Gilles Deleuze, (18 Ocak 1925 - 4 Kasım 1995), Fransız yazar ve filozoftur.
Gilles Deleuze | |
---|---|
Tam adı | Gilles Deleuze |
Doğumu | 18 Ocak 1925 (Fransa, Paris) |
Ölümü | 4 Kasım 1995 (Fransa, Paris) |
Çağı | 20. yüzyıl felsefesi |
Bölgesi | Batı felsefesi |
Okulu | Kıta felsefesi, Ampirizm, Post-Marksizm, Yapısalcılık, postyapısalcı felsefe |
İlgi alanları | Batı felsefesi, Siyaset felsefesi, Metafizik, Estetik, Psikanaliz, Felsefe |
Önemli fikirleri | , Çokluk, Rizom, , , Oluş, , , Kıvrım, , |
Etkiledikleri |
Yirminci yüzyılın ikinci yarısında etkinlik göstermiştir. Kendi özgün düşüncesini oluştururken Spinoza, Leibniz, Hume, Kant, Nietzsche, Bergson ve Foucault üzerine monografiler yayımlamış, bu filozofların geleneksel felsefe tarihi izleğindeki konumlarına ve bu izlek dahilinde yorumlanma biçimlerine radikal eleştiriler getirmiştir. Çalışmalarında güzel sanatlar, edebiyat, matematik ve doğa bilimleri arasında çapraz geçişlerle bu farklı alanları birbirine indirgemeksizin yeni bir düşünme tarzının önünü açmıştır. Gerek kişisel çalışmalarında gerek 1969’da tanışıp uzun süre beraber çalıştığı psikanalist Félix Guattari ile birlikte rizom, çokluk, fark, olay, oluş, , , , /aktüel, , , gibi kavramlarla yirminci yüzyıl kıta felsefesi içerisinde yaygın düşünce hatlarının dışında özgün bir siyaset felsefesi ve etik ortaya koymuştur. Üstünde durduğu fark metafiziğinin felsefe tarihinin süregelen varsayımlarıyla olan ilişkisini tartıştığı (1968) ile anlamın ortaya çıkışını, biçimlerini ve yapısını incelediği (1969) yayımlandıkları dönemde ciddi bir yankı uyandırmış ve Michel Foucault, kitabını değerlendirdiği bir yazısında, "Yaşadığımız yüzyıl gelecekte muhtemelen Deleuzecü bir yüzyıl olarak bilinecek." diye yazmıştır (Deleuze bir röportajında bu yakıştırmayı Foucault’nun kimilerini gülümsetmek kimilerini de kızdırmak amacıyla yaptığı ince bir espri olarak değerlendirecektir). Félix Guattari ile birlikte kaleme aldıkları çalışmalardan (1972) ve Bin Yayla (1980) başlıklarıyla iki cilt hâlinde yayımladıkları , psikanaliz, ekonomi, linguistik, antropoloji, ontoloji, etoloji, siyaset felsefesi, metalürji gibi çok geniş bir yelpazeye yayılan argümanları ve referanslarıyla yirminci yüzyılın en önemli çalışmaları arasında sayılabilir.
Hayatı
Deleuze, 1925 yılında orta sınıf muhafazakâr bir ailenin çocuğu olarak Paris’te dünyaya gelmiştir. Paris’te bir devlet okulunda başladığı eğitimine, Almanların Fransa'yı işgali üzerine Normandiya’da devam etmiş, işgal sona erdikten sonra seyahat etmek için bile olsa, artık pek ayrılmayacağı Paris’e yeniden dönerek hayatı boyunca çalışmalarını burada sürdürmüştür. Söz konusu işgal sırasında Deleuze’ün erkek kardeşi (ağabeyi) çeşitli muhalif faaliyetlerde bulunduğu gerekçesiyle Nazilerce tutuklanmış ve daha sonra Auschwitz’e gönderilirken trende yaşamını yitirmiştir.
Deleuze, 1944 yılında Sorbonne’da üniversite öğrenimine başlamış, burada önde gelen felsefe tarihi profesörleri Jean Hyppolite, Georges Canguilhem, ve ’ın öğrencisi olmuş ve hocalarından çalışmalarının ilk ilhamlarını almıştır. Deleuze bir röportajında öğrencilik yıllarından bahsederken, akademi dışından bir figür olarak Sartre’ın düşüncelerinin de, bu dönemde boğucu bir biçimde Husserl ve Heidegger’in düşünceleri etrafında dönen Fransız akademisi içinde ferah bir nefes gibi geldiğini belirtir. 1948 yılında agrégation derecesini aldıktan sonra 1956 yılına kadar uzun bir dönem çeşitli liselerde öğretmenlik yapmıştır. Bir çevirmen olan eşi Denise Paul “Fanny” Grandjouan ile 1956 yılında evlenmiştir. Lisede öğretmenlik yaptığı bu dönemde Hume’un amprizmine yoğunlaştığı (1953) kitabını yayımlamıştır.
1957 yılında Sorbonne’da ders vermeye başlamış ve on iki yıl boyunca Paris’te değişik eğitim kurumlarında çalışmıştır. Üniversitelerde ders verdiği bu dönemde yayınlarına Nietzsche çalışmalarına yeni bir soluk getirecek olan (1962) ve kısa aralarla (1963), (1964) ve Bergsonculuk (1966) ile devam etmiştir. 1968 yılında doktora derecesi için tamamladığı iki tez çalışmasını, (1968) ile (1968) kitaplarını yayımlamıştır. Deleuze’ün uzun yıllar sürecek olan akciğerleriyle alakalı rahatsızlığının başlangıcı da bu döneme rastlar.
Deleuze 1969 yılında bir eğitim reformunun denendiği dönemde Vincennes’te bulunan ’de kalıcı olarak öğretim görevlisi pozisyonunda çalışmaya başlamıştır. Burada daha önceden tanıdığı Michel Foucault ile arkadaşlığı perçinlenecek ve Félix Guattari ile tanışacaktır. Deleuze, 1987 yılında emekli olana kadar bu üniversitede çeşitli dersler ve seminerler vermiştir. Burada verdiği derslerin bir bölümü ve bazı diğer öğrencilerinin inisiyatifiyle kaydedilmiş, yazıya dökülmüş, internet üzerinden paylaşıma açılmış ve kitaplaştırılmıştır.
Deleuze, ’de çalışmaya başladığı yıl (1969) isimli çalışmasını yayımlamıştır. Félix Guattari’yle uzun yıllar sürecek olan beraber çalışmaları da bu kitabın yayımlanması sonrasına rastlamış ve ortak çalışmalarının ilk ürünü üç yıl sonra 1972'de yayımlanacak olan olmuştur. Deleuze daha sonra ’nın İtalyanca baskısı için kaleme aldığı sunuş yazısında bu kitabının kendisi için bir dönüm noktası teşkil ettiğini ifade ederken kimi psikanalitik kavramları yeterince eleştirel bir şekilde ele almadığını dile getirecek ve bu noktada ’ta ortaya koyacakları yeni kavramlarda Félix Guattari’nin dönüştürücü etkisinin altını çizecektir.
başlığı altında topladıkları iki ciltlik çalışmalarının ilk kısmı olan (1972) 1968 Mayıs olayları atmosferi içerisinde siyasalın yeniden düşünüldüğü bir çalışma olarak öne çıkar. 1975’te yine Guattari ile birlikte kaleme aldıkları çalışmalarının ardından toplam sekiz yıllık bir aradan sonra çalışmalarının ikinci kısmı olan Bin Yayla'yı (1980) yayımlamışlardır. Bin Yayla’nın, ’ta çok temel önem arz eden bazı kavramlara neredeyse hiç değinmeden yeni problematikler, yeni sorular ve yeni kavramlar gündeme getirerek, kavramların durağan ve kopuk bir düzen arz ettiği kapalı bir sistemden ziyade farklı soruların ve bu soruların başlangıç, bitiş ve kesişme noktalarının durmadan yeniden tasarlandığı, bir bakıma tam da mevzubahis çalışmanın altını çizmeye çalıştığı şekliyle, “rizomatik” bir yazma ve düşünme şeklini hayata geçirdiği söylenebilir.
80'li yıllarda Francis Bacon’un resimlerini değerlendirdiği ’nı (1981), iki ciltten oluşan sinema çalışması (1983) ve ’ı (1985) ve Leibniz monografisi (1988) çalışmalarını yayımlamıştır. Yine bu dönemde kaybettiği arkadaşı Michel Foucault’nun ilerleme ve kırılmalarıyla düşünsel güzergahını inceleyip zaman zaman yeniden formüle edeceği Foucault (1986) monografsini yayımlamıştır. Deleuze, Foucault’nun ölümünün ardından verdiği çeşitli röportajlarda Foucault’nun çalışmalarının ne denli ufuk açıcı olduğunu vurgulamış ve bir röportajında Foucault’ya onun kendisine duyduğundan çok daha fazla ihtiyaç duyduğunu ifade ederek Foucault’nun çalışmalarına gösterdiği ilgiyi ve duyduğu hayranlığı mütevazı bir şekilde dile getirmiştir.
1991’de Guattari ile son ortak çalışmaları olan ’i yayımlamışlar ve bu yayından bir yıl sonra Guattari yaşamını yitirmiştir. Bu yıllarda Deleuze’ün akciğer rahatsızlığı da ağır ve çalışmalarını engelleyecek bir şekilde seyretmeye başlamış ve çoğunlukla filozofun edebi metinler üzerine değerlendirmelerinden oluşan (1993) adlı kitabının yayımlanmasından iki yıl sonra Deleuze, 4 Kasım 1995’te intihar ederek yaşamına son vermiştir.
Deleuze ölümünden kısa bir süre önce ile birlikte için alfabe formatında kaydettikleri uzun bir söyleşi yapmış ve İçkinlik: Bir Hayat başlıklı kısa bir yazı yayımlamıştır. Yaşamının son yıllarında Deleuze’ün başlıklı bir Marx monografisi üzerine çalıştığı söylenmektedir.
Deleuze’ün ölümünün ardından çağdaşları Deleuze’ün felsefe tarihini yorumlayışının ve Deleuze felsefesinin özgünlüğünü vurgulayan yas yazıları kaleme almışlardır. Bu yazılar arasında kuşkusuz en dikkat çekenlerden biri Jacques Derrida’nın Deleuze’ün çalışmalarıyla kendi çalışmaları arasında jestlerdeki aşikar uzaklığa rağmen tezlerde önemli bir yakınlık gözlemlediğini ve Deleuze’ün ardında tamamıyla kendisine özgü ve mukayeseye gelmeyen biz iz bıraktığını ifade ettiği, 7 Kasım 1995’te Libération’da yayımlanan yas yazısıdır.
