Güneş rüzgârı, Güneş'in üst atmosferinden yayılan bir plazma dalgasıdır. Büyük çoğunluğu, enerjileri genellikle 1,5 ve 10 keV arası olan elektronlar, protonlar ve alfa parçacıklarından oluşur. Bu parçacık akımının yoğunluk, sıcaklık ve hız nicelikleri zamana ve Güneş'in boylamına göre değişkenlik gösterir. Bu parçacıklar, Güneş tacının yüksek sıcaklığından gelen yüksek enerjileri ve maruz kaldıkları manyetik, elektriksel ve elektromanyetik fenomen sayesinde Güneş'in kütleçekiminden kurtulabilirler.
Güneş rüzgârı süpersonik bir şekilde dışarıya doğru uzak mesafelere doğru yayılarak, yıldızlararası maddeyle çevrili devasa hacimdeki balonumsu bir alan olan heliosferi doldurur. Bu konuyla bağlantılı diğer fenomenler arasındaysa; kutup ışıkları (Kuzey ve Güney ışıkları), kuyrukluyıldızların her zaman Güneş'ten dışarıya doğru olan plazma kuyrukları ve manyetik alan çizgilerinin yönünü değiştirip Dünya'daki güç şebekelerinde güçlü akımları oluşturabilen jeomanyetik fırtınalar yer almaktadır.
Tarihçe
Güneş'ten dışarıya doğru çıkan devamlı parçacık dalgalarının var olduğu düşüncesi ilk olarak İngiliz astronom tarafından ortaya atılmıştır. 1859'da, Carrington ve Richard Hodgson bağımsız bir şekilde daha sonra Güneş patlaması adı verilen gözlemler yaptılar. Bu, Güneş'in atmosferinden gelen ani enerji patlamasıdır. Ertesi gün, bir jeomanyetik fırtına gözlemlendi ve Carrington bu iki olay arasında bir bağlantı olduğundan şüphelendi. daha sonra, maddenin, Güneş'ten uzağa doğru düzenli olarak ivmelendiğini ve birkaç gün sonra da Dünya'ya ulaştığını öne sürdü.
1910 yılında İngiliz astrofizikçi Arthur Eddington, 'daki bir makalenin dipnotunda, temel bir şekilde ve isim vermeden Güneş rüzgârının varlığını öne sürdü. Eddington ayrıca bir önceki yıl Royal Institution adresinde benzer bir tahmin yapmış olmasına rağmen bu fikir hiçbir zaman tam olarak kavranamadı. Sonraki durumda, Comet Morehouse çalışmalarında, dışarıya fışkıran bu materyalin, içerisinde iyon olduklarını düşündüğü elektronlar içerdiği fikrini ortaya attı. Bunların her ikisi de olduğu fikrini öne süren ilk kişi ise Norveçli fizikçi 'dı. Birkeland'ın jeomanyetik araştırmaları da auroral aktivitelerin kesintisiz olduğunu gözler önüne serdi. Bu görüntüler ve diğer jeomanyetik aktivite, Güneş'ten gelen parçacıklar tarafından üretildiğinden, Dünya'nın sürekli bir şekilde " Güneş'ten gelen elektrik parçacıklarından oluşan ışınlar" tarafından bombalandığı sonucuna vardı. 1916 yılında, Birkeland “ Fiziksel bir bakış açısından, bu Güneş ışınları sadece negatif veya pozitif ışınlar değil, her iki türdendirler.” düşüncesini öne sürdü. Başka bir deyişle, Güneş rüzgârları hem negatif elektronlar, hem de pozitif iyonlar içerir. 3 yıl sonra 1919'da, Frederick Lindemann da, her iki polaritedeki parçacıkların, protonların da tıpkı elektronlar gibi Güneş'ten geldiğini öne sürdü.
1930'lu yıllarda bilim adamları, bu solar koronaların sıcaklıklarının, uzayın içerisinde gittikleri yollardan dolayı bir milyon Celcius olduğunu saptadılar (tam tutulmalarda görüldüğü gibi). Daha sonra spektroskopik çalışmalar da bu olağandışı sıcaklığı doğruladı. 1950'li yılların ortalarında İngiliz matematikçi , böyle bir sıcaklıktaki gazın özelliklerini hesapladı ve çok iyi bir süper iletken olduğu için Dünya'nın yörüngesinden öteye doğru bir yol izlemesi gerektiğini kararlaştırdı. Yine 1950'lerde, Alman bir bilim insanı olan , bir kuyrukluyıldız, Güneş'e doğru veya Güneş'ten uzağa doğru gidiyor olsa da kuyruğunun her zaman Güneş'ten uzağa doğru yönlenmesi durumuna merak saldı. Biemann bu durumun sebebinin, Güneş'in dışarıya doğru, parçacıklardan oluşan sabit bir dalga yaymasından dolayı kuyrukluyıldızların kuyruklarının bu dalgalardan dolayı dışarıya doğru olması gerektiğini öne sürdü. Wilfried Schröder, Who First Discovered the Solar Wind? adlı kitabında, Alman astronom 'in Whipple-Fedke (1942g) kuyrukluyıldızı üzerindeki araştırmalarına dayanarak, bir Güneş fırtınası ile kuyrukluyıldız kuyruğunun yönünün birbiri ile alakalı olduğunu öne süren ilk kişi olduğunu ortaya koymaktadır.
, Chapman'ın modelinde Güneş'te yayılan ısının ve Bermann'ın hipotezindeki kuyrukluyıldızın kuyruğunun dışarıya doğru olması durumunun aynı fenomenin sonucu olması gerektiğini fark etti ve bu terimi "Güneş fırtınası" olarak isimlendirdi. 1958'de Parker, Güneş'in koronasının Güneş'in kütleçekiminden güçlü bir şekilde etkileniyor olmasına rağmen yine de ısıyı, uzak mesafelerde halen çok sıcak olmasında rağmen, iyi ileten bir iletken olduğunu gösterdi. Güneş'ten olan uzaklık arttıkça kütleçekimi azalığı için, dışarı koronal atmosfer süpersonik bir şekilde yıldızlararası uzaya doğru kaçar. Bunun da ötesinde, yerçekiminin azalması etkisinin, bir de Laval başlığı (ses altıdan süpersonik akışa dönüşümü tetikler) gibi aynı şekilde hidrodinamik akış üzerinde de etkisi olduğunu fark eden ilk kişi Parker'dı.
Parker'ın Güneş rüzgârı hipotezine muhalefet güçlüydü. Parker'ın 1958 yılında Astrophysical Journal'a sunduğu kâğıt iki yorumcu tarafından şiddetle reddedildi. Bu kâğıt, editör Subrahmanyan Chandrasekhar (daha sonra 1983 Nobel Fizik Ödülü'nü aldı) tarafından kurtarıldı.
Ocak 1959'da, Sovyet uydusu Luna 1 ilk doğrudan Güneş rüzgârı gözlemiş ve gücünü ölçülmüştür. Bu rüzgârlar yarıküre iyon tuzakları ile tespit edilmiştir. tarafından yapılan keşif, Luna 2, Luna 3 tarafından ve daha uzakta olan ölçümleri ile doğrulanmıştır. Üç yıl sonra kendi ölçümleri Mariner 2 uzay aracı kullanan Amerikalılar (Neugebauer ve iş arkadaşları) tarafından gerçekleştirilmiştir.
1990'ların sonlarında SOHO uzay aracı üzerindeki Ultraviyole koronal Spektrometre (UVCS) cihazı Güneş'in kutuplarından kaynaklanan hızlı Güneş rüzgârının ivmelenme bölgesini gözlemledi ve bu rüzgârın, yalnız başına termodinamik genişlemeden daha hızlı hızlandığını buldu. Parker'ın modeli, rüzgârın fotosferden yaklaşık 4 Güneş yarıçapı rakımda süpersonik akışına geçiş yapması gerektiğini öngördü; ancak bu geçiş (veya "ses noktası"), belki de fotosferden sadece 1 Güneş yarıçapı yukarıda, bazı ek mekanizmaların da bu Güneş rüzgârını Güneş'ten uzağa hızlandırdığı düşünüldüğünde, çok daha düşük görünüyor. Hızlı rüzgârın ivmelenmesi hala tamamen anlaşılmış değildir ve Parker'ın teorisi ile bütün bir halde izah edilemez. Fakat bu hızlanma için olan yerçekimi ve elektromanyetik açıklamalar daha önce Hannes Alfvén'in 1970 Nobel ödülü kağıdında detaylı bir şekilde anlatılmıştır.
