Bu maddenin mevcut adı .Kasım 2017) ( |
Bu maddenin konusunda kuşkular bulunmaktadır.Eylül 2016) () ( |
Osmanlı İmparatorluğu'nda Alevilere yapılan haksızlıklar, Osmanlı Sultanı I. Selim'in hükümranlığıyla (1512–1520) ve 1514'te Safevîlere karşı savaşıyla bağlantısı olan bir durumdur. Ancak 14. yüzyıldan beri Osmanlı İmparatorluğu ve Alevi vb. toplumları arasında önceden bulunan problemleri işaret eden örnekler vardır.
Alevi ve benzeri toplumların 1500'den önce uğradığı haksızlıklar
14. yüzyıl
14. yüzyılda heterodoks Müslüman toplumlarla Osmanlı arasında halihazırda çeşitli sorunlar mevcuttu. Bunun bir örneği Seyyid Rüstem isimli bir dervişten bahseden Seyyid Ali Sultan'ın (Kızıldeli olarak da bilinir) biyografisinde bulunur. Biyografide bahsedildiği şekliyle I. Orhan ile toprak almak üzerine yaptığı şahsi sözleşmeye rağmen yerel Osmanlı memurlarıyla Seyyid Rüstem'in başı derde girer. Bir memur Seyyid Rüstem'in kim olduğunu öğrendikten sonra şu sözleri bağırır: "Bu Torlak (bu kelime o zamanlar Kalenderi halkını küçümsemek amaçlı sık kullanılan bir sıfattır) ne cüretle benim toprağıma işaret koyar ve itaatten ayrılır? Benim iznim olmadan nasıl yaşar?".
Bu olay Osmanlı'nın konumunu, dini kurallar konusunda daha toleranslı olan dervişler arasında gelişme göstermeyen ortodoks İslam kanunlarına (Şeriat) yaklaştıran bir dönüm noktasıdır. Ayrıca bu olay, Osmanlı Sultanları'nın, I. Osman'ın ve Orhan Gazi'nin aksine, kabile ve klan reisi olmaktan çıktığının bir örneğidir. Devam eden süreç, merkeziyetçi yönetimin gelişmesi ve yerel liderliklerin yok edilişiyle nitelendirilir.
15. yüzyıl
Osmanlı İmparatorluğu ve heterodoks toplumlar arasında büyük bir hoşnutsuzluk başlamış ve 15. yüzyılda İmparatorluk içinde artan sayıda başkaldırılar ve problemler oluşmuştur. En dikkate değer örneklerden biri 1416'da başlayan Şeyh Bedreddin isyanıdır. Bu isyanın sosyo-ekonomik ve dini nedenlerle ortaya çıktığı düşünülmektedir. Gayrimüslimlerce de desteklenen isyan neticede bastırılmış ve 1420'de Şeyh Bedreddin müridleriyle beraber idam edilmiştir.
Heterodoks Şia mezhebi Hurûfilik, İran ve Anadolu'da geniş ölçüde yayılmış ve Osmanlı İmparatorluğu'nun büyük bir kısmında misyonerliği yapılmıştır. 1445'te bir grup Hurûfi sultan II. Mehmed ile bizzat tanışabilmişler ve onu Hurûfilik inancına davet etmişlerdir. Sultan, kendi amaçları için konuşmalarına izin vermiş ve onların mistik doktrinlerine ilgi göstermiştir. Bu durum, II. Mehmed'in olaya direkt olarak müdahale edemeyen yakın danışmanları arasında huzursuzluğa sebep olmuştur. Bu yüzden Hurûfilik'e ilgileniyormuş gibi görünen Fahr el-Dîn Acemî isimli alimi çağırmaya karar vermişlerdir ve bu alim sultanın huzurundaki Hurûfilerin liderini evine çağırmıştır. Ancak Hurûfi lideri inancını anlatınca Fahr el-Dîn Acemî "Kafir!" diye bağırmıştır. Hurûfîler II. Mehmed'in yanına sığınmaya çalıştıkları zaman Fahr el-Dîn Acemî'nin agresif davranışları II. Mehmed'i zapt etmiş ve konuklarını korumasına engel olmuştur. Daha sonra Hurûfiler Edirne'de bir camiye götürülmüşlerdir. Bu camide Fahr el-Dîn Hurûfîler'in inançlarını alenen kınamıştır ve onların inancına son verme hareketine katılacaklara ruhani ödüller vadetmiştir, sonra Hurûfilere kendi liderlerini yakmak için büyük bir ateş hazırlamalarını emretmiştir. Hurûfilerin lideri bu ateşe atılmıştır ve diğer Hurûfiler de başka bir yöntemle idam edilmiştir.
Bu olay da önceki sultanlardan I. Orhan'ın, Osmanlı memurlarının davranışları nedeniyle, Torlaklara karşı sempatisinin yok oluşuyla örtüşmektedir. II. Mehmed'in hükümranlığının sonrasında doğuya ve batıya genişleyerek heterodoksluğa eğilim gösteren yeni toprakları içine katmıştır. Hurûfiler ve öteki heterodoks Sufi grupları Osmanlı İmparatorluğunun çeşitli yerlerinde haksızlıklara ve katliama uğramışlardır.
15. yüzyılın ortalarında Osmanlı İmparatorluğu ve yarı özerk Karaman bölgesi arasında bir çekişme yaşanmıştır. 1468-1474 yılları arasında anlaşmazlıklar nedeniyle II. Mehmed, muhtemelen Kızılbaşların da içinde bulunduğu kabileleri Rumeli'ye sürmüştür ve 1475'te Karamanoğulları Beyliği'ne son vermiştir.
Alevilerin 1500'den sonra uğradığı haksızlıklar
II. Bayezid dönemi (1481-1512)
Sultan II. Bayezid döneminde devlet ve heterodoks grupların arası daha da kötüleşti. 1488'de Safevilerin ruhani lideri Şeyh Haydar'ın suikastı hususunda II. Bayezid'in bir mektubunda yazdığı haberler sevincimi çoğalttı ve Haydar'ın taraftarları Kızılbaşlar hakkında yazdığı Allah Haydar'ın kafir müritlerinin belasını versin cümleler durumu daha da kötüleştirdi. Bu olaydan dört yıl sonra, 1492'de, bir derviş sultana cinayet girişiminde bulundu ve bu suikast girişimi üzerine, 1501'den kalma bir dokümana göre, sultan II. Bayezid İran'a yolculuk ederken tutsak edilen tüm Kızılbaşların idam edilmesini emretti. Sultanın bu dönemdeki saltanatında çok sayıda Kızılbaş isyanı çıkmıştır ve sultan bu isyanların üstesinden gelebilmek için binlerce Kızılbaş'ı Anadolu'dan çıkarıp yeni fethedilmiş Yunan topraklarındaki; Mora, Modon, Koron ve Lepanto bölgelerine sürmüştür. Kızılbaşların konusunda dini alimler tarafından açıklanan resmi neden ise "kafirlik" idi.
