İspanya’daki Yahudi kültürünün altın çağı ya da İberya’daki Arap (Kuzey Afrika) hakimiyetinin altın çağı olarak bilinen dönem, İber Yarımadası’ndaki (eski Roma ve Vizigot Hispania’sı) Yahudilerin toplumda yaygın kabul gördüğü ve Yahudi dini, kültürel ve ekonomik yaşamının canlandığı İslam hakimiyeti altındaki tarihi döneme atıfta bulunmaktadır.
Söz konusu “Altın Çağ”ın niteliği ve ne kadar sürdüğü birçok tartışmaya konu olmuştur. Kimi uzmanlar, Altın Çağ’ın 711-718 yılları (Hispania’nın Müslümanlar tarafından fethedilmesinin ardından) arasında veya 912 (III. Abdurrahman dönemi) yılında başladığını belirtirken, bitiş tarihi olarak ise, farklı uzmanlar tarafından 1031 (Endülüs Emevi Devleti’nin yıkılışı), 1066 (Gırnata Katliamı yaşanması), 1090 (Murabıtların işgali) veya 1100’lerin ortasını (Muvahhidlerin işgali) gösterilmektedir.
Altın Çağ’ın niteliği
Endülüs Emevi Devleti’nin hakimiyeti altında yaşayan gayrımüslimlerin gördüğü muamele, başta modern dünyada bir arada yaşayan Müslümanlar ile gayrımüslimlerin durumu ile benzerlikler kurmakla ilgilenen akademisyenler ve yorumcular arasında ciddi tartışmalara konu olmuştur. Yahudilerin (ve diğer dini azınlıkların) Müslümanların kontrolü altındaki İberya’da Hristiyan Batı Avrupa’da yaşayan dini azınlıklara kıyasla çok daha iyi muamele gördükleri, burada karşılıklı hoşgörü, saygı ve uyumun hakim olduğu, nadir görülen bir “altın çağ”ın yaşandığı ifade edilegelmiştir. Her ne kadar Orta Çağ’ın başlarında önemli alimler yetiştiren Endülüs en istikrarlı ve müreffeh Yahudi cemaatlerinden birine ev sahipliği yapan, Yahudi yaşamının önemli merkezlerinden biri olmuşsa da, Yahudiler ile Müslümanlar arasındaki ilişkinin dinler arası ilişkilerde bir kusursuzluk örneği olup olmadığı ya da Yahudilerin aynı dönemde diğer bölgelerde gördüklerine benzer bir muameleye maruz kalıp kalmadıkları konularında, uzmanlar arasında açık bir konsensüs de bulunmamaktadır.
Yale Üniversitesi’nde İber edebiyatı üzerine uzman olan María Rosa Menocal’e göre, “Hoşgörü Endülüs toplumunun tabiatında olan bir özellikti.” Menocal’in 2003 yılında yayımlanan, The Ornament of the World (Dünyanın Süsü) adlı kitabında, Endülüs Emevi Devleti içinde zimmi statüsünde yaşayan Yahudilerin kendilerine Müslümanlardan daha az hak tanınmasına rağmen yine de Hristiyan Avrupa’nın diğer bölgelerine kıyasla çok daha iyi durumda olduğunu savunur. Gerek Yahudiler, gerekse çeşitli Avrupa ülkelerinde sapkın olarak görülen mezheplere üye olan Hristiyanlar Avrupa’nın diğer bölgelerinden, hoşgörü gördükleri Endülüs’e göç etmişlerdir.
Bu görüşe itiraz eden tarihçi Bernard Lewis, gerek Hristiyanlar gerekse Müslümanlar için hoşgörünün erdem, hoşgörüsüzlüğün ise suç olarak görülmesinin çok yeni bir olgu olduğunu vurgular ve bu argümanın kullanılmasının tarihdışı bir çaba olduğunu savunur:
İslamı savunan kimilerinin toplumlarının geçmişte gayrımüslimlere eşit bir statü verdiğini iddia etmeye başlamaları oldukça yeni bir durumdur. Yeniden yükselişe geçen İslamcılığın sözcüleri tarafından bu tarz bir iddia dile getirilmemiştir ve tarihi açıdan haklı olduklarına da hiçbir şüphe yoktur. Geleneksel İslami toplumlar ne böyle bir eşitlik vermişler ne de bunu yaptıkları izlenimini yaratmaya gerek duymuşlardır. Nitekim, eski düzende, bu bir fazilet değil, vazifenin ihmali olarak görülürdü. Gerçek dini takip edenler ile bunu kendi rızasıyla reddedenlere aynı muamele nasıl gösterilebilirdi ki? Bu hem teolojik hem de mantıki açılardan saçma olurdu.