Felsefesi
Gilles Deleuze’ün düşüncesinin kavramsal bir haritasını çıkarmak için öncelikle Deleuze’ün felsefenin yaratıcı bir etkinlik olduğunu vurgulayan yaklaşımına ve özgün kavram kavrayışına başvurmak gerekir. Deleuze, felsefeyi bir tefekkür etkinliğinden ziyade kavram yaratımı olarak tanımladığından bütün çalışmalarında yeni kavramlar ortaya koymuştur. Felsefenin yaratıcı bir faaliyet olarak tanımlanması öncelikle özdeşlikten ziyade farkı, kapalılıktan ziyade çoklu bağlantıları ve mutlak kararlılık ya da keskinlik gözeten bir tespitten çok kararsızlık ve belirsizlikleri kucaklayan bir açık uçluluğa dayanan yeni bir yaklaşımı gerektirdiğinden ne çalışmalarında ortaya koyduğu kavramlar ne de bu kavramlar arasındaki ilişkiler bir sabitlik arz eder. Deleuze’e göre hiçbir kavram tek bir parçadan, tek bir öğeden oluşmaz bu yüzden her kavram komplekstir ve bir çokluk belirtir. Bu parçalar hem birbirlerinden ayrıdır hem de birbirlerine temas ettikleri ya da birbirleriyle kesiştikleri sahalar söz konusudur. Bu en nihayetinde ayrı birer kavram ifade edecek olan çokluklar arasında da mevcuttur. Kavramlar dahili tutarlılıklarını parçalarının örtüşüp iç içe geçtiği bu sahalardan, dışsal tutarlılıklarını da diğer kavramların aynı düzlemde oluşturdukları bağlantılardan alırlar. Deleuze’ün kavram kavramsallaştırmasının diğer bir önemli özelliği de kavramın bir şeyin özünü ifade etmekten ya da zamansal-mekansal bir eksende konumlandırmaktan ziyade bir yeğinlik ekseni boyunca dizilim ifade etmesidir. Bu yeğinlik ekseninde kavramların bu parçalı yapısı ve bu parçaların çakışma, örtüşme ve kesişme ilişkileri bir yapbozun parçaları gibi birleştirilince ortaya bir yekpare bir bütün çıkaracak bir dağılım arz etmez. Kavramları birbirine bağlayan köprüler her zaman için hareketli köprülerdir.
Deleuze’ün diğer filozoflar üzerine yaptığı çalışmalar kavramların bu parçalı ve değişken yapısının açıkça görülebileceği bir saha çalışması gibidir. Felsefe tarihinin en önemli kavramları farklı bir şekilde titreştirilerek yahut bu kavramlar arasındaki köprülerin yerleri değiştirilerek mevcut kavramsal ilişkiler incelikli bir şekilde altüst edilir. Bu, bir yazısında Deleuze’ün kinayeli bir şekilde belirttiği gibi söz konusu filozoflara reddedemeyecekleri bir canavar çocuk yaptıran bir (enculage) etkinliğidir.
Deleuze’ün yirmi sekiz yaşında yayımladığı ilk çalışması özellikle Fransa’da yoğun bir şekilde çalışılan Heidegger ve Husserl’in çalışmalarının aksine yüzünü İngiliz ampirizmine ve bu geleneğin en önemli filozoflarından Hume’a dönmüştür. Deleuze bu kitabında felsefenin en önemli sorunsallarından birini, ampirizm ve akılcılık gelenekleri arasındaki ilişkiyi, tamamıyla farklı bir düzlemde kurgulayacaktır. Deleuze’ün Hume’da özellikle dikkatini çeken birleştirici herhangi bir üst unsura dayanmadan ortaya konan kendilik ve öznellik anlayışıdır, diğer bir deyişle, Deleuze Hume’da aşkınsal mekanizmalara gerek duymadan ortaya konacak bir öznellik anlayışının izlerini sürer. Hume’un zihnin çalışma biçimlerini açıklarken ortaya koyduğu çağrışım (association) nosyonunun yanı sıra inanç ve ilişkilerin dışsallığı fikri sadece öznellik açısından değil toplumsallık kavrayışı açısından da Deleuze’ün felsefesinin önemli kaynaklarından bir olacaktır.
çalışmasında ise Heidegger’in yorumunun hakim olduğu Nietzsche çalışmalarına yeni bir bakış açısı getirecek ve Nietzsche çalışmalarını radikal bir şekilde değiştirecektir. Deleuze bu kitabında öncelikle Nietzsche’deki etkin ve tepkisel kuvvetlerin ilişkisine eğilerek neden kuvvetlerin tarih boyunca kuvvetlere üstün çıkageldiği sorusuna yoğunlaşır. Bu çalışmasında vurgulayacağı diğer hususlardan biri Nietzsche’nin olumlayıcı felsefesidir. Olumlama her şeye evet demek demek değil, 'evet' ve 'hayır' arasında Hegelci olmayan bir karşıtlık kurmak anlamına gelecektir. kuvvetler kendilerini bir çifte ile tanımlamak durumundayken kuvvetler için başlangıç noktası hep bir olacaktır. Deleuze’e göre Nietzsche’deki güç istenci de gücü istemek demek değil istencin içinde isteyen diferansiyel öğe olarak gücün olumlanması demektir. Bu yüzden Deleuze için aynılığın geri dönmesinden ziyade bir test ifade eder ve bu testten sadece aktif kuvvetler ve geçebilir. Deleuze ’nin felsefesini yaşamı kendisine aşkın değerler karşısında değersizleştirmenin, yani yaşamın değerini sıfıra indirgeyen nihilizmin karşısında yaşamı olumlayan içkinlikçi bir çalışma olarak sunar. Nietzsche’nin 'iyinin ve kötünün ötesinde' kurmaya çalıştığı etik böylece daha önce kötü kabul edilen her şeyin artık makbul sayılacağı bir yerde değil, iyinin ve kötünün birtakım aşkın değerlerden ziyade kriterlere göre değerlendirileceği bir düzlemde cereyan eder.
kitabında da gerek Hume monografında öznellik teması etrafında gerekse Nietzsche’nin ahlak eleştirisi çerçevesinde öne çıkan aşkınlık eleştirisini bu kez aşkınlığın en önemli adreslerinden birinde, Kant’ın 'eleştirel' çalışmalarını değerlendirerek yeniden formüle edecektir. Bu çalışmayı Deleuze’ün en özgün tersine çevirmelerinden (Platon'un tersine çevrilmesi idealinde olduğu gibi) biri olarak değerlendirmek mümkündür, zira Deleuze bu monografisinde Kant felsefesinin aşkınlık edimlerinin güzergâhlarını ortaya koymaktansa Kant düşüncesinin içkinlik hatlarının bir haritasını çıkarır. Deleuze için Kant’ın dehası bir noktada aklın bir eleştirisini sunmasında yatmaktadır zira Kant’ın kavramı kaynağını dış dünyadan değil bizzat aklın kategorilerinin gayrımeşru kullanımından alır. Kant’a göre , aklın kategorilerinin Tanrı, Ruh, Evren gibi deneyim alanına dahil olmayan entitelere uygulanmaya çalışılmasından ileri gelir, oysa bu entiteler aklın birtakım akilyürütme dizilerinin boşluklarını doldurmak üzere ürettiği tamponlardan başka bir şey değildir. Yani aklın meşru işleyişi içkin bir işleyişe bağlı kılınmışlardır. Ne var ki Kant’ın bilinç için kurduğu bu içkinlik düzlemi en nihayetinde bu düzlemin dışarısında tasarlanan aşkın bir özneye endekslenecek ve böylece aklın eleştirisi içkin bir güzergâhtan uzaklaşacaktır. Bu sebeple Deleuze Kant’ın ortaya koymaya çalışan felsefesini ortaya koymaya çalışan bir düşünceye dönüştürmeye girişecektir. Kant’ın açtığı bu aklın içkin eleştiri güzergâhı, daha sonra ile birlikte kaleme alacakları için en temel temalardan birini teşkil edecektir. kitabında öne çıkarılan problemlerden biri de Kant’taki aklın yetilerinin birbiriyle uyumu ve ilişkisi sorunsalıdır. Deleuze Kant’ın bir anlamda bu ilişki problemini ele aldığı ve yargı yetisine yoğunlaştığı son kritiğini yetilerin uyumundan sorumlu aşkın bir mekanizma ortaya koymamasından dolayı takdir edecektir.
1964’te yayımlanan çalışması Deleuze’ün edebiyata etraflıca yöneldiği ilk çalışmasıdır. Dönemin serisini yaygın ele alış izleğinin aksine Deleuze bu çalışmayı hafızaya dair fenemonolojik bir deneme olarak okumayı reddedecek ve bu “izinde olma” (recherche) halini çeşitli göstergelerin anlamını idrak etmeye çalışmaya dair bir çıraklık olarak ele alacaktır. Deleuze, Marcel’in keşfetmeye giriştiği bu göstergeleri , , ve olarak dörde ayırır. Deleuze bu kitaplar husunda sıklıkla öne çıkarılan “”yı da dahil eder fakat Deleuze için bu seri için ayrıcalıklı bir konum sahibi olmaktan uzaktır zira sadece özlere ve zamana dair etraflı bir kavrayış sunabilir. Bu özler, değişmeyen nitelikler olarak hakikatlerine ulaşılacak kapalılıklara değil bir karşılaşma serisi içinde sürekli varyasyon hâlinde olan bir üretime işaret eder. Bu üretim geçmişe endeksli bir aynılıktan ziyade yalnızca farklılığın tekrarlandığı yaratıcı bir zamansallık prensibiyle çalışır.
Bergsonculuk (1966), ’de ön plana çıkan geçmiş ve hafıza konusundaki incelemenin yeni bir bağlamda detaylıca ele alınacağı bir çalışmadır. Bu bağlam kaynağını öncelikle Bergson’un sezgi metodundan alır. Deleuze Bergson’un felsefesini süre, hafıza ve élan vital olmak üzere üç basamakta inceleyecek ve sezgi metodunu bunları çaprazlamasına kesen bir kavram olarak öne çıkaracaktır. Deleuze’e göre sezginin üç temel faaliyeti vardır: sorunsallar yaratır, niteliksel farkları keşfeder ve gerçek zamanın kavranmasını sağlar. Bergson’un yanlış problemler kavramı Deleuze’ün sezgi tartışmasında önemli bir yer tutar. Yanlış kategorisini sorunsala uygulamayı tercih eden bu Bergsoncu manevra iki çeşit yanlış problem tanımlar. Bunlardan ilki, ilişkindir, diğer bir deyişle, bu problemler bir yanılsamadan ibarettir. Gerçek ve olası, varlık ve hiçlik, düzen ve kaos kavramları değerlendirilirken bu ikiliklerden ilk terime ikinci terimin sahip olmadığı bir ayrıcalık tanıyıp ikinci terimi tekrar bu yoksunluk üzerinden tanımlamak olmayan probleme örnektir. Söz gelimi olası kavramı gerçekleşmeyi bekleyen olarak yani gerçekleşmiş olmaktan mahrum olmak özelliğiyle karakterize edilir ve zamansal ölçekte böylece gerçeğin öncesine yerleştirilir. Deleuze, kavramını Bergson’un işaret ettiği bu yanlış problemi gözeterek kurgular zira Deleuze’de olan gerçek olanın zıddı değildir. , en az gerçek kadar gerçektir bu yüzden gerçekleştirilmeyi beklemez. olan ise olandan gerçeklik ölçeğinde değil yeğinlik ölçeğinde farklılaşır. Yani , ile genetik bir ilişkisi olsa da bir benzerlik ilşkisine dayanmaz. Deleuze bu farklılaşmayı da Bergson’un işaret ettiği bir diğer yanlış sorunsal fikrini gözeterek tasarlar. Bergson’a göre niteliksel olarak birbirinden farklı terimleri aynı gruba dahil etmek kötü ifade edilmiş sorunsalların karakteridir. Zeno paradoksu zaman ve uzamı an şeklinde bir üçüncü kategoride buluşturup aynı şekilde parçalamaya çalıştığı için kötü ifade edilmiş sorunsala bir örnektir. ve arasındaki fark da niceliksel değil niteliksel bir fark ifade eder.
