Latin edebiyatının gümüş çağı, Latin edebiyatının 14'ten I. Justinianus'un 550'de hukuk alanında yaptığı yeniliklere dek olan dönemini kapsayan dönem. Roma İmparatorluğu ve daha sonrasında Bizans İmparatorluğu etki alanında geliştiğinden dolayı İmparatorluk Dönemi olarak da adlandırılmaktadır.
Yazın karakteristiği
Özellikleri
Bu edebiyat dönemi, uzun ve karışık dönemin kriz içindeki Romalılık ruhunun acılarını tam olarak yansıtmaktadır, bu uzun ve karışık dönemde başlangıçta her türlü kültürel ve yazınsal hareketine ilgisiz kalınmıştır. İmparatorluk sarayı ve yönetici sınıf yazarlara genelde özgürlüğün politik zorbalık tarafından boğulduğu dönemlerdeki gibi kuşkuyla bakmıştır. Edebiyat zayıflamıştır, klasik kültür yaratıcı gücünü Augustus edebiyatını beslemiş olan yüce ideallerini gittikçe yitirmiştir. Bu yüce idealler ya tümüyle ortadan kalkmıştır ya da zayıflayıp imparatorluğa özgü bir biçim alarak evrenselleşme yoluna girmiştir. Bu dönemin kendine özgü karakterleriyle çarpıcı bir gerilemenin gözle görülür belirtilerini veren bir edebiyat ortaya çıkar: soğuk, kuru, bilgiç, yapay, yaltaklanan, içten olmayan, söylev ağırlıklı kendini özgürce ifade etmekten çok eski örneklerin peşinden koşan gibi sıfatlar bu dönem edebiyatı için kullanılabilir.
İlim olduğu yerde kalmış ve yaratıcı atılımları engellemiştir, Latin dili ve edebiyatının arkaik ve Attika geleneklerini savunmak için ortaya çıkan, arkaik kullanımlardan hoşlanan çevrelerde oluşmaya başlar, metin kritiğinin, yorumlayıcı, linguistik ve dilbilgisi çalışmalarının yolunu açar, doğa ve gök bilimlerinde meraklı çalışmalar başlar. Hukuk düşüncesi biçimlenmeye başlar; bu dönemde hukuk üzerinde kesin ve çok ciddi bir biçimde çalışılmış, derlemeler yapılmıştır. Retorik zamanın kültürüne egemendir; imparatorluk döneminde çok sayıda kurulmuş olan okullardan çıkar ve her edebiyat türüne uygulanır: Doğa dışı ilişkileri anlatma ve açıklayıcı dil zevki gelişir, yaltaklanma, korkunç ve şiddet dolu bir olayı tiyatro haline getirme ve dramatik tanımlamaların örnekleri öğretilir.
Şiir çeşitli özellikler gösterir. Lirik şiir insanı üzüntüden öldürür. Bir önceki dönemin yüce konuları artık bir şey ifade etmemektedir; bunların tümü çok kapalı çevrelerde yeni bir teknik ve yeni bir duyarlılıkla esin kaynağı olmadan yeniden dile getirilir: Bunun örneği yeni ozanlardır Epik şiir ya Lucanus'unki gibi içerik bakımından yeni bir ifade aramış ya da Flaccus, Italicus, Statius'unki gibi Hellenistik örneklerin ve Vergilius'un izinden giderek geleneksel biçimlerini yinelemiştir. Persius ve Iuvenalis gibi taşlama ozanları Horatius ve Menippos tiplemelerinde yüce Augustus sanatının ahlak kaygısı güden düşüncelere açık olan herkesten daha çok öne çıkarlar ama onlarda uzlaşmaz ve huysuz bir azarlama önemlidir, bu sertlik onların şiirlerini savaş ve gücendirme aracı biçimine sokmuştur. Martialis ve Petronius geleneksel kurumların artık aşınmış çerçevesi içinde kaynamakta olan yeni dünyayı şaşırtan bir yetenekle ele alıp betimleme konusunda daha sakin ve önyargısız davranırlar. Taşlamanın yanında aynı ahlaki dürtülerle yeni bir edebi tür ortaya çıkar: Masal. Bu türün yaratıcısı Paedrus'un ve Yunan masal yazarı 'un kaba bir taklitçisi olan 'un dışında kendini masala adayan bir sanatçı olmamıştır.
Tarih her zamanki gibi dönemin sosyal ve kültürel koşullarının en etkileyici belgesi olarak kalmıştır. İmparatorluk tarih yazımı geleneksel biçimini bırakmıştır. Tarihin yeni bir dünyası vardır, bu dünyanın merkezinde artık Roma ve büyük idealler yoktur. Buna karşılık önder, çıkarlar, parti entrikaları, ayaklanmalar, imparatorluk sınırlarının esenliği için duyulan korku vardır. Retorik ve ahlaki ögeler bu dünyanın bağlayıcı dokusudur.
Felsefe de izlenecek ya da en azından ayakta kalmak için yeni yollar aramıştır. Epikürcü düşüncelerin canlılığını sürdürmesinin yanı sıra geleneklerin alt üst olmasına karşı bir başkaldırı ve savaş tutumu içinde politik yaşama giren Stoacılık gücünü göstermektedir, erdemi ve aristokratlarla baskıcı sınıfın isteğine karşı insanın iç özgürlüğünü dile getirmiştir. Stoa felsefesi imparatorluğun baskısına karşı çıkma konusunda güzel örnekler sunmuştur: , , , ve Lucanus'un kendisi. Stoacılık ateşli savunucular da bulmuştur, örneğin Persios, Seneca eve Epiktetos.
Doğal olarak bu dönemin insanı üzen görüntüsü içinde güçlü kişilikler de yok değildir, bu kişilikler şiirde olduğundan daha çok düzyazıda en üst noktaya ulaşmışlardır, örneğin Tacitus, Iuvenalis, Seneca, Petronius gibi. Bu göze batan kişilikler içinde yaşadıkları çağı ifade etmişlerdir.
Türleri
Tarihsel gelişmeler yazın türlerinin oluşumunda değişiklik yaratmıştır. Tek adam yönetiminin başlamasıyla politik hitabet anlamını yitirmiş, retorik dershanelere kapatılmıştır. Politik alandaki hatiplerin yerine artık halk güzel söz söyleme alanındaki parlak hocalara hayran olmaktadır. Hitabet kitleleri etkileme aracı olarak görüleceği yerde, en iyi olasılıkla eğitim ve kendini yetiştirme aracı olarak en kötü olasılıkla da yıldız oyuncular için oyun alanı durumuna geliyordu. Bu noktada hitabetin önemini yitirmesinin nedenleri üzerine bir corpus ortaya çıkmıştır. Kökeninde bir okul çalışması olan söz söyleme sanatı (declamatio) bu dönemde öbür yazınsal türlerin içine girmiştir. Felsefe yazarları (Cicero'nun karşılaştırmalı yapıtlarına karşın) okuyucuyu doğrudan doğruya etkilemeyi denemişlerdir. Önder için yazılan el kitapları ve imparatora övgü en çok kullanılan yazın türleri olmuştur. Seneca'nın 'sı ile Plinius Secundus'un 'u standartları oluşturmuştur.
İmparatora övgü şiirde bile özel biçimler gerektiriyordu; bu pastoral, tanımlayıcı lirik ve daha çok destan alanında gerçekti. Domitianus döneminde bile çeşitli konuların yanı sıra politikayı da içeren işleyen epik şiir ortaya çıkmıştır. Cumhuriyetçi idealler ve imparatora övgü ve dönemlerinin epiğinde sık sık yan yana biçimlenmiştir.
Tek kişi yönetimi dolaylı olarak Ezop Masallarının doğuşuna katkıda bulunmuştur. Bu türün o dönemin şiirinin yasal bir biçimi olması şans eseri değildir çünkü bu türden dolaylı politik eleştiri için olanak sağlanmıştır.
