Osmanlı İmparatorluğu'nda kölelik, Osmanlı İmparatorluğu'nun ekonomisinin ve geleneksel toplumunun yasal ve önemli bir parçasıydı. Köle edinilen ana kaynaklar Güney Avrupa, Doğu Avrupa, Balkanlar ve Kafkasya'daki savaşlar, siyasi olarak organize edilmiş köleleştirme seferleri ve Afrika'dan getirilen siyahilerin satıldığı köle ticaretiydi. Büyük askeri seferlerin ardından köle satış fiyatlarının düştüğü bilinir. Osmanlı İmparatorluğu'nun idari ve siyasi merkezi olan İstanbul'da, 16. ve 17. yüzyıl nüfusunun yaklaşık beşte biri kölelerden oluşuyordu. Bu yüzyılların gümrük istatistikleri, İstanbul'un Karadeniz'den yaptığı ilave köle ithalatının 1453'ten 1700'e kadar toplam 2,5 milyon civarında olabileceğini gösteriyor.
19. yüzyılın sonlarında köleliği yasaklayan birkaç önlemden sonra bile, uygulama 20. yüzyılın başlarına kadar büyük ölçüde azalmadan devam etti. 1908'e kadar Osmanlı İmparatorluğu'nda kadın köleler hâlâ satılıyordu.Cinsel kölelik, kurumun tarihi boyunca Osmanlı köle sisteminin merkezi bir parçasıydı.
Türkçede kul olarak adlandırılan Osmanlı köle sınıfının bir üyesi yüksek bir statü elde edebilirdi. Hadım harem ağalığı ve yeniçerilik, bir kölenin sahip olabileceği daha iyi işlerden bazılarıydı, ancak kadın köleler aslında genellikle onlar tarafından denetlenirdi. Harem kurumu içinde en önemli rolleri kadınlar oynamış ve üstlenmiştir.
Osmanlı hükûmetindeki görevlilerin pek çoğunca köle satın alındı, köle ticareti serbestçe büyütüldü ve 14. yüzyıldan 19. yüzyıla kadar Osmanlı İmparatorluğu'nun başarısının ayrılmaz bir parçası oldu. Pek çok köle memurunun kendisi çok sayıda köleye sahipti, ancak en fazla köle padişahın kendisine aitti. Osmanlı devlet sistemi, bazı köleleri Enderun gibi saray okullarında yetiştirerek girift yönetim bilgisine ve fanatik sadakate sahip yöneticiler yarattı.
Köleliğin hukuki temeli
Şeriata göre insanlar satın alma, savaştan geri kalanların esir edilmeleri ve ganimet olarak cihat yapanlara dağıtılmaları ve ayrıca bu esir ve kölelerin yine esir veya köle olan insanlardan yaptıkları çocukların köle veya cariye sayılmaları yoluyla köleleştirilebilir. Muâmelât bakımından köle mal gibidir. Alınıp satılabilir, hibe edilebilir, kiralanabilir, ortak mülkiyete konu olabilir. Kazandıkları efendisine âit olur. Kendisine karşı yapılacak haksız fiilden elde edilecek tazminatları efendisi alır. Başkasına karşı işleyeceği haksız fiillerde ise zararı ya efendisi öder ya da köleyi zarar görene devreder.
İslam'a göre bir Müslüman erkek çok sayıda cariyeye, diğer bir deyişle kadın kölelere sahip olabilir. İslam hukukuna göre bir köle veya cariye, efendisine belli bir özgürlük bedeli ödemek koşuluyla özgür kalabilir. Köle veya cariyenin efendisine ücret ödemesi ile özgür kalmasına mükatebe denir ve Kur'an'da Nur Suresi'nin 33. ayetinde bu husus kısmen detaylandırılmıştır.
Osmanlı İmparatorluğu'nda devşirme sistemi
Osmanlı'nın kurucusu Osman Bey dönemine bakıldığında, gerek saray hizmetlerinde gerekse orduda köle kullanımının pek de yaygın olmadığı görülmektedir. Kölelerin saraya hizmetli olarak istihdam edilmeleri ve özellikle cariyelerin sarayın devamlı üyeleri haline gelmelerinin başlangıç noktası olarak Orhan Bey dönemi kabul edilebilir.
Osmanlı İmparatorluğu kölelik sistemini Orta Doğu İslam devletlerinden alarak, zaman içerisinde kendi toplum ve devlet hayatına adapte ve entegre etmiştir. Köleler başta saray olmak üzere, devlet ve ordu hizmetinde yoğun olarak kullanılmıştır. Osmanlı sarayında haremin ayrı bir kurum olarak ortaya çıkması II. Mehmed (Fatih) dönemine rastlar. Harem, cariyelik sisteminin kurulup gelişmesinde ve rağbet görmesinde en büyük etken olmuştur. Cariyelik kurumuyla birlikte Osmanlı padişahları Türk kızlarıyla evlenme geleneğini terk ederek daha ziyade cariyelerle evlenme yoluna gitmişlerdir. Kanuni Sultan Süleyman’ın Hürrem Sultan ile evlenmesiyle başlayan cariyelerle evlenme geleneği, II. Osman (Genç) tarafından kaldırılmaya çalışılmışsa da, trajik sonu Genç Osman’ın bu geleneği kaldırmasını engellemiş ve halefleri cariyelerle evlenmeye devam etmişlerdir.
İlk adımlarını saray içerisinde atmış olan kölelik sistemi, orduda da işletiliyordu. Selçuklu Devleti döneminde görülen gulam sistemi, 1362’de kabul edilen Pençik Kanunu neticesinde Osmanlı İmparatorluğu'nda Acemi Oğlanlar adı altında vücut bulmuştur. pençik sistemini I. Murat başlatmıştır. Fetihlerde ele geçirilen esirlerin bir bölümü acemi teşkilatına alınıp ordu için yetiştirilirken diğer bir bölüm de devlet hizmetinde görev almaları amacıyla eğitilmek üzere saraya gönderiliyorlardı. Saraya ayrılanlar; Edirne Sarayı, ve At Meydanı’ndaki İbrahim Paşa Sarayı’nda eğitiliyorlardı. Bosnalı Müslümanlar ise doğrudan saray hizmetine alınıyorlardı.
Devlet hizmetinde kullanılan kölelerin yanı sıra; konak, köşk ve çevrelerinde de kölelik görülmekteydi. Köşk ve konak çevrelerinde, kadın köle olan cariyeler odalık olarak alınırken, erkek köleler daha ziyade fizikî güç gerektiren ayak işlerinde çalıştırılırlardı.