Yine Deleuze’ün en çokyüzlü ve girift kavramlarından biri olan çokluk da Deleuze’ün Bergson okumasıyla sıkı sıkıya ilişkilidir. Çünkü çokluk Bergson’un vurguladığı türden niteliksel bir farkı yüzeye taşır ve diferansiyel bir düzlem öngörür. Bergson uzayı zamanı ise dahil ederek ilk kategorinin nitelikte herhangi bir değişiklik olmadan bölünebileceğini fakat ikinci türden çoklukların yani yeğinliksel sürekli çoklukların bölünmesinin ise bu çoklukların niteliğinin bütünüyle değişmesi anlamına geleceğini ifade eder. Deleuze’ün hem hem de kavrayışı için Bergson’un nicelikten çok niteliksel bir toplamın altını çizen Bergsoncu çokluğun sunduğu bu diferansiyel düzlem elzemdir.
1968 yılında yayımlanan kitabında Deleuze yeni bir fark kavramı ortaya koymaya çalışır. Bu girişimin odağında farkı özdeşliğin türevi yani iki özdeşlik arasındaki bir ilişki olarak değil de hiçbir dolayıma başvurmaksızın fark olarak kavramak yatar. Deleuze özellikle Platon, Aristoteles, Descartes, Hegel ve Heidegger’in farkı ele alış biçimlerini detaylıca değerlendirir ve Platon’un simulakrumu bir modele bağımlı ve ikincil kıldığı, farkı temelde bir endeksleyen düşünce güzergâhının tam tersi yönünde bir manevrayla fark kavramını ortaya koyar. Bu anti-Platoncu fark kavrayışı, özdeşliği kendinden her daim farklılaşan bir farka ardıl kılar ve soyutlamayı değil vurgulayan yeni bir İdealar kuramının hatlarını çizer. Bu yeni anlayışa göre İdealar modellerden ziyade problemler belirtir.
Bu yeni fark kavrayışı beraberinde yeni bir tekrar kavrayışını da getirecektir, zira farkı özdeşliğe indirgeyen en temel manevralardan biri tekrarın varsaydığı zamansal dağılıma ilişkindir. Bu noktada Deleuze dairesel ve Kantçı olmak üzere iki farklı zaman kavrayışına eğilir. Deleuze’e göre işaret ettiği teleoloji ve Kantçı zamanın dönüşü olanaksız kılan doğrusal dağılımı özdeşliğe mahkûm etmektedir. Deleuze’ün tekrar anlayışı ise Nietzsche’nin esas alan Bengi Dönüş’ü gibi aynılığın değil sadece farkın geri dönüp ve tekrarlanabildiği seçici bir zamansallığa dayanır. Deleuze’ün tarih anlayışı için Hegelci diyalektikte olduğu gibi değil farkların olumlanması esastır.
Deleuze çizdiği bu özgün fark metafiziği çerçevesi içerisinde fark ontolojisinin de kavramlarını ortaya koyar ve çalışmasındaki zaman ve çokluk tartışmasını bu fark ontolojisine eklemler. Platon’un idea ve fenomen arasında belirlediği ilişkinin aksine model alarak taklit ediyor değildir; , çeşitli süreçler sonucunda farklılaşarak ortaya çıkıyordur. dışarıdan koşullayıp kontrol ettiği aşkınsal bir düzlem değil, bir ilişki ortaya koyar.
kitabındaki “” arartışması da Deleuze’ün felsefe tarihiyle hesaplaşması açısından önemli izleklerden birini ortaya koyar. Deleuze’e göre Descartes’ın bütün varsayımların öncesinde hakiki bir başlangıç noktası için ''cogito''ya gitmesi esasında çok temel bir önvarsayıma yaslanmaktadır: 'herkes düşünmenin ne demek olduğunu bilir'. Bu varsayıma düşünme faaliyetinin hakikatle hep çok yakın bir ilişki içerisinde olması zaruriyeti eklemlenince Deleuze, hakiki kartezyen başlangıcın aslında düşünme etkinliğinin sağduyuya geri dönmesi, yani sağduyuyu tasdik edecek bir an bulunması probleminden ibaret olduğunu belirtir. Öbür yandan Deleuze için düşünmek öngördüğü gibi dünyayla etkileşimin azaldığı, meditatif bir etkinlik belirtmez. Tam tersine dünyayla birebir ilişki içerisinde, bir uyumsuzluk sonucunda ve bir zaruriyet olarak ortaya çıkar.
Deleuze düşüncenin dogmatik imgesi tartışmasında “yanılgı”ya yönelik çeşitli kavrayışların da çoğu kez sağduyuyu tasdik etmekten öteye gidemediğini ortaya koyar. Zira için önermelerin iki boyutu vardır: anlatım(expression) ve (designation). Bu iki boyutlu düzlemde anlam anlatım düzlemine ait kılınır ve bir önermenin doğruluğu veya yanlışlığı anlamın adlandırdığı objeye bakılarak tasdik edilir. Yani doğruluk ve yanlışlık anlamla değil ilişkili kılınır zira yanlış önermelerin de belirli bir anlamı olacaktır. Anlam böylece doğruluğu ve yanlışlığı koşullayan fakat hiçbir şekilde ondan etkilenmeyen bir satıhta tanımlanır. Deleuze ise anlamın adlandırmaya ve adlandırmanın sonuçlarına kayıtsız bir düzlemde şekillendirilmesine karşı çıkar ve önerme ile arasındaki ilişkiyi anlam düzlemine taşır. Böylelikle anlam önermeye ait bir yüklem olmaktan ziyade önermenin koşullarını ortaya koyan bir problematik halini alır.
Deleuze de öteki 'postyapısalcı' düşünürlerin yaptığı gibi genel felsefe tarihinin eleştirisiyle çalışır ve onu yeniden kurgular. Bu girişim, bilinen anlamda felsefe tarihi anlayışının yerle bir edilmesi anlamına gelir. Örneğin sabit bir varlık fikrini sorgulayan Deleuze, özne-nesne ilişkileri üzerine kurulu özdeşlik kuramlarını devirmeyi amaçlayan bir kurar. Başka bir deyişle, olay ya da Deleuze ile birlikte felsefede hak ettiği yerini bulur ve felsefe düşüncenin içkin imgesinine yeniden kavuşur.
Félix Guattari ile birlikte yaptıkları çalışmalarda köksap (rizom) kavramının ortaya çıktığı ve belirleyici bir rol oynamaya başladığı görülür. Rizomlar birlik ve bütünlüğü olmayan çokluklardır, ki Deleuze'ün felsefesinde çokluk önemli bir kavramdır. Sabit bir düzenleri söz konusu değildir bu rizomların, ancak rizomun belli bir noktası başka bir nokta ile ilişkili olabilir. Şu ya da bu noktada kopmalar olabilir, kesintiler olabilir. Rizomlar belli bir yapıya ya da köke bağlanmazlar Deleuze'de. Dolayısıyla rizom, gerçekliğin temellük edilmesi anlamında bir model değildir, yalnızca belli başlı karşılaşmaların (olayların ya da oluşların) bilgisine dayalı bir düşünme girişimidir.
Felsefe tarihinde Deleuze’ün ilgisini çeken düşünürler ilginç bir seyir gösterir. Örneğin başlıca olarak Stoacılar, David Hume, Henri Bergson, Leibniz ve belirgin olarak da Spinoza,Friedrich Nietzsche. Bunların aralarında çok az düşünsel bağlantı noktaları vardır, buna rağmen Deleuze’ün üzerinde değişik yönlerden etkileri söz konusudur. Her biri belirli şekillerde felsefe yapmayı sorun etmiş kişilerdir bunlar ve felsefe-dışına doğru çaba göstermişlerdir. Felsefe yapmanın eleştirisi Deleuze’ün ilgisini çeken noktadır, çünkü o soyut kuramlardan daha çok oluşun yaratıcılığının düşünülmesinden yanadır. Dolayısıyla Immanuel Kant gibi filozoflar yoğun bir eleştiriye tabi tutulurlar.
Deleuze, özgül terimler ve kavramlar üretir. Bunların her biri yine bağlamları itibarıyla da özgül konumlara sahiptirler; bu bakımdan öteki postyapısalcılar gibi ve belki de çok daha fazla onun yazılarını anlamanın zorlukları vardır. Bir yanda Kant türü bir rasyonalizmin eleştirisi bir yanda kuramsal bir donukluk anlamına gelen Hegelciliğin reddedilmesi Deleuzecü düşüncenin özelliklerini gösterir. "Bergsonculuk" kitabında Hegel karşıtlığının çerçevesi görülebilir.
Deleuze’e göre bedenler ve olaylar her zaman şimdide (şimdiki-an'da) var olurlar ve bu nedenle Deleuze bir tür geliştirmeye çalışır. Her eylem sonsuz bir oluşun parçasıdır, asla dil yoluyla belli bir özneyle bağlantılandırılabilecek bir nitelik arz etmezler. Özne değil ama beden kavramı Deleuzecü felsefede temel öneme sahiptir. Spinoza da bedenin önemini kavramış bir düşünür olarak Deleuze tarafından hayli önemsenir.
Deleuze 1969 yılında psikanalist ve siyasal eylemci Félix Guattari ile tanışır. Bu tanışma onun düşüncesinde önemli bir uğrak olarak kabul edilmektedir. İkili bu andan itibaren birlikte derinlikli ve etkili ortak çalışmalara imza atmışlardır.
Felsefe Nedir? başlıklı kitap ikilinin Felsefe hakkındaki fikirlerini geliştirdikleri, birlikte yazdıkları son kitaptır. Buna göre felsefe bilimden ayrı olarak, kavramlar yaratmaktır, ama öyle ki ancak dışsal bir gönderme düzlemine ya da aşkın bir doğruluk mantığına dayanmaksızın.