Bir senatörün yalnızca Trajan döneminde Latince bir tarih yapıtı yazmasının mümkün olduğu göz önüne alındığında Trajan ile ondan öncekiler arasındaki fark anlaşılabilir. Livius'tan sonra bu türde yapıt ortaya konmamıştır. tarihi retorik örneklerden oluşan bir koleksiyona indirgemiştir. Velleius ise tarihi askerlerin orta halliliği ve imparatora içten bağlılığı ile sınırlamıştır. Daha iyi yazarlar olduysa da şiddet yoluyla susturulmuşlardır. Trajan zamanında tarih kendisini işleyecek bir yazar bulmuştur: Tacitus. Tarih yazımının ulaştığı bu doruk noktasından sonra uzun bir zaman için önemli kişilerin biyografisini konu alacak yapıtlar vererek gerileme eğilimi göstermiştir. Tarih yazımının önce yasaklanması, sonra parlaması ve yeniden düşüşe geçmesi, bunun yanında her dönemde göstermiş olduğu karakteristik özellikleri dönemin tarihî durumuyla uyum içinde olmuştur.
Tarih, Romalı bireyler için geleneksel faaliyet alanı olma çekiciliğini yitirdikten sonra bu kişiler kendileri için yeni dünyalar bulmak zorunda kalmışlardır. Onlar için önce maddesel bir evren vardı. Ciddi bir Romalı doğa bilimleri ve felsefi bir araştırma için o ana dek zaman bulamamıştı. Principatusluk böyle bir çalışma için duyulan suçluluk duygusunu ortadan kaldırdı. Geç cumhuriyet döneminde böylesine araştırmalarla uğraşmış olan didaktik şiir türü (Cicero'nun 'sı ve Lucretius'un ) evrenin zihinle gözlemlenmesini insanoğlunun gerçek amacı olarak betimlemekten artık çekinmiyordu ( ve daha önce Ovidius). Germanicus'un Aratos'tan yaptığı çeviri ve Plinius'un Doğa Tarihi'nin bazı kesimleri bu türden ilgi alanlarının kimi örnekleridir. En önemlisi ise Seneca'nın 'na yazdığı önsözdür. Buna yazarın de otio'su da eklenmelidir. Kuşkusuz bu çalışma yalnız bilgi amacıyla yapılmış değildir, amacın büyük bir kesimi kitaplardan çeşitli bilgiler edinme ve hayal gücüyle karışmış gözlemlemeydi.
İkinci bir çalışma alanı ise kişilerin karakterlerini ortaya çıkarmaktı. Düzyazıda böylesine özel bir mektup türü de Plinius tarafından yazına sunulmuştur. Daha önceden kişilerin çeşitli yanlarını ortaya çıkaran ve çok daha ileri gitmiş çalışmalar vardı, bunlardan biri Seneca'nın felsefi pedagojisidir. Bu yapıtta psikolojik ve retorik ilkeler göz önünde tutulmuş ve yeni bir felsefi mektup sınıfı ortaya çıkmıştır. Şiirde de benzer eğilimler vardı: Ovidius psikolojik monologlarını (), Lucanus epik yapıtını duygusal ve eleştirel yorumlarla canlı bir hale getirmiştir. Trajedi topluma seslenmekten vazgeçmiş gibi görünüyordu ama tehdit edici karanlık olayların ve çeşitli zamanların sıkıcı atmosferinin bir açıklama biçimi olarak ve ayrıca tiranlığın dolaylı eleştiricisi olarak yaşamını sürdürmeye devam etmiştir. Epik şiir ise bir kez daha Lucanus'un Pharsalia'sında yeniden politik bir önem kazanmıştır. Domitianus zamanında Silius'un Punica'sı bu türün neoklasik evresini oluşturmuştur. Gerçek epik şiir türünün son yazarları Flaccus ve Statius'tur. Bunlar Grek ve Roma kültürünün sentezini gerektiren bir zamanın entelektüel havasına uymuşlardır. Gittikçe özelleşen görüş açılarına uygun bir biçimde çok daha ılımlı türler epiği izlemiştir. Bunlardan biri Petronius'un gerçekçi romanıdır. Bu yapıt bildiğimiz kadarıyla ana hatlarıyla yenilikçi bir türdür ve Neronn zamanının tipik bir örneğidir. Aynı dönemdeki hiciv gerçekle görünüm arasındaki acıklı karşıtlığı ortaya çıkarmıştır (Persius'un hicivleri). Bunun ardından Iuvenalis hicvi dünyanın aynası durumuna getirmiştir. Bu ayna idealleştirilmiş Roma değerlerinin gurur dolu mirasıyla onların mirasçılarının yaşadığı acıklı koşullar arasındaki karşıtlığı açıkça ortaya koymuştur. Kişisel konulara verilen daha büyük önem o zamana dek üzerinde durulmamış türlerde kendini göstermiştir. Martialis sayesinde nükte evrensel bir önem kazanmıştır, Statius ile birlikte doğaçlama şiir yazındaki yerini elde etmiştir.
Dil ve biçem
Erken imparatorluk yazınında şiir ve düzyazının birbirlerini yakından etkilemeleri söz konusu olmuştur. Bir yandan düzyazıdaki ifade daha incelmiş, öte yandan retorik şiiri etkilemiştir. Düzyazı ve şiirin ikisi birden her eğitimli adamın bir retorik okuluna devam ettiği gerçeğini yansıtmaktaydı. Bu dönemde yazınsal üslup tek tip değildi. Cicero, Attike ile Asia biçemi arasında bir orta yol bulmuştu: Rodos biçemi. Bununla birlikte Augustus zamanından başlayarak düzyazı keskin bir Asia biçemini uygulamıştır. Düzyazı daha şiirsel olmuştur. Helenistik hitabetin devamı olan bu okuldan Neronn zamanının modernizmi olan Seneca'nın biçemi doğmuştur. Geleneğin düşmanı olan imparator Caligula bu modern eğilimin başta gelen öncüsü olmuştu. Vespasianus ve Domitianus dönemlerinde bir retorik hocasının resmen atanmasıyla klasisizm yerleşmiştir: Quintilianus bunun ılımlı bir temsilcisidir. Plinius temelde onunla aynı görüşü paylaşmıştır. Tacitus, adlı yapıtında Cicero'nun, tarih yapıtında ise Sallustius'un biçemini izlemiştir. Böyle bir tutum neoklasik olarak adlandırılabilir. Tacitus ayrıntıda Sallustius'un dili ve biçeminin bazı klasik olmayan özelliklerini daha da geliştirmek için kesin bir tercih yapmıştır. Flavianus ve Trajan dönemlerinde klasisizm orijinal ve üretken olmuştur.
Şiir alanında Lucanus retoriğin epikte kullanımını mükemmel bir hale getirmiştir; bunun belirtilerini Ovidius Dönüşümler adlı yapıtıyla ortaya koymuştu. Öte yandan Persius konuşma dilini yazına sokmuştur. Petronius romanının diyaloglarındaki bazı kesimlerde olabildiğince alt tabakanın konuşma diline yaklaşmıştır, buna karşın anlatımda daha sıkı bir biçem uygulamıştır. Klasiğe dönük bir değişim Flavianus döneminde beklenebileceği gibi, Silius tarafından destanda uygulanmıştır. Çağdaşı Statius, Vergilius'a benzeme çabalarına karşın yazar olarak Ovidius'a daha yakın kabul edilmiştir. Persius'un linguistik aşırılıklarından kaçınan Iuvenalis, hiciv türünün özel, retorik açısından belirgin bir biçimini yaratmıştır. Böylece sonraki kuşakların gözünde bu türün klasiği olmuştur.
Yazınsal korumacılığın sona ermesi
İkinci Augustus Kuşağı da denilen Augustus'tan sonraki kuşak, kendinden önceki dönemle karşılaştırıldığında kanlı iç savaşlarla uğraşmamıştır. Bu dönemde ahlaki ve politik yenileşme hareketine destek veren yazınsal çalışmalara karşı muhalefet belirtileri başlamıştır. Ovidius politikaya karışan şiire karşı çıkmıştır ve Helenistik biçemdeki yazına öncelik veren şiirin sembolü olmuştur. Ovidius'un adlı yapıtında üç ayrı yerde görülen bunun kanıtıdır. Oysa Vergilius yapıtlarıyla Augustus'un politikasına hizmet etmiştir. 'ın ölmesi ve dolayısıyla onun ince düşüncesinin ortadan kalkması politik güçlerle okuyup yazan seçkin sınıf arasında zaman zaman sonra da geçici olarak iyileştirilebilecek bir çatlak oluşturmuştur. Yazınsal korumacılıktaki kriz Tiberius ile hemen kendini göstermiştir. Tiberius kültürel bir egemenlik programını düzenleme yoluna gitmemiştir; sanatsal ögeler bakımından zengin ancak ele aldığı konular bakımından suya sabuna dokunmayan, ozanın iç dünyasını anlatan İskenderiye şiirinden zevk alması bu konudaki kayıtsızlığını göstermektedir. Oysa 25'te intihar eden gibi princeps makamına özgürlük kurbanı olacak derecede karşı koyan güçlenmiş bir tarih yazımıyla yüz yüze gelmiştir. Senatörlerden oluşan seçkin sınıfın cumhuriyetçi geleneğinde köklenen tarih yazımına duyulan bu eğilim Suetonius ve Tacitus'a dek etkisini gösterecek Julio-Claudius gücüne karşı düşmanca bir tutumun ortaya çıkmasına neden olmuştur ve sonraki kuşaklara aktarılacak Julio-Claudius soyunun imajını ortaya çıkarmıştır.