Köle kaynağı
Savaş esirleri
Osmanlı İmparatorluğu'nda kölenin kaynağı, ticaret yoluyla elde edilen köleler ile büyük ölçüde savaş esirleriydi. Savaş esirlerini köle haline getirme ilk olarak Orhan Bey döneminde başlamıştı. Özellikle Orhan Bey döneminin sonlarına doğru bu yöndeki gelişme daha belirgindir. Onun öncesinde Osman Bey döneminde ise savaş esirleri öldürülür, fidye karşılığı serbest bırakılır veya hür insanlara verilen ücretin yarısına tarlalarda çalıştırılırlardı. Esirler; kadın-erkek, güzel-çirkin, yaşlı-genç vb. kriterlere göre sınıflandırılıp değer biçildikten sonra diğer ganimetlerle birlikte beş hisseye ayrılır ve devlet payı olarak beşte biri alındıktan sonra geriye kalan beşte dördü savaşa iştirak edenlerin arasında pay edilirdi. Ancak Osmanlı İmparatorluğu'nda, devlete ait kölelerin kaynağı bu beşte birlik kesime dayanmıyordu. Sık sık köle ihtiyacı ortaya çıkıyor ve devlet böyle durumlarda özel şahıslardan ihtiyacı nispetinde köle satın alır ya da kiralardı. Akıncıların savaş esnasında yaptıkları harekâtlar, esir elde etmenin bir başka yoluydu. Güz aylarında devletin gösterdiği hedeflere yapılan akınlar neticesinde elde edilen esirler, satılmak üzere esir pazarlarına gönderilirdi. Bazı yeniçeriler bu işi bir geçim aracı haline getirmişlerdi. Kalelerde görevli olan yeniçeriler, bey ve hanlıklarla anlaşarak esir toplarlardı. Bu durum, 1699 Karlofça ve 1700 İstanbul anlaşmalarıyla yasaklanmıştır.
Köle ticareti
Osmanlı İmparatorluğu'ndaki bir diğer köle kaynağı, köle ticaretiydi. Ticaret yoluyla gerçekleşen kölelik sistemi de kendi içinde üç farklı noktaya dayanmaktadır: Kaçırma, hediye etme ve bizzat ailelerin satışıyla köleleştirme.
Kişilerin kaçırma yoluyla kölelik sistemine sokulması hukuken yasak olmasına rağmen, insanlar çeşitli yollarla kaçırılarak esir pazarlarına satılırlardı. Ölüm cezası dahi bu durumun önüne geçememiş, kaçırma yöntemi uzun dönemler boyunca devam etmiştir. Kölelik sistemini kaçırılma yöntemi dahilinde besleyen başlıca üç bölge bulunuyordu:
- Orta ve Doğu Avrupa (Macaristan, Eflak, Boğdan, Rusya, Polonya ve Ukrayna)
- Kafkasya
- Afrika
Kaçırılma yönteminde deniz korsanların da büyük payı bulunuyordu. Bu konuda çok çeşitli, ilginç örneklerle karşılaşılmaktadır. Doğu Anadolu Bölgesi'nde bazı köylere baskınlar düzenleyen insanlar, aldıkları bu esirleri daha sonra Yezidî diyerek satmaktaydılar.
Öte taraftan, hediye etme yoluyla kölelik pek sık görülmemekteydi. Güçsüz devletlerin himaye edilme amacıyla bağlandıkları Osmanlı İmparatorluğu'na; padişah ve devletin ileri gelenlerine hediye amacıyla gönderdikleri köle ve cariyeler, bu tür kölelik sisteminin kaynağını oluşturmaktadır. Ayrıca komutanlar, savaş esnasında ele geçen esirler arasında bulunan güzel kız ve oğlanları satmaz, fidyeyle serbest bırakmaz; genellikle padişah veya vezirlere hediye olarak sunarlardı. Osmanlı İmparatorluğu'nun da, elçiler aracılığıyla İslam ülkelerine köle ve cariye gönderdiği görülmüştür.[]
Osmanlı İmparatorluğu'nda kölenin görüldüğü alanlar
Osmanlı döneminde devlete ve özel şahıslara ayrı olarak iki tür köle olarak ayrılır.
Ortakçı kullar
Ortakçı kullar, devlete ait hassa çiftliklerinde çalışırlardı. Bunlar genellikle sultanların ve yönetici sınıf üyelerinin mülk ve vakıflarında çalıştırdıkları savaş esirleri ya da satın aldıkları kölelerdi. Ortakçı kullar ilk kez Orhan Bey döneminde görülmüşlerdir. Bu dönemden itibaren, tarım toprakları ve köylere yerleştirilen ortakçılar servaj usulüyle çalışmışlardır. II. Mehmet (Fatih) döneminde sarayın meyve, sebze ve tahıl ihtiyacını karşılamak üzere Sırbistan ve Mora seferinden getirilen otuzbeş bin köle, İstanbul civarında bulunan otuzbeş farklı köye yerleştirilmiştir. Ortakçı; beylikten, vakıf idaresi veya toprak sahibi özel şahıstan aldığı tohumu eker, biçer ve üründen öşür ve tohum bedeli çıkarıldıktan sonra arta kalan miktarı vakıf idaresi veya toprak sahibi ile paylaşırdı. Ortakçılara kalacak yer verilir, tarlada kullanacağı araç gereç temin edilirdi. Çiftliklerde yaşayan ortakçılar kendi aralarında evlenebilir, çocuk sahibi olabilirlerdi.
Ortakçı kullarla hukuki yönden farkı olmayan ve ortakçı kesim olarak adlandırılan ayrı bir grup daha vardı. Ortakçı kullar mahsulden öşür ve tohum bedeli çıktıktan sonraki bölümü hizmet ettiği vakıf veya kişiyle paylaşırken, kul kesimciler ne ekerlerse eksinler belli bir miktar ürün vermek zorundaydılar. Ayrıca, özel şahsa ait kesimciler de bulunmaktaydı.
Osmanlı İmparatorluğu'nda, devlete ait küçük ve büyük baş hayvanların korunması, bakımı ve otlatılmasıyla ilgilenen köleler de bulunuyordu. Bunlara genel olarak sığırcı kullar veya koyun kâfirleri denmekteydi.
Kapıkulları
Osmanlı İmparatorluğu, kurulduğu ilk yıllardan itibaren artan fütuhat hareketleri sebebiyle zaman içerisinde daha fazla sayıda askere sahip ve düzenli bir ordu yapısına ihtiyaç duymaya başlamıştır. Osman ve Orhan Bey dönemlerinin ardından, mevcut ordu yapısının gittikçe artan ihtiyaçları karşılayamadığı, I. Murad döneminde kendisini iyice hissettirmeye başlamıştır. Bu ihtiyaçtan dolayı, savaş esirlerinin arasından askerlik yapmaya elverişli olan Hristiyan çocuklar belirlenip bunların beşte biri devşirilerek yeni bir askerî sınıf meydana getirilmiştir. Bu teşkilatlanma “Kapıkulu Ocakları”nın temelini oluşturmuştur. Kapıkulu Ocakları ve bunun içerisinde başat bir kuvvet durumunda olan Yeniçeri Teşkilatı, Osmanlı ordusunun en önemli vurucu güçlerinden biri haline gelmiştir.