Deleuze, felsefenin de ötesinde sanatsal alanların pek çoğu üzerinde çalışmalar yapmıştır. , Franz Kafka, Marcel Proust ve Samuel Beckett üzerine bilinen çalışmalarının ve Michel Tournier'a göstediği ilginin ötesinde müzik, resim, sinema ve tiyatroya dair birçok yazısı mevcuttur. Deleuze’ün geleneksel felsefenin ötesinde köksüz ve merkezsiz düşüncelerini en iyi anlatacak kavramlar, yine kendi yaratımları olan "" ve "" kavramlarıdır.
Bibliyografi
Kitaplar (Türkiye'de yayımlanma sırasına göre)
- Diyaloglar. (1990) Çev. Ali Akay (İstanbul: Bağlam); (1977) Dialogues (Claire Parnet ile birlikte) (Paris: Flammarion)
- Kant’ın Eleştirel Felsefesi. (1995) Çev. Taylan Altuğ. (İstanbul: Payel); (1963) La philosophie critique de Kant (Paris: PUF)
- Proust ve Göstergeler. (2004) Çev. Ayşe Meral (İstanbul: Kabalcı); (1964) Proust et les signes (Paris: PUF)
- Spinoza: Pratik Felsefe. (2005, 2011) Çev. Ulus Baker ve Alber Nahum (İstanbul: Norgunk); (1970) Spinoza: Philosophie pratique (Paris: Minuit)
- Perikles ve Verdi: François Chatelet’in Felsefesi. (2005) Çev. Ali Akay. (İstanbul: Bağlam); (1988) Périclès et Verdi: La philosophie de François Châtelet (Paris: Minuit)
- Bergsonculuk. (2006) Çev. Hakan Yücefer (İstanbul: Otonom); (1966) Le Bergsonisme (Paris: PUF)
- Kıvrım: Leibniz ve Barok. (2006) Çev. Hakan Yücefer. (İstanbul: Bağlam) ; (1988) Le Pli: Leibniz et le Baroque (Paris: Minuit)
- Müzakereler. (2006) Çev. İnci Uysal (İstanbul: Norgunk); (1990) Pourparlers (Paris: Minuit)
- Nietzsche. (2006) Çev. İlke Karadağ. (İstanbul: Otonom); (1965) Nietzsche (Paris: PUF)
- Kritik ve Klinik. (2007) Çev. İnci Uysal (İstanbul: Norgunk); (1993) Critique et clinique (Paris: Minuit)
- Sacher-Masoch'un Takdimi. (2008) Çev. İnci Uysal. (İstanbul: Norgunk); (1967) Présentation de Sacher-Masoch (Paris: Minuit)
- Ampirizm ve Öznellik. (2008) Çev. Ece Erbay. (İstanbul: Norgunk); (1953) Empirisme et subjectivité (Paris: PUF)
- Francis Bacon: Duyumsamanın Mantığı. (2009) Çev. Ece Erbay, Can Batukan (İstanbul: Norgunk); (1981) Francis Bacon: Logique de la sensation (Paris: Editions de la différence)
- Issız Ada ve Diğer Metinler 1953-1974. (2009) Çev. Ferhat Taylan, Hakan Yücefer (İstanbul: Bağlam); (2002) L'Île déserte et autres textes: textes et entretiens 1953-1974. Ed. David Lapoujade (Paris: Minuit, 2002)
- İki Delilik Rejimi: Metinler ve Söyleşiler 1975-1995. (2009) Çev. Mahir Ender Keskin. (İstanbul: Bağlam); (2003) Deux régimes de fous: textes et entretiens 1975-1995'. Ed. David Lapoujade (Paris: Minuit)
- Bitik. (2010) Çev. Ayşe Orhun Gültekin ve Quad. Samuel Beckett. Çev. Can Gündüz. (İstanbul: Norgunk); (1992) L'Épuisé (Paris: Minuit)
- Nietzsche ve Felsefe. (2010) Çev. Ferhat Taylan. (İstanbul: Norgunk); (1962) Nietzsche et la philosophie (Paris: PUF)
- Spinoza ve İfade Problemi. (2013) Çev. Alber Nahum. (İstanbul: Norgunk); (1969) Spinoza et le problème de l'expression (Paris: Minuit)
- Foucault. (2013) Çev. Burcu Yalım, Emre Koyuncu. (İstanbul: Norgunk); (1986) Foucault (Paris: Minuit)
- Sinema I: Hareket-İmge. (2014) Çev. Soner Özdemir. (İstanbul: Norgunk); (1983) Cinéma I: l'Image-mouvement (Paris: Minuit)
- Sinema II: Zaman-İmge. (2021). Çev. Burcu Yalım, Emre Koyuncu. (İstanbul: Norgunk); Cinéma II: L’Image-temps (Paris: Minuit)
- Anlamın Mantığı. (2015) Çev. Hakan Yücefer. (İstanbul: Norgunk); (1969) Logique du sens (Paris: Minuit)
- Fark ve Tekrar. (2017) Çev. Burcu Yalım, Emre Koyuncu. (İstanbul: Norgunk); (1968) Différence et répétition (Paris: PUF)
- Bindirmeler. (2019). (Carmelo Bene ile birlikte). Çev. İnci Uysal, Deniz Yetkin. (İstanbul: Norgunk); (1979) Superpositions (Paris: Minuit)
Guattari'yle birlikte çalıştığı kitaplar
- Felsefe Nedir? (1993) Çev. Turhan Ilgaz. (İstanbul: YKY); (1991) Qu'est-ce que la philosophie? (Paris: Minuit)
- Kafka : Minör Bir Edebiyat İçin. (2000) Çev. Işık Ergüden, Özgür Uçkan (İstanbul: YKY); (1975) Kafka: pour une littérature mineure (Paris: Minuit)
- Anti-Ödipus. (2012) Çev. Fahrettin Ege, Hakan Erdoğan, Mustafa Yiğitalp (Ankara: bs); (1972) L'Anti-Oedipe (Paris: Minuit)
- Bin Yayla: Kapitalizm ve Şizofreni 2. (2023) Çev. Emre Sünter. (İstanbul: Norgunk); (1980) Mille plateaux (Paris: Minuit)
Türkçedeki derlemeler
- Kapitalizm ve Şizofreni 1. (1990) Çev. Ali Akay. (İstanbul: Bağlam) (Bin Yayla’daki “1227: Göçebebilim İncelemesi: Savaş Makinası” başlıklı bölümün çevirisidir.)
- Kapitalizm ve Şizofreni 2. (1993) Çev. Ali Akay. (İstanbul: Bağlam) (Bin Yayla’daki “1874: Üç Öykü veya ‘Ne oldu?’” ile “MÖ : 7000: Kapma Aygıtı” başlıklı bölümlerin çevirisidir.)
- İki Konferans: Yaratma Eylemi Nedir? Müzikal Zaman. (2003) Çev. Ulus Baker. (İstanbul: Norgunk); (1987 ve 1996) Qu'est-ce que l'acte de création ? Le Temps musical; (Biri sinema diğeri müzik üzerine iki konferans metni) (Fanny Deleuze'ün özel izniyle) pdf 5 Ekim 2013 tarihinde Wayback Machine sitesinde .
- Kapitalizm ve Şizofreni. (2005) Çev. Özcan Doğan. (İstanbul:Araf) (Vincennes’deki Anti-Ödip ve Bin Yayla seminerlerinden bir seçki)
- Leibniz Üzerine Beş Ders. (2007) Çev. Ulus Baker. (İstanbul: Kabalcı) (Vincennes’deki Leibniz seminerleri)
- Kant Üzerine Dört Ders. (2007) Çev. Ulus Baker. (İstanbul: Kabalcı) (Vincennes’deki Kant seminerleri)
- Spinoza Üzerine Onbir Ders. (2008) Çev. Ulus Baker. (İstanbul: Kabalcı) (Vincennes’deki Spinoza seminerleri)
Diğer Türkçe kaynaklardan seçmeler
- Mahmut Mutman. (1995) “Deleuze: Bir Başka Yaşam Bir Başka Düşünce”. Birikim 80: 73-76 (İstanbul: Birikim Yayınları)
- Ali Akay (Der.) (1996) Toplumbilim: Gilles Deleuze Özel Sayısı 5 (İstanbul: Bağlam)
- Ulus Baker. (1996) “Anti-Ödip”. Toplum ve Bilim 70: 269-273.
- Ulus Baker. (1996) “Ignoramus = Bilmiyoruz: Bilinçdışının bir eleştirisine doğru” Toplum ve Bilim 70: 7-62.
- Özgür Taburoğlu. (2000) "Şizoanaliz: İnsanöncesi Manzaranın Moleküler Anlatısı" Defter 39: 89-105. [4]
- Michael Hardt. (2002) Gilles Deleuze: Felsefede Bir Çıraklık. Çev. Ali Utku, İsmail Öğretir. (İstanbul: Otonom)
- Ronald Bogue. (2002) Deleuze ve Guattari. Çev. Ali Utku, İsmail Öğretir. (İstanbul: Birey)
- Melih Başaran. (2004) “Deleuze Felsefesinin Özgüllüğü”. Çağdaş Fransız Düşüncesi. Der. Zeynep Direk, Refik Güremen. (İstanbul: Epos Yayınları)
- Zafer Aracagök. (2005) “Gilles Deleuze: Gürültüden Sese Geçiş”. Siyahi 6 (İstanbul: Komşu) [6] 5 Mart 2016 tarihinde Wayback Machine sitesinde .
- Ali Akay (Der.) (2005) Gilles Deleuze’de Toplum ve Denetim. Çev. Barış Başaran. (İstanbul: Bağlam)
- Philip Goodchild. (2005) Deleuze ve Guattari: Arzu Politikasına Giriş. Çev. Rahmi G. Öğdül. (İstanbul: Ayrıntı)
- Özcan Yılmaz Sütçü. (2005) Gilles Deleuze’de İmge Hareketi Olarak Sinemanın Felsefesi. (İstanbul: Es)
- Ali Akay. (2006) "Deleuze Düşüncesine Giriş Nereden Olabilir?" 'Gilles Deleuze İçin' sergi kitapçığı
- Eugene W. Holland. (2007) Deleuze ve Guattari’nin Anti-Oedipus’u: Şizoanalize Giriş. Çev. Ali Utku, Mukadder Erkan. (İstanbul: Otonom)
- François Zourabichivili. (2008) Deleuze: Bir Olay Felsefesi. Çev. Aziz Ufuk Kılıç. (İstanbul: Bağlam)
- Claire Colebrook. (2009) Gilles Deleuze. Çev. Cem Soydemir. (İstanbul: Doğu Batı)
- Nicholas Thoburn. (2009) Deleuze Marx ve Politika. Çev. Ali Utku, Mukadder Erkan. (İstanbul: Otonom)
- Siyahi dergisi eski sayıları
- tesmeralsekdiz dergisi eski sayıları
- Serazer Pekerman. (2012) Film Dilinde Mahrem: Ulusötesi Sinemada Kadın ve Mekan Temsili. (İstanbul: Metis)
- Daniel W. Smith. (2013) Saf İçkin Yaşam: Deleuze'ün 'Kritik ve Klinik' Projesi. (2013) Çev. Emre Koyuncu. (İstanbul: Norgunk)
- Alain Badiou. (2013) Deleuzecü siyaset diye bir şey var mı?. (2013) Çev. Burcu Yalım - Emre Koyuncu. (İstanbul: Norgunk)
Henüz çevrilmemiş kitaplar.