Kızılbaşlar ile ilgili ilk dini hüküm (fetva) muhtemelen 16. yüzyılın başlarında II. Bayezid tarafından yayınlanmıştır. Ancak, günümüze kadar ulaşan en eski fetva, II. Bayezid'in hükümranlığı altındaki Osmanlı müftüsü Hamza Saru Görez'e ait olandır:
“ | Ey Müslümanlar! Bilin ve haberdar olun ki, reisleri Erdebil oğlu İsmail olan Kızılbaş topluluğu, Peygamberimizin şeriatını, sünnetini, İslam dinini, din ilmini, iyiyi ve doğruyu beyan eden Kuran'ı küçük gördüler. Yüce Tanrı'nın yasakladığı günahlara helal gözü ile baktılar. Kutsal Kuran'ı, öteki din kitaplarını tahkir ettiler ve onları ateşe atarak yaktılar. Hatta kendi melun reislerini Tanrı yerine koyup ona secde ettiler. Hazreti Ebu Bekir'e, Hazreti Ömer'e sövüp, onların halifeliklerini inkar ettiler. Peygamberimizin karısı Ayşe anamıza iftira ettiler ve sövdüler. Peygamberimizin şeriatını ve İslam dinini ortadan kaldırmayı düşündüler. Onların burada bahsedilen ve bunlara benzeyen öteki kötü sözleri ve hareketleri benim ve öteki bütün İslam dininin alimleri tarafından açıkça bilinmektedir. Bu nedenlerden ötürü şeriat hükmünün ve kitaplarımızın verdiği haklarla, bu topluluğun kafirler ve dinsizler topluluğu olduğuna dair fetva verdik. Onlara sempati gösteren, batıl dinlerini kabul eden ve yardımcı olanlar da kafir ve dinsizdirler. Bu gibi kimselerin topluluğunu dağıtmak bütün Müslümanlar'ın vazifesidir. Bu arada, Müslümanlar'dan ölen kutsal şehitlerin yeri cenneti ala'dır. O kafirlerden ölenler ise, hakir olup cehennemin dibinde yer tutacaklardır. Bu topluluğun durumu kafirlerin (kitap sahibi Hristiyan ve Yahudiler'in) halinden daha kötüdür. Bu topluluğun kestiği veya gerek şahinle gerek ok ile gerekse köpek ile avladığı hayvanlar murdardır. Onların gerek kendi aralarında gerekse başka topluluklarla yaptıkları evlenmeler muteber değildir. Bunlara miras bırakılmaz. Sadece İslam'ın Sultanı'nın, onlara ait kasaba varsa, o kasabanın bütün insanlarını öldürüp mallarını, miraslarını, evlatlarını alma hakkı vardır. Ancak bu mallar İslam'ın gazileri arasında taksim edilmelidir. Bu toplamadan sonra onların tövbe ve nedametlerine inanmamalı ve hepsi öldürülmelidir. Hatta bu şehirde onlardan olduğu bilinen veya onlarla birlik olduğu tespit edilen kimse öldürülmelidir. Bu türlü topluluk hem kafir ve imansız hem de kötülük yapan kimselerdir. Bu iki sebepten onların öldürülmesi vacibdir. Dine yardım edenlere Allah yardım eder, Müslümana kötülük yapanlara Allah da kötülük eder. | „ |
I. Selim dönemi (1512-1520)
II. Bayezid'in oğlu I. Selim, babasının Kızılbaşlar konusunda yeteri kadar sert tedbirler almadığını düşünmüştür. Trabzon valisi olarak Safevilerin ve Kızılbaşların, İran'daki ve Anadolu'nun doğusundaki varlıklarından büyük ölçüde haberi vardır ve genel olarak Şii Müslümanlara, özellikle heterodoks Kızılbaşlara karşı nefret beslemiştir. Bu nedenle, babasının isteğine karşı çıkarak askerî güçleri seferber etmiş ve Safevi topraklarına saldırılar düzenlemiştir. Daha sonra güce el koymak için üç kardeşinden de kurtulmuş ve babasını tahttan indirmiştir. Ardından babası II. Bayezid'i, ülkeyi yönetememesinden dolayı sürgün etmiştir.
I. Selim'in sultan olarak yaptığı ilk şeylerden biri, Osmanlı Şeyhülislam'ı İbn-i Kemal'e, Kızılbaşların öldürülmesini yasallaştırmak ve haklı göstermek adına, ilk ve son olarak yeni bir fetva hazırlatmaktır. Sonra Safevilere karşı sefer düzenleyebilmek için 200,000 adamdan oluşan büyük bir ordu toplamıştır. Ayrıca Kürt beylerini bir araya getirmeyi başaran İdris-i Bitlisi Farsça yazdığı Selimşahname eserinde Kürtleri Kızılbaşlar ile savaşa teşvik ettiğini, onların da kılıç zoruna Anadolu'yu Kızılbaşlardan temizlemek için yemin ettiklerini ve bu arada 40 bin Kızılbaşın (Alevinin) öldürüldüğünü yazmıştır, Safevi İmparatorluğu için doğuya doğru giderken izini sürebildiği bütün Kızılbaşlar için bir nüfus kayıt kütüğü hazırlatmıştır ve bu kütükte bulunan 40,000 Kızılbaş kılıçtan geçirilmiştir. İdris-i Bitlisin yazdığı Osmanlı kaynağı olan Selimşâhname'de bu olay ayrıca, şu şekilde'de geçmektedir:
“ | Türkçe: Her şeyi bilen Sultan, o kavmin etbâını kısım kısım ve isim isim yazmak üzere, memleketin her tarafına bilgiç katipler gönderdi; yedi yaşından yetmiş yaşına kadar olanların defterleri divâna getirilmek üzere emredildi; getirilen defterlere nazaran, ihtiyar-genç kırk bin kişi yazılmıştı; ondan sonra her memleketin hâkimlerine memurlar defterler getirdiler; bunların gittikleri yerlerde kılıç kullanılarak, bu memleketlerdeki maktullerin adedi kırk bini geçti. | „ |
Çaldıran Muharebesi (1514)
I. Selim'in önderliğinde Osmanlı İmparatorluğu Safevi hanedanıyla 1514'te savaşa girmiştir ve savaş, Osmanlı zaferiyle sonuçlanmıştır. Çaldıran Muharebesi Kızılbaşlar için önemli bir dönüm noktasıdır çünkü bu savaş uzun süren Osmanlı-Safevi çekişmesinin doruk noktasıdır. Bu savaş aynı zamanda korunmak isteyen Kızılbaş halkının elinde bulunan son umudun da tükendiği savaştır.
Selim'in hükümranlığı sırasında önemli bir değişiklik daha olmuştur. Memlûk Sultanlığı'nın fethiyle birlikte Osmanlı İmparatorluğu resmi olarak, yönetimin ortodoks İslami kanunlara (Şeriat) dayalı olduğu, bir Hilâfet haline gelmiştir.
I. Selim sonrası
I. Selim'in hükümranlığından sonraki sultanlar, Anadolu'daki Kızılbaşlara karşı haşin davranışları sürdürdüler. Kızılbaşlar Osmanlı yönetiminin baskılarına karşı, gitgide artan isyanlarla cevap verdiler. Bu sık görülen başkaldırılar belli aralıklarla 17. yüzyılın başlarına kadar sürdü.
