Bağışıklık yetmezliği veya bağışıklık eksikliği, bağışıklık sisteminin herhangi bir nedenle baskılanması ve doğal davranışlarının kısıtlanması sonucunda savunma sistemi elemanları arasındaki koordinasyonun bozulması olgusudur. Memelilerin fizyolojik savunma sistemi 3 ana parçadan oluşur:
- (a) Bağışıklık sistemi,
- (b) Epitel sistemi (örtücü ya da döşeyici),
- (c) Vücut sıvılarının koruma ve yıkama sistemi (mukus, IgA, lizozimler, vb).
Bağışıklık yetmezliği | |
---|---|
Uzmanlık | İMmünoloji |
Bireysel savunmanın en önemli ögesi “bağışıklık sistemi (immun sistem)” dir. Bağışıklık sistemi bozuklukları doğumsal ya da edinseldir. Sürekli olarak yineleyen infeksiyonlar bağışıklık sisteminde bir sorun olduğunun göstergesidir. Örneğin, sıvısal bağışıklık sisteminin güçsüz olduğu hastalarda sepsise dek gidebilen Streptococcus pneumoniae, Haemophilus influenza ve Neissera meningitidis infeksiyonları izlenir. İlkbaharda polenlerin etkisi, deniz ürünleri ve yer fıstığı gibi besinlerin tüketilmesine bağlı abartılmış tepkiler (solunum güçlüğü, kaşıntı, ödem) alerji niteliğindeki bir aşırıduyarlık reaksiyonuyla ilgili olabilir. Bağışıklık sisteminin olumsuz etkilendiği edinsel olguların en iyi örneği “human immunodeficiency virus (HIV)” adı verilen canlı etkenin neden olduğu infeksiyon hastalığıdır. CD4+ lenfositlerinin sayısı ileri derecede azalarak hücresel bağışıklık sistemi çöker; çıkarcı mantar (cryptococcus ve candida) infeksiyonları, virüs infeksiyonları (CMV ve adenovirus, vd), mikobakteri (M. tuberculosis ve ) infeksiyonları sıklaşır.
İmmun sistem yetmezlikleri 3 ana grupta incelenir:
- Konjenital (primer) immun sistem yetmezlikleri
- Edinsel (sekonder) immun sistem yetmezlikleri
- Fizyolojik immunosüpresyon: Gebelik
Konjenital immun (primer) sistem yetmezlikleri
Primer sıvısal bağışıklık sistemi bozuklukları
Primer immun yetmezlik sendromları: Enderdir ve büyük bölümü genetik kökenlidir. Çoğu 0-2 yaşlarında ortaya çıkar. Moleküler patolojideki gelişmeler tanıyı kolaylaştırdığı gibi tedavi yöntemlerinin de belirlenmesinde önemli katkılar sağlamaktadır. Özellikle özgün antikor üretiminin yetersiz kaldığı primer immun yetmezlik olgularında yineleyen bakteri infeksiyonlarının yanı sıra birkaç virüs infeksiyonu da görülebilir (Bruton agammaglobulinemisi olan hastalardaki santral sinir sisteminin infeksiyonu gibi). olgularındaki temel bulgu ağır zincir bozuklukları ve hafif zincir kayıplarıdır. Bazı hastalarda immunoglobulin düzeyi normal olmakla birlikte özellikle polisakkarid niteliğindeki antijenlere karşı özgün antikorun üretilemediği izlenir. Klinik bulgularda da farklılıklar vardır; hastaların bir bölümü yineleyen mukoza infeksiyonlarından yakınırken öteki grupta hiçbir klinik bulgu yoktur.
Bruton agammaglobulinemisi: X-kromozomunun uzun kolundaki (Xq21.22) defekte bağlı genetik bir hastalıktır. Bu aksaklık, B-lenfositlerini olgunlaşmasında önemli bir işlevi olan B-lenfosit tyrosine kinase (Bruton tyrosine kinase [BTK]) enzimini inaktive eder. 5-8 aylık erkek çocuklarında yineleyen piyojen infeksiyonlarla ortaya çıkar. Oldukça güçlü bir hipogammaglobulinemi belirlenir. Hastaların bazılarında santral sinir sisteminin kronik enterovirüs infeksiyonu vardır. Canlı poliovirus aşıları paralitik poliomyelite yol açar. Bazı hastalarda ise nedeni tam bilinmeyen ancak Mycoplasma izlerinin saptandığı artrit bulguları izlenebilir. Periferik kanda olgun B-lenfositleri, lenfoid dokularda ise plazma hücreleri yoktur.
Selektif IgA eksikliği: Serumdaki ve salgısal ortamlardaki IgA düzeyi düşüklüğüyle karakterize bir tablodur. IgA üreten B-lenfosit sayısı normaldir, ancak IgA sentezinde sorun vardır. Primer immun yetmezlik sendromlarının en sık görüleni olan selektif IgA eksikliği olgularının çoğu asemptomatik; ancak hastaların bazılarının alerjilere ve kollagen vasküler hastalıklara eğilimle fazladır, ayrıca gastrointestinal kanal ve solunum sistemi infeksiyonları gelişebilir. IgA içeren kan ürünlerini transfüzyonlarında anafilaktik şok tablosuna varan tepkiler görülebilir.
Değişken immun yetmezlikler (Common Variable Immunodeficiency; CVID): belirgin bir hipogammaglobulinemi olgusuna bağlı olan ve hastadan hastaya farklı bulgularla ortaya çıkan değişken bir tablodur. B-lenfositlerde olgunlaşma defektleri ya da T-lenfositlerin yönlendirme aksaklıkları sonucudur. İlk belirtilerini ortalama 3.dekadın sonlarında gösterir. Hastaların yakınlarında selektif IgA eksikliği belirlenir. Yineleyen piyojen infeksiyonlar (özellikle pnömoni) ve Giardia lamblia infeksiyonuna bağlı diyare oldukça sıktır. Hastaların %25’inde herpes virüs infeksiyonları (herpes simplex atakları ve herpes zoster) izlenir. Gastrointestinal kanalda lenfoid hiperplaziye bağlı ile kalın bağırsak yangıları vardır. Mide kanseri riski çok yüksektir. Kadın hastalarda yüksek bir lenfoma riski vardır. Otoimmun kan hastalıkları (hemolitik anemi, , trombositopeni, pernisiyöz anemi) oldukça fazladır.