Princeton Üniversitesi’nde Yakın Doğu Etüdleri Profesörü olan Marc Cohen, konu üzerine bir dönem noktası olan 1995 tarihli Haç ve Hilal Altında: Orta Çağ’da Yahudiler adlı kitabında, “dinler arası ütopya efsanesi”nin ilk olarak Hainrich Graetz gibi Yahudi tarihçiler tarafından, bilhassa Doğu Avrupa’daki Hristiyan ülkelerin Yahudilere yönelik muamelelerine karşı bir sitem vesilesi olarak, 19. yüzyılda ortaya atıldığını iddia eder. Araplar tarafından “Siyonizme karşı bir propaganda silahı” olarak kullanılmaya başlamasına kadar bu görüşe karşı çıkan olmamıştır; buna göre, söz konusu “propaganda silahı”na başvuran kesim, daha önceden Osmanlı İmparatorluğu hakimiyeti altında, Filistin’de Yahudiler ile Araplar arasında var olduğunu iddia ettikleri uyumun modern İsrail Devleti’nin kuruluşu ile yok edildiğini göstermeye çalışmakta, geçmişteki uyumlu ilişkilere örnek olarak da bu var olduğu iddia edilen “altın çağ” ütopyasına işaret etmektedirler. “Arapların bu tartışmalı istismarı” karşısında Bat Ye’or gibi tarihçiler tarafından ortaya atılan “Yahudi-Arap tarihinin neo-göz yaşartıcı kavrayışı” şeklindeki “karşı mit” de “tarihi gerçekler ışığında sürdürülemezdir.”
Frederick Schweitzer ve Marvin Perry, İslam hakimiyeti altındaki Yahudilere dair biri “altın çağ”ı savunan geleneksel, diğeri de “zulüm ve pogrom” yorumlarını içeren revizyonist olmak üzere, iki genel görüş olduğunda birleşirler. Her iki isim de, 19. yüzyıl Yahudi tarihçilerinin masallaştırdığı ve aralarında 1011 yılında Kurtuba’da ve 1066 yılında Gırnata’da Yahudilere karşı Müslümanlar tarafından yürütülen pogromlar gibi “pek bilinmeyen nefret ve katliamlar dizisini” göz ardı eden görüşün 1948 sonrasında, Müslüman Araplar tarafından “İsrail’e karşı verilen öncelikle ideolojik ve siyasi mücadelede Arap-İslamcıların elinde bir silah” olarak kullanıldığını savunmaktadır.
Altın Çağ’ın doğuşu
681 yılından itibaren, Hispanialı Hristiyan Vizigotlar Yahudilere karşı yoğun bir baskı uygulamışlar, dolayısıyla da 8. yüzyılda Müslüman Arap ve Berberi fatihlerin gelişi Yahudiler tarafından memnuniyetle karşılanmıştır. Fethedilen Córdoba (Cordoba), Málaga, Gırnata (Granada), Sevilla ve Toledo şehirleri, işgalciler tarafından silahlandırılan Yahudi sakinlerinin kontrolü altına verilmiştir. Müslümanlar, Hristiyan Vizigotların baskıcı kısıtlamalarını kaldırmış ve Yahudilere tam dini hürriyet vermiş, sadece kişi başına bir altın dinar vergi (cizye) ödemelerini şart koşmuşlardır.
Böylece, Müslümanların İber Yarımadası’nı fethinin ardından Kuzey Afrika’dan gelen göç ile sayıları ciddi ölçüde artan buradaki Yahudiler için bir hoşgörü dönemi başlamıştır. Özellikle 912 yılından sonra, III. Abdurrahman ve oğlu dönemlerinde Yahudiler refaha kavuşmuşlar, kendilerini Endülüs Emevi Devleti’nin hizmetine, bilimsel çalışmalara, başta ipek ve esir ticareti olmak üzere ticaret ve sanayiye adamışlar, bu şekilde ülkenin refahına önemli katkılarda bulunmuşlardır. Bu dönemde, Yahudiler eşi görülmemiş bir ekonomik büyüme sağlamışlardır. Toledo’da, Arapça metinlerin Latin dillerine, Yunanca ve İbranice metinlerin ise Arapça’ya çevrilmesinde rol oynamışlardır. Yahudiler, botanik, coğrafya, tıp, matematik, şiir ve felsefe alanlarında da katkıda bulunmuşlardır.