16. yüzyıldan 17. yüzyıla uzanan aşırı şiddetli dönem nihayetinde hafiflese de Kızılbaşlara karşı uygulanan baskı, Osmanlı kapitülasyonlarına kadar sürdü.
Yapılan hak ihlallerine örnekler
16. yüzyıl belki de Alevilere karşı en kaba davranılan dönemdir. Hem Safevi mücadelesine karşı sempatilerinden hem de Osmanlı alimlerine göre "sapkın" dini inançlarından dolayı haksızlıklara uğramışlardır. Kızılbaşları yakalamak için Osmanlı Devleti çeşitli yöntemler kullanırdı.
Kızılbaş olmak bile başlı başına bir suç sayılmış ve Alevi olduğu bilinen kişiler daimi gözetim altında tutulmuşlardır. Osmanlı İmparatorluğu'nda en sık kullanılan gözetim ve ihlaller şunlardır:
- Diğerlerinin ihbarı veya tebliği üzerine yapılan haksız yargılamalar ve infazlar.
- Açık veya gizli cezalandırmalar ve infazlar.
- Daha "güvenilir" veya "objektif" olarak kabul edilen insanlara sorarak, örneğin memurlara veya Sünnilere yapılan haksız yargılamalar ve infazlar.
Tipik cezalandırma yöntemleri
Osmanlıların Kızılbaşları cezalandırmak için çeşitli yöntemleri vardı. Saim Savaş'a göre çoğu cezalandırma onları öldürmek amaçlı çeşitli nedenler öne sürerek uygulanmıştır. Saim Savaş, bu sahte olduğunu öne sürdüğü suçlamaların, daha gerçek gözükmesi için resmi dokümanlar oluşturulduğunu savunur. Savaş'ın belirttiğine göre bazı durumlarda suçlanan Kızılbaşın çok fazla destekçisi veya akrabası bulunuyordu, Osmanlı rejimi isyan çıkmasından çekindiği için tek seferde çok fazla idam gerçekleştirmemeye çalışmıştır.
En çok kullanılan cezalandırma yöntemlerinden bazıları:
- Sınır dışı etme cezası: Birçok Kızılbaş Kıbrıs'a sürülmüştür ve köyleri ile aileleri arasındaki bağlar kesilmiştir. En özgün sürgün yerleri; Kıbrıs, Modon, Koroni, Budun ve Filibe'dir.
- Hapsedilme cezası: Bazı Kızılbaşlar Kıbrıs'a sürülerek ailelerinden koparılmadan önce belli bir süre hapsedilmiştir.
- Kürek cezası veya kürek mahkûmiyeti: Uygulanan diğer bir ceza yöntemi ise Kızılbaşları zorla kadırgalarda kürekçi olarak çalıştırmaktır.
- Boğulma cezası: Bazı Kızılbaşlar Kızılırmak'ta boğdurularak idam edilmişlerdir. Bazen bu ceza, diğer kızılbaşları caydırmak ve onlara bir "ders" vermek amaçlı uygulanmıştır.
- İdam cezası: Osmanlı kaynaklarında sıkça "siyaset" veya "hakkından gelme" olarak adlandırılan bu yöntem, belki de o dönem Kızılbaşlara en sık verilen cezadır.
- Taşlayarak öldürme veya recm cezası: Normalde Osmanlı'da recm cezası zina edenlere verilirdi. Fakat bu yöntem aynı zamanda Kızılbaşlar üzerinde de kullanılmıştır. İnançları dolayısıyla taşlanarak öldürülen bunun en tipik örneğidir.
Bektaşi Tarikatı'nın yasaklanması
19. yüzyılda Osmanlı tarafından kısmen kabul gören Bektaşiler, aynı zamanda haksızlıklara da uğramıştır. Bu, 1826'da Osmanlı'nın Bektaşi Yeniçeri Ocağı'nı kaldırmasından sonra başlamıştır.
Tarihçi Patrick Kinross'a göre, sultan II. Mahmud öncelikle ordu davulcularını "Yeniçeriler'e karşı darbe"sinde yer alma konusunda teşvik etmiştir. Sultan fetva yoluyla onlara, Avrupa standartlarına uygun bir şekilde düzenlenmiş ve eğitilmiş yeni bir ordu kuracağını haber vermiştir. Beklenildiği üzere, Yeniçeriler kazan kaldırmış ve sultanın sarayına doğru ilerlemişlerdir. Takip eden çatışmada ağır topçu saldırıları üzerine Yeniçeri kışlaları alev almıştır. Bu olay, 4000 (-8,000) Yeniçeri'nin ölümüyle sonuçlanmıştır. Hayatta kalan esirler ya sürgüne yollanmış ya da idam edilmiştir ve sultan tarafından malvarlıklarına el konulmuştur. Bu olay Osmanlı kaynaklarında Vaka-i Hayriye (Hayırlı olay) olarak geçmektedir.
Arta kalan Yeniçerilerin Selanik'te, daha sonradan "Kan Kulesi olarak adlandırılacak bir kulede, kellesi vurdurlumuştur. Bu bağlamda, Bektaşi Sufi Tarikatı'nın yasaklanması ve yok edilmesi hususunda ayrıca bir fetva çıkarılmıştır. Böylece Bektaşi Tarikatı'nın eski lideri Hamdullah Çelebi idama mahkûm edilmiş ancak daha sonra vazgeçilmiş ve günümüzde anıt mezarının bulunduğu Amasya'ya sürgüne yollanmıştır. Yüzlerce Bektaşi tekkesi kapatılmış ve çalışan yüzlerce derviş ve baba ya öldürülmüş ya da sürgün edilmiştir. Kapatılan tekkelerden bazıları Sünni Nakşibendi Tarikatı'na nakledilmiştir. Olayların hepsi 4,000-7,500 Bektaşi'nin idamı ve en az 550 Bektaşi dergâhının yıkılmasıyla sonuçlanmıştır.
Resmi açıklamalarda Bektaşi tarikatının yasaklanmasının nedeni; "sapkınlık" ve "ahlaki bozukluk" gösterilmiştir.
Haksızlıkların Alevi toplumu üzerindeki etkileri ve sonrası
Yüzyıllar süren baskı Aleviler arasında genel bir korkuya sebep olmuştur. Osmanlı İmparatorluğu yıkıldıktan bir süre sonra bile diğer insanlara kimliklerini açıklama konusunda çekinmişlerdir. Alevilerin dini toplantıları ayin-i cem, Osmanlı dönemi boyunca kendi aralarından seçtikleri bekçilerin gözetimi altında gizlice uygulanmıştır. Baskı cem ayinlerinin geceleri yapılmasının sebeplerinden biridir.
Dikkat edilmesi gereken bir önemli konu da Alevi köyleri ve yerleşim yerleri çok ücra olmasıdır. Bu yerleşim yerleri genel olarak; yüksek dağlık alanlar, derin vadiler veya yoğun orman arazilerinde bulunur. Alevi köylerinden çok azı çayırlık ve düz ovalarda yer alır. Alevilerin dikkat çekmeyecek yerler olan dağlara sığınmasının nedeni tam olarak Osmanlı'nın yapacağı haksızlıklardan çekinmeleridir. Günümüzde Türkiye'nin bir ili olan Tunceli bunun en iyi örneğidir. Tunceli, Türkiye'nin Alevi oranı en yüksek ilidir, bununla birlikte "aşılması zor" ve yavan dağlık alan olmasıyla bilinir.