(Kapalı ve açık alan çizgileri) dahil, Güneş koronasında oluşan Güneş rüzgârının ilk sayısal simülasyonu, 1971 yılında Pneuman ve Kopp tarafından gerçekleştirildi. Sabit durumdaki manyetohidrodinamik denklemleri, bir başlangıç dipolar dizilimiyle başlayıp iteratif bir şekilde çözüldü.
1990 yılında, Ulysses probu kutuplara yakın yerlerdeki Güneş rüzgârlarını inceleme için çalıştırıldı. Bütün öncelikli gözlemler Güneş Sistemi'nin tutulum düzlemlerinde yapıldı.
Yayılım
Güneş rüzgârlarının eski modelleri, materyalleri ivmelendirmek için temel olarak ısı enerjisini kullanırken 1960'larda Güneş rüzgârının yüksek hızının tek sebebinin termal ivmelenme olmadığı açıktı. Bilinmeyen ek bir ivmelendirme mekanizması gerekliydi ve bu ivmelendirme Güneş atmosferindeki manyetik alanlarla ilişkiliydi.
Güneş'in koronası veya genişletilmiş dış tabakası, plazmanın bir milyon Celciusun üzerindeki derecelere kadar ısıtıldığı bir bölgedir. Termal çarpışmaların bir sonucu olarak, iç koronadaki parçacıkların menzil ve dağılım bakımına olan hızları Maxwellian dağılımıyla tanımlanmaktadır. Bu parçacıkların ortalama hızı yaklaşık olarak 145 km/sn ve bu hız solar kurtulma hızı olan 618 km/sn'den düşüktür. Fakat parçacıkların pek bir azı kaçış hızı olan 400 km/sn'ye varabilecekleri enerjilere ulaşırlar ve bu, Güneş rüzgârlarını beslemelerini sağlar. Aynı sıcaklıkta elektronlar, çok daha küçük kütlelerinden dolayı, kaçış hızına ulaşır ve Güneş'ten uzaktaki iyonları ve yüklü atomları hızlandıran bir elektrik alan oluşturur.
Güneş rüzgârı tarafından Güneş'ten taşınan parçacıkların toplamı yaklaşık olarak saniye başına 1,3×1036'dır. Bu sebeple, sene başına düşen toplam kütle kaybı yaklaşık olarak (2-3)×10-14Güneş kütlesidir veya saniye başına bir milyar kilogramdır. Bu, her 150 milyon yılda Dünya'nın kütlesine eşit miktarda kütle kaybına eşittir. Fakat Güneş'in sadece %0,01'i Güneş rüzgârlarıyla kaybedilmiştir. Diğer yıldızların çok daha güçlü yıldızsal rüzgârları vardır ve bu rüzgârlar çok daha belirgin miktarda kütle kayıplarına sebep olur.
Bileşenler ve Hız
Güneş rüzgârı sırasıyla, yavaş Güneş Rüzgârı ve Hızlı Güneş rüzgârı olmak üzere iki bileşene ayrılmıştır. Yavaş Güneş rüzgârı 400 km/sn hıza, 1,4–1,6×106K sıcaklığa ve koronaya yakın eşdeğerlikte bir kompozisyona sahiptir. Buna karşın, Hızlı Güneş rüzgârı 750 km/sn hıza, 8×105 K sıcaklığa ve Güneş'in fotosferine yakın eşdeğerlikte bir kompozisyona sahiptir. Yavaş Güneş rüzgârı, hızlı Güneş rüzgârına kıyasla iki kat yoğunluğa sahip olmakla beraber yoğunluk bakımına daha fazla değişkenlik gösterir. Yavaş rüzgâr ayrıca türbülans alanları ve geniş ölçülü yapılarıyla beraber çok daha kompleks bir yapıya sahiptir.
Görünüşe göre yavaş Güneş rüzgârı, Güneş'in "flama kemeri" denilen bir bölgesinden kaynaklanmaktadır. koronal flamalar kapalı manyetik döngüler boyunca iç plazmanın taşıyarak, bu bölgeden dışarıya doğru uzanır. 1996 ve 2001 yılları arasındaki Güneş gözlemleri, yavaş Güneş rüzgârı salınımlarının, solar minimum (Solar aktivitenin en düşük olduğu dönem) sırasında ekvator etrafındaki 30–35° enlemleri arasında oluştuğunu ve minimum azaldıkça da kutuplara doğru genişlediğini göstermiştir. Solar maksimum zamanında, kutupların da yavaş Güneş rüzgârı yaydıkları tespit edilmiştir.
Hızlı Güneş rüzgârının ise denilen, Güneş'in manyetik alanındaki huni benzeri açıklıklardan kaynaklandığı düşünülmektedir. Böyle açık çizgiler Güneş'in manyetik kutupları çevresinde özellikle yaygındır. Plazma kaynağı, Güneş atmosferinde taşınım hücreleri tarafından oluşturulan küçük manyetik alanlardır. Bu alanlar plazmayı sınırlar ve sadece 20.000 kilometre fotosfer yukarıda bulunan koronal hunilerin dar boyunlarına içine taşırlar. Plazma, bu manyetik alan çizgileri yeniden bağlandığı zaman tekrar bu huni içine salınır.
Güneş rüzgârı basıncı
Rüzgâr, belirtilen menzil dışında değişkenlik göstermesine rağmen 1-6 nPa (1–6×10-9 N/m2) menzilinde 1 AU basınç uygular.
hız ve yoğunluğa bağlı bir fonksiyondur. Formülü:
P = 1.6726×10-6 * n * V2
ve bu denklemde P, nPa (nano Paskal) birimindedir ve n, parçacık/cm3 biriminde yoğunluğu temsil eder. V ise, Güneş rüzgârının km/sn birimindeki hızıdır.
Koronal kütle ejeksiyonu
Hem hızlı hem de yavaş Güneş rüzgârları, gezegenler arası koronal kütle atımı veya ICME denilen hızlı hareket eden plazma saçılmaları tarafından kesintiye uğratılabilirler. ICME'ler, Güneş'teki manyetik enerji salınımları tarafından oluşan, koronal kütle salınımlarının gezegenler arası tezahürleridir. CME'lere popüler medyada genellikle "Güneş fırtınaları" veya "uzay fırtınaları" denir. Bunlar bazen, ama her zaman değil, Güneş'in manyetik enerji salınımının başka tezahürü olan Güneş püskürtüleri ile ilişkilidir. ICME'ler, heliyosferin ince plazmasında şok dalgalarına sebep olurlar ve bu olay elektromanyetik dalgaların ve ivmelenen parçacıkların (çoğunlukla proton ve elektronlar) CME'nin önüne geçen, iyonize eden radyasyon akımlarının oluşmasına sebep olur.
Bir CME, Dünya'nın manyetosferini zedelediği zaman, geçici bir şekilde Dünya'nın manyetik alanını deforme eder, pusula içerisindeki iğnelerin yönünü değiştirir ve Dünya'nın içerisinde büyük elektriksel yer akımlarını tetikler. Buna, jeomanyetik rüzgâr ve küresel fenomeni denir. CME etkileri, Dünya'nın manyetokuyruğunda (manyetosferin geceyarısı kısmı) jeomanyetik rüzgâra yol açabilir ve bu, protonların ve elektronların auroraları oluşturduğu yere, Dünya'nın atmosferine doğru aşağıya doğru bir harekete geçmesine sebep olur.
ICME'ler uzay havasının tek nedeni değildir. Güneş'in üzerindeki farklı parçalar, yerel koşullara bağlı olarak biraz farklı hızlarda ve rüzgâr yoğunluklara neden olur. İzolasyon içerisinde, her bir farklı rüzgâr dalgalarının, hızlı hareket eden dalgaların daha doğrudan dışarı ve yavaş hareket eden dalgaların Güneş'in etrafını daha fazla sararak az bir açı farkıyla bir sarmal oluşturacaktır. Hızlı hareket eden dalgalar, Güneş'in üzerinde ve daha batıda oluşan yavaş dalgaları, dalga hareketlerine ve ivmelenmiş parçacıklara sebep olan ve ters dönen etkileşimdeki alanları oluşturacak, bunları bastırmak isteyecek ve bu, CE'ninkinden daha zarifçe fakat aynı şekilde Dünya'nın manyetosferini etkileyecektir.