Osmanlı sisteminde Kapıkulu; padişaha bağlı olan, daimi ve maaşlı, yaya ve atlı ordudur. Kapıkulu askerlerinin temelini Yeniçeriler oluşturur. Avrupa'nın ilk daimi ordusu olarak kabul edilebilen Yeniçeriler, Osmanlı İmparatorluğu'na savaş alanında büyük bir üstünlük sağlıyordu. Yeniçeriler’in Osmanlı İmparatorluğu'nun genişlemesinde büyük katkıları olmuştur. Osmanlı İmparatorluğu'na 464 yıl gibi uzun bir süre hizmet eden Yeniçeri Ocağı zaman içerisinde ilk dönemlerindeki etki ve verimini kaybetmiş ve II. Mahmud döneminde, 1826 yılında Vaka-i Hayriye olarak adlandırılan operasyonla kapatılmıştır.
Yeniçeri Teşkilatı’na asker temin edilmesinde başlıca iki kaynak bulunmaktadır:
Pençik sistemi ve Acemi Ocakları
Karamanlı Rüstem’in teklifiyle I. Murad döneminde çıkarılmış olan pençik kanununa göre, savaş esirlerinin beşte biri asker ihtiyacını karşılamak üzere devlet hesabına alınıyorlardı. Yeniçeri ocağının temel asker ihtiyacı, Ankara Savaşı’na (1402) kadar pençik oğlanları vasıtasıyla karşılanmıştır. Tatarlar bu sisteme son vermiştir
Devşirme usulü ve Acemi Oğlanlar
II. Murad zamanında kanunlaştırılan bu sistem, Osmanlı tebaası durumundaki bazı Hristiyan çocuklarının toplanması esasına dayanmaktaydı. Devşirme kanununa göre, devşirilen çocuklar önce Müslüman olur ve adları Türkçe olarak değiştirilirdi. Kabiliyetli ve belli bir seviyenin üzerinde olanlar saray için seçilirken, diğerleri genel Türk örf ve adetlerini öğrenmeleri amacıyla Türk köylerine dağıtılırlardı. Bu çocuklar; Türk ailelerin yanında hizmet ederler, İslâmiyeti ve Türkçeyi öğrenirler, daha sonra da acemi oğlanı yazılırlardı. Devşirme sistemi, kanuna uygun yapıldığı müddetçe son derece başarılı sonuçlar vermiştir. Daha sonraları bu sisteme bir takım usulsüzlükler karışmış ve devşirme sistemi bozulmuştur. Bu durum, Yeniçeri Ocağı’nın da bozulmasını beraberinde getirmiştir.
Harem
Sarayda padişahın ailesinin ve evinin bulunduğu yer ve girilmesi yasak anlamına gelen “harem” olarak adlandırılmaktadır. Haremde; padişahın annesi valide sultan, padişahın eşleri, hasekiler, şehzadeler, padişah kızları, , kalfalar ve cariyeler bulunurdu. Haremin efendisi padişah iken; valide sultan ise haremin reisi olarak kabul görmüştür.
Osmanlı sarayında cariyeler, Orhan Bey döneminden itibaren görülmeye başlanmıştır. II. Mehmed döneminden itibaren ise saraydaki cariyelerin sayısı hızla artmıştır. Haremde iki tür cariye bulunmaktaydı. Hizmetçi konumundaki cariyeler ve padişahın eşi durumundaki cariyeler.
Hizmetçi cariyeler
Hizmetçi konumundaki cariyeler sarayda para karşılığı çalışırlardı. Bunlar başkasıyla evli olabilirlerdi. Evli olmayan cariyelerin ise başkasıyla evlenmesi mümkün olmadığından bunlar padişahın veya şehzadelerin haremine girebilirdi. Başkasıyla evli olan cariyelerin ise saraydan herhangi bir kişiyle cinsî münasebeti olamazdı. Acemiler, cariyeler, kalfalar ve ustalar olarak adlandırılan dört cariye grubu incelendiğinde, Harem’deki cariyelerin yaklaşık %90’ının bugünkü kadın hizmetçi konumunda oldukları ve aldıkları belli bir ücret karşılığında haremde hizmet etmekte oldukları görülmektedir.
Eş konumundaki cariyeler
Eş konumundaki cariyeler ise; padişahın nikâh yaparak ya da nikâh yapmadan karı-koca hayatı yaşadığı cariyelerdir. Nikâh yapılmayan bu tür cariyelerin sayısı çok azdır. Osmanlı tarihinde padişah tarafından nikâhlanan ilk cariye Hürrem Sultan'dır. Eş konumundaki cariyeler de bu şekilde kendi içinde ikiye ayrılırlar.
Nikâhlı cariyeler
Âzad edilerek nikâhlanmış cariyelerdir. Bunlara haseki sultan veya kadın efendi denirdi. Haseki sultan unvanı ancak padişahtan çocuk doğuran cariyelere verilirdi. Sayıları toplamda yediye kadar çıkardı. Harem içindeki konumlarına göre baş kadın, ikinci kadın şeklinde sıralanırlardı..
Nikâhsız cariyeler
Padişahın nikâh kıymaksızın birlikte yaşadığı cariyelerdir. Bunlar; gözde, ikbal ve peyk olarak adlandırılırlardı. Kadın efendi olabilecek ilk dört cariyeye gözde, ikbal adayı olabileceklere de peyk denirdi. Padişahların en fazla dörder adet ikbal, gözde ve peykleri bulunabilirdi. Bunun dışında sahip olabileceği cariye sayısı sınırsızdı.
II. Mehmed’den itibaren Osmanlı padişahları genelde âzadlı cariyelerle evlenmeyi tercih etmişlerdir. Buna sebep olarak Saray ile akrabalık bağları bulunan ailelerin ortaya çıkmasını engelleme isteği gösterilmektedir. Bunun yanı sıra, o dönemde dünya sahnesinde küresel bir aktör olarak yer alan Osmanlı İmparatorluğu'nun idarecilerinin çok çeşitli milletlerden eşlerinin olması son derece tabii karşılanmalıdır.
Şahıslara ait köleler
Şahıslara ait köleler ikiye ayrılmaktadır. Bunlardan birincisi, gerçek şahıslara ait kölelerdir. Bunlar genellikle özel şahısların çobanlığını yapar; ev, tarla, bahçe işleriyle uğraşırlardı. Kadın köle durumundaki cariyeler ise; köşklerde, konaklarda ve zengin ailelerin evlerinde hizmetçi olarak görev yapıyorlar, temizlik ve yemek gibi ev işlerini yürütüyorlardı. Alt kesime inildikçe, kölelik sisteminin pek olmadığı görülmektedir. Zaten konak vb. yerlerde köle kullanılması genelde bir gösteriş vesilesi durumundaydı. Zaman zaman zengin kesimin nüfuz göstergesi, yanında bulundurduğu köle sayısı olmaktaydı.
