Tarih felsefesi, tarihin kavramsal bir bakış açısıyla yorumlanması. Eleştirel tarih felsefesi ve kurgusal tarih felsefesi olarak iki başlık altında incelenir. Bunlardan ilki, akademik tarih dalını "kuram" özelinde incelemekte; tarihsel belgelerin doğası, nesnelliğin ne derece olası olduğu gibi konularla uğraşmaktadır. Kurgusal tarih felsefesi ise insanlık tarihi başta olmak üzere olayların önem derecesini konu almaktadır.
Köken
Poetics adlı eserinde Aristoteles, şiirin tarih üzerindeki üstünlüğünden bahsetmiştir çünkü ona göre şiir yalnızca doğru olandan ziyade doğru olması gerekenden de söz eder.
Sokrates'in MÖ beşinci yüzyılda çağdaşı olan Herodot, Heredot Tarihi adlı çalışmasında, Homeros'un anlatıyı nesilden nesile geçirme geleneğinden koptu. Bazıları tarafından ilk sistematik tarihçi olarak kabul edilen Herodot ve daha sonra Plutarch, tarihsel şahsiyetler için nutuklar yapmaya başladı ve okuyucuyu ahlaki açıdan iyileştirmeye yönelik bir gözle tarihsel konularını seçti. Onlara göre tarihin takip etmesi için iyi örnekler öğretmesi gerekiyordu. Tarihin "iyi örnekler öğretmesi gerektiği" varsayımı, yazarların tarihi nasıl ürettiğini etkiledi. Geçmişteki olaylar, takip edilmemesi gereken kötü örnekler olarak gösterilirdi, ancak klasik tarihçiler bu tür örnekleri kaydetmezler ya da tarihin amacına ilişkin varsayımlarını desteklemek için bunları yeniden yorumlarlardı.
Klasik dönemden Rönesans'a tarihçiler, insanlığı geliştirmek için ya tasarlanmış konulara odaklanma ya da gerçeğe bağlılık arasında gidip geldiler. Tarih, esas olarak hükümdarların hagiografilerinden veya epik şiirlerden oluşuyordu.
On dördüncü yüzyılda tarih felsefesinin babalarından biri olarak kabul edilen İbn Haldun, Mukaddime'de tarih ve toplum felsefesini ayrıntılı olarak tartıştı. Çalışmaları, Farabi, İbn Miskeveyh, Celâleddin Devvanî ve Nasîrüddin Tûsî gibi İslam ahlakı, siyaset bilimi ve tarih yazımı alanlarında Orta Çağ İslam sosyologlarının önceki çalışmalarının bir sonucunu temsil etti. İbn Haldun sık sık "boş batıl inançları ve tarihsel verilerin eleştirilmeden kabul edilmesini" eleştirdi. Tarih felsefesine bilimsel bir yöntem getirdi ve onu sık sık "yeni bilim" olarak adlandırdı; şimdiki tarihyazımı ile aynı değerler. Tarihsel yöntemi aynı zamanda tarihte devletin rolü, iletişim, propaganda ve sistematik önyargının gözlemlenmesine zemin hazırladı.
On sekizinci yüzyıla gelindiğinde tarihçiler daha pozitivist bir yaklaşıma yönelmişlerdi - mümkün olduğunca gerçeğe odaklanarak, ama yine de öğretici ve gelişebilecek tarihsel olayları anlatmaya odaklanmışlardı. Fustel de Coulanges ve Theodor Mommsen ile başlayarak, tarihsel araştırmalar daha modern bir bilimsel biçime doğru ilerlemeye başladı.
Kavramlar
Kronoloji Felsefesi
Nedensellik felsefesi
Tarafsızlık felsefesi
Geçerli Teoriler
Teleolojik yaklaşımlar
Tarihte erken teleolojik yaklaşımlar, kötülük sorununu Tanrı'nın varlığıyla bağdaştırmaya çalışan teodilerde bulunabilir; üstün bir güç tarafından organize edilen ilerici bir yönlülüğe olan inançla tarihin küresel bir açıklamasını sağlayarak eskatolojik bir sona götürür (Mesih Çağı veya Kıyamet olarak). Augustine of Hippo, Thomas Aquinas, Jacques-Bénigne Bossuet, 1679 tarihli Discourse On Universal History'de ve terimi icat eden Gottfried Leibniz, bu tür felsefi teodileri formüle ettiler. Leibniz açıklamasını, olan her şeyin belirli bir nedenle gerçekleştiğini belirten yeterli neden ilkesine dayandırdı. Bu nedenle, kişi Tanrı'nın bakış açısını benimserse, görünüşte kötü görünen olaylar aslında yalnızca daha geniş ilahi planda gerçekleşir. Bu şekilde teodiler, daha geniş bir tarih planının parçasını oluşturan göreceli bir unsur olarak kötülüğün gerekliliğini açıkladı. Ancak Leibniz'in ilkeleri kaderciliğin bir jesti değildi. Gelecekteki olasılıkların antik sorunuyla karşı karşıya kalan Leibniz, determinizm sorununa yanıt olarak zorunlu dünyalar teorisini geliştirdi.