Claudius'un başa geçmesiyle durum değişmiş gibi görünmemektedir. Oysa Claudius Latince ve Yunanca birçok yapıt veren ve öğrenmeye karşı çok istekli biri olarak ün yapmıştı. Livius'u örnek aldığı Latince bir tarih çalışması bile vardı. Bu tarih yapıtına Jül Sezar'ın ölümüyle başlamış, iki kitapta ele aldığı iç savaşları hızla geçmiş, bunun yerine Augustus'un princepsliği üzerinde durarak bu dönemi kırk bir kitapla ele almıştır. Claudius ayrıca babasının biçeminin Cicero'nunkinden üstün olduğunu ileri süren 'nun oğlu tarafından kaleme alınmış bir çalışmaya yanıt niteliğinde Cicero'yu savunan bir yapıt ortaya koymuştur. Bunlardan başka bir de dilbilgisi kitabı yazmıştır, bu çalışmasında Latin alfabesine üç yeni harf daha sokmayı önermiştir.
Neronn, Seneca tarafından yönlendirilen princepsliğinin ilk yıllarında tek başına senatonun güvenini elde etmeye ve yazınsal korumacılığı yerleştirmeye çalışmıştır. Bu proje, Augustus'un olağanüstü dönemindeki gibi yazının yeniden canlanmasını amaçlayan o kısa klasik döneme olanak tanımıştır ve bu dönemden günümüze ancak birkaç sıradan çalışma ulaşmıştır. Örneğin yazarı tam olarak bilinmeyen, ya Silius'a ya da 'a ait olabileceği düşünülen ve diye adlandırılan eserin bir kısaltması, 'un pastoral şiirleri gibi. Bu çalışmalarda Augustus çağı yazınının en üst düzeyde örneği olarak ele alınan Vergilius'un etkisi açık bir biçimde görülmektedir. Augustus çağı yazını hem devlet eliyle yapılan resmî korumacılığı hem de bu çağın değerleriyle yazının politik güçle olan ilişkisinde oynadığı rolü temsil etmişti.
Neronn'un kendisi de ozandı, Troya konularını işleyen epik çalışmaları severdi ve çeşitli yollarla sanatsal etkinlikler düzenlerdi, 60 yılında adı verilen beş yılda bir düzenlenen halka açık şiir, şarkı, müzik ve hitabet yarışmalarını başlatmıştır. Bu girişim, Neronn'un yalnızca yeni bir yazınsal korumacılık sistemi yaratma tutkusunu değil, aynı zamanda yeni kültürel görüntülerin başını çekme isteğini de ortaya koyduğu için ilginçtir. Neronn'un geleneksel imajı onun yalnızca karakterini ve uzun zamandır inanmış olduğu eşsiz bir kişilik olduğuna ilişkin sabit fikrini değil, kültürel politikasına ait kesin amacını da yansıtmaktadır. Onun aşırı duygusal ruhu ve Helenleşmeye doğru yönelmesi kültürel yenileşmeye ve geniş halk kitleleri arasında yayılmış zevklere ve eğilimlere duyulan geniş isteği açıklamaktadır. Roma'nın sosyal yapısı için gözdağı gibi olan bu eğilimlere senatörler güçlü bir biçimde karşı koymuşlardır çünkü bunlar Neronn'u Roma geleneği için düşman görmüşlerdir. Neron ise bu eğilimleri rejimindeki Helenistik ve tek kişilik yönetimin ögelerini yasallaştırmak için olduğu kadar destek kazanmak için kullanmıştır.
Bir takım festivaller sırasında da düzenlenen halka açık şiir yarışmaları Flaviuslar döneminde sürmüş ve hatta gittikçe popüler olmuştur ancak yeni imparatorluk gücünün başa geçmesi Neronn'un kültür politikasını belirgin bir kesintiye uğratmıştır. Flavius soyu Yunan etkisine açık olmanın karşısına ahlaki ve kentle ilgili yenileşme programı yürüttü. Nefret edilen Julio-Claudius gücünün sonunu getiren katliamdan ve ağır bir krizden sonra uyum ve barışı geri getirerek gösterdikleri iyi niyetle iş başına geçmişlerdir. Yazında geleneksel değerlere geri dönülmesinde iki olgu göze çarpar: Vergilius'u örnek alarak epik şiirin yeniden ortaya çıkması ve düzyazıda da Cicero'nun değer kazanması. Cicero biçemde ve hatta retoriği temel alan eğitimin modeli olarak ele alınmıştır. Vespasianus döneminde retoriğin ilk kez devlet tarafından desteklenip kurumlaştırılmasının en açık belirtisi yönetici sınıfın yani imparatorluk memurlarının retorik eğitimine teslim edilmesidir.
Yönetimin klasik eğilimleri yanında, Flaviuslar döneminde özellikle şiirde 1. yüzyılın ilk yarısında yavaş yavaş gelişen biçem izleri görülmektedir ve bu biçem dönemin ozanlarının arzu ettiği yazınsal korumacılık olmadan gelişmiştir. Geçimini kazanmaya zorlanan Martialis'in yaşamı çok başarılı bir ozanın bile yaşadığı koşullar bakımından eğiticidir. Thebais adlı yapıtının recitatio'larında elde ettiği büyük üne karşın Agave adlı bir pandomim kitapçığı yazarak yaşamını kazanmak zorunda kalmıştır.
Edebiyat ve tiyatro
Aynı kişinin hem müzikal oyun yazarı hem de zamanının en büyük saray ozanı olması, Statius gibi bir yazar için bile yazınsal etkinliği sayesinde daha değerli armağanlar elde etmek için tiyatroya yönelmek zorunluluğunu değil aynı zamanda pandomim gibi bir türle hoşça zaman geçirilen bir başarıyı da gösterir. Pandomim bir tiyatro gösterisidir, Augustus döneminde Roma'ya girmiş gibi gözükmektedir. Çoğu kez yoğun bir biçimde dramatik karakterlidir, bu türde aktör fabula saltica denen metni kısa bir süre müzik eşliğinde okur, bu sırada maskeli ikinci bir aktör olayı beden ve el hareketleriyle canlandırırdı. Bu gösteri türü imparatorluk döneminde çok başarılıydı. Kanıt eksikliğine karşın (yalnızca müzik değil metinler de kayıptır), Seneca ve Iuvenalis gibi yazarlar aracılığı ile dolaylı da olsa kanıt mevcuttur. Seneca ve Iuvenalis pandomimin uyandırdığı aşırı heyecan ve aktörlerin hoşuna giden yoğun ilgi hakkında önemli bilgi verirler; mimus (yani fabula riciniata denen taklit sanatı) ve (Roma konulu sahne oyunu) gibi öbür daha küçük tiyatral türlerin yanında pandomim imparatorluk döneminin 1. yüzyılı boyunca ve sonrasında en sevilen başarılı bir tür olmuştur. İmparatorluk döneminde hem sahne düzeneğinin yaratıcılığı hem de gladyatörler arasındaki yarışmaların acımasızlığı nedeniyle gittikçe görkemli olan bir tek sirk oyunları pandomime üstün gelmiştir. Sahne düzeneğindeki yaratıcılık sayesinde sık sık , Prometheus ya da Orfe gibi mitolojik konular sahneye koyulabiliyordu. Çok ünlü bir mimus yazarı olan ve Caligula zamanında yaşamış olan Catullus'un 'sı ve özellikle 'u, özellikle halkı eğlendiren kan kusan bir oyuncu ya da çarmıha germe sahnesi gibi sahne efektleri önemlidir.
