Bu maddede birçok sorun bulunmaktadır. Lütfen sayfayı geliştirin veya bu sorunlar konusunda bir yorum yapın.
|
Jean-Paul Charles Aymard Sartre (d. 21 Haziran 1905, Paris - ö. 15 Nisan 1980, Paris), Fransız yazar ve düşünür. Felsefi içerikli romanlarının yanı sıra her yönüyle kendine özgü olarak geliştirdiği Varoluşçu felsefesiyle de yer etmiş; bunların yanında varoluşçu Marksizm şekillendirmesi ve siyasetteki etkinlikleriyle 20. yüzyıl'a damgasını vuran düşünürlerden biri olmuştur. Sartre, bir anlatıcı, denemeci, romancı, filozof ve eylemci olarak yalnızca Fransız aydınlarının temsilcisi olmakla kalmamış, özgün bir entelektüel tanımlamasının da temsilcisi olmuştur.
Jean-Paul Sartre | |
---|---|
Sartre (1967) | |
Tam adı | Jean-Paul Charles Aymard Sartre |
Doğumu | 21 Haziran 1905 Paris, Fransa |
Ölümü | 15 Nisan 1980 (74 yaşında) Paris, Fransa Pulmoner ödem |
Milliyeti | Fransız |
Evlilik | Simone de Beauvoir (1929-1980) |
Ödüller | 1964 Nobel Edebiyat Ödülü (kabul etmedi) |
Çağı | 20. yüzyıl felsefesi |
Bölgesi | Batı felsefesi |
Okulu | Varoluşçuluk, Anarşizm, Marksizm |
İlgi alanları | Bilgi felsefesi, Etik, Fenomenoloji, Metafizik, Politika |
Etkilendikleri | |
İmzası |
Hayatı
Babasını ufak yaşta yitiren Sartre, annesinin ailesinin yanında büyüdü. Olgunluk sınavını Louis-le-Grand Lisesi'nde verdi. Daha sonraki eğitimini Ecole Normale Supérieure' de, İsviçre'deki Fribourg Üniversitesi'nde ve Berlin'deki Fransız Enstitüsü'nde sürdürdü. Çeşitli liselerde öğretmenlik yaptı ve 1928'de Simone de Beauvoir' la tanıştı.
1939 yılında II. Dünya Savaşı başlayınca Fransız ordusuna meteorolog olarak hizmet vermeye başladı.[1] 1940 yılında Almanlar tarafından yakalanıp 9 aylığına hapse atılmasının[2] sonrasında Direniş hareketine katıldı. Sinekler adlı ünlü oyunu bu koşullarda yazıldı ve sahnelendi. Aynı şekilde, Varlık ve Hiçlik adlı kendi felsefesini açıkladığı ünlü yapıtı da bu sırada yazıldı (1943).
1945 yılında öğretmenliği bıraktı ve "Les Temps Modernes" adlı edebi-politik dergiyi çıkarmaya başladı. Kitaplarının neredeyse tümü edebi ve politik sorunları işleyen kuramsal metinler olarak şekillendi. Sartre, savaş sonrası dönemde ise özellikle politik etkinlikleriyle öne çıkmaya başladı. Soğuk savaş dönemi boyunca birçok eleştirisine rağmen Sovyetler Birliği'ni desteklemiş, Fransa'nın Cezayir'e karşı yürüttüğü savaşa karşı çıkmıştır. Çıkardığı dergi, bu bağlamda yoğun bir etkinlik göstermiştir.
Sartre, hep sol politik görüşe yakın olmuştur. 1956 yılında Macaristan'ın Sovyetler Birliği tarafından işgal edilmesine kadar Fransız Komünist Partisi'ni (PCF) desteklemiş, ardından desteğini çekmiştir. Ardından Fransız Komünist Partisi'nin Sovyetler Birliği Komünist Partisi'nden daha bağımsız politikalar izleyebilmesine dolaylı katkısı olmuştur.[3] 1960'ların sonlarında Sartre, kurulu komünist partileri reddettiği için Maocuları destekledi.[4] Sartre daha sonra Maocularla ittifak halinde olduğunu reddetmiş ve Mayıs olaylarından sonra "Eğer biri tüm kitaplarımı yeniden okursa, benim hiç değişmediğimi, hep anarşist olarak kaldığımı anlayacaktır." demiştir.[5] Bundan sonra kendisinin anarşist olarak tanıtılmasını uygun karşılamıştır.[6][7]
Sartre, 1964 yılında kendisine verilmek istenen Nobel Edebiyat Ödülünü geri çevirmiştir. Bu sayede Nobel Ödülü'nü ilk reddeden kişi olmuştur. Bunun hem yapıtlarına hem de politik konumuna zarar vereceğini düşünmüştür.[8] "121'ler Manifestosu" olarak bilinen bildirgeyi imzalamış ve 1961-1962 yılındaki büyük gösterilere katılmıştır. Ayrıca, 1966-67 yılları arasında Vietnam Savaşı'nda meydana gelen katliamları sorgulamak üzere kurulmuş olan Russell Mahkemesi'nin de başkanlığını yapmıştır. Politik etkinlikleri giderek yoğunlaşmış ve kendi iç-dönüşümleriyle birlikte şekillenmiştir. 1968 olayları Sartre'ın kendi fikirlerini ve geleneksel entelektüel konumlarını da sorguladığı bir dönem olmuştur. Sovyetler' in Prag'a müdahalesinin ve Fransa'daki öğrenci hareketlerinin üzerine, teorik politik alanı yeniden değerlendirmeye başlamış, 1973'te Liberation' u kurmuştur.
