Selenoloji ya da aybilim, Ay'ı inceleyen bilim dalına denir. Ay'ın yapısı, Dünya'nınkinden apayrıdır. Ay'ın hatırı sayılır bir atmosferi olmadığından hava durumu ve dolayısıyla ondan kaynaklanacak bir erozyon görülmez; Ay'ın levha tektoniği yoktur ve kütleçekimi, Dünya'nınkinden azdır. Küçük boyutlarından dolayı daha çabuk soğumuştur. Yüzeyinin karmaşık morfolojisi farklı süreçlerin kombinasyonuyla, bilhassa çarpma kraterleri ve volkanizmayla meydana gelmiştir. Ay farklılaşmış bir cisim olup kabuk, manto ve çekirdekten meydana gelir.
Ay hakkındaki jeolojik çalışmalar Dünya tabanlı teleskop gözlemleri, ölçümleri, Ay örnekleri ve jeofizik verilerin birleşimine dayanmaktadır. 1960'ların sonu ve 1970'lerin başında Apollo misyonları gibi Sovyet Luna programının çeşitli misyonları, birkaç yerden nümune alarak yaklaşık 380 kilogram Ay kayacı ve toprak Dünya'ya getirdi. Ay, bilinen jeolojik bağlamla örneklere sahip olduğumuz tek dünya dışı cisimdir. Dünya'da Ay'dan geldikleri kraterleri bilinmeyen bir avuç varlığı fark edilmiştir. Ay yüzeyinin önemli bir bölümü keşfedilmemiş olup bir dizi jeolojik soru cevapsız kalmaktadır.
Elementsel bileşimi
Ay yüzeyi üzerinde mevcut olduğu bilinen elementlerin arasında, oksijen (O), silisyum (Si), demir (Fe), magnezyum (Mg), kalsiyum (Ca), alüminyum (Al), mangan (Mn) ve titanyum (Ti) bulunmaktadır. Daha bol mevcut olanlar arasında oksijen, demir ve silisyum bulunmaktadır. Oksijen içeriğinin (ağırlık olarak) %45 olduğu tahmin edilmektedir. Karbon (C) ve azot (N), sadece eser miktarlarda Güneş rüzgârı tarafından oraya getirmesiyle gelmiş gibi görünmektedir.
Lunar Prospector'den gelen verileri, kutuplarda konsantre hidrojen (H) varlığını göstermektedir.
Oluşumu
Uzun bir süre için Ay'ın geçmişine ilişkin temel soru kökeni oldu. Erken hipotezler Dünya'dan kopma, yakalanma ve eş birikimi içermekteydi. Bugün, bilim camiasının büyük kısmı tarafından kabul edilir.
Jeolojik tarihi
Ay'ın jeolojik geçmişi kamerî jeolojik zaman cetveli denilen altı ana dönemde tanımlanmıştır. Yaklaşık 4,5 milyar yıl önce yeni şekillenmiş olan Ay erimiş durumda ve Dünya'ya çok daha yakın yörüngede olduğundan gelgit güçlerinin etkisindeydi. Bu gelgit kuvvetleri, ana ekseni Dünya'ya doğru dönmüş hâldeki erimiş bu cismi bir elips şeklinde deforme etti.
Ay'ın jeolojik evriminde ilk önemli olay, neredeyse küresel magma okyanusunun kristalleşmesi oldu. Derinliğinin ne kadar olduğu kesin olarak bilinmiyor, fakat bâzı çalışmalar yaklaşık 500 km veya daha büyük bir derinliği ima eder. Bu okyanusta oluşan ilk mineraller, demir ve magnezyumun silikatleri olan olivin ve piroksen idi. Bu mineraller çevrelerindeki erimiş malzemeden daha yoğun olduğu için battı. Kristalleşme yaklaşık %75 tamamlandıktan sonra daha az yoğun anortositik plajiyoklaz feldspat kristalleşti ve yüzmeye başlayarak yaklaşık 50 km kalınlığında anortositik bir kabuk oluştururdu. Magma okyanusunun çoğunluğu, sona kalan yüksek derecede uyumsuz ve ısı üreten, KREEP açısından zengin magmaların birkaç yüz milyon (ya da belki 1 milyar) yıl boyunca kısmen ergimiş durumda kalmış olmasına rağmen hızlı bir şekilde (yaklaşık 100 milyon yıl veya daha kısa sürede) kristalize oldu. Bu magma okyanusunda KREEP açısından zengin magmaların sonunda tektonik olarak eşsiz jeolojik bir bölge olup artık olarak bilinen bölgesi ve Imbrium havzasında konsantre oldukları anlaşılmaktadır.
Kamerî kabuk oluştuktan kısa bir müddet sonra, hatta oluşmaya devam ederken Mg-suite noritler ve troktolitlere sebep olabilecek muhtelif magma türleri oluşmaya başlamasına rağmen bunun olduğu derinlikler kesin olarak bilinmemektedir. Son teoriler, kökenleri halen bilim dünyasında oldukça tartışılmalı da olsa bu magmaların büyük ölçüde bölgesiyle sınırlı ve genetik olarak bir şekilde Mg-suite plütonizmiyle ilişkili olduğunu göstermektedir. Mg-suite kayaçlarının en eskilerinin kristalleşme yaşları 3,85 Gy civarındadır. Fakat kabuğun derinliklerine kazabilecek son büyük çarpış (Imbrium havzası) da 3,85 Gy önce meydana geldi. Böylece Mg-suite plütonik etkinliği çok daha uzun bir süre devam etmesi ve genç plütonik kayaçların yüzeyin altında büyük derinliklerde bulunması muhtemel görünüyor.
Ay numunelerinin analizi, Ay çarpma havzalarının önemli bir yüzdesinin çok kısa bir süre içinde, yaklaşık 4 ve 3,85 Gy önce meydana geldiğini ima eder gibi görünüyor. Bu hipotez, Ay Felaketi veya Geç Dönem Ağır Bombardıman olarak adlandırılır. Fakat şimdi Imbrium darbe havzasından (Ay'daki en genç büyük çarpma havzalarından biri) Apollo iniş yerlerinin hepsinde ejektadan bulunması gerektiği kabul edilmektedir. Bu yüzden bâzı darbe havzaları için (özellikle ) yanlışlıkla Imbrium'la aynı yaşın verilmiş olması mümkündür.
Ay denizleri (maria) antik akan bazalt patlamalarını göstermektedir. Karasal lavlara göre bunlar, demirce daha zengin olup düşük viskozitelere sahiptirler ve bazıları da bir titanyum açısından zengin olan ilmenitin yüksek derecede arttırılmış şeklini ihtiva eder. Bazı deniz örnekleri 4,2 Gy kadarken ve (krater sayma yöntemine dayalı olarak) en gençleri sadece 1 milyar yıl önce patlak verdiğine inanılırken bazaltik patlamaların büyük çoğunluğu, yaklaşık 3 ila 3,5 Gy önce meydana geldi. Denizlerin volkanizmasıyla birlikte yanardağdan yüzlerce kilometre uzağa erimiş bazalt malzemeleri taşıyan piroklastik patlamalar başladı. Denizlerin büyük bir kısmı, Ay'ın yakın yüzüyle ilişkili düşük yüksekliklerdeki çarpma havzalarını oluşturdu veya içlerine aktı. Fakat herhangi bir darbe yapısıyla uyuşmaz ve bilinen en aşağı yükseklikler olan ve Ay'ın uzak tarafında bulunan Güney Kutbu-Aitken Havzası da sadece az miktarda denizlerle kaplıdır değildir (daha ayrıntılı bir tartışma için Ay denizlerine bakınız).
Kamerî anomalistik ay boyunca Dünya'nın gelgit değişim stresleri küçük varyasyonlara sebep olsa da meteor ve kuyruklu yıldızların çarpmaları, bugün Ay üzerinde etkili tek ani jeolojik kuvvetlerdir. Ay stratigrafisinde kullanılan en önemli kraterlerden bazıları bu yeni devride şekillenmiştir. Mesela 3,76 km derinlik ve 93 km çapındaki (tartışmalı olsa da) yaklaşık 900 milyon yıl önce oluştuğu düşünülmektedir. Apollo 17 misyonu, Tycho kraterinden gelen malzemeleri örneklenmiş olabileceği bir alana indi. Yine tartışmalı olmasına rağmen bu kayaçlar üzerinde yapılan çalışmalar, kraterin 100 milyon yıl önce oluşmuş olabileceğine işaret ediyor. Yüzey yüksek enerjili parçacıklar, Güneş rüzgârı implantasyonu ve mikrometeorit etkilerinden dolayı uzay ayrışması yaşadı. Bu süreç, genç kraterlerle ilişkili ışın sistemlerinin çevrenin yüzey aklığı ile uyuşana kadar kararmasına sebep olur. Fakat hüzmenin bileşimi (bir "yayla" hüzmesi deniz üzerine geldiği zaman oluşabileceği gibi) altında yatan kabuk malzemelerinden farklı ise, hüzme çok daha uzun zaman görülebilir.
1990'larda Ay'ın keşifine devam edilmesiyle Ay küresi etrafında Ay'ın soğumasıyla meydana gelmiş uçurumların varlığı keşfedildi.
Strata ve devirler
Ay'ın stratigrafik dizisinin tepesinde ışınlı çarpma kraterleri bulunabilir. Böyle genç kraterler Kopernik birimine aittir. Altında ışın sistemi olmayan, fakat daha ziyade gelişmiş krateri morfolojisi olan kraterler bulunabilir. Bu Eratosthenes birimidir. İki genç stratigrafik birim, Ay'da krater büyüklüğündeki noktalarda bulunabilir. Bunların altında iki uzanan tabakalar bulunabilir: (daha önce Procellarian birimi olarak tanımlanan) deniz (İng. mare) birimleri ve İmbrium havzası ile ilgili ejekta ve tektonik birimler (İmbriyum birimleri). Başka bir darbe havzası ile ilgili birim Nektar birimi olup Nektar Havzası civarında tanımlıdır. Kamerî stratigrafik dizinin dibinde eski krater ovalarından müteşekkil Nektar öncesi birim bulunabilir. Merkür'ün tabakalanması Ay'a çok benzer.