G. W. F. Hegel teleolojik tarih felsefesinin somut örneğini temsil edebilir. Hegel'in teleolojisi, Francis Fukuyama tarafından The End of History and the Last Man'de ele alındı. Nietzsche, Michel Foucault, Althusser veya Deleuze gibi düşünürler, tarihin herhangi bir teleolojik anlamını reddederek, tarihin en iyi şekilde süreksizlikler, kopmalar ve çeşitli zaman ölçekleriyle karakterize edildiğini iddia ettiler.
Hegel'den etkilenen düşünce okulları da tarihi ilerici olarak görürler, ancak ilerlemeyi, zıt yönlerde işleyen faktörlerin zamanla uzlaştırıldığı bir diyalektiğin sonucu olarak görürler. Tarih dönemin doğrusuyla yönetildi ve Zeitgeist'in izleri geriye bakılarak görülebilir. Hegel, tarihin insanı medeniyete götürdüğüne inanıyordu ve bazıları da Prusya devletinin tarihin sonunu somutlaştırdığını düşündüğünü iddia ediyor.
Hegel
G. W. F. Hegel, 1807 Ruhun Fenomenolojisi adlı eserinde, tarih anlayışını diyalektiğe dayandıran karmaşık bir teodise geliştirdi. Olumsuz olan, Hegel tarafından tarihin motoru olarak tasarlandı. Hegel, tarihin, her tezin karşıt bir fikir veya olay antitezi ile karşılaştığı sürekli bir diyalektik çatışma süreci olduğunu savundu. Her ikisinin çatışması, tez ile onun antitezi arasındaki çelişkiyi alt üst ederken koruyan bir bağlantı olan sentezde "tasarlandı". Daha sonra Marx'ın ünlü bir şekilde açıkladığı gibi, somut olarak bu, Altıncı Louis'ın Fransa'daki monarşik egemenliğinin tez olarak görülmesi durumunda Fransız Devrimi'nin antitez olarak görülebileceği anlamına geliyordu. Bununla birlikte, devrimi Ancien Régime ile uzlaştıran Napolyon tarafından ikisi de ortadan kaldırıldı(olumsuzlandı); değişimi korudu. Hegel, aklın Tarihte bu diyalektik şema aracılığıyla kendisini gerçekleştirdiğini düşünüyordu. İnsan, emek sayesinde doğayı dönüştürdü, böylece kendini onun içinde tanıyabilecekti; onu "evi" yaptı. Böylece doğayı ruhsallaştırdı. Yollar, tarlalar, çitler ve içinde yaşadığımız tüm modern altyapı, doğanın bu ruhsallaşmasının sonucudur. Böylece Hegel, toplumsal ilerlemeyi tarihteki akıl emeğinin sonucu olarak açıkladı. Bununla birlikte, tarihin bu diyalektik okuması elbette çelişki içeriyordu, bu nedenle tarih de sürekli çelişkili olarak düşünüldü: Hegel bunu meşhur lord ve bağcı diyalektiğinde kuramlaştırdı. Böylece felsefe, tarihi sonradan açıklamak içindi. Felsefe her zaman geç kalmıştır, yalnızca gerçekte rasyonel olanın bir yorumudur ve Hegel'e göre yalnızca rasyonel olarak tanınan gerçektir. Bu idealist felsefe anlayışına, Karl Marx Feuerbach Üzerine Tezler adlı eseriyle meydan okundu: "Filozoflar şimdiye kadar dünyayı sadece çeşitli şekillerde yorumlamışlardır; ancak, asıl mesele onu değiştirmektir."
Thomas Carlyle
Tarihte büyük adamların rolünde ısrar eden Hegel'in Napolyon hakkında yaptığı ünlü "Ruh'u atının üzerinde gördüm" ifadesinden sonra Thomas Carlyle, tarihin birkaç merkezi kişinin, kahramanın biyografisi olduğunu savundu. Cromwell ya da Büyük Frederick şöyle yazıyor: "Dünya tarihi, büyük insanların biyografisidir." Onun tarihteki kahramanlar hakkındaki görüşü yalnızca siyasi ve askeri figürleri, devletlerin kurucuları veya tepetakçılarını değil, aynı zamanda sanatçılar, şairler, ilahiyatçılar ve diğer kültürel liderleri de içeriyordu. Büyük adam teorisi, büyüklüğün ortaya çıkışında değişimi organize etmeye çalıştı.