İnfantil geçici hipogammaglobulinemi: anneden gelen antikor düzeyinin azaldığı bebeklerdeki hipogammaglobulinemi sürecinin uzamasıyla ortaya çıkan, yineleyen infeksiyonlarla karakterize bir tablodur. Bu tür bebeklerde olgun B-lenfosit sayısı yeterlidir, ancak geçici bir sersemlik yaşadıkları için gammaglobulin üretemezler.
Hiper-IgM sendromu: genellikle bir sıvısal bağışıklık sistemi bozukluğu gibi görünse de T-lenfosit defektlerine bağlı olan türlerinin varlığı nedeniyle bağışıklık sisteminin kombine bozuklukları arasında yer alır. T-lenfosit defektlerine X-kromozomuyla geçenlerde rastlanır; CD40 ligand eksikliği sonucudur. Hastalardaki en çarpıcı bulgular piyojen bakteriler ve çıkarcı infeksiyonlardır. (Pneumocystis carinii) solunum sistemini etkileyen çıkarcı etkenlerin başında gelir. Otoimmun kan patolojileri (otoimmun hemolitik anemi, , nötropeni atakları) sıktır. Serum IgG ve IgA düzeyleri düşük, IgM düzeyi ise değişik oranlarda yüksektir.
Primer hücresel bağışıklık sistemi (T-lenfosit) bozuklukları
DiGeorge (22q11 deletion) Sendromu: 3. ve 4. brankiyal arkların (faringeal poşların) embriyolojik dönemdeki gelişim kusurlarının sonucudur. Söz konusu brankiyal yarıklarla ilgili olan timus ve paratiroid bezler gelişimindeki aksamalar Di George sendromunun temelini oluşturur. Di George sendromunun 3 türü vardır;
(a) Timus agenezisi olan grup: T-lenfositlerin olgunlaşmasını tamamlayamamasına bağlı immun yetmezlik bulgularının yanı sıra paratiroidlerin eksikliği sonucu beliren hipoparatiroidizm ve güçlü hipokalsemi ile konjenital kalp-damar anomalileri (Fallot tetralojisi, , aort arkı oluşum kusurları, ventrikül anomalileri, arterlerde transpozisyon) görülür. Çeşitli anomalilere karşın yaşamını sürdürebilen çocuklarda ölüm nedeni yineleyen ve çıkarcı kronik infeksiyon (özellikle virüs ve mantar) hastalıklarıdır. İmmun yetmezlik bulgularının ortadan kaldırılması için “timus transplantasyonu” uygulanabilir.
(b) Timus hipoplazisi olan grup: immun yetmezlik bulguları zamanla kendiliğinden düzelir; öteki anomaliler de daha hafif düzeylerdedir,
(c) Timus gelişimi normal olan grup: immun yetmezlik bulguları yoktur; yalnızca konjenital kalp-damar anomalileri (Fallot tetralojisi, truncus arteriosus, aort arkı oluşum kusurları, ventrikül anomalileri, arterlerde transpozisyon) görülür.
Kronik mukokutane kandidiazis: T-lenfositlerin işlevleri normaldir, ancak candida antijenlerine karşı olan konjenital duyarsızlıkları nedeniyle deri ve mukozalarda kandida kolonilerinin oluştuğu infeksiyon saptanır. Ayrıca hipoparatiroidizm, hipoadrenalizm (Addison hastalığı) ve diabetes mellitus üçlüsünün saptandığı endokrin sistem patolojileri izlenir.
Bağışıklık sisteminin primer kombine (sıvısal ve hücresel) bozuklukları
Kombine bozukluklarda, immunoglobulin düzeyleri düşüktür, T-lenfosit işlevleri yetersizdir. Güçlü olgularda yaşamsal riskler ortaya çıkar.
Güçlü kombine immun yetmezlikler (Severe Combined Immunodeficiency; SCID): SCID, T- ve B-lenfositlerinin birlikte etkilendiği tabloları içerir. T-lenfosit sayısının ileri derecede düşük olduğu ve güçlü bir hipogammaglobulineminin saptandığı olgularda yineleyen virüs, mantar, bakteri ve parazit infeksiyonları izlenir. Özellikle CMV, varicella, pneumocystis ve candida sıktır. Otosomal ressesif ya da X-linked tipleri vardır. Otosomal resessif geçenlerde, B-lenfosit sayısı yeterlidir ancak T- lenfositlerinin (özellikle TH) etkinliği yetersizdir. X kromozomu ile geçen SCID olgularında interlökin reseptörlerinin δ-zincirlerinde mutasyon vardır. İlk bulgular doğumdan sonraki ilk 6 ay içinde belirir. Yenidoğanların çoğunda lenfositlerden yoksun immatür bir timus vardır, lenfoid dokular yetersizdir.
Adenosine Deaminase (ADA) eksikliği: ADA geninin mutasyonuyla ortaya çıkan, otosomal resessif geçen tablodur. Pürin nükleotid katabolizmasında etik işlevi olan ADA eksikliğinde adenozin inozine ya da deoksiadenozin deoksiinozine dönüşemez. Böylece deoksiadenozin ve deoksiadenozin trifosfat birikimi olur. Deoksiadenozin trifosfat, ribonükleotid redüktaze enzimini inhibe eder. Ribonükleotid redüktaze enziminin inaktif duruma geçmesiyle deoksiribonüklozid trifosfatların düzeyi düşer ve böylece T- ve B-lenfositlerin işlevleri bozulur. Tabloya eklenen kıkırdak dokusunun gelişim bozukluğu ilginç bir bulgu olarak izlenir.
