Delhi Sultanlığı (دلی سلطنت Delhi Saltanat) ya da Sultanat-ı Hint, 1206-1526 yılları arasında Hindistan'da hüküm sürmüş olan sultanlıktır.
Delhi Sultanlığı سلطنت دهلی (Farsça) | |||||||||||||||||||||
---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|
1206-1526 | |||||||||||||||||||||
Bayrak | |||||||||||||||||||||
Delhi Sultanlığı Haritası | |||||||||||||||||||||
Tür | Sultanlık | ||||||||||||||||||||
Başkent | Lahor (1206-1210) Delhi (1210-1506) Agra (1506-1526) | ||||||||||||||||||||
Resmî dil(ler) | Farsça | ||||||||||||||||||||
Yaygın dil(ler) | Hindustânî | ||||||||||||||||||||
Resmî din | Sünnilik | ||||||||||||||||||||
Hükûmet | Monarşi | ||||||||||||||||||||
Sultan | |||||||||||||||||||||
| |||||||||||||||||||||
Vezir | |||||||||||||||||||||
| |||||||||||||||||||||
Tarihî dönem | Orta Çağ | ||||||||||||||||||||
| |||||||||||||||||||||
Yüzölçümü | |||||||||||||||||||||
1312 | 3.200.000 km2 | ||||||||||||||||||||
| |||||||||||||||||||||
Günümüzdeki durumu | Bangladeş Hindistan Pakistan |
Delhi Sultanlığı'nı Türk kökenli olan Kölemen Hanedanı (Hint 'Memlûk' Hanedanı; 1206-90) kurmuştur. Bu hanedanı sırasıyla Türk kökenli ama Peştunlar ile karışmış olan Halaci Hanedanı (1290-1320), Türk kökenli Tuğluk Hanedanı (1320-1413), yine Türk kökenli olup Peştunlar ile karışmış olan Seyyid Hanedanı (1414-51) ve son olarak da Peştun kökenli Ludî Hanedanı (1451-1526) takip etmiştir. 1526 yılında Delhi Sultanlığı yeni ortaya çıkan Babür İmparatorluğu tarafından fethedilmiştir.
Delhi Sultanlığı
Memlûk Hanedanı (1206-1290)
İslâmiyet, Aşağı İndus Vadisine ilk olarak Emevîler devrinde girmişti. Sonraları Hindistan içlerine Müslüman askerî kuvvetlerini ilk getiren Gazneli hükümdarlarıdır. Gazneliler, Pencab Bölgesini ele geçirerek burayı Hindistan’daki dâimî merkezleri yaptılar. İktidarlarının sonuna doğru ise Lahor merkez olmuştur. Gazneliler’in yerini alan Gurlular için Pencab, Hindistan’ın fethi için önemli bir merkez olmuştur. Gurlu hanedanından 1173 yılından sonra Gazne’de hükümdar olan Şehâbüddîn (Mu’izzüddîn) Muhammed, Ganj Ovasında hâkimiyetini genişletti. Muînüddîn Çeştî'den aldığı işaretle, Ecmir’i fethetti. Emrindeki Türk asıllı kumandanlarından Kutbeddîn Aybeg’i bütün Hindistan’ın fethi ile vazifelendirdi. Hindistan’da islâmiyet’in yayılmasında önemli rol oynayan Mu’izzüddîn, 1206 yılında ölünce, Lahor’a giden Kutbiddin Aybek, sultanlık teklifini kabul etti. Kuzey Hindistan’a hâkim olup, Delhi Sultanlığı’nın temelini attı. Ölen ’in kardeşi ve batı Gurluların sultânı , bu durumu kabul edip Kutbeddîn’e, Melik unvanını verdi. Bu sırada, Sultan Mu’izzüddîn’in komutanlarından Tâceddîn Yıldız, Gazne’de hüküm sürmekteydi. Aybeg, onu yenerek Gazne’ye girdiyse de; ancak kırk gün kalabildi. Daha sonra Tâceddîn Yıldız’ın baskısı üzerine Hindistan’a çekildi. Orada İslâmiyet’in yayılması için çalıştı. Fethettiği yerlere cami ve medreseler inşa edip, mümtaz ilim sahipleri ile şenlendirdi. Alimlere, fakir ve muhtaçlara maaşlar bağlattı. Sulh ve sükûnu sağlayıp, memleketinde her türlü zulme mâni oldu.
Kutbeddîn Aybeg, 1210 yılında harp talimi için çevgan oynarken geçirdiği bir kaza sonunda ölünce, Delhi Sultanlığı dörde bölündü. Delhi’de Aybeg’in oğlu Aram Şah, Badaun’da damadı İltutmuş, Yukarı Sint’te öbür damadı Kabaca, Bengal’de de emirlerinden Ali bağımsızlıklarını ilan ettiler. Birçok bölge de eline geçti. Bazı devlet büyüklerinin teşviki ile İltutmuş, Aram Şâh’ı mağlûb ederek Delhi’yi ele geçirdi ve tahta geçti. Diğer bölgelerde bağımsızlıklarını îlân eden komutanları da hâkimiyeti altına aldı ve Hindistan’da Türk-İslâm hâkimiyetini yeniden kurarak, sağlamlaştırdı.
Bu arada Moğollara mağlup olan Celâleddin Harezmşah, İltutmuş’a sığındı. Onu takip eden Moğollar, Hindistan’a girdiler ve birçok yeri yağmaladılar. Bir ara ’ı kuşatmalarına rağmen netice elde edemeyip geri çekildiler. İltutmuş’un bacanağı ve kumandanlarından olan Kabaca, onlara başarı ile karşı koydu. Celâleddin Harezmşah, 1224 senesine kadar Hindistan’da kaldı. Çeşitli iç olaylara karıştı. Daha sonra Mükran yoluyla İran’a geçti. Moğollar'ın kuzeydeki Türk ülkelerine baskı yapmaları neticesi, Hindistan’a Türk göçleri başladı. Bunları ülkesine memnuniyetle kabul edip yerleştiren İltutmuş, bu sayede ordusunu da güçlendirdi.
İltutmuş, başarılı seferler düzenleyerek hakimiyet bölgesini genişletti. Vindhya Dağlarının kuzeyinde kalan bütün Hindistan’ı ele geçirdi. Abbasî halifesi Muntansır-billah tarafından tanınan Hindistan’ın ilk Müslüman-Türk sultanı oldu. Nasır ve Emîr-ül-Mü’minîn lakabını aldı. Bir ara İsmâilîler, öldürmeyi ve devleti ele geçirmeyi planladılarsa da muvaffak olamadılar. Delhi sultanlarının en büyüklerinden olan İltutmuş, büyük İslâm âlimi ’nin talebelerinden idi. İslâmiyet’in Hindistan’da yayılması için çok gayret gösterdi. Ülkede birlik ve düzeni sağladı.
1236 yılında Karakarlara karşı çıktığı seferde hastalanan İltutmuş, Mayıs ayında öldü. Ölmeden önce kızı Râziye Sultan’ı veliaht tâyin etmişti. Beyler, oğulları olduğu halde kızını veliaht tâyin etmesine çok şaşırdılar. Sebebini sorduklarında; “Oğullarım gençlik eğlencelerine dalmışlardır. Hiç birisinde ülkeyi idare edecek kabiliyet yoktur, ölümümden sonra oğullarımdan hiç birinin veliahtlığa kızım kadar lâyık olmadıkları görülecektir” cevabını verdi.
İltutmuş vefat edince, devletin ileri gelenleri, vasiyetine rağmen, oğullarından Rükneddîn Fîrûz’u tahta geçirdiler. İltutmuş’un önceden dedikleri çok geçmeden ortaya çıktı. Tahta geçen Fîrûz, eğlenceye daldı. Devlet idaresi, annesi Şah Terken Hâtun’un eline geçti. Şah Terken’in zalimane idaresi ve hanedan ailesinden birçok kişiyi ortadan kaldırmak istemesi, hattâ İltutmuş’un oğlu Kutbeddîn Muhammed’i öldürtmesi, valilerin ayaklanmalarına sebep oldu. Altı ay hüküm süren Fîrûz, çıkan isyan sonucu yakalanıp öldürüldü. Sonunda Râziye Sultan, Delhi halkı ve ordu kumandanlarının bir bölümü tarafından sultan ilan edildi.
İslâm dünyâsında hükümdarlık yapan ender kadınlardan biri olan Râziye Sultan, birçok güçlüklerle karşılaştı. Bu devirde İltutmuş’un komutanlarından kırk tanesi devlet idaresine hâkim duruma gelmişti. Bunlar, Habeş asıllı Cemâleddîn Yakut’un yüksek görevlere getirilmesine karşı çıkarak isyan ettiler. Râziye Sultan, ayaklananların üzerine yürüdüğü sırada, Cemâleddîn Yakut, isyan eden beyler tarafından öldürüldü.
Râziye Sultan da yakalanıp Taberhind valisi İhtiyârüddîn Altuniye’ye teslim edildi. Bu durumu öğrenen Delhi’deki beyler, 1240 senesinde iltutmuş’un oğullarından Mu’izzüddîn Behram Şâh’ı tahta çıkardılar. Râziye Sultan, İhtiyârüddîn ile evlenerek tahtı yeniden ele geçirmeğe çalıştı ise de öldürüldü. Mu’izzüddîn Behram Şah ve ondan sonra tahta geçen Alâüddîn Mes’ûd Şah devleti idare edecek güç ve kudrete sahip olmadıkları için, kısa sürede azledildiler.
Mes’ûd Şâh’dan sonra, iltutmuş’un en küçük oğlu Nâsıreddîn Mahmûd tahta çıkarıldı. Dindar ve müşfik bir hükümdar olan Mahmûd Şah, devleti idare edecek kabiliyete sahip değildi. Bu sırada iltutmuş’un Memlûklerinden (köle) biri olan ve soyca Kıpçak Türklerine dayanan Balaban, büyük bir nüfuz kazanmıştı. Devletin idaresinde başarısız olan sultanlar yüzünden Delhi Sultanlığı’nın varlığı tehlikeye düştü. Moğollar; Sind, Mültan ve Batı Pencap’a girdiler. 1241 senesinde Lahor’u yağmaladılar. Kırklar diye bilinen komutanlar arasında kıskançlık yüzünden parçalanmalar baş gösterdi. Guvvalyar ve Rantambor bölgeleri devletin elinden çıktı. Do’ab’daki Hint yol kesiciler yüzünden, Bengal ile haberleşme tamamen kesildi.
Balaban, süratle harekete geçerek, muhtelif bölgelerde isyanları bastırdı. Hint kabilelerini, racaları ve bazı emirleri cezalandırdı. 1247 senesinde Kâlinca ile Kama arasındaki bölgeyi ele geçirdi. Bir sene sonra Rantambor’a yapılan seferde başarı elde edilemedi. 1251 senesinde ise Guvvalyar ve Narvar hükümdarı Çaharadeva’ya karşı başarılı bir sefer düzenledi. Balaban’ın başarıları, ordu ve halk arasında kuvvet ve kudretinin artması ve yetkileri sebebiyle kıskanmalara yol açtı. Bunların başında Hint dönme İmâdeddîn Reyhan bulunuyordu, İmâdeddîn Reyhan, Balaban’ı çekemeyen komutanlardan bir kısmı ile iş birliği yaparak, Sultan Mahmud’un gözünden düşürmeye muvaffak oldu. Neticede nüfuzunu kullanamayan Balaban vazifeden alındı. Vazifeden ayrılması, idarenin aksayıp bozulmasına sebep oldu. Delhi sokaklarında asayiş sağlanamaz hâle geldi. Devletin kötü akıbete sürüklendiğini gören Kırklar diye bilinen komutanlar ile vilayetlerin başındaki melikler, Balaban ile birleşerek Delhi’ye yürüdüler. İmâdeddîn Reyhan’ı vazifeden uzaklaştırarak görevi tekrar Balaban’a verdiler. Düzen ve intizâmı yeniden sağlayan Balaban, bağımsızlıklarını îlân için hazırlanan büyük valilere karşı seferler düzenledi. Önce 1255 senesinde Sultan’ın annesi ile evli olan Oudh hâkimi Kutluğ Hân’ın isyanını bastırdı. 1257 senesinde tekrar Hindistan’a giren Moğollara karşı büyük bir ordu hazırladı. Moğolların geri çekilmelerini fırsat bilerek birlikleri ile orduya katılmayan bâzı vali ve beylerin üzerine yürüdü. Bunları sindirdi ve birçoğunu affetti. 1260 senesinde Moğol akınları sırasında Delhi ordusunun birçok devesini çalmış ve orduyu felce uğratmış olan ve dağlık Sivalik mevkîinde bulunan hindûların üzerine yürüdü. Sultan Nâsıreddîn Mahmûd Şâh’ın 1266 yılında ölümü üzerine, iktidarın gerçek hâkimi olan Balaban, Gıyâseddîn lakabı ile tahta çıktı.
