Koşma, coşturucu duyguların dile getirildiği, İslamiyet öncesinde yazılan koşuk türünün bir devamı olan ladinî (dinî olmayan) Türk halk edebiyatı nazım biçimi. Koşmalar genellikle 11'li hece ölçüsü ile söylenir, en az 3 en çok 12 dörtlükten oluşur. Türk halk edebiyatının en çok kullanılan nazım şekli olan koşma, halk ozanları tarafından geliştirilmiş bir nazım şeklidir. Bu nazım biçimi Türk Dil Kurumu tarafından:
Sazla okunmak için hece ölçüsü ile yazılmış, ilk kıtasının birinci, ikinci ve dördüncü dizeleriyle öteki kıtalarının dördüncü dizeleri birbiriyle, kalan dizeler de kendi aralarında uyaklı, konuları sevgi ve doğa olayları olan bir halk şiiri.
olarak tanımlanmaktadır. Bu biçimin ilk örneklerine; İslamiyet öncesi Türk edebiyatı'nda koşuk adı verilen ve genellikle şölen adı verilen bayramlarda söylenen şiirlerde rastlanmaktadır. Ayrıca, 11. yüzyılda kaleme alınan Divân-ı Lügati't-Türk'te de koşuk ifadesinin manzum eserlerin geneli için kullanıldığı görülmektedir.
Halk edebiyatında nazım şekilleri ve türler daha çok ezgilerine göre ayrılır. Bunun için koşma dahil birçok nazım (dizem) biçiminde belli bir hece sayısından bahsetmek imkânsızdır. Türk halk edebiyatının en çok kullanılan biçimi olan koşmalar; daha çok 11'li hece ölçüsüyle yazılmıştır. Kafiye düzeni: axax, bbbx, cccx... biçiminde olan koşmaların, ilk dörtlükleri xaxa veya aaax biçiminde de uyaklandırılabilir. Ayrıca koşmalarda en çok yarım uyak tercih edilmiştir.
Koşmalar: aşk, sevgi ve doğa gibi lirik söyleyişleri konu alan şiirler olup, konularına göre dörde ayrılırlar. Bunlar: Güzellemeler (lirizm içerikli şiirler), koçaklamalar (yiğitlik içerikli şiirler), taşlamalar (yergi içerikli şiirler) ve ölüm gibi trajik bir olayı anlatan ağıtlardır. Yapı özelliklerine göreyse koşmalar: düz ve birleşik gibi çeşitli adlarla incelenir.
Güzellemeleriyle Karacaoğlan; taşlamalarıyla Dertli, Ruhsati, Seyrani; koçaklamalarıyla Kayıkçı Kul Mustafa, Köroğlu, Dadaloğlu ve ağıtlarıyla Kağızmanlı Hıfzı koşma biçiminin önemli ozanlarından kabul edilmektedir.
Koşmaların oluşum süreci ve sözcük kökeni
Koşma sözcüğü, koş- eylem kökünden türemiş bir kelimedir. Bugün koşmak fiili:"Adım atışlarını artırarak ileri doğru hızla gitmek ve birlikte iş görmesi için bir şeyi başka birinin yanına katmak, arkadaş olarak vermek. anlamlarında kullanılsa da; bu sözcük Türkçenin erken dönemlerinde türkü düzmek anlamında da kullanılmıştır. Örneğin koş- eyleminin Divânu Lügati't-Türk'te bir anlamının da türkü düzmek olarak kaydedildiği bilinmektedir. Buradan dolayı; koşma ve koşmanın proto varyantı olan koşuk koş- eylem kökünden türemiş kelimelerdir. Şaman gelenekleriyle yaşayan ilk Türk topluluklarında müzik ve şiir birbirinden ayrı düşünülemez; kopuz denilen temel Türk sazıyla baksıların söylediği koşuklar daha sonra gelişerek; çöğür çalan halk ozanları geleneğinin bir başlangıç türevi özelliğini göstermiştir. Bunun için ilk dönemlerde türkü düzmek ve şiir söylemek birbiriyle eş tutulmuş, koşuk sözcüğü böylece ortaya çıkmıştır. Koşuklar; günümüz koşmaları gibi birçok kez dörtlüklerden oluşmuş (istisnaları vardır) ve hece ölçüsüyle söylenmiştir. Ayrıca Kaşgârlı Mahmut koşuk sözcüğünü koşug biçimiyle kullanmış ve açıklamasını şiir, kaside olarak vermiştir. Yapıtta koşmanın ilkel şekli olan koşuk, ilk dönem Türk edebiyarında şiirle eş tutulmuştur.
Klasik biçimlerle koşmalar arasındaki bağ
Koşma, Divan edebiyatındaki gazellere yakınlık gösterir. Gazeller de, sevgiliyi ve onun güzelliğini betimleyen şiirlerdir. Konuyu özele indirgediğimizde; koşma türleri olan güzellemelerin klasik edebiyatta kaside ve gazele -nitekim koşuk sözü Kâşgarlı Mahmud tarafından kaside olarak anlamlandırılmıştır-; yergi içeren şiirler olan taşlamaların hicviyelere, ölüme karşı duyulan üzüntüyü aktaran bir tür olan ağıdın mersiyeye konu itibarıyla benzediği görülmektedir.
Sanat kurgusu
Koşmalar, Türk halk edebiyatının âşık tarzı olarak bilinen koluna ait ürünlerdir. Bu yönüyle koşmaları oluşturan sanat kurgusu; kökenini halkın duyuş ve söyleminden almaktadır. Bu da halkla bağlantılı bir yazınsal temel kurulması sonucunu doğurmaktadır. Böylece; ana hatları benzetme ve eğretilemelere bağlı olan halk edebiyatına ait imgeler koşmalarda da kendini göstermektedir. Bu imgeler; halkın yaşayışına paralel olarak daha çok doğa unsurlarından seçilmiştir. Halk edebiyatındaki benzetme ögeleri üç temel unsura yönelik benzetme imgeleri taşır:
- Sevgili imgesi: Halk edebiyatında sevgiliye genellikle halk nazarında güzelliğiyle değer bulan: ördek, bülbül, suna ve keklik gibi kuş isimleriyle -açık eğretileme yoluyla- hitap edilir. Örnek olarak aşağıdaki Karacaoğlan'a ait koşmada; şair sevdiğini "gövel ördeğe" benzetmiştir:
Hey ağalar, gelin seyran edelim,
Gövel ördek gölden uçtu sabahtan.
Allar geyinmiş de çelenk sokunmuş.
Doğan güneş gibi doğdu sabahtan
Yine koşmalarda sevgilinin en çok benzetildiği diğer iki varlık, ceylan ve ahudur. Bu imgeleştirmenin toplumsal kabulü; bugün ahu kelimesinin güzel, ince, zarif kadın anlamında kullanılan mecazlı bir söz olması sonucunu doğurmuştur.
- Rakip imgesi: Halk şiirinde rakip; sürekli sevgilinin peşinde dolaşması ilgisiyle -açık eğretileme yoluyla- halk nazarında ilenç olarak görülen karakuş ve kelb (köpek) gibi ifadelerle anılır. Örneğin aşağıdaki şiirde rakip bir köpeğe benzetilmiştir.
Karac'oğlan eydür: Sarsam dilberler, Kelb rakipler birbirine girerler.
- Seven imgesi: Koşmaların bazı dörtlüklerinde sevgili bir yırtıcı kuş olarak betimlenip, seven bir av olarak karşımıza çıkar. Ancak bazen de ozan kendini; şahine, sevgiliyi de balaban, üveyik gibi kuşlara benzetir:
Ben şahan (şahin) olsam da sen bir balaban Alsam çırnağıma çıksam yola ben
İçerik
Koşmalar, Tanrısal mistisizm ögelerini içeren ve baksılar tarafından söylenen koşukların günümüzdeki türevidir. Genel olarak: aşk, sevgi, doğa ve yiğitlik temleri kullanılan koşmalar; konularına göre güzelleme, koçaklama, ağıt ve taşlama olmak üzere dört temel ulamda incelenir.