Güneş Sistemi üzerindeki etkileri
Güneş'in yaşam süresi üstünde, Güneş'in yüzey katmanlarının kaçan Güneş rüzgârlarıyla olan etkileşimleri, yüzey dönüş oranını görülür miktarda azalttı. Rüzgâr, Güneş'in radyasyonuyla beraber kuyrukluyıldızların kuyruklarından sorumlu tutuldu. Güneş rüzgârı, gezegenler arası ışık titremesi etkisi ile Dünya üzerinde gözlemlenmiş devasa boyutta radyo dalgalarında dalgalanmalara sebep olmuştur.
Manyetosferler
Güneş rüzgârı, gelişmiş bir manyetik alanı olan bir gezegene yaklaştıkça (Dünya, Jüpiter ve Satürn gibi) parçacıklar Lorentz kuvveti tarafından saptırılır. Manyetosfer olarak da bilinen bu alan, atmosferi veya yüzeyi bombalamaktansa bu parçacıkların gezegen etrafında gezmelerine sebep olur. Manyetosfer kabaca, yüzeyi Güneş'e bakan bir yarıküre gibidir ve sonra zıt tarafa doğru uzun bir tarafa çekilir. Bu alanın sınır uçlarına denir ve bazı parçacıklar manyetik alan çizgilerinin parçalı yeniden bağlanmaları sayesinde manyetopozdan içeriye doğru bu alana girebilir.
Güneş rüzgârı Dünya'nın manyetosferinin genel şeklinden, hızındaki, yoğunluğundaki, yönündeki dalgalanmalardan sorumludur ve eklenen bu manyetik alan güçlü bir şekilde Dünya'nın bölgesel uzay çevresini etkilemektedir. Örneğin, iyonize radyasyonun ve radyo müdahaleleri seviyeleri yüzden bine kadar olan katlarda değişiklik gösterebilir ve manyetopozun şekli, konumu ve yukarı şok dalgası pruvası bazı Dünya yarıçapı katlarında değişebilir, bu da sabit konumda olan uyduların direkt Güneş rüzgârlarına maruz kalmasına sebep olabilir.
Avrupa Uzay Ajansı'nın adlı görevinde, Güneş rüzgârının manyetosfere sızmasının, daha önce inanıldığına kıyasla çok daha kolay olduğunu öne süren bir çalışma yer aldı. Bir grup bilim insanı, Güneş rüzgârı içerisinde beklenmeyen kesin dalgaların varlığını gözlemledi. Jeofizik Araştırmaları Dergisi'nde basılmış yeni bir yazı, bu dalgaların Güneş rüzgârından gelen yüklü parçacıkların magnetopozdan içeriye girmelerine olanak sağladığını gösterdi. Bu, manyetik kabarcıkların devamlı bir bariyerden ziyade daha çok bir filtre oluşturduğunu göstermektedir. Son zamanlardaki bu keşif, Dünya'nın yakınındaki uzayda ciddi bir şekilde kontrol edilerek uçan, tıpatıp aynı dört küme uzay aracının ayırt edici düzenlemesi sırasında yapıldı. Bunlar manyetosferden gezegenler arası uzaya geçtiklerinde tekrar, filo, Dünya'yı Güneş'e bağlayan süreç üzerinde istisnai üç boyutlu kavrayışlar sağlar.
Bilimadamlarından oluşan bir ekip, sınır tabakasının kalınlığı ve çok sayıda diğer özelliklerin sebep olduğu farklılıklar sonucunda, Kelvin-Helmholtz dalgalarının (iki akışkanın ara yüzünde meydana gelen) etkisinde IMF oluşumundaki farklılıkları karakterize edebildiler. Uzmanlar, yüksek enlemde IMF'in aşağı yönüne doğru oluşan, magnetopozdaki Kelvin-Helmholtz dalgalarının oluşumunun ilk gerekliliğiydi. Bu dalgaların, Güneş rüzgârı şartlarının altında görülemeyen yerlerde görülmeleri, önceden onların jenerasyonları için istenmiyordu. Bu görev sayesinde yapılan bu keşifler ESA projesi bilimadamları için çok büyük bir önem taşıyor çünkü Dünya'nın manyetosferinin belirli gezegenler arası manyetik alan istisnalarında solar parçacıklar tarafından nasıl içerisinden geçilebileceğini gösteriyor. Bu bulgular da Güneş Sistemi'ndeki diğer gezegenlerin çevresindeki manyetosferik ilerlemeler ile ilgili olan çalışmalar alakalıdır. Bu çalışma, Kelvin-Helmholtz dalgalarının bir şekilde, Güneş rüzgârlarının değişik IMF yönelimleri altındaki karasal manyetosferlere girişi için bir araç olabileceğini iddia eder ve bu dalgaların birşekilde ortak ve muhtemelen sabit olacaklarını öne sürer.
Atmosferler
Güneş rüzgârı, gezegenlerin atmosferine gelip etkileşime giren kozmik ışınları etkilerler. Dahası, manyetosferi zayıf veya hiç olmayan gezegenler, Güneş rüzgârı tarafından atmosferik soyulmaya daha yatkındırlar.
Güneş Sistemi'nde Dünya'ya en yakın ve en benzer gezegen olan Venüs'ün atmosferi, jeo-manyetik alanı çok küçük veya hiç olmaksızın, Dünya'nınkine göre 100 kat daha yoğundur. Modern uzay araştırmaları Dünya'nın yörüngesine uzanan kuyrukluyıldız benzeri bir kuyruk keşfetmişleridir.
Dünya, çoğu yüklü iyonu saptırabilen manyetik alanı sayesinde Güneş rüzgârlarından büyük bir oranda korunmaktadır; fakat bazı yüklü parçacıklar Van Allen radyasyon kuşağında hapsolmuştur. Güneş rüzgârından gelen az miktarda parçacıklar, elektromanyetik enerji aktarımı çizgisi üzerinde yolculuk yaparak Dünya'da auroraların olduğu alanlardaki üst atmosfer ve iyonosfere gelirler. Dünya'da Güneş rüzgârlarının gözlenebildiği tek zamanlar Dünya'nın auroraları ve jeomanyetik rüzgârları üretebilecek kadar güçlü olduğu zamanlardır. Parlak Auroralar iyonosferi güçlü bir şekilde ısıtırlar ve bu, plazmanın manyetosfere doğru genişlemesine, plazma jeosferin büyüklüğünün artmasına ve atmosferik materyalin Güneş rüzgârına doğru kaçmasına sebep olur. Jeomanyetik fırtınalar, manyetosfer içinde bulunan plazmaların basınçları, jeomanyetik alanı deforme için yeterli büyüklüğe kadar şiştiğinde oluşur.
Mars, Merkür'den büyük ve Merkür'ün Güneş'e olan uzaklığına kıyasla kendisinin Güneş'e olan uzaklığı, bu uzaklığın dört katıdır ve burada hala Güneş rüzgârının bu gezegenin atmosferini üç katına kadar soyduğu düşünülmekte, bunun da Dünya'nın atmosferine oranla yüzde bir oranda bir yoğunluğa kadar düşürdüğü öne sürülmektedir. Atmosferik soymadaki mekanizmanın, Güneş rüzgârları tarafından alınmış olan, manyetik alan baloncuklarının içerisindeki gazlardan oluştuğu düşünülmektedir.
Gezegen yüzeyleri
Güneş'e en yakın gezegen olan Merkür, Güneş rüzgârlarının bütün darbesini alır ve atmosferi artık geçirgendir ve bu sebeple de yüzeyi radyasyona maruz kalmaktadır.
Merkür'ün yapısal bir manyetik alanı vardır, bu sebeple normal Güneş rüzgârı durumu altında rüzgâr, gezegen etrafındaki manyetosferden içeriye giremez ve parçacıklar sadece zirve alanlardaki yüzeylere ulaşabilirler. Fakat koronal kütle salınımları sırasında, manyetopoz gezegenin yüzeyi içerisine doğru baskılanabilir ve bu şartlar altında, Güneş rüzgârı özgürce gezegenin yüzeyiyle etkileşim içerisine girebilir.
Dünya'nın uydusu Ay'ın, atmosferi veya kalıcı bir manyetik alanı yoktur ve Güneş rüzgârları tarafından rastgele bir şekilde bombardımana uğramaktadır. Apollo Projesi görevleri, pasif alüminyum toplayıcılarını Güneş rüzgârından örnek almak için saçıldı ve üzerinde çalışılmak için getirilen ay toprağı da, ay regolitinin Güneş rüzgârından arta kalmış atomik çekirdeğinden bol miktarda olduğunu doğruladı. Bu elementlerin ileriki Ay kolonileri için yararlı olabileceği bir spekülasyon konusu da olmuştur.