Tahta çıkar çıkmaz, merkez ordusunu yeniden düzenledi. Asayişi bozan Hinduları ve Delhi civarındaki haydutları şiddetle cezalandırdı. Me’mûrlar arasında disiplini sağladı ve iktâlar konusunu ele aldı. O, iktâ olarak dağıtılan toprakların mülkiyet hakkının devlete ait olduğunu kabul ediyordu. Fakat askerî sınıfın şikâyeti ve ricaları üzerine bu konudaki karârını uygulamaya koymadı.
Balaban, idaresi altında büyük bir ordu bulunmasına rağmen, sultanlığın kaybettiği toprakları geri almak için fazla bir gayret göstermedi. Tek düşüncesi, hudutları tehdit eden Moğollara karşı hazırlıklı olmaktı. Bu gayeyle Sind ve Batı Pencap’ın idaresini yeniden düzenledi. Bölgeye önce Şir Hân’ı, ölümünden sonra oğlu ’ı vali tâyin etti. Diğer oğlu ise, bir ordu ile kuzeyde bulunuyordu. 1279 senesinde Moğollar, Pencap’a saldırdılar. Delhi Sultanlığı topraklarında epeyce ilerleyerek Sütlüce ırmağını aştılar fakat bozguna uğratıldılar. Moğollar, Balaban’ın sağlığında bir daha Delhi Sultanlığı topraklarına saldırmaya cesaret edemediler.
Moğol saldırısını fırsat bilen Bengal valisi Tuğrul Hân ayaklanarak, bağımsızlığını îlân etti. Balaban, Moğolları yendikten sonra bu vali üzerine iki ordu gönderdi. Her iki ordunun da yenilmesi üzerine kuzeyde bulunan oğlu Buğra Hân’ın ordusunu da yanına alarak Bengal üzerine yürüdü. Tuğrul Hân, hazînesini ve fillerini alarak Orissa ormanlarına sığındı ise de ele geçirilerek öldürüldü. Bengal valiliğine oğlu Mahmûd Buğra Hân’ı tâyin etti. Ona Tuğrul’un sonunu hatırlatarak, isyan etmemesi için nasîhatlerde bulundu. Balaban, bir müddet sonra oğlu Muhammed’in 1285 senesinde Moğollarla yaptığı muharebede öldüğünü öğrendi. Bu duruma çok üzülen Balaban’ın sağlık durumu bozuldu. Oğlu Buğra Hân’ı yanına çağırarak, devlet idaresini ona bırakmak istedi. Ancak Buğra Hân böyle bir mes’ûliyeti yüklenecek güçte değildi. Babasından izinsiz Bengal’e döndü. Bunun üzerine Balaban, Muhammed’in oğlu Keyhüsrev’i veliaht tayin etti ve bir süre sonra 1287 senesinde öldü.
Emîrler, Balaban’ın vasiyetine rağmen, Buğra Hân’ın oğlu Mu’izzüddîn Keykubâd’ı tahta geçirdiler. Keykubâd, dedesinin kontrolünden kurtulmanın verdiği rahatlık ile eğlenceye dalarak devlet işlerini unuttu. Babası Buğra Hân’ın nasihatlerini dinlemedi ve Delhi’ye döner dönmez eski yaşayışına devam etti. Bir süre sonra hastalanınca tahttan indirilerek yerine küçük yaştaki oğlu Keyümers geçirildi. Ancak bu sultan, devlet adamlarının elinde oyuncak oldu. Kısa süre sonra sultan ve baba Keykubâd öldürüldü. Keyümers’in naibi olan Halaçların reisi Fîrûz Şah, rakiplerini yenerek Celâleddîn lakabı ile Delhi Sultanlığı’nın başına geçti. Celâleddîn Fîrûz Şâh’ın 1290 senesinde Delhi Sultanlığı tahtına geçmesinden sonra, idare Halacîler sülâlesinin eline geçti.
Halaciler
Delhi Sultanlığı’na hâkim olan Halaç ailesi, eski bir Türk kabilesi olan ve kesin olarak tespit edilemeyen bir tarihte Türkistan’dan göç edip doğu Afganistan ile Hindistan’ın kuzey hudutlarına yerleşen Halaç Türklerine mensupturlar.
Fîrûz Şâh’ın saltanatı ele geçirmesi, öteki Türk memlukler ve Delhi halkı tarafından ilk önce iyi karşılanmamıştı. Bu yüzden bir süre Kiluphari’de ikâmet etti. Halk, duruma alıştıktan sonra Delhi’ye yerleşti. Fîrûz Şah, tahta geçtiği zaman yetmiş yaşında, iyi kalbli, dînine bağlı bir zât idi. Aşırı merhametinden dolayı gerektiği yerlerde dahî sert tedbirler almaktan çekindi. Bu huyu, beylerin hoşuna gitmiyordu. Balaban’ın yeğeni ve Kara valisi Melik Canan, 1291 senesinde ayaklandı. Fakat Fîrûz Şâh’ın oğlu Erkli Hân bu isyanı bastırmaya muvaffak oldu. Âsîlerin çoğunluğu affedildi. Fîrûz Sah, Kara valiliğine yeğeni ve damadı Alâüddîn’i tâyin etti. Bir süre sonra Delhi’de nüfuz sahibi bir kimse olan Sidi Mevlâ ve bâzı devlet adamları, Firûz Şâh’a suikast teşebbüsünde bulundular. Bu suikast zamanında önlenerek, Sidi Mevlâ, Erkli Hân’ın verdiği emir ile öldürüldü.
Fîrûz Şâh’ın Hint Prenslere karşı seferleri müspet neticeler vermedi. Onun asıl isteği Moğollardan uzak kalmaktı. 1291-92 senesinde Moğol ordusunun büyük bir istilâ teşebbüsü başarıyla önlendi ve Moğolların çoğu esir edildi. Bu esirlerin büyük bir kısmı Müslüman olarak Delhi Sultanlığı’nın hizmetine girdiler. Aynı sene içinde Mandor ve Ucceyn’e sefer düzenlendi. Bu arada Kara valisi Alâüddîn, hükümdardan izin almadan Devagir üzerine sefere çıktı. 1294 senesinde sekiz bin kişilik bir süvari birliği ile yola çıkan Alâüddîn, Vindhyâlar dağlarını geçerek zor şartlar altında iki ay süren bir yolculuktan sonra, Devagir’e vardı ve şehri kısa sürede ele geçirdi. Alâüddîn, aldığı büyük ganimetlerle ülkesine döndü. Fîrûz Şah, bu galibiyete çok sevindi. Yeğenini tebrik ve teftiş için Karâ’ya gitti. 1296 yılında, çıktığı bu yolculuğu esnasında öldü. Yeğeni ve damadı Alâüddîn Kara da sultanlığını ilân etti.
Delhi’de, o sırada Mültan’da bulunan veliaht Erkli Hân’ın yerine, Fîrûz Şâh’ın küçük oğlu Rükneddîn İbrahim tahta çıktı. Bu durum, Alâüddîn Muhammed’in işine yaradı. Bir süre sonra da Fîrûz Şâh’ın hanımı Melike-i Cihan, oğlu Rükneddîn ile birlikte Mültan’da bulunan Erkli Hân’ın yanına gitmek mecburiyetinde kaldı. Alâüddîn Muhammed, amcasının ölümünden beş ay sonra 3 Ekim 1296’da Delhi’de tahta çıktı.
Alâüddîn Muhammed, uzun seneler Moğol saldırılarına karşı koymakla uğraştı. 1299 senesinde Kutluğ Hoca’nın kumandasında iki yüz bin kişilik bir Moğol ordusu Delhi önlerine kadar geldi. Alâüddîn, Moğollara karşı ordusunun az olmasına rağmen kahramanca savaştı ve Moğolları bozguna uğrattı.
1301 senesinde Rantambor yakınlarında, kardeşinin oğlu Akat Hân, Alâüddîn Muhammet’i yaralayıp öldürdüm zannederek tahta çıkmak istediyse de yakalanarak öldürüldü. Bir süre sonra Badaun ve Eved’de, Alâüddîn’in kız kardeşinin oğulları Ömer ve Mengû hânlar, Delhi’de ise Hacı Mevlâ adında bir beyle anne tarafından İltutmuş soyundan olan Ulvi ayaklandılar. Bu ayaklanmalar kısa sürede bastırıldı ve asiler öldürüldü, iç işlerini düzelten Alâüdîn Muhammed, 1302 senesinde fetihler yapmak için sefere çıktı. Racistan’da ünlü Çitor kalesini kuşatarak aldı. Fakat ordu bu seferden yorgun ve çok kayıp vermiş olarak döndü. Aynı zamanda Telingan Devleti azerine gönderdiği ordu da başarı elde edemeden ve yorgun olarak döndü.
Alâüddîn Muhammed’i, Çitor’da sanan Targı’nın kumandasındaki Moğol ordusu, 1303 senesinde Hindistan’a girerek Delhi önlerine kadar geldi. Sultan Delhi’de olmasına rağmen, askeri az ve yorgundu. Dağınık olan bey ve askerlerini beklemek zorunda kalan sultan, şehirde kıtlık baş göstermesi üzerine devlet ambarlarından ucuz yiyecek sattırarak halkını korudu. Beklenmedik bir anda çekilen Moğollar, iki ay kadar Delhi çevresini ve kenar mahallelerini yağmaladılar. Sultan, bu sırada eksiklerini görüp gerekli tedbirleri aldı. Balaban tarafından yapılan istihkamlar onarıldı ve yeni kaleler yapıldı. Nihayet 1305 senesinde Amroha ve 1306 yılında Ravi yakınlarında, Moğollar bozguna uğratıldı. Bu mücadeleler sırasında Eyaleti hudutları Melik Gazi Tuğluk’un idaresine verildi. Melik Gâzi’nin her sene düzenlediği seferlerden dolayı da Moğol tehlikesi kalktı.
Kuzey Hindistan’ın hemen hemen tamamına hâkim olan Alâüddîn, 1308 senesinde Melik Kâfur’u güney seferine gönderdi. Melik Kâfur, önce Varangel’i, 1310 senesinde de Madura ve Duârasamudra’yı ele geçirdi. Böylece sultanlığın güney sınırları deniz sahiline kadar dayandı.
Sultan Alâüddîn, hiç tahsil görmediği halde, kişisel kabiliyet ve tecrübeleri ile devlet topraklarını genişletti. Birçok idari yenilik yaptı. Müslümanların refah ve huzur içinde yaşamasını sağlamaya çalıştı, fakat sonraları zulme başladı. Alimlerin devlet işlerindeki yardımlarını tamamen ret ederek, yönetimde katı merkeziyetçi bir yol tuttu. Birçok araziyi ve vakıfları devlet kontrolü altına aldı. Haber alma teşkilatını geliştirdi ve etkili hale getirdi. Memurların teşkilatlanmalarını önlemek gayesiyle sultanlığın izni olmadan evlenmelerini özel mahiyetteki içki ve eğlence meclislerini yasaklattı. Tarım ürünlerinden alınan vergiyi birçok beldede %20’den %50’ye yükseltti. Gıda maddelerinin fiyatlarının yükselmesinden, düşük ücretlilerin zarar görmesini önlemek için iktisadi ve idari tedbirler aldı. Tüccarın vurgunculuk yapmasını yasakladı.
