Dil felsefesi, analitik felsefede dilin doğası ve dili; dil kullanıcıları ve dünya arasındaki ilişkileri araştırır. Dil ile felsefe arasındaki ilişki temelde filozofların dili kullanarak felsefe yapmalarından kaynaklanmaktadır. Özelde ise bu araştırmalar anlamın doğası, kasıtlılık, referans, cümlelerin yapısı, kavramlar, öğrenme ve düşünce içerir; dil felsefesi başlığı altında dilin özü, anlamı, kökeni ve yapısı felsefî açıdan sorgulanmaktadır.
Bir araştırma konusu olarak analitik filozoflar, dil felsefesinin dört temel merkezi sorunu olduğunu varsayar: anlamın doğası, dil kullanımı, dil bilişselliği, dil ve gerçek arasındaki ilişki. Avrupa filozofları için dil felsefesi, aynı zamanda mantık, tarih ve siyasetin bir parçasıdır.
Gottlob Frege ve Bertrand Russell analitik felsefenin "dilbilimsel dönüşüm"ün önemli figürleridir. Bu yazarları Ludwig Wittgenstein (Tractatus Logico-Philosophicus), Viyana Çevresi grubu, mantıksal pozitivizm ve Willard Van Orman Quine takip etmiştir.
Tarihçe
Dil felsefesi kavramının ortaya çıkışı çok eski bir geçmişe sahip olmasa da dil, eski çağlardan beri filozofların ilgisini çeken bir konu olmuştur. Yunan dünyasında adlar ile adlandırılan nesneler arasındaki ilişki önemli tartışma konularında biridir. Felsefe tarihinin dille ilgili en eski tartışması olan bu tartışmada bir taraf bu ikisi arasındaki ilişkinin doğal olduğunu, adların adlandırdıkları şeylerin özünü yansıttıklarını, bunu da adlandırdıkları şeyleri sesler aracılığıyla taklit ederek yaptıklarını ileri sürer. Felsefe tarihinde Pythagoras'a kadar geri götürülen bu doğalcı görüşe karşılık, Demokritos'a kadar götürülen karşı görüş uylaşımcılık, bu ilişkinin uylaşımsal olduğunu, adların nesnelere rastgele verdiklerini ileri sürer. Platon'un Kratylos diyaloğunda ayrıntılı bir biçimde işlediği bu tartışmanın arkasında, aslında eskiçağlardan bugüne sürekli sorulan bir soru vardır: Dil ile dünya arasındaki ilişki nedir? Aristoteles ile düşünmenin yapısını, Aydınlanma dönemi filozoflarının bilginin kaynağını ve bilme yetisinin sınırlarını araştırırken değişik biçimlerde sordukları soru bundan başka bir soru değildir.
Ne var ki, eskiçağdan 20. yüzyılın başlarına dek, Frege ile Russell'ınkiler içinde olmak üzere yapılan bütün araştırmalar doğrudan doğruya dilin yapısını anlamak için yapılmış araştırmalar değildir. Dolayısıyla onları dil felsefesi araştırmaları görmek yanlış olur. Doğrudan doğruya dilin kendisinin bir sorun olarak görülmesi Gottlob Frege ile Russel'ın çalışmalarının; felsefenin dili konu edinen bir alt alanı olarak dil felfesinin doğuşu ise Ludwig Wittgenstein'ın ilk dönem çalışmalarının bir sonucudur.
Dil felfesinin yüz yıllık kısa tarihinde yanıtı aranan iki ana soru vardır. Bu iki ana soru filozofların dil felsefesi tarihi içinde ele aldıkları iki ana soru olma ötesinde dil felsefesinin iki ana sorusudur. 'nin bakışıyla, dil kullanıldığında karşımıza çıkan iki uçtan, yani üzerine konuşulan dünyayı gösteren 'özne' ucundan çıkan iki ana sorudur bunlar. Tarihsel olarak bakıldığında başlangıçta ele alınıp yanıtı verilmeye çalışılan soru 'nesne' ucundan çıkar ve felsefe tarihinin o eski bilindik sorusunu sorar: Dil ile dünya arasındaki ilişki nedir? Ancak bu sorunun yanıtını arayanlar bununla yetinmezler ve ikisi arasında kurdukları (ya da götürdükleri) ilişkiden bir anlam kuramı türetirler. Frege ile Russel, ilk dönem çalışmalarıyla Wittgenstein, başta Rudolph Carnap olmak üzere mantıkçı pozitivistler, günümüzde Willard van Orman Quine ile Donald Davidson bu çizgide ürün veren kişilerdir.
Dil kullanımında 'özne' ucundan soruya gelince, bu 50'li yıllarda sorulmaya başlayan, dilsel davranışın nasıl bir davranış olduğu sorusudur. Dilin kullanım yönüne dikkat çekmesi ve dili bir insan davranışı olarak incelemenin öneminin vurgulaması bakımından ikinci dönemindeki Wittgenstein ile de ilişkilendirilebilecek bu çizgi, dil ile dünya arasındaki ilişkinin ne olduğu sorusunun yanıtını aradıkları bu sorunun bir parçası olarak görür ve dilin dünyasıyla ilişkisini, dilse davranışı yöneten kurallarının belirlediğini ileri sürer. Bu çizginin önemli bir özelliği de dilsel davranışı yöneten kuralları ortaya çıkarmaya yönelik araştırmayı anlam sorunun çözümü olarak görmesidir. John L. Austin ile bu çizgide yer alan kişilerdir. Dil felsefesiyle ortak konuları olan diğer felsefe dalı zihin felsefesidir.
Dil felsefesi
Dil felsefesi, analitik felsefenin dil ile ilgilenen bir dalıdır. Örneğin dil, bilinç ve gerçeklik arasındaki bağlamları ele alan bir felsefe dalıdır. Bu noktada iki araştırma alanı ortaya çıkmaktadır. Bunlardan ilki dil ve gerçeklik arasındaki ilişki, ikincisi de dil ve bilinç arasındaki ilişkidir. Bundan dolayı dil felsefesi, bilgi felsefesinin (epistemoloji) birbirine komşu alanlarının ve akıl odaklı felsefenin yakın bağlamında yer almaktadır.
Dil felsefesi ve dil analizi birbirinden farklı alanlardır. Kavram analizi olarak da bilinen dil analizi Sokrates’ten bu yana bilinen bir felsefi yöntemdir ve bu içerisinde felsefi uygulamanın farklı alanlarının bulunduğu felsefi bir yöntemdir.
Dil felsefesi içerisinde bu yöntem özellikle dili tanımlamakta kullanılan kavramların analizi için kullanılmaktadır. Örnek olarak "anlam, anlayış" gibi kavramların analizi için kullanılmaktadır.
Dil felsefesi aynı zamanda da dilbiliminin bir alt alanıdır. Dil felsefesi hem yöntemleri büyük ölçüde deneysel olan genel dilbiliminin, hem de gösterge ve gösterge sisteminin kuramı olan göstergebilimin (semiyotik) bir dalıdır.
Dille bağlantıları
Dil felsefesinde dil için temel olarak iki farklı bağlantıdan söz edilebilir: Bunlar ideal dil felsefesi (ıdeal language philosophy) ve normal dil felsefesi (ordinary language philosophy) olarak adlandırılmaktadır. Her ne kadar bunlar tarihsel açıdan çelişkili olarak görülseler de, her iki bağlantı ve her ikisinin de bilgileri birine ve diğerine birlikte bağlıdırlar.
Anlam
Geleneksel anlam kuramları bir nesnenin anlamıyla birlikte tanımlandığından yola çıkar; ama bu kuramların, bazı anlatımların bir cümlede hiçbir şey ifade etmediğine ilişkin bir sorunu vardır. Örneğin; “Pegasus kanatlı bir attır” cümlesinin bu kuramlara göre hiçbir anlamı yoktur. Bunun gibi, hiçbir şey ifade etmeyen bağlaç ve ilgeçlerin olduğu anlatımlarda da durum böyledir. Bu örnekteki Pegasus da tamamen tasavvur edilen kurgusal bir figürdür.