Marx'ın, tarihin gelişmesinde ekonomi gibi sosyal faktörlerin önemine ilk kez dikkat çeken sınıf mücadelesine dayanan materyalist tarih anlayışından sonra, Herbert Spencer, "Büyük insanın doğuşunun buna bağlı olduğunu kabul etmelisiniz. içinde ortaya çıktığı ırk ve bu ırkın yavaş yavaş büyüdüğü sosyal durumu üreten uzun bir dizi karmaşık etki ... Kişi toplumunu yeniden oluşturmadan önce, toplumu onu oluşturmalıdır.. "
Sosyal Evrim
Bağlamsal Teoriler
Karl Marx
Michel Foucault
Diğer yaklaşımlar
Rivayet/Hikayeci Tarih
Eğitim ve Propaganda
Kaynakça
- ^ E.g. W. H. Walsh, Introduction to the Philosophy of History (1951) ch.1 s.2.
- ^ H. Mowlana (2001). "Information in the Arab World", Cooperation South Journal 1.
- ^ Compare: (1958). "Introduction by N. J. Dawood". The Muqaddimah: An Introduction to History in Three Volumes. Princeton/Bollingen paperbacks. 1. Translated by Franz Rosenthal; compiled by N. J. Dawood (abridged, illustrated, reprint, revised bas.). Princeton University Press. s. x. ISBN . Erişim tarihi: 18 Haziran 2016.
In rejecting idle superstition and denouncing uncritical acceptance of historical data, Ibn Khaldun adopted a scientific method totally new to his age, and used a new terminology to drive home his ideas. That he was fully aware of the originality of his thinking and the uniqueness of his contribution is illustrated by the many references he makes to his 'new science'.
Konuyla ilgili yayınlar
- Siyasal İktisat. Bir Tarih Felsefesi Temelinde Büyüme Merkezli Makroekonominin Eleştirisi, B. Kargı, Derin Yayınları, 2013.
Felsefe ile ilgili bu madde seviyesindedir. Madde içeriğini genişleterek Vikipedi'ye katkı sağlayabilirsiniz. |
wikipedia, wiki, viki, vikipedia, oku, kitap, kütüphane, kütübhane, ara, ara bul, bul, herşey, ne arasanız burada,hikayeler, makale, kitaplar, öğren, wiki, bilgi, tarih, yukle, izle, telefon için, turk, türk, türkçe, turkce, nasıl yapılır, ne demek, nasıl, yapmak, yapılır, indir, ücretsiz, ücretsiz indir, bedava, bedava indir, mp3, video, mp4, 3gp, jpg, jpeg, gif, png, resim, müzik, şarkı, film, film, oyun, oyunlar, mobil, cep telefonu, telefon, android, ios, apple, samsung, iphone, xiomi, xiaomi, redmi, honor, oppo, nokia, sonya, mi, pc, web, computer, bilgisayar
Tarih felsefesi tarihin kavramsal bir bakis acisiyla yorumlanmasi Elestirel tarih felsefesi ve kurgusal tarih felsefesi olarak iki baslik altinda incelenir Bunlardan ilki akademik tarih dalini kuram ozelinde incelemekte tarihsel belgelerin dogasi nesnelligin ne derece olasi oldugu gibi konularla ugrasmaktadir Kurgusal tarih felsefesi ise insanlik tarihi basta olmak uzere olaylarin onem derecesini konu almaktadir KokenPoetics adli eserinde Aristoteles siirin tarih uzerindeki ustunlugunden bahsetmistir cunku ona gore siir yalnizca dogru olandan ziyade dogru olmasi gerekenden de soz eder Sokrates in MO besinci yuzyilda cagdasi olan Herodot Heredot Tarihi adli calismasinda Homeros un anlatiyi nesilden nesile gecirme geleneginden koptu Bazilari tarafindan ilk sistematik tarihci olarak kabul edilen Herodot ve daha sonra Plutarch tarihsel sahsiyetler icin nutuklar yapmaya basladi ve okuyucuyu ahlaki acidan iyilestirmeye yonelik bir gozle tarihsel konularini secti Onlara gore tarihin takip etmesi icin iyi ornekler ogretmesi gerekiyordu Tarihin iyi ornekler ogretmesi gerektigi varsayimi yazarlarin tarihi nasil urettigini etkiledi Gecmisteki olaylar takip edilmemesi gereken kotu ornekler olarak gosterilirdi ancak klasik tarihciler bu tur ornekleri kaydetmezler ya da tarihin amacina iliskin varsayimlarini desteklemek icin bunlari yeniden yorumlarlardi Klasik donemden Ronesans a