Sultan Alâüddîn 1316 senesinde ölünce, Melik Kâfur veliaht Hızır Hân’ın yerine henüz 5-6 yaşındaki ’i tahta çıkardı. Daha sonra Alâüddîn’in üçüncü oğlu ’ı kör etmeğe çalıştı ise de, gönderdiği adamları kandıran Mübarek Hân, Melik Kâfue’yi öldürttü. Mübarek Hân, önceleri nâib olarak hüküm sürdü. 1316 senesi Nisan ayının birinde, küçük kardeşini hapse attırarak Kutbeddîn lakabı ile tahta çıktı. Mübarek Hân, babasının bazı kânunlarını yürürlükten kaldırdı. Gucerât ve 1318 senesinde Dexagiri’deki isyanları bastırdı. Son seferinden döndüğünde kardeşlerini öldürmek istedi. Nizâmeddîn Evliya gibi mübarek bir Allah dostuna hürmetsizlik edip, uygun olmayan tavırlar takındı. Bu hareketleri, zevk ve eğlenceye düşkünlüğü, halkın ona karşı olan sevgisini nefrete dönüştürdü. Bir Hindu dönmesi ve kölesi olan Hüsrev Hân tarafından 1320 senesi Nisan ayında öldürüldü. tahta geçti.
Hüsrev Hân, tahta geçtiği zaman, Pencab’da hudut bölgeleri kumandanı olan Gazi Melik Tuğluk isyan etti. Oğlu Fahreddîn Cavna’nın da teşviki ile Delhi üzerine yürüdü. Delhi önlerinde yapılan savaşı Gazi Melik Tuğluk kazandı. Hüsrev Hân yakalanarak idam edildi. Gazi Melik de 1320 senesi Eylül ayının altısında Delhi Sultanlığı tahtına çıktı. Bu tarihten itibaren Delhi sultanlığında Tuğluklar devri başladı.
Tuğluklar (1320-1413)
Babası Türk, annesi Hint olan Gazi Melik, Gıyâseddîn lakabı ile tahta geçti. Melik Tuğluk, tahta geçtikten bir hafta gibi kısa bir zaman zarfında sükûneti sağladı. Tuğluk-âbâd adı ile yeni bir şehir kurdu ve burasını hükûmet merkezi yaptı. Dekken’deki Varangel racası isyan edince, Uluğ Hân unvanı alan oğlu Cavna Hân’ı o bölgeye gönderdi. Bu sefer, başarısızlıkla neticelendi. Cavna Hân, babasının öldüğü şayiası üzerine Delhi’ye döndü ise de, 1323 senesinde tekrar Dekken üzerine gönderildi. O da Bidâr’ı fethettikten sonra Varangel’e doğru ilerleyerek burayı da ele geçirdi. Bu tarihten itibaren Varangel, Sultanpür olarak adlandırıldı. Cavna Hân, bölgede son olarak Telingâna’yı fethetti. Burası ilk defa doğrudan doğruya Müslümanların idaresine girdi.
Bu sırada, Bengal bölgesi Balaban’ın torunlarından Fîrûz Şâh’ın idaresinde idi. Fîrûz Şâh’ın ölümü, oğulları arasında saltanat kavgalarına yol açtı. Bunlardan Nâsıreddîn, Melik Tuğluk’a müracaat ederek yardım istedi. Tuğluk için bulunmaz bir fırsat çıkmıştı. Hemen harekete geçerek Nâsıreddîn ile birleşti. Muhalifleri bertaraf edilen Nâsıreddîn, Bengal hâkimi olarak tahta çıkarıldı ve bölge Delhi sultanlığına bağlı bir eyalet hâline getirildi. 1325 senesinde Delhi’ye dönen Tuğluk, oğlunun düzenlediği karşılama töreni sırasında geçici olarak yapılmış olan köşkün çökmesi sonucu öldü.
Babasının ölümü üzerine Cavna Hân, Muhammed Şah lakabı ile tahta geçti. Muhammed bin Tuğluk, bazı idari ve askerî tedbirler aldı. Güneydeki setihler sebebiyle, bölgede yeni bir saltanat merkezi yapılmasına ihtiyaç duyarak 1327 senesinde Devagir’i yeniden inşâ ettirdi. Devletâbâd adını verdiği bu şehri hükûmet merkezi yaptı. Hükûmet me’mûrları, âlimler ve halktan pek çok kişi buraya yerleşti. Muhammed Hân, gönüllü göçün az olması yüzünden, halkı Devletâbâd’a göç etmeğe zorladı. Bu duruma kızan naiK, arazilerini terk ederek hırsızlığa başladı. Sultanın, bunlar üzerine bir birlik göndermesi, arazide tarım yapılmasını zorlaştırdı ve Delhi’de kıtlık baş gösterdi.
Muhammed Hân, 1330 ile 1332 seneleri arasında bakır ve bronz paralar tedavüle çıkararak, bunları gümüş ve altın paralarla eş değer sayınca, piyasaya binlerce sahte para sürüldü. Bu paralar, devlet hazinesindeki gümüş paralarla değiştirildi ve devletin mâlî durumu sarsıldı. Fakat sultan, yeni aldığı tedbirlerle mâlî krizi biraz olsun atlattı. Bu defa da çıkan isyanlarla uğraştı. 1335 senesinde Ma’ber valisi Seyyid Celâleddîn Madura, bağımsızlığını ilan etti. Sultan bu valinin üzerine yürüdü ise de, Varangel bölgesine vardığı zaman, orduda kolera salgını baş gösterdi. Muhammed Hân’ın kendisi de hastalığa yakalanınca, seferden vazgeçilerek ordu geri döndü. Böylece Ma’ber, Delhi Sultanlığı’nın idaresinden çıktı. Sultan, boşalan hazineyi doldurmak için bazı sert tedbirler alınca, halkın büyük bir kısmı isyan etti. Buna Delhi çevresindeki kıtlık da eklenince, Sultan’ı bâzı yeni tedbirler almaya zorladı. Delhi halkının büyük kısmını verimli topraklara sahib olan Avadh eyaletine nakletti. Bu bölgedeki Ganj nehrinin sol kıyısında Svargadvâra adlı bir şehir kurdu. Böylece, halkın isyanının ileri derecelere ulaşmasını engelledi.
Muhammed Hân, bu işlerini yoluna koyduktan sonra, dağlık Kangra bölgesini ele geçirmek için hazırladığı yüz bin kişilik bir orduyu o bölgeye gönderdi. Kangra alınarak bölgede zaferler elde edildi. Fakat dönüşte iklim şartları ve yerli halkın düşmanlığı, ordunun tamamının yok olmasına sebep oldu.
Bengal valisi Behram Hân, 1338 senesinde ölünce, sultanlığa bağlı Doğu Bengal Eyaleti bağımsızlığını ilan etti. Aradan bir sene geçmeden Ali Şah Kar adında bir kumandan isyan etti, fakat isyan ânında bastırıldı. Arkasından Avadh valisi Ayn el-Mülk ayaklandı. Sultan bütün güçlüklere rağmen bu isyanı da bastırdı. Ayn el-Mülk yakalanarak hapis edildi ise de, bir süre sonra af edilerek tekrar Avadh valiliğine getirildi. 1340 senesinde de Multan valisi Melik Şadü Ludi ayaklandı. Lâkin sultandan korkarak Afganistan’a kaçtı. Sultan Muhammed, Müslümanlar arasında kaybettiği saygı ve sevgiyi yeniden kazanmak için, 1341 senesinde Mısır’daki Abbasî halifesine elçi gönderdi, onun adına hutbe okuttu ve para bastırdı. Bütün bunlara rağmen isyanlar bir türlü durmadı.
1343 senesinde Pencap Eyaletindeki Sunam, Samana, Kaythal ve Guhrâm’da isyanlar çıktı. Muhammed Tuğluk, Emiran-ı şada denilen ve kırlık arazilerde düzeni sağlayan kumandanların hoşnutsuzluğa sebebiyet verdiklerini düşünerek, Aziz Hammar adında bir memuru bu bölgeye gönderdi. Bu me’mûrun Emiran-ı sada’dan doksana yakınını öldürmesi üzerine, Gücerât ve Dekken’de isyanlar başladı. Aziz Hammar ayaklananlar tarafından öldürüldü. Bunun üzerine bölgeye Devletâbâd’daki Emiran-ı sada’lar gönderildi. Bunlar da isyan ederek bölgeyi ele geçirdiler. İsyancılar, İsmail Müh adında bir komutanı Nâsıreddîn Şah lakabı ile Dekken sultânı îlân ettiler. Muhammed Tuğluk, Devletâbâd üzerine yürüdü ve şehri ele geçirerek, isyancıları iç kalede kuşattı. Bu sırada Tagi adlı bir Türk’ün Gücerât’da ayaklanması, muhasaranın kaldırılmasına yol açtı. Tagi, Sultan’ın üzerine geldiğini öğrenince, Sind bölgesindeki Thatthâ’ya kaçtı. Oradaki kabile reisleri de isyana katıldılar. Muhammed Tuğluk, ordusunu toplayıp Sind üzerine yürüdü. Fakat Tahatthâ yakınlarında hastalanarak 1351 senesi Mart’ında öldü. Muhammed Tuğluk’un ölümü sırasında Hindistan’da üçü ayaklanmalardan ortaya çıkma beş tane bağımsız Müslüman-Türk devleti vardı.
Muhammed Tuğluk’un ölümünden sonra, başsız ve güç durumda kalan ordunun ileri gelen kumandanları ve devlet adamlarının ısrarıyla, ölen sultanın yeğeni Fîrûz Şah, sultanlığı istememesine rağmen, tahta çıkarıldı. Sultan Sind Seferine çıkarken, Delhi’de işleri idare etmek için bırakılan Hâce Cihan, Muhammed Tuğluk’un gayr-i meşru oğlu olduğu iddia edilen küçük yaşta bir çocuğu tahta çıkardı. Fakat Hâce Cihan’la birlik olan bazı kumandanlar, Fîrûz Şah ile birleşince, Hâce Cihân’da ona itaat etmek mecburiyetinde kaldı, önce affedildi ise de devlet adamlarının ısrarı üzerine Delhi’den çıkarıldı. Şehirden ayrıldıktan sonra yolda öldürüldü.
Fîrûz Şah, tahta geçtikten sonra devleti kuvvetlendirmek için seferlere çıktı. Bengal bölgesinin hâkimi İlyas, 1345 senesinde Batı Bengal’de bağımsızlığını ilan etmiş, 1352 senesinde ise Doğu Bengal’i ele geçirmişti. Fîrûz Şah, önce İlyas’ın üzerine yürüdü ve onu Ikdala Kalesine çekilmeye mecbur bıraktı. Bu sefer, bir netice elde edemeden bitti. Fîrûz Şah, beş sene sonra ordusunu kuvvetlendirerek tekrar Bengal’e sefer düzenledi. Bengal topraklarının tamamını ele geçirdi. Bölge hâkimi İskender Şah, babası gibi Ikdala’ya çekilmişti. İskender, senelik 40 fil verip sultana tâbi olmayı kabul ederek barış andlaşması yaptı. Fîrûz Şah, bu seferden sonra Orissa üzerine yürüyerek burayı ele geçirdi. Orissa racası barış yapmak istedi. Senelik yirmi fil vergi vermek üzere barış yapıldı. Dönüşte yolunu kaybeden ordu, büyük güçlüklerle Delhi’ye ulaştı.
Fîrûz Şah, 1367 senesinde doksan bin süvari, 480 fil ve çok sayıda piyadeden meydana gelen ordusu ile Thattha üzerine sefer düzenlendi. Durumu haber alan Sind Camları’nın hükümdarı Cam Mâli bu tehlike karşısında büyük bir ordu topladı. Fîrûz Şâh’ın ordusu açlık ve salgın hastalık yüzünden kuvvetini kaybetmesine rağmen, Hint kuvvetlerini müstahkem mevkilere çekilmek zorunda bıraktı. Fîrûz Şah, ordusuna yeniden çekidüzen vermek için Gucerât’a çekildi. Bu çekilme sırasında Hintli kılavuzlar yüzünden ordu çok büyük kayıplar verdi. 1363 senesinin yağmur mevsiminde ordusunu hazırlayan Fîrûz Şah, aniden Thattha üzerine yürüdü. Bu durum karşısında Cam Mâli, teslim olarak senede 400.000 Hint parası vermek şartıyla anlaştılar.
Bütün devlet işlerini yürüten sadık veziri Hân Cihan Makbul, 1373 senesinde öldü. Yerine geçen oğlu da babasının Hân Cihan lakabını aldı. Fîrûz Şah, bir sene sonra büyük oğlu Feth Hân’ı kaybetti. Oğlunun ölümü, Sultan’ı çok sarstı. İhtiyarlığı yüzünden devlet idaresini kontrol edemiyordu. Bu yüzden bütün devlet idaresi, Vezir Hân Cihân’ın elinde idi. Vezirin ölçüsüz hareketleri, kendisine karşı bir muhalefetin meydana gelmesine sebep oldu. Hân Cihan, Şehzade Muhammed’in muhaliflerinin, kendisine bir suikast hazırladıklarına Fîrûz Şâh’ı inandırdı ise de, Şehzade Muhammed, babasını böyle bir şey olmadığına ikna ederek bir komployu önledi. Hân Cihan, gayesine ulaşamadığı için Delhi’yi terk etmek zorunda kaldı.