Anlamsal köken
Koşma coşkun duyguları ifade etmeyi sağlayan bir nazım (dizem) biçimidir. Bunun için koşmalar daha çok: doğa, aşk, ölüm, ayrılık, yiğitlik, toplumsal olaylar... gibi konuları işler. Temele inildiğinde ise koşmanın şaman geleneğinin izlerini taşıdığı görülmektedir. Örneğin Karakalpak koşuklarında; ateşe sığınma, gelin geldiğinde ateşe yağ dökme, zikir salma, ruh çağırma, hastalanan insana çeşitli nesnelerle vurma gibi şaman geleneğine ait ögeler; folklorik şiire yön verir. Bunda ilk dönem Türk toplumlarında şiir söyleyen kişilerin baksılar olması en önemli etkendir. Hatta ilk dönemlerde şiirler baksılar vasıtasıyla, afetlere karşı korunmayı sağlayan bir çeşit moral-mistik unsur görevini görmüştür. Örneğin bedik adı verilen bir koşuk türü, zamanıyla insan ve hayvanlara musallat olan hastalıkları def etmek için kullanılmıştır. Yani özellikle mitolojik devirler boyunca sanat; yaşamın, korkuların ve sığınışın bir ifade biçimi olmuştur. Yaşamını anlamlandırmaya çalışan insanoğlu; mistik bir söylem üzerinde yoğunlaşmıştır. Bunun için estetik bir temele binaen gelişen bir edebiyatın oluşması mitolojik dönemlerin ardından gelir. Buradan hareketle genel hatlarıyla şu gerçeğe ulaşılır; koşmalar estetik kuramlamaları da kapsayan koşukların mitolojik dönem sonrası varyantlarıdır. Proto dönemlere ait bir koşuk incelendiğinde bu dönem koşuklarındaki yaşam algısının ne denli tanrısal bir mistisizm içerdiği görülmektedir:
Tang Tengri kelti (Tan Tanrı geldi)
Tang Tengri özi kelti (Tan Tanrı kendisi geldi)
Tang Tengri kelti (Tan Tanrı geldi)
Tang Tengri özi kelti (Tan Tanrı kendisi geldi)
Turunglar kamag begler kadaşlar (Kalkınız, bütün beyler, kardeşler)
Tang Tengring ögelim (Tan Tanrıyı övelim)
Koşma konuları
Koşukların yeni bir türevi olan koşmalar temel olarak: doğa, aşk, ölüm, ayrılık, yiğitlik, toplumsal olaylar... gibi konuları ele alır. Koşmalar, insanî duyguları işledikleri ve saz eşliğinde söylendikleri için; koşmaların müzikalite ve coşumsal değerleri oldukça yüksektir. Bunun için, konu olarak ortak paydaları paylaştıkları semailer ve diğer nazım şekilleriyle, koşma arasındaki temel fark; koşmanın kendisine has müzikalitesidir. Halk şiirinde müzikalitenin süreğenliğini sağlayan olgu; saz olmaksızın şiir söyleyen şairlere ancak 19. yüzyılda rastlamaya başlamamızdan kaynaklanır.
Koşmalar anlamsal bir sınıflandırılmaya tabii tutulursa 4 temel ulamda incelenir. Bu dört öge ayrıca halk edebiyatı nazım (dizem) türleri içerisinde de yer alır. Bu dizem türlerinin ortaya çıkışı tesadüfî değildir. Koşmalar müzik eşliğinde söylendiği için; eğer bir konu içten bir üslupla anlatılacaksa güzelleme havası, eğer yerilecekse taşlama havası gibi psikolojik sunumlar ortamdaki duruma göre kendini göstermiştir. Koşmaya ait âşık edebiyatı dizem türleri şunlardır:
Güzellemeler
Güzellemeler coşku ve övgü içerikli şiirlerdir. Sevilen kişilere veya varlıklara karşı olan bağlılığı ifade etmek için yazılırlar. Güzellemelerde ele alınan konular ayrı ayrı ya da birlikte ele alınabilir. Özele indirgendiğinde, temel güzelleme temleri: bir kadına, at gibi Türk kültüründe önemli yeri olan hayvan ya da varlıklara, doğaya... duyulan sevgidir. Bunun yanında güzellemeler özlem gibi düşünsel-estetik konuları da işler. Güzellemeler halk edebiyatında en çok tercih edilen türlerdendir. Bugün güzellemeler anlamsal boyutta özellikle adlandırma bazında modern edebiyata da tesir etmiştir. Örneğin Tuna'yı anlatan bir seyahat kitabına Tuna Güzellemesi adı verilirken, İkinci Yeni şiirinin temsilcilerinden Cemal Süreya'nın anlam bakımından güzellemeye yaklaşan bir şiirinin adı da Güzelleme dir. Güzelleme yalnızca koşma biçimine mensup şiirler için kullanılan bir tabir olmayıp, anlamsal bir içeriği vardır. Bunun için güzelleme konularını işleyen semailer de güzelleme olarak değerlendirilir. Güzelleme türünün en önemli temsilcisi olarak lirik söyleyişleriyle 17. yüzyıl halk ozanı Karacaoğlan kabul edilmektedir.
Kömür gözlüm ne salının karşımda,
Gündüz hayalimde, gece düşümde.
Bir güzelin sevdası var başımda,
Yar sevdası çetin olur yaradan.
Örneğin bu şiirde Karacaoğlan, yârini ne kadar sevdiğini lirik bir söylemle dile getirmiştir. İşte güzellemeler, anlatılan duyguyu lirik bir biçimde övgüyle anlatan Türk halk şiiri ürünleridir.
Koçaklamalar
Koçaklama genel bir tür kavramından çok, yiğitlik ve meydan okuma içerikli şiirlere verilen addır. Yani koçaklama semaiye veya koşmaya özgü bir tür değildir; genel ve anlamsal bir kategoridir. Örneğin halk destanları da bir koçaklamadır. Kısacası koçaklamalar bir nevi epik kavramının halk şiirindeki yansımasıdır. Bunu TDK'nın tanımında şöyle ifade edilmektedir:
- "Halk edebiyatında biçimi ne olursa olsun, konusu yiğitlik, savaş, kahramanlık olan veya bir kahramanı öven, kahramanlık duygularını canlandıran şiir, yiğitleme."
Battalname gibi Divan edebiyatı geleneğinden beslenen ürünlerin yanında, bugün dahi hamasi (yiğitliklerden söz eden) bir anlayışla yazılan birçok modern şiire rastlamak mümkündür. Türk halk edebiyatına baktığımız zaman ise karşımıza iki tür koçaklama anlayışı çıkar. Bunlardan ilki duygusal koçaklama, ikincisi ise coşkun koçaklamadır.
Duygusal koçaklama, olayın psikolojik bir analize tabii tutularak kahramanlık yönlerinin yanında trajik yönlerinin de ön plana çıkarıldığı koçaklama türüdür. Bu tür eserlerde coşkun bir yiğitlik teminin ardında duygu gizlidir. Birçok kahramanlık bildiren halk destanı bu ulamda incelenir. Kayıkçı Kul Mustafa'ya ait olan Genç Osman Destanı bu tür koçaklamaların güzel bir örneğidir. Eserde yalnızca hamasi duygular yoktur; Genç Osman'ın öldürülüşünün ardından asker ve padişah nazarında yaşanan üzüntü hali de tahlil edilmiştir. Duygusal koçaklamalar halk tarafından çok sevilen bir türü oluşturur, bunun için bu eserler genellikle halk hikâyesi oluşum sürecinin bir parçası haline gelir. Örneğin Genç Osman Destanı halk öyküsü oluşum süreci bakımından incelenen ilk eserlerden biridir.
Coşkun koçaklama, en yaygın koçaklama türüdür. Bu tür koçaklamalarda ozanın korkusuz ve meydan okuyan bir söyleyişi vardır. Gerek savaş meydanındaki kahramanlıklar gerekse mevcut düzene karşı yapılan başkaldırı bu yolla ifade edilir. Otoriteler tarafından coşkun koçaklamaların en güzel örnekleri Köroğlu ve Dadaloğlu ait koçaklamalar olarak kabul edilir. Köroğlu'nun bir koçaklaması şöyledir:
Benden selam olsun Bolu Beyi’ne
Çıkıp şu dağlara yaslanmalıdır
Ok gıcırtısından kalkan sesinden
Dağlar seda verip seslenmelidir
bu yapıtta da olduğu gibi, coşkun koçaklamalarda psikolojik bir sentezden çok bir meydan okuma ve korkusuz söylem üzerinde durulmaktadır.
Taşlamalar
Taşlama, Türk halk edebiyatına ait satirik şiirlere verilen addır. Bu yönüyle taşlamalar: toplumdaki aksayan yönleri, bireysel yanlışlıkları, devlet yönetimindeki hataları... eleştirel bir dille konu edinir ve halk edebiyatında yermek-hicvetmek sözcüklerinin karşılığı olarak kullanılır. Taşlamalar; semai ve koşma dizem (nazım) biçimleriyle yazılır. Bu nazım şekilleri dörtlüklerden ibarettir; bunun için Divan edebiyatında dörtlüklerle yazılan ve felsefi-eleştirel dizem biçimleri olan rübai ve kıtalarla benzer özellikler gösterir. Taşlamalar divan edebiyatında bir tür olarak hicviyye karşılığını bulur. Hicviyye veya hiciv türünün Divan edebiyatındaki en büyük temsilcisi ise Nefi'dir. Taşlamanın en önemli temsilcileri ise Dertli, Ruhsati ve Seyrani gibi ozanlardır. Taşlama geleneği, çağdaş Türk edebiyatı dairesinde de kendini göstermiştir. Abdürrahim Karakoç gibi halk şiirine yakın şairler taşlamalar yazmıştır. Karakoç'un bir şiirini incelersek:
Şu berbat dünyada delicesine.
Gülmemiz kötü şeydir emmeoğlu.
Kaç vicdan eğilmez para sesine.
Bilmemiz kötü şeydir emmeoğlu
Görüldüğü gibi şair bu dörtlüğünde; dünyanın madde ve paraya dayalı işleyişinden rahatsız olmuş; dünyadaki çıkara dayalı sistemi eleştirmiştir.
Taşlamalar bazen genel bir sitem üzerinden ilerlerken bazen; bazen de doğrudan eleştirilen hedefe açıkça saldırılmıştır. Hatta Neyzen Tevfik gibi bazı şairler; şiirlerinde sokak dili ve argo ifadeleri kullanmaktan çekinmemiştir. Tevfik'in Mecnun şiiri buna örnektir.