Normal dil felsefesinin modern anlam kuramları, bir göstergenin anlamının nasıl meydana geldiğini sorgular. Böylece şu sonuca varır: Bir ifadenin anlamı nesne değildir, göstergelerin kullanımıyla oluşur. Buna ilişkin geliştirilen farklı anlam kuramları şunlardır:
- Ludwig Wittgenstein'ın yaklaşımı, herhangi bir açıklama olmaksızın sadece dilin tanımını ortaya koyar. Bu tanımda dil oyunu, dilbilgisi ve kural kavramları önemli rol oynar.
- Willard Van Orman Quine’nin geliştirdiği yaklaşım, anlam kavramı yerine doğrulama kavramını benimser: Bir cümlenin ne anlama geldiği bu cümlenin nasıl doğrulandığı ile belirtilir. Quine aslında anlaşma durumundan yola çıkar: Dili tamamen yabancı olan bir konuşmacının anlatımı nasıl anlaşılır? Quine, bu durumda ifadenin anlamının belirsiz kaldığı yerde köklü bir çeviri yapılması gerektiğini vurgular.
- ’ın yaklaşımı, bir dil konuşmacısının yeni bir cümleyi bir çırpıda anlayabilmesinin nasıl mümkün olduğunu cevaplamaya çalışır. Cevabı ise bir dilin bütüncül olması ve bir cümlenin anlamının bu cümlenin öğelerinin ve tamlamalarının anlamıyla belirlenmesidir. Davidson, bütüncül anlam kuramını Alfred Tarski’nin gerçeklik kuramı olarak ortaya koymaya çalışır. Davidson’ın anlam kuramı aslında yorumlama kuramıdır. O da hocası Quine gibi anlaşma durumundan yola çıkar ve köklü bir çeviri yerine köklü bir açıklama yapılması gerektiğini söyler. Bu kuramın oluşumu “iyi niyetli yorumlama” ilkesine dayanır. Michael Dummett, konuşmacının yeteneği kadar anlama ilişkin doğruluk şartlarının da önemli olduğunu söyleyerek Davidson’ın kuramına karşı çıkar.
- Paul Grice geliştirdiği yaklaşım ile anlam kavramını çözümlemeye çalışır. Bir göstergenin ne anlama geldiği, konuşmacının onunla ne demek istediğidir; yani, konuşmacının maksadının ne olduğu ile ilgilidir.
İdeal dil felsefesi
İdeal dil felsefesi normal dilleri eksik olarak incelemektedir; çünkü bu felsefe farklı yanlışlıklar yüzünden mantığın kati talepleri karşısında yeterli olmamaktadır. Bu girişin hedefi, bilimlerin amacı için ideal ve biçimsel diller sayesinde doğal dillerin kontrol edilmesi veya tamamıyla değiştirilmesidir.
Bu proje uygulamada zor olarak kanıtlanmıştır. Temelde bulunan sebep şu şekilde açıklanabilmektedir: Biçimsel bir dil de dâhil olmak üzere her dil yorumlanabilir olmak zorundadır ve bu yorumlamanın dili prensip olarak bizim normal dilimizdir. Bununla beraber bu giriş, biçimi oldukça başarılı şekilde kanıtlanmıştır; çünkü mantıksal ve kavramsal bağlamların araştırılması sayesinde biçimsel bir dilin oluşumu hakkındaki önemli bilgiler ortaya çıkarılmıştır.
İdeal dil felsefesinin kurucusu olarak matematikçi, mantıkçı ve dil filozofu olan ve bu projeyi kendi kavram yazısında gerçekleştirmek isteyen Gottlob Frege kabul edilmektedir. İdeal dil felsefesinin diğer önemli temsilcileri: Alfred North Whitehead ile “Matematiğin Önceliklerini” (Principia Mathematica) yazan Bertrand Russell’dir. Ayrıca ilk yıllarındaki haliyle, yani “Tractatus Logico-Philosophicus” eserinin yazarı olarak Ludwig Wittgenstein diğer bir önemli isimdir. Diğer önemli temsilciler de Rudolf Carnap ve yapısalcılığın kurucuları olan Wilhelm Kamlah ve Paul Lorenzen’dır.
Gündelik dil felsefesi
Gündelik dilin felsefesi, doğal dilleri (Türkçe, İngilizce vb.) eksik olarak incelememekte, aksine kullanılma amacı için tamamıyla ihtiyaç duyulan bir dil olarak ele almaktadır, yani sosyal çevrede anlaşmanın sağlanması için ihtiyaç duyulmaktadır. Dil felsefesinin görevi, normal dilleri değiştirmek veya normal dillerin yerine geçmek değildir, örneğin; aksine kavramsal veya düzenleyici bağlamların ispat edilmesi şeklinde normal dilleri tanımlamaktır. Diğer bir deyişle bazı temsilcilerin yaptığı gibi normal dilleri açıklamaktır. Olağan dilin felsefesinin kurucusu olarak sonraki dönemlerindeki, yani “Felsefî Araştırmalar”ın yazarı olan Ludwig Wittgenstein kabul edilmektedir. Diğer önemli temsilciler de Gilbert Ryle, John Langshaw Austin ve Peter Strawson’dur. Bu yaklaşım dilbilimsel edimbilimin önemli bir parçası olan söz eylem kuramının gelişimine katkıda bulunmuştur. Çok sayıda filozof da farklı sorunlarda normal dilsel yöntem bilgisinin verimliliğine işaret etmişlerdir. Buna madde ve ruh arasındaki ilişkinin tartışmaları da dâhildir.
Bu tutucu eğilim ve var olan dil kullanımının da alıkonulması bazı eleştirmenlere farklı güdülerden problemli olarak görünmektedir. Örneğin; belirgin kuramsal dillerin kullanımı vurgulanmalıdır. Normal dilsel yaklaşımlar çerçevesinde açıklamalar ve savunmalar dairesel ya da sadece belirli dil sistemi içerisindeki kapsamlarda geçerli olmalıdır. Bazen normatif problemlerde normal dil felsefesinin natüralist safsatalara sebep olduğu iddia edilmektedir. Kısmen de olsa normal dil felsefesi davranışçılığa benzemektedir ve bilimsel açıklama modeline karşı ilkesel olan savlar açıklanmalıdır.
Gönderge
Sözü edilen, yani ele alınan ifadeler şüphesiz gibi görünmektedir: “Sokrates” ismi Yunanlı filozofu tanımlamaktadır. Eğer göndergesel anlam kuramından söz edilirse, yani eğer bir ifadenin anlamının göndergesinde bulunduğu iddia edilirse şu problemler ortaya çıkar: Aynı göndergeye sahip olan, yani “koşutlu genişleme ve yayılma” özellikli (koextensional) iki ifade kesinlikle aynı bilgi değerine sahip değildir. Gottlob Frege’nin bu duruma uygun en ünlü örneği şu şekildedir: “Akşam Yıldızı” ve “Sabah Yıldızı” ifadeleridir (her iki ifade de “Venüs” gezegeni anlamını karşılamaktadır). “Akşam Yıldızı" ifadesi ve “Sabah Yıldızı” ifadesi aynı göndergeye sahiptir, yani her iki ifade de “Venüs” gezegenini ifade etmektedir, ama ilk ifade akşamları ortaya çıkan en parlak yıldızı, ikinci ifade ise sabahları ortaya çıkan en parlak yıldızı tanımlamaktadır.
Cümle aynı zamanda göstergeler yardımıyla da ifade edilebilmektedir. Örneğin; “Akşamları ortaya çıkan en parlak yıldız, sabahları ortaya çıkan en parlak yıldızdır.”