tarihciler insanligi gelistirmek icin ya tasarlanmis konulara odaklanma ya da gercege baglilik arasinda gidip geldiler Tarih esas olarak hukumdarlarin hagiografilerinden veya epik siirlerden olusuyordu On dorduncu yuzyilda tarih felsefesinin babalarindan biri olarak kabul edilen Ibn Haldun Mukaddime de tarih ve toplum felsefesini ayrintili olarak tartisti Calismalari Farabi Ibn Miskeveyh Celaleddin Devvani ve Nasiruddin Tusi gibi Islam ahlaki siyaset bilimi ve tarih yazimi alanlarinda Orta Cag Islam sosyologlarinin onceki calismalarinin bir sonucunu temsil etti Ibn Haldun sik sik bos batil inanclari ve tarihsel verilerin elestirilmeden kabul edilmesini elestirdi Tarih felsefesine bilimsel bir yontem getirdi ve onu sik sik yeni bilim olarak adlandirdi simdiki tarihyazimi ile ayni degerler Tarihsel yontemi ayni zamanda tarihte devletin rolu iletisim propaganda ve sistematik onyarginin gozlemlenmesine zemin hazirladi On sekizinci yuzyila gelindiginde tarihciler daha pozitivist bir yaklasima yonelmislerdi mumkun oldugunca gercege odaklanarak ama yine de ogretici ve gelisebilecek tarihsel olaylari anlatmaya odaklanmislardi Fustel de Coulanges ve Theodor Mommsen ile baslayarak tarihsel arastirmalar daha modern bir bilimsel bicime dogru ilerlemeye basladi KavramlarKronoloji Felsefesi Nedensellik felsefesi Tarafsizlik felsefesiGecerli TeorilerTeleolojik yaklasimlar Tarihte erken teleolojik yaklasimlar kotuluk sorununu Tanri nin varligiyla bagdastirmaya calisan teodilerde bulunabilir ustun bir guc tarafindan organize edilen ilerici bir yonluluge olan inancla tarihin kuresel bir aciklamasini saglayarak eskatolojik bir sona goturur Mesih Cagi veya Kiyamet olarak Augustine of Hippo Thomas Aquinas Jacques Benigne Bossuet 1679 tarihli Discourse On Universal History de ve terimi icat eden Gottfried Leibniz bu tur felsefi teodileri formule ettiler Leibniz aciklamasini olan her seyin belirli bir nedenle gerceklestigini belirten yeterli neden ilkesine dayandirdi Bu nedenle kisi Tanri nin bakis acisini benimserse gorunuste kotu gorunen olaylar aslinda yalnizca daha genis ilahi planda gerceklesir Bu sekilde teodiler daha genis bir tarih planinin parcasini olusturan goreceli bir unsur olarak kotulugun gerekliligini acikladi Ancak Leibniz in ilkeleri kaderciligin bir jesti degildi Gelecekteki olasiliklarin antik sorunuyla karsi karsiya kalan Leibniz determinizm sorununa yanit olarak zorunlu dunyalar teorisini gelistirdi G W F Hegel teleolojik tarih felsefesinin somut ornegini temsil edebilir Hegel in teleolojisi Francis Fukuyama tarafindan The End of History and the Last Man de ele alindi Nietzsche Michel Foucault Althusser veya Deleuze gibi dusunurler tarihin herhangi bir teleolojik anlamini reddederek tarihin en iyi sekilde sureksizlikler kopmalar ve cesitli zaman olcekleriyle karakterize edildigini iddia ettiler Hegel den etkilenen dusunce okullari da tarihi ilerici olarak gorurler ancak ilerlemeyi zit yonlerde isleyen faktorlerin zamanla uzlastirildigi bir diyalektigin sonucu olarak gorurler Tarih donemin dogrusuyla yonetildi ve Zeitgeist in izleri geriye bakilarak gorulebilir Hegel tarihin insani medeniyete goturdugune inaniyordu ve bazilari da Prusya devletinin tarihin sonunu somutlastirdigini dusundugunu iddia ediyor Hegel G W F Hegel 1807 Ruhun Fenomenolojisi adli eserinde tarih anlayisini diyalektige dayandiran karmasik bir teodise gelistirdi Olumsuz olan Hegel tarafindan tarihin motoru olarak tasarlandi Hegel tarihin her tezin karsit bir fikir veya olay antitezi ile karsilastigi surekli bir diyalektik catisma sureci oldugunu savundu Her ikisinin catismasi tez ile onun antitezi arasindaki