1974 yılında Sartre'ın gözleri büyük oranda görmez oldu. Bu nedenle politik etkinlikleri yavaşladı, ancak her zaman yine de Batı'nın Doğu üzerindeki baskılarına karşı etkinliklerde bulundu ve insan hakları konusunda her zaman duyarlı oldu. Bu tutumuyla, Aydınların yeri ve rolü konusunda hem teorik hem de pratik bir örnek oluşturdu.
Öte yandan siyasal aktifliğinin onun edebi ve felsefi yönünü gölgelediği söylenemez. Sartre her şeyden önce kendisinden iyi bir edebiyatçı ve yetkin bir filozof olarak söz ettirmeyi başardı. 15 Nisan 1980'de Paris'te öldüğünde geride felsefe ve edebiyat açısından büyük değerde metinler bıraktı. Kendi varoluşçu felsefesini işlediği yapıtları başlıca; Özgürlüğün Yolları, Bulantı, Gizli Oturum, Kirli Eller, Sözcükler, Duvar olarak belirtilebilir.
Sartre'ın varoluşçuluğu
Varoluşçuluk, esas olarak 17. yüzyıldan beri var olmakla birlikte, gerçek ününü Sartre ile birlikte kazanmıştır. 20. yüzyılda, Martin Heidegger gibi kendine özgü ve yetkin varoluşçu filozoflar söz konusu olmakla birlikte, bir felsefe olarak varoluşçuluk asıl etkisini Albert Camus ve özellikle de Sartre ile birlikte göstermiştir. Sartre, varoluşçu felsefenin hem felsefi hem de siyasal alandaki taşıyıcısı, uygulayıcısı olmakla bir entelektüel ve filozof olarak ayrı bir yer edinmiştir.
Varoluşçuluğun, geriye doğru gidildiğinde Blaise Pascal'a kadar uzayan bir geçmişe sahip olduğu görülür; bu elbette belli bir şekilde anlaşılan varoluşçuluk anlamında bir felsefe eğilimidir, bunun yanı sıra varoluşçuluğun argümanlarının bir kısmı, nüve halinde ya da perspektif düzleminde de olsa çok daha öncelerde, örneğin Sokrates felsefesinde, kutsal metinlerde vb. de bulunmaktadır. Ama felsefe tarihi incelemelerinde bir felsefe eğilimi olarak Varoluşçuluğu Pascal ile birlikte ele alıp değerlendirmek yaygın bir tutumdur.
Daha sonraları, Soren Kierkegaard varoluşçuluğun anlaşılmasına tam olarak belli bir şekil verir. Buna göre dünyadaki insanın varoluşu bir problematiktir ve felsefenin soruşturulması bunun üzerine yürütülmelidir. İsa, modern varoluşçuluğun kurucusu olarak kabul edilir. Varoluşçuluk öyle ki hem edebiyat alanında hem de felsefe alanında etkili olmuş ve çeşitli şekillerde temsilcilerini bulmuştur. Friedrich Nietzsche, Martin Heidegger, Albert Camus, Dostoyevski varoluşçuluk dendiğinde akla gelen ve modern varoluşçuluğun temsilcileri olarak incelenen isimlerdir.