Problem henüz çözülememiştir; çünkü ilk ifade diğer ikinci ifade ile aynı göndergeye sahip olmak zorundadır. Eğer göndergesel anlam kuramı gerçek ise bu anlamlar aynıdır. Bu bir sorun değildir; çünkü herhangi bir kişi sabahları ortaya çıkan en parlak yıldızın Venüs olduğunu bilmeksizin akşamları ortaya çıkan en parlak yıldızın da Venüs olduğunu bilebilir. Bu problem nasıl çözülebilir? Temel olarak çözüme iki farklı yaklaşım vardır: Bunlar Gottlob Frege ve Bertrand Russell’in yaklaşımlarıdır.
- Gottlob Frege, işaretlerin ifadeler olarak anlaşılabileceğini önermektedir. Bunlar Frege’nin terminolojisinde anlamı karşılayan kapsam ve anlayışı karşılayan içerim ifadeleridir.
- Russel, işaretlerin asla sözü edilen ifadeler olarak öngörülmemesi gerektiğini savunmaktadır, bunun aksine içerisinde işaretler bulunan cümleler üç kısımdan oluşan cümlelerin bir ortak noktası olarak anlaşılmaktadır. Örneğin; “Akşamları ortaya çıkan en parlak yıldız sabahları ortaya çıkan en parlak yıldızla aynıdır.” cümlesi şu şekilde analiz edilmektedir: Akşamları ortaya çıkan en az bir yıldız vardır ve aynı şekilde sabahları da. Bu yıldız sabahları ortaya çıkan en parlak yıldızdır. Bunun için herhangi bir kişi sabahları ortaya çıkan en parlak yıldızın Venüs olduğunu bilmezken, akşamları ortaya çıkan en parlak yıldızın Venüs olduğunu bildiği açıklanmaktadır.
Peter Strawson bu her iki yaklaşımı da eleştirmektedir. Aynı şekilde, bu problemi niteleyici ve göndergesel kullanım arasında bir fark aracılığıyla çözmeye çalışan Keith Donnellan da eleştirmektedir.
Diğer bir problem de özel isimlerde bulunmaktadır. Özel isimlerin nasıl analiz edildiği ile ilgili iki yaklaşım bulunmaktadır. İlk yaklaşım Russell ve Frege’nin temsil ettikleri yaklaşım; ikincisi de Saul Kripke ve Hilary Putnam’ın temsil ettikleri yaklaşımlardır.
- Göstergelerin analizinde farklı yaklaşımları savunan Frege ve Russell özel isimlerin analizinde aynı yaklaşımda uzlaşmışlardır. Frege ve Russell özel isimlerin aslında özel isim olmadığını ve aksine özel isimlerin işaretler olarak analiz edilmesi gerektiğini savunmaktadır. Kripke ise bu yaklaşıma şu eleştiriyi getirmektedir: Eğer böyle olsaydı, yani eğer özel isimler aslında özel isim olmamış olsaydı bir kişinin işaretlerle yazılmış bir kişiliği olması mümkün olamazdı; ancak bu durum sezgilerimizle çelişmektedir. Örneğin; “Sokrates” ismi “Yunanistan’ın en bilge filozofu” olarak yorumlansaydı, bu durumda Sokrates’in Yunanistan’ın en bilge filozofu olması mümkün olamazdı; fakat bu durum bize mümkün gibi görünürdü: Sokrates her zaman Sokrates olarak kalacaktır. Sokrates bir gün Yunanistan’ın en bilge filozofu olmasa bile o her zaman Sokrates olarak kalacaktır.
- ise özel isimlerin doğrudan göndergesel ifadeler olarak anlaşılması gerektiğini önermektedir. Bunlar anlamını temel bir vaftizden alan ifadelerdir. Putnam ise bu yaklaşımı doğal çeşitler için isimlere aktarmaktadır. Örneğin; “altın” ve “su” gibi.
Anlam
“Konuşan kişi, bir şeyleri tasvir etmez, bir şeyler yapar.” Bu söz, 1955 yılında bir konferansta John Langshaw Austin tarafından söylenmiştir. Austin’in bu kuramına göre; konuşma ve davranış, söylenen (düzsöz), yapılan (edimsöz) ve bu ikisinin sonucu olarak gerçekleşen (etkisöz) olarak ayırır. Örneğin; “Yarın oraya geliyorum” cümlesi dilsel işlevi olan bir olgudur; gelme eyleminin gerçekleşmesi iletişim işlevi ile ilgili olan bir olgu; sözün ikna edici olması ve amaçlanan hedefe ulaşılması bakımından da sözeyleminin iletişimsel etkisine ilişkin bir olgudur.
John Searle, Austin’in yaklaşımını sınıflandırmaya çalışır. Söz-Eylem Kuramı'nı 5'e ayırır: İddia etmek, ricada bulunmak, söz vermek, teşekkür etmek ve vaftiz etmek.
İçerik-kapsam
Bazen söylenilen şey aynı şekilde kastedilendir; ama çoğu zaman söylenenden başka bir şey ya da çok daha fazlası kastedilir. Örneğin; birisi, “Nereden benzin alabilirim?” sorusuna “Köşede benzin istasyonu var.” cevabını alır. Aslında oradan benzin alınabileceğini söylememiştir, sadece ima etmiştir.
Paul Grice, anlamın bu yönünü kapsam olarak açıklamaya çalışmıştır. “Kapsam” kavramı, yalnızca Grice’in kuramında var olan ve açık bir anlamı olan yapay bir sözcüktür. Grice’in temel düşüncesi, dilsel olguları işbirliği ilkesine dayanan rasyonel eylemler olarak görmektir. Farklı konuşma ilkeleri bu ilkeye bağlıdır.
Dolaylı anlatım (mecaz)
Bir sözcük gerçek anlamının dışında mecaz anlamıyla kullanılırsa metafordan söz edilir. Aristoteles’e göre gerçek anlamıyla ifade edilen şey ile mecaz olarak kullanılan şey arasında bir benzerlik ilişkisi vardır. Örneğin; konuşma dilinde kullanılan “Sen benim güneşimsin!” cümlesi metaforik bir kullanımdır. Burada sözü edilen kişi gerçekten güneş olduğu için değil, belli açılardan güneş ile benzerliği olduğu için metaforik bir kullanım söz konusudur.
Donald Davidson'a göre, metaforik bir anlamdan söz etmek yanıltıcıdır. Kelimelerin gerçek anlamları vardır ve metaforik olarak kullanılabilirler. Jean Searle, Paul Grice’in yaklaşımına dayanarak bu kullanımı “kapsam” olarak açıklar: “Sen benim güneşimsin” diyerek karşısındaki kişinin belli açılardan güneş gibi olduğunu ifade eder.
İletişim
İnsanların ana dillerini çok hızlı bir şekilde edinebilmeleri konusunda ilk defa Noam Chomsky ve Jean Piaget tarafından ele alınmış olan iki görüş vardır:
- Doğuştancılığın temsilcisi olan Noam Chomsky, insanların evrensel dilbilgisine sahip olduğu fikrinden yola çıkar. Chomsky gibi nativist/doğuş eksenli bakan Jerry Fodor ve Steven Pinker insanların doğuştan sözdizimsel bilgilerinin olduğunu söyler. Bu bilgilerin algılanması çocukların dil edinimi ile açıklanabilir.
- Doğuştancılığın klasik tarafı, ilk defa Piaget’in kuramında hazırlanan bilişselciliktir. Bilişsel kuram, dil ediniminin insanların mantıklı düşünme yeteneği ile açıklanabileceğini ve evrensel dilbilgisine başvurulamayacağını savunurlar. Son yıllarda klasik bilişselcilik insanların etkileşimlerine dayanan etkileşimselcilik ile tamamlamıştır. Bu anlamda antropolog Michael Tomasello'nun görüşü de önemlidir. Tomasello, iletişim kurabilen insanların genel bilişsel yeteneğe sahip olduklarını söyler.[]
Dipnotlar
- ^ Frege'yi başlangıç alırsak 19. yüzyılın sonunda, Wittgeinstein'ı başlangıç alırsak 20'li yılların başında.