Buna ek olarak, 16. yüzyılda Osmanlı İmparatorluğu tarafından kamuya yayılan mumsöndü gibi yanlış iddiaların ve söylentilerin çoğu günümüze kadar sürmüştür. Bunun sonucu olarak Türkiye'de Aleviler, toplum arasında ve televizyonda sözlü saldırıya ve saygısızlığa maruz kalmıştır. Hatta Sivas Katliamı gibi olaylar bu durumu daha da kötüleştirmiştir.
Bu durum, Türkiye Cumhuriyeti kurulmasından sonra bile Alevilerin kendilerini ikinci sınıf vatandaş olarak görmelerine neden olmuştur. Türkiye'de kendini Müslüman olarak takdim eden birisi, "standart" Sünni Müslüman olarak görülmektedir ve bu yüzden Aleviler, Sünni perspektifiyle anlaşılmaya çalışılmaktadır. Bu yüzden Aleviler neden camide ibadet etmedikleri veya Ramazan'da neden oruç tutmadıkları gibi konuları açıklama isteği duyarlar. Pek çok Alevi bu sebeple, yeniden tanımlanmak veya devamlı sorgulanmak yerine, daha hoşgörülü ve farklılıklarının bilincinde bir yaklaşım tarzı talep ederler. Toplumda, hoşgörülü olmayan insanlar tarafından, bizzat kendi inançları ile ilgili olumsuz söylemlere de mağruz kalmışlardır.
Bununla birlikte, varlıklarını kabul ettirmek için uğraştıklarından dolayı, son dönemlerde Türkiye'de Aleviler dikkate alınmaya başlanmıştır.
Kaynakça
- ^ Rıza Yıldırım: Anadolu'da kızılbaş kimliğinin kökenleri: Türkmenler (1447-1514), Bilkent Üniversitesi, 2008, s. 126-127
- ^ Yaman, Ali. Tarih - Ütopya - İsyan Şeyh Bedreddin. İstanbul, 2007,
- ^ Bashir, Shahzad. Fazlallah Astarabadi And The Hurufis. Oneworld, 2005, s.106-107
- ^ Yıldırım, Rıza. Turkomans between two empires: the origins of the Qizilbāsh identity in Anatolia (1447-1514). Bilkent Üniversitesi, 2008, s. 141-142
- ^ Allouche, Adel. Osmanlı-Safevî İlişkileri - Kökenleri ve Gelişimi. Anka Yayınları, 2001, s. 63
- ^ Allouche, Adel. Osmanlı-Safevî İlişkileri - Kökenleri ve Gelişimi. Anka Yayınları, 2001, s. 64
- ^ Yıldırım, Rıza. Turkomans between two empires: the origins of the Qizilbāsh identity in Anatolia (1447-1514). Bilkent Üniversitesi, 2008, s. 306
- ^ Yıldırım, Rıza. Turkomans between two empires: the origins of the Qizilbāsh identity in Anatolia (1447-1514). Bilkent Üniversitesi, 2008, s. 318
- ^ Yıldırım, Rıza. Turkomans between two empires: the origins of the Qizilbāsh identity in Anatolia (1447-1514). Bilkent Üniversitesi, 2008, s. 319
- ^ Yıldırım, Rıza. Turkomans between two empires: the origins of the Qizilbāsh identity in Anatolia (1447-1514). Bilkent Üniversitesi, 2008, s. 320
- ^ Tekindağ, Şehabettin. Yeni Kaynak ve Vesikaların Işığı Altında Yavuz Sultan Selim’in İran Seferi, Tarih Dergisi. Mart 1967, sayı: 22, s. 54-55 i Cengiz, Seyfi. . 6 Mart 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 17 Mayıs 2010.
- ^ (PDF). web.archive.org. 22 Aralık 2015. 22 Aralık 2015 tarihinde kaynağından (PDF) arşivlendi. Erişim tarihi: 24 Ocak 2021.
- ^ Doç. Dr. Erhan Afyoncu. Sorularla Osmanlı İmparatorluğu. 2004. - “Yavuz’un İran seferi sırasında Anadolu’da Şah İsmail’i destekleyen 40 bin Türkmen’i öldürttüğü söylenir. Ancak bu bilgi devrin kaynaklarından sadece İdris-i Bitlisi’nin Selim Şah-nâme’sinde vardır.”.
- ^ Tekindağ, Şehabettin. Yeni Kaynak ve Vesikaların Işığı Altında Yavuz Sultan Selim'in İran Seferi, Tarih Dergisi, Mart 1967, sayı: 22, s. 56 i Saim Savaş: XVI. Asırda Anadolu'da Alevîlik, Vadi Yayınları, 2002, s. 111
- ^ Savaş, Saim. XVI. Asırda Anadolu'da Alevîlik. Vadi Yayınları, 2002, s. 86
- ^ Savaş, Saim. XVI. Asırda Anadolu'da Alevîlik. Vadi Yayınları, 2002, s. 88-90
- ^ Savaş, Saim. XVI. Asırda Anadolu'da Alevîlik. Vadi Yayınları, 2002, s. 90-91
- ^ Savaş, Saim. XVI. Asırda Anadolu'da Alevîlik, Vadi Yayınları, 2002, s. 97
- ^ Savaş, Saim. XVI. Asırda Anadolu'da Alevîlik, Vadi Yayınları, 2002, s. 98
- ^ Savaş, Saim. XVI. Asırda Anadolu'da Alevîlik. Vadi Yayınları, 2002, s. 99
- ^ Savaş, Saim. XVI. Asırda Anadolu'da Alevîlik. Vadi Yayınları, 2002, s. 103, 105
- ^ Savaş, Saim. XVI. Asırda Anadolu'da Alevîlik. Vadi Yayınları, 2002, p. 105-106
- ^ Savaş, Saim. XVI. Asırda Anadolu'da Alevîlik, Vadi Yayınları. 2002, s. 99, 102
- ^ Savaş, Saim. XVI. Asırda Anadolu'da Alevîlik. Vadi Yayınları, 2002, s. 106-108
- ^ Savaş, Saim. XVI. Asırda Anadolu'da Alevîlik. Vadi Yayınları, 2002, s. 108-109
- ^ Savaş, Saim. XVI. Asırda Anadolu'da Alevîlik. Vadi Yayınları, 2002, s. 100
- ^ Savaş, Saim. XVI. Asırda Anadolu'da Alevîlik. Vadi Yayınları, 2002, s. 101
- ^ Savaş, Saim. XVI. Asırda Anadolu'da Alevîlik. Vadi Yayınları, 2002, s. 117-118
- ^ a b Özmen, İsmail & Yunus, Koçak. Hamdullah Çelebi'nin Savunması, - Bir inanç abidesinin çileli yaşamı. Ankara, 2008, s. 74
- ^ Kinross, Patrick. The Ottoman Centuries: The Rise and Fall of the Turkish Empire London. Perennial, 1977, s. 456-457.