Şahsî kölelerin ikinci grubu ise; vakıf ve yarı resmî kurumlarda, yine buraların hizmetini gören ve bu kurumlara ait olan kölelerden oluşmaktaydı.
Osmanlı İmparatorluğu'nda köle ticareti
Esirciler olarak adlandırılan ve Osmanlı topraklarında köle ve cariye ticareti yapan kişiler özellikle I. Murad döneminden itibaren görülmeye başlanmıştır. Savaşların akabinde devletin beşte birlik payının dağıtılmasının ardından kalan esirler, savaş meydanlarında tacirlere satılıyorlardı. Burada satılamayanlar ise merkez şehirlerde esircilere ya da satın alma gücüne sahip olan kişilere satılıyorlardı. Kaçırma yoluyla köle yapılanlar da yine merkez şehirlerdeki esir tacirlerinde toplanırlardı. Esir alıp satmak serbest olduğundan, esircilik bir meslek haline gelmiş ve bu meslek grubunun başına “Esirciler Kethüdası” getirilmişti. Esircilik kârlı bir işti ve bu işi yapanlar zengin tüccar grubundan sayılıyorlardı. Her isteyen esirci olamıyordu. Esirci esnafının iyi tanınması gerekiyordu. Kanuna aykırı hareket eden veya kölelere kötü muamelede bulunanlar bu meslekten atılıyordu. Meslekten atılmanın hafif bir ceza kabul edildiği durumlarda, suçluların esir pazarının kapısına asıldıkları da görülüyordu. Özellikle kadın esircilerin hareketleri çok sıkı kontrol ediliyor, kanuna aykırılıklar önlenmeye çalışılıyordu. Alınan tüm tedbirlere rağmen köle ticaretindeki suiistimaller engellenememiştir.
Diğer esnaf grupları gibi esirciler de bir loncada toplanmıştı; kethüdaları, yiğitbaşıları vardı. Ünlü bestekâr ve musikî ustası de, Esircilik Kethüdalığı yapmıştır.
Osmanlı İmparatorluğu'nda; kölelerin alınıp satıldığı yerlere esir pazarları deniyordu. İlk dönemlerde yerleşik olmayan esir pazarları bulunuyordu. Panayırların bir bölümünde esir ticareti yapılmaktaydı. İlk esir pazarı Bursa’da kurulmuştur. II. Mehmed dönemine kadar dağınık ve düzensiz bir şekilde sürdürülen esir ticareti, İstanbul’un fethinden sonra düzene girmiştir. Sınırlar genişledikçe; Edirne, Macar-Osmanlı sınırına yakın şehirler, Midilli, Batı Afrika’da Dorfur şehri ve Mısır esir ticaretinin merkezleri olarak ön plana çıkmıştır. İstanbul’da ise; ilk esir pazarının bugünkü Haseki semtinde kurulduğu ve esir ticaretinin III. Murad döneminde eski ve yeni bedestenler içerisinde merkezileştiği tahmin edilmektedir.
Bir ilke olarak, Osmanlı İmparatorluğu'nda gayrimüslimlere Müslüman köle satmak yasaktı. Ancak buna rağmen gayrimüslimlerin Müslüman köle aldıkları görülmekteydi. Gayrimüslimlerin, Müslüman olmayan köleleri alıp satmaları ise serbestti.
Köleliğin gerilemesi ve kaldırılması
Bu alt başlığın genişletilmesi gerekiyor with: Kasım 2021. Sayfayı düzenleyerek yardımcı olabilirsiniz. |
Jön Türkler, 20. yüzyılın başlarında kölelik karşıtı bir duruş sergiledi.II. Abdülhamid'in şahsi köleleri 1909'da serbest bırakıldı ancak hanedan üyelerinin kölelerine bir müdahalede bulunulmadı. Mustafa Kemal Atatürk, Türkiye Cumhuriyeti'nde köleliği yasal olarak sona erdirdi. Türkiye, köleliğin sona ermesine ilişkin 1926 tarihli Milletler Cemiyeti'nin bir sözleşmesini onaylamak için 1933'e kadar bekledi. 1930'lu yılların başında kızların yasa dışı yolla satıldığı ihbar edildi. Köleliği açıkça yasaklayan mevzuat, 1964'te kabul edildi.
Ayrıca bakınız
Kaynakça
- ^ . 4 Mayıs 2017 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 30 Ekim 2007.
- ^ Osmanlı İmparatorluğu’nda Köle, Türkiye Cumhuriyeti’nde Evlatlık: Afro-Türkler, Mustafa Olpak, AÜ Siyasal Bilimler Fakültesi 24 Eylül 2015 tarihinde Wayback Machine sitesinde .
- ^ Spyropoulos Yannis, Slaves and freedmen in 17th- and early 18th-century Ottoman Crete, Turcica, 46, 2015, p. 181, 182.
- ^ Welcome to Encyclopædia Britannica's Guide to Black History 6 Ekim 2014 tarihinde Wayback Machine sitesinde ..
- ^ The Cambridge World History of Slavery: Volume 3, AD 1420–AD 1804
- ^ a b Dursteler 2006, s. 72
- ^ (28 Mart 1886). "Slaves sold to the Turk; How the vile traffic is still carried on in the East. Sights our correspondent saw for twenty dollars--in the house of a grand old Turk of a dealer" (PDF). The New York Times. 16 Aralık 2019 tarihinde kaynağından (PDF). Erişim tarihi: 19 Ocak 2011.
- ^ Zilfi 2010
- ^ Keddie 2012
- ^ Fisher 1980.
- ^ a b . 16 Eylül 2019 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 18 Haziran 2020.
- ^ Dror Ze’evi (2009). . John L. Esposito (Ed.). The Oxford Encyclopedia of the Islamic World. Oxford: Oxford University Press. 23 Şubat 2017 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 23 Şubat 2017.
- ^ Nisa Suresi, 3
- ^ Nur Suresi, 33
- ^ "Arşivlenmiş kopya". 21 Nisan 2011 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 31 Ocak 2011.
- ^ Erdem, Y. Hakan (1996). Slavery in the Ottoman Empire and its Demise 1800-1909. MacMillan Press Ltd. s. 149. ISBN . 2 Kasım 2021 tarihinde kaynağından . Erişim tarihi: 19 Ekim 2018.
- ^ Islam and the Abolition of Slavery (İngilizce). 2009. s. 110. ISBN . 2 Kasım 2021 tarihinde kaynağından . Erişim tarihi: 2 Kasım 2021.
Bibliyografya
- Dursteler, Eric (2006). Venetians in Constantinople: Nation, Identity, and Coexistence in the Early Modern Mediterranean. JHU Press. ISBN . 9 Haziran 2016 tarihinde kaynağından . Erişim tarihi: 5 Ocak 2022.
- Zilfi, Madeline C. (2010). Women and slavery in the late Ottoman Empire. Cambridge University Press. ISBN .
- Keddie, Nikki R. (2012). "From the Pious Caliphs Through the Dynastic Caliphates". Women in the Middle East: past and present. Princeton University Press. ss. 26-48.