Dış limitler
Güneş rüzgârı, yıldızlararası maddeye (galaksiyi süzen hidrojen ve helyumun seyrekleştirildiği alan) "bir kabarcık üfler". Güneş rüzgârının yıldızlararası maddeyi geriye itecek kadar güçlü olmadığı yer heliyopoz olarak bilinir ve genelde Güneş Sistemi'nin dış sınırları olarak da bilinir. Heliyopoza olan uzaklık tam olarak bilinmemektedir ve muhtemelen Güneş rüzgârının anlık hızına ve yıldızlararası medyumun bölgesel yoğunluğuna göre çeşitlilik göstermektedir, fakat Plüton'un yörüngesinden daha dışarıda olduğu bilinmektedir. Bilimadamları, Ekim 2008'de devreye giren (IBEX) görevi sayesinde alınan veriler ile heliyopoz hakkında daha çok perspektif elde etmeyi umuyorlar.
Önemli olaylar
- 1999 senesinde, Mayıs 10'dan Mayıs 12'ye kadar, NASA'nın Advanced Composition Exploler(ACE) ve WIND uzayaracı, Güneş rüzgârı yoğunluğunda 598 oranında bir düşüş gözlemlemiştir. Bu, Güneş'ten gelen enerjitik elektronların "strahl" denilen dar ışınların Dünya'ya doğru gelmesine olanak sağlamıştır ve bu olay, Kuzey Kutbu'nda meydana gelen görünür aurora olayının içerisinde olduğu hiç alışılmadık bir "kutup yağmuru" olayına sebep olmuştur. Buna ek olarak, Dünya'nın manyetosferi, normalinin 5 – 6 kat arasında bir rakamda artmıştır.
- 13 Aralık 2010'da, Voyager 1 Dünya'dan 10,8 milyar mil uzaklıkta Güneş rüzgârı hızının sıfıra düştüğünü belirlemiştir. Voyager projesi bilim insanı Dr. Edward Stone “ Biz Güneş'ten gelen rüzgârın şimdiye kadar hep dışa doğru bir hareketinin olduğuna dair bir noktaya vardık fakat artık dışarıya doğru hareket etmiyor; kuyrukluyıldız şeklindeki gibi bir cisim gibi olan heliyosfer kuyruğu şeklinde hareket ediyor halde olmak için sadece yan doğrultuda hareket ediyor”.
Kaynakça
- ^ a b Meyer-Vernet, Nicole (2007). Basics of the Solar Winds. Cambridge University Press. ISBN .
- ^ a b Durham, Ian T. (2006). . Notes and Records of the Royal Society. 60. ss. 261-270. 6 Nisan 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 6 Haziran 2014.
- ^ Kristian Birkeland, "Are the Solar Corpuscular Rays that penetrate the Earth's Atmosphere Negative or Positive Rays?" in Videnskapsselskapets Skrifter, I Mat -- Naturv. Klasse No.1, Christiania, 1916.
- ^ Philosophical Magazine, Series 6, Vol. 38, No. 228, December 1919, 674 (on the Solar Wind)
- ^ Ludwig Biermann (1951). "Kometenschweife und solare Korpuskularstrahlung". Zeitschrift für Astrophysik. Cilt 29. s. 274. Bibcode:1951ZA.....29..274B.
- ^ Schröder, Wilfried (2008). Who First Discovered the Solar Wind?. Almanya: Darmstadt. OCLC 232645128.
- ^ Christopher T. Russell. . Institute of Geophysics and Planetary Physics University of California, Los Angeles. 26 Kasım 2015 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 7 Şubat 2007.
- ^ Roach, John (27 Ağustos 2003). "Astrophysicist Recognized for Discovery of Solar Wind". National Geographic News. 29 Haziran 2006 tarihinde kaynağından . Erişim tarihi: 13 Haziran 2006.
- ^ Eugene Parker (1958). "Dynamics of the Interplanetary Gas and Magnetic Fields". The Astrophysical Journal. Cilt 128. s. 664. Bibcode:1958ApJ...128..664P. doi:10.1086/146579.
- ^ [Brian Harvey, Russian planetary exploration: history, development, legacy, prospects. Springer, 2007, p.26. ]
- ^ "David Darling, Internet Encyclopedia of Science". 7 Ekim 2016 tarihinde kaynağından . Erişim tarihi: 6 Haziran 2014.
- ^ "Luna 1". NASA National Space Science Data Center. 11 Mart 2007 tarihinde kaynağından . Erişim tarihi: 4 Ağustos 2007.
- ^ M. Neugebauer and C. W. Snyder (1962). "Solar Plasma Experiment". Science. 138 (3545). ss. 1095-1097. Bibcode:1962Sci...138.1095N. doi:10.1126/science.138.3545.1095-a. (PMID) 17772963.
- ^ "Remarks on the Rotation of a Magnetized Sphere with Application to Solar Radiation" (PDF).
- ^ Hannes Alfvén (1942). "Remarks on the Rotation of a Magnetized Sphere with Application to Solar Radiation". Arkiv for Matematik, Astronomi oct Fysik. 28A (6). ss. 1-9.
- ^ G. W. Pneuman and R. A. Kopp (1971). "Gas-magnetic field interactions in the solar corona". Solar Physics. 18 (2). s. 258. Bibcode:1971SoPh...18..258P. doi:10.1007/BF00145940.
- ^ Ulysses - Science Overview 20 Eylül 2008 tarihinde Wayback Machine sitesinde ., Jet Propulsion Laboratory
- ^ a b Encrenaz, Thérèse (2003). The Solar System. Springer. ISBN .
- ^ Carroll, Bradley W. (1995). An Introduction to Modern Astrophysics (gözden geçirilmiş 2. bas.). Benjamin Cummings. ISBN .—p. 409
- ^ Schrijver, Carolus J. (2000). Solar and stellar magnetic activity. Cambridge University Press. ISBN .
- ^ Meyer-Vernet, Nicole (2007). Basics of the Solar Wind. Cambridge University Press. ISBN .
- ^ Feldman, U. (2005). "On the sources of fast and slow solar wind". Journal of Geophysical Research. 110 (A7). ss. A07109.1-A07109.12. Bibcode:2005JGRA..11007109F. doi:10.1029/2004JA010918.
- ^ Kallenrode, May-Britt (2004). Space Physics: An Introduction to Plasmas and. Springer. ISBN .
- ^ Suess, Steve (3 Haziran 1999). . The Solar Probe. NASA/Marshall Space Flight Center. 10 Haziran 2008 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 7 Mayıs 2008.
- ^ Lang, Kenneth R. (2000). The Sun from Space. Springer. ISBN .
- ^ Harra, Louise (2 Nisan 2008). "Hinode: source of the slow solar wind and superhot flares". ESA. 24 Haziran 2012 tarihinde kaynağından . Erişim tarihi: 7 Mayıs 2008.
- ^ Bzowski, M. (2003). "Latitudinal structure and north-south asymmetry of the solar wind from Lyman-α remote sensing by SWAN". Astronomy & Astrophysics. 408 (3). ss. 1165-1177. Bibcode:2003A&A...408.1165B. doi:10.1051/0004-6361:20031022.
- ^ Hassler, Donald M. (1999). "Solar Wind Outflow and the Chromospheric Magnetic Network". Science. 283 (5403). ss. 810-813. Bibcode:1999Sci...283..810H. doi:10.1126/science.283.5403.810. (PMID) 9933156.
- ^ Marsch, Eckart (22 Nisan 2005). "Solar Wind Origin in Coronal Funnels". ESA. 9 Ekim 2009 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 6 Mayıs 2008.
- ^ Endal, A. S. (1981). "Rotation in solar-type stars. I - Evolutionary models for the spin-down of the Sun". Astrophysical Journal, Part 1. Cilt 243. ss. 625-640. Bibcode:1981ApJ...243..625E. doi:10.1086/158628.
- ^ Robin Kerrod (2000). Asteroids, Comets, and Meteors. Lerner Publications, Co.
- ^ Jokipii, J.R. (1973). "Turbulence and Scintillations in the Interplanetary Plasma". Annual Review of Astronomy and Astrophysics. 11 (1). ss. 1-28. Bibcode:1973ARA&A..11....1J. doi:10.1146/annurev.aa.11.090173.000245.
- ^ NASA Study Using Cluster Reveals New Insights Into Solar Wind, NASA, Greenbelt, 2012, p.1
- ^ Grünwaldt H; ve diğerleri. (1997). "Venus tail ray observation near Earth". Geophysical Research Letters. 24 (10). ss. 163-1166. Bibcode:1997GeoRL..24.1163G. doi:10.1029/97GL01159. 3 Haziran 2016 tarihinde kaynağından . Erişim tarihi: 6 Haziran 2014.