- ^ Özmen, İsmail & Yunus, Koçak. Hamdullah Çelebi'nin Savunması - Bir inanç abidesinin çileli yaşamı. Ankara, 2008, s. 70-71
- ^ Şener, Cemal. Osmanlı Belgelerinde Alevilik-Bektaşilik uzumbaba.com. . 3 Mart 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 19 Mayıs 2010. sitesinde.
- ^ Özmen, İsmail & Yunus, Koçak. Hamdullah Çelebi'nin Savunması - Bir inanç abidesinin çileli yaşamı. Ankara, 2008, s. 207
- ^ Özmen, İsmail & Yunus, Koçak. Hamdullah Çelebi'nin Savunması - Bir inanç abidesinin çileli yaşamı. Ankara, 2008, s. 205
wikipedia, wiki, viki, vikipedia, oku, kitap, kütüphane, kütübhane, ara, ara bul, bul, herşey, ne arasanız burada,hikayeler, makale, kitaplar, öğren, wiki, bilgi, tarih, yukle, izle, telefon için, turk, türk, türkçe, turkce, nasıl yapılır, ne demek, nasıl, yapmak, yapılır, indir, ücretsiz, ücretsiz indir, bedava, bedava indir, mp3, video, mp4, 3gp, jpg, jpeg, gif, png, resim, müzik, şarkı, film, film, oyun, oyunlar, mobil, cep telefonu, telefon, android, ios, apple, samsung, iphone, xiomi, xiaomi, redmi, honor, oppo, nokia, sonya, mi, pc, web, computer, bilgisayar
Bu maddenin mevcut adi tartismalidir Lutfen tartisma sayfasindaki ilgili baslik lar a bakiniz Kasim 2017 Bu maddenin tarafsizligi konusunda kuskular bulunmaktadir Konuya dair fikir alisverisi tartisma sayfasinda bulunabilir Sablonu kaldirmadan once lutfen gerekli sartlarin olustugundan emin olun Eylul 2016 Bu sablonun nasil ve ne zaman kaldirilmasi gerektigini ogrenin Osmanli Imparatorlugu nda Alevilere yapilan haksizliklar Osmanli Sultani I Selim in hukumranligiyla 1512 1520 ve 1514 te Safevilere karsi savasiyla baglantisi olan bir durumdur Ancak 14 yuzyildan beri Osmanli Imparatorlugu ve Alevi vb toplumlari arasinda onceden bulunan problemleri isaret eden ornekler vardir Alevi ve benzeri toplumlarin 1500 den once ugradigi haksizliklar14 yuzyil 14 yuzyilda heterodoks Musluman toplumlarla Osmanli arasinda halihazirda cesitli sorunlar mevcuttu Bunun bir ornegi Seyyid Rustem isimli bir dervisten bahseden Seyyid Ali Sultan in Kizildeli olarak da bilinir biyografisinde bulunur Biyografide bahsedildigi sekliyle I Orhan ile toprak almak uzerine yaptigi sahsi sozlesmeye ragmen yerel Osmanli memurlariyla Seyyid Rustem in basi derde girer Bir memur Seyyid Rustem in kim oldugunu ogrendikten sonra su sozleri bagirir Bu Torlak bu kelime o zamanlar Kalenderi halkini kucumsemek amacli sik kullanilan bir sifattir ne curetle benim topragima isaret koyar ve itaatten ayrilir Benim iznim olmadan nasil yasar Bu olay Osmanli nin konumunu dini kurallar konusunda daha toleransli olan dervisler arasinda gelisme gostermeyen ortodoks Islam kanunlarina Seriat yaklastiran bir donum noktasidir Ayrica bu olay Osmanli Sultanlari nin I Osman in ve Orhan Gazi nin aksine kabile ve klan reisi olmaktan ciktiginin bir ornegidir Devam eden surec merkeziyetci yonetimin gelismesi ve yerel liderliklerin yok edilisiyle nitelendirilir 15 yuzyil Osmanli Imparatorlugu ve heterodoks toplumlar arasinda buyuk bir hosnutsuzluk baslamis ve 15 yuzyilda Imparatorluk icinde artan sayida baskaldirilar ve problemler olusmustur En dikkate deger orneklerden biri 1416 da baslayan Seyh Bedreddin isyanidir Bu isyanin sosyo ekonomik ve dini nedenlerle ortaya ciktigi dusunulmektedir Gayrimuslimlerce de desteklenen isyan neticede bastirilmis ve 1420 de Seyh Bedreddin muridleriyle beraber idam edilmistir II Mehmed 1480 Heterodoks Sia mezhebi Hurufilik Iran ve Anadolu da genis olcude yayilmis ve Osmanli Imparatorlugu nun buyuk bir kisminda misyonerligi yapilmistir 1445 te bir grup Hurufi sultan II Mehmed ile bizzat tanisabilmisler ve onu Hurufilik inancina davet etmislerdir Sultan kendi amaclari icin konusmalarina izin vermis ve onlarin mistik doktrinlerine ilgi gostermistir Bu durum II Mehmed in olaya direkt olarak mudahale edemeyen yakin danismanlari arasinda huzursuzluga sebep olmustur Bu yuzden Hurufilik e ilgileniyormus gibi gorunen Fahr el Din Acemi isimli alimi cagirmaya karar vermislerdir ve bu alim sultanin huzurundaki Hurufilerin liderini evine cagirmistir Ancak Hurufi lideri inancini anlatinca Fahr el Din Acemi Kafir diye bagirmistir Hurufiler II Mehmed in yanina siginmaya calistiklari zaman Fahr el Din Acemi nin agresif davranislari II Mehmed i zapt etmis ve konuklarini korumasina engel olmustur Daha sonra Hurufiler Edirne de bir camiye goturulmuslerdir Bu camide Fahr el Din Hurufiler in inanclarini alenen kinamistir ve onlarin inancina son verme hareketine katilacaklara ruhani oduller vadetmistir sonra Hurufilere kendi liderlerini yakmak icin buyuk bir ates hazirlamalarini emretmistir Hurufilerin lideri bu atese atilmistir ve diger Hurufiler de baska bir yontemle idam edilmistir Bu olay da onceki sultanlardan I Orhan in Osmanli memurlarinin davranislari nedeniyle Torlaklara karsi sempatisinin yok olusuyla ortusmektedir II Mehmed in hukumranliginin sonrasinda doguya ve batiya genisleyerek heterodoksluga egilim gosteren yeni topraklari icine katmistir Hurufiler ve oteki heterodoks Sufi gruplari Osmanli Imparatorlugunun cesitli yerlerinde haksizliklara ve katliama ugramislardir 15 yuzyilin ortalarinda Osmanli Imparatorlugu ve yari ozerk Karaman bolgesi arasinda bir cekisme yasanmistir 1468 1474 yillari arasinda anlasmazliklar nedeniyle II Mehmed muhtemelen Kizilbaslarin da icinde bulundugu kabileleri Rumeli ye surmustur ve 1475 te Karamanogullari Beyligi ne son vermistir Alevilerin 1500 den sonra ugradigi haksizliklarII Bayezid