Fîrûz Şah, 1388 senesi Eylül ayında seksen üç yaşında iken öldü. Her işinde âlimlere danışan Fîrûz Şah, ülke topraklarını genişletmek için büyük seferlere çıkmaktan ziyade içişleri ile uğraşmayı tercih etti. İşlerinde en büyük desteği, hocası Celâleddîn Hindî’den görmekteydi. Vergileri koyup kaldırmakta dinin hükümlerine çok dikkat ederdi. Dine uymayan her türlü vergiyi kaldırdı. Devlet geliri azalacağı yerde daha da arttı. Devlet idaresinde yaptığı düzenlemeler, mâlî ve iktisadî alanlarda büyük bir gelişmeye sebep oldu. Müslüman ve gayrimüslim bütün halkın refah ve saadetine hizmet etti.
Fîrûz Şâh’dan sonra şehzadeler arasındaki mücadeleler, onun yaptığı bütün iyi işlerin tahrip olmasına ve sultanlığın kötü duruma düşmesine sebep oldu. Bu mücadelelerden sonra torunu Gıyâseddîn Tuğluk tahta geçti. Bu tarihten Tîmûr Hân’ın 1398 senesindeki, Hindistan Seferine kadar taht, altı el değiştirdi. Tîmûr Hân, 1398 senesi Eylül ayında Indus nehrini geçerek Hindistan’a girdi. Delhi sultânı , elindeki yetersiz kuvvetlerle karşı koymaya çalıştı ise de Delhi önündeki muharebede kesin bir yenilgiye uğradı. Delhi Tîmûr Hân’ın eline geçti. Tîmûr Hân, 1399 senesinde Türkistan’a geri dönünce, Mahmûd Şah yeniden hükümdar unvanını aldı. Fakat önce Mallû, sonra da Devlet Hân Ludi’nin elinde bir kukla hükümdar olarak kaldı. Mahmûd Şâh’ın 1413 senesinde ölmesi ile Tuğluk hanedanı sona erdi.
Seyyid Hanedanı (1414-1451)
1414 yılında Mültan valisi , Delhi’yi ele geçirdi ve ölünceye kadar bölgeyi Tîmûr ve Şah ruh adına idare etti. Ölümünden sonra yerine geçen oğlu Mübarek, bağımsızlığını ilan etti. Böylece Delhi Sultanlığı’nın idaresi, Muhammed Peygamber neslinden olduklarını iddia etmeleri yüzünden Seyyidler adını alan Hızır Hân nesline geçti. ’ın saltanatı, ayaklanmalarla geçti. Mübarek Şah, 1434 senesinde nüfuzunu kırmak istediği vezîri Serverül-Mülk tarafından öldürüldü. Yerine kardeşinin oğlu , ondan sonra da 1444'te onun oğlu çıktı. Hepsinin saltanatı, kargaşalık, ayaklanma, iç ve dış harplerle geçti. Bu yüzden devlet gittikçe zayıfladı. Son yıllarda devlet işleri Pencab’ın büyük bir kısmına hâkim olan adında bir Afgan beyinin eline geçti. 1451 senesinde Behlül’ün baskısına dayanamayan Alem Şah, tahtı ona bırakarak Badaun’da yerleşti.
Ludîler (1451-1526)
Behlûl-i Lûdî (1451-1489), Fîrûz Şah Tuğluk zamanında Hindistan’a göç eden Afgan asıllı bir aileye mensuptur. Tuğluklular’a olan hizmetlerinden dolayı önce Sirhind valiliğine tayin edildi, daha sonra Lahor ve Dipalpûr onun yönetimine bırakıldı. Bu arada kendisine “hân-ı hânân” unvanı da verilmişti. Behlûl-i Lûdî, saltanatı sırasında Afganlar’ın genel karakteri olan mutlakiyetçi bir yönetim şekli uygulamadı; daha çok katılımcı bir tarz geliştirerek Afganlı kabilelerin desteğini kazandı. Bu sayede Orta ve Doğu Hindistan bölgelerindeki isyankâr kabilelere hâkimiyetini kabul ettirdi. Düzenlediği seferler neticesinde 1482’de Jaunpûr’u zaptettikten sonra Mîvât ve Gevâliyâr’ı da kendisine bağladı. Böylece Delhi Sultanlığı’nın üstünlüğü tekrar bütün Hindistan’da kabul edilmiş ve sultanlık eski itibarını kazanmıştı.
Behlûl’ün oğlu İskender-i Lûdî (1489-1517) babasının yolundan giderek sultanlığın sınırlarını genişletti. Yeni hâkimiyet sağlanan Jaunpûr, Bayana Tirhut, Dholpûr, Gvalior, Narvar ve Chanderi gibi bölgelerin daha iyi yönetilebilmesi için sultanlığın merkezi Delhi’den Agra’ya taşındı (1506). Çağdaş tarihler, mutaassıp bir müslüman olan İskender’in gayrimüslimlere karşı müsamahakâr olmadığından söz ederler. İskender’den sonra tahta geçen İbrâhîm-i Lûdî ise (1517-1526) maiyeti altında bulunan beylere karşı sert davranışları ile onların tepkisini çekti. Kardeşlerine ve bazı kumandanlarına yaptığı kötü muameleler neticesinde İbrâhim’e karşı bir isyan başladı. Pencap Valisi Devlet Han ile İbrâhim’in amcası Âlem Han o sırada Kâbil’de oturan Bâbür’den yardım talep ederek kendilerini İbrâhîm-i Lûdî’den kurtarmasını istediler. Bunun üzerine Bâbür Delhi’ye yürüdü ve ünlü Pânîpet Savaşı’nda İbrâhîm-i Lûdî’yi mağlûp ederek öldürttü (21 Nisan 1526). Böylece Hindistan’da Delhi Sultanlığı dönemi sona ermiş ve Bâbürlü Hint-Türk İmparatorluğu’nun hâkimiyeti başlamıştır.
İdarî teşkilât ve ordu
Devletin idarî teşkilâtı genelde Türk-İslâm devletlerinin teşkilat yapısına dayanmaktaydı. Saray teşkilatının başında Vekîl-i dar bulunurdu. Ondan sonra idaresinde haciblerin görev yaptığı Emir hâcib veya Bâr bey denilen saray görevlisi gelirdi.
Merkez teşkilâtı, vezirin idaresinde idi. Vezîrin başkanlığındaki Dîvân-ı vezâret; Dîvân-ı inşâ, Dîvân-ı istifây-ı memâlik, Dîvân-ı işrâf-ı memâlik ve Dîvân-ı arz gibi ikinci derecedeki dîvânlardan meydana gelirdi. Dîvân başkanları sırayla; Debir-i Has, Müstevfî-i memâlik, Müşrif-i memâlik, Arz-ı memâlik ve Berîd-i memâlik isimlerini taşırlardı. Balaban zamanında muntazam bir berid yâni resmî istihbarat ve posta teşkîlâtı kurulmuştu. Dînî işler Sadr-üs-Sudûr denilen görevlinin idaresinde idi. Bu zât aynı zamanda sultanlık baş kadısı Kâdı-i memâlik görevini de yapardı.
Sultanlıkta topraklar halisa ve ikta olmak üzere iki ana kategoriye ayrılmıştı. Bunların yanı sıra mülk, vakıf, idrarat ve inam olarak tahsis edilen araziler de vardı. Doğrudan doğruya hükümdarın tasarrufunda olan arazilere halisa denilmekteydi. Bu tür arazilerin vergi gelirleri Dîvanı Vezaret tarafından toplanırdı. Hükümdar bu arazilerden bazılarını ikta olarak da tahsis edebilirdi.
Delhi Türk Sultanlığı, süvari kuvvetlerinin büyük rol oynadığı düzenli bir orduya sahipti. Askerler önce, iktâlardan faydalanırlardı. Daha sonra maaş almaya başladılar. Orduda fillerin önemli bir yeri vardı. Fillerin üzerinde okçular bulunurdu. Ayrıca bunlardan düşman saflarını yarmak ve maneviyatlarını bozmak için faydalandırdı. Ordunun piyade sınıfının çoğunu Hindular meydana getirirdi. Hassa askerleri dışında, piyadeler geçici olarak orduya alınırdı.
Kültür ve Medeniyet
Birçok âlim, şâir, yazar ve sanatkârı himayelerine alan Delhi sultanları, kültür ve sanatın gelişmesine büyük hizmet ettiler. Balaban devri, ilim ve sanat bakımından önemlidir. Onun devrinde Ferîdeddîn Mes’ûd, Sadreddîn bin Behâeddîn Zekeriyyâ, Bedreddîn Gânevî gibi İslâm âlimleri, Hamîdeddîn, Bedreddîn Dımeşkî, Hüsâmeddîn gibi tıp âlimleri yetişti. Büyük âlim Emir Hüsrev Dehlevî, Delhi sultanlarından himaye gördü. Hüsrev Dehlevî, Hindistan’da şiirlerini Farsça yazan şâirlerin en büyüğüdür. Şairliği yanı sıra, târihî eserler de yazmıştır. Delhi sarayında yaşayan şâirlerden birisi de Hüsrev Dehlevî’nin yakın arkadaşı Necmeddîn Hasen Sencerî’ydi. Bu iki zâtın yakın dostu tarihçi Ziyâeddîn Bernî, 1357 senesine kadar Delhi Sultanlığı’nın târihini anlatan Târih-i Fîrûz Şah adlı eserin yazarıdır. Nizâmüddîn Evliya, Ferîdüddîn Genc-i Şeker ve Şeyh Nûreddîn, Celâleddîn Hindî gibi büyük tasavvuf âlimleri Delhi Türk Sultanlığı zamanında yaşamış, Hindistan’ın meşhûr ve büyük velîleridir.
Delhi sultanları, geniş îmar faaliyetlerinde bulundular. Günümüze kadar ulaşan birçok eserler yaptılar. Ayrıca yeni şehirler inşa ettiler. Yaptıkları eserlerin büyük kısmı Delhi’dedir. Kutbeddîn Aybeg’in yaptırmaya başladığı 79 metre yüksekliğindeki Kutb Minâr ismi ile meşhûr minare daha sonra bitirilmiştir. Aybeg, ayrıca Cayna mâbedleri enkazını kullanarak Kutvet-i İslâm adlı camiyi inşa ettirdi.
Halacî Hanedanlığı zamanında Hindistan’daki Müslüman mîmârisi, Selçuk mimarisi teknik ve üslubunun etkisinde gelişti. Alâüddîn Halacî zamanında Kutvet-il-İslâm Câmii’nin yanında yapılan medrese bunlardan biridir.
Tuğluklarda Fîrûz Şah, birçok îmâr faaliyetlerinde bulundu. Ayrıca eski eserlerin tamir ve ihyâsına büyük önem verdi. Hisar ve Cavnpûr gibi birçok meşhur şehir kurdu ve tamir ettirdi. Ayrıca Firûzâbâd adıyla Delhi yakınlarında yeni bir başkent inşâ ettirdi. Buranın güneyinde Havz-ı Hassı denilen büyük havuzun kenarında bir medrese yaptırdı. Bunlardan başka; 50 sulama bendi, 40 cami, 30 medrese, 20 Hângah, 100 kervansaray ve han, 5 Dârüşşifâ, 100 türbe ve mezar, 10 hamam, 150 sulama işlerinde de kullanılabilecek kuyu ve su biriktirmeye mahsus havuz, 100 köprü yaptırmıştır.