- ^ Cosmos Online - Solar wind ripping chunks off Mars (http://www.cosmosmagazine.com/news/2369/solar-wind-ripping-chunks-mars 27 Nisan 2012 tarihinde Wayback Machine sitesinde .)
- ^ DOI:10.1016/j.asr.2005.04.033
- ^ . NASA Science. 13 Aralık 1999. 12 Eylül 2015 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 5 Ekim 2010.
wikipedia, wiki, viki, vikipedia, oku, kitap, kütüphane, kütübhane, ara, ara bul, bul, herşey, ne arasanız burada,hikayeler, makale, kitaplar, öğren, wiki, bilgi, tarih, yukle, izle, telefon için, turk, türk, türkçe, turkce, nasıl yapılır, ne demek, nasıl, yapmak, yapılır, indir, ücretsiz, ücretsiz indir, bedava, bedava indir, mp3, video, mp4, 3gp, jpg, jpeg, gif, png, resim, müzik, şarkı, film, film, oyun, oyunlar, mobil, cep telefonu, telefon, android, ios, apple, samsung, iphone, xiomi, xiaomi, redmi, honor, oppo, nokia, sonya, mi, pc, web, computer, bilgisayar
Gunes ruzgari Gunes in ust atmosferinden yayilan bir plazma dalgasidir Buyuk cogunlugu enerjileri genellikle 1 5 ve 10 keV arasi olan elektronlar protonlar ve alfa parcaciklarindan olusur Bu parcacik akiminin yogunluk sicaklik ve hiz nicelikleri zamana ve Gunes in boylamina gore degiskenlik gosterir Bu parcaciklar Gunes tacinin yuksek sicakligindan gelen yuksek enerjileri ve maruz kaldiklari manyetik elektriksel ve elektromanyetik fenomen sayesinde Gunes in kutlecekiminden kurtulabilirler Gunes in donus halindeki manyetik alaninin Gunes ruzgari icerisindeki plazma uzerindeki etkisinden alinan heliyosferik akim kagidi sonuclari Gunes ruzgari supersonik bir sekilde disariya dogru uzak mesafelere dogru yayilarak yildizlararasi maddeyle cevrili devasa hacimdeki balonumsu bir alan olan heliosferi doldurur Bu konuyla baglantili diger fenomenler arasindaysa kutup isiklari Kuzey ve Guney isiklari kuyrukluyildizlarin her zaman Gunes ten disariya dogru olan plazma kuyruklari ve manyetik alan cizgilerinin yonunu degistirip Dunya daki guc sebekelerinde guclu akimlari olusturabilen jeomanyetik firtinalar yer almaktadir TarihceGunes ten disariya dogru cikan devamli parcacik dalgalarinin var oldugu dusuncesi ilk olarak Ingiliz astronom tarafindan ortaya atilmistir 1859 da Carrington ve Richard Hodgson bagimsiz bir sekilde daha sonra Gunes patlamasi adi verilen gozlemler yaptilar Bu Gunes in atmosferinden gelen ani enerji patlamasidir Ertesi gun bir jeomanyetik firtina gozlemlendi ve Carrington bu iki olay arasinda bir baglanti oldugundan suphelendi daha sonra maddenin Gunes ten uzaga dogru duzenli olarak ivmelendigini ve birkac gun sonra da Dunya ya ulastigini one surdu Manyetosfer in Gunes ruzgari uzerindeki etkisinin laboratuvar simulasyonu bu auroral benzeri Birkeland akimlari bosaltilmis bir hazne icerisinde manyetize olmus bir anot kuresi olan terrella icerisinde olusturulmustur 1910 yilinda Ingiliz astrofizikci Arthur Eddington daki bir makalenin dipnotunda temel bir sekilde ve isim vermeden Gunes ruzgarinin varligini one surdu Eddington ayrica bir onceki yil Royal Institution adresinde benzer bir tahmin yapmis olmasina ragmen bu fikir hicbir zaman tam olarak kavranamadi Sonraki durumda Comet Morehouse calismalarinda disariya fiskiran bu materyalin icerisinde iyon olduklarini dusundugu elektronlar icerdigi fikrini ortaya atti Bunlarin her ikisi de oldugu fikrini one suren ilk kisi ise Norvecli fizikci di Birkeland in jeomanyetik arastirmalari da auroral aktivitelerin kesintisiz oldugunu gozler onune serdi Bu goruntuler ve diger jeomanyetik aktivite Gunes ten gelen parcaciklar tarafindan uretildiginden Dunya nin surekli bir sekilde Gunes ten gelen elektrik parcaciklarindan olusan isinlar tarafindan bombalandigi sonucuna vardi 1916 yilinda Birkeland Fiziksel bir bakis acisindan bu Gunes isinlari sadece negatif veya pozitif isinlar degil her iki turdendirler dusuncesini one surdu Baska bir deyisle Gunes ruzgarlari hem negatif elektronlar hem de pozitif iyonlar icerir 3 yil sonra 1919 da Frederick Lindemann da her iki polaritedeki parcaciklarin protonlarin da tipki elektronlar gibi Gunes ten geldigini one surdu 1930 lu yillarda bilim adamlari bu solar koronalarin sicakliklarinin uzayin icerisinde gittikleri yollardan dolayi bir milyon Celcius oldugunu saptadilar tam tutulmalarda goruldugu gibi Daha sonra spektroskopik calismalar da bu olagandisi sicakligi dogruladi 1950 li yillarin ortalarinda Ingiliz matematikci boyle bir sicakliktaki gazin ozelliklerini hesapladi ve cok iyi bir super iletken oldugu icin Dunya nin yorungesinden oteye dogru bir yol izlemesi gerektigini kararlastirdi Yine 1950 lerde Alman bir bilim insani olan bir kuyrukluyildiz Gunes e dogru veya Gunes ten uzaga dogru gidiyor olsa da kuyrugunun her zaman Gunes ten uzaga dogru yonlenmesi durumuna merak saldi Biemann bu durumun sebebinin Gunes in disariya dogru parcaciklardan olusan sabit bir dalga yaymasindan dolayi kuyrukluyildizlarin kuyruklarinin bu dalgalardan dolayi disariya dogru olmasi gerektigini one surdu Wilfried Schroder Who First Discovered the Solar Wind adli kitabinda Alman astronom in Whipple Fedke 1942g kuyrukluyildizi uzerindeki arastirmalarina dayanarak bir Gunes firtinasi ile kuyrukluyildiz kuyrugunun yonunun birbiri ile alakali oldugunu one suren ilk kisi oldugunu ortaya koymaktadir Chapman in modelinde Gunes te yayilan isinin ve Bermann in hipotezindeki kuyrukluyildizin kuyrugunun disariya dogru olmasi durumunun ayni fenomenin sonucu olmasi gerektigini fark etti ve bu terimi Gunes firtinasi olarak isimlendirdi 1958 de Parker Gunes in koronasinin Gunes in kutlecekiminden guclu bir sekilde etkileniyor olmasina ragmen yine de isiyi uzak mesafelerde halen cok sicak olmasinda ragmen iyi ileten bir iletken oldugunu gosterdi Gunes ten olan uzaklik arttikca kutlecekimi azaligi icin disari koronal atmosfer supersonik bir sekilde yildizlararasi uzaya dogru kacar Bunun da otesinde yercekiminin azalmasi etkisinin bir de Laval basligi ses altidan supersonik akisa donusumu tetikler gibi ayni sekilde hidrodinamik akis uzerinde de etkisi oldugunu fark eden ilk kisi Parker di Parker in Gunes ruzgari hipotezine muhalefet gucluydu Parker in 1958 yilinda Astrophysical Journal a sundugu kagit iki yorumcu tarafindan siddetle reddedildi Bu kagit editor Subrahmanyan Chandrasekhar daha sonra 1983 Nobel Fizik Odulu nu aldi tarafindan kurtarildi Ocak 1959 da Sovyet uydusu Luna 1 ilk dogrudan Gunes ruzgari gozlemis ve gucunu olculmustur Bu ruzgarlar yarikure iyon tuzaklari ile tespit edilmistir tarafindan yapilan kesif Luna 2 Luna 3 tarafindan ve daha uzakta olan olcumleri ile dogrulanmistir Uc yil sonra kendi olcumleri Mariner 2 uzay araci kullanan Amerikalilar Neugebauer ve is arkadaslari tarafindan gerceklestirilmistir 1990 larin sonlarinda SOHO uzay araci