Bu sahne gösterilerinin yanı sıra nüfusu İtalya yerlileriyle eyaletlerden gelenlerin oluşturduğu büyük bir kentin sosyal ve kültürel yaşamının pek çok yönüne değinen önemli bir olgu vardır. Bu gösteriler metropol insanının şiddet içeren heyecanlarına açık olan yalın zevklerine seslenmektedir. Okumuş yazmış ve az sayıdaki dinleyici kitlesine yönelik olan trajik sahne sanatını eski durumuna getirmek için elit senatör tabakasının yarışamayacağı bir durum ortaya çıkmıştır. Bu göz önüne alındığında bu çağın yazını, özellikle de şiir belirli sınırlar içinde gösteri biçimi olmaya ve tiyatral eğilimler göstermeye başlar.
Bu çağın bir başka kültürel özelliği de declamatio'nun yaygınlaşmasıdır. Bir çocuk okumayı yazmayı öğrendiği zaman dil ve yazın üzerine çalışmak için bir dilbilgisi öğretmeninin derslerine devam etme zamanı gelmiş demekti. Aynı zamanda bir Yunan çocuğun beden eğitimi dersleri vardı, belki geometri ve müzik dersleri de alırdı. Ama bunların hiçbiri yazınsal çalışmalarla uğraşan bir okulun konuları değildi. Helenistik dilbilgisi okulları hakkında en iyi kaynak yaklaşık MÖ 100 yılında 'ın yazdığı ve 500 yıl boyunca kullanılan bir kılavuzdur. Ele alınan konunun altı kesimi vardır. Bunlar öğretmenin ve öğrencilerin günlük uğraşılarıydı: Yüksek sesle okuma, şiirde kullanılan vezni anlama, metindeki konuların belirlenmesi, az geçen sözcüklerin anlamının ve tarihi referansların açıklanması, etimolojik yapı, ad ve eylem çekimlerine çalışma ve ozanların yargısı.
Bir dilbilgisi hocasının öğretisiyle daha ileri seviyedeki hocanın öğretileri arasında bir fark vardı. Retoriğe çocuklar 12-14 yaşları arasında başlarlardı. Retorik okulları düzyazı yazarlarını inceleme, tartışma teknikleri, ses tonunu ayarlama, konuşma sanatlarını (benzetme, teşbih, mecaz gibi) da içine alan süsleme üzerine yoğunlaşmıştı ama pratikte ileri düzeydeki dilbilgisi eğitimi sık sık retoriğin giriş düzeyindeki bilgileriyle çakışıyordu. Bazı öğretmenler dilbilgisi ve retorik konularını farklı sınıflara öğretiyordu. Bundan başka gramer öğretmenleri öğrencilerine yazılı kompozisyon derslerinin ön bilgilerini veriyordu ve bu konulara daha sonra retorik okullarında devam edilebilirdi. Bu çalışmalar için kullanılan Yunanca terim "" idi. Bunlar retorik konuşmaların ön denemeleriydi. Retorik okullarında bir öğretmen öğrencilere retorik teorilerini verirdi. Bu bilgi retoriğin tüm kesimlerini oluştururdu. Bular (tartışmanın konusunu savunmak için destekleyici fikirler bulma), bu fikirlerin düzenlenmesi, stil, bellekten okuma ve tartışmanın sunulması idi. Bazı öğretmenler bunu bir kılavuzdan okuyabilirlerdi, öğrenciler de bunu kopyalayabilirlerdi. Başka öğretmenler ise öğrenciler not tutarken konuyu kendi düzenleri çerçevesinde anlatırlardı. Yazılı sınav olup olmadığı konusunda kanıt yoktur ama olasılıkla öğretmenler öğrencilerini retoriğin bölümleri ve retorik terimlerin betimlenmesi konusunda sözlü olarak denerlerdi. Özellikle bir öğrenciden gelişen retorik bilgisini sınıfta konuşarak pratiğe dönüştürmesi beklenirdi. Buna Yunanca "melete" denirdi. Latincede ise "declamatio" adı verilirdi. Öğretmen bir konu seçerdi, konunun nasıl işleneceği konusunda fikir verirdi ve bunun üzerine örnek olsun diye bir konuşma yapardı. Sonra öğrencilere konuşmaları için birer konu verirdi ve öğrenciler de öğretmen tarafından düzeltilmek üzere bir çalışma sunarlardı. Öğretmen onaylayınca öğrenci konuşmayı ezberleyip sınıfta sunardı. Bu tür çalışmaların iki türü olurdu: Roma retorik okullarında bunlar ve olarak bilinirdi. Suasoria öbüründen daha kolay bir tür olarak kabul edilirdi. Yunan okullarında yaygın olarak görülen bir türdü. Bu tartışmalı ve sonuca varma türünde öğrencileri yetiştiriyordu çünkü öğrencilerden mitolojik ya da tarihî bir kişiye belirli bir durumda ne yapması gerektiğini öğütlemesi istenirdi. Örneğin Agamemnon'a kızı 'yı kurban etmesi ya da etmemesini sağlayacak öğütler, İskender'e İndus Nehri'nden geri dönmesini ya da nehri geçip daha da ileri gitmesi için verilen öğütler gibi. Contraversia ise mahkemelerdeki konuşmaların bir benzeriydi. Öğrenciye konuyla ilgili yasalar öğretilirdi. Bu gerçek ya da hayalî olabilirdi. Bu çerçevede savunması için dava konusu verilirdi. Quintilianus'a göre bu hayalî tartışma konuları üzerine ve yasal konular üzerine yapılan declamatio okullara ilk kez MÖ 300 civarında tarafından sunulmuştur. Declamatio ve progymnasmata'ya MÖ 1. yüzyıldan kalma retorik yapıtlarda değinmeler olmasına karşın Yunanca ve Latince kanıtların çoğu imparatorluk döneminden kalmadır.
Konuşma sanatının yanı sıra kültürel kamu eğlencesinin başka bir biçimi de recitatio idi. Recitatio, çağrılı konuklar önünde yazar tarafından yazınsal parçaların okunmasıdır. Recitatio geleneğini Roma'ya yerleştirmiştir. Yazınsal parçaların halk önünde okunma geleneği ve okullardaki declamatio'ların hitabette ve yazının tüm biçimlerinde önemli değişiklikleri beraberinde getirdiği açıktır. Bu durum Persius'ta, Petronius'ta ve recitatio için duyulan geniş bir çılgınlığa karşı yönelmiş Iuvenalis'deki sert belirtilerden ve Tacitus'un güzel konuşma sanatının bozulma nedenlerini anlattığı Dialogus de oratoribus adlı yapıtındaki uzun analizlerden anlaşılır. Sık sık olduğu gibi yazınsal bir çalışmanın dinleyicisindeki değişiklik çalışmanın kendisinin özelliklerinde de bir değişiklik ortaya koyar. Kamuya açık yerlerde ve tiyatrolarda tüketim malzemesi gibi muamele gören yazın artık tiyatral ve gösteri nitelikli özellikler kazanmaya başlamıştır. Değer ölçüsü dinleyicinin alkışı olmuştur ve bu dinleyici artık Augustus dönemi ozanlarının zevkine sahip dar bir aristokrat sınıf değil; daha halkçı, sosyal ve kültürel düzeyi her zaman yüksek olmayan bir sınıftır. Bu noktada yazar dinleyicileri şaşırtmak ve hayran bırakmak için ilgi çekecek biçimde davranırsa, bu şaşırtıcı olmayacaktır.
Kaynakça
- Oxford Classical Dictionary (İngilizce). Oxford: Oxford University Press. 1984.
- Oxford Classical Dictionary (İngilizce). Oxford: Oxford University Press. 1996.
- Oxford Classical Dictionary (İngilizce). Oxford: Oxford University Press. 2012.
- (1962). Storia della Letteratura Greca (İtalyanca). Milano: Nuova Accademia Editrice.
- Conte, Gian Bagio (1994). Latin Literature: A History (İngilizce). Joseph B. Solodow, çev. Londra: Johns Hopkins University Press.
- Erim, Müzehher (1987). Latin Edebiyatı. İstanbul: Remzi Kitabevi.