Delhi Sultanları
Kölemen (Gulam veya Memlük) Hanedanı (سلطنت غلامان Soltanat-e Ghlāmān; 1206 - 1290)
- Kutbiddin Aybek (1206 - 1210)
- Erem Şah (1210 - 1211)
- Şemseddin İltutmuş (1211 - 1236)
- Rükneddin Firuz (1236)
- Raziye Begüm (1236 - 1240)
- Müziddin Behram (1240 - 1242)
- Alaaddin Mesut (1242 - 1246)
- Nasrettin Mahmut (1246 - 1266)
- Gıyaseddin Balaban (1266 - 1286)
- Müziddin Keykubad (1286 - 1290)
- Keyûmers (1290)
Halaciler (سلطنت خلجی Soltanat-e Khaljī; 1290 - 1321)
- Celaleddin Firuz Halaci (1290 - 1294) Melez Türklerinden Halaci boyu
- Alaeddin Halaci (1294 - 1316)
- (1316 - 1321)
Tuğluk Hanedanı (سلطنت تغلق Soltanat-e Tughluq; 1321 - 1398)
- I. Giyaseddin Tuğluk Şah (1321 - 1325)
- Muhammed bin Tuğluk (II. Muhammed Şah) (1325 - 1351)
- Mahmud bin Muhammed (Mart 1351)
- Firuz Şah Tuğluk (1351 - 1388)
- II. Giyaseddin Tuğluk (1388 - 1389)
- Ebubekir (1389 - 1390)
- III. Nasreddin Muhammed Şah (1390 - 1393)
- I. İskender Şah (Mart- Nisan 1393)
- Mahmud Nasreddin (II. Mahmud (Delhi)) (1393 - 1394)
- Nusret Şah Firuzabad'da saltanat sürmüştür (1394 - 1398)
Ara dönem
- Ülke 1398-1413 arasında Büyük Timur İmparatorluğu işgali altında kalmıştır.
Lodi Hanedanı
- Devlet Han (1413 - 1414)
Seyyid Hanedanı (1414 - 1451)
- (1414 - 1421) Timur İmparatorluğu'nun generali
- II. Mübarek Şah (1421 - 1435)
- IV. Muhammed Şah (1435 - 1445)
- Alaeddin Alem Şah (1445 - 1451)
Ludîler (سلطنت لودھی Soltanat-e Lodhī; 1451 - 1526)
- Behlül Han Lodi (1451-1489) Afgan
- İskender Lodi (1489-1517)
- İbrahim Ludi (II. İbrahim) (1517-1526)
Ayrıca bakınız
Kaynakça
- ^ Roux, Jean Paul (1984). Türklerin Tarihi (Historie des Turks). Ad. .
- ^ S. Haluk Kortel
- ^ İbn Batuta Alaeddin Halaci için "çok iyi bir sultan" diye tanımlamıştır. Greville Stewart Parker-Freeman, Stuart Munro-Hay, Islam: An Illustrated History sayfa 120
Hasan, Hasan İbrahim. İslam Tarihi Ansiklopedisi.
wikipedia, wiki, viki, vikipedia, oku, kitap, kütüphane, kütübhane, ara, ara bul, bul, herşey, ne arasanız burada,hikayeler, makale, kitaplar, öğren, wiki, bilgi, tarih, yukle, izle, telefon için, turk, türk, türkçe, turkce, nasıl yapılır, ne demek, nasıl, yapmak, yapılır, indir, ücretsiz, ücretsiz indir, bedava, bedava indir, mp3, video, mp4, 3gp, jpg, jpeg, gif, png, resim, müzik, şarkı, film, film, oyun, oyunlar, mobil, cep telefonu, telefon, android, ios, apple, samsung, iphone, xiomi, xiaomi, redmi, honor, oppo, nokia, sonya, mi, pc, web, computer, bilgisayar
Delhi Sultanligi دلی سلطنت Delhi Saltanat ya da Sultanat i Hint 1206 1526 yillari arasinda Hindistan da hukum surmus olan sultanliktir Delhi Sultanligiسلطنت دهلی Farsca 1206 1526BayrakDelhi Sultanligi HaritasiTurSultanlikBaskentLahor 1206 1210 Delhi 1210 1506 Agra 1506 1526 Resmi dil ler FarscaYaygin dil ler HindustaniResmi dinSunnilikHukumetMonarsiSultan 1206 1210Kutbiddin Aybek ilk 1517 1526Ibrahim Ludi son Vezir 1228 1235 ilk 1513 1526 son Tarihi donemOrta Cag Kurulusu12 Haziran 1206 Dagilisi21 Nisan 1526Yuzolcumu13123 200 000 km2Onculler ArdillarGurlularSeuna Hanedani BaburlulerBengal SultanligiBehmeni SultanligiGucerat SultanligiMalva SultanligiVijayanagar ImparatorluguGunumuzdeki durumuBanglades Hindistan Pakistan Delhi Sultanligi ni Turk kokenli olan Kolemen Hanedani Hint Memluk Hanedani 1206 90 kurmustur Bu hanedani sirasiyla Turk kokenli ama Pestunlar ile karismis olan Halaci Hanedani 1290 1320 Turk kokenli Tugluk Hanedani 1320 1413 yine Turk kokenli olup Pestunlar ile karismis olan Seyyid Hanedani 1414 51 ve son olarak da Pestun kokenli Ludi Hanedani 1451 1526 takip etmistir 1526 yilinda Delhi Sultanligi yeni ortaya cikan Babur Imparatorlugu tarafindan fethedilmistir Delhi SultanligiMemluk Hanedani 1206 1290 1250 yilinda Delhi Sultanligi Islamiyet Asagi Indus Vadisine ilk olarak Emeviler devrinde girmisti Sonralari Hindistan iclerine Musluman askeri kuvvetlerini ilk getiren Gazneli hukumdarlaridir Gazneliler Pencab Bolgesini ele gecirerek burayi Hindistan daki daimi merkezleri yaptilar Iktidarlarinin sonuna dogru ise Lahor merkez olmustur Gazneliler in yerini alan Gurlular icin Pencab Hindistan in fethi icin onemli bir merkez olmustur Gurlu hanedanindan 1173 yilindan sonra Gazne de hukumdar olan Sehabuddin Mu izzuddin Muhammed Ganj Ovasinda hakimiyetini genisletti Muinuddin Cesti den aldigi isaretle Ecmir i fethetti Emrindeki Turk asilli kumandanlarindan Kutbeddin Aybeg i butun Hindistan in fethi ile vazifelendirdi Hindistan da islamiyet in yayilmasinda onemli rol oynayan Mu izzuddin 1206 yilinda olunce Lahor a giden Kutbiddin Aybek sultanlik teklifini kabul etti Kuzey Hindistan a hakim olup Delhi Sultanligi nin temelini atti Olen in kardesi ve bati Gurlularin sultani bu durumu kabul edip Kutbeddin e Melik unvanini verdi Bu sirada Sultan Mu izzuddin in komutanlarindan Taceddin Yildiz Gazne de hukum surmekteydi Aybeg onu yenerek Gazne ye girdiyse de ancak kirk gun kalabildi Daha sonra Taceddin Yildiz in baskisi uzerine Hindistan a cekildi Orada Islamiyet in yayilmasi icin calisti Fethettigi yerlere cami ve medreseler insa edip mumtaz ilim sahipleri ile senlendirdi Alimlere fakir ve muhtaclara maaslar baglatti Sulh ve sukunu saglayip memleketinde her turlu zulme mani oldu Kutbeddin Aybeg 1210 yilinda harp talimi icin cevgan oynarken gecirdigi bir kaza sonunda olunce Delhi Sultanligi dorde bolundu Delhi de Aybeg in oglu Aram Sah Badaun da damadi Iltutmus Yukari Sint te obur damadi Kabaca Bengal de de emirlerinden Ali bagimsizliklarini ilan ettiler Bircok bolge de eline gecti Bazi devlet buyuklerinin tesviki ile Iltutmus Aram Sah i maglub ederek Delhi yi ele gecirdi ve tahta gecti Diger bolgelerde bagimsizliklarini ilan eden komutanlari da hakimiyeti altina aldi ve Hindistan da Turk Islam hakimiyetini yeniden kurarak saglamlastirdi Bu arada Mogollara maglup olan Celaleddin Harezmsah Iltutmus a sigindi Onu takip eden Mogollar Hindistan a girdiler ve bircok yeri yagmaladilar Bir ara i kusatmalarina ragmen netice elde edemeyip geri cekildiler Iltutmus un bacanagi ve kumandanlarindan olan Kabaca onlara basari ile karsi koydu Celaleddin Harezmsah 1224 senesine kadar Hindistan da kaldi Cesitli ic olaylara karisti Daha sonra Mukran yoluyla Iran a gecti Mogollar in kuzeydeki Turk ulkelerine baski yapmalari neticesi Hindistan a Turk gocleri basladi Bunlari ulkesine memnuniyetle kabul edip yerlestiren Iltutmus bu sayede ordusunu da guclendirdi Iltutmus basarili seferler duzenleyerek hakimiyet bolgesini genisletti Vindhya Daglarinin kuzeyinde kalan butun Hindistan i ele gecirdi Abbasi halifesi Muntansir billah tarafindan taninan Hindistan in ilk Musluman Turk sultani oldu Nasir ve Emir ul Mu minin lakabini aldi Bir ara Ismaililer oldurmeyi ve devleti ele gecirmeyi planladilarsa da muvaffak olamadilar Delhi sultanlarinin en buyuklerinden olan Iltutmus buyuk Islam alimi nin talebelerinden idi Islamiyet in Hindistan da yayilmasi icin cok gayret gosterdi Ulkede birlik ve duzeni sagladi 1236 yilinda Karakarlara karsi ciktigi seferde hastalanan Iltutmus Mayis ayinda oldu Olmeden once kizi Raziye Sultan i veliaht tayin etmisti Beyler ogullari oldugu halde kizini veliaht tayin etmesine cok sasirdilar Sebebini sorduklarinda Ogullarim genclik eglencelerine dalmislardir Hic birisinde ulkeyi idare edecek kabiliyet yoktur olumumden sonra ogullarimdan hic birinin veliahtliga kizim kadar layik olmadiklari gorulecektir cevabini verdi Iltutmus vefat edince devletin ileri gelenleri vasiyetine ragmen ogullarindan Rukneddin Firuz u tahta gecirdiler Iltutmus un onceden dedikleri cok gecmeden ortaya cikti Tahta gecen Firuz eglenceye daldi Devlet idaresi annesi Sah Terken Hatun un eline gecti Sah Terken in zalimane idaresi ve hanedan ailesinden bircok kisiyi ortadan kaldirmak istemesi hatta Iltutmus un oglu Kutbeddin Muhammed i oldurtmesi valilerin ayaklanmalarina sebep oldu Alti ay hukum suren Firuz cikan isyan sonucu yakalanip olduruldu Sonunda Raziye Sultan Delhi halki ve ordu kumandanlarinin bir bolumu tarafindan sultan ilan edildi Islam dunyasinda hukumdarlik yapan ender kadinlardan biri olan Raziye Sultan bircok gucluklerle karsilasti Bu devirde Iltutmus un komutanlarindan kirk tanesi devlet idaresine hakim duruma gelmisti Bunlar Habes asilli Cemaleddin Yakut un yuksek gorevlere getirilmesine karsi cikarak isyan ettiler Raziye Sultan ayaklananlarin uzerine yurudugu sirada Cemaleddin Yakut isyan eden beyler tarafindan olduruldu Raziye Sultan da yakalanip Taberhind valisi Ihtiyaruddin Altuniye ye teslim edildi Bu durumu ogrenen Delhi deki beyler 1240 senesinde iltutmus un ogullarindan Mu izzuddin Behram Sah i tahta cikardilar Raziye Sultan Ihtiyaruddin ile evlenerek tahti yeniden ele gecirmege calisti ise de olduruldu Mu izzuddin Behram Sah ve ondan sonra tahta gecen Alauddin Mes ud Sah devleti idare edecek guc ve kudrete sahip olmadiklari icin kisa surede azledildiler Mes ud Sah dan sonra iltutmus un en kucuk oglu Nasireddin Mahmud tahta cikarildi Dindar ve musfik bir hukumdar olan Mahmud Sah devleti idare edecek kabiliyete sahip degildi Bu sirada iltutmus un Memluklerinden kole biri olan ve soyca Kipcak Turklerine dayanan Balaban buyuk bir nufuz kazanmisti Devletin idaresinde basarisiz olan sultanlar yuzunden Delhi Sultanligi nin varligi tehlikeye dustu Mogollar Sind Multan ve Bati Pencap a girdiler 1241 senesinde Lahor u yagmaladilar Kirklar diye bilinen komutanlar arasinda kiskanclik yuzunden parcalanmalar bas gosterdi Guvvalyar ve Rantambor bolgeleri devletin elinden cikti Do ab daki Hint yol kesiciler yuzunden Bengal ile haberlesme tamamen kesildi Balaban suratle harekete gecerek muhtelif bolgelerde isyanlari bastirdi Hint kabilelerini racalari ve bazi emirleri cezalandirdi 