Eleştiri, halk edebiyatında temel olarak iki yolla yapılmıştır. Bunlardan biri; temsil yoluyla ikincisi ise türkü koşmak yoluyladır. Temsil yoluyla yapılan eleştiriler genellikle; yapıcı eleştiri mahiyetindedir. Bu tür yergilerde; görülen eksiklik temsil yoluyla öyküleştirilir ve iletinin ulaşması istenen merciye üstü kapalı bir biçimde mesaj verilerek; istenilmeyen davranışın giderilmesi beklenir. İkinci tür olan türkü dizme ise büyük oranda taşlamaya karşılık gelir. Çünkü istisnalar haricinde halk edebiyatı ürünleri saz eşliğinde söylenir ve bu eserlere halk nazarında türkü olarak bakılır. Taşlamaların dili temsil getirmeye göre daha sivridir. Bu şiirlerde yer yer alaycı ifadelere de rastlanır. Türkü koşma yoluyla oluşurulan eleştirilere aşağıda verilen anonim örnek; bu tür taşlamaların içerdiği eleştirel üslubu göstermektedir:
Rüfet Ağa at getirmiş
Gurda guşa et getirmiş
Çobanlara dert getirmiş
Geberir kırat geberir
Ağıtlar
Ağıt, ölenin iyi niteliklerini, ölümünden duyulan acıyı dile getiren söz veya ezgi lere verilen addır. Bu yönüyle ağıt, evrensel-insanî bir olgu gelişiminde, anlamsal bir genellik kazanmıştır. Hemen hemen tüm kavimlerde ağıt türünün farklı biçim ve ezgilerde örnekleri görülür. Örnek olarak ağıt; Amerikan edebiyatında elegy adıyla anılırken, İslam etkisinde gelişen klasik doğu edebiyatlarında mersiye biçiminde adlandırılmıştır.Halk edebiyatındaki formu olan ağıt türü ile mersiyeler arasında konu bütünlüğü vardır. Halk ve Divan edebiyatlarının farkları üzerinde çok durulsa da aynı konuyu dile getiren bu iki şiir arasında aslında birtakım şeklî hususiyetleri dışında fazlaca bir farklılık yoktur.Ağıt, bir ölüm üzerine belli bir geleneğe uyularak yapılan törenlerde yakılmış ve söylenmiş bir de böyle bir törende yakıldığı halde daha sonra da hatıralarda yaşayan türkü olarak iki anlama gelir. Ayrıca evlenen kızın evden ayrılması gibi ölüm dışı konularda yazılan ağıtlar da vardır.
Türk edebiyatında ağıt türünün ilk örnekleri sagulardır. Türk halk edebiyatında en önemli ağıt ozanlarından biri Kağızmanlı Hıfzı'dır. Örnek olarak Hıfzı'nın ölen amcasının kızı için yazdığı ağıtın bir dörtlüğü şöyledir.
Ecel tuzağını açamaz mısın?
Açıp da içinden kaçamaz mısın?
Azâd eyleseler uçamaz mısın?
Kırık mı kanadın kolların hani
Ağıt geleneği bugün çağdaş edebiyatta anlamsal olarak sürdürülmektedir. Örneğin Ceyhun Atıf Kansu'nun ölümü üzerine Cahit Külebi şu dizeleri söylemiştir:
Ceyhun kardeş sen bu ilden gideli
Dağlarım yıkıldı, çöllerim bomboş.
Söğütlü dereler, iğdeli beller,
Kuraktan çatlamış göllerim bomboş.
Yapısal özellikler
Halk edebiyatında nazım şekilleri ve türler daha çok ezgilerine göre ayrılır. Bunun için koşma dahil birçok nazım (dizem) biçiminde belli bir hece sayısından bahsetmek imkânsızdır. Bununla birlikte, Türk halk edebiyatının en çok kullanılan biçimi olan koşmalar; daha çok 11'li hece ölçüsüyle yazılmıştır. Kafiye düzeni ise: axax, bbbx, cccx... biçimindedir. Ayrıca koşmanın ilk dörtlüğü xaxa veya aaax biçiminde de olabilir. Koşmalar yapıları bakımından beş ana başlık hâlinde incelenir:
Yapılarına göre koşmalar
Düz koşma: Genellikle 8 ve 11'li hece ölçüsü ile yazılan ve 4+4, 6+5 ya da 4+4+3 durakları kullanılan; 3-5 dörtlük arasında yazılan koşmalardır. Düz koşma, halk edebiyatında en çok kullanılan koşma biçimidir.
Sözcük oyunuyla kurulmuş koşmalar: Bu tür koşmalar kendi aralarında dörde ayrılır. Bunlardan ilki dedim dedili koşmadır. Dedim dedili koşmalar seven-sevilen arasındaki atışma biçimindedir.Aşık Ömer'in sözcük oyunuyla kurulmuş bir koşması şöyledir:
Dedim bu Ömer'in aklını aldın
Dedi sevdiğine pişman mı oldun
Dedim dilber niçün sararup soldun
Dedi hep çektiğim dil yarasıdır
Dedim dedili koşmanın yanında; cinasla söylenen cinaslı koşma, koşmanın son dizelerinin tekrarıyla şarkıya benzetilen koşma şarkı ve tümce aralarında iç uyaklar bulunan musammat koşma; sözcük oyunuyla kurulmuş koşmaların diğer türleridir.
Ek getirilerek kurulan koşmalar: Ana manzumelerine ek getirilerek yapılan koşmalardır. Ek getirilerek yapılan koşmaların ayaklı ve yedekli olmak üzere iki türü vardır. Ayaklı koşma, ilk dörtlüğünün ikinci ve dördüncü dizelerinden sonra beş heceli kısa bir dizenin eklenmesiyle oluşan koşma biçimidir. Ayaklı koşmalarda uzun dizeler 6+5=11'li kısa dizeler 5'li olarak düzenlenir. Ziyade mısra da denilen kısa dizeler, daima ana kafiye taşıyan uzun dizelerden sonra yer alır. Kafiye bakımından da ana kafiye düzenine bağlı kalırlar. Bir diğer ek getirilerek yapılan koşma çeşidi ise yedekli koşmalardır. Yedekli koşmalar, birimlerinin arasına mani vb. dizeler eklenerek yapılan ve daha çok Batı Türkçesinin Doğu kısımlarında tercih edilen bir yapıdır.
Sözcük taşırması ile kurulan koşmalar: Bu tür koşmalar dize veya dörtlük sonunda uyak olan sözcüğün bir sonraki birimde tekrarı esasına dayanır. Eğer dize sonundaki uyak bir sonraki mısrada yineleniyorsa buna zincirleme koşma, eğer dörtlük sonundaki uyak yineleniyorsa buna da zincirbent koşma adı verilir. Örneğin Aşık Zülali'nin aşağıdaki şiiri bir zincirbent koşmadır:
O ki yaratıldık türâb-ı Tur'a
Perverdigâr Hak Sübhan'ı biliriz
Türâbın aslını yarattın nurdan
Nurdan evvel bir mekânı biliriz
Mekânda var iken nice bin seher
Anı ziynet kıldı ne mürg-i seher
Günde yetmiş kere eyledi teher
Eklettiği rızk u nânı biliriz
Yukarıdaki şiirde; mevcut yapıya uygun olarak ilk dörlüğün son uyak kelimesi mekân sözcüğü, ikinci dörtlüğün başında tekrar edilmiştir.
Birleşik koşmalar: Bu biçimdeki koşmalar birden fazla koşma biçiminin birlikte kullanılmasıyla oluşturulur ve dört başlık altında incelenir. Bunlar: Zincirbent ayaklı koşma, musammat ayaklı koşma, musammat zincirbent koşma ve musammat zincirleme ayaklı koşmalardır. Bu koşma biçimleri, adlandırıldıkları yapıların bir bileşimidir. Yalnızca zincirbent ayaklı koşmanın ziyade mısralarında da tekrarlama yoluna gidildiğinden kısmî bir değişiklik gösterir.
Ölçü, uyak ve uyak şeması
Koşmalar Türk halk edebiyatı nazım biçimleri oldukları için; birçok koşma, hece ölçüsü kullanılarak söylenmiştir. Ancak özellikle 17. yüzyıldan başlayarak Bayburtlu Zihni gibi ozanlar, şiirlerinde aruz veznini de kullanmıştır. Koşmalarda biçimsel türleri ve yapılarına göre birçok durak çeşidi kullanılır. Halk şiirinde en çok tercih edilen düz koşmalar 8 veya 11'li hece ölçüsü ile yazılır ve 4+4, 6+5 ya da 4+4+3 durak yapısına sahiptir. Koşmaların yapısal biçimleri değiştikçe; hece sayılarında ve duraklamalarda değişiklikler meydana gelir. Tüm bunlarla birlikte koşmaların ekseriyetinde 11'li hece ölçüsü en çok kullanılan kalıptır. Koşmalarda 11'li hece ölçüsü çokça kullanıldığı için, genel tanımlamalarda koşma daha çok 11'li hece ölçüsüyle yazılan şiir olarak gösterilir. Oysaki halk edebiyatı nazım biçimleri daha çok saz eşliğinde söylenir ve birbirinden farklı okunuş ezgilerine sahiptir. Biçimleri birbirinden ayıran temel kıstas da ezgidir. Ancak koşmalar yazınsal metin olarak incelendiğinde, ezginin belirlenmesi zorlaştığı için özellikle edebiyat testlerine yönelik çalışmalarda koşmaların yalnızca 11'li biçimleri kullanılmaktadır.