Sartre'ın, varoluşçuluğunda ilk olarak görülen, insanın önceden-tanımlanmamış bir varlık olarak ele alınmasıdır. İnsan kendi yaşamını ya da tanımını kendi kararlarıyla verecektir. İnsanın içinde bulunduğu koşullar içinde yaptığı tercihleri onun kim olacağını ve ne olacağını belirler. Bu, "varoluş özden önce gelir" sözünün anlamıdır. İnsan önceden-zaten-belirlenmiş bir öze sahip değildir, daha çok o özünü kendi eyleyişleriyle gerçekleştirecek, yani varoluşunu şekillendirerek özünü ortaya koyacaktır. Kahraman ya da alçak olmak, insanın kendi yaptıklarıyla ilgili bir sonuçtur. Bu anlamda varoluşçu felsefede insanın etik bir varlık olarak şekillendirildiği, ama bunun da siyasalı yadsımayan bir etik olduğu görülür. İnsan belirli bir bütünlüğün içine doğmuştur, burada belirli bağımlılıkları vardır ve yaşamı boyunca bu bağımlılıklar içinde bazı kararlar vermek zorundadır. İşte bu kararlar insanın varoluşunun gerçekleştirilmesidir. Bu anlamda Sartre varoluşçuluğu genelde sanıldığının aksine ve varoluşçu edebi metinlerde görülen karamsarlığa rağmen iyimser bir felsefe olarak değerlendirir. Bu felsefede özgürlük ve bağımlılık arasında tuhaf bir ilişki kurulur, öyle ki, Sartre; insan kendi özgürlüğüne mahkûm edilmiştir der. Sartre'a göre insan kendi kararlarıyla ve tercihleriyle özgürlüğünü gerçekleştirmek zorundadır.
Öte yandan varoluşçuluk belirtildiği gibi iyimser bir felsefedir ve özünde hümanisttir. Hümanizm Sartre'ın felsefesinde önemli bir yöndür. 20. yüzyılın ikinci yarısı özellikle Hümanizmin kuramsal ve felsefi olarak reddedilmesi ve eleştirilmesi olarak ortaya çıkmış olmasına ve bunların çoğunluğunun Fransa kaynaklı olmalarına rağmen, Sartre ısrarla, kendi felsefi konumunu ifade etmek için özgül bir şekilde anladığı anlamda hümanizmi vurgular. Sartre der ve bu isimde felsefi bir çalışması vardır.
Bulantı
Bulantı, Sartre'ın aynı adlı kitabı olmasının yanı sıra, terim olarak da Sartre'ın varoluşçu felsefesini ifade etmektedir. Dünyanın kendinde varlığı ("kendinde şey"), insana bulantı duygusu verir; çünkü gerçeklik, yani varlıklar ne iseler o olarak orada öylece ve anlamsız bir şekilde dururlar. Bilinç ise, ""dir ve o hiçlikle ortaya konur. Sartre, felsefi olarak "Varlık ve Hiçlik" kitabında bu noktaları açıklar. Daha sonra da Bulantı romanında edebi bir metin olarak konuyu somut biçimde değerlendirir.
Bulantı romanının kahramanı 'dir. İlk kez yerde gördüğü bir taş parçasını eğilip almak istediğinde bunu yapamadığını fark eder; çünkü bu anda varoluşun saçmalığına karşı bir bulantı duymaya başlar, varlıkların varoluşuna, doluluğuna karşı duyulan bir bulantı. Bu dünyanın özündeki kendinde anlamsız varlığı karşısında duyulan bir bulantı'dır. Sartre'a göre hissedilen bu bulantı hissi, kişinin varlıkların kendiliğinden varoluşlarının doğurduğu anlamsızlıktan sıyrılmasını sağlar ve onu bilinçli bir varlık olma konumuna getirir.
Varoluşçu Marksizm
Sartre'a göre Marksizm esas itibarıyla varoluşçu bir mantıkla değerlendirilebilir ve değerlendirilmelidir. Marksizm, yapısalcılık gibi kuramcı eğilimlerin iddialarının aksine özünde Hümanisttir; "Marksizm hümanizmdir", der Sartre.
Diyalektik Aklın Eleştirisi'nde Sartre, varoluşçulukla Marksizmi karşılaştırarak değerlendirir ve Marksizmin, "çağımızın aşılmaz bir felsefi ufku olduğu" saptamasını yapar. Sartre'a göre; bir Descartes ve Locke dönemi, bir Kant ve Hegel dönemi ve son olarak bir Marx dönemi söz konusudur. Bu temsilcilerin hepsi, bütün bir kültürün tarihsel ufkunu temsil ederler ve Marx bunların en yetkinleşmiş halidir. Tarihsel bir perspektif olarak Marksizmi kesin bir şekilde önerir ve "insanlık tarihinin tek geçerli yorumu"nun Marksizm ya da Diyalektik Materyalizm olduğunu söyler. "Hiç olmazsa zamanımız için" der Sartre, "marksizm aşılamazdır".
Sartre ve aydın tavrı
Sartre, bir aydın ya da entelektüel olarak her zaman çok özel bir konumda durmuş, her zaman bu aydın konumu üzerinden tartışmalar yürütülmesine vesile olmuştur. Hem savunduğu hem de uyguladığı aydın tavrı, Sartre'ı entelektüeller arasında özel bir konumda tutar. Öyle ki, Sartre, hem tamamen özgürlükçü ve bağımsız bir konumda bulunup hem de sıkı bağlanımları gerektiren pek çok politik tavrı, tereddüde ya da çelişkilere düşmeksizin sergileyebilmiş ve zamanının bütün sorunları konusunda neredeyse aktif bir tavır sergileyebilmiştir.