Wiskott-Aldrich sendromu (WAS): T- ve B-lenfosit işlevlerinin birlikte etkilendiği X-linked bir immun yetmezlik sendromudur. WAS, X kromozomu üzerindeki WAS proteinini (WASP; proteini) kodlayan genlerde meydana gelen bir dizi mutasyonun sonucudur. Lenfositler ve megakaryositler için çok önemli olan WASP’ın niteliği bozulunca immun yetmezlik bulguları ile trombositopeni sonuçları ortaya çıkar. Doğumu izleyen ilk aylarda peteşiyal kanamalar (trombositopeni) ve diyare (bağırsak infeksiyonu) ilk belirtileridir. Bir süre sonra yineleyen infeksiyonlar, trombositopeni nedeniyle oluşan kanamalar ve ekzema bulgularıyla tipik özelliklerini gösterir. Hücresel ve sıvısal bağışıklık komponentlerinin birlikte etkilendiği Wiskott-Aldrich sendromunda çoğu immunoglobulin düzeyi normal ya da yüksektir; ancak bakteriyel polisakkaridlere karşı oluşan antikorların temel taşı olan IgM yarı yarıya azalmıştır. Bu nedenle bazı karşı beklenen antikor üretimi yoktur; örneğin, WAS hastaları kapsüllü bakteri infeksiyonlarına (pnömokok gibi) duyarlıdırlar. Yineleyen Streptococcus pneumoniae, Haemophilus influenzae ve Pneumocystis jiroveci (Pneumocystis jiroveci) infeksiyonlarının yanı sıra CMV, herpes simplex ve varicella gibi virüs infeksiyonları da sıkça görülür. WAS hastası erkek çocuklarındaki T-lenfosit defektleri selektif niteliktedir. CD4+ ve CD8+ lenfositleri normal olduğu halde, geç aşırıduyarlık reaksiyonu beklenen deri testlerine karşı anerjiktirler, Candida albicans antijenlerine tepki göstermezler. Virüslere karşı antikor üretimi etkilenmez, ancak T-lenfositlerin sitotoksik tepkisi genellikle yoktur. WAS hastalarının 1/3’ü kanama komplikasyonu ile kaybedilir; trombositler küçük, trombosit sayısı düşüktür. Trombositopeni tedavisi için splenektomi yararlı olmaktadır. Otoimmun hemolitik anemi, koroner ve serebral arterlerde vaskülitik bulgular ile eklem etkilenmeleri (artrit) görülür, lenfoma sıklığı artar. Kemik iliği transplantasyonu çoğu olguda yararlı olmaktadır.
Edinsel (sekonder) immun sistem yetmezlikleri
Bağışıklık sisteminin herhangi bir nedenle baskılanması ve doğal davranışlarının kısıtlanmasıdır. Savunma sistemi elemanlarının koordinasyon bozukluğuna bağlı immun yetmezlik sendromları gelişir.
Yangısal tepki bozuklukları
Diabetes Mellitus: diabetik hastalarda arteriol çeperleri kalınlaşmıştır ve vazoaktif aminler yeterince etkili olamaz.
İskemiye neden olan vasküler hastalıklar: arter lümenlerini ileri derecelerde daraltan hastalıklarda kan dolaşımının yetersiz kalması infeksiyonlarla savaşım gücünü kırar. Özellikle yaşlılarda görülen ateroskleroz en önemli etyolojik faktördür.
Nötrofil polimorfların işlev bozuklukları
Noktala Nicelik yetersizlikleri: Nötrofil polimorf sayısının azalması Nötropeni olarak tanımlanır. İnfeksiyon direncini kıran önemli bir faktördür.
Siklik nötropeni: polimorf sayısında periyodik azalmalar izlenir. Her 4 haftanın birinde ateş, ağız ülserleri ve furonküller ortaya çıkar.
İlaç nötropenisi: bazı ilaçlar kemik iliği miyeloid seri hücrelerini baskı altına alır; DNA sentezini yavaşlatır. Polimorf üretimi azalır. Bu ilaçlar şunlardır; antibiyotikler (methicillin, novobiocin), (sulfoguanidin, sulfomethoxyprizadine), , antihipertansifler; , (cyclophosphamide).
Aplastik anemi ve akut lösemi: olguların %80’inde nötropeniye bağlı infeksiyonlar vardır.
İmmun nötropeni: lökositlere karşı antikor oluşmuştur. Kan transfüzyonu sayısı 7’yi aşan kişilerde görülür. Ayrıca, anti-lökosit antikorlarının görüldüğü otoimmun hastalıklar vardır; SLE, romatoid artrit başlıcalarıdır. Lenfomalarda ve infeksiyöz mononükleozda da benzer bulgulara rastlanabilir.
Noktala Nitelik yetersizlikleri: nötrofil polimorflarda görev yapma eksikliği vardır.
Nötrofil kemotaksis defekti: kemotropizme yanıt vermeme (tembel lökosit sendromu), yineleyen ve otitis media hastalıklarında polimorfların kemik iliğinden kana geçişleri ve damardan çıkıp iltihap odağına göçleri çok yavaştır (tembellik). Diabetes mellitus’ta ve karaciğer sirozunda benzer durumlar saptanabilir; toksik inhibisyona bağlıdır.
Opsonizasyon (Fagositoz) defekti: opsonizasyon bozukluğu görülen olgularda, , antimalaryal ilaç ve kortikosteroid kullananlarda izlenir.
Bakterisid defekt: bakteriler fagosite edilir fakat öldürülmez. Peroksidaz ve lizozomal enzimlerin yetersizliğine bağlıdır. Steroid ve colchicine gibi ilaçlar, demir eksikliği anemileri bu enzimlerin yeterli çalışmasını engelleyebilen sekonder etmenlerdir.
