Gerçeklik veya hakikat, günlük kullanımdaki anlamıyla, "var olan her şey" demektir. Bilimde, dinde ve felsefede farklı anlamları vardır. Düşünceden bağımsız olarak zamanda ve mekanda yer kaplayan her şey gerçektir. Herhangi bir şeyin gerçekliği insan zihnine bağlı olmaksızın var olmasıdır.
Gerçeklik
Gerçeklik, günlük kullanımıyla, haddi zatında var olan şeylerin durumudur. Gerçeklik terimi, en geniş anlamıyla, görülebilir yahut idrak edilebilir olsun ya da olmasın her şeyi içerir. Gerçeklik, bu bağlamda; varlık, varoluş ile sınırlı tutulmuş olsa da, varlık ve yokluğu kapsar. Diğer bir deyişle, gerçeklik, felsefi alanda hiçliğin ve onun fiziksel obje ya da süreçlere sahip diğer konseptlerle uyuşmasının biçimsel bir mefhumu, bir kavrayışıdır. Batı felsefesinde kullanılan anlamıyla, gerçeklik tasavvuru ve doğasının seviye ya da düzeyleri vardır. Bu seviyeler; en özelinden en disiplinli, ihtiyatlısına doğru: Fenomenolojik gerçeklik, hakikat, doğruluk ve aksiyomdur.
Fenomenolojik Gerçeklik
En esaslı ve en öznel seviyede, bir tek birey tarafından görülen gerçekliği kişisel tecrübeler, merak, sorgulama ve vakanın öznel yorumu gerektiren seçicilik şekillendirir. Ve bu sebeple fenomenolojik olarak isimlendirilir. Gerçekliğin bu formu diğerleri tarafından da içeriliyor olabilir, ama zaman zaman başka bir kimse tarafından kabul edilmemiş ya da tecrübe edilmemiş olması hasebiyle emsalsiz olabilir. Deneyim çeşitlerinin birçoğunun tinsel farz edildiği form, gerçekliğin bu düzeyinde bulunur. Fenomenolojik bakış açısıyla; gerçeklik hayret verici nitelikte gerçektir ve gerçek-dışılık ise var olmayandır. Bu gerçeklik bireyin kavrayışı, bireyin şahsiyetine, mihrak ve salahiyetine isnat edilebilir, kişinin sadece doğru olduğuna inanmak istediği şeyi görmesine yol açar. Bu fenomenolojik tanım kesinlikle Husserlci değildir. Bakıldığında Husserl’in fenomenolojisi; bilincin dışındaki birçok şey ve bilinç doğasının temelinde yatanı görmeyi içeren bilincin içyapısının bir analizidir.
Hakikat
Post-modernizm ve Post-yapısalcılık gibi, felsefedeki daha az realist eğilimlere göre hakikat öznel bir niteliğe sahiptir. Bir ya da iki birey tarafından belirli bir olayın açıklaması ve deneyiminde fikir birliğine varıldığı zaman, olay ya da deneyim ile ilgili görüş birliği şekillenmeye başlar. Bu birkaç birey ya da daha büyük gruplar tarafından da paylaşılır, sonra insanların kesin bir tespiti yoluyla kabul edilip anlaşılan bir hakikat olur.-umumun fikri olan gerçeklik. Bu suretle, belirli bir grup kabul görmüş hakikatlerin kesin bir bilgisine sahip olurken, bir diğeri farklı hakikat bilgilerine sahiptir. Bu da farklı topluluk ve milletlerin, dış dünyanın çeşitli ve son derece farklı hakikatine ve gerçekliğin bilgisine sahip olmalarına yol açar. İnsanlar ya da toplumların din ve inançları, sosyal yapılarına uygun gerçeklik düzeyinin güzel bir örneğidir. Eğer biri konuşup diğeri dinliyorsa, hakikat yalnızca hakikat olarak düşünülemez, çünkü bireysel eğilim ve hata yapabilirlilik, kesinlik ya da nesnelliğin kolay elde edilebilir olduğu fikrine meydan okur. Anti-realistler için herhangi bir son, nesnel hakikate erişme olanaksızlığı, sosyal olarak kabul görmüş umumun fikri olanın ötesinde bir hakikatin olmadığı anlamına gelir. (Buna rağmen, bu hakikatler olduğuna, tek bir hakikat olmadığına delalet eder.) Realistler için, dünyanın belirli doğruların bilgisi olması, insanların bağımsızlığını ele geçirir ve bu doğrular hakikatin son hakemidirler. Michael Dummet bunu “bivalens prensibi” terimiyle açıklar. ‘Bayan Macbeth üç çocuğa sahipti ya da değildi, bir ağaç yıkılır ya da yıkılmaz.’ Bir açıklama, şayet bu doğrulara tekabül ederse, doğru olacaktır, uygunluk onaylanamasa dahi… Bu yolla hakikatin realist ve anti-realist tasavvuru arasındaki çatışma; doğruların bilinebilirlik, elde edilebilirlik anlamında epistemik erişebilirliğine yönelttikleri karşı koyuşlarda kendini gösterir.
Doğru
Doğru esaslı bir prensip olarak anlaşılan bir fenomendir. Nadiren kişisel bir yoruma konu olabilir. Çoğu zaman doğal dünyanın gözlemlenen bir fenomenidir. ‘dünyanın birçok yerinde güneşin doğudan yükseldiği’ savı, bir doğrudur. Hangi yarım küreden olursa olsunlar, hangi dili konuşursa konuşsunlar, bu sav, herhangi bir gruba ya da ulusa ait olan tüm insanlar için doğrudur. Kopernik teorisiyle desteklenen, Galileo’nun ‘güneş, güneş sistemin merkezidir’ savı doğal dünyanın bir doğrusunu dile getirmektedir. Buna karşın, yaşamı süresince Galileo, bu doğru sav için gülünç bulunmuştur, çünkü çok az insan, bu savı bir hakikat olarak kabul etmeye ilişkin fikir birliğine varmıştır. Daha az sayıda sav, çeşitli toplumlar tarafından paylaşılan birçok hakikat ile karşılaştırıldığında, dünyada muhteva açısından gerçekçidir. Bunlar ise, sayısız bireysel dünya görüşünden çok daha azdırlar. Bilimsel keşif, deneyim, yorum ve analizin birçoğu bu düzeyde yapılır. Gerçekliğin bu bakış açısı Philip K. Dick’in açıklaması olan “Gerçeklik, ona inanmayı bıraktığın vakit, kaybolup gitmeyendir.” cümlesi ile çok güzel bir şekilde dile getirilmiştir.
Gerçeklik, yalnızca hayali olanın, var olmayanın veya gerçek olmayanın aksine, evrende gerçek olan veya var olan her şeyin toplamı veya tümüdür. Terim aynı zamanda varlıkların varlığını belirten ontolojik statüye atıfta bulunmak için de kullanılır. Fiziksel anlamda gerçeklik, hem bilineni hem de bilinmeyeni kapsayan bir sistemin bütününü oluşturur.
Gerçekliğin veya varlığın doğasına ilişkin felsefi sorular, Batı felsefe geleneğinde metafiziğin önemli bir dalı olan ontoloji başlığı altında ele alınmaktadır. Ontolojik sorular aynı zamanda bilim felsefesi, din, matematik ve felsefi mantık dahil olmak üzere felsefenin çeşitli dallarında da yer alır. Bunlar arasında yalnızca fiziksel nesnelerin gerçek olup olmadığı (yani fizikalizm), gerçekliğin temelde maddi olmayan olup olmadığı (örneğin idealizm), bilimsel teoriler tarafından öne sürülen varsayımsal gözlemlenemeyen varlıkların var olup olmadığı, bir 'Tanrı'nın var olup olmadığı, sayıların ve diğer soyut ve somutsoyut nesnelerin var olup olmadığı ve olası dünyaların var olup olmadığı hakkındaki sorular yer almaktadır. Epistemoloji neyin ve nasıl bilinebileceği veya muhtemel olarak çıkarılabileceği ile ilgilenir; modern dünyada gerçekliği belirlemek veya araştırmak için kaynak ve yöntem olarak akıl, ampirik kanıt ve bilime vurgu yapılır.
Dünya görüşleri
Dünya görüşleri ve teorileri
Yaygın bir günlük kullanımda "gerçeklik", "gerçekliğe yönelik algılar, inançlar ve tutumlar" anlamına gelir ("Benim gerçekliğim senin gerçekliğin değil." örneğinde olduğu gibi). Bu genellikle bir konuşmanın taraflarının neyin gerçek olduğuna dair derinden farklı anlayışlar üzerinde tartışmama konusunda hemfikir olduklarını veya aynı fikirde olmaları gerektiğini belirten bir konuşma dili olarak kullanılır. Örneğin, arkadaşlar arasındaki dini bir tartışmada kişi şöyle diyebilir (mizah amaçlı): "Aynı fikirde olmayabilirsiniz ama benim gerçekliğimde herkes cennete gider."
Gerçeklik, onu dünya görüşlerine veya bunların bir kısmına (kavramsal çerçeveler) bağlayacak şekilde tanımlanabilir: Gerçeklik, gözlemlenebilir olsun veya olmasın her şeyin, yapıların (gerçek ve kavramsal), olayların (geçmiş ve şimdiki) ve fenomenlerin bütünlüğüdür. Bu, (ister bireysel ister ortak insan deneyimine dayalı olsun) bir dünya görüşünün nihai olarak tanımlamaya veya haritalandırmaya çalıştığı şeydir.
Bir Dünya görüşü veya Weltanschauung, bir bireyin veya toplumun tüm bilgisini, kültürünü ve kapsayan temel bilişsel yönelimdir. Bir dünya görüşü doğa felsefesini içerebilir; temel, varoluşsal ve normatif önermeler; veya temalar, değerler, duygular ve etik.
Fizik, felsefe, sosyoloji, edebi eleştiri ve diğer alanlardaki belirli fikirler, çeşitli gerçeklik teorilerini şekillendirir. Böyle bir teori, her birimizin gerçeklikle ilgili sahip olduğu algıların veya inançların ötesinde, kelimenin tam anlamıyla ve basitçe hiçbir gerçekliğin olmadığıdır.[] Bu tür tutumlar şu popüler ifadede özetlenmiştir: "Algı gerçekliktir" veya "Hayat, gerçeği nasıl algıladığınızdır" veya "gerçeklik, yanına kalabileceğiniz şeydir" (Robert Anton Wilson) ve anti-realizmi belirtirler; yani, açıkça kabul edilsin ya da edilmesin, nesnel bir gerçekliğin olmadığı görüşü.
Bilim ve felsefe kavramlarının çoğu sıklıkla kültürel olarak ve sosyal olarak tanımlanır. Bu fikir Thomas Kuhn tarafından Bilimsel Devrimlerin Yapısı (1962) adlı kitabında detaylandırılmıştır. ve tarafından yazılan bilgi sosyolojisi hakkında bir kitap olan 1966'da yayınlandı. Gerçeğin anlaşılması için bilginin nasıl elde edildiğini ve kullanıldığını açıkladı. Tüm gerçeklikler arasında, günlük yaşamın gerçekliği en önemlisidir çünkü bilincimiz, günlük yaşam deneyiminin tamamen farkında olmamızı ve dikkatli olmamızı gerektirir.
İlgili kavramlar
A priori ve a posteriori
Latince: A priori ("önceden") ve Latince: a posteriori ("sonradan"), felsefede bilgi, gerekçe veya argüman türlerini deneyime güvenmelerine göre ayırmak için kullanılan Latince ifadelerdir. Latince: A priori bilgi herhangi bir deneyimden bağımsızdır. Örnekler arasında matematik,totolojiler ve saf akıldan çıkarım yer alır.Latince: A posteriori bilgi ampirik kanıtlara dayanır. Örnekler çoğu bilim alanını ve kişisel bilginin yönlerini içerir.
Potansiyellik ve asıllık
Felsefede 'potansiyellik ve asıllık,Aristoteles'in Fizik,Metafizik, Nicomachean Ethics ve De Anima eserlerinde hareket, nedensellik, etik ve fizyolojiyi analiz etmek için kullandığı birbiriyle yakından bağlantılı bir çift prensiptir.
Bu bağlamda potansiyel kavramı genel olarak bir şeyin sahip olduğu söylenebilecek herhangi bir "olasılığı" ifade eder. Aristoteles tüm olasılıkları aynı saymamış, koşullar uygun olduğunda ve hiçbir şey onları durduramadığında kendiliğinden gerçekleşen olasılıkların önemine vurgu yapmıştır.
Asıllık, potansiyelin aksine, bir olasılığın tam anlamıyla gerçek hale geldiği durumda, bir olasılığın uygulanmasını veya gerçekleşmesini temsil eden hareket, değişim veya faaliyettir.
İnanç
İnanç, bir önermenin doğru olduğuna ya da bir durumun söz konusu olduğuna ilişkin öznel bir tutumdur. Öznel bir tutum, bir şey hakkında bir duruşa, tepkiye veya görüşe sahip olmanın zihinsel durumudur.Epistemoloji'de filozoflar "inanç" terimini dünyayla ilgili doğru ya da yanlış olabilen tutumları ifade etmek için kullanırlar. Bir şeye inanmak onu doğru kabul etmektir; örneğin karın beyaz olduğuna inanmak, "kar beyazdır" önermesinin doğruluğunu kabul etmekle karşılaştırılabilir. Ancak bir inanca sahip olmak aktif içgözlem gerektirmez. Örneğin, çok az kişi yarın güneşin doğup doğmayacağını dikkatle düşünür, sadece doğacağı varsayımıyla hareket eder. Dahası, inançların "meydana geliyor veya gözlemlenebiliyor" olması gerekmez (örneğin aktif olarak "kar beyazdır" diye düşünen bir kişi), bunun yerine "mizaçsal" olabilir (örneğin karın rengi sorulduğunda "kar beyazdır" diyen bir kişi). Çağdaş filozofların inançları tanımlamaya çalıştığı çeşitli yollar vardır:
- dünyanın nasıl olabileceğine dair temsiller olarak (Jerry Fodor),
- bazı şeyler doğruymuş gibi davranma eğilimleri olarak (),
- birinin eylemlerini anlamlandırmaya yönelik yorumlayıcı şemalar olarak (Daniel Dennett ve ),
- belirli bir işlevi yerine getiren zihinsel durumlar olarak (Hilary Putnam).
Bazıları aynı zamanda inanç kavramımıza önemli revizyonlar önermeye çalıştılar. Bunlar arasında, doğal dünyada bizim halk psikolojisi inanç kavramımıza karşılık gelen hiçbir olgunun olmadığını savunan inançla ilgili elemeciler de bulunmaktadır (). İki değerlikli inanç kavramımızı ("ya bir inancımız var ya da bir inancımız yok") daha hoşgörülü, olasılıkçı inanç kavramıyla ("inanç ile inançsızlık arasında basit bir ikilem değil, inancın derecelerinin geniş bir yelpazesi vardır") değiştirmeyi amaçlayan formel epistemologlar da var.
İnançlar çeşitli önemli felsefi tartışmaların konusudur. Dikkate değer örnekler şunları içerir:
- "Çeşitli kanıtlar sunulduğunda kişinin inançlarını gözden geçirmesinin akılcı yolu nedir?",
- "İnançlarımızın içeriği tamamen zihinsel durumlarımız tarafından mı belirleniyor yoksa ilgili gerçeklerin inançlarımız üzerinde herhangi bir etkisi var mı (örneğin, bir bardak su tuttuğuma inanıyorsam, bu, suyun H2O olduğu yönündeki zihinsel olmayan gerçek, bu inancın içeriğinin bir parçası mıdır)?",
- "İnançlarımız ne kadar ince tanelidir, yoksa büyük taneli mi?"
- "Bir inancın dilde ifade edilebilmesi mümkün mü olmalı, yoksa dil ile ifade edilemeyen inançlar da var mıdır?"
İnanç çalışmaları
Belirli inançları, inanç türlerini ve inanç kalıplarını araştıran araştırmalar vardır. Örneğin, bir çalışma, dünya çapında cadılık inancının çağdaş yaygınlığını ve ilişkilerini tahmin etmiştir; bu inanç (verilerine göre) uluslar arasında %9 ile %90 arasında değişmektedir ve küresel olarak dünya görüşlerinde hala yaygın bir unsurdur. Aynı zamanda daha düşük "yenilikçi faaliyet", daha yüksek düzeyde kaygı, daha düşük yaşam beklentisi ve daha yüksek dindarlık gibi ilişkileri de gösterir. Diğer araştırmalar, yanlış bilgiye yönelik inançları ve yanlış bilgiye karşı alınan önlemlerle ilgili olanlar da dahil olmak üzere bunların düzeltilmeye karşı direncini araştırıyor. İnsanları yanlış inanç oluşumuna karşı savunmasız bırakan bilişsel, sosyal ve duygusal süreçleri tanımlar. Bir çalışma, ABD'de iklim değişikliğini hafifletme politikalarına yönelik genel halk desteğinin hafife alınması gibi, kamuoyunun yanlış olduğu gösterilen yaygın algılarına atıfta bulunan sahte sosyal gerçeklik kavramını ortaya koydu. Çalışmalar ayrıca, psikedeliklerin bazı kullanımlarının, bazı insanlarda bilincin çeşitli varlıklara (bitkiler ve cansız nesneler dahil) atfedilmesinin artması ve panpsişizm ve kaderciliğe doğru atfedilmesi gibi belirli şekillerde inançları değiştirebileceğini öne sürdü.
Batı felsefesi
Felsefe, gerçeklik konusunun iki farklı yönünü ele alır: gerçekliğin doğası ve zihin (aynı zamanda dil ve kültür) ile gerçeklik arasındaki ilişki.
Ontoloji, varlık felsefesi ya da varlıkbilim, temel sorunu varlık olan felsefi disiplindir. Varlık ya da varoluş ile bunların temel kategorilerinin araştırılmasıdır. "Varlık" ve "varolan" ayrımını; "varlık vardır" ve "varlık yoktur" fikirlerini tartışır. Ontolojideki görev, gerçekliğin en genel kategorilerini ve bunların birbiriyle nasıl ilişkili olduğunu tanımlamaktır. Bir filozof "gerçeklik" kavramına pozitif bir tanım getirmek isteseydi bu başlık altında yapardı. Yukarıda açıklandığı gibi bazı filozoflar gerçeklik ile varlık arasında bir ayrım yaparlar. Aslına bakılırsa günümüzde pek çok analitik filozof, ontolojik konuları tartışırken "gerçek" ve "gerçeklik" terimlerini kullanmaktan kaçınma eğilimindedir. Ancak "gerçektir"e "var"a davrandıkları gibi davrananlar için analitik felsefenin önde gelen sorularından biri varoluşun (veya gerçekliğin) nesnelerin bir özelliği olup olmadığıdır. Her ne kadar bu görüş son yıllarda bir miktar zemin kaybetmiş olsa da, analitik felsefeciler tarafından bunun bir özellik olmadığı yaygın biçimde savunulmuştur.