uzerindeki Ultraviyole koronal Spektrometre UVCS cihazi Gunes in kutuplarindan kaynaklanan hizli Gunes ruzgarinin ivmelenme bolgesini gozlemledi ve bu ruzgarin yalniz basina termodinamik genislemeden daha hizli hizlandigini buldu Parker in modeli ruzgarin fotosferden yaklasik 4 Gunes yaricapi rakimda supersonik akisina gecis yapmasi gerektigini ongordu ancak bu gecis veya ses noktasi belki de fotosferden sadece 1 Gunes yaricapi yukarida bazi ek mekanizmalarin da bu Gunes ruzgarini Gunes ten uzaga hizlandirdigi dusunuldugunde cok daha dusuk gorunuyor Hizli ruzgarin ivmelenmesi hala tamamen anlasilmis degildir ve Parker in teorisi ile butun bir halde izah edilemez Fakat bu hizlanma icin olan yercekimi ve elektromanyetik aciklamalar daha once Hannes Alfven in 1970 Nobel odulu kagidinda detayli bir sekilde anlatilmistir Kapali ve acik alan cizgileri dahil Gunes koronasinda olusan Gunes ruzgarinin ilk sayisal simulasyonu 1971 yilinda Pneuman ve Kopp tarafindan gerceklestirildi Sabit durumdaki manyetohidrodinamik denklemleri bir baslangic dipolar dizilimiyle baslayip iteratif bir sekilde cozuldu 1990 yilinda Ulysses probu kutuplara yakin yerlerdeki Gunes ruzgarlarini inceleme icin calistirildi Butun oncelikli gozlemler Gunes Sistemi nin tutulum duzlemlerinde yapildi YayilimGunes ruzgarlarinin eski modelleri materyalleri ivmelendirmek icin temel olarak isi enerjisini kullanirken 1960 larda Gunes ruzgarinin yuksek hizinin tek sebebinin termal ivmelenme olmadigi acikti Bilinmeyen ek bir ivmelendirme mekanizmasi gerekliydi ve bu ivmelendirme Gunes atmosferindeki manyetik alanlarla iliskiliydi Gunes in koronasi veya genisletilmis dis tabakasi plazmanin bir milyon Celciusun uzerindeki derecelere kadar isitildigi bir bolgedir Termal carpismalarin bir sonucu olarak ic koronadaki parcaciklarin menzil ve dagilim bakimina olan hizlari Maxwellian dagilimiyla tanimlanmaktadir Bu parcaciklarin ortalama hizi yaklasik olarak 145 km sn ve bu hiz solar kurtulma hizi olan 618 km sn den dusuktur Fakat parcaciklarin pek bir azi kacis hizi olan 400 km sn ye varabilecekleri enerjilere ulasirlar ve bu Gunes ruzgarlarini beslemelerini saglar Ayni sicaklikta elektronlar cok daha kucuk kutlelerinden dolayi kacis hizina ulasir ve Gunes ten uzaktaki iyonlari ve yuklu atomlari hizlandiran bir elektrik alan olusturur Gunes ruzgari tarafindan Gunes ten tasinan parcaciklarin toplami yaklasik olarak saniye basina 1 3 1036 dir Bu sebeple sene basina dusen toplam kutle kaybi yaklasik olarak 2 3 10 14Gunes kutlesidir veya saniye basina bir milyar kilogramdir Bu her 150 milyon yilda Dunya nin kutlesine esit miktarda kutle kaybina esittir Fakat Gunes in sadece 0 01 i Gunes ruzgarlariyla kaybedilmistir Diger yildizlarin cok daha guclu yildizsal ruzgarlari vardir ve bu ruzgarlar cok daha belirgin miktarda kutle kayiplarina sebep olur Bilesenler ve Hiz Gunes ruzgari sirasiyla yavas Gunes Ruzgari ve Hizli Gunes ruzgari olmak uzere iki bilesene ayrilmistir Yavas Gunes ruzgari 400 km sn hiza 1 4 1 6 106K sicakliga ve koronaya yakin esdegerlikte bir kompozisyona sahiptir Buna karsin Hizli Gunes ruzgari 750 km sn hiza 8 105 K sicakliga ve Gunes in fotosferine yakin esdegerlikte bir kompozisyona sahiptir Yavas Gunes ruzgari hizli Gunes ruzgarina kiyasla iki kat yogunluga sahip olmakla beraber yogunluk bakimina daha fazla degiskenlik gosterir Yavas ruzgar ayrica turbulans alanlari ve genis olculu yapilariyla beraber cok daha kompleks bir yapiya sahiptir Gorunuse gore yavas Gunes ruzgari Gunes in flama kemeri denilen bir bolgesinden kaynaklanmaktadir koronal flamalar kapali manyetik donguler boyunca ic plazmanin tasiyarak bu bolgeden disariya dogru uzanir 1996 ve 2001 yillari arasindaki Gunes gozlemleri yavas Gunes ruzgari salinimlarinin solar minimum Solar aktivitenin en dusuk oldugu donem sirasinda ekvator etrafindaki 30 35 enlemleri arasinda olustugunu ve minimum azaldikca da kutuplara dogru genisledigini gostermistir Solar maksimum zamaninda kutuplarin da yavas Gunes ruzgari yaydiklari tespit edilmistir Hizli Gunes ruzgarinin ise denilen Gunes in manyetik alanindaki huni benzeri acikliklardan kaynaklandigi dusunulmektedir Boyle acik cizgiler Gunes in manyetik kutuplari cevresinde ozellikle yaygindir Plazma kaynagi Gunes atmosferinde tasinim hucreleri tarafindan olusturulan kucuk manyetik alanlardir Bu alanlar plazmayi sinirlar ve sadece 20 000 kilometre fotosfer yukarida bulunan koronal hunilerin dar boyunlarina icine tasirlar Plazma bu manyetik alan cizgileri yeniden baglandigi zaman tekrar bu huni icine salinir Gunes ruzgari basinci Ruzgar belirtilen menzil disinda degiskenlik gostermesine ragmen 1 6 nPa 1 6 10 9 N m2 menzilinde 1 AU basinc uygular hiz ve yogunluga bagli bir fonksiyondur Formulu P 1 6726 10 6 n V2 ve bu denklemde P nPa nano Paskal birimindedir ve n parcacik cm3 biriminde yogunlugu temsil eder V ise Gunes ruzgarinin km sn birimindeki hizidir Koronal kutle ejeksiyonu Hem hizli hem de yavas Gunes ruzgarlari gezegenler arasi koronal kutle atimi veya ICME denilen hizli hareket eden plazma sacilmalari tarafindan kesintiye ugratilabilirler ICME ler Gunes teki manyetik enerji salinimlari tarafindan olusan koronal kutle salinimlarinin gezegenler arasi tezahurleridir CME lere populer medyada genellikle Gunes firtinalari veya uzay firtinalari denir Bunlar bazen ama her zaman degil Gunes in manyetik enerji saliniminin baska tezahuru olan Gunes puskurtuleri ile iliskilidir ICME ler heliyosferin ince plazmasinda sok dalgalarina sebep olurlar ve bu olay elektromanyetik dalgalarin ve ivmelenen parcaciklarin cogunlukla proton ve elektronlar CME nin onune gecen iyonize eden radyasyon akimlarinin olusmasina sebep olur Bir CME Dunya nin manyetosferini zedeledigi zaman gecici bir sekilde Dunya nin manyetik alanini deforme eder pusula icerisindeki ignelerin yonunu degistirir ve Dunya nin icerisinde buyuk elektriksel yer akimlarini tetikler Buna jeomanyetik ruzgar ve kuresel fenomeni denir CME etkileri Dunya nin manyetokuyrugunda manyetosferin geceyarisi kismi jeomanyetik ruzgara yol acabilir ve bu protonlarin ve elektronlarin auroralari olusturdugu yere Dunya nin atmosferine dogru asagiya dogru bir harekete gecmesine sebep olur ICME ler uzay havasinin tek nedeni degildir Gunes in uzerindeki farkli parcalar yerel kosullara bagli olarak biraz farkli hizlarda ve ruzgar yogunluklara neden olur Izolasyon icerisinde her bir farkli ruzgar dalgalarinin hizli hareket eden dalgalarin daha dogrudan disari ve yavas hareket eden dalgalarin Gunes in etrafini daha fazla sararak az bir aci farkiyla bir sarmal olusturacaktir Hizli hareket eden dalgalar Gunes in uzerinde ve daha batida olusan yavas dalgalari dalga hareketlerine ve ivmelenmis parcaciklara sebep olan