Bu bakımdan Sartre için, "çağının tanığı ve vicdanı" diye söz edilmesi yanlış olmaz. Sartre'ı Sartre yapan yalnızca felsefi çalışmalarının yetkinliği ve özgül varoluşçu kuramının ilgi çekiciliği değil, aynı zamanda sergilediği aktif aydın tavrıdır. Sartre, bu noktada kuram ve eylem adamı niteliklerini birleştirmiş durumdadır.
Sartre'ın anladığı ve savunduğu anlamda aydın, ister eylem alanında ister yazı masasında olsun, esasta aydını aydın yapan nitelik, yaşadığı zamanın dünyasına sırt çevirmeyen, bu dönemin gerçekliklerinden ve çelişkilerinden kaçınmayan, aksine tutumunu ve eylemini bu gerçeklikler ve çıkmazlardan hareketle oluşturup belirleyen tavırdır.
Bu anlamda Sartre'ın bir bütün yaşam doğrultusu bu bakışın doğrulanmasıdır. Dolayısıyla da, Sartre'ın sergilediği aydın tavrı ve kişiliği, varoluşçuluğun edebiyattaki yetkin temsilcisi olarak kabul edilen Dostoyevski'nin sözünü onaylar niteliktedir; "Her insan herkes karşısında her şeyden sorumludur." Bu söz Sartre'ın anladığı ve örneğini sergilediği anlamda aydının tavrının da iyi bir açıklanmasıdır.
Kitapları
- Varoluşçuluk, J.P.Sartre, Asım Bezirci, Say Yayınları.
- Altona Mahpusları, çeviren: Işık M. Noyan, İthaki Yayınları.
- Diyalektik Aklın Eleştirisi
- Edebiyat Nedir?, çeviren: Bertan Onaran, Payel Yayınları.
- Sözcükler, çeviren: Bertan Onaran, Payel Yayınları.
- Yazınsal Denemeler, Payel Yayınları.
- Bulantı, çeviren: Selahattin Hilav, Can Yayınları.
- İmgelem, çeviren: , İthaki Yayınları.
- Baudelaire, çeviren: , İthaki Yayınları.
- Ego'nun Aşkınlığı, çeviren: Serdar Rifat Kırkoğlu, Alkım Yayınları.
- İş işten Geçti, çeviren: , Varlık Yayınları.
- Varlık ve Hiçlik, çeviren: Turhan Ilgaz, Gaye Çankaya Eksen, İthaki Yayınları, 2009
- Duvar, çeviren: Eray Canberk, Can Yayınları.
- Çark, çeviren: Ela Güntekin, Telos Yayıncılık.
- Akıl Çağı (Özgürlüğün Yolları 1), çeviren: Gülseren Devrim, Can Yayınları.
- Yaşanmayan Zaman (Özgürlüğün Yolları 2), çeviren: Gülseren Devrim.
- Tükeniş (Özgürlüğün Yolları 3), çeviren: Gülseren Devrim, Can Yayınları.
- Toplu Oyunlar (Gizli Oturum, Mezarsız Ölüler, Sinekler, Kirli Eller, Şeytan ve Yüce Tanrı, Saygılı Yosma), çeviren: Işık M. Noyan, İthaki Yayınları.
- Hepimiz Katiliz (Sömürgecilik Bir Sistemdir), çeviren: Süheyla Kaya, Belge Yayınları.
- Tuhaf Savaşın Güncesi, çeviren: Z. Zühre İlkgelen, İthaki Yayınları.
- Yöntem Araştırmaları, Kabalcı Yayınevi.
- Aydınlar Üzerine, çeviren: Aysel Bora, Can Yayınları.
- Yahudi Sorunu, çeviren: Serap Yeşiltuna, İleri Yayınları.
- Estetik Üstüne Denemeler, çeviren: Mehmet Yılmaz, Doruk Yayınları.
Bibliyografya
- Afşar Timuçin, Düşünce Tarihi,
- Talip Karakaya, Jean-Paul Sartre ve Varoluşçuluk
- Ahmet Bozkurt, Varlık Tutulması: Jean-Paul Sartre Tiyatrosunda Varlık ve Hiçlik, (İstanbul: 2012), Ayrıntı Yayınları.