Ay manzarası
Ay manzarası çarpma kraterleri, ejektaları, birkaç volkan, tepeler, lav akıntıları ve magma ile dolmuş depresyonlar ile karakterize edilir.
Yaylalar
Ay'ın en belirgin yönü parlak ve karanlık bölgeleri arasındaki kontrast farkıdır. Aydınlık yüzeyler Ay'ın yaylaları olup terrae (Latince Dünya'dan, tekili terra) adını alırken koyu ovalara maria (Latince deniz, tekili mare) adı verilir; her iki ismi de 17. yüzyılda Johannes Kepler kullanmaya başlamıştır. Denizler bazaltlıyken yaylaların bileşimi anortositiktir. Denizler sık sık, "ovalar"a denk gelirken ovaların daima denizler kapsamında olmadığına dikkat etmek önemlidir (mesela Güney Kutbu-Aitken Havzası'ndaki gibi). Yaylalar denizlerden daha eski olup dolayısıyla daha aşırı derecede kraterlidirler.
Denizler
Ay'da volkanik süreçlerin başlıca ürünleri Ay denizleri şeklinde Dünya'ya bağlı gözlemcilerce bilinmektedir. Bunlar yakın tarafın neredeyse üçte birini kapsayan düşük albedolu yüzeylere karşılık gelen büyük bazalt lavı akışlarıdır. Uzak tarafın sadece yüzde birkaçı mare volkanizmasından etkilendi. Apollo misyonları bunu doğrulamadan önce bile çoğu bilim insanları, lav akışı izleri ve lav tüpleri olarak atfedilen çöküntülerden dolayı denizlerin lav dolu ovalar olduğunu düşünmekteydi.
Mare bazaltlarının yaşları hem doğrudan radyometrik tarihleme ile, hem de krater sayma tekniği ile belirlenmiştir. Krater sayım ile belirlenen genç yaş yaklaşık 1 Gy (1 Gy = 1 milyar yıl) iken en eski radyometrik yaş, yaklaşık 4,2 Gy'dır. Hacimsel olarak çoğu denizler, şimdiden yaklaşık 3 ilâ 3,5 Gy önce oluşmuştur. En eski lavalardan bazıları Ay'ın uzak tarafındaymış gibi görünürken en genç lavlar, Oceanus Procellarum içinde ortaya çıktı. Denizler, etraflarını çevreleyen yaylalara göre daha düşük yoğunlukta çarpma kraterleri olduğundan bariz şekilde daha gençtirler.
Mariaların büyük bir kısmı, ya Ay'ın yakın yüzünde alçakta bulunan çarpma havzalarında patlayarak ortaya çıktı ya da bunların içlerine aktı. Buna rağmen çarpma olayıyla mare volkanizması arasında nedensel bir ilişki olma ihtimali, mare ovalarının içindeki malzemeden çok daha eski (yaklaşık 500 milyon yıl kadar) olduğundan muhtemel değildir. Bunun dışında Ay üzerinde mare volkanizmasının en geniş alanı olan Oceanus Procellarum, bilinen herhangi bir çarpma havzasına karşılık gelmez. Genelde marenin sadece yakın tarafta patlak vermesine gerekçe olarak buradaki kabuğun uzak taraftan daha ince olmasının sebep olduğu ileri sürülmektedir. Kabuk kalınlığı farklılıkları, sonuçta yüzeye ulaşan magmanın miktarını modüle edebilse de bu hipotez, Oceanus Procellarum'dan daha ince bir kabuğa sahip Ay'ın uzak tarafındaki yalnızca az miktarda volkanik ürünlerle dolmasını açıklamaz.
Yaylaları da kapsayan, fakat denizlerle ilişkili olan başka bir tür birikintiler, "karanlık manto" birikimleridir. Bu birikintiler çıplak gözle görülemez, fakat teleskoplar veya yörüngedeki uzay araçlarından çekilen görüntülerde görülebilir. Apollo misyonlarından önce bilim insanları, piroklastik patlamalar tarafından üretilen birikintiler olduklarına inanıyordu. Bâzı birikintiler, piroklast fikrini takviye edercesine karanlık ve uzamış kül konileri ile bağlantılı görünmektedir. Piroklastik patlamaların varlığı, sonradan Dünya'da piroklastik patlamalarda bulunanlara benzer cam kürelerin keşfiyle doğrulandı.
Ay bazaltlarının çoğu, yüzeyinde karşılaşılan vakum şartlarında magmadan kaçan gaz kabarcıkları tarafından meydana gelen ve veziküller olarak adlandırılan küçük delikler içerir. Bu kayalardan kaçan gazların ne olduğu kesin olarak bilinmemekle birlikte karbon monoksit adaylardan biridir.
Piroklastik cam örneklerinde yeşil, sarı ve kırmızı renk tonları vardır. Renk farkı, kayanın sahip olduğu titanyum konsantrasyonunu belirtir: yeşil parçacıklarda en düşük konsantrasyonlar (yaklaşık %1), kırmızı parçacıklarda da en yüksek konsantrasyonları (en yüksek konsantrasyonlara sahip bazaltlardan çok daha yüksek olan %14'e kadar) gösterir.
Oluklar
Ay'da oluklar, bazen bölgesel lav kanallarının oluşumuyla meydana geldi. Bunlar genellikle dolambaçlı, kavisli veya doğrusal şekillerden oluşan üç kategoriye ayrılırlar. Bu dolambaçlı olukları kaynağına kadar geri takip ederek genellikle eski bir volkan bacasına götürür. En önemli kıvrımlı oluklardan biri, Oceanus Procellarum'un doğu kenarı boyunca uzanan Aristarchus yaylasında bulunan Vallis Schröteri özelliğidir. Bir kıvrımlı oluk örneği Imbrium Havzası kenarında bulunan Apollo 15'in iniş yerindeki Hadley Oluğu'dur. Misyondan önce uzun bir tartışma konusu olan bu oluğun misyondaki gözlemlere dayanarak genellikle volkanik süreçler tarafından şekillendirildiği düşünülmektedir.
Kubbeler
Rümker Dağı'nda olduğu gibi Ay yüzeyinin seçilen yerlerinde kalkan volkanlarının çeşitli türleri bulunabilir. Bunların nispeten viskoz, muhtemelen silikat açısından zengin lavaların bölgesel deliklerden patlamasıyla şekillendiğine inanılmaktadır. Meydana gelen Ay kubbeleri, orta noktasına doğru birkaç yüz metre yükselen hafif eğimli, geniş, yuvarlak, dairesel özelliklerdir. Tipik olarak 8–12 km çapındadırlar, fakat 20 km'ye kadar da olabilirler. Kubbelerin bazılarının zirvesinde küçük bir çukur bulunur.
Kırışıklı sırtlar
Kırışıklı sırtlar, deniz içinde sıkıştırıcı tektonik güçler tarafından meydana getirilen özellikleridir. Bu özellikler, yüzeyin burkulmasını temsil eder ve denizin parçaları arasında uzun sırtlar oluşturur. Bu sırtlardan bazıları gömülü kraterleri ya da denizin altındaki diğer özellikleri ana hatlarıyla görünür hâle getirir. Böyle bir özelliğin bir en önemli örneği Letronne krateridir.
Grabenler
Grabenler, uzatma gerilmelerj altında meydana gelen tektonik özelliklerdir. Yapısal olarak aralarında aşağı düşmüş bir blok olan iki normal faydan oluşmuşlardır. Çoğu grabenler Ay denizleri içinde büyük çarpma havzalarının kenarlarında bulunur.
Çarpma kraterleri
Ay'ın kraterlerinin kökenlerinin çarpma özellikleri olduğu, yaygın olarak ancak 1940'larda kabul edildi. Bu idrak, Ay'ın çarpma tarihçesinin giderek jeolojik süperpozisyon prensibi vasıtasıyla çözülmesine yol açtı. Başka bir ifadeyle bir krater (veya ejekta) başkasının üstüne gelmişse daha genç olmalıydı. Bu daha sübjektif olsa bir kraterin yaşadığı erozyon miktarı, onun yaşı için bir ipucu oldu. 1950'lerin sonlarında bu yaklaşımı kabul eden Gene Shoemaker, Ay'ın sistematik çalışmasını astronomlardan alarak Ay jeologlarının eline sıkıca verdi.
Çarpma krateri oluşumu Ay'da en önemli jeolojik süreçtir. Kraterler, asteroid ya da kuyruklu yıldız gibi katı bir cismin yüksek hızla yüzeye çarpmasıyla oluşur (Ay için ortalama darbe hızı saniyede yaklaşık 17 km'dir). Kinetik enerjinin etkisi, giriş noktasından uzağa doğru yayılan bir sıkıştırma şok dalgası meydana getirir. Bunun arkasından ejektanın büyük kısmını kraterin dışına iten bir seyrelme dalgası gelir. Nihayet merkezî bir tepeyi meydana getiren zeminin hidrodinamik geri tepmesi bunu takip eder.
Bu kraterler minik çukurlardan yaklaşık 2.500 km'lik bir çap ve 13 km'lik bir derinliğe sahip muazzam Güney Kutbu-Aitken Havzası'na kadar değişen büyüklüklerde çaplarıyla Ay'ın yüzeyi boyunca bir süreklilik gösterir. Çok genel bir anlamda Ay'ın çarpma karteri oluşumu geçmişinde zaman ile krater boyutunun azalan bir seyirini izlenmektedir. Özellikle büyük çarpma havzaları erken dönemlerde oluşmuş olup gittikçe daha küçük kraterler tarafından örtülmüşlerdir. Belirli bir yüzey üzerinde krater çaplarının boy dağılımı (başka bir deyişle çapın fonksiyonu olarak krater sayısı), krater boyutu azaldıkça krater sayısının arttığı bir üs kanununu izler. Bu eğrinin dikey pozisyonu, yüzeyinin yaşını tahmin etmek için de kullanılabilir.
En son çarpmalar, keskin kenarlı çeper dahil iyi tanımlanmış özelliklerle ayırt edilirler. Küçük kraterler kase şekli oluşturma eğilimindeyken büyük çarpmaların düz zeminli bir merkezî tepesi olabilir. Büyük kraterler, genellikle iç duvarları boyunca göçerek terasları ve çıkıntıları meydana getiren özellikler gösterirler. En büyük çarpma havzaları olan çok halkalı havzaların yükselmiş malzemeden tali konsantrik halkaları bile olabilir.