- Ovidius (1984). Metamorphoses (İngilizce). F. J. Miller. Harvard University Press.
- (1969). La Letteratura Latina dell'Eta Imperiale (İtalyanca). Milano: Sansoni/Academia.
- (1973). Storia della Letteratura Latina (İtalyanca). Roma: Societa Editrice Dante Aligieri.
- (1964). A Handbook of Greek Literature (İngilizce). Londra: Methuen & Co.
- (1966). A Handbook of Latin Literature (University Paperbacks) (İngilizce). Londra: Methuen & Co.
- Suetonius (2008). On İki Caesar'ın Yaşamı. F. Telatar, G. Özaktürk, çev. Ankara: Türk Tarih Kurumu Yayınları.
- (1997). A History of Roman Literature (İngilizce). 2. New York: E. J. Brill.
İşbu madde Fatma Gül Özaktürk tarafından CC BY-SA 3.0 lisansı altında yayımlanan metin içermektedir.
wikipedia, wiki, viki, vikipedia, oku, kitap, kütüphane, kütübhane, ara, ara bul, bul, herşey, ne arasanız burada,hikayeler, makale, kitaplar, öğren, wiki, bilgi, tarih, yukle, izle, telefon için, turk, türk, türkçe, turkce, nasıl yapılır, ne demek, nasıl, yapmak, yapılır, indir, ücretsiz, ücretsiz indir, bedava, bedava indir, mp3, video, mp4, 3gp, jpg, jpeg, gif, png, resim, müzik, şarkı, film, film, oyun, oyunlar, mobil, cep telefonu, telefon, android, ios, apple, samsung, iphone, xiomi, xiaomi, redmi, honor, oppo, nokia, sonya, mi, pc, web, computer, bilgisayar
Latin edebiyatinin gumus cagi Latin edebiyatinin 14 ten I Justinianus un 550 de hukuk alaninda yaptigi yeniliklere dek olan donemini kapsayan donem Roma Imparatorlugu ve daha sonrasinda Bizans Imparatorlugu etki alaninda gelistiginden dolayi Imparatorluk Donemi olarak da adlandirilmaktadir Yazin karakteristigiOzellikleri Bu edebiyat donemi uzun ve karisik donemin kriz icindeki Romalilik ruhunun acilarini tam olarak yansitmaktadir bu uzun ve karisik donemde baslangicta her turlu kulturel ve yazinsal hareketine ilgisiz kalinmistir Imparatorluk sarayi ve yonetici sinif yazarlara genelde ozgurlugun politik zorbalik tarafindan boguldugu donemlerdeki gibi kuskuyla bakmistir Edebiyat zayiflamistir klasik kultur yaratici gucunu Augustus edebiyatini beslemis olan yuce ideallerini gittikce yitirmistir Bu yuce idealler ya tumuyle ortadan kalkmistir ya da zayiflayip imparatorluga ozgu bir bicim alarak evrensellesme yoluna girmistir Bu donemin kendine ozgu karakterleriyle carpici bir gerilemenin gozle gorulur belirtilerini veren bir edebiyat ortaya cikar soguk kuru bilgic yapay yaltaklanan icten olmayan soylev agirlikli kendini ozgurce ifade etmekten cok eski orneklerin pesinden kosan gibi sifatlar bu donem edebiyati icin kullanilabilir Ilim oldugu yerde kalmis ve yaratici atilimlari engellemistir Latin dili ve edebiyatinin arkaik ve Attika geleneklerini savunmak icin ortaya cikan arkaik kullanimlardan hoslanan cevrelerde olusmaya baslar metin kritiginin yorumlayici linguistik ve dilbilgisi calismalarinin yolunu acar doga ve gok bilimlerinde merakli calismalar baslar Hukuk dusuncesi bicimlenmeye baslar bu donemde hukuk uzerinde kesin ve cok ciddi bir bicimde calisilmis derlemeler yapilmistir Retorik zamanin kulturune egemendir imparatorluk doneminde cok sayida kurulmus olan okullardan cikar ve her edebiyat turune uygulanir Doga disi iliskileri anlatma ve aciklayici dil zevki gelisir yaltaklanma korkunc ve siddet dolu bir olayi tiyatro haline getirme ve dramatik tanimlamalarin ornekleri ogretilir Siir cesitli ozellikler gosterir Lirik siir insani uzuntuden oldurur Bir onceki donemin yuce konulari artik bir sey ifade etmemektedir bunlarin tumu cok kapali cevrelerde yeni bir teknik ve yeni bir duyarlilikla esin kaynagi olmadan yeniden dile getirilir Bunun ornegi yeni ozanlardir Epik siir ya Lucanus unki gibi icerik bakimindan yeni bir ifade aramis ya da Flaccus Italicus Statius unki gibi Hellenistik orneklerin ve Vergilius un izinden giderek geleneksel bicimlerini yinelemistir Persius ve Iuvenalis gibi taslama ozanlari Horatius ve Menippos tiplemelerinde yuce Augustus sanatinin ahlak kaygisi guden dusuncelere acik olan herkesten daha cok one cikarlar ama onlarda uzlasmaz ve huysuz bir azarlama onemlidir bu sertlik onlarin siirlerini savas ve gucendirme araci bicimine sokmustur Martialis ve Petronius geleneksel kurumlarin artik asinmis cercevesi icinde kaynamakta olan yeni dunyayi sasirtan bir yetenekle ele alip betimleme konusunda daha sakin ve onyargisiz davranirlar Taslamanin yaninda ayni ahlaki durtulerle yeni bir edebi tur ortaya cikar Masal Bu turun yaraticisi Paedrus un ve Yunan masal yazari un kaba bir taklitcisi olan un disinda kendini masala adayan bir sanatci olmamistir Tarih her zamanki gibi donemin sosyal ve kulturel kosullarinin en etkileyici belgesi olarak kalmistir Imparatorluk tarih yazimi geleneksel bicimini birakmistir Tarihin yeni bir dunyasi vardir bu dunyanin merkezinde artik Roma ve buyuk idealler yoktur Buna karsilik onder cikarlar parti entrikalari ayaklanmalar imparatorluk sinirlarinin esenligi icin duyulan korku vardir Retorik ve ahlaki ogeler bu dunyanin baglayici dokusudur Felsefe de izlenecek ya da en azindan ayakta kalmak icin yeni yollar aramistir Epikurcu dusuncelerin canliligini surdurmesinin yani sira geleneklerin alt ust olmasina karsi bir baskaldiri ve savas tutumu icinde politik yasama giren Stoacilik gucunu gostermektedir erdemi ve aristokratlarla baskici sinifin istegine karsi insanin ic ozgurlugunu dile getirmistir Stoa felsefesi imparatorlugun baskisina karsi cikma konusunda guzel ornekler sunmustur ve Lucanus un kendisi Stoacilik atesli savunucular da bulmustur ornegin Persios Seneca eve Epiktetos Dogal olarak bu donemin insani uzen goruntusu icinde guclu kisilikler de yok degildir bu kisilikler siirde oldugundan daha cok duzyazida en ust noktaya ulasmislardir ornegin Tacitus Iuvenalis Seneca Petronius gibi Bu goze batan kisilikler icinde yasadiklari cagi ifade etmislerdir Turleri Tarihsel gelismeler yazin turlerinin olusumunda degisiklik yaratmistir Tek adam yonetiminin baslamasiyla politik hitabet anlamini yitirmis retorik dershanelere kapatilmistir Politik alandaki hatiplerin yerine artik halk guzel soz soyleme alanindaki parlak hocalara hayran olmaktadir Hitabet kitleleri etkileme araci olarak gorulecegi yerde en iyi olasilikla egitim ve kendini yetistirme araci olarak en kotu olasilikla da yildiz oyuncular icin oyun alani durumuna geliyordu Bu noktada hitabetin onemini yitirmesinin nedenleri uzerine bir corpus ortaya cikmistir Kokeninde bir okul calismasi olan soz soyleme sanati declamatio bu donemde obur yazinsal turlerin icine girmistir Felsefe yazarlari Cicero nun karsilastirmali yapitlarina karsin okuyucuyu dogrudan dogruya etkilemeyi denemislerdir Onder icin yazilan el kitaplari ve imparatora ovgu en cok kullanilan yazin turleri olmustur Seneca nin si ile Plinius Secundus un u standartlari olusturmustur Imparatora ovgu siirde bile ozel bicimler gerektiriyordu bu pastoral tanimlayici lirik ve