Öte yandan, özellikle hem metafizik hem de epistemolojiye dayanan nesnellik tartışmalarında, "gerçeklik"le ilgili felsefi tartışmalar sıklıkla gerçekliğin bir şekilde algılar, inançlar, diğer zihinsel durumlar, dinler, siyasi hareketler (ortak bir kültürel dünya görüşü veya Almanca: gibi belirsiz bir düşünceye kadar uzanan yelpazede) gibi kültürel eserler gibi zihinsel ve kültürel faktörlere bağlı olup olmadığıyla ilgilidir.
Realizm
Her türlü inançtan, algıdan vs. bağımsız bir gerçekliğin olduğu görüşüne gerçekçilik denir. Daha spesifik olarak, filozoflar "nesnelerle ilgili gerçekçilik" hakkında konuşmaya eğilimlidirler, örneğin evrenseller ile ilgili gerçekçilik veya dış dünya ile ilgili gerçekçilik gibi. Genel olarak, varlığının veya temel özelliklerinin algılara, inançlara, dile veya başka herhangi bir insan yapımına bağlı olmadığı söylenen herhangi bir nesne sınıfı tanımlanabildiğinde, o nesneyle ilgili "gerçekçilikten" söz edilebilir.
Neyin var olduğuna ilişkin bilginin tanımlanma teorisi şunu iddia eder: Gerçekliğin "doğru" bilgisi, gerçeklik hakkındaki ifadelerin ve gerçeklik görüntülerinin, ifadelerin veya görüntülerin temsil etmeye çalıştığı doğru gerçeklikle doğru şekilde eşleşmesini temsil eder.
Örneğin, bilimsel yöntem, gözlemlenebilir kanıta dayanarak, bir şeyin var olduğuna dair bir ifadenin doğru olduğunu doğrulayabilir. Birçok insan Rocky Dağları'na işaret edebilir ve bu sıradağların var olduğunu ve hiç kimse onu gözlemlemese veya onun hakkında açıklama yapmasa bile var olmaya devam ettiğini söyleyebilir.
Anti-realizm
One can also speak of anti-realizm about the same objects. Anti-realizm realizme karşıt görüşlere ilişkin uzun bir terim serisinin sonuncusudur. Belki de ilki, gerçekliğin zihinde olduğu ya da fikirlerimizin bir ürünü olduğu söylendiği için bu adı alan idealizmdi. Berkeley idealizmi, İrlandalı ampirist George Berkeley tarafından öne sürülen, algı nesnelerinin aslında zihindeki fikirler olduğu görüşüdür. Bu görüşe göre, gerçekliğin "zihinsel bir yapı" olduğu söylenebilir; Ancak bu tam olarak doğru değildir, çünkü Berkeley'in görüşüne göre algısal fikirler Tanrı tarafından yaratılır ve koordine edilir. 20. yüzyıla gelindiğinde Berkeley'inkine benzer görüşlere fenomenizm deniyordu. Fenomenizm, Berkeley'in idealizminden temel olarak, Berkeley'in zihinlerin veya ruhların yalnızca fikirler olmadığına veya fikirlerden oluşmadığına inanması bakımından farklılık gösterir. Oysa Russell'ın savunduğu gibi fenomenizm çeşitleri, daha da ileri giderek zihnin kendisinin yalnızca algıların, anıların vb. bir koleksiyonu olduğunu ve bu tür zihinsel olayların ötesinde bir zihin veya ruh olmadığını söyleme eğilimindeydi. Sonunda anti-realizm, bazı nesnelerin varlığının zihne veya kültürel eserlere bağlı olduğunu savunan herhangi bir görüş için moda bir terim haline geldi. Sosyal inşacılık olarak adlandırılan, sözde dış dünyanın aslında yalnızca sosyal veya kültürel bir eser olduğu görüşü, anti-realizm bir çeşididir. , ahlak gibi sosyal konuların mutlak olmadığı, en azından kısmen olduğu görüşüdür.
Olmak
Varlığın doğası metafizikte daimi bir konudur. Örneğin Parmenides, gerçekliğin değişmeyen tek bir Varlık olduğunu öğretirken, Heraklitos her şeyin aktığını yazmıştı. 20. yüzyıl filozofu Heidegger, önceki filozofların, varlıklara (mevcut şeylere) ilişkin sorular lehine Varlık (değişmeyen tek bir Varlık olarak) sorusunu gözden kaçırdıklarını, dolayısıyla Parmenidesçi yaklaşıma bir dönüşün gerekli olduğunu düşünüyordu. Ontolojik bir katalog, gerçekliğin temel bileşenlerini listeleme girişimidir. Varoluşun bir yüklem olup olmadığı sorusu, Erken Modern dönemden bu yana, özellikle de Tanrı'nın varlığına ilişkin ontolojik argümanla bağlantılı olarak tartışılmaktadır. Bir şeyin var olduğu konusu, yani varoluş, bir şeyin ne olduğu sorusu olan özle çelişmektedir. Özsüz varoluş boş göründüğü için Hegel gibi filozoflar tarafından hiçlikle ilişkilendirilmiştir. Nihilizm, varlığa ilişkin son derece olumsuz, mutlak ise olumlu bir bakış açısını temsil eder.
Hiçbir şey yerine şeylerin varlığına ilişkin açıklamalar
"Neden bir şey var?" (veya "neden hiçbir şey olmayacağına bir şey var?"), temel varoluş nedeni ile ilgili bir sorudur. Aralarında Gottfried Wilhelm Leibniz,Ludwig Wittgenstein ve Martin Heidegger'in de bulunduğu bir dizi filozof ve fizikçi tarafından gündeme getirilmiş veya yorumlanmıştır; bunlardan sonuncusu buna "metafiziğin temel sorusu" adını vermiştir".
Soru genellikle evren veya çokluevren, Büyük Patlama, Tanrı, matematik ve fizik yasaları, zaman veya bilinç gibi belirli bir şeyin varlığıyla ilgili olmaktan ziyade bütünüyle ve kapsamlı bir şekilde sorulur. Kesin bir cevap arayışından ziyade açık bir metafizik soru olarak görülebilir.
Algı
Dolaylı veya "temsili" gerçekçiliğin aksine, doğrudan veya "saf" gerçekçilik sorusu, algı ve zihin felsefesinde bilinçli deneyimin doğası üzerine yapılan tartışmadan ortaya çıkar; Etrafımızda gördüğümüz dünyanın gerçek dünyanın kendisi mi yoksa beynimizdeki sinirsel süreçler tarafından üretilen o dünyanın içsel algısal bir kopyası mı olduğu şeklindeki epistemolojik soru. Naif gerçekçilik, epistemolojik düalizm olarak da bilinen "dolaylı" veya temsili gerçekçiliğe karşı geliştirildiğinde "doğrudan" gerçekçilik olarak bilinir; bilinçli deneyimimizin gerçek dünyanın kendisi değil, içsel bir temsili, dünyanın minyatür bir sanal gerçeklik kopyası olduğu şeklindeki felsefi konumdur.
Timothy Leary, bir tür temsili gerçekçiliği kastettiği etkili terimini icat etti. Teori, her bireyin inanç ve deneyimlerinden oluşan bilinçaltı zihinsel filtrelerle aynı dünyayı farklı yorumladığını, dolayısıyla "Hakikatin bakanın gözünde olduğunu" belirtmektedir. Fikirleri arkadaşı Robert Anton Wilson'ın çalışmalarını etkiledi.
Soyut nesneler ve matematik
Soyut varlıkların, özellikle de sayıların durumu matematikte bir tartışma konusudur.
Matematik felsefesinde sayılarla ilgili en iyi bilinen gerçekçilik biçimi, onlara soyut, maddi olmayan bir varlık kazandıran Platoncu gerçekçiliktir. Diğer gerçekçilik biçimleri matematiği somut fiziksel evrenle özdeşleştirir.
Anti-gerçekçi duruşlar formalizmi ve matematiksel kurguculuğu içerir.
Bazı yaklaşımlar bazı matematiksel nesneler hakkında seçici olarak gerçekçi olurken bazıları için gerçekçi değildir. Finitizm sonsuz nicelikleri reddeder. Ultra-finitizm, belirli bir miktara kadar sonlu miktarları kabul eder. Oluşturmacılık ve sezgicilik, açıkça inşa edilebilecek nesneler konusunda gerçekçidir, ancak varlığın reductio ad absurdum yoluyla kanıtlanması için ortanın hariç tutulması ilkesinin kullanılmasını reddeder.
Geleneksel tartışma, fiziksel (hissedilir, somut) dünyaya "ek olarak" soyut (maddi olmayan, anlaşılabilir) bir sayılar dünyasının var olup olmadığına odaklandı. Son zamanlardaki bir gelişme, ; yalnızca matematiksel bir dünyanın var olduğu ve sonlu, fiziksel dünyanın onun içinde bir illüzyon olduğu teorisidir.
Matematikle ilgili gerçekçiliğin aşırı bir biçimi, Max Tegmark tarafından geliştirilen . Tegmark'ın yegane önermesi şudur: Matematiksel olarak var olan tüm yapılar fiziksel olarak da mevcuttur. Yani, "kendinin farkında olan altyapıları içerecek kadar karmaşık olan bu [dünyalarda], kendilerini öznel olarak fiziksel olarak 'gerçek' bir dünyada var olarak algılayacaklar" anlamında. Hipotez, farklı başlangıç koşullarına, fiziksel sabitlere veya tamamen farklı denklemlere karşılık gelen dünyaların gerçek kabul edilmesi gerektiğini öne sürüyor. Teori, matematiksel varlıkların varlığını öne sürdüğü için Platonculuğun bir biçimi olarak kabul edilebilir, ancak aynı zamanda matematiksel nesneler dışında herhangi bir şeyin var olduğunu inkâr ettiği için matematiksel bir monizm olarak da düşünülebilir.
Özellikler
Evrenseller sorunu, metafizik'te, evrensellerin var olup olmadığıyla ilgili eski bir sorundur. Evrenseller, bireylere ya da tikellere yüklemlenebilen ya da bireyler ya da tikellerin katıldığı veya ortak sayılabileceği, erkek/dişi, katı/sıvı/gaz ya da belirli bir renk gibi genel ya da soyut nitelikler, karakterler, özellikler, türler ya da ilişkilerdir. Örneğin Scott, Pat ve Chris'in ortak noktası insan olma ya da insanlık evrensel niteliğidir.
Realist okul, evrensellerin gerçek olduğunu, var olduklarını ve onları somutlaştıran ayrıntılardan farklı olduklarını iddia eder. Gerçekçiliğin çeşitli biçimleri vardır. İki ana biçim Platonik gerçekçilik ve Aristotelesçi gerçekçiliktir.Platonik gerçekçilik tümellerin gerçek varlıklar olduğu ve tikellerden bağımsız olarak var oldukları görüşüdür. Aristotelesçi gerçekçilik ise tümellerin gerçek varlıklar olduğu, ancak varlıklarının onları örnekleyen tikellere bağlı olduğu görüşüdür.
Adcılık ve kavramcılık evrensellere ilişkin gerçekçilik karşıtlığının (anti-realizm) ana biçimleridir.
Zaman ve uzay
Ontolojideki geleneksel gerçekçi görüş, zaman ve uzayın insan zihninden ayrı bir varoluşa sahip olduğu yönündedir. İdealistler zihinden bağımsız nesnelerin varlığını reddeder veya şüphe ederler. Ontolojik görüşü zihnin dışındaki nesnelerin var olduğu yönünde olan bazı anti-realistler yine de zaman ve uzayın bağımsız varlığından şüphe duymaktadırlar.
Kant, Saf Aklın Eleştirisinde zamanı, uzay gibi diğer a priori kavramlarla birlikte duyu deneyimini anlamamıza olanak tanıyan a priori bir kavram olarak tanımladı. Kant, uzayın ya da zamanın madde olduğunu, kendi içinde varlıklar olduğunu ya da deneyimle öğrenildiğini reddeder; daha ziyade her ikisinin de deneyimimizi yapılandırmak için kullandığımız sistematik bir çerçevenin unsurları olduğunu savunur. Uzamsal ölçümler, nesnelerin birbirinden ne kadar uzakta olduğunu nicelemek için kullanılır ve zamansal ölçümler, olaylar arasındaki aralığı (veya süreyi) niceliksel olarak karşılaştırmak için kullanılır. Her ne kadar uzay ve zaman bu anlamda "aşkınsal olarak ideal" kabul edilse de, bunlar aynı zamanda "ampirik olarak gerçektir", yani salt yanılsama değildir.
J. M. E. McTaggart gibi idealist yazarlar adlı eserinde zamanın bir yanılsama olduğunu savundular.
Bir bütün olarak zamanın gerçekliği konusunda farklılık göstermelerinin yanı sıra, metafizik zaman teorileri geçmişe, şimdiye ve geleceğe gerçeklik atfetmelerinde de ayrı ayrı farklılık gösterebilir.
- geçmişin ve geleceğin gerçek olmadığını ve yalnızca sürekli değişen bir şimdiki zamanın gerçek olduğunu savunur.
- Ebedicilik olarak da bilinen teorisi, geçmişin, şimdinin ve geleceğin hepsinin gerçek olduğunu, ancak zamanın geçişinin bir yanılsama olduğunu savunur. Genellikle içinde bilimsel bir temele sahip olduğu söylenir.
- teorisi geçmişin ve şimdinin gerçek olduğunu ancak geleceğin olmadığını savunur.
Zaman ve ilgili süreç ve evrim kavramları, ve 'un sistem kurma metafiziğinin merkezinde yer alır.
Olası dünyalar
"Olası dünya" terimi, Leibniz'in zorunluluğu, ve benzer analiz etmek için kullanılan olası dünyalar teorisine kadar uzanır. , özellikle tarafından ileri sürülen, olası tüm dünyaların gerçek dünya kadar gerçek olduğu görüşüdür. Kısacası: gerçek dünya, bazıları gerçek dünyaya "daha yakın" ve bazıları daha uzak olan, mantıksal olarak mümkün olan sonsuz dünyalar kümesinden yalnızca biri olarak kabul edilir. Diğer teorisyenler, sorunları ifade etmek ve keşfetmek için, ontolojik olarak bağlı olmasalar da Olası Dünya çerçevesini kullanabilirler. Olası dünya teorisi aletik mantıkla ilgilidir: Bir önerme tüm olası dünyalarda doğruysa gereklidir ve en az birinde doğruysa mümkündür. Kuantum mekaniğinin çoklu dünyalar yorumu bilimde de benzer bir fikirdir.
Her şeyin teorileri (TOE) ve felsefe
Fiziksel bir TOE'nin felsefi sonuçları sıklıkla tartışılmaktadır. Örneğin, eğer felsefi fizikalizm doğruysa, fiziksel bir TOE her şeyin felsefi teorisiyle örtüşecektir.
Metafiziğin "sistem kurma" tarzı, dünyanın tam bir resmini sunarak tüm önemli soruları tutarlı bir şekilde yanıtlamaya çalışır. Platon ve Aristoteles'in kapsamlı sistemlerin ilk örnekleri olduğu söylenebilir. Erken modern dönemde (17. ve 18. yüzyıllar), felsefenin sistem oluşturma kapsamı genellikle felsefenin rasyonalist yöntemiyle, yani dünyanın doğasını saf a priori akıl yoluyla çıkarım yapma tekniğiyle bağlantılıdır. Erken modern döneme ait örnekler arasında Leibniz'in 'si, Descartes'in düalizmi, Spinoza'nın Monizmi sayılabilir. Hegel'in Mutlak idealizmi ve Whitehead'in daha sonraki sistemlerdi.
Diğer filozoflar tekniklerinin bu kadar yükseği hedefleyebileceğine inanmıyorlar. Bazı bilim adamları TOE için felsefeden daha matematiksel bir yaklaşımın gerekli olduğunu düşünüyor; örneğin Stephen Hawking, Zamanın Kısa Tarihi: Büyük Patlamadan Karadeliklerede bir TOE'miz olsa bile bunun mutlaka bir dizi denklem olacağını yazmıştı. Şöyle yazdı: "Denklemlere ateş püskürten ve onların tanımlayabileceği bir evren yaratan şey nedir?"
Fenomenoloji
Çok daha geniş ve daha öznel bir düzeyde, olayların kişisel yorumlanmasında yer alan "özel deneyimler, merak, sorgulama ve seçicilik", gerçekliği tek ve tek bir kişi tarafından görülen şekliyle şekillendirir ve dolayısıyla fenomenolojik olarak adlandırılır. Bu gerçeklik biçimi başkaları için de ortak olsa da, bazen başkaları tarafından deneyimlenemeyecek veya üzerinde anlaşmaya varılamayacak kadar kişiye özel de olabilir. Manevi olarak kabul edilen deneyim türlerinin çoğu bu gerçeklik seviyesinde meydana gelir.
Fenomenoloji, yirminci yüzyılın ilk yıllarında Edmund Husserl ve Almanya'nın Göttingen ve Münih üniversitelerindeki takipçileri tarafından geliştirilen felsefi bir yöntemdir. Daha sonra fenomenolojik temalar Fransa, Amerika Birleşik Devletleri ve diğer yerlerdeki filozoflar tarafından, çoğunlukla Husserl'in çalışmalarından çok farklı bağlamlarda ele alındı.
Fenomenoloji kelimesi, "görünen" anlamına gelen Yunanca phainómenon ve "çalışma" anlamına gelen lógos kelimelerinden gelir. Husserl'in anlayışına göre fenomenoloji öncelikle bilinç yapılarını ve bilinç eylemlerinde ortaya çıkan fenomenleri sistematik yansıma ve analiz nesneleri haline getirmekle ilgilidir. Böyle bir yansıma, fenomenleri "" bilincine değil, herhangi bir bilince göründükleri haliyle inceleyerek, oldukça değiştirilmiş bir "birinci şahıs" bakış açısından gerçekleşecekti. Husserl, fenomenolojinin böylece bilimsel bilgi de dahil olmak üzere tüm insan bilgisi için sağlam bir temel sağlayabileceğine ve felsefeyi "katı bir bilim" olarak kurabileceğine inanıyordu.
Husserl'in fenomenoloji anlayışı aynı zamanda öğrencisi ve asistanı Martin Heidegger, varoluşçular Maurice Merleau-Ponty ve Jean-Paul Sartre ve Paul Ricoeur, diğer filozoflar Emmanuel Levinas ve tarafından da eleştirilmiş ve geliştirilmiştir.