Çarpma süreci, başlangıçta yüksek albedo malzemeleri kazarak krater, ejekta ve ışın sistemine parlak bir görünüm verir. süreci kademeli olarak bu malzemenin albedosunu öyle azaltır ki, ışınlar zamanla yavaş yavaş sönükleşir. Yavaş yavaş krater ve ejekta, mikrometeoritler ve daha küçük darbelerle çarpma erozyonuna uğrarlar. Bu aşınma süreci, krater özelliklerini yumuşatır ve yuvarlaklaştırır. Krater, özellikleri ve hatta merkezî tepeyi gömen başka çarpmaların ejektalarıyla da örtülebilir.
The ejecta from large impacts can include large blocks of material that reimpact the surface to form secondary impact craters. These craters are sometimes formed in clearly discernible radial patterns, and generally have shallower depths than primary craters of the same size. In some cases an entire line of these blocks can impact to form a valley. These are distinguished from catena, or crater chains, which are linear strings of craters that are formed when the impact body breaks up prior to impact.
Genel olarak bir Ay krateri kabaca daireseldir. Ames Araştırma Merkezi'nde yapılan laboratuvar deneyleri, çok düşük açılı çarpmaların dahi dairesel kraterler meydana getirme eğiliminde olduğunu, çarpma açıları beş derecenin altında olursa eliptik kraterlerin şekillenmeye başladığını göstermiştir. Bununla birlikte düşük açılı bir çarpma, ortadan kaymış bir merkezî tepe meydana getirebilir. Buna ek olarak eğik çarpışlardan çıkan ejektalar, farklı çarpma açılarında farklı desenler göstermiştir: 60˚ civarında başlayan bir asimetri ve yaklaşık 45˚'lik açıyla başlayarak gelen cismin geliş yönünde ejektasız kama şeklinde bir "kaçınma bölgesi" meydana getirmesi.
Bir çarpış, yüzeyin altından düşük albedo malzemesini kazır ve ana krater çevresine bırakırsa karanlık ejecta koyu halo kraterleri oluşturur. Bu, denizlerdeki gibi koyu bazaltik malzemeli bir alanın daha uzaktan, dağlık bölgelerdeki çarpmalardan kaynaklanan açık renk ejekta ile kaplanmasıyla olabilir. Bu kaplama, altta kalan koyu malzemeyi gizler ve daha sonraki kraterler tarafından kazılarak tekrak ortaya çıkarılır.
Büyük çarpışlar, erimiş kayalardan bir kilometreye kadar kalın olabilen erime tabakaları meydana getirir, bunlar yüzeyin bir bölümünü örter. Bu tür darbe eriyiklerine örnekler, darbe havzasının kuzeydoğu kesiminde görülebilir.
Regolit
Ay'ın yüzeyine irili ufaklı asteroit ve kuyrukluyıldız malzemesi milyarlarca yıl çarpmıştır. Zamanla bu çarpış süreci yüzey malzemelerini toz hâline getirip yüzeydeki malzemeleri "işledi", böylece "regolit" adı verilen ince taneli bir tabaka oluşturdu. Regolit kalınlığı, genç denizlerin altında 2 metreden en eski Ay yayla yüzeylerinin altında 20 metreye kadar değişir. Regolit, ağırlıklı olarak o bölgede bulunan malzemelerden oluşur, fakat ayrıca uzak çarpma kraterleri tarafından püskürtülen malzemelerin izlerini de içerir. "Mega regolit" terimi, sık sık yüzeye yakın regolit tabakasının hemen altında çokça kırılmış ana kayacı tanımlamak için kullanılır.
Regolit kayalar, orijinal ana kayaç minerallerinin fragmanlarını ve çarpmalar sırasında oluşan camsı parçacıkları içerir. Ay regolitinin çoğunda parçacıkların yarısı, cam parçacıkları ile kaynaşık mineral parçalardan meydana gelir; bu cisim denilen agglutinates vardır. Regolith kimyasal bileşimi konumuna göre değişir; dağlık regolit sadece bu bölgelerde kayalardaki gibi alüminyum ve silis bakımından zengindir. Denizdeki regolit, demir ve magnezyum açısından zengin olup kendisinden oluşturulduğu bazalt kaya gibi silis açısından fakirdir.
Ay regoliti, aynı zamanda Güneş'in tarihi hakkında bilgi topladığından çok önemlidir. Güneş rüzgârı oluşturan atomlar – çoğunlukla helyum, neon, karbon ve azot – Ay yüzeyine çarpıp mineral taneleri içine yerleşirler. Regolitin bileşimi, bilhassa izotopik kompozisyonu incelendiğinde Güneş aktivitesinin zamanla değişip değişmediğini belirlemek mümkündür. Oksijen, hidrojen (su), karbon ve azot gibi Güneş rüzgârı gazları sadece hayatı sürdürmek için elzem değildir, aynı zamanda yakıt üretiminde potansiyel olarak gelecek Ay üslerinde yararlı olabilir. Ay regolitinin bileşimi, aynı zamanda kökeninin anlamaşılması için kullanılabilir.
Ay lav tüpleri
Ay lav tüpleri, yerel arama ve geliştirme ya da Ay'a ötesinde keşif hizmet etmek, bir insan karakol olarak kullanılabilecek bir gelecek ay üssü, oluşturmak için bir potansiyel olarak önemli bir konuma oluşturmaktadır. Ay potansiyel olarak uzun zamandan bire edebiyatta ve tezlerde ele alınmıştır. Ay'da bozulmamış herhangi bir lav tüpü, sıkça olan göktaşı çarpmaları, yüksek enerjili morötesi radyasyonu, enerjik parçacıklar ve aşırı olan gündüz sıcaklık değişimleriyle Ay yüzeyinin şiddetli ortamında bir sığınak olarak hizmet verebilir. Lunar Reconnaissance Orbiter'in uzaya fırlatılışının ardından birçok Ay lav tüpleri görüntülenmiştir. Bu Ay çukurları Marius Tepeleri, Mare Ingenii ve Mare Tranquillitatis dahil Ay'ın muhtelif yerlerinde bulunurlar.
Ay magma okyanusu
Apollo 11 ile geri getirilen ilk kayalar bazalttı. Misyon, 'e inmesine rağmen dağlık yerlerden gelen birkaç milimetrik parça da toplandı. Bunlar esas olarak plajiyoklaz feldispattan oluşmaktadır; bâzı fragmanlar sadece anortozit meydana gelmişti. Bu mineral parçalarının belirlenmesi, Ay'ın büyük bir kısmının bir zamanlar erimiş olduğu ve kabuğun bu magma okyanusunun fraksiyonel kristalleşmesiyle şekillendiği hipotezine yol açmıştır.
Dev çarpma olayının tabii bir sonucu, Ay'ı oluşturmak üzere tekrar toplanan malzemelerin sıcak olmuş olmasıdır. Şimdiki modeller, Ay'ın teşekkülünden kısa bir süre sonra Ay'ın büyük bir kısmının erimiş olduğunu, bu magma okyanusunun derinliğinin yaklaşık 500 km ile dibe kadar olduğunu tahmin etmektedir. Bu magma okyanusunun kristalizasyonu, Ay kayalarının bileşim açısından farklılaştırılmış kabuk ve mantonun meydana gelmesine ve ana Ay kaya gruplarına sebep olurdu.
Ay'ın magma okyanusunun kristalleşmesi ilerledikçe olivin ve piroksen gibi mineraller çökmüş ve Ay mantosunun meydana getirmişti. Kristalleşmenin yaklaşık dörtte üçü tamamlandığında anortositik plajiyoklaz kristalize olmaya başlayacak, düşük yoğunluğu sebebiyle de yüzerek anortositik bir kabuğu meydana getirecekti. En mühimi uyumsuz elementler (yani tercihen sıvı faza ayrılanlar) kristalleşme ilerledikçe giderek magma içinde yoğunlaşarak başlangıçta kabuk ve manto arasında sıkışmış olan bakımından zengin bir magmayı şekillendirecektir. Bu senaryo için delil, Ay yayla kabuğunun yüksek derecede anortositik bileşiminin yanı sıra bölgede toplanmış KREEP açısından zengin malzemelerin varlığıdır.
Ay kayaçları
Yüzey malzemeleri
Apollo programı, çoğu Houston, Teksas'taki Lunar Receiving Laboratuvarı'nda saklanan 380,05 kilogram Ay yüzeyi malzemesi getirirken insansız Sovyet Luna programı 326 gram Ay malzemesiyle döndü. Bu kayaçlar, Ay'ın jeolojik evrimini çözmekte paha biçilmez olduklarını ispat ettiler. Ay kayaçlarının büyük bir kısmı, olivin, piroksen ve feldispat (anortozit) gibi Dünya üzerinde mineraller oluşturan aynı ortak kayadan yapılmıştır. Piroksen ve olivin tipik Ay'ın mantosunda görülürken plajiyoklas feldispat, çoğunlukla Ay kabuğunda bulunur.İlmenit minerali bâzı deniz bazaltlarında oldukça boldur ve (Apollo 11 mürettebatının üç üyesi Armstrong, Aldrin ve Collins için) olarak adlandırılan yeni bir mineral, ilk Ay numunelerinde tespit edilmiştir.
Yayla bölgeleri demir açısından fakir olup öncelikle kalsiyum bakımından zengin plajiyoklaz bir feldispat olan anortozitten oluşurken denizler, ağırlıklı olarak bazalttan meydana gelmektedir. Kabuğun diğer önemli bileşeni, troktolit ve noritler gibi magmatik Mg sınıfı kayaçlar ve KREEP bazaltlardır. Bu kayaçların genetik olarak petrojenez bazaltları ile ilişkili olduklarına inanılmaktadır.