Çocukların kronik granülomlu hastalığı: x-kromozomu ya da otosomal resessif geçen kalıtsal bir hastalıktır. Nötrofil polimorfların hidrojen peroksid üretme yetisi bozuktur. 0-3 yaşlarındaki erkek çocuklarında görece sıktır. Deride, akciğerlerde, lenf düğümlerinde ve kemiklerde yineleyen infeksiyonlar belirir. Stafilokok ve Serratia en etkin bakterilerdir.
Myeloperoksidaz eksikliği: bakterilerin öldürülmesinde etkin olan myeloperoksidaz enzimleri eksiktir.
Niteliksiz nötrofil polimorf üretimi: myeloid seri kanserlerinde (granülositik lösemi) bu gruptaki hücrelerden nötrofil polimorfların sayısı artar ancak işlev yapamazlar.
Kanserler
, , lösemiler ve lenfomalar ile bazı kanserler ve metastazları immun sistem işlevlerini bozmaktadır.
Otoimmun hastalıklar
Sistemik lupus eritematozus (SLE)'da bağışıklık sistemi de etkilenir.
İmmunoglobulin yetersizliği
Nefrotik sendromlu hastalardaki yoğun protein yitirilmesi (massif proteinüri), karaciğer hastalıklarında protein sentezi aksamaları, beslenme bozukluklarındaki protein eksiklikleri sıvısal bağışıklık sisteminin dengesini bozar.
İlaçlar ve Kimyasal Maddeler
- İlaçlar (immunosüpresyon): Transplant reddinin önlenmesinde, otoimmun hastalıkların tedavisinde ve tıbbi onkoloji uygulamalarında bağışıklık sisteminin medikal yöntemlerde baskılanmasıdır. Başlıca 3 tür drog uygulaması vardır; kortikosteroidler, antimitotikler (siklofosfamid gibi sitotoksik droglar), T-lenfosit aktivasyonunu inhibe edenler (siklosporin). Ayrıca interferon uygulamaları, çoğu antibiyotikler, epilepsi tedavisi ilaçlarının bazıları da kandaki lökosit sayısını düşürmektedir (lökopeni). Kanser tedavisinde uygulanan radyoterapi de kemik iliği inhibisyonuna neden olmaktadır.
- Çevre kirlenmesi: Ağır metaller (kurşun, cıva, kadmiyum, vd), , solventler (benzol, ksilen, vb) kemik iliğini baskılamaktadır.
Bağışıklık sistemindeki senil atrofi sonucu oluşur. Lenf düğümleri ve kemik iliği azalır, lenfosit sayısı düşer.
Prematürelik
Prematüre doğan bebeklerde bağışıklık sistemi yetersizdir.
Beslenme bozuklukları
yol açan ileri düzeydeki beslenme bozukluklarında bağışıklık sistemi çalışamaz. Bağışıklık sistemi işlevlerinin C-vitamini, folik asid, bakır ve çinko eksikliklerinde aksayabildiği bilinmektedir.
İnfeksiyon hastalıkları
Canlı etkenler bağışıklık sisteminin farklı elemanlarını değişik düzeylerde bozar. Tifo, tüberküloz, riketsiya infeksiyonları, ve sepsisler bağışıklık sistemini etkileyen bakteri kökenli başlıca nedenlerdir. Virüs infeksiyonlarına özgü immunosüpresyonların en tipik örneği HIV11 Aralık 2019 tarihinde Wayback Machine sitesinde . infeksiyonudur.
Fizyolojik immunosüpresyon: Gebelik
Normal gebeliklerde sürece etkisi olan 3 faktör vardır; anne-baba-fetüs. Gebeliklerin bir bölümü spontan abortus ile sonlanmaktadır (spontan abortus ile annenin immun sistemi arasındaki ilişki tam olarak bilinmemektedir). Taşıyıcı anneler için durum çok farklıdır. Gebe anne vücudunda bir allogreft taşımaktadır; aslında bir semiallogrefttir, çünkü kromozomların yarısı kendisine aittir. Babaya özgü proteinlere düşük düzeyde de olsa bir tepki izlenir, ancak immun sistemin bu davranışı gebeliği etkilemez. Fetüsün, annenin immun sisteminden etkilenmesi 2 biçimde önlenir;
- (a) Antijenik niteliği olmayan sinsityotrofoblastik hücrelerin oluşturduğu plansenta süzgecini,
- (b) Annenin gebelik süresince yaşadığı fizyolojik immunosüpresyon olgusu.
Gebelik immunosüpresyonunda etkin olan faktörler
1. Plasental faktörler:
- α-fetoprotein immunosüpressif etkilidir
- Sinsityotrofoblastların antijenik niteliği yoktur
2. Anneye özgü faktörler:
- Progesteron immunosüpressif etkilidir
- Plazmada immunosüpressif protein (PAPP-A) belirir
- Uterus makrofajları immunosüpressif etkilidir
- Endometrial epitel farklılaşır (antijenik niteliğini yitirir)
- ve bölgesel lenf düğümleri süpressör davranış gösterir
- Aktive olan T-lenfositlerinde apoptozis izlenir (lenfosit sayısında azalma saptanır)
Kaynakça
- ^ a b c Virella G. Medical Immunology, 7th Edition. CRC Press, Boca Raton (FL), 2020
- ^ a b c d Kumar V, Abbas AK, Aster JC. Robbins and Cotran Pathologic Basis of Disease. 9th edt., Elsevier Saunders, Philadelphia, 2015
- ^ a b Rodgers GP, Young NS (editors). Bethesda Handbook of Clinical Hematology. 4rd edition, Wolters Kluver, Philadelphia-Baltimore-New York, 2019
- ^ Rosen FS, Cooper MD, Wedgwood RJ (1995). "The primary immunodeficiencies". N. Engl. J. Med. 333 (7). ss. 431-40. doi:10.1056/NEJM199508173330707. (PMID) 7616993.