- Lettres et autres textes [Mektuplar ve Diğer Metinler] (2015). (Paris: Minuit)
- Sur la peinture [Resim Üzerine] (2023). (Paris: Minuit)
Diğer çevrimiçi kaynaklar
- Daniel Smith, John Protevi. (2008) "Gilles Deleuze". Stanford Encyclopedia of Philosophy. [9] 11 Temmuz 2010 tarihinde Wayback Machine sitesinde .
- Jon Roffe. (2008) "Gilles Deleuze". Internet Encyclopedia of Philosophy. [10] 12 Haziran 2010 tarihinde Wayback Machine sitesinde .
- WebDeleuze. Vincennes’deki seminerlerin transkripsiyonları ve çevirileri.
- La Voix de Gilles Deleuze. Deleuze’ün Anti-Ödip, Spinoza ve sine üzerine verdiği seminerlerin transkripsiyonları ve ses kayıtları. [12] 10 Mart 2010 tarihinde Wayback Machine sitesinde .
- Daniel Smith. Saf İçkin Yaşam: Deleuze‘ün “Kritik ve Klinik” Projesi. (Temmuz 2013) İngilizce konferansın video kaydı [13] 4 Ekim 2013 tarihinde Wayback Machine sitesinde .
Kaynakça
- Postyapısalcılık ve postmodernizm, Madan Sarup, çev;Abdülbaki Güçlü, Bilim ve Sanat yay.
Dış bağlantılar
Vikisöz'de Gilles Deleuze ile ilgili sözleri bulabilirsiniz. |
wikipedia, wiki, viki, vikipedia, oku, kitap, kütüphane, kütübhane, ara, ara bul, bul, herşey, ne arasanız burada,hikayeler, makale, kitaplar, öğren, wiki, bilgi, tarih, yukle, izle, telefon için, turk, türk, türkçe, turkce, nasıl yapılır, ne demek, nasıl, yapmak, yapılır, indir, ücretsiz, ücretsiz indir, bedava, bedava indir, mp3, video, mp4, 3gp, jpg, jpeg, gif, png, resim, müzik, şarkı, film, film, oyun, oyunlar, mobil, cep telefonu, telefon, android, ios, apple, samsung, iphone, xiomi, xiaomi, redmi, honor, oppo, nokia, sonya, mi, pc, web, computer, bilgisayar
Gilles Deleuze 18 Ocak 1925 4 Kasim 1995 Fransiz yazar ve filozoftur Gilles DeleuzeTam adiGilles DeleuzeDogumu18 Ocak 1925 Fransa Paris Olumu4 Kasim 1995 Fransa Paris Cagi20 yuzyil felsefesiBolgesiBati felsefesiOkuluKita felsefesi Ampirizm Post Marksizm Yapisalcilik postyapisalci felsefeIlgi alanlariBati felsefesi Siyaset felsefesi Metafizik Estetik Psikanaliz FelsefeOnemli fikirleri Cokluk Rizom Olus Kivrim Etkilendikleri Lucretius Stoacilar Spinoza Hume Kant Nietzsche Marx Bergson Tarde Guattari Foucault VirilioEtkiledikleri Guattari Foucault Alain Badiou Manuel de Landa Michael Hardt Antonio Negri Yirminci yuzyilin ikinci yarisinda etkinlik gostermistir Kendi ozgun dusuncesini olustururken Spinoza Leibniz Hume Kant Nietzsche Bergson ve Foucault uzerine monografiler yayimlamis bu filozoflarin geleneksel felsefe tarihi izlegindeki konumlarina ve bu izlek dahilinde yorumlanma bicimlerine radikal elestiriler getirmistir Calismalarinda guzel sanatlar edebiyat matematik ve doga bilimleri arasinda capraz gecislerle bu farkli alanlari birbirine indirgemeksizin yeni bir dusunme tarzinin onunu acmistir Gerek kisisel calismalarinda gerek 1969 da tanisip uzun sure beraber calistigi psikanalist Felix Guattari ile birlikte rizom cokluk fark olay olus aktuel gibi kavramlarla yirminci yuzyil kita felsefesi icerisinde yaygin dusunce hatlarinin disinda ozgun bir siyaset felsefesi ve etik ortaya koymustur Ustunde durdugu fark metafiziginin felsefe tarihinin suregelen varsayimlariyla olan iliskisini tartistigi 1968 ile anlamin ortaya cikisini bicimlerini ve yapisini inceledigi 1969 yayimlandiklari donemde ciddi bir yanki uyandirmis ve Michel Foucault kitabini degerlendirdigi bir yazisinda Yasadigimiz yuzyil gelecekte muhtemelen Deleuzecu bir yuzyil olarak bilinecek diye yazmistir Deleuze bir roportajinda bu yakistirmayi Foucault nun kimilerini gulumsetmek kimilerini de kizdirmak amaciyla yaptigi ince bir espri olarak degerlendirecektir Felix Guattari ile birlikte kaleme aldiklari calismalardan 1972 ve Bin Yayla 1980 basliklariyla iki cilt halinde yayimladiklari psikanaliz ekonomi linguistik antropoloji ontoloji etoloji siyaset felsefesi metalurji gibi cok genis bir yelpazeye yayilan argumanlari ve referanslariyla yirminci yuzyilin en onemli calismalari arasinda sayilabilir HayatiDeleuze 1925 yilinda orta sinif muhafazakar bir ailenin cocugu olarak Paris te dunyaya gelmistir Paris te bir devlet okulunda basladigi egitimine Almanlarin Fransa yi isgali uzerine Normandiya da devam etmis isgal sona erdikten sonra seyahat etmek icin bile olsa artik pek ayrilmayacagi Paris e yeniden donerek hayati boyunca calismalarini burada surdurmustur Soz konusu isgal sirasinda Deleuze un erkek kardesi agabeyi cesitli muhalif faaliyetlerde bulundugu gerekcesiyle Nazilerce tutuklanmis ve daha sonra Auschwitz e gonderilirken trende yasamini yitirmistir Deleuze 1944 yilinda Sorbonne da universite ogrenimine baslamis burada onde gelen felsefe tarihi profesorleri Jean Hyppolite Georges Canguilhem ve in ogrencisi olmus ve hocalarindan calismalarinin ilk ilhamlarini almistir Deleuze bir roportajinda ogrencilik yillarindan bahsederken akademi disindan bir figur olarak Sartre in dusuncelerinin de bu donemde bogucu bir bicimde Husserl ve Heidegger in dusunceleri etrafinda donen Fransiz akademisi icinde ferah bir nefes gibi geldigini belirtir 1948 yilinda agregation derecesini aldiktan sonra 1956 yilina kadar uzun bir donem cesitli liselerde ogretmenlik yapmistir Bir cevirmen olan esi Denise Paul Fanny Grandjouan ile 1956 yilinda evlenmistir Lisede ogretmenlik yaptigi bu donemde Hume un amprizmine yogunlastigi 1953 kitabini yayimlamistir 1957 yilinda Sorbonne da ders vermeye baslamis ve on iki yil boyunca Paris te degisik egitim kurumlarinda calismistir Universitelerde ders verdigi bu donemde yayinlarina Nietzsche calismalarina yeni bir soluk getirecek olan 1962 ve kisa aralarla 1963 1964 ve Bergsonculuk 1966 ile devam etmistir 1968 yilinda doktora derecesi icin tamamladigi iki tez calismasini 1968 ile 1968 kitaplarini yayimlamistir Deleuze un uzun yillar surecek olan akcigerleriyle alakali rahatsizliginin baslangici da bu doneme rastlar Deleuze 1969 yilinda bir egitim reformunun denendigi donemde Vincennes te bulunan de kalici olarak ogretim gorevlisi pozisyonunda calismaya baslamistir Burada daha onceden tanidigi Michel Foucault ile arkadasligi percinlenecek ve Felix Guattari ile tanisacaktir Deleuze 1987 yilinda emekli olana kadar bu universitede cesitli dersler ve seminerler vermistir Burada verdigi derslerin bir bolumu ve bazi diger ogrencilerinin inisiyatifiyle kaydedilmis yaziya dokulmus internet uzerinden paylasima acilmis ve kitaplastirilmistir Deleuze de calismaya basladigi yil 1969 isimli calismasini yayimlamistir Felix Guattari yle uzun yillar surecek olan beraber calismalari da bu kitabin yayimlanmasi sonrasina rastlamis ve ortak calismalarinin ilk urunu uc yil sonra 1972 de yayimlanacak olan olmustur Deleuze daha sonra nin Italyanca baskisi icin kaleme aldigi sunus yazisinda bu kitabinin kendisi icin bir donum noktasi teskil ettigini ifade ederken kimi psikanalitik kavramlari yeterince elestirel bir sekilde ele almadigini dile getirecek ve bu noktada ta ortaya koyacaklari yeni kavramlarda Felix Guattari nin donusturucu etkisinin altini cizecektir basligi altinda topladiklari iki ciltlik calismalarinin ilk kismi olan 1972 1968 Mayis olaylari atmosferi icerisinde siyasalin yeniden dusunuldugu bir calisma olarak one cikar 1975 te yine Guattari ile birlikte kaleme aldiklari calismalarinin ardindan toplam sekiz yillik bir aradan sonra calismalarinin ikinci kismi olan Bin Yayla yi 1980 yayimlamislardir Bin Yayla nin ta cok temel onem arz eden bazi kavramlara neredeyse hic deginmeden yeni problematikler yeni sorular ve yeni kavramlar gundeme getirerek kavramlarin duragan ve kopuk bir duzen arz ettigi kapali bir sistemden ziyade farkli sorularin ve bu sorularin baslangic bitis ve kesisme noktalarinin durmadan yeniden tasarlandigi bir bakima tam da mevzubahis calismanin altini cizmeye calistigi sekliyle rizomatik bir yazma ve dusunme seklini hayata gecirdigi soylenebilir 80 li yillarda Francis Bacon un resimlerini degerlendirdigi ni 1981 iki ciltten olusan sinema calismasi 1983 ve i 1985 ve Leibniz monografisi 1988 calismalarini yayimlamistir Yine bu donemde kaybettigi arkadasi Michel Foucault nun ilerleme ve kirilmalariyla dusunsel guzergahini inceleyip zaman zaman yeniden formule edecegi Foucault 1986 monografsini yayimlamistir Deleuze Foucault nun olumunun ardindan verdigi cesitli roportajlarda Foucault nun calismalarinin ne denli ufuk acici oldugunu vurgulamis ve bir roportajinda Foucault ya onun kendisine duydugundan cok daha fazla ihtiyac duydugunu ifade ederek Foucault nun calismalarina gosterdigi ilgiyi ve duydugu hayranligi mutevazi bir sekilde dile getirmistir 1991 de Guattari ile son ortak calismalari olan i yayimlamislar ve bu yayindan bir yil sonra Guattari yasamini yitirmistir Bu