Ay yüzeyindeki kompozit kayalar genellikle breşler şeklinde görünür. Bunların alt kategoriler, nasıl oluştuklarına bağlı olarak parçalı, granulitik ve çarpma-eriyik breşler olarak anılır. Düşük K Fra Mauro bileşimi ile temsil edilen mafik çarpma-erime breşlerinin üst kabuk anorthositik kayalara oranla hem daha yüksek demir ve magnezyum oranına, hem de daha fazla KREEP'e sahiptirler.
Denizlerin bileşimi
Bazaltik kayaçların Ay'ın dağlık kayaçlarına göre ana özelliği, bazaltların olivin ve pirokseninin daha çok ve plajiyoklası daha az içermesidir. Onlar, demir açısından Dünyevî bazaltlardan daha zengin ve aynı zamanda daha düşük viskozitelere sahiptirler. Bazıları, ferro-titan oksit bakımından zengindirler ve ilmenit olarak bilinirler. Kayaçların ilk örneklemelerinin ilmeniti ve diğer ilgili mineralleri yüksek miktarda içerdiği için onlara "yüksek titanyumlu" bazaltlar adı verildi. Apollo 12 misyonu, düşük titanyum konsantrasyonları olan bazaltlar ile Dünya'ya döndü ve bunlara "düşük titanyumlu" bazalt dendi. Daha düşük konsantrasyonlu bazaltlar, insansız Sovyet sondaları dahil olmak üzere müteakip misyonlarca getirildi, bunlara şimdi "çok düşük titanyumlu" bazalt deniyor. Clementine uzay aracı, en yüksek konsantrasyonu olan kayaçların en az olduğu deniz bazaltlarının titanyum konsantrasyonlarında bir süreklilik olduğunu gösteren veriler gönderdi.
Ay'ın iç yapısı
Ay'ın içinin güncel modeli, insanlı Apollo programı misyonları sırasında geride bırakılan sismometreler ve Ay'ın çekim alanının ve dönmesinin incelenmesinden elde edilmiştir.
Ay'ın kütlesi, içindeki herhangi bir boşluğu ortadan kaldırmak için yeterlidir, bu sebeple katı kayadan oluştuğuna inanılır. Düşük yığın yoğunluğu (~ 3,346 kg m−3) , düşük metal varlığını göstermektedir. Kütle ve atalet momenti kısıtlamaları, Ay'ın muhtemelen yarıçapı yaklaşık 450 km'den az olan bir demir çekirdeğe sahip olduğunu göstermektedir. Ay'ın fiziksel salınımları (dönüşündeki küçük düzensizlikler), bunun haricinde çekirdeğin hâlâ erimiş olduğunu göstermektedir. Çoğu gezegen ve uyduların yarıları büyüklüğünde demir çekirdekleri vardır. Ay, böylece yarıçapının yalnızca yaklaşık dörtte biri büyüklüğünde bir çekirdeğe sahip olarak anormaldir.
Ay'ın kabuğu (belirsizlik ± 15 km olsa da) yaklaşık 50 km kalınlığındadır. Uzak taraftaki kabuğun yakınında tarafa göre ortalamada yaklaşık 15 km daha kalın olduğuna yaygın olarak inanılmaktadır. Sismoloji, sadece Apollo 12 ve 14 iniş yerlerinde kabuk kalınlığını kısıtlamıştır. İlk Apollo dönemi analizleri burada yaklaşık 60 km'lik bir kabuk kalınlığı olduğunu önerdiyse de, son zamanlarda yeniden analiz edilen bu veriler, onun daha ince ve yaklaşık 30 ile 45 km arasında olduğunu göstermektedir.
Dünya'nınkiyle kıyasla Ay'ın sadece çok zayıf bir dış manyetik alanı vardır. Diğer önemli farklar Ay'ın şu anda (çekirdeğinde bir ile üretilebilen) bir dipolar manyetik alana sahip olmaması ve mevcut olan mıknatıslanmaların kökeninin neredeyse tamamen kabukta bulunmasıdır. Bir hipoteze göre kabuk mıknatıslanmalarının Ay tarihinin başlarında jeodinamo hâlâ çalıştığı zaman olduğunu ileri sürer. Bununla birlikte Ay çekirdeğinin küçük boyutu, bu hipotez için potansiyel bir engeldir. Alternatif olarak Ay gibi havasız cisimlerde geçici manyetik alanların çarpma sürecinde meydana gelebileceğidir. Bunu destekleyen, büyük kabuk mıknatıslanmalarının büyük çarpma havzalarının antipotları yakınlarında göründüğünün fark edilmesidir. Ay'ın Dünya gibi bir dipolar manyetik alana sahip olmamasına rağmen, geri getirilen kayaçların bazılarında güçlü mıknatıslanma vardır. Bundan başka yörüngeden yapılan ölçümler, Ay yüzeyinin bâzı bölümlerinin güçlü manyetik alanlar ile bağlantılı olduğunu göstermektedir.
Galleri
- Ay'ın yakın tarafı
- Ay'ın uzak tarafı
- Ay'ın kuzey kutbu
- Ay'ın güney kutbu
Ayrıca bakınız
Kaynakça
Zikredilen kaynaklar
- ^ S. Maurice.
- ^ Kleine, T.; Palme, H.; Mezger, K.; Halliday, A.N. (2005).
- ^ Stevens, Tim (November 9, 2011).
- ^ "Apollo 17 troctolite 76535" 10 Temmuz 2016 tarihinde Wayback Machine sitesinde ..
- ^ Yu. V. Barkin, J. M. Ferrándiz and Juan F. Navarro, 'Terrestrial tidal variations in the selenopotential coefficients,' Astronomical and Astrophysical Transactions, Volume 24, Number 3 / June 2005, pp. 215 - 236.
- ^ "NASA's LRO Reveals 'Incredible Shrinking Moon'" 21 Ağustos 2010 tarihinde Wayback Machine sitesinde ..
- ^ Proceedings of the Ninth Lunar and Planetary Conference. 1978.
- ^ Coombs, Cassandra R.; Hawke, B. Ray (September 1992).
- ^ Marius Hills Pit Offers Potential Location for Lunar Base 8 Aralık 2015 tarihinde Wayback Machine sitesinde .; March 25, 2010; NASA
- ^ Moon hole might be suitable for colony 8 Aralık 2015 tarihinde Wayback Machine sitesinde .; January 1, 2010; CNN-Tech
- ^ Scientists eye moon colonies - in the holes on the lunar surface 7 Ocak 2010 tarihinde Wayback Machine sitesinde .; By Rich O'Malley; January 4th 2010; DAILY NEWS, NY
- ^ New Views of Lunar Pits 14 Kasım 2015 tarihinde Wayback Machine sitesinde .; September 14, 2010; NASA
- ^ Orloff, Richard W. (September 2004) [First published 2000].
- ^ "Arşivlenmiş kopya". 25 Kasım 2010 tarihinde kaynağından . Erişim tarihi: 1 Aralık 2015.
- ^ Mark Wieczorek and 15 coauthors, M. A. (2006).
Bilimsel kaynaklar
- Don Wilhelms, , U.S. Geological Survey.
- To a Rocky Moon: A Geologist's History of Lunar Exploration 7 Kasım 2015 tarihinde Wayback Machine sitesinde ., by D.E. Wilhelms. University of Arizona Press, Tucson (1993).
- New views of the Moon27 Haziran 2007 tarihinde Wayback Machine sitesinde ., B. L. Jolliff, M. A. Wieczorek, C. K. Shearer and C. R. Neal (editors), Rev. Mineral. Geochem., 60, Min. Soc. Amer., Chantilly, Virginia, 721 pp., 2006.
- The Lunar Sourcebook: A User's Guide to the Moon, by G.H. Heiken, D.T. Vaniman y B.M. French, et al. Cambridge University Press, New York (1991). ISBN 0-521-33444-6.
- Origin of the Moon18 Haziran 2005 tarihinde Wayback Machine sitesinde ., edited by W.K. Hartmann, R.J. Phillips, G. J. Taylor, ISBN 0-942862-03-1.
- R. Canup and K. Righter, editors (2000).Origin of the Earth and Moon. University of Arizona Press, Tucson. p. 555 pp..
Genel kaynaklar
- Paul D. Spudis, The Once and Future Moon, 1998, Smithsonian Books, ISBN 1-56098-847-9.
- Dana Mackenzie, The Big Splat, or How Our Moon Came to Be, 2003, John Wiley & Sons, ISBN 0-471-15057-6.
- Charles Frankel, Volcanoes of the Solar System, Cambridge University Press, 1996, ISBN 0-521-47201-6.
- G. Jeffrey Taylor (November 22, 2005)."Gamma Rays, Meteorites, Lunar Samples, and the Composition of the Moon"7 Nisan 2019 tarihinde Wayback Machine sitesinde ..Planetary Science Research Discoveries.
- Linda Martel (September 28, 2004)."Lunar Crater Rays Point to a New Lunar Time Scale"28 Mart 2015 tarihinde Wayback Machine sitesinde ..Planetary Science Research Discoveries.
- Marc Norman (April 21, 2004)."The Oldest Moon Rocks"19 Kasım 2015 tarihinde Wayback Machine sitesinde ..Planetary Science Research Discoveries.
- G. Jeffrey Taylor (November 28, 2003)."Hafnium, Tungsten, and the Differentiation of the Moon and Mars" 14 Ekim 2008 tarihinde Wayback Machine sitesinde ..Planetary Science Research Discoveries.
- G. Jeffrey Taylor (December 31, 1998)."Origin of the Earth and Moon"10 Haziran 2010 tarihinde Wayback Machine sitesinde ..Planetary Science Research Discoveries.
Dış bağlantılar
- Apollo over the Moon: A View from Orbit7 Ekim 2014 tarihinde Wayback Machine sitesinde ., edited by Harold Masursky, G. W. Colton, and Farouk El-baz, NASA SP-362.
- Eric Douglass,
- The Apollo Lunar Surface Journal (NASA) 16 Aralık 2008 tarihinde Wayback Machine sitesinde .
- Lunar and Planetary Institute: Exploring the Moon18 Şubat 2012 tarihinde Wayback Machine sitesinde .
- Ralph Aeschliman Planetary Cartography and Graphics: Lunar Maps29 Mayıs 2015 tarihinde Wayback Machine sitesinde .
- Lunar and Planetary Institute: Lunar Atlas and Photography Collection 6 Aralık 2015 tarihinde Wayback Machine sitesinde .