- ^ Mor G, Cardenas I. The immune system in pregnancy: a unique complexity. Am J Reprod Immunol. 63(6):425–433, 2010
Online Okuma Önerileri
- Klatt EC. AIDS 201911 Aralık 2019 tarihinde Wayback Machine sitesinde . (dijital kitap-pdf)
- Greenberg S.
Sınıflandırma | D |
---|---|
Dış kaynaklar |
|
wikipedia, wiki, viki, vikipedia, oku, kitap, kütüphane, kütübhane, ara, ara bul, bul, herşey, ne arasanız burada,hikayeler, makale, kitaplar, öğren, wiki, bilgi, tarih, yukle, izle, telefon için, turk, türk, türkçe, turkce, nasıl yapılır, ne demek, nasıl, yapmak, yapılır, indir, ücretsiz, ücretsiz indir, bedava, bedava indir, mp3, video, mp4, 3gp, jpg, jpeg, gif, png, resim, müzik, şarkı, film, film, oyun, oyunlar, mobil, cep telefonu, telefon, android, ios, apple, samsung, iphone, xiomi, xiaomi, redmi, honor, oppo, nokia, sonya, mi, pc, web, computer, bilgisayar
Bagisiklik yetmezligi veya bagisiklik eksikligi bagisiklik sisteminin herhangi bir nedenle baskilanmasi ve dogal davranislarinin kisitlanmasi sonucunda savunma sistemi elemanlari arasindaki koordinasyonun bozulmasi olgusudur Memelilerin fizyolojik savunma sistemi 3 ana parcadan olusur a Bagisiklik sistemi b Epitel sistemi ortucu ya da doseyici c Vucut sivilarinin koruma ve yikama sistemi mukus IgA lizozimler vb Bagisiklik yetmezligiUzmanlikIMmunoloji Bireysel savunmanin en onemli ogesi bagisiklik sistemi immun sistem dir Bagisiklik sistemi bozukluklari dogumsal ya da edinseldir Surekli olarak yineleyen infeksiyonlar bagisiklik sisteminde bir sorun oldugunun gostergesidir Ornegin sivisal bagisiklik sisteminin gucsuz oldugu hastalarda sepsise dek gidebilen Streptococcus pneumoniae Haemophilus influenza ve Neissera meningitidis infeksiyonlari izlenir Ilkbaharda polenlerin etkisi deniz urunleri ve yer fistigi gibi besinlerin tuketilmesine bagli abartilmis tepkiler solunum guclugu kasinti odem alerji niteligindeki bir asiriduyarlik reaksiyonuyla ilgili olabilir Bagisiklik sisteminin olumsuz etkilendigi edinsel olgularin en iyi ornegi human immunodeficiency virus HIV adi verilen canli etkenin neden oldugu infeksiyon hastaligidir CD4 lenfositlerinin sayisi ileri derecede azalarak hucresel bagisiklik sistemi coker cikarci mantar cryptococcus ve candida infeksiyonlari virus infeksiyonlari CMV ve adenovirus vd mikobakteri M tuberculosis ve infeksiyonlari siklasir Immun sistem yetmezlikleri 3 ana grupta incelenir Konjenital primer immun sistem yetmezlikleri Edinsel sekonder immun sistem yetmezlikleri Fizyolojik immunosupresyon GebelikKonjenital immun primer sistem yetmezlikleriPrimer sivisal bagisiklik sistemi bozukluklari Primer immun yetmezlik sendromlari Enderdir ve buyuk bolumu genetik kokenlidir Cogu 0 2 yaslarinda ortaya cikar Molekuler patolojideki gelismeler taniyi kolaylastirdigi gibi tedavi yontemlerinin de belirlenmesinde onemli katkilar saglamaktadir Ozellikle ozgun antikor uretiminin yetersiz kaldigi primer immun yetmezlik olgularinda yineleyen bakteri infeksiyonlarinin yani sira birkac virus infeksiyonu da gorulebilir Bruton agammaglobulinemisi olan hastalardaki santral sinir sisteminin infeksiyonu gibi olgularindaki temel bulgu agir zincir bozukluklari ve hafif zincir kayiplaridir Bazi hastalarda immunoglobulin duzeyi normal olmakla birlikte ozellikle polisakkarid niteligindeki antijenlere karsi ozgun antikorun uretilemedigi izlenir Klinik bulgularda da farkliliklar vardir hastalarin bir bolumu yineleyen mukoza infeksiyonlarindan yakinirken oteki grupta hicbir klinik bulgu yoktur Bruton agammaglobulinemisi X kromozomunun uzun kolundaki Xq21 22 defekte bagli genetik bir hastaliktir Bu aksaklik B lenfositlerini olgunlasmasinda onemli bir islevi olan B lenfosit tyrosine kinase Bruton tyrosine kinase BTK enzimini inaktive eder 5 8 aylik erkek cocuklarinda yineleyen piyojen infeksiyonlarla ortaya cikar Oldukca guclu bir hipogammaglobulinemi belirlenir Hastalarin bazilarinda santral sinir sisteminin kronik enterovirus infeksiyonu vardir Canli poliovirus asilari paralitik poliomyelite yol acar Bazi hastalarda ise nedeni tam bilinmeyen ancak Mycoplasma izlerinin saptandigi artrit bulgulari izlenebilir Periferik kanda olgun B lenfositleri lenfoid dokularda ise plazma hucreleri yoktur Selektif IgA eksikligi Serumdaki ve salgisal ortamlardaki IgA duzeyi dusukluguyle karakterize bir tablodur IgA ureten B lenfosit sayisi normaldir ancak IgA sentezinde sorun vardir Primer immun yetmezlik sendromlarinin en sik goruleni olan selektif IgA eksikligi olgularinin cogu asemptomatik ancak hastalarin bazilarinin alerjilere ve kollagen vaskuler hastaliklara egilimle fazladir ayrica gastrointestinal kanal ve solunum sistemi infeksiyonlari gelisebilir IgA iceren kan urunlerini transfuzyonlarinda