Şüpheci hipotezler
Felsefedeki şüpheci hipotezler, gerçekliğin bizim düşündüğümüzden çok farklı olabileceğini öne sürüyor; ya da en azından öyle olmadığını kanıtlayamayız. Örnekler şunları içerir:
- "Kavanozda beyin" hipotezi bilimsel terimlerle ortaya konmuştur. Bu teori, kişinin bir fıçıda canlı tutulan ve yanlış duyusal sinyallerle beslenen bedensiz bir beyin olabileceğini varsayıyor. Bu hipotez aşağıdaki Matrix hipoteziyle ilgilidir.
- Descartes ve Zhuangzi'nin "", gerçekliğin bir rüyadan ayırt edilemez olduğunu varsayar.
- Descartes'ın "güçlü olduğu kadar zeki ve aldatıcı, tüm çabasını beni yanıltmaya yönlendiren" bir varlıktır.
- (veya veya ), dünyanın daha yakın bir yaşa işaret eden kayıtlar ve izlerle birlikte yakın zamanda yaratıldığını ileri sürer.
- Azaltılmış gerçeklik, duyusal sistemlerin sınırlamaları nedeniyle değil, yapay yoluyla yapay olarak azaltılmış gerçeklik anlamına gelir.
- hipotezi veya Simüle edilmiş gerçeklik hipotezi, bir bilgisayar simülasyonu veya sanal gerçeklik içinde olabileceğimizi öne sürüyor. İlgili hipotezler, sanal veya simüle edilmiş gerçeklikte yerleşik türlerin dış gerçekliği algılamasına olanak tanıyan sinyallerle simülasyonları da içerebilir.
Batılı olmayan antik felsefe ve din
Jain felsefesi
Jain felsefesi yedi tattvanın (doğrular veya temel ilkeler) gerçekliği oluşturduğunu varsayar. Bu yedi tattva şunlardır:
Fizik bilimleri
Bilimsel gerçekçilik
Bilimsel gerçekçilik, en genel düzeyde, bilimin (belki de ideal bilimin) tanımladığı dünyanın (evren), bizim ondan anladığımız şeyden bağımsız olarak, olduğu gibi gerçek dünya olduğu görüşüdür. Bilim felsefesinde sıklıkla "bilimin başarısı nasıl açıklanacaktır?" sorusuna yanıt olarak çerçevelenir. Bilimin başarısının neleri içerdiğine ilişkin tartışma, öncelikle bilimsel teoriler tarafından tartışılan varlıkların statüsüne odaklanmaktadır. Genel olarak bilimsel gerçekçiler, araçsalcılığın aksine, bu varlıklar hakkında (yani aynı ontolojik statüye sahip oldukları) doğrudan gözlemlenebilir varlıklar olarak güvenilir iddialarda bulunulabileceğini belirtirler. Genel olarak bilimsel gerçekçiler, araçsalcılığın aksine, bu varlıklar hakkında (yani aynı ontolojik statüye sahip oldukları) doğrudan gözlemlenebilir varlıklar olarak güvenilir iddialarda bulunulabileceğini belirtirler. Günümüzde en çok kullanılan ve üzerinde çalışılan bilimsel teoriler az çok hakikati ifade etmektedir.
Fizikte gerçekçilik ve yerellik
Fizikçilerin kullandığı anlamda realizm, metafizikteki gerçekçilik ile eşit değildir. İkincisi, dünyanın zihinden bağımsız olduğu iddiasıdır: Bir ölçümün sonuçları, ölçüm eyleminden önce mevcut olmasa bile, bu onların gözlemcinin yaratımı olmasını gerektirmez. Üstelik zihinden bağımsız bir özelliğin konum veya momentum gibi bazı fiziksel değişkenlerin değeri olması gerekmez. Bir özellik eğilimsel (veya potansiyel) olabilir, yani bir eğilim olabilir: cam nesnelerin kırılma eğiliminde olması veya kırılmaya yatkın olması, aslında kırılmasalar bile. Benzer şekilde, kuantum sistemlerinin zihinden bağımsız özellikleri, belirli ölçümlere, belirlenebilir olasılıkla belirli değerlerle yanıt verme eğiliminden oluşabilir. Böyle bir ontoloji, fizikçilerin anladığı anlamda (tek bir değerin kesin olarak üretilmesini gerektiren) "lokal realizm" anlamında gerçekçi olmasa da, metafizik açıdan gerçekçi olacaktır.
Yakından ilgili bir terim, karşıolgusal kesinliktir (CFD), gerçekleştirilmemiş ölçümlerin sonuçlarının kesinliğinden anlamlı bir şekilde söz edilebileceği iddiasına atıfta bulunmak için kullanılır (yani nesnelerin varlığını ve nesnelerin özelliklerini varsayma yeteneği, ölçülmemiş olsalar bile).
klasik mekaniğin, genel göreliliğin ve elektrodinamiğin önemli bir özelliğidir; ancak kuantum mekaniği kuantum dolanıklığın mümkün olduğunu gösterdi. Bu, EPR paradoksunu öneren Einstein tarafından reddedildi, ancak daha sonra Bell eşitsizlikleriyle ölçüldü. Bell eşitsizlikleri ihlal edilirse, ya lokal realizm ya da karşıolgusal kesinlik yanlış olmalıdır; ancak bazı fizikçiler, homojen olmayan Bell eşitsizliklerinin alt sınıfının test edilmemiş olması veya testlerdeki deneysel sınırlamalar nedeniyle deneylerin Bell ihlallerini gösterdiğine itiraz ediyor. Kuantum mekaniğinin farklı yorumları, yerel gerçekçiliğin ve/veya karşıolgusal kesinliğin farklı kısımlarını ihlal eder.
"Mümkün"den "gerçek"e geçiş, kuantum darwinizmi de dahil olmak üzere ilgili teorilerle birlikte kuantum fiziğinin önemli bir konusudur.
Kuantum mekaniğinde "gözlem"in rolü
Kuantum zihin-beden problemi, zihin-beden probleminin kuantum mekaniği bağlamındaki felsefi tartışmalarını ifade eder. Kuantum mekaniği gözlemciler tarafından algılanmayan kuantum süperpozisyonlarını içerdiğinden, kuantum mekaniğinin bazı yorumları bilinçli gözlemcileri özel bir konuma yerleştirir.
Kuantum mekaniğinin kurucuları gözlemcinin rolünü tartıştılar ve bunlardan Wolfgang Pauli ve Werner Heisenberg çöküşü yaratanın gözlemci olduğuna inanıyorlardı. Niels Bohr tarafından hiçbir zaman tam olarak onaylanmayan bu bakış açısı, Albert Einstein tarafından mistik ve anti-bilimsel olmakla suçlandı. Pauli bu terimi kabul etti ve kuantum mekaniğini lucid mysticism olarak tanımladı.
Heisenberg ve Bohr, kuantum mekaniğini her zaman mantıksal pozitivist terimlerle tanımladılar. Bohr ayrıca kuantum teorilerinin tamamlayıcılık gibi felsefi çıkarımlarıyla da aktif olarak ilgilendi. Kuantum teorisinin, klasik mekanik ve olasılık tarafından daha iyi tanımlanan günlük deneyimler için pek uygun olmasa da, doğanın tam bir tanımını sunduğuna inanıyordu. Bohr hiçbir zaman nesnelerin kuantum olmaktan çıkıp klasik hale geldiği bir sınır çizgisi belirtmedi. Bunun bir fizik meselesi değil, bir felsefe meselesi olduğuna inanıyordu.
Eugene Wigner, "Schrödinger'in kedisi" düşünce deneyini "Wigner'in arkadaşı" olarak yeniden formüle etti ve herhangi bir realist quantum mekaniği yorumundan bağımsız olarak, bir gözlemcinin bilincinin, dalga fonksiyonunun çöküşünü hızlandıran sınır çizgisi olduğunu öne sürdü. Yaygın olarak "bilinç çökmeye neden olur" olarak bilinen kuantum mekaniğinin bu tartışmalı yorumu, dalga fonksiyonunun çökmesine neden olan şeyin bilinçli bir gözlemci tarafından gözlemlenmesi olduğunu belirtir. Ancak bu, kuantum filozofları arasında bir yanlış anlama olduğu düşünülen azınlık görüşüdür. "" düşünce deneyinin, bilincin diğer fiziksel süreçlerden farklı olmasını gerektirmeyen başka olası çözümleri de vardır. Üstelik Wigner daha sonraki yıllarda bu yorumlara yöneldi.
Çokluevren
Çokluevren, var olan her şeyi bir arada içeren (sürekli olarak deneyimlediğimiz tarihsel evren dahil) birden fazla olası evrenin varsayımsal kümesidir: uzay, zaman, madde ve enerji yanı sıra bunları tanımlayan fiziksel yasalar ve sabitler. Terim 1895 yılında Amerikalı filozof ve psikolog William James tarafından icat edildi.Kuantum mekaniğinin ana akım yorumlarından biri olan çoklu dünyalar yorumu (MWI)'nda, sonsuz sayıda evren vardır ve olası her kuantum sonucu en az bir evrende meydana gelir, ancak (diğer) evrenlerin ne kadar gerçek olduğu konusunda bir tartışma vardır.
Çoklu evrenin yapısı, içindeki her evrenin doğası ve çeşitli kurucu evrenler arasındaki ilişki, ele alınan spesifik çoklu evren hipotezine bağlıdır. Çoklu evrenler kozmoloji, fizik, astronomi, din, felsefe, kişilerarası psikoloji ve kurguda, özellikle de bilim kurgu ve fantezide öne sürülmüştür. Bu bağlamlarda paralel evrenlere "alternatif evrenler", "kuantum evrenler", "iç içe geçen boyutlar", "paralel boyutlar", "paralel dünyalar", "alternatif gerçeklikler", "alternatif zaman çizelgeleri" ve "boyutsal düzlemler" de denilmektedir.
Çeşitli teorilerde, bazı durumlarda sonsuz, bir dizi kendi kendini idame ettiren döngüler vardır - tipik olarak bir dizi Büyük Çöküş'ler (veya "Big Bounce"'lar). Bununla birlikte, ilgili evrenler aynı anda var olmazlar ancak sıralıdırlar ve temel doğal bileşenler potansiyel olarak evrenler arasında farklılık gösterir (bkz. Antropik ilke).
Antropik ilke
"Gözlem seçimi etkisi" olarak da bilinen antropik ilke, ilk kez 1957'de tarafından önerilen, evren hakkında yapılabilecek olası gözlemlerin aralığının, yalnızca akıllı yaşamın gelişebileceği bir evrende gerçekleşebileceği gerçeğiyle sınırlı olduğu hipotezidir. Antropik ilkenin savunucuları, evrenin neden bilinçli yaşama uyum sağlamak için gerekli yaşa ve temel fiziksel sabitlere sahip olduğunu açıkladığını iddia ediyor; çünkü her ikisi de farklı olsaydı, gözlem yapmak için etrafta kimse olmazdı. Antropik akıl yürütme genellikle evrenin yaşamın varlığı için ince ayarlı gibi göründüğü fikrini ele almak için kullanılır.
Kişisel ve kolektif gerçeklik
Her bireyin farklı anıları ve kişisel geçmişi, bilgisi, kişilik özellikleri ve deneyimi ile farklı bir vardır. Çoğunlukla insan beynine atıfta bulunan bu sistem, biliş ve davranışları etkilemekte ve bu karmaşıklığa yeni bilgiler, anılar, enformasyon, düşünceler ve deneyimler sürekli olarak entegre edilmektedir. Konektomun (beyindeki sinir ağları/kabloları) biliş veya dünyayı (bir bağlam olarak) algılama şeklimiz ve ilgili özellikler veya süreçler açısından insan değişkenliğinde önemli bir faktör olduğu düşünülmektedir. Anlamlandırma, insanların deneyimlerine anlam verme ve yaşadıkları dünyayı anlamlandırma sürecidir. Kişisel kimlik, benzersiz bir bireyin zaman içinde nasıl varlığını sürdürdüğü gibi sorularla ilgilidir.
Anlamlandırma ve gerçekliğin belirlenmesi de kolektif olarak gerçekleşir ve bu, ve ilgili yaklaşımlarda incelenir. Kolektif zeka perspektifinden bakıldığında, bireysel insanların (ve potansiyel olarak yapay zeka varlıklarının) zekası büyük ölçüde sınırlıdır ve birden fazla varlığın zaman içinde işbirliği yapmasıyla gelişmiş zeka ortaya çıkar.Kolektif hafıza, gerçekliğin ve iletişimin sosyal inşasının önemli bir bileşenidir ve medya sistemleri gibi iletişimle ilgili sistemler de ana bileşenler olabilir (bkz. #Teknoloji).
Algı felsefesi, insanların algı aygıtlarının, özellikle de bireylerin fizyolojik duyularının evrimsel tarihine dayanan soruları gündeme getirir. Bu, "gerçeği görmüyoruz - yalnızca geçmişte görmenin yararlı olduğu şeyleri görüyoruz" olarak tanımlanıyor ve kısmen "türümüzün, gerçeği göremememize rağmen değil, bu yüzden bu kadar başarılı olduğunu" öne sürüyor.
Bilimsel her şeyin teorileri
Bir her şeyin teorisi (TOE), bilinen tüm fiziksel olayları tam olarak açıklayan ve birbirine bağlayan ve prensipte gerçekleştirilebilecek herhangi bir deneyin sonucunu tahmin eden varsayılan bir teorik fizik teorisidir. Her şeyin teorisine son teori de denir. Yirminci yüzyılda teorik fizikçiler tarafından her şeyin teorisine dair pek çok aday teori öne sürüldü, ancak hiçbiri deneysel olarak doğrulanmadı. Bir TOE üretmedeki temel sorun, genel görelilik ile kuantum mekaniğinin birleştirilmesinin zor olmasıdır. Bu fizikteki çözülmemiş problemlerden biridir.
Başlangıçta, "her şeyin teorisi" terimi, çeşitli aşırı genelleştirilmiş teorilere atıfta bulunmak için ironik bir çağrışımla kullanıldı. Örneğin, Stanisław Lem'in 1960'lardaki bilim kurgu öykülerinden oluşan bir diziden bir karakter olan Ijon Tichy'nin büyük büyükbabasının "Her Şeyin Genel Teorisi" üzerinde çalıştığı biliniyordu. Fizikçi John Ellis, 1986 yılında Nature dergisinde yayınlanan bir makalede bu terimi teknik literatüre kazandırdığını iddia ediyor. Zamanla bu terim, tüm temel etkileşimlerin ve doğadaki tüm parçacıkların teorilerini tek bir model aracılığıyla birleştirecek veya açıklayacak bir teoriyi tanımlamak için kuantum fiziği'nin popülerleşmesinde sıkışıp kaldı: yerçekimi için genel görelilik ve elektromanyetizma için temel parçacık fiziğinin standart modeli (kuantum mekaniğini içeren), iki nükleer etkileşim ve bilinen temel parçacıklar.
Her şeyin teorisi için mevcut adaylar arasında sicim teorisi, M teorisi ve [[döngü kuantum kütleçekimi]] bulunmaktadır.
Teknoloji
Medya
Medya (haber medyası, sosyal medya, Wikipedia ve kurgu gibi web siteleri), bireylerin ve toplumun gerçeklik (inanç ve tutum oluşumunun bir parçası olarak da dahil) algısını şekillendirmekte ve kısmen kasıtlı olarak gerçekliği öğrenme aracı olarak kullanılmaktadır. Radyo ve TV teknolojilerinin ortaya çıkışı gibi çeşitli teknolojiler toplumun gerçeklikle ilişkisini değiştirmiştir.
Araştırma, karşılıklı ilişkileri ve etkileri, örneğin gerçekliğin sosyal inşasındaki yönleri araştırır. Algılanan gerçekliğin bu şekillenmesinin ve temsilinin önemli bir bileşeni, içeriğin yalnızca (veya öncelikle) kalitesi, tonu ve türleri değil, örneğin kamu gündemini etkileyen gündem, seçim ve önceliklendirmedir. Ciddi olumsuz sonuçları olan kazalar gibi düşük olasılıklı olaylara yönelik orantısız haber ilgisi, izleyicilerin risk algısını zararlı sonuçlarla bozabilir. Yanlış denge, sansasyonellik gibi kamuoyunun dikkatine bağımlı tepkiler ve "güncel olayların" tahakkümü gibi çeşitli önyargıların yanı sıra pazarlama gibi medyanın çıkar odaklı çeşitli kullanımları da gerçeklik algısı üzerinde büyük etkilere sahip olabilir. Zaman kullanımı çalışmaları şunu buldu; 2018'de ortalama ABD'li Amerikalı "her gün yaklaşık on bir saatini ekranlara bakarak geçirdi".
Filtre kabarcıkları ve yankı odaları
Filtre balonu veya ideolojik çerçeve, kişiselleştirilmiş aramalardan kaynaklanabilecek bir entelektüel izolasyon durumudur. Kişiselleştirilmiş aramalar, kullanıcı hakkındaki konum, geçmiş tıklama davranışı ve arama geçmişi gibi bilgilere dayalı olarak arama sonuçlarını seçici bir şekilde düzenlemek için web sitesi algoritmalarını kullanır. Sonuç olarak kullanıcılar, kendi bakış açılarıyla aynı fikirde olmayan bilgilerden ayrışıyor, onları etkili bir şekilde kendi kültürel veya ideolojik baloncukları içinde izole ediyor ve sonuçta sınırlı ve özelleştirilmiş bir dünya görüşü ortaya çıkıyor. Bu algoritmaların yaptığı seçimler yalnızca bazen şeffaftır. Başlıca örnekler arasında Google Kişiselleştirilmiş Arama sonuçları ve Facebook'un kişiselleştirilmiş haber akışı yer alır.
Filtre balonunun, internetin, kendi çevrimiçi toplulukları içinde yalıtılmış hale gelen ve farklı görüşlere maruz kalmayı başaramayan, benzer düşüncelere sahip insanlardan oluşan alt gruplara bölünmesiyle ortaya çıkan, splinternet veya siberbalkanizasyon adı verilen bir olguyu daha da kötüleştirdiği belirtiliyor. Bu kaygının kökeni, halka açık internetin ilk günlerine, "siberbalkanizasyon" teriminin 1996 yılında ortaya atılmasına kadar uzanmaktadır. Bu olguyu tanımlamak için "ideolojik çerçeveler" ve "internette arama yaparken sizi çevreleyen figüratif alan" gibi başka terimler de kullanılmıştır.