Abdurrahman’ın saray doktoru ve veziri Hasday bin İshak bin Şaprut aynı zamanda Menahem ben Saruq, Dunaş ben Labrat ve diğer Yahudi alim ve şairin de hamisiydi. Bu dönemde Yahudi düşüncesi Samuel Ha-Nagid, Musa ibn Ezra, Solomon ibn Gabirol, Judah Halevi ve Musa ibn Meymun gibi ünlü şahsiyetler ile önemli gelişim göstermiştir. Abdurrahman’ın hükümdarlığı döneminde, alim Moşe ben Enoch, Kurtuba hahamlığına atanmış, bunun sonucunda, Endülüs Talmud çalışmalarının merkezi ve Yahudi bilginlerin buluşma noktası haine gelmiştir.
Bu, Yahudilerin kısmi bir özerklik yaşadıkları bir dönem olmuştur. “Zimmi”ler, yani “himaye altındaki gayrımüslimler” olarak, Müslüman ülkelerde yaşayan Yahudiler, Müslümanlar tarafından ödenen zekattan ayrı olarak uygulanan cizye adlı vergiyi ödüyordu. Cizye, farklı kesimlerce, bir baş vergisi, askere alınmama karşılığında yapılan bir ödeme veya haraç olarak görülmüştür. Yahudilerin kendi yasal sistemleri ve sosyal hizmetleri bulunmaktaydı. ’ın mensup olduğu tek tanrılı dinlere hoşgörü gösterilse de, çanlar ya da törenler gibi bu dinlere imanın aleni şekilde sergilenmesini sağlayan araç ve uygulamalara pek hoş bakılmıyordu.
Altın Çağ’ın bitişi
II. El-Hakim ibn Abdurrahman’ın 976 yılında ölmesi ile, Endülüs Emevi Devleti’nin de çözülme süreci başlamış ve ortaya çıkan küçük krallıklardaki Yahudilerin konumu daha nazik bir hal almıştır. İlk büyük çaplı zulüm, 30 Aralık tarihinde, Müslümanlardan oluşan bir güruhun Gırnata’daki kraliyet sarayını basarak Yahudi vezir Yosef ibn Naghrela’yı çarmıha gerdiği ve şehrin Yahudi sakinlerinin önemli bir kısmını öldürdüğü 1066 Gırnata katliamı olmuştur. “1.500 Yahudi ailesinden toplam 4.000 kişi bir günde ölmüştür.” Bu, İber Yarımadası’nın İslam hakimiyeti altında olduğu dönemde meydana gelen ilk zulüm olmuştur.
Fas’tan gelen bağnaz bir İslami mezhebe mensup olan Murabıtların işgali ile, 1090 yılının başından itibaren durum daha da kötüye gitmiştir. Ancak, Murabıtların yönetimi altında, özellikle de III. Ali ve babası Yusuf ibn Teşfin’in hükümdarlıkları döneminde, dahi kimi Yahudiler müreffeh bir yaşam sürdürmüştür. Murabıtlar döneminde, şair ve hekim Ebu Eyyub Solomon ibn el-Muallim, Abraham ibn Meir ibn Kamnial, Ebu İzak ibn Muhajir ve Solomon ibn Farusal (her ne kadar sonuncusu 2 Mayıs 1108 tarihinde öldürülmüşse de) “vezir” veya “nasi” titrini taşımıştır. Murabıtlar, 1148 yılında yarımadadan çıkarılmışsa da, bunu daha da bağnaz olan Muvahhitler’in işgali izlemiştir. Muvahhitlerin yönetimi altında, birçok Yahudi İslam inanışını kabul etmeye zorlanmış, mallarına işgalciler tarafından el konmuş, eşleri ve çocukları alınmış ve birçoğu köle pazarlarında satılmıştır. En ünlü Yahudi eğitim kurumları kapatılmış, her yerde sinagoglar yıkılmıştır.
Bu Berberi hanedanların hakimiyeti sırasında, birçok Yahudi, hatta Müslüman alim İberya’da Müslümanların kontrolü altındaki bölgeleri terk ederek, 1085 yılında Hristiyan güçleri tarafından yeniden fethedilmiş olan Toledo şehrine gitmiştir.
