Film, fotoğrafçılık, sinema, röntgen ve radyografide görüntüyü tespit etmeye yarayan yarı saydam plastik şerit. Esasını bir plastik şerit üzerine emülsiyon halinde sürülüp kurutulmuş ince, ışığa duyarlı bir tabaka teşkil eder.
Fotoğrafçılığın başladığı ilk yıllarda, plastik şerit yerine cam kullanılırdı. Sonradan eğilip bükülebilen nitroselülozdan yapılmış filmler kullanılmaya başlandı. Fakat bunlar yanıcı olduğundan, terk edilip, yanıcı olmayan, esnekliğini uzun zaman muhafaza eden ve yıkama işlemleri sırasında boyutları değişmeyen esaslı filmler yapıldı. Işığa duyarlı tabakayı meydana getiren emülsiyonun esasını, ışık görünce değişen gümüş tuzları (gümüş klorür, gümüş iyodür, gümüş bromür) teşkil eder. İlk zamanlar gümüş tuzları kolodyon denilen çözelti içine çöktürülerek plastik film şeridinin üzerine sürülürdü. Kolodyon kuruyunca, filmin banyo işlemini zorlaştırdığından, bunun yerine jelatin kullanılmaya başlandı. Gümüş tuzları jelatin içinde billur veya tanecikler hâlinde yayılmıştır. Jelatin çözeltisine, gümüş nitrat ve sodyum veya potasyum tuzlarını katmak suretiyle elde edilen emülsiyon, filmin üzerine bir yarıktan geçirilerek yayılır. Soğutulduğunda jelatin kuruyarak sertleşir. Meydana gelen kaplama tabakasının kalınlığı onda bir milimetre kadardır. iki yüzü de kalın bir tabakayla kaplanır. Renkli fotoğraf filmleri kat kat değişik gayeleri için tabakalarla kaplanırlar. Eni ve boyu çok büyük olan film topları istenilen en ve boyda kesilerek makaralara sarılır. Sinema filmleri gibi kabın da kenarlarına delik açılır.
Film üzerindeki jelatinli tabakaya ışık düşünce burada bulunan gümüş tuzları, gümüşe veya tabakanın diğer maddeleriyle reaksiyona girebilen bir halojene dönüşür. Meydana gelen gümüş çok az olduğundan görüntü gizlidir.
Bu gizli görüntü developman işlemiyle belirgin hale getirilir. Bu işlemin temelini gümüş tuzlarını gümüşe dönüştüren kimyasal maddeler meydana getirir. Işık görmüş gümüş tuzları tanecikleri, bu kimyasal maddelerden daha çabuk etkilenerek gümüşe dönüşür. Işık görmemişler ise bu maddelerden etkilenmezler. Görüntüdeki ara tonlar, taneciklerin bir kısmının etkilenip, bir kısmının etkilenmemesinden ileri gelir. Görüntüler bu yüzden taneli bir yapıya sahiptir. Tanecikler ne kadar büyükse, resmin taneli yapısı da o kadar belirgin hale gelir. Ayrıntıları görüntülemek güçleşir.
Filmlerin duyarlılığını ölçmek için ve olmak üzere iki sistem kullanılır. Az duyarlı yavaş filmler küçük sayılarla, çok duyarlı hızlı filmler ise büyük sayılarla belirtilir. ASA sisteminde duyarlık iki katına çıkınca, sayı da iki katına çıkar. DIN sisteminde ise duyarlıktaki artış sayıya 3 eklenerek belirtilir.
Renkli filmlerde mavi, yeşil, kırmızı ışıklara duyarlı kat kat tabakalar bulunur. Diğer renkler bu tabakaların etkilenme derecelerine göre tespit edilirler. Bu tabakalarda gümüş tuzları yanında renk maddeleri de bulunur. Siyah-beyaz filmlerde görüntüyü gümüş meydana getirdiği halde, renkli filmlerde gümüş temizlenerek atılır. Görüntüyü ise developman işlemi için katılan kimyasal maddelerin yükseltgenmiş halinin renk maddeleriyle reaksiyona girmesi meydana getirir. Doğrudan pozitif görüntü veren renkli filmlerin yapısı aynıdır. Farklılık, banyo işlemlerinden ileri gelir.