Sanal gerçeklik ve siber uzay
Sanal gerçeklik (VR), hayali dünyaların yanı sıra gerçek dünyadaki yerlerdeki fiziksel varlığı simüle edebilen, bilgisayarla simüle edilmiş bir ortamdır.
Sanallık sürekliliği tamamen sanal olan "sanallık" ve tamamen gerçek olan "gerçeklik" arasında değişen sürekli bir ölçektir. Dolayısıyla gerçeklik-sanallık sürekliliği, gerçek ve sanal nesnelerin tüm olası varyasyonlarını ve bileşimlerini kapsar. Yeni medya ve bilgisayar bilimi'nde bir kavram olarak tanımlanıyor ama aslında bir antropoloji meselesi olarak da değerlendirilebilir. Konsept ilk olarak Paul Milgram tarafından tanıtıldı.
Hem gerçek hem de sanalın karıştığı, iki uç arasındaki alan, karma gerçeklik olarak adlandırılıyor. Bunun da hem sanalın gerçeği artırdığı artırılmış gerçeklikten hem de gerçeğin sanallığı artırdığı artırılmış sanallıktan oluştuğu söyleniyor. Dünyadaki bilgisayar sistemlerinin birbirine bağlı bir bütün olarak ele alındığı siber uzay, sanal bir gerçeklik olarak düşünülebilir; örneğin William Gibson ve diğerlerinin siberpunk kurgularında bu şekilde tasvir ediliyor. Second Life ve World of Warcraft gibi MMORPG'ler, siber uzaydaki yapay ortamların veya sanal dünyaların (tam sanal gerçekliğin bir ölçüde gerisinde kalan) örnekleridir.
İnternet kültüründe "RL"
İnternette "gerçek hayat", gerçek dünyadaki hayatı ifade eder. Sanal gerçeklik, gerçeğe yakın deneyim, rüyalar, romanlar veya filmler gibi kurgu veya fantezi olarak görülen ortamların aksine, genellikle yaşam veya fikir birliği gerçekliğine atıfta bulunur. Çevrimiçi ortamda "IRL" kısaltması "gerçek hayatta" anlamına gelir ve "İnternet üzerinde değil" anlamına gelir. İnternet araştırmalarıyla ilgilenen sosyologlar, bir gün çevrimiçi ve gerçek yaşam dünyaları arasındaki ayrımın "tuhaf" görünebileceğini belirlediler ve cinsel entrikalar gibi belirli çevrimiçi aktivite türlerinin halihazırda tam meşruiyete tam bir "gerçekliğe" geçiş yaptığını belirttiler. "RL" kısaltması "gerçek hayat" anlamına gelir. Örneğin, bir kişi bir sohbette veya bir İnternet forumunda tanıştığı biriyle "RL'de buluşmaktan" söz edebilir. "RL sorunları" nedeniyle bir süre interneti kullanamamayı ifade etmek için de kullanılabilir.
Kaynakça
- ^ . Oxford Dictionaries | English. 26 Eylül 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 28 Ekim 2017.
- ^ Saridakis E. (2016). "Information, reality, and modern physics". International Studies in the Philosophy of Science. 30 (4): 327-341. doi:10.1080/02698595.2017.1331980.
- ^ Funk, Ken (21 Mart 2001). . 28 Kasım 2003 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 10 Aralık 2019.
- ^ Palmer, Gary B. (1996). Toward A Theory of Cultural Linguistics. University of Texas Press. s. 114. ISBN .
- ^ dynamis–energeia, Latince çevirisi potentia–actualitas (aynı zamanda daha önce possibilitas–efficacia). Giorgio Agamben, Opus Dei: An Archaeology of Duty (2013), p. 46 22 Nisan 2023 tarihinde Wayback Machine sitesinde ..
- ^ Kaynak hatası: Geçersiz
<ref>
etiketi;Sachs2005
isimli refler için metin sağlanmadı (Bkz: ) - ^ Sachs (1999, s. lvii).
- ^ Durrant (1993, s. 206)
- ^ Primmer, Justin (2018), "Belief", Primmer, Justin (Ed.), The Stanford Encyclopedia of Philosophy, Stanford, CA: The Metaphysics Research Lab, 15 Kasım 2019 tarihinde kaynağından , erişim tarihi: 19 Eylül 2008
- ^ a b c d "Belief". Stanford Encyclopedia of Philosophy. 15 Kasım 2019 tarihinde kaynağından . Erişim tarihi: 22 Haziran 2020.
- ^ "Formal Representations of Belief". Stanford Encyclopedia of Philosophy. 11 Temmuz 2020 tarihinde kaynağından . Erişim tarihi: 22 Haziran 2020.
- ^ a b Gershman, Boris (23 Kasım 2022). "Witchcraft beliefs around the world: An exploratory analysis". PLOS ONE. 17 (11): e0276872. Bibcode:2022PLoSO..1776872G. doi:10.1371/journal.pone.0276872 . (PMC) 9683553 $2. (PMID) 36417350.
- ^ "Witchcraft beliefs are widespread, highly variable around the world". Public Library of Science via phys.org (İngilizce). 17 Aralık 2022 tarihinde kaynağından . Erişim tarihi: 17 Aralık 2022.
- ^ Ecker, Ullrich K. H.; Lewandowsky, Stephan; Cook, John; Schmid, Philipp; Fazio, Lisa K.; Brashier, Nadia; Kendeou, Panayiota; Vraga, Emily K.; Amazeen, Michelle A. (January 2022). "The psychological drivers of misinformation belief and its resistance to correction". Nature Reviews Psychology (İngilizce). 1 (1): 13-29. doi:10.1038/s44159-021-00006-y. ISSN 2731-0574.
- ^ Clifford, Catherine. "Americans don't think other Americans care about climate change as much as they do". CNBC (İngilizce). 14 Eylül 2022 tarihinde kaynağından . Erişim tarihi: 15 Eylül 2022.
- ^ Sparkman, Gregg; Geiger, Nathan; Weber, Elke U. (23 Ağustos 2022). "Americans experience a false social reality by underestimating popular climate policy support by nearly half". Nature Communications (İngilizce). 13 (1): 4779. Bibcode:2022NatCo..13.4779S. doi:10.1038/s41467-022-32412-y . ISSN 2041-1723. (PMC) 9399177 $2. (PMID) 35999211.
- ^ Nayak, Sandeep M.; Griffiths, Roland R. (28 Mart 2022). "A Single Belief-Changing Psychedelic Experience Is Associated With Increased Attribution of Consciousness to Living and Non-living Entities". Frontiers in Psychology (İngilizce). 13: 852248. doi:10.3389/fpsyg.2022.852248 . ISSN 1664-1078. (PMC) 8995647 $2. (PMID) 35418909.
- ^ Timmermann, Christopher; Kettner, Hannes; Letheby, Chris; Roseman, Leor; Rosas, Fernando E.; (23 Kasım 2021). "Psychedelics alter metaphysical beliefs". Scientific Reports (İngilizce). 11 (1): 22166. Bibcode:2021NatSR..1122166T. doi:10.1038/s41598-021-01209-2. ISSN 2045-2322. (PMC) 8611059 $2. (PMID) 34815421.
- ^ . Milliyet. 31 Ekim 2021 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 31 Ekim 2021.
- ^ "Principles of Nature and Grace", 1714, Article 7.
- ^ "Not how the world is, is the mystical, but that it is" 20 Aralık 2020 tarihinde Wayback Machine sitesinde ., Tractatus Logico-Philosophicus 6.44
- ^ Martin Heidegger, , Yale University Press, New Haven and London (1959), pp. 7–8.
- ^ . www.hedweb.com. 17 Ağustos 2000 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 26 Nisan 2017.
- ^ Geier, Manfred (2017). Wittgenstein und Heidegger: Die letzten Philosophen (Almanca). Rowohlt Verlag. s. 166. ISBN .
- ^ "Metaphysics special: Why is there something rather than nothing?". New Scientist. 19 Mayıs 2017 tarihinde kaynağından . Erişim tarihi: 26 Nisan 2017.
- ^ Sorensen, Roy (2015). "Nothingness". The Stanford Encyclopedia of Philosophy. 30 Ağustos 2006 tarihinde kaynağından . Erişim tarihi: 26 Nisan 2017.
- ^ Dascal, Marcelo (2008). Leibniz: What Kind of Rationalist? (İngilizce). Springer. s. 452. ISBN . 3 Kasım 2023 tarihinde kaynağından . Erişim tarihi: 9 Ekim 2023.
- ^ Goldschmidt, Tyron (2014). The Puzzle of Existence: Why Is There Something Rather Than Nothing? (İngilizce). Routledge. ISBN .
- ^ Lehar, Steve. (2000). The Function of Conscious Experience: An Analogical Paradigm of Perception and Behavior 21 Ekim 2015 tarihinde Wayback Machine sitesinde ., Consciousness and Cognition.
- ^ Lehar, Steve. (2000). Naïve Realism in Contemporary Philosophy 11 Ağustos 2012 tarihinde Wayback Machine sitesinde ., The Function of Conscious Experience.
- ^ Lehar, Steve. Representationalism 5 Eylül 2012 tarihinde Wayback Machine sitesinde .
- ^ Tegmark, Max (February 2008). "The Mathematical Universe". Foundations of Physics. 38 (2): 101-150. arXiv:0704.0646 $2. Bibcode:2008FoPh...38..101T. doi:10.1007/s10701-007-9186-9.
- ^ Tegmark (1998), p. 1.
- ^ (1953). "Universals and Resemblance", Ch. 1 of Thinking and Experience, Hutchinson's University Library, among others, sometimes uses such Latin terms
- ^ as quoted in [Artigas, The Mind of the Universe, p. 123]
- ^ Present-time consciousness Francisco J. Varela Journal of Consciousness Studies 6 (2-3):111-140 (1999)
- ^ (2001). Edmund Husserl's phenomenology (2 bas.). Press. ss. 311-314. ISBN .
- ^ Steven Galt Crowell (2001). Husserl, Heidegger, and the space of meaning: paths toward transcendental phenomenology. Northwestern University Press. s. 160. ISBN .
- ^ Mori, Shohei; Ikeda, Sei; Saito, Hideo (28 Haziran 2017). "A survey of diminished reality: Techniques for visually concealing, eliminating, and seeing through real objects". IPSJ Transactions on Computer Vision and Applications. 9 (1): 17. doi:10.1186/s41074-017-0028-1 . ISSN 1882-6695.
- ^ S.A. Jain 1992, s. 6.
- ^ Norsen, Travis (26 Şubat 2007). "Against 'Realism'". Foundations of Physics. 37 (3): 311-340. arXiv:quant-ph/0607057 $2. Bibcode:2007FoPh...37..311N. doi:10.1007/s10701-007-9104-1.
- ^ Thompson, Ian. . www.generativescience.org. 4 Kasım 2001 tarihinde kaynağından arşivlendi.
- ^ . bendov.info. 10 Ağustos 2002 tarihinde kaynağından arşivlendi.
- ^ Juan Miguel Marin (2009). "'Mysticism' in quantum mechanics: the forgotten controversy". European Journal of Physics. 30 (4): 807-822. Bibcode:2009EJPh...30..807M. doi:10.1088/0143-0807/30/4/014. link, summarized here [1] 6 Haziran 2011 tarihinde Wayback Machine sitesinde .
- ^ John Honner (2005). "Niels Bohr and the Mysticism of Nature". Zygon: Journal of Religion & Science. 17–3: 243-253.
- ^ M. Schlosshauer; J. Koer; A. Zeilinger (2013). "A Snapshot of Foundational Attitudes Toward Quantum Mechanics". Studies in History and Philosophy of Science Part B: Studies in History and Philosophy of Modern Physics. 44 (3): 222-230. arXiv:1301.1069 $2. Bibcode:2013SHPMP..44..222S. doi:10.1016/j.shpsb.2013.04.004.
- ^ Michael Esfeld, (1999), Essay Review: Wigner's View of Physical Reality 1 Şubat 2014 tarihinde Wayback Machine sitesinde ., published in Studies in History and Philosophy of Modern Physics, 30B, pp. 145–154, Elsevier Science Ltd.
- ^ James, William, The Will to Believe, 1895; and earlier in 1895, as cited in OED's new 2003 entry for "multiverse": "1895 W. JAMES in Internat. Jrnl. Ethics 6 10 Visible nature is all plasticity and indifference, a multiverse, as one might call it, and not a universe."
- ^ Bostrom, Nick (2008). "Where are they? Why I hope the search for extraterrestrial life finds nothing" (PDF). Technology Review. 2008: 72-77. 9 Ekim 2022 tarihinde kaynağından arşivlendi (PDF).
- ^ Bostrom, Nick (9 Şubat 2020). . anthropic-principle.com. 25 Ocak 1999 tarihinde kaynağından arşivlendi.
The data we collect about the Universe is filtered not only by our instruments' limitations, but also by the precondition that somebody be there to 'have' the data yielded by the instruments (and to build the instruments in the first place).
- ^ James Schombert. . Department of Physics at University of Oregon. 28 Nisan 2012 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 26 Nisan 2012.
- ^ Savin-Baden, Maggi; Burden, David (1 Nisan 2019). "Digital Immortality and Virtual Humans". Postdigital Science and Education (İngilizce). 1 (1): 87-103. doi:10.1007/s42438-018-0007-6 . ISSN 2524-4868.
- ^ "Understanding reality through algorithms". MIT News | Massachusetts Institute of Technology (İngilizce). 6 Kasım 2022 tarihinde kaynağından . Erişim tarihi: 6 Kasım 2022.
- ^ Popova, Maria (28 Mart 2012). . The Atlantic. 31 Mart 2012 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 6 Kasım 2022.
- ^ Seung, Sebastian (2012). Connectome: How the Brain's Wiring Makes Us Who We Are (İngilizce). HMH. ISBN . 15 Mayıs 2023 tarihinde kaynağından . Erişim tarihi: 9 Ekim 2023.
- ^ "Quest for the connectome: scientists investigate ways of mapping the brain". The Guardian (İngilizce). 7 Mayıs 2012. 6 Kasım 2022 tarihinde kaynağından . Erişim tarihi: 6 Kasım 2022.
- ^ Peeters, Marieke M. M.; van Diggelen, Jurriaan; van den Bosch, Karel; Bronkhorst, Adelbert; Neerincx, Mark A.; Schraagen, Jan Maarten; Raaijmakers, Stephan (1 Mart 2021). "Hybrid collective intelligence in a human–AI society" (PDF). AI & Society (İngilizce). 36 (1): 217-238. doi:10.1007/s00146-020-01005-y. ISSN 1435-5655. 3 Eylül 2023 tarihinde kaynağından (PDF). Erişim tarihi: 9 Ekim 2023.
- ^ Luckmann, Thomas (February 2008). "On Social Interaction and the Communicative Construction of Personal Identity, Knowledge and Reality". Organization Studies (İngilizce). 29 (2): 277-290. doi:10.1177/0170840607087260. ISSN 0170-8406.
- ^ Draaisma, Douwe (April 2017). "Perception: Our useful inability to see reality". Nature (İngilizce). 544 (7650): 296. Bibcode:2017Natur.544..296D. doi:10.1038/544296a. 5 Şubat 2023 tarihinde kaynağından . Erişim tarihi: 5 Şubat 2023.
- ^ Weinberg (1993)
- ^ Ellis, John (2002). "Physics gets physical (correspondence)". Nature. 415 (6875): 957. Bibcode:2002Natur.415..957E. doi:10.1038/415957b . (PMID) 11875539.
- ^ Ellis, John (1986). "The Superstring: Theory of Everything, or of Nothing?". Nature. 323 (6089): 595-598. Bibcode:1986Natur.323..595E. doi:10.1038/323595a0.
- ^ McDowell, Zachary J.; Vetter, Matthew A. (2022). Wikipedia and the Representation of Reality (İngilizce). Taylor & Francis. doi:10.4324/9781003094081. ISBN . 7 Mart 2023 tarihinde kaynağından . Erişim tarihi: 9 Ekim 2023.
- ^ name="1999-02377-025">Prentice, D.; Gerrig, R. (1999). "Exploring the boundary between fiction and reality" (İngilizce). 6 Kasım 2022 tarihinde kaynağından . Erişim tarihi: 9 Ekim 2023.
- ^ Kaynak hatası: Geçersiz
<ref>
etiketi;1999-02377-025
isimli refler için metin sağlanmadı (Bkz: ) - ^ Gamson, William A.; Croteau, David; Hoynes, William; Sasson, Theodore (1992). "Media Images and the Social Construction of Reality". Annual Review of Sociology. 18: 373-393. doi:10.1146/annurev.so.18.080192.002105. ISSN 0360-0572. JSTOR 2083459. 6 Kasım 2022 tarihinde kaynağından . Erişim tarihi: 9 Ekim 2023.
- ^ McCombs, Maxwell E.; Shaw, Donald L. (1972). "The Agenda-Setting Function of Mass Media". Public Opinion Quarterly. 36 (2): 176. doi:10.1086/267990.
- ^ McCombs, Maxwell; Reynolds, Amy (2009). "How the news shapes our civic agenda and News Influence on Our Pictures of the World". Media Effects. Routledge. ss. 17-32. doi:10.4324/9780203877111-7. ISBN . 6 Kasım 2022 tarihinde kaynağından . Erişim tarihi: 9 Ekim 2023.
- ^ van der Meer, Toni G L A; Kroon, Anne C; Vliegenthart, Rens (20 Temmuz 2022). "Do News Media Kill? How a Biased News Reality can Overshadow Real Societal Risks, The Case of Aviation and Road Traffic Accidents". Social Forces. 101 (1): 506-530. doi:10.1093/sf/soab114 .
- ^ "How the news took over reality". The Guardian (İngilizce). 3 Mayıs 2019. 6 Kasım 2022 tarihinde kaynağından . Erişim tarihi: 6 Kasım 2022.
- ^ Gorvett, Zaria. "How the news changes the way we think and behave". BBC (İngilizce). 6 Kasım 2022 tarihinde kaynağından . Erişim tarihi: 6 Kasım 2022.
- ^ Technopedia, Definition – What does Filter Bubble mean? 10 Ekim 2017 tarihinde Wayback Machine sitesinde ., Retrieved October 10, 2017, "....A filter bubble is the intellectual isolation, that can occur when websites make use of algorithms to selectively assume the information a user would want to see, and then give information to the user according to this assumption ... A filter bubble, therefore, can cause users to get significantly less contact with contradicting viewpoints, causing the user to become intellectually isolated...."
- ^ Bozdag, Engin (September 2013). "Bias in algorithmic filtering and personalization". Ethics and Information Technology. 15 (3): 209-227. doi:10.1007/s10676-013-9321-6.