- ^ Dili bir kavrayış olarak alıp çözümlemek ne ilk kez 50'lerde yapılan bir şeydir, ne de yalnızca felsefecilerin yaptığı bir şeydir. Söz gelişi 30'lu yıllarda dilbilimci Leonard Bloomfield, 50'li yılarda ruhbilimci da bunu yapar. 40'lı yıllarda da felsefeci Charles Morris ile 'un yaptığı da budur. Ancak 50'li yılarındaki sözü edilen çözümlemelerle bütün bu anılan kişilerde karşımıza çıkan çözümlemeler arasında önemli bir fark vardır. İlk sözü edilen çözümlemelerde dil herhangi bir davranış olarak değil, kendine özgü yapısı olan bir davranış olarak alınırken, ikinicilerde dilsel davranış ruhbilimin o bilinen klasik davranış modeline indirgenerek uygulanan ve tepki kavramlarıyla açıklanmaya çalışılmaktadır.
Kaynakça
- ^ "Philosophy of language". Encyclopedia Britannica (İngilizce). 13 Mayıs 2021 tarihinde kaynağından . Erişim tarihi: 14 Kasım 2018.
- ^ . Internet Encyclopedia of Philosophy (İngilizce). 11 Haziran 2010 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 22 Eylül 2019.
- ^ Bu, Eskiçağda yalnız Yunan filozofların değil, Hint dilbilimcilerin de önemli tartışma konusundan birdir. Eski hint dünyasındaki bu tartışmanın kısa bir özeti için bkz., Johannes Bronkhorst, 'Language, İndian Theories of' Edward craif (yay.), Rouledge Encyclopedia of Philosophy (Londra- New York: Rotledge, 1998), VIII. cilt, s 379-384
- ^ Diyalogun iki ayrı çevirisi vardır: Suat Y. Baydur çevirisi (Eflatun, Kratylos. İstanbul: Maarif Matbası, 1944) ile Teoman Aktüel çevirisi (platon, Diyaloglar 1. İatanbul: Remzi Kitabevi, 1982; 189-260)
- ^ Eskiçağdan 19 yüzyılın sonuna kadar felsefe tarihindeki bütün bu gelişmelerin ayrıntılarına toplu bir bakış için özellikle bkz., Norman Kretzmann, 'Sementics, History of', Paul Edwards (yay.), The Encylopedia of Philosophy, (New York: Macmillan Comapany and Free Press, 1967), VII. cilt, s 358-406. Ayrıca bkz., Christopher Shields, 'Language, Ancient Philosophy of'; Zoltan Gendler Szabo, 'Language, Medieval Theories of', Edward Craig (yay), Routledge Encyclopedia of Philosophy (Lodra-Nwe York: Routledge, 1998), VII. cilt, s 356-361;371-379:389-404.
- ^ B Magee, Yeni Düşün Adamları, s 289.
- ^ William P. Alston, The Philosophy of Language (Englewood Cliff, N. J.: Prentice Hall, 1965), s 25-31; Arda Denkel, Anlamın kökenleri (İstanbul: Metis Yayınları, 1984), II. Bölüm.
Konuyla ilgili yayınlar
- AKARSU, Bedia, Dil-Kültür Bağlantıları, İstanbul, İnkıâp Kitabevi, s.104.
- ALTINÖRS, Atakan (2012), 50 Soruda Dil Felsefesi, İstanbul, Bilim ve Gelecek yay., 208 s.
- ALTINÖRS, Atakan (2000), Dil Felsefesi Sözlüğü, Bursa, Paradigma Yayınları, 103 s.
- ALTINÖRS, Atakan (2003), Dil Felsefesine Giriş, İstanbul, İnkıâp Kitabevi, 160 s.
- ALTINÖRS, Atakan (2008), Analitik Felsefe, İstanbul, Say yay.
- ARISTOTALES (1996), Metafizik, (Çeviren: Prof.Dr.Ahmet ARSLAN), (2.Basım), İstanbul, Sosyal Yayınları, 659 s.
- ARISTOTALES (2004), Retorik, (Çeviren: Mehmet H. DOĞAN), İstanbul, Yapı Kredi Yayınları, 6. baskı, 229 s.
- AYER, Alfred Jules, Dil, Doğruluk ve Mantık, Metis Yayınları, 152 s.
- CASSIER, Ernest (2005), Dil/Sembolik Formlar Felsefesi 1, Ankara, Hece Yayınları, 364 s.
- CHOMSKY, Noam (2001), Dil ve Zihin, Ankara, Ayraç Yayınevi.
- CHOMSKY, Noam (2009), Bilgi Sorunları ve Dil-Managua Dersleri, (Çeviren: Veysi Kılıç), BGST Yayınları, 234 s. (İngilizce Baskısı) (yeni)
- CORNFORTH, Maurice (2006), Pozitivizme ve Pragmatizme Karşı Felsefeyi Savunmak, Evrensel Basım Yayın, 335 s.
- DEMİR, Gökhan Yavuz (2007), Sosyal Bir Fenomen Olarak Dilin Belirsizliği, İstanbul, Paradigma Yayınları, 183 s.
- ECO, Umberto (2004), Avrupa Kültüründe Kusursuz Dil Arayışı, İstanbul, Literatür Yayınılar, 319 s.
- GÖRGÜN, Tahsin (2003), Anlam ve Yorum, Gelenek Yayıncılık.
- GRÜNBERG, Teo (2006), Anlam Kavramı Üzerine Bir Deneme, Yapı Kredi Yayınları, İstanbul, 384 s.
- LAKOFF, George-Mark Johnson (2005), Metaforlar (Hayat, Anlam ve Dil), (Çeviren: Gökhan Yavuz DEMİR), İstanbul, Paradigma Yayınları, 315 s.
- ELLUL, Jacques (2004), Sözün Düşüşü, (Çeviren: Hüsamettin ARSLAN), Paradigma Yayınları.
- ÖZCAN, Zeki (2021), Dil Felsefesi I, Mantıkçı Paradigma, Bursa, Sentez Yayınları, 3. Baskı 400 s.
- ÖZCAN, Zeki, (2016) Dil Felsefesi II, Gündelik Dil Paradigması, Bursa Sentez Yayınları, 327 s.
- ÖZCAN, Zeki, (2018), Dil Felsefesi III, İkinci Wittgenstein'da Gramer Paradigması, Bursa, Sentez Yayınları, 470 s.
- ÖZCAN, Zeki, (2020), Dil Felsefesi IV, Austin'de Eylemsel Paradigma, Bursa Sentez Yayınları, 460 s.
- ÖZCAN, Zeki, (2022), Dil Felsefesine Giriş, Bursa, Sentez Yayınları, 264. s.
- ÖZCAN, Zeki, (2021), Viyana Çevresi Üzerine, (Derleyen ve çev. Zeki Özcan), Fol Kitap 320 s.
- ÖZCAN, Zeki, (2022), Kesinlik Üzerine, Çev. Zeki Özcan, Fol Kitap, 320 s.
- PLATON (2000), Kratylos, (Çeviren: Cenap KARAKAYA), İstanbul, Sosyal Yayınları, 128 s.
- RENAN, Ernest (2011), Dilin Kökeni Üzerine, (Çeviren: Atakan Altınörs), İstanbul Bilge Kültür-Sanat yay., 168 s.
- RICOEUR, Paul (2007), Yorum Teorisi/ Söylem ve Artı Anlam (Çeviren: Gökhan Yavuz DEMİR), İstanbul, Paradigma Yayınları, 130 s.
- SEARLE, John R. (2005), Bilinç ve Dil, İstanbul, Litera Yayıncılık, 400 s.
- SU, Hüseyin (2004), Düşünce ve Dil, Ankara, Hece Yayınları, 222 s.