Kaynakça
Dış bağlantılar
hakkında daha fazla bilgi edinin | |
Commons'ta dosyalar | |
Vikisöz'de alıntılar |
wikipedia, wiki, viki, vikipedia, oku, kitap, kütüphane, kütübhane, ara, ara bul, bul, herşey, ne arasanız burada,hikayeler, makale, kitaplar, öğren, wiki, bilgi, tarih, yukle, izle, telefon için, turk, türk, türkçe, turkce, nasıl yapılır, ne demek, nasıl, yapmak, yapılır, indir, ücretsiz, ücretsiz indir, bedava, bedava indir, mp3, video, mp4, 3gp, jpg, jpeg, gif, png, resim, müzik, şarkı, film, film, oyun, oyunlar, mobil, cep telefonu, telefon, android, ios, apple, samsung, iphone, xiomi, xiaomi, redmi, honor, oppo, nokia, sonya, mi, pc, web, computer, bilgisayar
Bu maddede bircok sorun bulunmaktadir Lutfen sayfayi gelistirin veya bu sorunlar konusunda tartisma sayfasinda bir yorum yapin Bu maddede kaynak listesi bulunmasina karsin metin ici kaynaklarin yetersizligi nedeniyle bazi bilgilerin hangi kaynaktan alindigi belirsizdir Lutfen kaynaklari uygun bicimde metin icine yerlestirerek maddenin gelistirilmesine yardimci olun Mart 2020 Bu sablonun nasil ve ne zaman kaldirilmasi gerektigini ogrenin Bu maddedeki bilgilerin dogrulanabilmesi icin ek kaynaklar gerekli Lutfen guvenilir kaynaklar ekleyerek maddenin gelistirilmesine yardimci olun Kaynaksiz icerik itiraz konusu olabilir ve kaldirilabilir Kaynak ara Jean Paul Sartre haber gazete kitap akademik JSTOR Mart 2020 Bu sablonun nasil ve ne zaman kaldirilmasi gerektigini ogrenin Jean Paul Charles Aymard Sartre d 21 Haziran 1905 Paris o 15 Nisan 1980 Paris Fransiz yazar ve dusunur Felsefi icerikli romanlarinin yani sira her yonuyle kendine ozgu olarak gelistirdigi Varoluscu felsefesiyle de yer etmis bunlarin yaninda varoluscu Marksizm sekillendirmesi ve siyasetteki etkinlikleriyle 20 yuzyil a damgasini vuran dusunurlerden biri olmustur Sartre bir anlatici denemeci romanci filozof ve eylemci olarak yalnizca Fransiz aydinlarinin temsilcisi olmakla kalmamis ozgun bir entelektuel tanimlamasinin da temsilcisi olmustur Jean Paul SartreSartre 1967 Tam adiJean Paul Charles Aymard SartreDogumu21 Haziran 1905 1905 06 21 Paris FransaOlumu15 Nisan 1980 74 yasinda Paris Fransa Pulmoner odemMilliyetiFransizEvlilikSimone de Beauvoir 1929 1980 Oduller1964 Nobel Edebiyat Odulu kabul etmedi Cagi20 yuzyil felsefesiBolgesiBati felsefesiOkuluVarolusculuk Anarsizm MarksizmIlgi alanlariBilgi felsefesi Etik Fenomenoloji Metafizik PolitikaEtkilendikleri Kant Dostoyevski Hegel Kierkegaard Nietzsche Max Stirner Husserl Marx HeideggerImzasi1965 yili HayatiJean Paul Sartre ortada ve Simone de Beauvoir solda Che Guevara sagda ile Kuba da gorustuler 1960 Sartre in New York Times icin Reginald Gray tarafindan yapilan bir eskizi 1965 Jean Paul Sartre Venedik te 1967 Sartre ve Beauvoir in ortak mezari Babasini ufak yasta yitiren Sartre annesinin ailesinin yaninda buyudu Olgunluk sinavini Louis le Grand Lisesi nde verdi Daha sonraki egitimini Ecole Normale Superieure de Isvicre deki Fribourg Universitesi nde ve Berlin deki Fransiz Enstitusu nde surdurdu Cesitli liselerde ogretmenlik yapti ve 1928 de Simone de Beauvoir la tanisti 1939 yilinda II Dunya Savasi baslayinca Fransiz ordusuna meteorolog olarak hizmet vermeye basladi 1 1940 yilinda Almanlar tarafindan yakalanip 9 ayligina hapse atilmasinin 2 sonrasinda Direnis hareketine katildi Sinekler adli unlu oyunu bu kosullarda yazildi ve sahnelendi Ayni sekilde Varlik ve Hiclik adli kendi felsefesini acikladigi unlu yapiti da bu sirada yazildi 1943 1945 yilinda ogretmenligi birakti ve Les Temps Modernes adli edebi politik dergiyi cikarmaya basladi Kitaplarinin neredeyse tumu edebi ve politik sorunlari isleyen kuramsal metinler olarak sekillendi Sartre savas sonrasi donemde ise ozellikle politik etkinlikleriyle one cikmaya basladi