- ^ Huffington Post, The Huffington Post "Are Filter-bubbles Shrinking Our Minds?" 3 Kasım 2016 tarihinde Wayback Machine sitesinde .
- ^ Encrypt, Search (26 Şubat 2019). "What Are Filter Bubbles & How To Avoid Them". Search Encrypt Blog. 25 Şubat 2019 tarihinde kaynağından . Erişim tarihi: 19 Mart 2019.
- ^ Van Alstyne, Marshall; Brynjolfsson, Erik (March 1997) [Copyright 1996]. "Electronic Communities: Global Village or Cyberbalkans?" (PDF). 5 Nisan 2016 tarihinde kaynağından (PDF). Erişim tarihi: 24 Eylül 2017.
- ^ Van Alstyne, Marshall; Brynjolfsson, Erik (November 1996). "Could the Internet Balkanize Science?". Science. 274 (5292): 1479-1480. Bibcode:1996Sci...274.1479V. doi:10.1126/science.274.5292.1479.
- ^ Alex Pham; Jon Healey (24 Eylül 2005). "Systems hope to tell you what you'd like: 'Preference engines' guide users through the flood of content". Chicago Tribune. 8 Aralık 2015 tarihinde kaynağından . Erişim tarihi: 4 Aralık 2015.
...if recommenders were perfect, I can have the option of talking to only people who are just like me....Cyber-balkanization, as Brynjolfsson coined the scenario, is not an inevitable effect of recommendation tools.
- ^ Kaynak hatası: Geçersiz
<ref>
etiketi;twsO15
isimli refler için metin sağlanmadı (Bkz: ) - ^ Milgram, Paul; H. Takemura; A. Utsumi; F. Kishino (1994). (PDF). Proceedings of Telemanipulator and Telepresence Technologies. ss. 2351-34. 4 Ekim 2006 tarihinde kaynağından (PDF) arşivlendi. Erişim tarihi: 15 Mart 2007.
- ^ . www.acronymfinder.com. 28 Haziran 2011 tarihinde kaynağından arşivlendi.
- ^ Don Slater (2002). "Social Relationships and Identity On-line and Off-line". ; Lievrouw, Leah (Ed.). Handbook of New Media: Social Shaping and Consequences of ICTs. Sage Publications Inc. ss. 533-543. ISBN .
- ^ Bazı çağrışımcı filozoflar matematiğin deneyimden geldiğini ve herhangi bir a priori bilgi biçimi olmadığını ileri sürmüşlerdir. (Macleod 2016)
- ^ bir Latince: a priori argümanın şöyle olduğunu belirtti: "Kanepenizde uzandığınızda bunun doğru olduğunu görebilirsiniz. Kanepenizden kalkıp dışarı çıkıp fiziksel dünyada olayların nasıl olduğunu incelemenize gerek yok. Herhangi bir bilim yapmanıza gerek yok." (Sommers 2003)
Kaynak hatası: <ref>
"Note" adında grup ana etiketi bulunuyor, ancak <references group="Note"/>
etiketinin karşılığı bulunamadı (Bkz: )
wikipedia, wiki, viki, vikipedia, oku, kitap, kütüphane, kütübhane, ara, ara bul, bul, herşey, ne arasanız burada,hikayeler, makale, kitaplar, öğren, wiki, bilgi, tarih, yukle, izle, telefon için, turk, türk, türkçe, turkce, nasıl yapılır, ne demek, nasıl, yapmak, yapılır, indir, ücretsiz, ücretsiz indir, bedava, bedava indir, mp3, video, mp4, 3gp, jpg, jpeg, gif, png, resim, müzik, şarkı, film, film, oyun, oyunlar, mobil, cep telefonu, telefon, android, ios, apple, samsung, iphone, xiomi, xiaomi, redmi, honor, oppo, nokia, sonya, mi, pc, web, computer, bilgisayar
Gerceklik veya hakikat gunluk kullanimdaki anlamiyla var olan her sey demektir Bilimde dinde ve felsefede farkli anlamlari vardir Dusunceden bagimsiz olarak zamanda ve mekanda yer kaplayan her sey gercektir Herhangi bir seyin gercekligi insan zihnine bagli olmaksizin var olmasidir GerceklikGerceklik gunluk kullanimiyla haddi zatinda var olan seylerin durumudur Gerceklik terimi en genis anlamiyla gorulebilir yahut idrak edilebilir olsun ya da olmasin her seyi icerir Gerceklik bu baglamda varlik varolus ile sinirli tutulmus olsa da varlik ve yoklugu kapsar Diger bir deyisle gerceklik felsefi alanda hicligin ve onun fiziksel obje ya da sureclere sahip diger konseptlerle uyusmasinin bicimsel bir mefhumu bir kavrayisidir Bati felsefesinde kullanilan anlamiyla gerceklik tasavvuru ve dogasinin seviye ya da duzeyleri vardir Bu seviyeler en ozelinden en disiplinli ihtiyatlisina dogru Fenomenolojik gerceklik hakikat dogruluk ve aksiyomdur Fenomenolojik GerceklikEn esasli ve en oznel seviyede bir tek birey tarafindan gorulen gercekligi kisisel tecrubeler merak sorgulama ve vakanin oznel yorumu gerektiren secicilik sekillendirir Ve bu sebeple fenomenolojik olarak isimlendirilir Gercekligin bu formu digerleri tarafindan da iceriliyor olabilir ama zaman zaman baska bir kimse tarafindan kabul edilmemis ya da tecrube edilmemis olmasi hasebiyle emsalsiz olabilir Deneyim cesitlerinin bircogunun tinsel farz edildigi form gercekligin bu duzeyinde bulunur Fenomenolojik bakis acisiyla gerceklik hayret verici nitelikte gercektir ve gercek disilik ise var olmayandir Bu gerceklik bireyin kavrayisi bireyin sahsiyetine mihrak ve salahiyetine isnat edilebilir kisinin sadece dogru olduguna inanmak istedigi seyi gormesine yol acar Bu fenomenolojik tanim kesinlikle Husserlci degildir Bakildiginda Husserl in fenomenolojisi bilincin disindaki bircok sey ve bilinc dogasinin temelinde yatani gormeyi iceren bilincin icyapisinin bir analizidir HakikatPost modernizm ve Post yapisalcilik gibi felsefedeki daha az realist egilimlere gore hakikat oznel bir nitelige sahiptir Bir ya da iki birey tarafindan belirli bir olayin aciklamasi ve deneyiminde fikir birligine varildigi zaman olay ya da deneyim ile ilgili gorus birligi sekillenmeye baslar Bu birkac birey ya da daha buyuk gruplar tarafindan da paylasilir sonra insanlarin kesin bir tespiti yoluyla kabul edilip anlasilan bir hakikat olur umumun fikri olan gerceklik Bu suretle belirli bir grup kabul gormus hakikatlerin kesin bir bilgisine sahip olurken bir digeri farkli hakikat bilgilerine sahiptir Bu da farkli topluluk ve milletlerin dis dunyanin cesitli ve son derece farkli hakikatine ve gercekligin bilgisine sahip olmalarina yol acar Insanlar ya da toplumlarin din ve inanclari sosyal yapilarina uygun gerceklik duzeyinin guzel bir ornegidir Eger biri konusup digeri dinliyorsa hakikat yalnizca hakikat olarak dusunulemez cunku bireysel egilim ve hata yapabilirlilik kesinlik ya da nesnelligin kolay elde edilebilir oldugu fikrine meydan okur Anti realistler icin herhangi bir son nesnel hakikate erisme olanaksizligi sosyal olarak kabul gormus umumun fikri olanin otesinde bir hakikatin olmadigi anlamina gelir Buna ragmen bu hakikatler olduguna tek bir hakikat olmadigina delalet eder Realistler icin dunyanin belirli dogrularin bilgisi olmasi insanlarin bagimsizligini ele gecirir ve bu dogrular hakikatin son hakemidirler Michael Dummet bunu bivalens prensibi terimiyle aciklar Bayan Macbeth uc cocuga sahipti ya da degildi bir agac yikilir ya da yikilmaz Bir aciklama sayet bu dogrulara tekabul ederse dogru olacaktir uygunluk onaylanamasa dahi Bu yolla hakikatin realist ve anti realist tasavvuru arasindaki catisma dogrularin bilinebilirlik elde edilebilirlik anlaminda epistemik erisebilirligine yonelttikleri karsi koyuslarda kendini gosterir DogruDogru esasli bir prensip olarak anlasilan bir fenomendir Nadiren kisisel bir yoruma konu olabilir Cogu zaman dogal dunyanin gozlemlenen bir fenomenidir dunyanin bircok yerinde gunesin dogudan yukseldigi savi bir dogrudur Hangi yarim kureden olursa olsunlar hangi dili konusursa konussunlar bu sav herhangi bir gruba ya da ulusa ait olan tum insanlar icin dogrudur Kopernik teorisiyle desteklenen Galileo nun gunes gunes sistemin merkezidir savi dogal dunyanin bir dogrusunu dile getirmektedir Buna karsin yasami suresince Galileo bu dogru sav icin gulunc bulunmustur cunku cok az insan bu savi bir hakikat olarak kabul etmeye iliskin fikir birligine varmistir Daha az sayida sav cesitli toplumlar tarafindan paylasilan bircok hakikat ile karsilastirildiginda dunyada muhteva acisindan gercekcidir Bunlar ise sayisiz bireysel dunya gorusunden cok daha azdirlar Bilimsel kesif deneyim yorum ve analizin bircogu bu duzeyde yapilir Gercekligin bu bakis acisi Philip K Dick in aciklamasi olan Gerceklik ona inanmayi biraktigin vakit kaybolup gitmeyendir cumlesi ile cok guzel bir sekilde dile getirilmistir Gerceklik yalnizca hayali olanin var olmayanin veya gercek olmayanin aksine evrende gercek olan veya var olan her seyin toplami veya tumudur Terim ayni zamanda varliklarin varligini belirten ontolojik statuye atifta bulunmak icin de kullanilir Fiziksel anlamda gerceklik hem bilineni hem de bilinmeyeni kapsayan bir sistemin butununu olusturur Gercekligin veya varligin dogasina iliskin felsefi sorular Bati felsefe geleneginde metafizigin onemli bir dali olan ontoloji basligi altinda ele alinmaktadir Ontolojik sorular ayni zamanda bilim felsefesi din matematik ve felsefi mantik dahil olmak uzere felsefenin cesitli dallarinda da yer alir Bunlar arasinda yalnizca fiziksel nesnelerin gercek olup olmadigi yani fizikalizm gercekligin temelde maddi olmayan olup olmadigi ornegin idealizm bilimsel teoriler tarafindan one surulen varsayimsal gozlemlenemeyen varliklarin var olup olmadigi bir Tanri nin var olup olmadigi sayilarin ve diger soyut ve somutsoyut nesnelerin var olup olmadigi ve olasi dunyalarin var olup olmadigi hakkindaki sorular yer almaktadir Epistemoloji neyin ve nasil bilinebilecegi veya muhtemel olarak cikarilabilecegi ile ilgilenir modern dunyada gercekligi belirlemek veya arastirmak icin kaynak ve yontem olarak akil ampirik kanit ve bilime vurgu yapilir Dunya gorusleriDunya gorusleri ve teorileri Yaygin bir gunluk kullanimda gerceklik gerceklige yonelik algilar inanclar ve tutumlar anlamina gelir Benim gercekligim senin gercekligin degil orneginde oldugu gibi Bu genellikle bir konusmanin taraflarinin neyin gercek olduguna dair derinden farkli anlayislar uzerinde tartismama konusunda hemfikir olduklarini veya ayni fikirde olmalari gerektigini belirten bir konusma dili olarak kullanilir Ornegin arkadaslar arasindaki dini bir tartismada kisi soyle diyebilir mizah amacli Ayni fikirde olmayabilirsiniz ama benim gercekligimde herkes cennete gider Gerceklik onu dunya goruslerine veya bunlarin bir kismina kavramsal cerceveler baglayacak sekilde tanimlanabilir Gerceklik gozlemlenebilir olsun veya olmasin her seyin yapilarin gercek ve kavramsal olaylarin gecmis ve simdiki ve fenomenlerin butunlugudur Bu ister bireysel ister ortak insan deneyimine dayali olsun bir dunya gorusunun nihai olarak tanimlamaya veya haritalandirmaya calistigi seydir Bir Dunya gorusu veya Weltanschauung bir bireyin veya toplumun tum bilgisini kulturunu ve kapsayan temel bilissel yonelimdir Bir dunya gorusu doga felsefesini icerebilir temel varolussal ve normatif onermeler veya temalar degerler duygular ve etik Fizik felsefe sosyoloji edebi elestiri ve diger alanlardaki belirli fikirler cesitli gerceklik teorilerini sekillendirir Boyle bir teori her birimizin gerceklikle ilgili sahip oldugu algilarin veya inanclarin otesinde kelimenin tam anlamiyla ve basitce hicbir gercekligin olmadigidir kaynak belirtilmeli Bu tur tutumlar su populer ifadede ozetlenmistir Algi gercekliktir veya Hayat gercegi nasil algiladiginizdir veya gerceklik yanina kalabileceginiz seydir Robert Anton Wilson ve anti realizmi belirtirler yani acikca kabul edilsin ya da edilmesin nesnel bir gercekligin olmadigi gorusu Bilim ve felsefe kavramlarinin cogu siklikla kulturel olarak ve sosyal olarak tanimlanir Bu fikir Thomas Kuhn tarafindan Bilimsel Devrimlerin Yapisi 1962 adli kitabinda detaylandirilmistir ve tarafindan yazilan bilgi sosyolojisi hakkinda bir kitap olan 1966 da yayinlandi Gercegin anlasilmasi icin bilginin nasil elde edildigini ve kullanildigini acikladi Tum gerceklikler arasinda gunluk yasamin gercekligi en onemlisidir cunku bilincimiz gunluk yasam deneyiminin tamamen farkinda olmamizi ve dikkatli olmamizi gerektirir Ilgili kavramlarA priori ve a posteriori Latince A priori onceden ve Latince a posteriori sonradan felsefede bilgi gerekce veya arguman turlerini deneyime guvenmelerine gore ayirmak icin kullanilan Latince ifadelerdir Latince A priori bilgi herhangi bir deneyimden bagimsizdir Ornekler arasinda matematik totolojiler ve saf akildan cikarim yer alir Latince A posteriori bilgi ampirik kanitlara dayanir Ornekler cogu bilim alanini ve kisisel bilginin yonlerini icerir Potansiyellik ve asillik Felsefede potansiyellik ve asillik Aristoteles in Fizik Metafizik Nicomachean Ethics ve De Anima eserlerinde hareket nedensellik etik ve fizyolojiyi analiz etmek icin kullandigi birbiriyle yakindan baglantili bir cift prensiptir Bu baglamda potansiyel kavrami genel olarak bir seyin sahip oldugu soylenebilecek herhangi bir olasiligi ifade eder Aristoteles tum olasiliklari ayni saymamis kosullar uygun oldugunda ve hicbir sey onlari durduramadiginda kendiliginden gerceklesen olasiliklarin onemine vurgu yapmistir Asillik potansiyelin aksine bir olasiligin tam anlamiyla gercek hale geldigi durumda bir olasiligin uygulanmasini veya gerceklesmesini temsil eden hareket degisim veya faaliyettir Inanc Inanc bir onermenin dogru olduguna ya da bir durumun soz konusu olduguna iliskin oznel bir tutumdur Oznel bir tutum bir sey hakkinda bir durusa tepkiye veya goruse sahip olmanin zihinsel durumudur Epistemoloji de filozoflar inanc terimini dunyayla ilgili dogru ya da yanlis olabilen tutumlari ifade etmek icin kullanirlar Bir seye inanmak onu dogru kabul etmektir ornegin karin beyaz olduguna inanmak kar beyazdir onermesinin dogrulugunu kabul etmekle karsilastirilabilir Ancak bir inanca sahip olmak aktif icgozlem gerektirmez Ornegin cok az kisi yarin gunesin dogup dogmayacagini dikkatle dusunur sadece dogacagi varsayimiyla hareket eder Dahasi inanclarin meydana geliyor veya gozlemlenebiliyor olmasi gerekmez ornegin aktif olarak kar beyazdir diye dusunen bir kisi bunun yerine mizacsal olabilir ornegin karin rengi soruldugunda kar beyazdir diyen bir kisi Cagdas filozoflarin inanclari tanimlamaya calistigi cesitli yollar vardir dunyanin nasil olabilecegine dair temsiller olarak Jerry Fodor bazi seyler dogruymus gibi davranma egilimleri olarak birinin eylemlerini anlamlandirmaya yonelik yorumlayici semalar olarak Daniel Dennett ve belirli bir islevi yerine getiren zihinsel durumlar olarak Hilary Putnam Bazilari ayni zamanda inanc kavramimiza onemli revizyonlar onermeye calistilar Bunlar arasinda dogal dunyada bizim halk psikolojisi inanc kavramimiza karsilik gelen hicbir olgunun olmadigini savunan inancla ilgili elemeciler de bulunmaktadir Iki degerlikli inanc kavramimizi ya bir inancimiz var ya da bir inancimiz yok daha hosgorulu olasilikci inanc kavramiyla inanc ile inancsizlik arasinda basit bir ikilem degil inancin derecelerinin genis bir yelpazesi vardir degistirmeyi amaclayan formel epistemologlar da var Inanclar cesitli onemli felsefi tartismalarin konusudur Dikkate deger ornekler sunlari icerir Cesitli kanitlar sunuldugunda kisinin inanclarini gozden gecirmesinin akilci yolu nedir Inanclarimizin icerigi tamamen zihinsel durumlarimiz tarafindan mi belirleniyor yoksa ilgili gerceklerin inanclarimiz uzerinde herhangi bir etkisi var mi ornegin bir bardak su tuttuguma inaniyorsam bu suyun H2O oldugu yonundeki zihinsel olmayan gercek bu inancin iceriginin bir parcasi midir Inanclarimiz ne kadar ince tanelidir yoksa buyuk taneli mi Bir inancin dilde ifade edilebilmesi mumkun mu olmali yoksa dil ile ifade edilemeyen inanclar da var midir Inanc calismalari Buyuculuk inanclarinin sosyo demografik baglantilari Belirli inanclari inanc turlerini ve inanc kaliplarini arastiran arastirmalar vardir Ornegin bir calisma dunya capinda cadilik inancinin cagdas yayginligini ve iliskilerini tahmin etmistir bu inanc verilerine gore uluslar arasinda 9 ile 90 arasinda degismektedir ve kuresel olarak dunya goruslerinde hala yaygin bir unsurdur Ayni zamanda daha dusuk yenilikci faaliyet daha yuksek duzeyde kaygi daha dusuk yasam beklentisi ve daha yuksek dindarlik gibi iliskileri de gosterir Diger arastirmalar yanlis bilgiye yonelik