Halk şiirinde en çok tercih edilen kafiye türü; yarım uyaktır. Bununla birlikte, Türk halk şiirinde, Türkçenin ses ve hece yapısına uygun olarak "a-e", "ı-i", o-ö" ve "u-ü" ünlüleri ve hatta dar ve geniş ünlüler arasında kafiye oluşturulabilmektedir.Ruhsati'nin aşağıdaki şiirinde:
Babanı katma sayıya (a)
Özün benzettim ayıya (a)
Kendi eştiğin kuyuya (a)
Düşesin Seyit Efendi (b)
"u" ve "ı" dar ünlüleri arasında uyak oluşturulmuştur. Bu seslerden önce gelen "y" sesleri de uyağa katılarak bir tam uyak ortaya çıkmıştır. Birimdeki uyak örgüsü ise aaab olup; şiir 8'li hece ile (5+3) söylenmiştir. Uyaklardan sonra gelen "-ya"lar ise rediftir.
Yine halk şiirinde "ğ ve y" gibi özellikle kayıcılaşan bazı yakın sesler arasında kafiye oluşturulabilmektedir. Karacaoğlan'ın bir şiirinde:
Karac'oğlan bunu böyle söyledi
İndi aşkın deryasını boyladı
Kızlar gitti diye pınar ağladı
Acıştım yüreğim yandı pınara
bu tarz bir alımlamayla; "ğ" ve "y" sesleri arasında uyak ilgisi kurulmuştur.
Koşmalar ilk kıtasının birinci, ikinci ve dördüncü dizeleriyle öteki kıtalarının dördüncü dizeleri birbiriyle, kalan dizeler de kendi aralarında uyaklı şiirlerdir. Yani, koşmaların uyak örgüsü; genellikle: axax - bbbx - cccx... biçimindedir ve bir koşma genellikle en az 3 en çok 12 dörtlükten oluşur. Ancak koşmanın ilk dörtlüğü: "xaya veya aaax" biçiminde de kafiyelendirilebilir.
Kaynakça
- Genel
- Bekki, Selahaddin (2008). Anadolu Sahası Halk şiirinde Kafiye: Tespitler ve Öneriler, Milli Folklor Dergisi, s.58-67
- Oğuz, Öcal (2008). Türk Halk Edebiyatı El Kitabı, Ankara: Grafiker Yayınları, s.205
- Artun, Erman (2001). Aşık Geleneği ve Aşık Edebiyatı, Ankara: Akçağ Yayınları, s.95-96
- Özel
- ^ a b . edebiyatalemi.com. 26 Temmuz 2014 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 4 Ekim 2011.
- ^ Bekir Şahin (1993). Osmanlı Ansiklopedisi. Ağaç Yayıncılık. Erişim tarihi: 4 Ekim 2011.
- ^ Ahmet Kabaklı (1989). Türk edebiyatı (183-194. sayılar). Türk Edebiyatı Vakfı.
- ^ a b . Türk Dil Kurumu. 11 Mayıs 2011 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 4 Ekim 2011.
- ^ a b c d Kâşgarlı Mahmud (Düzenleyen=Mehran Bahari) (2003). (PDF). TDK. 7 Ocak 2014 tarihinde kaynağından (PDF) arşivlendi. Erişim tarihi: 4 Ekim 2011.
- ^ a b c Erman Artun (2001). Âşıklık Geleneği ve Âşık Edebiyatı. Akçağ yayınları. ISBN .
- ^ a b c d e f Turan Karataş (2007). Ansiklopedik Edebiyat Terimleri Sözlüğü. Ankara: Akçağ Yayınları. s. 456.
- ^ a b c d e f Öcal Oğuz, (Ed.) (2008). Türk halk Edebiyatı El Kitabı. Ankara: Grafiker Yayınları. s. 205.
- ^ . TDK. 11 Mayıs 2011 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 4 Ekim 2011.
- ^ a b c d Şiire Bakış Ötesi. Kanes Yayınları. s. 81. ISBN . Erişim tarihi: 5 Ekim 2011.
- ^ Kazım Yetiş (2006). Belagattan Retoriğe. Kitabevi. ISBN .
- ^ (PDF). Ankara. 1998. 21 Nisan 2015 tarihinde kaynağından (PDF) arşivlendi. Erişim tarihi: 2 Aralık 2011.
- ^ a b c Müjgan Cumhur (1973). Karacaoğlan. Ankara. s. 127.
- ^ . TDK. 11 Mayıs 2011 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 2 Aralık 2011.
- ^ Cumhur, 1993, s.13
- ^ Cumhur, 1993, s.6
- ^ a b c . bilgicik.com. 30 Mart 2015 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 5 Ekim 2011.
- ^ a b c Mambetov. Karakalpakların Etnografya Tarihi. s. 158-165.
- ^ Mustafa Ayyıldız (2005). "Edebiyat Bilgi ve Teorileri". Akçağ. s. 411. Erişim tarihi: 5 Ekim 2011.
- ^ "Aşık edebiyatı". TDV İslam Ansiklopedisi. 2008. s. 562. ISBN .
- ^ Özkul Çobanoğlu (2000). "Âşık Tarzı Kültür Geleneği ve Destan Türü". Akçağ. s. 30. ISBN . Erişim tarihi: 5 Ekim 2011.
- ^ Feride Turan. (PDF). s. 25. 31 Ocak 2012 tarihinde kaynağından (PDF) arşivlendi. Erişim tarihi: 5 Ekim 2011.
- ^ Haluk Dursun (2004). Tuna Güzellemesi. Kubbealtı Yayınları. ISBN . Erişim tarihi: 5 Ekim 2011.
- ^ . 23 Haziran 2015 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 5 Ekim 2011.
- ^ Cemal Süreya Şiirinde Geleneğin Görünüşü. Dergâh. 2000. s. 87.
- ^ a b . 2 Haziran 2014 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 5 Ekim 2011.
- ^ . 11 Mayıs 2011 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 5 Ekim 2011.
- ^ Alptekin, Ali Berat (1997). Halk Hikayelerinin Motif Yapısı. Akçağ Yayınları. s. 66.
- ^ a b Sami Yıldız (2008). ÖSS Edebiyat. Güvender. s. 51. ISBN .
- ^ Birikim Dergisi (149-151. sayı). Birikim Yayınları. 2001.
- ^ a b c d Adem Balkaya. Türk Halk Kültüründe Taşlamaya Küçük Bir Örnek (PDF). Turkish Studies, cilt:1, sayı:5. 19 Ocak 2012 tarihinde kaynağından (PDF). Erişim tarihi: 8 Ekim 2011., s.139
- ^ Akkuş, Metin (1998). Nef’i ve Siham-ı Kaza. Ankara: Akçağ Yayınları. s. 46.
- ^ . Antoloji.com. 12 Ağustos 2013 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 8 Ekim 2011.
- ^ Balkaya, s.142.
- ^ Balkaya, s.143
- ^ . TDK. s. 132. 11 Mayıs 2011 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 9 Ekim 2011.
- ^ Cavitch, Max (2007). American Elegy: The Poetry of Mourning from the Puritans to Whitman. Minnesota Üniversitesi Baskısı. ISBN .
- ^ a b M. Zeliha Stebler Çavuş (2008). (PDF). A.Ü. Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü Dergisi, 28. sayı. 6 Ocak 2016 tarihinde kaynağından (PDF) arşivlendi. Erişim tarihi: 9 Ekim 2011.
- ^ Genç Osman İçin Yazılan Bir Ağıt ve Bir Mersiye, Ötelerden Bir Ses. Ankara: Akçağ Yayınları. 1997. s. 465.
- ^ Boratav, Pertev Naili (1982). Folklor ve Edebiyat I-II. İstanbul: Adam Yayınları.
- ^ Erman Artun. "Çukurova Ağıt Söyleme Geleneğinde "Gelin Göçürme Ağıtları"" (PDF). 6 Ocak 2016 tarihinde kaynağından (PDF). Erişim tarihi: 9 Ekim 2011.
- ^ a b Karataş, s.21
- ^ Cahit Külebi. Ceyhun Atıf kansu (Bir Halk Adamı). İçi Sevda Dolu Yolculuk. s. 97. Erişim tarihi: 9 Ekim 2011.[]
- ^ Şükrü Elçin (1987). Aşık Ömer. Ankara: Kültür ve Turizm bakanlığı yayınları.
- ^ a b Erman Artun (2001). Aşık Geleneği ve Aşık Edebiyatı. Ankara: Akçağ Yayınları. ss. 95-96.
- ^ Oğuz, s.206.
- ^ a b Oğuz, s.207.
- ^ Turgut Karabey (2007). "Bayburtlu Zihni'nin (1797-1859) Meşhur Bir Koşmasına Tahlili Bir Bakış" (PDF). Milli Folklor Dergisi (76. sayı). s. 66. 23 Kasım 2015 tarihinde kaynağından (PDF). Erişim tarihi: 3 Aralık 2011.
- ^ . Kültür ve Turizm Bakanlığı. 2 Ocak 2011 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 16 Ekim 2011.