ve ters donen etkilesimdeki alanlari olusturacak bunlari bastirmak isteyecek ve bu CE ninkinden daha zarifce fakat ayni sekilde Dunya nin manyetosferini etkileyecektir Gunes Sistemi uzerindeki etkileriGunes in yasam suresi ustunde Gunes in yuzey katmanlarinin kacan Gunes ruzgarlariyla olan etkilesimleri yuzey donus oranini gorulur miktarda azaltti Ruzgar Gunes in radyasyonuyla beraber kuyrukluyildizlarin kuyruklarindan sorumlu tutuldu Gunes ruzgari gezegenler arasi isik titremesi etkisi ile Dunya uzerinde gozlemlenmis devasa boyutta radyo dalgalarinda dalgalanmalara sebep olmustur Manyetosferler Dunya nin manyetosferinin sematik goruntusu Gunes ruzgari soldan saga dogru esmektedir Gunes ruzgari gelismis bir manyetik alani olan bir gezegene yaklastikca Dunya Jupiter ve Saturn gibi parcaciklar Lorentz kuvveti tarafindan saptirilir Manyetosfer olarak da bilinen bu alan atmosferi veya yuzeyi bombalamaktansa bu parcaciklarin gezegen etrafinda gezmelerine sebep olur Manyetosfer kabaca yuzeyi Gunes e bakan bir yarikure gibidir ve sonra zit tarafa dogru uzun bir tarafa cekilir Bu alanin sinir uclarina denir ve bazi parcaciklar manyetik alan cizgilerinin parcali yeniden baglanmalari sayesinde manyetopozdan iceriye dogru bu alana girebilir Manyetosferin ogle vakti meridyen kismi Gunes ruzgari Dunya nin manyetosferinin genel seklinden hizindaki yogunlugundaki yonundeki dalgalanmalardan sorumludur ve eklenen bu manyetik alan guclu bir sekilde Dunya nin bolgesel uzay cevresini etkilemektedir Ornegin iyonize radyasyonun ve radyo mudahaleleri seviyeleri yuzden bine kadar olan katlarda degisiklik gosterebilir ve manyetopozun sekli konumu ve yukari sok dalgasi pruvasi bazi Dunya yaricapi katlarinda degisebilir bu da sabit konumda olan uydularin direkt Gunes ruzgarlarina maruz kalmasina sebep olabilir Avrupa Uzay Ajansi nin adli gorevinde Gunes ruzgarinin manyetosfere sizmasinin daha once inanildigina kiyasla cok daha kolay oldugunu one suren bir calisma yer aldi Bir grup bilim insani Gunes ruzgari icerisinde beklenmeyen kesin dalgalarin varligini gozlemledi Jeofizik Arastirmalari Dergisi nde basilmis yeni bir yazi bu dalgalarin Gunes ruzgarindan gelen yuklu parcaciklarin magnetopozdan iceriye girmelerine olanak sagladigini gosterdi Bu manyetik kabarciklarin devamli bir bariyerden ziyade daha cok bir filtre olusturdugunu gostermektedir Son zamanlardaki bu kesif Dunya nin yakinindaki uzayda ciddi bir sekilde kontrol edilerek ucan tipatip ayni dort kume uzay aracinin ayirt edici duzenlemesi sirasinda yapildi Bunlar manyetosferden gezegenler arasi uzaya gectiklerinde tekrar filo Dunya yi Gunes e baglayan surec uzerinde istisnai uc boyutlu kavrayislar saglar Bilimadamlarindan olusan bir ekip sinir tabakasinin kalinligi ve cok sayida diger ozelliklerin sebep oldugu farkliliklar sonucunda Kelvin Helmholtz dalgalarinin iki akiskanin ara yuzunde meydana gelen etkisinde IMF olusumundaki farkliliklari karakterize edebildiler Uzmanlar yuksek enlemde IMF in asagi yonune dogru olusan magnetopozdaki Kelvin Helmholtz dalgalarinin olusumunun ilk gerekliligiydi Bu dalgalarin Gunes ruzgari sartlarinin altinda gorulemeyen yerlerde gorulmeleri onceden onlarin jenerasyonlari icin istenmiyordu Bu gorev sayesinde yapilan bu kesifler ESA projesi bilimadamlari icin cok buyuk bir onem tasiyor cunku Dunya nin manyetosferinin belirli gezegenler arasi manyetik alan istisnalarinda solar parcaciklar tarafindan nasil icerisinden gecilebilecegini gosteriyor Bu bulgular da Gunes Sistemi ndeki diger gezegenlerin cevresindeki manyetosferik ilerlemeler ile ilgili olan calismalar alakalidir Bu calisma Kelvin Helmholtz dalgalarinin bir sekilde Gunes ruzgarlarinin degisik IMF yonelimleri altindaki karasal manyetosferlere girisi icin bir arac olabilecegini iddia eder ve bu dalgalarin birsekilde ortak ve muhtemelen sabit olacaklarini one surer Atmosferler Gunes ruzgari gezegenlerin atmosferine gelip etkilesime giren kozmik isinlari etkilerler Dahasi manyetosferi zayif veya hic olmayan gezegenler Gunes ruzgari tarafindan atmosferik soyulmaya daha yatkindirlar Gunes Sistemi nde Dunya ya en yakin ve en benzer gezegen olan Venus un atmosferi jeo manyetik alani cok kucuk veya hic olmaksizin Dunya ninkine gore 100 kat daha yogundur Modern uzay arastirmalari Dunya nin yorungesine uzanan kuyrukluyildiz benzeri bir kuyruk kesfetmisleridir Dunya cogu yuklu iyonu saptirabilen manyetik alani sayesinde Gunes ruzgarlarindan buyuk bir oranda korunmaktadir fakat bazi yuklu parcaciklar Van Allen radyasyon kusaginda hapsolmustur Gunes ruzgarindan gelen az miktarda parcaciklar elektromanyetik enerji aktarimi cizgisi uzerinde yolculuk yaparak Dunya da auroralarin oldugu alanlardaki ust atmosfer ve iyonosfere gelirler Dunya da Gunes ruzgarlarinin gozlenebildigi tek zamanlar Dunya nin auroralari ve jeomanyetik ruzgarlari uretebilecek kadar guclu oldugu zamanlardir Parlak Auroralar iyonosferi guclu bir sekilde isitirlar ve bu plazmanin manyetosfere dogru genislemesine plazma jeosferin buyuklugunun artmasina ve atmosferik materyalin Gunes ruzgarina dogru kacmasina sebep olur Jeomanyetik firtinalar manyetosfer icinde bulunan plazmalarin basinclari jeomanyetik alani deforme icin yeterli buyukluge kadar sistiginde olusur Mars Merkur den buyuk ve Merkur un Gunes e olan uzakligina kiyasla kendisinin Gunes e olan uzakligi bu uzakligin dort katidir ve burada hala Gunes ruzgarinin bu gezegenin atmosferini uc katina kadar soydugu dusunulmekte bunun da Dunya nin atmosferine oranla yuzde bir oranda bir yogunluga kadar dusurdugu one surulmektedir Atmosferik soymadaki mekanizmanin Gunes ruzgarlari tarafindan alinmis olan manyetik alan baloncuklarinin icerisindeki gazlardan olustugu dusunulmektedir Gezegen yuzeyleri Gunes e en yakin gezegen olan Merkur Gunes ruzgarlarinin butun darbesini alir ve atmosferi artik gecirgendir ve bu sebeple de yuzeyi radyasyona maruz kalmaktadir Merkur un yapisal bir manyetik alani vardir bu sebeple normal Gunes ruzgari durumu altinda ruzgar gezegen etrafindaki manyetosferden iceriye giremez ve parcaciklar sadece zirve alanlardaki yuzeylere ulasabilirler Fakat koronal kutle salinimlari sirasinda manyetopoz gezegenin yuzeyi icerisine dogru baskilanabilir ve bu sartlar altinda Gunes ruzgari ozgurce gezegenin yuzeyiyle etkilesim icerisine girebilir Dunya nin uydusu Ay in atmosferi veya kalici bir manyetik alani yoktur ve Gunes ruzgarlari tarafindan rastgele bir sekilde bombardimana ugramaktadir Apollo Projesi gorevleri pasif aluminyum toplayicilarini Gunes ruzgarindan ornek almak icin sacildi ve uzerinde calisilmak icin getirilen ay topragi da ay regolitinin Gunes ruzgarindan arta kalmis atomik cekirdeginden bol miktarda oldugunu dogruladi Bu elementlerin ileriki