Soguk savas donemi boyunca bircok elestirisine ragmen Sovyetler Birligi ni desteklemis Fransa nin Cezayir e karsi yuruttugu savasa karsi cikmistir Cikardigi dergi bu baglamda yogun bir etkinlik gostermistir Sartre hep sol politik goruse yakin olmustur 1956 yilinda Macaristan in Sovyetler Birligi tarafindan isgal edilmesine kadar Fransiz Komunist Partisi ni PCF desteklemis ardindan destegini cekmistir Ardindan Fransiz Komunist Partisi nin Sovyetler Birligi Komunist Partisi nden daha bagimsiz politikalar izleyebilmesine dolayli katkisi olmustur 3 1960 larin sonlarinda Sartre kurulu komunist partileri reddettigi icin Maoculari destekledi 4 Sartre daha sonra Maocularla ittifak halinde oldugunu reddetmis ve Mayis olaylarindan sonra Eger biri tum kitaplarimi yeniden okursa benim hic degismedigimi hep anarsist olarak kaldigimi anlayacaktir demistir 5 Bundan sonra kendisinin anarsist olarak tanitilmasini uygun karsilamistir 6 7 Sartre 1964 yilinda kendisine verilmek istenen Nobel Edebiyat Odulunu geri cevirmistir Bu sayede Nobel Odulu nu ilk reddeden kisi olmustur Bunun hem yapitlarina hem de politik konumuna zarar verecegini dusunmustur 8 121 ler Manifestosu olarak bilinen bildirgeyi imzalamis ve 1961 1962 yilindaki buyuk gosterilere katilmistir Ayrica 1966 67 yillari arasinda Vietnam Savasi nda meydana gelen katliamlari sorgulamak uzere kurulmus olan Russell Mahkemesi nin de baskanligini yapmistir Politik etkinlikleri giderek yogunlasmis ve kendi ic donusumleriyle birlikte sekillenmistir 1968 olaylari Sartre in kendi fikirlerini ve geleneksel entelektuel konumlarini da sorguladigi bir donem olmustur Sovyetler in Prag a mudahalesinin ve Fransa daki ogrenci hareketlerinin uzerine teorik politik alani yeniden degerlendirmeye baslamis 1973 te Liberation u kurmustur 1974 yilinda Sartre in gozleri buyuk oranda gormez oldu Bu nedenle politik etkinlikleri yavasladi ancak her zaman yine de Bati nin Dogu uzerindeki baskilarina karsi etkinliklerde bulundu ve insan haklari konusunda her zaman duyarli oldu Bu tutumuyla Aydinlarin yeri ve rolu konusunda hem teorik hem de pratik bir ornek olusturdu Ote yandan siyasal aktifliginin onun edebi ve felsefi yonunu golgeledigi soylenemez Sartre her seyden once kendisinden iyi bir edebiyatci ve yetkin bir filozof olarak soz ettirmeyi basardi 15 Nisan 1980 de Paris te oldugunde geride felsefe ve edebiyat acisindan buyuk degerde metinler birakti Kendi varoluscu felsefesini isledigi yapitlari baslica Ozgurlugun Yollari Bulanti Gizli Oturum Kirli Eller Sozcukler Duvar olarak belirtilebilir Sartre in varolusculuguVarolusculuk esas olarak 17 yuzyildan beri var olmakla birlikte gercek ununu Sartre ile birlikte kazanmistir 20 yuzyilda Martin Heidegger gibi kendine ozgu ve yetkin varoluscu filozoflar soz konusu olmakla birlikte bir felsefe olarak varolusculuk asil etkisini Albert Camus ve ozellikle de Sartre ile birlikte gostermistir Sartre varoluscu felsefenin hem felsefi hem de siyasal alandaki tasiyicisi uygulayicisi olmakla bir entelektuel ve filozof olarak ayri bir yer edinmistir Varolusculugun geriye dogru gidildiginde Blaise Pascal a kadar uzayan bir gecmise sahip oldugu gorulur bu elbette belli bir sekilde anlasilan varolusculuk anlaminda bir felsefe egilimidir bunun yani sira varolusculugun argumanlarinin bir kismi nuve halinde ya da perspektif duzleminde de olsa cok daha oncelerde ornegin Sokrates felsefesinde kutsal metinlerde vb de bulunmaktadir Ama felsefe tarihi incelemelerinde bir felsefe egilimi olarak Varolusculugu Pascal ile birlikte ele alip degerlendirmek yaygin bir tutumdur Daha sonralari Soren Kierkegaard varolusculugun anlasilmasina tam olarak belli bir sekil verir Buna gore dunyadaki insanin varolusu bir problematiktir ve felsefenin sorusturulmasi bunun uzerine