Tarihçe
Filmin kimyasal esası 1787'de Alman tarafından keşfedilmiştir. Schulze, tebeşir ve gümüş nitrat karışımını bir cam şişe üzerine sürmüş ve bir kısmını kapatarak güneşte bırakmıştır. Üstü kapanmayan kısmın güneş ışığı ile siyaha döndüğünü belirlemiştir.
1840'ta İngiliz William Henry Fox Talbot, gümüş iyot ile kaplanmış bir kâğıttan ve pozitif kısımlar elde edileceğini göstermiştir. Yarım dakikalık bir ışıkta kalmadan sonra, negatif ve gümüş nitratlı banyodan geçirilmekteydi. Işık görmeyen gümüş iyodun veya hipoya geçmesiyle resim tespit edilebiliyordu. 1847'de Fransız , ışığa hassas maddeleri toplayıp cama sürerek daha ileri gelişme sağladı. İngiliz , 1851'de kolodyum ve banyo için kullandı. Kolodyumu kullanmadan hemen önce cama sürülmesi ve yaş olarak banyodan geçirilmesi önemli bir zorluk çıkarmaktaydı. Ancak bu yolla binlerce resim elde edilmiştir.
Modern film 1870'te jelatin emülsiyonun kullanılmasıyla başladı. Bu madde ışığa hassas gümüşü alta bağlıyor ve ışığa hassaslığı artırıyordu. Kullanımdan önce sürülebilmesi ve resmi negatifte uzun zaman tutup, banyoyu istenilen zamanda yapma imkânı vermesi çok büyük kolaylık sağlıyordu.
Ayrıca bakınız
Kaynakça
wikipedia, wiki, viki, vikipedia, oku, kitap, kütüphane, kütübhane, ara, ara bul, bul, herşey, ne arasanız burada,hikayeler, makale, kitaplar, öğren, wiki, bilgi, tarih, yukle, izle, telefon için, turk, türk, türkçe, turkce, nasıl yapılır, ne demek, nasıl, yapmak, yapılır, indir, ücretsiz, ücretsiz indir, bedava, bedava indir, mp3, video, mp4, 3gp, jpg, jpeg, gif, png, resim, müzik, şarkı, film, film, oyun, oyunlar, mobil, cep telefonu, telefon, android, ios, apple, samsung, iphone, xiomi, xiaomi, redmi, honor, oppo, nokia, sonya, mi, pc, web, computer, bilgisayar
Film fotografcilik sinema rontgen ve radyografide goruntuyu tespit etmeye yarayan yari saydam plastik serit Esasini bir plastik serit uzerine emulsiyon halinde surulup kurutulmus ince isiga duyarli bir tabaka teskil eder Film Fotografciligin basladigi ilk yillarda plastik serit yerine cam kullanilirdi Sonradan egilip bukulebilen nitroselulozdan yapilmis filmler kullanilmaya baslandi Fakat bunlar yanici oldugundan terk edilip yanici olmayan esnekligini uzun zaman muhafaza eden ve yikama islemleri sirasinda boyutlari degismeyen esasli filmler yapildi Isiga duyarli tabakayi meydana getiren emulsiyonun esasini isik gorunce degisen gumus tuzlari gumus klorur gumus iyodur gumus bromur teskil eder Ilk zamanlar gumus tuzlari kolodyon denilen cozelti icine cokturulerek plastik film seridinin uzerine surulurdu Kolodyon kuruyunca filmin banyo islemini zorlastirdigindan bunun yerine jelatin kullanilmaya baslandi Gumus tuzlari jelatin icinde billur veya tanecikler halinde yayilmistir Jelatin cozeltisine gumus nitrat ve sodyum veya potasyum tuzlarini katmak suretiyle elde edilen emulsiyon filmin uzerine bir yariktan gecirilerek yayilir Sogutuldugunda jelatin kuruyarak sertlesir Meydana gelen kaplama tabakasinin kalinligi onda bir milimetre kadardir iki yuzu de kalin bir tabakayla kaplanir Renkli