donemi 1481 1512 Sultan II Bayezid doneminde devlet ve heterodoks gruplarin arasi daha da kotulesti 1488 de Safevilerin ruhani lideri Seyh Haydar in suikasti hususunda II Bayezid in bir mektubunda yazdigi haberler sevincimi cogaltti ve Haydar in taraftarlari Kizilbaslar hakkinda yazdigi Allah Haydar in kafir muritlerinin belasini versin cumleler durumu daha da kotulestirdi Bu olaydan dort yil sonra 1492 de bir dervis sultana cinayet girisiminde bulundu ve bu suikast girisimi uzerine 1501 den kalma bir dokumana gore sultan II Bayezid Iran a yolculuk ederken tutsak edilen tum Kizilbaslarin idam edilmesini emretti Sultanin bu donemdeki saltanatinda cok sayida Kizilbas isyani cikmistir ve sultan bu isyanlarin ustesinden gelebilmek icin binlerce Kizilbas i Anadolu dan cikarip yeni fethedilmis Yunan topraklarindaki Mora Modon Koron ve Lepanto bolgelerine surmustur Kizilbaslarin konusunda dini alimler tarafindan aciklanan resmi neden ise kafirlik idi Kizilbaslar ile ilgili ilk dini hukum fetva muhtemelen 16 yuzyilin baslarinda II Bayezid tarafindan yayinlanmistir Ancak gunumuze kadar ulasan en eski fetva II Bayezid in hukumranligi altindaki Osmanli muftusu Hamza Saru Gorez e ait olandir Ey Muslumanlar Bilin ve haberdar olun ki reisleri Erdebil oglu Ismail olan Kizilbas toplulugu Peygamberimizin seriatini sunnetini Islam dinini din ilmini iyiyi ve dogruyu beyan eden Kuran i kucuk gorduler Yuce Tanri nin yasakladigi gunahlara helal gozu ile baktilar Kutsal Kuran i oteki din kitaplarini tahkir ettiler ve onlari atese atarak yaktilar Hatta kendi melun reislerini Tanri yerine koyup ona secde ettiler Hazreti Ebu Bekir e Hazreti Omer e sovup onlarin halifeliklerini inkar ettiler Peygamberimizin karisi Ayse anamiza iftira ettiler ve sovduler Peygamberimizin seriatini ve Islam dinini ortadan kaldirmayi dusunduler Onlarin burada bahsedilen ve bunlara benzeyen oteki kotu sozleri ve hareketleri benim ve oteki butun Islam dininin alimleri tarafindan acikca bilinmektedir Bu nedenlerden oturu seriat hukmunun ve kitaplarimizin verdigi haklarla bu toplulugun kafirler ve dinsizler toplulugu olduguna dair fetva verdik Onlara sempati gosteren batil dinlerini kabul eden ve yardimci olanlar da kafir ve dinsizdirler Bu gibi kimselerin toplulugunu dagitmak butun Muslumanlar in vazifesidir Bu arada Muslumanlar dan olen kutsal sehitlerin yeri cenneti ala dir O kafirlerden olenler ise hakir olup cehennemin dibinde yer tutacaklardir Bu toplulugun durumu kafirlerin kitap sahibi Hristiyan ve Yahudiler in halinden daha kotudur Bu toplulugun kestigi veya gerek sahinle gerek ok ile gerekse kopek ile avladigi hayvanlar murdardir Onlarin gerek kendi aralarinda gerekse baska topluluklarla yaptiklari evlenmeler muteber degildir Bunlara miras birakilmaz Sadece Islam in Sultani nin onlara ait kasaba varsa o kasabanin butun insanlarini oldurup mallarini miraslarini evlatlarini alma hakki vardir Ancak bu mallar Islam in gazileri arasinda taksim edilmelidir Bu toplamadan sonra onlarin tovbe ve nedametlerine inanmamali ve hepsi oldurulmelidir Hatta bu sehirde onlardan oldugu bilinen veya onlarla birlik oldugu tespit edilen kimse oldurulmelidir Bu turlu topluluk hem kafir ve imansiz hem de kotuluk yapan kimselerdir Bu iki sebepten onlarin oldurulmesi vacibdir Dine yardim edenlere Allah yardim eder Muslumana kotuluk yapanlara Allah da kotuluk eder I Selim donemi 1512 1520 I Selim in portresi 1470 1520 II Bayezid in oglu I Selim babasinin Kizilbaslar konusunda yeteri kadar sert tedbirler almadigini dusunmustur Trabzon valisi olarak Safevilerin ve Kizilbaslarin Iran daki ve Anadolu nun dogusundaki varliklarindan buyuk olcude haberi vardir ve genel olarak Sii Muslumanlara ozellikle heterodoks Kizilbaslara karsi nefret beslemistir Bu nedenle babasinin istegine karsi cikarak askeri gucleri seferber etmis ve Safevi topraklarina saldirilar duzenlemistir Daha sonra guce el koymak icin uc kardesinden de kurtulmus ve babasini tahttan indirmistir Ardindan babasi II Bayezid i ulkeyi yonetememesinden dolayi surgun etmistir I Selim in sultan olarak yaptigi ilk seylerden biri Osmanli Seyhulislam i Ibn i Kemal e Kizilbaslarin oldurulmesini yasallastirmak ve hakli gostermek adina ilk ve son olarak yeni bir fetva hazirlatmaktir Sonra Safevilere karsi sefer duzenleyebilmek icin 200 000 adamdan olusan buyuk bir ordu toplamistir Ayrica Kurt beylerini bir araya getirmeyi basaran Idris i Bitlisi Farsca yazdigi Selimsahname eserinde Kurtleri Kizilbaslar ile savasa tesvik ettigini onlarin da kilic zoruna Anadolu yu Kizilbaslardan temizlemek icin yemin ettiklerini ve bu arada 40 bin Kizilbasin Alevinin olduruldugunu yazmistir Safevi Imparatorlugu icin doguya dogru giderken izini surebildigi butun Kizilbaslar icin bir nufus kayit kutugu hazirlatmistir ve bu kutukte bulunan 40 000 Kizilbas kilictan gecirilmistir Idris i Bitlisin yazdigi Osmanli kaynagi olan Selimsahname de bu olay ayrica su sekilde de gecmektedir Turkce Her seyi bilen Sultan o kavmin etbaini kisim kisim ve isim isim yazmak uzere memleketin her tarafina bilgic katipler gonderdi yedi yasindan yetmis yasina kadar olanlarin defterleri divana getirilmek uzere emredildi getirilen defterlere nazaran ihtiyar genc kirk bin kisi yazilmisti ondan sonra her memleketin hakimlerine memurlar defterler getirdiler bunlarin gittikleri yerlerde kilic kullanilarak bu memleketlerdeki maktullerin adedi kirk bini gecti Caldiran Muharebesi 1514 I Selim in onderliginde Osmanli Imparatorlugu Safevi