Birçok Yahudi alim, Toledo Okulu olarak bilinen ve Arap dünyasından önemli eserlerin, özellikle de ibn Rüşd ile İberya’da Avicebrón olarak tanınan Yahudi şair ve filozof Solomon ibn Gabirol’un çalışmalarının ilk Latince çevirilerini üretmiştir. Yahudiler, Kastilyalı VI. Alfonso’nun ordularına katılmış, yine ordularında çok sayıda Yahudi asker bulunduran Muvahhitlere karşı savaşta 40.000’e yakın Yahudi savaşmıştır.
Müslümanların yönetiminin sona ermesinden sonra dahi, İberya’daki Yahudi cemaati, bilhassa da ’nin düşüşe geçişi ile birlikte, dünyadaki en önemli cemaat olmayı sürdürmüştür. 1135 yılında doğan, Musa ibn Meymun gibi akademisyenler —her ne kadar ibn Meymun’un kendisi Müslümanların hakimiyeti altında Yahudilerin maruz kaldığı muameleden şikayetçi olmuşsa da— Yahudiliğin önemli şahsiyetleri arasında yer almışlardır. İber Yarımadası’ndaki büyük Yahudi varlığı, Yahudilerin 1492 tarihli Elhamra Kararnamesi ile Hristiyan İspanya’dan, ardından yine benzer bir emir ile 1497 yılında da Hristiyan Portekiz’den toplu olarak göçe zorlanmasına kadar sürmüştür.
Önemli şahsiyetler
- , filozof, Zaragoza’da vezir
- , karşı savaşta yer almıştır
- , Kastilya Kralı VI. Alfonso’ya hizmet vermiş alim ve diplomat
- , filozof ve Şovot ha-Levavot adlı eserin yazarı
- Piskopos ; Yahudi Ansiklopedisi’ne göre, “İspanyol Hristiyanlar arasından Yahudiliği yaymak için Kurtuba’ya gittiği söylenen... sonradan Yahudiliğe geçen şahsiyet.”
- , şair
- , Gırnatalı astronom ve haham
- , Zaragoza’da kralın vezirliğini yapmış, ancak daha sonra gözden düşmüş ve idam edilmiştir
- , şair, Ebu el-Fadl ibn Hasday’ın babası
- , Gırnatalı diplomat
- Musa ibn Meymun, haham, hekim ve filozof
- , şair ve filozof
- Yehuda Halevi, şair ve filozof
- Abraham ibn Ezra, haham ve şair
- , filozof ve şair
- , seyyah
- , kraliyet veziri ve şair
- Hasday bin Şaprut, halife hekimi ve dış ilişkilerden sorumlu devlet adamı
Ayrıca bakınız
Notlar
- ^ The Ornament of the World by María Rosa Menocal 29 Kasım 2005 tarihinde Wayback Machine sitesinde ., Accessed, 12 June, 2006.
- ^ In Chapter 1 on page 4 of his book The Jews in Islam.
- ^ Cohen, Under Crescent and Cross, 1995, p. 6.
- ^ Cohen, Under Crescent and Cross, 1995, p. 9.
- ^
- Daniel J. Lasker, Review of Under Crescent and Cross. The Jews in the Middle Ages by Mark R. Cohen, The Jewish Quarterly Review, New Ser., Vol. 88, No. 1/2 (Jul., 1997), pp. 76-78
- Ayrıca bakınız Cohen (1995) p.xvii: Cohen’e göre, her iki görüş de aynı ölçüde geçmişi çarpıtır.
- ^ Frederick M. Schweitzer, Marvin Perry., Anti-Semitism: myth and hate from antiquity to the present, Palgrave Macmillan, 2002, , pp. 267-268.
- ^ a b Sephardim 6 Ocak 2010 tarihinde Wayback Machine sitesinde . by Rebecca Weiner.
- ^ Fred J. Hill et al., A History of the Islamic World 2003 , p.73
- ^ Granada 24 Aralık 2010 tarihinde Wayback Machine sitesinde . by Richard Gottheil, , Jewish Encyclopedia. 1906 ed.