inanclari ve yanlis bilgiye karsi alinan onlemlerle ilgili olanlar da dahil olmak uzere bunlarin duzeltilmeye karsi direncini arastiriyor Insanlari yanlis inanc olusumuna karsi savunmasiz birakan bilissel sosyal ve duygusal surecleri tanimlar Bir calisma ABD de iklim degisikligini hafifletme politikalarina yonelik genel halk desteginin hafife alinmasi gibi kamuoyunun yanlis oldugu gosterilen yaygin algilarina atifta bulunan sahte sosyal gerceklik kavramini ortaya koydu Calismalar ayrica psikedeliklerin bazi kullanimlarinin bazi insanlarda bilincin cesitli varliklara bitkiler ve cansiz nesneler dahil atfedilmesinin artmasi ve panpsisizm ve kadercilige dogru atfedilmesi gibi belirli sekillerde inanclari degistirebilecegini one surdu Bati felsefesiFelsefe gerceklik konusunun iki farkli yonunu ele alir gercekligin dogasi ve zihin ayni zamanda dil ve kultur ile gerceklik arasindaki iliski Ontoloji varlik felsefesi ya da varlikbilim temel sorunu varlik olan felsefi disiplindir Varlik ya da varolus ile bunlarin temel kategorilerinin arastirilmasidir Varlik ve varolan ayrimini varlik vardir ve varlik yoktur fikirlerini tartisir Ontolojideki gorev gercekligin en genel kategorilerini ve bunlarin birbiriyle nasil iliskili oldugunu tanimlamaktir Bir filozof gerceklik kavramina pozitif bir tanim getirmek isteseydi bu baslik altinda yapardi Yukarida aciklandigi gibi bazi filozoflar gerceklik ile varlik arasinda bir ayrim yaparlar Aslina bakilirsa gunumuzde pek cok analitik filozof ontolojik konulari tartisirken gercek ve gerceklik terimlerini kullanmaktan kacinma egilimindedir Ancak gercektir e var a davrandiklari gibi davrananlar icin analitik felsefenin onde gelen sorularindan biri varolusun veya gercekligin nesnelerin bir ozelligi olup olmadigidir Her ne kadar bu gorus son yillarda bir miktar zemin kaybetmis olsa da analitik felsefeciler tarafindan bunun bir ozellik olmadigi yaygin bicimde savunulmustur Ote yandan ozellikle hem metafizik hem de epistemolojiye dayanan nesnellik tartismalarinda gerceklik le ilgili felsefi tartismalar siklikla gercekligin bir sekilde algilar inanclar diger zihinsel durumlar dinler siyasi hareketler ortak bir kulturel dunya gorusu veya Almanca gibi belirsiz bir dusunceye kadar uzanan yelpazede gibi kulturel eserler gibi zihinsel ve kulturel faktorlere bagli olup olmadigiyla ilgilidir Realizm Her turlu inanctan algidan vs bagimsiz bir gercekligin oldugu gorusune gercekcilik denir Daha spesifik olarak filozoflar nesnelerle ilgili gercekcilik hakkinda konusmaya egilimlidirler ornegin evrenseller ile ilgili gercekcilik veya dis dunya ile ilgili gercekcilik gibi Genel olarak varliginin veya temel ozelliklerinin algilara inanclara dile veya baska herhangi bir insan yapimina bagli olmadigi soylenen herhangi bir nesne sinifi tanimlanabildiginde o nesneyle ilgili gercekcilikten soz edilebilir Neyin var olduguna iliskin bilginin tanimlanma teorisi sunu iddia eder Gercekligin dogru bilgisi gerceklik hakkindaki ifadelerin ve gerceklik goruntulerinin ifadelerin veya goruntulerin temsil etmeye calistigi dogru gerceklikle dogru sekilde eslesmesini temsil eder Ornegin bilimsel yontem gozlemlenebilir kanita dayanarak bir seyin var olduguna dair bir ifadenin dogru oldugunu dogrulayabilir Bircok insan Rocky Daglari na isaret edebilir ve bu siradaglarin var oldugunu ve hic kimse onu gozlemlemese veya onun hakkinda aciklama yapmasa bile var olmaya devam ettigini soyleyebilir Anti realizm One can also speak of anti realizm about the same objects Anti realizm realizme karsit goruslere iliskin uzun bir terim serisinin sonuncusudur Belki de ilki gercekligin zihinde oldugu ya da fikirlerimizin bir urunu oldugu soylendigi icin bu adi alan idealizmdi Berkeley idealizmi Irlandali ampirist George Berkeley tarafindan one surulen algi nesnelerinin aslinda zihindeki fikirler oldugu gorusudur Bu goruse gore gercekligin zihinsel bir yapi oldugu soylenebilir Ancak bu tam olarak dogru degildir cunku Berkeley in gorusune gore algisal fikirler Tanri tarafindan yaratilir ve koordine edilir 20 yuzyila gelindiginde Berkeley inkine benzer goruslere fenomenizm deniyordu Fenomenizm Berkeley in idealizminden temel olarak Berkeley in zihinlerin veya ruhlarin yalnizca fikirler olmadigina veya fikirlerden olusmadigina inanmasi bakimindan farklilik gosterir Oysa Russell in savundugu gibi fenomenizm cesitleri daha da ileri giderek zihnin kendisinin yalnizca algilarin anilarin vb bir koleksiyonu oldugunu ve bu tur zihinsel olaylarin otesinde bir zihin veya ruh olmadigini soyleme egilimindeydi Sonunda anti realizm bazi nesnelerin varliginin zihne veya kulturel eserlere bagli oldugunu savunan herhangi bir gorus icin moda bir terim haline geldi Sosyal insacilik olarak adlandirilan sozde dis dunyanin aslinda yalnizca sosyal veya kulturel bir eser oldugu gorusu anti realizm bir cesididir ahlak gibi sosyal konularin mutlak olmadigi en azindan kismen oldugu gorusudur Olmak Varligin dogasi metafizikte daimi bir konudur Ornegin Parmenides gercekligin degismeyen tek bir Varlik oldugunu ogretirken Heraklitos her seyin aktigini yazmisti 20 yuzyil filozofu Heidegger onceki filozoflarin varliklara mevcut seylere iliskin sorular lehine Varlik degismeyen tek bir Varlik olarak sorusunu gozden kacirdiklarini dolayisiyla Parmenidesci yaklasima bir donusun gerekli oldugunu dusunuyordu Ontolojik bir katalog gercekligin temel bilesenlerini listeleme girisimidir Varolusun bir yuklem olup olmadigi sorusu Erken Modern donemden bu yana ozellikle de Tanri nin varligina iliskin ontolojik argumanla baglantili olarak tartisilmaktadir Bir seyin var oldugu konusu yani varolus bir seyin ne oldugu sorusu olan ozle celismektedir Ozsuz varolus bos gorundugu icin Hegel gibi filozoflar tarafindan hiclikle iliskilendirilmistir Nihilizm varliga iliskin son derece olumsuz mutlak ise olumlu bir bakis acisini temsil eder Hicbir sey yerine seylerin varligina iliskin aciklamalar Neden bir sey var veya neden hicbir sey olmayacagina bir sey var temel varolus nedeni ile ilgili bir sorudur Aralarinda Gottfried Wilhelm Leibniz Ludwig Wittgenstein ve Martin Heidegger in de bulundugu bir dizi filozof ve fizikci tarafindan gundeme getirilmis veya yorumlanmistir bunlardan sonuncusu buna metafizigin temel sorusu adini vermistir Soru genellikle evren veya cokluevren Buyuk Patlama Tanri matematik ve fizik yasalari zaman veya bilinc gibi belirli bir seyin varligiyla ilgili olmaktan ziyade butunuyle ve kapsamli bir sekilde sorulur Kesin bir cevap arayisindan ziyade acik bir metafizik soru olarak gorulebilir Algi Dolayli veya temsili gercekciligin aksine dogrudan veya saf gercekcilik sorusu algi ve zihin felsefesinde bilincli deneyimin dogasi uzerine yapilan tartismadan ortaya cikar Etrafimizda gordugumuz dunyanin gercek dunyanin kendisi mi yoksa beynimizdeki sinirsel surecler tarafindan uretilen o dunyanin icsel algisal bir kopyasi mi oldugu seklindeki epistemolojik soru Naif gercekcilik epistemolojik dualizm olarak da bilinen dolayli veya temsili gercekcilige karsi gelistirildiginde dogrudan gercekcilik olarak bilinir bilincli deneyimimizin gercek dunyanin kendisi degil icsel bir temsili dunyanin minyatur bir sanal gerceklik kopyasi oldugu seklindeki felsefi konumdur Timothy Leary bir tur temsili gercekciligi kastettigi etkili terimini icat etti Teori her bireyin inanc ve deneyimlerinden olusan bilincalti zihinsel filtrelerle ayni dunyayi farkli yorumladigini dolayisiyla Hakikatin bakanin gozunde oldugunu belirtmektedir Fikirleri arkadasi Robert Anton Wilson in calismalarini etkiledi Soyut nesneler ve matematik Soyut varliklarin ozellikle de sayilarin durumu matematikte bir tartisma konusudur Matematik felsefesinde sayilarla ilgili en iyi bilinen gercekcilik bicimi onlara soyut maddi olmayan bir varlik kazandiran Platoncu gercekciliktir Diger gercekcilik bicimleri matematigi somut fiziksel evrenle ozdeslestirir Anti gercekci duruslar formalizmi ve matematiksel kurguculugu icerir Bazi yaklasimlar bazi matematiksel nesneler hakkinda secici olarak gercekci olurken bazilari icin gercekci degildir Finitizm sonsuz nicelikleri reddeder Ultra finitizm belirli bir miktara kadar sonlu miktarlari kabul eder Olusturmacilik ve sezgicilik acikca insa edilebilecek nesneler konusunda gercekcidir ancak varligin reductio ad absurdum yoluyla kanitlanmasi icin ortanin haric tutulmasi ilkesinin kullanilmasini reddeder Geleneksel tartisma fiziksel hissedilir somut dunyaya ek olarak soyut maddi olmayan anlasilabilir bir sayilar dunyasinin var olup olmadigina odaklandi Son zamanlardaki bir gelisme yalnizca matematiksel bir dunyanin var oldugu ve sonlu fiziksel dunyanin onun icinde bir illuzyon oldugu teorisidir Matematikle ilgili gercekciligin asiri bir bicimi Max Tegmark tarafindan gelistirilen Tegmark in yegane onermesi sudur Matematiksel olarak var olan tum yapilar fiziksel olarak da mevcuttur Yani kendinin farkinda olan altyapilari icerecek kadar karmasik olan bu dunyalarda kendilerini oznel olarak fiziksel olarak gercek bir dunyada var olarak algilayacaklar anlaminda Hipotez farkli baslangic kosullarina fiziksel sabitlere veya tamamen farkli denklemlere karsilik gelen dunyalarin gercek kabul edilmesi gerektigini one suruyor Teori matematiksel varliklarin varligini one surdugu icin Platonculugun bir bicimi olarak kabul edilebilir ancak ayni zamanda matematiksel nesneler disinda herhangi bir seyin var oldugunu inkar ettigi icin matematiksel bir monizm olarak da dusunulebilir Ozellikler Evrenseller sorunu metafizik te evrensellerin var olup olmadigiyla ilgili eski bir sorundur Evrenseller bireylere ya da tikellere yuklemlenebilen ya da bireyler ya da tikellerin katildigi veya ortak sayilabilecegi erkek disi kati sivi gaz ya da belirli bir renk gibi genel ya da soyut nitelikler karakterler ozellikler turler ya da iliskilerdir Ornegin Scott Pat ve Chris in ortak noktasi insan olma ya da insanlik evrensel niteligidir Realist okul evrensellerin gercek oldugunu var olduklarini ve onlari somutlastiran ayrintilardan farkli olduklarini iddia eder Gercekciligin cesitli bicimleri vardir Iki ana bicim Platonik gercekcilik ve Aristotelesci gercekciliktir Platonik gercekcilik tumellerin gercek varliklar oldugu ve tikellerden bagimsiz olarak var olduklari gorusudur Aristotelesci gercekcilik ise tumellerin gercek varliklar oldugu ancak varliklarinin onlari ornekleyen tikellere bagli oldugu gorusudur Adcilik ve kavramcilik evrensellere iliskin gercekcilik karsitliginin anti realizm ana bicimleridir Zaman ve uzay Ontolojideki geleneksel gercekci gorus zaman ve uzayin insan zihninden ayri bir varolusa sahip oldugu yonundedir Idealistler zihinden bagimsiz nesnelerin varligini reddeder veya suphe ederler Ontolojik gorusu zihnin disindaki nesnelerin var oldugu yonunde olan bazi anti realistler yine de zaman ve uzayin bagimsiz varligindan suphe duymaktadirlar Kant Saf Aklin Elestirisinde zamani uzay gibi diger a priori kavramlarla birlikte duyu deneyimini anlamamiza olanak taniyan a priori bir kavram olarak tanimladi Kant uzayin ya da zamanin madde oldugunu kendi icinde varliklar oldugunu ya da deneyimle ogrenildigini reddeder daha ziyade her ikisinin de deneyimimizi yapilandirmak icin kullandigimiz sistematik bir cercevenin unsurlari oldugunu savunur Uzamsal olcumler nesnelerin birbirinden ne kadar uzakta oldugunu nicelemek icin kullanilir ve zamansal olcumler olaylar arasindaki araligi veya sureyi niceliksel olarak karsilastirmak icin kullanilir Her ne kadar uzay ve zaman bu anlamda askinsal olarak ideal kabul edilse de bunlar ayni zamanda ampirik olarak gercektir yani salt yanilsama degildir J M E McTaggart gibi idealist yazarlar adli eserinde zamanin bir yanilsama oldugunu savundular Bir butun olarak zamanin gercekligi konusunda farklilik gostermelerinin yani sira metafizik zaman teorileri gecmise simdiye ve gelecege gerceklik atfetmelerinde de ayri ayri farklilik gosterebilir gecmisin ve gelecegin gercek olmadigini ve yalnizca surekli degisen bir simdiki zamanin gercek oldugunu savunur Ebedicilik olarak da bilinen teorisi gecmisin simdinin ve gelecegin hepsinin gercek oldugunu ancak zamanin gecisinin bir yanilsama oldugunu savunur Genellikle icinde bilimsel bir temele sahip oldugu soylenir teorisi gecmisin ve simdinin gercek oldugunu ancak gelecegin olmadigini savunur Zaman ve ilgili surec ve evrim kavramlari ve un sistem kurma metafiziginin merkezinde yer alir Olasi dunyalar Olasi dunya terimi Leibniz in zorunlulugu ve benzer analiz etmek icin kullanilan olasi dunyalar teorisine kadar uzanir ozellikle tarafindan ileri surulen olasi tum dunyalarin gercek dunya kadar gercek oldugu gorusudur Kisacasi gercek dunya bazilari gercek dunyaya daha yakin ve bazilari daha uzak olan mantiksal olarak mumkun olan sonsuz dunyalar kumesinden yalnizca biri olarak kabul edilir Diger teorisyenler sorunlari ifade etmek ve kesfetmek icin ontolojik olarak bagli olmasalar da Olasi Dunya cercevesini kullanabilirler Olasi dunya teorisi aletik mantikla ilgilidir Bir onerme tum olasi dunyalarda dogruysa gereklidir ve en az birinde dogruysa mumkundur Kuantum mekaniginin coklu dunyalar yorumu bilimde de benzer bir fikirdir Her seyin teorileri TOE ve felsefe Fiziksel bir TOE nin felsefi sonuclari siklikla tartisilmaktadir Ornegin eger felsefi fizikalizm dogruysa fiziksel bir TOE her seyin felsefi teorisiyle ortusecektir Metafizigin sistem kurma tarzi dunyanin tam bir resmini sunarak tum onemli sorulari tutarli bir sekilde yanitlamaya calisir Platon ve Aristoteles in kapsamli sistemlerin ilk ornekleri oldugu soylenebilir Erken modern donemde 17 ve 18 yuzyillar felsefenin sistem olusturma kapsami genellikle felsefenin rasyonalist yontemiyle yani dunyanin dogasini saf a priori akil yoluyla cikarim yapma teknigiyle baglantilidir Erken modern doneme ait ornekler arasinda Leibniz in si Descartes in dualizmi Spinoza nin Monizmi sayilabilir Hegel in Mutlak idealizmi ve Whitehead in daha sonraki sistemlerdi Diger filozoflar tekniklerinin bu kadar yuksegi hedefleyebilecegine inanmiyorlar Bazi bilim adamlari TOE icin felsefeden daha matematiksel bir yaklasimin gerekli oldugunu dusunuyor ornegin Stephen Hawking Zamanin Kisa Tarihi Buyuk Patlamadan Karadeliklerede bir TOE miz olsa bile bunun mutlaka bir dizi denklem olacagini yazmisti Soyle yazdi Denklemlere ates puskurten ve onlarin tanimlayabilecegi bir evren yaratan sey nedir Fenomenoloji Cok daha genis ve daha oznel bir duzeyde olaylarin kisisel yorumlanmasinda yer alan ozel deneyimler merak sorgulama ve secicilik gercekligi tek ve tek bir kisi tarafindan gorulen sekliyle sekillendirir ve dolayisiyla fenomenolojik olarak adlandirilir Bu gerceklik bicimi baskalari icin de ortak olsa da bazen baskalari tarafindan deneyimlenemeyecek veya uzerinde anlasmaya varilamayacak kadar kisiye ozel de olabilir Manevi olarak kabul edilen deneyim turlerinin cogu bu gerceklik seviyesinde meydana gelir Fenomenoloji yirminci yuzyilin ilk yillarinda Edmund Husserl ve Almanya nin Gottingen ve Munih universitelerindeki takipcileri tarafindan gelistirilen felsefi bir yontemdir Daha sonra fenomenolojik temalar Fransa Amerika Birlesik Devletleri ve diger yerlerdeki filozoflar tarafindan cogunlukla Husserl in calismalarindan cok farkli baglamlarda ele alindi Fenomenoloji kelimesi gorunen anlamina gelen Yunanca phainomenon ve calisma anlamina gelen logos kelimelerinden gelir Husserl in anlayisina gore fenomenoloji oncelikle bilinc yapilarini ve bilinc eylemlerinde ortaya cikan fenomenleri sistematik yansima ve analiz nesneleri haline getirmekle ilgilidir Boyle bir yansima fenomenleri bilincine degil herhangi bir bilince gorundukleri haliyle inceleyerek oldukca