daha cok destan alaninda gercekti Domitianus doneminde bile cesitli konularin yani sira politikayi da iceren isleyen epik siir ortaya cikmistir Cumhuriyetci idealler ve imparatora ovgu ve donemlerinin epiginde sik sik yan yana bicimlenmistir Tek kisi yonetimi dolayli olarak Ezop Masallarinin dogusuna katkida bulunmustur Bu turun o donemin siirinin yasal bir bicimi olmasi sans eseri degildir cunku bu turden dolayli politik elestiri icin olanak saglanmistir Bir senatorun yalnizca Trajan doneminde Latince bir tarih yapiti yazmasinin mumkun oldugu goz onune alindiginda Trajan ile ondan oncekiler arasindaki fark anlasilabilir Livius tan sonra bu turde yapit ortaya konmamistir tarihi retorik orneklerden olusan bir koleksiyona indirgemistir Velleius ise tarihi askerlerin orta halliligi ve imparatora icten bagliligi ile sinirlamistir Daha iyi yazarlar olduysa da siddet yoluyla susturulmuslardir Trajan zamaninda tarih kendisini isleyecek bir yazar bulmustur Tacitus Tarih yaziminin ulastigi bu doruk noktasindan sonra uzun bir zaman icin onemli kisilerin biyografisini konu alacak yapitlar vererek gerileme egilimi gostermistir Tarih yaziminin once yasaklanmasi sonra parlamasi ve yeniden dususe gecmesi bunun yaninda her donemde gostermis oldugu karakteristik ozellikleri donemin tarihi durumuyla uyum icinde olmustur Tarih Romali bireyler icin geleneksel faaliyet alani olma cekiciligini yitirdikten sonra bu kisiler kendileri icin yeni dunyalar bulmak zorunda kalmislardir Onlar icin once maddesel bir evren vardi Ciddi bir Romali doga bilimleri ve felsefi bir arastirma icin o ana dek zaman bulamamisti Principatusluk boyle bir calisma icin duyulan sucluluk duygusunu ortadan kaldirdi Gec cumhuriyet doneminde boylesine arastirmalarla ugrasmis olan didaktik siir turu Cicero nun si ve Lucretius un evrenin zihinle gozlemlenmesini insanoglunun gercek amaci olarak betimlemekten artik cekinmiyordu ve daha once Ovidius Germanicus un Aratos tan yaptigi ceviri ve Plinius un Doga Tarihi nin bazi kesimleri bu turden ilgi alanlarinin kimi ornekleridir En onemlisi ise Seneca nin na yazdigi onsozdur Buna yazarin de otio su da eklenmelidir Kuskusuz bu calisma yalniz bilgi amaciyla yapilmis degildir amacin buyuk bir kesimi kitaplardan cesitli bilgiler edinme ve hayal gucuyle karismis gozlemlemeydi Ikinci bir calisma alani ise kisilerin karakterlerini ortaya cikarmakti Duzyazida boylesine ozel bir mektup turu de Plinius tarafindan yazina sunulmustur Daha onceden kisilerin cesitli yanlarini ortaya cikaran ve cok daha ileri gitmis calismalar vardi bunlardan biri Seneca nin felsefi pedagojisidir Bu yapitta psikolojik ve retorik ilkeler goz onunde tutulmus ve yeni bir felsefi mektup sinifi ortaya cikmistir Siirde de benzer egilimler vardi Ovidius psikolojik monologlarini Lucanus epik yapitini duygusal ve elestirel yorumlarla canli bir hale getirmistir Trajedi topluma seslenmekten vazgecmis gibi gorunuyordu ama tehdit edici karanlik olaylarin ve cesitli zamanlarin sikici atmosferinin bir aciklama bicimi olarak ve ayrica tiranligin dolayli elestiricisi olarak yasamini surdurmeye devam etmistir Epik siir ise bir kez daha Lucanus un Pharsalia sinda yeniden politik bir onem kazanmistir Domitianus zamaninda Silius un Punica si bu turun neoklasik evresini olusturmustur Gercek epik siir turunun son yazarlari Flaccus ve Statius tur Bunlar Grek ve Roma kulturunun sentezini gerektiren bir zamanin entelektuel havasina uymuslardir Gittikce ozellesen gorus acilarina uygun bir bicimde cok daha ilimli turler epigi izlemistir Bunlardan biri Petronius un gercekci romanidir Bu yapit bildigimiz kadariyla ana hatlariyla yenilikci bir turdur ve Neronn zamaninin tipik bir ornegidir Ayni donemdeki hiciv gercekle gorunum arasindaki acikli karsitligi ortaya cikarmistir Persius un hicivleri Bunun ardindan Iuvenalis hicvi dunyanin aynasi durumuna getirmistir Bu ayna ideallestirilmis Roma degerlerinin gurur dolu mirasiyla onlarin mirascilarinin yasadigi acikli kosullar arasindaki karsitligi acikca ortaya koymustur Kisisel konulara verilen daha buyuk onem o zamana dek uzerinde durulmamis turlerde kendini gostermistir Martialis sayesinde nukte evrensel bir onem kazanmistir Statius ile birlikte dogaclama siir yazindaki yerini elde etmistir Dil ve bicem Erken imparatorluk yazininda siir ve duzyazinin birbirlerini yakindan etkilemeleri soz konusu olmustur Bir yandan duzyazidaki ifade daha incelmis ote yandan retorik siiri etkilemistir Duzyazi ve siirin ikisi birden her egitimli adamin bir retorik okuluna devam ettigi gercegini yansitmaktaydi Bu donemde yazinsal uslup tek tip degildi Cicero Attike ile Asia bicemi arasinda bir orta yol bulmustu Rodos bicemi Bununla birlikte Augustus zamanindan baslayarak duzyazi keskin bir Asia bicemini uygulamistir Duzyazi daha siirsel olmustur Helenistik hitabetin devami olan bu okuldan Neronn zamaninin modernizmi olan Seneca nin bicemi dogmustur Gelenegin dusmani olan imparator Caligula bu modern egilimin basta gelen oncusu olmustu Vespasianus ve Domitianus donemlerinde bir retorik hocasinin resmen atanmasiyla klasisizm yerlesmistir Quintilianus bunun ilimli bir temsilcisidir Plinius temelde onunla ayni gorusu paylasmistir Tacitus adli yapitinda Cicero nun tarih yapitinda ise Sallustius un bicemini izlemistir Boyle bir tutum neoklasik olarak adlandirilabilir Tacitus ayrintida Sallustius un dili ve biceminin bazi klasik olmayan ozelliklerini daha da gelistirmek icin kesin bir tercih yapmistir Flavianus ve Trajan donemlerinde klasisizm orijinal ve uretken olmustur Siir alaninda Lucanus retorigin epikte kullanimini mukemmel bir hale getirmistir bunun belirtilerini Ovidius Donusumler adli yapitiyla ortaya koymustu Ote yandan Persius konusma dilini yazina sokmustur Petronius romaninin diyaloglarindaki bazi kesimlerde olabildigince alt tabakanin konusma diline yaklasmistir buna karsin anlatimda daha siki bir bicem uygulamistir Klasige donuk bir degisim Flavianus doneminde beklenebilecegi gibi Silius tarafindan destanda uygulanmistir Cagdasi Statius Vergilius a benzeme cabalarina karsin yazar olarak Ovidius a daha yakin kabul edilmistir Persius un linguistik asiriliklarindan kacinan Iuvenalis hiciv turunun ozel retorik acisindan belirgin bir bicimini yaratmistir Boylece sonraki kusaklarin gozunde bu turun klasigi olmustur Yazinsal korumaciligin sona ermesiIkinci Augustus Kusagi da denilen Augustus tan sonraki kusak kendinden onceki donemle karsilastirildiginda kanli ic savaslarla ugrasmamistir Bu donemde ahlaki ve politik yenilesme hareketine destek veren yazinsal calismalara karsi muhalefet belirtileri baslamistir Ovidius politikaya karisan siire karsi cikmistir ve Helenistik bicemdeki yazina oncelik veren siirin sembolu olmustur Ovidius un adli yapitinda uc ayri yerde gorulen bunun kanitidir Oysa Vergilius yapitlariyla Augustus un politikasina hizmet etmistir