anafilaktik sok tablosuna varan tepkiler gorulebilir Degisken immun yetmezlikler Common Variable Immunodeficiency CVID belirgin bir hipogammaglobulinemi olgusuna bagli olan ve hastadan hastaya farkli bulgularla ortaya cikan degisken bir tablodur B lenfositlerde olgunlasma defektleri ya da T lenfositlerin yonlendirme aksakliklari sonucudur Ilk belirtilerini ortalama 3 dekadin sonlarinda gosterir Hastalarin yakinlarinda selektif IgA eksikligi belirlenir Yineleyen piyojen infeksiyonlar ozellikle pnomoni ve Giardia lamblia infeksiyonuna bagli diyare oldukca siktir Hastalarin 25 inde herpes virus infeksiyonlari herpes simplex ataklari ve herpes zoster izlenir Gastrointestinal kanalda lenfoid hiperplaziye bagli ile kalin bagirsak yangilari vardir Mide kanseri riski cok yuksektir Kadin hastalarda yuksek bir lenfoma riski vardir Otoimmun kan hastaliklari hemolitik anemi trombositopeni pernisiyoz anemi oldukca fazladir Infantil gecici hipogammaglobulinemi anneden gelen antikor duzeyinin azaldigi bebeklerdeki hipogammaglobulinemi surecinin uzamasiyla ortaya cikan yineleyen infeksiyonlarla karakterize bir tablodur Bu tur bebeklerde olgun B lenfosit sayisi yeterlidir ancak gecici bir sersemlik yasadiklari icin gammaglobulin uretemezler Hiper IgM sendromu genellikle bir sivisal bagisiklik sistemi bozuklugu gibi gorunse de T lenfosit defektlerine bagli olan turlerinin varligi nedeniyle bagisiklik sisteminin kombine bozukluklari arasinda yer alir T lenfosit defektlerine X kromozomuyla gecenlerde rastlanir CD40 ligand eksikligi sonucudur Hastalardaki en carpici bulgular piyojen bakteriler ve cikarci infeksiyonlardir Pneumocystis carinii solunum sistemini etkileyen cikarci etkenlerin basinda gelir Otoimmun kan patolojileri otoimmun hemolitik anemi notropeni ataklari siktir Serum IgG ve IgA duzeyleri dusuk IgM duzeyi ise degisik oranlarda yuksektir Primer hucresel bagisiklik sistemi T lenfosit bozukluklari DiGeorge 22q11 deletion Sendromu 3 ve 4 brankiyal arklarin faringeal poslarin embriyolojik donemdeki gelisim kusurlarinin sonucudur Soz konusu brankiyal yariklarla ilgili olan timus ve paratiroid bezler gelisimindeki aksamalar Di George sendromunun temelini olusturur Di George sendromunun 3 turu vardir a Timus agenezisi olan grup T lenfositlerin olgunlasmasini tamamlayamamasina bagli immun yetmezlik bulgularinin yani sira paratiroidlerin eksikligi sonucu beliren hipoparatiroidizm ve guclu hipokalsemi ile konjenital kalp damar anomalileri Fallot tetralojisi aort arki olusum kusurlari ventrikul anomalileri arterlerde transpozisyon gorulur Cesitli anomalilere karsin yasamini surdurebilen cocuklarda olum nedeni yineleyen ve cikarci kronik infeksiyon ozellikle virus ve mantar hastaliklaridir Immun yetmezlik bulgularinin ortadan kaldirilmasi icin timus transplantasyonu uygulanabilir b Timus hipoplazisi olan grup immun yetmezlik bulgulari zamanla kendiliginden duzelir oteki anomaliler de daha hafif duzeylerdedir c Timus gelisimi normal olan grup immun yetmezlik bulgulari yoktur yalnizca konjenital kalp damar anomalileri Fallot tetralojisi truncus arteriosus aort arki olusum kusurlari ventrikul anomalileri arterlerde transpozisyon gorulur Kronik mukokutane kandidiazis T lenfositlerin islevleri normaldir ancak candida antijenlerine karsi olan konjenital duyarsizliklari nedeniyle deri ve mukozalarda kandida kolonilerinin olustugu infeksiyon saptanir Ayrica hipoparatiroidizm hipoadrenalizm Addison hastaligi ve diabetes mellitus uclusunun saptandigi endokrin sistem patolojileri izlenir Bagisiklik sisteminin primer kombine sivisal ve hucresel bozukluklari Kombine bozukluklarda immunoglobulin duzeyleri dusuktur T lenfosit islevleri yetersizdir Guclu olgularda yasamsal riskler ortaya cikar Guclu kombine immun yetmezlikler Severe Combined Immunodeficiency SCID SCID T ve B lenfositlerinin birlikte etkilendigi tablolari icerir T lenfosit sayisinin ileri derecede dusuk oldugu ve guclu bir hipogammaglobulineminin saptandigi olgularda yineleyen virus mantar bakteri ve parazit infeksiyonlari izlenir Ozellikle CMV varicella pneumocystis ve candida siktir Otosomal ressesif ya da X linked tipleri vardir Otosomal resessif gecenlerde B lenfosit sayisi yeterlidir ancak T lenfositlerinin ozellikle TH etkinligi yetersizdir X kromozomu ile gecen SCID olgularinda interlokin reseptorlerinin d zincirlerinde mutasyon vardir Ilk bulgular dogumdan sonraki ilk 6 ay icinde belirir Yenidoganlarin cogunda lenfositlerden yoksun immatur bir timus vardir lenfoid dokular yetersizdir Adenosine Deaminase ADA eksikligi ADA geninin mutasyonuyla ortaya cikan otosomal resessif gecen tablodur Purin nukleotid katabolizmasinda etik islevi olan ADA eksikliginde adenozin inozine ya da deoksiadenozin