yillarda Deleuze un akciger rahatsizligi da agir ve calismalarini engelleyecek bir sekilde seyretmeye baslamis ve cogunlukla filozofun edebi metinler uzerine degerlendirmelerinden olusan 1993 adli kitabinin yayimlanmasindan iki yil sonra Deleuze 4 Kasim 1995 te intihar ederek yasamina son vermistir Deleuze olumunden kisa bir sure once ile birlikte icin alfabe formatinda kaydettikleri uzun bir soylesi yapmis ve Ickinlik Bir Hayat baslikli kisa bir yazi yayimlamistir Yasaminin son yillarinda Deleuze un baslikli bir Marx monografisi uzerine calistigi soylenmektedir Deleuze un olumunun ardindan cagdaslari Deleuze un felsefe tarihini yorumlayisinin ve Deleuze felsefesinin ozgunlugunu vurgulayan yas yazilari kaleme almislardir Bu yazilar arasinda kuskusuz en dikkat cekenlerden biri Jacques Derrida nin Deleuze un calismalariyla kendi calismalari arasinda jestlerdeki asikar uzakliga ragmen tezlerde onemli bir yakinlik gozlemledigini ve Deleuze un ardinda tamamiyla kendisine ozgu ve mukayeseye gelmeyen biz iz biraktigini ifade ettigi 7 Kasim 1995 te Liberation da yayimlanan yas yazisidir FelsefesiGilles Deleuze un dusuncesinin kavramsal bir haritasini cikarmak icin oncelikle Deleuze un felsefenin yaratici bir etkinlik oldugunu vurgulayan yaklasimina ve ozgun kavram kavrayisina basvurmak gerekir Deleuze felsefeyi bir tefekkur etkinliginden ziyade kavram yaratimi olarak tanimladigindan butun calismalarinda yeni kavramlar ortaya koymustur Felsefenin yaratici bir faaliyet olarak tanimlanmasi oncelikle ozdeslikten ziyade farki kapaliliktan ziyade coklu baglantilari ve mutlak kararlilik ya da keskinlik gozeten bir tespitten cok kararsizlik ve belirsizlikleri kucaklayan bir acik ucluluga dayanan yeni bir yaklasimi gerektirdiginden ne calismalarinda ortaya koydugu kavramlar ne de bu kavramlar arasindaki iliskiler bir sabitlik arz eder Deleuze e gore hicbir kavram tek bir parcadan tek bir ogeden olusmaz bu yuzden her kavram komplekstir ve bir cokluk belirtir Bu parcalar hem birbirlerinden ayridir hem de birbirlerine temas ettikleri ya da birbirleriyle kesistikleri sahalar soz konusudur Bu en nihayetinde ayri birer kavram ifade edecek olan cokluklar arasinda da mevcuttur Kavramlar dahili tutarliliklarini parcalarinin ortusup ic ice gectigi bu sahalardan dissal tutarliliklarini da diger kavramlarin ayni duzlemde olusturduklari baglantilardan alirlar Deleuze un kavram kavramsallastirmasinin diger bir onemli ozelligi de kavramin bir seyin ozunu ifade etmekten ya da zamansal mekansal bir eksende konumlandirmaktan ziyade bir yeginlik ekseni boyunca dizilim ifade etmesidir Bu yeginlik ekseninde kavramlarin bu parcali yapisi ve bu parcalarin cakisma ortusme ve kesisme iliskileri bir yapbozun parcalari gibi birlestirilince ortaya bir yekpare bir butun cikaracak bir dagilim arz etmez Kavramlari birbirine baglayan kopruler her zaman icin hareketli koprulerdir Deleuze un diger filozoflar uzerine yaptigi calismalar kavramlarin bu parcali ve degisken yapisinin acikca gorulebilecegi bir saha calismasi gibidir Felsefe tarihinin en onemli kavramlari farkli bir sekilde titrestirilerek yahut bu kavramlar arasindaki koprulerin yerleri degistirilerek mevcut kavramsal iliskiler incelikli bir sekilde altust edilir Bu bir yazisinda Deleuze un kinayeli bir sekilde belirttigi gibi soz konusu filozoflara reddedemeyecekleri bir canavar cocuk yaptiran bir enculage etkinligidir Deleuze un yirmi sekiz yasinda yayimladigi ilk calismasi ozellikle Fransa da yogun bir sekilde calisilan Heidegger ve Husserl in calismalarinin aksine yuzunu Ingiliz ampirizmine ve bu gelenegin en onemli filozoflarindan Hume a donmustur Deleuze bu kitabinda felsefenin en onemli sorunsallarindan birini ampirizm ve akilcilik gelenekleri arasindaki iliskiyi tamamiyla farkli bir duzlemde kurgulayacaktir Deleuze un Hume da ozellikle dikkatini ceken birlestirici herhangi bir ust unsura dayanmadan ortaya konan kendilik ve oznellik anlayisidir diger bir deyisle Deleuze Hume da askinsal mekanizmalara gerek duymadan ortaya konacak bir oznellik anlayisinin izlerini surer Hume un zihnin calisma bicimlerini aciklarken ortaya koydugu cagrisim association nosyonunun yani sira inanc ve iliskilerin dissalligi fikri sadece oznellik acisindan degil toplumsallik kavrayisi acisindan da Deleuze un felsefesinin onemli kaynaklarindan bir olacaktir calismasinda ise Heidegger in yorumunun hakim oldugu Nietzsche calismalarina yeni bir bakis acisi getirecek ve Nietzsche calismalarini radikal bir sekilde degistirecektir Deleuze bu kitabinda oncelikle Nietzsche deki etkin ve tepkisel kuvvetlerin iliskisine egilerek neden kuvvetlerin tarih boyunca kuvvetlere ustun cikageldigi sorusuna yogunlasir Bu calismasinda vurgulayacagi diger hususlardan biri Nietzsche nin olumlayici felsefesidir Olumlama her seye evet demek demek degil evet ve hayir arasinda Hegelci olmayan bir karsitlik kurmak anlamina gelecektir kuvvetler kendilerini bir cifte ile tanimlamak durumundayken kuvvetler icin baslangic noktasi hep bir olacaktir Deleuze e gore Nietzsche deki guc istenci de gucu istemek demek degil istencin icinde isteyen diferansiyel oge olarak gucun olumlanmasi demektir Bu yuzden Deleuze icin ayniligin geri donmesinden ziyade bir test ifade eder ve bu testten sadece aktif kuvvetler ve gecebilir Deleuze nin felsefesini yasami kendisine askin degerler karsisinda degersizlestirmenin yani yasamin degerini sifira indirgeyen nihilizmin karsisinda yasami olumlayan ickinlikci bir calisma olarak sunar Nietzsche nin iyinin ve kotunun otesinde kurmaya calistigi etik boylece daha once kotu kabul edilen her seyin artik makbul sayilacagi bir yerde degil iyinin ve kotunun birtakim askin degerlerden ziyade kriterlere gore degerlendirilecegi bir duzlemde cereyan eder kitabinda da gerek Hume monografinda oznellik temasi etrafinda gerekse Nietzsche nin ahlak elestirisi cercevesinde one cikan askinlik elestirisini bu kez askinligin en onemli adreslerinden birinde Kant in elestirel calismalarini degerlendirerek yeniden formule edecektir Bu calismayi Deleuze un en ozgun tersine cevirmelerinden Platon un tersine cevrilmesi idealinde oldugu gibi biri olarak degerlendirmek mumkundur zira Deleuze bu monografisinde Kant felsefesinin askinlik edimlerinin guzergahlarini ortaya koymaktansa Kant dusuncesinin ickinlik hatlarinin bir haritasini cikarir Deleuze icin Kant in dehasi bir noktada aklin bir elestirisini sunmasinda yatmaktadir zira Kant in kavrami kaynagini dis dunyadan degil bizzat aklin kategorilerinin gayrimesru kullanimindan alir Kant a gore aklin kategorilerinin Tanri Ruh Evren gibi deneyim alanina dahil olmayan entitelere uygulanmaya calisilmasindan ileri gelir oysa bu entiteler aklin birtakim akilyurutme dizilerinin bosluklarini doldurmak uzere urettigi tamponlardan baska bir sey degildir Yani aklin mesru isleyisi ickin bir isleyise bagli kilinmislardir Ne var ki Kant in bilinc icin kurdugu bu ickinlik duzlemi en nihayetinde bu duzlemin disarisinda tasarlanan askin bir ozneye endekslenecek ve boylece aklin elestirisi ickin bir guzergahtan uzaklasacaktir Bu sebeple Deleuze Kant in ortaya koymaya calisan felsefesini ortaya koymaya calisan bir dusunceye donusturmeye girisecektir Kant in actigi bu aklin ickin elestiri guzergahi daha sonra ile birlikte kaleme alacaklari icin en temel temalardan birini teskil edecektir kitabinda one cikarilan problemlerden biri de Kant taki aklin yetilerinin birbiriyle uyumu ve iliskisi sorunsalidir Deleuze Kant in bir anlamda bu iliski problemini ele aldigi ve yargi yetisine yogunlastigi son kritigini yetilerin uyumundan sorumlu askin bir mekanizma ortaya koymamasindan dolayi takdir edecektir 1964 te yayimlanan calismasi Deleuze un edebiyata etraflica yoneldigi ilk calismasidir Donemin serisini yaygin ele alis izleginin aksine Deleuze bu calismayi hafizaya dair fenemonolojik bir deneme olarak okumayi reddedecek ve bu izinde olma recherche halini cesitli gostergelerin anlamini idrak etmeye calismaya dair bir ciraklik olarak ele alacaktir Deleuze Marcel in kesfetmeye giristigi bu gostergeleri ve olarak dorde ayirir Deleuze bu kitaplar husunda siklikla one cikarilan yi da dahil eder fakat Deleuze icin bu seri icin ayricalikli bir konum sahibi olmaktan uzaktir zira sadece ozlere ve zamana dair etrafli bir kavrayis sunabilir Bu ozler degismeyen nitelikler olarak hakikatlerine ulasilacak kapaliliklara degil bir karsilasma serisi icinde surekli varyasyon halinde olan bir uretime isaret eder Bu uretim gecmise endeksli bir ayniliktan ziyade yalnizca farkliligin tekrarlandigi yaratici bir zamansallik prensibiyle calisir Bergsonculuk 1966 de on plana cikan gecmis ve hafiza konusundaki