- Moon Rocks through the Microscope 22 Aralık 2008 tarihinde Wayback Machine sitesinde . Retrieved 22 August 2007
- Moon articles in Planetary Science Research Discoveries17 Kasım 2015 tarihinde Wayback Machine sitesinde .
- Another Hit to Hoax:Traces of Man on Lunar Surface19 Mart 2012 tarihinde Wayback Machine sitesinde .
wikipedia, wiki, viki, vikipedia, oku, kitap, kütüphane, kütübhane, ara, ara bul, bul, herşey, ne arasanız burada,hikayeler, makale, kitaplar, öğren, wiki, bilgi, tarih, yukle, izle, telefon için, turk, türk, türkçe, turkce, nasıl yapılır, ne demek, nasıl, yapmak, yapılır, indir, ücretsiz, ücretsiz indir, bedava, bedava indir, mp3, video, mp4, 3gp, jpg, jpeg, gif, png, resim, müzik, şarkı, film, film, oyun, oyunlar, mobil, cep telefonu, telefon, android, ios, apple, samsung, iphone, xiomi, xiaomi, redmi, honor, oppo, nokia, sonya, mi, pc, web, computer, bilgisayar
Selenoloji ya da aybilim Ay i inceleyen bilim dalina denir Ay in yapisi Dunya ninkinden apayridir Ay in hatiri sayilir bir atmosferi olmadigindan hava durumu ve dolayisiyla ondan kaynaklanacak bir erozyon gorulmez Ay in levha tektonigi yoktur ve kutlecekimi Dunya ninkinden azdir Kucuk boyutlarindan dolayi daha cabuk sogumustur Yuzeyinin karmasik morfolojisi farkli sureclerin kombinasyonuyla bilhassa carpma kraterleri ve volkanizmayla meydana gelmistir Ay farklilasmis bir cisim olup kabuk manto ve cekirdekten meydana gelir source source source source source source source track Smithsonian Institution in Kidemli Bilim Adami Tom Watters Ay in son jeolojik etkinligi hakkinda konusuyor Jeolojik ozellikleri gosteren ve Galileo uzay araci tarafindan cekilen Ay in sahte renkli goruntusu NASA fotografiFarkli renk filtreleri kullanarak ayni goruntu Ay hakkindaki jeolojik calismalar Dunya tabanli teleskop gozlemleri olcumleri Ay ornekleri ve jeofizik verilerin birlesimine dayanmaktadir 1960 larin sonu ve 1970 lerin basinda Apollo misyonlari gibi Sovyet Lunaprograminin cesitli misyonlari birkac yerden numune alarak yaklasik 380 kilogram Ay kayaci ve toprak Dunya ya getirdi Ay bilinen jeolojik baglamla orneklere sahip oldugumuz tek dunya disi cisimdir Dunya da Ay dan geldikleri kraterleri bilinmeyen bir avuc varligi fark edilmistir Ay yuzeyinin onemli bir bolumu kesfedilmemis olup bir dizi jeolojik soru cevapsiz kalmaktadir Elementsel bilesimiAy yuzeyi uzerinde mevcut oldugu bilinen elementlerin arasinda oksijen O silisyum Si demir Fe magnezyum Mg kalsiyum Ca aluminyum Al mangan Mn ve titanyum Ti bulunmaktadir Daha bol mevcut olanlar arasinda oksijen demir ve silisyum bulunmaktadir Oksijen iceriginin agirlik olarak 45 oldugu tahmin edilmektedir Karbon C ve azot N sadece eser miktarlarda Gunes ruzgari tarafindan oraya getirmesiyle gelmis gibi gorunmektedir Lunar Prospector den gelen verileri kutuplarda konsantre hidrojen H varligini gostermektedir OlusumuAy in gorunen yuzu Uzun bir sure icin Ay in gecmisine iliskin temel soru kokeni oldu Erken hipotezler Dunya dan kopma yakalanmave es birikimi icermekteydi Bugun bilim camiasinin buyuk kismi tarafindan kabul edilir Jeolojik tarihi source source source source track Ay kabugundaki ucurumlar Ay in jeolojik yakin gecmisinde kuresel olarak kuculdugunu ve bugun hala buzuldugunu gosterir Ay in jeolojik gecmisi kameri jeolojik zaman cetveli denilen alti ana donemde tanimlanmistir Yaklasik 4 5 milyar yil once yeni sekillenmis olan Ay erimis durumda ve Dunya ya cok daha yakin yorungede oldugundan gelgit guclerinin etkisindeydi Bu gelgit kuvvetleri ana ekseni Dunya ya dogru donmus haldeki erimis bu cismi bir elips seklinde deforme etti Ay in jeolojik evriminde ilk onemli olay neredeyse kuresel magma okyanusunun kristallesmesi oldu Derinliginin ne kadar oldugu kesin olarak bilinmiyor fakat bazi calismalar yaklasik 500 km veya daha buyuk bir derinligi ima eder Bu okyanusta olusan ilk mineraller demir ve magnezyumun silikatleri olan olivin ve piroksen idi Bu mineraller cevrelerindeki erimis malzemeden daha yogun oldugu icin batti Kristallesme yaklasik 75 tamamlandiktan sonra daha az yogun anortositik plajiyoklaz feldspat kristallesti ve yuzmeye baslayarak yaklasik 50 km kalinliginda anortositik bir kabuk olustururdu Magma okyanusunun cogunlugu sona kalan yuksek derecede uyumsuz ve isi ureten KREEP acisindan zengin magmalarin birkac yuz milyon ya da belki 1 milyar yil boyunca kismen ergimis durumda kalmis olmasina ragmen hizli bir sekilde yaklasik 100 milyon yil veya daha kisa surede kristalize oldu Bu magma okyanusunda KREEP acisindan zengin magmalarin sonunda tektonik olarak essiz jeolojik bir bolge olup artik olarak bilinen bolgesi ve Imbrium havzasinda konsantre olduklari anlasilmaktadir Ay a Apollo 17 misyonu sirasinda Shorty Krateri nin kesfi Bu bir jeolog Harrison Schmitt iceren tek Apollo misyonu oldu NASA fotografi Kameri kabuk olustuktan kisa bir muddet sonra hatta olusmaya devam ederken Mg suite noritler ve troktolitlere sebep olabilecek muhtelif magma turleri olusmaya baslamasina ragmen bunun oldugu derinlikler kesin olarak bilinmemektedir Son teoriler kokenleri halen bilim dunyasinda oldukca tartisilmali da olsa bu magmalarin buyuk olcude bolgesiyle sinirli ve genetik olarak bir sekilde Mg suite plutonizmiyle iliskili oldugunu gostermektedir Mg suite kayaclarinin en eskilerinin kristallesme yaslari 3 85 Gy civarindadir Fakat kabugun derinliklerine kazabilecek son buyuk carpis Imbrium havzasi da 3 85 Gy once meydana geldi Boylece Mg suite plutonik etkinligi cok daha uzun bir sure devam etmesi ve genc plutonik kayaclarin yuzeyin altinda buyuk derinliklerde bulunmasi muhtemel gorunuyor Ay numunelerinin analizi Ay carpma havzalarinin onemli bir yuzdesinin cok kisa bir sure icinde yaklasik 4 ve 3 85 Gy once meydana geldigini ima eder gibi gorunuyor Bu hipotez Ay Felaketi veya Gec Donem Agir Bombardiman olarak adlandirilir Fakat simdi Imbrium darbe havzasindan Ay daki en genc buyuk carpma havzalarindan biri Apollo inis yerlerinin hepsinde ejektadan bulunmasi gerektigi kabul edilmektedir Bu yuzden bazi darbe havzalari icin ozellikle yanlislikla Imbrium la ayni yasin verilmis olmasi mumkundur Ay denizleri maria antik akan bazalt patlamalarini gostermektedir Karasal lavlara gore bunlar demirce daha zengin olup dusuk viskozitelere sahiptirler ve bazilari da bir titanyum acisindan zengin olan ilmenitin yuksek derecede arttirilmis seklini ihtiva eder Bazi deniz ornekleri 4 2 Gy kadarken ve krater sayma yontemine dayali olarak en gencleri sadece 1 milyar yil once patlak verdigine inanilirken bazaltik patlamalarin buyuk cogunlugu yaklasik 3 ila 3 5 Gy once meydana geldi Denizlerin volkanizmasiyla birlikte yanardagdan yuzlerce kilometre uzaga erimis bazalt malzemeleri tasiyan piroklastik patlamalar basladi Denizlerin buyuk bir kismi Ay in yakin yuzuyle iliskili dusuk yuksekliklerdeki carpma havzalarini olusturdu veya iclerine akti Fakat herhangi bir darbe yapisiyla uyusmaz ve bilinen en asagi yukseklikler olan ve Ay in uzak tarafinda bulunan Guney Kutbu Aitken Havzasi da sadece az miktarda denizlerle kaplidir degildir daha ayrintili bir tartisma icin Ay denizlerine bakiniz Kameri anomalistik ay boyunca Dunya nin gelgit degisim stresleri kucuk varyasyonlara sebep olsa da meteor ve kuyruklu yildizlarin carpmalari bugun Ay uzerinde etkili tek ani jeolojik kuvvetlerdir Ay stratigrafisinde kullanilan en onemli kraterlerden bazilari bu yeni devride sekillenmistir Mesela 3 76 km derinlik ve 93 km capindaki tartismali olsa da yaklasik 900 milyon yil once olustugu dusunulmektedir Apollo 17 misyonu Tycho kraterinden gelen malzemeleri orneklenmis olabilecegi bir alana indi Yine tartismali olmasina ragmen bu kayaclar uzerinde yapilan calismalar kraterin 100 milyon yil once olusmus olabilecegine isaret ediyor Yuzey yuksek enerjili parcaciklar Gunes ruzgari implantasyonu ve mikrometeorit etkilerinden dolayi uzay ayrismasi yasadi Bu surec genc kraterlerle iliskili isin sistemlerinin cevrenin yuzey akligi ile uyusana kadar kararmasina sebep olur Fakat huzmenin bilesimi bir yayla huzmesi deniz uzerine geldigi zaman olusabilecegi gibi altinda yatan kabuk malzemelerinden farkli ise huzme cok daha uzun zaman gorulebilir 1990 larda Ay in kesifine devam edilmesiyle Ay kuresi etrafinda Ay in sogumasiyla meydana gelmis ucurumlarin varligi kesfedildi Strata ve