yurutulmelidir Isa modern varolusculugun kurucusu olarak kabul edilir Varolusculuk oyle ki hem edebiyat alaninda hem de felsefe alaninda etkili olmus ve cesitli sekillerde temsilcilerini bulmustur Friedrich Nietzsche Martin Heidegger Albert Camus Dostoyevski varolusculuk dendiginde akla gelen ve modern varolusculugun temsilcileri olarak incelenen isimlerdir Sartre in varolusculugunda ilk olarak gorulen insanin onceden tanimlanmamis bir varlik olarak ele alinmasidir Insan kendi yasamini ya da tanimini kendi kararlariyla verecektir Insanin icinde bulundugu kosullar icinde yaptigi tercihleri onun kim olacagini ve ne olacagini belirler Bu varolus ozden once gelir sozunun anlamidir Insan onceden zaten belirlenmis bir oze sahip degildir daha cok o ozunu kendi eyleyisleriyle gerceklestirecek yani varolusunu sekillendirerek ozunu ortaya koyacaktir Kahraman ya da alcak olmak insanin kendi yaptiklariyla ilgili bir sonuctur Bu anlamda varoluscu felsefede insanin etik bir varlik olarak sekillendirildigi ama bunun da siyasali yadsimayan bir etik oldugu gorulur Insan belirli bir butunlugun icine dogmustur burada belirli bagimliliklari vardir ve yasami boyunca bu bagimliliklar icinde bazi kararlar vermek zorundadir Iste bu kararlar insanin varolusunun gerceklestirilmesidir Bu anlamda Sartre varolusculugu genelde sanildiginin aksine ve varoluscu edebi metinlerde gorulen karamsarliga ragmen iyimser bir felsefe olarak degerlendirir Bu felsefede ozgurluk ve bagimlilik arasinda tuhaf bir iliski kurulur oyle ki Sartre insan kendi ozgurlugune mahkum edilmistir der Sartre a gore insan kendi kararlariyla ve tercihleriyle ozgurlugunu gerceklestirmek zorundadir Ote yandan varolusculuk belirtildigi gibi iyimser bir felsefedir ve ozunde humanisttir Humanizm Sartre in felsefesinde onemli bir yondur 20 yuzyilin ikinci yarisi ozellikle Humanizmin kuramsal ve felsefi olarak reddedilmesi ve elestirilmesi olarak ortaya cikmis olmasina ve bunlarin cogunlugunun Fransa kaynakli olmalarina ragmen Sartre israrla kendi felsefi konumunu ifade etmek icin ozgul bir sekilde anladigi anlamda humanizmi vurgular Sartre der ve bu isimde felsefi bir calismasi vardir BulantiBulanti Sartre in ayni adli kitabi olmasinin yani sira terim olarak da Sartre in varoluscu felsefesini ifade etmektedir Dunyanin kendinde varligi kendinde sey insana bulanti duygusu verir cunku gerceklik yani varliklar ne iseler o olarak orada oylece ve anlamsiz bir sekilde dururlar Bilinc ise dir ve o hiclikle ortaya konur Sartre felsefi olarak Varlik ve Hiclik kitabinda bu noktalari aciklar Daha sonra da Bulanti romaninda edebi bir metin olarak konuyu somut bicimde degerlendirir Bulanti romaninin kahramani dir Ilk kez yerde gordugu bir tas parcasini egilip almak istediginde bunu yapamadigini fark eder cunku bu anda varolusun sacmaligina karsi bir bulanti duymaya baslar varliklarin varolusuna doluluguna karsi duyulan bir bulanti Bu dunyanin ozundeki kendinde anlamsiz varligi karsisinda duyulan bir bulanti dir Sartre a gore hissedilen bu bulanti hissi kisinin varliklarin kendiliginden varoluslarinin dogurdugu anlamsizliktan siyrilmasini saglar ve onu bilincli bir varlik olma konumuna getirir Varoluscu MarksizmSartre a gore Marksizm esas itibariyla varoluscu bir mantikla degerlendirilebilir ve degerlendirilmelidir Marksizm yapisalcilik gibi kuramci egilimlerin iddialarinin aksine ozunde Humanisttir Marksizm humanizmdir der Sartre Diyalektik Aklin Elestirisi nde Sartre varolusculukla Marksizmi karsilastirarak degerlendirir ve Marksizmin cagimizin asilmaz bir felsefi ufku oldugu saptamasini yapar Sartre a gore bir Descartes ve Locke donemi bir Kant ve Hegel donemi ve son olarak bir Marx donemi soz konusudur Bu temsilcilerin hepsi butun bir kulturun tarihsel ufkunu temsil ederler ve Marx