incelemenin yeni bir baglamda detaylica ele alinacagi bir calismadir Bu baglam kaynagini oncelikle Bergson un sezgi metodundan alir Deleuze Bergson un felsefesini sure hafiza ve elan vital olmak uzere uc basamakta inceleyecek ve sezgi metodunu bunlari caprazlamasina kesen bir kavram olarak one cikaracaktir Deleuze e gore sezginin uc temel faaliyeti vardir sorunsallar yaratir niteliksel farklari kesfeder ve gercek zamanin kavranmasini saglar Bergson un yanlis problemler kavrami Deleuze un sezgi tartismasinda onemli bir yer tutar Yanlis kategorisini sorunsala uygulamayi tercih eden bu Bergsoncu manevra iki cesit yanlis problem tanimlar Bunlardan ilki iliskindir diger bir deyisle bu problemler bir yanilsamadan ibarettir Gercek ve olasi varlik ve hiclik duzen ve kaos kavramlari degerlendirilirken bu ikiliklerden ilk terime ikinci terimin sahip olmadigi bir ayricalik taniyip ikinci terimi tekrar bu yoksunluk uzerinden tanimlamak olmayan probleme ornektir Soz gelimi olasi kavrami gerceklesmeyi bekleyen olarak yani gerceklesmis olmaktan mahrum olmak ozelligiyle karakterize edilir ve zamansal olcekte boylece gercegin oncesine yerlestirilir Deleuze kavramini Bergson un isaret ettigi bu yanlis problemi gozeterek kurgular zira Deleuze de olan gercek olanin ziddi degildir en az gercek kadar gercektir bu yuzden gerceklestirilmeyi beklemez olan ise olandan gerceklik olceginde degil yeginlik olceginde farklilasir Yani ile genetik bir iliskisi olsa da bir benzerlik ilskisine dayanmaz Deleuze bu farklilasmayi da Bergson un isaret ettigi bir diger yanlis sorunsal fikrini gozeterek tasarlar Bergson a gore niteliksel olarak birbirinden farkli terimleri ayni gruba dahil etmek kotu ifade edilmis sorunsallarin karakteridir Zeno paradoksu zaman ve uzami an seklinde bir ucuncu kategoride bulusturup ayni sekilde parcalamaya calistigi icin kotu ifade edilmis sorunsala bir ornektir ve arasindaki fark da niceliksel degil niteliksel bir fark ifade eder Yine Deleuze un en cokyuzlu ve girift kavramlarindan biri olan cokluk da Deleuze un Bergson okumasiyla siki sikiya iliskilidir Cunku cokluk Bergson un vurguladigi turden niteliksel bir farki yuzeye tasir ve diferansiyel bir duzlem ongorur Bergson uzayi zamani ise dahil ederek ilk kategorinin nitelikte herhangi bir degisiklik olmadan bolunebilecegini fakat ikinci turden cokluklarin yani yeginliksel surekli cokluklarin bolunmesinin ise bu cokluklarin niteliginin butunuyle degismesi anlamina gelecegini ifade eder Deleuze un hem hem de kavrayisi icin Bergson un nicelikten cok niteliksel bir toplamin altini cizen Bergsoncu coklugun sundugu bu diferansiyel duzlem elzemdir 1968 yilinda yayimlanan kitabinda Deleuze yeni bir fark kavrami ortaya koymaya calisir Bu girisimin odaginda farki ozdesligin turevi yani iki ozdeslik arasindaki bir iliski olarak degil de hicbir dolayima basvurmaksizin fark olarak kavramak yatar Deleuze ozellikle Platon Aristoteles Descartes Hegel ve Heidegger in farki ele alis bicimlerini detaylica degerlendirir ve Platon un simulakrumu bir modele bagimli ve ikincil kildigi farki temelde bir endeksleyen dusunce guzergahinin tam tersi yonunde bir manevrayla fark kavramini ortaya koyar Bu anti Platoncu fark kavrayisi ozdesligi kendinden her daim farklilasan bir farka ardil kilar ve soyutlamayi degil vurgulayan yeni bir Idealar kuraminin hatlarini cizer Bu yeni anlayisa gore Idealar modellerden ziyade problemler belirtir Bu yeni fark kavrayisi beraberinde yeni bir tekrar kavrayisini da getirecektir zira farki ozdeslige indirgeyen en temel manevralardan biri tekrarin varsaydigi zamansal dagilima iliskindir Bu noktada Deleuze dairesel ve Kantci olmak uzere iki farkli zaman kavrayisina egilir Deleuze e gore isaret ettigi teleoloji ve Kantci zamanin donusu olanaksiz kilan dogrusal dagilimi ozdeslige mahkum etmektedir Deleuze un tekrar anlayisi ise Nietzsche nin esas alan Bengi Donus u gibi ayniligin degil sadece farkin geri donup ve tekrarlanabildigi secici bir zamansalliga dayanir Deleuze un tarih anlayisi icin Hegelci diyalektikte oldugu gibi degil farklarin olumlanmasi esastir Deleuze cizdigi bu ozgun fark metafizigi cercevesi icerisinde fark ontolojisinin de kavramlarini ortaya koyar ve calismasindaki zaman ve cokluk tartismasini bu fark ontolojisine eklemler Platon un idea ve fenomen arasinda belirledigi iliskinin aksine model alarak taklit ediyor degildir cesitli surecler sonucunda farklilasarak ortaya cikiyordur disaridan kosullayip kontrol ettigi askinsal bir duzlem degil bir iliski ortaya koyar kitabindaki arartismasi da Deleuze un felsefe tarihiyle hesaplasmasi acisindan onemli izleklerden birini ortaya koyar Deleuze e gore Descartes in butun varsayimlarin oncesinde hakiki bir baslangic noktasi icin cogito ya gitmesi esasinda cok temel bir onvarsayima yaslanmaktadir herkes dusunmenin ne demek oldugunu bilir Bu varsayima dusunme faaliyetinin hakikatle hep cok yakin bir iliski icerisinde olmasi zaruriyeti eklemlenince Deleuze hakiki kartezyen baslangicin aslinda dusunme etkinliginin sagduyuya geri donmesi yani sagduyuyu tasdik edecek bir an bulunmasi probleminden ibaret oldugunu belirtir Obur yandan Deleuze icin dusunmek ongordugu gibi dunyayla etkilesimin azaldigi meditatif bir etkinlik belirtmez Tam tersine dunyayla birebir iliski icerisinde bir uyumsuzluk sonucunda ve bir zaruriyet olarak ortaya cikar Deleuze dusuncenin dogmatik imgesi tartismasinda yanilgi ya yonelik cesitli kavrayislarin da cogu kez sagduyuyu tasdik etmekten oteye gidemedigini ortaya koyar Zira icin onermelerin iki boyutu vardir anlatim expression ve designation Bu iki boyutlu duzlemde anlam anlatim duzlemine ait kilinir ve bir onermenin dogrulugu veya yanlisligi anlamin adlandirdigi objeye bakilarak tasdik edilir Yani dogruluk ve yanlislik anlamla degil iliskili kilinir zira yanlis onermelerin de belirli bir anlami olacaktir Anlam boylece dogrulugu ve yanlisligi kosullayan fakat hicbir sekilde ondan etkilenmeyen bir satihta tanimlanir Deleuze ise anlamin adlandirmaya ve adlandirmanin sonuclarina kayitsiz bir duzlemde sekillendirilmesine karsi cikar ve onerme ile arasindaki iliskiyi anlam duzlemine tasir Boylelikle anlam onermeye ait bir yuklem olmaktan ziyade onermenin kosullarini ortaya koyan bir problematik halini alir Deleuze de oteki postyapisalci dusunurlerin yaptigi gibi genel felsefe tarihinin elestirisiyle calisir ve onu yeniden kurgular Bu girisim bilinen anlamda felsefe tarihi anlayisinin yerle bir edilmesi anlamina gelir Ornegin sabit bir varlik fikrini sorgulayan Deleuze ozne nesne iliskileri uzerine kurulu ozdeslik kuramlarini devirmeyi amaclayan bir kurar Baska bir deyisle olay ya da Deleuze ile birlikte felsefede hak ettigi yerini bulur ve felsefe dusuncenin ickin imgesinine yeniden kavusur Felix Guattari ile birlikte yaptiklari calismalarda koksap rizom kavraminin ortaya ciktigi ve belirleyici bir rol oynamaya basladigi gorulur Rizomlar birlik ve butunlugu olmayan cokluklardir ki Deleuze un felsefesinde cokluk onemli bir kavramdir Sabit bir duzenleri soz konusu degildir bu rizomlarin ancak rizomun belli bir noktasi baska bir nokta ile iliskili olabilir Su ya da bu noktada kopmalar olabilir kesintiler olabilir Rizomlar belli bir yapiya ya da koke baglanmazlar Deleuze de Dolayisiyla rizom gercekligin temelluk edilmesi anlaminda bir model degildir yalnizca belli basli karsilasmalarin olaylarin ya da oluslarin bilgisine dayali bir dusunme girisimidir Felsefe tarihinde Deleuze un ilgisini ceken dusunurler ilginc bir seyir gosterir Ornegin baslica olarak Stoacilar David Hume Henri Bergson Leibniz ve belirgin olarak da Spinoza Friedrich Nietzsche Bunlarin aralarinda cok az dusunsel baglanti noktalari vardir buna ragmen Deleuze un uzerinde degisik yonlerden etkileri soz konusudur Her biri belirli sekillerde felsefe yapmayi sorun etmis kisilerdir bunlar ve felsefe disina dogru caba gostermislerdir Felsefe yapmanin elestirisi Deleuze un ilgisini ceken noktadir cunku o soyut kuramlardan daha cok olusun yaraticiliginin dusunulmesinden yanadir Dolayisiyla Immanuel Kant gibi filozoflar yogun bir elestiriye tabi tutulurlar Deleuze ozgul terimler ve kavramlar uretir Bunlarin her biri yine baglamlari itibariyla da ozgul konumlara sahiptirler bu bakimdan oteki postyapisalcilar gibi ve belki de cok daha fazla onun yazilarini anlamanin zorluklari vardir Bir yanda Kant turu bir rasyonalizmin elestirisi bir yanda kuramsal bir donukluk anlamina gelen Hegelciligin reddedilmesi Deleuzecu dusuncenin ozelliklerini gosterir Bergsonculuk kitabinda Hegel karsitliginin cercevesi gorulebilir Deleuze e gore bedenler ve olaylar her zaman simdide simdiki an da var