Osmanlı Devleti’nde Köleleştirme ve Azat Etme Yöntemleri 19 Nisan 2017 tarihinde Wayback Machine sitesinde .
wikipedia, wiki, viki, vikipedia, oku, kitap, kütüphane, kütübhane, ara, ara bul, bul, herşey, ne arasanız burada,hikayeler, makale, kitaplar, öğren, wiki, bilgi, tarih, yukle, izle, telefon için, turk, türk, türkçe, turkce, nasıl yapılır, ne demek, nasıl, yapmak, yapılır, indir, ücretsiz, ücretsiz indir, bedava, bedava indir, mp3, video, mp4, 3gp, jpg, jpeg, gif, png, resim, müzik, şarkı, film, film, oyun, oyunlar, mobil, cep telefonu, telefon, android, ios, apple, samsung, iphone, xiomi, xiaomi, redmi, honor, oppo, nokia, sonya, mi, pc, web, computer, bilgisayar
Osmanli Imparatorlugu nda kolelik Osmanli Imparatorlugu nun ekonomisinin ve geleneksel toplumunun yasal ve onemli bir parcasiydi Kole edinilen ana kaynaklar Guney Avrupa Dogu Avrupa Balkanlar ve Kafkasya daki savaslar siyasi olarak organize edilmis kolelestirme seferleri ve Afrika dan getirilen siyahilerin satildigi kole ticaretiydi Buyuk askeri seferlerin ardindan kole satis fiyatlarinin dustugu bilinir Osmanli Imparatorlugu nun idari ve siyasi merkezi olan Istanbul da 16 ve 17 yuzyil nufusunun yaklasik beste biri kolelerden olusuyordu Bu yuzyillarin gumruk istatistikleri Istanbul un Karadeniz den yaptigi ilave kole ithalatinin 1453 ten 1700 e kadar toplam 2 5 milyon civarinda olabilecegini gosteriyor Mekkeli bir tuccar ve Cerkes kolesi 1880 ler 19 yuzyilin sonlarinda koleligi yasaklayan birkac onlemden sonra bile uygulama 20 yuzyilin baslarina kadar buyuk olcude azalmadan devam etti 1908 e kadar Osmanli Imparatorlugu nda kadin koleler hala satiliyordu Cinsel kolelik kurumun tarihi boyunca Osmanli kole sisteminin merkezi bir parcasiydi Kadin cinsel koleler cariyeler Turkcede kul olarak adlandirilan Osmanli kole sinifinin bir uyesi yuksek bir statu elde edebilirdi Hadim harem agaligi ve yenicerilik bir kolenin sahip olabilecegi daha iyi islerden bazilariydi ancak kadin koleler aslinda genellikle onlar tarafindan denetlenirdi Harem kurumu icinde en onemli rolleri kadinlar oynamis ve ustlenmistir Osmanli hukumetindeki gorevlilerin pek cogunca kole satin alindi kole ticareti serbestce buyutuldu ve 14 yuzyildan 19 yuzyila kadar Osmanli Imparatorlugu nun basarisinin ayrilmaz bir parcasi oldu Pek cok kole memurunun kendisi cok sayida koleye sahipti ancak en fazla kole padisahin kendisine aitti Osmanli devlet sistemi bazi koleleri Enderun gibi saray okullarinda yetistirerek girift yonetim bilgisine ve fanatik sadakate sahip yoneticiler yaratti Koleligin hukuki temeliSeriata gore insanlar satin alma savastan geri kalanlarin esir edilmeleri ve ganimet olarak cihat yapanlara dagitilmalari ve ayrica bu esir ve kolelerin yine esir veya kole olan insanlardan yaptiklari cocuklarin kole veya cariye sayilmalari yoluyla kolelestirilebilir Muamelat bakimindan kole mal gibidir Alinip satilabilir hibe edilebilir kiralanabilir ortak mulkiyete konu olabilir Kazandiklari efendisine ait olur Kendisine karsi yapilacak haksiz fiilden elde edilecek tazminatlari efendisi alir Baskasina karsi isleyecegi haksiz fiillerde ise zarari ya efendisi oder ya da koleyi zarar gorene devreder Islam a gore bir Musluman erkek cok sayida cariyeye diger bir deyisle kadin kolelere sahip olabilir Islam hukukuna gore bir kole veya cariye efendisine belli bir ozgurluk bedeli odemek kosuluyla ozgur kalabilir Kole veya cariyenin efendisine ucret odemesi ile ozgur kalmasina mukatebe denir ve Kur an da Nur Suresi nin 33 ayetinde bu husus kismen detaylandirilmistir Osmanli Imparatorlugu nda devsirme sistemiDevsirilerek yeniceri yapilmak uzere kolelestirilen Hristiyan cocuklar Suleymanname 1558 Osmanli nin kurucusu Osman Bey donemine bakildiginda gerek saray hizmetlerinde gerekse orduda kole kullaniminin pek de yaygin olmadigi gorulmektedir Kolelerin saraya hizmetli olarak istihdam edilmeleri ve ozellikle cariyelerin sarayin devamli uyeleri haline gelmelerinin baslangic noktasi olarak Orhan Bey donemi kabul edilebilir Osmanli Imparatorlugu kolelik sistemini Orta Dogu Islam devletlerinden alarak zaman icerisinde kendi toplum ve devlet hayatina adapte ve entegre etmistir Koleler basta saray olmak uzere devlet ve ordu hizmetinde yogun olarak kullanilmistir Osmanli sarayinda haremin ayri bir kurum olarak ortaya cikmasi II Mehmed Fatih donemine rastlar Harem cariyelik sisteminin kurulup gelismesinde ve ragbet gormesinde en buyuk etken olmustur Cariyelik kurumuyla birlikte Osmanli padisahlari Turk kizlariyla evlenme gelenegini terk ederek daha ziyade cariyelerle evlenme yoluna gitmislerdir Kanuni Sultan Suleyman in Hurrem Sultan ile evlenmesiyle baslayan cariyelerle evlenme gelenegi II Osman Genc tarafindan kaldirilmaya calisilmissa da trajik sonu Genc Osman in bu gelenegi kaldirmasini engellemis ve halefleri cariyelerle evlenmeye devam etmislerdir Ilk adimlarini saray icerisinde atmis olan kolelik sistemi orduda da isletiliyordu Selcuklu Devleti doneminde gorulen gulam sistemi 1362 de kabul edilen Pencik Kanunu neticesinde Osmanli Imparatorlugu nda Acemi Oglanlar adi altinda vucut bulmustur pencik sistemini I Murat baslatmistir Fetihlerde ele gecirilen esirlerin bir bolumu acemi teskilatina alinip ordu icin yetistirilirken diger bir bolum de devlet hizmetinde gorev almalari amaciyla egitilmek uzere saraya gonderiliyorlardi Saraya ayrilanlar Edirne Sarayi ve At Meydani ndaki Ibrahim Pasa Sarayi nda egitiliyorlardi Bosnali Muslumanlar ise