fotograf filmleri kat kat degisik gayeleri icin tabakalarla kaplanirlar Eni ve boyu cok buyuk olan film toplari istenilen en ve boyda kesilerek makaralara sarilir Sinema filmleri gibi kabin da kenarlarina delik acilir Film uzerindeki jelatinli tabakaya isik dusunce burada bulunan gumus tuzlari gumuse veya tabakanin diger maddeleriyle reaksiyona girebilen bir halojene donusur Meydana gelen gumus cok az oldugundan goruntu gizlidir Bu gizli goruntu developman islemiyle belirgin hale getirilir Bu islemin temelini gumus tuzlarini gumuse donusturen kimyasal maddeler meydana getirir Isik gormus gumus tuzlari tanecikleri bu kimyasal maddelerden daha cabuk etkilenerek gumuse donusur Isik gormemisler ise bu maddelerden etkilenmezler Goruntudeki ara tonlar taneciklerin bir kisminin etkilenip bir kisminin etkilenmemesinden ileri gelir Goruntuler bu yuzden taneli bir yapiya sahiptir Tanecikler ne kadar buyukse resmin taneli yapisi da o kadar belirgin hale gelir Ayrintilari goruntulemek guclesir Filmlerin duyarliligini olcmek icin ve olmak uzere iki sistem kullanilir Az duyarli yavas filmler kucuk sayilarla cok duyarli hizli filmler ise buyuk sayilarla belirtilir ASA sisteminde duyarlik iki katina cikinca sayi da iki katina cikar DIN sisteminde ise duyarliktaki artis sayiya 3 eklenerek belirtilir Renkli filmlerde mavi yesil kirmizi isiklara duyarli kat kat tabakalar bulunur Diger renkler bu tabakalarin etkilenme derecelerine gore tespit edilirler Bu tabakalarda gumus tuzlari yaninda renk maddeleri de bulunur Siyah beyaz filmlerde goruntuyu gumus meydana getirdigi halde renkli filmlerde gumus temizlenerek atilir Goruntuyu ise developman islemi icin katilan kimyasal maddelerin yukseltgenmis halinin renk maddeleriyle reaksiyona girmesi meydana getirir Dogrudan pozitif goruntu veren renkli filmlerin yapisi aynidir Farklilik banyo islemlerinden ileri gelir TarihceFilmin kimyasal esasi 1787 de Alman tarafindan kesfedilmistir Schulze tebesir ve gumus nitrat karisimini bir cam sise uzerine surmus ve bir kismini kapatarak guneste birakmistir Ustu kapanmayan kismin gunes isigi ile siyaha dondugunu belirlemistir 1840 ta Ingiliz William Henry Fox Talbot gumus iyot ile kaplanmis bir kagittan ve pozitif kisimlar elde edilecegini gostermistir Yarim dakikalik bir isikta kalmadan sonra negatif ve gumus nitratli banyodan gecirilmekteydi Isik gormeyen gumus iyodun veya hipoya gecmesiyle resim tespit edilebiliyordu 1847 de Fransiz isiga hassas maddeleri toplayip cama surerek daha ileri gelisme sagladi Ingiliz 1851 de kolodyum ve banyo icin kullandi Kolodyumu kullanmadan hemen once cama surulmesi ve yas olarak banyodan gecirilmesi onemli bir zorluk cikarmaktaydi Ancak bu yolla binlerce resim elde edilmistir Modern film 1870 te jelatin emulsiyonun kullanilmasiyla basladi Bu madde isiga hassas gumusu alta bagliyor ve isiga hassasligi artiriyordu Kullanimdan once surulebilmesi ve resmi negatifte uzun zaman tutup banyoyu istenilen zamanda yapma imkani vermesi cok buyuk kolaylik sagliyordu Ayrica bakinizVideo Mikrofilm Sinema filmiKaynakca