degistirilmis bir birinci sahis bakis acisindan gerceklesecekti Husserl fenomenolojinin boylece bilimsel bilgi de dahil olmak uzere tum insan bilgisi icin saglam bir temel saglayabilecegine ve felsefeyi kati bir bilim olarak kurabilecegine inaniyordu Husserl in fenomenoloji anlayisi ayni zamanda ogrencisi ve asistani Martin Heidegger varoluscular Maurice Merleau Ponty ve Jean Paul Sartre ve Paul Ricoeur diger filozoflar Emmanuel Levinas ve tarafindan da elestirilmis ve gelistirilmistir Supheci hipotezler Yurudugune inanan bir Felsefedeki supheci hipotezler gercekligin bizim dusundugumuzden cok farkli olabilecegini one suruyor ya da en azindan oyle olmadigini kanitlayamayiz Ornekler sunlari icerir Kavanozda beyin hipotezi bilimsel terimlerle ortaya konmustur Bu teori kisinin bir ficida canli tutulan ve yanlis duyusal sinyallerle beslenen bedensiz bir beyin olabilecegini varsayiyor Bu hipotez asagidaki Matrix hipoteziyle ilgilidir Descartes ve Zhuangzi nin gercekligin bir ruyadan ayirt edilemez oldugunu varsayar Descartes in guclu oldugu kadar zeki ve aldatici tum cabasini beni yaniltmaya yonlendiren bir varliktir veya veya dunyanin daha yakin bir yasa isaret eden kayitlar ve izlerle birlikte yakin zamanda yaratildigini ileri surer Azaltilmis gerceklik duyusal sistemlerin sinirlamalari nedeniyle degil yapay yoluyla yapay olarak azaltilmis gerceklik anlamina gelir hipotezi veya Simule edilmis gerceklik hipotezi bir bilgisayar simulasyonu veya sanal gerceklik icinde olabilecegimizi one suruyor Ilgili hipotezler sanal veya simule edilmis gerceklikte yerlesik turlerin dis gercekligi algilamasina olanak taniyan sinyallerle simulasyonlari da icerebilir Batili olmayan antik felsefe ve dinJain felsefesi Jain felsefesi yedi tattvanin dogrular veya temel ilkeler gercekligi olusturdugunu varsayar Bu yedi tattva sunlardir Jiva Bilincle karakterize edilen Ruh olmayan Asrava Akini Karmanin esareti Karmik maddenin ruha akisinin engellenmesi Karmalarin dokulmesi Kurtulus veya Kurtulus yani tum karmik maddenin herhangi bir belirli ruha bagli tamamen yok edilmesi Fizik bilimleriBilimsel gercekcilik Bilimsel gercekcilik en genel duzeyde bilimin belki de ideal bilimin tanimladigi dunyanin evren bizim ondan anladigimiz seyden bagimsiz olarak oldugu gibi gercek dunya oldugu gorusudur Bilim felsefesinde siklikla bilimin basarisi nasil aciklanacaktir sorusuna yanit olarak cercevelenir Bilimin basarisinin neleri icerdigine iliskin tartisma oncelikle bilimsel teoriler tarafindan tartisilan varliklarin statusune odaklanmaktadir Genel olarak bilimsel gercekciler aracsalciligin aksine bu varliklar hakkinda yani ayni ontolojik statuye sahip olduklari dogrudan gozlemlenebilir varliklar olarak guvenilir iddialarda bulunulabilecegini belirtirler Genel olarak bilimsel gercekciler aracsalciligin aksine bu varliklar hakkinda yani ayni ontolojik statuye sahip olduklari dogrudan gozlemlenebilir varliklar olarak guvenilir iddialarda bulunulabilecegini belirtirler Gunumuzde en cok kullanilan ve uzerinde calisilan bilimsel teoriler az cok hakikati ifade etmektedir Fizikte gercekcilik ve yerellik Fizikcilerin kullandigi anlamda realizm metafizikteki gercekcilik ile esit degildir Ikincisi dunyanin zihinden bagimsiz oldugu iddiasidir Bir olcumun sonuclari olcum eyleminden once mevcut olmasa bile bu onlarin gozlemcinin yaratimi olmasini gerektirmez Ustelik zihinden bagimsiz bir ozelligin konum veya momentum gibi bazi fiziksel degiskenlerin degeri olmasi gerekmez Bir ozellik egilimsel veya potansiyel olabilir yani bir egilim olabilir cam nesnelerin kirilma egiliminde olmasi veya kirilmaya yatkin olmasi aslinda kirilmasalar bile Benzer sekilde kuantum sistemlerinin zihinden bagimsiz ozellikleri belirli olcumlere belirlenebilir olasilikla belirli degerlerle yanit verme egiliminden olusabilir Boyle bir ontoloji fizikcilerin anladigi anlamda tek bir degerin kesin olarak uretilmesini gerektiren lokal realizm anlaminda gercekci olmasa da metafizik acidan gercekci olacaktir Yakindan ilgili bir terim karsiolgusal kesinliktir CFD gerceklestirilmemis olcumlerin sonuclarinin kesinliginden anlamli bir sekilde soz edilebilecegi iddiasina atifta bulunmak icin kullanilir yani nesnelerin varligini ve nesnelerin ozelliklerini varsayma yetenegi olculmemis olsalar bile klasik mekanigin genel goreliligin ve elektrodinamigin onemli bir ozelligidir ancak kuantum mekanigi kuantum dolanikligin mumkun oldugunu gosterdi Bu EPR paradoksunu oneren Einstein tarafindan reddedildi ancak daha sonra Bell esitsizlikleriyle olculdu Bell esitsizlikleri ihlal edilirse ya lokal realizm ya da karsiolgusal kesinlik yanlis olmalidir ancak bazi fizikciler homojen olmayan Bell esitsizliklerinin alt sinifinin test edilmemis olmasi veya testlerdeki deneysel sinirlamalar nedeniyle deneylerin Bell ihlallerini gosterdigine itiraz ediyor Kuantum mekaniginin farkli yorumlari yerel gercekciligin ve veya karsiolgusal kesinligin farkli kisimlarini ihlal eder Mumkun den gercek e gecis kuantum darwinizmi de dahil olmak uzere ilgili teorilerle birlikte kuantum fiziginin onemli bir konusudur Kuantum mekaniginde gozlem in rolu Kuantum zihin beden problemi zihin beden probleminin kuantum mekanigi baglamindaki felsefi tartismalarini ifade eder Kuantum mekanigi gozlemciler tarafindan algilanmayan kuantum superpozisyonlarini icerdiginden kuantum mekaniginin bazi yorumlari bilincli gozlemcileri ozel bir konuma yerlestirir Kuantum mekaniginin kuruculari gozlemcinin rolunu tartistilar ve bunlardan Wolfgang Pauli ve Werner Heisenberg cokusu yaratanin gozlemci olduguna inaniyorlardi Niels Bohr tarafindan hicbir zaman tam olarak onaylanmayan bu bakis acisi Albert Einstein tarafindan mistik ve anti bilimsel olmakla suclandi Pauli bu terimi kabul etti ve kuantum mekanigini lucid mysticism olarak tanimladi Heisenberg ve Bohr kuantum mekanigini her zaman mantiksal pozitivist terimlerle tanimladilar Bohr ayrica kuantum teorilerinin tamamlayicilik gibi felsefi cikarimlariyla da aktif olarak ilgilendi Kuantum teorisinin klasik mekanik ve olasilik tarafindan daha iyi tanimlanan gunluk deneyimler icin pek uygun olmasa da doganin tam bir tanimini sunduguna inaniyordu Bohr hicbir zaman nesnelerin kuantum olmaktan cikip klasik hale geldigi bir sinir cizgisi belirtmedi Bunun bir fizik meselesi degil bir felsefe meselesi olduguna inaniyordu Eugene Wigner Schrodinger in kedisi dusunce deneyini Wigner in arkadasi olarak yeniden formule etti ve herhangi bir realist quantum mekanigi yorumundan bagimsiz olarak bir gozlemcinin bilincinin dalga fonksiyonunun cokusunu hizlandiran sinir cizgisi oldugunu one surdu Yaygin olarak bilinc cokmeye neden olur olarak bilinen kuantum mekaniginin bu tartismali yorumu dalga fonksiyonunun cokmesine neden olan seyin bilincli bir gozlemci tarafindan gozlemlenmesi oldugunu belirtir Ancak bu kuantum filozoflari arasinda bir yanlis anlama oldugu dusunulen azinlik gorusudur dusunce deneyinin bilincin diger fiziksel sureclerden farkli olmasini gerektirmeyen baska olasi cozumleri de vardir Ustelik Wigner daha sonraki yillarda bu yorumlara yoneldi Cokluevren Cokluevren var olan her seyi bir arada iceren surekli olarak deneyimledigimiz tarihsel evren dahil birden fazla olasi evrenin varsayimsal kumesidir uzay zaman madde ve enerji yani sira bunlari tanimlayan fiziksel yasalar ve sabitler Terim 1895 yilinda Amerikali filozof ve psikolog William James tarafindan icat edildi Kuantum mekaniginin ana akim yorumlarindan biri olan coklu dunyalar yorumu MWI nda sonsuz sayida evren vardir ve olasi her kuantum sonucu en az bir evrende meydana gelir ancak diger evrenlerin ne kadar gercek oldugu konusunda bir tartisma vardir Coklu evrenin yapisi icindeki her evrenin dogasi ve cesitli kurucu evrenler arasindaki iliski ele alinan spesifik coklu evren hipotezine baglidir Coklu evrenler kozmoloji fizik astronomi din felsefe kisilerarasi psikoloji ve kurguda ozellikle de bilim kurgu ve fantezide one surulmustur Bu baglamlarda paralel evrenlere alternatif evrenler kuantum evrenler ic ice gecen boyutlar paralel boyutlar paralel dunyalar alternatif gerceklikler alternatif zaman cizelgeleri ve boyutsal duzlemler de denilmektedir Cesitli teorilerde bazi durumlarda sonsuz bir dizi kendi kendini idame ettiren donguler vardir tipik olarak bir dizi Buyuk Cokus ler veya Big Bounce lar Bununla birlikte ilgili evrenler ayni anda var olmazlar ancak siralidirlar ve temel dogal bilesenler potansiyel olarak evrenler arasinda farklilik gosterir bkz Antropik ilke Antropik ilke Gozlem secimi etkisi olarak da bilinen antropik ilke ilk kez 1957 de tarafindan onerilen evren hakkinda yapilabilecek olasi gozlemlerin araliginin yalnizca akilli yasamin gelisebilecegi bir evrende gerceklesebilecegi gercegiyle sinirli oldugu hipotezidir Antropik ilkenin savunuculari evrenin neden bilincli yasama uyum saglamak icin gerekli yasa ve temel fiziksel sabitlere sahip oldugunu acikladigini iddia ediyor cunku her ikisi de farkli olsaydi gozlem yapmak icin etrafta kimse olmazdi Antropik akil yurutme genellikle evrenin yasamin varligi icin ince ayarli gibi gorundugu fikrini ele almak icin kullanilir Kisisel ve kolektif gerceklik Insan beynindeki Beyaz madde yollari Manyetik rezonans goruntuleme ile gorsellestirildigi sekliyle Her bireyin farkli anilari ve kisisel gecmisi bilgisi kisilik ozellikleri ve deneyimi ile farkli bir vardir Cogunlukla insan beynine atifta bulunan bu sistem bilis ve davranislari etkilemekte ve bu karmasikliga yeni bilgiler anilar enformasyon dusunceler ve deneyimler surekli olarak entegre edilmektedir Konektomun beyindeki sinir aglari kablolari bilis veya dunyayi bir baglam olarak algilama seklimiz ve ilgili ozellikler veya surecler acisindan insan degiskenliginde onemli bir faktor oldugu dusunulmektedir Anlamlandirma insanlarin deneyimlerine anlam verme ve yasadiklari dunyayi anlamlandirma surecidir Kisisel kimlik benzersiz bir bireyin zaman icinde nasil varligini surdurdugu gibi sorularla ilgilidir Anlamlandirma ve gercekligin belirlenmesi de kolektif olarak gerceklesir ve bu ve ilgili yaklasimlarda incelenir Kolektif zeka perspektifinden bakildiginda bireysel insanlarin ve potansiyel olarak yapay zeka varliklarinin zekasi buyuk olcude sinirlidir ve birden fazla varligin zaman icinde isbirligi yapmasiyla gelismis zeka ortaya cikar Kolektif hafiza gercekligin ve iletisimin sosyal insasinin onemli bir bilesenidir ve medya sistemleri gibi iletisimle ilgili sistemler de ana bilesenler olabilir bkz Teknoloji Algi felsefesi insanlarin algi aygitlarinin ozellikle de bireylerin fizyolojik duyularinin evrimsel tarihine dayanan sorulari gundeme getirir Bu gercegi gormuyoruz yalnizca gecmiste gormenin yararli oldugu seyleri goruyoruz olarak tanimlaniyor ve kismen turumuzun gercegi goremememize ragmen degil bu yuzden bu kadar basarili oldugunu one suruyor Bilimsel her seyin teorileri Bir her seyin teorisi TOE bilinen tum fiziksel olaylari tam olarak aciklayan ve birbirine baglayan ve prensipte gerceklestirilebilecek herhangi bir deneyin sonucunu tahmin eden varsayilan bir teorik fizik teorisidir Her seyin teorisine son teori de denir Yirminci yuzyilda teorik fizikciler tarafindan her seyin teorisine dair pek cok aday teori one suruldu ancak hicbiri deneysel olarak dogrulanmadi Bir TOE uretmedeki temel sorun genel gorelilik ile kuantum mekaniginin birlestirilmesinin zor olmasidir Bu fizikteki cozulmemis problemlerden biridir Baslangicta her seyin teorisi terimi cesitli asiri genellestirilmis teorilere atifta bulunmak icin ironik bir cagrisimla kullanildi Ornegin Stanislaw Lem in 1960 lardaki bilim kurgu oykulerinden olusan bir diziden bir karakter olan Ijon Tichy nin buyuk buyukbabasinin Her Seyin Genel Teorisi uzerinde calistigi biliniyordu Fizikci John Ellis 1986 yilinda Nature dergisinde yayinlanan bir makalede bu terimi teknik literature kazandirdigini iddia ediyor Zamanla bu terim tum temel etkilesimlerin ve dogadaki tum parcaciklarin teorilerini tek bir model araciligiyla birlestirecek veya aciklayacak bir teoriyi tanimlamak icin kuantum fizigi nin populerlesmesinde sikisip kaldi yercekimi icin genel gorelilik ve elektromanyetizma icin temel parcacik fiziginin standart modeli kuantum mekanigini iceren iki nukleer etkilesim ve bilinen temel parcaciklar Her seyin teorisi icin mevcut adaylar arasinda sicim teorisi M teorisi ve dongu kuantum kutlecekimi bulunmaktadir TeknolojiMedya Medya haber medyasi sosyal medya Wikipedia ve kurgu gibi web siteleri bireylerin ve toplumun gerceklik inanc ve tutum olusumunun bir parcasi olarak da dahil algisini sekillendirmekte ve kismen kasitli olarak gercekligi ogrenme araci olarak kullanilmaktadir Radyo ve TV teknolojilerinin ortaya cikisi gibi cesitli teknolojiler toplumun gerceklikle iliskisini degistirmistir Arastirma karsilikli iliskileri ve etkileri ornegin gercekligin sosyal insasindaki yonleri arastirir Algilanan gercekligin bu sekillenmesinin ve temsilinin onemli bir bileseni icerigin yalnizca veya oncelikle kalitesi tonu ve turleri degil ornegin kamu gundemini etkileyen gundem secim ve onceliklendirmedir Ciddi olumsuz sonuclari olan kazalar gibi dusuk olasilikli olaylara yonelik orantisiz haber ilgisi izleyicilerin risk algisini zararli sonuclarla bozabilir Yanlis denge sansasyonellik gibi kamuoyunun dikkatine bagimli tepkiler ve guncel olaylarin tahakkumu gibi cesitli onyargilarin yani sira pazarlama gibi medyanin cikar odakli cesitli kullanimlari da gerceklik algisi uzerinde buyuk etkilere sahip olabilir Zaman kullanimi calismalari sunu buldu 2018 de ortalama ABD li Amerikali her gun yaklasik on bir saatini ekranlara bakarak gecirdi Filtre kabarciklari ve yanki odalari Filtre balonu veya ideolojik cerceve kisisellestirilmis aramalardan kaynaklanabilecek bir entelektuel izolasyon durumudur Kisisellestirilmis aramalar kullanici hakkindaki konum gecmis tiklama davranisi ve arama gecmisi gibi bilgilere dayali olarak arama sonuclarini secici bir sekilde duzenlemek icin web sitesi algoritmalarini kullanir Sonuc olarak kullanicilar kendi bakis acilariyla ayni fikirde olmayan bilgilerden ayrisiyor onlari etkili bir sekilde kendi kulturel veya ideolojik baloncuklari icinde izole ediyor ve sonucta sinirli ve ozellestirilmis bir dunya gorusu ortaya cikiyor Bu algoritmalarin yaptigi secimler yalnizca bazen seffaftir Baslica ornekler arasinda Google Kisisellestirilmis Arama sonuclari ve Facebook un kisisellestirilmis haber akisi yer alir Filtre balonunun internetin kendi cevrimici topluluklari icinde yalitilmis hale gelen ve farkli goruslere maruz kalmayi basaramayan benzer dusuncelere sahip insanlardan olusan alt gruplara bolunmesiyle ortaya cikan splinternet veya siberbalkanizasyon adi verilen bir olguyu daha da kotulestirdigi belirtiliyor Bu kayginin kokeni halka acik internetin ilk gunlerine siberbalkanizasyon teriminin 1996 yilinda ortaya atilmasina kadar uzanmaktadir Bu olguyu tanimlamak icin ideolojik cerceveler ve internette arama yaparken sizi cevreleyen figuratif alan gibi baska terimler de kullanilmistir Sanal gerceklik ve siber uzay Sanal gerceklik VR hayali dunyalarin yani sira gercek dunyadaki yerlerdeki fiziksel varligi simule edebilen bilgisayarla simule edilmis bir ortamdir Gerceklik sanallik surekliligi Sanallik surekliligi tamamen sanal olan sanallik ve tamamen gercek olan gerceklik arasinda degisen surekli bir olcektir Dolayisiyla gerceklik sanallik surekliligi gercek ve sanal nesnelerin tum olasi varyasyonlarini ve bilesimlerini kapsar Yeni medya ve bilgisayar bilimi nde bir kavram olarak tanimlaniyor ama aslinda bir antropoloji meselesi olarak da degerlendirilebilir Konsept ilk olarak Paul Milgram tarafindan tanitildi