dogrudan saray hizmetine aliniyorlardi Devlet hizmetinde kullanilan kolelerin yani sira konak kosk ve cevrelerinde de kolelik gorulmekteydi Kosk ve konak cevrelerinde kadin kole olan cariyeler odalik olarak alinirken erkek koleler daha ziyade fiziki guc gerektiren ayak islerinde calistirilirlardi Kole kaynagiSavas esirleri Salomon Schweigger in 1578 seyahatini anlatan 1608 tarihli bir gravurde tasvir edilen Hristiyan koleler Osmanli Imparatorlugu nda kolenin kaynagi ticaret yoluyla elde edilen koleler ile buyuk olcude savas esirleriydi Savas esirlerini kole haline getirme ilk olarak Orhan Bey doneminde baslamisti Ozellikle Orhan Bey doneminin sonlarina dogru bu yondeki gelisme daha belirgindir Onun oncesinde Osman Bey doneminde ise savas esirleri oldurulur fidye karsiligi serbest birakilir veya hur insanlara verilen ucretin yarisina tarlalarda calistirilirlardi Esirler kadin erkek guzel cirkin yasli genc vb kriterlere gore siniflandirilip deger bicildikten sonra diger ganimetlerle birlikte bes hisseye ayrilir ve devlet payi olarak beste biri alindiktan sonra geriye kalan beste dordu savasa istirak edenlerin arasinda pay edilirdi Ancak Osmanli Imparatorlugu nda devlete ait kolelerin kaynagi bu beste birlik kesime dayanmiyordu Sik sik kole ihtiyaci ortaya cikiyor ve devlet boyle durumlarda ozel sahislardan ihtiyaci nispetinde kole satin alir ya da kiralardi Akincilarin savas esnasinda yaptiklari harekatlar esir elde etmenin bir baska yoluydu Guz aylarinda devletin gosterdigi hedeflere yapilan akinlar neticesinde elde edilen esirler satilmak uzere esir pazarlarina gonderilirdi Bazi yeniceriler bu isi bir gecim araci haline getirmislerdi Kalelerde gorevli olan yeniceriler bey ve hanliklarla anlasarak esir toplarlardi Bu durum 1699 Karlofca ve 1700 Istanbul anlasmalariyla yasaklanmistir Kole ticareti Giulio Rosati Yeni Gelenlerin Incelenmesi Cerkes guzelleri Osmanli Imparatorlugu ndaki bir diger kole kaynagi kole ticaretiydi Ticaret yoluyla gerceklesen kolelik sistemi de kendi icinde uc farkli noktaya dayanmaktadir Kacirma hediye etme ve bizzat ailelerin satisiyla kolelestirme Kisilerin kacirma yoluyla kolelik sistemine sokulmasi hukuken yasak olmasina ragmen insanlar cesitli yollarla kacirilarak esir pazarlarina satilirlardi Olum cezasi dahi bu durumun onune gecememis kacirma yontemi uzun donemler boyunca devam etmistir Kolelik sistemini kacirilma yontemi dahilinde besleyen baslica uc bolge bulunuyordu Orta ve Dogu Avrupa Macaristan Eflak Bogdan Rusya Polonya ve Ukrayna Kafkasya Afrika Kacirilma yonteminde deniz korsanlarin da buyuk payi bulunuyordu Bu konuda cok cesitli ilginc orneklerle karsilasilmaktadir Dogu Anadolu Bolgesi nde bazi koylere baskinlar duzenleyen insanlar aldiklari bu esirleri daha sonra Yezidi diyerek satmaktaydilar Ote taraftan hediye etme yoluyla kolelik pek sik gorulmemekteydi Gucsuz devletlerin himaye edilme amaciyla baglandiklari Osmanli Imparatorlugu na padisah ve devletin ileri gelenlerine hediye amaciyla gonderdikleri kole ve cariyeler bu tur kolelik sisteminin kaynagini olusturmaktadir Ayrica komutanlar savas esnasinda ele gecen esirler arasinda bulunan guzel kiz ve oglanlari satmaz fidyeyle serbest birakmaz genellikle padisah veya vezirlere hediye olarak sunarlardi Osmanli Imparatorlugu nun da elciler araciligiyla Islam ulkelerine kole ve cariye gonderdigi gorulmustur kaynak belirtilmeli Osmanli Imparatorlugu nda kolenin goruldugu alanlarOsmanli doneminde devlete ve ozel sahislara ayri olarak iki tur kole olarak ayrilir Ortakci kullar Ortakci kullar devlete ait hassa ciftliklerinde calisirlardi Bunlar genellikle sultanlarin ve yonetici sinif uyelerinin mulk ve vakiflarinda calistirdiklari savas esirleri ya da satin aldiklari kolelerdi Ortakci kullar ilk kez Orhan Bey doneminde gorulmuslerdir Bu donemden itibaren tarim topraklari ve koylere yerlestirilen ortakcilar servaj usuluyle calismislardir II Mehmet Fatih doneminde sarayin meyve sebze ve tahil ihtiyacini karsilamak uzere Sirbistan ve Mora seferinden getirilen otuzbes bin kole Istanbul civarinda bulunan otuzbes farkli koye yerlestirilmistir Ortakci beylikten vakif idaresi veya toprak sahibi ozel sahistan aldigi tohumu eker bicer ve urunden osur ve tohum bedeli cikarildiktan sonra arta kalan miktari vakif idaresi veya toprak sahibi ile paylasirdi Ortakcilara kalacak yer verilir tarlada kullanacagi arac gerec temin edilirdi Ciftliklerde yasayan ortakcilar kendi aralarinda evlenebilir cocuk sahibi olabilirlerdi Ortakci kullarla hukuki yonden farki olmayan ve ortakci kesim olarak adlandirilan ayri bir grup daha vardi Ortakci kullar mahsulden osur ve tohum bedeli ciktiktan sonraki bolumu hizmet ettigi vakif veya kisiyle paylasirken kul kesimciler ne ekerlerse eksinler belli bir miktar urun vermek zorundaydilar Ayrica ozel sahsa ait kesimciler de bulunmaktaydi Osmanli Imparatorlugu nda devlete ait kucuk ve buyuk bas hayvanlarin korunmasi bakimi ve otlatilmasiyla ilgilenen koleler de bulunuyordu Bunlara genel olarak sigirci kullar veya koyun kafirleri denmekteydi Kapikullari Osmanli Imparatorlugu kuruldugu ilk yillardan itibaren artan futuhat hareketleri sebebiyle zaman icerisinde daha fazla sayida askere sahip ve duzenli bir ordu yapisina ihtiyac duymaya baslamistir Osman ve Orhan Bey donemlerinin ardindan mevcut ordu yapisinin gittikce artan ihtiyaclari karsilayamadigi I Murad doneminde kendisini iyice hissettirmeye baslamistir Bu ihtiyactan dolayi savas esirlerinin