Kaynakça
- Esperanza Alfonso, Islamic culture through Jewish eyes : al-Andalus from the tenth to twelfth century, 2007
- Mark Cohen, Under Crescent and Cross: The Jews in the Middle Ages 1995
- Joel Kraemer, "Comparing Crescent and Cross," The Journal of Religion, Vol. 77, No. 3. (Jul., 1997), pp. 449–454. (Book review)
wikipedia, wiki, viki, vikipedia, oku, kitap, kütüphane, kütübhane, ara, ara bul, bul, herşey, ne arasanız burada,hikayeler, makale, kitaplar, öğren, wiki, bilgi, tarih, yukle, izle, telefon için, turk, türk, türkçe, turkce, nasıl yapılır, ne demek, nasıl, yapmak, yapılır, indir, ücretsiz, ücretsiz indir, bedava, bedava indir, mp3, video, mp4, 3gp, jpg, jpeg, gif, png, resim, müzik, şarkı, film, film, oyun, oyunlar, mobil, cep telefonu, telefon, android, ios, apple, samsung, iphone, xiomi, xiaomi, redmi, honor, oppo, nokia, sonya, mi, pc, web, computer, bilgisayar
Ispanya daki Yahudi kulturunun altin cagi ya da Iberya daki Arap Kuzey Afrika hakimiyetinin altin cagi olarak bilinen donem Iber Yarimadasi ndaki eski Roma ve Vizigot Hispania si Yahudilerin toplumda yaygin kabul gordugu ve Yahudi dini kulturel ve ekonomik yasaminin canlandigi Islam hakimiyeti altindaki tarihi doneme atifta bulunmaktadir Soz konusu Altin Cag in niteligi ve ne kadar surdugu bircok tartismaya konu olmustur Kimi uzmanlar Altin Cag in 711 718 yillari Hispania nin Muslumanlar tarafindan fethedilmesinin ardindan arasinda veya 912 III Abdurrahman donemi yilinda basladigini belirtirken bitis tarihi olarak ise farkli uzmanlar tarafindan 1031 Endulus Emevi Devleti nin yikilisi 1066 Girnata Katliami yasanmasi 1090 Murabitlarin isgali veya 1100 lerin ortasini Muvahhidlerin isgali gosterilmektedir Altin Cag in niteligiEndulus te Pesah hikayesini okuyan kantor figuru 14 yuzyil Barselona sindan Endulus Emevi Devleti nin hakimiyeti altinda yasayan gayrimuslimlerin gordugu muamele basta modern dunyada bir arada yasayan Muslumanlar ile gayrimuslimlerin durumu ile benzerlikler kurmakla ilgilenen akademisyenler ve yorumcular arasinda ciddi tartismalara konu olmustur Yahudilerin ve diger dini azinliklarin Muslumanlarin kontrolu altindaki Iberya da Hristiyan Bati Avrupa da yasayan dini azinliklara kiyasla cok daha iyi muamele gordukleri burada karsilikli hosgoru saygi ve uyumun hakim oldugu nadir gorulen bir altin cag in yasandigi ifade edilegelmistir Her ne kadar Orta Cag in baslarinda onemli alimler yetistiren Endulus en istikrarli ve mureffeh Yahudi cemaatlerinden birine ev sahipligi yapan Yahudi yasaminin onemli merkezlerinden biri olmussa da Yahudiler ile Muslumanlar arasindaki iliskinin dinler arasi iliskilerde bir kusursuzluk ornegi olup olmadigi ya da Yahudilerin ayni donemde diger bolgelerde gorduklerine benzer bir muameleye maruz kalip kalmadiklari konularinda uzmanlar arasinda acik bir konsensus de bulunmamaktadir Yale Universitesi nde Iber edebiyati uzerine uzman olan Maria Rosa Menocal e gore Hosgoru Endulus toplumunun tabiatinda olan bir ozellikti Menocal in 2003 yilinda yayimlanan The Ornament of the World Dunyanin Susu adli kitabinda Endulus Emevi Devleti icinde zimmi statusunde yasayan Yahudilerin kendilerine Muslumanlardan daha az hak taninmasina ragmen yine de Hristiyan Avrupa nin diger bolgelerine kiyasla cok daha iyi durumda oldugunu savunur Gerek Yahudiler gerekse cesitli Avrupa ulkelerinde sapkin olarak gorulen mezheplere uye olan Hristiyanlar Avrupa nin diger bolgelerinden hosgoru