- SOYKAN, Ömer Naci (2006), Felsefe ve Dil - Wittgenstein Üstüne Bir Araştırma, MVT Yayıncılık, İstanbul, 293 s.
- UÇAR, Şahin (2007), Dil ve Felsefe, Domino Yayınları, İstanbul, 150 s.
- VENDRYES, J. V. (2002), Dil ve Düşünce, İstanbul, Multilingual Yabancı Dil Yayınları, 175 s.
- VOLOŞINOV, Valentin Nikolayeviç (2001), Marksizm ve Dil Felsefesi, Ayrınıtı Yayınları, 316 s.
- WILSON, John (2002), Dil, Anlam ve Doğruluk, Ankara, Ankara Okulu Yayınları, 117 s.
- WITTGENSTEIN, Ludwig (2007), Mavi Kitap Kahverengi Kitap, (Çeviren Doğan Şahiner), Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, İstanbul, 219 s. (Mavi Kitap'ın İngilizcesi için)
wikipedia, wiki, viki, vikipedia, oku, kitap, kütüphane, kütübhane, ara, ara bul, bul, herşey, ne arasanız burada,hikayeler, makale, kitaplar, öğren, wiki, bilgi, tarih, yukle, izle, telefon için, turk, türk, türkçe, turkce, nasıl yapılır, ne demek, nasıl, yapmak, yapılır, indir, ücretsiz, ücretsiz indir, bedava, bedava indir, mp3, video, mp4, 3gp, jpg, jpeg, gif, png, resim, müzik, şarkı, film, film, oyun, oyunlar, mobil, cep telefonu, telefon, android, ios, apple, samsung, iphone, xiomi, xiaomi, redmi, honor, oppo, nokia, sonya, mi, pc, web, computer, bilgisayar
Dil felsefesi analitik felsefede dilin dogasi ve dili dil kullanicilari ve dunya arasindaki iliskileri arastirir Dil ile felsefe arasindaki iliski temelde filozoflarin dili kullanarak felsefe yapmalarindan kaynaklanmaktadir Ozelde ise bu arastirmalar anlamin dogasi kasitlilik referans cumlelerin yapisi kavramlar ogrenme ve dusunce icerir dil felsefesi basligi altinda dilin ozu anlami kokeni ve yapisi felsefi acidan sorgulanmaktadir Bir arastirma konusu olarak analitik filozoflar dil felsefesinin dort temel merkezi sorunu oldugunu varsayar anlamin dogasi dil kullanimi dil bilisselligi dil ve gercek arasindaki iliski Avrupa filozoflari icin dil felsefesi ayni zamanda mantik tarih ve siyasetin bir parcasidir Gottlob Frege ve Bertrand Russell analitik felsefenin dilbilimsel donusum un onemli figurleridir Bu yazarlari Ludwig Wittgenstein Tractatus Logico Philosophicus Viyana Cevresi grubu mantiksal pozitivizm ve Willard Van Orman Quine takip etmistir TarihceDil felsefesi kavraminin ortaya cikisi cok eski bir gecmise sahip olmasa da dil eski caglardan beri filozoflarin ilgisini ceken bir konu olmustur Yunan dunyasinda adlar ile adlandirilan nesneler arasindaki iliski onemli tartisma konularinda biridir Felsefe tarihinin dille ilgili en eski tartismasi olan bu tartismada bir taraf bu ikisi arasindaki iliskinin dogal oldugunu adlarin adlandirdiklari seylerin ozunu yansittiklarini bunu da adlandirdiklari seyleri sesler araciligiyla taklit ederek yaptiklarini ileri surer Felsefe tarihinde Pythagoras a kadar geri goturulen bu dogalci goruse karsilik Demokritos a kadar goturulen karsi gorus uylasimcilik bu iliskinin uylasimsal oldugunu adlarin nesnelere rastgele verdiklerini ileri surer Platon un Kratylos diyalogunda ayrintili bir bicimde isledigi bu tartismanin arkasinda aslinda eskicaglardan bugune surekli sorulan bir soru vardir Dil ile dunya arasindaki iliski nedir Aristoteles ile dusunmenin yapisini Aydinlanma donemi filozoflarinin bilginin kaynagini ve bilme yetisinin sinirlarini arastirirken degisik bicimlerde sorduklari soru bundan baska bir soru degildir Ne var ki eskicagdan 20 yuzyilin baslarina dek Frege ile Russell inkiler icinde olmak uzere yapilan butun arastirmalar dogrudan dogruya dilin yapisini anlamak icin yapilmis arastirmalar degildir Dolayisiyla onlari dil felsefesi arastirmalari gormek yanlis olur Dogrudan dogruya dilin kendisinin bir sorun olarak gorulmesi Gottlob Frege ile Russel in calismalarinin felsefenin dili konu edinen bir alt alani olarak dil felfesinin dogusu ise Ludwig Wittgenstein in ilk donem calismalarinin bir sonucudur Dil felfesinin yuz yillik kisa tarihinde yaniti aranan iki ana soru vardir Bu iki ana soru filozoflarin dil felsefesi tarihi icinde ele aldiklari iki ana soru olma otesinde dil felsefesinin iki ana sorusudur nin bakisiyla dil kullanildiginda karsimiza cikan iki uctan yani uzerine konusulan dunyayi gosteren ozne ucundan cikan iki ana sorudur bunlar Tarihsel olarak bakildiginda baslangicta ele alinip yaniti verilmeye calisilan soru nesne ucundan cikar ve felsefe tarihinin o eski bilindik sorusunu sorar Dil ile dunya arasindaki iliski nedir Ancak bu sorunun yanitini arayanlar bununla yetinmezler ve ikisi arasinda kurduklari ya da goturdukleri iliskiden bir anlam kurami turetirler Frege ile Russel ilk donem calismalariyla Wittgenstein basta Rudolph Carnap olmak uzere mantikci pozitivistler gunumuzde Willard van Orman Quine ile Donald Davidson bu cizgide urun veren kisilerdir Dil kullaniminda ozne ucundan soruya gelince bu 50 li yillarda sorulmaya baslayan dilsel davranisin nasil bir davranis oldugu sorusudur Dilin kullanim yonune dikkat cekmesi ve dili bir insan davranisi olarak incelemenin oneminin vurgulamasi bakimindan ikinci donemindeki Wittgenstein ile de iliskilendirilebilecek bu cizgi dil ile dunya arasindaki iliskinin ne oldugu sorusunun yanitini aradiklari bu sorunun bir parcasi olarak gorur ve dilin dunyasiyla iliskisini dilse davranisi yoneten kurallarinin belirledigini ileri surer Bu cizginin onemli bir ozelligi de dilsel davranisi yoneten kurallari ortaya cikarmaya yonelik arastirmayi anlam sorunun cozumu olarak gormesidir John L Austin ile bu cizgide yer alan kisilerdir Dil felsefesiyle ortak konulari olan diger felsefe dali zihin felsefesidir Dil felsefesiDil felsefesi analitik felsefenin dil ile ilgilenen bir dalidir Ornegin dil bilinc ve gerceklik arasindaki baglamlari ele alan bir felsefe dalidir Bu noktada iki arastirma alani ortaya cikmaktadir Bunlardan ilki dil ve gerceklik arasindaki iliski ikincisi de dil ve bilinc arasindaki iliskidir Bundan dolayi dil felsefesi bilgi felsefesinin epistemoloji birbirine komsu alanlarinin ve akil odakli felsefenin yakin baglaminda yer almaktadir Dil felsefesi ve dil analizi birbirinden farkli alanlardir Kavram analizi olarak da bilinen dil analizi Sokrates ten bu yana bilinen bir felsefi yontemdir ve bu icerisinde