devirler Ay in stratigrafik dizisinin tepesinde isinli carpma kraterleri bulunabilir Boyle genc kraterler Kopernik birimine aittir Altinda isin sistemi olmayan fakat daha ziyade gelismis krateri morfolojisi olan kraterler bulunabilir Bu Eratosthenes birimidir Iki genc stratigrafik birim Ay da krater buyuklugundeki noktalarda bulunabilir Bunlarin altinda iki uzanan tabakalar bulunabilir daha once Procellarian birimi olarak tanimlanan deniz Ing mare birimleri ve Imbrium havzasi ile ilgili ejekta ve tektonik birimler Imbriyum birimleri Baska bir darbe havzasi ile ilgili birim Nektar birimi olup Nektar Havzasi civarinda tanimlidir Kameri stratigrafik dizinin dibinde eski krater ovalarindan mutesekkil Nektar oncesi birim bulunabilir Merkur un tabakalanmasi Ay a cok benzer Ay manzarasiAy manzarasi carpma kraterleri ejektalari birkac volkan tepeler lav akintilari ve magma ile dolmus depresyonlar ile karakterize edilir Dunya dan cekilmis dolunayin bir fotografiYaylalar Ay in en belirgin yonu parlak ve karanlik bolgeleri arasindaki kontrast farkidir Aydinlik yuzeyler Ay in yaylalari olup terrae Latince Dunya dan tekili terra adini alirken koyu ovalara maria Latince deniz tekili mare adi verilir her iki ismi de 17 yuzyilda Johannes Kepler kullanmaya baslamistir Denizler bazaltliyken yaylalarin bilesimi anortositiktir Denizler sik sik ovalar a denk gelirken ovalarin daima denizler kapsaminda olmadigina dikkat etmek onemlidir mesela Guney Kutbu Aitken Havzasi ndaki gibi Yaylalar denizlerden daha eski olup dolayisiyla daha asiri derecede kraterlidirler Denizler Ay da volkanik sureclerin baslica urunleri Ay denizleri seklinde Dunya ya bagli gozlemcilerce bilinmektedir Bunlar yakin tarafin neredeyse ucte birini kapsayan dusuk albedolu yuzeylere karsilik gelen buyuk bazalt lavi akislaridir Uzak tarafin sadece yuzde birkaci marevolkanizmasindan etkilendi Apollomisyonlari bunu dogrulamadan once bile cogu bilim insanlari lav akisi izleri ve lav tupleri olarak atfedilen cokuntulerden dolayi denizlerin lav dolu ovalar oldugunu dusunmekteydi Mare bazaltlarinin yaslari hem dogrudan radyometrik tarihleme ile hem de krater sayma teknigi ile belirlenmistir Krater sayim ile belirlenen genc yas yaklasik 1 Gy 1 Gy 1 milyar yil iken en eski radyometrik yas yaklasik 4 2 Gy dir Hacimsel olarak cogu denizler simdiden yaklasik 3 ila 3 5 Gy once olusmustur En eski lavalardan bazilari Ay in uzak tarafindaymis gibi gorunurken en genc lavlar Oceanus Procellarum icinde ortaya cikti Denizler etraflarini cevreleyen yaylalara gore daha dusuk yogunlukta carpma kraterleri oldugundan bariz sekilde daha genctirler Ay Genc Ay volkanizmasina delil 12 Ekim 2014 Prinz kraterinin yakinlarindaki volkanik oluklarRumker Dagi kompleksi icinde volkanik kubbelerLetronne krateri icinde kirisiklik sirtlariRima Ariadaeus bir grabendir Apollo 10 misyonu sirasinda cekilen NASA fotografi Marialarin buyuk bir kismi ya Ay in yakin yuzunde alcakta bulunan carpma havzalarinda patlayarak ortaya cikti ya da bunlarin iclerine akti Buna ragmen carpma olayiyla mare volkanizmasi arasinda nedensel bir iliski olma ihtimali mare ovalarinin icindeki malzemeden cok daha eski yaklasik 500 milyon yil kadar oldugundan muhtemel degildir Bunun disinda Ay uzerinde mare volkanizmasinin en genis alani olan Oceanus Procellarum bilinen herhangi bir carpma havzasina karsilik gelmez Genelde marenin sadece yakin tarafta patlak vermesine gerekce olarak buradaki kabugun uzak taraftan daha ince olmasinin sebep oldugu ileri surulmektedir Kabuk kalinligi farkliliklari sonucta yuzeye ulasan magmanin miktarini module edebilse de bu hipotez Oceanus Procellarum dan daha ince bir kabuga sahip Ay in uzak tarafindaki yalnizca az miktarda volkanik urunlerle dolmasini aciklamaz Yaylalari da kapsayan fakat denizlerle iliskili olan baska bir tur birikintiler karanlik manto birikimleridir Bu birikintiler ciplak gozle gorulemez fakat teleskoplar veya yorungedeki uzay araclarindan cekilen goruntulerde gorulebilir Apollomisyonlarindan once bilim insanlari piroklastik patlamalar tarafindan uretilen birikintiler olduklarina inaniyordu Bazi birikintiler piroklast fikrini takviye edercesine karanlik ve uzamis kul konileri ile baglantili gorunmektedir Piroklastik patlamalarin varligi sonradan Dunya da piroklastik patlamalarda bulunanlara benzer cam kurelerin kesfiyle dogrulandi Ay bazaltlarinin cogu yuzeyinde karsilasilan vakum sartlarinda magmadan kacan gaz kabarciklari tarafindan meydana gelen ve vezikuller olarak adlandirilan kucuk delikler icerir Bu kayalardan kacan gazlarin ne oldugu kesin olarak bilinmemekle birlikte karbon monoksit adaylardan biridir Piroklastik cam orneklerinde yesil sari ve kirmizi renk tonlari vardir Renk farki kayanin sahip oldugu titanyum konsantrasyonunu belirtir yesil parcaciklarda en dusuk konsantrasyonlar yaklasik 1 kirmizi parcaciklarda da en yuksek konsantrasyonlari en yuksek konsantrasyonlara sahip bazaltlardan cok daha yuksek olan 14 e kadar gosterir Oluklar Ay da oluklar bazen bolgesel lav kanallarinin olusumuyla meydana geldi Bunlar genellikle dolambacli kavisli veya dogrusal sekillerden olusan uc kategoriye ayrilirlar Bu dolambacli oluklari kaynagina kadar geri takip ederek genellikle eski bir volkan bacasina goturur En onemli kivrimli oluklardan biri Oceanus Procellarum un dogu kenari boyunca uzanan Aristarchus yaylasinda bulunan Vallis Schroteri ozelligidir Bir kivrimli oluk ornegi Imbrium Havzasi kenarinda bulunan Apollo 15 in inis yerindeki Hadley Olugu dur Misyondan once uzun bir tartisma konusu olan bu olugun misyondaki gozlemlere dayanarak genellikle volkanik surecler tarafindan sekillendirildigi dusunulmektedir Kubbeler Rumker Dagi nda oldugu gibi Ay yuzeyinin secilen yerlerinde kalkan volkanlarinin cesitli turleri bulunabilir Bunlarin nispeten viskoz muhtemelen silikat acisindan zengin lavalarin bolgesel deliklerden patlamasiyla sekillendigine inanilmaktadir Meydana gelen Ay kubbeleri orta noktasina dogru birkac yuz metre yukselen hafif egimli genis yuvarlak dairesel ozelliklerdir Tipik olarak 8 12 km capindadirlar fakat 20 km ye kadar da olabilirler Kubbelerin bazilarinin zirvesinde kucuk bir cukur bulunur Kirisikli sirtlar Kirisikli sirtlar deniz icinde sikistirici tektonik gucler tarafindan meydana getirilen ozellikleridir Bu ozellikler yuzeyin burkulmasini temsil eder ve denizin parcalari arasinda uzun sirtlar olusturur Bu sirtlardan bazilari gomulu kraterleri ya da denizin altindaki diger ozellikleri ana hatlariyla gorunur hale getirir Boyle bir ozelligin bir en onemli ornegi Letronne krateridir Grabenler Grabenler uzatma gerilmelerj altinda meydana gelen tektonik ozelliklerdir Yapisal olarak aralarinda asagi dusmus bir blok olan iki normal faydan olusmuslardir Cogu grabenler Ay denizleri icinde buyuk carpma havzalarinin kenarlarinda bulunur Carpma kraterleri Mare Imbrium ve Copernicus kratesi NASA fotografi Ay in kraterlerinin kokenlerinin carpma ozellikleri oldugu yaygin olarak ancak 1940 larda kabul edildi Bu idrak Ay in carpma tarihcesinin giderek jeolojik superpozisyon prensibi vasitasiyla cozulmesine yol acti Baska bir ifadeyle bir krater veya ejekta baskasinin ustune gelmisse daha genc olmaliydi Bu daha subjektif olsa bir kraterin yasadigi erozyon miktari onun yasi icin bir ipucu oldu 1950 lerin sonlarinda bu yaklasimi kabul eden Gene Shoemaker Ay in sistematik calismasini astronomlardan alarak Ay jeologlarinin eline sikica verdi Carpma krateri olusumu Ay da en onemli jeolojik surectir Kraterler asteroid ya da kuyruklu yildiz gibi kati bir cismin yuksek hizla yuzeye carpmasiyla olusur Ay icin ortalama darbe hizi saniyede yaklasik 17 km dir Kinetik enerjinin etkisi giris noktasindan uzaga dogru yayilan bir sikistirma sok dalgasi meydana getirir Bunun arkasindan ejektanin buyuk kismini kraterin disina iten bir seyrelme dalgasi gelir Nihayet merkezi bir tepeyi meydana getiren zeminin hidrodinamik geri tepmesi bunu takip eder Bu kraterler minik cukurlardan yaklasik 2 500 km lik bir cap ve 13 km lik bir derinlige sahip muazzam Guney Kutbu Aitken Havzasi na kadar degisen buyukluklerde caplariyla Ay in yuzeyi boyunca bir sureklilik gosterir Cok genel bir anlamda Ay in carpma karteri olusumu gecmisinde zaman ile krater boyutunun azalan bir seyirini izlenmektedir Ozellikle buyuk carpma havzalari