gordukleri Endulus e goc etmislerdir Bu goruse itiraz eden tarihci Bernard Lewis gerek Hristiyanlar gerekse Muslumanlar icin hosgorunun erdem hosgorusuzlugun ise suc olarak gorulmesinin cok yeni bir olgu oldugunu vurgular ve bu argumanin kullanilmasinin tarihdisi bir caba oldugunu savunur Islami savunan kimilerinin toplumlarinin gecmiste gayrimuslimlere esit bir statu verdigini iddia etmeye baslamalari oldukca yeni bir durumdur Yeniden yukselise gecen Islamciligin sozculeri tarafindan bu tarz bir iddia dile getirilmemistir ve tarihi acidan hakli olduklarina da hicbir suphe yoktur Geleneksel Islami toplumlar ne boyle bir esitlik vermisler ne de bunu yaptiklari izlenimini yaratmaya gerek duymuslardir Nitekim eski duzende bu bir fazilet degil vazifenin ihmali olarak gorulurdu Gercek dini takip edenler ile bunu kendi rizasiyla reddedenlere ayni muamele nasil gosterilebilirdi ki Bu hem teolojik hem de mantiki acilardan sacma olurdu Princeton Universitesi nde Yakin Dogu Etudleri Profesoru olan Marc Cohen konu uzerine bir donem noktasi olan 1995 tarihli Hac ve Hilal Altinda Orta Cag da Yahudiler adli kitabinda dinler arasi utopya efsanesi nin ilk olarak Hainrich Graetz gibi Yahudi tarihciler tarafindan bilhassa Dogu Avrupa daki Hristiyan ulkelerin Yahudilere yonelik muamelelerine karsi bir sitem vesilesi olarak 19 yuzyilda ortaya atildigini iddia eder Araplar tarafindan Siyonizme karsi bir propaganda silahi olarak kullanilmaya baslamasina kadar bu goruse karsi cikan olmamistir buna gore soz konusu propaganda silahi na basvuran kesim daha onceden Osmanli Imparatorlugu hakimiyeti altinda Filistin de Yahudiler ile Araplar arasinda var oldugunu iddia ettikleri uyumun modern Israil Devleti nin kurulusu ile yok edildigini gostermeye calismakta gecmisteki uyumlu iliskilere ornek olarak da bu var oldugu iddia edilen altin cag utopyasina isaret etmektedirler Araplarin bu tartismali istismari karsisinda Bat Ye or gibi tarihciler tarafindan ortaya atilan Yahudi Arap tarihinin neo goz yasartici kavrayisi seklindeki karsi mit de tarihi gercekler isiginda surdurulemezdir Frederick Schweitzer ve Marvin Perry Islam hakimiyeti altindaki Yahudilere dair biri altin cag i savunan geleneksel digeri de zulum ve pogrom yorumlarini iceren revizyonist olmak uzere iki genel gorus oldugunda birlesirler Her iki isim de 19 yuzyil Yahudi tarihcilerinin masallastirdigi ve aralarinda 1011 yilinda Kurtuba da ve 1066 yilinda Girnata da Yahudilere karsi Muslumanlar tarafindan yurutulen pogromlar gibi pek bilinmeyen nefret ve katliamlar dizisini goz ardi eden gorusun 1948 sonrasinda Musluman Araplar tarafindan Israil e karsi verilen oncelikle ideolojik ve siyasi mucadelede Arap Islamcilarin elinde bir silah olarak kullanildigini savunmaktadir Altin Cag in dogusu681 yilindan itibaren Hispaniali Hristiyan Vizigotlar Yahudilere karsi yogun bir baski uygulamislar dolayisiyla da 8 yuzyilda Musluman Arap ve Berberi fatihlerin gelisi Yahudiler tarafindan memnuniyetle karsilanmistir Fethedilen Cordoba Cordoba Malaga Girnata Granada Sevilla ve Toledo sehirleri isgalciler tarafindan silahlandirilan Yahudi sakinlerinin kontrolu altina verilmistir Muslumanlar Hristiyan Vizigotlarin baskici kisitlamalarini kaldirmis ve Yahudilere tam dini hurriyet vermis sadece kisi basina bir altin dinar vergi cizye odemelerini sart kosmuslardir Enduluslu en buyuk Yahudi alimlerinden Cordoba dogumlu Musa ibn Meymun tarafindan kaleme alinmis bir el yazmasi