hanedaniyla 1514 te savasa girmistir ve savas Osmanli zaferiyle sonuclanmistir Caldiran Muharebesi Kizilbaslar icin onemli bir donum noktasidir cunku bu savas uzun suren Osmanli Safevi cekismesinin doruk noktasidir Bu savas ayni zamanda korunmak isteyen Kizilbas halkinin elinde bulunan son umudun da tukendigi savastir Selim in hukumranligi sirasinda onemli bir degisiklik daha olmustur Memluk Sultanligi nin fethiyle birlikte Osmanli Imparatorlugu resmi olarak yonetimin ortodoks Islami kanunlara Seriat dayali oldugu bir Hilafet haline gelmistir I Selim sonrasi I Selim in hukumranligindan sonraki sultanlar Anadolu daki Kizilbaslara karsi hasin davranislari surdurduler Kizilbaslar Osmanli yonetiminin baskilarina karsi gitgide artan isyanlarla cevap verdiler Bu sik gorulen baskaldirilar belli araliklarla 17 yuzyilin baslarina kadar surdu 16 yuzyildan 17 yuzyila uzanan asiri siddetli donem nihayetinde hafiflese de Kizilbaslara karsi uygulanan baski Osmanli kapitulasyonlarina kadar surdu Yapilan hak ihlallerine ornekler 16 yuzyil belki de Alevilere karsi en kaba davranilan donemdir Hem Safevi mucadelesine karsi sempatilerinden hem de Osmanli alimlerine gore sapkin dini inanclarindan dolayi haksizliklara ugramislardir Kizilbaslari yakalamak icin Osmanli Devleti cesitli yontemler kullanirdi Kizilbas olmak bile basli basina bir suc sayilmis ve Alevi oldugu bilinen kisiler daimi gozetim altinda tutulmuslardir Osmanli Imparatorlugu nda en sik kullanilan gozetim ve ihlaller sunlardir Digerlerinin ihbari veya tebligi uzerine yapilan haksiz yargilamalar ve infazlar Acik veya gizli cezalandirmalar ve infazlar Daha guvenilir veya objektif olarak kabul edilen insanlara sorarak ornegin memurlara veya Sunnilere yapilan haksiz yargilamalar ve infazlar Tipik cezalandirma yontemleri Osmanlilarin Kizilbaslari cezalandirmak icin cesitli yontemleri vardi Saim Savas a gore cogu cezalandirma onlari oldurmek amacli cesitli nedenler one surerek uygulanmistir Saim Savas bu sahte oldugunu one surdugu suclamalarin daha gercek gozukmesi icin resmi dokumanlar olusturuldugunu savunur Savas in belirttigine gore bazi durumlarda suclanan Kizilbasin cok fazla destekcisi veya akrabasi bulunuyordu Osmanli rejimi isyan cikmasindan cekindigi icin tek seferde cok fazla idam gerceklestirmemeye calismistir En cok kullanilan cezalandirma yontemlerinden bazilari Sinir disi etme cezasi Bircok Kizilbas Kibris a surulmustur ve koyleri ile aileleri arasindaki baglar kesilmistir En ozgun surgun yerleri Kibris Modon Koroni Budun ve Filibe dir Hapsedilme cezasi Bazi Kizilbaslar Kibris a surulerek ailelerinden koparilmadan once belli bir sure hapsedilmistir Kurek cezasi veya kurek mahkumiyeti Uygulanan diger bir ceza yontemi ise Kizilbaslari zorla kadirgalarda kurekci olarak calistirmaktir Bogulma cezasi Bazi Kizilbaslar Kizilirmak ta bogdurularak idam edilmislerdir Bazen bu ceza diger kizilbaslari caydirmak ve onlara bir ders vermek amacli uygulanmistir Idam cezasi Osmanli kaynaklarinda sikca siyaset veya hakkindan gelme olarak adlandirilan bu yontem belki de o donem Kizilbaslara en sik verilen cezadir Taslayarak oldurme veya recm cezasi Normalde Osmanli da recm cezasi zina edenlere verilirdi Fakat bu yontem ayni zamanda Kizilbaslar uzerinde de kullanilmistir Inanclari dolayisiyla taslanarak oldurulen bunun en tipik ornegidir Bektasi Tarikati nin yasaklanmasiYeniceri tasviri 1703 19 yuzyilda Osmanli tarafindan kismen kabul goren Bektasiler ayni zamanda haksizliklara da ugramistir Bu 1826 da Osmanli nin Bektasi Yeniceri Ocagi ni kaldirmasindan sonra baslamistir Tarihci Patrick Kinross a gore sultan II Mahmud oncelikle ordu davulcularini Yeniceriler e karsi darbe sinde yer alma konusunda tesvik etmistir Sultan fetva yoluyla onlara Avrupa standartlarina uygun bir sekilde duzenlenmis ve egitilmis yeni bir ordu kuracagini haber vermistir Beklenildigi uzere Yeniceriler kazan kaldirmis ve sultanin sarayina dogru ilerlemislerdir Takip eden catismada agir topcu saldirilari uzerine Yeniceri kislalari alev almistir Bu olay 4000 8 000 Yeniceri nin olumuyle sonuclanmistir Hayatta kalan esirler ya surgune yollanmis ya da idam edilmistir ve sultan tarafindan malvarliklarina el konulmustur Bu olay Osmanli kaynaklarinda Vaka i Hayriye Hayirli olay olarak gecmektedir Arta kalan Yenicerilerin Selanik te daha sonradan Kan Kulesi olarak adlandirilacak bir kulede kellesi vurdurlumustur Bu baglamda Bektasi Sufi Tarikati nin yasaklanmasi ve yok edilmesi hususunda ayrica bir fetva cikarilmistir Boylece Bektasi Tarikati nin eski lideri Hamdullah Celebi idama mahkum edilmis ancak daha sonra vazgecilmis ve gunumuzde anit mezarinin bulundugu Amasya ya surgune yollanmistir Yuzlerce Bektasi tekkesi kapatilmis ve calisan yuzlerce dervis ve baba ya oldurulmus ya da surgun edilmistir Kapatilan tekkelerden bazilari Sunni Naksibendi Tarikati na nakledilmistir Olaylarin hepsi 4 000 7 500 Bektasi nin idami ve en az 550 Bektasi dergahinin yikilmasiyla sonuclanmistir Resmi aciklamalarda Bektasi tarikatinin yasaklanmasinin nedeni sapkinlik ve ahlaki bozukluk gosterilmistir Haksizliklarin Alevi toplumu uzerindeki etkileri ve sonrasiYuzyillar suren baski Aleviler arasinda genel bir korkuya sebep olmustur Osmanli Imparatorlugu yikildiktan bir sure sonra bile diger insanlara kimliklerini aciklama konusunda cekinmislerdir Alevilerin dini toplantilari ayin i cem Osmanli donemi boyunca kendi aralarindan sectikleri bekcilerin gozetimi altinda gizlice uygulanmistir Baski