- ^ Mustafa Altun (2003). "Şiirde Uyak (Kafiye)" (PDF). 6 Ocak 2016 tarihinde kaynağından (PDF). Erişim tarihi: 21 Kasım 2011.
- ^ Mehmet Yardımcı (2002). Aşık Edebiyatında Uyak ve Yeni Bir Uyak Tanımı. Kültür Bakanlığı yayınları. ss. 697-717.
- ^ Aşık Ruhsati. Sivas Belediyesi. 1999.
- ^ . antoloji.com. 6 Nisan 2015 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 21 Kasım 2011.
wikipedia, wiki, viki, vikipedia, oku, kitap, kütüphane, kütübhane, ara, ara bul, bul, herşey, ne arasanız burada,hikayeler, makale, kitaplar, öğren, wiki, bilgi, tarih, yukle, izle, telefon için, turk, türk, türkçe, turkce, nasıl yapılır, ne demek, nasıl, yapmak, yapılır, indir, ücretsiz, ücretsiz indir, bedava, bedava indir, mp3, video, mp4, 3gp, jpg, jpeg, gif, png, resim, müzik, şarkı, film, film, oyun, oyunlar, mobil, cep telefonu, telefon, android, ios, apple, samsung, iphone, xiomi, xiaomi, redmi, honor, oppo, nokia, sonya, mi, pc, web, computer, bilgisayar
Kosma costurucu duygularin dile getirildigi Islamiyet oncesinde yazilan kosuk turunun bir devami olan ladini dini olmayan Turk halk edebiyati nazim bicimi Kosmalar genellikle 11 li hece olcusu ile soylenir en az 3 en cok 12 dortlukten olusur Turk halk edebiyatinin en cok kullanilan nazim sekli olan kosma halk ozanlari tarafindan gelistirilmis bir nazim seklidir Bu nazim bicimi Turk Dil Kurumu tarafindan Saz esliginde siir soyleyen bir Azeri ozan Asik Elesker Sazla okunmak icin hece olcusu ile yazilmis ilk kitasinin birinci ikinci ve dorduncu dizeleriyle oteki kitalarinin dorduncu dizeleri birbiriyle kalan dizeler de kendi aralarinda uyakli konulari sevgi ve doga olaylari olan bir halk siiri olarak tanimlanmaktadir Bu bicimin ilk orneklerine Islamiyet oncesi Turk edebiyati nda kosuk adi verilen ve genellikle solen adi verilen bayramlarda soylenen siirlerde rastlanmaktadir Ayrica 11 yuzyilda kaleme alinan Divan i Lugati t Turk te de kosuk ifadesinin manzum eserlerin geneli icin kullanildigi gorulmektedir Halk edebiyatinda nazim sekilleri ve turler daha cok ezgilerine gore ayrilir Bunun icin kosma dahil bircok nazim dizem biciminde belli bir hece sayisindan bahsetmek imkansizdir Turk halk edebiyatinin en cok kullanilan bicimi olan kosmalar daha cok 11 li hece olcusuyle yazilmistir Kafiye duzeni axax bbbx cccx biciminde olan kosmalarin ilk dortlukleri xaxa veya aaax biciminde de uyaklandirilabilir Ayrica kosmalarda en cok yarim uyak tercih edilmistir Kosmalar ask sevgi ve doga gibi lirik soyleyisleri konu alan siirler olup konularina gore dorde ayrilirlar Bunlar Guzellemeler lirizm icerikli siirler kocaklamalar yigitlik icerikli siirler taslamalar yergi icerikli siirler ve olum gibi trajik bir olayi anlatan agitlardir Yapi ozelliklerine goreyse kosmalar duz ve birlesik gibi cesitli adlarla incelenir Guzellemeleriyle Karacaoglan taslamalariyla Dertli Ruhsati Seyrani kocaklamalariyla Kayikci Kul Mustafa Koroglu Dadaloglu ve agitlariyla Kagizmanli Hifzi kosma biciminin onemli ozanlarindan kabul edilmektedir Kosmalarin olusum sureci ve sozcuk kokeniKosma sozcugu kos eylem kokunden turemis bir kelimedir Bugun kosmak fiili Adim atislarini artirarak ileri dogru hizla gitmek ve birlikte is gormesi icin bir seyi baska birinin yanina katmak arkadas olarak vermek anlamlarinda kullanilsa da bu sozcuk Turkcenin erken donemlerinde turku duzmek anlaminda da kullanilmistir Ornegin kos eyleminin Divanu Lugati t Turk te bir anlaminin da turku duzmek olarak kaydedildigi bilinmektedir Buradan dolayi kosma ve kosmanin proto varyanti olan kosuk kos eylem kokunden turemis kelimelerdir Saman gelenekleriyle yasayan ilk Turk topluluklarinda muzik ve siir birbirinden ayri dusunulemez kopuz denilen temel Turk saziyla baksilarin soyledigi kosuklar daha sonra geliserek cogur calan halk ozanlari geleneginin bir baslangic turevi ozelligini gostermistir Bunun icin ilk donemlerde turku duzmek ve siir soylemek birbiriyle es tutulmus kosuk sozcugu boylece ortaya cikmistir Kosuklar gunumuz kosmalari gibi bircok kez dortluklerden olusmus istisnalari vardir ve hece olcusuyle soylenmistir Ayrica Kasgarli Mahmut kosuk sozcugunu kosug bicimiyle kullanmis ve aciklamasini siir kaside olarak vermistir Yapitta kosmanin ilkel sekli olan kosuk ilk donem Turk edebiyarinda siirle es tutulmustur Klasik bicimlerle kosmalar arasindaki bag Kosma Divan edebiyatindaki gazellere yakinlik gosterir Gazeller de sevgiliyi ve onun guzelligini betimleyen siirlerdir Konuyu ozele indirgedigimizde kosma turleri olan guzellemelerin klasik edebiyatta kaside ve gazele nitekim kosuk sozu Kasgarli Mahmud tarafindan kaside olarak anlamlandirilmistir yergi iceren siirler olan taslamalarin hicviyelere olume karsi duyulan uzuntuyu aktaran bir tur olan agidin mersiyeye konu itibariyla benzedigi gorulmektedir Sanat kurgusuKosmalar Turk halk edebiyatinin asik tarzi olarak bilinen koluna ait urunlerdir Bu yonuyle kosmalari olusturan sanat kurgusu kokenini halkin duyus ve soyleminden almaktadir Bu da halkla baglantili bir yazinsal temel kurulmasi sonucunu dogurmaktadir Boylece ana hatlari benzetme ve egretilemelere bagli olan halk edebiyatina ait imgeler kosmalarda da kendini gostermektedir Bu imgeler halkin yasayisina paralel olarak daha cok doga unsurlarindan secilmistir Halk edebiyatindaki benzetme ogeleri uc temel unsura yonelik benzetme imgeleri tasir Sevgili imgesi Halk edebiyatinda sevgiliye genellikle halk nazarinda guzelligiyle deger bulan ordek bulbul suna ve keklik gibi kus isimleriyle acik egretileme yoluyla hitap edilir Ornek olarak asagidaki Karacaoglan a ait kosmada sair sevdigini govel ordege benzetmistir Hey agalar gelin seyran edelim Govel ordek golden uctu sabahtan Allar geyinmis de celenk sokunmus Dogan gunes gibi dogdu sabahtan Yine kosmalarda sevgilinin en cok benzetildigi diger iki varlik ceylan ve ahudur Bu imgelestirmenin toplumsal kabulu bugun ahu kelimesinin guzel ince zarif kadin anlaminda kullanilan mecazli bir soz olmasi sonucunu dogurmustur Rakip imgesi Halk siirinde rakip surekli sevgilinin pesinde dolasmasi ilgisiyle acik egretileme yoluyla halk nazarinda ilenc olarak gorulen karakus ve kelb kopek gibi ifadelerle anilir Ornegin asagidaki siirde rakip bir kopege benzetilmistir Karac oglan eydur Sarsam dilberler Kelb rakipler birbirine girerler Seven imgesi Kosmalarin bazi dortluklerinde sevgili bir yirtici kus olarak betimlenip seven bir av olarak karsimiza cikar Ancak bazen de ozan kendini sahine sevgiliyi de balaban uveyik gibi kuslara benzetir Ben sahan sahin olsam da sen bir balaban Alsam cirnagima ciksam yola ben Icerik Kosuklar baksi kulturunden dogmus ve daha sonra kosma halini almistir Kosmalar Tanrisal mistisizm ogelerini iceren ve baksilar tarafindan soylenen kosuklarin gunumuzdeki turevidir Genel olarak ask sevgi doga ve yigitlik temleri kullanilan kosmalar konularina gore guzelleme kocaklama agit ve taslama olmak uzere dort temel ulamda incelenir Anlamsal koken Kosma coskun duygulari ifade etmeyi saglayan bir nazim dizem bicimidir Bunun icin kosmalar daha cok doga ask olum ayrilik yigitlik toplumsal olaylar gibi konulari isler Temele inildiginde ise kosmanin saman geleneginin izlerini tasidigi