deoksiinozine donusemez Boylece deoksiadenozin ve deoksiadenozin trifosfat birikimi olur Deoksiadenozin trifosfat ribonukleotid reduktaze enzimini inhibe eder Ribonukleotid reduktaze enziminin inaktif duruma gecmesiyle deoksiribonuklozid trifosfatlarin duzeyi duser ve boylece T ve B lenfositlerin islevleri bozulur Tabloya eklenen kikirdak dokusunun gelisim bozuklugu ilginc bir bulgu olarak izlenir Wiskott Aldrich sendromu WAS T ve B lenfosit islevlerinin birlikte etkilendigi X linked bir immun yetmezlik sendromudur WAS X kromozomu uzerindeki WAS proteinini WASP proteini kodlayan genlerde meydana gelen bir dizi mutasyonun sonucudur Lenfositler ve megakaryositler icin cok onemli olan WASP in niteligi bozulunca immun yetmezlik bulgulari ile trombositopeni sonuclari ortaya cikar Dogumu izleyen ilk aylarda petesiyal kanamalar trombositopeni ve diyare bagirsak infeksiyonu ilk belirtileridir Bir sure sonra yineleyen infeksiyonlar trombositopeni nedeniyle olusan kanamalar ve ekzema bulgulariyla tipik ozelliklerini gosterir Hucresel ve sivisal bagisiklik komponentlerinin birlikte etkilendigi Wiskott Aldrich sendromunda cogu immunoglobulin duzeyi normal ya da yuksektir ancak bakteriyel polisakkaridlere karsi olusan antikorlarin temel tasi olan IgM yari yariya azalmistir Bu nedenle bazi karsi beklenen antikor uretimi yoktur ornegin WAS hastalari kapsullu bakteri infeksiyonlarina pnomokok gibi duyarlidirlar Yineleyen Streptococcus pneumoniae Haemophilus influenzae ve Pneumocystis jiroveci Pneumocystis jiroveci infeksiyonlarinin yani sira CMV herpes simplex ve varicella gibi virus infeksiyonlari da sikca gorulur WAS hastasi erkek cocuklarindaki T lenfosit defektleri selektif niteliktedir CD4 ve CD8 lenfositleri normal oldugu halde gec asiriduyarlik reaksiyonu beklenen deri testlerine karsi anerjiktirler Candida albicans antijenlerine tepki gostermezler Viruslere karsi antikor uretimi etkilenmez ancak T lenfositlerin sitotoksik tepkisi genellikle yoktur WAS hastalarinin 1 3 u kanama komplikasyonu ile kaybedilir trombositler kucuk trombosit sayisi dusuktur Trombositopeni tedavisi icin splenektomi yararli olmaktadir Otoimmun hemolitik anemi koroner ve serebral arterlerde vaskulitik bulgular ile eklem etkilenmeleri artrit gorulur lenfoma sikligi artar Kemik iligi transplantasyonu cogu olguda yararli olmaktadir Edinsel sekonder immun sistem yetmezlikleriBagisiklik sisteminin herhangi bir nedenle baskilanmasi ve dogal davranislarinin kisitlanmasidir Savunma sistemi elemanlarinin koordinasyon bozukluguna bagli immun yetmezlik sendromlari gelisir Yangisal tepki bozukluklari Diabetes Mellitus diabetik hastalarda arteriol ceperleri kalinlasmistir ve vazoaktif aminler yeterince etkili olamaz Iskemiye neden olan vaskuler hastaliklar arter lumenlerini ileri derecelerde daraltan hastaliklarda kan dolasiminin yetersiz kalmasi infeksiyonlarla savasim gucunu kirar Ozellikle yaslilarda gorulen ateroskleroz en onemli etyolojik faktordur Notrofil polimorflarin islev bozukluklari Noktala Nicelik yetersizlikleri Notrofil polimorf sayisinin azalmasi Notropeni olarak tanimlanir Infeksiyon direncini kiran onemli bir faktordur Siklik notropeni polimorf sayisinda periyodik azalmalar izlenir Her 4 haftanin birinde ates agiz ulserleri ve furonkuller ortaya cikar Ilac notropenisi bazi ilaclar kemik iligi miyeloid seri hucrelerini baski altina alir DNA sentezini yavaslatir Polimorf uretimi azalir Bu ilaclar sunlardir antibiyotikler methicillin novobiocin sulfoguanidin sulfomethoxyprizadine antihipertansifler cyclophosphamide Aplastik anemi ve akut losemi olgularin 80 inde notropeniye bagli infeksiyonlar vardir Immun notropeni lokositlere karsi antikor olusmustur Kan transfuzyonu sayisi 7 yi asan kisilerde gorulur Ayrica anti lokosit antikorlarinin goruldugu otoimmun hastaliklar vardir SLE romatoid artrit baslicalaridir Lenfomalarda ve in feksiyoz mononukleozda da benzer bulgulara rastlanabilir Noktala Nitelik yetersizlikleri notrofil polimorflarda gorev yapma eksikligi vardir Notrofil kemotaksis defekti kemotropizme yanit vermeme tembel lokosit sendromu yineleyen ve otitis media hastaliklarinda polimorflarin kemik iliginden kana gecisleri ve damardan cikip iltihap odagina gocleri cok yavastir tembellik Diabetes mellitus ta ve karaciger sirozunda benzer durumlar saptanabilir toksik inhibisyona baglidir Opsonizasyon Fagositoz defekti opsonizasyon bozuklugu gorulen olgularda antimalaryal ilac ve kortikosteroid kullananlarda izlenir Bakterisid defekt bakteriler fagosite edilir fakat oldurulmez Peroksidaz ve lizozomal en zimlerin yetersizligine baglidir Steroid ve colchicine gibi ilaclar demir eksik ligi anemileri bu enzimlerin yeterli calismasini engelleyebilen sekonder etmen