cem ayinlerinin geceleri yapilmasinin sebeplerinden biridir Dikkat edilmesi gereken bir onemli konu da Alevi koyleri ve yerlesim yerleri cok ucra olmasidir Bu yerlesim yerleri genel olarak yuksek daglik alanlar derin vadiler veya yogun orman arazilerinde bulunur Alevi koylerinden cok azi cayirlik ve duz ovalarda yer alir Alevilerin dikkat cekmeyecek yerler olan daglara siginmasinin nedeni tam olarak Osmanli nin yapacagi haksizliklardan cekinmeleridir Gunumuzde Turkiye nin bir ili olan Tunceli bunun en iyi ornegidir Tunceli Turkiye nin Alevi orani en yuksek ilidir bununla birlikte asilmasi zor ve yavan daglik alan olmasiyla bilinir Buna ek olarak 16 yuzyilda Osmanli Imparatorlugu tarafindan kamuya yayilan mumsondu gibi yanlis iddialarin ve soylentilerin cogu gunumuze kadar surmustur Bunun sonucu olarak Turkiye de Aleviler toplum arasinda ve televizyonda sozlu saldiriya ve saygisizliga maruz kalmistir Hatta Sivas Katliami gibi olaylar bu durumu daha da kotulestirmistir Bu durum Turkiye Cumhuriyeti kurulmasindan sonra bile Alevilerin kendilerini ikinci sinif vatandas olarak gormelerine neden olmustur Turkiye de kendini Musluman olarak takdim eden birisi standart Sunni Musluman olarak gorulmektedir ve bu yuzden Aleviler Sunni perspektifiyle anlasilmaya calisilmaktadir Bu yuzden Aleviler neden camide ibadet etmedikleri veya Ramazan da neden oruc tutmadiklari gibi konulari aciklama istegi duyarlar Pek cok Alevi bu sebeple yeniden tanimlanmak veya devamli sorgulanmak yerine daha hosgorulu ve farkliliklarinin bilincinde bir yaklasim tarzi talep ederler Toplumda hosgorulu olmayan insanlar tarafindan bizzat kendi inanclari ile ilgili olumsuz soylemlere de magruz kalmislardir Bununla birlikte varliklarini kabul ettirmek icin ugrastiklarindan dolayi son donemlerde Turkiye de Aleviler dikkate alinmaya baslanmistir Kaynakca Riza Yildirim Anadolu da kizilbas kimliginin kokenleri Turkmenler 1447 1514 Bilkent Universitesi 2008 s 126 127 Yaman Ali Tarih Utopya Isyan Seyh Bedreddin Istanbul 2007 ISBN 975 6709 51 0 Bashir Shahzad Fazlallah Astarabadi And The Hurufis Oneworld 2005 s 106 107 Yildirim Riza Turkomans between two empires the origins of the Qizilbash identity in Anatolia 1447 1514 Bilkent Universitesi 2008 s 141 142 Allouche Adel Osmanli Safevi Iliskileri Kokenleri ve Gelisimi Anka Yayinlari 2001 s 63 Allouche Adel Osmanli Safevi Iliskileri Kokenleri ve Gelisimi Anka Yayinlari 2001 s 64 Yildirim Riza Turkomans between two empires the origins of the Qizilbash identity in Anatolia 1447 1514 Bilkent Universitesi 2008 s 306 Yildirim Riza Turkomans between two empires the origins of the Qizilbash identity in Anatolia 1447 1514 Bilkent Universitesi 2008 s 318 Yildirim Riza Turkomans between two empires the origins of the Qizilbash identity in Anatolia 1447 1514 Bilkent Universitesi 2008 s 319 Yildirim Riza Turkomans between two empires the origins of the Qizilbash identity in Anatolia 1447 1514 Bilkent Universitesi 2008 s 320 Tekindag Sehabettin Yeni Kaynak ve Vesikalarin Isigi Altinda Yavuz Sultan Selim in Iran Seferi Tarih Dergisi Mart 1967 sayi 22 s 54 55 i Cengiz Seyfi 6 Mart 2016 tarihinde kaynagindan arsivlendi Erisim tarihi 17 Mayis 2010 PDF web archive org 22 Aralik 2015 22 Aralik 2015 tarihinde kaynagindan PDF arsivlendi Erisim tarihi 24 Ocak 2021 Doc Dr Erhan Afyoncu Sorularla Osmanli Imparatorlugu 2004 ISBN 9756480122 Yavuz un Iran seferi sirasinda Anadolu da Sah Ismail i destekleyen 40 bin Turkmen i oldurttugu soylenir Ancak bu bilgi devrin kaynaklarindan sadece Idris i Bitlisi nin Selim Sah name sinde vardir Tekindag Sehabettin Yeni Kaynak ve Vesikalarin Isigi Altinda Yavuz Sultan Selim in Iran Seferi Tarih Dergisi Mart 1967 sayi 22 s 56 i Saim Savas XVI Asirda Anadolu da Alevilik Vadi Yayinlari 2002 s 111 Savas Saim XVI Asirda Anadolu da Alevilik Vadi Yayinlari 2002 s 86 Savas Saim XVI Asirda Anadolu da Alevilik Vadi Yayinlari 2002 s 88 90 Savas Saim XVI Asirda Anadolu da Alevilik Vadi Yayinlari 2002 s 90 91 Savas Saim XVI Asirda Anadolu da Alevilik Vadi Yayinlari 2002 s 97 Savas Saim XVI Asirda Anadolu da Alevilik Vadi Yayinlari 2002 s 98 Savas Saim XVI Asirda Anadolu da Alevilik Vadi Yayinlari 2002 s 99 Savas Saim XVI Asirda Anadolu da Alevilik Vadi Yayinlari 2002 s 103 105 Savas Saim XVI Asirda Anadolu da Alevilik Vadi Yayinlari 2002 p 105 106 Savas Saim XVI Asirda Anadolu da Alevilik Vadi Yayinlari 2002 s 99 102 Savas Saim XVI Asirda Anadolu da Alevilik Vadi Yayinlari 2002 s 106 108 Savas Saim XVI Asirda Anadolu da Alevilik Vadi Yayinlari 2002 s 108 109 Savas Saim XVI Asirda Anadolu da Alevilik Vadi Yayinlari 2002 s 100 Savas Saim XVI Asirda Anadolu da Alevilik Vadi Yayinlari 2002 s 101 Savas Saim XVI Asirda Anadolu da Alevilik Vadi Yayinlari 2002 s 117 118 a b Ozmen Ismail amp Yunus Kocak Hamdullah Celebi nin Savunmasi Bir inanc abidesinin cileli yasami Ankara 2008 s 74 Kinross Patrick The Ottoman Centuries The Rise and Fall of the Turkish Empire London Perennial 1977 s 456 457 Ozmen Ismail amp Yunus Kocak Hamdullah Celebi nin Savunmasi Bir inanc abidesinin cileli yasami Ankara 2008 s 70 71 Sener Cemal Osmanli Belgelerinde Alevilik Bektasilik uzumbaba com 3 Mart 2016 tarihinde kaynagindan arsivlendi Erisim tarihi 19 Mayis 2010 sitesinde Ozmen Ismail amp Yunus Kocak Hamdullah Celebi nin Savunmasi Bir inanc abidesinin cileli yasami Ankara 2008 s 207 Ozmen Ismail amp Yunus Kocak Hamdullah Celebi nin Savunmasi Bir inanc abidesinin cileli yasami Ankara 2008 s 205