gorulmektedir Ornegin Karakalpak kosuklarinda atese siginma gelin geldiginde atese yag dokme zikir salma ruh cagirma hastalanan insana cesitli nesnelerle vurma gibi saman gelenegine ait ogeler folklorik siire yon verir Bunda ilk donem Turk toplumlarinda siir soyleyen kisilerin baksilar olmasi en onemli etkendir Hatta ilk donemlerde siirler baksilar vasitasiyla afetlere karsi korunmayi saglayan bir cesit moral mistik unsur gorevini gormustur Ornegin bedik adi verilen bir kosuk turu zamaniyla insan ve hayvanlara musallat olan hastaliklari def etmek icin kullanilmistir Yani ozellikle mitolojik devirler boyunca sanat yasamin korkularin ve siginisin bir ifade bicimi olmustur Yasamini anlamlandirmaya calisan insanoglu mistik bir soylem uzerinde yogunlasmistir Bunun icin estetik bir temele binaen gelisen bir edebiyatin olusmasi mitolojik donemlerin ardindan gelir Buradan hareketle genel hatlariyla su gercege ulasilir kosmalar estetik kuramlamalari da kapsayan kosuklarin mitolojik donem sonrasi varyantlaridir Proto donemlere ait bir kosuk incelendiginde bu donem kosuklarindaki yasam algisinin ne denli tanrisal bir mistisizm icerdigi gorulmektedir Tang Tengri kelti Tan Tanri geldi Tang Tengri ozi kelti Tan Tanri kendisi geldi Tang Tengri kelti Tan Tanri geldi Tang Tengri ozi kelti Tan Tanri kendisi geldi Turunglar kamag begler kadaslar Kalkiniz butun beyler kardesler Tang Tengring ogelim Tan Tanriyi ovelim Kosma konulari Kosuklarin yeni bir turevi olan kosmalar temel olarak doga ask olum ayrilik yigitlik toplumsal olaylar gibi konulari ele alir Kosmalar insani duygulari isledikleri ve saz esliginde soylendikleri icin kosmalarin muzikalite ve cosumsal degerleri oldukca yuksektir Bunun icin konu olarak ortak paydalari paylastiklari semailer ve diger nazim sekilleriyle kosma arasindaki temel fark kosmanin kendisine has muzikalitesidir Halk siirinde muzikalitenin suregenligini saglayan olgu saz olmaksizin siir soyleyen sairlere ancak 19 yuzyilda rastlamaya baslamamizdan kaynaklanir Kosmalar anlamsal bir siniflandirilmaya tabii tutulursa 4 temel ulamda incelenir Bu dort oge ayrica halk edebiyati nazim dizem turleri icerisinde de yer alir Bu dizem turlerinin ortaya cikisi tesadufi degildir Kosmalar muzik esliginde soylendigi icin eger bir konu icten bir uslupla anlatilacaksa guzelleme havasi eger yerilecekse taslama havasi gibi psikolojik sunumlar ortamdaki duruma gore kendini gostermistir Kosmaya ait asik edebiyati dizem turleri sunlardir Guzellemeler Guzellemeler cosku ve ovgu icerikli siirlerdir Sevilen kisilere veya varliklara karsi olan bagliligi ifade etmek icin yazilirlar Guzellemelerde ele alinan konular ayri ayri ya da birlikte ele alinabilir Ozele indirgendiginde temel guzelleme temleri bir kadina at gibi Turk kulturunde onemli yeri olan hayvan ya da varliklara dogaya duyulan sevgidir Bunun yaninda guzellemeler ozlem gibi dusunsel estetik konulari da isler Guzellemeler halk edebiyatinda en cok tercih edilen turlerdendir Bugun guzellemeler anlamsal boyutta ozellikle adlandirma bazinda modern edebiyata da tesir etmistir Ornegin Tuna yi anlatan bir seyahat kitabina Tuna Guzellemesi adi verilirken Ikinci Yeni siirinin temsilcilerinden Cemal Sureya nin anlam bakimindan guzellemeye yaklasan bir siirinin adi da Guzelleme dir Guzelleme yalnizca kosma bicimine mensup siirler icin kullanilan bir tabir olmayip anlamsal bir icerigi vardir Bunun icin guzelleme konularini isleyen semailer de guzelleme olarak degerlendirilir Guzelleme turunun en onemli temsilcisi olarak lirik soyleyisleriyle 17 yuzyil halk ozani Karacaoglan kabul edilmektedir Komur gozlum ne salinin karsimda Gunduz hayalimde gece dusumde Bir guzelin sevdasi var basimda Yar sevdasi cetin olur yaradan Ornegin bu siirde Karacaoglan yarini ne kadar sevdigini lirik bir soylemle dile getirmistir Iste guzellemeler anlatilan duyguyu lirik bir bicimde ovguyle anlatan Turk halk siiri urunleridir Kocaklamalar Kocaklamalar savaslar ve yigitlikle ilgili halk siir turleridir Kocaklama genel bir tur kavramindan cok yigitlik ve meydan okuma icerikli siirlere verilen addir Yani kocaklama semaiye veya kosmaya ozgu bir tur degildir genel ve anlamsal bir kategoridir Ornegin halk destanlari da bir kocaklamadir Kisacasi kocaklamalar bir nevi epik kavraminin halk siirindeki yansimasidir Bunu TDK nin taniminda soyle ifade edilmektedir Halk edebiyatinda bicimi ne olursa olsun konusu yigitlik savas kahramanlik olan veya bir kahramani oven kahramanlik duygularini canlandiran siir yigitleme Battalname gibi Divan edebiyati geleneginden beslenen urunlerin yaninda bugun dahi hamasi yigitliklerden soz eden bir anlayisla yazilan bircok modern siire rastlamak mumkundur Turk halk edebiyatina baktigimiz zaman ise karsimiza iki tur kocaklama anlayisi cikar Bunlardan ilki duygusal kocaklama ikincisi ise coskun kocaklamadir Duygusal kocaklama olayin psikolojik bir analize tabii tutularak kahramanlik yonlerinin yaninda trajik yonlerinin de on plana cikarildigi kocaklama turudur Bu tur eserlerde coskun bir yigitlik teminin ardinda duygu gizlidir Bircok kahramanlik bildiren halk destani bu ulamda incelenir Kayikci Kul Mustafa ya ait olan Genc Osman Destani bu tur kocaklamalarin guzel bir ornegidir Eserde yalnizca hamasi duygular yoktur Genc Osman in oldurulusunun ardindan asker ve padisah nazarinda yasanan uzuntu hali de tahlil edilmistir Duygusal kocaklamalar halk tarafindan cok sevilen bir turu olusturur bunun icin bu eserler genellikle halk hikayesi olusum surecinin bir parcasi haline gelir Ornegin Genc Osman Destani halk oykusu olusum sureci bakimindan incelenen ilk eserlerden biridir Coskun kocaklama en yaygin kocaklama turudur Bu tur kocaklamalarda ozanin korkusuz ve meydan okuyan bir soyleyisi vardir Gerek savas meydanindaki kahramanliklar gerekse mevcut duzene karsi yapilan baskaldiri bu yolla ifade edilir Otoriteler tarafindan coskun kocaklamalarin en guzel ornekleri Koroglu ve Dadaloglu ait kocaklamalar olarak kabul edilir Koroglu nun bir kocaklamasi soyledir Benden selam olsun Bolu Beyi ne Cikip su daglara yaslanmalidir Ok gicirtisindan kalkan sesinden Daglar seda verip seslenmelidir bu yapitta da oldugu gibi coskun kocaklamalarda psikolojik bir sentezden cok bir meydan okuma ve korkusuz soylem uzerinde durulmaktadir Taslamalar Taslama Turk halk edebiyatina ait satirik siirlere verilen addir Bu yonuyle taslamalar toplumdaki aksayan yonleri bireysel yanlisliklari devlet yonetimindeki hatalari elestirel bir dille konu edinir ve halk edebiyatinda yermek hicvetmek sozcuklerinin karsiligi olarak kullanilir Taslamalar semai ve kosma dizem nazim bicimleriyle yazilir Bu nazim sekilleri dortluklerden ibarettir bunun icin Divan edebiyatinda dortluklerle yazilan ve felsefi elestirel dizem bicimleri olan rubai ve kitalarla benzer ozellikler gosterir Taslamalar divan edebiyatinda bir tur olarak hicviyye karsiligini bulur Hicviyye veya hiciv turunun Divan edebiyatindaki en buyuk temsilcisi ise Nefi dir Taslamanin en onemli temsilcileri ise Dertli Ruhsati ve Seyrani gibi ozanlardir Taslama gelenegi cagdas Turk edebiyati dairesinde de kendini gostermistir Abdurrahim Karakoc gibi halk siirine