Hem gercek hem de sanalin karistigi iki uc arasindaki alan karma gerceklik olarak adlandiriliyor Bunun da hem sanalin gercegi artirdigi artirilmis gerceklikten hem de gercegin sanalligi artirdigi artirilmis sanalliktan olustugu soyleniyor Dunyadaki bilgisayar sistemlerinin birbirine bagli bir butun olarak ele alindigi siber uzay sanal bir gerceklik olarak dusunulebilir ornegin William Gibson ve digerlerinin siberpunk kurgularinda bu sekilde tasvir ediliyor Second Life ve World of Warcraft gibi MMORPG ler siber uzaydaki yapay ortamlarin veya sanal dunyalarin tam sanal gercekligin bir olcude gerisinde kalan ornekleridir Internet kulturunde RL Internette gercek hayat gercek dunyadaki hayati ifade eder Sanal gerceklik gercege yakin deneyim ruyalar romanlar veya filmler gibi kurgu veya fantezi olarak gorulen ortamlarin aksine genellikle yasam veya fikir birligi gercekligine atifta bulunur Cevrimici ortamda IRL kisaltmasi gercek hayatta anlamina gelir ve Internet uzerinde degil anlamina gelir Internet arastirmalariyla ilgilenen sosyologlar bir gun cevrimici ve gercek yasam dunyalari arasindaki ayrimin tuhaf gorunebilecegini belirlediler ve cinsel entrikalar gibi belirli cevrimici aktivite turlerinin halihazirda tam mesruiyete tam bir gerceklige gecis yaptigini belirttiler RL kisaltmasi gercek hayat anlamina gelir Ornegin bir kisi bir sohbette veya bir Internet forumunda tanistigi biriyle RL de bulusmaktan soz edebilir RL sorunlari nedeniyle bir sure interneti kullanamamayi ifade etmek icin de kullanilabilir Kaynakca Oxford Dictionaries English 26 Eylul 2016 tarihinde kaynagindan arsivlendi Erisim tarihi 28 Ekim 2017 Saridakis E 2016 Information reality and modern physics International Studies in the Philosophy of Science 30 4 327 341 doi 10 1080 02698595 2017 1331980 Funk Ken 21 Mart 2001 28 Kasim 2003 tarihinde kaynagindan arsivlendi Erisim tarihi 10 Aralik 2019 Palmer Gary B 1996 Toward A Theory of Cultural Linguistics University of Texas Press s 114 ISBN 978 0 292 76569 6 dynamis energeia Latince cevirisi potentia actualitas ayni zamanda daha once possibilitas efficacia Giorgio Agamben Opus Dei An Archaeology of Duty 2013 p 46 22 Nisan 2023 tarihinde Wayback Machine sitesinde Kaynak hatasi Gecersiz lt ref gt etiketi Sachs2005 isimli refler icin metin saglanmadi Bkz Kaynak gosterme Sachs 1999 s lvii Durrant 1993 s 206 Primmer Justin 2018 Belief Primmer Justin Ed The Stanford Encyclopedia of Philosophy Stanford CA The Metaphysics Research Lab 15 Kasim 2019 tarihinde kaynagindan erisim tarihi 19 Eylul 2008 a b c d Belief Stanford Encyclopedia of Philosophy 15 Kasim 2019 tarihinde kaynagindan Erisim tarihi 22 Haziran 2020 Formal Representations of Belief Stanford Encyclopedia of Philosophy 11 Temmuz 2020 tarihinde kaynagindan Erisim tarihi 22 Haziran 2020 a b Gershman Boris 23 Kasim 2022 Witchcraft beliefs around the world An exploratory analysis PLOS ONE 17 11 e0276872 Bibcode 2022PLoSO 1776872G doi 10 1371 journal pone 0276872 PMC 9683553 2 PMID 36417350 Witchcraft beliefs are widespread highly variable around the world Public Library of Science via phys org Ingilizce 17 Aralik 2022 tarihinde kaynagindan Erisim tarihi 17 Aralik 2022 Ecker Ullrich K H Lewandowsky Stephan Cook John Schmid Philipp Fazio Lisa K Brashier Nadia Kendeou Panayiota Vraga Emily K Amazeen Michelle A January 2022 The psychological drivers of misinformation belief and its resistance to correction Nature Reviews Psychology Ingilizce 1 1 13 29 doi 10 1038 s44159 021 00006 y ISSN 2731 0574 Clifford Catherine Americans don t think other Americans care about climate change as much as they do CNBC Ingilizce 14 Eylul 2022 tarihinde kaynagindan Erisim tarihi 15 Eylul 2022 Sparkman Gregg Geiger Nathan Weber Elke U 23 Agustos 2022 Americans experience a false social reality by underestimating popular climate policy support by nearly half Nature Communications Ingilizce 13 1 4779 Bibcode 2022NatCo 13 4779S doi 10 1038 s41467 022 32412 y ISSN 2041 1723 PMC 9399177 2 PMID 35999211 Nayak Sandeep M Griffiths Roland R 28 Mart 2022 A Single Belief Changing Psychedelic Experience Is Associated With Increased Attribution of Consciousness to Living and Non living Entities Frontiers in Psychology Ingilizce 13 852248 doi 10 3389 fpsyg 2022 852248 ISSN 1664 1078 PMC 8995647 2 PMID 35418909 Timmermann Christopher Kettner Hannes Letheby Chris Roseman Leor Rosas Fernando E 23 Kasim 2021 Psychedelics alter metaphysical beliefs Scientific Reports Ingilizce 11 1 22166 Bibcode 2021NatSR 1122166T doi 10 1038 s41598 021 01209 2 ISSN 2045 2322 PMC 8611059 2 PMID 34815421 Milliyet 31 Ekim 2021 tarihinde kaynagindan arsivlendi Erisim tarihi 31 Ekim 2021 Principles of Nature and Grace 1714 Article 7 Not how the world is is the mystical but that it is 20 Aralik 2020 tarihinde Wayback Machine sitesinde Tractatus Logico Philosophicus 6 44 Martin Heidegger Yale University Press New Haven and London 1959 pp 7 8 www hedweb com 17 Agustos 2000 tarihinde kaynagindan arsivlendi Erisim tarihi 26 Nisan 2017 Geier Manfred 2017 Wittgenstein und Heidegger Die letzten Philosophen Almanca Rowohlt Verlag s 166 ISBN 978 3644045118 Metaphysics special Why is there something rather than nothing New Scientist 19 Mayis 2017 tarihinde kaynagindan Erisim tarihi 26 Nisan 2017 Sorensen Roy 2015 Nothingness The Stanford Encyclopedia of Philosophy 30 Agustos 2006 tarihinde kaynagindan Erisim tarihi 26 Nisan 2017 Dascal Marcelo 2008 Leibniz What Kind of Rationalist Ingilizce Springer s 452 ISBN 978 1402086687 3 Kasim 2023 tarihinde kaynagindan Erisim tarihi 9 Ekim 2023 Goldschmidt Tyron 2014 The Puzzle of Existence Why Is There Something Rather Than Nothing Ingilizce Routledge ISBN 978 1136249228 Lehar Steve 2000 The Function of Conscious Experience An Analogical Paradigm of Perception and Behavior 21 Ekim 2015 tarihinde Wayback Machine sitesinde Consciousness and Cognition Lehar Steve 2000 Naive Realism in Contemporary Philosophy 11 Agustos 2012 tarihinde Wayback Machine sitesinde The Function of Conscious Experience Lehar Steve Representationalism 5 Eylul 2012 tarihinde Wayback Machine sitesinde Tegmark Max February 2008 The Mathematical Universe Foundations of Physics 38 2 101 150 arXiv 0704 0646 2 Bibcode 2008FoPh 38 101T doi 10 1007 s10701 007 9186 9 Tegmark 1998 p 1 1953 Universals and Resemblance Ch 1 of Thinking and Experience Hutchinson s University Library among others sometimes uses such Latin terms as quoted in Artigas The Mind of the Universe p 123 Present time consciousness Francisco J Varela Journal of Consciousness Studies 6 2 3 111 140 1999 2001 Edmund Husserl s phenomenology 2 bas Press ss 311 314 ISBN 1 55753 050 5 Steven Galt Crowell 2001 Husserl Heidegger and the space of meaning paths toward transcendental phenomenology Northwestern University Press s 160 ISBN 0 8101 1805 X Mori Shohei Ikeda Sei Saito Hideo 28 Haziran 2017 A survey of diminished reality Techniques for visually concealing eliminating and seeing through real objects IPSJ Transactions on Computer Vision and Applications 9 1 17 doi 10 1186 s41074 017 0028 1 ISSN 1882 6695 S A Jain 1992 s 6 Norsen Travis 26 Subat 2007 Against Realism Foundations of Physics 37 3 311 340 arXiv quant ph 0607057 2 Bibcode 2007FoPh 37 311N doi 10 1007 s10701 007 9104 1 Thompson Ian www generativescience org 4 Kasim 2001 tarihinde kaynagindan arsivlendi bendov info 10 Agustos 2002 tarihinde kaynagindan arsivlendi Juan Miguel Marin 2009 Mysticism in quantum mechanics the forgotten controversy European Journal of Physics 30 4 807 822 Bibcode 2009EJPh 30 807M doi 10 1088 0143 0807 30 4 014 link summarized here 1 6 Haziran 2011 tarihinde Wayback Machine sitesinde John Honner 2005 Niels Bohr and the Mysticism of Nature Zygon Journal of Religion amp Science 17 3 243 253 M Schlosshauer J Koer A Zeilinger 2013 A Snapshot of Foundational Attitudes Toward Quantum Mechanics Studies in History and Philosophy of Science Part B Studies in History and Philosophy of Modern Physics 44 3 222 230 arXiv 1301 1069 2 Bibcode 2013SHPMP 44 222S doi 10 1016 j shpsb 2013 04 004 Michael Esfeld 1999 Essay Review Wigner s View of Physical Reality 1 Subat 2014 tarihinde Wayback Machine sitesinde published in Studies in History and Philosophy of Modern Physics 30B pp 145 154 Elsevier Science Ltd James William The Will to Believe 1895 and earlier in 1895 as cited in OED s new 2003 entry for multiverse 1895 W JAMES in Internat Jrnl Ethics 6 10 Visible nature is all plasticity and indifference a multiverse as one might call it and not a universe Bostrom Nick 2008 Where are they Why I hope the search for extraterrestrial life finds nothing PDF Technology Review 2008 72 77 9 Ekim 2022 tarihinde kaynagindan arsivlendi PDF Bostrom Nick 9 Subat 2020 anthropic principle com 25 Ocak 1999 tarihinde kaynagindan arsivlendi The data we collect about the Universe is filtered not only by our instruments limitations but also by the precondition that somebody be there to have the data yielded by the instruments and to build the instruments in the first place James Schombert Department of Physics at University of Oregon 28 Nisan 2012 tarihinde kaynagindan arsivlendi Erisim tarihi 26 Nisan 2012 Savin Baden Maggi Burden David 1 Nisan 2019 Digital Immortality and Virtual Humans Postdigital Science and Education Ingilizce 1 1 87 103 doi 10 1007 s42438 018 0007 6 ISSN 2524 4868 Understanding reality through algorithms MIT News Massachusetts Institute of Technology Ingilizce 6 Kasim 2022 tarihinde kaynagindan Erisim tarihi 6 Kasim 2022 Popova Maria 28 Mart 2012 The Atlantic 31 Mart 2012 tarihinde kaynagindan arsivlendi Erisim tarihi 6 Kasim 2022 Seung Sebastian 2012 Connectome How the Brain s Wiring Makes Us Who We Are Ingilizce HMH ISBN 978 0547508177 15 Mayis 2023 tarihinde kaynagindan Erisim tarihi 9 Ekim 2023 Quest for the connectome scientists investigate ways of mapping the brain The Guardian Ingilizce 7 Mayis 2012 6 Kasim 2022 tarihinde kaynagindan Erisim tarihi 6 Kasim 2022 Peeters Marieke M M van Diggelen Jurriaan van den Bosch Karel Bronkhorst Adelbert Neerincx Mark A Schraagen Jan Maarten Raaijmakers Stephan 1 Mart 2021 Hybrid collective intelligence in a human AI society PDF AI amp Society Ingilizce 36 1 217 238 doi 10 1007 s00146 020 01005 y ISSN 1435 5655 3 Eylul 2023 tarihinde kaynagindan PDF Erisim tarihi 9 Ekim 2023 Luckmann Thomas February 2008 On Social Interaction and the Communicative Construction of Personal Identity Knowledge and Reality Organization Studies Ingilizce 29 2 277 290 doi 10 1177 0170840607087260 ISSN 0170 8406 Draaisma Douwe April 2017 Perception Our useful inability to see reality Nature Ingilizce 544 7650 296 Bibcode 2017Natur 544 296D doi 10 1038 544296a 5 Subat 2023 tarihinde kaynagindan Erisim tarihi 5 Subat 2023 Weinberg 1993 Ellis John 2002 Physics gets physical correspondence Nature 415 6875 957 Bibcode 2002Natur 415 957E doi 10 1038 415957b PMID 11875539 Ellis John 1986 The Superstring Theory of Everything or of Nothing Nature 323 6089 595 598 Bibcode 1986Natur 323 595E doi 10 1038 323595a0 McDowell Zachary J Vetter Matthew A 2022 Wikipedia and the Representation of Reality Ingilizce Taylor amp Francis doi 10 4324 9781003094081 ISBN 978 1003094081 7 Mart 2023 tarihinde kaynagindan Erisim tarihi 9 Ekim 2023 name 1999 02377 025 gt Prentice D Gerrig R 1999 Exploring the boundary between fiction and reality Ingilizce 6 Kasim 2022 tarihinde kaynagindan Erisim tarihi 9 Ekim 2023 Kaynak hatasi Gecersiz lt ref gt etiketi 1999 02377 025 isimli refler icin metin saglanmadi Bkz Kaynak gosterme Gamson William A Croteau David Hoynes William Sasson Theodore 1992 Media Images and the Social Construction of Reality Annual Review of Sociology 18 373 393 doi 10 1146 annurev so 18 080192 002105 ISSN 0360 0572 JSTOR 2083459 6 Kasim 2022 tarihinde kaynagindan Erisim tarihi 9 Ekim 2023 McCombs Maxwell E Shaw Donald L 1972 The Agenda Setting Function of Mass Media Public Opinion Quarterly 36 2 176 doi 10 1086 267990 McCombs Maxwell Reynolds Amy 2009 How the news shapes our civic agenda and News Influence on Our Pictures of the World Media Effects Routledge ss 17 32 doi 10 4324 9780203877111 7 ISBN 978 0203877111 6 Kasim 2022 tarihinde kaynagindan Erisim tarihi 9 Ekim 2023 van der Meer Toni G L A Kroon Anne C Vliegenthart Rens 20 Temmuz 2022 Do News Media Kill How a Biased News Reality can Overshadow Real Societal Risks The Case of Aviation and Road Traffic Accidents Social Forces 101 1 506 530 doi 10 1093 sf soab114 How the news took over reality The Guardian Ingilizce 3 Mayis 2019 6 Kasim 2022 tarihinde kaynagindan Erisim tarihi 6 Kasim 2022 Gorvett Zaria How the news changes the way we think and behave BBC Ingilizce 6 Kasim 2022 tarihinde kaynagindan Erisim tarihi 6 Kasim 2022 Technopedia Definition What does Filter Bubble mean 10 Ekim 2017 tarihinde Wayback Machine sitesinde Retrieved October 10 2017 A filter bubble is the intellectual isolation that can occur when websites make use of algorithms to selectively assume the information a user would want to see and then give information to the user according to this assumption A filter bubble therefore can cause users to get significantly less contact with contradicting viewpoints causing the user to become intellectually isolated Bozdag Engin September 2013 Bias in algorithmic filtering and personalization Ethics and Information Technology 15 3 209 227 doi 10 1007 s10676 013 9321 6 Huffington Post The Huffington Post Are Filter bubbles Shrinking Our Minds 3 Kasim 2016 tarihinde Wayback Machine sitesinde Encrypt Search 26 Subat 2019 What Are Filter Bubbles amp How To Avoid Them Search Encrypt Blog 25 Subat 2019 tarihinde kaynagindan Erisim tarihi 19 Mart 2019 Van Alstyne Marshall Brynjolfsson Erik March 1997 Copyright 1996 Electronic Communities Global Village or Cyberbalkans PDF 5 Nisan 2016 tarihinde kaynagindan PDF Erisim tarihi 24 Eylul 2017 Van Alstyne Marshall Brynjolfsson Erik November 1996 Could the Internet Balkanize Science Science 274 5292 1479 1480 Bibcode 1996Sci 274 1479V doi 10 1126 science 274 5292 1479 Alex Pham Jon Healey 24 Eylul 2005 Systems hope to tell you what you d like Preference engines guide users through the flood of content Chicago Tribune 8 Aralik 2015 tarihinde kaynagindan Erisim tarihi 4 Aralik 2015 if recommenders were perfect I can have the option of talking to only people who are just like me Cyber balkanization as Brynjolfsson coined the scenario is not an inevitable effect of recommendation tools Kaynak hatasi Gecersiz lt ref gt etiketi twsO15 isimli refler icin metin saglanmadi Bkz Kaynak gosterme Milgram Paul H Takemura A Utsumi F Kishino 1994 PDF Proceedings of Telemanipulator and Telepresence Technologies ss 2351 34 4 Ekim 2006 tarihinde kaynagindan PDF arsivlendi Erisim tarihi 15 Mart 2007 www acronymfinder com 28 Haziran 2011 tarihinde kaynagindan arsivlendi Don Slater 2002 Social Relationships and Identity On line and Off line Lievrouw Leah Ed Handbook of New Media Social Shaping and Consequences of ICTs Sage Publications Inc ss 533 543 ISBN 0 7619 6510 6 Bazi cagrisimci filozoflar matematigin deneyimden geldigini ve herhangi bir a priori bilgi bicimi olmadigini ileri surmuslerdir Macleod 2016 bir Latince a priori argumanin soyle oldugunu belirtti Kanepenizde uzandiginizda bunun dogru oldugunu gorebilirsiniz Kanepenizden kalkip disari cikip fiziksel dunyada olaylarin nasil oldugunu incelemenize gerek yok Herhangi bir bilim yapmaniza gerek yok Sommers 2003 Kaynak hatasi lt ref gt Note adinda grup ana etiketi bulunuyor ancak lt references group Note gt etiketinin karsiligi bulunamadi Bkz Kaynak gosterme