olurlar ve bu nedenle Deleuze bir tur gelistirmeye calisir Her eylem sonsuz bir olusun parcasidir asla dil yoluyla belli bir ozneyle baglantilandirilabilecek bir nitelik arz etmezler Ozne degil ama beden kavrami Deleuzecu felsefede temel oneme sahiptir Spinoza da bedenin onemini kavramis bir dusunur olarak Deleuze tarafindan hayli onemsenir Deleuze 1969 yilinda psikanalist ve siyasal eylemci Felix Guattari ile tanisir Bu tanisma onun dusuncesinde onemli bir ugrak olarak kabul edilmektedir Ikili bu andan itibaren birlikte derinlikli ve etkili ortak calismalara imza atmislardir Felsefe Nedir baslikli kitap ikilinin Felsefe hakkindaki fikirlerini gelistirdikleri birlikte yazdiklari son kitaptir Buna gore felsefe bilimden ayri olarak kavramlar yaratmaktir ama oyle ki ancak dissal bir gonderme duzlemine ya da askin bir dogruluk mantigina dayanmaksizin Deleuze felsefenin de otesinde sanatsal alanlarin pek cogu uzerinde calismalar yapmistir Franz Kafka Marcel Proust ve Samuel Beckett uzerine bilinen calismalarinin ve Michel Tournier a gostedigi ilginin otesinde muzik resim sinema ve tiyatroya dair bircok yazisi mevcuttur Deleuze un geleneksel felsefenin otesinde koksuz ve merkezsiz dusuncelerini en iyi anlatacak kavramlar yine kendi yaratimlari olan ve kavramlaridir BibliyografiKitaplar Turkiye de yayimlanma sirasina gore Diyaloglar 1990 Cev Ali Akay Istanbul Baglam 1977 Dialogues Claire Parnet ile birlikte Paris Flammarion Kant in Elestirel Felsefesi 1995 Cev Taylan Altug Istanbul Payel 1963 La philosophie critique de Kant Paris PUF Proust ve Gostergeler 2004 Cev Ayse Meral Istanbul Kabalci 1964 Proust et les signes Paris PUF Spinoza Pratik Felsefe 2005 2011 Cev Ulus Baker ve Alber Nahum Istanbul Norgunk 1970 Spinoza Philosophie pratique Paris Minuit Perikles ve Verdi Francois Chatelet in Felsefesi 2005 Cev Ali Akay Istanbul Baglam 1988 Pericles et Verdi La philosophie de Francois Chatelet Paris Minuit Bergsonculuk 2006 Cev Hakan Yucefer Istanbul Otonom 1966 Le Bergsonisme Paris PUF Kivrim Leibniz ve Barok 2006 Cev Hakan Yucefer Istanbul Baglam 1988 Le Pli Leibniz et le Baroque Paris Minuit Muzakereler 2006 Cev Inci Uysal Istanbul Norgunk 1990 Pourparlers Paris Minuit Nietzsche 2006 Cev Ilke Karadag Istanbul Otonom 1965 Nietzsche Paris PUF Kritik ve Klinik 2007 Cev Inci Uysal Istanbul Norgunk 1993 Critique et clinique Paris Minuit Sacher Masoch un Takdimi 2008 Cev Inci Uysal Istanbul Norgunk 1967 Presentation de Sacher Masoch Paris Minuit Ampirizm ve Oznellik 2008 Cev Ece Erbay Istanbul Norgunk 1953 Empirisme et subjectivite Paris PUF Francis Bacon Duyumsamanin Mantigi 2009 Cev Ece Erbay Can Batukan Istanbul Norgunk 1981 Francis Bacon Logique de la sensation Paris Editions de la difference Issiz Ada ve Diger Metinler 1953 1974 2009 Cev Ferhat Taylan Hakan Yucefer Istanbul Baglam 2002 L Ile deserte et autres textes textes et entretiens 1953 1974 Ed David Lapoujade Paris Minuit 2002 Iki Delilik Rejimi Metinler ve Soylesiler 1975 1995 2009 Cev Mahir Ender Keskin Istanbul Baglam 2003 Deux regimes de fous textes et entretiens 1975 1995 Ed David Lapoujade Paris Minuit Bitik 2010 Cev Ayse Orhun Gultekin ve Quad Samuel Beckett Cev Can Gunduz Istanbul Norgunk 1992 L Epuise Paris Minuit Nietzsche ve Felsefe 2010 Cev Ferhat Taylan Istanbul Norgunk 1962 Nietzsche et la philosophie Paris PUF Spinoza ve Ifade Problemi 2013 Cev Alber Nahum Istanbul Norgunk 1969 Spinoza et le probleme de l expression Paris Minuit Foucault 2013 Cev Burcu Yalim Emre Koyuncu Istanbul Norgunk 1986 Foucault Paris Minuit Sinema I Hareket Imge 2014 Cev Soner Ozdemir Istanbul Norgunk 1983 Cinema I l Image mouvement Paris Minuit Sinema II Zaman Imge 2021 Cev Burcu Yalim Emre Koyuncu Istanbul Norgunk Cinema II L Image temps Paris Minuit Anlamin Mantigi 2015 Cev Hakan Yucefer Istanbul Norgunk 1969 Logique du sens Paris Minuit Fark ve Tekrar 2017 Cev Burcu Yalim Emre Koyuncu Istanbul Norgunk 1968 Difference et repetition Paris PUF Bindirmeler 2019 Carmelo Bene ile birlikte Cev Inci Uysal Deniz Yetkin Istanbul Norgunk 1979 Superpositions Paris Minuit Guattari yle birlikte calistigi kitaplar Felsefe Nedir 1993 Cev Turhan Ilgaz Istanbul YKY 1991 Qu est ce que la philosophie Paris Minuit Kafka Minor Bir Edebiyat Icin 2000 Cev Isik Erguden Ozgur Uckan Istanbul YKY 1975 Kafka pour une litterature mineure Paris Minuit Anti Odipus 2012 Cev Fahrettin Ege Hakan Erdogan Mustafa Yigitalp Ankara bs 1972 L Anti Oedipe Paris Minuit Bin Yayla Kapitalizm ve Sizofreni 2 2023 Cev Emre Sunter Istanbul Norgunk 1980 Mille plateaux Paris Minuit Turkcedeki derlemeler Kapitalizm ve Sizofreni 1 1990 Cev Ali Akay Istanbul Baglam Bin Yayla daki 1227 Gocebebilim Incelemesi Savas Makinasi baslikli bolumun cevirisidir Kapitalizm ve Sizofreni 2 1993 Cev Ali Akay Istanbul Baglam Bin Yayla daki 1874 Uc Oyku veya Ne oldu ile MO 7000 Kapma Aygiti baslikli bolumlerin cevirisidir Iki Konferans Yaratma Eylemi Nedir Muzikal Zaman 2003 Cev Ulus Baker Istanbul Norgunk 1987 ve 1996 Qu est ce que l acte de creation Le Temps musical Biri sinema digeri muzik uzerine iki konferans metni Fanny Deleuze un ozel izniyle pdf 5 Ekim 2013 tarihinde Wayback Machine sitesinde Kapitalizm ve Sizofreni 2005 Cev Ozcan Dogan Istanbul Araf Vincennes deki Anti Odip ve Bin Yayla seminerlerinden bir secki Leibniz Uzerine Bes Ders 2007 Cev Ulus Baker Istanbul Kabalci Vincennes deki Leibniz seminerleri Kant Uzerine Dort Ders 2007 Cev Ulus Baker Istanbul Kabalci Vincennes deki Kant seminerleri Spinoza Uzerine Onbir Ders 2008 Cev Ulus Baker Istanbul Kabalci Vincennes deki Spinoza seminerleri Diger Turkce kaynaklardan secmeler Mahmut Mutman 1995 Deleuze Bir Baska Yasam Bir Baska Dusunce Birikim 80 73 76 Istanbul Birikim Yayinlari Ali Akay Der 1996 Toplumbilim Gilles Deleuze Ozel Sayisi 5 Istanbul Baglam Ulus Baker 1996 Anti Odip Toplum ve Bilim 70 269 273 Ulus Baker 1996 Ignoramus Bilmiyoruz Bilincdisinin bir elestirisine dogru Toplum ve Bilim 70 7 62 Ozgur Taburoglu 2000 Sizoanaliz Insanoncesi Manzaranin Molekuler Anlatisi Defter 39 89 105 4 Michael Hardt 2002 Gilles Deleuze Felsefede Bir Ciraklik Cev Ali Utku Ismail Ogretir Istanbul Otonom Ronald Bogue 2002 Deleuze ve Guattari Cev Ali Utku Ismail Ogretir Istanbul Birey Melih Basaran 2004 Deleuze Felsefesinin Ozgullugu Cagdas Fransiz Dusuncesi Der Zeynep Direk Refik Guremen Istanbul Epos Yayinlari Zafer Aracagok 2005 Gilles Deleuze Gurultuden Sese Gecis Siyahi 6 Istanbul Komsu 6 5 Mart 2016 tarihinde Wayback Machine sitesinde Ali Akay Der 2005 Gilles Deleuze de Toplum ve Denetim Cev Baris Basaran Istanbul Baglam Philip Goodchild 2005 Deleuze ve Guattari Arzu Politikasina Giris Cev Rahmi G Ogdul Istanbul Ayrinti Ozcan Yilmaz Sutcu 2005 Gilles Deleuze de Imge Hareketi Olarak Sinemanin Felsefesi Istanbul Es Ali Akay 2006 Deleuze Dusuncesine Giris Nereden Olabilir Gilles Deleuze Icin sergi kitapcigi Eugene W Holland 2007 Deleuze ve Guattari nin Anti Oedipus u Sizoanalize Giris Cev Ali Utku Mukadder Erkan Istanbul Otonom Francois Zourabichivili 2008 Deleuze Bir Olay Felsefesi Cev Aziz Ufuk Kilic Istanbul Baglam Claire Colebrook 2009 Gilles Deleuze Cev Cem Soydemir Istanbul Dogu Bati Nicholas Thoburn 2009 Deleuze Marx ve Politika Cev Ali Utku Mukadder Erkan Istanbul Otonom Siyahi dergisi eski sayilari tesmeralsekdiz dergisi eski sayilari Serazer Pekerman 2012 Film Dilinde Mahrem Ulusotesi Sinemada Kadin ve Mekan Temsili Istanbul Metis Daniel W Smith 2013 Saf Ickin Yasam Deleuze un Kritik ve Klinik Projesi 2013 Cev Emre Koyuncu Istanbul Norgunk Alain Badiou 2013 Deleuzecu siyaset diye bir sey var mi 2013 Cev Burcu Yalim Emre Koyuncu Istanbul Norgunk Henuz cevrilmemis kitaplar Lettres et autres textes Mektuplar ve Diger Metinler 2015 Paris Minuit Sur la peinture Resim Uzerine 2023 Paris Minuit Diger cevrimici kaynaklar Daniel Smith John Protevi 2008 Gilles Deleuze Stanford Encyclopedia of Philosophy 9 11 Temmuz 2010 tarihinde Wayback Machine sitesinde Jon Roffe 2008 Gilles Deleuze Internet Encyclopedia of Philosophy 10 12 Haziran 2010 tarihinde Wayback Machine sitesinde WebDeleuze Vincennes deki seminerlerin transkripsiyonlari ve cevirileri La Voix de Gilles Deleuze Deleuze un Anti Odip Spinoza ve sine uzerine verdigi seminerlerin transkripsiyonlari ve ses kayitlari 12 10 Mart 2010 tarihinde Wayback Machine sitesinde Daniel Smith Saf Ickin Yasam Deleuze un Kritik ve Klinik Projesi Temmuz 2013 Ingilizce konferansin video kaydi 13 4 Ekim 2013 tarihinde Wayback Machine sitesinde KaynakcaPostyapisalcilik ve postmodernizm Madan Sarup cev Abdulbaki Guclu Bilim ve Sanat yay Dis baglantilarVikisoz de Gilles Deleuze ile ilgili sozleri bulabilirsiniz