arasindan askerlik yapmaya elverisli olan Hristiyan cocuklar belirlenip bunlarin beste biri devsirilerek yeni bir askeri sinif meydana getirilmistir Bu teskilatlanma Kapikulu Ocaklari nin temelini olusturmustur Kapikulu Ocaklari ve bunun icerisinde basat bir kuvvet durumunda olan Yeniceri Teskilati Osmanli ordusunun en onemli vurucu guclerinden biri haline gelmistir Osmanli sisteminde Kapikulu padisaha bagli olan daimi ve maasli yaya ve atli ordudur Kapikulu askerlerinin temelini Yeniceriler olusturur Avrupa nin ilk daimi ordusu olarak kabul edilebilen Yeniceriler Osmanli Imparatorlugu na savas alaninda buyuk bir ustunluk sagliyordu Yeniceriler in Osmanli Imparatorlugu nun genislemesinde buyuk katkilari olmustur Osmanli Imparatorlugu na 464 yil gibi uzun bir sure hizmet eden Yeniceri Ocagi zaman icerisinde ilk donemlerindeki etki ve verimini kaybetmis ve II Mahmud doneminde 1826 yilinda Vaka i Hayriye olarak adlandirilan operasyonla kapatilmistir Yeniceri Teskilati na asker temin edilmesinde baslica iki kaynak bulunmaktadir Pencik sistemi ve Acemi Ocaklari Karamanli Rustem in teklifiyle I Murad doneminde cikarilmis olan pencik kanununa gore savas esirlerinin beste biri asker ihtiyacini karsilamak uzere devlet hesabina aliniyorlardi Yeniceri ocaginin temel asker ihtiyaci Ankara Savasi na 1402 kadar pencik oglanlari vasitasiyla karsilanmistir Tatarlar bu sisteme son vermistir Devsirme usulu ve Acemi Oglanlar II Murad zamaninda kanunlastirilan bu sistem Osmanli tebaasi durumundaki bazi Hristiyan cocuklarinin toplanmasi esasina dayanmaktaydi Devsirme kanununa gore devsirilen cocuklar once Musluman olur ve adlari Turkce olarak degistirilirdi Kabiliyetli ve belli bir seviyenin uzerinde olanlar saray icin secilirken digerleri genel Turk orf ve adetlerini ogrenmeleri amaciyla Turk koylerine dagitilirlardi Bu cocuklar Turk ailelerin yaninda hizmet ederler Islamiyeti ve Turkceyi ogrenirler daha sonra da acemi oglani yazilirlardi Devsirme sistemi kanuna uygun yapildigi muddetce son derece basarili sonuclar vermistir Daha sonralari bu sisteme bir takim usulsuzlukler karismis ve devsirme sistemi bozulmustur Bu durum Yeniceri Ocagi nin da bozulmasini beraberinde getirmistir HaremHarem agasi kadinlara hizmet ediyor 19 yuzyildan bir tablo Sarayda padisahin ailesinin ve evinin bulundugu yer ve girilmesi yasak anlamina gelen harem olarak adlandirilmaktadir Haremde padisahin annesi valide sultan padisahin esleri hasekiler sehzadeler padisah kizlari kalfalar ve cariyeler bulunurdu Haremin efendisi padisah iken valide sultan ise haremin reisi olarak kabul gormustur Osmanli sarayinda cariyeler Orhan Bey doneminden itibaren gorulmeye baslanmistir II Mehmed doneminden itibaren ise saraydaki cariyelerin sayisi hizla artmistir Haremde iki tur cariye bulunmaktaydi Hizmetci konumundaki cariyeler ve padisahin esi durumundaki cariyeler Hizmetci cariyeler Hizmetci konumundaki cariyeler sarayda para karsiligi calisirlardi Bunlar baskasiyla evli olabilirlerdi Evli olmayan cariyelerin ise baskasiyla evlenmesi mumkun olmadigindan bunlar padisahin veya sehzadelerin haremine girebilirdi Baskasiyla evli olan cariyelerin ise saraydan herhangi bir kisiyle cinsi munasebeti olamazdi Acemiler cariyeler kalfalar ve ustalar olarak adlandirilan dort cariye grubu incelendiginde Harem deki cariyelerin yaklasik 90 inin bugunku kadin hizmetci konumunda olduklari ve aldiklari belli bir ucret karsiliginda haremde hizmet etmekte olduklari gorulmektedir Es konumundaki cariyeler Es konumundaki cariyeler ise padisahin nikah yaparak ya da nikah yapmadan kari koca hayati yasadigi cariyelerdir Nikah yapilmayan bu tur cariyelerin sayisi cok azdir Osmanli tarihinde padisah tarafindan nikahlanan ilk cariye Hurrem Sultan dir Es konumundaki cariyeler de bu sekilde kendi icinde ikiye ayrilirlar Nikahli cariyeler Azad edilerek nikahlanmis cariyelerdir Bunlara haseki sultan veya kadin efendi denirdi Haseki sultan unvani ancak padisahtan cocuk doguran cariyelere verilirdi Sayilari toplamda yediye kadar cikardi Harem icindeki konumlarina gore bas kadin ikinci kadin seklinde siralanirlardi Nikahsiz cariyeler Padisahin nikah kiymaksizin birlikte yasadigi cariyelerdir Bunlar gozde ikbal ve peyk olarak adlandirilirlardi Kadin efendi olabilecek ilk dort cariyeye gozde ikbal adayi olabileceklere de peyk denirdi Padisahlarin en fazla dorder adet ikbal gozde ve peykleri bulunabilirdi Bunun disinda sahip olabilecegi cariye sayisi sinirsizdi II Mehmed den itibaren Osmanli padisahlari genelde azadli cariyelerle evlenmeyi tercih etmislerdir Buna sebep olarak Saray ile akrabalik baglari bulunan ailelerin ortaya cikmasini engelleme istegi gosterilmektedir Bunun yani sira o donemde dunya sahnesinde kuresel bir aktor olarak yer alan Osmanli Imparatorlugu nun idarecilerinin cok cesitli milletlerden eslerinin olmasi son derece tabii karsilanmalidir Sahislara ait kolelerSahislara ait koleler ikiye ayrilmaktadir Bunlardan birincisi gercek sahislara ait kolelerdir Bunlar genellikle ozel sahislarin cobanligini yapar ev tarla bahce isleriyle ugrasirlardi Kadin kole durumundaki cariyeler ise kosklerde konaklarda ve zengin ailelerin evlerinde hizmetci olarak gorev yapiyorlar temizlik ve yemek gibi ev islerini yurutuyorlardi Alt kesime inildikce kolelik sisteminin pek olmadigi gorulmektedir Zaten konak vb yerlerde kole kullanilmasi genelde bir gosteris vesilesi durumundaydi Zaman zaman zengin kesimin nufuz gostergesi yaninda bulundurdugu kole