sayfasi Ibrani alfabesi ile Arapca metin Boylece Muslumanlarin Iber Yarimadasi ni fethinin ardindan Kuzey Afrika dan gelen goc ile sayilari ciddi olcude artan buradaki Yahudiler icin bir hosgoru donemi baslamistir Ozellikle 912 yilindan sonra III Abdurrahman ve oglu donemlerinde Yahudiler refaha kavusmuslar kendilerini Endulus Emevi Devleti nin hizmetine bilimsel calismalara basta ipek ve esir ticareti olmak uzere ticaret ve sanayiye adamislar bu sekilde ulkenin refahina onemli katkilarda bulunmuslardir Bu donemde Yahudiler esi gorulmemis bir ekonomik buyume saglamislardir Toledo da Arapca metinlerin Latin dillerine Yunanca ve Ibranice metinlerin ise Arapca ya cevrilmesinde rol oynamislardir Yahudiler botanik cografya tip matematik siir ve felsefe alanlarinda da katkida bulunmuslardir Abdurrahman in saray doktoru ve veziri Hasday bin Ishak bin Saprut ayni zamanda Menahem ben Saruq Dunas ben Labrat ve diger Yahudi alim ve sairin de hamisiydi Bu donemde Yahudi dusuncesi Samuel Ha Nagid Musa ibn Ezra Solomon ibn Gabirol Judah Halevi ve Musa ibn Meymun gibi unlu sahsiyetler ile onemli gelisim gostermistir Abdurrahman in hukumdarligi doneminde alim Mose ben Enoch Kurtuba hahamligina atanmis bunun sonucunda Endulus Talmud calismalarinin merkezi ve Yahudi bilginlerin bulusma noktasi haine gelmistir Bu Yahudilerin kismi bir ozerklik yasadiklari bir donem olmustur Zimmi ler yani himaye altindaki gayrimuslimler olarak Musluman ulkelerde yasayan Yahudiler Muslumanlar tarafindan odenen zekattan ayri olarak uygulanan cizye adli vergiyi oduyordu Cizye farkli kesimlerce bir bas vergisi askere alinmama karsiliginda yapilan bir odeme veya harac olarak gorulmustur Yahudilerin kendi yasal sistemleri ve sosyal hizmetleri bulunmaktaydi in mensup oldugu tek tanrili dinlere hosgoru gosterilse de canlar ya da torenler gibi bu dinlere imanin aleni sekilde sergilenmesini saglayan arac ve uygulamalara pek hos bakilmiyordu Altin Cag in bitisiII El Hakim ibn Abdurrahman in 976 yilinda olmesi ile Endulus Emevi Devleti nin de cozulme sureci baslamis ve ortaya cikan kucuk kralliklardaki Yahudilerin konumu daha nazik bir hal almistir Ilk buyuk capli zulum 30 Aralik tarihinde Muslumanlardan olusan bir guruhun Girnata daki kraliyet sarayini basarak Yahudi vezir Yosef ibn Naghrela yi carmiha gerdigi ve sehrin Yahudi sakinlerinin onemli bir kismini oldurdugu 1066 Girnata katliami olmustur 1 500 Yahudi ailesinden toplam 4 000 kisi bir gunde olmustur Bu Iber Yarimadasi nin Islam hakimiyeti altinda oldugu donemde meydana gelen ilk zulum olmustur Fas tan gelen bagnaz bir Islami mezhebe mensup olan Murabitlarin isgali ile 1090 yilinin basindan itibaren durum daha da kotuye gitmistir Ancak Murabitlarin yonetimi altinda ozellikle de III Ali ve babasi Yusuf ibn Tesfin in hukumdarliklari doneminde dahi kimi Yahudiler mureffeh bir yasam surdurmustur Murabitlar doneminde sair ve hekim Ebu Eyyub Solomon ibn el Muallim Abraham ibn Meir ibn Kamnial Ebu Izak ibn Muhajir ve Solomon ibn Farusal her ne kadar sonuncusu 2 Mayis 1108 tarihinde oldurulmusse de vezir veya nasi titrini tasimistir Murabitlar 1148 yilinda yarimadadan cikarilmissa da bunu daha da bagnaz olan Muvahhitler in isgali izlemistir Muvahhitlerin yonetimi altinda bircok Yahudi Islam inanisini kabul etmeye zorlanmis mallarina isgalciler tarafindan el konmus esleri ve cocuklari alinmis ve bircogu kole pazarlarinda satilmistir En unlu Yahudi egitim kurumlari kapatilmis