lerdir Cocuklarin kronik granulomlu hastaligi x kromozomu ya da otosomal resessif gecen kalitsal bir hastaliktir Notrofil polimorflarin hidrojen peroksid uretme yetisi bozuktur 0 3 yaslarindaki erkek cocuklarinda gorece siktir Deride akcigerlerde lenf dugumlerinde ve kemiklerde yineleyen infeksiyonlar belirir Stafilokok ve Serratia en etkin bakterilerdir Myeloperoksidaz eksikligi bakterilerin oldurulmesinde etkin olan myeloperoksidaz enzimleri eksiktir Niteliksiz notrofil polimorf uretimi myeloid seri kanserlerinde granulositik losemi bu gruptaki hucrelerden notrofil polimorflarin sayisi artar ancak islev yapamazlar Kanserler losemiler ve lenfomalar ile bazi kanserler ve metastazlari immun sistem islevlerini bozmaktadir Otoimmun hastaliklar Sistemik lupus eritematozus SLE da bagisiklik sistemi de etkilenir Immunoglobulin yetersizligi Nefrotik sendromlu hastalardaki yogun protein yitirilmesi massif proteinuri karaciger hastaliklarinda protein sentezi aksamalari beslenme bozukluklarindaki protein eksiklikleri sivisal bagisiklik sisteminin dengesini bozar Ilaclar ve Kimyasal Maddeler Ilaclar immunosupresyon Transplant reddinin onlenmesinde otoimmun hastaliklarin tedavisinde ve tibbi onkoloji uygulamalarinda bagisiklik sisteminin medikal yontemlerde baskilanmasidir Baslica 3 tur drog uygulamasi vardir kortikosteroidler antimitotikler siklofosfamid gibi sitotoksik droglar T lenfosit aktivasyonunu inhibe edenler siklosporin Ayrica interferon uygulamalari cogu antibiyotikler epilepsi tedavisi ilaclarinin bazilari da kandaki lokosit sayisini dusurmektedir lokopeni Kanser tedavisinde uygulanan radyoterapi de kemik iligi inhibisyonuna neden olmaktadir Cevre kirlenmesi Agir metaller kursun civa kadmiyum vd solventler benzol ksilen vb kemik iligini baskilamaktadir Yaslanma Bagisiklik sistemindeki senil atrofi sonucu olusur Lenf dugumleri ve kemik iligi azalir lenfosit sayisi duser Prematurelik Premature dogan bebeklerde bagisiklik sistemi yetersizdir Beslenme bozukluklari yol acan ileri duzeydeki beslenme bozukluklarinda bagisiklik sistemi calisamaz Bagisiklik sistemi islevlerinin C vitamini folik asid bakir ve cinko eksikliklerinde aksayabildigi bilinmektedir Infeksiyon hastaliklari Canli etkenler bagisiklik sisteminin farkli elemanlarini degisik duzeylerde bozar Tifo tuberkuloz riketsiya infeksiyonlari ve sepsisler bagisiklik sistemini etkileyen bakteri kokenli baslica nedenlerdir Virus infeksiyonlarina ozgu immunosupresyonlarin en tipik ornegi HIV11 Aralik 2019 tarihinde Wayback Machine sitesinde infeksiyonudur Fizyolojik immunosupresyon GebelikNormal gebeliklerde surece etkisi olan 3 faktor vardir anne baba fetus Gebeliklerin bir bolumu spontan abortus ile sonlanmaktadir spontan abortus ile annenin immun sistemi arasindaki iliski tam olarak bilinmemektedir Tasiyici anneler icin durum cok farklidir Gebe anne vucudunda bir allogreft tasimaktadir aslinda bir semiallogrefttir cunku kromozomlarin yarisi kendisine aittir Babaya ozgu proteinlere dusuk duzeyde de olsa bir tepki izlenir ancak immun sistemin bu davranisi gebeligi etkilemez Fetusun annenin immun sisteminden etkilenmesi 2 bicimde onlenir a Antijenik niteligi olmayan sinsityotrofoblastik hucrelerin olusturdugu plansenta suzgecini b Annenin gebelik suresince yasadigi fizyolojik immunosupresyon olgusu Gebelik immunosupresyonunda etkin olan faktorler 1 Plasental faktorler a fetoprotein immunosupressif etkilidir Sinsityotrofoblastlarin antijenik niteligi yoktur 2 Anneye ozgu faktorler Progesteron immunosupressif etkilidir Plazmada immunosupressif protein PAPP A belirir Uterus makrofajlari immunosupressif etkilidir Endometrial epitel farklilasir antijenik niteligini yitirir ve bolgesel lenf dugumleri supressor davranis gosterir Aktive olan T lenfositlerinde apoptozis izlenir lenfosit sayisinda azalma saptanir Kaynakca a b c Virella G Medical Immunology 7th Edition CRC Press Boca Raton FL 2020 a b c d Kumar V Abbas AK Aster JC Robbins and Cotran Pathologic Basis of Disease 9th edt Elsevier Saunders Philadelphia 2015 a b Rodgers GP Young NS editors Bethesda Handbook of Clinical Hematology 4rd edition Wolters Kluver Philadelphia Baltimore New York 2019 Rosen FS Cooper MD Wedgwood RJ 1995 The primary immunodeficiencies N Engl J Med 333 7 ss 431 40 doi 10 1056 NEJM199508173330707 PMID 7616993 KB1 bakim Birden fazla ad yazar listesi link Mor G Cardenas I The immune system in pregnancy a unique complexity Am J Reprod Immunol 63 6 425 433 2010 Online Okuma OnerileriKlatt EC AIDS 201911 Aralik 2019 tarihinde Wayback Machine sitesinde dijital kitap pdf Greenberg S SiniflandirmaDICD 10 D 1 ICD 9 CM 279 3ICD O MXXXX YMeSH D007153DiseasesDB 21506 234532001Dis kaynaklarPatient UK Bagisiklik yetmezligi