sayisi olmaktaydi Sahsi kolelerin ikinci grubu ise vakif ve yari resmi kurumlarda yine buralarin hizmetini goren ve bu kurumlara ait olan kolelerden olusmaktaydi Osmanli Imparatorlugu nda kole ticareti1815 te Cezayir de kole olarak calistirilan Hristiyanlar Esirciler olarak adlandirilan ve Osmanli topraklarinda kole ve cariye ticareti yapan kisiler ozellikle I Murad doneminden itibaren gorulmeye baslanmistir Savaslarin akabinde devletin beste birlik payinin dagitilmasinin ardindan kalan esirler savas meydanlarinda tacirlere satiliyorlardi Burada satilamayanlar ise merkez sehirlerde esircilere ya da satin alma gucune sahip olan kisilere satiliyorlardi Kacirma yoluyla kole yapilanlar da yine merkez sehirlerdeki esir tacirlerinde toplanirlardi Esir alip satmak serbest oldugundan esircilik bir meslek haline gelmis ve bu meslek grubunun basina Esirciler Kethudasi getirilmisti Esircilik karli bir isti ve bu isi yapanlar zengin tuccar grubundan sayiliyorlardi Her isteyen esirci olamiyordu Esirci esnafinin iyi taninmasi gerekiyordu Kanuna aykiri hareket eden veya kolelere kotu muamelede bulunanlar bu meslekten atiliyordu Meslekten atilmanin hafif bir ceza kabul edildigi durumlarda suclularin esir pazarinin kapisina asildiklari da goruluyordu Ozellikle kadin esircilerin hareketleri cok siki kontrol ediliyor kanuna aykiriliklar onlenmeye calisiliyordu Alinan tum tedbirlere ragmen kole ticaretindeki suiistimaller engellenememistir Diger esnaf gruplari gibi esirciler de bir loncada toplanmisti kethudalari yigitbasilari vardi Unlu bestekar ve musiki ustasi de Esircilik Kethudaligi yapmistir Osmanli Imparatorlugu nda kolelerin alinip satildigi yerlere esir pazarlari deniyordu Ilk donemlerde yerlesik olmayan esir pazarlari bulunuyordu Panayirlarin bir bolumunde esir ticareti yapilmaktaydi Ilk esir pazari Bursa da kurulmustur II Mehmed donemine kadar daginik ve duzensiz bir sekilde surdurulen esir ticareti Istanbul un fethinden sonra duzene girmistir Sinirlar genisledikce Edirne Macar Osmanli sinirina yakin sehirler Midilli Bati Afrika da Dorfur sehri ve Misir esir ticaretinin merkezleri olarak on plana cikmistir Istanbul da ise ilk esir pazarinin bugunku Haseki semtinde kuruldugu ve esir ticaretinin III Murad doneminde eski ve yeni bedestenler icerisinde merkezilestigi tahmin edilmektedir Bir ilke olarak Osmanli Imparatorlugu nda gayrimuslimlere Musluman kole satmak yasakti Ancak buna ragmen gayrimuslimlerin Musluman kole aldiklari gorulmekteydi Gayrimuslimlerin Musluman olmayan koleleri alip satmalari ise serbestti Koleligin gerilemesi ve kaldirilmasiBu alt basligin genisletilmesi gerekiyor with Kasim 2021 Sayfayi duzenleyerek yardimci olabilirsiniz Jon Turkler 20 yuzyilin baslarinda kolelik karsiti bir durus sergiledi II Abdulhamid in sahsi koleleri 1909 da serbest birakildi ancak hanedan uyelerinin kolelerine bir mudahalede bulunulmadi Mustafa Kemal Ataturk Turkiye Cumhuriyeti nde koleligi yasal olarak sona erdirdi Turkiye koleligin sona ermesine iliskin 1926 tarihli Milletler Cemiyeti nin bir sozlesmesini onaylamak icin 1933 e kadar bekledi 1930 lu yillarin basinda kizlarin yasa disi yolla satildigi ihbar edildi Koleligi acikca yasaklayan mevzuat 1964 te kabul edildi Ayrica bakinizAfro Turkler Osmanli toplumu Osmanli ekonomisiKaynakca 4 Mayis 2017 tarihinde kaynagindan arsivlendi Erisim tarihi 30 Ekim 2007 Osmanli Imparatorlugu nda Kole Turkiye Cumhuriyeti nde Evlatlik Afro Turkler Mustafa Olpak AU Siyasal Bilimler Fakultesi 24 Eylul 2015 tarihinde Wayback Machine sitesinde Spyropoulos Yannis Slaves and freedmen in 17th and early 18th century Ottoman Crete Turcica 46 2015 p 181 182 Welcome to Encyclopaedia Britannica s Guide to Black History 6 Ekim 2014 tarihinde Wayback Machine sitesinde The Cambridge World History of Slavery Volume 3 AD 1420 AD 1804 a b Dursteler 2006 s 72 28 Mart 1886 Slaves sold to the Turk How the vile traffic is still carried on in the East Sights our correspondent saw for twenty dollars in the house of a grand old Turk of a dealer PDF The New York Times 16 Aralik 2019 tarihinde kaynagindan PDF Erisim tarihi 19 Ocak 2011 Zilfi 2010 Keddie 2012 Fisher 1980 a b 16 Eylul 2019 tarihinde kaynagindan arsivlendi Erisim tarihi 18 Haziran 2020 Dror Ze evi 2009 John L Esposito Ed The Oxford Encyclopedia of the Islamic World Oxford Oxford University Press 23 Subat 2017 tarihinde kaynagindan arsivlendi Erisim tarihi 23 Subat 2017 Nisa Suresi 3 Nur Suresi 33 Arsivlenmis kopya 21 Nisan 2011 tarihinde kaynagindan arsivlendi Erisim tarihi 31 Ocak 2011 Erdem Y Hakan 1996 Slavery in the Ottoman Empire and its Demise 1800 1909 MacMillan Press Ltd s 149 ISBN 978 1 349 39557 6 2 Kasim 2021 tarihinde kaynagindan Erisim tarihi 19 Ekim 2018 Islam and the Abolition of Slavery Ingilizce 2009 s 110 ISBN 1 85065 708 4 2 Kasim 2021 tarihinde kaynagindan Erisim tarihi 2 Kasim 2021 BibliyografyaDursteler Eric 2006 Venetians in Constantinople Nation Identity and Coexistence in the Early Modern Mediterranean JHU Press ISBN 978 0 8018 8324 8 9 Haziran 2016 tarihinde kaynagindan Erisim tarihi 5 Ocak 2022 Zilfi Madeline C 2010 Women and slavery in the late Ottoman Empire Cambridge University Press ISBN 9780521515832 Keddie Nikki R 2012 From the Pious Caliphs Through the Dynastic Caliphates Women in the Middle East past and present Princeton University Press ss 26 48 Osmanli Devleti nde Kolelestirme ve Azat Etme Yontemleri 19 Nisan 2017 tarihinde Wayback Machine sitesinde