bunlarin en yetkinlesmis halidir Tarihsel bir perspektif olarak Marksizmi kesin bir sekilde onerir ve insanlik tarihinin tek gecerli yorumu nun Marksizm ya da Diyalektik Materyalizm oldugunu soyler Hic olmazsa zamanimiz icin der Sartre marksizm asilamazdir Sartre ve aydin tavriSartre bir aydin ya da entelektuel olarak her zaman cok ozel bir konumda durmus her zaman bu aydin konumu uzerinden tartismalar yurutulmesine vesile olmustur Hem savundugu hem de uyguladigi aydin tavri Sartre i entelektueller arasinda ozel bir konumda tutar Oyle ki Sartre hem tamamen ozgurlukcu ve bagimsiz bir konumda bulunup hem de siki baglanimlari gerektiren pek cok politik tavri tereddude ya da celiskilere dusmeksizin sergileyebilmis ve zamaninin butun sorunlari konusunda neredeyse aktif bir tavir sergileyebilmistir Bu bakimdan Sartre icin caginin tanigi ve vicdani diye soz edilmesi yanlis olmaz Sartre i Sartre yapan yalnizca felsefi calismalarinin yetkinligi ve ozgul varoluscu kuraminin ilgi cekiciligi degil ayni zamanda sergiledigi aktif aydin tavridir Sartre bu noktada kuram ve eylem adami niteliklerini birlestirmis durumdadir Sartre in anladigi ve savundugu anlamda aydin ister eylem alaninda ister yazi masasinda olsun esasta aydini aydin yapan nitelik yasadigi zamanin dunyasina sirt cevirmeyen bu donemin gercekliklerinden ve celiskilerinden kacinmayan aksine tutumunu ve eylemini bu gerceklikler ve cikmazlardan hareketle olusturup belirleyen tavirdir Bu anlamda Sartre in bir butun yasam dogrultusu bu bakisin dogrulanmasidir Dolayisiyla da Sartre in sergiledigi aydin tavri ve kisiligi varolusculugun edebiyattaki yetkin temsilcisi olarak kabul edilen Dostoyevski nin sozunu onaylar niteliktedir Her insan herkes karsisinda her seyden sorumludur Bu soz Sartre in anladigi ve ornegini sergiledigi anlamda aydinin tavrinin da iyi bir aciklanmasidir KitaplariVarolusculuk J P Sartre Asim Bezirci Say Yayinlari Altona Mahpuslari ceviren Isik M Noyan Ithaki Yayinlari Diyalektik Aklin Elestirisi Edebiyat Nedir ceviren Bertan Onaran Payel Yayinlari Sozcukler ceviren Bertan Onaran Payel Yayinlari Yazinsal Denemeler Payel Yayinlari Bulanti ceviren Selahattin Hilav Can Yayinlari Imgelem ceviren Ithaki Yayinlari Baudelaire ceviren Ithaki Yayinlari Ego nun Askinligi ceviren Serdar Rifat Kirkoglu Alkim Yayinlari Is isten Gecti ceviren Varlik Yayinlari Varlik ve Hiclik ceviren Turhan Ilgaz Gaye Cankaya Eksen Ithaki Yayinlari 2009 Duvar ceviren Eray Canberk Can Yayinlari Cark ceviren Ela Guntekin Telos Yayincilik Akil Cagi Ozgurlugun Yollari 1 ceviren Gulseren Devrim Can Yayinlari Yasanmayan Zaman Ozgurlugun Yollari 2 ceviren Gulseren Devrim Tukenis Ozgurlugun Yollari 3 ceviren Gulseren Devrim Can Yayinlari Toplu Oyunlar Gizli Oturum Mezarsiz Oluler Sinekler Kirli Eller Seytan ve Yuce Tanri Saygili Yosma ceviren Isik M Noyan Ithaki Yayinlari Hepimiz Katiliz Somurgecilik Bir Sistemdir ceviren Suheyla Kaya Belge Yayinlari Tuhaf Savasin Guncesi ceviren Z Zuhre Ilkgelen Ithaki Yayinlari Yontem Arastirmalari Kabalci Yayinevi Aydinlar Uzerine ceviren Aysel Bora Can Yayinlari Yahudi Sorunu ceviren Serap Yesiltuna Ileri Yayinlari Estetik Ustune Denemeler ceviren Mehmet Yilmaz Doruk Yayinlari BibliyografyaAfsar Timucin Dusunce Tarihi Talip Karakaya Jean Paul Sartre ve Varolusculuk Ahmet Bozkurt Varlik Tutulmasi Jean Paul Sartre Tiyatrosunda Varlik ve Hiclik Istanbul 2012 Ayrinti Yayinlari Kaynakca The Nobel Prize in Literature 1964 NobelPrize org Ingilizce 8 Ekim 2022 tarihinde kaynagindan Erisim tarihi 8 Ekim 2022 Popova Maria 22 Ekim 2014 The Marginalian Ingilizce 23 Ekim 2021 tarihinde kaynagindan arsivlendi Erisim tarihi 8 Ekim 2022 Dis baglantilarVikipedi nin kardes projelerinden hakkinda daha fazla bilgi edininCommons ta dosyalarVikisoz de alintilar