yakin sairler taslamalar yazmistir Karakoc un bir siirini incelersek Su berbat dunyada delicesine Gulmemiz kotu seydir emmeoglu Kac vicdan egilmez para sesine Bilmemiz kotu seydir emmeoglu Goruldugu gibi sair bu dortlugunde dunyanin madde ve paraya dayali isleyisinden rahatsiz olmus dunyadaki cikara dayali sistemi elestirmistir Taslamalar bazen genel bir sitem uzerinden ilerlerken bazen bazen de dogrudan elestirilen hedefe acikca saldirilmistir Hatta Neyzen Tevfik gibi bazi sairler siirlerinde sokak dili ve argo ifadeleri kullanmaktan cekinmemistir Tevfik in Mecnun siiri buna ornektir Elestiri halk edebiyatinda temel olarak iki yolla yapilmistir Bunlardan biri temsil yoluyla ikincisi ise turku kosmak yoluyladir Temsil yoluyla yapilan elestiriler genellikle yapici elestiri mahiyetindedir Bu tur yergilerde gorulen eksiklik temsil yoluyla oykulestirilir ve iletinin ulasmasi istenen merciye ustu kapali bir bicimde mesaj verilerek istenilmeyen davranisin giderilmesi beklenir Ikinci tur olan turku dizme ise buyuk oranda taslamaya karsilik gelir Cunku istisnalar haricinde halk edebiyati urunleri saz esliginde soylenir ve bu eserlere halk nazarinda turku olarak bakilir Taslamalarin dili temsil getirmeye gore daha sivridir Bu siirlerde yer yer alayci ifadelere de rastlanir Turku kosma yoluyla olusurulan elestirilere asagida verilen anonim ornek bu tur taslamalarin icerdigi elestirel uslubu gostermektedir Rufet Aga at getirmis Gurda gusa et getirmis Cobanlara dert getirmis Geberir kirat geberir Agitlar Agit olenin iyi niteliklerini olumunden duyulan aciyi dile getiren soz veya ezgi lere verilen addir Bu yonuyle agit evrensel insani bir olgu gelisiminde anlamsal bir genellik kazanmistir Hemen hemen tum kavimlerde agit turunun farkli bicim ve ezgilerde ornekleri gorulur Ornek olarak agit Amerikan edebiyatinda elegy adiyla anilirken Islam etkisinde gelisen klasik dogu edebiyatlarinda mersiye biciminde adlandirilmistir Halk edebiyatindaki formu olan agit turu ile mersiyeler arasinda konu butunlugu vardir Halk ve Divan edebiyatlarinin farklari uzerinde cok durulsa da ayni konuyu dile getiren bu iki siir arasinda aslinda birtakim sekli hususiyetleri disinda fazlaca bir farklilik yoktur Agit bir olum uzerine belli bir gelenege uyularak yapilan torenlerde yakilmis ve soylenmis bir de boyle bir torende yakildigi halde daha sonra da hatiralarda yasayan turku olarak iki anlama gelir Ayrica evlenen kizin evden ayrilmasi gibi olum disi konularda yazilan agitlar da vardir Turk edebiyatinda agit turunun ilk ornekleri sagulardir Turk halk edebiyatinda en onemli agit ozanlarindan biri Kagizmanli Hifzi dir Ornek olarak Hifzi nin olen amcasinin kizi icin yazdigi agitin bir dortlugu soyledir Ecel tuzagini acamaz misin Acip da icinden kacamaz misin Azad eyleseler ucamaz misin Kirik mi kanadin kollarin hani Agit gelenegi bugun cagdas edebiyatta anlamsal olarak surdurulmektedir Ornegin Ceyhun Atif Kansu nun olumu uzerine Cahit Kulebi su dizeleri soylemistir Ceyhun kardes sen bu ilden gideli Daglarim yikildi collerim bombos Sogutlu dereler igdeli beller Kuraktan catlamis gollerim bombos Yapisal ozellikler Halk edebiyatinda nazim sekilleri ve turler daha cok ezgilerine gore ayrilir Bunun icin kosma dahil bircok nazim dizem biciminde belli bir hece sayisindan bahsetmek imkansizdir Bununla birlikte Turk halk edebiyatinin en cok kullanilan bicimi olan kosmalar daha cok 11 li hece olcusuyle yazilmistir Kafiye duzeni ise axax bbbx cccx bicimindedir Ayrica kosmanin ilk dortlugu xaxa veya aaax biciminde de olabilir Kosmalar yapilari bakimindan bes ana baslik halinde incelenir Yapilarina gore kosmalar Duz kosma Genellikle 8 ve 11 li hece olcusu ile yazilan ve 4 4 6 5 ya da 4 4 3 duraklari kullanilan 3 5 dortluk arasinda yazilan kosmalardir Duz kosma halk edebiyatinda en cok kullanilan kosma bicimidir Sozcuk oyunuyla kurulmus kosmalar Bu tur kosmalar kendi aralarinda dorde ayrilir Bunlardan ilki dedim dedili kosmadir Dedim dedili kosmalar seven sevilen arasindaki atisma bicimindedir Asik Omer in sozcuk oyunuyla kurulmus bir kosmasi soyledir Dedim bu Omer in aklini aldin Dedi sevdigine pisman mi oldun Dedim dilber nicun sararup soldun Dedi hep cektigim dil yarasidir Dedim dedili kosmanin yaninda cinasla soylenen cinasli kosma kosmanin son dizelerinin tekrariyla sarkiya benzetilen kosma sarki ve tumce aralarinda ic uyaklar bulunan musammat kosma sozcuk oyunuyla kurulmus kosmalarin diger turleridir Ek getirilerek kurulan kosmalar Ana manzumelerine ek getirilerek yapilan kosmalardir Ek getirilerek yapilan kosmalarin ayakli ve yedekli olmak uzere iki turu vardir Ayakli kosma ilk dortlugunun ikinci ve dorduncu dizelerinden sonra bes heceli kisa bir dizenin eklenmesiyle olusan kosma bicimidir Ayakli kosmalarda uzun dizeler 6 5 11 li kisa dizeler 5 li olarak duzenlenir Ziyade misra da denilen kisa dizeler daima ana kafiye tasiyan uzun dizelerden sonra yer alir Kafiye bakimindan da ana kafiye duzenine bagli kalirlar Bir diger ek getirilerek yapilan kosma cesidi ise yedekli kosmalardir Yedekli kosmalar birimlerinin arasina mani vb dizeler eklenerek yapilan ve daha cok Bati Turkcesinin Dogu kisimlarinda tercih edilen bir yapidir Sozcuk tasirmasi ile kurulan kosmalar Bu tur kosmalar dize veya dortluk sonunda uyak olan sozcugun bir sonraki birimde tekrari esasina dayanir Eger dize sonundaki uyak bir sonraki misrada yineleniyorsa buna zincirleme kosma eger dortluk sonundaki uyak yineleniyorsa buna da zincirbent kosma adi verilir Ornegin Asik Zulali nin asagidaki siiri bir zincirbent kosmadir O ki yaratildik turab i Tur a Perverdigar Hak Subhan i biliriz Turabin aslini yarattin nurdan Nurdan evvel bir mekani biliriz Mekanda var iken nice bin seher Ani ziynet kildi ne murg i seher Gunde yetmis kere eyledi teher Eklettigi rizk u nani biliriz Yukaridaki siirde mevcut yapiya uygun olarak ilk dorlugun son uyak kelimesi mekan sozcugu ikinci dortlugun basinda tekrar edilmistir Birlesik kosmalar Bu bicimdeki kosmalar birden fazla kosma biciminin birlikte kullanilmasiyla olusturulur ve dort baslik altinda incelenir Bunlar Zincirbent ayakli kosma musammat ayakli kosma musammat zincirbent kosma ve musammat zincirleme ayakli kosmalardir Bu kosma bicimleri adlandirildiklari yapilarin bir bilesimidir Yalnizca zincirbent ayakli kosmanin ziyade misralarinda da tekrarlama yoluna gidildiginden kismi bir degisiklik gosterir Olcu uyak ve uyak semasi Yukaridaki diyagramda Karacaoglan nin bir siirinin yapisal incelemesi yapilmistir Goruldugu gibi axcx dddx uyak orgusuyle yazilan bu siir ayrica 8 li hece olcusuyle 4 4 durakla yazilan bir semaidir Bununla birlikte semailer ve kosmalarin yapisal ozelliklerinden cok ezgilerinde fark vardir Siirde kirmiziyla yazilan yerlerde redif maviyle yazilan yerlerde kafiyeler bulunmaktadir Ayrica siir genelindeki tum son dizelerin birbiriyle uyakli oldugu gorulmektedir Kosmalar Turk halk edebiyati nazim bicimleri olduklari icin bircok kosma hece olcusu kullanilarak soylenmistir Ancak ozellikle 17 yuzyildan baslayarak Bayburtlu Zihni gibi ozanlar siirlerinde aruz veznini de kullanmistir Kosmalarda bicimsel turleri ve yapilarina gore bircok