Ay kolonileri icin yararli olabilecegi bir spekulasyon konusu da olmustur Dis limitlerGunes ruzgari yildizlararasi maddeye galaksiyi suzen hidrojen ve helyumun seyreklestirildigi alan bir kabarcik ufler Gunes ruzgarinin yildizlararasi maddeyi geriye itecek kadar guclu olmadigi yer heliyopoz olarak bilinir ve genelde Gunes Sistemi nin dis sinirlari olarak da bilinir Heliyopoza olan uzaklik tam olarak bilinmemektedir ve muhtemelen Gunes ruzgarinin anlik hizina ve yildizlararasi medyumun bolgesel yogunluguna gore cesitlilik gostermektedir fakat Pluton un yorungesinden daha disarida oldugu bilinmektedir Bilimadamlari Ekim 2008 de devreye giren IBEX gorevi sayesinde alinan veriler ile heliyopoz hakkinda daha cok perspektif elde etmeyi umuyorlar Onemli olaylar1999 senesinde Mayis 10 dan Mayis 12 ye kadar NASA nin Advanced Composition Exploler ACE ve WIND uzayaraci Gunes ruzgari yogunlugunda 598 oraninda bir dusus gozlemlemistir Bu Gunes ten gelen enerjitik elektronlarin strahl denilen dar isinlarin Dunya ya dogru gelmesine olanak saglamistir ve bu olay Kuzey Kutbu nda meydana gelen gorunur aurora olayinin icerisinde oldugu hic alisilmadik bir kutup yagmuru olayina sebep olmustur Buna ek olarak Dunya nin manyetosferi normalinin 5 6 kat arasinda bir rakamda artmistir 13 Aralik 2010 da Voyager 1 Dunya dan 10 8 milyar mil uzaklikta Gunes ruzgari hizinin sifira dustugunu belirlemistir Voyager projesi bilim insani Dr Edward Stone Biz Gunes ten gelen ruzgarin simdiye kadar hep disa dogru bir hareketinin olduguna dair bir noktaya vardik fakat artik disariya dogru hareket etmiyor kuyrukluyildiz seklindeki gibi bir cisim gibi olan heliyosfer kuyrugu seklinde hareket ediyor halde olmak icin sadece yan dogrultuda hareket ediyor Kaynakca a b Meyer Vernet Nicole 2007 Basics of the Solar Winds Cambridge University Press ISBN 0 521 81420 0 a b Durham Ian T 2006 Notes and Records of the Royal Society 60 ss 261 270 6 Nisan 2016 tarihinde kaynagindan arsivlendi Erisim tarihi 6 Haziran 2014 Kristian Birkeland Are the Solar Corpuscular Rays that penetrate the Earth s Atmosphere Negative or Positive Rays in Videnskapsselskapets Skrifter I Mat Naturv Klasse No 1 Christiania 1916 Philosophical Magazine Series 6 Vol 38 No 228 December 1919 674 on the Solar Wind Ludwig Biermann 1951 Kometenschweife und solare Korpuskularstrahlung Zeitschrift fur Astrophysik Cilt 29 s 274 Bibcode 1951ZA 29 274B Schroder Wilfried 2008 Who First Discovered the Solar Wind Almanya Darmstadt OCLC 232645128 Christopher T Russell Institute of Geophysics and Planetary Physics University of California Los Angeles 26 Kasim 2015 tarihinde kaynagindan arsivlendi Erisim tarihi 7 Subat 2007 Roach John 27 Agustos 2003 Astrophysicist Recognized for Discovery of Solar Wind National Geographic News 29 Haziran 2006 tarihinde kaynagindan Erisim tarihi 13 Haziran 2006 Eugene Parker 1958 Dynamics of the Interplanetary Gas and Magnetic Fields The Astrophysical Journal Cilt 128 s 664 Bibcode 1958ApJ 128 664P doi 10 1086 146579 Brian Harvey Russian planetary exploration history development legacy prospects Springer 2007 p 26 ISBN 0 387 46343 7 David Darling Internet Encyclopedia of Science 7 Ekim 2016 tarihinde kaynagindan Erisim tarihi 6 Haziran 2014 Luna 1 NASA National Space Science Data Center 11 Mart 2007 tarihinde kaynagindan Erisim tarihi 4 Agustos 2007 M Neugebauer and C W Snyder 1962 Solar Plasma Experiment Science 138 3545 ss 1095 1097 Bibcode 1962Sci 138 1095N doi 10 1126 science 138 3545 1095 a PMID 17772963 Remarks on the Rotation of a Magnetized Sphere with Application to Solar Radiation PDF Hannes Alfven 1942 Remarks on the Rotation of a Magnetized Sphere with Application to Solar Radiation Arkiv for Matematik Astronomi oct Fysik 28A 6 ss 1 9 G W Pneuman and R A Kopp 1971 Gas magnetic field interactions in the solar corona Solar Physics 18 2 s 258 Bibcode 1971SoPh 18 258P doi 10 1007 BF00145940 Ulysses Science Overview 20 Eylul 2008 tarihinde Wayback Machine sitesinde Jet Propulsion Laboratory a b Encrenaz Therese 2003 The Solar System Springer ISBN 3 540 00241 3 Carroll Bradley W 1995 An Introduction to Modern Astrophysics gozden gecirilmis 2 bas Benjamin Cummings ISBN 0 201 54730 9 p 409 Schrijver Carolus J 2000 Solar and stellar magnetic activity Cambridge University Press ISBN 0 521 58286 5 Meyer Vernet Nicole 2007 Basics of the Solar Wind Cambridge University Press ISBN 0 521 81420 0 Feldman U 2005 On the sources of fast and slow solar wind Journal of Geophysical Research 110 A7 ss A07109 1 A07109 12 Bibcode 2005JGRA 11007109F doi 10 1029 2004JA010918 Kallenrode May Britt 2004 Space Physics An Introduction to Plasmas and Springer ISBN 3 540 20617 5 Suess Steve 3 Haziran 1999 The Solar Probe NASA Marshall Space Flight Center 10 Haziran 2008 tarihinde kaynagindan arsivlendi Erisim tarihi 7 Mayis 2008 Lang Kenneth R 2000 The Sun from Space Springer ISBN 3 540 66944 2 Harra Louise 2 Nisan 2008 Hinode source of the slow solar wind and superhot flares ESA 24 Haziran 2012 tarihinde kaynagindan Erisim tarihi 7 Mayis 2008 Bzowski M 2003 Latitudinal structure and north south asymmetry of the solar wind from Lyman a remote sensing by SWAN Astronomy amp Astrophysics 408 3 ss 1165 1177 Bibcode 2003A amp A 408 1165B doi 10 1051 0004 6361 20031022 Hassler Donald M 1999 Solar Wind Outflow and the Chromospheric Magnetic Network Science 283 5403 ss 810 813 Bibcode 1999Sci 283 810H doi 10 1126 science 283 5403 810 PMID 9933156 Marsch Eckart 22 Nisan 2005 Solar Wind Origin in Coronal Funnels ESA 9 Ekim 2009 tarihinde kaynagindan arsivlendi Erisim tarihi 6 Mayis 2008 Endal A S 1981 Rotation in solar type stars I Evolutionary models for the spin down of the Sun Astrophysical Journal Part 1 Cilt 243 ss 625 640 Bibcode 1981ApJ 243 625E doi 10 1086 158628 Robin Kerrod 2000 Asteroids Comets and Meteors Lerner Publications Co Jokipii J R 1973 Turbulence and Scintillations in the Interplanetary Plasma Annual Review of Astronomy and Astrophysics 11 1 ss 1 28 Bibcode 1973ARA amp A 11 1J doi 10 1146 annurev aa 11 090173 000245 NASA Study Using Cluster Reveals New Insights Into Solar Wind NASA Greenbelt 2012 p 1 Grunwaldt H ve digerleri 1997 Venus tail ray observation near Earth Geophysical Research Letters 24 10 ss 163 1166 Bibcode 1997GeoRL 24 1163G doi 10 1029 97GL01159 3 Haziran 2016 tarihinde kaynagindan Erisim tarihi 6 Haziran 2014 KB1 bakim Digerlerinin yanlis kullanimi link Cosmos Online Solar wind ripping chunks off Mars http www cosmosmagazine com news 2369 solar wind ripping chunks mars 27 Nisan 2012 tarihinde Wayback Machine sitesinde DOI 10 1016 j asr 2005 04 033 NASA Science 13 Aralik 1999 12 Eylul 2015 tarihinde kaynagindan arsivlendi Erisim tarihi 5 Ekim 2010