1247 senesinde Kalinca ile Kama arasindaki bolgeyi ele gecirdi Bir sene sonra Rantambor a yapilan seferde basari elde edilemedi 1251 senesinde ise Guvvalyar ve Narvar hukumdari Caharadeva ya karsi basarili bir sefer duzenledi Balaban in basarilari ordu ve halk arasinda kuvvet ve kudretinin artmasi ve yetkileri sebebiyle kiskanmalara yol acti Bunlarin basinda Hint donme Imadeddin Reyhan bulunuyordu Imadeddin Reyhan Balaban i cekemeyen komutanlardan bir kismi ile is birligi yaparak Sultan Mahmud un gozunden dusurmeye muvaffak oldu Neticede nufuzunu kullanamayan Balaban vazifeden alindi Vazifeden ayrilmasi idarenin aksayip bozulmasina sebep oldu Delhi sokaklarinda asayis saglanamaz hale geldi Devletin kotu akibete suruklendigini goren Kirklar diye bilinen komutanlar ile vilayetlerin basindaki melikler Balaban ile birleserek Delhi ye yuruduler Imadeddin Reyhan i vazifeden uzaklastirarak gorevi tekrar Balaban a verdiler Duzen ve intizami yeniden saglayan Balaban bagimsizliklarini ilan icin hazirlanan buyuk valilere karsi seferler duzenledi Once 1255 senesinde Sultan in annesi ile evli olan Oudh hakimi Kutlug Han in isyanini bastirdi 1257 senesinde tekrar Hindistan a giren Mogollara karsi buyuk bir ordu hazirladi Mogollarin geri cekilmelerini firsat bilerek birlikleri ile orduya katilmayan bazi vali ve beylerin uzerine yurudu Bunlari sindirdi ve bircogunu affetti 1260 senesinde Mogol akinlari sirasinda Delhi ordusunun bircok devesini calmis ve orduyu felce ugratmis olan ve daglik Sivalik mevkiinde bulunan hindularin uzerine yurudu Sultan Nasireddin Mahmud Sah in 1266 yilinda olumu uzerine iktidarin gercek hakimi olan Balaban Giyaseddin lakabi ile tahta cikti Tahta cikar cikmaz merkez ordusunu yeniden duzenledi Asayisi bozan Hindulari ve Delhi civarindaki haydutlari siddetle cezalandirdi Me murlar arasinda disiplini sagladi ve iktalar konusunu ele aldi O ikta olarak dagitilan topraklarin mulkiyet hakkinin devlete ait oldugunu kabul ediyordu Fakat askeri sinifin sikayeti ve ricalari uzerine bu konudaki kararini uygulamaya koymadi Balaban idaresi altinda buyuk bir ordu bulunmasina ragmen sultanligin kaybettigi topraklari geri almak icin fazla bir gayret gostermedi Tek dusuncesi hudutlari tehdit eden Mogollara karsi hazirlikli olmakti Bu gayeyle Sind ve Bati Pencap in idaresini yeniden duzenledi Bolgeye once Sir Han i olumunden sonra oglu i vali tayin etti Diger oglu ise bir ordu ile kuzeyde bulunuyordu 1279 senesinde Mogollar Pencap a saldirdilar Delhi Sultanligi topraklarinda epeyce ilerleyerek Sutluce irmagini astilar fakat bozguna ugratildilar Mogollar Balaban in sagliginda bir daha Delhi Sultanligi topraklarina saldirmaya cesaret edemediler Mogol saldirisini firsat bilen Bengal valisi Tugrul Han ayaklanarak bagimsizligini ilan etti Balaban Mogollari yendikten sonra bu vali uzerine iki ordu gonderdi Her iki ordunun da yenilmesi uzerine kuzeyde bulunan oglu Bugra Han in ordusunu da yanina alarak Bengal uzerine yurudu Tugrul Han hazinesini ve fillerini alarak Orissa ormanlarina sigindi ise de ele gecirilerek olduruldu Bengal valiligine oglu Mahmud Bugra Han i tayin etti Ona Tugrul un sonunu hatirlatarak isyan etmemesi icin nasihatlerde bulundu Balaban bir muddet sonra oglu Muhammed in 1285 senesinde Mogollarla yaptigi muharebede oldugunu ogrendi Bu duruma cok uzulen Balaban in saglik durumu bozuldu Oglu Bugra Han i yanina cagirarak devlet idaresini ona birakmak istedi Ancak Bugra Han boyle bir mes uliyeti yuklenecek gucte degildi Babasindan izinsiz Bengal e dondu Bunun uzerine Balaban Muhammed in oglu Keyhusrev i veliaht tayin etti ve bir sure sonra 1287 senesinde oldu Emirler Balaban in vasiyetine ragmen Bugra Han in oglu Mu izzuddin Keykubad i tahta gecirdiler Keykubad dedesinin kontrolunden kurtulmanin verdigi rahatlik ile eglenceye dalarak devlet islerini unuttu Babasi Bugra Han in nasihatlerini dinlemedi ve Delhi ye doner donmez eski yasayisina devam etti Bir sure sonra hastalaninca tahttan indirilerek yerine kucuk yastaki oglu Keyumers gecirildi Ancak bu sultan devlet adamlarinin elinde oyuncak oldu Kisa sure sonra sultan ve baba Keykubad olduruldu Keyumers in naibi olan Halaclarin reisi Firuz Sah rakiplerini yenerek Celaleddin lakabi ile Delhi Sultanligi nin basina gecti Celaleddin Firuz Sah in 1290 senesinde Delhi Sultanligi tahtina gecmesinden sonra idare Halaciler sulalesinin eline gecti Halaciler Halaciler devrinde Delhi Sultanligi nin en genis sinirlari 1320 Delhi Sultanligi na hakim olan Halac ailesi eski bir Turk kabilesi olan ve kesin olarak tespit edilemeyen bir tarihte Turkistan dan goc edip dogu Afganistan ile Hindistan in kuzey hudutlarina yerlesen Halac Turklerine mensupturlar Firuz Sah in saltanati ele gecirmesi oteki Turk memlukler ve Delhi halki tarafindan ilk once iyi karsilanmamisti Bu yuzden bir sure Kiluphari de ikamet etti Halk duruma alistiktan sonra Delhi ye yerlesti Firuz Sah tahta gectigi zaman yetmis yasinda iyi kalbli dinine bagli bir zat idi Asiri merhametinden dolayi gerektigi yerlerde dahi sert tedbirler almaktan cekindi Bu huyu beylerin hosuna gitmiyordu Balaban in yegeni ve Kara valisi Melik Canan 1291 senesinde ayaklandi Fakat Firuz Sah in oglu Erkli Han bu isyani bastirmaya muvaffak oldu Asilerin cogunlugu affedildi Firuz Sah Kara valiligine yegeni ve damadi Alauddin i tayin etti Bir sure sonra Delhi de nufuz sahibi bir kimse olan Sidi Mevla ve bazi devlet adamlari Firuz Sah a suikast tesebbusunde bulundular Bu suikast zamaninda onlenerek Sidi Mevla Erkli Han in verdigi emir ile olduruldu Firuz Sah in Hint Prenslere karsi seferleri muspet neticeler vermedi Onun asil istegi Mogollardan uzak kalmakti 1291 92 senesinde Mogol ordusunun buyuk bir istila tesebbusu basariyla onlendi ve Mogollarin cogu esir edildi Bu esirlerin buyuk bir kismi Musluman olarak Delhi Sultanligi nin hizmetine girdiler Ayni sene icinde Mandor ve Ucceyn e sefer duzenlendi Bu arada Kara valisi Alauddin hukumdardan izin almadan Devagir uzerine sefere cikti 1294 senesinde sekiz bin kisilik bir suvari birligi ile yola cikan Alauddin Vindhyalar daglarini gecerek zor sartlar altinda iki ay suren bir yolculuktan sonra Devagir e vardi ve sehri kisa surede ele gecirdi Alauddin aldigi buyuk ganimetlerle ulkesine dondu Firuz Sah bu galibiyete cok sevindi Yegenini tebrik ve teftis icin Kara ya gitti 1296 yilinda ciktigi bu yolculugu esnasinda oldu Yegeni ve damadi Alauddin Kara da sultanligini ilan etti Delhi de o sirada Multan da bulunan veliaht Erkli Han in yerine Firuz Sah in kucuk oglu Rukneddin Ibrahim tahta cikti Bu durum Alauddin Muhammed in isine yaradi Bir sure sonra da Firuz Sah in hanimi Melike i Cihan oglu Rukneddin ile birlikte Multan da bulunan Erkli Han in yanina gitmek mecburiyetinde kaldi Alauddin Muhammed amcasinin olumunden bes ay sonra 3 Ekim 1296 da Delhi de tahta cikti Alauddin Muhammed uzun seneler Mogol saldirilarina karsi koymakla ugrasti 1299 senesinde Kutlug Hoca nin kumandasinda iki yuz bin kisilik bir Mogol ordusu Delhi onlerine kadar geldi Alauddin Mogollara karsi ordusunun az olmasina ragmen kahramanca savasti ve Mogollari bozguna ugratti 1301 senesinde Rantambor yakinlarinda kardesinin oglu Akat Han Alauddin Muhammet i yaralayip oldurdum zannederek tahta cikmak istediyse de yakalanarak olduruldu Bir sure sonra Badaun ve Eved de Alauddin in kiz kardesinin ogullari Omer ve Mengu hanlar Delhi de ise Haci Mevla adinda bir beyle anne tarafindan Iltutmus soyundan olan Ulvi ayaklandilar Bu ayaklanmalar kisa surede bastirildi ve asiler olduruldu ic islerini duzelten Alaudin Muhammed 1302 senesinde fetihler yapmak icin sefere cikti Racistan da unlu Citor kalesini kusatarak aldi Fakat ordu bu seferden yorgun ve cok kayip vermis olarak dondu Ayni zamanda Telingan Devleti azerine gonderdigi ordu da basari elde edemeden ve yorgun olarak dondu Alauddin Muhammed i Citor da sanan Targi nin kumandasindaki Mogol ordusu 1303 senesinde Hindistan a girerek Delhi onlerine kadar geldi Sultan Delhi de olmasina ragmen askeri az ve yorgundu Daginik olan bey ve askerlerini beklemek zorunda kalan sultan sehirde kitlik bas gostermesi uzerine devlet ambarlarindan ucuz yiyecek sattirarak halkini korudu Beklenmedik bir anda cekilen Mogollar iki ay kadar Delhi cevresini ve kenar mahallelerini yagmaladilar Sultan bu sirada eksiklerini gorup gerekli tedbirleri aldi Balaban tarafindan yapilan istihkamlar onarildi ve yeni kaleler yapildi Nihayet 1305 senesinde Amroha ve 1306 yilinda Ravi yakinlarinda Mogollar bozguna ugratildi Bu mucadeleler sirasinda Eyaleti hudutlari Melik Gazi Tugluk un idaresine verildi Melik Gazi nin her sene duzenledigi seferlerden dolayi da Mogol tehlikesi kalkti Kuzey Hindistan in hemen hemen tamamina hakim olan Alauddin 1308 senesinde Melik Kafur u guney seferine gonderdi Melik Kafur once Varangel i 1310 senesinde de Madura ve Duarasamudra yi ele gecirdi Boylece sultanligin guney sinirlari deniz sahiline kadar dayandi Sultan Alauddin hic tahsil gormedigi halde kisisel kabiliyet ve tecrubeleri ile devlet topraklarini genisletti Bircok idari yenilik yapti Muslumanlarin refah ve huzur icinde yasamasini saglamaya calisti fakat sonralari zulme basladi Alimlerin devlet islerindeki yardimlarini tamamen ret ederek yonetimde kati merkeziyetci bir yol tuttu Bircok araziyi ve vakiflari devlet kontrolu altina aldi Haber alma teskilatini gelistirdi ve etkili hale getirdi Memurlarin teskilatlanmalarini onlemek gayesiyle sultanligin izni olmadan evlenmelerini ozel mahiyetteki icki ve eglence meclislerini yasaklatti Tarim urunlerinden alinan vergiyi bircok beldede 20 den 50 ye yukseltti Gida maddelerinin fiyatlarinin yukselmesinden dusuk ucretlilerin zarar