durak cesidi kullanilir Halk siirinde en cok tercih edilen duz kosmalar 8 veya 11 li hece olcusu ile yazilir ve 4 4 6 5 ya da 4 4 3 durak yapisina sahiptir Kosmalarin yapisal bicimleri degistikce hece sayilarinda ve duraklamalarda degisiklikler meydana gelir Tum bunlarla birlikte kosmalarin ekseriyetinde 11 li hece olcusu en cok kullanilan kaliptir Kosmalarda 11 li hece olcusu cokca kullanildigi icin genel tanimlamalarda kosma daha cok 11 li hece olcusuyle yazilan siir olarak gosterilir Oysaki halk edebiyati nazim bicimleri daha cok saz esliginde soylenir ve birbirinden farkli okunus ezgilerine sahiptir Bicimleri birbirinden ayiran temel kistas da ezgidir Ancak kosmalar yazinsal metin olarak incelendiginde ezginin belirlenmesi zorlastigi icin ozellikle edebiyat testlerine yonelik calismalarda kosmalarin yalnizca 11 li bicimleri kullanilmaktadir Halk siirinde en cok tercih edilen kafiye turu yarim uyaktir Bununla birlikte Turk halk siirinde Turkcenin ses ve hece yapisina uygun olarak a e i i o o ve u u unluleri ve hatta dar ve genis unluler arasinda kafiye olusturulabilmektedir Ruhsati nin asagidaki siirinde Babani katma sayiya a Ozun benzettim ayiya a Kendi estigin kuyuya a Dusesin Seyit Efendi b u ve i dar unluleri arasinda uyak olusturulmustur Bu seslerden once gelen y sesleri de uyaga katilarak bir tam uyak ortaya cikmistir Birimdeki uyak orgusu ise aaab olup siir 8 li hece ile 5 3 soylenmistir Uyaklardan sonra gelen ya lar ise rediftir Yine halk siirinde g ve y gibi ozellikle kayicilasan bazi yakin sesler arasinda kafiye olusturulabilmektedir Karacaoglan in bir siirinde Karac oglan bunu boyle soyledi Indi askin deryasini boyladi Kizlar gitti diye pinar agladi Acistim yuregim yandi pinara bu tarz bir alimlamayla g ve y sesleri arasinda uyak ilgisi kurulmustur Kosmalar ilk kitasinin birinci ikinci ve dorduncu dizeleriyle oteki kitalarinin dorduncu dizeleri birbiriyle kalan dizeler de kendi aralarinda uyakli siirlerdir Yani kosmalarin uyak orgusu genellikle axax bbbx cccx bicimindedir ve bir kosma genellikle en az 3 en cok 12 dortlukten olusur Ancak kosmanin ilk dortlugu xaya veya aaax biciminde de kafiyelendirilebilir KaynakcaGenelBekki Selahaddin 2008 Anadolu Sahasi Halk siirinde Kafiye Tespitler ve Oneriler Milli Folklor Dergisi s 58 67 Oguz Ocal 2008 Turk Halk Edebiyati El Kitabi Ankara Grafiker Yayinlari s 205 Artun Erman 2001 Asik Gelenegi ve Asik Edebiyati Ankara Akcag Yayinlari s 95 96Ozel a b edebiyatalemi com 26 Temmuz 2014 tarihinde kaynagindan arsivlendi Erisim tarihi 4 Ekim 2011 Bekir Sahin 1993 Osmanli Ansiklopedisi Agac Yayincilik Erisim tarihi 4 Ekim 2011 Ahmet Kabakli 1989 Turk edebiyati 183 194 sayilar Turk Edebiyati Vakfi erisim tarihi kullanmak icin url gerekiyor yardim a b Turk Dil Kurumu 11 Mayis 2011 tarihinde kaynagindan arsivlendi Erisim tarihi 4 Ekim 2011 a b c d Kasgarli Mahmud Duzenleyen Mehran Bahari 2003 PDF TDK 7 Ocak 2014 tarihinde kaynagindan PDF arsivlendi Erisim tarihi 4 Ekim 2011 a b c Erman Artun 2001 Asiklik Gelenegi ve Asik Edebiyati Akcag yayinlari ISBN 9753383576 a b c d e f Turan Karatas 2007 Ansiklopedik Edebiyat Terimleri Sozlugu Ankara Akcag Yayinlari s 456 erisim tarihi kullanmak icin url gerekiyor yardim a b c d e f Ocal Oguz Ed 2008 Turk halk Edebiyati El Kitabi Ankara Grafiker Yayinlari s 205 TDK 11 Mayis 2011 tarihinde kaynagindan arsivlendi Erisim tarihi 4 Ekim 2011 a b c d Siire Bakis Otesi Kanes Yayinlari s 81 ISBN 6058890438 Erisim tarihi 5 Ekim 2011 Kazim Yetis 2006 Belagattan Retorige Kitabevi ISBN 9759173204 erisim tarihi kullanmak icin url gerekiyor yardim PDF Ankara 1998 21 Nisan 2015 tarihinde kaynagindan PDF arsivlendi Erisim tarihi 2 Aralik 2011 a b c Mujgan Cumhur 1973 Karacaoglan Ankara s 127 TDK 11 Mayis 2011 tarihinde kaynagindan arsivlendi Erisim tarihi 2 Aralik 2011 Cumhur 1993 s 13 Cumhur 1993 s 6 a b c bilgicik com 30 Mart 2015 tarihinde kaynagindan arsivlendi Erisim tarihi 5 Ekim 2011 a b c Mambetov Karakalpaklarin Etnografya Tarihi s 158 165 erisim tarihi kullanmak icin url gerekiyor yardim Mustafa Ayyildiz 2005 Edebiyat Bilgi ve Teorileri Akcag s 411 Erisim tarihi 5 Ekim 2011 Asik edebiyati TDV Islam Ansiklopedisi 2008 s 562 ISBN 9753894554 Ozkul Cobanoglu 2000 Asik Tarzi Kultur Gelenegi ve Destan Turu Akcag s 30 ISBN 9753383002 Erisim tarihi 5 Ekim 2011 Feride Turan PDF s 25 31 Ocak 2012 tarihinde kaynagindan PDF arsivlendi Erisim tarihi 5 Ekim 2011 Haluk Dursun 2004 Tuna Guzellemesi Kubbealti Yayinlari ISBN 9757663999 Erisim tarihi 5 Ekim 2011 23 Haziran 2015 tarihinde kaynagindan arsivlendi Erisim tarihi 5 Ekim 2011 Cemal Sureya Siirinde Gelenegin Gorunusu Dergah 2000 s 87 erisim tarihi kullanmak icin url gerekiyor yardim a b 2 Haziran 2014 tarihinde kaynagindan arsivlendi Erisim tarihi 5 Ekim 2011 11 Mayis 2011 tarihinde kaynagindan arsivlendi Erisim tarihi 5 Ekim 2011 Alptekin Ali Berat 1997 Halk Hikayelerinin Motif Yapisi Akcag Yayinlari s 66 a b Sami Yildiz 2008 OSS Edebiyat Guvender s 51 ISBN 975 589 268 0 erisim tarihi kullanmak icin url gerekiyor yardim Birikim Dergisi 149 151 sayi Birikim Yayinlari 2001 erisim tarihi kullanmak icin url gerekiyor yardim a b c d Adem Balkaya Turk Halk Kulturunde Taslamaya Kucuk Bir Ornek PDF Turkish Studies cilt 1 sayi 5 19 Ocak 2012 tarihinde kaynagindan PDF Erisim tarihi 8 Ekim 2011 s 139 Akkus Metin 1998 Nef i ve Siham i Kaza Ankara Akcag Yayinlari s 46 Antoloji com 12 Agustos 2013 tarihinde kaynagindan arsivlendi Erisim tarihi 8 Ekim 2011 Balkaya s 142 Balkaya s 143 TDK s 132 11 Mayis 2011 tarihinde kaynagindan arsivlendi Erisim tarihi 9 Ekim 2011 Cavitch Max 2007 American Elegy The Poetry of Mourning from the Puritans to Whitman Minnesota Universitesi Baskisi ISBN 081664893X a b M Zeliha Stebler Cavus 2008 PDF A U Turkiyat Arastirmalari Enstitusu Dergisi 28 sayi 6 Ocak 2016 tarihinde kaynagindan PDF arsivlendi Erisim tarihi 9 Ekim 2011 Genc Osman Icin Yazilan Bir Agit ve Bir Mersiye Otelerden Bir Ses Ankara Akcag Yayinlari 1997 s 465 Boratav Pertev Naili 1982 Folklor ve Edebiyat I II Istanbul Adam Yayinlari Erman Artun Cukurova Agit Soyleme Geleneginde Gelin Gocurme Agitlari PDF 6 Ocak 2016 tarihinde kaynagindan PDF Erisim tarihi 9 Ekim 2011 a b Karatas s 21 Cahit Kulebi Ceyhun Atif kansu Bir Halk Adami Ici Sevda Dolu Yolculuk s 97 Erisim tarihi 9 Ekim 2011 olu kirik baglanti Sukru Elcin 1987 Asik Omer Ankara Kultur ve Turizm bakanligi yayinlari a b Erman Artun 2001 Asik Gelenegi ve Asik Edebiyati Ankara Akcag Yayinlari ss 95 96 Oguz s 206 a b Oguz s 207 Turgut Karabey 2007 Bayburtlu Zihni nin 1797 1859 Meshur Bir Kosmasina Tahlili Bir Bakis PDF Milli Folklor Dergisi 76 sayi s 66 23 Kasim 2015 tarihinde kaynagindan PDF Erisim tarihi 3 Aralik 2011 Kultur ve Turizm Bakanligi 2 Ocak 2011 tarihinde kaynagindan arsivlendi Erisim tarihi 16 Ekim 2011 Mustafa Altun 2003 Siirde Uyak Kafiye PDF 6 Ocak 2016 tarihinde kaynagindan PDF Erisim tarihi 21 Kasim 2011 Mehmet Yardimci 2002 Asik Edebiyatinda Uyak ve Yeni Bir Uyak Tanimi Kultur Bakanligi yayinlari ss 697 717 Asik Ruhsati Sivas Belediyesi 1999 antoloji com 6 Nisan 2015 tarihinde kaynagindan arsivlendi Erisim tarihi 21 Kasim 2011