felsefi uygulamanin farkli alanlarinin bulundugu felsefi bir yontemdir Dil felsefesi icerisinde bu yontem ozellikle dili tanimlamakta kullanilan kavramlarin analizi icin kullanilmaktadir Ornek olarak anlam anlayis gibi kavramlarin analizi icin kullanilmaktadir Dil felsefesi ayni zamanda da dilbiliminin bir alt alanidir Dil felsefesi hem yontemleri buyuk olcude deneysel olan genel dilbiliminin hem de gosterge ve gosterge sisteminin kurami olan gostergebilimin semiyotik bir dalidir Dille baglantilari Dil felsefesinde dil icin temel olarak iki farkli baglantidan soz edilebilir Bunlar ideal dil felsefesi ideal language philosophy ve normal dil felsefesi ordinary language philosophy olarak adlandirilmaktadir Her ne kadar bunlar tarihsel acidan celiskili olarak gorulseler de her iki baglanti ve her ikisinin de bilgileri birine ve digerine birlikte baglidirlar Anlam Geleneksel anlam kuramlari bir nesnenin anlamiyla birlikte tanimlandigindan yola cikar ama bu kuramlarin bazi anlatimlarin bir cumlede hicbir sey ifade etmedigine iliskin bir sorunu vardir Ornegin Pegasus kanatli bir attir cumlesinin bu kuramlara gore hicbir anlami yoktur Bunun gibi hicbir sey ifade etmeyen baglac ve ilgeclerin oldugu anlatimlarda da durum boyledir Bu ornekteki Pegasus da tamamen tasavvur edilen kurgusal bir figurdur Normal dil felsefesinin modern anlam kuramlari bir gostergenin anlaminin nasil meydana geldigini sorgular Boylece su sonuca varir Bir ifadenin anlami nesne degildir gostergelerin kullanimiyla olusur Buna iliskin gelistirilen farkli anlam kuramlari sunlardir Ludwig Wittgenstein in yaklasimi herhangi bir aciklama olmaksizin sadece dilin tanimini ortaya koyar Bu tanimda dil oyunu dilbilgisi ve kural kavramlari onemli rol oynar Willard Van Orman Quine nin gelistirdigi yaklasim anlam kavrami yerine dogrulama kavramini benimser Bir cumlenin ne anlama geldigi bu cumlenin nasil dogrulandigi ile belirtilir Quine aslinda anlasma durumundan yola cikar Dili tamamen yabanci olan bir konusmacinin anlatimi nasil anlasilir Quine bu durumda ifadenin anlaminin belirsiz kaldigi yerde koklu bir ceviri yapilmasi gerektigini vurgular in yaklasimi bir dil konusmacisinin yeni bir cumleyi bir cirpida anlayabilmesinin nasil mumkun oldugunu cevaplamaya calisir Cevabi ise bir dilin butuncul olmasi ve bir cumlenin anlaminin bu cumlenin ogelerinin ve tamlamalarinin anlamiyla belirlenmesidir Davidson butuncul anlam kuramini Alfred Tarski nin gerceklik kurami olarak ortaya koymaya calisir Davidson in anlam kurami aslinda yorumlama kuramidir O da hocasi Quine gibi anlasma durumundan yola cikar ve koklu bir ceviri yerine koklu bir aciklama yapilmasi gerektigini soyler Bu kuramin olusumu iyi niyetli yorumlama ilkesine dayanir Michael Dummett konusmacinin yetenegi kadar anlama iliskin dogruluk sartlarinin da onemli oldugunu soyleyerek Davidson in kuramina karsi cikar Paul Grice gelistirdigi yaklasim ile anlam kavramini cozumlemeye calisir Bir gostergenin ne anlama geldigi konusmacinin onunla ne demek istedigidir yani konusmacinin maksadinin ne oldugu ile ilgilidir Ideal dil felsefesiIdeal dil felsefesi normal dilleri eksik olarak incelemektedir cunku bu felsefe farkli yanlisliklar yuzunden mantigin kati talepleri karsisinda yeterli olmamaktadir Bu girisin hedefi bilimlerin amaci icin ideal ve bicimsel diller sayesinde dogal dillerin kontrol edilmesi veya tamamiyla degistirilmesidir Bu proje uygulamada zor olarak kanitlanmistir Temelde bulunan sebep su sekilde aciklanabilmektedir Bicimsel bir dil de dahil olmak uzere her dil yorumlanabilir olmak zorundadir ve bu yorumlamanin dili prensip olarak bizim normal dilimizdir Bununla beraber bu giris bicimi oldukca basarili sekilde kanitlanmistir cunku mantiksal ve kavramsal baglamlarin arastirilmasi sayesinde bicimsel bir dilin olusumu hakkindaki onemli bilgiler ortaya cikarilmistir Ideal dil felsefesinin kurucusu olarak matematikci mantikci ve dil filozofu olan ve bu projeyi kendi kavram yazisinda gerceklestirmek isteyen Gottlob Frege kabul edilmektedir Ideal dil felsefesinin diger onemli temsilcileri Alfred North Whitehead ile Matematigin Onceliklerini Principia Mathematica yazan Bertrand Russell dir Ayrica ilk yillarindaki haliyle yani Tractatus Logico Philosophicus eserinin yazari olarak Ludwig Wittgenstein diger bir onemli isimdir Diger onemli temsilciler de Rudolf Carnap ve yapisalciligin kuruculari olan Wilhelm Kamlah ve Paul Lorenzen dir Gundelik dil felsefesiGundelik dilin felsefesi dogal dilleri Turkce Ingilizce vb eksik olarak incelememekte aksine kullanilma amaci icin tamamiyla ihtiyac duyulan bir dil olarak ele almaktadir yani sosyal cevrede anlasmanin saglanmasi icin ihtiyac duyulmaktadir Dil felsefesinin gorevi normal dilleri degistirmek veya normal dillerin yerine gecmek degildir ornegin aksine kavramsal veya duzenleyici baglamlarin ispat edilmesi seklinde normal dilleri tanimlamaktir Diger bir deyisle bazi temsilcilerin yaptigi gibi normal dilleri aciklamaktir Olagan dilin felsefesinin kurucusu olarak sonraki donemlerindeki yani Felsefi Arastirmalar in yazari olan Ludwig Wittgenstein kabul edilmektedir Diger onemli temsilciler de Gilbert Ryle John Langshaw Austin ve Peter Strawson dur Bu yaklasim dilbilimsel edimbilimin onemli bir parcasi olan soz eylem kuraminin gelisimine katkida bulunmustur Cok sayida filozof da farkli sorunlarda normal dilsel yontem bilgisinin verimliligine isaret etmislerdir Buna madde ve ruh arasindaki iliskinin tartismalari da dahildir Bu tutucu egilim ve var olan dil kullaniminin da alikonulmasi bazi elestirmenlere farkli gudulerden problemli olarak gorunmektedir Ornegin belirgin kuramsal dillerin kullanimi vurgulanmalidir Normal dilsel yaklasimlar cercevesinde aciklamalar ve savunmalar dairesel ya da sadece belirli dil sistemi icerisindeki kapsamlarda gecerli olmalidir Bazen normatif problemlerde normal dil felsefesinin naturalist safsatalara sebep oldugu iddia edilmektedir Kismen de olsa normal dil felsefesi davranisciliga benzemektedir ve bilimsel aciklama modeline karsi ilkesel olan savlar aciklanmalidir GondergeSozu edilen yani ele alinan ifadeler suphesiz gibi gorunmektedir