gormesini onlemek icin iktisadi ve idari tedbirler aldi Tuccarin vurgunculuk yapmasini yasakladi Sultan Alauddin 1316 senesinde olunce Melik Kafur veliaht Hizir Han in yerine henuz 5 6 yasindaki i tahta cikardi Daha sonra Alauddin in ucuncu oglu i kor etmege calisti ise de gonderdigi adamlari kandiran Mubarek Han Melik Kafue yi oldurttu Mubarek Han onceleri naib olarak hukum surdu 1316 senesi Nisan ayinin birinde kucuk kardesini hapse attirarak Kutbeddin lakabi ile tahta cikti Mubarek Han babasinin bazi kanunlarini yururlukten kaldirdi Gucerat ve 1318 senesinde Dexagiri deki isyanlari bastirdi Son seferinden dondugunde kardeslerini oldurmek istedi Nizameddin Evliya gibi mubarek bir Allah dostuna hurmetsizlik edip uygun olmayan tavirlar takindi Bu hareketleri zevk ve eglenceye duskunlugu halkin ona karsi olan sevgisini nefrete donusturdu Bir Hindu donmesi ve kolesi olan Husrev Han tarafindan 1320 senesi Nisan ayinda olduruldu tahta gecti Husrev Han tahta gectigi zaman Pencab da hudut bolgeleri kumandani olan Gazi Melik Tugluk isyan etti Oglu Fahreddin Cavna nin da tesviki ile Delhi uzerine yurudu Delhi onlerinde yapilan savasi Gazi Melik Tugluk kazandi Husrev Han yakalanarak idam edildi Gazi Melik de 1320 senesi Eylul ayinin altisinda Delhi Sultanligi tahtina cikti Bu tarihten itibaren Delhi sultanliginda Tugluklar devri basladi Tugluklar 1320 1413 Tugluklar devrinde Delhi Sultanligi en genis sinirlarinda 1335 Babasi Turk annesi Hint olan Gazi Melik Giyaseddin lakabi ile tahta gecti Melik Tugluk tahta gectikten bir hafta gibi kisa bir zaman zarfinda sukuneti sagladi Tugluk abad adi ile yeni bir sehir kurdu ve burasini hukumet merkezi yapti Dekken deki Varangel racasi isyan edince Ulug Han unvani alan oglu Cavna Han i o bolgeye gonderdi Bu sefer basarisizlikla neticelendi Cavna Han babasinin oldugu sayiasi uzerine Delhi ye dondu ise de 1323 senesinde tekrar Dekken uzerine gonderildi O da Bidar i fethettikten sonra Varangel e dogru ilerleyerek burayi da ele gecirdi Bu tarihten itibaren Varangel Sultanpur olarak adlandirildi Cavna Han bolgede son olarak Telingana yi fethetti Burasi ilk defa dogrudan dogruya Muslumanlarin idaresine girdi Bu sirada Bengal bolgesi Balaban in torunlarindan Firuz Sah in idaresinde idi Firuz Sah in olumu ogullari arasinda saltanat kavgalarina yol acti Bunlardan Nasireddin Melik Tugluk a muracaat ederek yardim istedi Tugluk icin bulunmaz bir firsat cikmisti Hemen harekete gecerek Nasireddin ile birlesti Muhalifleri bertaraf edilen Nasireddin Bengal hakimi olarak tahta cikarildi ve bolge Delhi sultanligina bagli bir eyalet haline getirildi 1325 senesinde Delhi ye donen Tugluk oglunun duzenledigi karsilama toreni sirasinda gecici olarak yapilmis olan koskun cokmesi sonucu oldu Babasinin olumu uzerine Cavna Han Muhammed Sah lakabi ile tahta gecti Muhammed bin Tugluk bazi idari ve askeri tedbirler aldi Guneydeki setihler sebebiyle bolgede yeni bir saltanat merkezi yapilmasina ihtiyac duyarak 1327 senesinde Devagir i yeniden insa ettirdi Devletabad adini verdigi bu sehri hukumet merkezi yapti Hukumet me murlari alimler ve halktan pek cok kisi buraya yerlesti Muhammed Han gonullu gocun az olmasi yuzunden halki Devletabad a goc etmege zorladi Bu duruma kizan naiK arazilerini terk ederek hirsizliga basladi Sultanin bunlar uzerine bir birlik gondermesi arazide tarim yapilmasini zorlastirdi ve Delhi de kitlik bas gosterdi Muhammed Han 1330 ile 1332 seneleri arasinda bakir ve bronz paralar tedavule cikararak bunlari gumus ve altin paralarla es deger sayinca piyasaya binlerce sahte para suruldu Bu paralar devlet hazinesindeki gumus paralarla degistirildi ve devletin mali durumu sarsildi Fakat sultan yeni aldigi tedbirlerle mali krizi biraz olsun atlatti Bu defa da cikan isyanlarla ugrasti 1335 senesinde Ma ber valisi Seyyid Celaleddin Madura bagimsizligini ilan etti Sultan bu valinin uzerine yurudu ise de Varangel bolgesine vardigi zaman orduda kolera salgini bas gosterdi Muhammed Han in kendisi de hastaliga yakalaninca seferden vazgecilerek ordu geri dondu Boylece Ma ber Delhi Sultanligi nin idaresinden cikti Sultan bosalan hazineyi doldurmak icin bazi sert tedbirler alinca halkin buyuk bir kismi isyan etti Buna Delhi cevresindeki kitlik da eklenince Sultan i bazi yeni tedbirler almaya zorladi Delhi halkinin buyuk kismini verimli topraklara sahib olan Avadh eyaletine nakletti Bu bolgedeki Ganj nehrinin sol kiyisinda Svargadvara adli bir sehir kurdu Boylece halkin isyaninin ileri derecelere ulasmasini engelledi Muhammed Han bu islerini yoluna koyduktan sonra daglik Kangra bolgesini ele gecirmek icin hazirladigi yuz bin kisilik bir orduyu o bolgeye gonderdi Kangra alinarak bolgede zaferler elde edildi Fakat donuste iklim sartlari ve yerli halkin dusmanligi ordunun tamaminin yok olmasina sebep oldu Bengal valisi Behram Han 1338 senesinde olunce sultanliga bagli Dogu Bengal Eyaleti bagimsizligini ilan etti Aradan bir sene gecmeden Ali Sah Kar adinda bir kumandan isyan etti fakat isyan aninda bastirildi Arkasindan Avadh valisi Ayn el Mulk ayaklandi Sultan butun gucluklere ragmen bu isyani da bastirdi Ayn el Mulk yakalanarak hapis edildi ise de bir sure sonra af edilerek tekrar Avadh valiligine getirildi 1340 senesinde de Multan valisi Melik Sadu Ludi ayaklandi Lakin sultandan korkarak Afganistan a kacti Sultan Muhammed Muslumanlar arasinda kaybettigi saygi ve sevgiyi yeniden kazanmak icin 1341 senesinde Misir daki Abbasi halifesine elci gonderdi onun adina hutbe okuttu ve para bastirdi Butun bunlara ragmen isyanlar bir turlu durmadi 1343 senesinde Pencap Eyaletindeki Sunam Samana Kaythal ve Guhram da isyanlar cikti Muhammed Tugluk Emiran i sada denilen ve kirlik arazilerde duzeni saglayan kumandanlarin hosnutsuzluga sebebiyet verdiklerini dusunerek Aziz Hammar adinda bir memuru bu bolgeye gonderdi Bu me murun Emiran i sada dan doksana yakinini oldurmesi uzerine Gucerat ve Dekken de isyanlar basladi Aziz Hammar ayaklananlar tarafindan olduruldu Bunun uzerine bolgeye Devletabad daki Emiran i sada lar gonderildi Bunlar da isyan ederek bolgeyi ele gecirdiler Isyancilar Ismail Muh adinda bir komutani Nasireddin Sah lakabi ile Dekken sultani ilan ettiler Muhammed Tugluk Devletabad uzerine yurudu ve sehri ele gecirerek isyancilari ic kalede kusatti Bu sirada Tagi adli bir Turk un Gucerat da ayaklanmasi muhasaranin kaldirilmasina yol acti Tagi Sultan in uzerine geldigini ogrenince Sind bolgesindeki Thattha ya kacti Oradaki kabile reisleri de isyana katildilar Muhammed Tugluk ordusunu toplayip Sind uzerine yurudu Fakat Tahattha yakinlarinda hastalanarak 1351 senesi Mart inda oldu Muhammed Tugluk un olumu sirasinda Hindistan da ucu ayaklanmalardan ortaya cikma bes tane bagimsiz Musluman Turk devleti vardi Muhammed Tugluk un olumunden sonra bassiz ve guc durumda kalan ordunun ileri gelen kumandanlari ve devlet adamlarinin israriyla olen sultanin yegeni Firuz Sah sultanligi istememesine ragmen tahta cikarildi Sultan Sind Seferine cikarken Delhi de isleri idare etmek icin birakilan Hace Cihan Muhammed Tugluk un gayr i mesru oglu oldugu iddia edilen kucuk yasta bir cocugu tahta cikardi Fakat Hace Cihan la birlik olan bazi kumandanlar Firuz Sah ile birlesince Hace Cihan da ona itaat etmek mecburiyetinde kaldi once affedildi ise de devlet adamlarinin israri uzerine Delhi den cikarildi Sehirden ayrildiktan sonra yolda olduruldu Firuz Sah tahta gectikten sonra devleti kuvvetlendirmek icin seferlere cikti Bengal bolgesinin hakimi Ilyas 1345 senesinde Bati Bengal de bagimsizligini ilan etmis 1352 senesinde ise Dogu Bengal i ele gecirmisti Firuz Sah once Ilyas in uzerine yurudu ve onu Ikdala Kalesine cekilmeye mecbur birakti Bu sefer bir netice elde edemeden bitti Firuz Sah bes sene sonra ordusunu kuvvetlendirerek tekrar Bengal e sefer duzenledi Bengal topraklarinin tamamini ele gecirdi Bolge hakimi Iskender Sah babasi gibi Ikdala ya cekilmisti Iskender senelik 40 fil verip sultana tabi olmayi kabul ederek baris andlasmasi yapti Firuz Sah bu seferden sonra Orissa uzerine yuruyerek burayi ele gecirdi Orissa racasi baris yapmak istedi Senelik yirmi fil vergi vermek uzere baris yapildi Donuste yolunu kaybeden ordu buyuk gucluklerle Delhi ye ulasti Firuz Sah 1367 senesinde doksan bin suvari 480 fil ve cok sayida piyadeden meydana gelen ordusu ile Thattha uzerine sefer duzenlendi Durumu haber alan Sind Camlari nin hukumdari Cam Mali bu tehlike karsisinda buyuk bir ordu topladi Firuz Sah in ordusu aclik ve salgin hastalik yuzunden kuvvetini kaybetmesine ragmen Hint kuvvetlerini mustahkem mevkilere cekilmek zorunda birakti Firuz Sah ordusuna yeniden cekiduzen vermek icin Gucerat a cekildi Bu cekilme sirasinda Hintli kilavuzlar yuzunden ordu cok buyuk kayiplar verdi 1363 senesinin yagmur mevsiminde ordusunu hazirlayan Firuz Sah aniden Thattha uzerine yurudu Bu durum karsisinda Cam Mali teslim olarak senede 400 000 Hint parasi vermek sartiyla anlastilar Butun devlet islerini yuruten sadik veziri Han Cihan Makbul 1373 senesinde oldu Yerine gecen oglu da babasinin Han Cihan lakabini aldi Firuz Sah bir sene sonra buyuk oglu Feth Han i kaybetti Oglunun olumu Sultan i cok sarsti Ihtiyarligi yuzunden devlet idaresini kontrol edemiyordu Bu yuzden butun devlet idaresi Vezir Han Cihan in elinde idi Vezirin olcusuz hareketleri kendisine karsi bir muhalefetin meydana gelmesine sebep oldu Han Cihan Sehzade Muhammed in muhaliflerinin kendisine bir suikast hazirladiklarina Firuz Sah i inandirdi ise de Sehzade Muhammed babasini boyle bir sey olmadigina ikna ederek bir komployu onledi Han Cihan gayesine ulasamadigi icin Delhi yi terk etmek zorunda kaldi Firuz Sah 1388 senesi Eylul ayinda seksen uc