erken donemlerde olusmus olup gittikce daha kucuk kraterler tarafindan ortulmuslerdir Belirli bir yuzey uzerinde krater caplarinin boy dagilimi baska bir deyisle capin fonksiyonu olarak krater sayisi krater boyutu azaldikca krater sayisinin arttigi bir us kanununu izler Bu egrinin dikey pozisyonu yuzeyinin yasini tahmin etmek icin de kullanilabilir Ay krateri King yukseltilmis ceperleri gocmus kenarlari terasli ic duvarlari bazi tepelerle birlikte nispeten duz bir zemin ve merkezi bir sirtla buyuk bir darbe olusumunun karakteristik ozelliklerini gosterir Y sekilli merkezi sirt fevkalade karmasiktir NASA fotografi En son carpmalar keskin kenarli ceper dahil iyi tanimlanmis ozelliklerle ayirt edilirler Kucuk kraterler kase sekli olusturma egilimindeyken buyuk carpmalarin duz zeminli bir merkezi tepesi olabilir Buyuk kraterler genellikle ic duvarlari boyunca gocerek teraslari ve cikintilari meydana getiren ozellikler gosterirler En buyuk carpma havzalari olan cok halkali havzalarin yukselmis malzemeden tali konsantrik halkalari bile olabilir Carpma sureci baslangicta yuksek albedo malzemeleri kazarak krater ejekta ve isin sistemine parlak bir gorunum verir sureci kademeli olarak bu malzemenin albedosunu oyle azaltir ki isinlar zamanla yavas yavas sonuklesir Yavas yavas krater ve ejekta mikrometeoritler ve daha kucuk darbelerle carpma erozyonuna ugrarlar Bu asinma sureci krater ozelliklerini yumusatir ve yuvarlaklastirir Krater ozellikleri ve hatta merkezi tepeyi gomen baska carpmalarin ejektalariyla da ortulebilir The ejecta from large impacts can include large blocks of material that reimpact the surface to form secondary impact craters These craters are sometimes formed in clearly discernible radial patterns and generally have shallower depths than primary craters of the same size In some cases an entire line of these blocks can impact to form a valley These are distinguished from catena or crater chains which are linear strings of craters that are formed when the impact body breaks up prior to impact Genel olarak bir Ay krateri kabaca daireseldir Ames Arastirma Merkezi nde yapilan laboratuvar deneyleri cok dusuk acili carpmalarin dahi dairesel kraterler meydana getirme egiliminde oldugunu carpma acilari bes derecenin altinda olursa eliptik kraterlerin sekillenmeye basladigini gostermistir Bununla birlikte dusuk acili bir carpma ortadan kaymis bir merkezi tepe meydana getirebilir Buna ek olarak egik carpislardan cikan ejektalar farkli carpma acilarinda farkli desenler gostermistir 60 civarinda baslayan bir asimetri ve yaklasik 45 lik aciyla baslayarak gelen cismin gelis yonunde ejektasiz kama seklinde bir kacinma bolgesi meydana getirmesi Bir carpis yuzeyin altindan dusuk albedo malzemesini kazir ve ana krater cevresine birakirsa karanlik ejecta koyu halo kraterleri olusturur Bu denizlerdeki gibi koyu bazaltik malzemeli bir alanin daha uzaktan daglik bolgelerdeki carpmalardan kaynaklanan acik renk ejekta ile kaplanmasiyla olabilir Bu kaplama altta kalan koyu malzemeyi gizler ve daha sonraki kraterler tarafindan kazilarak tekrak ortaya cikarilir Buyuk carpislar erimis kayalardan bir kilometreye kadar kalin olabilen erime tabakalari meydana getirir bunlar yuzeyin bir bolumunu orter Bu tur darbe eriyiklerine ornekler darbe havzasinin kuzeydogu kesiminde gorulebilir Regolit Ay in yuzeyine irili ufakli asteroit ve kuyrukluyildiz malzemesi milyarlarca yil carpmistir Zamanla bu carpis sureci yuzey malzemelerini toz haline getirip yuzeydeki malzemeleri isledi boylece regolit adi verilen ince taneli bir tabaka olusturdu Regolit kalinligi genc denizlerin altinda 2 metreden en eski Ay yayla yuzeylerinin altinda 20 metreye kadar degisir Regolit agirlikli olarak o bolgede bulunan malzemelerden olusur fakat ayrica uzak carpma kraterleri tarafindan puskurtulen malzemelerin izlerini de icerir Mega regolit terimi sik sik yuzeye yakin regolit tabakasinin hemen altinda cokca kirilmis ana kayaci tanimlamak icin kullanilir Regolit kayalar orijinal ana kayac minerallerinin fragmanlarini ve carpmalar sirasinda olusan camsi parcaciklari icerir Ay regolitinin cogunda parcaciklarin yarisi cam parcaciklari ile kaynasik mineral parcalardan meydana gelir bu cisim denilen agglutinates vardir Regolith kimyasal bilesimi konumuna gore degisir daglik regolit sadece bu bolgelerde kayalardaki gibi aluminyum ve silis bakimindan zengindir Denizdeki regolit demir ve magnezyum acisindan zengin olup kendisinden olusturuldugu bazalt kaya gibi silis acisindan fakirdir Ay regoliti ayni zamanda Gunes in tarihi hakkinda bilgi topladigindan cok onemlidir Gunes ruzgari olusturan atomlar cogunlukla helyum neon karbon ve azot Ay yuzeyine carpip mineral taneleri icine yerlesirler Regolitin bilesimi bilhassa izotopik kompozisyonu incelendiginde Gunes aktivitesinin zamanla degisip degismedigini belirlemek mumkundur Oksijen hidrojen su karbon ve azot gibi Gunes ruzgari gazlari sadece hayati surdurmek icin elzem degildir ayni zamanda yakit uretiminde potansiyel olarak gelecek Ay uslerinde yararli olabilir Ay regolitinin bilesimi ayni zamanda kokeninin anlamasilmasi icin kullanilabilir Ay lav tupleri Ay lav tupleri yerel arama ve gelistirme ya da Ay a otesinde kesif hizmet etmek bir insan karakol olarak kullanilabilecek bir gelecek ay ussu olusturmak icin bir potansiyel olarak onemli bir konuma olusturmaktadir Ay potansiyel olarak uzun zamandan bire edebiyatta ve tezlerde ele alinmistir Ay da bozulmamis herhangi bir lav tupu sikca olan goktasi carpmalari yuksek enerjili morotesi radyasyonu enerjik parcaciklar ve asiri olan gunduz sicaklik degisimleriyle Ay yuzeyinin siddetli ortaminda bir siginak olarak hizmet verebilir Lunar Reconnaissance Orbiter in uzaya firlatilisinin ardindan bircok Ay lav tupleri goruntulenmistir Bu Ay cukurlari Marius Tepeleri Mare Ingenii ve Mare Tranquillitatis dahil Ay in muhtelif yerlerinde bulunurlar Ay magma okyanusuApollo 11 ile geri getirilen ilk kayalar bazaltti Misyon e inmesine ragmen daglik yerlerden gelen birkac milimetrik parca da toplandi Bunlar esas olarak plajiyoklaz feldispattan olusmaktadir bazi fragmanlar sadece anortozit meydana gelmisti Bu mineral parcalarinin belirlenmesi Ay in buyuk bir kisminin bir zamanlar erimis oldugu ve kabugun bu magma okyanusunun fraksiyonel kristallesmesiyle sekillendigi hipotezine yol acmistir Dev carpma olayinin tabii bir sonucu Ay i olusturmak uzere tekrar toplanan malzemelerin sicak olmus olmasidir Simdiki modeller Ay in tesekkulunden kisa bir sure sonra Ay in buyuk bir kisminin erimis oldugunu bu magma okyanusunun derinliginin yaklasik 500 km ile dibe kadar oldugunu tahmin etmektedir Bu magma okyanusunun kristalizasyonu Ay kayalarinin bilesim acisindan farklilastirilmis kabuk ve mantonun meydana gelmesine ve ana Ay kaya gruplarina sebep olurdu Ay in magma okyanusunun kristallesmesi ilerledikce olivin ve piroksen gibi mineraller cokmus ve Ay mantosunun meydana getirmisti Kristallesmenin yaklasik dortte ucu tamamlandiginda anortositik plajiyoklaz kristalize olmaya baslayacak dusuk yogunlugu sebebiyle de yuzerek anortositik bir kabugu meydana getirecekti En muhimi uyumsuz elementler yani tercihen sivi faza ayrilanlar kristallesme ilerledikce giderek magma icinde yogunlasarak baslangicta kabuk ve manto arasinda sikismis olan bakimindan zengin bir magmayi sekillendirecektir Bu senaryo icin delil Ay yayla kabugunun yuksek derecede anortositik bilesiminin yani sira bolgede toplanmis KREEP acisindan zengin malzemelerin varligidir Antrosit kabuk tesekkuluAy kayaclariYuzey malzemeleri Apollo 15 tarafindan toplanan olivin bazalt Apollo programi cogu Houston Teksas taki Lunar Receiving Laboratuvari nda saklanan 380 05 kilogram Ay yuzeyi malzemesi getirirken insansiz Sovyet Luna programi 326 gram Ay malzemesiyle dondu Bu kayaclar Ay in jeolojik evrimini cozmekte paha bicilmez olduklarini ispat ettiler Ay kayaclarinin buyuk bir kismi olivin piroksen ve feldispat anortozit gibi Dunya uzerinde mineraller olusturan ayni ortak kayadan yapilmistir Piroksen ve olivin tipik Ay in mantosunda gorulurken plajiyoklas feldispat cogunlukla Ay kabugunda bulunur Ilmenit minerali bazi deniz bazaltlarinda oldukca boldur ve Apollo 11 murettebatinin uc uyesi Armstrong Aldrin ve Collins icin olarak adlandirilan yeni bir mineral ilk Ay numunelerinde