Sokrates ismi Yunanli filozofu tanimlamaktadir Eger gondergesel anlam kuramindan soz edilirse yani eger bir ifadenin anlaminin gondergesinde bulundugu iddia edilirse su problemler ortaya cikar Ayni gondergeye sahip olan yani kosutlu genisleme ve yayilma ozellikli koextensional iki ifade kesinlikle ayni bilgi degerine sahip degildir Gottlob Frege nin bu duruma uygun en unlu ornegi su sekildedir Aksam Yildizi ve Sabah Yildizi ifadeleridir her iki ifade de Venus gezegeni anlamini karsilamaktadir Aksam Yildizi ifadesi ve Sabah Yildizi ifadesi ayni gondergeye sahiptir yani her iki ifade de Venus gezegenini ifade etmektedir ama ilk ifade aksamlari ortaya cikan en parlak yildizi ikinci ifade ise sabahlari ortaya cikan en parlak yildizi tanimlamaktadir Cumle ayni zamanda gostergeler yardimiyla da ifade edilebilmektedir Ornegin Aksamlari ortaya cikan en parlak yildiz sabahlari ortaya cikan en parlak yildizdir Problem henuz cozulememistir cunku ilk ifade diger ikinci ifade ile ayni gondergeye sahip olmak zorundadir Eger gondergesel anlam kurami gercek ise bu anlamlar aynidir Bu bir sorun degildir cunku herhangi bir kisi sabahlari ortaya cikan en parlak yildizin Venus oldugunu bilmeksizin aksamlari ortaya cikan en parlak yildizin da Venus oldugunu bilebilir Bu problem nasil cozulebilir Temel olarak cozume iki farkli yaklasim vardir Bunlar Gottlob Frege ve Bertrand Russell in yaklasimlaridir Gottlob Frege isaretlerin ifadeler olarak anlasilabilecegini onermektedir Bunlar Frege nin terminolojisinde anlami karsilayan kapsam ve anlayisi karsilayan icerim ifadeleridir Russel isaretlerin asla sozu edilen ifadeler olarak ongorulmemesi gerektigini savunmaktadir bunun aksine icerisinde isaretler bulunan cumleler uc kisimdan olusan cumlelerin bir ortak noktasi olarak anlasilmaktadir Ornegin Aksamlari ortaya cikan en parlak yildiz sabahlari ortaya cikan en parlak yildizla aynidir cumlesi su sekilde analiz edilmektedir Aksamlari ortaya cikan en az bir yildiz vardir ve ayni sekilde sabahlari da Bu yildiz sabahlari ortaya cikan en parlak yildizdir Bunun icin herhangi bir kisi sabahlari ortaya cikan en parlak yildizin Venus oldugunu bilmezken aksamlari ortaya cikan en parlak yildizin Venus oldugunu bildigi aciklanmaktadir Peter Strawson bu her iki yaklasimi da elestirmektedir Ayni sekilde bu problemi niteleyici ve gondergesel kullanim arasinda bir fark araciligiyla cozmeye calisan Keith Donnellan da elestirmektedir Diger bir problem de ozel isimlerde bulunmaktadir Ozel isimlerin nasil analiz edildigi ile ilgili iki yaklasim bulunmaktadir Ilk yaklasim Russell ve Frege nin temsil ettikleri yaklasim ikincisi de Saul Kripke ve Hilary Putnam in temsil ettikleri yaklasimlardir Gostergelerin analizinde farkli yaklasimlari savunan Frege ve Russell ozel isimlerin analizinde ayni yaklasimda uzlasmislardir Frege ve Russell ozel isimlerin aslinda ozel isim olmadigini ve aksine ozel isimlerin isaretler olarak analiz edilmesi gerektigini savunmaktadir Kripke ise bu yaklasima su elestiriyi getirmektedir Eger boyle olsaydi yani eger ozel isimler aslinda ozel isim olmamis olsaydi bir kisinin isaretlerle yazilmis bir kisiligi olmasi mumkun olamazdi ancak bu durum sezgilerimizle celismektedir Ornegin Sokrates ismi Yunanistan in en bilge filozofu olarak yorumlansaydi bu durumda Sokrates in Yunanistan in en bilge filozofu olmasi mumkun olamazdi fakat bu durum bize mumkun gibi gorunurdu Sokrates her zaman Sokrates olarak kalacaktir Sokrates bir gun Yunanistan in en bilge filozofu olmasa bile o her zaman Sokrates olarak kalacaktir ise ozel isimlerin dogrudan gondergesel ifadeler olarak anlasilmasi gerektigini onermektedir Bunlar anlamini temel bir vaftizden alan ifadelerdir Putnam ise bu yaklasimi dogal cesitler icin isimlere aktarmaktadir Ornegin altin ve su gibi Anlam Konusan kisi bir seyleri tasvir etmez bir seyler yapar Bu soz 1955 yilinda bir konferansta John Langshaw Austin tarafindan soylenmistir Austin in bu kuramina gore konusma ve davranis soylenen duzsoz yapilan edimsoz ve bu ikisinin sonucu olarak gerceklesen etkisoz olarak ayirir Ornegin Yarin oraya geliyorum cumlesi dilsel islevi olan bir olgudur gelme eyleminin gerceklesmesi iletisim islevi ile ilgili olan bir olgu sozun ikna edici olmasi ve amaclanan hedefe ulasilmasi bakimindan da sozeyleminin iletisimsel etkisine iliskin bir olgudur John Searle Austin in yaklasimini siniflandirmaya calisir Soz Eylem Kurami ni 5 e ayirir Iddia etmek ricada bulunmak soz vermek tesekkur etmek ve vaftiz etmek Icerik kapsamBazen soylenilen sey ayni sekilde kastedilendir ama cogu zaman soylenenden baska bir sey ya da cok daha fazlasi kastedilir Ornegin birisi Nereden benzin alabilirim sorusuna Kosede benzin istasyonu var cevabini alir Aslinda oradan benzin alinabilecegini soylememistir sadece ima etmistir Paul Grice anlamin bu yonunu kapsam olarak aciklamaya calismistir Kapsam kavrami yalnizca Grice in kuraminda var olan ve acik bir anlami olan yapay bir sozcuktur Grice in temel dusuncesi dilsel olgulari isbirligi ilkesine dayanan rasyonel eylemler olarak gormektir Farkli konusma ilkeleri bu ilkeye baglidir Dolayli anlatim mecaz Bir sozcuk gercek anlaminin disinda mecaz anlamiyla kullanilirsa metafordan soz edilir Aristoteles e gore gercek anlamiyla ifade edilen sey ile mecaz olarak kullanilan sey arasinda bir benzerlik iliskisi vardir Ornegin konusma dilinde kullanilan Sen benim gunesimsin cumlesi metaforik bir kullanimdir Burada sozu edilen kisi gercekten gunes oldugu icin degil belli acilardan gunes ile benzerligi oldugu icin metaforik bir kullanim soz konusudur Donald Davidson a gore metaforik bir anlamdan soz etmek yanilticidir Kelimelerin gercek anlamlari vardir ve metaforik olarak kullanilabilirler Jean Searle Paul Grice in yaklasimina dayanarak bu kullanimi kapsam olarak aciklar Sen benim gunesimsin diyerek karsisindaki kisinin belli acilardan gunes gibi oldugunu ifade eder IletisimInsanlarin ana dillerini cok hizli bir sekilde edinebilmeleri konusunda ilk defa Noam Chomsky ve Jean Piaget tarafindan ele alinmis olan iki gorus vardir Dogustanciligin temsilcisi olan Noam Chomsky insanlarin evrensel