in olmesi ve dolayisiyla onun ince dusuncesinin ortadan kalkmasi politik guclerle okuyup yazan seckin sinif arasinda zaman zaman sonra da gecici olarak iyilestirilebilecek bir catlak olusturmustur Yazinsal korumaciliktaki kriz Tiberius ile hemen kendini gostermistir Tiberius kulturel bir egemenlik programini duzenleme yoluna gitmemistir sanatsal ogeler bakimindan zengin ancak ele aldigi konular bakimindan suya sabuna dokunmayan ozanin ic dunyasini anlatan Iskenderiye siirinden zevk almasi bu konudaki kayitsizligini gostermektedir Oysa 25 te intihar eden gibi princeps makamina ozgurluk kurbani olacak derecede karsi koyan guclenmis bir tarih yazimiyla yuz yuze gelmistir Senatorlerden olusan seckin sinifin cumhuriyetci geleneginde koklenen tarih yazimina duyulan bu egilim Suetonius ve Tacitus a dek etkisini gosterecek Julio Claudius gucune karsi dusmanca bir tutumun ortaya cikmasina neden olmustur ve sonraki kusaklara aktarilacak Julio Claudius soyunun imajini ortaya cikarmistir Claudius un basa gecmesiyle durum degismis gibi gorunmemektedir Oysa Claudius Latince ve Yunanca bircok yapit veren ve ogrenmeye karsi cok istekli biri olarak un yapmisti Livius u ornek aldigi Latince bir tarih calismasi bile vardi Bu tarih yapitina Jul Sezar in olumuyle baslamis iki kitapta ele aldigi ic savaslari hizla gecmis bunun yerine Augustus un princepsligi uzerinde durarak bu donemi kirk bir kitapla ele almistir Claudius ayrica babasinin biceminin Cicero nunkinden ustun oldugunu ileri suren nun oglu tarafindan kaleme alinmis bir calismaya yanit niteliginde Cicero yu savunan bir yapit ortaya koymustur Bunlardan baska bir de dilbilgisi kitabi yazmistir bu calismasinda Latin alfabesine uc yeni harf daha sokmayi onermistir Neronn Seneca tarafindan yonlendirilen princepsliginin ilk yillarinda tek basina senatonun guvenini elde etmeye ve yazinsal korumaciligi yerlestirmeye calismistir Bu proje Augustus un olaganustu donemindeki gibi yazinin yeniden canlanmasini amaclayan o kisa klasik doneme olanak tanimistir ve bu donemden gunumuze ancak birkac siradan calisma ulasmistir Ornegin yazari tam olarak bilinmeyen ya Silius a ya da a ait olabilecegi dusunulen ve diye adlandirilan eserin bir kisaltmasi un pastoral siirleri gibi Bu calismalarda Augustus cagi yazininin en ust duzeyde ornegi olarak ele alinan Vergilius un etkisi acik bir bicimde gorulmektedir Augustus cagi yazini hem devlet eliyle yapilan resmi korumaciligi hem de bu cagin degerleriyle yazinin politik gucle olan iliskisinde oynadigi rolu temsil etmisti Neronn un kendisi de ozandi Troya konularini isleyen epik calismalari severdi ve cesitli yollarla sanatsal etkinlikler duzenlerdi 60 yilinda adi verilen bes yilda bir duzenlenen halka acik siir sarki muzik ve hitabet yarismalarini baslatmistir Bu girisim Neronn un yalnizca yeni bir yazinsal korumacilik sistemi yaratma tutkusunu degil ayni zamanda yeni kulturel goruntulerin basini cekme istegini de ortaya koydugu icin ilginctir Neronn un geleneksel imaji onun yalnizca karakterini ve uzun zamandir inanmis oldugu essiz bir kisilik olduguna iliskin sabit fikrini degil kulturel politikasina ait kesin amacini da yansitmaktadir Onun asiri duygusal ruhu ve Helenlesmeye dogru yonelmesi kulturel yenilesmeye ve genis halk kitleleri arasinda yayilmis zevklere ve egilimlere duyulan genis istegi aciklamaktadir Roma nin sosyal yapisi icin gozdagi gibi olan bu egilimlere senatorler guclu bir bicimde karsi koymuslardir cunku bunlar Neronn u Roma gelenegi icin dusman gormuslerdir Neron ise bu egilimleri rejimindeki Helenistik ve tek kisilik yonetimin ogelerini yasallastirmak icin oldugu kadar destek kazanmak icin kullanmistir Bir takim festivaller sirasinda da duzenlenen halka acik siir yarismalari Flaviuslar doneminde surmus ve hatta gittikce populer olmustur ancak yeni imparatorluk gucunun basa gecmesi Neronn un kultur politikasini belirgin bir kesintiye ugratmistir Flavius soyu Yunan etkisine acik olmanin karsisina ahlaki ve kentle ilgili yenilesme programi yuruttu Nefret edilen Julio Claudius gucunun sonunu getiren katliamdan ve agir bir krizden sonra uyum ve barisi geri getirerek gosterdikleri iyi niyetle is basina gecmislerdir Yazinda geleneksel degerlere geri donulmesinde iki olgu goze carpar Vergilius u ornek alarak epik siirin yeniden ortaya cikmasi ve duzyazida da Cicero nun deger kazanmasi Cicero bicemde ve hatta retorigi temel alan egitimin modeli olarak ele alinmistir Vespasianus doneminde retorigin ilk kez devlet tarafindan desteklenip kurumlastirilmasinin en acik belirtisi yonetici sinifin yani imparatorluk memurlarinin retorik egitimine teslim edilmesidir Yonetimin klasik egilimleri yaninda Flaviuslar doneminde ozellikle siirde 1 yuzyilin ilk yarisinda yavas yavas gelisen bicem izleri gorulmektedir ve bu bicem donemin ozanlarinin arzu ettigi yazinsal korumacilik olmadan gelismistir Gecimini kazanmaya zorlanan Martialis in yasami cok basarili bir ozanin bile yasadigi kosullar bakimindan egiticidir Thebais adli yapitinin recitatio larinda elde ettigi buyuk une karsin Agave adli bir pandomim kitapcigi yazarak yasamini kazanmak zorunda kalmistir Edebiyat ve tiyatroAyni kisinin hem muzikal oyun yazari hem de zamaninin en buyuk saray ozani olmasi Statius gibi bir yazar icin bile yazinsal etkinligi sayesinde daha degerli armaganlar elde etmek icin tiyatroya yonelmek zorunlulugunu degil ayni zamanda pandomim gibi bir turle hosca zaman gecirilen bir basariyi da gosterir Pandomim bir tiyatro gosterisidir Augustus doneminde Roma ya girmis gibi gozukmektedir Cogu kez yogun bir bicimde dramatik karakterlidir bu turde aktor fabula saltica denen metni kisa bir sure muzik esliginde okur bu sirada maskeli ikinci bir aktor olayi beden ve el hareketleriyle canlandirirdi Bu gosteri turu imparatorluk doneminde cok basariliydi Kanit eksikligine karsin yalnizca muzik degil metinler de kayiptir Seneca ve Iuvenalis gibi yazarlar araciligi ile dolayli da olsa kanit mevcuttur Seneca ve Iuvenalis pandomimin uyandirdigi asiri heyecan ve aktorlerin hosuna giden yogun ilgi hakkinda onemli bilgi verirler mimus yani fabula riciniata denen taklit sanati ve Roma konulu sahne oyunu gibi obur daha kucuk tiyatral turlerin yaninda pandomim imparatorluk doneminin 1 yuzyili boyunca ve sonrasinda en sevilen basarili bir tur olmustur Imparatorluk doneminde hem sahne duzeneginin yaraticiligi hem de gladyatorler arasindaki yarismalarin acimasizligi nedeniyle gittikce gorkemli olan bir tek sirk oyunlari pandomime ustun gelmistir Sahne duzenegindeki yaraticilik sayesinde sik sik Prometheus ya da Orfe gibi mitolojik konular sahneye koyulabiliyordu Cok unlu bir mimus yazari olan ve Caligula zamaninda yasamis olan Catullus un si ve ozellikle u ozellikle halki eglendiren kan kusan bir oyuncu ya da carmiha germe sahnesi gibi sahne efektleri onemlidir Bu sahne gosterilerinin yani sira