tespit edilmistir Yayla bolgeleri demir acisindan fakir olup oncelikle kalsiyum bakimindan zengin plajiyoklaz bir feldispat olan anortozitten olusurken denizler agirlikli olarak bazalttan meydana gelmektedir Kabugun diger onemli bileseni troktolit ve noritler gibi magmatik Mg sinifi kayaclar ve KREEP bazaltlardir Bu kayaclarin genetik olarak petrojenez bazaltlari ile iliskili olduklarina inanilmaktadir Ay yuzeyindeki kompozit kayalar genellikle bresler seklinde gorunur Bunlarin alt kategoriler nasil olustuklarina bagli olarak parcali granulitik ve carpma eriyik bresler olarak anilir Dusuk K Fra Mauro bilesimi ile temsil edilen mafik carpma erime breslerinin ust kabuk anorthositik kayalara oranla hem daha yuksek demir ve magnezyum oranina hem de daha fazla KREEP e sahiptirler Denizlerin bilesimi Bazaltik kayaclarin Ay in daglik kayaclarina gore ana ozelligi bazaltlarin olivin ve pirokseninin daha cok ve plajiyoklasi daha az icermesidir Onlar demir acisindan Dunyevi bazaltlardan daha zengin ve ayni zamanda daha dusuk viskozitelere sahiptirler Bazilari ferro titan oksit bakimindan zengindirler ve ilmenit olarak bilinirler Kayaclarin ilk orneklemelerinin ilmeniti ve diger ilgili mineralleri yuksek miktarda icerdigi icin onlara yuksek titanyumlu bazaltlar adi verildi Apollo 12misyonu dusuk titanyum konsantrasyonlari olan bazaltlar ile Dunya ya dondu ve bunlara dusuk titanyumlu bazalt dendi Daha dusuk konsantrasyonlu bazaltlar insansiz Sovyet sondalari dahil olmak uzere muteakip misyonlarca getirildi bunlara simdi cok dusuk titanyumlu bazalt deniyor Clementine uzay araci en yuksek konsantrasyonu olan kayaclarin en az oldugu deniz bazaltlarinin titanyum konsantrasyonlarinda bir sureklilik oldugunu gosteren veriler gonderdi Ay in ic yapisiAy in icinin guncel modeli insanli Apolloprogrami misyonlari sirasinda geride birakilan sismometreler ve Ay in cekim alaninin ve donmesinin incelenmesinden elde edilmistir Ay in kutlesi icindeki herhangi bir boslugu ortadan kaldirmak icin yeterlidir bu sebeple kati kayadan olustuguna inanilir Dusuk yigin yogunlugu 3 346 kg m 3 dusuk metal varligini gostermektedir Kutle ve atalet momenti kisitlamalari Ay in muhtemelen yaricapi yaklasik 450 km den az olan bir demir cekirdege sahip oldugunu gostermektedir Ay in fiziksel salinimlari donusundeki kucuk duzensizlikler bunun haricinde cekirdegin hala erimis oldugunu gostermektedir Cogu gezegen ve uydularin yarilari buyuklugunde demir cekirdekleri vardir Ay boylece yaricapinin yalnizca yaklasik dortte biri buyuklugunde bir cekirdege sahip olarak anormaldir Ay in kabugu belirsizlik 15 km olsa da yaklasik 50 km kalinligindadir Uzak taraftaki kabugun yakininda tarafa gore ortalamada yaklasik 15 km daha kalin olduguna yaygin olarak inanilmaktadir Sismoloji sadece Apollo 12 ve 14inis yerlerinde kabuk kalinligini kisitlamistir Ilk Apollodonemi analizleri burada yaklasik 60 km lik bir kabuk kalinligi oldugunu onerdiyse de son zamanlarda yeniden analiz edilen bu veriler onun daha ince ve yaklasik 30 ile 45 km arasinda oldugunu gostermektedir Dunya ninkiyle kiyasla Ay in sadece cok zayif bir dis manyetik alani vardir Diger onemli farklar Ay in su anda cekirdeginde bir ile uretilebilen bir dipolar manyetik alana sahip olmamasi ve mevcut olan miknatislanmalarin kokeninin neredeyse tamamen kabukta bulunmasidir Bir hipoteze gore kabuk miknatislanmalarinin Ay tarihinin baslarinda jeodinamo hala calistigi zaman oldugunu ileri surer Bununla birlikte Ay cekirdeginin kucuk boyutu bu hipotez icin potansiyel bir engeldir Alternatif olarak Ay gibi havasiz cisimlerde gecici manyetik alanlarin carpma surecinde meydana gelebilecegidir Bunu destekleyen buyuk kabuk miknatislanmalarinin buyuk carpma havzalarinin antipotlari yakinlarinda gorundugunun fark edilmesidir Ay in Dunya gibi bir dipolar manyetik alana sahip olmamasina ragmen geri getirilen kayaclarin bazilarinda guclu miknatislanma vardir Bundan baska yorungeden yapilan olcumler Ay yuzeyinin bazi bolumlerinin guclu manyetik alanlar ile baglantili oldugunu gostermektedir GalleriAy fotograflari Ay in yakin tarafi Ay in uzak tarafi Ay in kuzey kutbu Ay in guney kutbuAyrica bakinizKaynakcaZikredilen kaynaklar S Maurice Kleine T Palme H Mezger K Halliday A N 2005 Stevens Tim November 9 2011 Apollo 17 troctolite 76535 10 Temmuz 2016 tarihinde Wayback Machine sitesinde Yu V Barkin J M Ferrandiz and Juan F Navarro Terrestrial tidal variations in the selenopotential coefficients Astronomical and Astrophysical Transactions Volume 24 Number 3 June 2005 pp 215 236 NASA s LRO Reveals Incredible Shrinking Moon 21 Agustos 2010 tarihinde Wayback Machine sitesinde Proceedings of the Ninth Lunar and Planetary Conference 1978 Coombs Cassandra R Hawke B Ray September 1992 Marius Hills Pit Offers Potential Location for Lunar Base 8 Aralik 2015 tarihinde Wayback Machine sitesinde March 25 2010 NASA Moon hole might be suitable for colony 8 Aralik 2015 tarihinde Wayback Machine sitesinde January 1 2010 CNN Tech Scientists eye moon colonies in the holes on the lunar surface 7 Ocak 2010 tarihinde Wayback Machine sitesinde By Rich O Malley January 4th 2010 DAILY NEWS NY New Views of Lunar Pits 14 Kasim 2015 tarihinde Wayback Machine sitesinde September 14 2010 NASA Orloff Richard W September 2004 First published 2000 Arsivlenmis kopya 25 Kasim 2010 tarihinde kaynagindan Erisim tarihi 1 Aralik 2015 Mark Wieczorek and 15 coauthors M A 2006 Bilimsel kaynaklar Don Wilhelms U S Geological Survey To a Rocky Moon A Geologist s History of Lunar Exploration 7 Kasim 2015 tarihinde Wayback Machine sitesinde by D E Wilhelms University of Arizona Press Tucson 1993 New views of the Moon27 Haziran 2007 tarihinde Wayback Machine sitesinde B L Jolliff M A Wieczorek C K Shearer and C R Neal editors Rev Mineral Geochem 60 Min Soc Amer Chantilly Virginia 721 pp 2006 The Lunar Sourcebook A User s Guide to the Moon by G H Heiken D T Vaniman y B M French et al Cambridge University Press New York 1991 ISBN 0 521 33444 6 Origin of the Moon18 Haziran 2005 tarihinde Wayback Machine sitesinde edited by W K Hartmann R J Phillips G J Taylor ISBN 0 942862 03 1 R Canup and K Righter editors 2000 Origin of the Earth and Moon University of Arizona Press Tucson p 555 pp ISBN 0 8165 2073 9 Genel kaynaklar Paul D Spudis The Once and Future Moon 1998 Smithsonian Books ISBN 1 56098 847 9 Dana Mackenzie The Big Splat or How Our Moon Came to Be 2003 John Wiley amp Sons ISBN 0 471 15057 6 Charles Frankel Volcanoes of the Solar System Cambridge University Press 1996 ISBN 0 521 47201 6 G Jeffrey Taylor November 22 2005 Gamma Rays Meteorites Lunar Samples and the Composition of the Moon 7 Nisan 2019 tarihinde Wayback Machine sitesinde Planetary Science Research Discoveries Linda Martel September 28 2004 Lunar Crater Rays Point to a New Lunar Time Scale 28 Mart 2015 tarihinde Wayback Machine sitesinde Planetary Science Research Discoveries Marc Norman April 21 2004 The Oldest Moon Rocks 19 Kasim 2015 tarihinde Wayback Machine sitesinde Planetary Science Research Discoveries G Jeffrey Taylor November 28 2003 Hafnium Tungsten and the Differentiation of the Moon and Mars 14 Ekim 2008 tarihinde Wayback Machine sitesinde Planetary Science Research Discoveries G Jeffrey Taylor December 31 1998 Origin of the Earth and Moon 10 Haziran 2010 tarihinde Wayback Machine sitesinde Planetary Science Research Discoveries Dis baglantilarApollo over the Moon A View from Orbit7 Ekim 2014 tarihinde Wayback Machine sitesinde edited by Harold Masursky G W Colton and Farouk El baz NASA SP 362 Eric Douglass The Apollo Lunar Surface Journal NASA 16 Aralik 2008 tarihinde Wayback Machine sitesinde Lunar and Planetary Institute Exploring the Moon18 Subat 2012 tarihinde Wayback Machine sitesinde Ralph Aeschliman Planetary Cartography and Graphics Lunar Maps29 Mayis 2015 tarihinde Wayback Machine sitesinde Lunar and Planetary Institute Lunar Atlas and Photography Collection 6 Aralik 2015 tarihinde Wayback Machine sitesinde Moon Rocks through the Microscope 22 Aralik 2008 tarihinde Wayback Machine sitesinde Retrieved 22 August 2007 Moon articles in Planetary Science Research Discoveries17 Kasim 2015 tarihinde Wayback Machine sitesinde Another Hit to Hoax Traces of Man on Lunar Surface19 Mart 2012 tarihinde Wayback Machine sitesinde