yasinda iken oldu Her isinde alimlere danisan Firuz Sah ulke topraklarini genisletmek icin buyuk seferlere cikmaktan ziyade icisleri ile ugrasmayi tercih etti Islerinde en buyuk destegi hocasi Celaleddin Hindi den gormekteydi Vergileri koyup kaldirmakta dinin hukumlerine cok dikkat ederdi Dine uymayan her turlu vergiyi kaldirdi Devlet geliri azalacagi yerde daha da artti Devlet idaresinde yaptigi duzenlemeler mali ve iktisadi alanlarda buyuk bir gelismeye sebep oldu Musluman ve gayrimuslim butun halkin refah ve saadetine hizmet etti Firuz Sah dan sonra sehzadeler arasindaki mucadeleler onun yaptigi butun iyi islerin tahrip olmasina ve sultanligin kotu duruma dusmesine sebep oldu Bu mucadelelerden sonra torunu Giyaseddin Tugluk tahta gecti Bu tarihten Timur Han in 1398 senesindeki Hindistan Seferine kadar taht alti el degistirdi Timur Han 1398 senesi Eylul ayinda Indus nehrini gecerek Hindistan a girdi Delhi sultani elindeki yetersiz kuvvetlerle karsi koymaya calisti ise de Delhi onundeki muharebede kesin bir yenilgiye ugradi Delhi Timur Han in eline gecti Timur Han 1399 senesinde Turkistan a geri donunce Mahmud Sah yeniden hukumdar unvanini aldi Fakat once Mallu sonra da Devlet Han Ludi nin elinde bir kukla hukumdar olarak kaldi Mahmud Sah in 1413 senesinde olmesi ile Tugluk hanedani sona erdi Seyyid Hanedani 1414 1451 Seyyidler devrinde Delhi Sultanligi giderek daralan sinirlariyla 1414 yilinda Multan valisi Delhi yi ele gecirdi ve olunceye kadar bolgeyi Timur ve Sah ruh adina idare etti Olumunden sonra yerine gecen oglu Mubarek bagimsizligini ilan etti Boylece Delhi Sultanligi nin idaresi Muhammed Peygamber neslinden olduklarini iddia etmeleri yuzunden Seyyidler adini alan Hizir Han nesline gecti in saltanati ayaklanmalarla gecti Mubarek Sah 1434 senesinde nufuzunu kirmak istedigi veziri Serverul Mulk tarafindan olduruldu Yerine kardesinin oglu ondan sonra da 1444 te onun oglu cikti Hepsinin saltanati kargasalik ayaklanma ic ve dis harplerle gecti Bu yuzden devlet gittikce zayifladi Son yillarda devlet isleri Pencab in buyuk bir kismina hakim olan adinda bir Afgan beyinin eline gecti 1451 senesinde Behlul un baskisina dayanamayan Alem Sah tahti ona birakarak Badaun da yerlesti Ludiler 1451 1526 Ludiler devrinde Delhi Sultanligi Behlul i Ludi 1451 1489 Firuz Sah Tugluk zamaninda Hindistan a goc eden Afgan asilli bir aileye mensuptur Tugluklular a olan hizmetlerinden dolayi once Sirhind valiligine tayin edildi daha sonra Lahor ve Dipalpur onun yonetimine birakildi Bu arada kendisine han i hanan unvani da verilmisti Behlul i Ludi saltanati sirasinda Afganlar in genel karakteri olan mutlakiyetci bir yonetim sekli uygulamadi daha cok katilimci bir tarz gelistirerek Afganli kabilelerin destegini kazandi Bu sayede Orta ve Dogu Hindistan bolgelerindeki isyankar kabilelere hakimiyetini kabul ettirdi Duzenledigi seferler neticesinde 1482 de Jaunpur u zaptettikten sonra Mivat ve Gevaliyar i da kendisine bagladi Boylece Delhi Sultanligi nin ustunlugu tekrar butun Hindistan da kabul edilmis ve sultanlik eski itibarini kazanmisti Behlul un oglu Iskender i Ludi 1489 1517 babasinin yolundan giderek sultanligin sinirlarini genisletti Yeni hakimiyet saglanan Jaunpur Bayana Tirhut Dholpur Gvalior Narvar ve Chanderi gibi bolgelerin daha iyi yonetilebilmesi icin sultanligin merkezi Delhi den Agra ya tasindi 1506 Cagdas tarihler mutaassip bir musluman olan Iskender in gayrimuslimlere karsi musamahakar olmadigindan soz ederler Iskender den sonra tahta gecen Ibrahim i Ludi ise 1517 1526 maiyeti altinda bulunan beylere karsi sert davranislari ile onlarin tepkisini cekti Kardeslerine ve bazi kumandanlarina yaptigi kotu muameleler neticesinde Ibrahim e karsi bir isyan basladi Pencap Valisi Devlet Han ile Ibrahim in amcasi Alem Han o sirada Kabil de oturan Babur den yardim talep ederek kendilerini Ibrahim i Ludi den kurtarmasini istediler Bunun uzerine Babur Delhi ye yurudu ve unlu Panipet Savasi nda Ibrahim i Ludi yi maglup ederek oldurttu 21 Nisan 1526 Boylece Hindistan da Delhi Sultanligi donemi sona ermis ve Baburlu Hint Turk Imparatorlugu nun hakimiyeti baslamistir Idari teskilat ve orduDevletin idari teskilati genelde Turk Islam devletlerinin teskilat yapisina dayanmaktaydi Saray teskilatinin basinda Vekil i dar bulunurdu Ondan sonra idaresinde haciblerin gorev yaptigi Emir hacib veya Bar bey denilen saray gorevlisi gelirdi Merkez teskilati vezirin idaresinde idi Vezirin baskanligindaki Divan i vezaret Divan i insa Divan i istifay i memalik Divan i israf i memalik ve Divan i arz gibi ikinci derecedeki divanlardan meydana gelirdi Divan baskanlari sirayla Debir i Has Mustevfi i memalik Musrif i memalik Arz i memalik ve Berid i memalik isimlerini tasirlardi Balaban zamaninda muntazam bir berid yani resmi istihbarat ve posta teskilati kurulmustu Dini isler Sadr us Sudur denilen gorevlinin idaresinde idi Bu zat ayni zamanda sultanlik bas kadisi Kadi i memalik gorevini de yapardi Sultanlikta topraklar halisa ve ikta olmak uzere iki ana kategoriye ayrilmisti Bunlarin yani sira mulk vakif idrarat ve inam olarak tahsis edilen araziler de vardi Dogrudan dogruya hukumdarin tasarrufunda olan arazilere halisa denilmekteydi Bu tur arazilerin vergi gelirleri Divani Vezaret tarafindan toplanirdi Hukumdar bu arazilerden bazilarini ikta olarak da tahsis edebilirdi Delhi Turk Sultanligi suvari kuvvetlerinin buyuk rol oynadigi duzenli bir orduya sahipti Askerler once iktalardan faydalanirlardi Daha sonra maas almaya basladilar Orduda fillerin onemli bir yeri vardi Fillerin uzerinde okcular bulunurdu Ayrica bunlardan dusman saflarini yarmak ve maneviyatlarini bozmak icin faydalandirdi Ordunun piyade sinifinin cogunu Hindular meydana getirirdi Hassa askerleri disinda piyadeler gecici olarak orduya alinirdi Kultur ve MedeniyetKutup Minar Bircok alim sair yazar ve sanatkari himayelerine alan Delhi sultanlari kultur ve sanatin gelismesine buyuk hizmet ettiler Balaban devri ilim ve sanat bakimindan onemlidir Onun devrinde Ferideddin Mes ud Sadreddin bin Behaeddin Zekeriyya Bedreddin Ganevi gibi Islam alimleri Hamideddin Bedreddin Dimeski Husameddin gibi tip alimleri yetisti Buyuk alim Emir Husrev Dehlevi Delhi sultanlarindan himaye gordu Husrev Dehlevi Hindistan da siirlerini Farsca yazan sairlerin en buyugudur Sairligi yani sira tarihi eserler de yazmistir Delhi sarayinda yasayan sairlerden birisi de Husrev Dehlevi nin yakin arkadasi Necmeddin Hasen Senceri ydi Bu iki zatin yakin dostu tarihci Ziyaeddin Berni 1357 senesine kadar Delhi Sultanligi nin tarihini anlatan Tarih i Firuz Sah adli eserin yazaridir Nizamuddin Evliya Feriduddin Genc i Seker ve Seyh Nureddin Celaleddin Hindi gibi buyuk tasavvuf alimleri Delhi Turk Sultanligi zamaninda yasamis Hindistan in meshur ve buyuk velileridir Delhi sultanlari genis imar faaliyetlerinde bulundular Gunumuze kadar ulasan bircok eserler yaptilar Ayrica yeni sehirler insa ettiler Yaptiklari eserlerin buyuk kismi Delhi dedir Kutbeddin Aybeg in yaptirmaya basladigi 79 metre yuksekligindeki Kutb Minar ismi ile meshur minare daha sonra bitirilmistir Aybeg ayrica Cayna mabedleri enkazini kullanarak Kutvet i Islam adli camiyi insa ettirdi Halaci Hanedanligi zamaninda Hindistan daki Musluman mimarisi Selcuk mimarisi teknik ve uslubunun etkisinde gelisti Alauddin Halaci zamaninda Kutvet il Islam Camii nin yaninda yapilan medrese bunlardan biridir Tugluklarda Firuz Sah bircok imar faaliyetlerinde bulundu Ayrica eski eserlerin tamir ve ihyasina buyuk onem verdi Hisar ve Cavnpur gibi bircok meshur sehir kurdu ve tamir ettirdi Ayrica Firuzabad adiyla Delhi yakinlarinda yeni bir baskent insa ettirdi Buranin guneyinde Havz i Hassi denilen buyuk havuzun kenarinda bir medrese yaptirdi Bunlardan baska 50 sulama bendi 40 cami 30 medrese 20 Hangah 100 kervansaray ve han 5 Darussifa 100 turbe ve mezar 10 hamam 150 sulama islerinde de kullanilabilecek kuyu ve su biriktirmeye mahsus havuz 100 kopru yaptirmistir Delhi SultanlariKolemen Gulam veya Memluk Hanedani سلطنت غلامان Soltanat e Ghlaman 1206 1290 Kutbiddin Aybek 1206 1210 Erem Sah 1210 1211 Semseddin Iltutmus 1211 1236 Rukneddin Firuz 1236 Raziye Begum 1236 1240 Muziddin Behram 1240 1242 Alaaddin Mesut 1242 1246 Nasrettin Mahmut 1246 1266 Giyaseddin Balaban 1266 1286 Muziddin Keykubad 1286 1290 Keyumers 1290 Halaciler سلطنت خلجی Soltanat e Khalji 1290 1321 Celaleddin Firuz Halaci 1290 1294 Melez Turklerinden Halaci boyu Alaeddin Halaci 1294 1316 1316 1321 Tugluk Hanedani سلطنت تغلق Soltanat e Tughluq 1321 1398 I Giyaseddin Tugluk Sah 1321 1325 Muhammed bin Tugluk II Muhammed Sah 1325 1351 Mahmud bin Muhammed Mart 1351 Firuz Sah Tugluk 1351 1388 II Giyaseddin Tugluk 1388 1389 Ebubekir 1389 1390 III Nasreddin Muhammed Sah 1390 1393 I Iskender Sah Mart Nisan 1393 Mahmud Nasreddin II Mahmud Delhi 1393 1394 Nusret Sah Firuzabad da saltanat surmustur 1394 1398 Ara donem Ulke 1398 1413 arasinda Buyuk Timur Imparatorlugu isgali altinda kalmistir Lodi Hanedani Devlet Han 1413 1414 Seyyid Hanedani 1414 1451 1414 1421 Timur Imparatorlugu nun generali II Mubarek Sah 1421 1435 IV Muhammed Sah 1435 1445 Alaeddin Alem Sah 1445 1451 Ludiler سلطنت لودھی Soltanat e Lodhi 1451 1526 Behlul Han Lodi 1451 1489 Afgan Iskender Lodi 1489 1517 Ibrahim Ludi II Ibrahim 1517 1526 Ayrica bakinizHindistan in Mogollar tarafindan istilasiKaynakca Roux Jean Paul 1984 Turklerin Tarihi Historie des Turks Ad ISBN 975 506 018 9 S Haluk Kortel Ibn Batuta Alaeddin Halaci icin cok iyi bir sultan diye tanimlamistir Greville Stewart Parker Freeman Stuart Munro Hay Islam An Illustrated History ISBN 978 0 8264 1837 1 sayfa 120 Hasan Hasan Ibrahim Islam Tarihi Ansiklopedisi