celiskiyi alt ust ederken koruyan bir baglanti olan sentezde tasarlandi Daha sonra Marx in unlu bir sekilde acikladigi gibi somut olarak bu Altinci Louis in Fransa daki monarsik egemenliginin tez olarak gorulmesi durumunda Fransiz Devrimi nin antitez olarak gorulebilecegi anlamina geliyordu Bununla birlikte devrimi Ancien Regime ile uzlastiran Napolyon tarafindan ikisi de ortadan kaldirildi olumsuzlandi degisimi korudu Hegel aklin Tarihte bu diyalektik sema araciligiyla kendisini gerceklestirdigini dusunuyordu Insan emek sayesinde dogayi donusturdu boylece kendini onun icinde taniyabilecekti onu evi yapti Boylece dogayi ruhsallastirdi Yollar tarlalar citler ve icinde yasadigimiz tum modern altyapi doganin bu ruhsallasmasinin sonucudur Boylece Hegel toplumsal ilerlemeyi tarihteki akil emeginin sonucu olarak acikladi Bununla birlikte tarihin bu diyalektik okumasi elbette celiski iceriyordu bu nedenle tarih de surekli celiskili olarak dusunuldu Hegel bunu meshur lord ve bagci diyalektiginde kuramlastirdi Boylece felsefe tarihi sonradan aciklamak icindi Felsefe her zaman gec kalmistir yalnizca gercekte rasyonel olanin bir yorumudur ve Hegel e gore yalnizca rasyonel olarak taninan gercektir Bu idealist felsefe anlayisina Karl Marx Feuerbach Uzerine Tezler adli eseriyle meydan okundu Filozoflar simdiye kadar dunyayi sadece cesitli sekillerde yorumlamislardir ancak asil mesele onu degistirmektir Thomas Carlyle Tarihte buyuk adamlarin rolunde israr eden Hegel in Napolyon hakkinda yaptigi unlu Ruh u atinin uzerinde gordum ifadesinden sonra Thomas Carlyle tarihin birkac merkezi kisinin kahramanin biyografisi oldugunu savundu Cromwell ya da Buyuk Frederick soyle yaziyor Dunya tarihi buyuk insanlarin biyografisidir Onun tarihteki kahramanlar hakkindaki gorusu yalnizca siyasi ve askeri figurleri devletlerin kuruculari veya tepetakcilarini degil ayni zamanda sanatcilar sairler ilahiyatcilar ve diger kulturel liderleri de iceriyordu Buyuk adam teorisi buyuklugun ortaya cikisinda degisimi organize etmeye calisti Marx in tarihin gelismesinde ekonomi gibi sosyal faktorlerin onemine ilk kez dikkat ceken sinif mucadelesine dayanan materyalist tarih anlayisindan sonra Herbert Spencer Buyuk insanin dogusunun buna bagli oldugunu kabul etmelisiniz icinde ortaya ciktigi irk ve bu irkin yavas yavas buyudugu sosyal durumu ureten uzun bir dizi karmasik etki Kisi toplumunu yeniden olusturmadan once toplumu onu olusturmalidir Sosyal EvrimBaglamsal TeorilerKarl Marx Michel FoucaultDiger yaklasimlarRivayet Hikayeci TarihEgitim ve PropagandaKaynakca E g W H Walsh Introduction to the Philosophy of History 1951 ch 1 s 2 H Mowlana 2001 Information in the Arab World Cooperation South Journal 1 Compare 1958 Introduction by N J Dawood The Muqaddimah An Introduction to History in Three Volumes Princeton Bollingen paperbacks 1 Translated by Franz Rosenthal compiled by N J Dawood abridged illustrated reprint revised bas Princeton University Press s x ISBN 9780691017549 Erisim tarihi 18 Haziran 2016 In rejecting idle superstition and denouncing uncritical acceptance of historical data Ibn Khaldun adopted a scientific method totally new to his age and used a new terminology to drive home his ideas That he was fully aware of the originality of his thinking and the uniqueness of his contribution is illustrated by the many references he makes to his new science Konuyla ilgili yayinlarSiyasal Iktisat Bir Tarih Felsefesi Temelinde Buyume Merkezli Makroekonominin Elestirisi B Kargi Derin Yayinlari 2013 Felsefe ile ilgili bu madde taslak seviyesindedir Madde icerigini genisleterek Vikipedi ye katki saglayabilirsiniz