzindan dile getirmektedir Bu kriterin ifade edilis bicimi gozlemciler icin her defasinda deneye hicbir sekilde zarar vermeden etki etmeden ifadeleri kullandigindan dolayi belirsizdir Zira boyle bir durum Dunya da hicbir sekilde gerceklesemez Devrim sonrasi dorduncu asamaEinstein bu tartismalar sirasinda yazdigi son belgede goruslerini git gide daha da kati bir bicimde savundu Bilim camiasindaki cogunlugun o donemki haliyle kuantum teorisinindeki rastlantisalligin dogru oldugunu dusunmeleri onu cok rahatsiz etmisti Bilimsel cogunluk Einstein in rastlantisallik hakkindaki goruslerine katilmasa da atom teorisinin eldeki bilgiler ile tamamlanmis olarak kabul edilmeyecegini dusunenler de yogunluktaydi Bilim insanlarinin bu bolunmuslugunden dolayi da kuantum mekanigindeki determinizm hala curutulmus degildir Kuantum mekaniginin yorumlari sayfasina bakiniz Ayrica bakinizKopenhag yorumu Cift yarik deneyi Schrodinger in kedisi Belirsizlik ilkesiKaynakcaBoniolo G 1997 Filosofia della Fisica Mondadori Milan Bolles Edmund Blair 2004 Einstein Defiant Joseph Henry Press Washington D C Born M 1973 The Born Einstein Letters Walker and Company New York 1971 Ghirardi Giancarlo 1997 Un Occhiata alle Carte di Dio Il Saggiatore Milan Pais A 1986 Subtle is the Lord The Science and Life of Albert Einstein Oxford University Press Oxford 1982 Shilpp P A 1958 Albert Einstein Philosopher Scientist Northwestern University and Southern Illinois University Open Court 1951 Bohr N Discussions with Einstein on Epistemological Problems in Atomic Physics The Value of Knowledge A Miniature Library of Philosophy Marxists Internet Archive 9 Eylul 2015 tarihinde kaynagindan Erisim tarihi 30 Agustos 2010 eser dis baglanti yardim From Albert Einstein Philosopher Scientist 1949 publ Cambridge University Press 1949 Niels Bohr s report of conversations with Einstein Gonzalez AM Albert Einstein Donostia International Physics Center 2 Mayis 2015 tarihinde kaynagindan Erisim tarihi 30 Agustos 2010 a b Pais a b c Bolles Einstein 1969 A reprint of this book was published by Edition Erbrich in 1982 ISBN 3 88682 005 X Arsivlenmis kopya 4 Mart 2016 tarihinde kaynagindan Erisim tarihi 16 Ocak 2015 Momentum Transfer to a Free Floating Double Slit Realization of a Thought Experiment from the Einstein Bohr Debates L Ph H Schmidt et al Physical Review Letters Week ending 2013 Eger gelecekte Einstein in gorusunu destekleyen baska deney sonuclari gerceklesirse yani bir parcacigin orbitalin her yerinde olabilme ihtimali varsa bu Bohr un atom teorisi hakkindaki gorusu olan Kopenhag yorumu onem kaybedebilir bu durumda da bir baska kuantum mekanigi yorumu olan De Broglie dalga kurami onem kazanacaktir If more experiments begin to confirm this view that a particle is in fact equally present so in a way spread in all the points of an orbital and that all such points indeed interact with the environment it could possibly undermine the and favour the which has assumed such spread of properties e g mass charge A deterministic theory through a kind of guiding towards the probability centre could possibly explain better and more universally than a fully indeterministic one how can a particle i e a common wavefunction for a continuum of points remain coherent in time Bishop Robert C 2011 Chaos Indeterminism and Free Will Kane Robert Ed The Oxford Handbook of Free Wil Second bas Oxford New York Oxford University Press s 90 ISBN 978 0 19 539969 1 12 Eylul 2014 tarihinde kaynagindan Erisim tarihi 4 Subat 2013 The key question is whether to understand the nature of this probability as epistemic or ontic Along epistemic lines one possibility is that there is some additional factor i e a hidden mechanism such that once we discover and understand this factor we would be able to predict the observed behavior of the quantum stoplight with certainty physicists call this approach a hidden variable theory see e g Bell 1987 1 13 29 39 Bohm 1952a 1952b Bohm and Hiley 1993 Bub 1997 40 114 Holland 1993 see also the preceding essay in this volume by Hodgson Or perhaps there is an interaction with the broader environment e g neighboring buildings trees that we have not taken into account in our observations that explains how these probabilities arise physicists call this approach decoherence or consistent histories15 Under either of these approaches we would interpret the observed indeterminism in the behavior of stoplights as an expression of our ignorance about the actual workings Under an ignorance interpretation indeterminism would not be a fundamental feature of quantum stoplights but merely epistemic in nature due to our lack of knowledge about the system Quantum stoplights would turn to be deterministic after all Baggott Jim E 2004 Complementarity and Entanglement Beyond Measure Modern Physics Philosophy and the Meaning of Quantum Theory Oxford New York Oxford University Press s 203 ISBN 0 19 852536 2 Erisim tarihi 4 Subat 2013 So was Einstein wrong In the sense that the EPR paper argued in favour of an objective reality for each quantum particle in an entangled pair independent of the other and of the measuring device the answer must be yes But if we take a wider view and ask instead if Einstein was wrong to hold to the realist s belief that the physics of the universe should be objective and deterministic we must acknowledge that we cannot answer such a question It is in the nature of theoretical science that there can be no such thing as certainty A theory is only true for as long as the majority of the scientific community maintain a consensus view that the theory is the one best able to explain the observations And the story of quantum theory is not over yet