her yerde sinagoglar yikilmistir Bu Berberi hanedanlarin hakimiyeti sirasinda bircok Yahudi hatta Musluman alim Iberya da Muslumanlarin kontrolu altindaki bolgeleri terk ederek 1085 yilinda Hristiyan gucleri tarafindan yeniden fethedilmis olan Toledo sehrine gitmistir Bircok Yahudi alim Toledo Okulu olarak bilinen ve Arap dunyasindan onemli eserlerin ozellikle de ibn Rusd ile Iberya da Avicebron olarak taninan Yahudi sair ve filozof Solomon ibn Gabirol un calismalarinin ilk Latince cevirilerini uretmistir Yahudiler Kastilyali VI Alfonso nun ordularina katilmis yine ordularinda cok sayida Yahudi asker bulunduran Muvahhitlere karsi savasta 40 000 e yakin Yahudi savasmistir Muslumanlarin yonetiminin sona ermesinden sonra dahi Iberya daki Yahudi cemaati bilhassa da nin dususe gecisi ile birlikte dunyadaki en onemli cemaat olmayi surdurmustur 1135 yilinda dogan Musa ibn Meymun gibi akademisyenler her ne kadar ibn Meymun un kendisi Muslumanlarin hakimiyeti altinda Yahudilerin maruz kaldigi muameleden sikayetci olmussa da Yahudiligin onemli sahsiyetleri arasinda yer almislardir Iber Yarimadasi ndaki buyuk Yahudi varligi Yahudilerin 1492 tarihli Elhamra Kararnamesi ile Hristiyan Ispanya dan ardindan yine benzer bir emir ile 1497 yilinda da Hristiyan Portekiz den toplu olarak goce zorlanmasina kadar surmustur Onemli sahsiyetler filozof Zaragoza da vezir karsi savasta yer almistir Kastilya Krali VI Alfonso ya hizmet vermis alim ve diplomat filozof ve Sovot ha Levavot adli eserin yazari Piskopos Yahudi Ansiklopedisi ne gore Ispanyol Hristiyanlar arasindan Yahudiligi yaymak icin Kurtuba ya gittigi soylenen sonradan Yahudilige gecen sahsiyet sair Girnatali astronom ve haham Zaragoza da kralin vezirligini yapmis ancak daha sonra gozden dusmus ve idam edilmistir sair Ebu el Fadl ibn Hasday in babasi Girnatali diplomat Musa ibn Meymun haham hekim ve filozof sair ve filozof Yehuda Halevi sair ve filozof Abraham ibn Ezra haham ve sair filozof ve sair seyyah kraliyet veziri ve sair Hasday bin Saprut halife hekimi ve dis iliskilerden sorumlu devlet adamiAyrica bakinizEndulus Ispanya tarihi Portekiz tarihi Reconquista Ispanyol Engizisyonu Yahudilere yonelik zulumNotlar The Ornament of the World by Maria Rosa Menocal 29 Kasim 2005 tarihinde Wayback Machine sitesinde Accessed 12 June 2006 In Chapter 1 on page 4 of his book The Jews in Islam Cohen Under Crescent and Cross 1995 p 6 Cohen Under Crescent and Cross 1995 p 9 Daniel J Lasker Review of Under Crescent and Cross The Jews in the Middle Ages by Mark R Cohen The Jewish Quarterly Review New Ser Vol 88 No 1 2 Jul 1997 pp 76 78 Ayrica bakiniz Cohen 1995 p xvii Cohen e gore her iki gorus de ayni olcude gecmisi carpitir Frederick M Schweitzer Marvin Perry Anti Semitism myth and hate from antiquity to the present Palgrave Macmillan 2002 ISBN 0 312 16561 7 pp 267 268 a b Sephardim 6 Ocak 2010 tarihinde Wayback Machine sitesinde by Rebecca Weiner Fred J Hill et al A History of the Islamic World 2003 ISBN 0 7818 1015 9 p 73 Granada 24 Aralik 2010 tarihinde Wayback Machine sitesinde by Richard Gottheil Jewish Encyclopedia 1906 ed KaynakcaEsperanza Alfonso Islamic culture through Jewish eyes al Andalus from the tenth to twelfth century 2007 ISBN 978 0 415 43732 5 Mark Cohen Under Crescent and Cross The Jews in the Middle Ages 1995 ISBN 0 691 01082 X Joel Kraemer Comparing Crescent and Cross The Journal of Religion Vol 77 No 3 Jul 1997 pp 449 454 Book review