dilbilgisine sahip oldugu fikrinden yola cikar Chomsky gibi nativist dogus eksenli bakan Jerry Fodor ve Steven Pinker insanlarin dogustan sozdizimsel bilgilerinin oldugunu soyler Bu bilgilerin algilanmasi cocuklarin dil edinimi ile aciklanabilir Dogustanciligin klasik tarafi ilk defa Piaget in kuraminda hazirlanan bilisselciliktir Bilissel kuram dil ediniminin insanlarin mantikli dusunme yetenegi ile aciklanabilecegini ve evrensel dilbilgisine basvurulamayacagini savunurlar Son yillarda klasik bilisselcilik insanlarin etkilesimlerine dayanan etkilesimselcilik ile tamamlamistir Bu anlamda antropolog Michael Tomasello nun gorusu de onemlidir Tomasello iletisim kurabilen insanlarin genel bilissel yetenege sahip olduklarini soyler kaynak belirtilmeli Dipnotlar Frege yi baslangic alirsak 19 yuzyilin sonunda Wittgeinstein i baslangic alirsak 20 li yillarin basinda Dili bir kavrayis olarak alip cozumlemek ne ilk kez 50 lerde yapilan bir seydir ne de yalnizca felsefecilerin yaptigi bir seydir Soz gelisi 30 lu yillarda dilbilimci Leonard Bloomfield 50 li yilarda ruhbilimci da bunu yapar 40 li yillarda da felsefeci Charles Morris ile un yaptigi da budur Ancak 50 li yilarindaki sozu edilen cozumlemelerle butun bu anilan kisilerde karsimiza cikan cozumlemeler arasinda onemli bir fark vardir Ilk sozu edilen cozumlemelerde dil herhangi bir davranis olarak degil kendine ozgu yapisi olan bir davranis olarak alinirken ikinicilerde dilsel davranis ruhbilimin o bilinen klasik davranis modeline indirgenerek uygulanan ve tepki kavramlariyla aciklanmaya calisilmaktadir Kaynakca Philosophy of language Encyclopedia Britannica Ingilizce 13 Mayis 2021 tarihinde kaynagindan Erisim tarihi 14 Kasim 2018 Internet Encyclopedia of Philosophy Ingilizce 11 Haziran 2010 tarihinde kaynagindan arsivlendi Erisim tarihi 22 Eylul 2019 Bu Eskicagda yalniz Yunan filozoflarin degil Hint dilbilimcilerin de onemli tartisma konusundan birdir Eski hint dunyasindaki bu tartismanin kisa bir ozeti icin bkz Johannes Bronkhorst Language Indian Theories of Edward craif yay Rouledge Encyclopedia of Philosophy Londra New York Rotledge 1998 VIII cilt s 379 384 Diyalogun iki ayri cevirisi vardir Suat Y Baydur cevirisi Eflatun Kratylos Istanbul Maarif Matbasi 1944 ile Teoman Aktuel cevirisi platon Diyaloglar 1 Iatanbul Remzi Kitabevi 1982 189 260 Eskicagdan 19 yuzyilin sonuna kadar felsefe tarihindeki butun bu gelismelerin ayrintilarina toplu bir bakis icin ozellikle bkz Norman Kretzmann Sementics History of Paul Edwards yay The Encylopedia of Philosophy New York Macmillan Comapany and Free Press 1967 VII cilt s 358 406 Ayrica bkz Christopher Shields Language Ancient Philosophy of Zoltan Gendler Szabo Language Medieval Theories of Edward Craig yay Routledge Encyclopedia of Philosophy Lodra Nwe York Routledge 1998 VII cilt s 356 361 371 379 389 404 B Magee Yeni Dusun Adamlari s 289 William P Alston The Philosophy of Language Englewood Cliff N J Prentice Hall 1965 s 25 31 Arda Denkel Anlamin kokenleri Istanbul Metis Yayinlari 1984 II Bolum Konuyla ilgili yayinlar AKARSU Bedia Dil Kultur Baglantilari Istanbul Inkiap Kitabevi s 104 ALTINORS Atakan 2012 50 Soruda Dil Felsefesi Istanbul Bilim ve Gelecek yay 208 s ALTINORS Atakan 2000 Dil Felsefesi Sozlugu Bursa Paradigma Yayinlari 103 s ALTINORS Atakan 2003 Dil Felsefesine Giris Istanbul Inkiap Kitabevi 160 s ALTINORS Atakan 2008 Analitik Felsefe Istanbul Say yay ARISTOTALES 1996 Metafizik Ceviren Prof Dr Ahmet ARSLAN 2 Basim Istanbul Sosyal Yayinlari 659 s ARISTOTALES 2004 Retorik Ceviren Mehmet H DOGAN Istanbul Yapi Kredi Yayinlari 6 baski 229 s AYER Alfred Jules Dil Dogruluk ve Mantik Metis Yayinlari 152 s CASSIER Ernest 2005 Dil Sembolik Formlar Felsefesi 1 Ankara Hece Yayinlari 364 s CHOMSKY Noam 2001 Dil ve Zihin Ankara Ayrac Yayinevi CHOMSKY Noam 2009 Bilgi Sorunlari ve Dil Managua Dersleri Ceviren Veysi Kilic BGST Yayinlari 234 s Ingilizce Baskisi yeni CORNFORTH Maurice 2006 Pozitivizme ve Pragmatizme Karsi Felsefeyi Savunmak Evrensel Basim Yayin 335 s DEMIR Gokhan Yavuz 2007 Sosyal Bir Fenomen Olarak Dilin Belirsizligi Istanbul Paradigma Yayinlari 183 s ECO Umberto 2004 Avrupa Kulturunde Kusursuz Dil Arayisi Istanbul Literatur Yayinilar 319 s GORGUN Tahsin 2003 Anlam ve Yorum Gelenek Yayincilik GRUNBERG Teo 2006 Anlam Kavrami Uzerine Bir Deneme Yapi Kredi Yayinlari Istanbul 384 s LAKOFF George Mark Johnson 2005 Metaforlar Hayat Anlam ve Dil Ceviren Gokhan Yavuz DEMIR Istanbul Paradigma Yayinlari 315 s ELLUL Jacques 2004 Sozun Dususu Ceviren Husamettin ARSLAN Paradigma Yayinlari OZCAN Zeki 2021 Dil Felsefesi I Mantikci Paradigma Bursa Sentez Yayinlari 3 Baski 400 s OZCAN Zeki 2016 Dil Felsefesi II Gundelik Dil Paradigmasi Bursa Sentez Yayinlari 327 s OZCAN Zeki 2018 Dil Felsefesi III Ikinci Wittgenstein da Gramer Paradigmasi Bursa Sentez Yayinlari 470 s OZCAN Zeki 2020 Dil Felsefesi IV Austin de Eylemsel Paradigma Bursa Sentez Yayinlari 460 s OZCAN Zeki 2022 Dil Felsefesine Giris Bursa Sentez Yayinlari 264 s OZCAN Zeki 2021 Viyana Cevresi Uzerine Derleyen ve cev Zeki Ozcan Fol Kitap 320 s OZCAN Zeki 2022 Kesinlik Uzerine Cev Zeki Ozcan Fol Kitap 320 s PLATON 2000 Kratylos Ceviren Cenap KARAKAYA Istanbul Sosyal Yayinlari 128 s RENAN Ernest 2011 Dilin Kokeni Uzerine Ceviren Atakan Altinors Istanbul Bilge Kultur Sanat yay 168 s RICOEUR Paul 2007 Yorum Teorisi Soylem ve Arti Anlam Ceviren Gokhan Yavuz DEMIR Istanbul Paradigma Yayinlari 130 s SEARLE John R 2005 Bilinc ve Dil Istanbul Litera Yayincilik 400 s SU Huseyin 2004 Dusunce ve Dil Ankara Hece Yayinlari 222 s SOYKAN Omer Naci 2006 Felsefe ve Dil Wittgenstein Ustune Bir Arastirma MVT Yayincilik Istanbul 293 s UCAR Sahin 2007 Dil ve Felsefe Domino Yayinlari Istanbul 150 s VENDRYES J V 2002 Dil ve Dusunce Istanbul Multilingual Yabanci Dil Yayinlari 175 s VOLOSINOV Valentin Nikolayevic 2001 Marksizm ve Dil Felsefesi Ayriniti Yayinlari 316 s WILSON John 2002 Dil Anlam ve Dogruluk Ankara Ankara Okulu Yayinlari 117 s WITTGENSTEIN Ludwig 2007 Mavi Kitap Kahverengi Kitap Ceviren Dogan Sahiner Turkiye Is Bankasi Kultur Yayinlari Istanbul 219 s Mavi Kitap in Ingilizcesi icin