nufusu Italya yerlileriyle eyaletlerden gelenlerin olusturdugu buyuk bir kentin sosyal ve kulturel yasaminin pek cok yonune deginen onemli bir olgu vardir Bu gosteriler metropol insaninin siddet iceren heyecanlarina acik olan yalin zevklerine seslenmektedir Okumus yazmis ve az sayidaki dinleyici kitlesine yonelik olan trajik sahne sanatini eski durumuna getirmek icin elit senator tabakasinin yarisamayacagi bir durum ortaya cikmistir Bu goz onune alindiginda bu cagin yazini ozellikle de siir belirli sinirlar icinde gosteri bicimi olmaya ve tiyatral egilimler gostermeye baslar Bu cagin bir baska kulturel ozelligi de declamatio nun yayginlasmasidir Bir cocuk okumayi yazmayi ogrendigi zaman dil ve yazin uzerine calismak icin bir dilbilgisi ogretmeninin derslerine devam etme zamani gelmis demekti Ayni zamanda bir Yunan cocugun beden egitimi dersleri vardi belki geometri ve muzik dersleri de alirdi Ama bunlarin hicbiri yazinsal calismalarla ugrasan bir okulun konulari degildi Helenistik dilbilgisi okullari hakkinda en iyi kaynak yaklasik MO 100 yilinda in yazdigi ve 500 yil boyunca kullanilan bir kilavuzdur Ele alinan konunun alti kesimi vardir Bunlar ogretmenin ve ogrencilerin gunluk ugrasilariydi Yuksek sesle okuma siirde kullanilan vezni anlama metindeki konularin belirlenmesi az gecen sozcuklerin anlaminin ve tarihi referanslarin aciklanmasi etimolojik yapi ad ve eylem cekimlerine calisma ve ozanlarin yargisi Bir dilbilgisi hocasinin ogretisiyle daha ileri seviyedeki hocanin ogretileri arasinda bir fark vardi Retorige cocuklar 12 14 yaslari arasinda baslarlardi Retorik okullari duzyazi yazarlarini inceleme tartisma teknikleri ses tonunu ayarlama konusma sanatlarini benzetme tesbih mecaz gibi da icine alan susleme uzerine yogunlasmisti ama pratikte ileri duzeydeki dilbilgisi egitimi sik sik retorigin giris duzeyindeki bilgileriyle cakisiyordu Bazi ogretmenler dilbilgisi ve retorik konularini farkli siniflara ogretiyordu Bundan baska gramer ogretmenleri ogrencilerine yazili kompozisyon derslerinin on bilgilerini veriyordu ve bu konulara daha sonra retorik okullarinda devam edilebilirdi Bu calismalar icin kullanilan Yunanca terim idi Bunlar retorik konusmalarin on denemeleriydi Retorik okullarinda bir ogretmen ogrencilere retorik teorilerini verirdi Bu bilgi retorigin tum kesimlerini olustururdu Bular tartismanin konusunu savunmak icin destekleyici fikirler bulma bu fikirlerin duzenlenmesi stil bellekten okuma ve tartismanin sunulmasi idi Bazi ogretmenler bunu bir kilavuzdan okuyabilirlerdi ogrenciler de bunu kopyalayabilirlerdi Baska ogretmenler ise ogrenciler not tutarken konuyu kendi duzenleri cercevesinde anlatirlardi Yazili sinav olup olmadigi konusunda kanit yoktur ama olasilikla ogretmenler ogrencilerini retorigin bolumleri ve retorik terimlerin betimlenmesi konusunda sozlu olarak denerlerdi Ozellikle bir ogrenciden gelisen retorik bilgisini sinifta konusarak pratige donusturmesi beklenirdi Buna Yunanca melete denirdi Latincede ise declamatio adi verilirdi Ogretmen bir konu secerdi konunun nasil islenecegi konusunda fikir verirdi ve bunun uzerine ornek olsun diye bir konusma yapardi Sonra ogrencilere konusmalari icin birer konu verirdi ve ogrenciler de ogretmen tarafindan duzeltilmek uzere bir calisma sunarlardi Ogretmen onaylayinca ogrenci konusmayi ezberleyip sinifta sunardi Bu tur calismalarin iki turu olurdu Roma retorik okullarinda bunlar ve olarak bilinirdi Suasoria oburunden daha kolay bir tur olarak kabul edilirdi Yunan okullarinda yaygin olarak gorulen bir turdu Bu tartismali ve sonuca varma turunde ogrencileri yetistiriyordu cunku ogrencilerden mitolojik ya da tarihi bir kisiye belirli bir durumda ne yapmasi gerektigini ogutlemesi istenirdi Ornegin Agamemnon a kizi yi kurban etmesi ya da etmemesini saglayacak ogutler Iskender e Indus Nehri nden geri donmesini ya da nehri gecip daha da ileri gitmesi icin verilen ogutler gibi Contraversia ise mahkemelerdeki konusmalarin bir benzeriydi Ogrenciye konuyla ilgili yasalar ogretilirdi Bu gercek ya da hayali olabilirdi Bu cercevede savunmasi icin dava konusu verilirdi Quintilianus a gore bu hayali tartisma konulari uzerine ve yasal konular uzerine yapilan declamatio okullara ilk kez MO 300 civarinda tarafindan sunulmustur Declamatio ve progymnasmata ya MO 1 yuzyildan kalma retorik yapitlarda deginmeler olmasina karsin Yunanca ve Latince kanitlarin cogu imparatorluk doneminden kalmadir Konusma sanatinin yani sira kulturel kamu eglencesinin baska bir bicimi de recitatio idi Recitatio cagrili konuklar onunde yazar tarafindan yazinsal parcalarin okunmasidir Recitatio gelenegini Roma ya yerlestirmistir Yazinsal parcalarin halk onunde okunma gelenegi ve okullardaki declamatio larin hitabette ve yazinin tum bicimlerinde onemli degisiklikleri beraberinde getirdigi aciktir Bu durum Persius ta Petronius ta ve recitatio icin duyulan genis bir cilginliga karsi yonelmis Iuvenalis deki sert belirtilerden ve Tacitus un guzel konusma sanatinin bozulma nedenlerini anlattigi Dialogus de oratoribus adli yapitindaki uzun analizlerden anlasilir Sik sik oldugu gibi yazinsal bir calismanin dinleyicisindeki degisiklik calismanin kendisinin ozelliklerinde de bir degisiklik ortaya koyar Kamuya acik yerlerde ve tiyatrolarda tuketim malzemesi gibi muamele goren yazin artik tiyatral ve gosteri nitelikli ozellikler kazanmaya baslamistir Deger olcusu dinleyicinin alkisi olmustur ve bu dinleyici artik Augustus donemi ozanlarinin zevkine sahip dar bir aristokrat sinif degil daha halkci sosyal ve kulturel duzeyi her zaman yuksek olmayan bir siniftir Bu noktada yazar dinleyicileri sasirtmak ve hayran birakmak icin ilgi cekecek bicimde davranirsa bu sasirtici olmayacaktir KaynakcaOxford Classical Dictionary Ingilizce Oxford Oxford University Press 1984 Oxford Classical Dictionary Ingilizce Oxford Oxford University Press 1996 Oxford Classical Dictionary Ingilizce Oxford Oxford University Press 2012 1962 Storia della Letteratura Greca Italyanca Milano Nuova Accademia Editrice Conte Gian Bagio 1994 Latin Literature A History Ingilizce Joseph B Solodow cev Londra Johns Hopkins University Press Erim Muzehher 1987 Latin Edebiyati Istanbul Remzi Kitabevi Ovidius 1984 Metamorphoses Ingilizce F J Miller Harvard University Press 1969 La Letteratura Latina dell Eta Imperiale Italyanca Milano Sansoni Academia 1973 Storia della Letteratura Latina Italyanca Roma Societa Editrice Dante Aligieri 1964 A Handbook of Greek Literature Ingilizce Londra Methuen amp Co 1966 A Handbook of Latin Literature University Paperbacks Ingilizce Londra Methuen amp Co Suetonius 2008 On Iki Caesar in Yasami F Telatar G Ozakturk cev Ankara Turk Tarih Kurumu Yayinlari 1997 A History of Roman Literature Ingilizce 2 New York E J Brill Isbu madde Fatma Gul Ozakturk tarafindan CC BY SA 3 0 lisansi altinda yayimlanan metin icermektedir